Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6ARALIK1998PA:
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bir Gensoninun Ardından..
Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN
T
uriciyemizde birçok önemii
sorun yaşanır ve bırçok kir-
li olaydeşilir, ardı ardrna yıl-
larcabulunamayan suçlular
yakalanır, ırtıcayla savaş
adım adım yol alır. rerbrm
düzeyindeatılımlaryapıhrken. CHP lide-
rinin anlaşılmaz hırsı ve etrafinı saran par-
tililerin adeta bir klan güdüsüyle bu hırsı
ve bozuculugu beslemeleri sonucu 56. hü-
kümet düşürüldü. Umanz bu koşullarda,
ba$anyla yüriiyen birçok projeyi durdur-
ma sorumluluğunu alanlar. başta CHP ol-
mak iizere, yıllardırdağarcıklannda tıtız-
likle gizledikleri kendi özgün çözüm öne-
rilerini ve hükümet formülünü ortaya kor,
ûlkeyi aydmlığa çıkanr, halkj rahatlatır ve
de bizi utandınrlar (mahcup ederler).
Son ] 6 ayda ülkemizin yönetimine ka-
tılıp pek çok olumlu katkı sağlayan ve
şimdi ellerinden her türlü yetki alınmış
olan, projelerini yakından bildiğimiz ve ço-
ğuna yürekten destek verdigimiz bazı ba-
kanlan, kısa bir yazı kapsamında da olsa
ele almak ve gecip giden acımasız siya-
set içinde, yerlerini birkaç satırla da olsa
belgelemek istiyorum.
Evet. bütün karmaşaya, çok parealı ol-
masına karşın 56. hiikümetin içinde, icra-
atını tüm halkın saygıyla karşıladiğı, dü-
rüst, alru lekesiz, şaibesiz, açık, çalışkan,
hangı partiyi temsii ettiğini hiç fark etme-
diğimiz, fark ettirmeyen, lidere yafcılık-
tan, vıcık vıcık popülist nutuklardan, gös-
terişten, protokolden uzak, gece gündüz
projelere çalışan. halkjn üç kuruşlannı
doğrudiküjt veyerine'haîcatnak iizere, yet-
kilerinı yinchaüaiçiaJaıllâ'nan epey genç
ve yerini eskitmemiş bakammız oldu. Ki-
me sorarsanız sorun, bu bakanlar için hep
aynı olumlu izlenimi alırsınız. Kanımca,
son yıllarda, ük kez karşılaştığımız ve ge-
leceğe yeniden umutla sanlmamıza ne-
den olan bu olumlu siyasetçi modeli in-
sanlanmız unutmamalı, onlann bu kısa
icraat dönemlerini ilerde de sürdürmele-
rini, parti farkı gözetmeden ve "devlet
adamı" özlemJerimiz ve beklentilerimiz
nedeniyle istemeliyiz, ısteyeceğiz.
Bu ülke, son aylarda, eskiden de bili-
nen kimJiğiyle, gösterişsiz ama saygın tu-
tumuyla, yaptıgı her ışi iyi, temiz, güzel
yapan bir dışişleri bakanı (Ismaü Cem)
gördü. Atıp tutmayan, haykırmayan, sa-
kin ama doğrudan hedefe ulaşan, yaptığı
işi kendine değil, ülkesine, ülkesinin çı-
karlannayönlendiren. en önemlisi de öz-
saygısı nedeniyle karşısındakınde de ko-
layca saygı uyandıran bir siyasetçi...
Bu ülke, sakin, ne dediğini bilen, hal-
kın ve çevresinin saygısını kazanan, At«-
türk ilke ve devrimlerinden ödün verme-
yen, yani üstlendiği görevlerin, milletve-
kili ve bakan konumunun tüm gerekleri-
ni devraldığı ortamda yerine getiren, "8
ydhk kesintisiz zonınlu eğjtim"i, her tür-
lü hükümet içi ve dışı, milli egitim içi, ta-
rikat baskısı gibi engellere karşın gerçek
yaşama geçiren, gece gündüz çalışan, af-
rasız tafrasız. alçak göniillii, konuian in-
celeyen ve bekletmeden sonuçlandıran bir
milli egitim bakanı (Hikmet Uluğbay)gör-
dü. Popülizme hiç girmeyen bu üısanın,
yaptığı görevden uzakJaştınlması, acaba
Bay Baykal'ın hangi ekmeğıne yağ sürdü
dersiniz?
Bir adaiet bakanı düşünün (Hasan De-
nizkurdu), birkaçay içinde tüm toplumun
saygısını kazanıyor, dürüstlüğuyle, doğ-
rularaparrnakbasmasryla, takıyye yapma-
masıyla, kirnseyi korumayacağınahalb gü-
vendırmesiyle ve ölüm cezasını kaldırma
girişimini hemen üstJenmesiyle... Halk
olarak son yıllarda yaşadığımız adaiet
krizlerini arumsadıkça, kâbus gibi gelmi-
yor mu bu hepimize? Eminim Bay Bay-
kal'm gölgekabinesindeçokdaha niteliİc-
li adayı çoktan hazırdır.
Bir maliye bakanımız oldu, adı da ken-
di gibi ve de yapmak istedikleri gibi (Ze-
keriya TemizeJ)ve aylarcadıdındi bu gön-
lü de alru da temiz adam, uJusun gelirle-
rini daha sağlıkh toparlamak, hakçabir sis-
tem kurmak için tüm engellemelere, ayak
oyunlanna sabıria, bayağılasmadan, ar-
goya kaçmadan direndi, başardı ve böy-
lece düşman kazandı. Halkın, parti arnb-
lemi gözetmeden, kendini düşünenleri an-
Iayıp sayması, değer vermesi her şeyin
üstündedeğil mi ? Siyasette bu kriterier öne
geçtiğinde, Türkiyemizde esenJiğe kavu-
şacaktır elbette.
Evet, Istanbul'agelen, en anlayışh, pro-
jeleri olan, kendini değil, halkın sorunla-
nnı düşünüp anında karar verebilen, dev-
letin kaynaklanru yinehalka dönüştürme-
de kararlı, eğitime gönül vermiş valimizi
(Kutlu Aktaş), biz yitirdik, ama ülke ka-
zandi. Alnında tek bir kara leke olmayan
kısa bakanlığında, pek çok soyguncunun
armut toplar gibi toplandığı bu bakanı,
haikımız, dürüst, partisiz, popülizmden, oy
avcılığından uzak bir Anadolu çocuğu,
ülke gerçeklerini yaşadığı için çok iyi bi-
len ve sivil toplum örgütleriyle iletişimin
önemini algılayan bir halk adamı olarak
tanıdı.
Peki, ya 16 aylık devlet bakanlığı süre-
sinde (Hasan Gemid) aslen birmühendis
olduğu vedaha önce konuyla doğrudan il-
gisi buJunmadıgı halde, bir insan duyar-
lılıgıyla, yaşlılara, özürlülere ve özellüde
"sokak çocıddaı-Tna çözüm aramak ve
sivil toplum örgütlerinin vazgeçilmez ye-
rini değeriendirmek açısından geceyi gün-
düze katarak yaptığı atıhmJan, kiin aynı
yüreklilikle sürdürebilecek dersiniz?
Şrrnak-ldil'in köy kuyulan nedeniyle ta-
nıdığırmz bir G. Antepli maraba çocuğu
devlet bakanı vardı (Mustafa Ydmaz), ha-
ni tıp fakıiltesinı kazandığı halde parasız-
lıktan okuyamayıp daha sonra mühendis
olan genç bir politikacı. Temel bürokrasi-
yi harekete geçirmek ve birkaç kuyu da-
ha açabilmek için az mı çaba göstermiş-
ti?..
Evet, bu arada, halkm nabzını tutmayı
bilen bir meslektaşımı da unutmuyorum
(Prof. Dr. Salih Yıkhnm). GAP'tan so-
rumlu bu devlet bakanıyla "KırsaJ kal-
kmma" projesıni tartıştığımızda. en azın-
dan,açıkyüreklilikle, *Bö>1egiderseG.4P
75 yıkia ancak biter". "De>1et hantallaş-
nuş" deyıp Anadolu 'dan gelen kaymakam
ve valilere. kameralar önünde, "Çeldto-
mevin,dilediğiniz gibi konuşun" diyebile-
cek bir olgunluğa sahiptı.
"Düşenindostu ofanaz" derler, ülkemiz-
de, bir hırs uğruna düşürüknler de unu-
tulur gider çoğu kez. Umanm, 56. kabi-
nenin, pekçok önyargısız ve gözlemci ki-
şi tarafindan paylaşılan bu değeriendir-
mesini hak eden, temiz, dürüst, çalışkan
ve projeleri olan, alnı açık politikacılan,
sıklıkla olduğu gibi, unutup gitmeyiz ve
ulus onlardan ilerki tarihlerde de yararla-
nır...
Son hükümetin bazı üyelerinin, mafya
babalanyla ve cumhuriyetin temelini sars-
ma çabası çok iyi bilinen tarikat ilişkile-
riyle, özelleştirmeyerine haraç mezat sat-
ma girişimleriyle, geçmişlerirıden sileme-
yecekleri şeriat yanlısı, ırkçı ve devrim
yasalanndan ödün vermeye hazır vb. tu-
tumlanyla, güven vericiliİderini yitirdik-
leri açıknr. Bunakarşın daha hiçbirdemok-
ratikleşme karanna, her şeyin başı oldu-
ğu vurgulanan Seçim ve Partiler Yasası de-
gişimine el atılmamışken ve ülkemizin
buncayıJdıristenen şekilde dış tanıtımı sağ-
lanamamışken, dış güçlerce bölücü terö-
rün siyasallaşması dayatılırken, sırf bir
hırs uğruna, radikal sa^ ve şaibeli sağla el
ele verip sayısal bir cephe oluşturarak ül-
keyi bu bunaiıma getirmenin tanh önün-
de büyük bir sorumluluğu olduğu kanısın-
dayım.
Bu projenin miman olan Bay Baykal ve
arkadaşlannın, kuşkusuz yıllardır bizler-
den sakladıklan secenek (altemaö'Oçözüm
önerileri, ülkeyi ekonomik. sosyal, hu-
kuksal ve eğitsel vb. açılardan aydmlığa
çıkaracak gölge kabineleri hazır olsa ge-
rek. Şimdi, halkımızm önünde bunu açık-
lasuılar ve tarihsel sorumluluklannı yerine
getirsinler!!!
ARADA BİR
VEDAT GUNYOL
Devlet İnsan mı?
Nice yıllar önce, Devlet İnsan mı? adlı bir yapı-
tım yayımlandı. Orada, devletin bir avuç yöneti-
cisi ve politikacfsıyla halkı nasıl uyuttuklarını an-
latmıştım.
Devleti, dolayısıyla halkı kimlerin yönettiği so-
aısuna gelince gördük kı, devlet devlet olmaktan
çıkmış, birtakım çıkarcılarfa çetecilerin buyruğu al-
tına girmiştir. Devlet elbette insandır. Insan gibi in-
sanlann elinde devlet devlet olur.
Henüz demokrasiye kavuşmamış toplumumuz-
da (bence, seçılerek değil, oy alarak politikaya
soyunmuş insanların), çok partilı dönemimizde
Millet Meclisi'ne lök gibi oturup, kendi çıkariann-
dan başka amaçları olmayan ham halat insanla-
ra toplumun kaderini teslim etme gibi bir gaflete
düşülmüştür. Evet, ne yazık ki, devlet, sömüriicü
sınıfın aracı durumuna düşürulmüştür.
Babeuf e gore yasaların tümü, varlık/ı sınıftn
egemenliğini haklı göstermeye yaramaktadır.
"Bu efendller stnıfının üyeleri, kardeşlehnin ço-
ğunluğunu soymakta haklı olduklannı, bu işi ya-
sayoluyla yaptıklannı ileri sürerier. Ama biraz eşe-
leyince görülür ki, bu işi hükümetlerin tanıdığı
korkunç kurumların yardımıyla yapmışlardır. O
zaman, sorguya çekilecek olan hükümetlerdir.
Onlaha sömürücüler arasındaki ortaklık hemen or-
taya çıkar. Çoğunluğun soyulması elbette birta-
kım kurumlan destekleyen yasaların ortak etkile-
rinin sonucudur. Toplumdaki bir avuç ınsanı her
şeyi yutacak duruma getiren o yasalardır. Ama,
bu yasalar çirkin bir eşkıyalık düzeni kurmuşlar-
dır." (Tribun du Peuple, 6 Kasım 1795)
Görüyorsunuz. Devlet aygrtına kancayı takan
açıkgöz politikacıların (ki bunlar süriı sepet çap-
sız insanlardır) devlet içinde çete kurarak terör
yaratıp, çıkar odakları kurarak çeşitli cinayetlerle
namuslu, yurtsever aydınları nasıl yok ettiklerine
tanık oluyoruz.
Fransa'da nice iç savaşlardan sonra (1795'ler-
den bu yana) kazanılan başanlarla ortadan kaldı-
rılan böylesi yasadışı, insanlık dışı odakların bu-
gün Türkiyemizde hâlâ yaşar olması yüz kızartıcı
bir ayıptır.
Halimize bakıp bakıp, ağlayarak, hayıflanarak
yetinmeyip, gönül yaşamımızı katlanılır olmaktan
çıkaran, gericilik, çetecilik, mafyacılık ve din sö-
mürücülüğüne karşı devletin eyleme geçme za-
manı çoktan gelmiştir.
Haydi gerçek yurtseverler, devleti işletmek üze-
re işbaşına!
YUMURTALIK ŞULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 199770
Haydar Pazarbaşı vekilı tarafindan davalılar
Yumurtalık ılçesı Yeşılköy köyünden Süleyman Atnuş,
Menekşe Atmış ve Seyfi Aönış mırasçılan aleyhıne mah-
kememıze açmış olduğu ızaleyi şuyu davasının yapılan
duruşmalan sırasında \erilen ara karan gereğjnce: Dava-
lılardan Süle>Ttnan oğlu Nun Atmış ve Süleyman oğlu
Selah Atmış iie Abdullah kızı Sıdıka Atmış'ın (Serçe) ya-
pılan tüm aramalara rağmen teblıgata yarar açık adresle-
n tespit edılemedığinden ilanen teblıgat yapılmasına ka-
rar venlmiş olmakla; Yukanda ısımlen > azılı bulunan ve
adreslen tespit edılemeyen davalılann yukanda esas nu-
marası yazılı buJunan dava dosyasıyla Yumurtahk iiçesi
Yeşilhöy köyünde kain bulunan 9,45,46, 66 ve 398 par-
sel sayılı taşınmazlann taksımı ile ılgılı olarak yazılı ve-
ya bizzat duruşmalara katılarak duruşmarun bırakıldığı
29.01.1999 günü saat 09.00'a kadar mahkememize baş-
vurmalan ve delillerinı ıbraz etmelen. aksı takdırde yok-
luklannda yargılamaya devam olunacağı. ilan tarihınden
itibaren \asal 15 günlük süre içinde yazılı veya söziü mü-
racaatta bulunmadıklan takdırde ilanen tebligat yapılmış
oiunacağı hususu ilanen teblığ olunur. Basın: 62204
ADANA İKtVCİ SULH HUKÜK
MAHKEMESİ'NDEN
tLANENDAVETİYE
DosyaNo: 1998'500
Davacı Maliye Bakanlığı Vek. Av. Teksın Özyan-
d"nın davalı Mehmet Demırci hakkında açmış olduğu
tazminat davasının mahkememızce yapılan yargılaması
sırasında venlen ara karan gereğınce;
Davalı Mehmet Demırcf ye davetiye teblığ edileme-
naş, yapılan emniyet araştırmasında da adresı tespit edi-
lanedığmden ilanen davetiye çıkanlmasına karar veril-
mş olmakla adı geçen davalı Mehmet Demirci'nin du-
aşmasının atılı bulunduğu 23 I2/Î998 günü saat
(ROO'da duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir
vekille temsıl ettirmesı. aksı halde duruşmanın gıyabın-
di yapılarak karar verileceğı hususu HMUK.nun 509-
5.0 maddelen gereğince davetiye yenne kaım olmak
ûıere ilanen teblığ olunur. Basın: 62190
Sayın Lütfi Duran Hocam... Özür Dilerim!
Av. FtKRETİLKİZ
S
ayın Hocam!.. Çok özür dilerim. Oğ-
lunuzu hapishaneye ben gönderdim.
Hukuk fakültesinde idare hukuku der-
sinizden çakmıştım. Keşke daha çok
ders çalışıp bilgi sahibi olsaydım. Keş-
ke avukat olarak görevimi yerine geti-
rebilseydim... Oğlunuzu cezaevinegöndermek ye-
rine, beraat karan alabilseydim. Yapamadım.
Hatırlarsınız, oğlunuzun mahkûmiyetine neden
olan yazısı hakkında konuşmuştuk. Yazı diğer ya-
zılanna göre kötü kaleme alınmıştı. Anlatılmak is-
tenen fikir dagınıktı. Böyle bir yazıyı savunurken
karar verecek yargıçlara derdimizi nasjl anlatacak-
tık? Cstüne üstlükbu yazı için "süahlıörgfitün pro-
pagandası"dır suçlaması vardı...
DGM 'deki savunma sırasında Avrupa İnsan Hak-
lan Sözleşmesi'nin 10. maddesinde yer alan hak-
kı açıklayıp, "tfade özgürlüğü demokratik bir top-
lumun en esaslı temelkrinden birini oluşturur" de-
miştim. Dinietemedik. Benim hatam. Yargıçlan ik-
na edebiimeliydim. Başaramadım. Olmadı. Mah-
kûm ettirdım.
Oğlunuz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde ga-
zeteci arkadaşlan ile el sıkışıyor, vedalaşıyor, Ce-
miyet Baskanı NailGürdi, Genel Sekreteri "nırgııy
Olcaytoile şakalaşıyor, herkese gülümsüyordu. Ku-
cağındaki çiçeklerle ve artık "hükümlfi" olarak
"cezasmı" çekmek üzere Saray Cezaevi'ne gitmek
için hazırlanıyordu. Onu cezaevine beraber uğur-
lamıştık. Hocam, yan yana oturuyorduk ve yüzü-
nüze bakmaya utanıyordum. Oğlunuzu iyi savuna-
mamıştım. Elimden tuttunuz ve aklımdan geçen-
leri okudunuz. Banaözel son deninızde, "Üzûlme_
Bövie şeyier oiur, olacak da. Bu defa bize rasdadı.
Ama bundajı hepimiz sorumluv uz. l lktnin huku-
kirejiminibuhalesokanlarutansınl-dedınız Unut-
muyorum.
Türiciye'nin kanunlannı yapanlar ile uygulayan-
lar... Ülkenin hukulci rejimi... İnsan hakJan belge-
leri ve derslerinizi hatırlıyorum. Yazılannızı ak-
lımdan geçiriyorum. Sayın Hocam, Eylül I993'te
"Türidye Avrupa Hukukuna Uyıun Sağla\abüir
mi?" başlıklı yazınız 1995 yılında Engin Yayıncı-
lık tarafindan "B^lip Çefik'e Armagan" kitabında
yayımlanmış. Yazınızda yargıya değiniyor ve içti-
hat birliği hakkındaki görüşlerinizi açıkhyorsunuz.
Diyorsunuz ki:
"Şu halde, Türkiye'nin Av rupa hukukuna uyu-
munu sağiamada en önemii \« etkili ödev vargı or-
ganına düşmektedir. Şövie ki, Avrupa hukuku ku-
rallan. („) 'usuJüne göre yürürlüğe konulmuş ant-
laşmalar kanun hükmünde" oiduguna göre; bunla-
n mahkemcJer, Türk kanunian gibi kendiliğinden
ve doğrudan doğm>^ uvuşma/Jıklara uygulamak
dunımundadır. Ancak.Tü rkiw' nin vargısLstemi ve
mahkemelerin teamül ve tatbikah, bu tür yargıla-
ma vönteminin geüşmesine elverişii gortinmemek-
tedir. (-.) Vargıclar ve savcılar, öğrenim sırasında ve
staj döneminde bu kunuda da herhangi bir eğrtim-
den geçmemektedir. Bu durumda. .vargı organuun
Avrupa hukuku kurallaruun Türk hukuk düzeni-
ne gjrişne \*onunla kaynaşmasına katkıda buJun-
ması beklenemez ve umulamaz, Gerçi Anavasa
Mahkemesi ve Darustav parmakla savılacak kadar
azbirkaç uyuşmazlıkta. Insan Haklan F v rensel Bil-
dirgesi,AvTupa tnsan Haklannı ve Temel Hürriyet-
leri Koruma SözJeşmesi ve AGİK belgelerine j»Oa-
malarvaparak bazısonuçlarçıkarmışlaraır.Ancak,
bu milletlerarası andaşmalara deginmekr, asıl hük-
mü temellendiren >asal davanak olmaktan ziyade,
^rekçe>i doğnıia>an ve güçlendiren argümanlar-
dan ibarettir."
Ülkenin "hukük dû/ehîhîdemokraökleşme de-
ğfl, daha da baslocı ve faşist sisteme donüştürenler-
* den" utanıyorum. Hokukçu ve avukat olarak benim
hatam, bağışlayın... Derslerime daha çok calışaca-
ğım... Özür dilerim Hocam! Hoşça kalın...
FİYATINA
TAKSİTLE!
Yataş'ın kaliteli, sağlam,
rahat kanepe ve oturma grupları
hem evinize uygun hem de bütçenize.
Y»T«ŞtMM>W IB<KEZl£n V€ BAdU OUNİUBI AtW«P&2)X2««{HAÎAr) • tOtPUM*!>•»>)27» 107» • AFYON(O-Î7J) 21542 52 •*ĞHI(0-<72)21528»5-«(SylBAI (l>3a«2125«H-213»06-/»l*SVA((K!68)5133367
.*MCW*|0-312)36iaSO3;5r*.,Ç*»:M SP/OTA tKKKAtE YCH5A1) • AMTAKVA 10^26)218 15M • «MTA1.V*(O-Ϋl2*3K03(BUHOUR1 -a«J<ESİR(IM«)a»5»K-2<231 31 • ÇOf«J«l((KJM)21322M• DENCLİ(^258)»I * !S
•DIVAflB«(» (0-412)251 »685 (2 IM|(aATl«K.H«O*«,IIM«».S»n Ş»»i«).HJ«lâKMW)21«34 72 m 98 m pHOÛL BdliS. » Ç TUNCEU. MK) •ER2MUN &4K) 214K 33 (3M ) l*flMH*N iSDB, KAHSI •ERZUBLM (0-H2)
21BK02-2»CS«-ESdŞe«(0^2?22I(»M(«Bİia^WY*J.aUWfrW((W<îl2a70 31-220 2D1\KllS Ş>MJUW^ 3UR&>
ÇANAKKAlf, EOHNE. KmÛÜK. KJBOABBJ. NOUaJ. TEriHMĞ. VALOV*. 20HQUUVIK| • İZUIB (0-2321853 13 00 • « 3 13 13 |AVDM. UAMSA. UUÖA UŞ«X) • KtHVitUUUIUŞ tO-Mi) 231 42 III - KAflAMAN SHOB\ 213 50 71 (2 noı •
KASTAMONU (OJ««) 2141»31 • KAYSSİ (M6B VHM00(20M) DOBflK KRSBmtl -KOW* (İMS2) » 1 04 1< • 251 35 95 tt M) • UKATYA JM22) 322 76S6 • 325 4» « 1 « (ADiy«i«K> -MEBStt (IM241327 39 «(51<«. • NEVŞEHIB (0-
3841213^» •»*te|MeS)2l3M»-«ZEIOJM^IS 18 73 ph«lAHTV«.S7IUSUN(O-3e|2e667 29 |TCM^^ 15M • TRABZON(tHBj321 2203 321 ı:XB*fBdm
aÛUUŞHANS) r»I«S H0ME M6ÂZALjm: AOANAftear tmtf Hon 233 2629 •AUMZAH Srtaıya Y««»Home27» 10 79 •ANKAR»Çmlv'"«'*«™«>ö33-0fcll<nr«a»M(»ı»479aB34 .Hrf«»»*>tHo™339 9941'KıjçulıeMVaiiis
Hoı» «7 m t» PIM) • Skfcr Ymm « » • 34» «7 M • ANTALn raa> Mon» 24717 a • BHJKESH Taq Hon» 242 31 31 • 244 9S a • MYABBAHB Y«a, Hom 251 «5 »512 M I ' aAOĞ raa« Hona 236 37 38 - ERZİNUN Vaoı Hon» 214 U 33'
ERZUm» V l ^ Hon 23S 19 84 - 218 S7 96 ' SA2UNT? Val^ Hem 220 70 31 . lfiCW raa| Homı 227 90 42 - ISTUeul Sq*>4 Vtt| H0M 259 M 5 3 ^
Frfı Ymt HOM 835 71 53-521 93 13 • H i I b U <«« Hm» »75 01 93 O !M) • Km?*t*ntn OnrKK Yae» Home «25 42 03 • MaUn Itm HDH» 364 55 43 - 420 (6 43 • Şimrt» Ymş ItJM 844 15 26 • Ş^l Yattş Hoı» 230 77 73 • YaUC*
I U | H » 3 0 9 54 10 • I2MT V«ko> Yanj hu» 341 35 57 • KARS »«a, Hom 21! 05 20 • KAYSEHI Yaıas Hoı» 236 73 30 • MAmTY» Y«U»HBi»322 76ee-326 46 61-«6-SVUMBY» Yaa»Ht»»27« 10 78
Bu kan^inya T C Sanayı ve Tıcaret Bafcanfağı'nın 25 Mayıs 1994 tarih ve 21940 seyılı teblığ hûkûmlenne uygun olerak yapıtmakladır Fryatlara KOV dahlidir Vergı ofantarındâ otabılecek değıştkhMer
nyaltara aynen yansıtıtacaktır Talepter stok ve ûretjm olanakları dahttmde kar^ılanacaktır Bu kampanya Yatas A ş nn sabıt fıyat ^aranosı altındadır Tavstye «dUan fiyaHaroV Fryatlanmtz Turk Lırası dır
YATA&
Sizin evin
ne eksiği vardı?
PENCERE
Pazaplık...
Yalınayak başı kabak bir derviş Hicaz kerva
na katılıp yola çıkmış, sağa sola salınarak yün
ken sürekli söyleniyormuş:
- Ne devenin üstündeyim, ne eşekgibiyük,
tındayım; ne ilin sultanıyım, ne padişahın köl&.
yim; malım mülküm yok ki gamını taşıyayım, y<
olan bir şey için olsaydı diye keder etmiyoruı
rahat soluk alıyorum, her nefesim bir ömüryeı
ne geçiyor.
Deveye binmiş zengin yolculardan biri yaya de
vişi görünce uyarmış:
- Derviş!.. Geridön, yolculukzahmetlidir, zoı
dayanamaz ölürsün.
Derviş dinlememiş, yürüyerek çöle dalmış, Ki
fe'den sonra üçüncü konakta zenginin eceli ge
miş, adamcagız ölünce derviş başı ucuna gelip kc
nuşmuş:
- Biz yaya ölmedik, sen, deve üstünde öldün
Şeyh Sadi diyor ki:
"Nice rahvan atyolda kalır,
Topal eşek menzile vanr."
•
Insanlara eziyet etmekten hoşlanan zalim, yok-
sul bir dervişin kafasını taşla yardı. Zavallı derviş
sesini çıkarmadı, ama, başın/ yaran taşı alıpsak-
ladı.
Gel zaman git zaman, günlerden bir gün, padi-
şah öfkelenip zalimi kuyuya attırdı. Derviş kuyu-
nun başına vardı, sakladığı taşı kafasına attnca,
zalim sordu:
- Sen kimsin?..
Derviş kendini tanrttı; zalim merak etti:
- Bugüne kadar neredeydin?..
Derviş:
- Korkumdan yanına uğramadım, fırsat şimdi
çıktı.
Şeyh Sadi diyor ki: "Keskin tırnağın yoksa, sa-
bırlı ol, tırnağının çıkmasını bekle!.."
•
Zalimin biri yoksullan korkutarak odunlannı alır,
zenginlere zoiîa satardı. •
Bilge:
- Sen, dedi, bir yılansın ki kimi görsen sokar-
sın, bir baykuşsun ki nereye konsan viran eder-
sin.
Bir gece zalimin odun amban yandı; kıvılcım, ko-
nağına sıçradı; neyi var neyi yok kül oldu; zalim
yumuşak döşekten kızgın külün üstüne düştü; ağ-
iayıp dövünüyordu:
- Bilmiyorum, bu ateş benim konağıma nere-
den sıçradı?..
Bilge yanıtladı:
- Fakirierin gönüllehnde yaktığın ateşin duma-
nından...
Şeyh Sadi diyor ki:
"Yoksulun bir ahı, cihanı altüst eder."
•
Padişah korkunç bir illete yakalanmıştı, deva-
sını bulamadılar, Yunan hekimlerinden biri dedi ki:
- Bu illetin bir küçük çocuğun ödünü yemek-
ten gayn ilacı yoktur. ,. . .4
Padişah buyurdu, bir çocuk bulduJar, anasım
babasını huzuraçıkardılar; sultan para, altın, mü-,-
cevher vererek onları razı etti; sonra çocuğun ida-
mı için kadıdan fetva çıkarttı. Cellat kılıcını btter-
ken çocuk gülüyordu; sultan etkılenip nedenini
sorunca dedi ki:
- Çocukların nazı anasına babasına geçer,
benimkilerbeni Azrail'e teslim ettiler; davası olan
kadıya gider, kadı benim için ölüm fetvası çıkar-
dı;padişahlaradaiet dağttriar, siz sağhğınzı benim
ölümümde görüyorsunuz; göğe baktım, AJlah'ın
beni bağışlayacağını anlayınca güldüm.
Padişah çocuğu bağışladı.
Şeyh Sadi diyor ki: Padişah bir yoksuldan bir
yumurta alırsa, padişahın askeheri bin tavuğu
şişe geçiririer.
CumhuriyeC
k ı t a p 1 a r ı
Erol Manisalı
BIÇAK SIRTINDAKI
DÜNYA VE TÜRKİYE
204 sayfa, 1. hamur.
199O'lı yıllarda başlayan yenı uluslararası yapılanmaTürkiye'yi
etkilemekte, hem uluslararası sıstem içındekı yen bakımından
hem de bölgesel konumu açısından önemii değişıkiıkler
getirmektedir. Bu kıtapta ver alan yazılar daha çok, Türkiye'ye,
uluslararası sıstem tarafindan dayatılan kosullan içermektedir.
BÜTÜN KİTAPÇILARDA
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41Cumhuriyrt Çağ a z a AŞ. ö c a ğ C d 9
. kitapkulûbO (34334)Cağa)oğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
İSTANBUL10. tCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1998/480
Davalı: Yâkup Başaran
Adres: Abbasaga Mah. Akdoğan Sok. Çamlık Apt. No: 42/1
Beşiktaş-lst. Davacı Haşmet Oğuz Mürşit, adı yanL olan davalı
arasındaki Istanbul 4. Sulh Hukuk Hâkimliği'nin 1996/1197
esas. 1998/571 karar sayılı ızaleyi şuyu karan gereğınce dava
mevzuu, Beşıktaş, Cıhannuma Mah.sı Akdogan Sok.ta kain, 51
pafta, 279 ada, 102 parsel sayılı, 42 kapı No'lu kârgır Apt.nın 3.
bodrum katta 587/10000 arsa paylı 1 No'lu meskenm tamamına
4.000.000.000.-TL (dört mılyar) lıra kıymet takdır edılmış ol-
makla, davalı Yakup Başaran (Abbasaga Mah. Akdoğan Sok.
Çamlık Apt No: 42/1 Beşıktaş/lst.) adresi meçhul bulunmakla
7201 sayılı K.nun 28. ve müteakıp maddelen gereğınce kanunı
süreye 15 gün ılavesı suretıyle kıymet takdır raporunun
(12.10.1998 tanhlı) ilanen teblığine karar verilmışnr. Işbu ilanın
gazetede nesrinden lübaren kanuni süreye 15 gün ılavesı sureöy-
le ilanen teblığine, bu müddet içinde ışbu rapora ıtıraamz varsa
mahkemesine bildırmenız hususu ilanen tebliğ ve ihtar olunur.
23.11.1998 Basın: 62169