25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 SPK, cezaları ağrlaşnmyor • Ekonomi Servisi - Sermaye Piyasası Kanunu'nun cezai sorumluluğa ilişkin 47. maddesinde yapılan değişiklikle para ve hapis cezalan arttınlıyor. Buna göre İMKB'de manipülasyon yapan sermaye piyasası araçlannın değerini etkileyebilecek yalan yanlış, yanıltıcı bilgi veren, yorum yapan ya da açıklamakla yükümlü olduklan bilgileri açıklamayanlar, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis, 8 milyar ile 20 milyar liraya kadar ağır para cezasına çarptınlabilecek. Otomotiv sanayii • Ekonomi Senisi - Türkiye'de otomotiv sanayiinin Ocak 1998 üretimi 25 bin 818 adet oldu. Ocak 1998 otomobil üretimi 1997 yılına göre yüzde 30 artarak 15 bin 824 adet olarak gerçekleşti. Geçen yıhn ocak ayına göre otomobil ithalatı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artarak 3 bin 249'dan 4 bin 38'e yükseldi. Ocak ayı itibariyle ithal edılen araclann pazar payı da yüzde 50'ye ulaştı. VVasffington'da buluşma • Ekonomi Servisi - Dış Ekonomik îlişkiler kurulu (DElK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk- Amerikan Iş Konseyi ile American-Turkish Council'in (ATC) her sene birlikte düzenledikleri yıllık toplantılann 17.'si, bu yıl 25-28 Şubat 1998 tarihlerinde VVashington'da yapılacak. Yoksulluk sımn 142milyon • ANKARA (AA) - Türkiye Kamu Çalışanlan Sendikalan Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen) tarafından yapılan asgari geçinme standardı araştırmasına göre, 4 kişilik bir ailenin geçinme standardı. ocak ayında, aralık ayına göre, yüzde 8.4 oranında yükseldi. Ocak ayında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sının 142 milyon 543 bin liraya ulaştı. Endonezya bankaları • CAKARTA(AA)- Endonezya'da hükümet, ülkenin ıçinde bulunduğu mali ve ekonomik krizden çıkabilmek amacıyla. halen 212 olan banka sayısını azaltmayı planlıyor. Endonezya'da şimdiden zor durumda olan 16 özel banka kapatılırken 4 devlet bankası da birleşti. Özelleştirmede 7 aylık bilanço • ANKARA (AA) - Koalisyon hükümetinin işbaşında olduğu son 7 aylık dönemde, enerji alanındaki uygulamalar hariç, 26 işletme, varlık ve şirketin özelleştirme çalışmalan tamamlandı, bu uygulamalardan da Etibank ihalesı dahil 306 milyon dolar düzeyinde gelir elde edildi. Düzeltme Gazetemizin önceki günkü sayısında ekonomi sayfasında yer alan "Araştınyoruz ama yetersiz" adlı haberde, "Ar-ge'ye cirosunun yüzde 2'si olan 70 milyar lira ayıran Şimko'dan Yavuz (Erduranlı" şeklindeki ifade "Ar-ge'ye 350 imilyar lira cirosunun yüzde 0.2'sini ayıran Şimko'dan Yavuz Erdivanh" olacaktır. •£> Hükümet, yılın ilk aylannda ekonomik hedeflerinin çok uzağma düştü Ekonomide yeni bir şey yokEkonomi Servisi -1998'i ekono- mi alanında iyileştirmeler yılı ilan eden hükümet, yılın ilk aylannda- ki gerçekleştirmelerle hedefinin çok uzağında görülüyor. Hükümet "en iddialı" olduğu enflasyonla mücadele konusunda üç haneli rakamlara ulaşırken, se- çim beklentisi. bürokratlan ve pi- yasalan tedirgin ediyor. Başbakan MesutYılmaz ve eko- nomiden sorumlu bakanlar her tür- lü olumsuz gelişmeyi olağanüstü koşullara bağlarken. aylardır sür- dürülen IMF görüşmelerinden de umut kesildi. Yılbaşında yüzde 85'lere kadar düşen bono faizleri Körfez krizinin ve yüksek açıklanan enflasyon ra- kamınm etkisiyle yüzde 128 düze- yine kadar yükseldi. Merkez Ban- kasfnın açıkladığı para progra- mında yüzde 4-4.5 düzeyinde tu- tulan dolar-mark sepeti devalüas- yonu yüzde 5.5-5.9 düzeylerine tırmandı. Bankalar, yabancı yatınmcılar ve halk döviz ahmlannı arttırdı. Uluslararası piyasalarda mark ve diğer para birimleri karşısında de- ğer kazanan dolar iç piyasada da 223 bin liraya kadar yükseldi. İstanbul Menkul Kıymetler Bor- sası ise Irak ile ABD arasındaki gerginliğin doğurduğu Körfez kri- zinin ve enflasyon rakamlannın yüksek açıklanmasının verdiği et- kiyle hızlı bir düşüş içine girdi. Bi- leşik endeks bir haftada yüzde 15.8 değer yitirdi. Enflasyon: İlkaydatuş Hükümetin iktidara geldiğinde en önemli he- defı enflasyonla müca- deleydi. 1997 Temmuzu'nda hükümet olmalannın ar- dından bu yılın başında enflasyonla mücadelenin başlayacağı müjdesinı veren ekonomiden so- rumlu Devlet Bakanı Güneş Taner enflasyonu ilk yıl yüzde 50"ye düşü- Seçim söylentileri Ankara Cumhuriyet BörasB'nun haberine göre Başbakan Mesut Yümaz'ın"7-8ay seçim yok" sözlerinin sonbaharda erken seçim yapılacağı biçiminde yorumlanması hem bürokratlarda hem de piyasalarda "seçim ekomisT korkusu yaratıyor. Bir büıokrat, Başbakan Yılmaz'ın önceki gün "Yüzde 50'lik enflasyon hedefmin gerçekleşürilece^" açıklamasının olumlu oldugunu. ancak daha önceki açtklamalar nedeniyle bunun etkili olmayacağını söyledi. Para ve sermaye piyasalan da olası bir erken seçime karştlık tedbirlerini almaya başladı. remediği takdirde "bflek- lerini bile kesmeye" ha- zırdı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Ocak ayı rakamlannın tüketicide aylık yüzde 7.2, yılhk yüzde 101.6 olarak açıklanmasıyla birlikte piyasalarda ka- ramsarhk rüzgârlan es- meye başladı. Oysa hükümetin istik- rar programına göre enf- lasyon rakamının yüzde 98.8 olması gerekiyordu. Başbakan Mesut Yd- maz sorumlulan ilan et- ti: RP'li belediyeler ve Haller Yasası. Devlet Ba- kanı Taner'e göre ise so- runun kökeninde özel sektörün gerekli duyarlı- lıği göstermemesi yatı- yordu. Günah keçfleri Devlet Bakanı IşınÇe- lebi ise enflasyonun mart-nisan aylannda düşmeye başlayacağmı dile getirmekle yetindi. Günah keçilerinin bu- lunmasının ardından Gü- neş Taner yüzde 50 he- definde hâlâ direnirken, Başbakan Yılmaz yıl sonunda rakamm is- tenilen seviyeye düşürül- mesinin olanaksız ol- duğunu dile getirerek bir anlamda enflasyonla mü- cadelede pes etti. Pıyasalar ise açıklanan rakamlarla birlikte yön- lerini çoktan belırlemiş- lerdi bile. SK blZi!•'.•./•; II KN.ACAK G.Doğu'da Köîfezsanası İşçi ve memur, hükümetin politikalanndan rahatsız. Çahşan kesimin tepkisi artıyor _ r xi.T3rk-tş Genel Başkam Ba> ram Meral. emeklilîk'y&şr-' nın yükseltilmemesi durumunda Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşma yapılamayacağını söyleyen De\ let Ba- kanı Güneş Taner'e tepki göstererek. "Taner enflasvonla uğraşsuı, SSK'yte degü" dedi Meral. "Hem SSK'nin bütçede kara delik oluşturduğu- nu söylüyorlar, hem de SSK'nin parasını vadesiz olarak de\ - lete ve özel sektöre kullandırıyorlar" dıye konuştu. Körfez krizi, Türkiye'nin Ortadoğu ile ticari ilişkiler yolu olan Güneydoğu'da et- kisini sürdürüyor. Irak'la gı- da ve ilaca karşılık mazot ti- careti yapan Güneydoğulu işadamlanrun gelir kaybının 24 saatte 1 milyon dolan aş- tığı belirtilirken, mazot fi- yatlannda TL bazında yüz- de 157 oranında artış yaşan- dı. Bu durum karşısında Türk tanker şoförleri, kriz sonuna kadar Irak'a gitme- me karan aldı. Habur Sınır Kapısı'nda da tanker giriş çıkış sayısında önemli dü- şüşler oldu. Öte yandan ilk körfez kri- zinden önemli dersler çıka- ran Güneydoğulu sanayici- .lerin pazarlannı Orta Asya ve Türk cumhuriyetlerine kaydırmalanndan dolayı daha "rahat" olduklan be- lirtilirken, Güneydoğu Es- naf ve Sanatkârlar Odalan Birliği yöneticileri, 60 bin üyelennin körfez krizi kor- kusu içinde oldugunu kay- detti. Turizmcüer kaygılı Körfez krizini turizm için "•kâbus" olarak değerlendi- ren turizmcüer de 1990 ve 1991 yıhndaki ilk krizde ol- duğu gibı rezervasyon iptal- lerinin yeniden yaşanması kaygısı içinde. '•14 'Kfcidefrbugün-ohntıhr etkilenen tek yer ise asker ginş çıkışı 5 bine ulaşan ln- cırlik oldu. Para dolaşımın- dan esnaf memnun olurken, lncirlik halkı krizde şehir- lerinın bu derece önemli bir konumda olmasından son derece rahatsız. İlk Körfez Savaşı sonun- da Irak'a ihracat kaybı 600 milyon dolar düzeyinde olan Türkiye'nin, Irak'a uy- guladığı ambargonun etki- siyle Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattı konusunda endişeleri sürüyor. Boru hattı, günde 1.5 mil- yon varil kapasitesiyle Tür- kiye'nin petrol ihtiyacının yüzde 60'ını sağlıyordu. IMF görüşmeleri Ankara Cumhuriyet Bürosu'nun haberine göre geçen ay yapılan görüşmelerde IMF'yle anlaşma zemini yarablması için fonun istekleri doğrultusunda altematifgeliştiren bürokratlann önerileri hükumetçe benimsenmedi. Bunun üzerine bürokratlar, Körfez bunalımı nedeniyle bekleyişe geçti. Geçen ayki görüşmelere iki teknik komite oluşturarak hazırlanan bürokrasi bu kez yeni bir hazirlığa girmedi. Görüşmelerde ilerleme sağlanamamasının "teknik" olmayıp, siyasi iradenin kararsızhğından kaynaklandığını belirten bir yetkili, anlaşmayla ekonomidekı behrsizliğin aşılmasmın hükümetin eünde oldugunu kaydetti. Yüksek faizJi bono kapışddı Bono faizinin önlenemez yükselişi I 12023 12Ey1ul Satış (Tnlyon TL) ^ 1 1 2 . 5 0 < 2 i ? 103.70 Mm16Eytul 7Bom < 114.10 S Bıleşık faız (ortalama) p± -4^P 119.99 114.68 İMMMM?Ekıml8KâSim 9/Vat* 13 Ocak 10 Şubat Hazine. şubat ayının ilk ihalesini ger- çekleştirdi. 11 Şubat valörlü 98 gün va- delı bono ihalesine gelen 718.77 trilyon teklıfin 522.3 trilyon lirası karşılandı. Bono ıhalesındeki stopajsız bileşik fa- iz 128.90. stopajsız yıllık basit faiz yüz- de 92.77, stopajlı yıllık bileşik faiz 141.14 olurken, stopajlı yıllık basit faiz de yüz- de 99.33 olarak gerçekleşti. Şubat ayı borçlanma programında 370-420 trilyon arasında satış öngören Hazine'nin, 522.3 trilyonluk satışı başanlı olarak yorumla- nırken. yıllık bileşik faızin yüzde 128.90 çıkması ise tamamen pıyasalardaki belir- sizliklere bağlandı. Yerli ve yabancı ban- kalann yoğun katılımı ile gerçekleşen ihaleye Körfez'dekı belirsizlik ve ocak ayı enflasyon verilerinin yüksek çıkma- sına rağmen yabancı yatınmcılann ilgisi dikkat çekti. Ancak yabancılann teklif fa- izini yüzde 130'un üstünde turması, iha- ledeki satışlann daha çok yerli bankalar tarafından gerçekleşmesine neden oldu. Ihaledeki yüksek katılımı, satılan bono- nun geri ödemesinin 3 aylık olmasına bağlayan bir bankacı, yüksek faizi ise fonlama maliyetinin yüksek olmasına bağladı. îç borç da dış borç da çığ gibi büyüyor 1998 yılına olumlu beklentilerle giren piyasalarda kafa kanştıran en önemli konulann başında, iç borçlanmada hükümetin nasıl bir politika izleyeceğı geliyordu. REFAHYOL döneminde denenen ancak başansız olan TÜFE'li ihaleler tekrar denemeye konuldu ve bir hüsran daha yaşandı. Yapılan üç ihalede 362 trilyon liralık satış yapılırken son ihalede vade 1 yıla indirildi. Öte yandan üç aylık borçlanma programı açıklamasıyla birlikte yüzde 85'lere kadar düşen bono faizleri Körfez'deki gelişmeler ve ocak ayında açıklanan yüksek enflasyon rakamlan nedeniyle yüzde 125"lere kadar tırmandı. Ty orçlanma programı IJ açıklamasıyla birlikte yüzde 85'lere kadar düşen bono faizleri Körfez'deki gelişmeler ve ocak ayı enflasyon rakamlan nedeniyle yüzde 125'lere kadar tırmandı. IMF ile anlaşamadığı için uluslararası piyasalardan borçlanamayan hükümet şubat ayı boyunca 623.3 trilyon lira anapara, 507 trilyon lira faiz olmak üzere toplam 1 katrilyon 130 milyar lira iç borç ödemesi yapacak. Mart ayı ise ilk üç ayın en yüksek iç borç ödemesinin yapılacağı ay. Ocak ayında 104 trilyon lira dış borç anapara ödemesi yapan Hazine'yi şubat ve mart ayında önemli oranlarda ödemeler bekliyor. Hükümet şubat ayında 413.8 milyar anapara, 119.2 milyar dolar faiz ödeyecek. Mart ayında ise 345 milyar dolar anapara, 111 milyar dolar faiz ödemesi gerçekleştirecek. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin görüşleri alındı Bakan Temizel: Ücretliye ayrıcabk olıııaz • Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, vergi paketinin görüşülmesi sırasında sivil toplum örgütlerinin gürüşünün alınmasına karşı çıktı. Temizel, hazırladıklan tasanda ücretlilere ayncalık yapılmayacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Toplam 12 yasada değişiklik öngören 81 maddelik vergi paketi- nin görüşülmeye başlandığı TB- MM Plan ve Bütçe Komısyo- nu'nda, sivil toplum örgütlennm görüşleri alındı. TÜRMOB ve Türk-lş temsılcisi, ücretlilerın ver- gi yükünün azaltılması için ayn bir tarife yapılmasuıı ıstediler. Maliye Bakanı Zekerij'a Temizel ise ıstik- rar programı uygulanacak dönem- de vergi gelırlerini düşüremeye- ceklerini belırtirken "Bu tasanyla herhangi bir gelir grubuna özel avantajlar sağlamayı amaçlama- cnk" dedi. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda dün görüşühneye başlanan vergi paketı. alt komisyona sevk edildi. Komisyonda. sı\ıl toplum örgütle- rine söz hakkı verilmesme karşı çı- kan Temizel, tasan hazırlanırken Ekonomik ve Sosyal Konsey'de temsil edilen bu kesimlerin görüş- lennin alındıgıni belirtti. Temizel, TÜRMOB temsilcisinın konuşma- sının ardından tasannın maddele- nne yorum getinldığıni, komıs>on üyesı olmayanlara yanıt \enleme- yeceğinı belirtirken "Hükümet oiarak siyasi tavnmızda boşluk ya- ratmak üzeresiniz" dedi. Temizel. vergi tabanırun genış- letilmesı için gelir tanımını değiş- tirdiklerini, net-aktif teorisiyle ekonomik-sosyal olaylann v ergiy- le ilışkisinin kurulacağını anlattı. Temizel, şunlan söyledi: "3 yü için- de kümüilatif enflasyonun yüzde 100'ü geçmesi durumunda. enflas- yondan anndırma olacak. Belirli kesimleri koru\ up belirli kesimleri korumazsakbirdenbire entlasyon- dan hiç etkilenme\en bir kesün ya- ratmış olursunuz." Temizel, menkul sermaye gelir- lerinin beyanına ilişkin düzenle- menin 1993"te yapıldığını ve 1997"de yürürlüge girdığini, ancak repo ve off-shore gibi alanlann ver- gi dışında kalmasıyla "eşitsizfik'" yaratıldığını anlattı. RP'li komisyon üjeleri. serma- ye kesiminin "menkul sermaye ge- lirierinin vergUendirilmemesi" ıs- temlenni dile getirirlerken CHP'li komisyon üyeleri de ücretlilerin \ergi yükünün azaltılmasını iste- diler. Eleştirileri yanıtlayan Temi- zel. tasanyla herhangi bir gelir gru- buna özel avantaj sağlamayı amaç- lamadıklannı. "istikrar programı- nın uygulandığını, kamu borçlan- ma gereginin artonlmanıası \v vtr- ş gelirlerinde büyiik düşüşlere yol açılmamasr gerektığını belırterek ücretlilere ayn bir tanfe uygulana- mayacağını anlattı. Temizel. asga- ri ücretin vergi dışı bırakılması için 500 trilyon lira gerektiğini belirtti. Sivil toplum örgütleri temsilcileri de. istemlerini şöyle anlattılar: TÜRMOB Genel Başkanı Mus- tafaÖz>ürek: Enflasyon muhase- besı konusunda ısrarlıyız. Enflas- yon düştüğünde de, bu düzenleme- nın sistemde yer almasmın hiçbir sakmcası yok. Ücretli kesimini ra- hatlatan bir düzenleme yok. Fark- lı bir vergi tarifesı getirilmeli. Üc- retlilerin eğitim, kültür, sağlık gibi bazı harcamalan. ya bütünüyle is- tisna edilmeli ya da yüzde 1 'lik vergi alınması noktasmda kanuna açık bir hüküm konulmalı. Koope- ratiflerin muafıyeti kaldınlmama- lı. Yeni düzenlemelerin uygulana- bilmesi için servet beyanına ihtiyaç var. Zaten stok affi. demirbaş affıy- la teknik olarak bu getiriliyor. Türk-İş Araşnrma Müdürü Oğuz Ovan: Tasan. vergi gelirle- nnde azalışa neden oluyor. Ücret- liler dışında vergı ödeyenlerin yü- kü yeterli görülüyorsa bu tasan bi- zi bir yere götürmez. Vergı gelirle- ri düşerse dolaysız vergiler artar ve işçiler üzerindeki vergi yükü artar. Serbest kazanç sahiplerinin yan- sından fazlası mükellef bile değil. Gelir vergisi indirimini ilk yıl için öngörülen yüzde 20 - yüzde 45 sı- nırlannda tutup ücretliler için indi- rimi daha da arttıran bir tarife ge- tirilmeli. Özel indirimin asgari üc- ret düzeyine getirilmesi istemi ta- sanya yansıtılmazken diğer ka- zançlar bölümünde asgari ücretin 36 katı muafiyet getirildi. Vergi ia- desi yıllık değil, aylık bazda yapıl- malı ve gider kapsamı genişletil- meli. Bu tasan bir harcama refor- muyla desteklenmeli. Mükellefle- re vergi numarası mevcut donanım açısından risk taşıyor BENCE tZZETTİN ÖNDER Kim Çarpıöyop? IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ile yapılan müza- kereler esnasında Türk yetkililerin boynunun bükük olması, yetkililerin beceriksizliklerinden daha çok, milli gelirin yarısına yaklaşan dış borç stokundan ve bütçenin yüzde 40'tnı oluşturan faiz yükümlülüğün- den ileri gelmektedir. Zıra, para bulunamaz veya borç ertelemesı yapılamaz ise işler giderek zorlaşacak, si- yasal iktidann ömrü de kısalacaktır. Avrupa Birliği kararlarının yüzümüze çarpılan olum- suzluğu da Avrupa toplulukları ile aramızdaki ırksal veya dinsel farklılıklardan çok, yine ekonomimizin içinde bulunduğu sıkıntılann bir tür yansımasıdır. Böy- le bir ekonomik yapının tam ortak olarak kabulü ye- rine, pazar olarak kullanılması daha uygun görülmüş- tür ve bu karara da bizım fazla sesimiz çıkamamıştır. Amenka Birleşik Devletleri Tıcaret Bakanı'nın ana- yasa değişiklığı önerısıne sessiz kalınması da siyasi- lerin basiretsızlıği ile değil, sıkısan ekonomi ile açık- lanmalıdır. Hükümetin sergılediğı davranış modelini Yeni Dünya Düzeni'nin hükümetlere verdiği rolden öte, ekonominin açmazlan ile açıklamak daha doğ- nj olur, kanaatindeyim. Ekonomik açıkların sürükle- diği borç sarmalı sorunu, değerii vaıiıklanmızın ya- bancılara satışı veya kiralanması yolu ile çözümlen- meye çahşılınca. siyasal kadrolar ülke yaranna değil de yabancıların yaranna çalışmayı yeğlemektedir. Hatta o kadar kı bu variıklan alan veya kiralayanlan, emekçi direnişine karşı, maalesef, bu ülkenin güven- lik güçleri koruyup kollamaktadır. Satışlar veya imti- yaz sözleşmelen önünde var olan hukuksal engelle- ri, bizzat siyasıler, hem de tüm hukuk kurallarını çiğ- neyerek aşmaya çalışmaktadırlar. Çeşitli bahanelerle Irak'a saldırmayı aklına koymuş olan ABD, yanına, Ingiltere Başbakanı olan, ingiliz İş- çi Partisi'nin liderini de aldıktan sonra, bölgede önem- li siyasal ağıriığı olması gereken Turkiye'yi atlarken, Türkiye'nin kendıliğınden ABD rüzgânna kapılması da başka nedenler yanında, aslında yine ekonominin zoıiadığı bir durumdur. Avrupa Birliği'nden gurur kı- ncı ve olumsuz yanıt almış olan Türkiye, şimdinin ve geleceğin "hâkim-i mutlak"\ olarak gördüğü ABD'ye daha fazla yaklaşma eğilimı içine girmiştır. Bu bağ- lamda, Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile sorununu ya da petrol boru hattı konusunu hep ABD desteğınde çö- zeceğine inanmasını, dış politika beceriksizliğine de- ğil de ağıriıklı olarak, ekonominin içinde bulunduğu duruma ve geleceğe aıt hesaplara göre değerlendir- mek, fazla hatalı bir yaklaşım olmasa gerek. • • • Son Körfez krizinde Türkiye'nin telafi edilmemiş büyük zararı ortada iken, bu sefer de aynı hata niçin yapılmaktadır kı? Böyle birsorunun altematif cevap- ları üzerinde kafa yorarken, şöyle bir düşünce silsi- lesi ızlersek, bakalım nerelere çıkanz! Eğer ABD bızım Avrupa Birliği ile olan ılişkilerimi- ze ve/veya IMF-DB görüşmelenmıze katkıda bulunur- sa fena mı olur! Hatta, daha da ilerı giderek, son sa- vaşta büyük zarara uğradığımızı ileri sürersek, buna karşın, ABD bir bıçimde, bu sefer bu zararı da telafi edecek boyutta bir teklifte bulunarak Türkiye'ye ba- zı ufak görevler(!) verse, bunun kime ne zaran olabi- lir ki! 1998 enflasyon oranı tutturulamaz ise bunu bir biçimde kamufle etmek gerekmez mi? Sekiz yıllık eğrtim gibı, geçen yıl sıcak olan konular bu yıl gün- demden düştükten sonra, ortaya çıkmış olan siyasal bir olay ıç gündemı perdelemede kullanılamaz mı? Işin politik yönune de değınmek gerekirse, tüm Av- rupa'yı turlayan ABD Dışışleri Bakanı Türkiye'ye gel- memiş olsa da ıkınci kademe elemanlarla verilmiş ya da resen alınmış bir görevi yerine getırmek için dip- lomasi mekiğinin bir ucundan tutmak bize prestıj sağ- lamaz mı? Soğuk çatışma döneminin bıttiğı ve maalesef, ye- rel sıcak çatışma döneminin başlamış olduğu günü- müz koşullannda, içine sürüklendığimiz olumsuz or- tam ve koşullar da yine ağıriıklı olarak ekonomiden kaynaklanmaktadır. Soğuk çatışma döneminde tam- pon rolü görmüş olan ülkeler, blok lıderlerinden önemli kaynak aktanmında bulunuyorlardı. Artık tam- pon tutma gereksinimi kalmadığı için, btok liderierin- den (zaten bir tanesı şımdilik etkisız hale geldi) eski- den tampon rolü gören ülkelere yönelik akımlar ya- vaşlamıştır ya da durmuştur. Bu ülkeler günümüzde aracı veya bekçi konumuna ındirgenmiştır. Böyle bir statüdeki ülkeden talep edilen hizmetın niteliği, de- recesı ve hizmet karşılığında ödenecek bedelin tuta- n da hızmetı talep eden ve edilen ülkelerın göreceli durumlarına göre belırlenmektedır. Günümüzün süper gücü konumunda olan ABD karşısında farklı nedenlerle ingiltere, hatta Almanya da uyumlu davranış içine girmiş bulunmaktadır. An- cak o ülkeler süper güçle olan ilişkilerini ve politika- lannı karşılıkh etkileşım içinde belirlerken, güçsüz ül- keler bağımlılık konumunda kalmaktadıriar. ••• Bölgemızde veya ülkemizde istek ve irademiz dı- şında da bir sıcak çatışma olabilir. Burada önemli olan, böyle bir durumda hangı dürtüler altında ve ne derecede bağımlı ya da muhtaç olmaktan uzak, fa- kat doğal olarak karşılıklı ilişki içinde karar alıyor ol- mamızdır. Bir ülkenin siyasal ıstıkrarsızlığı ve güven- liği, siyasılerın ve güvenhk güçlerınin güç ve basireti ite sağlanamaz. Bu faktörlerin altındaki en önemli fak- tör ekonomidir. Bu nedenle, ne teknik yetersizlik se- bepleri ileri sürerek IMF-DB karşısında güçsüz kalan teknik-bürokrat kadroyu, ne siyasal irade zaafı gibi temelden yoksun bir kavram icat ederek iç politika- da başansız performans sergileyen siyasileri, ne de politik basiretşizlik ve beceriksizlik gibırfadelerledış politikada etkili olamayan dışişleri kadrosunu suçla- mak haklı ve yerinde bir davranış olarak görülebilir. Tüm bu uç-elemanlar teknik yeterlıliklerinı, siyasal iradeyi ve polttik basiret ve becenyı temeldekı güçlü ekonomiden kazanırlar. Bakılacak yer, ekonomik alt- yapıdır; hesap sorulacak kesim ise ekonomiyi götür- düğünü ıddia eden kesimlerdir. Bu hafta NET kâr payı dağıttık. 09 Subat 1997 r de Ihlas Fınansa 100.000 TL yatıranların paralan 09 Şubat 1998'de 198.000 TL oldu. Onlar %98 kazandı. Ya siz? 09Şti>at19%tiyWitAanytedağnılanNFJkârpayl»i ŞOCÜN 90CUN 180 GÜN 360 G Ü N HER 100.000 TLİCİN 4.939 17.735 39.987 97.960 HER 10O0USDJÇIN 5.57 17.59 34.44 64.54 HER 10O0DM İÇİN 5.40 A 16.34 33.15 68.12 SUBBiRİMİZ ÖĞlf TATİÜ VE CUMARTESİIEU (12:00-17K»| ACnCTK. Ihlas Finans'Fatzsız Bankactlıkta Oncu* tt&s&l
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle