Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
lmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yaym Yönetmenı: Orhan Erinç 9
Genel Yayın Koordinatörü Hikmet
Çetinkaya # Yaziişleri Müdürleri:
fbrahim Yüdız (Sorumlu), DinçTayanç
# Haber Merkezı Müdürü. Hakan Kara
9 Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberlcr Şinasi Danışoğlu • lstıhbarat:
Cengiz YUdmm # ICültür Handan Şenköken
• Spor: Abdülkadir Yücelman # Makaleler:
Sami Karaören • Düzeltmc Abdullah Yaacı
• Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge
Edibe Buğra • Yurt Haberlen: Mehmet Faraç
YaymKuralu. tlhan Sdçuk (Başkan),
Orhan Erinç, Oktay Kurtböke.
Hikmet Çetinkaya. Şûkran Soner,
Ergun Balo, Dinç Tayınç, İbrahâm
Yıldız. Orhan Bursalı, Mustafa
Balba>, Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balba} 9 Haber Müdüni Doğan
Akın Ataturk Bulvan No. 125. Kat4, Bakanlıklar-Ankara
Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • îzmır Temsılcısı
SeniarKızık,H.ZıyaBh 1352 S. 2 3 Tel 4411220, Faks
4419117 • Adana Temsılcısı: Çeün Yiğenoğla, Inönü Cd
119 S Nol Kat:l.Te|-363 12 11,Faks 363 12 15
Koordinalör. Ahmet Koruhan #
Muhasebe- Bülent Yener •
Idare HüseyinGürer#lşletme'
ÖnderÇelik»Bılgı-lşiem: Nail
tnal 9 Bılgısayar Sistem:
Mürüvet Çfler
MEDYA C: • Yönetim Kunılu
Başkanı - Genel Müdür Gûlbin
Erduran • Koordinatör Reha
Işıtman # Genel Mudur Yarduncısı
Mine JVkdağ Tel- 514 07 53 -
51395 80-513 S4 60-61,Faks. 5138463
Ya»unl»van \e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncıhk A Ş
Tü&ocaİı Cad ?9 41 CagaJoglu 34334 Ist PK. 246 îstanbui Tel (0:212) 512 05 05 (20 hal» Faks (0 2121513 85 95
23ŞUBAT 1997 tmsak: 5.15 Güneş: 6.41 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.23 Akşam: 17.54 Yatsı: 19.15
İnsan ilişkilerine
kapabytz
• İZMİR (AA) - Psikolog
Prof. Dr. Doğan
Cüceloğlu, yetişkın bır
insanm. her gün çevresiyle
ortalama 3 bin kez iletişim
kurduğurtu. her seferinde
de çevresine olumlu.
olumsuz veya umursamaz
bir mesaj ilettiğini söyledi.
Özel İzmir Lisesi'nde
konferans veren
Cûceloğlu, "Eğitimden
gecmışlerimız bile insan
ilışkılerinde açık değil.
Ulus olacaksak önce
birbinmize merhaba
demenin bilincine
varmalıyız" dedi
Rus öğrencilere
Türkîye'de staj
• MOSKOVA(AA)-
Moskova'da bulunan
Turizm\eOtelcilik
Yûksekokulu
öğrencilenne Türkiye'de
staj görme ımkânı
sağlayan anlaşma. önceki
gün Moskova'da
imzalandı. Anlaşma. ilk
aşamada 50 ögrencinin
Türkiye'ye gönderilmesini
içeriyor. Çok iyi tngüizce
bilen Rus öğrencilerden
seçilecek olan grup,
Turizm Bakanlığı'nda 10
gün teorik eğitim görecek,
daha sonra otel ve turizm
tesislerinde 10 günlük staj
yapacak
Havlayan kedi
• SOFYA(AA)-
Bulganstan'da sahibi
tarafından 3.5 aydır köpek
mamasıyla beslenen
angora cinsi bir kedi,
havlamaya başladı.
Bulgaristan'ın ünlü
şairlennden Veneta
Mandeva'nın 'Katya' adlı
kedısinde. yaklaşık bir
haftadır ilginç değişimler
yaşandı. Mandeva, kedinin
sesinin gıderek
kalınlaştığını ve ttpkj bir
yavru köpek gibi
havladığını söyledi.
Kedisindeki değişimin
'Pedigree' marka köpek
maması yemeye
başlamasından sonra
ortaya çıktığını öne sûren
Mandeva, söz konusu
şirket hakkında dava
açacağını dabelirtti.
Siyanürle altın madenciliğine karşı mücadele veren yöre halkına bütün yurttan destek
Bergama'ya &arma• Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden sivil toplum
örgütleri ve çevreci kuruluşlann temsilcileri dün
Bergama'da buluşarak halka, "Eurogold gidene
kadar yanımzdayız" dediler. Bergama Cumhuriyet
Alanı'nda düzenlenen toplantının sonunda, altına
boyanmış temsili Eurogold temsilcisi katrana ve
tüye bulanarak sopalarla kovalandı.
ASUMA1N ABACIOĞLU
OZANYAYMAN
BERGAMA- Siyanürle altına
karşı mücadele eden yöre halkı-
na, Türkiye genehnde gönüllü
kuruluşlar, sivil toplum örgütle-
ri, çevrecilerden destek geldi.
Gönüllü kuruluşlann temsilcile-
ri. vöre halkmm mücadelesine
duydukJan saygıyı dile getire-
rek. "Bundan sonra Bergama
halkının yanında olacagız. Euro-
gold gidene kadar sian yanııuz-
dayız" dediler.
Bergama'ya dün sabah erken
saatlerde tstanbul, İzmir, Ada-
na. Mersin, lskenderun ve Bod-
nım'dan otobüslerle ve kendı
araçlanyla gelen gönüllü kuruluş-
lanntemsilcileri girişte polisin ba-
rikatıyla karşılaştı. Yoğun güven-
lik önlemleri aldığı gözlenen po-
lis, araçlann plakasını aldı ve
otobüslerin içinde kontroller yap-
tı. Sınırsız ÇevTe Yolculan, SOS
Istanbul Çevre Platformu, Dün-
ya Dostlan Demeği, TEMA Vak-
fi, Doğu Akdeniz Çevre Platfor-
mu, Adana Çevre Gönüllüleri
Derneği, SOS Akdeniz İzmir,
Bodrum Gönüllüleri, İzmir Çev-
re Hareketi Avukatlan ile İzmir
Tabip Odası'nı temsilen gelen
eylemciler Bergama Cumhuri-
yet Alanı'nda toplandılar. Asker
ve polislerin yoğun güvenlik ön-
lemlen arasında "Siyanürcü şir-
ket Türkiye'yi terk et Halkız,
güçlüyüz, kazanağız. Susma.sus-
tukça sıra sana geiecek. Siyanür-
cü çete, dön evine" sloganlan at-
tılar.
Burada yapılan konuşmalar-
da, eylemci gruplann temsilcile-
ri, altın şirketlerinin Bergama'nın
ardından Sivrihisar, Gümüşha-
ne, Eskişehir-Kaymaz ve İzmir
FM çukurunda siyanürle altın iş-
letmek için sırada bekledikleri-
ni belirterek şöyle konuştular:
"Yöre halkının buradaöyle gü-
zel bir mücadelesi vaı ki bize de
destek oimak düşüyor. Çevre Ba-
kanbğı 1997'yi çevre yüı ilan et-
miş. Biz kuüanacak bir şey göre-
miyoruz. Biz 1997'yi Eurogold
gibi cevreyi zehiredenlere müca-
dele ydı ilan ediyoruz. Bundan
sonra sürekli olarak Bergamab-
laıia dayanışma içinde olacağız.
Bu mücadele alöricı şirket gide-
ne kadarsürecek. Biz buraya on-
lann ocaklanna incir ağacı dik-
meye geldik."
tzmir Tabip Odası'nı temsilen
Bergama'ya gelen Zuhal Anıa-
to "Odamıza üye hiçbir hekim
siyanürle altın madenine olumlu
rapor vennedi, Aksini söyleyen-
ler doğru söylemiyorlar" dedi.
Bergama Belediye Başkanı Seta
Taşkın da yöre insanınm sadece
Türkiye'de değil Avrupa ve dün-
yada da dostlan olduğunu belir-
terek,u
Doğaya,insanasaygtgös*
terenterin bir aradaolması büyük
önem taşryor. Bergama halkı si-
yanürie altın madenini istemiyor.
Görüyorumki Türkiye de iste-
miyor" diye konuştu.
'Eurogold defor
Cumhuriyet Alanı'nda Euro-
gold Madencilik Şirketi'nın Ge-
nel Müdürü Jack Testard'ın kı-
lığına giren ve üzerinde altm renk-
li giysisi ve başında çeşitli iilke-
lerin bayraklannın bulunduğu
şapka taşıyan bir kişi ıslıklar ve
yuhalamalar arasında eylemci-
ler tarafından katran ve tüye bu-
landı. Eylemciler daha sonra ka-
çan sembolik Eurogold temsilci-
sini, "Eurogold defbT sloganla-
nyla sopalarla kovaladılar.
ÖDPDEN TEPKİ
'Çıkacak altın
Erbakan'a
bile yetmez'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Özgürlük ve Dayanışma Partisi
fÖDP) Ankara tl Başkanı Haydar
t]ker. Eurogold firmasınm
Bergama'da siyanürle altın aramaya
başlamasıyla birlikte, Türkiye'nin 576
yerinde daha aynı yöntemle altın
aramak için ruhsat alan şirketlerin
harekete geçeceğini söyledi.
tl Başkanı Haydar llker, "Örneğin
Eskişehir'deki alün rezeni ile ügili bir
rapor hazuiandL Necmettin Hoca'mn
albn tasarrufundan bile azmış. Yani
uğraşmaya değmez" dedi.
Bergama'da siyanürle altın aranması
için çalışmalann başlatılmasmı
protesto etmek için dün parti genel
merkezinde bir basın toplantısı
düzenleyen ÖDP'liler, basın
mensuplannın karşısına kollannda
boyunlannda sahte altınlarla,
önlerinde Bergama'da yetişen zeytinin
bulunduğu tabaklarla çıktılar.
Altına hiç de önem vermediklerini
göstermeye çalışan partililer,
toplantının ardından bol bol sahte
altın dağıttılar. Bergama'nın asıl
altınının yöreye has zeytin olduğunu
belirten ÖDP'liler, "Bir süre sonra
bunu bulamayacaksınız
r>
diyerek
gazetecilere zctin ikram ettiler.
Plajlarda nostalji1997 yazırKİa plajlarda 1950 ve
1970'li jillann esintileri göze
çarpacak. Dümanın önde gelen
mayo üreticilerinden Zeki Triko'nun
"bu yüki modeUeri 1950 \e 1970'B
yülann modasından izler taşıyor.
'97 modellerini "Denizalü Dünj-aa",
"Optik Modası", "Çizgi Fflm" ve
"Seotetik Doğa" başhklı dört ana
temadan oluşturan Zeki Triko'nun
katalog çekimkri bu >ıl AntiUerin
Anguila adasında gerçekleştirildL
Dünyanın ünlü modellerhle
çabşmayı gelenek haline getiren
Zeki Triko için bu yıl Venezuelalı
Jennifer Diaz (üstte), İsveçli Emma
Ericson (vanda) ve Los Angeles
Models ajansuıdan Stefanie Berl
objektif karşısına geçti. Katalogda
kuDanılan fotoğraflar, Marc
Kayne'in çektiği 20 bin dia
arasından seçildL
Basına gösterildi
MM'nin
pomo f ilm
trajedisi
• Marilyn Monroe'nun
1947'de çekilen
pornografik kısa filmi
Isveç basınma gösterildi.
Ancak oldukça yıpranmış
filmdeki kadının
gerçekten Monroe olup
olmadığı kesinlik
kazanmadı.
GÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM -1947de
çekilen ve büyük bir olası-
lıkla Marilyn Monroe'nun
başrolünü oynadığı pomog-
rafık kısa fîlm Isveç bastnı-
na gösterildi. Ancak film-
deki kadının gerçekten Ma-
rilyn Monroe olup olmadı-
ğı yüzde yüz bir kesinlik ka-
zanmadı. 7 dakikalık sessiz
fîlmin öyküsü oldukça il-
ginç:
Bu filmi yaptıktan sonra
pişmanlık duyan Monroe,
daha sonra ünlü bir sinema
oyuncusu olunca, filmi edi-
nip yok etmek istemiş. Ba-
şanlı olamaymca, bölge maf-
yasındaki "dostlanna" baş-
vurmuş. Mafya da bu filmi
bulunduran ve gösteren ki-
şileri öldüreceğini fısıltı ga-
zetesiyle yaymış.
1970'te New York'a gi-
den İsveçli bir fotoğrafçı, bir
zamanlar yasaklanmış olan
bir miktar kısa filmi toptan
fiyatına satın almış. Isveç'e
döndüğünde filmlerden bi-
rindeki kadının Marilyn
Monroe olduğunu görüp şok
geçirmiş.
Bundan sonrasırivayetde-
ğil. Çünkü İsveçli fotoğraf-
çı 1972'de bu filmi göstere-
ceğini açıklayınca tsveç ba-
sınında ilgiyle karşılaşmış-
O. Ama ABD'den gelen ve
büyük bir olasıhkla gangs-
ter olan bilinmeyen kişiler,
fotoğrafçırun atölyesine ge-
ce girerek, bulduklan bütün
filmleri çaldılar. İsveçli fo-
toğrafçı canını kurtardığın-
dan memnun olarak gangs-
terlerin, Monroe'nun filmi-
nin yalruzca kopyasını al-
dıklannı, orijinalini birban-
kadaki özel kasada sakladı-
ğını açıkladı.
SAK USTUNDE MÜJDATGEZEN
DGM
Bizim gazeteden dört
kişiydik DGM'de. Erdal
Atabek, Toktamış Ateş,
bu köşenin çızeri Semih
Poroy ve ben. Semıh
savunmasında beni çok
güidürdü. Sanki savunma
yapmıyor da çiziyor
gibiydi. "Hindi için
düşünen hayvandır derier
ama bir insan parkta
oturmuş düşünüyorsa o
insana 'Aaa ne güzel
düşünüyor' demezler" gibi
bir özet yaptı... Gerçekten
insanı hindiden ayıran fark,
düşüncesini
söyleyebilmesi olmalı.
Bunun altını ne ince çizdi
Semih. Tıpkı şu yandaki
çizgileri gibi...
Biz halkız
Biz halkız. Biz milletiz. Bu
Ankara'dakiler ise bizim
vekillerimiz. Yani aslolan
bizız. Başbakanlar,
bakanlar, milletvekilleri
bizim verdiğimiz
maaşlarla bizlere hizmet
etmek zorunda olan
görevliler.
Anlayacağınız bizim
emrimizdeki insanlar. Bize
saygı göstermek
zorundalar. Bu irili ufaklı
görevlilere arada bir
hadlerini bildirmek için
organize olmalı ve
yüzsüzlüklerini yüzlerine
vuımalıyız.
Atatürk
diyor ki:
Laiklik, asla din düşmanhğı
değildir. Sahte dindaıiık ve
büyücülükle savaşma
kapısı açtığı için gerçek
dindarlığın gelişmesi
olanağını sağlamıştır.
Laikliği dinsizlikle
kanştırmak isteyenler,
ilerleme ve canlılığın
düşmanları ile
gözlerinden perde
kalkmamış Doğu
fanatiklerinden başka
kimse olamaz. M. Kemal
Atatürk (1930)
"Jv.
îfîmm*
Fikret Mualla-Abidin Dino
Çocuk tiyatrosu
Ben oradan yetiştim. Uzun yıllar çocuk tiyatrosu
yaptım. MSM'de verilen tiyatro derslerinden biri
de yine "Çocuk Tiyatrosu Derslen" dir. "Devekuşu
Kabare"de "Beyoğlu Beyoğlu"nu sahneye
koyarken asistanım Ayşe Selen, "Bir Avuç
Hayvan Mayvan" adlı çocuk oyununu yazmış.
Gidip izleyecegim. Çocuk Tıyatrosu'nun önemini
vurgulamakta yarar görüyorum.
Pazarlık ve duvarlık sözler.
Kaptanı usta olmayan gemiye, her
rüzgâr kötü gelir.
Alay
Refah kanadı
başta Erbakan
olmak üzere, ışık
karartma
eyieminde halkla
alay ediyorlar. Her
zamanki salakça
üsluplanyla tabii ki
kendi tabanlannı
kandırabilirler.
Yüzde 21 ile
hükümet olmuş bir
zihniyet, "Millet bizi
istedi" diyerek geri ı
kalan yüzde 79'luk
kitleyi uyutamaz.
Işık söndürme eytemi sürecek. Ve bu halk bir gün
kendileriyle alay edenlerle öyle bir alay edecek ki
onlar da şaşıracak.
Kaçakçı Adalet Bakanı
Bizim memlekette olsa adamı tefe koyariar. Hiç
adalet bakanı kaçakçılık yapar mı?
MSM'yi ilk kurduğum yıl çok
zoriandım. Param bitti. Evimde çok
sevdiğim bir Fikret Mualla resmi
vardı. Onu sattım. Maaşlan ödedim.
Bir de Abidin Dino'm vardı. Onu
satmadım.
Çünkü Abidin ağabeyle bir
ahbaplığımız olmuştu. Savaş Dinçel,
Abidin Dino ve ben benim arabamla
biryemekten dönüyoruz. Ben de o
zamanlar yeni yeni üne kavuşmuşum.
Yolda trafık polisi araba kullananlar
falan bana selam veriyortar, ben de
onlara karşılık veriyorum.
Abidin ağabey Fransa'da
yaşadığından benim burada ünlü
olduğumdan falan haberdar değil. Bu
kadar selamlaşmayı
görünce:
- Maşallah senin de
tanımadığın yok,
dedi... Savaş
yanrtladı:
- Abidin Bey,
Müjdat onlan değil
onlar Müjdat'ı
tanıyor.
Geçenlerde bir kitap
kanştınyoruz eşimle.
Kitap Fikret
Mualla'nın
yaşamöyküsünü
anlatıyor. Yazan:
Abidin Dino. Şimdi
bu kitaptan bazı
bölümleri, bizi
dünyaya tanrtan bu iki büyük Türk
ressamının anısına aynen aktanyorum:
"Fikret Mualla'ya bir 'rapor' almak söz
konusuydu. Yanılmıyorsam Eğitim
Bakanlığı ressamın kafadan sakat olup
olmadığına dair bir belge istemişti.
'Sağlam' raporu getirmeyecek olursa
Fikret işinden gücünden,
hocalığından, ekmeğinden olacaktı.
Sanatçının bahtı buna bağlıydı; gün
olmuş kurtuluşu kafadan sakat
olmadığına dair bir belgede bulmuştu;
gün olmuş, tersine, kafadan sakat
olduğuna dair bir belgede... Sonılsa
yeridir, aklı başında mı olmak, yoksa
aklını yitirmek mi yeğdi Istanbul
kentinde? Pek belli değil. Daha
doğrusu kesin bir kural yoktu, yerine,
gününe, adamına, olayına göre
değişiyordu sorun. Delilikten ne çıkar?
Bu söz bir övgû de olabilirdi, biryergi
de. Deliyi akıllıdan, akıllıyı deliden
ayırmak konusunda Bakırköy Akıl
Hastanesi yetkili kılınmıştı. Böylece
resim öğretmenliğinden olmamak için
Mualla. Bakırköy'üne kadar uzanmak
zotvndaydı. Kimin öğüdüne uyup bu
sözümona 'kestirme' yola düşmüştük
unuttum. Hesapça Bakırköy'e
gidiyorduk. Ama köye değil,
tımarhaneye... Yürüyorduk, kaygan yol
bir tepeye dayanıyor,
ucu bulutlara
kanşıyordu. Geri
dönmek mümkün
olsa, dönerdik, buna
inadımız engel, hem
de tepenin ardında
aradığımız yapılann
artık görüneceklerini
umuyorduk. Mazhar
Osman'ın
'tımamanesini'
bulacaktık elbet.
Derken önde yürüyen
Mualla birden bire
duraladı. Karşıdan
hızlı bir yaratık
geliyordu, bir adam,
atlı değil, yaya Fikret
Mualla'nın rfiahı kesilmişti:
- Ister misin herifçioğlu deli çıksın,
gırtlağımıza sanlsın?
Korkacak bir şey yoktu bence. Biz iki
kişiydik, o tek. Sonra adamcağız hiç
olmazsa Bakırköy'ünden dönüyordu.
Biz Bakırköy hastanesine daha yeni
gidiyorduk.
- Ya deyyus kaçtıysa tımamaneden?
Bu karamsar olasılığı tartışadurahm,
yolcu bize yaklaşmış, yanlamasına
srynlıp geçmiş, tabana kuvvet
uzaklaşıp gitmişti arkalara doğru.
Besbelli ödü kopmuştu bizden...
Kitaplar
BU İKTİDAR YÖNETİMİNDE SİGARAYA
BAŞLAYABİÜRİM... (Sakın ha!)
Tuncer Cücenoğlu / Boyacı (Mitos
Boyut Yayınlan), Fatma Semiha
Uçuk / Uzaydan Gelen Kadın - Gezi
Notlan - Martısız Deniz - llhan
Roman... Durcan Yaşacan / Sen
Eylüle Şükret - Konuşsana - Yediler
Sekizlerde.
Umur Gürsoy adlı okurum bir
mektup ve bir kitapçık göndermiş.
Sigaraya duyarlılığımı onaylıyor ama
"Çernobil kazasının sağlık sonuçlan"
ile ilgilenmemi de istiyor.
Silifke, Akkuyu, Sinop ve Trakya'da
dört atom santralı yapılmak
istendiğini vurguluyor... Bize,
ekranlardan gözümüzün içine baka
baka o zehiıii çaylan içirenlere
duyurulur.
Pazarın fıkrası:
Azrail o gün seksen yaşını
dolduran bir grubu almak
için gelmiş. Hepsi sıraya
dizilmişler gidecekler
fakat Mehmet Amca
gitmek istemiyor. Azraili
kandırmak için ağzına bir
emzik almış bebek taklkji
yapmaya başlamış. Azrail
demiş ki:
- Mehmet Amca, bırak
numarayı sıran geldi hadi
yürü... Bizimki:
- Mama, ınga, falan diye
yutturmaya çalışıyor.
Azrail bir iki ısrardan
sonra:
- Mehmet hadi gel, attâ
gidiyoruz demiş.
MSÜ'nün genel sekreteri
Sabtt Ayasbeyoğlu
benim Vefa Lisesi'nden
çok eski bir arkadaşımdır.
"Geçenlerde eski
defteheri karıştınrken
Ümit Yaşar*/n bir şiirini
buldum, sana
gönderiyorum" diyor.
Birkaç mısraını alıyorum:
Üç beş bir oy pusulası
için / Çirkin politikacılar
izinden yürümedi Atam /
Her biri bir ayn taviz verdi
gericiliğe, / Çember
sakallılar aldı yürüdü.
(Mesut Yılmaz'ın
bugünlerde kulaklan
çıniıyordur umanm.)
Erhan Tığlı ta GÜM
zamanından bu yana
bana yazar. Severim
şakalannı.
Biz susarsak / Duvarlar
konuşur
Sevgi gücünü yrtirirse /
Yeni yeni duvarlar oluşur.
OKUYUN: Bizi
Yönetenlere.
İZLEYİN: Bizi
Yönetenleri.
SEVİN:
Sigarayı bırakanlar:
Istanbul'dan Meral
Şakrak, Ankara T.
Eximbank'tan Mehmet
(soyadı okunamadı),
Izmir'den Haluk Kansu
sigarayı bıraktılar. Dansı
yenilerin başına.
Aziz Nesin'den
Bir mektup aldım. Üst gönderen köşesinde Aziz
Nesin yazıyordu. Zarfı açtım. Kuşkusuz bu şakayı
yapanın adı yazacaktı altında. Ama mektubun imzası
gene Aziz Nesin'di ve başkaca hiçbir isim yoktu.
Mektubu aynen yayımlıyorum:
Merhaba Sevgili Müjdat,
Cumhuriyet gazetesinde benim için yazdıklannı
okudum. Özleminin büyüklüğü kârşısında daha fazla
dayanamadım. Sana yazmaya karar verdim. Bu
yazının benim yazıma benzemediğini düşünüyorsun
değil mi? İnsan hastalanınca halsizlikten yazısı
değişiyor. Ben öldüm kardeşim... Ölümün de güzel
yanlan var Müjdat. Bir kere hiçbir yerim ağnmıyor. Ne
tansiyon, ne şeker, ne enfarktüs derdim var. Sevgili
Müjdat, yurdumuzdaki olaylan takip ediyorum. Ne
gülebiliyorum, ne ağlayabiliyorum. "Ulan Aziz bu
malzeme bolluğunda ölünür müydü?" diye
hayıflanıyorum. Geçen gün Uğur Mumcu'ya; "Sen bu
olayları yıllar
önce
sezmiştin"
dedim.
Gözleri dolu
dolu oldu.
"Keşke
yanılsaydım
ağabey"
dedi. Ben de
seni
özlüyorum.
Uzaktan seni
izliyorum.
Mizah
dünyana
zaman zaman konuk oluyorum. Kahkahalara ben de
katılıyorum. Müjdat ölüyü bile güldürür derlerdi de
inanmazdım. Sen çok yaşa emi? Yattığım yere
geleceğini yazıyorsun. Baharda gelmeni tavsiye
ederim. Şimdi soğuk üşütürsün. Ama baharda mutlaka
bekliyorum. Zira bu bahar çok aydınlık bir yaza gebe.
Biraz meraklanasın diye fazla bilgi vermeyeceğim.
Baharda gel de toprağın başkaldırmasını, fıdanlara su
yürümesini, ağaçlann suya durmasını, arılann,
kanncalann emekleriyle hayatı yoğurmasını izleyelim.
Havadaki umudu koklayalım. Ah Müjdat, bazen
pişman oluyorum. Keşke ölmeseydim diyorum.
Burada da dostlar arasında olduğumu düşününce
"Neyse, öldük bir kere" diyorum. Haa Uğur'un da
selamı var. Ruhi Su da el sallıyor. Benden de selam
yaz, diyor. Çevrem kalabalıklaşryor. Selam göndermek
isteyenler etrafımı sarmaya başladı, hepsini
yazamayacağım ama Sadık Şendil, Adile Naşit,
Ertuğrul Muhsin ile bu selam kısmını kapatmak
istiyorum. Beni anmaya devam et. Mutlu oluyorum.
Gözlerinden öpüyorum. Sağlıkh ol, sağlıkla kal...
Aziz Nesin.
Sahaf Kültür Merkezi Kadıköy'de dinleti, söyleşi,
konser, film, seminer gibi aktivitelerle Kadıköylülerin
hizmetinde.
Enis Fosforoğlu Cafe'sini kızı ile paylaşıyor. Aynca
Kadıköy Halk Eğitim Salonu'nda yeni oyunu başladı.