Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6ARALIK1998PAZ
10 PAZAR YAZILARI
Avrupa kimliği içinde Türkiye'nin yeriKitabın kapağına bakılacak olursa o kadar
ilginç değil. 1500 yıl öncesinden kalma bir
ahşap kalıbın baskısı. Kalıptaki resim de
önce ilgi çekmiyor, taç kuşanmış yeşiJ ve
uzun elbiseli bir lcraliçe. Ama yan yatınp
biraz inceleyince, kraliçenin aslında Avrupa
haritası olduğu görüliiyor. Elbisenin ayak
ucunda Constantinopolis, yani tstanbul var.
Anadolu yakası ise kraliçeye dahil değil.
Resim Hıristiyanlık sembolleriyle dolu.
Peki Avrupa kimliği Hıristiyanlıktan mı
ibaret? Kitap bu soruya cevap anyor.
Kitabm ismi: Avrupa - Kimlik ve Politikası.
Yazan, Aarhus Üniversitesi'nden tarihçi
Ufle Östergaard. Şimdi bu kitabı durup
dururken yazmıyorum tabii ki. Uffe
Östergaard Avrupa kimliğini tartışırken
Islanun ve Türkiye'nin bu kimJik içindeki
yerini her zaman vurgulayan bir tarihçi. Bu
sefer de öyle yapıyor. Östergaard, çıkar
çıkmaz yankı uyandıran kitabında, Avrupa
kimliğinin bir Hıristiyan kimliği olarak
algıJandığına dikkati çekiyor ve Türkiye'nin
Avrupa Birliği'ne ahnmamasının temelinde
de bu anlayışın yatnğını savunuyor.
Östergaard'a göre Kürtler üzerindeki
baskılar ya da insan haklan ihlalleri
Türkiye'>i dışta tutmak için bahane olarak
kullanjhyor. Öyle olmasa benzeri gerekçeler
üyelik başvurusunda bulunan diğer ülkeler
için de öne sürülebilirdi. Türkiye'nin fakir
olduğu için AB'ye büyük bir mali yük
oluşturacağı görüşü de geçerli değil
Östergaard'a göre. Mali yük gerekçe oisa,
Doğu Avrupa ülkelerinin üyeliği de bir o
kadar büyük yük oluşturacak çünkü. Ama
Danimarka, Dogu Avrupa ülkelerinin
üyeliğini canı gönülden destekliyor.
Östergaard, Türkiye'nin dışlanmasındaki
asıl nedenin çok eskilerden kalma Türk ve
tslam korkusu olduğunu, ama kimsenin
bunu açıkça söylemeye cesaret edemediğini
belirtiyor ve Yunanistan'ın zamanında
birliğe kabul edilmesiyle Türkiye'nin
dışlanmasının aynı gerekçeye dayandığını.
yani Avrupa'nın kendisini öncelikle
Hıristiyan bir kıta olarak görmesinden
kaynaklandığını savunuyor. Oysa
KOPENHAC
FERRUH
YILMAZ
Östergaard'a göre Yunamstan'la Türkiye
arasında kültürel olarak hiçbir fark yok.
tkisi de Osmanlı tmparatorluğu'nun varisi,
ikisi de Balkan ülkesi. Karşılıklı nefretin
nedeni de birbirlerini çok iyi tanjmalan.
Çünkü nefret edebilmek için birbirini iyi
tanımak gerekir. Tarihçi Östergaard'ın bu
görüşleri her ne kadar Türkiye'deki "Bia
Müslüman olduğumuz için alrruyor" diyen
milliyetçi kesimin değirmenine su taşıyacak
görüşler gibi gözükse de aslında
Östergaard'ın amacı bu değil, Avrupa'daki
tarih bilincini ve bu bilüıce dayalı kimJik
algılamasını eleştirmek. Östergaard,
"Türkiye insan haklannı ihlal ermivor ya da
Kürtieri ezmiyor" demiyor, asıl neden bu
değil, diyor. "Türkiye de en az Yunanistan
kadar tam bir Avrupa ülkesidir" de
demiyor. "Yiınanistan da en az Türkiye
kadar bir Balkan ülkesidir, aynı coğrafva ve
kültûre dahildir" dıyor. Ama çok önemli bir
şey daha söylüyor Balkan ülkesi olmak ya
da Avrupalı olmak tek bir anlama gelmiyor.
Avrupalılık her ne kadar Hıristiyan bir
kimlik olarak tanımlansa da, Avrupa kimliği
başka birçok değişik ve karşıt unsur
içeriyor. Aynen sadece emperyalist, sadece
modern, sadece demokratik olmadığı gibi.
Bütün bu unsurlar ve karşıtlan bir arada ve
iç içe yaşıyorlar Avrupa kimliğinde. lslam
da bu coğrafyada ve bu kimlikte çok
eskilerden beri önemli bir yer tutuyor.
Saraybosna'da yüzyıllardan beri değişik
dinler, değişik küitürler ve değişik diller yan
yana ve uyumlu bir şekilde yaşıyorlar.
Milliyetçi Balkan kimliğinin öbür yüzü de
bu işte. Aynca Avrupa, etnik ve kültürel
açıdan giderek daha da kanşık hale geliyor,
daha da melezleşiyor. Avrupa kimliğıyle
ilgili bu tartışmalar bir yana, kitabın
öncelikli hedefı, ulusal kimliğini koruma
kaygısıyla Avrupa'nın bütünleşmesine, yani
AB'ye karşı çıkan "köktend"
Danimarkalılar. Ya da daha doğrusu etnik
ve kültürel homojeniteyi demokrasinin
önkoşulu olarak görmeye alışmış
Danimarka kimlik anlayışı. Danimarka'yı
Avrupa'nm ortasında Hıristiyan bir ada
olarak gören bu anlayış, Avrupa'nm
çeşitliliğini Danimarka kimliği için bir
tehdit olarak algıhyor. O yüzden de A\Tupa
Birliği'yle ilgili tartışmalar, milliyetçilik ya
da işbirliği ikilemine hapsolmuş durumda.
Östergaard'a göre arhk "Avrupa'ya evet mi,
hayır mı?" tartışmasmdan çok, "Nasd bir
Avrupa?" tartışmasını gühdeme getirmek
gerekiyor. Bu da ulusal devletlerin ve ulusal
kültürlerin gelecekte kimlik oluşumu için
yeterli veriyi oluşturamayacağr, kimliklerin
ulusallık. etnik köken ya da dini inanç gibi
dar kapsamlı temeller yerine aynı anda
birçok unsuru içınde taşıyabilen yeni bir
içerik kazanacağı anlamına geliyor.
Sayılar uçar gider...
LONDRA
Şans meleği insan kılığına girip de
Londra'ya şöyle bir uğrâsa,
azımsanmayacak sayıda insandan esaslı
bir dayak yiyecek. Haftanın iki günü
yapılan loto çekilişi yüzünden hem de.
Milyonlarca insanın katıldığı bu şans
oyununda rekor miktarlarda para
dağıtılıyor. Bu paraya umut bağlayanlar
da kazanmak için. kelimenin tam
anlamıyla çırpınıyorlar. Loto çılgmlığı
yüzünden, davranışlanna anlam
verilemeyen bir yığın garip insan
türediği söyleniyor sık sık. Çok bilmiş
gazetelerin, önceki çekilişlerde en çok
çıkan rakamlara oynanması yollu
bilimsel (!) önerilerini ciddiye
alanlardan tutun da, Tann'nm yardımı
için papazlara başvuranlar. rüyasında
gördüğu sayılan işaretleyenler;
sevgilisinin. torununun uğurlu
rakamlanna oynayanlar, inanılmaz
matematik denklemleri kuranlar,
sürüyle... Tüm bunlar, kazanma
olasılığının her 14 milyonda bir olduğu
belirtilen lotonun o haftaki
şanslı kişisi olmaya aday
koca koca insanlar. Ama
bugüne kadar bu
yöntemlerle kazanana
rastlanmadı henüz. Birçok
kişinin şans meleğine
kızgınlıklan bu yüzden.
Şans meleği kendi
karanna müdahale ~^-~""~~~
saydîğrndan mı nedir; duaymış,
papazmış, matematikmiş. hiçbirine
aldırmadan burnunun dikine gidiyor ha
bire. Kazanmak için kendilerini harap
edenlere değil de, işi oluruna bırakan,
hatta dalgasını geçen kim varsa onlara
gösteriyor tüm cömertliğini. Birkaç yıl
önce, adı açıklanmayan bir talihlinin,
şanslı rakamlan tutturabilmek için
uyguladığı yöntem hâlâ unutulmuş
değil. Söz konusu talihli, yere 1 'den
10'a kadar yazdığı rakamlann
üzerinden yürüttüğü köpeğinin bastığı
sayılarla kanldığı o haftaki çekilişte en
büyük ikramiyeyi kazanmıştı. Bu
yüzden de şansın rastlantı olduğunu bir
türlü kabullenemeyenler, bu örnekte
olduğu gibi, şans meleğinin artık işin
gırgınnda olduğuna, hatta iyice
saçmaladıgına inanıyorlar. Oysa
sorabilme şansımız olsaydı. John
Roberts, meleğin zamanlamasını harika
bulduğunu söyleyecekti belki de bize.
Roberts, 30 yaşında, Edinburghlu ve
işsiz. Yaşamını devletten aldığı sosyal
yardım parasıyla sürdürebiliyor.
Haftasma kalmadan elinde eriyip giden
çok az bir parayla yani. Geçen hafta
bomboş mideyle evine giderken
yaşamının en zor kararlanndan birini
verdi. Elindeki son I sterlinle ya tost
MUSTAFA
KEMAL
ERDEMOL
alıp yiyecekti ya da parayı, çekilişine
bir saatten az zaman kalmış olan lotoya
harcayacaktı. Tosttan vazgeçti ve loto
oynadı. Hatta sayılan da kendisi
seçmedi. Otomatik olarak kupon
makinesi belirledi onun yerine. Sonra
evine gitti, televizyonun karşısındaki
kolrukta aç karnına uyuyakaldı. Ertesi
sabah, gece boş mideyle uyuduğu o
koltuktan zengin biri olarak uyandı. Üç
milyon sterlin kazanmıştı. Uğurlu
sayılar, kiliseden kutsanmış rakamlar,
matematik hesaplan, loto bayiine
dualarla yatınlmış kuponlar, tüm
bunlara benzer yöntemler, rastlantının
mantığı karşısında hiçbir şey ifade
etmiyor elbette. Şans meleği, kendince
belirlediği ölçülerine uygun olarak
seçimini yapmaya devam ediyor.
Milyonlarca insana nanik yaparak
üstelik. Papaza, matematiğe eyvallahı
yok dedik, ama meleğin de kendine
göre ilkeleri var tabii. "Aman bizi de
gör" diyen o kadar kişiye yüz vermeyip
de, "Şansım varsa
kazanınrrT diyenleri
bulup çıkanrken, bu
sonunculardan beklediği
kimi şeyler var onun da.
Ilgisizliğe, hele
unutkanlığa hiç
gelemiyor. 22 yaşmdaki
işsiz Jamie PbJOips'e
~m
~m
—mm
— yapTiğmı bir bilseniz.
Phillips, tam on yedi hafta boyunca hep
aynı sayılarla oynamıştı lotoyu. On
sekizinci hafta tam 10 milyon sterlin
kazandı işaretlediği sayılar. Kendisi
değil, işaretlediği sayılar diyorum,
çünkü garibim tam da o hafta loto
kuponunu bayiye yatırmayı unutmuştu.
"Haftada 31 sterlinle geçinivonım,
e\imde bir sandalyem bile yok ve en
büyük isteğinv beni babasız büyüten
anneme bir ev almakö" diyen genç
adamın, bu muhteşem kayrp yüzünden
psikolojik tedavi gördügünü herhalde
tahmin etmişsinizdir. Fakat yakın bir
zamanda şans meleğinin yaİcasma
Ingiltere hükümeti de yapışmak
isteyebilir, korkanm ki. Adı
açıklanmayan resmi bir kurumun
çalışanlan, her hafta ortak oynadıklan
lotodan en büyük ikramiyeyi
kazandıklan gün, toplu halde istifa
ettiler. Yani, melek ciddi ciddi
bozgunculuğa da başladı.
Bu ülkede tam on yıl boyunca, loto ve
tost arasında tercih yapacak kadar bile
tek kuruşumun olmadığı o korkunç
sefalet günlerim de dahil olmak üzere,
bugüne kadar hiç karşılaşmadığım şans
meleğini uyaramıyorum da. Ama
gördüğüm ilk fırsatta uyaracağım. Hele
bir göreyim de.
Satılık
aslan var...
Erkek kardeşi
Kaloyanla birlikte
objektiflere poz veren
Joanna. bu işten biraz
sıkılmış gibi. Yavru
aslan, objektiflerin
karşısında esneyerek
bıköğını göstermeye
çalışıyor sanki.
.Parasızlık çeken
Sofya Hayvanat
Bahçesi, iki aybk
aslan yavrulanru
Avrupa'daki
hayvanat
bahçelerine
satmak istiyor.
Hayvanatbahçesi
yeüülileri,
aslanlan başka
hayvanlarla da
değiştokuş
etmeyehaar
olduklannı
söylüyoriar.
New ^ork'tan ilk kış renkleriNe\v York kışa kolay teslim olmayan
kentlerdendir. Kış gelip pat diye kenti ele
geçiremez. Hayır, tıpkı Istanbul'da yaptığı
gibi önce yumuşak yüzüyle sevimli
görünmeyi dener. Bizim "pasurma yan"
misali "Kızılderili yan"yla (Indian summer)
tatlı tatlı serinletir havayı. Olağanüstü bir
hünerle şahane san-kırmızı ve turunculara
dönüştürür yeşilleri! (Bu renk şenliğini
yaşayabilmek için saatlerce yollara düşüp
Bolu'ya-Yedigöller'e gitmek zorunda değil
New Yorklular: Onlar kentin ortasındaki
Central Park'a birkaç dakikada
ulaşabiliyorlar.) Siz bu renk certnetinde ılık
bir son yaz keyfıyle kendinizden geçmişken
köşe başlannda yüzünüzde tokat gibi
patlayan bir rüzgâr aklınızı başınıza getirir.
Ne zaman hava soğumuştur ve kış gelmiştir,
anlamakta güçlük çekersiniz. Ama bazı
kentler böyledır işte ve o kente bir insana
olduğu gibi âşıksanız, kaprislerinden ve
sorunlanndan bunaldığınızda bile terk
etmeyi düşünemezsiniz. Çünkü o aşka gene
geri döneceğinizi öğrenmişsinizdir artık.
Hem aşk zaten gözlerinizi kör etmiştir bir
kere! (Ne çok özleriz o körlüğü bir daha
yaşamayı ama!) New York'un kışlan
çetindir. Şakası yoktur. Ne zaman bu kente
gelsem (çokluk kıştır) et-kesen bu sert
soğukla karşılaşınm, ama gök daıma
mav idir. Masmavidir. Özellikle uzun ve
karanlık kışlannı yaşadıktan sonra depresif
olmalanna hiç şaşmadığım tskandinav
külturlerinden direkt olarak New York'a
geldiğim kışı ve onun buz gibi havasına
masmavi bir ışıkla çatı olan gökyüzüne
minnetimi asla unutamam. Bu kışı New
York'ta geçireceğim. Bunu biliyorum,
buranın kışını tanıyorum ve ben zaten kış-
sever biriyim. Erkenden uyanıp taze çörek,
süt ve gazete almak için evin karşısındaki
süper bakkala giriyorum. Günlerden
pazartesi ve hava çok kış. Elimdeki New
YorkTimes ı okuyarak kasa kuyruğunda
beklerken onu görüyorum. Çok genç ve
güzel bir kız. Simsiyah tenine tam bir zıtlıkla
yakışan çivit mavi saç maskarasıyla boyadığı
dört tane saç örgüsünü topuz yaptığı
NEWYORK
BUKET
UZUNER
tamamen örgü saçlannın arasına simetrik
olarak yerleştirmiş. Siyahlara özel olarak
üretilen makyaj malzemeleriyle ustaca
süslenmiş. Sade ama bakımlı. Sabahın
08.40'ında bu kadar bakımlı olabilmek için
kim bilir kaçta uyanmış olmalı. Bir eliyle bir
bebek arabasını sinirli sinirli sallıyor. Çok
gergin, anne olmak için acımasızca genç ve
gerçekten güzel. Para ödeme sırası bana
yaklaştıkça onun aslında müşteri değil de
süper bakkalm yöneticisiyle konuşmak için
burada bulunan birisi olduğunu anlıyorum.
Adam kaba saba bakıyor kıza;
- Kim bakacak bu bebeğe pekı?
- Birini bulurum, diyor küçük anne sinirli
sinirli.
- Babası nerede bunun?
- Cehennemin dibinde! Umanm!
- Bak, öyle çocuk ha&ta, babası ortaya çıktı
hikâyeleri istemem ha!
- \t>k, sabah 6-akşam 6, yemin ederim hiç
gıkım çıkmaz! Sen işe al beni yeter ki...
Genç siyah kadın. müşterilerin önünde
geçen bu konuşmadan ötürii çok gergin
gorünüyor. Biz müşteriler de bu konuşmaya
şahit olmayı istemezdik (daha doğrusu ben
pek utandığımı hissedıyorum). Yine de bana
asıl ilginç gelen bu kadar muhtaç bir kadının
bir erkekten anonim biçimde iş isterken bile
bizim "Doğulu-kaduı taranuz"a hiç
benzemeyen gururlu sesi. dik sırtı oluyor.
Ama elleri titriyor, sık sık yutkunuyor.
Olsun, hiç ezik değil! Ya da kendini bir
kadın ezikliğinden çok. sıkıntıda olan bir
insan olarak hissedıyor. bunu da
hissettiriyor! Paramı ödedikten sonra
yanlanndan geçerken arabadaki bebeğe
bakıyorum çabucak. Birkaç aylık. simsiyah,
boncuk gözlerle karşılaşıyorum. Genç anne
arabayı sertçe çekiyor önümden. Kendisine
acınacağı duygusundan rahatsız.
- Yann başla deneyelim. diyor süper
bakkalın yöneticisi.
- Bugün a\ ans venr misin? Çocuğa süt
alacak param yok. diyor genç kadın. Sesi
hâlâ gururlu, duruşu dık ama çok gergin!
Dışansı soğuk. Et-kesen New York kışı
başlıyor ama gök masmavi. Çok mavi.
Elimde sıcacık ay çorekleri ve gazete, eve
doğru yürüyorum. Önümde acele acele
işlerine koşan New Yorklu Çinliler, Latin
Amerikalılar, Beyazlar ve Siyahlar. Kış çetin
geçecek besbelli. Masamm başına
dönüyorum.
TARSUS 2'NCt ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN İLANDIR
Esas No: 997-395
Davacı Mehmet Aktaş tarafindan davalı SunayAktaş aley-
hine açılan bosanma davasmda; Davahnın tebligata sarih
adresi zabıtaca da tespit edilemediğinden ilanen tebligine
karar verilmekle; Ehiruşmanın bırakıldığı 15.12.1998 sa-
at 9'da davalının bizzat veya vekil ile kendisinı temsil et-
tirmesine, aksi halde davanın yokluğunda devam edeceği
ve yokluğunda karar verileceği ilanen teblıgar yerine ka-
im ohnak üzere ilan olunur. 24.09.1998. Basın: 47731
ÇORLÜASÜYEHllOJKMAHKEMESİ'M)EN
_ Esas No: 1997/796
Davacı Ayşe Öztürk tarafindan davalı Şevki öztürk
aleyhine ikame olunan boşanma davasının ara karan
gereğince, Davalı Şevki öztürk'e dava dilekçesinin ad-
resinde buİLnamadığından bahisle bila teblig iade edü-
diği, başka adresinin de araştırmalara rağmen buluna-
madığı anlajildıgından, Davalı aleyhine açılan tazminat
davasının 42.1999 günü saat 09.00'da olup belli edilen
gün ve saatts davalının duruşmada hazır bulunması ve-
ya kendisin: bır vekille temsil ettirmesi, olmadığı tak-
dirde yargılamanın HUMK'nin 213 ve 377. maddesi
gereğince ckvalının yokluğunda devam edilip karar ve-
rileceği ilaren teblig olunur. 9.10.1998 Basın: 62568
PERTEK ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1998 62
Davacı Nuiayat Imrak tarafindan davalı Garip Imrak
aleyhine matkememize açılmış bulunan şiddetli geçimsiz-
lik nedeniyle boşanma davasının yapılan açık yargılaması
sırasında verlen ara karan gereğince: Bütün araştırmalara
rağmen adrea tespit edilemeyen ve kendisine tebligat yapı-
lamayan davjlı Garip Imrak'ın durusma günü ve dava di-
lekçesinin ilanen tebligine karar verildiğinden, adı geçenin
duruşma günü olan 15.12.1998 günü saat 09.00'da Pertek
Asliye Hukut Mahkemesi'nde hazır bulunması veya ken-
disini bir vekile temsil ettirmesi. aksi takdırde HUMK.nun
213 ve 337. naddeleri gereğince tahkikata ve yargılamaya
yokluğundafc\amedileceği ve hüküm verileceği hususu
dava dilekçea ve duruşma gününün tebliği yerine kaim ol-
mak üzere ilaıer. teblig olunur. Basın: 54527
PAZAR ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998/75
Davacı Havva Keser tarafindan rnahkememizde açılan gaiplık davasının yapılan yar-
gılamasında verilen ara karan uyannca. Pazar ilçesi, Kocaköprü köyünden Mehmetalı
ve Fetiye'den olma, 1939 doğumlu Bekir Keser'in 28.1.1993 taribinden itibaren kaybol-
duğu. o tarihten bugüne kadar yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadığından yuka-
nda ismi yazılı kişi hakkında hayat ve mematuıdan bilgileri olanlar işbu ilan tarihinden
itibaren bir sene içerisinde mahkememizin 1998/75 esas sayılı dava dosyasına bildir-
mesi MK'nin 32. maddesi gereğince ilan olunur. 16.11.1998 Basın: 62376
PAZAR ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
Esas No: 1994/286 / Karar No: 1998/89
Davacı TEK Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar Fatma Genç, Muhammet Karaoğlu
ve Necat Canca aleyhine rnahkememizde açılan tescil davasının yapılan yargılamasında
verilen ara karan uyannca, Rize ıli, Pazar ilçesi, tkiztepe mahallesinde bulunan tapunun
pafta ll,parsel 1391 numarasındakayıtlı 1930m2'likmiktariıtaşınmazın542m2kısmı,
54.999 lira bedelle irtifak hakkı tesisi olarak davacı kurum adına tapuya tesciline karar ve-
rilmiş olup, karar davalılardan Rize ili, Pazar ilçesi, Soğuksu mahallesinden Mehmet oğ-
lu Hüseyin Genç, Mehmet kızı Hatice Genç, Mehmet oğlu Halil Ibrahim Genç, Halil oğ-
lu Yaşar Genç, Halil kızı Ergönül Genç ve Yakup kızı Meryem Genç, Pazar ilçesi tkizte-
pe mahallesinden Ismail oğlu Muhammet Karaoğlu'na tüm aramalara rağmen bulunama-
dıklanndan ilanen teblig yerine gecmek üzere ilan olunur. 16. 11.1998 Basın: 62380
PAZAR/RtZE ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1994/248 / Karar No: 1998/88
Davacı TEK Genel Müdürlüğü tarafindan davalı Tahsin Koşar aleyhine mahkememiz-
de açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonunda verilen karar uyannca, Rize ili, Pa-
zar ilçesi, Sulak köyünde bulunan tapunun pafta 3, parsel 351 numarasnıda kayıth 3320
m2 miktarlı taşınmazın 1344 m2'lik kısmı 2.016.000 TL bedelle irtifak hakkı tesisi ola-
rak davacı kurum adına tapuya tesciline karar verümiş olup karar davahlardan Rize ili, Pa-
zar ilçesi, Sulak köyü nüfusuna kayıtlı Tahsin oğlu, 1933 doğumlu Hilmi Koşar ile Rize
ili, Çayeli ilçesi, Kemer Köyü nüfusuna kayıtlı Tahsin kızı, 1933 doğumlu Rukiye Ko-
şar'a (Kemerdere) ilanen teblig yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 62379
PAZAR/RİZE ASLh^ HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1994/306 /KararNo: 1998/54
Davacı TEK Genel Müdürlüğü tarafindan davalı Paşa Tutan aleyhine rnahkememizde açılan
tescil davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan uyannca, Rize ili, Pazar ilçesi, Ocak kö-
yünde bulunan tapunun pafta 3, parsel 463 numarasında kayıtlı 4430 m2 miktarlı taşınmazın 36
m2 kısmı 1.080.000 TL bedel ile dırek yeri olarak mülkiyetinin davacı kurum adına tapuya tes-
ciline 1052 m2'lik 1.578. OOO.-TL'sı bedelle irtifak hakkı tesisi olarak davacı kurum adına tapu-
ya tesciline karar verilmiş oiup karann davalı Rize ili, Pazar ilçesi. Ocak köyünden tbrahim oğ-
lu. Paşa Tutan'a ilanen teblig yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 62378
Kırmızı
gelinciklen
görebilmel
Isveç televizyonunda Kıbns sorunu
üzerine yapılan bir röportajda Isveçlı
bir kadın araşnrmacı, "tki taraf da
birlikte yaşadıkian geçmişin valnızca
olumsuz yörüerini anımsıyor" diyor.
İşte o zaman bende konu dağıldı
Yaşantımın miladı, lsveç'e geldiğim
yıl olduğu için ne zaman gecenin en
karanlık yerinde uyansam akiım
MÖ'ye ve MS'ye gider; yani o yılın
öncesine ve sonrasına. Yaşamımın
akışını değiştiren bazı kararlanm
arasında yanlışlar çoğunlukta, -ne
yazık ki- bu da bugünü etkileyen
tatsız bir iç besaplaşmaya yol açıyor.
Ancak, ilk elde gözümün önünden biı
film şeridi gibi geçen sahnelere
bakınca. onlann en güzellerini seçrniş
olduğumun bilincine vanyorum. O
zaman bağımsız bir ses kulağıma,
"Canun sen de arbk o kadar kızma
kendine" diye fısıldıyor. Bu
görüntülerin çoğunu kâğıda
geçirmiyorum, sanki fazla özel.
Ressam olsaymışım çizerdim. Ancak
bazı duygular nasıl çizilirdi? Her
görende farklı duygusal yorumlar
yaratmaz mıydı? Örneğin iki sevgili
dostla bir günbatımında Ege'de bir
gölün eflatundan mora geçişini
izlerken duyduklanmı yansıtabilir
miydim? Ya da bir sabah güzel bir
Ankara
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
rüzgânnı
arkamıza alıp
Kapadokya'ya
doğru yola
çıktığımızda
onlara zorla
dinlettiğim
tsveççe
şarkılan dinlerlerken, bir de sözleri
çevirerek kafalannı şişirdiğim zaman
yüzlerinde beliren nazik
"tebessümü"? Yıllar hızla geçip
giderken ve bırakın saatleri. günleri,
haftalan; aylar bile birer dakikalık
anlara dönerken insanın içini kaplayan
çaresizlik duygusunu azaltmanın
-yenmek olanaksız çünkü- bir yolu,
belki de bugüne bakmak ve bugünün
güzelliklerini yakalamak. Evet, evet,
güç bu. Çok güç. İnsanın eline bir
gazete alması, televizyonda beş
dakika haberlere bakması, çocuklannı
nasıl bir geleceğin beklediğinden
kaygılanması yetiyor her şeyi
bozmaya. Ama yine de... Biraz gayret
ederek..(
. Bır ipucu şu diyebilirim;
Yakın geçmişinizde önceden kaygı
duyduğunuz, ancak gelişmelerin tam
tersi bir olumlulukla
gerçekleşmesinden sonra son derece
sevindiğiniz bir şeyler mutlaka vardır.
Sağlıktan tutun kalbe, ekonomik
durumdan tutun şansa kadar... Size,
hiç beklenmedik bir jest yapan o
beklenmedik insam anunsayın ve siz
de ona hiç beklemediği anda birjest
yapm. Gotland Adası'nın ortaçağ
zamanını capcanlı tutan
Visby kentini gezerken aklıma esmiş,
surlarm dışına çıkıvermiştim.
Çok da iyi ermişim.
Pek dolaşılmayan bir köşede, tarihi
taşlar arasında gelincikler çıktı
karşıma! Yıllardır bu ülkedeyim, hiç
görmemişrim burada gelincik
çiçeğinin olduğunu. Hiç beklenmedik
bir anda "geüncikleri görroek"...
Aklım önce iki yıl öncesine, sonra
çok daha eskiye gitti. Bir gelincik
tarlasını uzaktan izlerken nasıl
kırmızı-siyah bir halıya benzediğini
söylemiştik birbirimize. işte o anın
sımsıcak duygulan, bu rüzgârh
kuzey kentinde bugün karşıma
çıkıvermişti.
Diyorum ki önemli olan gelincikleri
görmek... Dünküleri, bugünkBİeri ve
yannkileri...
BOĞAZt0 ÜNtVERSİTESt REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Üniversitemiz Fakühe, Enstitü ve Yüksekokullannda açık bulunan Profesör. Doçent ve Yardımcı Docent kadrolanna 2547 Sayılı Kanu-
nun 2325 ve 3747 Sayılı Kanunla değişik 26. maddesinin (b) bendi ile "Öğretim Oyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmelığı" ve Boğa-
zıçi Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 3.1.1992 gün ve 92-1 Sayılı toplantısında kararlaştınlan esaslar uyannca Profesör. Doçent (Devamlı
Statıkfc) ve Yardımcı Doçentler alınacaktır. a) Profesör kadrosuna başvuracak adaylar: özgeçmişlerinı. bilimsel yayınlannı. kongre ve konfe-
rans tebliğleri ile bunlara yapılan atıflan, yönetimlerinde devam eden ve biten doktora ve yüksek lisans ealışmalannı. araşttrma faalıyetleri-
ni kurumsallaştınlmasına katkılannı, arastırma ve e|itim faaliyetlerine ünıversite dışından sağladıgı kaynaklan. ûstlendıgı ıdan görevler ile
ilgili bilgileri kapsayan ve belgeleyen (7 nüsha) dosya ile Rektörlügümüze, b) Doçent kadrosuna başvuracak adaylar: özgeçmişlerinı. bilim-
sel yayınlannı, kongre ve konferans teblığlen ile bunlara yapılan atıflan. yönetimlerinde devam eden ve biten doktora ve yüksek lisans çalış-
malannı, araştırma faaliyetlerinin kurumsallaştırilmasına katkılannı. araşörma ve eğitim faaliyetlerine ünıversite dışından sağladığı kaynak-
lan. üstlendigi idari görevler iîe ilgili bilgileri kapsayan ve belgeleyen (5 nüsha) dosya ile RektÖrlüğümüze, c) Yardımcı Doçentler ise: özgeç-
mişlenni, bilimsel çalışma ve yaymlannı, kongre ve konferans tebliglen ile bunlara yapılan anflan kapsayan ve beîgeleyen dosya ile (5 nüs-
ha) ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili Fakülte DekanlığYna başvurmalan duyurulur.
Birimi AubUimDab Prof. Doç. \trö.Dw;. Artnu Nrteükler
Müh. Fak. Inş. Mûh. Böl.
Mûh. Fak. End. Müh. Böl.
Mûh. Fak. End. Mûh. Böl.
Mûh. Fak. Bilgısayar Müh. Böl.
MûkFak.KmıyaMûh.Böl.
Fen-Ede. Fak. Mol. Bıyo. ve Gen. Böl.
Fen-Eöe. Fak Psıkoloji Böl.
Fen-Ede. Fak. Ban Dıi. ve Edeb. Böl.
Fen-Ede. Fak. Matematik Böl.
Öa. ve Id. Bü. Fak. Isletme Böl.
Da ve ld Bıl Fak.
SiyasetBıl. veUls. H. Bl.
EgitmFak.E4imnBil.Bol.
Çevîe Bil. Enst.
Çevre Bil. Enst
Hidrolik
Endûstn Mûh.
Yöneylem Araş.
Bilgısayar Donamm]
Proses ve Reâk. Tas.
Genel Bıyolojı
Denev'sel Psıkoloji
Ingiliz Dili Edeb.
Uygulamah Matematik
Sayısal Yöntemler
Siyaset ve Sosyal Bil.
Eğinmde Psik. Hızm.
Çevre Teknolojısı
Çevre Bilimlen
Adayiann bilimsel çalışmalannı _vayınlan ıle kanıtlamış
otaası ve çok iyı derecede Ingılızce bümelen gerekmektedır.
(Uz. alanı bıyobm. müh.)
1 Basın: 62967
BÜNYAN KADASTRO MAHKEMESt'NDEN
EsasNo: 1992/1534 Karar No: 199"? 125
Davacı Mehrali Öztürk tarafindan davalılar YusufÇetıner, Maliye Hazinesi ve Samağır Köyü Muhtarlığı aleyhine açılan kadastro tespi-
tine itiraz davasının yapılan yargılamalan sonunda, Mahkememizce venlen karar ve davalı Hazine vekılinin temyız dilekçesi davacı Meh-
rali Oztürk'ün mirasçılannuı tam olarak bihnemedıği ve tespit edilemediğinden karar ve temyiz dilekçesi teblig edilememıştir. Bünyan il-
çesi, Samağır köyü. Çamlama mevkıinde bulunan, ada 318, parsel 17 numaralı tasınmaz, ölü davacı Mehrali Öztürk adına (mirasçılan tes-
pit edilemediğinden) tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğinden karar ve temyiz dilekçesi ilanen teblığ olunur. Basın: 23145
SUNGURLU KAYMAKAMLIGI'NDAN
Dosya No: 1998/2
llçe Idare Kurulu'nca verilen 17.02.1998 tarih ve 1998/2 sayılı men'i muhakeme karan. şikâyetçi Mustafa Aktunç
vekilleri Av. Güray Tangüner, Av. Doğan Akkurt'a lüm aramalara rağmen teblig olunamamıştır. 7201 sayılı Tebligat Ka-
nunu hükümlerine göre muhataplanna ilanen teblig olunur. Basın: 62499