Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 1998 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Birleşmiş Milletler Kalkınma Dairesi Başkanı Başdanışmanı Dr. Uner Kırdar
'Uluslararası ilişkilere önem vermedik'Ç77AT/Ç Türkiye'nin, tkinci Dünya Savaşı sonrası dış politikasında sürekli bir
T aşağı iniş gözleniyor. Oysa Atatürk Türkiyesi'nin dış politikasına
bakıldığında çok ciddi başanlar gözleniyor. Birinci Dünya Savaşı'nda ittifak
ülkelerine yenik düşen Türkiye'nin, Kurtuluş Savaşı sonrasında bunlarla nasıl iyi
ilişkiler içine girdiği dikkatleri çekiyor. Özellikle Yunanistan'la sorunlar çözüldüğü
gibi Atatürk ve Venizelos'un bir konfederasyon kurulması için görüştüklerinden söz
ediliyor. 1932'de Türkiye, banşa yaptığı katİular nedeniyle başta Yunanistan ve
îspanya tarafından Milletler Cemiyeti'ne katılmaya çağnlıyor. O dönemin Türkiyesi
Milletler Cemiyeti'nin yıldız ülkelerinden birisi oluyor. Ama dönüp bugüne
bakıldığında Türkiye bütün komşulanyla kavgalı, uluslararası forumlardan
dışlanmak istenilen, insan haklan uluslararası hukukuna saygısız görünümde bir
ülke. Türkiye, bu duruma düşmeyi hak etmedi. kuşkusuz. Ama vasatın altındaki,
popülist, aşırı milliyetçilik sevdahsı birtakım politikacılar ve bürokratlar, Türkiye'yi
bugünkü hak etmediği noktaya getirdi. Üzülerek bunlan yazarken sizlere, ülkemizin
Atatürk döneminde uluslararası arenada ne kadar saygın, ama bugün bu saygınlığının
önemli ölçüde yıpranmış olduğunu anlatan, BM Kalkınma Dairesi Başkanı
Başdanışmanı Dr. Üner Kırdar'la yaptığımız söyleşiyi aktanyoruz.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Cumhuriyet'in 75. yıidönümünde,
Atatürk Türkiyesi'nin izlediğidışpolitikayı na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
- Atatürk'ün en üstün niteliklerinden biri, mu-
hakkak ki insanlıga karşı duymuş olduğu sevgi
ve bu yolda izlediği banşçı dış politikadır. Her
şeyden önce şunu belirtmeliyiz:
Atamız. çağının önüne geçerek uluslararası iş-
birliği ve dayanışmanın daima en hararetli savu-
nuculanndan biri olmuştur. Çızmis oldugu dış si-
yasetin temeli olan "Yurtta sulh, cihanda sulh"
ilkesinin ve uluslararası dayanışmaya duyduğu
inancın, kanımızca en güzel açıkJamalanndan
binni, 1937 Mart ayında Ankara'yı ziyaret eden
zamanm Romanya Dışişleri Bakanı Htulesku'ya
söylediğı şu sözîerde bulabiliriz: "Dünyaıun fi-
lan yerinde bir rahatsızlık varsa, bana ne, deme-
meliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa. üpkı kendi
aramızda olmuş gibi onunla mesgul oünahyız—
Beşeriyetin hepsüıi bir vücut ve her milleti bunun
uzvu saymak lazımdır. Bir vücut parmağuı ucun-
daki acıdan da müteessir olur."
Atamız. bugün için çok önemli anlamlar tası-
yan şu görüşleri de ifade ediyor: "İnsan, men-
sup olduğu milletin variığını ve saadetini düşün-
diiğü kadar, bütün rihan milletlerinin huzur ve
refahını da düşünmefidir. Kendi milletinin mırt-
luluğuna ne kadar kıynıet \eriyorsa. bütün dün-
ya milletlcrinin saadetine hizmet etraeye de o ka-
dar çalışmalıdır. Eğer devamlı sulh isteniyorsa in-
san kültürk'rinin vuziyetlerini iyileştirecek miJ-
letlerarası tedbirier ahnmabdır."
Gerçek olan bir husus, çağdaşı devlet adamla-
nndan hiçbirisinin, anılan insancıl görüş ve dü-
şünceleri bu derecede etkili ve anlamlı birdüzey-
de söyleyememi? olmalandır.
Katıldığım uluslararası bir konferansta, Tu-
nuslu genç bir diplomat bana şunlan söyledi:
"Atatürk sadece Türkiye'nin değiL bütün Asya
ve Afrika'nın önderidir. Bizlere bağunsızlık sa-
vaşlarunızda olduğu kadar, ekonomik kalkınma
savaşımızda da ışık tutmuştur."
Çeşitli zamanlarda, çeşitli kimselerin aynı
yönde duygulanna tanık olmamıza rağmen, bu
genç meslektaşımın söyledikleri beni içten etki-
ledi ve Atatürk Türkiyesi 'nin o zamanm Birleş-
miş Milletlerörgütü olan Milletler Cemiyeti'nde
izlediği politikayı araştırmaya yöneltti.
Halen anılan örgürün yayınlan vearşivleri Ce-
nevre'de, bugün Birleşmiş Milletler'e devredil-
miş olan binada saklı bulunmaktadır. Birleşmiş
Milletler Cenevre Ofisi Direktörü'nün özel iz-
niyle bu arşivleri inceleyebildim. \'e gördüm ki
Atatürk Türkiyesi'nin Milletler Cemiyeti'ne ka-
tılma biçimi ve bu örgütte izlemiş olduğu çok
canlı politika gerçekten onur vericidir.
• • • • Atatürk'ün dış siyasetinin, o zamanki
Birleşmiş Milletler olan Milletler Cemiyeti için-
de nasıl yankılandığını anlattr mısınız?
- Atatürk Türkiyesi, O'nun mimarlığı ve ön-
derliğiyle, 1923 ile 1938 yıllan arasında. banş-
çı bir dış politikanın en yapıcı örneklerini ver-
miştir. Cumhuriyet'in kuruluşuyla, Milletler Ce-
miyeti'ne katılışımız yıllan, yani 1923 ile 1932
arasında. Türkiye öncelikle savaşmış olduğu tn-
giltere, Fransa ve Yunanistan'laçekişmeli dış so-
runlannı çözmüş ve bu devletlerle ıyi ilişkiler
kurmayı başarmıştır.
Örnek verir misiniz?
- Örneğin Musul meselesinin 1926 yıhnda
Türkiye ile Ingiltere arasında kesin bir biçimde
çözülmesinden sonra iki ülke ilişkileri dostça bir
düzeye girdi. Aynca Fransa'yla Suriye sının ko-
nusu ve Osmanlı borçlan sorunu halledildi.
1930'da Yunanistan'la mübadiller sorununun
çözümüyle iki komşu ülke arasındaki ilişkiler
iyi niyetle verimli bir akış içine girdi. Aynı yıl
Dostluk, Tarafsızlık, Uzlaşma ve Hakem. Ika-
met, Ticaret ve Denizcilik anlaşmalan imzalan-
dı. "BiriandKellogMisakı"nı imzalamak veSi-
lahsızlanma Konferansı çalışmalannı yakından
izlemekle Atatürk Türkiyesi uluslararası işbirli-
ğine edimli olarak katıldı. Milletler Cemiyeti'ne
katıldığı 1932 yılından Ata'nın ölümüne kadar
geçen dönemde ise Türkiye, uluslararası dayanış-
maya ve banşın korunmasına değerli katkılarda
bulunmuş ve bu yolda yoğun diplomatik çalış-
malar yapmıştır.
• • • i TürkiyeMilletler Cemiyeti'ne nasılka-
tddı?
- 1 932 yılı başında Atatürk Türkiyesi, Millet-
ler Cemiyeti'ne katılmaya karar verdi. Ancak
Atatürk, bunun bizim başvurumuzla değil, örgü-
rün çağnsıyla olmasını arzulamaktaydı.
15 Nisan 1932'de Dışişlen Bakanlığımızın
Milletler Cemiyeti Şubesi Müdürü Aptülahat
Beyi Milletler Cemiyeti Genel Sekreter Yardım-
cısı Mr. Comert'i ziyaret ederek Türkiye'nin ör-
güte katılış biçimi konusunda bir görüşme yap-
tı; Türkiye'nin örgüt genel kurulunun özel çağ-
nsını beklediğini bildirdi.
Mr. Comert. Genel Sekreter Sir Eric Drum-
mond'a görüşmeyi özel zabıtla ileterek katılma-
nın özel çağnyla yapılması gerektiğini belirtti.
Milletler Cemiyeti'nin gizli dosyalanndan edin-
diğim belgelere göre Sir Eric Drummond soru-
nu inceledi ve hukuksal biçim yönünden talepte
bulunmarun daha doğru olacağına kendisinin de
inandığına, ancak böyle bir işlem Türkiye'nin
örgüte katılmasına engel olacaksa Atatürk Tür-
kiyesi'nin örgüt bakımından önemi göz önünde
bulundurularak kuru hukuk sorumluluklanndan
esirgenilmesi gerektiğine işaret etti.
Bunun ardından. I Temmuz 1932'de fspan-
ya'nın Milletler Cemiyeti Temsilcisi Mr. de Ma-
Dr. UNER KIRDAR
tstanbul, 1933 doğumlu. Ortaöğrenimini
Galatasaray Lisesi 'nde, yüksekögrenimini
1. Ü. Hukuk Fakültesi 'nde tamamladı.
Ingiltere 'de London School of Economics 'te
ekonomi öğrenimi yaptı. 1956'da Dışişleri
Bakanlığı 'na girdi. Uzmanlık alanı Birleşmiş
Milletler'di. Beş yıl süreyle BM'nin Cenevre
Ofısi 'nde Türkiye Daimi Delege Temsilciliği
yaptı. 1972 de Ankara 'nın izniyle New
York'takiBMSekretaryası 'nda çalışmaya
başladı. BM Kalkınma Programı 'nın Konsey
Direktörlüğü görevinde bulundu. 1972'de
BM'nin Stockholm de düzenlediği ilk Dünya
Çevre Konferansı 'nın mimarlığını yaptı.
1976'da Vancouver'deki ilk Habitat
Konferansı 'nı hazırladı. 1996 'daki Habitat II
Konferansı 'nın da koordinatörlüğünü yaptı.
Şimdiki halde BM Kalkınma Dairesi
Başkanı 'nın başdanışmanhğı görevini
vürûtüvor.
nısındayım. BM'de izlenen politikayla Atatürk
politikası arasındaki farka gelince...
Şunu üzüntüyle belirtmek isterim ki Atatürk
Türkiyesi Milletler Cemiyeti'nde sadece kendi-
ni ilgilendiren sorunlarla değil, insanhğın tüm so-
runlanyla ilgilenmiştir.
Ikinci Dünya Savaşf ndan sonra Türkiye'nin,
BM'nin 46 kurucu üyesinden birisi olmasına kar-
şın örgüt içinde iziediği politikaya bakıldığı za-
man, çok taraflı diplomasiye ya da evrensel so-
runlara maalesef ve kanımca yanlış olan bir po-
litika sonucunda gereken önemi vermediğini gö-
rüyoruz. BM'de önde gelen bu sonınlann çözü-
münü arayan bir ülke olmak yerine Türkiye, da-
ha çok bu sorunlar karşısında alınabilecek olan
önlemlerin gözlemcisi ve seyircisi olarak davran-
dı. Politik sorunlan ayırsak bile BM, bugün in-
sanlığı etkileyen sosyal, kültürel, insan haklan,
çevre, sağlık, ekonomik sorunlarla ilgileniyor.
Bunlara baktığınızda Türkiye'nin de sorunlan
olduklannı görüyorsunuz. Türkiye'nin 25 yıl
içinde kendi başına, bu sorunlarla ilgili çözüm
getirecek önerinin tek başına savunucusu oldu-
ğunu pek görmedim, diyebilirim.
BM, bildiğiniz gibi birmeclis. Bu meclise ka-
rar tasanlan getiriliyor. Bu kuruluşun içinde de
çeşitli kuruluşlar var.
Atatürk Türkiyesi'nin Milletler Cemiyeti'nde
oynadığı rolle kıyaslanırsa büyük bir farklılık
görüldüğünü belirtmem gerekir. Öyle sanıyorum
ki bunun nedeni de şu:
Tüm geçmiş siyasi üderlerimiz çok taraflı
uluslararası ilişkilere gereken önemi vermemiş-
lerdir. İçinde bulunduğumuz bugünkü güçlükle-
rin kaynağında bunu aramamız gerektiği kanısın-
dayım.
Türkiye, bu sonınlann üzerine, hem tarihine,
hem de Atatürk Türkiyesi'nin başanlanna daya-
narak gitmiş olsaydı. bugün bu çeşit sorunlarla
karşı karşıya kalmazdık, diye düşünüyorum.
BM'nin her yıl Genel Kurulu, Güvenlik Kon-
seyi, Ekonomik Sosyal Konseyi (ECOSOC),
Kalkınma Programı (UNDP) toplanır. Genel Ku-
rul içinde altı komisyon vardır. Türkiye, yılda en
az lOtoplantının birinin başkanlığına seçilebilir.
Oysa Türkiye'nin, BM'ye 53 yıllık üyeliği için-
de bunu 10'la çarpsanız çıkan rakam belli olur.
Ben son 25 yılda BM'nin kurucu üyelerinden
biri olarak ne Genel Kurul başkanlığına, ne Gü-
venlik Konseyı'nin başkanlığına, ne de öbür or-
ganlann başkanlıklanna seçildiğini ya da aday-
lığını koyduğunu gördüm. Bunu da şu bakım-
dan eleştiriyorum: Türkiye büyük bir ülke. Ulus-
lararası insancıl sorunlara bundan sonra gereken
ilgiyi göstermesı, dış politikamızın esas unsur-
dariaga söz isteyerek Almanya, Arnavutluk,
Avoıstralya, Avusturya, Bulgaristan, Çekoslovak-
ya, Danimarka, Estonya, Finlandiya. Fransa.
Hollanda, Guatemala, Ingiltere. Iran. Îspanya,
Isveç, Isviçre, Italya, Japonya, Kolombiya, Kü-
ba, Litvanya, Macaristan, Panama, Polonya, Ro-
manya, Yeni Zelanda, Yugosla\"ya ve-Yunanistan
adına, Milletler Cemiyeti'ne katılması için genel
kurulun Türkiye'ye çağnda bulunmasıru öngö-
ren karar tasansını sundu.
Îspanya temsilcisi, Türkiye'nin Milletler Ce-
miyeti'ne katıtmasıyla örgürün daha güçlenece-
ğine inandıklannı. bu bakımdan konunun önce-
likle bu dönem gündeme alınmasını arzuladık-
lannı açıkladı. Milletler Cemiyeti arşivlerine
göre bunun ardından söz alan Yunanistan Dışiş-
leri Bakaru Mihalakopulos, Akdeniz'in üç genç
cumhuriyeti olan Türkiye, Yunanistan ve Ispan-
ya'nın Milletler Cemiyeti amaçlanna içten bağ-
lılıklannı ve bu yoldaki ortak hizmetlerini belirt-
ti. Mihalakopulos, eskiden dünyanın anlaşmaz-
lık ve kargaşalık merkezi olarak tanınan bu böl-
gesini, Türkiye'nin nasıl bir banş yuvası haline
getirdiğini de anlattı. Daha sonra söz alan çeşit-
li ülkelerin temsilcileri de Türkiye'nin örgüte ka-
tüımını destekleyince genel kurul Türkiye'nin
üyeliğe çağnlmasını oybirliğiyle kararlaştırdı ve
karann duyurulmasıyla örgüt genel sekreterini
göreviendirdi. Çağn Ankara'ya iletilip zamanın
Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüşrü Aras'ın kabul
mekrubu örgüte ulaştıktan sonra Türkiye, 1932
yılmda Milletler Cemiyeti'ne katıldı.
Burada dikkat çekici nokta. Milletler Cemiye-
ti'nin Atatürk Türkiyesi'ne verdiği önem ve onu
Özel olarak üyeliğe davet etmesidir. Ama ne ya-
zık ki o dönem "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilke-
sini benimseyen ve izleyen Türkiye, bugün bü-
tün komşulanyla kavgalı bir ülke durumunda.
• • • • Siz, BM 'de 2Syddır üst düzey görevler-
de bulunmuş bir diplomatstnız. Cumhuriyet'in
75. yıidönümünde Atatürk Türkiyesi'nin izledi-
ği dış politikayla bugün izlenen dış politikayı
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Daha önce belirttiğim hususlar nedeniyle
Atatürk Türkiyesi'nin Milletler Cemiyeti'nde
nasıl erkin bir politika izlediği ve bu etkin poli-
tika sonucunda da nereye geldiğini gördük.
Savaştan çıkmış Atatürk Türkiyesi'nin kom-
şulanyla nasıl dostça ilişkiler içine girdiğini bi-
liyoruz. Bugün komşulanmızla ilişkilerimize
baktığımız zaman ise ne durumda olduğumuzun
değerlendirmesini ben size bırakıyorum. Ne ya-
zık ki bugün, bir-ikisi dışında tüm komşulan-
tnızla ilişkilerimiz o kadar verimli sayılmaz, ka-
lanndan birisi olması gerekir.
Bakın, bu sorunlar bizim dışımızda, demek
doğru bir yaklaşım değil. Bu sorunlar Türki-
ye'nin sorunlan değil, bizden uzak, diye düşü-
nülüyorsa, bu yanlış. Küreselleşen dünyada,
komşunun bahçesinde olan her kötü şeyin ken-
di bahçemize de sıçradığını görüyoruz. Bu ba-
kımdan, bu sorurjann izleyicisi değil, çözümün-
de öncü olan bir Türkiye'yi görmek, 75. yıldö-
nümünü kutladığımız Cumhuriyetimizin onurlu
bir vatandaşı olarak dileğimdir.
• • • • Biraz önce, Türkiye'nin, Cumhuri-
yet'in kuruluş yülartnda, yurtta sulh cihanda
sulh, siyaseti izlediğini, ancak bugün bütün
komşulanyla kavgalı bir ülke durumunda oldu-
ğunu söylediniz. Sizce bu durumun nedeni ne-
dir?
-Bugün Türkiye'nin konumuna baktığımız za-
man, bir-ikisi dışında tüm komşulanyla engelle-
ri var. Yunanistan'la çeşitli sorunlanmız bulu-
nuyor. AB'ye aynı anda başvurduğumuz halde
Yunanistan tam üye oldu. Ama Türkiye AB üye-
lif ini bugüne kadar gerçekleştiremedı. Yunanis-
tan'ın Türkiye'nin üyeliğine karşı olumsuzbirrol
oynadığı herkes tarafından biliniyor. Oysa Bi-
rinci Dünya Savaşı sonunda çok ciddi savaştığı-
mız Yunanistan'la kısa bir süreçte çok dostça
ilişkiler kurulmuştu. Hatta Atatürk'le Venize-
los'un bir konfederasyon kurulması için görüş-
meler yaptıklan da söylenir. Daha önce de söy-
lediğim gibi Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne
girmesini öneren başlıca iki üye vardır. Bunlar
îspanya ve Yunanistan'dır. O zamanki Yunanis-
tan Dışişleri Bakanı Mihalakopulos, Türkiye'nin
üyeliğini Milletler Cemiyeti genel kuruluna gö-
türdü. Bunu da yinelemek istiyorum.
Gönül ister ki o gün yarattığımız dostça iliş-
kiler bugün de gerçekleşsin; komşumuz Yunanis-
tan, Milletler Cemiyeti'nde Türkiye için söyle-
digı sözleri bugün AB'de söylesin, aynı konum
oraya da getirilebiisin.
• • • • BM'nin İnsan Haklan Evrensel Bil-
dirgesi'nin kutlandığışugünlerde Türkiye'nin
insan haklan karnesini nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?
- Daha önce da söylediğim gibi Türkiye'nin
BM'de insanla ilgili sorunlara yeterince eğilme-
diği kanısındayım. Bunun bir örneğini ne yazık
ki insan haklannda da görüyoruz.
BM'nin kurulmasının başlıca amacı, 2. Dün-
ya Savaşf ndan çıkan ülkelerde demokratik sis-
temler gerçekleştirmek ve 2. Dünya Savaşf nda
faşistler ve Nazilerin insan haklan ihlallerine
karşı insan haklannm çok ciddi biçimde korun-
ması ve güvenceye alınmasıydı.
Nitekim BM'nin üçüncü genel kurulunda fn-
san Haklan Evrensel Bildirgesi kabul edildi.
BM'de insan haklannın uluslararası temeli böy-
lece atıldı. Bu, esas olarak üç belgeye dayanıyor.
• I M H Bu belgeler hangileri?
-Birincisi, sözünü ettiğim İnsan Haklan Evren-
sel Bildirgesi. Öbür ikisi ise on yıl müzakereden
sonra hayata geçen Insanın Siyasal ve Medeni
Haklan Antlaşması ile Insanın Ekonomik, Sosyal
ve Kültürel Haklan Antlaşması. Bu üç belge bu-
gün dünya yüzünde yürürlükte olan insan huku-
kunun temellerini ve sınırlannı çizmektedir. Tür-
kiye bildirgeyi öbür ülkeler gibi kabul etti. Ama i-
ki antlaşmayı bugüne kadar ne imzaladı, ne de
onayladı. Oysa 150'ye yakm ülke bu iki antlaşma-
nın imzalayıcısı ve onaylayıcısı. Bu ülkeleraçısın-
dan Türkiye, bunun parçası bir ülke olarak görül-
müyor. Bu antlaşmalan izleyen yıllarda da 60'a
yakın başka antlaşmalar imzalandı. Örneğin Ka-
dm Haklan, Çocuk Haklan, Mülteciler, Dış Ülke-
lerde Çal.ışan Yabancı Işçilerin Haklan, Irk Ayn-
mıyla Mücadele antlaşmalan gibi... Türkiye bun-
lann büyük bir bölümüne de taraf değil. Türki-
ye'nin bunu bilinçli mi, yoksa bilinçsiz mi yaptı-
ğını bilmiyorum. Bu konunun Türk kamuoyunda
tartışılması gerektiğine inanıyorum. Bu antlaş-
malann başındakı maddeler hep insanlara kendi
kaderlerini tayin hakkını (self-determinarion) ge-
tiriyor. Bizde ise insanın kendi kaderini tayin hak-
kının bu şekilde yorumlanması yanlış. tnsanın
kendi kaderini tayin hakkına sahip olması, birtop-
lumun yasadığı ülkeden kopması hakkına sahip ol-
duğu anlamına kesinlikle gelmez. AB'nin Türki-
ye'nin üyelik başvurusuna bunca yıldır sıcak bak-
mamasının nedeni, insan haklan hukuku konu-
sunda iyi bir izlenim vermemesindendir. Her şey-
den önce Türkiye'yi, uluslararası insan haklan hu-
kukunun bir parçası haline getirmek gerektiğini
düşünüyorum.
' Diyelim ki Türkiye insan haklannın
temelini oluşturan bu antlaşmalan imzaladı.
Sizce Türkiye bunlan uygulama aşamasında
nasıl davranır?
- Bir antlaşmayı kabul etmek, onu gereğince uy-
guladığınız anlamına gelmez. Bu bir kültür mese-
lesidir. Kanımca Türkiye'de bu kültür, başka ülke-
lere kıyasla çok daha gelişmiştir. Çünkü toprakla-
nmızın üzerinde 600 yıldan fazla bir süre 40'tan
fazla etnik grup bir arada yaşadı. Türk toplumu
hoşgörü üzerine kurulmuşfur. Cumhuriyet'i kurdu-
ğumuz dönemde de biz bunu başardık. Bence in-
san haklannın önemli bir parçası kadın haklan. Ya-
ni kadının erkekle siyasal, ekonomik, sosyal, kül-
türel açıdan eşitliği. Oysa Türkiye'de 48 yıllık çok
partili yaşamımızdanbugüne kadar kadınlara seçil-
me açısından verdiğimiz önemin matematiksel ve-
rilerine bakalım. Bugün 550 milletvekılinden sade-
ce 18'i kadın. Gönül ister ki bugün Türkiye'nin ge-
leceğini belirleyecek tüm siyasi partilerin başkan-
lan kadına saygı gösterip bir çıta koysun: hiç olmaz-
sa önümüzdeki seçimlerde adaylann yüzde 25 'i ka-
dınlardan seçilsin.
Kadmlanmız her alanda başarüı da bir
tek siyasette mi başansız?
İnsan haklannın tanımı geniş. Burada milli ge-
lir dağılımına bakalım. Bu konuda Türkiye ba-
şansız. msanın ekonomik haklannm başında mil-
li gelirden hakçayararlanmak geliyor. Türkiye'de
bugün her bebek 600 milyon lira borçla doğuyor.
Bugünkü enflasyon oranınabaktığınızda bu rnik-
tann gelecek yıl 1 milyar liraya çıkacağını gö-
rürsünüz. Biz çocukJanmızın geleceğinden çal-
dınyoruz. Biz kendi insanımıza saygılı olarak bu
hukukun bir parçası haline gelmeliyiz.
İLAN
TC
YUNAK KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1990/242 Esas
Mahkememizde görülmekte olan davacı Mustafa Güner vekili Av. Aydın Tazegül
ile davalılar Hazine, Odabaşı Köyü Muhtarlığı ve müdahil davalı Mehmet Ertürk
ile dahili davalılar Dudu Yıldınm ve arkadaşlan aleyhine açılan "Tesbitin Iptali ve
TesciT' davasına esas olmak üzere;
Dahili davalı Şevket Niyazi Dölcü'nün tüm aramalara rağmen tebligata yarar açık
adresi tespit edilemediğinden görevsızlik karan ve dahili dava dilekçesi tebliğ edi-
lememiştir. Bu nedenle dahili davalı Şevket Niyazi Dölcü'ye görevsizlik karan, da-
hili dava dilekçesi ve duruşma gününün kendisine ilanen tebligat yapılmasına karar
verilmiş olmakla; Dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere iş bu ilanın yayınlanma-
sından itibaren 7 gün sonra dahili davalı Şevket Niyazi Dölcü'ye tebliğ edilmiş sa-
yılacağı ve 08.01.1999 günü saat 09.10'da durusmaya gelmediği veya kendisini bir
vekil ile temsil ettirmediği takdirde davanm yokluğunda ve hüküm kurulacağı hu-
suslan ilanen tebliğ olunur. 23.11.1998.
Basm: 62278
DEVREK ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: ] 997/617
Davacı Devrek Çorak köyünden Hasan Kocaman ta-
rafindan davalı Devrek Karacaören köyünden Şaban ile
Fatma'dan olma 1953 doğumlu Durcan Kocaman aley-
hine açılan nafakanın ıptali davasının mahkememizde
yapılan açık yargılaması sırasında davalının tüm arama-
lara rağmen adresi tespit edilemediğinden dava dilekçe-
si kendisine tebliğ edılememeştir. Bu kez davalıya dava
dilekçesi ve duruşma gününün basın ilan yoluyla tebli-
ğine karar verilmiş olmakla; Davalının mahkememizde
yapılacak olan 15.12.1998 günü saat 9'da mahkememiz-
de hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil et-
tirmesı gerekmektedir, aksı takdirde yargılamanın yok-
luğunda yapılarak hüküm verileceği dava dilekçesi ve
duruşma günü tebliğı yerine kaim olmak üzere ilanen
duyurulur.
Basın: 52750
TC
GAZİANTEP ASLtYE 2. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DUYURU
Da\"acı Hasan Özdelı tarafından davalı Yusuf Bilal
Özdeli aleyhine mahkememize açılan Iştirak halinde-
ki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi davası-
nın yapılan yargılaması sonunda:
Mahkememizce 14.10.1998 ta/ihinde 1998/88
Esas, 1998/698 No. ile Gaziantep ili Şahinbey ilçesi
Kepenek Mahallesi 528 ada, 41 parsel no.lu olan ve
Hasan Özdeli ile Yusuf Özdeli adlanna kayıtlı taşın-
mazın iştirak halindeki mülkiyetinin müşterek mûl-
kiyete dönüştürülmesine karar verilmiştir.
Keyfiyet davalı Yusuf Bilal Özdeli'ye karar tebliği
yerine kaim olmak üzere duyurulur.
Basın: 54459
İLAN
T.C.
SÖKT ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1998/7 Müt.
Davacı Emin Yolbaş tarafından davalılar Omer Tekin
vs. aleyhlerine açılan tespite itiraz davasuıın Siirt Ka-
dastro Mahkemesi'nde yapılan yargılamalarında davacı
Emin Yolbaş'ın 9.12.1997 tarihli dilekçesi ile hâkimi
red talebinde bulunduğu, hâkimı red dilekçesinin dahi-
li davahlara tebliği netıcesinde dahili davalilardan Bed-
ri Kurt'un adresinin tespit edilemedığı ve gazete yolu ile
ilan edildıği anlaşılmakla;
Mahkememizce verilen 9.10.1998 tarih ve 1998/7
Müt. sayılı red karan, adresi belli olmayan dahili dava-
lilardan Sadık oğlu 1941 d.lu Bedri Kurt'a tebliğ yerine
geçmek üzere ilan olunur.
Basın: 50819