27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3ŞJBAT 1997PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mıaşfarkları jfenîyor (Gmhuriyet Bürosu) - Entklı Sandığ-Tndan aylık ala- memur ernekli, dul ve yeinlennin. 1 Ocak 19?"dekı katsau artandan doğanaylık faıkan, bugün <ien itibaren ayı'L aldıkJan Zıraat Baıtası şubele-nnden ödnmeye başl.anacak. Edrilen bilgiye göre Emeklı Sandığı'ndan maij alan ve birinci gruba girîi emekli dul ve yetnlere bir ayiık, ikinci gaba girenlere ıki aylık, üçLrcü gaıba girenlere de üç avlık fark ödenecek. Topİam 1 milyon 99 bin 822 emekli. dul ve yetıme 13 ıilyorı47.6 Tnilyar liralık aylık fark ödemesi yapılacak. Çilter yine hastane denetledi • MARMARİS (Cumhuriyet) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çıller, bütûn hastanelenn özelleştirileceğini. genel sağlık sigortasının da yıl sonuna kadar pi lot olarak uygulamaya gireceğini bildirdi. Dün. Marmans Ahu Hetman Hastanesi ile Marmaris Devlet Hastanesi'nı gezen Çiller, özellikle turizm yörelerinde sağlık hizmetlerine ağırlık verdiklenni anlatarak "Genel sağlık sigortası ıle sigortasız olan 22 milyon insanımızın sigortası sağlanacak. Uygulama 80 vilayete yayılacak" dedi. Karayoluyla hacca izin yok • ANKARA (AJVKA) - Dıyanetten sorumlu Devlet Bakanı N'evzat Ercan. REFAHYOL koalisyonunda knze neden olan karayoluyla hac konusunda taviz vermiyor. CHPAydın Milletvekıli Fatih Atay'ın soru .pnergesini yanıtlayan Etcaa,A99Q yılına kadar karayolundan da havayolundan da hacca gidildiğini, ancak 1990 yılında patlak veren Körfez Savaşı ve karayolu güzergâhında bulunan ülkelerden geçişlerde can ve mal güvenliğinin bulunmayışı nedenıyle Hac Komis>onu'nun hac seferlerinin sadece hava yoluyla yapılmasına karar verdığını belirttı. Demirel'in ocak ayı çalışmaları • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ocak ayı faaliyetlennde iç gelişmeler ile Kıbns konusuna ağırlık verdi. Demirel, TBMM Başkanı Mustafa Kalemli ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral lsmail Hakkı Karadayı ile üçer kez, Başbakan Necmettin Erbakan ile de bir kez görüştü. Ocak ayında 2 kez îstanbul'a giden Cumhurbaşkanı, 1310 kilometre yol kat etti. Demirei, aynı ay içinde 3 yabancı büyükelçiyi kabul ederken, Estonya Parlamento Başkanı Toomas Savi ile de bir araya geldi. DYP'de rejim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Koalisyonun büyük ortağı RP'nin, rejım karşıtı girişimleri hükümetin DYP kanadında çatlak yaratırken, DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan. "Hükümet uyum içinde, RP ile DYP birbirine düşmeyecek" dedi. Gölhan. yeni hükümet modelleri üzerinde yapılan tartışmalan eleştirdi. 54. hükümetin uyum içinde çalıştığını, bu başandan rahatsız olan çevrelerin devirme senaryolan ürettiğini öne süren Gölhan, "Hükümetin gündeminde olmayan konularla DYP ve RP'yi karşı karşi)a getirme taktiklen uvgulanıyor. Bu oyuna gelrneyelim" dedi. Gölhan, ortada yeni bir hükümet modeli bulunmadığını söyledi. Yıldınm Aktuna, RP'nin koalisyon protokolüne uymayacak girişimler başlattığını söyledi 6 Refah dini kuDanıyor'ADANA (AA) - Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna, RP'nin, koalis- yon protokolüne uymayacak giri- şimler başlattığını vurgulayarak "RP'liler şunu çok hi bilsinler ki koalisyon protokolünde yer alan Atatürk ilke ve inkılaplanndan as- la taviz veriJemez" dedi. RP'nin koalisyon protokolüne uymayan girişimlerinın başmda, "Tak^inı ve Çankaya'ya cami ya- pılması" konusunun geldığini kaydeden Aktuna, •'Cami konu- sundaki diretmeleri, ideolojik ta- vırlar olarak görüyonım" dıyerek şunlan söyledi: "Biz, koalisyon protokolünde, 'Atatürk ilke ve inkılaplanna bağ- lı kalınacak. en ufak bır zedelen- me olmayacak" demişiz. Onlar da 'pekiyi' demişler. Şimdi, türban ve başörtüsünün gündeme getiril- mesi, 'Taksim'e cami yapacaği2' denilmcsi ve bunun tepkisi sürer- ken, tehdit edercesine, 'Çanka- ya'ya da camj yapacağız" demek. İevkalade yanlıştır. Bunu yapa- •Atatürk ilke ve inkılaplanndan asla taviz verilemeyeceğini söyleyen Aktuna, "RP. dini malzeme yapıyor ve ideolojik tavırlannı sürdürmekte direniyor" dedi. Aktuna türban, Taksim ve Çankaya'ya cami gibi ısrarlarda, DYP grup karan alınırsa kendisini bağlamayacağını söyledi. mazlar. çünkü yapürmayız. Bun- lar, Türkiye'deki laik düzeni zede- lemeye yönelik girişimlerdir. Ca- mivi ideolojik amaçlı bir araç ola- rak görmemek lazım. Camıleri, vatandaşlann ibadeti için gerekti kutsal yerler olarak görmek la- znn." Taksım'e cami yapılması- nın bir çok nedenle uygun olma- dığını anlatan Aktuna. sözlerini şöyle sürdürdü: "RP'liler 'Istanbul'u fethettık. Şimdi esas fethimiz Taksim'e ca- mi ile olacaktır' diyorlar. Türkiye eğer. 1453'ten bu yana İstanbul'u Türkleştirememişse, yazıklar ol- sun bize. Taksim'de, İstanbul'a sa- hip olduğumuzu gösteren bir şey var. Orada Atatürk'ün heykeli var. Atatürk'ün heykeli. bu göre\i ya- pıyor. Başka bir şeye gerek yok." Üniversıteler ve devlet daırele- nnde türban serbestisi ıle ilgili tar- tışmalann "laik dfizeni zedeieme- ye yönelik güişimler" olduğunu vurgulayan Aktuna. "Bu çalışma. mevcut hukuk düzenine aykın ola- rak, dini inanç \e dini kurallaruı devlet daireierine uygulanmak is- tenmesidir" dıye konuştu. Türban konusunun D V P TBMM Gru- bu'nda tartışılmadığını. bu konu- daki açıklamalannın, tamamen kendi düşüncelennı yansıttığını vurgulayan Sağlık Bakanı Aktu- na, türban konusunda da cami ko- nusunda da grup karan alınırsa kendini bağlamayacağını belirte- rek şunlan söyledi: " Drvelim ki herkes benim dü- şündüğümün tersini düşündü ve bu konuda grup karan alîndı. Hiç- bir şey, Atatürk ilke ve inkılapla- nndan daha önemli olamaz. Üç gün daha fazia bakanlık yapaca- ğım diye, bu ülkeye zarar >erme- ye hakkun yok. Ülke için böylesi- ne hassas konularda grup karan- na uymam. Atatürk ilke ve inkı- laplanndan taviz v«rmektense, ge- rekirse bakan da siyasetçi de ol- mam. Ama, buna gerek kalmaya- cağuıa inanıyorum. Çünkü, DYP içinde benim gibi düşünen birçok insan var." Bazı basın organlannda. "DYP'nin ünhwsitelerde türban serbesüiğini kabul ettiği, devlet da- ireleriiçinde'şimdilikkalsın' şek- linde görüş birugine vanldığı'' ız- lenimi verilmeye çalışıldığına işa- ret eden Aktuna. bunu "bir oyun" olarak değerlendirdi. Aktuna. söz- lerini şöyle sürdürdü: "Üniversitede okuyan bir öğ- rencL tıp fakültesi ya da sağlık mesiek yüksekokulu öğrencisi, ög- rencilik siiresi içinde üniversite ve eğitim hastanelerinde pratik ya- pacaktır. O zaman. bizim hasta- nelerimizde basörtülü bir sürü in- san olacaktır. Bu dunımda başör- rüsü. iiniversiteler kanalıyla devlet kurumlanna da girecektir. Üni- versitelerimiz,devlet dairelerimiz, hukuk kuraüanna göre düzenlen- miştir. dini inanca ve dini kuralla- ra göre değil. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmıştır. Hiçbirgüç, bunu bir araya getiremez. Dini i- nanç ve kurallan hastanelere en- jekte etmemiz mümkün değildir. Özel bir hastane, bütün hemşireve doktorian basörtülü seçebilir, bu- na bir diyeceğimiz yok. Ama, dev- let kunımlannda buna asla müsa- ade etmoiz." Can Yücel şalteri indirdi "Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karanlık" kampanyası. usta şair Can Yücel'in, saatlerin 21.00'i gösterdiği sırada şalteri indirmesivle start aldı. Şubat ayı boyunca sürecek kampanyaya destek verenler önceld akşam Leman Kültür Merkezi'nde buluştu. Birçok politikacı. sanatçı. yazar ve gazetecinin btılunduğu topluluk. şalteri n indirilmesiy le kararan ortamda "Sürekli aydınlık" diye haykırdı. \e bütün türkiye'nin bu cümleyi bir a> bo> unca dile getirmesini istedi. Kazadan sonra bazı polhikacılann "demeçlerinin" yeraldığı 'Susurluk klibi' ise büvük o alki| topladı. (FotoğraftÖZKAN GCVEN) Erbakan dinci gericiliğe karşı yükselen tepkinin faturasını basına kesti 4 Camiye karşı çıkanlar fosiF ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Nec- mettin Erbakan, köktcn- dinci girişimlerin hükü- mette yarattığı çatlak ve tır- manan kamuoyu rahatsız- lığının faturasını basına kesti. "Hükümettekriz,ge- veze basınuı uvdurması" diyen Erbakan. Taksim ve Çankaya'ya ideolojik amaçlı cami projelerine karşı çıkanlan, "fosil ve hasta" olarak nitelendirdi. Erbakan. "Aydınhk Türld- ye için bir dakika karanlık" kampanyasına, "Allah kalplerine aydınlık versin" sözleriyle tepki gösterdi. Başbakan Erbakan. RP MKYK toplantısından ön- ce yaptığı açıklamada, yine basını suçladı. RP'nin bazı girişimleri nedeniyle DYP'li bazı bakanlann ra- hatsızlıkJannı yansıtan ba- sını "gevezelikİe" suçla>'an Erbakan, gazetelerde yazı- lan hiçbir şeye inanılma- ması gerektiğini savundu. Kamu kunımlannda türban serbestisi öngören tasanyı bazı DYP'li bakanlann im- zalamayacaklan yolundaki haberlerle ilgili olarak, "Hükümette her şey yeri geldiğinde görüşülür, anı geldiğinde imzalanır. Öyle imza>a açmak. kapamak diye bir şey ounaz" değer- lendirmesini yapan Erba- kan, gazetecilerin aynı ko- nudaki sorulan üzerine. "Bunlann hepsi geveze ba- sının uydurmalan. Bana k- raatçı Türkiye'den sorun. Geveze basına fîgüranlık yapûrmayın" dedi. Erbakan, Taksim ve Çankaya'ya cami yaptınl- ması girişimlerinin yarattı- ğı tartışmalann anımsatıl- ması üzerine. şunlan söyle- di: "Bu da geveze basının Anayasa Mahkemesi daha önce iptal etmişti Türban olayı büyüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hû- kümetın RP kanadınca gündeme getirilen yönetmelik değişikliğinin, imzaya açılan şekliyle, vaat edildiği gibi "ûniversitele- re türban serbestisi" getirmediği belirtil- di. Yönetmelik değişikliğinde dayanak yapılan Yükseköğretim Kanunu'nun ge- çici 17. maddesi. üniversitelerde "yürûr- lükteki kanuntora aykm olmamak" kay- dıyla kılık kıyafet serbestisi getiriyor. Anayasa Mahkemesi. daha önceki iptal kararlannda yükseköğretimde türban kul- lanımının anayasaya aykm olduğuna hük- metmişti. Başbakan Bülend l lusu'nun imzasmı taşıyan 1982 tarihli Kılık Kıyafet Yönet- meJiği'nde değişiklik öngören kararname, RP'li bakanlar Liitfü Esengün, SacttGün- bey. Necati Çelik ile Şevket Kazan tara- findan imzalandı. DYP'li bakanlara he- nüz karamamenin gitmediği öğrenildi. Sağlık Bakanı Yıkhnm Aktuna. kararna- meyi imzalamayacağını yinelerken DYP'li Ayfer Yıfanaz ile Işılay Sa^^m'ın da bu yöndeki tavnnı koruduğu belirtil- di. Anayasa Mahkemesi. Turgut Özal'm başbakanlığı döneminde Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan ve üniversitelere tür- ban serbestisi getiren yasa değişikliğini iptal ederken anayasanın 2 ve 24. madde- lerine atıfta bulunarak "Yasalar dine da- yanamazvebağtanamaz.Yasalar,ilkeleri- ni dinden d e p yaşamdan ve hukuktan al- mazlarsa hukuk devleti nitcliği zedelenir. Ulusal devlette, her din için ayn yasai dü- zenleme olamaz" hükmünü kaydetmişti. işi Halkın dini gereksinim- lerine hizmet etmek de bi- zim görevimizdir. Burada garipsenecek sey bazı kim- selerin -ki bunlar çok şükür fosil olmuştur- viizde 99'u Müslüman olan ülkemizin herhangi bir yerine cami vapılmasını olay haline ge- tirmesidir. Bu davranış bir hastahkür. Allah'tan kendi- lerine ramazan avmda acil şifalar dilivorum." Erbakan, "Aydınhk için bir dakika karanlık" kam- panyasına ilişkin görüşleri- nin sorulması üzerine, "Çok çocukça. Harhalde yapacak başka işleri kahna- dı. bunlarla uğraşıyoriar. Allah kalplerine aydınlık versin" dedi. Erbakan, açıklamasında. hükümet icraatına da deği- nerek Şeker Bayramı'ndan sonra büyük bir atılım baş- latacaklannı söv ledi. Erba- kan, "Hızh tren projemiz, atom santrallanmız, diğer enerji santrallarunız, ser- best bölgeler art arda ger- cekleştirifccektir" diye ko- nuştu. ANAP 'Refah gerilimi arttınyor 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP, hükümet ortağı RP'nin dini konulan kavga nedeni yaptığını, bunun ülkede siyasal ve sosyal gerginliğin tırmanmasına yol açtığını bildirdi. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler, hükümetin bu haliyle devam etmemesi gerektiğini belirterek, "Çözüm, me\cut hükümeti yıkan iradenin içinde elbette mevcut olacaktır" dedi. Ortak deklarasyon ANAP'ın önceki gün yapılan il başkanlan, milletvekilleri, merkez karar ve yürütme kurulu üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantısının ardmdan hazırlanan ortak deklarasyon. genel başkan yardımcısı Mehmet Keçeciler tarafından açıklandı. Deklarasyonda. kötü yönetim sonucunda içeride büyük sorunlarla karşılaşıldığı, dışanda da itibar kaybına uğranıldıgına dikkat çekildi. Çok sayıda yurttaşın bu hükümetin icraatından tedırgin olduğu, ülkenin geleceğinden kaygı duyduğu vurgulanan deklarasyonda şu görüşler dile getirildi: "Bugüne kadar REFAITV'OL hükümetinin vapoğı tek başanh icraat kuruJuş amacına uygun olarak yolsuzluklann ve rezaleüerin üzerinin örtülmesidir. Susurluk kazası sonrasmda ortaya çıkan gerçekler, ülkemizde hukuk devleti ilkesinin büyük bir yara aldığını göstermiştir. İktidar partilerinin Meclis'teki denetim yollannı ükaması, büyük bir denetim krizine neden olmuştur. Ülkemizi çağdaş dünyadan koparacak girişimlere engel olunmalıdır." POIİTİKA GUNLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA RP, Kafa TutuyonL Galiba bizim anlı ve şanlı medyamız 'kış uyku- su'ndan yavas yavaş uyanıyor... Üç yıl önce Istanbul'un varoşlannda iran, Pakistan, Cezayir'den gelen 7frıa/ma//'şeriatçılarcamilerde 'şe- riatprovası' yaparken bu gelişmeleri görmezlikten ge- len Istanbul'un eski Valıs/ Hayri Kozakçıoğlu ile Em- niyet Müdürü Necdet Menzir, dönemin İçişleri Baka- nı Nahit Menteşe, şımdilerde Türkiye'nin baçkenti Ankara'nın Sincan ilçesindeki 'şeriat sesleri'nı acaba duyuyoriar mı? Uç yıl önce istanbul'un varoşlannda kol gezen Vf- halmalı şenatçı1arşimdi 'yehı malı' işbirlikçilenyle bir- likte başkent Ankara'nın bir ılçesinde gövde gösterisi yapıyorlar... Mescid-i Aksa posterinın önüne kuaılan kürsüde Sincan'ın RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız, ardın- dan iran Büyükelçisı Bagheri konuşuyor... Diyor ki: "Gençlenmiz heryerde ayaktalar ve ınşallah Allah'ın cezasını ergeç Amenka'yla, Israil'le hergün anlaşma imzalayanlara verecekler..." Eh geç de olsa bizim medyamız uyanıyor, kimi ANAP'lı ve DYP'li milletvekillen gibi... Ama iş işten artık geçiyor ve şeriatın ayak sesleri gi- derek duyulmaya başlanıyor... Biz bugünlere 24 saat içinde gelmedik. Biz Harran Üniversitesi'nde Suudi Prens Muhammed Faisal Al Suud'a fahri doktora verenieri gördük. Biz aynı üniver- sitede tarikat üyesı Abdulkadir Badıllı ve Halil Gö- nenç'in baş tacı edildiğine tanık olduk... Kuran kurslanndaki öğrencilenn ettikleri yemini bir- kaç kez yazdık yıllar önce. Unutanlar için bir kez da- ha yazalım istersenız. işte 13-14 yaşındakı çocuklann yemini: "Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Tür- kiye, dinsiz, laık bir devlet haline gelmiştır. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliğı ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yı bır din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğıme, Kemal Paşa zamanında çıka- nlan dinsiz kanunlann tatbıkıni önleyeceğime, kısa za- manda ümmet esasına dayanan şeriat devletinin ku- rulması için devlet idaresınde söz sahıbi olacak mev- kilere gelmek için çalışacağıma, dinım, Allahım ve bü- tün mukaddesatım üzerine yemın ederim." • • • 1993 yılı Ocak ayında Turkiye'de 2 bin 674 vakıf, 104 bin 850 demek vardı. O tanhte vakıflann yüzde 24'ü eğitim, yüzde 22'si din eğitimi veriyordu. 1997 yılında vakıf sayısı 3 bin 200'e ulaşmıştır. Eği- tim veren vakıf sayısı ise yüzde 32'ye, din eğitimi ve- ren vakıf sayısı ise yüzde 26'ya çıkmıştır... 1990 yılında Turkiye'de cami sayısı 66 bin 674'tü. 1997 yılında ise cami sayısı 71 bin oldu. Şu anda Tur- kiye'de 5 bin cami, inşaat halinde. 1990 yılında 5 bin 446 olan Kuran kursu sayısı ise 1997 yılında 7 bin 200 olmuştur. Bugün sadece istan- bul'un Sultanbeyli ılçesinde Kuran kursuna giden öğ- renci sayısı 3 bindir. Türkiye bugünlere 24 saat içinde gelmedi. Şenat- çı vakıflar birden büyümedi... Kurban derileri şenatçı vakıflann en büyük parasal kaynağı olmadı mı? Trilyonlar Suudi kökenli banka- lara yatırılmadı mı? ANAP ve DYP'liler kurban derisi toplayan tarikat şeyhlerinı desteklemedi mi? Saman- yolu TV ve Zaman gazetesi bu işin oncülüğünü yap- madı mı? Askeri liselerde, polis kolejlerinde şenatçı örgutlenme yapan şeyhler. şıhlar, kimi gazeteler ve si- yası partilerce korunup kollanmadı mı? Bakın Mılli Gençlık Vakfı üç yıl önce nasıl bir açıkla- ma yapmıştı Afyon'da: "Değerli kardeşimiz; memleketimızde yıllardırçeşit- li bahanelerle inanan insanlann inançlanna baskı ya- pıldığı halde ış menfaate gelince durum değişmekte- dir. Örneğin; laiklik ılkesı bahanesiyle dınin devlet iş- lerine kanşmaması gerektıği vurgulanır. Bu maske al- tındanamazkılan, imam-hatıbe giden, tesettürlü me- mur, doktor ve öğrencılere baskı yapılırken Kurban Bayramı geldiğinde laiklik ılkesı tamamen değişmek- tedir. işte bu oyunla siz değerli insanlann inançlan sö- mürûlerek şampanyalara peşkeş çekilmektedir. Söz- gelimı; Kızılay'ın yurt çapında mevcut olan yaz kamp- lannda adeta siz inanan insanlann inançlanyla alay edercesine kız-erkek bir arada kamp yapılmakta, içki içilmektedir." • • • Sincan'ın RP'li Belediye Başkanı BekirYıldız'ın, Hiz- bullah ve Hamas liderlerinin posterleri arasında yap- tığı konuşma sizleri niçin rahatsız ediyor? Adamlar bıldiklen yolda adım adım yürüyoriar. Ar- tık onlar kendilerini durduracak gücün olmadığına ina- nryorlar... Gün onlann, istediklerini yapacaklar elbet... Ama, üç-dört yıl önce 'Şenat gelıyor' diye uyanda bulunanlara 'çağdışı' diyen kimi meslektaşlanmızın, son bir aydır 'ortaçağın karanlığı 'ndan söz etmeleri- ne, "Bu ne rezalet" diye başlık atmalanna akıl erdire- miyorum... Belli ki muhteremler kış uykusundan yeni uyanmış- lar... Ancak RP, oyunu, kuralına göre oynuyor. Kendi 'mü- cahit tabanı 'nı olası bir erken seçıme hazıriıyor. RP, tek basına iktidara gelme seferberlıği başlatıyor... Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri. hepimiz gibi Türki- ye'yı ortaçağın karanlığına göturecek olan şenatçı güç- lerden rahatsız. Nasıl aydınlar, ışçıler, memuriar rahat- sızsa cumhuriyet ılkelerine sahip askerier de tedir- gin... İşte bu noktada RP iplen geriyor vetümtopluma ka- fa tutuyor. Bunu korkmadan yapıyor üstelik. Çünkü örgutlenme tamamlanma aşamasında. Düğmeye bastıklan an özlediklen şeriat düzeni gelecek... O günler de uzak değil! Artık uyanın!.. Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin (â planet.com.tr - Bugün ne yazmalı? Bu bizim meslekte sıkça so- rulan bir sorudur. Bugüne dek de işe yarar bir yanıt geldiğini anımsamıyorum. Denilen, önerilen yazılsa en başta "Aaa, şunu yazsana ayol" diyenler okumayacak. "Şöyle bir göz attım valla" diyecekler. Bu deneyimler demetinden çıkan sonuç: Önerileni yazma! Bu yargının tersi ne? "Artık yazma" denileni yaz. Inadına. Bu da sıkça gelir başa. Ga- zete koridorundan eş dost sohbetine, yolda rastlanan ta- nıdıktan telefon eden okuyu- cuya kadar... Uyarırlar: - Susurluk konusu baydı. Yazma artık... ••• Uyardılar: - Artık yazma. Şu, 'Sürekli aydınlık için, bir dakika karan- lık' muhabbeti stktt artık. Anla- înadına Bir Yazı dık, şubat boyunca her gün şey yapacağız... Eee... Yani saat 21.00'de ışıklan kapata- cağız. Anladık. Ama yeter ar- tık. Yazma, kimse okumaz... Hımmmm... Demek bugün de "Sürekli aydınlık için, bir dakika karan- lık" yazılacak. inadına... Ama neyin inadı? "Yurttaş olmak bu kadar ko- lay, bu kadar tehlikesiz, bu ka- dar azçabayla mümkün değil" vurgusunu yineleme inadı... Hayır, hayır eylemi küçüm- seyen filan yok. Yakın döne- min en anlamlı, yaratıcı, sevim- li sivil itaatsizlik eylemlerinden biriydi. Medyadaki namuslu kalemlerin. namuslu program- cıların içten ve inatçı çabalarıy- la ülke çapında bir eylem oldu. Önceki gece düğmeye basan- ların sayısına ilişkin istatistik verilerin ciddi bir anlamı yok. Zaten ortada böyle bir istatis- tik yerı de yok. Önemli olan, üstüne ölü top- rağı serpilmiş Turkiye'de, Su- surluk karanlığına karşı çıkan- lar silkindiler. "Bir eylem" yap- tılar ve yaptıkları eylem, önce bu ülke insanlarında yıpran- mış, silikleşmiş özgüven duy- guşunu geri getirdi. Önceki gece, son ayların sloganları ya seslendirildi, ya bilinçlerde yinelendı: "Sus- ma!.. Sustukça sıra sana gele- cek!" ya da "Sen değilsen kim? Şimdi değilse ne za- man?" ya da "Onlar pisletti. Biz süpüreceğiz" ya da "Kam- yondan sonra hiçbir şey eski- sigibi olmayacak" gibi... Önceki gece ışıklan kapat- tık... Eylem bitti mi? Tersine: Yeni başladı!.. ifade, tutanak ormanında yolunu yitirmişe benzeyen, yo- lunu yitirdiği için de hâlâ çete arayan Meclis Soruşturma Ko- misyonu, ensesinde soluğu- muzu duymadığı anda sade suya tirit bir raporla işi bağla- mak isteyecektir. ••• Bu kötü niyetli bir önyargı değil. Çünkü sade suya tirit ol- mayan bir rapor, üç beş tetik- çinin, birkaç mafya uğursuzu- nun, birkaç polis şefinin adla- rını sıralamaktan öte bir içerik taşımak zorunda. Suyun başı- nı ve subaşlannı tutan politika bezirgânlanna uzanmayan, onlann maskesini indirmeyen her rapor sade suyla tirit ola- cak. Susurluk'la Güneydo- ğu'daki kirli savaşın bağını ge- çiştirecek, gırtlağa kadar suça bulaşmış korucubaşlarını, aşi- ret reislerini sanık iskemlesine oturtmayacak her rapor olup bitenin üstünü örtmek anlamı- na gelecek. Eylem yeni başlıyor. Önceki gün ışıklarını bir dakika karar- tanlar aslında yurttaşlık sınavı- na kayıt yaptırdılar. Sınav yeni başlıyor. "lyipeki anladık da ne yapa- cağız" diye soranlara bence tek yanıt var: - Siz ne yapılmasını öneri- yorsunuz ve nasıl? Sınavdan kaytaranlar bu ka- ranlıkta yaşamayı baştan ka- bullenmiş demektir. Sınavda çakarsak karanlığa yenildik demektir. O yüzden işte, bu inadına yazı... ÇAĞDAŞ YAYINLARI NADİR NADİ BEN ATATÜRKÇÜ DEĞİLİM ATHllKÇl j DEĞİLtM 7 13. < BASI 350.000 TL Çağ Pazariama A.Ş tes< Saikımsogut Sok
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle