Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 SUBAT 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
12 dalda Oscar'a aday gösterilen 'İngiliz Casus'un yönetmeni Anthony Minghella, Hollywood'a kafo tuttu, kazandı
Gövdenîn coğrafyası dünyayı aşarKûkür Servisi - Başta kimsenin destek
vernKdig], gerçekleşörilebileceğine inan-
madı£ı bır projeydı. Kopuk tarih kesitle-
rini, fırklı coğrafyalan, farklı kimliklen
buluşturan, oldukça bulanık ve içiçe geç-
miş br olaylar örgüsünden oluşan 'emp-
resyoıist' (ızlenimcı) bir romanı beyaz-
perdeye taşımanın güçlükleri bir yana. yö-
netmeni. başrollenni 'gişeganuıtisi' oyun-
cularavermeyı reddediyordu... Oysa fîlm,
yılın tıim pahalı, yıldızlı yapımlannı ge-
ride bırakarak 12 dalda Oscar'a aday ol-
du. Hollyvvood'un, kendi kendinin oyu-
nuna geldiğı ıronik bır durum yaşandı
Sn Lanka asıllı Kanadah yazar Micha-
el Ondaatje'nın Ingıltere'de Booker ede-
biyat ödülü kazanan şiırsel romanmdan
sinemaya uyarlanan "The English Pati-
ent-lngiliz Casusr
, "GandhTden beri bu
kadar çok dalda aday göstenlen ilk tngi-
lız filmı. Bu adaylıklardan birkaçınm
(özelhkle film, yönetmen, senaryo uyar-
laması dallannda) bırer Oscar ödülûne dö-
nüşeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
tkınci Dûnya Savaşı'nın sonlannda ttal-
ya'nuı Toskana bölgesinde rastlantı sonu-
cu hayat çizgileri kesişen dört insanın ya-
şamından yola çıkan "tngffiz Casus"un
yapım öyküsü de ayn bır fılm oluşturabı-
lir. Italyan asıllı ingiliz oyun ve senaryo
yazan. yönetmen Antborry Minghdbı'nın
imzasmı taşıyan film, filrnı gercekleştire-
meme pahasınada olsa Holrywood'a ödün
vermeyen, kendi sinema anlayışında so-
nuna kadar direten bu yönetmenin tut-
ku'sunu da yansınyor. Film, kitaptan ol-
dukça farklı; Minghella, Ondaatje'nin ro-
manındaki olaylar örgüsü içinde hıçbır za-
man tam anlamıyla açıklığa kavuşmayan,
olaylar örgüsü içinde kendini dennden
hissetiren ama sonuçta okuru, kım oldu-
ğu bilmmeyen İngiliz casusun gerçek
kimliğıne götüren yoğun, yıkıcı, tutkulu
aşk öyküsünü çekıp, fılmının merkezine
yerleşririyor. Bu açıdan, gerçekten özgün
bir sanat yapıtına dönüşüyor fılm.
Farklı bir yönetmen
"İngiliz Casus"un 12 dalda aday göste-
rilmesi, yönetmen Anthony Mingella'ya
istedığı filmi, istedıği bütçeyle gerçekleş-
tirme gücünü veriyor. 43 yaşındakı yönet-
men, Italyan asıllı, ama Italyanca bilme-
yen, Ingiltere'yi özümsemiş bir anne-ba-
banın çocuğu. Ancak Minghella, yine de
kendini "farkta" hissederek büyümüş. An-
nesi. "Kendininedentııgitizgibthissetmi-
yor büemryonım" dıyor.
Aslında 'farklılığı', Mınghella'nın ola-
ğanüstü görsel belleğınden ve çocuklu-
ğundan ıtıbaren tutkuyla bağlı olduğu sı-
nema aşkından kaynaklanıyordu belki.
Çocukluğunun, "Cüıema Paradiso-Cen-
talyan asıllı ingiliz oyun ve senaryo
yazan, yönetmen Anthony Minghella'nın
imzasını taşıyan film, filmi gerçekleştire-
meme pahasına da olsa Hollyvvood'a
ödün vermeyen, kendi sinema anlayışında
sonuna dek direten bu yönetmenin
'tutku sunu da yansıtıyor. Film kitaptan
oldukça farklı. Ama kitap da film de oku-
run belleğiyle oynayan bir tür 'yap boz'
oyununu andınyor. Minghella, çok sev-
diği ve senaryosunu yazdığı kitap için
"hem dünyanın. hem de gövdenin haritası
çiziliyor" diyor.
netSinemasT fılmıni andırdığını söylüyor
Gençlığınde tıyatroculuğa merak salan
Minghella, Hull Üniversitesrnın drama
bölümünde oğretmenlik yaparken, bır
yandan da BBC televızyonuna senaryolar.
radyoya oyunlar yazıyordu. 1986 yılında
yazdığı "Made in Bangkok-Bangkok Ya-
punı", Londra Tıyatro Eleştırmenlen'nin
ın ıyı yenı oyun ödülü kazandı. Minghel-
la, sinema dünyasına da oldukça başanlı
bir adımla gırdı. 28 günde çok ufak büt-
çeyle çekilen "Tnıh; Madly, Deeply-Yü-
rekten, Deticesine, Derinden" Amerıka'da
öylesine büyük başan kazandı ki, Ameri-
kalı yapımcılar Minghella'nm peşıne düş-
tü. Sonuç, pek başan kazanmayan "Mr.
VVonderful-Bay Harika" oldu Hollywo-
od'da gerçekleştirilen bu ikinci filmden
sonra. Minghella Avrupa'ya döndü ve
Hollywood'laiplerinıkopardı "Hollywo-
od sulannda çok iyi yüzme ögrenen insan-
lar var... Ben onlardan biri olmadığıını he-
men anladım."
Minghella, üçüncü filmını 'kendi b8di-
ği gibi' çekmeye kararlıydı. Michael On-
daatje'nin romanını seçtı. Büyük sinema
şirketlennin bu fılme destek vermeyece-
ği. başmdan belliydı: Minghella, kitabın
Afnka çöllerinde geçen bölümlennı te-
mel aldığı için hem çok zor, hem de çok
pahalı bir yapım olacaktı. Bir ara Fox şır-
keti devreye gırdi. Başrolü Demi Moore'a
vermek koşuluyla... Minghella reddetti
Senaryoyu tamamlaması üç yılını aldı.
Bu arada. "Goguk Kuşu", "Amadeus" gı-
bi 'ror' fılmlerin yapımcısı olan Saul Za-
entz'ın yardımıyla 20 milyon sterlınlik bir
bütçe çıkarmayı başardı. Oyuncular ve
filmekıbı, ücretlerini zaman içinde alma-
Handan Öztürk, 'Harem' belgeselinde tanımâdığımız, bilmediğimiz haremi keşfediyor
Eğitim merkezi ıııi, altm kafes ıııi?
GÜL ERÇETtN
Osmanlı saraylannın en gizem-
li, en egzotik mekânlanndan biri-
dir harem. Hepimiz pek çok hikâ-
ye duymuşuzdur bu mekânlar ve
bu mekânlann kahramanlan saray
kadınlan hakkında. Harem kimı-
mize müthiş bir sefa âlemini kimı-
mize de esareti çağnştınr. Adalar,
faytonlar ve Türk hamamlan bel-
gesellerinden tanıdığımız senarist-
yönetmen Handan Oztürk kafa-
mızda hep soru işaretleriyle varol-
muş bu gizemlı mekânlara uzanı-
yor bu kez.
Öztürk, "Harem" belgeselinde
"Harem Isiami değerlere göre or-
ganize edilmiş mükemmel bir aile
birimi miydi.. ya da padişahlann
genelevi mi? Bir eğitim ve disiplin
merkezi miydL ya da birfiıhuşyu-
vas mı" sorulanyla yola çıkıyor.
"Harem", Handan Öztürk'ün
senaryosunu hazırladığı ilkbelge-
sel. Ancak projenin uygulamaya
geçmesı yaklaşık on iki sene son-
ra gerçeldeşmiş. Isviçre'de yaşa-
dığı dönemde "Ben Idmim? Nere-
ye ajtim" gibi sorular soran Öz-
türk, kendisıni Osmanlı haremle-
rini sorgularken bulmuş. Anado-
lu'da büyümesi nedeniyle burada-
ki aristokrat kadınlan da tanıdığı-
nı söyleyen Öztürk, Doğu'nun da
Batı'nın da aklında bir harem ima-
jı olduğunu, Anadolu'da tanıdığı
kadınlann da katkısıyla haremin
her ıki tanımın da dışında bir yer
olduğunu hissettiğini söylüyor.
Sonra da araştırmalar başlıyor ve
Öztürk o tanımâdığımız, bilmedi-
ğimiz haremi keşfediyor.
Harem cehennem değil
"Harem"de oyuncu ve anlatıcı
sesin yanı sıra Handan Öztürk de
gazeteci formatıyla yer alıyor.
Oyuncu seçiminde ise profesyo-
nel oyuncularla çalışmaktan ka-
çınmış Öztürk. Son dönemde pek
çok kişinin tarihi istediği gibi yo-
rumlamasına tepkı duyan yönet-
merı, kendı belgeselinde çoğun-
lukli akademisyenlere rol vermiş.
Öztürk'ün "Harem"ınde haremi
restone ederek günümüze kazandı-
ran ûnJü uzman mimar ve restora-
tör MuaOa Anhagervalide sultanı,
Türc operasının ünlü divası ve
oymcu SemJha Berksoy başkadm
eferxliyi, Doç. Dr. Mete Tunçay e-
sirriccannı, Prof. Dr ErenOzbe-
yoğkı ve Sebnem Saner öteki ka-
dınefendılen, sporcu ve şovmen
Konpela haremağasinı, Şehzade
yı kabul ettiler. Sonuçta Minghella kendi
istedıği kadroyla, başrollerde Ralph Ren-
nes, Kristin Scott Thomas ve Juh'ette Bi-
nocbe ıle filmıni tamamlamayı başardı.
"Birlikte çabşmak istedigim insanlarla,
yapmak istediginı her şe\i gerçekJeştirebfl-
diğim bir film oklu. Hiç ödün vermedim.
Bu yüzden de biraz korktum. Çünkö bü-
tün sorumluluk bana aittL"
Mınghella'nın korkmasına gerek kal-
madı... Filmınin 12 dalda aday gösterilme-
si, kendi bildığinin doğru olduğunun bir
kanıtıydı çünkü: "Holhr
wood'da, bütün
filmlerin betti bir ahlaki bo> utu. kesintiği,
şüpheye yer bırakmay acak bir ta>n oima-
sı gerektiği gibi bir kural \ar. Bu. bir filmin
gcniş Idttelere ulaşması anlamına geliyor.
O>sa ben izkyidnin bir filmin kendisinden
beklcdiği ölçüde zcki, anaiitik ve duj'gusal
olabiieceğine inanrvorum."
Bellekle oynayan 'yapboz'
Kitap da fılm de okurun belleğiyle oy-
nayan bir tür 'yapboz' oyununu andın-
yor. Şimdiki zaman, tkinci Dünya Savaşı
sonlannda Toskana'da terkedilmiş bir ma-
nastırda geçiyor. İngiliz olduğu varsayı-
lan, bır uçak kazasında yanmış ve hafiza-
sını yitirmiş, 'tngiBzhasta', hemşiresi, bir
hırsız ve Almanlann gende bıraktığı ma-
yınlan temizleyerek sürekli ölümle burun
buruna gelen Sih askerin oluşturduğu
dörtlünün anlattığı öyküler. özledikleri
geçmişlerle boyutlanan "İngiliz Casus"ta,
özellikle Minghella'nın seçtiğı tema" ki-
tabın en can abcı bölümlerini oluşturu-
yor. İngiliz olduğu varsayılan casus ile,
cvlılik dışı bir ilişki yaşadığı kadının öy-
küsü bu. Ralph Fiennes ve Kristin Scott-
Thomas, bu öykünün başrolünü üstleni-
yorlar ve beyazperdede büyüleyıci bir iki-
Ii oluşturuyorlar. Onlarla birlikte, şimdi-
ki zamandan geçmişe uzanıyoruz.
Thomas, rol için yalvartfa
"Schindler'in Listesi'' fılmindeki per-
formansıyla sinema dünyasında birden
yıldızı parlayan Ralph Fiennes, "tngüiz
Casns"ta yine çok beğenıldi. Şu sıralar
Londra'dakı Almeıda Tiyatrosu'nda sah-
nelenen "Iv>nov''da oynayan Ralph Fien-
nes, "İngiliz Casus"la ilgili olarak "lnsan
itişkilerindc yaşanan hazve aa dır> gularry-
la ilgili bir film. İnsanın sürekli gerçek dos-
runu aradığu ama sonunda hep >alnız ol-
duğunu kavraması üzerine gelisen bir öy-
kû" dıyor. "Dört Dügün Bir Cenaze" fıl-
mindeki rolüyle adı duyulan Kristin
Scott-Thomas ise, ilk defa büyük çaplı bir
filmdebaşrol oynuyor. Kristin Scott-Tho-
mas, bu rolü o kadar çok istemiş ki Ming-
hella'ya sayfalarca mektup yazmış. Once
öz, sonra üvey babasını uçak kazalannda
kaybeden oyuncunun, bir
uçak kazası nedeniyle ya-
şamlan kararan ıki aşığın
öyküsünü anlatan filmde
oynamak istemesine şaş-
mamak gerek. Scott-Tho-
mas, "Bu rolü o kadar çok
istiyordum ki... Başkası oy-
nasaydı, herhalde gözlerini
o>mak istevecek kadar
hırslanırdım.*"
Cihangir AU Ottoman padışahı
canlandınyor. Handan Öztürk. son
dönemde Osmaniı tanhıne yöne-
lik ilgiyi söyle açıklıyor "Osman-
lı tarihini özellikle genç kuşak irde-
liyor. Seksen öncesinin dinamik ku-
şağı Bu kuşak kendi bireysel geç-
mişinden koparddj. Ancak kafala-
nnda bir tarih kavranu vardı. Bi-
reysel tarihlerine küsmek zorunda
bırakıldıklan için daha kolay çalı-
şabilecekleri Osmanh tarihini ter-
cih edivorlar ardk."
düşünüyor ve açıklıyor: "Sanat-
cryla karşılasürdığımızda, belgesei-
cinin bilgiyle dogni) la ilişkisi çok
daha fazla; bu bağlamda sorumlu-
luklan da artıyor. Belgeselci, sade-
ce belgeselci olmakla aslında anar-
şist bir tutum betüüyor. Çünkü ge-
nel egilimler popülist topluma yö-
nelik. Belgeselci bu beklentilere
anarşist bir tavir koyuyor. Ancak
bu noktadan sonra oldukça disip-
linli kurallı \ürütmek zorunda işi-
ni. Anarşist tavir o noktada sona
^araya, ilk kez giren bir cariyenin yaşantısı, valide
sultan ve ölümüne dek olan dönemin anlatıldığı
belgeselde 'klasik harem dönemi' işleniyor. Handan
Öztürk, haremin saray kadınlan için bir bakıma 'ilk
üniversite' olduğunu belirtirken, 'yaralı kuşlann
banndınldığı altın bir kafes özelliği' taşıdığını da
söylüyor.
Belgeselinin harem kadınlan ve
saray kadınlanyla ilgili kıtaplann
çıküğı, tsiam aile yapısının tartı-
şıldığı bir dönemle çakıştığına
dikkat çeken Öztürk, bu belgese-
lin hareme karşı olan ve bu kuru-
mu küçümseyen kesimi de bu ku-
rumu günümüz için hâlâ örnek
model olarak gören öteki uç kesı-
mi de rahatsız edeceğıni düşünü-
yor ve ekhyor: "Be^esel çekûğj-
miz için nesnel davrandık,"
Pekı neden belgesel? Oztürk ön-
celikle belgeselci formatın iyi ta-
nımlanması gerektiğini, toplum-
daki yenne oturtmak gcrektığıni
eriyor.
"Harem"in bugüne kadar defa-
larca yenılenen. düzeltilen senar-
yosunu hazırlarken Türk tarihçi-
lennin kaynakJannı, LeylaSazgi-
bi saray kadınlannın biyografıle-
rinı ve romana kaçan pek çok kay-
nağı kanştırmış Öztürk. MuaUa
Anhager. Ergun Hiçyümaz, tlber
Ortaylı da üç bölümden oluşan
belgesele danışmaahk görevini
üstlendiler. Niyazi Er'in kostümle-
n, Zeynep Tunuslu'nun da akse-
suvar ve kompozısyonu hazırladı-
ğı belgeselde dönemin izlerinin
konınmasına önem verilmiş.
Haremin kadınlar ıçın kaçınıl-
ması gereken bir cehennem oldu-
ğu görüşüne karşı çıkan Öztürk.
bu kurumu söyle değerlendınyor.
"Harem, saray kaduılan için bir
bakıma ilk üniversite. Kadınlar
burada eğftüiyor. Ancak aynı za-
manda yaralı kuşlann barmdınl-
dığı altın bir kafes özeüiğini de ta-
şıyor. Modern çekirdek aile yapı-
sında ise malesef bu kafes özelliği
korunmuş.r
Saraya ilk kez giren
bir canyenin yaşantısi. valide sul-
tan ve ölümüne kadar olan döne-
min anlatıldığı belgeselde "klasik
harem dönemi" ışlenıvor.
Hamamda sansür
Yaklaşık dört beş mılyara mal
olan "Harem"in göstenmi için Al-
manya ve Hollanda gıbı ülkelerin
özel kanallanyla anlaşılmış. An-
cak Kültür Bakanlığı ve Türk özel
kanallan hıçbir destek vermemiş-
ler belgeselın cekimlerine Ekıp.
Topkapı 'da çekim yapabilmek için
bir yıldan fazla bir süre beklerilın-
ce çekimleri kış soğuğunda ger-
çekleştirmek zorunda kalmışlar.
Belgeselin yapımcılığını üstlenen
Gala Film sorumlusu OğuzTuran
Can ise Türkıye gıbı bir ülkede
belgesel çekmekle tam anlamıyla
maceraya atıldıklannı düşünüyor.
"Avrupa'dan teklif alırken Türk
kanallannın ilgi<iiyligi bia üzüyor"
dıyen Can'ı en çok şaşırtan nokta,
senaryolannın onaydan geçmesı-
ne karşın Topkapı Sarayı yetkilile-
rinin hamam sahnelerine sansür
uygulaması. Hamamda padişah
ıçın hazırlanan bır cariyenin peş-
tamalle görüntülenmesıne "Kos-
koca hünkânn yıkandığı yerde bir
kadını nasıi bu kılıkla gösterirsi-
niz" yorumuyla karşı çıkmalan so-
nucunda hamam sahnesi kıyafetle
çekılmek zorunda kalmış. Yönet-
menlerimiz, akademisyenlenmiz,
sanatçılanmız ne kadar çabala-
salar da bizler daha uzun süre
hamamda hazırlanan padişah eş-
lerini kıyafetlerle iziemek zorun-
da kalacağız sanınz.
tnsanlar ve aynnnlar
Michael Ondaarje, Ant-
hony Minghella'nın yazdı-
ğı senaryoyu beğenmış-
"Kitabın ruhumı yansıtan
bir senaryo." Minghella,
"insanın tutkuyla sanlabi-
lecegi bir malzeme bulma-
sı çok güç"dıyor, Ondaat-
je'nin kitabını neden bu
kadar çok sevdiğını anla-
tırken. "Kitaptaki büyük
olaylar kadar, insandavra-
nışianndaki aynnblar da il-
gimi çekti. İnsanlar ne ka-
dar olağanüstü! Bakın, na-
sıl yok edi) orlar birbirleri-
ni, sonra nasıl iyikştiriyor-
lar,nasd ihya ediyorbr! Ki-
taptaki kahraman, bir ka-
dının boğazındaki girinti
uğruna bütün hayannı
mahvedi>or. Ama bunun,
tarihsel boyut içinde ele
alınması gerek. Yoksa bir
anlam taşınuyor. İşte kitap-
ta bu var, benim filmde
yansıtmaya cahşüğım da
ay nı şey. Hem özel, hem ge-
nel boyutta insanlara sesks
nen bir 6\ kü anlatmak is-
tedim. Tıpkı kitaptaki gibi.
Bir açıdan aşın mflhy etcili-
ğin getirdiği felaketleri an-
lanyor,öte yandan bir kadı-
nuı boğazındaki girintinin
yol acOğı felaketleri!- Hem
dünyanın, hem gövdenin
haritası çizilhor" diyor.
21 martta Türkrve'de
Minghella'nın sözleri-
nin görsel karşılığıru film-
de bulacağız: İlk sahne, Sa-
hara'nın üzerinde uçan bir
uçakla başlıyor. Kum tepe-
leri çölü andırdığı gibi, bir
kadının gövdesinin girintı-
lerini de akla getinyor...
"Asılülkekrbizleriz" diyor
filmin kadın kahramanı,
"göchî adamlarm haritala-
ra çizdiği suıuiar değü.»"
İkı Altın Küreödüllü, 12
dalda Oscar'a, Berlin Film
Festivali'nde de Altın
Ayı'ya aday "İngiliz Ca-
sus", 21 martta Türkiye sı-
nemalannda gösterime gi-
recek. Filme esin kaynağı
olan Michael Ondaatje'nin
aynı adlı kitabı da Can Ya-
yınlan arasında yakında
pıyasaya çıkacak.
Luc Besson
Cannes'a katılacak
• Elfza-
beth Tay-
lor 20 şubat
tarihinde bey-
nındeki tümör
nedeniyle bir
ameliyat ge-
çirdi. Cedars
Sinaı Tıp
Merkezi'nde
gerçekleşen __
ameliyat son- „ „ . - — .
rasındabira- Enzabeth Taylor
çıklama yapan Dr. Martin
Cooper, sanatçının beynin-
deki tümörün bütünüyle
alındığını belirtti. Taylor
önümüzdeki hafta 65 yaşı-
na basıyor.
• Bllly Bob Thorn-
ton, bu yıl Oscar ödülle-
ri'ndeeniyierkek
oyuncu ve en iyi
uyarlama dalında
aday olan oyuncu,
'SHng Blade' adlı
filmin çekimleri-
ne başladı. Filmde
12 yaştndayken
annesı ve sevgili-
sini bıçaklayarak
öldüren bır çocu-
ğun ıslahevi ve ha-
pıshanede geçen
20 yılı anlatılıyor.
• BOfl JOVİ'nın
davulcusu Tico Torres ve
model Eva Herzigova, Palm
Beach'de Art de Tico adm-
da bir sanat galensı açtılar.
ilk sergilerinde Torres'in
resim çalışmalan ve model
Herzigova'nın moda dün-
yasını anlatan amatör fo-
toğraflan yer alıyor.
• Van Halen'ın yenı so-
listi Extreme'ın eski üyele-
rinden Gary Cherone.
• Bruce Wlllis ve Rk-
hard Gere'nin başrollerini
üstlendiğı 'DayoftheCha-
cal-Çakal'-
ın Gfinü' ad-
lı filmm öz-
gün ünü
1973yıhnda
çeken Fred
Zannemann,
Universal
stüdyolanoı
filmm adını
çalmakla
suçladK Bu DavidB^vie
durumda
Willis ve Gere'in rol aldık-
lan filmin adı değişecek.
• Antony Hopklns
'The Mask of Zorro"da
Antonio Ban-
derasın karşı-
sında rol ala-
cak.
• Terry Cil-
liam yeni fil-
mi 'The Detec-
tive Detecö-
ve"de başrolü
NkholasCage'e
önerdi.Filmka-
yıpbırkızçocu-
ğunu arayan bir
detektifin öyküsü
• Tayvarî Fener Festi-
\-ali 20 şubatta başladı. Her
yıl bınlerce fenenn katıldı-
ğı festıval nedeniyle, 15x18
metre boyutlanndaki ve 14
kilo ağırlığındaki dünyanın
en büyük fenen Chiang
Kai- shek Anıt Parkı'nda
sergılenmeye başladı. Fe-
ner, Guiness Rekorlar Ki-
tabı'na girmeye değer bu-
lundu.
• LUC BesSOn, çekimle-
ri 50 milyon dolar tutan ve
Bruce Willis'ın rol aldığı
son filmi 'Le Cinquieme
Elemenria 50. Cannes
Fılm Festivalı'ne katılmaya
hazırlanıyor.
• Dawld Bowie, itai-
ya'nın ünlü şarkı yanşma-
sında küçük bir konser ve-
rerek San Re-
mo'da 'little
Wonder' adlı
şarkıyı seslen-
dirdı. Festival
dün sona erdi.
• Cwyneth
Paltrovv
Emma'dan
sonra fahişelik
yapan bir gar-
son kızı can-
landırdığı
'Hard Eight' adlı bir film-
de rol alıyor. Filmde Re-
no'daki gazinolarda geçen
bir aşk öyküsü anlatılıyor
Kodak ve Antrakt dergisinden
uzun metrtfı senaryo yarışması
• ANKARA (ANKA) - Türk sinemasma yenı
senaryolar kazandırmak ve senaryo yazımı konusunda
çaba harcayanlara katkıda bulunmak amacıyia Kodak
ile aylık Antrakt tarafından uzun metrajlı film
senaryosu yanşması düzenlendı. Seçici kurulunda,
yapımcı Ezel Akay, senaryo yazan Hüseyin Kuzu,
Kodak temsilcisı Sema Türkyazlcı, Antrakt temsilcısi
Saim Yavuz ile yönetmen Erdoğan Tokatlı'nın yer
aldığı yanşmaya son katılma tanhi 1 temmuz olarak
belırlendi. Konunun serbest olarak belirlendiği
yanşma, amatör ve profesyonel tüm yazarlara ve
yazım gruplanna açık olacak. Yanşmaya, daha önce
başka yanşmalarda ödül ya da derece kazanmayan
özgün yapıtlar katılabilecek. 60-120 sayfa
uzunluğunda olacak senaryolar daktılo ya da
bilgısayar ile yazılacak. Her yanşmacı ayn bir rumuz
kullanarak yanşmaya birden fazla senaryoyla
katılabilecek. En iyi senaryoya 200 milyon lira ödül
verilirken iki senaryo da 75'er milyon lira ile
ödüllendirilecek. Ödül alan senaryolar Antrakt
tarafından kitaplaştınlacak.
SaattePi Ayarlama Enstitüsü1
Izmir'de sahneleniyor
• İZMİR(AA) - Dokuz Eylül Üniversitesı Güzel
Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatlan Bölümü
öğrencilerinden oluşan Deneme Topluluğu, fakültenin
Suat Taşer Salonu'nda Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü
sahneliyor. Ahmet Hamdi Tanpmar'ın aynı adlı
romanından Ahmet Çakır tarafından uyarlanan
oyunda özellikJe zaman kavramının altı çızilerek çağ
atlayan toplumun ileriye mi geriye mı gittığı
sorgulanıyor. Prof. Dr. Özdemir Nutku, zaman ve
mekânın iç içeliği nedeniyle oyunu 'klip' mantığıyla
sahnelediklerini söylüyor
Bursa'ya yeni küttür merkezi
• BURSA (AA) - Bursa'nın merkez Osmangazi
Belediyesi, kente yeni bir kültür merkezi kazandınyor.
Belediye Başkanı Basri Sönmez, Bursalılann kültür
ve sanat etkinliklerine yoğun ilgi gösterdiğini, bu
durumu dikkate alarak kültürel çalışmalara önem
verdiklenni belirtti. Sönmez'in Ösmangazi'de açılan
yeni kültür merkezi ile ilgili verdiği bılgiye göre 250
ve 80 kişilik iki sahnenin yanı sıra kafeterya, düğün
salonu ve halk konserlerinin yapılacağı bir açık alanın
bulunacağı kültür merkezi, yaklaşık 25 milyar lıraya
mal olacak. Kültür merkezindeki sahnelerden birine
Muhsin Ertuğrul'un. diğerine de Müjdat Gezen'in adı
verilecek.
Ankaralılap tiyatroyla coşacak
• ANKARA (ANKA)-Ankara Devlet Tiyatrosu,
provalan sürdürülen yedi yeni oyıınun prömiyerlerinin
mart ayı içerisinde gerçekleştirileceğmi bildirdi. Buna
göre Küçük Tiyatro'da 18 martta 'Ortakçılar',
Altındağ Tiyatrosu'nda 18 martta 'Boyacf, Mahir
Canova Sahnesi'nde 21 martta "Salıncakta Iki Kişı",
Şınasi Sahnesi'nde 25 martta 'Ana', Büyük Tiyatro'da
27 martta '4. Murat', Oda Tiyatrosu'nda 28 martta
'Benimkinin Adı Regine' ve Yeni Sahne'de 30 martta
'Göğe Açılan Pencere" adlı oyunlar sahnelenecek.