19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6ARALIK1998PAZ 10 PAZAR YAZILARI Avrupa kimliği içinde Türkiye'nin yeriKitabın kapağına bakılacak olursa o kadar ilginç değil. 1500 yıl öncesinden kalma bir ahşap kalıbın baskısı. Kalıptaki resim de önce ilgi çekmiyor, taç kuşanmış yeşiJ ve uzun elbiseli bir lcraliçe. Ama yan yatınp biraz inceleyince, kraliçenin aslında Avrupa haritası olduğu görüliiyor. Elbisenin ayak ucunda Constantinopolis, yani tstanbul var. Anadolu yakası ise kraliçeye dahil değil. Resim Hıristiyanlık sembolleriyle dolu. Peki Avrupa kimliği Hıristiyanlıktan mı ibaret? Kitap bu soruya cevap anyor. Kitabm ismi: Avrupa - Kimlik ve Politikası. Yazan, Aarhus Üniversitesi'nden tarihçi Ufle Östergaard. Şimdi bu kitabı durup dururken yazmıyorum tabii ki. Uffe Östergaard Avrupa kimliğini tartışırken Islanun ve Türkiye'nin bu kimJik içindeki yerini her zaman vurgulayan bir tarihçi. Bu sefer de öyle yapıyor. Östergaard, çıkar çıkmaz yankı uyandıran kitabında, Avrupa kimliğinin bir Hıristiyan kimliği olarak algıJandığına dikkati çekiyor ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne ahnmamasının temelinde de bu anlayışın yatnğını savunuyor. Östergaard'a göre Kürtler üzerindeki baskılar ya da insan haklan ihlalleri Türkiye'>i dışta tutmak için bahane olarak kullanjhyor. Öyle olmasa benzeri gerekçeler üyelik başvurusunda bulunan diğer ülkeler için de öne sürülebilirdi. Türkiye'nin fakir olduğu için AB'ye büyük bir mali yük oluşturacağı görüşü de geçerli değil Östergaard'a göre. Mali yük gerekçe oisa, Doğu Avrupa ülkelerinin üyeliği de bir o kadar büyük yük oluşturacak çünkü. Ama Danimarka, Dogu Avrupa ülkelerinin üyeliğini canı gönülden destekliyor. Östergaard, Türkiye'nin dışlanmasındaki asıl nedenin çok eskilerden kalma Türk ve tslam korkusu olduğunu, ama kimsenin bunu açıkça söylemeye cesaret edemediğini belirtiyor ve Yunanistan'ın zamanında birliğe kabul edilmesiyle Türkiye'nin dışlanmasının aynı gerekçeye dayandığını. yani Avrupa'nın kendisini öncelikle Hıristiyan bir kıta olarak görmesinden kaynaklandığını savunuyor. Oysa KOPENHAC FERRUH YILMAZ Östergaard'a göre Yunamstan'la Türkiye arasında kültürel olarak hiçbir fark yok. tkisi de Osmanlı tmparatorluğu'nun varisi, ikisi de Balkan ülkesi. Karşılıklı nefretin nedeni de birbirlerini çok iyi tanjmalan. Çünkü nefret edebilmek için birbirini iyi tanımak gerekir. Tarihçi Östergaard'ın bu görüşleri her ne kadar Türkiye'deki "Bia Müslüman olduğumuz için alrruyor" diyen milliyetçi kesimin değirmenine su taşıyacak görüşler gibi gözükse de aslında Östergaard'ın amacı bu değil, Avrupa'daki tarih bilincini ve bu bilüıce dayalı kimJik algılamasını eleştirmek. Östergaard, "Türkiye insan haklannı ihlal ermivor ya da Kürtieri ezmiyor" demiyor, asıl neden bu değil, diyor. "Türkiye de en az Yunanistan kadar tam bir Avrupa ülkesidir" de demiyor. "Yiınanistan da en az Türkiye kadar bir Balkan ülkesidir, aynı coğrafva ve kültûre dahildir" dıyor. Ama çok önemli bir şey daha söylüyor Balkan ülkesi olmak ya da Avrupalı olmak tek bir anlama gelmiyor. Avrupalılık her ne kadar Hıristiyan bir kimlik olarak tanımlansa da, Avrupa kimliği başka birçok değişik ve karşıt unsur içeriyor. Aynen sadece emperyalist, sadece modern, sadece demokratik olmadığı gibi. Bütün bu unsurlar ve karşıtlan bir arada ve iç içe yaşıyorlar Avrupa kimliğinde. lslam da bu coğrafyada ve bu kimlikte çok eskilerden beri önemli bir yer tutuyor. Saraybosna'da yüzyıllardan beri değişik dinler, değişik küitürler ve değişik diller yan yana ve uyumlu bir şekilde yaşıyorlar. Milliyetçi Balkan kimliğinin öbür yüzü de bu işte. Aynca Avrupa, etnik ve kültürel açıdan giderek daha da kanşık hale geliyor, daha da melezleşiyor. Avrupa kimliğıyle ilgili bu tartışmalar bir yana, kitabın öncelikli hedefı, ulusal kimliğini koruma kaygısıyla Avrupa'nın bütünleşmesine, yani AB'ye karşı çıkan "köktend" Danimarkalılar. Ya da daha doğrusu etnik ve kültürel homojeniteyi demokrasinin önkoşulu olarak görmeye alışmış Danimarka kimlik anlayışı. Danimarka'yı Avrupa'nm ortasında Hıristiyan bir ada olarak gören bu anlayış, Avrupa'nm çeşitliliğini Danimarka kimliği için bir tehdit olarak algıhyor. O yüzden de A\Tupa Birliği'yle ilgili tartışmalar, milliyetçilik ya da işbirliği ikilemine hapsolmuş durumda. Östergaard'a göre arhk "Avrupa'ya evet mi, hayır mı?" tartışmasmdan çok, "Nasd bir Avrupa?" tartışmasını gühdeme getirmek gerekiyor. Bu da ulusal devletlerin ve ulusal kültürlerin gelecekte kimlik oluşumu için yeterli veriyi oluşturamayacağr, kimliklerin ulusallık. etnik köken ya da dini inanç gibi dar kapsamlı temeller yerine aynı anda birçok unsuru içınde taşıyabilen yeni bir içerik kazanacağı anlamına geliyor. Sayılar uçar gider... LONDRA Şans meleği insan kılığına girip de Londra'ya şöyle bir uğrâsa, azımsanmayacak sayıda insandan esaslı bir dayak yiyecek. Haftanın iki günü yapılan loto çekilişi yüzünden hem de. Milyonlarca insanın katıldığı bu şans oyununda rekor miktarlarda para dağıtılıyor. Bu paraya umut bağlayanlar da kazanmak için. kelimenin tam anlamıyla çırpınıyorlar. Loto çılgmlığı yüzünden, davranışlanna anlam verilemeyen bir yığın garip insan türediği söyleniyor sık sık. Çok bilmiş gazetelerin, önceki çekilişlerde en çok çıkan rakamlara oynanması yollu bilimsel (!) önerilerini ciddiye alanlardan tutun da, Tann'nm yardımı için papazlara başvuranlar. rüyasında gördüğu sayılan işaretleyenler; sevgilisinin. torununun uğurlu rakamlanna oynayanlar, inanılmaz matematik denklemleri kuranlar, sürüyle... Tüm bunlar, kazanma olasılığının her 14 milyonda bir olduğu belirtilen lotonun o haftaki şanslı kişisi olmaya aday koca koca insanlar. Ama bugüne kadar bu yöntemlerle kazanana rastlanmadı henüz. Birçok kişinin şans meleğine kızgınlıklan bu yüzden. Şans meleği kendi karanna müdahale ~^-~""~~~ saydîğrndan mı nedir; duaymış, papazmış, matematikmiş. hiçbirine aldırmadan burnunun dikine gidiyor ha bire. Kazanmak için kendilerini harap edenlere değil de, işi oluruna bırakan, hatta dalgasını geçen kim varsa onlara gösteriyor tüm cömertliğini. Birkaç yıl önce, adı açıklanmayan bir talihlinin, şanslı rakamlan tutturabilmek için uyguladığı yöntem hâlâ unutulmuş değil. Söz konusu talihli, yere 1 'den 10'a kadar yazdığı rakamlann üzerinden yürüttüğü köpeğinin bastığı sayılarla kanldığı o haftaki çekilişte en büyük ikramiyeyi kazanmıştı. Bu yüzden de şansın rastlantı olduğunu bir türlü kabullenemeyenler, bu örnekte olduğu gibi, şans meleğinin artık işin gırgınnda olduğuna, hatta iyice saçmaladıgına inanıyorlar. Oysa sorabilme şansımız olsaydı. John Roberts, meleğin zamanlamasını harika bulduğunu söyleyecekti belki de bize. Roberts, 30 yaşında, Edinburghlu ve işsiz. Yaşamını devletten aldığı sosyal yardım parasıyla sürdürebiliyor. Haftasma kalmadan elinde eriyip giden çok az bir parayla yani. Geçen hafta bomboş mideyle evine giderken yaşamının en zor kararlanndan birini verdi. Elindeki son I sterlinle ya tost MUSTAFA KEMAL ERDEMOL alıp yiyecekti ya da parayı, çekilişine bir saatten az zaman kalmış olan lotoya harcayacaktı. Tosttan vazgeçti ve loto oynadı. Hatta sayılan da kendisi seçmedi. Otomatik olarak kupon makinesi belirledi onun yerine. Sonra evine gitti, televizyonun karşısındaki kolrukta aç karnına uyuyakaldı. Ertesi sabah, gece boş mideyle uyuduğu o koltuktan zengin biri olarak uyandı. Üç milyon sterlin kazanmıştı. Uğurlu sayılar, kiliseden kutsanmış rakamlar, matematik hesaplan, loto bayiine dualarla yatınlmış kuponlar, tüm bunlara benzer yöntemler, rastlantının mantığı karşısında hiçbir şey ifade etmiyor elbette. Şans meleği, kendince belirlediği ölçülerine uygun olarak seçimini yapmaya devam ediyor. Milyonlarca insana nanik yaparak üstelik. Papaza, matematiğe eyvallahı yok dedik, ama meleğin de kendine göre ilkeleri var tabii. "Aman bizi de gör" diyen o kadar kişiye yüz vermeyip de, "Şansım varsa kazanınrrT diyenleri bulup çıkanrken, bu sonunculardan beklediği kimi şeyler var onun da. Ilgisizliğe, hele unutkanlığa hiç gelemiyor. 22 yaşmdaki işsiz Jamie PbJOips'e ~m ~m —mm — yapTiğmı bir bilseniz. Phillips, tam on yedi hafta boyunca hep aynı sayılarla oynamıştı lotoyu. On sekizinci hafta tam 10 milyon sterlin kazandı işaretlediği sayılar. Kendisi değil, işaretlediği sayılar diyorum, çünkü garibim tam da o hafta loto kuponunu bayiye yatırmayı unutmuştu. "Haftada 31 sterlinle geçinivonım, e\imde bir sandalyem bile yok ve en büyük isteğinv beni babasız büyüten anneme bir ev almakö" diyen genç adamın, bu muhteşem kayrp yüzünden psikolojik tedavi gördügünü herhalde tahmin etmişsinizdir. Fakat yakın bir zamanda şans meleğinin yaİcasma Ingiltere hükümeti de yapışmak isteyebilir, korkanm ki. Adı açıklanmayan resmi bir kurumun çalışanlan, her hafta ortak oynadıklan lotodan en büyük ikramiyeyi kazandıklan gün, toplu halde istifa ettiler. Yani, melek ciddi ciddi bozgunculuğa da başladı. Bu ülkede tam on yıl boyunca, loto ve tost arasında tercih yapacak kadar bile tek kuruşumun olmadığı o korkunç sefalet günlerim de dahil olmak üzere, bugüne kadar hiç karşılaşmadığım şans meleğini uyaramıyorum da. Ama gördüğüm ilk fırsatta uyaracağım. Hele bir göreyim de. Satılık aslan var... Erkek kardeşi Kaloyanla birlikte objektiflere poz veren Joanna. bu işten biraz sıkılmış gibi. Yavru aslan, objektiflerin karşısında esneyerek bıköğını göstermeye çalışıyor sanki. .Parasızlık çeken Sofya Hayvanat Bahçesi, iki aybk aslan yavrulanru Avrupa'daki hayvanat bahçelerine satmak istiyor. Hayvanatbahçesi yeüülileri, aslanlan başka hayvanlarla da değiştokuş etmeyehaar olduklannı söylüyoriar. New ^ork'tan ilk kış renkleriNe\v York kışa kolay teslim olmayan kentlerdendir. Kış gelip pat diye kenti ele geçiremez. Hayır, tıpkı Istanbul'da yaptığı gibi önce yumuşak yüzüyle sevimli görünmeyi dener. Bizim "pasurma yan" misali "Kızılderili yan"yla (Indian summer) tatlı tatlı serinletir havayı. Olağanüstü bir hünerle şahane san-kırmızı ve turunculara dönüştürür yeşilleri! (Bu renk şenliğini yaşayabilmek için saatlerce yollara düşüp Bolu'ya-Yedigöller'e gitmek zorunda değil New Yorklular: Onlar kentin ortasındaki Central Park'a birkaç dakikada ulaşabiliyorlar.) Siz bu renk certnetinde ılık bir son yaz keyfıyle kendinizden geçmişken köşe başlannda yüzünüzde tokat gibi patlayan bir rüzgâr aklınızı başınıza getirir. Ne zaman hava soğumuştur ve kış gelmiştir, anlamakta güçlük çekersiniz. Ama bazı kentler böyledır işte ve o kente bir insana olduğu gibi âşıksanız, kaprislerinden ve sorunlanndan bunaldığınızda bile terk etmeyi düşünemezsiniz. Çünkü o aşka gene geri döneceğinizi öğrenmişsinizdir artık. Hem aşk zaten gözlerinizi kör etmiştir bir kere! (Ne çok özleriz o körlüğü bir daha yaşamayı ama!) New York'un kışlan çetindir. Şakası yoktur. Ne zaman bu kente gelsem (çokluk kıştır) et-kesen bu sert soğukla karşılaşınm, ama gök daıma mav idir. Masmavidir. Özellikle uzun ve karanlık kışlannı yaşadıktan sonra depresif olmalanna hiç şaşmadığım tskandinav külturlerinden direkt olarak New York'a geldiğim kışı ve onun buz gibi havasına masmavi bir ışıkla çatı olan gökyüzüne minnetimi asla unutamam. Bu kışı New York'ta geçireceğim. Bunu biliyorum, buranın kışını tanıyorum ve ben zaten kış- sever biriyim. Erkenden uyanıp taze çörek, süt ve gazete almak için evin karşısındaki süper bakkala giriyorum. Günlerden pazartesi ve hava çok kış. Elimdeki New YorkTimes ı okuyarak kasa kuyruğunda beklerken onu görüyorum. Çok genç ve güzel bir kız. Simsiyah tenine tam bir zıtlıkla yakışan çivit mavi saç maskarasıyla boyadığı dört tane saç örgüsünü topuz yaptığı NEWYORK BUKET UZUNER tamamen örgü saçlannın arasına simetrik olarak yerleştirmiş. Siyahlara özel olarak üretilen makyaj malzemeleriyle ustaca süslenmiş. Sade ama bakımlı. Sabahın 08.40'ında bu kadar bakımlı olabilmek için kim bilir kaçta uyanmış olmalı. Bir eliyle bir bebek arabasını sinirli sinirli sallıyor. Çok gergin, anne olmak için acımasızca genç ve gerçekten güzel. Para ödeme sırası bana yaklaştıkça onun aslında müşteri değil de süper bakkalm yöneticisiyle konuşmak için burada bulunan birisi olduğunu anlıyorum. Adam kaba saba bakıyor kıza; - Kim bakacak bu bebeğe pekı? - Birini bulurum, diyor küçük anne sinirli sinirli. - Babası nerede bunun? - Cehennemin dibinde! Umanm! - Bak, öyle çocuk ha&ta, babası ortaya çıktı hikâyeleri istemem ha! - \t>k, sabah 6-akşam 6, yemin ederim hiç gıkım çıkmaz! Sen işe al beni yeter ki... Genç siyah kadın. müşterilerin önünde geçen bu konuşmadan ötürii çok gergin gorünüyor. Biz müşteriler de bu konuşmaya şahit olmayı istemezdik (daha doğrusu ben pek utandığımı hissedıyorum). Yine de bana asıl ilginç gelen bu kadar muhtaç bir kadının bir erkekten anonim biçimde iş isterken bile bizim "Doğulu-kaduı taranuz"a hiç benzemeyen gururlu sesi. dik sırtı oluyor. Ama elleri titriyor, sık sık yutkunuyor. Olsun, hiç ezik değil! Ya da kendini bir kadın ezikliğinden çok. sıkıntıda olan bir insan olarak hissedıyor. bunu da hissettiriyor! Paramı ödedikten sonra yanlanndan geçerken arabadaki bebeğe bakıyorum çabucak. Birkaç aylık. simsiyah, boncuk gözlerle karşılaşıyorum. Genç anne arabayı sertçe çekiyor önümden. Kendisine acınacağı duygusundan rahatsız. - Yann başla deneyelim. diyor süper bakkalın yöneticisi. - Bugün a\ ans venr misin? Çocuğa süt alacak param yok. diyor genç kadın. Sesi hâlâ gururlu, duruşu dık ama çok gergin! Dışansı soğuk. Et-kesen New York kışı başlıyor ama gök masmavi. Çok mavi. Elimde sıcacık ay çorekleri ve gazete, eve doğru yürüyorum. Önümde acele acele işlerine koşan New Yorklu Çinliler, Latin Amerikalılar, Beyazlar ve Siyahlar. Kış çetin geçecek besbelli. Masamm başına dönüyorum. TARSUS 2'NCt ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN İLANDIR Esas No: 997-395 Davacı Mehmet Aktaş tarafindan davalı SunayAktaş aley- hine açılan bosanma davasmda; Davahnın tebligata sarih adresi zabıtaca da tespit edilemediğinden ilanen tebligine karar verilmekle; Ehiruşmanın bırakıldığı 15.12.1998 sa- at 9'da davalının bizzat veya vekil ile kendisinı temsil et- tirmesine, aksi halde davanın yokluğunda devam edeceği ve yokluğunda karar verileceği ilanen teblıgar yerine ka- im ohnak üzere ilan olunur. 24.09.1998. Basın: 47731 ÇORLÜASÜYEHllOJKMAHKEMESİ'M)EN _ Esas No: 1997/796 Davacı Ayşe Öztürk tarafindan davalı Şevki öztürk aleyhine ikame olunan boşanma davasının ara karan gereğince, Davalı Şevki öztürk'e dava dilekçesinin ad- resinde buİLnamadığından bahisle bila teblig iade edü- diği, başka adresinin de araştırmalara rağmen buluna- madığı anlajildıgından, Davalı aleyhine açılan tazminat davasının 42.1999 günü saat 09.00'da olup belli edilen gün ve saatts davalının duruşmada hazır bulunması ve- ya kendisin: bır vekille temsil ettirmesi, olmadığı tak- dirde yargılamanın HUMK'nin 213 ve 377. maddesi gereğince ckvalının yokluğunda devam edilip karar ve- rileceği ilaren teblig olunur. 9.10.1998 Basın: 62568 PERTEK ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1998 62 Davacı Nuiayat Imrak tarafindan davalı Garip Imrak aleyhine matkememize açılmış bulunan şiddetli geçimsiz- lik nedeniyle boşanma davasının yapılan açık yargılaması sırasında verlen ara karan gereğince: Bütün araştırmalara rağmen adrea tespit edilemeyen ve kendisine tebligat yapı- lamayan davjlı Garip Imrak'ın durusma günü ve dava di- lekçesinin ilanen tebligine karar verildiğinden, adı geçenin duruşma günü olan 15.12.1998 günü saat 09.00'da Pertek Asliye Hukut Mahkemesi'nde hazır bulunması veya ken- disini bir vekile temsil ettirmesi. aksi takdırde HUMK.nun 213 ve 337. naddeleri gereğince tahkikata ve yargılamaya yokluğundafc\amedileceği ve hüküm verileceği hususu dava dilekçea ve duruşma gününün tebliği yerine kaim ol- mak üzere ilaıer. teblig olunur. Basın: 54527 PAZAR ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/75 Davacı Havva Keser tarafindan rnahkememizde açılan gaiplık davasının yapılan yar- gılamasında verilen ara karan uyannca. Pazar ilçesi, Kocaköprü köyünden Mehmetalı ve Fetiye'den olma, 1939 doğumlu Bekir Keser'in 28.1.1993 taribinden itibaren kaybol- duğu. o tarihten bugüne kadar yapılan tüm aramalara rağmen bulunamadığından yuka- nda ismi yazılı kişi hakkında hayat ve mematuıdan bilgileri olanlar işbu ilan tarihinden itibaren bir sene içerisinde mahkememizin 1998/75 esas sayılı dava dosyasına bildir- mesi MK'nin 32. maddesi gereğince ilan olunur. 16.11.1998 Basın: 62376 PAZAR ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Esas No: 1994/286 / Karar No: 1998/89 Davacı TEK Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar Fatma Genç, Muhammet Karaoğlu ve Necat Canca aleyhine rnahkememizde açılan tescil davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan uyannca, Rize ıli, Pazar ilçesi, tkiztepe mahallesinde bulunan tapunun pafta ll,parsel 1391 numarasındakayıtlı 1930m2'likmiktariıtaşınmazın542m2kısmı, 54.999 lira bedelle irtifak hakkı tesisi olarak davacı kurum adına tapuya tesciline karar ve- rilmiş olup, karar davalılardan Rize ili, Pazar ilçesi, Soğuksu mahallesinden Mehmet oğ- lu Hüseyin Genç, Mehmet kızı Hatice Genç, Mehmet oğlu Halil Ibrahim Genç, Halil oğ- lu Yaşar Genç, Halil kızı Ergönül Genç ve Yakup kızı Meryem Genç, Pazar ilçesi tkizte- pe mahallesinden Ismail oğlu Muhammet Karaoğlu'na tüm aramalara rağmen bulunama- dıklanndan ilanen teblig yerine gecmek üzere ilan olunur. 16. 11.1998 Basın: 62380 PAZAR/RtZE ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1994/248 / Karar No: 1998/88 Davacı TEK Genel Müdürlüğü tarafindan davalı Tahsin Koşar aleyhine mahkememiz- de açılan tescil davasının yapılan yargılaması sonunda verilen karar uyannca, Rize ili, Pa- zar ilçesi, Sulak köyünde bulunan tapunun pafta 3, parsel 351 numarasnıda kayıth 3320 m2 miktarlı taşınmazın 1344 m2'lik kısmı 2.016.000 TL bedelle irtifak hakkı tesisi ola- rak davacı kurum adına tapuya tesciline karar verümiş olup karar davahlardan Rize ili, Pa- zar ilçesi, Sulak köyü nüfusuna kayıtlı Tahsin oğlu, 1933 doğumlu Hilmi Koşar ile Rize ili, Çayeli ilçesi, Kemer Köyü nüfusuna kayıtlı Tahsin kızı, 1933 doğumlu Rukiye Ko- şar'a (Kemerdere) ilanen teblig yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 62379 PAZAR/RİZE ASLh^ HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994/306 /KararNo: 1998/54 Davacı TEK Genel Müdürlüğü tarafindan davalı Paşa Tutan aleyhine rnahkememizde açılan tescil davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan uyannca, Rize ili, Pazar ilçesi, Ocak kö- yünde bulunan tapunun pafta 3, parsel 463 numarasında kayıtlı 4430 m2 miktarlı taşınmazın 36 m2 kısmı 1.080.000 TL bedel ile dırek yeri olarak mülkiyetinin davacı kurum adına tapuya tes- ciline 1052 m2'lik 1.578. OOO.-TL'sı bedelle irtifak hakkı tesisi olarak davacı kurum adına tapu- ya tesciline karar verilmiş oiup karann davalı Rize ili, Pazar ilçesi. Ocak köyünden tbrahim oğ- lu. Paşa Tutan'a ilanen teblig yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 62378 Kırmızı gelinciklen görebilmel Isveç televizyonunda Kıbns sorunu üzerine yapılan bir röportajda Isveçlı bir kadın araşnrmacı, "tki taraf da birlikte yaşadıkian geçmişin valnızca olumsuz yörüerini anımsıyor" diyor. İşte o zaman bende konu dağıldı Yaşantımın miladı, lsveç'e geldiğim yıl olduğu için ne zaman gecenin en karanlık yerinde uyansam akiım MÖ'ye ve MS'ye gider; yani o yılın öncesine ve sonrasına. Yaşamımın akışını değiştiren bazı kararlanm arasında yanlışlar çoğunlukta, -ne yazık ki- bu da bugünü etkileyen tatsız bir iç besaplaşmaya yol açıyor. Ancak, ilk elde gözümün önünden biı film şeridi gibi geçen sahnelere bakınca. onlann en güzellerini seçrniş olduğumun bilincine vanyorum. O zaman bağımsız bir ses kulağıma, "Canun sen de arbk o kadar kızma kendine" diye fısıldıyor. Bu görüntülerin çoğunu kâğıda geçirmiyorum, sanki fazla özel. Ressam olsaymışım çizerdim. Ancak bazı duygular nasıl çizilirdi? Her görende farklı duygusal yorumlar yaratmaz mıydı? Örneğin iki sevgili dostla bir günbatımında Ege'de bir gölün eflatundan mora geçişini izlerken duyduklanmı yansıtabilir miydim? Ya da bir sabah güzel bir Ankara STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN rüzgânnı arkamıza alıp Kapadokya'ya doğru yola çıktığımızda onlara zorla dinlettiğim tsveççe şarkılan dinlerlerken, bir de sözleri çevirerek kafalannı şişirdiğim zaman yüzlerinde beliren nazik "tebessümü"? Yıllar hızla geçip giderken ve bırakın saatleri. günleri, haftalan; aylar bile birer dakikalık anlara dönerken insanın içini kaplayan çaresizlik duygusunu azaltmanın -yenmek olanaksız çünkü- bir yolu, belki de bugüne bakmak ve bugünün güzelliklerini yakalamak. Evet, evet, güç bu. Çok güç. İnsanın eline bir gazete alması, televizyonda beş dakika haberlere bakması, çocuklannı nasıl bir geleceğin beklediğinden kaygılanması yetiyor her şeyi bozmaya. Ama yine de... Biraz gayret ederek..( . Bır ipucu şu diyebilirim; Yakın geçmişinizde önceden kaygı duyduğunuz, ancak gelişmelerin tam tersi bir olumlulukla gerçekleşmesinden sonra son derece sevindiğiniz bir şeyler mutlaka vardır. Sağlıktan tutun kalbe, ekonomik durumdan tutun şansa kadar... Size, hiç beklenmedik bir jest yapan o beklenmedik insam anunsayın ve siz de ona hiç beklemediği anda birjest yapm. Gotland Adası'nın ortaçağ zamanını capcanlı tutan Visby kentini gezerken aklıma esmiş, surlarm dışına çıkıvermiştim. Çok da iyi ermişim. Pek dolaşılmayan bir köşede, tarihi taşlar arasında gelincikler çıktı karşıma! Yıllardır bu ülkedeyim, hiç görmemişrim burada gelincik çiçeğinin olduğunu. Hiç beklenmedik bir anda "geüncikleri görroek"... Aklım önce iki yıl öncesine, sonra çok daha eskiye gitti. Bir gelincik tarlasını uzaktan izlerken nasıl kırmızı-siyah bir halıya benzediğini söylemiştik birbirimize. işte o anın sımsıcak duygulan, bu rüzgârh kuzey kentinde bugün karşıma çıkıvermişti. Diyorum ki önemli olan gelincikleri görmek... Dünküleri, bugünkBİeri ve yannkileri... BOĞAZt0 ÜNtVERSİTESt REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemiz Fakühe, Enstitü ve Yüksekokullannda açık bulunan Profesör. Doçent ve Yardımcı Docent kadrolanna 2547 Sayılı Kanu- nun 2325 ve 3747 Sayılı Kanunla değişik 26. maddesinin (b) bendi ile "Öğretim Oyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmelığı" ve Boğa- zıçi Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 3.1.1992 gün ve 92-1 Sayılı toplantısında kararlaştınlan esaslar uyannca Profesör. Doçent (Devamlı Statıkfc) ve Yardımcı Doçentler alınacaktır. a) Profesör kadrosuna başvuracak adaylar: özgeçmişlerinı. bilimsel yayınlannı. kongre ve konfe- rans tebliğleri ile bunlara yapılan atıflan, yönetimlerinde devam eden ve biten doktora ve yüksek lisans ealışmalannı. araşttrma faalıyetleri- ni kurumsallaştınlmasına katkılannı, arastırma ve e|itim faaliyetlerine ünıversite dışından sağladıgı kaynaklan. ûstlendıgı ıdan görevler ile ilgili bilgileri kapsayan ve belgeleyen (7 nüsha) dosya ile Rektörlügümüze, b) Doçent kadrosuna başvuracak adaylar: özgeçmişlerinı. bilim- sel yayınlannı, kongre ve konferans teblığlen ile bunlara yapılan atıflan. yönetimlerinde devam eden ve biten doktora ve yüksek lisans çalış- malannı, araştırma faaliyetlerinin kurumsallaştırilmasına katkılannı. araşörma ve eğitim faaliyetlerine ünıversite dışından sağladığı kaynak- lan. üstlendigi idari görevler iîe ilgili bilgileri kapsayan ve belgeleyen (5 nüsha) dosya ile RektÖrlüğümüze, c) Yardımcı Doçentler ise: özgeç- mişlenni, bilimsel çalışma ve yaymlannı, kongre ve konferans tebliglen ile bunlara yapılan anflan kapsayan ve beîgeleyen dosya ile (5 nüs- ha) ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili Fakülte DekanlığYna başvurmalan duyurulur. Birimi AubUimDab Prof. Doç. \trö.Dw;. Artnu Nrteükler Müh. Fak. Inş. Mûh. Böl. Mûh. Fak. End. Müh. Böl. Mûh. Fak. End. Mûh. Böl. Mûh. Fak. Bilgısayar Müh. Böl. MûkFak.KmıyaMûh.Böl. Fen-Ede. Fak. Mol. Bıyo. ve Gen. Böl. Fen-Eöe. Fak Psıkoloji Böl. Fen-Ede. Fak. Ban Dıi. ve Edeb. Böl. Fen-Ede. Fak. Matematik Böl. Öa. ve Id. Bü. Fak. Isletme Böl. Da ve ld Bıl Fak. SiyasetBıl. veUls. H. Bl. EgitmFak.E4imnBil.Bol. Çevîe Bil. Enst. Çevre Bil. Enst Hidrolik Endûstn Mûh. Yöneylem Araş. Bilgısayar Donamm] Proses ve Reâk. Tas. Genel Bıyolojı Denev'sel Psıkoloji Ingiliz Dili Edeb. Uygulamah Matematik Sayısal Yöntemler Siyaset ve Sosyal Bil. Eğinmde Psik. Hızm. Çevre Teknolojısı Çevre Bilimlen Adayiann bilimsel çalışmalannı _vayınlan ıle kanıtlamış otaası ve çok iyı derecede Ingılızce bümelen gerekmektedır. (Uz. alanı bıyobm. müh.) 1 Basın: 62967 BÜNYAN KADASTRO MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1992/1534 Karar No: 199"? 125 Davacı Mehrali Öztürk tarafindan davalılar YusufÇetıner, Maliye Hazinesi ve Samağır Köyü Muhtarlığı aleyhine açılan kadastro tespi- tine itiraz davasının yapılan yargılamalan sonunda, Mahkememizce venlen karar ve davalı Hazine vekılinin temyız dilekçesi davacı Meh- rali Oztürk'ün mirasçılannuı tam olarak bihnemedıği ve tespit edilemediğinden karar ve temyiz dilekçesi teblig edilememıştir. Bünyan il- çesi, Samağır köyü. Çamlama mevkıinde bulunan, ada 318, parsel 17 numaralı tasınmaz, ölü davacı Mehrali Öztürk adına (mirasçılan tes- pit edilemediğinden) tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğinden karar ve temyiz dilekçesi ilanen teblığ olunur. Basın: 23145 SUNGURLU KAYMAKAMLIGI'NDAN Dosya No: 1998/2 llçe Idare Kurulu'nca verilen 17.02.1998 tarih ve 1998/2 sayılı men'i muhakeme karan. şikâyetçi Mustafa Aktunç vekilleri Av. Güray Tangüner, Av. Doğan Akkurt'a lüm aramalara rağmen teblig olunamamıştır. 7201 sayılı Tebligat Ka- nunu hükümlerine göre muhataplanna ilanen teblig olunur. Basın: 62499
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle