Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orban Erinç 9
Genel Yayın Koordınatoru Hikmet
Çetinka\a# Yaznşierı Müdürlerı
Ibrahim Yıldız (Sorumlu),Dinç Tavanç
• Haber Merkezı Müduni Hakan Kara
• Gorsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • İstıhbarat:
CengizYüdınm 0 fCültür: Handan Şeoköken
• Spor Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler:
Sami Karaören 9 Düzeltnıc Abdullah Yazıcı
9 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın KunıJu İlhan Selçuk (Başkanl
Ortıan Erinç, Oktav Kurtböke,
Hikmet (, rtinkaya. Şükran Soner,
Erçun Balcu Dir»; Tayanç. tbrahim
Yddız, Orhan Bursalı. Mustafa
Balbav, Hakan K»r».
Ankara Temsılcısı Mustafa Balba\ 0 Haber Mudürii Doğan
Akın Atatüık Bulvan No 125. Kat:4. Bakanlıklar-Ankara
Tel: 4N5020 (7 hat), Faks 4195027 • Izmır Temsılcısı.
Serdar Kınk, H Zı>aBlv 1352 S 23 Tel. 4411220. Faks
441911 •" • Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd.
119 S No:l Kat:l.Tel 363 12 11. Faks 363 12 15
Müessese Müdürû: Erol Erkut 9
Koordınatör Ahmet Korulsan 0
Muhasebe Bülent Yener 0 Idare
Hüseyin Gürer 0 tşletme Önder
Çelik 0 Bılgı-lşlem Nail tnal 0
Bılgısayar Sıstem Mürûvet ÇUer
MEDYA C: 9 Yönetım Kunılu
Ba^kanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran • Koordmatör Rcha
Işıtman 0 Genel Müdur Yaıdımcısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
5139580-5138460-61,Faks 5138463
)a}imla>a[i \eBasan: *î enı Gün Haber Aiansı Basm \e Yayıncıhk A Ş
TjAocağıCad 3941 Cagaloglu 34334 isfPK. 246 Isumbul Tel (0 212) 512 05 05 |2O hall Faks <0 212ı 513 85 95
3ŞLBAT1997 Imsak: 5.38 Güneş: 7.06 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.05 Akşam: 17.30 Yatsı: 18.53
Teniste Hingis
egemenliği
• Spor Servisi - 950 bin
dolar ödüllü Pan Pasıfik
Bayanlar Tenıs Turnuvası'nı
2 numaralı seri başı
Isviçreli raket Martina
Hingis kazandı.
Japonya'nın başkenti
Tokyo'da sona eren
turnuvada Alman raket
Anke Huber'ı 2-1 yenerek
fınale çıkan 16 yaşındaki
genç tenisçi, finaldebir
diger Alman Steffi Graf'la
karşı karşıya geldi. Ancak 1
numaralı sen başı Graf'ın
maçtan çekılmesi üzerine
Hingis şampiyonluk
kupasıoı kucakladı. Graf'ın
ani sakatlığı büyük üzüntü
yaratırken, Hingis.
profesyonel tenisçilik
kariyerine Avustralya Açık
Tenis Turnuvası
şampiyonluğundan sonra
bır yenisini daha eklemiş
oldu.
Üniversitede
laiklik gipişimi
• ANKARA (ANKA)-
Öğretim Üyeleri Derneği,
Ankara Üniversitesi'nde
(AÜ) bir bölüme, ilk özerk
üniversite yasasmı
hazırlayan, AÜ ve ÎTÜ'nün
kuruluşuna büyük
katkılarda bulunan eski
milh' eğitim bakanlanndan
Hasan Ali Yücel'in adının
verilmesini istedi.
Hükümetin türban ve YÖK
yasa tasansı ile
üniversitelere yönelik
başlattığı girişimlere karşı
AİTnün tepki geliştirmesini
öneren dernek üyeleri,
"Ankara Üniversitesi, laik
Türkiye Cumhuriyeti'nin
ilk üniversitesi olarak gerici
gelişmelere karşı
sorumluluğunu yerine
getirmeli, diğer
üniversitelere de öncülük
etmelidir" dediler.
Caine'in kitabı
best-seller
• NEVV YORK(AA)- Film
yıldızı Michael Caine'in
yazdığı kitap, Amerika'da
en çok satan kitaplar
listesine girdi. Kitapta yer
alan notlardan birine göre,
Amerika'nm ilk başkanı
George Washington,
günümüzde yaşasaydı
uyuşturucu yetıştirmekten
başı derde girebilecekti.
Washıngton'un. evinin arka
bahçesinde manjuana
yetiştirdığinın belırtildiği
kitapta. Türkiye'de sinema
ve televizyon fılmlerinde
artistlenn "gerçek anlamda
öpüşmelerine izin
verilmediği" ıddiası dayer
aldı.
Deyekuşlanmız
çogalıyor
• ANTALYA (AA) - Tanm
ve Köyişlen Bakanlığı'nın
devekuşu yetiştiriciliğini
özendirici yöndeki
ginşımlennden sonra,
Antalyah üretici Mustafa
Kaya tarafından
Manavgat'ta başlatılan
devekuşu yetıştınciliğine
ilgi giderek artıyor.
Antalyah ışadamı Mustafa
Kaya'nın, Manavgat
yakınlannda kurdugu
devekuşu çiftliğini gören
yeni girişimciler. 2-3 çift •
hayvanla devekuşu
yetiştincıliğine başlıyorlar.
Bulaşıcı
hastalıklar
• ANKARA (AA) - Dünya
Sağhk Örgütü (WH0) 20-
30 yıl önce yok edildiği
düşünülen ancak tekrar
ortaya çıkan bulaşıcı
hastalıklan. 7 Nisan Dünya
Sağhk Günü'nde ele alacak.
Şimdiye kadar bulaşıcı
hastalıklar konusunda
gösterilen başannın "sahte
bir güvenhk" duygusu
yarattığını vurgulayan
V\ HO Genel Müdürü Dr.
Hıroshi Nakajima. son
yıllarda sıtma, tüberküloz,
meningococcal menenjit,
dıfteri. kolera gib;
hastalıklann dünyanın
belirlı \erlerinde tekrar
tehlıkeli hale geldığini
söyledı.
Osmanlı'daki 'Batılılaşmanm' simgesi olan Topçu Kışlası, Refah Parti'lilerin dayanağı oldu
Takshn'e cami için Hakıyye
9
projeler
OKTAY EKİNCİ
Her bına, elbetteki önce inşa edile-
ceği arsanın konumuna ve büyüklüğü-
ne göre programlanır. lmar durumu
"serbest" olsa bile. arsanın eni, boyu,
bulunduğu yerin özelliklen ve binanın
kullanım amacı, projeye belli bir çer-
çeve çizer.
Mimarinin bu genel kuralı, Taksim
camisi projesinde de işliyor. Yaklaşık
20 yıl, tarihi Taksim makseminin biti-
şiğindeki 2500 metrekarelik dar bir
alanda "küçük bir çarşüı cami" özle-
mi olarak yasal engellen aşmayı bek-
leyen proje, şimdi birdenbire en az "30
ya da 40 bin metrekarelik" arsa olana-
ğına doğru "harak" yapıyor. Yaklaşık
90 bin metrekarelik alana yayılan Tak-
sim Gezisi'nin seçilmesiyle ortaya çı-
kan bu olağanüstü imar fırsatı, denebi-
lir ki insanlan büyüleyecek "•görkem-
li proje hayalleriyle" savunuluyor. Ör-
neğin Akh gazetesı yazan ve medya-
nın hoşgörü sultanı Âbdurrahman Di-
lipak. engin bilgi birikımine bu kez
• Taksim Gezisi'ne yapı yasağı getiren imar ve koruma
yasalannı aşabilmek için, şimdi de eski Topçu Kışlası'nm
içindeki 'kışla camisini' anımsayan Refahlılar, projeyi çekici
kılmak amacıyla da 'mimari hayaller' kurmaya başladılar...
"mimarhğr da ekleyerek bakın köşe- bır bina yapmanın imar ve koruma hu-
kukuna göre "mümkün olmadığmr
ka\ rayanlar ise yeni arayışlara yöneli-
yorlar. Bu arayışlann son büyük bulu-
şu ise 1930'lara kadar aynı yerde ka-
lıntılan bulunan Taksim Topçu Kışla-
SL Taksim Meydanı'na mutlaka bir ca-
mi dikip sanki bu kent ve bu ülke şim-
di •"düşmanelindevmiş,r
'gıbi tstanbul'u
bu projeyle yeniden "fethedecekleri-
ni" ilan edenler. bugüne dek hiç akıl-
lanna gelmeyen bir "tarih hizjnetine"
aday oluyorlar.
19. yüzyıl başında yapılan ve ünlü 31
Mart (1909) olaylannda "tahrip edfl-
dikten*7
sonra yıllarca harabe şeklinde
kalan Topçu Kışlası'nı "yenideninşaet-
sınde neler yazıyor.
"Mesela bu anrt camide mutiaka bir
fetih eserieri miizesi. bir fctih eserleri kü-
tüphanesi (_.), okuma ve sergi salonu.
bir seminer salonu, bir aşevi ve bir şifa-
hane bulunmah..."
Dihpak, bu muhteşem "külHyenin"
odağında yer alacak caminin "estetiğT
konusunda da mimarhk kültürünü şöy-
le sergiliyor:
"Minare bir lâle gibi dizayn edilebi-
lir. Lâlenin tepesinden aşağıya sular
akabilir ve tepedeki bir lazer projektö-
rüileherakşarn.sabah.vatsıezanlann-
da ezan gökvüzünde lâfiz şeklinde ya-
zuabilir.J' (Âkit - 29/Ocak'1997).
Taksim Gezisi'nin sağladığı büyük
"arsa" olanağı kimilerini işte böylesi
hayallere götürürken. "İstanbul'un bu
park alanmda" cami ya da herhangi
meyî* önermek, hiç kuşkusuz "bu kış-
lanın camisinide şimdiTaksimcamisT
olarak gerçekleştirmek için... Oysa eğer
bu dinci çevreler îstanbul 'daki "son dö-
M f i (mmcofart ı
^ s t n e r ile Cönt |
itn^ıod (kûçök *
tğraf). golfsahasmd
buluştu. Califijnıûrdaki
ülan akîörfer, HkiH
nvte tamaoifcMiılar.
Çevre Bakanı Tokar, Sulak Alanlar Günü'nde söz verdi
'Manyas daha etkin korunacak'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Çevre Bakanı Ziyaettin Tokar.
Manyas ve Burdur göllerinde daha
etkin konıma için uluslararası sulak
alan (RAMSAR) sınırlannm
yeniden belirleneceğini bildirdı.
Tokar, tzmir Kuş Cenneti'nin
sorunlannı çözmek için çalışma
başlatıldığını belirtti.
Çevre Bakanı Tokar, "Düroa Sulak
Alanlar Giinü" nedeniyle
düzenlediği basın toplantısında. 2
Şubat 1971 'de tran'ın Ramsar
kentinde Uluslararası Sulak Alanlar
Sözleşmesi'nin imzaya açıldığını.
Türkıye'nin de 1994"te sözleşmeye
taraf olduğunu anımsattı.
Bataklıklar ve venmsiz alanlar
olarak nıtelendirilen sulak alanlann,
sıtma hastalığının önlenmesi ve
tanmsal arazi elde edilmesı için
kurutulduğunu kaydeden
Tokar, Türkiye'nin yaklaşık 1
milyon hektarlık sulak alanıyla. bu
alanda Avrupa ve Ortadogu'nun en
zengin ülkelerinden biri olduğunu
söyledi.
Tokar. "Ulusal Sulak Alan
Stratejisi" ve "Ulusal Sulak Alan
Komitesi" oluşturulması için
başlatılan çalışmalann bu yıl
tamamlanaca&ını belirterek şöyle
konuştu: "1997'de RAMSAR
sözleşmesi listesine dahil edilen
alanlarımızdan Manyas ve Burdur
göllerinde daha etkin koruma
sağlamak için RAMSAR sınırlan
yeniden belirlenecektir. Yaz
aylannda kuraklık tehlikesivie karşı
karşı>a kalan uluslararası sulak
alanlardan biri olan İzmir Kuş
Cenneti'nin sorunlannı çözmek
üzere koordinasyonu bakanhğınuzın
vaptığı ilgili kurumlarla çauşmalar
başjatümıştır."
Mutsuzluk, hastalığa
davetiye çıkanyor
e-posta : tan (c vol. com. tr
Çeviri Servisi - ABD'de
yapılan yeni bir araştırma
mutsuz evliliklerin ve başa-
nsız iş hayatının hastalıkla-
ra zemin hazırladığını orta-
ya çıkardı.
ABD'nin Pittsburg ken-
tinde, Carnegie Mellon Üni-
versitesi'nde gerçekleştin-
len araştırmada, 276 gönül-
lü, soğuk algınlığına yol açan
birvirüsemaruzbırakıldı. 5
gün boyunca hastalığa ya-
kalanıp yakalanmadıkları
kontrol edilen deneklerin aı-
le ve ış yaşamlan hakkında
bilgi toplandı.
Araştırmanın sonucunda
gerek iş, gerekse ev yaşan-
tılannda uzun süreli sorun-
lar yaşayan kişilerin bünye-
lerinın zayıfladığı. hastalık-
lara açık hale geldikleri gö-
rüldü.
İşte yaşanan geçıci bir so-
run vey a ev de kopan kısa sü-
reli bir firtınanın önemli ol-
madığını ortaya çıkaran araş-
tırmacılar, uzun süreli anlaş-
mazlıklann daha tehlikeli
sonuçlar doğurduğuna dik-
kat çekiyor. Bu araştırma-
dan elde edilen sonuçlar, da-
ha önce lngiltere'de yapılan
benzer bir araştırmanın so-
nuçlannı doğrular nitelikte.
Iki çalışma da stresin yoğun-
laşması durumunda hasta-
lanma riskinin arttığını gös-
teriyor.
Carnegie Mellon araştır-
ması aynca yalnızlığın da
stres kadar tehlikeli olduğu-
nu ortaya çıkardı. Evde, iş-
yerinde veya üyesi olduğu
kuruluşlarda ancak birkaç
kişiyle ilişki kurabilen in-
sanlann. 6 veya daha fazla ki-
şiyle iletışım kuran kişılere
oranla daha fazla hastalan-
ma riski taşıdıklan kaydedi-
liyor.
nem Osmanlı kışlalanna" böylesine
gönülden bağlı olsalardı, aynı yapıla-
nn en görkemlilerinden biri olarak hâ-
lâ ayakta duran Rami Kışlası, Refahlı
bir belediyenin acımasız darbeleriyle
karşılaşmazdı.
Rami Kışlası'nı Eyüp Belediye-
si'nden haraç karşıhğında aldıklan iş-
galiye ruhsatlanyla tahrip ve işgal eden-
ler, yaklaşık iki yıldır "tarihi esere za-
rarMerdflderiiçm''yargılaruyorlar. RP'li
belediye yöneticileri de tarihi kışlanın
duvarlanaı yıkan ve eklemeler yapan
kuru gıda toptancılanna izin verdikle-
ri ve göz yumduklan için bu sorgula-
mada "sanık" konumundalar.
Kaldı ki hem Rami hem de Taksim
Kışlası, bugün yine Refahçılann şiddet-
le karşı olduklan "Osmanlı'daki Baü-
ulaşma hareketinin" ilk resmı bınalan
olarak, Yeniçeri Ocağı'nın yerine geti-
rilen Batılı anlayıştaki düzenli ordu
alaylan için inşa edilmişlerdi. Hatta.
III. Selim döneminde Kapıkulu asker-
lerinin topçu sınıfi için yapılan Taksim
Kışlası da tarihe "31 Martirtkaı" ola-
rak da geçen 1909"daki kanlı "gerici
ayaklanmalann" sonucunda yıkılmış-
tı... Şimdi. son günlerdekı tartışmalar-
da "Taksim'de zaten Kışla Camisi var-
dı" diye söylenen, işte bu eski kışlanın
diğer tüm Osmanlı kışlalannda da bu-
lunan kendi orta avlusu içindeki cami-
sinden başka bir şey değildi. Aynı iç av-
lu, askerlerin kışlayı terk etmelerinden
sonra da 1920'lerde "Taksim Stadyu-
mu" olarak düzenlenmişti...
Bütün bunlar gösteriyor kı Taksim'e
cami yapmayı lstanbul'un fethi olarak
ılan edenler, bu projeyi gerçekleştıre-
bilmek için tarihe karşı da "çifte stan-
dartiı" bir davTanış içine girmekten çe-
kinmiyorlar. Ne var ki Taksim Kışla-
sı'nı şimdi "çok seviyor" olsalar bile
'cumhuriyet'in çağdaş uygarlığı savu-
nan imar ve koruma yasalan, kentin
20. yüzyıl kimliğiyle bütünleşmiş bir
yeşil alanın ve meydanın bu tür "talay-
yeprojeleri>1e''ezilmesine izin verme-
yecektir...
Elbette, yasalar, hukuk ve laik cum-
huriyetin çağdaş ilkelerinden ödün ve-
rilmezse...
Türkiye genelinde 71 bin cami var
38 ilde camiler
okul sayısmı geçti
• Başbakan Necmettin Erbakan, Taksim ve Çankaya'da
cami yapılacağını, Türkiye'nin her yerinin Ayasofya gibi
camilerle donatılacağını belirtirken son yıllarda cami sayısı,
ödenek yetersizliği nedeniyle 70-80 kişilik sınıflarda eğitim
verilmeİc zorunda kalınan okullan geride bıraktı.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - REFAHYOL
hükümetinin RP kanadı, Taksim
ve Çankaya'ya "ideokıjik mesaj
içeren'" ibadethane vaatleriyle
tartışma başlatırken son yıllarda
cami sayısı, ödenek yetersizliği
nedeniyle 70-80 kişilik sınıflarda
eğitim verilmek zorunda kalınan
okullan geride bıraktı. Ülke
genelinde 68 bin 690 okul
bulunurken cami sayısı 71 bine
ulaştı. Diyanet Işleri Başkanlığı
ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın
1995 yılı verilerine göre cami
sayısı. okul sayısını geride bıraktı.
Türkiye'de ilkokul, ortaokul ve
liseler baz alındığında 68 bin
690 okul bulunurken cami
sayısı7l bine ulaştı.
Diyanet Işleri Başkanlığı'nın,
2000 yılına kadar 5 bin cami daha
yapılarak sayının 76 bine
çıkanlmasını hedeflediği
belirtildi. 68 bin 690 okulda
yaklaşık 12 milyon öğrenci 80-90
kişilik sınıflarda ögrenim
görmeye çalışırken Milli Eğitim
Bakanlığı, ödenek yetersizliği
nedeniyle yıllardır sınıf
mevcutlannı 40'a indiremedi.
Sınıf mevcutlannın ilk aşamada
50'ye düşürülmesi için 30 bin ek
derslik ve 23 trilyon lira, 40'a
indirilmesi için de 45 bin ek
derslık ve 50 trilyon lira
gerekiyor. Başkanlık ve Milli
Eğitim Bakanlığı verilerine göre
38 ilde cami sayısı okulu geçiyor.
Bu illerdeki cami ve okul sayılan
şöyle: Afyon (955-885). Ankara
(2 bin 383-2 bin 315), Antalya
(1604-1411), Arrvin (620-51*0).
Aydın (990-969). Bahkesir (1495-
1415), BUecik (374-335), Bitlis
(602-543). Bolu( 1695-1246).
Burdur (460-428), Bursa(1377-
1311). Çankın (816-581),
Çorum (1173-1058), Deoizli
(1035-935), Diyarbakır(1354-
1326). Giresun (1130-937),
Gûmüşhane (474-402),
Kastamonu (2 bin 158-1274),
Kayseri (1004-997), Kocaeti
(895-752). Konya(2bin519-
1776), Kütah>-a( 1094-928),
Manisa (1479-1434), Mardin
(827-782). Nevşehir (440-352),
Ordu (1574-1368). Rize (942-
649), Sakar\a (1064-931),
Samsun (2 bin 293-1793), Sinop
(957-733). Trabzon (1687-1032),
Van (1041-899), Zonguldak
(1797-1309). Aksaray (495-471),
Karaman (574-336), Batman
(494-466), Şırnak (421-377),
Bartin (567-433).
SÖYLEŞİ
İşçi Sınıfı'nın Geleceği...
Işçi sınıfi tartışma gündemine alındı mı, daha 6O'lı
yıllarda, deyim uygunsa birtakım futuriste var-
sayımlar, ortalığı karıştınyordu. 'Sanayi sonrası
toplumu' kavramı, dikkatini sanayileşmeye yo-
ğunlaştırmış ülkeler için, fazla bir şey ifade etme-
se de; gelişmiş endüstri ülkeleri açısından; önem-
li sorular üretilmesine neden olmuştu!.. 'Demok-
rat izmir'deki çalışma cxJamın, o tarihte, denize ba-
kan penceresinden, körfez vapurlannın üzerinde dü-
ğümlenip açılan martı hevenklerine dalar, önümde
Gilles Martinet'nin kitabı, kendi kendime mırılda-
nırdım:
"-...işçisınıfının iktidarolabilme ihtimali, sayısal
olarak içinde yaşadığı topluma oranıyla, bağlantı-
lı değil mi? Endüstri ne kadar gelişmiş olursa ol-
sun, bu oran henüz yüzde otuzlarda (tam olarak
yüzde 33); böyle bir oranla, gelişmiş bir endüstri
ülkesinde, nasıl iktidar olunabilir?"
lyi de galiba önce daha başka, çok daha vahim
bir soruyu cevaplandırmak gerekmiyor muydu:
"-...Sovyetler gjt» 'sosyalist' iddialı ülkelerde, iş-
çi sınıfının dolaysız olarak iktidar olduğu söylene-
bilirmi? 'Kamulaştırma'n/n, işçısınıfını, üretimin efen-
disi yapmadığı anlaşıldı; daha da kötüsü, kapita-
list endüstri ülkelerinde görülen birçok sakınca
'sosyalist' iddialı bu toplumda da görülüyor; bu na-
sıl çözülecek?"
Bu sorular, ister istemez beni; 1966 yılına, 'kül-
türel devrimin' başladığı Prag'a: Prag'da yayım-
lanmış, 'Kavşak Noktasındaki Uygarlık' başlıklı
kocaman kitaba götürecektir; rastgele bır kitap de-
ğil bu, iktisatçı, tarihçi, sosyolog, psikolog, fizikçi,
mühendis, hekim. mimar vs tam kırk beş bilim ve
teknik adamının katkısıyla yazılmış; hepsinin başın-
da, o Çekoslovakya Bilimler Akademisi Felsefe Ku-
rumu yöneticisi Radovan Richta bulunuyor.
Richta'nın kafamı karıştıran sorulara cevapları,
daha az kafa karıştırıcı sayılmazdı ama, işçi sınıfı-
nın ve sosyalizmin geleceği açısından, bence çok
önemliydi.
Teori ile pratiğin farkı
• •
Once, 'sosyalist' endüstri modelinin eleşfrisi! Ha-
tıriar mısınız, kapitalist endüstri modeline yö-
neltilen sosyalist eleştiri nedir?
"...aşın işbölümü, iş bölümü dediğim, işçinin
yaptığı işi bütünüyle kavramaktan çıkıp, ancak
vidasını sıkıştınr duruma düşmesi; el emekçi-
si, d^elim ki, bütün pabucu yaparmış, şimdi fab-
rika işçisi, yalnız bağcık deliklerini açıyor. Ikin-
cisi, yönetimle uygulamanın kesinlikle aynlma-
sı; her ikisini, ayn ayn insanlann yapması, böy-
lelikle de birisi vazgeçilmez şekilde elle, öteki
kafayla çalışan iki insan türünün belirmesi.
Üçüncüsü, bir önceki aynlıktan çıkılarak, top-
lumsal katmanlann ayncalıkh sınrflara dönüş-
mesi. Dördüncüsü, yığınlann tüketim artışının,
bir yerde, işgücü üretimi düzeyinde tutulması.
Beşincisi endüstriyel üretimi sağlayacağız di-
ye doğanın kirletilmesi..."
Radovan Richta -ve takımı- farketmişler ki, 'sos-
yalist' iddialı ve etiketli ülkelerde de kapitalist en-
düstri modelinde görülen bu 'sakıncaların' hepsi
aynen mevcut; peki, sebebi ne ola ki? Onu biz de
görebiliriz: Marks ve Engels, sosyalizmi endüst-
rileşmiş bir ülkede, bir gelecek projeksiyonu ola-
rak tasarlamışlardı; oysatarihin pratığinde, iş böy-
le olmadı, sosyalist devrimi' yaptığını iddia eden
ülkeler, henüz sanayileşmemiş ülkelerdi; sanayileş-
mek, birinci hedefleriydi ama, bunun için gerekli
'bilgiyi' olduğu gibi kapitalist endüstrileşmiş
ülkelerden aldılar; neticede, endüstri kapitaliz-
minin temelini oluşturan 'ana üretim çizgileri'
aşılmadıkça, bu 'ana çizgiler' sosyalist iddialı
toplumlarda da aynı kalacaktı. Kaldı da! Üste-
lik benzer sonuçlan vererek!
Dahası, endüstri kapitalizminin içgelişmevede-
ğişme süreci, işçi sınıfının anlamını da değiştiriyor,
başkalaştınyor; bunu o toplumlarda önemi artan iş
kollarına üstünkörü bir göz atmak bile belli etmek-
tedir: eskiden, demir/çelik sanayii, mağden işçile-
ri, vb tayin edici faktörler olarak görülürken; XX. yy'ın
son çeyreğine doğru, durum tamamiyle başka bir
mahiyet almış, elektrik, elektronik, vb işkollannda
çalışan işçiler 'öncü' sıfatını kazanmıştır.
İşte orada, Richta'nın bilımin üretimde dolaylı ya
da dolaysız kullanımı ayırımına geliyorsunuz. (Me-
raklısı için not: bkz. 'Seş Komünizm', Gilles Mar-
tinet, s. 216 ve sonrası, Bilgi Yayınevi, 1975/yada
Gilles Martinet, Les Cinq Communismes, p. 190
ve sonrası, Seuil, 1971)
Tarih haklı çıkardı...
Sorunu, bilim ve teknolojinin üretime uygulan-
ması açısından koydunuz mu, klâsik işçi sını-
fını gözden kaybedeceğiniz kesin gibidir. XXI. yy'a,
gezegenin yeni bir ışçi sınıfi, pek tabii olarak da,
ona dayanan yeni bir sosyalizm anlayışıyla girece-
ği, neredeyse somut olarak görülüyor.
"...klâsik endüstride, endüstriyel üretimde
bilim dolaylı üretici güç, üretimde dolaysız iş-
levi yok. Oysa kimyadaki değişmeler hammad-
de kavramını da, kendisini de degiştirmiş; öy-
le ya eskiden doğal hammaddelerin belirli ve
değişmeyen yelpazesi içinde çalışırken, şimdi
insanoğlu kimyasal ve yeni hammaddelerin
zengin yelpazesi içinde çalışmaktadır. Elektro-
nik, otomasyonu yaygınlaştınyor. Otomasyon
ise işçi sınrfının niteliğini değiştiriyor. Bilimin do-
laylı üretici güç olduğu aşamada, işçi aşın iş-
bölümüne, yönetici, uygulayıcı ayınmına tâbi tu-
tulan emekçi miydi; al bakalım bu sefer bilimin
dolaysız üretime katılması yüzünden, (ya da
onun sayesinde) işi bütünüyle görebilen, yöne-
ticiyle arasında pek o kadar da fark olmayan,
uzmanlaşmış, bir entelektüel emekçi düzeyine
yükseliyor..."
Bilim, üretime dolaysız katılınca, işçinin bilinç
düzeyi neredeyse 'otomatik olarak' yükselecektir;
nedeni belli, 'kapitalist' eski üretim teknolojisinde
işçi uygulamada basbayağı 'at gözlükleriyle' çalı-
şır, üretimi 'ihata edemez'; yeni teknoloji, onun
'ihatasını' genişletecek, bu da toplumsal tav-
nnın başkalaşmasına yol açacaktır; bunun so-
nucu, endüstri sonrası toplumunda -'bilgi top-
lumunda'- 'yeni' İŞÇ" sınıfının, -üretimi nihayet
dolaysız olarak denetimi altında tutabileceği
için-, gücü, eskisinden çok daha fazla olabile-
cek, bu da iktidara ulaşmasını kolaylaştıracak-
tır; iktidar olamasa da. iktidar üzerındeki denetim
gücü yoğunlaşacaktır.
Bu tez, doğrusu istenirse, 'merkeziyetçi bürok-
ratik' ve 'totaliter' sosyalizm uygulamasının sonu
demektı: gerçi, Richta, Dubçek, OtaSikvediğer-
leri, o günlerde epeyce eziyet çektiler, ama.. tarih
onları haklı çıkardı.
http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.ada.com.fr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html