Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
SPK, cezaları
ağrlaşnmyor
• Ekonomi Servisi -
Sermaye Piyasası
Kanunu'nun cezai
sorumluluğa ilişkin 47.
maddesinde yapılan
değişiklikle para ve
hapis cezalan
arttınlıyor. Buna göre
İMKB'de manipülasyon
yapan sermaye piyasası
araçlannın değerini
etkileyebilecek yalan
yanlış, yanıltıcı bilgi
veren, yorum yapan ya
da açıklamakla yükümlü
olduklan bilgileri
açıklamayanlar, 2 yıldan
5 yıla kadar hapis, 8
milyar ile 20 milyar
liraya kadar ağır para
cezasına
çarptınlabilecek.
Otomotiv
sanayii
• Ekonomi Senisi -
Türkiye'de otomotiv
sanayiinin Ocak 1998
üretimi 25 bin 818 adet
oldu. Ocak 1998
otomobil üretimi 1997
yılına göre yüzde 30
artarak 15 bin 824 adet
olarak gerçekleşti.
Geçen yıhn ocak ayına
göre otomobil ithalatı da
geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 24
artarak 3 bin 249'dan 4
bin 38'e yükseldi. Ocak
ayı itibariyle ithal edılen
araclann pazar payı da
yüzde 50'ye ulaştı.
VVasffington'da
buluşma
• Ekonomi Servisi - Dış
Ekonomik îlişkiler
kurulu (DElK)
bünyesinde faaliyet
gösteren Türk-
Amerikan Iş Konseyi ile
American-Turkish
Council'in (ATC) her
sene birlikte
düzenledikleri yıllık
toplantılann 17.'si, bu
yıl 25-28 Şubat 1998
tarihlerinde
VVashington'da
yapılacak.
Yoksulluk sımn
142milyon
• ANKARA (AA) -
Türkiye Kamu
Çalışanlan Sendikalan
Konfederasyonu
(Türkiye Kamu-Sen)
tarafından yapılan asgari
geçinme standardı
araştırmasına göre, 4
kişilik bir
ailenin geçinme
standardı. ocak ayında,
aralık ayına göre,
yüzde 8.4 oranında
yükseldi. Ocak ayında 4
kişilik bir ailenin
yoksulluk sının 142
milyon 543 bin liraya
ulaştı.
Endonezya
bankaları
• CAKARTA(AA)-
Endonezya'da hükümet,
ülkenin ıçinde
bulunduğu mali ve
ekonomik
krizden çıkabilmek
amacıyla. halen 212
olan banka sayısını
azaltmayı planlıyor.
Endonezya'da
şimdiden zor
durumda olan 16 özel
banka kapatılırken 4
devlet bankası da
birleşti.
Özelleştirmede
7 aylık bilanço
• ANKARA (AA) -
Koalisyon hükümetinin
işbaşında olduğu son 7
aylık dönemde, enerji
alanındaki uygulamalar
hariç, 26 işletme,
varlık ve şirketin
özelleştirme çalışmalan
tamamlandı, bu
uygulamalardan da
Etibank ihalesı dahil 306
milyon dolar düzeyinde
gelir elde edildi.
Düzeltme
Gazetemizin önceki
günkü sayısında
ekonomi sayfasında yer
alan "Araştınyoruz ama
yetersiz" adlı haberde,
"Ar-ge'ye cirosunun
yüzde 2'si olan 70
milyar lira ayıran
Şimko'dan Yavuz
(Erduranlı" şeklindeki
ifade "Ar-ge'ye 350
imilyar lira cirosunun
yüzde 0.2'sini
ayıran Şimko'dan
Yavuz Erdivanh"
olacaktır.
•£>
Hükümet, yılın ilk aylannda ekonomik hedeflerinin çok uzağma düştü
Ekonomide yeni bir şey yokEkonomi Servisi -1998'i ekono-
mi alanında iyileştirmeler yılı ilan
eden hükümet, yılın ilk aylannda-
ki gerçekleştirmelerle hedefinin
çok uzağında görülüyor.
Hükümet "en iddialı" olduğu
enflasyonla mücadele konusunda
üç haneli rakamlara ulaşırken, se-
çim beklentisi. bürokratlan ve pi-
yasalan tedirgin ediyor.
Başbakan MesutYılmaz ve eko-
nomiden sorumlu bakanlar her tür-
lü olumsuz gelişmeyi olağanüstü
koşullara bağlarken. aylardır sür-
dürülen IMF görüşmelerinden de
umut kesildi.
Yılbaşında yüzde 85'lere kadar
düşen bono faizleri Körfez krizinin
ve yüksek açıklanan enflasyon ra-
kamınm etkisiyle yüzde 128 düze-
yine kadar yükseldi. Merkez Ban-
kasfnın açıkladığı para progra-
mında yüzde 4-4.5 düzeyinde tu-
tulan dolar-mark sepeti devalüas-
yonu yüzde 5.5-5.9 düzeylerine
tırmandı.
Bankalar, yabancı yatınmcılar
ve halk döviz ahmlannı arttırdı.
Uluslararası piyasalarda mark ve
diğer para birimleri karşısında de-
ğer kazanan dolar iç piyasada da
223 bin liraya kadar yükseldi.
İstanbul Menkul Kıymetler Bor-
sası ise Irak ile ABD arasındaki
gerginliğin doğurduğu Körfez kri-
zinin ve enflasyon rakamlannın
yüksek açıklanmasının verdiği et-
kiyle hızlı bir düşüş içine girdi. Bi-
leşik endeks bir haftada yüzde 15.8
değer yitirdi.
Enflasyon:
İlkaydatuş
Hükümetin iktidara
geldiğinde en önemli he-
defı enflasyonla müca-
deleydi.
1997 Temmuzu'nda
hükümet olmalannın ar-
dından bu yılın başında
enflasyonla mücadelenin
başlayacağı müjdesinı
veren ekonomiden so-
rumlu Devlet Bakanı
Güneş Taner enflasyonu
ilk yıl yüzde 50"ye düşü-
Seçim
söylentileri
Ankara Cumhuriyet
BörasB'nun haberine
göre Başbakan Mesut
Yümaz'ın"7-8ay
seçim yok" sözlerinin
sonbaharda erken
seçim yapılacağı
biçiminde
yorumlanması hem
bürokratlarda hem de
piyasalarda "seçim
ekomisT korkusu
yaratıyor. Bir büıokrat,
Başbakan Yılmaz'ın
önceki gün "Yüzde
50'lik enflasyon
hedefmin
gerçekleşürilece^"
açıklamasının olumlu
oldugunu. ancak daha
önceki açtklamalar
nedeniyle bunun etkili
olmayacağını söyledi.
Para ve sermaye
piyasalan da olası bir
erken seçime karştlık
tedbirlerini almaya
başladı.
remediği takdirde "bflek-
lerini bile kesmeye" ha-
zırdı.
Ancak evdeki hesap
çarşıya uymadı.
Ocak ayı rakamlannın
tüketicide aylık yüzde
7.2, yılhk yüzde 101.6
olarak açıklanmasıyla
birlikte piyasalarda ka-
ramsarhk rüzgârlan es-
meye başladı.
Oysa hükümetin istik-
rar programına göre enf-
lasyon rakamının yüzde
98.8 olması gerekiyordu.
Başbakan Mesut Yd-
maz sorumlulan ilan et-
ti: RP'li belediyeler ve
Haller Yasası. Devlet Ba-
kanı Taner'e göre ise so-
runun kökeninde özel
sektörün gerekli duyarlı-
lıği göstermemesi yatı-
yordu.
Günah keçfleri
Devlet Bakanı IşınÇe-
lebi ise enflasyonun
mart-nisan aylannda
düşmeye başlayacağmı
dile getirmekle yetindi.
Günah keçilerinin bu-
lunmasının ardından Gü-
neş Taner yüzde 50 he-
definde hâlâ direnirken,
Başbakan Yılmaz yıl
sonunda rakamm is-
tenilen seviyeye düşürül-
mesinin olanaksız ol-
duğunu dile getirerek bir
anlamda enflasyonla mü-
cadelede pes etti.
Pıyasalar ise açıklanan
rakamlarla birlikte yön-
lerini çoktan belırlemiş-
lerdi bile.
SK blZi!•'.•./•;
II KN.ACAK
G.Doğu'da
Köîfezsanası
İşçi ve memur, hükümetin politikalanndan rahatsız.
Çahşan kesimin
tepkisi artıyor _
r
xi.T3rk-tş Genel Başkam Ba> ram Meral. emeklilîk'y&şr-'
nın yükseltilmemesi durumunda Uluslararası Para Fonu
(IMF) ile anlaşma yapılamayacağını söyleyen De\ let Ba-
kanı Güneş Taner'e tepki göstererek. "Taner enflasvonla
uğraşsuı, SSK'yte degü" dedi
Meral. "Hem SSK'nin bütçede kara delik oluşturduğu-
nu söylüyorlar, hem de SSK'nin parasını vadesiz olarak de\ -
lete ve özel sektöre kullandırıyorlar" dıye konuştu.
Körfez krizi, Türkiye'nin
Ortadoğu ile ticari ilişkiler
yolu olan Güneydoğu'da et-
kisini sürdürüyor. Irak'la gı-
da ve ilaca karşılık mazot ti-
careti yapan Güneydoğulu
işadamlanrun gelir kaybının
24 saatte 1 milyon dolan aş-
tığı belirtilirken, mazot fi-
yatlannda TL bazında yüz-
de 157 oranında artış yaşan-
dı.
Bu durum karşısında
Türk tanker şoförleri, kriz
sonuna kadar Irak'a gitme-
me karan aldı. Habur Sınır
Kapısı'nda da tanker giriş
çıkış sayısında önemli dü-
şüşler oldu.
Öte yandan ilk körfez kri-
zinden önemli dersler çıka-
ran Güneydoğulu sanayici-
.lerin pazarlannı Orta Asya
ve Türk cumhuriyetlerine
kaydırmalanndan dolayı
daha "rahat" olduklan be-
lirtilirken, Güneydoğu Es-
naf ve Sanatkârlar Odalan
Birliği yöneticileri, 60 bin
üyelennin körfez krizi kor-
kusu içinde oldugunu kay-
detti.
Turizmcüer kaygılı
Körfez krizini turizm için
"•kâbus" olarak değerlendi-
ren turizmcüer de 1990 ve
1991 yıhndaki ilk krizde ol-
duğu gibı rezervasyon iptal-
lerinin yeniden yaşanması
kaygısı içinde.
'•14 'Kfcidefrbugün-ohntıhr
etkilenen tek yer ise asker
ginş çıkışı 5 bine ulaşan ln-
cırlik oldu. Para dolaşımın-
dan esnaf memnun olurken,
lncirlik halkı krizde şehir-
lerinın bu derece önemli bir
konumda olmasından son
derece rahatsız.
İlk Körfez Savaşı sonun-
da Irak'a ihracat kaybı 600
milyon dolar düzeyinde
olan Türkiye'nin, Irak'a uy-
guladığı ambargonun etki-
siyle Kerkük-Yumurtalık
petrol boru hattı konusunda
endişeleri sürüyor.
Boru hattı, günde 1.5 mil-
yon varil kapasitesiyle Tür-
kiye'nin petrol ihtiyacının
yüzde 60'ını sağlıyordu.
IMF
görüşmeleri
Ankara Cumhuriyet
Bürosu'nun haberine
göre geçen ay yapılan
görüşmelerde IMF'yle
anlaşma zemini
yarablması için fonun
istekleri doğrultusunda
altematifgeliştiren
bürokratlann önerileri
hükumetçe
benimsenmedi.
Bunun üzerine
bürokratlar, Körfez
bunalımı nedeniyle
bekleyişe geçti.
Geçen ayki görüşmelere
iki teknik komite
oluşturarak hazırlanan
bürokrasi bu kez yeni bir
hazirlığa girmedi.
Görüşmelerde ilerleme
sağlanamamasının
"teknik" olmayıp, siyasi
iradenin kararsızhğından
kaynaklandığını belirten
bir yetkili, anlaşmayla
ekonomidekı
behrsizliğin aşılmasmın
hükümetin eünde
oldugunu kaydetti.
Yüksek
faizJi
bono
kapışddı
Bono faizinin önlenemez yükselişi I
12023
12Ey1ul
Satış (Tnlyon TL)
^ 1 1 2 . 5 0
< 2 i ? 103.70
Mm16Eytul 7Bom <
114.10
S Bıleşık faız (ortalama) p±
-4^P 119.99
114.68
İMMMM?Ekıml8KâSim 9/Vat* 13 Ocak 10 Şubat
Hazine. şubat ayının ilk ihalesini ger-
çekleştirdi. 11 Şubat valörlü 98 gün va-
delı bono ihalesine gelen 718.77 trilyon
teklıfin 522.3 trilyon lirası karşılandı.
Bono ıhalesındeki stopajsız bileşik fa-
iz 128.90. stopajsız yıllık basit faiz yüz-
de 92.77, stopajlı yıllık bileşik faiz 141.14
olurken, stopajlı yıllık basit faiz de yüz-
de 99.33 olarak gerçekleşti. Şubat ayı
borçlanma programında 370-420 trilyon
arasında satış öngören Hazine'nin, 522.3
trilyonluk satışı başanlı olarak yorumla-
nırken. yıllık bileşik faızin yüzde 128.90
çıkması ise tamamen pıyasalardaki belir-
sizliklere bağlandı. Yerli ve yabancı ban-
kalann yoğun katılımı ile gerçekleşen
ihaleye Körfez'dekı belirsizlik ve ocak
ayı enflasyon verilerinin yüksek çıkma-
sına rağmen yabancı yatınmcılann ilgisi
dikkat çekti. Ancak yabancılann teklif fa-
izini yüzde 130'un üstünde turması, iha-
ledeki satışlann daha çok yerli bankalar
tarafından gerçekleşmesine neden oldu.
Ihaledeki yüksek katılımı, satılan bono-
nun geri ödemesinin 3 aylık olmasına
bağlayan bir bankacı, yüksek faizi ise
fonlama maliyetinin yüksek olmasına
bağladı.
îç borç da dış borç
da çığ gibi büyüyor
1998 yılına olumlu beklentilerle giren
piyasalarda kafa kanştıran en önemli
konulann başında, iç borçlanmada
hükümetin nasıl bir politika izleyeceğı
geliyordu. REFAHYOL döneminde
denenen ancak başansız olan TÜFE'li
ihaleler tekrar
denemeye konuldu ve
bir hüsran daha
yaşandı. Yapılan üç
ihalede 362 trilyon
liralık satış yapılırken
son ihalede vade 1 yıla
indirildi.
Öte yandan üç aylık
borçlanma programı
açıklamasıyla birlikte
yüzde 85'lere kadar düşen bono faizleri
Körfez'deki gelişmeler ve ocak ayında
açıklanan yüksek enflasyon rakamlan
nedeniyle yüzde 125"lere kadar
tırmandı.
Ty orçlanma programı
IJ açıklamasıyla birlikte
yüzde 85'lere kadar düşen
bono faizleri Körfez'deki
gelişmeler ve ocak ayı
enflasyon rakamlan
nedeniyle yüzde 125'lere
kadar tırmandı.
IMF ile anlaşamadığı için uluslararası
piyasalardan borçlanamayan hükümet
şubat ayı boyunca 623.3 trilyon lira
anapara, 507 trilyon lira faiz olmak
üzere toplam 1 katrilyon 130 milyar
lira iç borç ödemesi yapacak. Mart ayı
ise ilk üç ayın en
yüksek iç borç
ödemesinin
yapılacağı ay.
Ocak ayında 104
trilyon lira dış borç
anapara ödemesi
yapan Hazine'yi şubat
ve mart ayında önemli
oranlarda ödemeler
bekliyor. Hükümet
şubat ayında 413.8 milyar anapara,
119.2 milyar dolar faiz ödeyecek.
Mart ayında ise 345 milyar dolar
anapara, 111 milyar dolar faiz ödemesi
gerçekleştirecek.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin görüşleri alındı
Bakan Temizel: Ücretliye ayrıcabk olıııaz
• Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, vergi paketinin
görüşülmesi sırasında sivil toplum örgütlerinin
gürüşünün alınmasına karşı çıktı. Temizel,
hazırladıklan tasanda ücretlilere ayncalık
yapılmayacağını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Toplam 12 yasada değişiklik
öngören 81 maddelik vergi paketi-
nin görüşülmeye başlandığı TB-
MM Plan ve Bütçe Komısyo-
nu'nda, sivil toplum örgütlennm
görüşleri alındı. TÜRMOB ve
Türk-lş temsılcisi, ücretlilerın ver-
gi yükünün azaltılması için ayn bir
tarife yapılmasuıı ıstediler. Maliye
Bakanı Zekerij'a Temizel ise ıstik-
rar programı uygulanacak dönem-
de vergi gelırlerini düşüremeye-
ceklerini belırtirken "Bu tasanyla
herhangi bir gelir grubuna özel
avantajlar sağlamayı amaçlama-
cnk" dedi.
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda
dün görüşühneye başlanan vergi
paketı. alt komisyona sevk edildi.
Komisyonda. sı\ıl toplum örgütle-
rine söz hakkı verilmesme karşı çı-
kan Temizel, tasan hazırlanırken
Ekonomik ve Sosyal Konsey'de
temsil edilen bu kesimlerin görüş-
lennin alındıgıni belirtti. Temizel,
TÜRMOB temsilcisinın konuşma-
sının ardından tasannın maddele-
nne yorum getinldığıni, komıs>on
üyesı olmayanlara yanıt \enleme-
yeceğinı belirtirken "Hükümet
oiarak siyasi tavnmızda boşluk ya-
ratmak üzeresiniz" dedi.
Temizel. vergi tabanırun genış-
letilmesı için gelir tanımını değiş-
tirdiklerini, net-aktif teorisiyle
ekonomik-sosyal olaylann v ergiy-
le ilışkisinin kurulacağını anlattı.
Temizel, şunlan söyledi: "3 yü için-
de kümüilatif enflasyonun yüzde
100'ü geçmesi durumunda. enflas-
yondan anndırma olacak. Belirli
kesimleri koru\ up belirli kesimleri
korumazsakbirdenbire entlasyon-
dan hiç etkilenme\en bir kesün ya-
ratmış olursunuz."
Temizel, menkul sermaye gelir-
lerinin beyanına ilişkin düzenle-
menin 1993"te yapıldığını ve
1997"de yürürlüge girdığini, ancak
repo ve off-shore gibi alanlann ver-
gi dışında kalmasıyla "eşitsizfik'"
yaratıldığını anlattı.
RP'li komisyon üjeleri. serma-
ye kesiminin "menkul sermaye ge-
lirierinin vergUendirilmemesi" ıs-
temlenni dile getirirlerken CHP'li
komisyon üyeleri de ücretlilerin
\ergi yükünün azaltılmasını iste-
diler. Eleştirileri yanıtlayan Temi-
zel. tasanyla herhangi bir gelir gru-
buna özel avantaj sağlamayı amaç-
lamadıklannı. "istikrar programı-
nın uygulandığını, kamu borçlan-
ma gereginin artonlmanıası \v vtr-
ş gelirlerinde büyiik düşüşlere yol
açılmamasr gerektığını belırterek
ücretlilere ayn bir tanfe uygulana-
mayacağını anlattı. Temizel. asga-
ri ücretin vergi dışı bırakılması için
500 trilyon lira gerektiğini belirtti.
Sivil toplum örgütleri temsilcileri
de. istemlerini şöyle anlattılar:
TÜRMOB Genel Başkanı Mus-
tafaÖz>ürek: Enflasyon muhase-
besı konusunda ısrarlıyız. Enflas-
yon düştüğünde de, bu düzenleme-
nın sistemde yer almasmın hiçbir
sakmcası yok. Ücretli kesimini ra-
hatlatan bir düzenleme yok. Fark-
lı bir vergi tarifesı getirilmeli. Üc-
retlilerin eğitim, kültür, sağlık gibi
bazı harcamalan. ya bütünüyle is-
tisna edilmeli ya da yüzde 1 'lik
vergi alınması noktasmda kanuna
açık bir hüküm konulmalı. Koope-
ratiflerin muafıyeti kaldınlmama-
lı. Yeni düzenlemelerin uygulana-
bilmesi için servet beyanına ihtiyaç
var. Zaten stok affi. demirbaş affıy-
la teknik olarak bu getiriliyor.
Türk-İş Araşnrma Müdürü
Oğuz Ovan: Tasan. vergi gelirle-
nnde azalışa neden oluyor. Ücret-
liler dışında vergı ödeyenlerin yü-
kü yeterli görülüyorsa bu tasan bi-
zi bir yere götürmez. Vergı gelirle-
ri düşerse dolaysız vergiler artar ve
işçiler üzerindeki vergi yükü artar.
Serbest kazanç sahiplerinin yan-
sından fazlası mükellef bile değil.
Gelir vergisi indirimini ilk yıl için
öngörülen yüzde 20 - yüzde 45 sı-
nırlannda tutup ücretliler için indi-
rimi daha da arttıran bir tarife ge-
tirilmeli. Özel indirimin asgari üc-
ret düzeyine getirilmesi istemi ta-
sanya yansıtılmazken diğer ka-
zançlar bölümünde asgari ücretin
36 katı muafiyet getirildi. Vergi ia-
desi yıllık değil, aylık bazda yapıl-
malı ve gider kapsamı genişletil-
meli. Bu tasan bir harcama refor-
muyla desteklenmeli. Mükellefle-
re vergi numarası mevcut donanım
açısından risk taşıyor
BENCE
tZZETTİN ÖNDER
Kim Çarpıöyop?
IMF ve Dünya Bankası yetkilileri ile yapılan müza-
kereler esnasında Türk yetkililerin boynunun bükük
olması, yetkililerin beceriksizliklerinden daha çok,
milli gelirin yarısına yaklaşan dış borç stokundan ve
bütçenin yüzde 40'tnı oluşturan faiz yükümlülüğün-
den ileri gelmektedir. Zıra, para bulunamaz veya borç
ertelemesı yapılamaz ise işler giderek zorlaşacak, si-
yasal iktidann ömrü de kısalacaktır.
Avrupa Birliği kararlarının yüzümüze çarpılan olum-
suzluğu da Avrupa toplulukları ile aramızdaki ırksal
veya dinsel farklılıklardan çok, yine ekonomimizin
içinde bulunduğu sıkıntılann bir tür yansımasıdır. Böy-
le bir ekonomik yapının tam ortak olarak kabulü ye-
rine, pazar olarak kullanılması daha uygun görülmüş-
tür ve bu karara da bizım fazla sesimiz çıkamamıştır.
Amenka Birleşik Devletleri Tıcaret Bakanı'nın ana-
yasa değişiklığı önerısıne sessiz kalınması da siyasi-
lerin basiretsızlıği ile değil, sıkısan ekonomi ile açık-
lanmalıdır. Hükümetin sergılediğı davranış modelini
Yeni Dünya Düzeni'nin hükümetlere verdiği rolden
öte, ekonominin açmazlan ile açıklamak daha doğ-
nj olur, kanaatindeyim. Ekonomik açıkların sürükle-
diği borç sarmalı sorunu, değerii vaıiıklanmızın ya-
bancılara satışı veya kiralanması yolu ile çözümlen-
meye çahşılınca. siyasal kadrolar ülke yaranna değil
de yabancıların yaranna çalışmayı yeğlemektedir.
Hatta o kadar kı bu variıklan alan veya kiralayanlan,
emekçi direnişine karşı, maalesef, bu ülkenin güven-
lik güçleri koruyup kollamaktadır. Satışlar veya imti-
yaz sözleşmelen önünde var olan hukuksal engelle-
ri, bizzat siyasıler, hem de tüm hukuk kurallarını çiğ-
neyerek aşmaya çalışmaktadırlar.
Çeşitli bahanelerle Irak'a saldırmayı aklına koymuş
olan ABD, yanına, Ingiltere Başbakanı olan, ingiliz İş-
çi Partisi'nin liderini de aldıktan sonra, bölgede önem-
li siyasal ağıriığı olması gereken Turkiye'yi atlarken,
Türkiye'nin kendıliğınden ABD rüzgânna kapılması da
başka nedenler yanında, aslında yine ekonominin
zoıiadığı bir durumdur. Avrupa Birliği'nden gurur kı-
ncı ve olumsuz yanıt almış olan Türkiye, şimdinin ve
geleceğin "hâkim-i mutlak"\ olarak gördüğü ABD'ye
daha fazla yaklaşma eğilimı içine girmiştır. Bu bağ-
lamda, Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile sorununu ya da
petrol boru hattı konusunu hep ABD desteğınde çö-
zeceğine inanmasını, dış politika beceriksizliğine de-
ğil de ağıriıklı olarak, ekonominin içinde bulunduğu
duruma ve geleceğe aıt hesaplara göre değerlendir-
mek, fazla hatalı bir yaklaşım olmasa gerek.
• • •
Son Körfez krizinde Türkiye'nin telafi edilmemiş
büyük zararı ortada iken, bu sefer de aynı hata niçin
yapılmaktadır kı? Böyle birsorunun altematif cevap-
ları üzerinde kafa yorarken, şöyle bir düşünce silsi-
lesi ızlersek, bakalım nerelere çıkanz!
Eğer ABD bızım Avrupa Birliği ile olan ılişkilerimi-
ze ve/veya IMF-DB görüşmelenmıze katkıda bulunur-
sa fena mı olur! Hatta, daha da ilerı giderek, son sa-
vaşta büyük zarara uğradığımızı ileri sürersek, buna
karşın, ABD bir bıçimde, bu sefer bu zararı da telafi
edecek boyutta bir teklifte bulunarak Türkiye'ye ba-
zı ufak görevler(!) verse, bunun kime ne zaran olabi-
lir ki! 1998 enflasyon oranı tutturulamaz ise bunu bir
biçimde kamufle etmek gerekmez mi? Sekiz yıllık
eğrtim gibı, geçen yıl sıcak olan konular bu yıl gün-
demden düştükten sonra, ortaya çıkmış olan siyasal
bir olay ıç gündemı perdelemede kullanılamaz mı?
Işin politik yönune de değınmek gerekirse, tüm Av-
rupa'yı turlayan ABD Dışışleri Bakanı Türkiye'ye gel-
memiş olsa da ıkınci kademe elemanlarla verilmiş ya
da resen alınmış bir görevi yerine getırmek için dip-
lomasi mekiğinin bir ucundan tutmak bize prestıj sağ-
lamaz mı?
Soğuk çatışma döneminin bıttiğı ve maalesef, ye-
rel sıcak çatışma döneminin başlamış olduğu günü-
müz koşullannda, içine sürüklendığimiz olumsuz or-
tam ve koşullar da yine ağıriıklı olarak ekonomiden
kaynaklanmaktadır. Soğuk çatışma döneminde tam-
pon rolü görmüş olan ülkeler, blok lıderlerinden
önemli kaynak aktanmında bulunuyorlardı. Artık tam-
pon tutma gereksinimi kalmadığı için, btok liderierin-
den (zaten bir tanesı şımdilik etkisız hale geldi) eski-
den tampon rolü gören ülkelere yönelik akımlar ya-
vaşlamıştır ya da durmuştur. Bu ülkeler günümüzde
aracı veya bekçi konumuna ındirgenmiştır. Böyle bir
statüdeki ülkeden talep edilen hizmetın niteliği, de-
recesı ve hizmet karşılığında ödenecek bedelin tuta-
n da hızmetı talep eden ve edilen ülkelerın göreceli
durumlarına göre belırlenmektedır.
Günümüzün süper gücü konumunda olan ABD
karşısında farklı nedenlerle ingiltere, hatta Almanya
da uyumlu davranış içine girmiş bulunmaktadır. An-
cak o ülkeler süper güçle olan ilişkilerini ve politika-
lannı karşılıkh etkileşım içinde belirlerken, güçsüz ül-
keler bağımlılık konumunda kalmaktadıriar.
•••
Bölgemızde veya ülkemizde istek ve irademiz dı-
şında da bir sıcak çatışma olabilir. Burada önemli
olan, böyle bir durumda hangı dürtüler altında ve ne
derecede bağımlı ya da muhtaç olmaktan uzak, fa-
kat doğal olarak karşılıklı ilişki içinde karar alıyor ol-
mamızdır. Bir ülkenin siyasal ıstıkrarsızlığı ve güven-
liği, siyasılerın ve güvenhk güçlerınin güç ve basireti
ite sağlanamaz. Bu faktörlerin altındaki en önemli fak-
tör ekonomidir. Bu nedenle, ne teknik yetersizlik se-
bepleri ileri sürerek IMF-DB karşısında güçsüz kalan
teknik-bürokrat kadroyu, ne siyasal irade zaafı gibi
temelden yoksun bir kavram icat ederek iç politika-
da başansız performans sergileyen siyasileri, ne de
politik basiretşizlik ve beceriksizlik gibırfadelerledış
politikada etkili olamayan dışişleri kadrosunu suçla-
mak haklı ve yerinde bir davranış olarak görülebilir.
Tüm bu uç-elemanlar teknik yeterlıliklerinı, siyasal
iradeyi ve polttik basiret ve becenyı temeldekı güçlü
ekonomiden kazanırlar. Bakılacak yer, ekonomik alt-
yapıdır; hesap sorulacak kesim ise ekonomiyi götür-
düğünü ıddia eden kesimlerdir.
Bu hafta
NET kâr payı dağıttık.
09 Subat 1997
r
de Ihlas Fınansa 100.000 TL
yatıranların paralan 09 Şubat 1998'de 198.000 TL oldu.
Onlar %98 kazandı. Ya siz?
09Şti>at19%tiyWitAanytedağnılanNFJkârpayl»i
ŞOCÜN
90CUN
180 GÜN
360 G Ü N
HER 100.000 TLİCİN
4.939
17.735
39.987
97.960
HER 10O0USDJÇIN
5.57
17.59
34.44
64.54
HER 10O0DM İÇİN
5.40 A
16.34
33.15
68.12
SUBBiRİMİZ ÖĞlf TATİÜ VE CUMARTESİIEU (12:00-17K»| ACnCTK.
Ihlas
Finans'Fatzsız Bankactlıkta Oncu*
tt&s&l