28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 1997 PAZAR PAZAR KONUGU Dışişleri Bakanlığı 'nın önemli ismi Inal Batu ile Yunanistan ve Kıbrıs üzerine söyleştik 'Yunanistan'ın açıklamaları samimi değil'Cenevre'de 9 nisan günü KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denktaş, BM'nin yeni Genel Sekreteri Kofi Annan'la bir görüşme yaptı. Her ne kadar bu bir "tanışma" görüşmesi olarak duyurulduysa da bu buluşmada, Kıbns'ta bir siyasi çözüm olasılıklannın araştınldığına da kesin gözüyle bakılıyor. Öte yandan Kıbns Rum Yönetimi'nin AB'ye tam üyeliği hâlâ gündemde. Her ne kadar Avrupa başkentlerinden bu konuda hoşnutsuz sesler yükselmeye başladıysa da konu kafalan kurcalamaya devam ediyor. Bu arada Türk-Yunan anlaşmazlığının nasıl bir çözüme bağlanabileceği sorusu her zamanki kadar kalm ve siyah harflerle önümüzde yazılı. Kıbns'ta ve Türkiye ile Yunanistan arasında bu statükolar daha ne kadar devam edebilir? Kıbns ve Yunanistan konulannda uzman sayılan Dışişleri Bakanhğı'mn Kıbns- Yunanistan Denizcilik, Havacılık ve Uluslararası Kuruluşlar Daire Başkanı Büyükelçi İnal Batu'yla bu bağlamda bir ufuk turu yaptık. ^ÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU ~~~~ KKTC Cumhurbaşkam Rauf Denk- taş ta BM Genel Sekreteri Kofi Annan arasın- da Cenevre 'deyapılan görüsmeden orta vadede Kıbns için nasü birgelisme çıkabilir? Bu, esas itibanyla birtanışma görüşmesidir. Ce- nevre'de meselelenn fazla özüne girildiğini san- mıyoruz. Annan, Cenevre'de Kıbns Rum Yöne- timi (K.RY) Başkanı Klerides'le de görüşmüştü. Annan böylece iki toplum lideri)le tanışmış ol- du. onlann siyasi bir çözüm hakkındaki görüş- lerini almış oldu. Daha da önemlisi, iki lider ara- sında yüz yüze görüşmelerin başlayıp başlaya- mayacağı teşhisini yapmaya çahşacak. ^ ^ • • 1 Her iki görüşmenin de Cenevre 'de ol- tnası sizce rastlantı mı? İki görüşmenin de Cenevre'de olması rastlan- tı. BM Genel Sekreteri zaten Cenevre'ye başka birtoplantı vesilesiyie gitmişti. Görüşme bu ne- denle Cenevre'de oldu. Bu görüşme Nevv York'ta da olabilirdi. ••••• Sizce Denktaş ve Klerides'in yüz yüze görüşmeleri olasüığı nedir? Böyle bir olasılık var tabii. Biz de zaten gö- rüşmelenn bir an önce başlamasına destek veri- yoruz. Rum tarafi 1994 Ekim ayında görüşme ma- sasını terk etmişti. Rumlann o zamanki hesabı görüşme yapılamamasının sorumluluğunu Kıb- ns Türk tarafi ve Türkiye'ye atarak Avrupa Bir- liği (AB) üyeliği müzakerelerine tek taraflı ola- rak. tüm Kıbns'\ temsil etmek suretiyle başlamak ve Kıbnslı Türklerle ıktidan paylaşmaksızın tek başlanna AB"ye gırmektı. Şimdı de yine görüşmelerin başlaması konu- sunda ayak sürüyorlar. Fakat Türkiye'nin ve Kıb- nslı Türklenn sabırlı çabalan sonunda bazı AB başkentlerinde sağduyu egemen olmaya başladı. Bu başkentlerde sıyasi bir çözüm olmadan Kıb- nslı Rumlan tek başlanna Kıbns Cujnhuriyeti un- vanıyla AB'ye almanın pek arzu edilir bir durum olmadığı, bunun çeşitli komplikasyonlar yarata- cağı gerçeği nıhayet anlaşılmaya başlandı. Böylece Rumlara Kıbns'ta bir siyasi çözüm- den önce AB'ye tam üyelik beklememeleri me- sajı hem A\Tupa başkentleri hem de Washing- ton'dan verilmeye başlandı. Bu sayededir ki şim- dı iki toplum arasında doğrudan görüşmelerin baş- laması içın olanaklar doğdu. Biz bu konuda ih- tiyatlı bir ıyımserlik içindeyiz. • H İ M Kıbns Rum tarafinın Avrupa Biriiği tam üyeliğine tek taraflı olarak kabul edilmesi- nin zor olacağınm Avrupa başkentleri ve Was- hington 'da telaffuz edümeye başlandığını söy- lediniz. Sizce bu eğilimde samimiler mi, yoksa bu bir manevra mı? Hayır. Avrupalılar. Türk-Yunan sorunlannın AB'ye taşınmış olmasının sıkıntısını her an ya- şıyorlar. Şimdi bir de Kıbns Rum üyeliğinın ya- ratacağı sorunlan herhalde idrak ediyorlardır. ••••i Peki, AB üyeleri, başlangıçta neden Kıbrıs Rum tarafinın tam üyelik başvunısunu kabul etti? Sanıyorum şu amaçla "Evet" dediler: Avrupa ülkelen. iki tarafın AB üyeliğine gir- mek ıçin adeta bir ıyiniyet yanşı içınde olacak- lannı sandılar. Ama sonuçta Rumlann göriişme masasını terk ettiklerini gördüler. Bu nedenle AB üyelerinde bır tutum değışikliği oldu ve çözüm- den önce üyehğin çok güç olacağı mesajlan gi- derek daha güçlü bır üslupla Rum tarafına venl- meye başlandı. Örneğin Almany a Dışişlen Bakanı Klaus Kin- kel,"Ben bakan oMuğum sürece Kıbns'ta bir çö- züm olmadan Kıbnsh Rumlar AB\ve giremez" diyerek çok açık bir mesaj verdi. Bu yolda me- sajlar, Londra. Pans ve Roma'dan da geldi. Bugün eğer doğrudan görüşmelerin başlama- sı için daha fazla bir iyimserlik içindeysek bunu AB üyelerinin bu tutumunaborçluyuz. Yoksa Kıb- nslı Rumlar, Kıbnslı Türklerin ne siyasi eşitli- ğine ınanıyorlar, ne iki bölgelilik kavramını iç- lenne sindirebilmişlerdir ne de Türkiye'nin ga- rantörlük sıfatırun devamını istemektedirler. Rum- lar görüşmelere çok isteksizce gidiyor. Bu çok açık. Aynca. Atina'dan da Kıbns'ta doğrudan görüş- melerin başlaması için hiçbir destek gelmediği- ni söylemek isterim. Atina. herkesin bıldiği gi- bi. Kıbns sorununun çözümsüz kalmasını Tür- kiye'nin AB ile ılişkılen yolunda önemli bir en- gel olarak görmektedır ve o engelin kalmasını is- temektedir. Ne yazık ki Yunanistan işin başından ben Kıbns sorununun çözümü için hiçbir yapı- cı tutum almarmştır. • • • M Yalnızson zamanlarda Yunanistan söy- lem değiştirmişe benziyor. Yunanlı diplomaüar tarafindan pek çok platformda, "Biz artık Kıb- ns kozunu Türk-Yunan iliskilerinde kullanma- yacağtz. Zaten kullanmamaya da başladık. AB platformunda aynı şeyiyaptyoruz, Gümrük bir- iiği sürecini de engeUemedik "sözleri telaffuz edi- liyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu tür iddıalann samimiyetine ınanmıyorum. Bir kere gümrük birliğini engellemediler, çünkü bunun karşılığında Kıbnslı Rumlarla AB arasın- da tam üyelik müzakerelerinin hükümetler arası konferanstan altı ay sonrabaşlayacağı tavızinı al- dılar. Ancak bu vaadi aldıktan sonra gümrük bir- liğini engellemediler. Ama şimdi gümrük birli- ğinin işlemesinı engelliyorlar. Mali protokolün önüne set çekıyorlar. Böylece gümrük birliğinin işleyişine engel oluyorlar. Türkiye'yle AB ara- İNAL BATU tstanbul, 1936doğumlu. Ankara Cmversiiesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 'nde yüksek öğrenimıni tamamladı. Dışişleri Bakanlığı 'na 1961 yılında girdi. Washington, Akra, Paris büyükelçiliklerinde dış görevlerde bulundu. Hasan Esat Işık 'ın Paris Büyükelçiligi sırasında Dublin Maslahatgüzarlığı 'nı kurdu. Londra Büyükelçiligi Müsteşarlıgı görevinde bulundukîan sonra Kıbrıs a büyükelçi olarak atandı. Daha sonra îslamabad Büvükelçiliği yaptı. I987'de Ankara ya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Müsteşar Yardımcısı olarak döndü. 1989-1993 arası Prag Büyükelçiligi yaptı. Bunun hetnen ardından New York'a BM Daimi Temsilciliği ne atandı. 1995 ten bu yana da bakanhğın Kıbrıs-Yunanistan Denizcilik, Havacılık ve Uluslararası Kuruluşlar Daire Başkanlığı görevini yürütüyor. Aynı zamanda Bakanhk Müsteşar Yardımcısı. Atina'dan olumlu bir yanıt gelmedi. Sayın Yıl- maz'ın o açıklamasından sonra Yunanistan'ın diyaloğa daha sıcak bakmasını, önce iki ülke ara- smda diyalog başlamastnı ve o diyalog sırasında hangı sorunlann hangi üçüncü taraf çözüm yol- lanna götürülebileceğinin de tartışılmasını bek- lerdik. Ama bu olmadı. Belki mütevazı bir baş- langıç Bükreş'te yapıldı, ama onun da arkası gel- medi. Bükreş sonrası Cenevre'deyanlış ha- tırlamıyorsam ilginç bir gelişme oltnuş ve diya- log tamamıyla kopmuştu. Bu olayı siz bizzatya- şamıştınız. Bunu anlatır mıstnız? O sırada Büyükelçi Gündüz Aktan'la ben Ce- nevre'de Yunanistan'ın eski Dışişleri Müsteşan AleksandrosFHonve yardımcısı Savahidis'le bu- luştuk. Bütün bır gün, rahat bir atmosferde ko- nuştuk. Hatta aynhrken Berlin'de buluşmak üze- re birbırimize veda ettik. Birkaç gün sonra da Türk Dışişlen Bakanı Prof. EmreGönensay'la Yunan Dışişlen Bakanı Theodoros Pangalos bır NATO toplantısı vesilesiyle Berlin'de olacaklardı. Biz- ler, o toplantı sırasında yapılacak Türk-Yunan Dışişleri Bakanlan görüşmesinin gündemini ha- zırlamak için Cenevre'de bulunuyorduk. Biz, Cenevre'den aynldık. Ama ertesi gün An- kara'ya Dışişleri Bakanlığı'na döndüğümüzde Yunanistan'ın Berlin toplantısını tektaraflı bir ka- rarla iptal ettiğini öğrenince çok şaşırdık. M B ^ B Duyduğum kadarıyla Yunan tarafi da Berlingörüşmelerini Türk tarafinın tekyanh ola- rak iptal ettiğini söylüyor.» Hayır, bu kesınlikle doğru değil. tki dışişleri bakanı arasında yapılması varsayılantoplantının iptal edildiği açıkiarnası Atina'dan geldi. • • ^ H KKTC Başbakan Yardımcısı ve Turizm Bakanı Serdar Denktaş 'la bir göriişmemizde bi- ze, KKTC'nin AB'ye tam üyelik olasüığı belirse bile bunun Türkiye'siz olamayacağım söylemiş- tL Siz buyaklaşımı nasü değeriendiriyorsunuz? Çok haklı bir görüş. Sayın Rauf Denktaş'ta da sında anlamlı bir diyalog kurulmasını önlüyor- lar. Bu beyanlarda hiçbir samimıyet yok. ^ • • H Peki, Yunanistan Dışişleri Bakanı Pan- galos'un, "Medeniyet farkı nedeniyle Türkiye AB ye üye olamaz" diyen Almanya Başbakanı Kohl 'ün sözlerine, u Türkiye Avrupa 'nın birpar- çasıdır" sözleriyle karşı çıkmasım nasıl karşı- ladınız? Pangalos, Türkiye'ye bazıjestler yaptı. Türki- ye'nın Avrupa uygarlığının bir parçası olduğu- nu, Türkıye'sız bir Avrupa'nın düşünülemeye- ceğini söyledi. Biz bu beyanlan memnunlukla kay- dettik. Ancak, Türk-Yunan ilişkilerine dikkatli bir gözle bakanlar. konuyu yakından izleyen gözlem- cıler. "Pangalos Türkiye'nin AB üyeliğine, Avru- pa'yla bütürüeşmesine karşı çıkmryor gibi görü- nüyor. Ama temel Yunan pozisyordarında hiçbir değişiklik yoktur. Yunan vetolan de\am etmek- tedir. Yunanistan diyaloğu reddetme\i sürdürü- yor" dıyorlar. Biz de bu görüşleri hiç de yabana atmıyoruz. • • ^ H O zaman Yunanistan neden bu açıkla- malarda bulunuyor? Çünkü, Türkiye'nin Avrupa'dan tamamıyla dışlanması da Yunanistan'ın işine gelmemekte- dir. Yani. Türkiye-AB ilişkileri bağlamında bu- günkü durumun devamı Yunanistan için idealdir. Böylece hem Türkiye'nin AB'yle bütünleşmesi engellenmiş oluyor. Türkiye tamamıyla Avrupa'dan koparsa Yu- nanistan'ın Türkiye'ye karşı kullanacağı çok önemli bir koz elinden gitmiş olacak. Daha açık konuşayım, AB üyeliği meselesi Yunanistan'ın elınde Türkiye'ye bir şantaj kozudur. lkincisi, Yunanistan, "Türkiye Avrupauygar- hğının dışındadır" iddialanndan da bıraz huzur- suzluk duymaktadır. Çünkü bunun hemen arka- sından, "Ortodokslar da Avrupa uygarlığının dı- şındadır" gibi bir sürecin başlamasından endişe etmektedir.Üçüncüsü, dikkat edilirse. Pangalos, bu açıklamalan yaptığı dönemde hem Washing- ton'a bir ziyaret yapıyordu hem de bunun arka- sından Hıristiyan Demokratlar Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çok kesin bir tavır koymuşlardı. Pangalos, "Nasıl olsa başkalan Türkiye'yi Avru- pa'dan uzaktutuyor. Biz bu şekildeTürtdye'ye bir jest \apıyor gibi gözükebiliriz" hesabına da gir- miş olabilir. Tekrar ediyorum. Biz ilke olarak Pangalos'un bu ifadelerini olumlu karşıladık. Ama dikkatli gözlemcıler benim sıraladığım bu üç unsuru hiç de gözden kaçırmadılar. • ^ • H Kardak kayalıklan kriâ patlak verip yaüştıktan hemen sonra o dönem başbakan olan Mesut Yılmaz, "Tahkim için Lahey Adalet Di- vanı 'na gidebiliriz " demiştL Neden şimdiye ka- dar bu yolda bir adım atılmadı? Hayır. Sayın Yılmaz öyle söylemedi, "Düşü- nebiKriz" dedi, üstelik sadece Tahkim"i de te- laffuz etmedi. Yılmaz, 24 mart tarihli çağnsm- da. "Türkiye'yle Yunanistan arasmdakisorunla- nn çözümü için ideal yöntcm dhalogtur. Biz bu sorunlann üçüncü taraflann çözümüne de götü- rülmesine karşı değiliz. Yunanlılarla bunlan da görüşebiliriz" dedi. Bu üçüncü çözüm yollan ara- sında uzlaştırma, hakemlik, Uluslararası Adalet Divanı gibi çeşitli yöntemler vardır. Sayın Yılmaz, bunlann tümünü kapsayan bir beyanda bulunmuştur. Ne yazık ki, o dönemde aynı düşünce egemendir. Kıbnslı Türklenn, Kıb- nslı Rumlann, Türkiye'nin, Yunanistan'ın ve tn- giltere'nin bu konuda ne düşündüğünden tama- mıyla bağımsız olarak bugün de yürürlükte olan uluslararası antlaşmalar Kıbnslı Rumlann AB'ye tek başlanna giremeyeceklerini çok açık biçım- de ortaya koymaktadır.Geçmişe giderek baka- lım. 1923'te, Lozan'da.DoğuAkdenızveEge'de, Trakya'da Türkiye'yle Yunanistan arasında bir den- ge kurulmuştur. Bunun önemli bir boyutu da Kıb- ns'tır. Aynı denge anlayışı 1960'ta Londra ve Zürih antlaşmalannın imzası sırasında da egemen- di. Bunlan imzalayan devlet adamlan. devlet adamı olarak hareket etmişlerdir ve bu Lozan dengesini korumuşlardır. Budengenin çeşitli bo- yutlan vardır. Bunlardan birisi de bu antlaşma- İarda çok açıkça ıfade edilen şu hükümdür: "Kıb- ns Cumhuriyeti, iki garantörler, Türkiye ve Yiı- nanistan'm üye olmadıklan biriiklere giremez." Başka bir madde de şöyle: "Kıbrıs Cumhuri- yeti, Türkiye ve Yunanistan'a en fazla müsaade- ye mazfaar devlet muamelesi uygulayacakür." Zabıtlarabakıyorsunuz dönemin Türkiye ve Yu- nanistan Dışişleri Bakanlan Fatin Rüştü Zor- lu'yla E\angelos Averof tam bir ittifak içındeler. Kıbnslı Rumlar ve Yunanistan askeri entegras- yonlannı ortak savunma doktriniyle kurdular. Türkiye'nin üye olmadığı, Yunanistan'la Kıbns- lı Rumlann üye olacağı bir Avrupa Birliği, Yu- nanistan'ın Rumlarla siyasi ve ekonomik enteg- rasyonunu da sağlaması anlamına gelecektir. Tür- kiye ise bunun dışında kalacaktır. Yani Yunanis- tan. sırf Türkiye AB'ye üye olmadığı için Kıb- ns'ta çok avantajlı bir konuma geçecektir ve bu denge Yunanistan lehine gözle görülür biçimde bozulacaktır. 1960 yılında o antlaşmalan imza- layan devlet adamlan böyle ihtimallerin gerçek- leşmemesi için Kıbns'ın tek başına garantör ül- kelerin üye olmadıklan biriiklere giremeyecek- leri koşulunu çok açık biçimde o antlaşmalara koy- muşlardır. ^•^•B Uluslararası antiaşmalarve deviederhu- kukunun sürekliliği olması gerekmez mi? Bu- gün neden o antlaşmalarm koşullarıntn tam tersine yorumlar yapûıyor? Bu antlaşmalann halen geçerli olduğunu hiç kimse tartışmıyor. Ama bu gerçekler bazılannın işine gelmiyor. ^ İ H M İ 1974'te Türkiye, Londra ve Zürih ant- laşmalanndan kaynaklanan garantör ülke hak- ktyla Kıbns 'a çıkarma yaptıktan sonra bugün uluslararası kuruluşlar sanki bu antlaşmalarm koşullan yokmuş gibi mi davranıyorlar? Çok yanlış. Türkiye'nin yine aynı uluslarara- sı antlaşmalardan kaynaklanan bir hakkını kul- lanarak Kıbns'a müdahalede bulunduğunu her- kesin kabul etmesi lazım. Türkiye, bu hakkı tek taraflı kullanmadan ön- ce öbür garantör devletlere, garanti antlaşmasın- da öngörüldüğü gibi birlıkte hareket etme tekli- fınde bulunmuş, ancak bu reddedildikten sonra yine garanti antlaşmasında bulunan tek taraflı müdahale hakkını kullanmıştır. Yani, 1960'ta. Kıbns'ın Türkiye ve Yunanis- tan'ın üye olmadıklan biriiklere girmesi yasak- lanmıştır. 1974"te Türkiye yasal müdahale hak- kını kullanmıştır. Bu müdahale 1960 antlaşma- lannın yürürlükte oldugu gerçeğini ortadan kal- dırmamıştır. Demek kı bugün de KıbnsH Rum- lann AB'ye tek taraflı olarak girme haklan yok- tur. AB'nin Kıbnslı Rumlarla tam üyelik müza- kerelerine başlama vaatlen de uluslararası huku- ka aykındır ve yanlıştır. Bu, Kıbns sonınunun çö- zümüne katkıda bulunmamıştır. Sırf bu vaat yuzünden, Kıbns'ta çözüm yo- lunda üç yıl kaybedılmıştır. Görüşmemizin ba- şmda da söylediğim gibi bu üç yıl boyunca Kıb- ns'ta hiçbir diyalog olmamıştır. Kıbnslı Rumlar, Türklerle iktidan paylaşma kavramını hiçbir za- man içlerine sindiremediklen için tek taraflı ola- rak AB'ye girmek onlarda bir tutku halindedir. Bu gerçekleştiği takdirde Yunanistan'la Kıb- nslı Rumlar arasında asken entegrasyondan son- ra siyasi ve ekonomik entegrasyon da tamamlan- mış olacaktır. Dolayısıyla artık ENOSİS de ge- çerli ve yararlı bir formül olmaktan çıkacaktır. Çünkü AB'de iki Helen cumhunyeti olacaktır ki bu, Türkiye'ye karşı AB'de çifte veto anlamına gelir. Bu da, Yunanistan \ e Kıbnslı Rumlann bir numarah stratejik hedefidir. Sizce Türkiye KKTC'ye karşı yüküm- Uilükleriniyeterinceyerinegetirdimi? Geçen ocak ayında Türkiye'yle KKTC arasında 250 milyon dolarhk bir maliprotokol imzalandt Ama bu- nun ödemesi KKTC'ye hâlâ başlatümadu.. Tabii bu paranın bir defada ödenmesi gibi bir koşul yok. Tabii ödemede bazı gecikmeler oldu. KKTC Başbakanı Deniş Eroğlu'na, son Türki- ye ziyareti sırasında en üst düzeyde para akımı- nın çok kısa zamanda başlayacağı vaat edildi. Bunun bugünlerde gönderilmesini bekliyoruz. Gecikme oldu, ama bu gecikme telafi edilecek- tir. Sizce Yunanistan ve Türkiye arasmda- ki sorunlan çözebilecek nitelikli teknik kadro- lar her iki ülkenin dışişleri bakanhklarmda var mı? Ben ancak kendi bakanlığım ıçin konuşabili- rim. Bizim bakanlıgımızda Yunanıstan'la sorun- lan çözmekte gerçekten samimi, istekli \e bu konularda genış deneyim sahibi arkadaşlanm vardır. Bütün dışişleri kadrolan Türkiye ile Yu- nanistan arasındaki sorunlann diyalog yoluyla ve gerekirse bunlardan bazılannın üçüncü taraf çö- züm yollanna da başvTirularak çözülmesini sa- mimi olarak istemektedirler.Yunanistan Dışişle- ri Bakanhğı'nda bireysel olarak böyle düşünen- ler olabilir. Ama Yunanistan Dışişleri Bakanlığı kurum olarak diyaloğun başlaölması ve banşa yak- laşılması için henüz bir ağırhk koymamıştır. ••••• Kardak krizinin atlatılmasmdan he- men sonra bizim taraftan Gavdos Adacığı soru- nu ortaya atüdv Bu nereden çıktı? Gavdos 'un Türkiye'yle ne ilgisi olabilir? BATU - Gavdos, bazı kriterlere gÖTe aidiyeti tartışmalı bir adacıktır. Yunanistan kasıtlı olarak bu adacığı bir NATO tatbikatına dahıl etmeye te- şebbüs etmiştir. Bu kötü niyetli bir girişimdir. Neden? Çünkü, bu adacık eğer Yunanistan'a aitse o za- man da silahsızlandınlmış statüye girmesi gerek- lidir. O zaman da o adacıkta kesinlikle bir aske- ri tatbıkat yapılamaz. Eğer Yunanistan'a ait de- ğilse o adacıkta yine asken tatbıkat yapılamaz. Çünkü aidiyeti tartışmalı bır kara parçasıdır. Ya- ni, bu kötü niyetli bir gınşimdi. NATO'da görev- li bir subayımız buna haklı olarak tepki göster- di. Hadise bundan ibarettır. İSTANBUL GÜMRÜKLERİ BAŞMÜDÜRLÜĞÜ'NDEN tLANENTEBLİGAT Mehmet Soy (Ali ve Aliye oğlu/1954 doğumlu Kaysen ıli Yeşilhisar ılçesi, Başköy kö- >ü hane: 84 sayfa no: 35 no: 011/03 nüfusuna kayıtlı olup, halen Nevşehir ılı. Orgüp il- çesı. Pazar Meydanı Kıraathanesı'nde çalışır. Kaçakçılık suçundann sanık Mehmet Soy hakkında lstanbul 1. AğırCezaMahkemesi'nmE: 1991/331 k: 1992/89 sayılı, 04.03.1992 tanhlı kesınleşmiş karan gereğı mahkûm olduğu 15.845.865.- TL ağır para cezasına aıt ödeme emn tüm aramalara rağmen adlı geçene teblıg ettirilememıştir. llanen teblığ olunur. Basın: 17095 SIVAS1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996/1136-1312 Davacı Tedaş Genel Müdürlüğü tarafindan mahkememızde açılan cebri tescil davası- nın yapılan yargılaması sonunda; Sıvas. Kadıburhanettın Mahallesı, parsel 192'de kayıtlı taşınmaz üzerinde 1400 m2"lık daımi irtifak hakkı tesisıne karar venlmıştir. Adresı tespıtedılemeyen davalılar Sıddıka, Zekiye, Arife, Ahmet. Zehra, Mahmut, Tah- sin'e karar tebliğı yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 15032 YOZGAT KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN 1996-22 Esas 1997/20 Karar Davacı Ahmet Halıcı tarafindan davalı Hacı Halıcı aleyhine açılan tespıtın ıptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda: Davacının davasının kabulüne, dava konusu Yozgat ilı merkez Topçu Köyü Taşlıyer mevkiinde kaın 111 ada 107 parsel no'lu taşınmazm tespitınin iptahne. dava ko- nusu bu parselın davacı Ibrahim oğlu Ahmet Halıcı adı- na tapuya tesciline, yapılan yargılama giderlerinin. dava- cı üzennde bırakılmasına karar verilmiştir. Davalı Hacı Halıcı mirasçılan olan Servinaz Halıcı, Ay- şe Halıcı. Salih Halıcı. Veli Halıcı. Adem Halıcı ve Ha- tıce Hahcı'nın bütün aramalara rağmen adreslen tespit edilemedığinden ilanen teblığ edilmesıne karar venlmış olup. karar tebliğ tarihinden itibaren süresi ıçensinde temyız edilmediğı takdirde karann kesinleşeceği ilanen duyurulur. 2.4.1997 Basın: 15177 İLANT.C KIRKLARELİ SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Davacılar Rasim Gamsız. Semiha Özbay. Semra Ok- taylar, Mürüvet Oktay, Yılmaz Oktay, Kenan Gamsız, Yıldız Gamsız (Atak) vekılleri Av. Cahıt Çağlayan tara- findan davalılar Zûhre Gamsız (Ateş), Fatma Gamsız (Vardarlı), Rahım Gamsız, Elfıda Gamsız (Kösecik) ale>- hıne açılan ortaklığın giderilmesi davasının yapılan du- ruşmasında venlen ara karan gereğince; Davacı vekılı tarafindan dahili dava edilen Murat Gam- sız (Marrı) ve Bahriye Gamsız adına duruşma gününün ve dav& dilekçesmin tebliği içınçıkanlan teblıgatın tanın- madığından iade edildiği, tüm aramalara rağmen adresı tespit edilemediğınden ilanen tebliğıne kararverilmiş. ol- makla, dahili davalılann bızzat veya kendilerinı bır ve- kille temsil ettirmelen ile duruşmanın atılı bulunduğu 28.5.1997 günü saat 00.90'da mahkemede hazır bulun- malan kendilerine ilanen tebliğ olunur. Basın: 15176 LÜLEBURGAZ ASLÎ\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1996495 Davacı Mehmet Celal Zaim vekili tarafindan dava- lı Suetla tlieva Zaim aleyhine açılan boşanma davası- nın yapılan açık duruşması sırasında verilen ara kara- n uyannca, Lüleburgaz ilçesi Dere Mahallesi Cami Sokak no: 5'te Kerem Apt. k: l'de Hicn Tufan yanında kalan Mitkova kızı 1972 doğumlu Suetla llieva Zaim adına çıkanlan tebligat yapılamadan ıade edilmiş, C. Savcı- lığı kanalı ile yapılan adres tahkikinde adresi tespit edi- lemediğinden davalının Lüleburgaz Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda 11/6/1997 günü saat 09.00'da yapılacak duruşmasına bizzat gelmesi ya da kendisini bir vekille temsil ettirmesi, gelmediği tak- dirde HUMK'nin 213. maddesi uyannca yokluğunda dunışmanın yürütülüp karar verileceği hususu daveti- ye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 31/3/1997 Basın: 14772
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle