Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
4 8 . U L U S L A R A R A S I B E R L İ N F İ L M F E S T 1 VA L 1
Berliıı üzerinde HoflywoodGÜNERYÜREKLtK
BERLtN - Bu yıl 48.si dûzenlenen
Uluslararası Berlin Film Festivali, bu ak-
şam Irlandalı yönetmen Jim Sheridan'ın
'The Boxer' adlı ABD yapımı filminin
gösterimiyle başlıyor. Tam 11 gün süre-
cek festivalin yanşma (Wettbewerb) bö-
lümüne bu yıl 25 film katılıyor. Robert
Alrman, Neil Jordan, Barry Levinson,
Quentin Tarantino, Alain Resnais gıbi ta-
nıdık isimlerin yer aldığı festıvalde 6
ABD yapımı yanşıyor. 113 dakikalık
"The Boxer"da Daniel Day- Levrö, Emi-
K VVatson, Brian Cox ve Ken Stott baş-
rolleri paylaşıyorlar. Öteki filmler ise
şunlar: "The Butcher Boy" (Yön.Nefl
Jordan Oyuncular: Stephan Rea, Flona
Shaw, Earmonn Owens)."VVfegthe Dog"
(Barry Levinson/ Dustin Hoffman, Ro-
bert De Niro, Sharon Stone). "The Big
LebowskT (Joel Coen/JeffBridges, John
Goodman, Steve Buscemi, John Turtur-
ro). "JackkBrown"(QuentinTaraııtiııo/
Pam Grier, Samud LJacksoo, Robert
Forster, Bridget Fonda, Robert De Niro)
ve "Good\\ill Hunting" (Gus vanSant/
Matt Damon, Ben Affleck, Robin Wîffi-
ams).
Türkfılmi 'Kasaba'
Altın ve Gümüş Ayı heykelciklerinin
verildiğı yanşma bölümünde bu yıl ikin-
ci ağırlıklı ülke Fransa. Üç fîlmle temsil
edilecek Fransa, Alain Resnais'nin "On
connait ia chanson", Jacques DoiDon' nun
"Trop (peu) d'amour" ve OBvier Ducas-
telile Jacques Martineau'nun "Jeanneet
le garson formkJable'' adlı yapıtlanyla
şansını deneyecek.
Almanya, Ingiltere ve Avustralya ise
ikişer filmle katılıyorlar yanşmaya: Al-
manya, Mkhaei Gwbdek'in "Mambos-
pieT ve George Sluizer ın "The Com-
nüssioner"i ile, Ingiltere ise Mkhaei
Winterbottom'un "I W*nt You" ve Nick
Hurranın "Girls Nighfı ile, Avustral-
ya da Rowan VVoods'un **Tbe Boys" ve
Richard Fbnagan'ın "The Sound öf One
HandClapping" adlı fılmiyle temsil edi-
lecek.
Bu yıl yanşmada birer filmle ismi ge-
çen öteki ülkeler ise şöyle:
lspanya: "La mida del otro" (Vkente
Arandas). ttalya: "Utestimonedeflospo-
so*(PupiAvati), Hollanda: "LeftLugga-
ge" (Jeroen Krabbe), Danimarka: "B«r-
bara" (Nils Mahnros). Rusya: "Stnuu
Ghıchkh" (Vaierij Todorovskij), Brezıl-
ya: "Central BrasiT (\Valter SaBes)
'ugün başlayan festivalin bu yılki onur konuğu
Catherine Deneuve. Berlin'e gelmesi beklenen
sanatçının 1963-1996 arasında çevirdiği 13 filmi
gösterilecek ve dünya sinemasına katkılanndan
dolayı Altm Ayı heykelciğiyle ödüllendirilecek.
Jüri başkanlığını Ben Kingsley'in üstlendiği, 25
filmin yanşacağı festıvalde altı ABD , üç Fransız,
ikişer de Alman, Ingiliz ve Avustralya yapımı
film yer alıyor.
ABD'de yaşayan Çin asıllı yönetmen
Joan Chen de "Xiu Xlu" adlı filmiyle
katıhyorbu yılkı yanşmaya. LinCheng-
Sheng (Fang Lang) ile Stanley Kwan da
(Hold You Tight) yanşmada filmlerini
izleyeceğimız Çınlı yönetmenlerden. Ja-
ponya da Nobuhiko Obayashi'nin *Sa-
da" adlı filmiyle sesini duyurmaya calı-
şacak. Robert Altman'ın "TheGingerb-
read Man"i ile birlikte dön film VVettbe-
werb bölümünde 'yanşma dışı' gösteri-
lecek.
Bu yılki festıvalde bir de Türk filmi
var. Nuri BügeCeylan'ın "Kasaba" adlı
filmi, Uluslararası Genç Filmler Foru-
mu'nda seyirciye sunulacak.
Uluslararası Berlin Film Festivali'nin
bu yılki onur konuğu Fransız oyuncu
Catherine Deneuve. Sanatçının 1963-
1996 arasında çevirdiği 13 film, festiva-
lin " Hommage" bölümünde gösterile-
cek ve Berlin'e gelmesi beklenen sanat-
çı. dünya sinemasına katkılanndan dola-
yı Altın Ayı heykelciğiyle ödüllendirile-
cek.
Retrospektif bölümü ise kanyerlerine
1929 yılında başlayan yönetmen Robert
Siodmak ile senaryo yazan Curt Siod-
mak kardeşlere aynldı. Normal seyirci-
ye kapalı olan ticari amaçlı Avrupa Film
Marketi'nde yer alan 350 kadar filmi de
sayacak olursak, Wettewerb, Panorama,
Uluslararası Genç Filmler Forumu, Ço-
cuk Filmleri Şenliği, Yeni Alman Film-
leri, Retrospektif ve Hommage gibi bö-
lümlerden oluşan festivalde bu yıl da
700'e yakın film gösterilecek.
Bu yıl Altın ve Gümüş Ayı ödüllerini
dağitacak 11 kişilik seçici kurul başkan-
lığina tngiliz aktör Ben Kingslev getiril-
di.
48. Uluslararası Berlin Film Festivali,
22 Şubat akşamı ödüllerin dağıtımı ve
Francjs Ford Coppob'nın "The Rainma-
ker" adlı kapanış filminin gösterimi ile
sona erecek. Yanşma dışı gösterilecek
filmde Matt Damon, Danny De Vito ve
Claire Danes başrolleri paylaşıyorlar.
Coppola'nın, John Grisham'ın aynı isim-
lı romanından sınemaya uyarladığı film-
de, genç bir avukatın bir hastalık sigor-
tasıyla ilgili skandalı ortaya çıkarma ça-
balan ve karştlaştığı yolsuzluklar, entri-
kalar anlatılıyor.
Herzaman
ciddi ve kaliteli
Küttûr Servis- SloganJara sığınma-
yan, ciddi bir festival, Beriin Fihn Fes-
tivali. Göneş ve deniz mevsiminde, bir
sahil kasabasında değil de kışın büyük
kentte dûzenlenen, yalnızea sinemayı
meslek edinenlerin değil de büyük kent-
lerde yaşayan her türden msanın ve
özellikle de gerçek sanatseverlerin iz-
leme olanağı bulduğu Avrupah tek fdm
festivali. Çeşitli retrospektiflerle geç-
mişin sinemasına olduğu kadar, Forum
ve genç sinemacılara tanınan olanak-
laria geleceğin sinemasınada böyle ge-
niş yer veren tekfestival.Geçen zaman
ıçinde organizasyon geleneklerine ve
klasikiestniş kadrosuna sadık kalan tek
festival. Bir kentin adryla sembolfcşmiş
tek festival. Ve sinemaya ilışkin neden-
lerden çok politik nedenierle. ideolojik
çattşmalann yaşandığı soğuk savaş yıl-
larmdadoğuylabatı arasında bir kültür
köprüsünü temsil etmek için 50 yıl ön-
ce dogan. böylece de dünyanm birbiri-
ne kapalı bu iki ayn bölgesine tanışma
şansı veren tek festival.
Beriin duvan yıkjldığında festival de
anlamını yitirecek gibi görünüyordu
önceleri, ancak Neo-Nazikr, etnik sa-
vaşlar, din kavgalan ve anti-faşizm ha-
reketleri gibi dünyada yaşanan çeşitli
olaylara paralel olarak festivalin sosyal
ve politik anlamı daha da belirginleşti.
Şatafat ve pınltı Cannes'a, akadeniik
gösteriler de Venedik'e bırakılmışö ar-
üL Yönetmen MoritzdeHadefaı'in ese-
ri 1993 yılında ötnriinü tamamladı.
1994 yılmda îngiltere'nin baskılan kar-
şısmda bağımsızhk savaşı veren trlan-
dalilann öyküsünü anlatan 'Babam
tçta' ya da AIDS hastası eşcinsellerin
haklannt savunan 'Philadelphia' gibi
filmlerin gördüğü ilgi ve itibar iyice art-
0.
Her festival gibi Berlin'in de iniş ve
çıkışlan oldu. Bazen fazla Amerikalı,
bazen fazla Avrupah, bazen de fazla
Asyah bîr göriinüm sergiledi ve bu yıl
yine daha çok Amerikalı bir kimlik ta-
şıyor, ama Berlin Film Festivali hiçbir
zaman sloganlara. yeni modalara, aşı-
nlıklara ve yükselen değerlere tutsak
olmadı. Berlin, her zaman için ciddi ve
kaliteli bir festival olma özelliğini, sa-
hip olduğu kimliği korudu.
Paris 'te ilk CD sini çıkaran ve konser veren Fazıl Say, Diapason dergisine kapak oldu
n gelenekdeğUdir'Kültür Servisi - Fransa'da her
ay yayımlanan 'Diapason' dergi-
si, Fazıl Say'ı bu ayki sayısında
kapak yaptı.
Fazıl Say'm yeteneğinden, bu-
güne dek katettiği yoldan, Fransız
şirket 'VV^rnerMusic'ten çıkan ilk
CD'si ve Paris'te verdiği ilk kon-
serden söz edilen dergide, Say'la
yapılan bir söyleşi de yer alıyor.
- MontpeDier-Franstz Radyosu
Festh-ali'nde, Menton'da ya da te-
levizyonda sizi dinle>«n müzikse-
>cıierdışında Fransa'da Fazıl Say
adını bilen neredeyse yok gibL Fa-
zıl Say Idmdir?
FAZIL SAY-1970 yılında Tür-
kiye'de Ankara'da doğdum. Mü-
zisyen bir aileden geliyorum. Ba-
bam yazardı ve müzikte ilerle-
mem için beni kendi halime bı-
raktı. 17 yaşında Almanya'ya,
Düsseldorf Robert Schumann
Enstitüsü'ne, DavidLevine'le bir-
likte çalışmak için gittim. Bu,
Berlin Müzik Akademisi'ne ka-
bul edilmeden önceydi. Leip-
zig'de dûzenlenen 'European Yo-
ung Artists Concert Auditions'da
ve New York'taki 'Young Artists
Concert International Auditi-
ons'da ödül aldım ve müziksever-
lerin karşısına çıkmaya başladım.
O zamandan beri New-York'ta ya-
şıyorum.
Kariyerimin başmd^ım
- Doğru düzgün piyano eğJtimi
veren bir okulun olmadığı bir ül-
keden gelhorsunuz, Bu sizi hiç ra-
hatsız etmedi mi?
Kökenle ve ulusla ilgili sorula-
ra artık bir son verilse iyi
olur sanıyorum; çünkü
ben bunun kişilikle ilgili
olduğunu düşünüyorum. Kişi-
liği yaratan gelenek değildir.
Serkin Rus asılh bir Amerikalıy-
dı. Ancak bu, onun Alman mü-
ziğini en iyi icra eden müzisyen-
lerden birisi olmasını engelleme-
di. Gieseking'i veya Michelange-
K'yi göz önüne alın. tkisı de De-
bussy'nin en iyi yorumculanndan.
Oysa ne Fransızlar, ne de Fransız
kökenlı bir okuldan mezunlar.
Ça>kovski 'Conceıto' şampiyonu
Martha Argerich, Arjantin'den
gelmiyor muydu?
- Sizin de beste yapttğnuzı biB-
yoruz. Bu sizin piyanoçahşbicimi-
niaetkfleyebflirnii?
Bunun yapıtlara daha 'in-
cekyid' bir biçimde yakla-
şımımı sağladığını söyleye-
biliriz. Daha net bir biçim-
de bestecilerin tutumlannı
anlamama yardımcı oldu-
ğunu da... Belki de pıya-
nomladaha kişisel, daha ya-
kın bir ilişki içinde olmamı
da sağlıyor. Doğaçlama
üzerine yaptığım pratikler
bana konserde yardımcı
oluyor. Örneğin, en ufak bir
bölümü o anlık unutsam bı-
le çok kısa sürede tekrar her
şey yoluna giriyor. Besteci
olarak da, piyanonun fızık-
sel ve morfblojik özellıkle-
ri hakkında yeterince bilgi-
ye sahip olmak bir üstünlük.
- Dokunuşunuz ve sesler-
de var olan bir şey bazen caz
müziğinin ünlü ph-anistleri
Art Tarum ya da Fats VVal-
ler'ı hatırlatı>or_. Bu sizin
içmneifadeedivor?
Cazı seviyorum. Bazen
kendim için de çalıyorum.
Ancak içtenlikle söylüyorum; be-
nim modellerim daha çok Horo-
wto ya da Gould'a yakm. Her ne
kadar yaptıklannın hepsinı be-
nimsemesem de. Ama her şeyin
ötesinde Friedrich Gukla'yı mü-
ziğe karşı serbest yaklaşımından.
geleneksel müzige kendi kurgu-
lannı katmasmdan dolayı seviyo-
rum. Eğer ben bunu gerçekleşti-
rebilecek kadar serbest olsaydım,
vereceğim resitallerde programın
önceden belirlenmemesini, o an-
da içimden geldiğı gibi çalabıl-
• Fazıl Say, dergıde
yer alan söyleşide,
kökenle ve ulusla
ilgili sorulara son
verilmesi
gerektiğini
belirterek, kişiliği
yaratanın gelenek
olmadığını savundu
ve bu görüşüne
müzik dünyasından
örnekler verdi.
meyi isterdim. Ne yazık ki kariye-
rimin daha çok başındayım ve or-
ganizatörlerin çalmamı istedikle-
ri yapıtlan öğrenmek zorunda-
yım. Gelecek yıl New York Filar-
moni Orkestrası ile birlikte çala-
bilmek için Gershwin"in 'Second
Rapsodv'si üzerine çalış-
mayı kabul ettim. Bu ger-
çekten de hakkında hiçbir
şey bilmediğim bir yapıt.
- Kötü bir olasılık, aynı
yansmalardaki gibL
Kesinlikle. Kendini tanı-
tabılmek adına bir yanşma-
ya gırme girişiminde bulun-
mak. hiçbir girişimde bu-
lunmamaktan ıyidir. Yanş-
mada gerçekten doğru ka-
rarlar alındığından emin de-
ğilim; çünküjüri iyi niyetli
olsa bile, her üye kendi zev-
kine göre adaylar arasında
en çok beğendiğine aynca-
lık gösterecektır. Ayncaher
yıl, dünya çapında alün, gü-
müş ve bronz madalyalann
verildıği pek çok yanşma
yapılıyor. Bence en önemli
olanlan para, unvan yerine
anlaşma yapma olanağı ve-
renler. 'Young Artists'
(Genç Sanatçılar) yanşma-
sına katılmamın nedeni de
buydu. Yanşmada aldığım
ödül Amerika'nın büyük şehırle-
rinde ve Japonya'da piyano çal-
mamı sağladı.
- CD'ler tanıümda daha mı et-
küi?
Bu alanda ilk düzenlemesini
gercekleştirmiş bir piyanist ola-
Herkül beyazperdede daha güçlü
CUİVIHUR CANBAZOĞLU
Disne>'in 35. uzun met-
rajlı çizgi filmi Herkül,
şubat tatilinde öğrenciler
için iyi bir eğlence seçe-
neği oldu. Filmle birlikte
yayımlanan müzik albümü de
Tarkan'ın yorumladığı Yolum-
da\ım adlı parçanın yardımıyla
ilgi görmeye başladı. Albümü
oluşturan 28 parçaarasında Erdal
Kıalçay'ın Türkçe'ye uyarlanan-
lar için düzenlemeleri yazdığı ya-
pıtlan Tarkan'dan başka Işın Bü-
vükkaraca, Melis Sökmen, Tuba
Önal Sibel Gürso> \ e \bnca Koca-
dag'ın bir arayageldiği bir koro.
Ze>nep Önkaja, Ahmet
Erez söylüyor. Müziklerini
Broadway müzikallerinde
ve Disney'in çizgi filmlerinde ünle-
nen Alan Menkinın yazdığı albüm-
de birçok enstrümantal parçadan ge-
nye kalanlannı geçen yılın en ünlü
gruplanndan Boyzoneve Rkk> Mar-
tin. romantik yorumuyla bizde de bir
haylı hayranı olan IVİichael Bolton,
BelindaCarfee,JocehtTi Brovvn v e dev
koro Sounds of Blackness yorumlu-
yor. Bu albümün müziklerinin pop
müzikle büyüyen bizim gençlere faz-
la bir şey vereceğini iddia etmek
iyimserliİc olur, ama birçok sinema-
da gösterilen filmin müzik albümü-
ne göre şansı daha fazla. Herkül, ma-
sal ya da popüler öykü yerine mito-
lojiden esinlenerek hazırlanmış, ço-
cuklara yönelik bir müzikal komedi.
Esinlenmiş diyoruz, çünkü Disney' in
kalem oynatarak değiştirdiği tarih.
birçok yazar tarafından film gösteri-
me girdiğinden bu yana gündeme ge-
tiriliyor. Ancak aynı 'düzenlemeleri'
Alaaddin, Peter Pan gibi klasiklerde
de yapan şirket, daha önce 772 mil-
yon dolar kazanan Aslan Kral'da da
denediği 2000 yıllannm uzun met-
rajlı çizgi filmleri içinplanlanan ılke-
lerin bir bölümünü HerküPde de uy-
gulamaya koyuyor. Nedır bunlar?
Olabildiğince heyecan yaratmak, çok
özgün espriler bulmak, fark ettirme-
den özel efektlerin ağırlığını arttır-
mak, sürpriz fınaller bulmak.
Disney'in film sayısı artıyor, çiz-
gi filmler masumiyetini yitirip hedi-
yelik eşyasıyla, kitabıyla, kasediyle,
giysisiyle, bardağıyla. şapkasıyla tam
bir ekonomik silah haline geliyor. Bu
arada 2000'e iki kala Amerikan şir-
ketleri yedi uzun metrajlı çizgi filmin
hazırlıklannı sürdürüyor.
rak size ne ölçüde cevap verebili-
rim, bilmiyorum. CD dışında,
Amerika'da kendi müziğimi ya-
parak atılım gösterdim. Onlar bi-
raz gizli kaldı ama... Umanm ilk
CD'm ve bundan sonra çıkaracak-
lanm bana yardımcı olacaktır; an-
cak bıraz para bulunca CD çıka-
ranlan görünce bundan da emin
olamıyorum. Kariyer delisi deği-
lim; yılda 150 konser verip, 5 CD
çıkartmaktan daha önemli düşün-
celerim var. Benim aradığım baş-
ka şeylerle kendim arasmdaki
bağlantıyı müzik sayesinde kur-
mak.
Resital verir gibiydim
- Modern bir pi>anoda 18. yüz-
)il müziklerini vorumlayarak baş-
langıç yapmak biraz riskli değil
mi?
Eğer Bach, Leipzig'den Lu-
beck'e birkaç gün yerine uçakla
yarım saat içinde ulaşabilseydi,
bu şekilde davranmaz mıydı? Bu
tartışmanın sonu yok; bugünkü
müzik aletleriyle yorumlanama-
yacak bir şey yok. Ben 27 yaşın-
dayım, 250 değil. Mozart'la kar-
şılaşmadım ve ona benim yorum-
ladığım Steinway hakkında nedü-
şündüğünü de soramadım. Tabii
ki müziğe yeni bir soluk getiren
Hamoncourt'a saygım büyük,
çünkü onlann yaptığı atılım gele-
nekselden öte yenilikçiydi.
- Gelecekteki projeleriniz ara-
sındayeni bir CD söz konusu mu?
Evet. Bundan sonraki CD'mi
Bach'a adamayı düşünüyorum.
Daha sonra belki de Liszt ve Stra-
vinsky için olabilir. Ama bir kez
daha söylüyorum. kendimi baskı
altında hissetmek istemiyorum.
Biliyor musunuz, karanlık ve boş
bir salonda, tek dinleyıcinizin kır-
mızı bir lamba olduğunu bilerek
piyano çalmak hiç de coşku veri-
ci değil. Mozart CD'm için ilk kez
bütün ekibin önünde çalarak bu
zorluğu aştım. Arkadaşlanm için
bir resital verir gibiydi. flk kez
kayda alman ve kullanılan da bu
çalışma oldu. Çünkü çok canlıy-
dı. Daha sonrakileri sadece mon-
tajdaki düzeltmeler için kullandık.
Bundan sonra da bu şekilde çalış-
mayı düşünüyorum. llham kayna-
ğı olan seyircinin varlığını hisset-
mek; bana en çok zevk veren şey
de bu zaten.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
"AMdeler"
"Abideler" yazılı tabelalann yanlanndan gelip ge-
çerim yıllardır, her geçişte içimin ürpertisi azalmadan.
Çünkü bu topraklar Batı Anadolu'nun yabancı iş-
galcilerden temizlendiği son savaşın yapıldığı 26-30
Ağustos 1922'deki, tarihin o unutulmaz değişiminin
yaşandığı yerlerdir.
Kütahya-Afyon-Uşak üçgeninin Afyon'a yakın bö-
lümünde yer alan Dumlupınar yerleşimi ile çevresi u-
lus olarak varlık-yokluk savaşımımızın verildiği alanı
oluşturuyor.
Daha eskiden beri yöre, tarihsel önemi nedeniyle
koruma altında sanırdım. Oysa daha 1981 'de ulusal
park olması kabul edilmiş, 26 Ağustos 1922'deki Ko-
catepe ve 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar utku-
lannın kazanıldığı alanlara anıtlar dikilmiş, şehitlikler
düzenlenmiş ve bir de müze açılmış.
Bu kez, ülkemiz tarihinin bu belki de en önemli ala-
nından geçerken içim burkuldu. Anayoldan aynlır ay-
nlmaz, bozuk, dar, çukurlu yollar, az sayıdaki ağaç-
lar dışında neredeyse çıplak topraklar, buralann son
derece bakımsız olduğunu düşündürdü bana.
Hele Dumlupınar yerleşimi. Kış günü her yan ça-
mur içinde. Öteki geri Iç Anadolu kasabalanndan hiç
farkı yok.
Böyle mi olmalıydı? Bu küçük yerieşimde, pınl pı-
nl, çiçekli çimenli, ağaçlar arasında güzel yapılann y-
er aldığı; sokaklannda buralan görmeye gelmiş in-
sanlann, cıvıl cıvıl öğrencilerin kutsal bir dingilik için-
de o günleri düşündükleri bir düzenleme istiyor gö-
nül.
Tarihsel alanlan bir kararia ulusal park ilan etmek-
le bitmiyor iş. Yörenin tarihsel önemine uygun düzen-
lemeter deyapılmalı. Sözgelimi 35.500 hektarlık park
alanının tümü bir "Ulusal Egemenlik" ormanı olarak
düzenlenemez mi?
Ülkemizin, tarihsel savaş alanı olması nedeniyle
ulusal park olarak dûzenlenen ikinci alanı olan Geli-
bolu Yanmadası Ulusal Parkı bu açıdan daha başa-
nlı. Anıtlar, özellikle de Çanakkale Şehitleri Anıtı, ta-
rihsel önemine uygun bir yapı. Geçen yıllarda orman
örtüsüne büyük zarar veren yangın sonrası, kamu du-
yariığıyla kısa sürede yeniden ağaçlandırılması da
örnek bir davranıştı.
Tarih bilinci güçlü ülkelerde böylesi duyariıklar da-
ha yoğun, Fransa'nın üç-beş bin nüfuslu küçücük
yerleşimlerinde kent alanında ülkesi için savaşmış as-
kerlerin anılanna dikilmiş heykeller vardır. Heykelle-
rin altlannda da o yerieşimden savaşlara gidip yur-
du için canını vermiş insanlann tek tek isimleri yazı-
lıdır, her an göz önünde kalmalan, unutulmamalan
için.
Goethe'nin yaşadığı kent olması nedeniyte Alman-
larca özel bir özenle korunan küçük VVeimar kentin-
de yalnızca çeşitli sanatçılann evlen değil, Goethe'nin
sevgililerinden Frau von Stein'ın evı bile bugün mü-
ze olarak korunmaktadır.
Bizdeki bir başka sorun da müze vb. yerierde ça-
lışan insanlann durumu. Nasıl seçiliıier, nasıl atanır-
lar, kendilerinde ne gibi özellikler aranır. bugüne dek
anlayabilmiş değilim.
Dumlupınar'daki müze önünde içeriyi gezme iste-
ğiyle bir an durdum. Sonra pek çok kez başıma ge-
len, kapıdan girdiğimde içerideki görevlinin, "Bu da
şimdi nereden çıktı?" diyen bakışlanyla karşılaşma
düşüncesi içimdeki isteği söndürdü.
Dumlupınar, iç Anadolu bozkırianyla, Ege'nin be-
reketli topraklannın da birbirinden aynldığı sınırda.
Uşak yoluna çıktığımda, benzersiz Ege doğası yü-
zünü göstermeye başladı. Başkomutanlık Meydan
Savaşı'nı kazanan askerlerin lzmir"e doğru yürüyü-
şe geçtiklerinde Ege doğasıyla karşılaşınca içlerinin
nasıl sevinçle dolmuş olabileceğini düşündüm.
Koruduklan tepelerde bugün bile partıyor gözleri
(koca bir bayrak, göz alan bir ateş)
ve ufkun dört kapısına kanat çırparak
binlercegüvercin havalanıyorellerinden herşafak.
Ekrem Kahraman'ın resim sergisi
• Kültür Servisi - Ressam Ekrem Kahraman'ın
resimleri, tstanbul'da aynı anda iki galeride
sergileniyor. Yapıtlannda yeryüzü ile gökyüzünün
birbiri içerisinde kaynaştığı kendine özgü bir atmosfer
yaratan Ekrem Kahraman, tuval üzerinde mistik bir
hava eşliğinde uçsuz bucaksız boşluklar, düzlükler,
kıvrtmlar. kuytular, taşlar, ağaçlar, bannak çagnşımlı
formalar türünde sembolik öğeler yerleştiriyor.
Kahraman, koyulaştııma, flulaştırma, sılme, kazıma
türünde bir takım fırça ve yüzey hareketleriyle
kurguladığı atmosferini biçımlendiriyor. Kahraman'uı
sergileri Beyoğlu Tünel'deki Emlak Sanat
Galerisf nde 10 Şubat-6 Mart tarihleri arasında,
Asmalımescit Sanat Galerisi'nde 17 Şubat-10 Mart
tarihleri arasında gezilebilecek.
K Ü L T Ü R » Ç t Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I
» - <**