27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ DKIYAZI Teknik devrim vedünya dengelerininbozulması SUNUŞ Bu yazı dizisi, dünyada yeni dengeler, silahlanma ve savaşlar üzerine yapılmış geniş bir araştırmadan çıkarılmıştır. Yer darlığı yüzünden, burada sadece 'Yeni Dünya Düzeni', kurulmakta olan çok kutuplu dünyada Amerika 'nın yeri, Güney ve Güneydoğu Asya da doğmakta olan yeni düzen ve bunalım karşısında Avrupa sosyal demokrasisi gibi konuları ele alabilivoruz. Üzerinde durulması gereken nokta, araştırma sonucunda vardığımız şu sonuçlardır: Piyasa ekonomisi bütün küreyi kapsamıyor: Japonya hızlı kalkınmasını bir güdümlü kapitalizm yoluyla yaptığı gibi, başta 1.300.000.000'- luk Çin olmak üzerepek çok ülke küreselleşmen in getirdiği bunalım karşısında; güdümlü, planlı, korumacı karma ekonomi sistemlerine yöneliyor. Ne :ekyolun serbest piyasa ikonomisi )lduğu ne de ABD 'nin tek mper güç Aduğu tezi ioğru çıkıyor. • Batı, kendi iç bunalımından ötürü, sınırlarını Üçüncü Dünya'dan gelen mallara kotalar ve diğer yollarla kapadığı gibi, bu ülkelerden gelen işçi akımını durdurmak için de önlemler almaktadır. Bu da kuzeyde ve güneyde bunalımın karşılıklı birbirini etkilediğini ve durumun ağırlaştığını göstermektedir. Bu alışverişte, az gelişmiş ülkelerin ucuz el emeği sömürülmekte, kaynakları gelişmiş süper devletlere akmaktadır. Dünya emperyalizminin, 'Küreselleşme' adı altında yeni bir aşamaya ulaştığı birdönemde yaşıyoruz. Bır yandan Japonya. Almanya ve hatta Çin gibi devletler hızlı gelışmeler kaydedip dünya çapında güçler haline gelirken bir yandan da yeni tekniklenn gelişmesiyle devletler-üstü güçlerin belirdiğini görüyoru/: Bilgisayar teknığinde, iletişimde gerçekleşen devrim, mali piyasalann, dolayısıyla iiretim ve ticaretin evrenselleşmesine yol açıyor. Dünya malıyesini idare edenler, ellerindeki teknik sistem sayesinde bütün bilgileri sanıyede 300 bin km. hızla nakledebiliyorlar. Dünyada sayısı 12'yi geçmeyen bu mali kuruluşlar, dünya mali piyasalanna egemendirler. Fransız 'Le Monde Diplomatique' gazetesinin başyazan I. Ramonet'ye göre "Bu mali güç sınırlan olmayan bir üîke durumundadir. herhangi bir devletin parasuıı düşürebilir, ekonomisini airtist edebüir. Kontroisüz ve kanunsuz olan bu gücün tek hedefi en yüksek kârı sağlamaktır.'Fidelity Investments", 'Vanguard Group' gibi gnıplann etinde birikmiş olan sermaye, 7 en büyük dev letin elinde bulunan rezervlerin çok üstündedir." (Le Monde Diplomatique. Mayıs 1995). Bu yeni gelişmelerle beraber. dünya kapitalizmi v eemperyalizmi yeni bir aşamava ulaşmış oluyor. Bu aşamada. mali ve sınaı sermayenin uluslararası ölçüde birleştiğini, yatınmlann ve üretimin milli sınırlar tanımadığını görüyoruz. Çokuluslu üretim ''v- h artıyor. Yaratılan mafya ekonomisi, devleti ya eziyor ya da değişik yollardan yıkmaya çalışıyor. 1995'te 1200 milyardolar gibi bir mali sermayenin legal piyasanın dışında hareket ettiği tahmin ediliyor. (A. Hard, Le Monde Diplomatique, Mayıs 1995) 3. GATT, OMC. IMFf Dünya Bankası gibi örgütler dünya ticaretini liberalleştirmek, dünya ekonomisini küreselleştirmek amacıyla ulus-devlete saldınyorlar. "Korumacılık eskidi. devlet sektörü özeUeştirilmeli. paralar serbest bırakılmalı" diyorlar. Dünya ölçüsünde bir telekomünikasyon sistemi kurulabılmesi için birçok Avmpa. Asya ülkesinde telefon, telgraf özelleştiriliyor. Amme hizmetleri özel ellere geçip pahalılanıyor. Öte yandan gelişmiş ülkeler, demir çelik, tekstil ve diğer sanayilerini korumak için kotalar koyuyor, ithalatı engelliyor. Bir yandan devlet küçülmeli derken. bir yandan da 'Tek Süper Devlet 1 , 'Tek Dünya Devleti' sloganlan ortaya atılıyor. Tek süper devlet, rekabetin kalkması anlamına geliyor. Bu da liberal ekonomi ilkelerine aykın düşüyor. Tek süper devlet olmak iddiasındaki ABD'nin yanında Japonya ve Federal Almanya kendi ekonomik bölgelerini kuruyor, Avrupa, Güneydoğu Asya ve Afrika'da Amerikan şjrketleriyle kıyasıya rekabete girişiyorlar. Üç kutuplu (ABD, Japonya, Avrupa) gösteriyor. Bütün diğer ekonomik teori ve görüşler dışlanıyor. Pazar ekonomisi Allahlaştınlırken demokrasinin temd geleneği olan çok görüşlülük unutuluyor. Ozgürlükçü Batı dünyası dogmatizme sürükleniyor. Profesör Chalmers Johnson'a göre "Amerikan iktisatçısı Galbraith bir kast kuruyor. Ekonomryi pür ve uygulama ekonomisi olarak ikiye ayınyor. Bu görüşe göre "soyutlaşmak. her şeyi rakamlara dökmek'. "ekonomik açıdan doğru'yu aramak gerekir. Galbraith'ın. 'ekonomik açıdan doğru', 'verimli üretim" teorileri içinde, insan kavramı, toplumun gereksinimleri, sosyal hedefler unutulmaktadır." (Le Monde Diplomatique, Mayıs 1995) Dünya kapitalîzminin iç bunalımı Çelişkilerin en önemlilerinden biri de bir yandan mali sermaye üretim ve ticaret birimleri dünya ölçüsünde bütünleşir, dünyayı idare eden gruplaşmalar meydana gelirken, bir yandan da toplumalann ve devletlenn parçalanma sürecine girdiğini görüyoruz. Birleşmış MilletlerGenel Sekreterı Butros GaU, 1996'da Ankara'da yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu: "Küreselleşmenin baskılan; devletlerin ve toplumlann parçalanmasuıa: şiddetin, insan çelişkilerinin arrmasma; toplumiarda milyar dolardan, !994'te 1.500 rrilyon dolara çıkmıştır. Borçlan ve faizlerini borçla ödeme yömemi, sonunda borçla yaşamayı bir sistem haline getirmiştir. Bunun da bedeli, •uyum prgoramlan' yani paranın değerini düşük tutmak (Samir Amin'e göre döviz kurlannın enflasyona göre avarianması yanlıştır. IMF toptan eşya fiyatlanndaki artışı olduğundan da yüksek göstererek dolann değerini yüksek tutmakta, bu da milli para yerine yavaş yavaş dolar kullanılmasma yol açmaktadır), döviz kurlan ve borç faizleri sayesinde. Üçüncü Dünya"da biriken servetler Batı'nın mali kuruluşlannı beslemektedir. IMF uyum programlan ile sürekli olarak ekonominin liberalleşmesinde. amme mülklerinin özelleştirilmesinde. ticaretin serbest bırakılmasında ısrar etmektedir. Bu da dünya pazarlannın gelişmiş ülkelerin mallanna ve sermayelerine açılmasının bir yoludur. Batı, kendi iç bunalımından ötürü, sınırlannı Üçüncü Dünya'dan gelen mallara kotalar ve diğer yollarla kapadığı gibi. bu ülkelerden gelen işçi akımını durdurmak için de önlemler almaktadır. Bu da kuzeyde ve güneyde bunalımın karşılıklı birbirini etkilediğini ve durumun ağırlaştığını göstermektedir. Bu alışverişte. azgelişmiş ülkelerin ucuz el emeği sömürülmekte, kaynakları gelişmiş süper devletfere almaktadır. Dünya biçimine bir de mali olıgarşinin egemenliği ekleniyor. Bu dünya ölçüsünde sermaye yoğunlaşmasının bir ilginç yönü de bu dev kuruluşlann medya yoiuyla dünya kamuoyunu etkileme olanağına sahip olmalandır. Bu yolla, bu güçler devletleri ve politık eylemleri de etkileyebilmektedir. Medya yoluyla, dünya ölçüsünde yapılan propagandala/la 'Yeni Dünya Düzeni' artık bir oldubirti olarak gösterilmektedir."Artık bütün dünya tek bir ekonomik sistemde birleşmektedir, serbest pazar ekonomisi. Milli devlet küçülüyor. küçülmelidir. Tek yolla. tek geçer rejimle tek büyük devlete doğnı gkUlmektedir. Başka çıkar yol yoktur. Bunun dışına çıkma çabalan boşunadır" denıyor. Yeni duzenin çeliskileri Oysa henüz kurulmakta olan bu yeni düzen. kendi iç çelişkilerini de beraber getirmektedir. Bunlar nelerdir? 1. lletişimin hızlı yapılabilmesinden faydalanılarak yatınmlar el emeğinin en ucuz olduğu ülkelerde yapılıyor. Dev yatınmlann getirdiği dev kârlann önemli bölümü mali spekülasyonlara kayıyor. Özellikle AvTupa ve bütün Batı dünyasmda sanayi yatınmlan ve sanayi genliyor. 2. Sanayinin gerilemesi, yüksek oranlarda işsizliğe yol açıyor. 1996'da yalntz Avrupa'da 20 milyonu aşan işsiz, çaresi bulunamaz bır sosyal yara durumunda. Işsizlik ve parasal ekonomi ahlaki değerlerin bozulmasına. esrar. silah kaçakçılığına. mafya çetelerinin gelışmesine yol açıyor. Topiumdan dışlananların, yoksullann sayısı artıyor. Öte yanda bügisayar, iletişim alanlannda gitgide tekelleşen mali-sınai sermaye 'serbest rekabet' adı altında bütün hukuk duvarlarını yıkarak dev servetler ediniyor. Bazı Batılı uzmanlarbu vahşi kapitalizme, 'korsanlık" \cya 'barbariık* ddrnı veriyorlar. Dünya pazarlannda rekabet yapabilmek kaygusu ahlaki yıkıyor, Kanunsuz işlemler genişletiliyor, cüriim olarak gelişmekte olan dünyaya bir dördüncü katılıyor: Henüz devletçi. korumacı. güdümlü karma ekonomi sistemini bırakmayan 1.300.000.000 nüfuslu Çin ve aynı yolda giden önemli Asya ve Güneydoğu Asya ülkeleri. Bu ülkeler henüz. piyasa ekonomisine entegre olmuş da değiller. Batı'yla bütünleşmeden. ekonomik alanda Batı'ya sadece açılan bu ülkeler, dünyanın en hızlı gelişen ülkeleri. Böylece tam anlamıyla bir küreselleşme de yok ortada. Milli devlet tehlikede mi? Üçüncü Dünya uzmanı Samir Amin'e göre. girmiş olduğumuz yeni dönemde. kapitalizmin küreselleşerek yayıldığı ekonomik alanla siyasal ve sosyal idarenin milli sınırlan aynlmaktadır. Küreselleşmiş sermayenin çıkan, küreselleşen ekonominin devlet aleyhine gelişmesidir. Egemen medya organlannın devlet aleyhine yaptıklan propagandanın nedeni de budur. Oysa yapılan araşormalar, Asya'da vıe Latin Amerika ülkelerinde, amme sektörü üretiminin. Batı'da aynı sektördeki üretimden daha kârlı olduğunu göstermektedir. Ne yazık ki pek çok gelişmekte olan ülke hükümeti. bu devlete karşı propagandaya kapılmış, sermayenin bu saldırısının halk yjğınlannın aleyhinde olduğunu göz önünde tutmamışlardır. (1) tktisatçı Kostas Vergopoulos'a göre, alınan bazı önlemlerle milli bütünlük geriliyor. ama bunun yerini olumlu bir küresel düzen almıyor. Çünkü böyle bir düzenin kurulabilmesi için. bir dünya devletinin kurulmasuıa ihtiyaç vardır. Lluslararası ekonomik kuruluşlar, bunun yerini tutmuyor. Onlar sadece büyük sermayenin pazan idare etmesine yanyor. *Küreselleşen şirketler var, ama milli ekonomik sıstemler daha küreselleşmediler." (2) Yeni Dünva Düzeni nin önemli bir çelışkisi de ideolojik ve stratejik'tir. Dünya tekellerine bağlı med\a, sürekli olarak "serbest piyasa ekonomisini tek yol" olarak bütün gruplann ve küreseUeşen ekonomide bütün devletlerin dışlanmasuıa yol açu." (HABITAT toplantısında yaptığı konuşma) Dünya kapitalizmi, kendi iç bunalımını idare etmek. içindeki sosyal patlamalan. aşırı milliyetçi eylemleri önlemek zorunda. Çünkü ekonomik durgunluk, ışsizlik artık Fransa ve hatta Almanya gibi bazı toplumlan hemen de patlama kertesine getirdi. Sosyal eşitsizlikJer, yoksulluk ve ümitsizlik. aşırı milliyetçilik akımlannı birer tehlike haline getirdi. Öte yandan gelişmiş ülkeler arasında dünya ölçüsünde başiamış olan rekabeti sert çatışmalara yönelmeden önlemek zor. Nitekim, Körfez'de. Ortadoğu'da çıkar çeliskileri sıcak savaşla sonuçlanıyor. Eski Yugoslavya'da ise aşın ve yayılmacı milliyetçiliğin kanlı bir savaş ve soykınmıyla sonuçlanması önlenemedi. Bütün bunlan, küreselleme ve 'pazar ekonomisi' teorileriyle yenmek olanaksız. Bu nedenle. özellilde Doğu ve Güneydoğu Asya'da devletler bir alternatif yola yönelmekte. Samir Amin'e göre -Kapitalizm kendini korumak istiyorsa, pazar aru devlet ilkesini kabul etmek zorunda. Çünkü. küreselleşen ekonomik alanla siyasal ve sosyal sorunlann idaresindeki bölünmeler dayandmaz bir çelişki oluşturuyor. Bu yeni milli eylemlere. toplumsai savaşımlara yol açar. Bunlar da bunalım içinde yürütülen ütopik küreselleşmeyi güçleştirecektir." (3) Küreselleşme ve Kuzey-Cüney ilişkileri Yedi büyük devlet, bunalımı gelişmiş ülkeler lehine idare etmek çabasındadır. Bu da Üçüncü Dünya ülkelerine kabul ettirilen 'uyum programlan' ve borçlandırma sistemleri yoluyla yapılmaktadır. 1974'ten sonra Dünya Bankası ve IMF voluyla gelişmekte olan ülkelere açılan krediler kısa vadelı. yüksek faizli kredilere dönüşmüş. ağır koşullara bağianmıştır. Geiişmekte olan ülkelerin IMF yoluyla aldıklan borçlar. 1982'de 900 emperyalizminin, 'Küresefleşme' adı altında yeni bir aşamaya ulaştığı bir dönemde yaşıyoruz. Süper-emperyalizm olarak adlandınlabilecek bu sistemin başlıca özellikleri şunlardınl. Dünya çapında çalışan uluslararası tekeller kurulmuş,, yeni teknolojiden faydalanan, mali ve sınai sermayeyi dünya ölçüsünde birleştiren bu şirketler dünya maliyesini ve ticaretini kontrol edebilecek duruma gehnişlerdir. 2. Bu büyük güç. satalitlerle (uydularla) çalışan medya yoluyla kendisine pazarlar açabilmekte. dünya siyasetini etkileyebiImektedir. 3. IMF, Dünya Bankası. GATT gibi uluslararası örgütler. bu büyük sermayeye kâr s. j'ımak hedefiyle. borçlanma mekanizmasıru geliştirmekte, 3. Dünya ülkelerinin ekonomilerinin kapsamını geri1etmektedirler. 4. Devletler-üstü bir nitelik kazanan bu süper güce paralel olarak süper devletler, silah ve siyasal güçlerini kullanarak dünyada egemenlik kurmak girişimindedirler. Dünya ekonomisinin bütünleşmesi ve bunun kaçımlmazlığı tezleri buradan doğmaktadır. Oysa tek dünya gücü, tek süper devlet kurulamıyor. çünkü dünya emperyalizmi rakip gruplara bölünmüş bulunuyor: a- Japonya-Asya Pasifık Bölgesi. b- Avrupa ve Alman Bölgesi. c- ABD ve dünyaya yayılmış ekonomisi. Aynca Doğu ve Güneydoğu Asya'da, piyasa ekonomisinin dışında kalan; güdümlü karma ekonomi sistemleriyle idare edilen yeni bir dünya doğuyor. Küreselleşmenin zararlan görüldükçe, başta 1.300.000 milyon nüfuslu Çin olmak üzere pek çok ülke, yeni bir arayışa giriyor. Bu da medyamn yaydığı bütünleşmenin çaresizliği propagandası içinde gözden kaçınlıyor. (1) Samir Amin - 'Elli Yıl Yeter', Monthly Revievv. \eu York, Nisan 1995 sa. 36. (2)a.g.e. (3)a.g.e. sa. 44 Sürecek POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Bir Eski Polis... Susurluk'ta kamyon devrilmese, Bağlarbaşı'nda Müslüm Gündüz basılmasa gözlerımız kapalı ka- lacaktı. Bütün bu olup bitenleri nereden bilecektik? Dahası var. Meclis'e elini kolunu sallayarak giren kim? Abduliah Çatlı. Kapıdan giriyor, tabancasınl "emanete " bırakıyor. Geziyor, dolaş/yor, işini bitiriyor, sonra da çıkıp gi- diyor. "Bu kostak kostak dolaşan kim?" "Abduliah Çatlı!" Polisin hanl harıl aradığı adam? O da Çatlı. Ağar'ın kızı Yasemin'in cenazesi kaldırıldı. Orta- lık polis doluydu. Arayan polis de oradaydı, aranan polis de. Elini sallasan kaçak polise değecekti. Bakalım nasıl üs- tesinden gelecekler. Sorgunun önünde tanık, ardında sanık. Bu yan- da yargılayan, bu yanda yargılanan. Büyük bir sınavdan geçiyoruz. • • • Unutulmaz polisler tanımıştım. Ankara'dan San Semih (Beşkardeş), istanbul'da Şükrü Balcı. iki- side rahmetli oldu. Semih, 27 Mayıs'ın, Şükrü Bal- cı 12 Eylül'ün. Günaydın'da çalışıyordum. Şükrü Balcı Necati Zincirkıran la Kemal Kınacı'nın yanınagelirdi. Da- ha 12 Eylül darbesi olmamıştı. Ünlü bir trafik polisi olduğunu söylerlerdi. Istanbul'un şanlı trafik polis- leri vardı, onlardan. Müdürlük almadığı için şimdilik boşta sayılırdı. Bazı günler öğleye doğru uğrar, Aksaray'da Sart di- ye Urfalı bir kebapçı vardı, ona giderdik. Gelenler arasında Vahit Çelikbaş, Nuri Sesigüzel i hatırth yorum. Içimizdeöğlerakısı içenlerimiz vardı, limon- lu votka.. Kemal'le Necati benim solculuğum, Şükrü'nün polisliğine takılırlardı. Polisin işkence yaptığı çok dilleniyordu. Ben de Şükrü'yü kızdırmak için "Katilpolis"der- dim. Şükrü böyle dememe bazen alınır, bazen gü- ler geçerdi. Bizimkiler kapıdan Günaydın'cılar göründü mü. "Beylerimin masası hazırolsun" diye bağırırdı. ib- rahim Tatiıses'in daha adı yoktu. Derken 12 Eylül zuhur etti. işkenceci polis parla- dı. Ben işkenceci dedikçe Şükrü inkâr ederdi. "Şükrü Beyime bir acılı, Necati Beyime lahma- cun" çağırmaları da unutulur oldu. Kebap günleri de bitti. Her türlü işkence, uyuşturucu, rüşvet, karşılıksız çek, kumarişlerinindedikodusuŞükrü'yeihaleedi- liyordu. Amerika'ya göç ettiği söyleniyordu. Bir gün siyah gözlük takmış, paltosunun yakala- rı kalkık, Levent Pazarı'nda rastladım. Kalabalığın içinde kaybolmuş. sade bir yurttaş gibi alışveriş ediyordu. Zör tanıdım. "Görüşelim. Sana anlatacaklanm var. Çok şey biliyorum." ,. v u .. Her polis çbk ş^yjbflk,,^-.^- ^ • '•-**."• - - <j Ne o anlatabildi, ne de ben dinleyebildim. Bildikleri yıtti mi dersiniz! B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAGA: 1/ Küçük testi. çömlek. 2/GözIeri görmeyen... Iki yüzü beyaz kapsız yorgan. 3/ Giysi- 3 İerde omuzlann dik durmasını sag- lamak için konu- lanparça..."'Kımi- ne bir ver- mez giyesi ' Kimi- nın atına atlas çul eyler" (Yunus Em- 8 re). 4/ Kuyrukso- g kumu kemiği... Yaylı birçalgı. 5/Üzüm su- yu... Beyoğlu'nun eski adı. 6/Düzyadadesenlibirku- maştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş 3 durumu. 7/ Yemek... Nâ- 4 zım Hikmet'in soyadı... Bir cetvel türü. 8/ Cıva bile- şimlerinden, hekimlikte ° kullanılan zehirli bir mad- de. 9/Filipinler'deetkinbir 8 yanardağ. q YUKARIDAIN AŞAĞTC4: M 1/ Halk edebiyatında bir şiir içinde yinelenen dizelere veri- len ad. 11 Küçük çocuklan korkutmak için uydurulmuş ya- ratık... Ince kum ve çımentoyla yapılan düzgün döşeme sı- vası. 3/Boyna ya da bele asılı olarak taşınan su kabı... Ad- lan sıfat yapmaktakullanılan bir yapım eki. 41 Uçaklann yol- cu indirip bindirdikleri pist. 5/Çıkar yol. çare... Güney Ame- rika'da yaşayan biryük hayvanı. 6/Bir nota... KJavsenin ilk şekli olan müzik aracı. 7/Selçuklular'da şehzadeleri eğitmek- le görevli kişilere verilen san... Lütesyum elementinin sim- gesı. 8,' Meydana gelen, oluşan. 9/Yakanın göğse doğru in- en devrik bölümü... Yankı. ÇAĞDAŞ YAYINLARI ORAL ÇAUŞLAR Deniz Gezmiş'ten Yaşar KemaPe PORTRELER DenizGeOTİş'ten Yaşar Kemaf'e Romanlarınız ye ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel:554 08 04
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle