Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 23 ŞUBAT1997 PA2AR
DEĞİŞEN DÜNYADANHÜSEYİN BAŞ
Berhner Ensemble, Martin Wuttke'nin yöneticilikten istifa ettiği 4 Aralık 1996'dan bu yana bir
bunalım geçiriyor. "Arturo Ui'nin Örüenebilir Yükselişi'' ile başan kazanan bu büyük oyuncu,
1949'da Bertolt Brecht tarafından kurulan tiyatronun yeniden yapılandınlmasına ilişkin planını
kabul ettirmeyı başaramamıştır. Martin Wuttke bu konuda dramaturgun kızı ve mirasçısı Barbara
SchaU-Brecht'i suçluyor. Ona göre, Barbara Schall, babasının eserlerinin sahneye konulmasında
kesin görüşler dayatarak geleneğin yenilenmesini engellemektedir. Eski Doğu Almanya'nın
aynası olan ve onun gelişme çizgisini benimseyen Berliner Ensemble, bugün tarihinin kurbanı
durumundadır. Almanya'nın 1984'te Brecht'in 100. doğum yılını kutlamaya hazırlandığı bir
sırada, Berliner Ensemble, birleşen Berlin'de kendisine bir yer bulmakta zorlanıyor. Berliner
Ensemble, 1998'de 240 milyon Alman markına çıkanlacak, 120 milyon markhk yardım alıyor.
Tam gün çahşan 160 personele sahip. Devamh ovunculann sayısı ise 37. Bunlann yirmisi eski
Doğu Almanya kökenli. Oyunculann aylık ücreti, gençler için 3 bin mark, eskiler için ise 8 binle
9 bin mark arasında. Doluluk oranı, 1996 için yüzde 65. Arturo Ui'nin Önlenebilir Yükselişi'nin
her temsilinde ise doluluk oranı yüzde 100'e ulaşıyor.
BerlinerEnsemble'ın çöküşüBerliner Ensemble ne olacak? Bu sonı 4 Aralık
1996'da Martin VVuttke'nın yönetimden aynlması-
nın ardından bu yana, sürekli sorulmaktadır. Wutt-
ke'nin yönetıcilığı, Bertolt Brecht tarafından kuru-
lan sahnenın tanhınde bir yıldan az bir süre olarak,
en az sürenıydı. NVuttke'nın 26 Ocak 1996'da bu gö-
re\e atanması büyük umut yaratmıştı. Genç (otuz
dört yaşında), zeki, büyük oyuncu ve örgütçü ola-
rak SchifTbauerdamm tiyatrosunu yeniden canlan-
dırmak için her şeyi vardı. Ama, tanhe karşı, tek-
nik bir nakavtla. havlu atmak zorunda kaldı.
Tiyatro dışında, senato. gerçekleştırmek ıstediğı
tasanlarmı paraca desteklemedi. Bu para olmadan
Martin Wuttke'nin iddialı tasansı Berliner Ensemb-
le'ın yeniden yapılandınlmasını gerçekleştiımesi
mümkün değildı. Tiyatro içinde ise genç yönetici-
nin akıl hocası EinerSchleefe karşı çıkan bir kısım
oyuncunun direncine karşı koyması gerekiyordu.
Öte yanda Bertolt Brecht'in kızı ve onun Avrupa
haklan için varisi Barbara Schall - Brecht'le bir an-
laşma zeminı bulmayı da başaramamıştı.Temelde,
sanatla ilgili olan bu anlaşmazlığm Martin Wutt-
ke'nın istifasında önemli rolü mevcuttu. Bu, Berli-
ner Ensemble'ın özünde olan ve sürekli gündeme
gelen bir sorununu gün ışığına çıkanyordu:
Brecht'in eserlerini, ona aynlmaz biçimde baglı bir
tiyatroda yaşatmak nasıl mümkün olacaktı?
Hayaletler korteji
Berüner Ensemble, Avrupa'nın, bunalımda olan
tek büyük tıyatrosu değil. Milano'da Piccolo Teat-
ro, bazı polıtikacılann, tiyatronun kurucusu ve
1949'dan bu yana yöneticisi olan Giorgio StrehJer'i
suçlayarak sahneden uzaklaştırmayı istemelerinin
ağırtehdidi altında bulunmaktadır. Berlin ve Mila-
no tiyatrolanna v urulan darbeler, heykellerin yıkıl-
ması zevkinin. artistik değerlendirmelere yeğlendi-
ği bir döneme tanıklık etmektedir Amâ. Berliner
Ensemble olayında. tarih, kişileri, ölüleri ve haya-
letlerinin tüm ağırlığıyla, krizde etkili olmaktadır.
1991 yılından 1995'te ölümüne kadartiyatroyu yö-
neten Heiner MülleT, sorunu yazdığı son oyun Ger-
mania 3.'de bütünüyle ortaya koymaktadır Hitter ve
Stalin'in yanı sıra Alman yüzyılının Rosa Luxem-
bourg, Ernst Thalmann, VVaher Ulbricht, Goebbels,
Lenin,Troçkigıbı çok sayıda tanınmış şahsı>etı bir
arada görülüyor. Bunlar kökten yoksun, tarihin yı-
kıntılan arasında dolaşan hayaletlerdır. Brecht ölü-
münden sonra, Berliner Ensemble'da bir sahnede
onlara katılır. Yönetmenle bir oyuncunun Cori-
olan'ın sahneye nasıl konulacağını tartıştıklan bir
sırada. Brecht'in sesi duyulur. "Benkn için, o bize
önerilerde bulundu. Ama biz onlan kabul etmedik.
Neden kabul edecektik ki? drvtcekler. Mezar taşı-
ma yazıhnası gcreken budur işte."
Mirasın ağırlığı ve tarihin şoku. Berliner Ensemb-
le bu iki hastalığın acısmı çekmekıedir. Bugünkü
knz uzaktan gelmektedır. Bertolt Brecht ve kansı
oyuncu Helen VVeigelın 1949'da Demokratik Al-
man Cumhuriyeti ile aynı zamanda kurulan sahne-
si. Doğu Almanya ile aynı ilkelere bağlıydı. Bu,
Nazizme karşı yenı bir toplumun oluşturulması il-
kesiydi. Sovyet bloku içinde yer alan Doğu Alman-
ya'nın gelişmesiyle de uyum içinde olması gereki-
yordu. Bu ise kolay değildi. Brecht hayatta olduğu
sürece, olaganüstü yaratıcı gücünü Berliner En-
semble'a vermıştı. Brecht, aynı zamanda rejimin,
tıyatrosuna fazla burnunu sokmasını da engelliyor-
du. Dramaturgun 1956'da ölümünden sonra yöne-
-tjmı helene VVeigel üstlenmişti. Devlet ona, "Eğer
aynı düzeyde tutmayı başaramayacaksan, tiyatroyu
• Heiner Müller'in ölümü,
Martin Wuttke'nin de
istifasından sonra Bertolt Brecht
tarafindan kurulan Berliner
Ensemble, Demokratik Alman
Cumhuriyeti'nin mirasına ve
yaratıcısının rahat eden
mitosuna bağlı olarak, bunalım
içinde.Son on yıllarda, Bertolt
Brecht mitosu duygusallaşmış,
eserleri dokunulmaz duruma
gelmiştir. Eğer Berliner
Ensemble, onlann yeniden
canlandınlmasını sağlamaz ve
Brecht'in oyunlannın anılara
kesin saygı doğrultusunda
oynanmasıyla yetinirse, uzun
zaman için bir müze olarak
kalmaya mahkûm olacak.
kapat". demişti. Oysa, Helene Weigel, Brecht'in
oyunlannı yeniden sahneleyerek, Ensemble'ı ayak-
ta tutmayı başaracaktı.
Berliner Ensemble'ın geleceğiyle ilgili soru, gö-
rüldüğü gibi çok önce sorulmuştu. Daha sonra ise
bu, isteyerek ve bütünüyle unutulacaktı. Helene
Weigel'in yerine gelen Ruth Berghause'un
1971'den 1974'e uzanan üç yıl boyunca Brecht'in
repertuvannı canlandırmakistemesi, tiyatronun ta-
rihinde sadece bir parantezdi. 1974'ten sonra tiyat-
ro, mumyalaşmış bir Brecht ve taşlaşmış gösterile-
riyle rejimin vitnnine dönüşmüştü. Bu, 1989'da
Berlin duvannın yıkılışına kadar sürmüştü. Ve o
zaman tarih, yaralan yeniden gün ışığına çıkarmış-
tı. Berliner Ensemble, duvar zamanmda, sınınn ge-
çiş noktalanndan biriydi. Ve, ikili bir uğursuzluğu
simgeliyordu: Bu, Doğu Alman Cumhuriyeti'nin
karanlık yüzü ve Brecht'in kutlulaştınlmasıydı.
Berlin Senatosu, 1990'da bu sorunlan çözmek ve
Berliner Ensemble'a yeni bir soluk kazandırmak-
için eski ve yeni Doğu Almanya ve Batı Alman-
ya'dan gelen beş yönetici ile kolektif bir yönetimi
devreye sokmuşru. Kurulda Peter Palitzsch. Fritz
Manjuart, Heiner Müller, Peter Zadek ve Matthi-
as Langhoff yer alıyordu. Düşünce yerinde. ne var
ki. anlamsızdı. Beş kişi bir tiyatro için fazla kala-
balıktı. Her binnin egosu için de yeterli bir alan ol-
maktan uzaktı. 1994'te dramaturg Heiner Müller,
Berliner Ensemble'ın artistik yönetimini. Brecht'in
mitosuna karşı saygısızlığa varan bir tutum içine
girmesine olanak sağlayan yetkılerle donatılmış ol-
ma kozuna da sahip olarak tek başına üstlendi. Son
yıllarda Berliner Ensemble'a zafer sağlayan tek
oyun olan Arturo Ui'nin Önlenebilir YükseJişi'ni
sahneye koyan Heiner Müller olmuştu. Ama dam-
gasını basmaya vakit bulamadan 30 Aralık 1995'te
hayata veda etmiş. Arfuro Ui'yi oynayan Martin
Wuttke'yi ise manevı mirasçısı yapmıştı.
İçl boş bir kabuk
Göreve başladığmda, Wuttke herkesi güldüren
bir soru sormuştu: Bir hayaletle erotik bir yaşam na-
sıl olabilir? Aslında bu bir şaka değildi. Kuruluşun-
dan kırk sekiz yıl sonra, Berliner Ensemble haya-
letlerle dolu içi boş bir kabuğa benziyordu. Tiyat-
ronun kantini bugün bile Helene VVeigel'in seçtiği
masa ve sandalyelerle döşeliydi. Salonda, localar-
dan birinin üzerinde yer alan imparatorluk kartalı-
nın üzerinde bulunan ve bizzat Brecht tarafından
boyanan kırmızı haç, seyircilere kuruluşun siyasal
mesajını anımsatıyordu.
Dışarda, kent manzarası, Berlin'in birleşmesinin
izlerini taşıyor. Tarihi kent merkezine iki adımlık
mesafede, Potsdamer Plarz yer alıyor.
Böylece, SchifTbauerdamm binası, Alman yüz-
yılının içinde yer aldığını kanıtlıyor.Bu, onun aynı
zamanda gücü ve dramını oluşturuyor. Bugün Ber-
liner Ensemble'ı kim istemektedir? Mart ayından
önce, yeni bir yöneticınin atanması söz konusudur.
Ama adaylar arasında hiçbir büyük isim yer alma-
maktadır. Berliner Ensemble'ın yenilenmesinin ger-
çekleştirilmesi için gerekli istem ve eneıjiye kavuş-
ması, giderek hayaletlerle yaşamaya alışması için
zamana gereksinimi var. Son on yıllarda, Bertolt
Brecht mitosu duygusallaşmış, eserleri dokunul-
maz duruma gelmiştir. Eğer Berliner Ensemble, on-
lann yeniden canlandınlmasını sağlamaz ve
Brecht'in oyunlannın anılara kesin saygı doğrul-
tusunda oynanmasıyla yetinirse, uzun zaman için
bir müze olarak kalmaya mahkûm olacak.
Le Monde
Berliner Ensemble'ın eski yöneticisi Martin Wuttke:
Brecht'in sprgulanmasına cesaret etmeli
- 1996'nın Ocak ayında Berfiner
Ensemble'ın yönetkiliğine. atandınız.
Bir yıl geçmeden 4 aralıkta, bu
görevden istifa ettiniz. Neden?
- Çok sayıda güçlük ve belirsızlik
vardı. Ensemble'ın giderek değişmesi
için kendime beş yıllık bir süre
tanımıştım. Genç oyuncular almak ve
yapıyı değiştirmek istiyordum.
Berliner'i daha az sayıda personelle
yönetmek mümkündü. Duvann
yıkılışına kadar Ensemble bir devlet
tiyatrosuydu. Her işin birden fazla
görevlisi vardı. Doğu Almanya"da bu
önemli değildi. lşsızlik yoktu. Bugün
durum bütünüyle farklı. Görevi
üstlendiğimde Berlin Kültür
senatörüyle anlaştım. Bir ön koşulla
hareket edecektim. Bu, yetenekli
insanlarla uzun yıllar için sözleşme
yapabilme güvencesiydi. Ama bu
konuda alınan kararlar sürekli
reddedildi. Öte yanda Bertolt Brecht'e
bağlı bir tiyatroda çalışıldığında
eserlerine de ulaşmanız gereklidir. Bu
konuda mırasçılanyla anlaşabileceğimi
sanıyordum. Bu, giderek sorun çıkardı.
Sonunda imkânsız duruma geldı.
- Bertolt Brecht'in kızı Barbara
Schall'la hangi noktalarda anlaşmazhk
içindeydiniz?
- Bu kişisel bir sorun değildi. Ona karşı
hiçbir şeyim yok. Ama tiyatro ile ilgili
görüşlerimiz birbiriyle bağdaşmıyordu.
Eğerben Berliner'in sanat
yönetmeniysem, buna karşılık sahnede
görüşlerimi uygulama olanağına sahip
değilsem, görevi bırakmam gerekirdi.
Başlangıçta engelleri. çevresinden
dolanarak aşmayı denedim. Daha sonra
parlak bir şey yaparak Brecht'in
eserlerinin hepimize ait olduğunu
göstermeyi düşündüm. Örneğin, benim
için çok ilginç olan bir oyun, "Karar"
ele alınabilirdi. Oyun, telif hakkı
olmaksızın sahnelenecek ve polis
sahneye çıkarak oyunu engelleyecekti.
Böylece Brecht'in tarzında çalışılmış
olunacaktı. Yani bir tematik verilecek,
daha sonra doğaçlamaya geçilecekti.
Mezbahalann Azıze Jeanne'ını
göstermek yerine genç bir yazar
tarafindan bir Berlin Azize Jeanne'ı
yazılacaktı. Bu Brecht'in niyetlerine,
geleneğin korunması için yapılacak
yanlış bir titizliğe oranla, daha
uygundu.
Kuşkusuz, alternatif yok değildi. Bu,
Berliner'i mirasçılannabırakmaktı. Bir
seçimdi. Ama benim seçimim değildi.
Telif haklan sorununun yeniden
gözden geçirilmesinin gerekli
olduğuna inanıyordum. Bütünüyle
çağdaş bir anlaşmazlıktı söz konusu
olan. Değiştirilmediği sürece de
Berliner'in yenilenmesinin olanağı
yoktu. Bu tiyatro salt Brecht ve Helene
Weigel tarafindan kurulan bir sahne
değildi. Yaşayan bir organizmaydı.
- Size göre Berliner EnsemMe krizi
nerelere uzamyor?
- Çok eskilere. Berliner bir sanatçı ve
yönetmen olan Brecht tarafından belirli
sosyal koşullar ve nasıl olması. ne
yapacağı kesin olarak bilinen bir
düşünce çerçevesi içinde kurulmuştu.
Bu sanatsal ve siyasal bütünlük.
kaybolmuştur. Bunu başka bir
bütünlükle değiştirmek için yapının
yıkılması gerekir. Ama bir yandan
Brecht'in kafasıyla düşünmek. öbür
yandan bütünüyle farklı bir tiyatro
yapmak olası değildir.
- Bu, Berliner Ensemble. diğer
tiyatrolar gibi olanıaz anlanuna mı
geüyor?
- Hayır. Günümüzde deyim moda
olmasa da, Berliner bir seçkinler
tiyatrosudur. Bercht'in döneminde.
Berliner sanatsal alanda seçkinci, ama
halkla ihşkilerde seçkin-karşıtıydı.
Ensemble, bir sanat sahnesinin ilk
gerçek ürünüydü. Bu yüzden
Almanya'da sayılan yüzlere varan
tiyatrolardan bin değildi. Ama bugün
Berliner, Berlin gibi bir kentte siyasal
görüşleri açısından olduğu gıbı,
sanatsal konumuyla da gelecekten
yoksun yaşamaktadır.
- Bu, tiyatronun kaybolup gideceği
anlamına mı geU>t>r?
- Hayır Bu mümkün değil. Sorun,
kimsenin Berliner'i kapatmayı
istememesinden ve yine kimsenin onu
ne yapacağını bilmemesinden
kaynaklanıyor Herkes onun ilgi
çekmesini ve orada Brecht, Müller
oynanmasını istiyor. Bunun için
Brecht"i sorgulayabilecek güçte
olunması, onun günün koşullanyla
bütünleştirilmesi ve eserlerinin bazı
yanlannın geride kaldığını söylemeye
cesaret etmesi gerekiyor. Yazılı sözler
kutsal şeyler değildir. Üzerinde
çalışılması gerekir. Bunu bizzat Brecht
söylüyordu Barbara Brecht'e,
sözcüklenn dokunulmaz olduğuna
inandığı için karşı çıkıyorum. Bu
durum sürerse, Berliner'in geleceği
olmayacaktır.
Mabedin bekçisi Barbara Schall-BrechtBarbara Schall-Brecht'in evine girmek, eski bir
Alman romanını açmak gibidir. Bir hizmetkâr, zi-
yaretçiyi Bremen usulü pasta ve çöreklerle bezen-
miş bir masanın bulunduğu yüksek tavanlı, mobil-
yalann ve kitaplann yer aldığı müze gibi bir salo-
na alır. Aslında bu apartman gerçek bir müzedir. Her
taraf Bertolt Brecht'in anılanyla doludur. Barbara
Brecht. güçlü bir sesle söyleşiyi başlatıyor: "Sizin-
le konuşmay ı Fransa'dan geldiğiniz için kabul ettun.
Fransa babamı çok sever."
Barbara Schall-Brecht, 1930 doğumlu. Çocuklu-
ğunun ve gençliğinin büyük bölümü, Almanya dı-
şında, Danimarka, Finlandiya ve ailesinin Nazizm-
den kaçmak için göç ettiği Birleşik Devletler'de
geçmiş. Babası ve annesi oyuncu Helene WeigePin
Berlıner Ensemble'ı kurmak için çiçeği bumunda
Alman Demokratik Cumhuriyeti'ne geldiklerinde
on dokuz yaşındaydı.
"O sıralarda, yeniden, tanınan büyük ozan,
Brechtder-Dichter olmuştu. Ama bu benim için faz-
la bir şey değiştirmiyordu. Ailedeki roller çok önce-
sinden belirtennuştL" Bertolt Brecht, hayata veda et-
tiği 1956'da elli sekiz yaşındaydı. u
Kimse onun bu
denli genç yaşta öunesini beldemiyordu. Düzenlen-
mesi gereken çok sayıda belge bıraktı. Annem bu dü-
zenlemeyi üzerine aldı. Bense, oyunculuk mesleği-
mi sürdûrdüm. Evlendim. Çocuklarunı yetiştirdim.
1971'de. annemin ölümüne kadar her şey normal-
dL" Barbara Schall (oyuncu olan kocasının adı) o
günden bu yana bir hazineye bekçilık yapıyor. Bir-
leşik Devletler'de yaşayan kardeşi Stephan'la bir-
likte Brecht'in sanat mirasında söz sahibi.
Telif haklan sorunu gündeme geldiğinde Barba-
ra Brecht, beklenmedik bir biçimde sertleşiyor. Zi-
yaretçi eğer boş bulunup her yıl Brecht'in oyunla-
nnı sahnelemek için kaç talep olduğunu sorarsa,
Barbara Brecht, soruyu, tek bir sözcükle, 'Hiç' di-
ye yanıtlıyor.
Gerçek şu: Taleplerin tümü Alman ve Fransız ya-
yıncılara -Arche ve Suhrkamp- yapılmaktadır. "Be-
nim sadece yönetmenle önde gelen iki oyuncunun
isünlerini öğrenme hakkım var?"
Berliner Ensemble gibi büyük tiyatrolarda tartış-
malar aracısız yapılmaktadır. Bu, tarhşmalann çe-
tin olmasına engel oluşturmuyor. Barbara Schall,
esere sadık kalınmasıyla ilgili değişmez düşünce-
lere sahip.
"Kesintiler yapılabilir. Ama Brecht'in metinleri-
nin birbüierine ya da başka metinlerk- karıştınbna-
sma karşryım" diyor.
Bu kararlı kadın, tiyatro camıasında salt dostlan
olmadığmın farkında. "On, onbeş yıldan bu yana
bana karşı körü bir kampanya sürdürüldüğünûn
unutulmaması gerekir. Berliner'in bugünkü duru-
mundan benim sorumlu olduğum gösterihnek iste-
niyor. Wuttke bile, ona oyun hakiarını vermediğinıi
söyleyerek görevinden aynkü. Aslında bu doğru de-
ğiİdL Elinde dokuz oyunun izni vardı. Üstelik konuy-
la ilgili mektuplarunın hiçbirini de yanıtlamadı."
1996 Ocak ayından aralık ayına kadar Ensemb-
le'ın yöneticiliğini yapan Martin Wuttke, Heiner
Müller tarafından sahneye konulan 'Arturo Ui'nin
Önlenebilir Yükselişi'ni yüz kez oynadı.
Barbara Schall-Brecht, Ensemble'dan her oyun
için 6000 Alman Markı (yaklaşık 420 milyon TL)
alıyor
Bertolt Brecht, Shakespeare'le birlikte, Alman-
ya'da oyunlan en çok oynanan yazar.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yobazlar Elinde Din: (2)
Tek Çıkar Yol Laiklik, Ama...
Mahmut Esat Bey (Bozkurt), Izmir'de yayımlanan
"Anadolu" gazetesinde, "Yobazlar Elinde Din" konu-
sunda, tarihsel bilgileri verrneyi sürdürüyor. Mahmut E-
sat Bey'in, bugünün gençliğini de uyaran yazılan şöy-
le:
"'-Şeriatisterük!..'
Günün birinde 'Genç' kasabasında Şeyh Sait' adın-
da biryobaz beliriyor. Temiz halkı aldatıyor. 'Cumhuri-
yetçiler gâvurdur; onlan öldürmek, sultanları getirmek
lazımdır1
diyor. Yobazlara fetvalaryazdınyor, dağıtıyor.
Birkaç vilayeti işgal ediyor. Malatya üzerineyürüyor. Ge-
ne vur vurana kap kapana!.. Yağma, yangın, çapul,
soygunculuk, cana, ırza taarruz... Bunlann hepsişeri-
at namına muvafık görülüyort Cumhunyet ordulan ha-
rekete geçiyor. Yobazyakalanryor. Arkadaşlanyla Diya-
nbekir'de asılıyor. Fakat binlerce vatandaşın kanı; elle-
n fetvalı eşkıya elinde dökülüyor. Öksüzierin, mallan
yağma edilmişlerin, ırzlanna geçilenlerin feryadt, yeri
göğü tutuyor.
• • •
'Şeriat isterük!..'
Şimdi de bundan on beş gün evvel, bir yobaz kafi-
lesi, korkmadan, utanmadan Türkçe ezan ıstemeyiz!
Bu gâvuriuktur1
diye Bursa hükümet konağına yürüme-
ye kalkışıyor. Yakalantyohar. Cumhunyetadliyesıne tes-
lim olunuyor.
Şeriat adına ayaklanan bunlarkimdtr? Bütün birma-
zinin hortlaklan. Yapılacak iş, dini bunlann elinden kur-
tarmaktır. Bu kurtarmanın bırincişartı müsamahasızbir
surette dini devlet ışlerinden ayıımak, onu sadece bir
vicdan işi haline getirmektir.
- Nasıl?
• • •
'Şeriat isterük!'
Günün birinde elisilahlı Derviş Mehmet, Menemen
kasabasını bu nara ile bastı. Bu narayı laık cumhuriye-
tin kapısında yükseltebilecek kadar eşkıya cesaret/nı
kendinde bukju. Şakinin sesi, Bekçl Hasan'/n kurşu-
nunda ve kanında boğulduğu gün, ortada ne yazık ki
bir Kubilay'/n başı kaldı...
Ihtilal, hıncını ve hızını şakilen kendı kanlanna batı-
rarakyok ettiği zamandır ki yenilıklere temiz.bir nefes
aldırabildi...
Şeriatçılann maksadı neydi? .,. . • ;r ., .
Din namına milleti soymak.
• • •
Bütün bunlara sebep dınin dünya işlerine kanşma-
sı, onun zaman zaman eşkıya elinde, eşkıya hal'ıfeler-
le, eşkıya sultanlar elinde bir satır gibi kullanılmasıdır.
Din hangi milletle dünya işlerine kanştı ise, mutlaka
bu yolda kullanıldı. Bu ıstıraplan, Islam âlemı kadar Hı-
ristiyan dünyası da çekti. Milletler bütün bu haıleye
(trajediye) karşı tek birkurtuluş çaresı bulabildiler. O da
dini dünya ışlerinden ayırmak, onu siyasete kanştırma-
mak, onuyalnız vicdan ışı yapmak...
Din sadece vicdan ışı olduğu gün yobazlann, eşkı-
yanın, papazlann elinden kurtuldu. Onlann elinde bir
cerkeşkülü olmaktan kendisinı halas etti (kurtardı). Din
siyasetın veçhesinı (yönünü) tayın ettikçe, AHah zalim-
lerin hesabına bir ceilat, kendisi de bir mezbaha gibi
işletilmek istendi. Tarihin en büyük, en kanlı facialan;
Şiilik, Sünnilik, Katoliklik, Protestanlık facialan hep bu
nama irtikâp olundu. Zaleme (zalimler) bu nama mil-
letlerin başına bela kesildiler. Milletler bu nama soyul-
dular, bu nama ezildiler. Bu nama çiğnediler!..
* * • *? l
* ±aik sistem, dini dünya ışlerinden ayırma^jfiya*
sete alet etmemekle, onu eşkıya elinden aldı^me et
değmez bir taht olan vicdanlan verdi.
Tün\ Cumhuriyeti'nin büyük prensiplerinden birisi
de budur. Bence dinin dünya işlerine kanşması, onun
devlet siyasetine istikamet vermesi tarihin seyrinde
Türk milletinin belli başlı inhitat (düşme); felaket sebep-
lerinden birisi oldu. Bunun içındır kı Türk Cumhuriyeti
laikliği prensip olarak kabul etti. Dini yobazlann, eşkı-
yanın elinde bir cer vasıtası olmaktan kurtardı. Fert ile
Allah'ı, vicdan ile dini karşı karşıya koydu. Aradaki va-
sıtalann hepsini kaldırdı. Herkes Allah'ını dilediği gibi
bulmakta, her fert dinini istediği gibi samimiyetle an-
lamakta hürdür, serbesttir.
Aralanna kimse giremez. O kadar kı Kanun-u Mede-
nim'ızdahailengidiyor. 'Reşrt, dinini ıntihaptahürdür'd/-
yor. Bütün bunlardini, üfürükçülerin, tekke şeyhlerinın,
yobazlann ve eşkıyanın elinde bir tegallüp (üstünluk) va-
sıtası olmaktan kurtarmak içındir. Laiklik dinsızlik değil,
dinleri birakçe gibi kullanmaktan kurtaran birhalaskâl-
dır (kurtancıdır). Dinleri geçim vasıtası yapmaktan bir
türiü vazgeçemeyen cerrarlar (arsız, asalak dilenciler),
mürailerdir ki (ikiyüzlüler) bundan gocunuriar.
• • •
Türk ihtilali uzun tecrübelerden, bütün bir tarihin bu
yoldaki verimlerinden sonra laikliği benimsedi. Ve onu
müdafaa ediyor. Fakat ne yalan söyleyeyım! Bu, henüz
inkılabı müdafaa, onu izah vazifesıyle mükellef büyük
partinin her idareci kafasında yer tutmuş değildir. Sizi
şimdi tasdik eden nıce kimseler bilırim ki arkanızdan
başkalanna başka türiü söylerier.
Dini dünya ışlerinden ayıracak, yobazlann elindekisi-
lahı kıracak asıl kuvveti burada aramak lazımdır.
Neyapmalı?
İşi erierine vermelidir.
O erler kimlerdir?
Onlan Türk gençliği içinde bulacaksınız." (6 Mart
1933Pazartesi)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA:
1/ Güney Anado-
lu'da konar - göçer
Türkmenler ara-
sında göç kervanı-
nı yöneten genç kı- 3
za venlen ad. 2/
Büyümemiş kar-
puz...Otlak. 3/Or-
taAsya'da yaşayan
Şamanist Türkler 6
arasında çeşitlı
şeylerden anlam
çıkartarak bakılan
fal... Halkınaşağı
tabakası. 4/ Üzeri- °
ne yazı yazılan tabak
mış ceylan derisi... Avcının
av beklemek için taş yığın-
lanndan yaptığı pusu. 5/ 2
Oylumlu. 6/Mantık... Giy- 3
sikesımı. 7/Birrenk... Ha-
murun fınna verilmeden
önce dinlenmesi için üze- 5
rinde bekletıldiği tahta. 8/ 6
Aza... Deve semen. 9/ Va-
purlarda, bordadan dışan
taşacakşeldldeküpeştebo- 8
yuncagenlensiperlıkbran- 9 |
da.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Bir dinsel törende Kuran'dan okunan on ayetlık bölüm...
Eşyanın üzerindekı mikrop ya da küçük böcekleri basınçlı
buharla öldürmeye yarayan büyük kazan. 2/Antalya'nın bir
plajı... Ayakkabmın yumuşak olan üst bölümü. 3/ Eskimiş
giyecek... Yurdumuzda bir göl. 4/ Dansta kavalyenin eşi...
Kinaye. 5/ llkel bir silah... Danimarka, Norvec ve lsvaç'ın
küçük para bınmı... Alan ölçüsü hektann simgesi. 6i Apan-
sız... Dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka. 7/Briçtekazanılan
her ele venlen ad... Dayanıklı. 8/Hastalığı teşhise yarayan
belirti... Yöntem. 9/Tümsek biçimindeki yığın... Hentbole
benzeyen Arjantin kökenli binicilik sporu.