25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SfeYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 1997 PAZAR 14 KULTUR 4 7 . U L U S L A R A R A S I B E R L İ N F İ L M F E S T t V A L İ Casus' en büyük aday GÜNERYÜREKLtK BERLİN- Bir festival daha sorm enyor. 47. Uluslararası Berlin Film Festivali (Berlinale) yann akşam Ipa-zartesi) Zoo Palast Sinema- sı'nda yapılacak ödül töreni ve G. W. Fabst'ın 1928 yapımi sessiz fil- ITJ "Die Büchse der Pandora (Pan- dora'nuı Kutuian)"nın göstenmiy- le bir kez daha perdelerini kapata- cak. Son günlerde en çok konuşu- lan konu yine o, ama hangi fılmın ja da kimin ne ödül alacağını ön- ceden kestirmek olasi değil. Çün- lü Berlinale tarihı sürprizlerle do- ludur. Hiç tahmin etmediğiniz bir film, bir bakarsınız en büyük ödü- lü almıştır. Herkesin hayTan oldu- fu, "Altın A>ı buna yataştr" dediği filmler ise bir Gümüş Ayı ödülüne bıle değer göriilmemiştır. Festival in bu cilvesine karşın, ber yıl yine de çeşıtli tahminler yü- rütülûr, spekülasyonlar yapılır. Al- tın Ayı - Gümüş Ayı ödülü alacak fılmler ve kişiler, uluslararası jüri- den önce. heyecanlı tartışmalarla belirlenmeye çalışılır. Bu, biraz da festivali izleyenlenn (filmkolikle- nn), gördükJen onca filmden son- ra yorulan beyinlerını dınlendır- mek için başvurduklan bir eğlence dünyası olsa gerek. Son birkaç gün- dûr yine film aralannda "cafe'ler- de, akşamlan barlarda ve restoran- larda sadece bu konu konuşuluyor: "Kim ne alacak?" Benim de katıl- dığım en büyük tahmin Anthony Minghella'nın "The English Pati- enfı üzerinde yoğunlaşıyor. "Kr aşkdestanı" diyebileceğim, 12 dal- da Oscar'a aday bu film, Altın Ayı ödülüne en yakın aday gibi görünü- yor bana. Ama "Bertinale'nin işle- ri belli olmaz" deyıp bu filme en azından bir Gümüş Ayı ödülü ge- leceğinı söylemenin benı yanılta- cağını hiç sanmıyorum. Bunun yanı sıra. ABD yapımı fılmlere bir ödülün daha gıdeceğı- ne inanıyorum. Buna en büyük a- day ise "Larry Flynt". Mik»s For- nuuı' ın bir porno dergisi imparato- nınun basın ve düşünce özgürlüğü içın verdiğı mücadeleyı anlatan bu fıimi, "The English Patient" kadar estetik içeriği olrnasa da politik me- sajıyla bir Gümüş Ayı ödülü alabi- lecek kalıtede derim ben. "The English Patient" ile "Larry FTynt", kulislerde en çok konuşulan ve en fazla şans tanınan iki film. Büe Au- gust'un bir cinayetin anatomisini anlatan (anlatmaya çalışan) "Smil- la's Seose of Snow"u da bir Gümüş Ayı ödülüne şans tanınan filmler- den biri. Geçen yıllarda çeşitli ke- reler belirtmiştim. Berlinale'nin ödül dağıtımında gözle görülür bir politikası vardır. Amerika, Avrupa ve Asya filmlerini temel alan fes- tival (1989'a değin Doğu Avrupa da buna dahildi). ödül dağıtımında hep "birsana,birona"politikasını gütmüştür. Bu yıl da farklı olacağı- nı sanmıyorum. Yani Amerika'nm yanı sıra mutlaka Avrupa ve As- ya'dan gelen filmlere de birer ödül verilecektir. Buna göre Avrupa'dan acaba hangı film ödüle değer görülebilir? Yine Berlinale'nin sürprizine sığı- narak söylüyorum, *Smilla''yı say- mayacak olursak. çünkü o da bir Avnıpa filmi (Danimarka / Alman- ya). Claude Berri'nın Hitier istila- sındaki bir Fransız kadın dircnişçi- nin öyküsünü anlatan "Lude Aub- rac"ı veya Raul Ruiz'in "Geneato- gies D'un Crimi"si bir ödülle taç- landınlabilir. Asya'ya gelince: Ön- ce şunu belirtmek isterim: Çin Halk Cumhuriyeti'nden ve Hong- Kong'dan, Tayland'dan gelen film- lerde ben gıderek bir "Hoüywood- laşma" görüyorum. Hollywood filmlerini küçümsemek için bunu söylemiyorum. Ama o eski özgün Çın/Tayvan sineması, yerini, Hollywood'un bildik "action" tar- zına dönüştürüyor gibi geliyor ba- na. Yine de Tsai Ming Liang'ın ya- bancılaşmayı temel alan "He Liu (Nehir)" adlı filmı ile Huang Jian- jdn ve Yang Yazhou'nun bir polisi- ye öykü eşliğinde anlattığı, dünya- nın derbederliğini gösteren "Mai Fa(Nöbetçi)''si ilginç çalışmalar ve bninin ödül alması beni şaşırtma- ann akşam yapılacak ödül töreniyle sona erecek olan festivalde Altın Ayı ve Gümüş Ayı ödülünü alacak filmler için çeşitli tahminler yürütülüyor. Anthony Minghella'nın "Ingiliz Casus"u (The English Patient) ve Milos Forman'ın "Skandalın Ismi Larry Flynf'ı kulislerde en çok konuşulan ve en fazla şans tanınan iki film. yacaktır. Aslında Derek Yee'nin porno filmcıliğin sorunlannı ve gerçekçı çelişkjlerini esprili birdil- le ele aldığı "VTva Erotka"sı da hoş bir film. Fakat diğerlerimn yanı sı- ra bu filme de ödül verileceğini hiç sanmıyorum. Spekülasyonlar uzayıp gidebilir. Ama isterseniz siz bana "Hangi fîlm ödül almaz. ödül almaya hak- kı yoktur" dıye sorun. Bunlann ba- şında maalesef Sir Rkhard Atten- borough'u göstermek zonındayım. Yazar Hemingway'in 2. Dünya Sa- vaşı sonlannda Italya'da yaşadığı bir aşk hikâyesini konu edinen "In Love and \Vw" adlı film, kelime- nin tam anlamıyla hiçbir şey vermi- yor. Yazık. Sonra. Kevin ABen'ın yine bir polisıye filmi olan ve sü- rekli bağınş çağınş, gürültüsüyle seyirciyı etkilemeye çalışan başan- sız denemesi bilirim. 'Twin Town"ı saya- Birfilmebir ödül Bu arada ödüllerle ilgili olarak birnoktayı daha belirteyim: Berlin Film Festivali'nde, "En lvi FünT, "Jüri Özel ÖdüliT, "En fyi Reji", "En lyi Kadın Oyuncu", "En lyi Erkek Oyuncu" ve "Otaganûstü Başan" gibi dallarda Altın ve Gü- müş Ayı ödülleri veriliyor. Diğer yan ödüller de var, ama esas ödül- ler bunlar. Sonra, bir filme sadece bir ödül veriliyor. Yani bir dalda herhangi bir ödül alan bir film bir başka dalda ödül alamıyor. Altın Ayı ödülü ise bir tek filme, "En lyi FHme" veriliyor. Berlinale'nin politikası düşünü- lecek olursa, uzun bir aradan son- ra bu yıl yine yanşmaya kaölan ve hiç de kötü olmayan bir Latın Ame- rika fılmine, Brezilya yapımı bir filme de bir ödül verilebilir. "O Que e Isso Companheire?" ismini taşıyan ve Almancasından dılimi- ze "Gerflbüar Yoruldu mu?" diye çevirebileceğimiz bu film, 68 gençlik hareketi sırasında Brezil- ya'da bir Amerikan başkonsolosu- nun kaçınlışını anlatıyor. lşkence gören bir arkadaşlannı kurtarmak için böyle bir eyleme başvuran gençlerin ve başlanndaki yaşlıca li- derlerinin düşten ibaret ideallerini ve liderlik komplekslerini çok hoş bir şekilde sunan bu film bir Gü- müş Ayı ödülüne layık görülebilir. Ben şahsen 68'lilerden biri olarak bu filmi ızlerken lcendimı olaylann ıçinde buldum. Aynntılarda son de- rece gerçekçi ve bizim kuşağın içinde bulunduğu durumu hoşgörü ve sevgıyle anlatan bir filmdi. A- ma yeni kuşaklar bu filmi nasıl bu- lacaktır. onu bilemem. Berünale'de çılgın güıüer Spekülasyonlar bir yana, kimin ne ödül aldığını salı günü gazete- mizde okuyacaksınız. Berlin'in şu günlerde yaşadığı gerçeğe döne- lim. Bu yıl havalar iyi gitti. Bir gün- de 70'ten fazla filmin gösterildiği festivalde, 3 bini gazeteci 10 bine yakın konuk, bır günün film mara- tonundan sonra keyfini gece barla- nnda. restoranlarda yaşamaya ça- hştı. "Baris Bar", "Ftorian" gibi kentin en ünlü ve sevilen buluşma merkezleri festival konuklanyla doldu taştı. Bırakın oturacak bir yer bulmayı, ayakta duracak bir y- er bile yoktu bu yeTİerde. Berlin ve Berlinale 12 gün boyunca yine en Yanşma filmleri Smilla's Sence of Snow Yön.: Bille August MvaErotica Yön.: Derek Yee The Cnıcibte (Cadı Kazanı) Yön.: Nicholas Hvythner lnLowündWar Yön.: Richard Attenborough Port Djema Yön.: Eric Heumann The Peopie vs Larry Flyııt Yön.: Milos Forman Territorio Comanche Yön.: Gerardo Herrero, O Que e Isso, Companheiro? Yön.: Bruno Barreto, The English Patient Yön.: Anthony Minghella Secretos Del Corazon (Kalbin Sırn) Yön.: Montxo Armendariz, GetOnTheBus Yön.: Spike Lee He Liu (Ne- hir) Yön.: Tsai Ming-Liang TwinTown Yön.: Kevin Allen Tri Istoıü (Üç Öykü) Yön.: Kri Muratova The Island On Bird Street Yön.: Soren Kragh-Jacobsen YeneaJogies D'un Crirne Yön.: Raoul Ruiz Mai Fu (Nöbetçi) Yön.: Huang Jianxin, Yang Yazhou LukeAubrac Yön.: Claude Berri Rosevvood Yön.: John Singleton W9 Ai Chufang (Mutfak) Yön.: Yim Ho \VTlliam Shakespeare's Romeo undJuKet 'Luice Auhrac" i r I Yön.: Baz Luhrmann Setouchi Moonlight Serenade Yön.: Masahiro Shinoda Das Lesen Ist Eine BausteDe Yön.: Wolfgang Becker Leneged Enayim Maaraviod (Batının Gözûyle) Yön.: Joseph Pitchhadze PannaNikt Yön.: Andrzej Wajda çılgın günlerini yaşadı. Ömeğin Raul Ruiz'in "Genealogies D'un Crime'' adlı filmi nederuyle Ber- lırı'e gelen güzel yıldız Catherine Deneuve, bir akşam "FV>rMn"ın konuğuydu. Kim Novak da Ber- lin'deydi. Cuma akşamı Zoo Palast Sineması'nda kendisine dünya sı- nemasına katkılanndan dolayı Al- tın Ayı ödülü verilen ve ardından AlfredHitchcock'un "Vfertigo'' fil- mi gösterilen Kim Novak, yüzün- dekı çizgilere rağmen tılsımlı gü- zelligini koruyor. biraz mahcup halleriyle çekiciliğinden ödün ver- miyordu. Bernard Henri Levy'nin çev irdıği "Le Jour et ia Nuit (Gece veGûndüz)" adlı yanşma dışı gös- terilen filmin yıldızlan AbinDeton ile Lauren BacaO da bu yılki Ber- linale'nin ilgi çeken diğer yıldızla- nydı. Parla\an yıldızlar Hanı şu dünya futbol şampıyo- nalanndan bilıriz. Her keresinde bir genç futbolcu çıkar, gösterdiği ola- ganüstü oyunla bir anda borsalan aitüst eder, dünya çapında bir nu- maralı futbolcu olur, değeri hemen milyarlarca artar. Berlinalelerdede buna benzer durumlara rasüıyoruz. Örneğin bu yıl, ismini cismini bil- medığımiz iki oyuncu, "The Eng- Hsh Padenfdeki rolüyle Kristüı S- cott Thomas ile "Larry Frynt"ın sanşın dilberi Courtney Low (ilk filmi) bir anda dünya çapında şöh- rete ulaştılar ve Hollyvvood'un en çok kazanan yıldızlan arasına gir- diler. En kötû Abnan yapımı Tûrkfihni Bu yılki festivalde hiç Türk fil- mi yok dedik, ama Almanya'da ya- şayan Kadir Sözen adlı bir yönet- menin "Kış Çiceği'' adlı bir filmi "Yeni Atman Filmleri" bölümünde gösterildi. Alman yapımı olan ve sadece akredite gazetecilere göste- nlen bu film, "Umuda Yotcu- hık"un oldukça kötü bır kopyasıy- dı ve başansız bir çalışmaydı. Ka- dir Sözen, 1995'ten beri çeşitli bel- gesel fılmler, söyleşiler.televızyon filmleri çekmiş bir yönetrnen, ama bu filmde 70'li yıllardan beri ağız- da sakız olmuş bir konuyu (Gas- tarbeiter konusunu), çok kötü bir yorumla ve bıkılan bir tekrarla tek- rar temcit pilavı gibi önümüze sür- müş. Kuzey Ren Vestfatya eyaleti- nin kültürel film fonundan yararla- nan bu filme hangi niyet ve amaç- la para yardımında bulunulduğunu anlamak da olası değil. Berünak'nin geleceği Yazıyı, bu yıl tüm festival boyun- ca bir diğer tartışma ve konuşma konusu olan bir başka güncel me- seleye değınerek kaparmak istiyo- rum. Berlinale "Cannes", "\fene- dik" gibi diğer üst düzey festival- lere benzemez. Diğerlerinden fark- lı olarak Berlinale'yı tüm Berlin halkı, sayılan 10 bine varan konuk- larla birlikte yaşar. En ünlü yıldız- lan yakından görür, filmlerini izler. imzalannı toplar, bir büyük ?enli- ğe tüm kent katılır. Berlinalelerin Berlin yaşammda çok önemli ve unutulmaz bir yeri vardır. Şimdi duvarlann yıkılmasından sonra ge- rek Berlin'in yeni yapılanması, ge- rekse tasarruf önlemleri politikası festivallerin geleceğini yeni bir ge- leceğe doğru sürüklüyor gibi. Her şeyden önce Berlinale, bu- güne dek festivallerin ve kentin merkezi olan Zoo civanndan, yeni bir yere, Postdamer Meydam'na alınmak isteniyor. Burası 2 binli yıllarda Almanya'nın finans mer- kezi olacak bir yer. Zoo civannda barlan ve restoranlanyla tüm kent- le iç ıçe geçmiş bir festival acaba Postdamer Meydanı'nda nasıl bir görünüm kazanacaktır? Eski canh- lığını kaybedecek mi? 1980 yılın- dan beri festivali yöneten Moritz de Hadeln, festivalin Postdamer Meydam'na taşınmasına karşı. Bu nedenle midir bilinmez, ama de Hadeln'in normal olarak beş yıl uzatılması gereken kontratı şimdi sadece iki yıl uzanldı. Yani Berli- nale'yi karanhk ufuklar bekliyor, bakalım ne olacak... Rusya'nın Van Gogh'uyeniden keşfedfâyor likhail Vrubd'in sergisi DüssddorTta. KültürSenisi-MikhailVnıbel Çoğumuz. 'oUğanüs- tn yetenekli" sıfatıyla tanımlanan bu sanatçının ismini belki de ilk defa duyuyoruz. Aslında pek de haksız sayıl- mayız. Çünkü, yaşadığı süre içinde ilgi gösterilmeyen, an- cak öldükten sonra Rus resım sanatının büyük ustalala- nndan bin olarak anılan Vrubel, şu günlerde yeniden keşfedilmeye hazırlanıyor. Sanatçı, Düsseldorf'ta açılan retrospektif sergisi, sanaîseverlerin beğenisine sunulu- yor. Sergiyi hazırlayanlar, Vrubel'in tanıtılmasının neden bu kadar geciktığini soranlara, şu cevabı veriyor. "Vnı- bcL gerçekten özel bir sanatçL Onun bu kadar geç tanın- mastmn tek nedeni. > apıtlannm sadece Rus müzekrinde ve binalannda bulunuyor olması. Bu y üzden Bab, Vru- bel'i uzun vıllar sonra tanıyabildi." Vrubel, yeteneklerinin yanı sıra sanat tarihine de bü- yük katkılar sağlamış. Örneğin, Art Nouveau'yu ve Rus simgcciliğini önceden sezen sanatçı, coşkulu biranlatun, karanlık ve titiz bir çizim anlayışı içinde, tuvallerine, fresklerine, heykellerine ve suluboyalanna düşsel ve kay- gı vericı bir dünyanın tüm heyecanını yansıtmayı başar- mış. Vrubel, sanat hayatı boyunca, ressam, heykeltıraş, kıtap illüstüratörü, seramik sanatçısı, dekoratör ve tasa- nmcı olarak da çalışmalar yaptı. Tek başma ve çalkantı- larla geçirdiği hayatı ve sonunda delirmeyle sona eren ya- şamı; ona. Rusya'nın \M Gogh'u unvamnın verilmesinı sağladı. Vrubel, konulan ek alış tarzi ile modem Rus re- sim sanatının babası unvanmı da kazandı. Tüm ögrenim hayatı boyunca başanlı bir öğrenci olan Vrubel, Avrupa edebiyatı ve felsefesine ilgi duydu. St. Pe- tersburg'da Academy of Fine Art'daokurken hayatmın ge- ri kalan kısmında büyük bir önem taşıyacak olan Valen- ttn Serav ile tanıştı. Yaşamımn çeşitli dönemlerini yok- sulluk içinde geçiren sanatçı, uzun bir süre Kiev'de bir Bizans kilisesi olan St. Kyril'ın restorasyonunu üstlendi. Bu çahşmalan sırasında kilisenin mozaiklerinden çok et- kilendi, hatta bu motifleri sanatına yansıtarak Cezanne gibi Kübizmin öncülüğünü yaptı. Ukranya'dan Rusya'ya döndüğünde şiddetli bir depresyon geçiren sanatçı, bu sü- re içinde bile yeteneklerine ve kararlanna olan güvenini yitirmedi. Okul arkadaşı ve Rus portrecıliğinin en önemli isim- lerinden Serov, 1889'da, Vrubel'i Moskova yakınlannda- ki Abramtsevo Art Colony'e üye olma konusunda ikna ettı. Bu kurumun başında oldukça nüfuzlu bir iş adamı olan S«v>a Mamontov bulunuyordu. Mamontov, Vru- bel'in heykele ve dekoratif sanatlara karşı yeteneğinı an- layarak onun bu dallarda kendini gösterebilmesi için fir- satlar yarattı. Vrubel, tam da bu dönemde Moskova'daki Metropol Hotel'de keramik üzenne paneller düzenleme- ye başladı. Aynı günlerde Leraıontov'un şiirkıtabının il- listürasyonlannı yapmaya başladı. Özellikle Gürcistan Kraliçesi Tunara ve Demon karakterleri onu çok etkile- di. Demon'un melankoli ve aşkla, Tamara'nm dans edi- şini seyrederken gösteren resmiyle büyük başanlar kazan- dı. Aslında baa araştırmacılar, Vrubel'in bu resminin popüler olmasma neden olarak kendi benliğinden parça- lar içermesini gösteriyorlar. Mamontov'un operasındata- sanmcı olarak görev alan Vrubel, bu kurumda da yete- neklenni kanıtladı. Bu sırada ünlü bir şarkıcı olan Nad- jesda Zabela ile evlenen sanatçı, eşinin kosrümlenni çiz- mekle kalmayıp onun tiyatro çahşmalann da destekledi 1893'te Diaghüev'in VVorld of Art sergisine davet edi- len sanatçı, belki de bu sergiye katılarak sonunu hazırla- dı. Bu sıralar frenginin pençesinde bulunan Vrubel, ge- ce boyunca içki içip 'Demon' adlı resmini tekrar boya- maya başladı. Sabah olduğunda sarhoş bir halde kendi kendine karmaşık sözler ederken bulunan Vrubel, koru- ma altına alındı. Bu olaydan üç yıl sonra kör olan sanat- çı. 1910 yılında 54 yaşında iken yaşamını yitirdi. •Bir Erkeğin Anatomisi; yönetmenliğinı Yavuz Özkan'ın yaptığı, Uğur Polat, Ayda Aksei Taner Birsel ve Tilbe Sarân'ın başrollerini paylaştığı film, şiddetten, öfkeden \e entrikalardan payına düşeni fazlasıyla alan bir avukatın hayatından kesitler veriyor. (Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Osmanbey Gazi 247 96 65, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Baktrköy Avşar 583 14 97, Kadıköy Ocak 336 37 11, Altunizade Capıtol 3911935) • Evita; Alan Parker'ın yönettıği film Madonna'ya en iyi kadın oyuncu dalında Altın Küre ödülü kazandırdı. Filmde Antonio Banderas \e Jonathan Prvce da rol ahyorlar (Şişli Kent 241 62 03, Beyoğlu Sinepop 25111 76, Çembertitaş Şafak 516 26 66, Baktrköy Avşar 583 14 97, Baktrköy İncirü 572 64 39, GaUeria Prestige 560 72 66, Kadıköy Reks 336 0112) • Emma; Jane Austen'ın yapıtından uyarlanan filmin yönetmenı Douglas McGrath. Filmde Gwyneth Paltrow, Toni Colette, Alan Cumming ve Ewan McGregor rol alıyor. (Beyoğlu Alkazar 293 24 66, Harbiye As 247 63 15, EtUer Akmerkez 282 05 05, Bakırkây Avşar 583 14 97, Altunizade Capitol 3911935, Kadıköy Bahariye 414 35 05) • Bizim Cafe; Ste\eBuscemi'nin yönettiğı film "1996 Cannes Film Festrvaü'1 nde de göstenlmişti. Mimi Rogers, Steve Buscemi, Samuel L. Jackson başrollerde. (Beyoğlu Lale 249 25 24, Bakırkây Avşar 583 14 97, Kadıköy Broadway 346 14 81) • lyi Geceter Öpücüğü; Geena Davis ve Samuel L Jackson'ın başrolleri üstlendığı macera filminin yönetmenı Renny Harfin. (Beyoğlu FUaş 249 01 66, Osmanbey Gazi 247 96 65, Bakırköy Carousel 571 83 80, Altunizade Capitol 39119 35, Kadıköy Moda 337 01 28, Cmraniye Princess 461 03 82, Avcılar Standart 695 36 45) M Rdye; Ron Howard'ın yönetmenliğini yaptığı, Mel Gibson. Rene Russo. Ddrov Lindo ve Lili Taylor'un başrolünü paylaştığı heyecan verici fihuin öyküsü Cyril Hume'a z\\(Etiler Akmerkez Braun 282 05 05, Teşvikiye AFM 224 05 05, İstanbul Princess 285 06 95, Ortaköy Feriye 236 28 64, Osmanbey Gazi 247 96 65, Beyoğlu Atlas 252 85 76, Aksaray Yıldız 589 6138, Etiler HiUside 263 18 38, Altunizade Capitol 39119 35, Baktrköy Carousel 571 83 80, Bakırköy Renk 572 18 63, Bakırköy Cinema 74 572 04 44, Kadıköy Moda 337 0128, Kadıköy Pyramid 348 01 50, Pendik Güney 354 13 88, Çembertitaş Şafak 516 26 60, Florya Prestige 663 28 86) B Larry Flynt; iki dalda Oscar'a aday gösterilen ve Hustler dergisinin sahibi Larry FTynt'ın hayatını konu alan filmin başrolünü \Vbody Harrebon oynarken yönetmenliğini Milos Forman yapıyor. (Beyoğlu Alkazar 293 24 66, Osmanbey Gazi 247 96 65, Etiler Akmerkez 282 05 05, İstanbulprincess 285 06 95, Bakırköy Avşar 583 14 97, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Kadıköy Kadıköy 337 74 00, Altunizade Capitol 39119 35) • Aşkın iki Yüzü; Barbra Streisand ve MBridges ın başrollerini üstlendikleri film Streısand'ın üçüncü yönetmenlik denemesi. Beyoğlu Emek 293 84 39, Harbiye As 24765 15, Pakiament Cinema Club 263 18 38, tstanbul Princess 285 06 95, Bakırköy Avşar 583 14 97, GaUeria Presüj 560 72 66, Çemberiüaş Şafak 516 19 35, Fenerbahçe Piramid 348 0150, Kadıköy Reks 336 0112) • Erkekler ve Kadınlar Kullanma Kılavuzu; geçen günlerde ülkemıze gelen Fransız yönetmen Claude Lelouchun yönettiğı filmde Bernard Tapie, Fabrice Luchini ve Alessandra Martines rol alıyorlar.f Beyoğlu Beyoğlu 251 32 40, Şişli Kent 241 62 03, Altunizade Capitol 310 06 16) • Picasso ile Yaşamak; Antorry Hopkins ve Natacha McEUıone bir Merchant-Ivory yapımında ünlü ressamın yaşamından bir kesit sunuyorlar. (Beyoğlu Alkazar 23 24 66, Ortaköy Princess 227 91 47, Teşvikiye AFM 224 05 05, Ortaköy Princess 2279147, Pendik Oscar 390 09 69, Kadıköy As 336 00 50) • Hayalet ve Karanlık; Michael Douglas ve Val KHmer'ın başrollerinı paylaştığı fılmın yönetmenliğini Stephen Hopkins yapıyor/E/ifcr Akmerkez 282 05 05, Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Teşvikiye AFM 224 05 05, İstanbul Princess 285 06 95, Ortaköy Princess 227 91 48) Kadıköy As 336 00 50) • Ortak; Whoopi Goklberg, Diane VVest'm başrollerini paylaştığı filmi. Rkhie Rich filminin yönetmenı Donakl Petrie yönetiyor. (Şişli Kent 241 62 03, Beyoğlu Atlas 252 85 76. Bakırköy Avşar 583 14 97, Kadıköy As 336 00 50) • Tutku Gülleri; Christian Slater ve Mary Stuart Masterson, Michael Goldenberg'ın romantık filminde bir araya geliyorlar. (Beyoğlu Fitaş 249 01 66, Altunizade Capitol 39119 35, Kadıköy Broadway 346 14 81) • Dırejan; Serpü Çakmaklı, Gani R. Şa%~ata ve Levent lnanırın başrolleri paylaştığı filmı Şahin Gök yönetiyor. (Beyoğlu Lale 249 25 24, Çemberlitaş Şafak 516 26 60, Bakırköy Avşar 583 14 97, Kadıköy Hakan 337 9637) •"Kızıl Oidipus Senaryosu Gabriel Garcia Marquez'in başını çektiğı bır grup senarist taranndan yazılan film, 1996 Cannes'da En lyi Senaryo Ödülü'nü kazanmıştı. Filmin yönetmeni Jorge .\li Triana (Beyoğlu Pera 251 32 40) • Sınrfta Olay VanTom Berenger ve Ernie Hudsonun başrollerini paylaştığı filmin yönetmenı Robert Mangel. (Kadıköy Holİywood338 90 76) U Pinokyo; Martin Landau. Jonathan Ta> lor Thomas, Rob Schneider ve Bebe Neuwirth'in basrolİerini paylaştığı filmin yönetmeni Steve Barron. (Şişli Kent 241 62 03, Bakırköy İncirii 572 64 39, Kadıköy As 336 00 50) • Sleepers; Barn Levinson"ın filminde BradPitt, Robert de Niro ve Dustin Hoffman'ı izlemek kevifli (Avcılar Standard 695 36 45, Kadıköy As 336 00 50, Beyoğlu Atlas 252 85 76) • Babam SÖz Verdi; Yaratıklar. ınsan olmayan yok ediciler ve nükleer teröristler.. Arnold Schwerzenegger başrolde. (Ç. Taş Şafak 516 26 60, Bakırköy Avşar 583 14 97, Bakırköy Avşar 583 14 97, Beyoğlu Lale 249 25 24, Kadıköy Hollynvod 338 90 76) • Space Jam; Joe Pytka nın yönettıği filmde Michael Jordan ve Bugs Bunny, teknolojinin nımetleri sonucunda bir araya ge\iyor.(Bakırköy Avşar 583 14 97, Karagümrûk Feza 613 16 08, Kadıköy Reks 336 0112, Erenköy Apollon 362 5/ 00, KartalKartal389 06l6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle