19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6ARALIK1998PA: OLAYLAR VE GORUŞLER Bir Gensoninun Ardından.. Prof. Dr. TÜRKAN SAYLAN T uriciyemizde birçok önemii sorun yaşanır ve bırçok kir- li olaydeşilir, ardı ardrna yıl- larcabulunamayan suçlular yakalanır, ırtıcayla savaş adım adım yol alır. rerbrm düzeyindeatılımlaryapıhrken. CHP lide- rinin anlaşılmaz hırsı ve etrafinı saran par- tililerin adeta bir klan güdüsüyle bu hırsı ve bozuculugu beslemeleri sonucu 56. hü- kümet düşürüldü. Umanz bu koşullarda, ba$anyla yüriiyen birçok projeyi durdur- ma sorumluluğunu alanlar. başta CHP ol- mak iizere, yıllardırdağarcıklannda tıtız- likle gizledikleri kendi özgün çözüm öne- rilerini ve hükümet formülünü ortaya kor, ûlkeyi aydmlığa çıkanr, halkj rahatlatır ve de bizi utandınrlar (mahcup ederler). Son ] 6 ayda ülkemizin yönetimine ka- tılıp pek çok olumlu katkı sağlayan ve şimdi ellerinden her türlü yetki alınmış olan, projelerini yakından bildiğimiz ve ço- ğuna yürekten destek verdigimiz bazı ba- kanlan, kısa bir yazı kapsamında da olsa ele almak ve gecip giden acımasız siya- set içinde, yerlerini birkaç satırla da olsa belgelemek istiyorum. Evet. bütün karmaşaya, çok parealı ol- masına karşın 56. hiikümetin içinde, icra- atını tüm halkın saygıyla karşıladiğı, dü- rüst, alru lekesiz, şaibesiz, açık, çalışkan, hangı partiyi temsii ettiğini hiç fark etme- diğimiz, fark ettirmeyen, lidere yafcılık- tan, vıcık vıcık popülist nutuklardan, gös- terişten, protokolden uzak, gece gündüz projelere çalışan. halkjn üç kuruşlannı doğrudiküjt veyerine'haîcatnak iizere, yet- kilerinı yinchaüaiçiaJaıllâ'nan epey genç ve yerini eskitmemiş bakammız oldu. Ki- me sorarsanız sorun, bu bakanlar için hep aynı olumlu izlenimi alırsınız. Kanımca, son yıllarda, ük kez karşılaştığımız ve ge- leceğe yeniden umutla sanlmamıza ne- den olan bu olumlu siyasetçi modeli in- sanlanmız unutmamalı, onlann bu kısa icraat dönemlerini ilerde de sürdürmele- rini, parti farkı gözetmeden ve "devlet adamı" özlemJerimiz ve beklentilerimiz nedeniyle istemeliyiz, ısteyeceğiz. Bu ülke, son aylarda, eskiden de bili- nen kimJiğiyle, gösterişsiz ama saygın tu- tumuyla, yaptıgı her ışi iyi, temiz, güzel yapan bir dışişleri bakanı (Ismaü Cem) gördü. Atıp tutmayan, haykırmayan, sa- kin ama doğrudan hedefe ulaşan, yaptığı işi kendine değil, ülkesine, ülkesinin çı- karlannayönlendiren. en önemlisi de öz- saygısı nedeniyle karşısındakınde de ko- layca saygı uyandıran bir siyasetçi... Bu ülke, sakin, ne dediğini bilen, hal- kın ve çevresinin saygısını kazanan, At«- türk ilke ve devrimlerinden ödün verme- yen, yani üstlendiği görevlerin, milletve- kili ve bakan konumunun tüm gerekleri- ni devraldığı ortamda yerine getiren, "8 ydhk kesintisiz zonınlu eğjtim"i, her tür- lü hükümet içi ve dışı, milli egitim içi, ta- rikat baskısı gibi engellere karşın gerçek yaşama geçiren, gece gündüz çalışan, af- rasız tafrasız. alçak göniillii, konuian in- celeyen ve bekletmeden sonuçlandıran bir milli egitim bakanı (Hikmet Uluğbay)gör- dü. Popülizme hiç girmeyen bu üısanın, yaptığı görevden uzakJaştınlması, acaba Bay Baykal'ın hangi ekmeğıne yağ sürdü dersiniz? Bir adaiet bakanı düşünün (Hasan De- nizkurdu), birkaçay içinde tüm toplumun saygısını kazanıyor, dürüstlüğuyle, doğ- rularaparrnakbasmasryla, takıyye yapma- masıyla, kirnseyi korumayacağınahalb gü- vendırmesiyle ve ölüm cezasını kaldırma girişimini hemen üstJenmesiyle... Halk olarak son yıllarda yaşadığımız adaiet krizlerini arumsadıkça, kâbus gibi gelmi- yor mu bu hepimize? Eminim Bay Bay- kal'm gölgekabinesindeçokdaha niteliİc- li adayı çoktan hazırdır. Bir maliye bakanımız oldu, adı da ken- di gibi ve de yapmak istedikleri gibi (Ze- keriya TemizeJ)ve aylarcadıdındi bu gön- lü de alru da temiz adam, uJusun gelirle- rini daha sağlıkh toparlamak, hakçabir sis- tem kurmak için tüm engellemelere, ayak oyunlanna sabıria, bayağılasmadan, ar- goya kaçmadan direndi, başardı ve böy- lece düşman kazandı. Halkın, parti arnb- lemi gözetmeden, kendini düşünenleri an- Iayıp sayması, değer vermesi her şeyin üstündedeğil mi ? Siyasette bu kriterier öne geçtiğinde, Türkiyemizde esenJiğe kavu- şacaktır elbette. Evet, Istanbul'agelen, en anlayışh, pro- jeleri olan, kendini değil, halkın sorunla- nnı düşünüp anında karar verebilen, dev- letin kaynaklanru yinehalka dönüştürme- de kararlı, eğitime gönül vermiş valimizi (Kutlu Aktaş), biz yitirdik, ama ülke ka- zandi. Alnında tek bir kara leke olmayan kısa bakanlığında, pek çok soyguncunun armut toplar gibi toplandığı bu bakanı, haikımız, dürüst, partisiz, popülizmden, oy avcılığından uzak bir Anadolu çocuğu, ülke gerçeklerini yaşadığı için çok iyi bi- len ve sivil toplum örgütleriyle iletişimin önemini algılayan bir halk adamı olarak tanıdı. Peki, ya 16 aylık devlet bakanlığı süre- sinde (Hasan Gemid) aslen birmühendis olduğu vedaha önce konuyla doğrudan il- gisi buJunmadıgı halde, bir insan duyar- lılıgıyla, yaşlılara, özürlülere ve özellüde "sokak çocıddaı-Tna çözüm aramak ve sivil toplum örgütlerinin vazgeçilmez ye- rini değeriendirmek açısından geceyi gün- düze katarak yaptığı atıhmJan, kiin aynı yüreklilikle sürdürebilecek dersiniz? Şrrnak-ldil'in köy kuyulan nedeniyle ta- nıdığırmz bir G. Antepli maraba çocuğu devlet bakanı vardı (Mustafa Ydmaz), ha- ni tıp fakıiltesinı kazandığı halde parasız- lıktan okuyamayıp daha sonra mühendis olan genç bir politikacı. Temel bürokrasi- yi harekete geçirmek ve birkaç kuyu da- ha açabilmek için az mı çaba göstermiş- ti?.. Evet, bu arada, halkm nabzını tutmayı bilen bir meslektaşımı da unutmuyorum (Prof. Dr. Salih Yıkhnm). GAP'tan so- rumlu bu devlet bakanıyla "KırsaJ kal- kmma" projesıni tartıştığımızda. en azın- dan,açıkyüreklilikle, *Bö>1egiderseG.4P 75 yıkia ancak biter". "De>1et hantallaş- nuş" deyıp Anadolu 'dan gelen kaymakam ve valilere. kameralar önünde, "Çeldto- mevin,dilediğiniz gibi konuşun" diyebile- cek bir olgunluğa sahiptı. "Düşenindostu ofanaz" derler, ülkemiz- de, bir hırs uğruna düşürüknler de unu- tulur gider çoğu kez. Umanm, 56. kabi- nenin, pekçok önyargısız ve gözlemci ki- şi tarafindan paylaşılan bu değeriendir- mesini hak eden, temiz, dürüst, çalışkan ve projeleri olan, alnı açık politikacılan, sıklıkla olduğu gibi, unutup gitmeyiz ve ulus onlardan ilerki tarihlerde de yararla- nır... Son hükümetin bazı üyelerinin, mafya babalanyla ve cumhuriyetin temelini sars- ma çabası çok iyi bilinen tarikat ilişkile- riyle, özelleştirmeyerine haraç mezat sat- ma girişimleriyle, geçmişlerirıden sileme- yecekleri şeriat yanlısı, ırkçı ve devrim yasalanndan ödün vermeye hazır vb. tu- tumlanyla, güven vericiliİderini yitirdik- leri açıknr. Bunakarşın daha hiçbirdemok- ratikleşme karanna, her şeyin başı oldu- ğu vurgulanan Seçim ve Partiler Yasası de- gişimine el atılmamışken ve ülkemizin buncayıJdıristenen şekilde dış tanıtımı sağ- lanamamışken, dış güçlerce bölücü terö- rün siyasallaşması dayatılırken, sırf bir hırs uğruna, radikal sa^ ve şaibeli sağla el ele verip sayısal bir cephe oluşturarak ül- keyi bu bunaiıma getirmenin tanh önün- de büyük bir sorumluluğu olduğu kanısın- dayım. Bu projenin miman olan Bay Baykal ve arkadaşlannın, kuşkusuz yıllardır bizler- den sakladıklan secenek (altemaö'Oçözüm önerileri, ülkeyi ekonomik. sosyal, hu- kuksal ve eğitsel vb. açılardan aydmlığa çıkaracak gölge kabineleri hazır olsa ge- rek. Şimdi, halkımızm önünde bunu açık- lasuılar ve tarihsel sorumluluklannı yerine getirsinler!!! ARADA BİR VEDAT GUNYOL Devlet İnsan mı? Nice yıllar önce, Devlet İnsan mı? adlı bir yapı- tım yayımlandı. Orada, devletin bir avuç yöneti- cisi ve politikacfsıyla halkı nasıl uyuttuklarını an- latmıştım. Devleti, dolayısıyla halkı kimlerin yönettiği so- aısuna gelince gördük kı, devlet devlet olmaktan çıkmış, birtakım çıkarcılarfa çetecilerin buyruğu al- tına girmiştir. Devlet elbette insandır. Insan gibi in- sanlann elinde devlet devlet olur. Henüz demokrasiye kavuşmamış toplumumuz- da (bence, seçılerek değil, oy alarak politikaya soyunmuş insanların), çok partilı dönemimizde Millet Meclisi'ne lök gibi oturup, kendi çıkariann- dan başka amaçları olmayan ham halat insanla- ra toplumun kaderini teslim etme gibi bir gaflete düşülmüştür. Evet, ne yazık ki, devlet, sömüriicü sınıfın aracı durumuna düşürulmüştür. Babeuf e gore yasaların tümü, varlık/ı sınıftn egemenliğini haklı göstermeye yaramaktadır. "Bu efendller stnıfının üyeleri, kardeşlehnin ço- ğunluğunu soymakta haklı olduklannı, bu işi ya- sayoluyla yaptıklannı ileri sürerier. Ama biraz eşe- leyince görülür ki, bu işi hükümetlerin tanıdığı korkunç kurumların yardımıyla yapmışlardır. O zaman, sorguya çekilecek olan hükümetlerdir. Onlaha sömürücüler arasındaki ortaklık hemen or- taya çıkar. Çoğunluğun soyulması elbette birta- kım kurumlan destekleyen yasaların ortak etkile- rinin sonucudur. Toplumdaki bir avuç ınsanı her şeyi yutacak duruma getiren o yasalardır. Ama, bu yasalar çirkin bir eşkıyalık düzeni kurmuşlar- dır." (Tribun du Peuple, 6 Kasım 1795) Görüyorsunuz. Devlet aygrtına kancayı takan açıkgöz politikacıların (ki bunlar süriı sepet çap- sız insanlardır) devlet içinde çete kurarak terör yaratıp, çıkar odakları kurarak çeşitli cinayetlerle namuslu, yurtsever aydınları nasıl yok ettiklerine tanık oluyoruz. Fransa'da nice iç savaşlardan sonra (1795'ler- den bu yana) kazanılan başanlarla ortadan kaldı- rılan böylesi yasadışı, insanlık dışı odakların bu- gün Türkiyemizde hâlâ yaşar olması yüz kızartıcı bir ayıptır. Halimize bakıp bakıp, ağlayarak, hayıflanarak yetinmeyip, gönül yaşamımızı katlanılır olmaktan çıkaran, gericilik, çetecilik, mafyacılık ve din sö- mürücülüğüne karşı devletin eyleme geçme za- manı çoktan gelmiştir. Haydi gerçek yurtseverler, devleti işletmek üze- re işbaşına! YUMURTALIK ŞULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 199770 Haydar Pazarbaşı vekilı tarafindan davalılar Yumurtalık ılçesı Yeşılköy köyünden Süleyman Atnuş, Menekşe Atmış ve Seyfi Aönış mırasçılan aleyhıne mah- kememıze açmış olduğu ızaleyi şuyu davasının yapılan duruşmalan sırasında \erilen ara karan gereğjnce: Dava- lılardan Süle>Ttnan oğlu Nun Atmış ve Süleyman oğlu Selah Atmış iie Abdullah kızı Sıdıka Atmış'ın (Serçe) ya- pılan tüm aramalara rağmen teblıgata yarar açık adresle- n tespit edılemedığinden ilanen teblıgat yapılmasına ka- rar venlmiş olmakla; Yukanda ısımlen > azılı bulunan ve adreslen tespit edılemeyen davalılann yukanda esas nu- marası yazılı buJunan dava dosyasıyla Yumurtahk iiçesi Yeşilhöy köyünde kain bulunan 9,45,46, 66 ve 398 par- sel sayılı taşınmazlann taksımı ile ılgılı olarak yazılı ve- ya bizzat duruşmalara katılarak duruşmarun bırakıldığı 29.01.1999 günü saat 09.00'a kadar mahkememize baş- vurmalan ve delillerinı ıbraz etmelen. aksı takdırde yok- luklannda yargılamaya devam olunacağı. ilan tarihınden itibaren \asal 15 günlük süre içinde yazılı veya söziü mü- racaatta bulunmadıklan takdırde ilanen tebligat yapılmış oiunacağı hususu ilanen teblığ olunur. Basın: 62204 ADANA İKtVCİ SULH HUKÜK MAHKEMESİ'NDEN tLANENDAVETİYE DosyaNo: 1998'500 Davacı Maliye Bakanlığı Vek. Av. Teksın Özyan- d"nın davalı Mehmet Demırci hakkında açmış olduğu tazminat davasının mahkememızce yapılan yargılaması sırasında venlen ara karan gereğınce; Davalı Mehmet Demırcf ye davetiye teblığ edileme- naş, yapılan emniyet araştırmasında da adresı tespit edi- lanedığmden ilanen davetiye çıkanlmasına karar veril- mş olmakla adı geçen davalı Mehmet Demirci'nin du- aşmasının atılı bulunduğu 23 I2/Î998 günü saat (ROO'da duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsıl ettirmesı. aksı halde duruşmanın gıyabın- di yapılarak karar verileceğı hususu HMUK.nun 509- 5.0 maddelen gereğince davetiye yenne kaım olmak ûıere ilanen teblığ olunur. Basın: 62190 Sayın Lütfi Duran Hocam... Özür Dilerim! Av. FtKRETİLKİZ S ayın Hocam!.. Çok özür dilerim. Oğ- lunuzu hapishaneye ben gönderdim. Hukuk fakültesinde idare hukuku der- sinizden çakmıştım. Keşke daha çok ders çalışıp bilgi sahibi olsaydım. Keş- ke avukat olarak görevimi yerine geti- rebilseydim... Oğlunuzu cezaevinegöndermek ye- rine, beraat karan alabilseydim. Yapamadım. Hatırlarsınız, oğlunuzun mahkûmiyetine neden olan yazısı hakkında konuşmuştuk. Yazı diğer ya- zılanna göre kötü kaleme alınmıştı. Anlatılmak is- tenen fikir dagınıktı. Böyle bir yazıyı savunurken karar verecek yargıçlara derdimizi nasjl anlatacak- tık? Cstüne üstlükbu yazı için "süahlıörgfitün pro- pagandası"dır suçlaması vardı... DGM 'deki savunma sırasında Avrupa İnsan Hak- lan Sözleşmesi'nin 10. maddesinde yer alan hak- kı açıklayıp, "tfade özgürlüğü demokratik bir top- lumun en esaslı temelkrinden birini oluşturur" de- miştim. Dinietemedik. Benim hatam. Yargıçlan ik- na edebiimeliydim. Başaramadım. Olmadı. Mah- kûm ettirdım. Oğlunuz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde ga- zeteci arkadaşlan ile el sıkışıyor, vedalaşıyor, Ce- miyet Baskanı NailGürdi, Genel Sekreteri "nırgııy Olcaytoile şakalaşıyor, herkese gülümsüyordu. Ku- cağındaki çiçeklerle ve artık "hükümlfi" olarak "cezasmı" çekmek üzere Saray Cezaevi'ne gitmek için hazırlanıyordu. Onu cezaevine beraber uğur- lamıştık. Hocam, yan yana oturuyorduk ve yüzü- nüze bakmaya utanıyordum. Oğlunuzu iyi savuna- mamıştım. Elimden tuttunuz ve aklımdan geçen- leri okudunuz. Banaözel son deninızde, "Üzûlme_ Bövie şeyier oiur, olacak da. Bu defa bize rasdadı. Ama bundajı hepimiz sorumluv uz. l lktnin huku- kirejiminibuhalesokanlarutansınl-dedınız Unut- muyorum. Türiciye'nin kanunlannı yapanlar ile uygulayan- lar... Ülkenin hukulci rejimi... İnsan hakJan belge- leri ve derslerinizi hatırlıyorum. Yazılannızı ak- lımdan geçiriyorum. Sayın Hocam, Eylül I993'te "Türidye Avrupa Hukukuna Uyıun Sağla\abüir mi?" başlıklı yazınız 1995 yılında Engin Yayıncı- lık tarafindan "B^lip Çefik'e Armagan" kitabında yayımlanmış. Yazınızda yargıya değiniyor ve içti- hat birliği hakkındaki görüşlerinizi açıkhyorsunuz. Diyorsunuz ki: "Şu halde, Türkiye'nin Av rupa hukukuna uyu- munu sağiamada en önemii \« etkili ödev vargı or- ganına düşmektedir. Şövie ki, Avrupa hukuku ku- rallan. („) 'usuJüne göre yürürlüğe konulmuş ant- laşmalar kanun hükmünde" oiduguna göre; bunla- n mahkemcJer, Türk kanunian gibi kendiliğinden ve doğrudan doğm>^ uvuşma/Jıklara uygulamak dunımundadır. Ancak.Tü rkiw' nin vargısLstemi ve mahkemelerin teamül ve tatbikah, bu tür yargıla- ma vönteminin geüşmesine elverişii gortinmemek- tedir. (-.) Vargıclar ve savcılar, öğrenim sırasında ve staj döneminde bu kunuda da herhangi bir eğrtim- den geçmemektedir. Bu durumda. .vargı organuun Avrupa hukuku kurallaruun Türk hukuk düzeni- ne gjrişne \*onunla kaynaşmasına katkıda buJun- ması beklenemez ve umulamaz, Gerçi Anavasa Mahkemesi ve Darustav parmakla savılacak kadar azbirkaç uyuşmazlıkta. Insan Haklan F v rensel Bil- dirgesi,AvTupa tnsan Haklannı ve Temel Hürriyet- leri Koruma SözJeşmesi ve AGİK belgelerine j»Oa- malarvaparak bazısonuçlarçıkarmışlaraır.Ancak, bu milletlerarası andaşmalara deginmekr, asıl hük- mü temellendiren >asal davanak olmaktan ziyade, ^rekçe>i doğnıia>an ve güçlendiren argümanlar- dan ibarettir." Ülkenin "hukük dû/ehîhîdemokraökleşme de- ğfl, daha da baslocı ve faşist sisteme donüştürenler- * den" utanıyorum. Hokukçu ve avukat olarak benim hatam, bağışlayın... Derslerime daha çok calışaca- ğım... Özür dilerim Hocam! Hoşça kalın... FİYATINA TAKSİTLE! Yataş'ın kaliteli, sağlam, rahat kanepe ve oturma grupları hem evinize uygun hem de bütçenize. Y»T«ŞtMM>W IB<KEZl£n V€ BAdU OUNİUBI AtW«P&2)X2««{HAÎAr) • tOtPUM*!>•»>)27» 107» • AFYON(O-Î7J) 21542 52 •*ĞHI(0-<72)21528»5-«(SylBAI (l>3a«2125«H-213»06-/»l*SVA((K!68)5133367 .*MCW*|0-312)36iaSO3;5r*.,Ç*»:M SP/OTA tKKKAtE YCH5A1) • AMTAKVA 10^26)218 15M • «MTA1.V*(O-Ϋl2*3K03(BUHOUR1 -a«J<ESİR(IM«)a»5»K-2<231 31 • ÇOf«J«l((KJM)21322M• DENCLİ(^258)»I * !S •DIVAflB«(» (0-412)251 »685 (2 IM|(aATl«K.H«O*«,IIM«».S»n Ş»»i«).HJ«lâKMW)21«34 72 m 98 m pHOÛL BdliS. » Ç TUNCEU. MK) •ER2MUN &4K) 214K 33 (3M ) l*flMH*N iSDB, KAHSI •ERZUBLM (0-H2) 21BK02-2»CS«-ESdŞe«(0^2?22I(»M(«Bİia^WY*J.aUWfrW((W<îl2a70 31-220 2D1\KllS Ş>MJUW^ 3UR&> ÇANAKKAlf, EOHNE. KmÛÜK. KJBOABBJ. NOUaJ. TEriHMĞ. VALOV*. 20HQUUVIK| • İZUIB (0-2321853 13 00 • « 3 13 13 |AVDM. UAMSA. UUÖA UŞ«X) • KtHVitUUUIUŞ tO-Mi) 231 42 III - KAflAMAN SHOB\ 213 50 71 (2 noı • KASTAMONU (OJ««) 2141»31 • KAYSSİ (M6B VHM00(20M) DOBflK KRSBmtl -KOW* (İMS2) » 1 04 1< • 251 35 95 tt M) • UKATYA JM22) 322 76S6 • 325 4» « 1 « (ADiy«i«K> -MEBStt (IM241327 39 «(51<«. • NEVŞEHIB (0- 3841213^» •»*te|MeS)2l3M»-«ZEIOJM^IS 18 73 ph«lAHTV«.S7IUSUN(O-3e|2e667 29 |TCM^^ 15M • TRABZON(tHBj321 2203 321 ı:XB*fBdm aÛUUŞHANS) r»I«S H0ME M6ÂZALjm: AOANAftear tmtf Hon 233 2629 •AUMZAH Srtaıya Y««»Home27» 10 79 •ANKAR»Çmlv'"«'*«™«>ö33-0fcll<nr«a»M(»ı»479aB34 .Hrf«»»*>tHo™339 9941'KıjçulıeMVaiiis Hoı» «7 m t» PIM) • Skfcr Ymm « » • 34» «7 M • ANTALn raa> Mon» 24717 a • BHJKESH Taq Hon» 242 31 31 • 244 9S a • MYABBAHB Y«a, Hom 251 «5 »512 M I ' aAOĞ raa« Hona 236 37 38 - ERZİNUN Vaoı Hon» 214 U 33' ERZUm» V l ^ Hon 23S 19 84 - 218 S7 96 ' SA2UNT? Val^ Hem 220 70 31 . lfiCW raa| Homı 227 90 42 - ISTUeul Sq*>4 Vtt| H0M 259 M 5 3 ^ Frfı Ymt HOM 835 71 53-521 93 13 • H i I b U <«« Hm» »75 01 93 O !M) • Km?*t*ntn OnrKK Yae» Home «25 42 03 • MaUn Itm HDH» 364 55 43 - 420 (6 43 • Şimrt» Ymş ItJM 844 15 26 • Ş^l Yattş Hoı» 230 77 73 • YaUC* I U | H » 3 0 9 54 10 • I2MT V«ko> Yanj hu» 341 35 57 • KARS »«a, Hom 21! 05 20 • KAYSEHI Yaıas Hoı» 236 73 30 • MAmTY» Y«U»HBi»322 76ee-326 46 61-«6-SVUMBY» Yaa»Ht»»27« 10 78 Bu kan^inya T C Sanayı ve Tıcaret Bafcanfağı'nın 25 Mayıs 1994 tarih ve 21940 seyılı teblığ hûkûmlenne uygun olerak yapıtmakladır Fryatlara KOV dahlidir Vergı ofantarındâ otabılecek değıştkhMer nyaltara aynen yansıtıtacaktır Talepter stok ve ûretjm olanakları dahttmde kar^ılanacaktır Bu kampanya Yatas A ş nn sabıt fıyat ^aranosı altındadır Tavstye «dUan fiyaHaroV Fryatlanmtz Turk Lırası dır YATA& Sizin evin ne eksiği vardı? PENCERE Pazaplık... Yalınayak başı kabak bir derviş Hicaz kerva na katılıp yola çıkmış, sağa sola salınarak yün ken sürekli söyleniyormuş: - Ne devenin üstündeyim, ne eşekgibiyük, tındayım; ne ilin sultanıyım, ne padişahın köl&. yim; malım mülküm yok ki gamını taşıyayım, y< olan bir şey için olsaydı diye keder etmiyoruı rahat soluk alıyorum, her nefesim bir ömüryeı ne geçiyor. Deveye binmiş zengin yolculardan biri yaya de vişi görünce uyarmış: - Derviş!.. Geridön, yolculukzahmetlidir, zoı dayanamaz ölürsün. Derviş dinlememiş, yürüyerek çöle dalmış, Ki fe'den sonra üçüncü konakta zenginin eceli ge miş, adamcagız ölünce derviş başı ucuna gelip kc nuşmuş: - Biz yaya ölmedik, sen, deve üstünde öldün Şeyh Sadi diyor ki: "Nice rahvan atyolda kalır, Topal eşek menzile vanr." • Insanlara eziyet etmekten hoşlanan zalim, yok- sul bir dervişin kafasını taşla yardı. Zavallı derviş sesini çıkarmadı, ama, başın/ yaran taşı alıpsak- ladı. Gel zaman git zaman, günlerden bir gün, padi- şah öfkelenip zalimi kuyuya attırdı. Derviş kuyu- nun başına vardı, sakladığı taşı kafasına attnca, zalim sordu: - Sen kimsin?.. Derviş kendini tanrttı; zalim merak etti: - Bugüne kadar neredeydin?.. Derviş: - Korkumdan yanına uğramadım, fırsat şimdi çıktı. Şeyh Sadi diyor ki: "Keskin tırnağın yoksa, sa- bırlı ol, tırnağının çıkmasını bekle!.." • Zalimin biri yoksullan korkutarak odunlannı alır, zenginlere zoiîa satardı. • Bilge: - Sen, dedi, bir yılansın ki kimi görsen sokar- sın, bir baykuşsun ki nereye konsan viran eder- sin. Bir gece zalimin odun amban yandı; kıvılcım, ko- nağına sıçradı; neyi var neyi yok kül oldu; zalim yumuşak döşekten kızgın külün üstüne düştü; ağ- iayıp dövünüyordu: - Bilmiyorum, bu ateş benim konağıma nere- den sıçradı?.. Bilge yanıtladı: - Fakirierin gönüllehnde yaktığın ateşin duma- nından... Şeyh Sadi diyor ki: "Yoksulun bir ahı, cihanı altüst eder." • Padişah korkunç bir illete yakalanmıştı, deva- sını bulamadılar, Yunan hekimlerinden biri dedi ki: - Bu illetin bir küçük çocuğun ödünü yemek- ten gayn ilacı yoktur. ,. . .4 Padişah buyurdu, bir çocuk bulduJar, anasım babasını huzuraçıkardılar; sultan para, altın, mü-,- cevher vererek onları razı etti; sonra çocuğun ida- mı için kadıdan fetva çıkarttı. Cellat kılıcını btter- ken çocuk gülüyordu; sultan etkılenip nedenini sorunca dedi ki: - Çocukların nazı anasına babasına geçer, benimkilerbeni Azrail'e teslim ettiler; davası olan kadıya gider, kadı benim için ölüm fetvası çıkar- dı;padişahlaradaiet dağttriar, siz sağhğınzı benim ölümümde görüyorsunuz; göğe baktım, AJlah'ın beni bağışlayacağını anlayınca güldüm. Padişah çocuğu bağışladı. Şeyh Sadi diyor ki: Padişah bir yoksuldan bir yumurta alırsa, padişahın askeheri bin tavuğu şişe geçiririer. CumhuriyeC k ı t a p 1 a r ı Erol Manisalı BIÇAK SIRTINDAKI DÜNYA VE TÜRKİYE 204 sayfa, 1. hamur. 199O'lı yıllarda başlayan yenı uluslararası yapılanmaTürkiye'yi etkilemekte, hem uluslararası sıstem içındekı yen bakımından hem de bölgesel konumu açısından önemii değişıkiıkler getirmektedir. Bu kıtapta ver alan yazılar daha çok, Türkiye'ye, uluslararası sıstem tarafindan dayatılan kosullan içermektedir. BÜTÜN KİTAPÇILARDA Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41Cumhuriyrt Çağ a z a AŞ. ö c a ğ C d 9 . kitapkulûbO (34334)Cağa)oğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96 İSTANBUL10. tCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1998/480 Davalı: Yâkup Başaran Adres: Abbasaga Mah. Akdoğan Sok. Çamlık Apt. No: 42/1 Beşiktaş-lst. Davacı Haşmet Oğuz Mürşit, adı yanL olan davalı arasındaki Istanbul 4. Sulh Hukuk Hâkimliği'nin 1996/1197 esas. 1998/571 karar sayılı ızaleyi şuyu karan gereğınce dava mevzuu, Beşıktaş, Cıhannuma Mah.sı Akdogan Sok.ta kain, 51 pafta, 279 ada, 102 parsel sayılı, 42 kapı No'lu kârgır Apt.nın 3. bodrum katta 587/10000 arsa paylı 1 No'lu meskenm tamamına 4.000.000.000.-TL (dört mılyar) lıra kıymet takdır edılmış ol- makla, davalı Yakup Başaran (Abbasaga Mah. Akdoğan Sok. Çamlık Apt No: 42/1 Beşıktaş/lst.) adresi meçhul bulunmakla 7201 sayılı K.nun 28. ve müteakıp maddelen gereğınce kanunı süreye 15 gün ılavesı suretıyle kıymet takdır raporunun (12.10.1998 tanhlı) ilanen teblığine karar verilmışnr. Işbu ilanın gazetede nesrinden lübaren kanuni süreye 15 gün ılavesı sureöy- le ilanen teblığine, bu müddet içinde ışbu rapora ıtıraamz varsa mahkemesine bildırmenız hususu ilanen tebliğ ve ihtar olunur. 23.11.1998 Basın: 62169
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle