Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 1997 PAZAR
HABERLER
Araslı'dan
tepki
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Içel Milletvekili ve
Grup Başkanvekili Oya
Araslı, REFAHYOL
hıikümetinin duyarsız
tutumunun, son günlerde
aıtan şeriatçı tavırlan
"yüreklendirmekte"
büyük payı olduğunu
belırttı. Araslı, son
günlerde bazı kışı ve
basın organlannın uygar
Tiirk kadınlannın şeref ve
onuruna saldırmaya
başladığını kaydetti.
Araslı, bu tavırlann
amacının, kadını
aşağılamak ve
cumhuriyetı sahiplenme
azminı ortadan kaldırmak
olduğunu belirtti.
Erbakan
yeğenini
müsteşar yaptı
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Necmettın
Erbakan, çok tartışılacak
bir karara daha ımza
atarak yeğenı Sabri Özkarı
Erbakan'ı Bayındırlık ve
Iskân Bakanlığı Müsteşar
Yardımcılığı'na getirdi.
Sabri Özkan Erbakan'ın
Bayındırlık ve Iskân
Bakanlığı Müsteşar
Yardımcılığı'na
atanmasına ılışkın dörtlü
karamame Resmi
Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girdı.
Başbakan Erbakan'ın
yurtiçi ve yurtdışındaki
gezilennde de sık sık
görülen Sabn Özkan
Erbakan. Başbakanlık
Basın ve Halkla llişkiler
Müşavırliği görevini
vürütüyordu. Sabn
Özkan'ın bu kadroda
olmasına karşın Başbakan
Erbakan'ın GAP
Danışmanlığı'nı
yürüttüğü öğrenıldi.
CHP: Bölünme
ülkenin sorunu
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel
Sekreter Yardımcısı
Erdoğan Yetenç, solun
bölünmüşlüğünün, iki
parti ternsilcilerinih
sorunu olmaktan çıkıp,
ülkenin sorunu haline
geldigini belirtti. DSP
lideri Bülent Ecevıt'in
CHP'ye yönelik sözlerini
eleştiren Yetenç,
partısinın kendisi ile
banşık olduğunu ve tüm
üyelennin genel
başkanının etrafında
birleştığini bildirdi.
Denktaş'a fahri
doktora
• lstanbul Haber Servisi
-lstanbul Cniversitesı (lÜ)
Rektörlüğü, Kuzey Kıbns
Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş ile KKTC
Dışişleri ve Savunma
Bakanı Zaim M.
Necatıgil'e "Fahri Hukuk
Doktoru" unvanı
verilmesını kararlaştırdı.
lstanbul Ünıversitesi
Rektörü Prof. Dr. Bülent
Berkarda ile İÜ Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Aysel Çelikel. Denktaş ve
Necatigıl'in, "Kıbns Türk
toplumunun güvenligi
için sıyaset ve hukuk
savaşı "'vermeleri
nedeniyle doktora
unvanına layık
görüldüğünü söylediler.
Denktaş ve Necatigil'e
fahri doktora unvanı
verilmesi nedeniyle salı
günüsaat l l.OO'de tÜ
merkez binasında bir
tören yapılacak.
Köln'de Atatürk
sergisi
• KÖLN(AA)-TBMM
Kültür Sanat ve Yayın
Kurumu'nun TRT ile
işbirliği yaparak
gerçekleştırdiği
"Fotoğraflarla Atatürk"
sergisi, Almanya
Atatürkçü Düşünce
Derneği'nin Köln'dekı
merkezinde açıldı.
TBMM adına konuşma
yapan TBMM
Başkanvekili DSP Ankara
Milletvekili Uluç Gürkan
da ADD'nin
gerçekleştırdiği bu
sergiyi. "olağanüstü bir
coşku" ile kutladıklannı
belirtti. Sergıde, daha
önce Türkiye'nin çeşitli
yerlerinde ve 10 ICasım'da
Anıtkabir'de sergilenen 2
bin 800 fotoğraftan
seçilen 200 fotoğraf yer
alıyor.
Sıvas davasmda olay çıkaran Atalay için mahkeme 'tahrikçi' nitelemesinde bulundu
Katliam sırasında içkâiymiş
EVİN GÖKTAŞ
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sıvas davasının hemen he-
men tüm duruşmalannda müdahıl
tarafa hakaret ve küfürler ederek
olay çıkmasına neden olan katli-
amsanığı Mevlüt Atalay'ın, "tah-
rikçi veteşvikçi" oldugu anlaşıldı.
Katliam davasının Ankara l
No'lu Devlet Güvenlik Mahke-
mesi'nde (DGM) önceki gün ya-
pılan duruşmasında müdahıl avu-
kat ÇHD Genel Başkanı ŞenalSa-
nhan'a "fahişe" diye hakaret edip
duruşma salonunda olay çıkması-
na neden olan Atalay 'ın "tahrik-
çi ve teşvikçi" olduğu mahkeme
karanyla kanıtlandı.
DGM, gerekçeli karannda Ata-
lay için, " Bu sanık 37 kişinin ölü-
müne sebep olmak suçuna fer'i iş-
tirakçiler içinde bulunmuş ve asli
faillerisuç işleme karannda tahrik
ve teşvikçi olarak rol oynamıştır''
nitelemesinde bulundu. Atalay'ın
aynca kendi ifadesine göre, 2
Temmuz 1993 günü meydana ge-
len katliam sırasında alkollü ol-
duğu öğrenildı.
Yargıtay'ın bozma karanndan
sonra yapılan ilk duruşmada avu-
katını azleden Mevlüt Atalay. ön-
ceki gün yapılan duruşmaya da
avukatsız katıldı.
Atalay, Mahkeme Başkanı Or-
han Karadeniz'in. "Avukaünız
var mı" sorusuna, "Hayır yok,
kendi savuıunamı kendim yapa-
cağım" yanıtını verdi.
Duruşmalarda mağdur yakınla-
n ve avukatlanna hakaret ermeyi
alışkanlık haline getiren Atalay'ın
son duruşmada, sakal bıraktığı ve
bıyıklannı çenesine kadar sarkıt-
tığı dikkat çekti.
Sıvas katliammdan bir hafta
sonra yakalanan Mevlüt Atalay.
polise verdiği ifadede olay sıra-
sında alkollü olduğunu söyledi.
Atalay. polise ve daha sonra Sıvas
Sulh Mahkemesi'ne şu ifadeyi
verdi:
"Olay sırasında Alem Birahe-
nesi'nde İbrahim isimli bir arka-
daşunla bira ıçivorduk. Atıian bir
taşla birahanenin camı kınhnca
daşan çıktık. Bunun üzerine sahi-
bi birahaneyi kapattı ve biz orada-
ki esnaf ile birlikte Madımak Ote-
li'nin taşlanmasını sejrettik. Bu
arada Fmnivet MüdürüAliBe}'-
in fenalık geçirmesi üzerine, ken-
disine yardımcı oMuk. Bir bkton-
la benzin getirmek isteyen şahsuı
elindeki bidonu almak isteyen po-
lislere yardımcı olduk. Bir bidon
su getirip yere dökülen benrinin
üzerinedöktükten sonra Aziz Ne-
sın aleyhine slogan atmaya başla-
dık. Bu sırada otelin ilk defa per-
desini tuhışhıran kişinin Yunus
Karataş olduğunu gördüm."
Mahkemede de aynı ifadeyi ve-
ren Atalay. polislerin tanımasın-
dan dolayı kendısini yakalayıp gö-
zaltına aldıklannı ve aslında suç-
suz olduğunu ılen sürdü.
Kıyımın öncûsii
Dönemın Sıvas Emniyet Mü-
durü Doğukan Öner, Mevlüt Ata-
lay'ın Madımak Oteli'nın önün-
deki kalabalığın en ön saflannda
yer aldığını ve slogan atarak polis
vejandarma barikatını aşmaya ça-
lıştığını bıldırdı.
Kamu tanıkları Rahim Çalış-
kan, Şaban Yıhnaz ve Sami Ece
de, Atalay'ın olay sırasında kala-
balığın en ön saflannda bulundu-
ğunu söylediler.
Mevlüt Atalay, Ankara l No'lu
DGM'de de aynı ifadeyi verdi.
Mahkeme. daha sonra hazırladığı
gerekçeli karannda Atalay için şu
kanıya vardı:
"Her ne kadar sanık son soruş-
turma aşamasında üzerine arılı
suçian inkâr etmiş ise de, cumhu-
riyetsavcısı vesulh cezayargıcı hu-
zurunda kamu tanıklannı doğru-
layKi ifade vermiş ve olaylara ka-
bkuğuu açıklamıştır.
Hatta sanık Yunus Karataş ve
Erol Sarıkaya'nın da olaylann
içindeki yerini ve rolünü açıkla-
mıştır. Sanığa mevcut e> lemleri ile
bina vaknvak suretiy le birden çok
kişinin öhımüne sebep olmak su-
çunda fer'i, iştirakçiler içinde bu-
lunduğu ve asli faillerin suç işleme
karannda tahrik ve teşvikçi ola-
rak rol oynadığı kanaatine vanl-
mışOr."'
MIKRO
Emniyetin kayıplan bulmak için oluşturduğu birime aileler ilgi göstermedi
'Once sesîmize kulak verin'tstanbul Haber Servisi -
Kav ıplan bulmak için 93
haftadır Galatasaray Lısesi
önünde oturma eylemi
yapan aileler, emniyetin
kayıplan bulmak ıçın
oluşturduğu ekiplere tepkı
gösterdi. Kayıplan
defalarca polise
bildirdiklerini belirten
aileler, "Bizi kayıplanmız
için vaptığımız eylemlerde
coplavan. gözaltına alan
polis hangi yüzle karşınuza
çriayor" dediler.
Kayıp yakınlan, her hafta
olduğu gibi dün de saat
12.00'de Galatasaray
Lisesi önünde toplandı.
Ailelerin hemen
yanıbaşında ise Emniyet
Genel Müdürlüğü Insan
Haklan ve Yurtdışı
llişkiler Şube
Müdürlüğü'nün kayıp
kişileri arastırmak için
kurduğu büronun gezici
minibüsü bekledi. Sivil
polislerin görev yaptığı
minibüsten ailelere
"Kayıplar hepimizm".
"Kayıplarınız için polis
hizmetinizdc" anonslan
yapılarak kayıplar için
kendilerine başvuruda
TBMM heyetinden inceleme
Zorlamayın
toplattna savı
ARİF ASLAN
BATMAN - Sason ilçe-
sine bağlı Kelhasan ve Te-
kevler köyünde yurttaşla-
ra operasyon öncesi mayın
bulunma olasılığı olan yer-
lerde mayın arattınldığı sa-
vı üzerine üç milletvekilın-
den oluşan TBMM heyetı
inceleme yaptı. Köylüler.
heyet üyelenne "araçlara
zorla büıdirilip götürül-
dükleri Karameşe Köyü
yakınlannda mayın arattı-
nldığmı*
1
söylediler.
BPBatmanMilleUekih
Musa Okçu, DYP Kaysen
Milletvekili Osman Çilsal
ve DSP tçel Milletvekili A.
Baki Gökçel'den oluşan
TBMM Insan Haklan Ko-
misyonu. Aralık 1996'da
"zorta mayın aratünldıgı*"
savlannı incelemek üzere
Batman'a geldi. Sason'a
bağlı Tekevler ve Kelhasan
köylerine giderek yurttaş-
larla görüştüler. Tekevler
Köy Muhtan Bahattin As-
lan ve köylüler, milletve-
killerine şunlan anlattılar:
U
15 aralık tarihinde kö-
ye giden bir grup korucu ve
güvenlik görevlisi bizleri
zorla araca bindirdi. Kara-
meşe Köyü yakuılaruıda-
ki dağhk alanda beş saat sü-
reyle bize mayın arattırdı-
lar. Hakarete uğradık. Ke-
sinlikle devlete karşı deği-
liz. Koruculann hissi tu-
tumlan yüzünden sürekli
baskı alünda tutuluvonız."
H e k i m I e r e u l u s l a r a r a s ı d e s t e k
Dünyanın gözü İHV davasında
UFUKTEKİN
ADANA - "tşkence gör-
düğünü sövk>ip tedavi için
gelen hastayı neden polise
büdirmediniz'."' ve "Neden
izinsiz teda\i merkezi aço-
mz?" denilerek hakkında
dava açılan Türkiye Insan
Haklan Vakfı(TlHV)tem-
silcisi Mustafa Çinküıç ile
eski vakıf doktoru Tufan
Köse'ye uluslararası destek
yağıyor. Af Örgütü'nden
Dünya Hekimler Birliği'ne
kadar çok sayıda kuruluş
temsilcisi, bir türlü karar
verilemeyen İHV davası
için Adana'yı mesken tuttu.
Hekim-hasta ilişkisinin
de sorgulandığı TİHV da-
vasının bugüne kadar yapı-
lan 5 duruşmasında 4 ayn
yargıç görev yaptı. Sürekli
ertelenen davanın 21 şubat-
ta yapılan dunışması da
Â
Mustafa Kıhç ve Tufan Köse yargdanıyor.
isim tespitı dahil sadece 7
dakika sürdü ve yine erte-
lendi. Duruşmayı izleyen
Dünya Hekimler Birliği
Genel Sekreteri Dr. lan Fî-
eld, BM üyesi olan Türki-
ye'nin "işkence görenleri
tedavi eden heldmlere bas-
kı uvgulamasını değil des-
teklemesini bekledikkrini"
belirtti. Field, şöyle dedi:
"Dr.Tufan Köse, hekim ah-
laluna uygun davrandığı
için yargılanı>or. Dr. Tufan
doğru yoldadır, destekliyo-
ruz, TİHV'yi takdir ediyo-
ruz. Dr. Tufan Köse kurala
uyduğu için sanık, bu çok
tchlikeli bir durum.'"
Af Örgütü Danimarka
biriminden Dr Troels Kra-
esig Thomsen de "davanın
açılmışolmasının bile kaygı
\-erici otduğunu" söyledi.
bulunulması istendi.
Minibüsten bu açıklamalar
yapıldığı sırada Cumartesi
Anneleri adına basın
açıklamasını okuyan Filiz
Koçali, 15Ekim 1994
tarihinde Tunceli'de
kaybolan Nazım Gülmez'ı
anlatn. Gülmez'in
jandarmalar tarafından
alındığını ve bir daha geri
getırilmediğini belirten
Koçali, ailesinin savcılığa
yaptığı başvurulann da
sonuçsuz kaldığını
vurguladı.
Koçali, emniyetin kayıp
kişileri bulmak ıçın
oluşturduğu Kayıp Kişilen
Araştırma Büro
Amirliği'ni de eleştirdi.
Ailelerin 93 haftadır
çocuklannı aradığını ve
devletin bu kişilere yardım
etmediğını söyleyen
Koçali, "Gerçekten
kayıplann akıbeti
hakkında bilgi vermek ve'
sorumlulan vargı önüne
çıkarmak istiyorlarsa
buradan yükselen sese
kulak versüüer" dedi
Daha sonra söz alan kayıp
aileleri de emniyete ait
minibüsün Galatasaray'a
gönderilmesine tepki
gösterdiler.
Kayıplannı aradıklan
sırada polisin kendilenni
copladığını ve gözaltına
aldığını anımsatan aileler.
"Bizlere, çocuklanmıza
işkence yapanlar bugün
nasıl karşımıza çıkacak
yüzü bulu\orlar" diye
konuştular. Aileler daha
sonra sessizce dağıldılar.
Kayıp Kişileri Araştırma
Büro Amirliğı'ne ait
gezici minibüsle ilgıli
olarak basına bilgi
veren Terörle Mücadele
Daire Başkanı Ahmet
DemircL ülkemizde kayıp
iddialan olduğunu.
emniyetin bu kayıplan
bulmak için böyle bir
birim oluşturduğunu
söyledi.
Bir aydır çalıştıklannı ve
bugüne kadar kendilerine
15 başvurunun yapıldığını
ifade eden Ahmet
Demirci, "Cumartesi
Anneleri'nin de bize
başvurmalanıu
beküvonız" dedi.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Bir TV kanalında Abdurrah-
man Dilipak, "Hiç şimdiye ka-
dar, RP'nin yönettiği belediye-
lerde başı açık olduğu için iş-
ten atıian birisini duydunuz
mu" diye sordu. Başörtüsü
esasına göre bir tasfıyeye giriş-
mek sanki haklarıymış da hoş-
görüleri nedeniyle yapmıyor-
larmış gibi. Taha Akyol da ona
destek verdi.
Siyasi islamcılar, çeşitli yo-
rumlarında Türkiye'yi iki cep-
heye ayınyorlar. Bu cephenin
bir yanında kendileri oluyor,
öte yanında da diğerleri. Bu
ayrıhğı bir olgu olarak kabul et-
tirdikten sonra, kendilerini de
diğerleriyle eşit statüde unsur-
lar olarak sunuycrlar. Böyle su-
nunca iş, "Biz size ne yaptık,
siz bize ne yaptınız?" tartışma-
sına dönüşüyor.
Türkiye, başta Refahçıların
çabası olmak üzere, diğer des-
potluk yanlısı güçierin de zor-
lamasıyla, giderek arası daha
fazla açılan iki kampa ayrılıyor.
Şeriatçılar, bu aynhğı daha da
Kamu Alanında Şeriat Provası
zoriayarak kendi bütünsel
dünya görüşlerini, yaşamın her
alanına yaymak istiyorlar.
Bu aynlıkta bir yanıltmaca ol-
duğunu görmek gerek. Bir ke-
re bu ayrılık, iki aynı hakka sa-
hip olması gereken toplulukla-
rın aynhğı değil. Bir hukuk dev-
letinde, çok farklı kimliklere, sı-
nıflara, dünya görüşlerine sa-
hip insanlar yaşıyor. Bu toplu-
luğun içinde, şeriatçı olanı var,
Müslüman olanı var, dinsiz ola-
nı var, başka dinlerden olanı
var, başka miliyetlerden olanı
var. Şeriatçılar da bu kesimler-
den sadece birisi.
Bütün bu farklı kesimlerin,
sınıfların, ortaklaşa kullandığı
alan da kamu alanı. Bu kamu
alanı, dine, inanca, dünya gö-
rüşüne bakmadan herkesi ka-
nun önünde eşit gören bir an-
layışla şekillenmiş durumda.
Modern hukuk devletinin man-
tığı bu. Böyle bir devlette yaşa-
yan insanlar için, kimin nasıl
yaşadığı ve ne düşündüğüne
göre birayrım yapılmaz. Bir Is-
lamcı sakalını uzatırmış, türban
giyermiş, alaturka tuvalet kul-
lanırmış tamamen kendi bile-
ceöi iş.
Tnançlar, kamu alanına, ya-
ni herkesin ortaklaşa kullandı-
ğı alana taşınınca durum deği-
şir. Çünkü kamu alanı, herke-
sin istek, çıkarve ihtiyaçlarının
kesiştiği yerdir. Bu alan kimse-
nin malı da değildir. Herkesin
ortak malıdır. Burada dinin,
inancın, ibadetin yeri olmaz.
Gelin görün ki son dönemde
İslamcılar bu kamu alanlarını
kendi malları gibi görmeye ve
kullanmaya başladılar. Yöneti-
mine geldikleri belediyelerde,
kamu kurumlannda kendi iste-
dikleri gibi bir düzen kurmaya
giriştiler ve bunu diğer insan-
lara dayatmaya başladılar. El-
lerine geçirdikleri yerlerde ilk
yaptıklan iş, mescit açmak,
ibadet yerlerini genişletmek,
din damgalı girişimlerde bu-
lunmak oldu.
Din ile kamu alanlannın
hiçbirilişkisi olmaması gerekir-
ken, islamcılar bunu yapıyorlar
ve sonra da çıkıp "Biz sizin ka-
daryaşama müdahale etmiyo-
njz" diyebiliyorlar.
Şimdi diyelim ki Italya'da iş-
başına gelen Hıristiyan De-
mokratlar, ilk iş olarak kilisenin
nereyeyapılacağını, Incil'in ne-
ler emrettiğini uygulamaya gi-
rişebilirler mi?
Belediye başkanlan, asıl iş-
leri olan şehrin altyapı sorunla-
rıyla uğraşmak yerine, nereye
kilise yapılacağı tartışmasına
girer mi? Yönetime geldiği yer-
lerde katı Hıristiyanların hoş-
lanmadığı içkileri yasaklayabi-
lir mi?
Dınin yasakları ve hedefle-
rıyle, kamu alanının ilgisi ola-
maz. Olursa, karşılıklı dayatma
başlar. Içkiden hoşlanmayan
evinde içmez, sarhoş olandan
uzak durur. Ama bir belediye
içki yasağı koyuyorsa, kamu
alanını kötüye kullanıyor anla-
mına gelir.
Başbakanlık'ta alkollü içkiyi
yasaklamaya Erbakan'ın ne
hakkı var? Orası onun babası-
nın evi değil, bir kamu alanı.
Orayı kendi keyfine göre şekil-
lendiremez. Kendisini Osman-
lı Padişahı 4. Murat mı sanı-
yor? Tayyip Erdoğan, Tak-
sim'e cami yaptıramaz, onun
öyle bir işi yok.
Başbakan da belediye baş-
kanı da böyle bir tartışmanın
tarafı olamazlar. Onların başka
işleri var.
Kamu alanı kimsenin malı
değil. Şeriatçılar da bu alan
içindeki diğer taraf değiller.
Çünkü devlete ve kamu alanı-
na ilahi görevler yüklemeye
kalkarsanız, sonsuz bir gerilim
ve ayrılık gündeme gelir. Kim-
seye de bir yararı olmaz.
DİNÇ TAYANÇ
Provokasyon Kokusu
Gecelerin 21 .OO'lerinde önce ışıklar sönüp evler
karanlığa kesiyordu... Sonra ışıklara yan-sön oynat-
maya başladık... Ardından pencerelere, balkonla-
ra doluşup alkışlamaya. ıslıklamaya, düdükleme-
ye ya da tencere-kazan dibi tokmaklamaya giriş-
tik. Artık ellerimizde mumlarımız, dillerimizde tür-
külerimizle sokaklara, alanlara dökülüyoruz...
Kadınlarımız, bilim adamlarımız, meslek odalan-
mız gecelerin 21.00'lerini beklemeyip günün her
saatinde sokaklan, alanlan dolduruyor...
Emeğin temsilcileri ile işverenler karanlığın yırtıl-
ması için eylem birliği hazırlığında...
Ordu, ranatsızlığını her olanakta ve en "ince" an-
latımıyla dıle getıriyor...
Cumhurbaşkanı "Şeriat, irticadır" diyor...
Memleketimden insan manzaralannın bir yüzü
böyle...
Ulkede "u/us"u "ümmet" eyleyip "şeriattır" di-
yerek "koyun gibi" gütme karabasanındaki hükü-
meterkânı; "parazitçiler" diyor, "mumsöndücüler"
diyor, "Valilere genelgeli emirdir" diyor, "Siyaset di-
nin hizmetindedir" diyor, "Islam, şeriattır" diyor...
Bunlar böyle dedıkçe, kahraman(!) güvenlik güç-
lerimiz sokaklarda, alanlarda "peydah olmaya"
başlıyor ve de "Vatandaşın huzuru bozuluyor, so-
kaklara çıkıp çevreyi rahatsız etmeyin " gıbilerinden
uyanlar(!) ile gözdağı vermeye kalkışıyor. Tutmadı
mı? Kalabalığın içinden, ne rastlantıdır, yüreği ra-
hatsız olanlarıseçip"nazı/(çe" polis arabasınayük-
lüyor, sonra da Kaden buymuş" diye ölüsünü or-
taya çıkarıyor!
Haaa, kahramanla-
rımız bunları yaparken
"Sürekli Aydınlık İçin
Bir Dakika Karanlık"
eyleminin çıkış nokta-
sını oluşturan Susur-
luk'un çeteci kahra-
manlan, herhalde
meslektaşlarının bun-
ca "meşgul" oluşun-
dan yaraıianıp ya elle-
rini kollarını sallayarak
cinayet bulutu gibi
aramızda dolanıyor ya
da ufaktan ufağa yeşil pasaportlanıp sınınn dışına
taşıveriyorlar!
Memleketimden insan(!) manzaralannın bir baş-
ka yüzü de böyle...
Ülkede "halk dalkavukluğu"na sığınıp oy kopar-
tacağını sanan geçmişi aydınlık. günü ve geleceğı
kapkara lidercikler, "İnanca karşıyürünmez" diyor:
geçmişi karanlık, günü ve geleceği bulanık lidercik-
ler,"Şeriata karşı yürünmez" diyor...
Üstelik bunu diyenlerden biri kendini ve partisi-
nı Demokratik ve Sosyal ve de Demokrat diye kas-
kallıyor; diğeri de "liberal"l
Sanıyorum bu makulenin, son günlerde yan-sön-
leri hızla artan ışıklann yalnızca çeteciler ve kara-
yobazlar ıçın değil, kendileri gibi "beynamaz" yo-
bazları da aydınlığa çıkarmak için karartıldığını ay-
rımsayacak anlakları kalmıyor!
Sonundadönüp dolaştp hepsi bir ağızdan "Tür-
kiye'nin yüzde 99'u Müslümandır. Işıklaıia oyna-
yanlar gâvurdur" demeye getiriyor. Bu noktada ya
bu zevat-ı namuhteremat sayı saymasını bilmiyor
ya da hiç dayak yememış bulunuyor! Hadi gecele-
rin 21 .OO'lerinde sokaklarda dolaşmayı yürekleri
yemıyor, oturduklan yüksek yerlerden kafalannı kal-
dırıp yanıp sönen ışıklara da mı hiç bakamıyorlar?
Memleketimden insan(!) manzaralarının "yüzsüz-
lüğü" de böyle...
Bütün bunlar olup biterken, çağdaşlık istedıkle-
ri için "orospu" denilen kadınlarımız: "mum sön-
dücülükle" suçlanan(!) ya da alaya alınan insanla-
nmız, suç duyurusu üstüne suç duyurusunda bu-
lunuyor. Oysa, bu ülkede "vesikalı" hayat kadınına
"orospu" demek bile "altı ay"dan başlıyor. Kadın-
larımız acaba topluca "tek" suç duyurusunda mı
bulunuyorlar, yoksa "tek tek" on binlerce dava mı
açmaya hazırlanıyorlar? Ne "firaklı" ders olur ama
beyin orospularınaü!
Ana fikir "Şeriata karşı yürüyecek" gönlü, şeri-
ata "inanç " yerine "irtıca" diyecek yüreği olmayan
karaaydın(î) ile "Şeriat Islamdır. Türkiye'nin yüzde
99'u Müslümandır Öyleyse Türkiye'de şeriat var-
dır" aklı ewelliği(!) ile halkı bölmeyi amaçlamış ka-
rayobazın farkı yoktur!
Ana fikrin ana fikri: Hacıdan bacıdan, karanlık
geceden, bir de ince sesli erkekten hayır gelmez.
Susurluk komisyonu
Dündar Kdıç da
dmlenecek
• Görev süresi 1 ay daha uzatılan TBMM
Susurluk Araştırma Komisyonu'nun, gelecek
hafta îstanbul'da 3 özel tim görevlisinin yanı
sıra yeraltı dünyasının ünlü isimlerinden
Dündar Kıhç ile ANAP'lı Yaşar Okuyan,
Mustafa Taşar ve eski Devlet Bakanı Ahmet
Karaevli'nin de bilgisine başvuracağı öğrenildi.
AN KAR4 (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Susur-
luk Araştırma Komisyonu,
gelecek hafta İstanbul'da
sürdüreceği çalışmalan sı-
rasında Ömer Lütfü Topal
cinayetıne adı karışan 3
özel tim görevlisinin yanı
sıra, yeraltı dünyasının ün-
lü isimlerinden Dündar
Kılıç'ı da dinleme karan
aldı. Komisyonun aynca.
ANAP Genel Sekreteri Ya-
şar Okuyan, Gazıantep
Milletvekili MustafaTaşa-
r ile eski ANAPMı Devlet
Bakanı Ahmet Karae\-
li'nin de bilgisine başv ura-
cağı öğrenildi.
TBMM Susurluk Araş-
tırma Komisyonu, halcn
İstanbul'da bir hastanede
tedavi gören Dündar Kı-
lıç'ı gelecek perşembe
dinleyecek. Komisyon.cu-
ma, cumartesi \e pazar
günlen de halen lstan-
bul "da Metns Cezaev i'nde
tutuklu bulunan özel tim
görevlileri Ercan Ersoy,
Ayhan Çarkuı ve Oğuz Yo-
rulmaz'ın bilgisine başvu-
racak.
3 mart pazartesı günü de
Kocaelı çetesinın başı ola-
rak bilinen Hadi Ozcan'ı
dinleyecek olan komisyon
Ankara"ya döndükten son-
ra YDP Genel Başkanı
Hasan Celal Güzel'in.
1984'te Isvıçre'de Abdul-
lah Çatlı ile görüştüğünü
ıleri sürdüğü eski Devlet
Bakanı Ahmet Karaev-
li'nin bilgisine başvura-
cak.
Süresi 3 martta dolacak
olan komisyonun, görev
süresının 1 ay daha uzatıl-
masına ilişkin karar dünkü
resmi gazetede yayımlan-
dı. Şimdiye kadar40'aya-
kın kişıyi dinleyen komis-
yonun raporunu en geç 3
nısanda Meclıs Başkanlı-
ğı'na ıletmesi gerekiyor.