05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 21 ARALIK 1997 PAZAR 12 KULTUR Paul McMillen'm başdanışmanlığını yaptığı Pamukbank Fotoğraf Galerisi açıldı 'Sanat rastlantısal olamaz'GÜL ERÇETTN Paul McMilfen'ın 'Türkiye'de sanatm üvey evladı' olarak nitelediği fotoğrafçı- lık nihayet ilk fotoğraf galerisine kavuş- tu. Genç Pamukbank Sanat Etkinlikleri kapsamında salı günü açılan Pamukbank Fotoğraf Galerisi birbirlerinden dağınık olarak çalışan, dünyadakı gelişmelen güç- lükle takip eden genç yeteneklere yaban- cı ustalann seçkin eserlenni, dünyadakı yayınlan ızleme olanağını sunuyor. Başdanışmanlığını Paul McMillen'ın yaptığı Pamukbank Fotoğraf Galerisi' 'Işik Yıllan' başlıklı sergiyle açıldı. Ser- gi kapsamında dışavurumcu anlatırmyla dikkat çeken David BaHey'den aldığı mi- marlık eğitimini fotoğraflanna gerçeküs- tûcülük olarak yansıtan Horst P. Horst'a, fotoğrafın ilk günlerindeki hareket araş- tırmalanru yansıtan Eadweard Muvbrid- ge'dan, madenci fotoğraflannda ortaçağ- da çekilmiş izlenımi veren Sebastiao Sal- gado'ya dek çok farklı sanatçının yapıt- lanna yer veriliyor. Yirmi yıl önce trlanda'dan kopup gel- di Türkiye'ye Paul McMillen. Onu bu ül- keyebağlayan şey ise ınsanı sürekli ayak- ta tutan inanılmaz dinamizmi. 'Sofrala- nnda çok gûzel vemekler yedun, çok gü- zd içkfler içtim' dediği ülkenın gençleri- nın dünya fotoğrafçılığındakeşfedilmesi- ne adıyor şimdı kendisini. Türkiye'yi dfinyaya tamtmah -Pamukbank Fotoğraf Galerisi projesi nasd oluştu? Bankalar son dönemlerde sanat etkin- liklerine yönelmiş durumdalar ancak fo- toğraf konusundaki etkınlikler çok yine- lemeli oluyor. Bu alanda sürekli etkinlik gösterecek bir mekân yok. Pamukbank 'ın reklam ışlerindebırlikte çahşıyorduk. Et- kinliklerini Genç Pamukbank başlığı al- tında topladıklan için gençlerin en çok il- gi duyduklan, yöneldikleri sanatlan des- teklemeleri gerekiyordu. Görsel çağın gençleri fotoğraf ya da onun kardeşi sine- mayayönelmiş durumdalar. Görselhk res- mi de ıçeriyor elbette, ancak Türkiye fo- toğrafçılık konusunda uluslararası başan- lar elde edebilecek büyük potansiyeller vaat ediyor. Bu nedenle kalıcı bir fotoğ- raf galensı kurmaya karar verdik. - Galerinin amaçlanndan söz eder mi- siniz? Fotoğraf artık günlük yaşamımızın her anında karşımıza çıkıyor. Doğum günle- rinde.ijügünlerde mutlaka fotoğraf çeki- lir;'kimliklerimiz. pasaportlanmız, ınter- net,Tdtoğrafsız düşünülemez, ancak aynı zamanda önemli bir sanat malzemesi de olabilir fotoğraf. Sanat, biçimini, doğru yerde sergilenirse bulabilir. Biz bu doğru mekânı oluşturmayaçalışıyoruz. Fotoğra- fin sanat olabilmesi için birilerinin onu görmek ve satın almak istemesi gerekir. ürkiyefotoğrafçılık konusunda uluslararası başanlar elde edebilecek büyük potansiyeller vaat ediyor. Bu nedenle kalıcı bir fotoğraf galerisi kurmaya karar verdik. Sanat biçimini, doğruyerde sergilenirse bulabilir. Biz bu doğru mekânı oluşturmaya çalışıyoruz. Fotoğrafın sanat olabilmesi için birilerinin onu görmek ve satın almak istemesi gerekir. Koleksiyonculuk girmeli devreye. En büyük eksikUk,fotoğraf eleştirmenlerinin olmamasu (Fotoğraf:KADER TUĞLA) Koleksiyonculuk girmeli devreye. Tûrki- ye'de fotoğraf sanatı henüz koleksiyonlar oluşturulacak düzeyde değil. Biz davetli sergiler yapabilirsek, uluslararası alanda kendinı kanıtlamış ya da kanıtlama yo- lunda olan sanatçılan davet edebilirsek koleksiyon istemini oluşturacak zemini hazırlarruş oluruz. Işık Yıllan'ndaki fo- toğraflar aynı zamanda satılık. Burada amacımız elbette kâr elde etmek değil. tnsanlara fotoğraf satın alma kültüriinü edındirebilmek. Ikinci amacımız ise Türk fotoğraf sanatçılarını dışanda sergileye- bilmek. Bugün dünyanın pek çok köşesı üzeruıe düşüncelenmiz var. Bunlar hep fotoğraflar sayesmde. Buiıeni çok heye^' canlandınyor. Bunu karşılıklı bır hale ge- tirmek Türkiye 'yı de dünyaya tanıtmak gerekiyor. -SergUenecek fotoğraflar konusunda belirginleşen bir politikanız var mı? Fotoğrafçılığın çerçevesi çok genış. Biz sergilerimiz de de bu zengın çerçeveyi kapsamak ıstiyoruz. Deneysel fotoğraf- lar var, manzara fotoğraflan var, şiddeti içeren savaş fotoğraflan var. Hepsine yer vermek istiyoruz. Fotoğraf sanatımn ne- reden geldiğini gösteren klasiklere önce- lik tanıyacağız. Ancak ileride renkli ve bilgisayar ürünü fotograflara ya da plas- tik sanatlara daha yakın fotograflara da yer vereceğiz. Yeni nesil fotoğraf sanatı- nı yakmdan izleyebılsin, fotoğrafçılık ko- nusunda dünyayla aynı hızda olalım ısti- yorum. Fotoğraf en güncel sanat dah -Peki Türkiye'de fotoğrafçılık şu anda mtede? Befı« çök lyi biryerde. Ama çaîışmâ- larçokdağmıkdurumda. Bence uluslara- rası performansa bakıldığında fotoğraf- çılık diğer sanat dallanndan çok daha ile- ri bir yerde. Dünya çapında başanya ulaş- mış sanatçılarımız var. Ama başanlar ço- ğunlukla kışısel kalıyor. Tûrkiye'de fo- toğrafçılığı teş\ ik eden Yunus Nadi ve bir ikı ödül var o kadar. - Fotoğrafve sanat arasındaki iHşld>i ya da çizgiyi nasıl değeıiendiri><orsunıız? Sanat amaçlı fotoğraflan gündelik iş- lerden ayıran şey sanatçının, deklanşöre basan kışinin niyetidir. Sanat rastlantısal olamaz. Bu çok zor bir konu aslında. Ara Gûler Usta da zaman zaman 'ben sanatçı değüim' diyor, zaman zaman ortaya koy- duğu ürünlenn sanat olduğunu kabul edi- yor. Bu tartışma iki uç arasında gidip ge- liyor. Öte yandan sanatın belli bır formasyon içerisinde gelişmesı gerekir. Türkiye'nin bu konudaki en büyük eksikliğı fotoğraf eleştirmenlerinin olmaması. Sanat üze- rindetartışmayı, dü$ütuneytgefektîrir. Bu bağlamda ortam sağlamak istıyoruz. - Peki fotoğrafla teknoloji arasındaki ilişkiye bataş açuuz nedir? Fotoğrafın bütün sanatlardan en büyük farkı teknolojinın çocuğu olması. Kendi- sı teknolojiden doğduğu ıçınher türlü tek- nolojik gelişmeden etkılenecektır. lnter- net'ten, fakslardan geçen fotoğraflar var artık. Teknolojik gelişmelen anında be- nimseyen en güncel sanat dalı fotoğraf. - Işık Yıllanndaki fotoğraflan ve sa- natçılan bir potada toplayan öiçütkr ne- leıtn? Hepsi fotoğraf sanatımn ustalannın ürünü. Fotoğrafçıhktaki ortak bir anlayı- şın evrimini gözler önüne seriyor bu ya- pıtlar. Birbirlerinden haberdar gibiler ade- ta. Aralannda sürekli bir atıf var. - Sadece sivah beyaz fotograflara yer vermenizin özel bir nedeni var mıydı? Kışısel olarak sanat fotoğrafiannda sı- yah-beyazı yeğliyorum. Ancak bu kişisel bir tavır «Ibette. Öte yandan rüyalanmız siyah-fceyazdır. Zihftnîfk&rsakr&iığtmız imgeleri sıyah beyaz kaydederiz. Bu ne- denlerle sıyah beyazın görsellikte önem- li bır yeri var. llerikı sergilerde renkli fo- tograflara da (siyah ve beyaz da renktir as- lında) yer verilecek ama renk konusunu çeşitli yaklaşımlarla sergılemek istıyoruz. Renk de ayn bir algılama boyutu getiri- yor çünkü fotoğrafa. 34 yaşındaki çok dilli, çok yönlü Ute Lemper, oyunculuğu kadar danslanyla da büyük ilgi topluyor HerTmiünbtdansçıolnudiistenüştim • Okul arkadaşlannın, bir Marlene Dietrich olduğunu biraz geç farkettikleri Ute Lemper, bu kez Chicago müzikalinde kötü ününü kullanarak şöhret olmaya çalışan katil Velma rolünde büyük beğeni topluyor. Kültflr Senisi - w lyi ki mûzik vardı. Evde kendimi bulamıyor- dum. Her şey çoksıradandı" dıyor Ute Lemper, Almanya'da geçen çocukluk yıllannı anlatırken. 1960'h yıllarda koyu Katolik bir bankacı baba ve televizyonda Ya- hudi soykınmıyla ilgili görüntü- ler gördüğünde ınkâr ederek oda- yı terk eden bir annenin çocuğuy- du Lemper. Evde en sık duyduğu cümleler ise "Nontıal ol. Sesini çok yükseltme. İnsarüar sonra ne düşünür?" idi. Biraz da bu yılla- ra duyduğu öfkeyle biçimlendi Lemper'ın sanat yaşamı. lçinde yetiştiği küçük burjuva hayatının sıkıcı, somurtkan değer- lerinden intikam almak istercesi- ne kabare sanatçısı olmayı tercih etti. "Otoriteye katianamryor- dum!" diye özetliyor o günleri sa- natçı. Lemper, o nefret ettiği değerle- re başkaldıralı, bu değerlerle dal- ga geçmeye başlayalı çok oluyor. Bugünlerde ise ilk olarak 1975 yı- hnda Broadway'de sahnelenen 'Chicago' adh müzikalde rol alı- yor. 1920'lerdekibircinayetdava- sını konu alan yapıtın müziklerini JohnKanderve FredEbbyazmış- tı. Ute Lemper müzikalde kötü ününü kullanarak şöhret kazan- maya çalışan katil Velma'yı can- landınyor. 34 yaşındaki çok dilli, çok yönlü sanatçı, oyunculuğu ka- dar file çoraplı bacaklannı düm- düz yukan kaldırdığı danslanyla da büyük ilgı topluyor. Chicago, eğlence ya da file çoraplar üzerine kurulu bir oyun de- ğil elbette. Brecht'in 'Cç Kunışluk Opera'sıyla bü- yük benzerlikler gösteren 'Chkago' adalet sistemıne eleştirel gözle yaklaşan bir taşlama niteliği taşıyor. Ute Lemper sahneyi Ro- xie'yi canlandıran Ruthie Henshall ile paylaşıyor. Henshall'un artık Lond- ra'yla özdeşleşmiş bir sa- natçı olmasına karşın Lem- per yorumunda hiçbir fark hissettirmiyor izleyicılere. Öte yandan müzikalde asıl olarak Roxie'nin öyküsü- nün konu ahnmasına kar- şın Lemper" in olağandışı vamp performansı dikkat- leri sürekli Velma'nın üzerine çe- kiyor. Pek çok solo gösterinin ar- dından bir ekiple birlikte çalışma- nın açlığını da sergiliyor Lemper yorumunda: "Size aynlmış daki- kalar yoktur, paylaşüğınız dakika- lar \r anür" diyor. Çocukluğunda piyano, şan ve bale dersleri alan Ute Lemper için yaşamının merkezini çocuklan oluşturu\or. Ute Lemper tam bir liza Mineüi hayranı olarak yerel barlarda çalış- maya başlamıştı. Sanatçının okul arkadaşlan, Lemper'in lise >ılla- nnda olağandışı birbaşan sergile- mediğini belirterek "Onun bir Marlene Dietrich olduğunu biz d« geç fark ettik" diyorlar. Almanlar ilk olarak 1982 yılında 18 yaşın- dayken bir tele\izyon şovunda ta- nıştılar onunla ve uzun bacakla- nyla. Kısa süre sonra 'Cats' mûzika- linin Viyana prodüksiyonunda sahneye çıktı sanatçı. Robert Alt- man'ın 'Hazır Grvim'inde hamıle manken olarak izlediğimiz sanatçı. 'Mavi Melek'in Berlin prodüksiyonunda Marlene Dietrich'i canlan- dırmıştı. Sonraki yıllarda Londra. Paris, Berlin ve New York'ta 'Kurt\VeüT gösterisini sür- dûren Ute Lemper, 22 ya- şındar beri Almanya'da olup biteni dünyaya müzik- le anlatma çalışmalannı ge- çen yıl çıkardığı 'Berlin Ka- bare Şarkuan Albümü'yle sürdürmüştü. Ute Lemper, Nazi yönetimince yasakla- nan şarkılan yorumladığı bu albümde çocukluğundaki yasak kavramıyla ve Nazi- lerle hesaplaşıyordu. Aşk, yaşam acılan, cınsellik, fe- minizm konulu şarkılann çoğu Almanlar tarafından bile bilin- mezken Lemper'in yorumuyla dünya çapında gündeme gelmiş- lerdı. îki çocuk sahıbi olan Lem- per formunu koruyabılmek ve "Chicago'nun gerektirdiği perfor- mansı gösterebilmek için yoğun çaba harcıyor. "Hep bir dansp ol- mak istemiştim" diyor Lemper, "Ancak haftada sekiz gösteri oj- dukça yorucu bir tempo. Fiziksel gûcümü azaltacak her türlüetkin- likten uzak duruyonun. Bu arada da boş vaktimin tamamını aiieme ayırmava çahşıyorum". Ute Lem- per'in bu yoğun tempodaki en bü- yük desteği Amerikalı komedyen ve aktör eşı David Tabatsky. Sanatçı. kabarenın ışıklan sön- düğü anda vamp kadından şefkat- li bir anneye dönüşüveriyor. "Ya- şamımın merkezini çocuklanm olusturuyor" diyor sanatçı. Kaset- leri, albümlen Almanya dışmda çok daha büyük ılgi görüyor. 'Ma- vi Melek'teki performansınız eleştirmenlerden oldukça olum- suz tepkiler toplamasının ardın- dan da toparlanıp Paris'e yerleş- mişti Lemper. Almanya'yla hâlâ küs kalmasında sanatçının birleş- meye gösterdiği tepkinin etkisi büyük. "Almanlar insanlan ol- duklan gibi kabul edemezkr" di- yen üç dilli sanatçının son sözü "Ben bir A%Tupalt\im." Hep güncel ve ilerici bir sanatçıydı Oturan Menekşeü Kiki, 1922. Kültür Servisi -Çağımızın sa- nat anlayışına köktenci değişık- likler getiren ABD'li resim, hey- kel, fotoğraf ve film sanatçısı Man Ray'in fotoğraflan. desen- leri ve küçük heykellerinden olu- şan sergisi Borusan Sanat Gale- risi'nde yer alıyor. Sergi, yüzyılın ilk yansında resim ve heykelden fotoğrafa. si- nemadan edebiyata her alanda ürettiği öncü ve yenilikçi yapıt- lanyla 20. yüzyılın akımlannı yönlendirmiş olan Man Ray'i (1890-1976) Tûrkiye'de ilk kez çok zengin bir koleksiyonla tanı- tıyor ve özellikle tüm yaratıcılık alanlannda çalışan genç kuşağın bilgi ve beğenisine sunuyor. 'Romantik ve tutucu olmak- tan uzak, ince bir düşgücüne sahip olan, akıllı v« duygulu bir sanatçı, hep güncel ve ilerici' o- larak tanunlanan Man Ray, Mar- cel Duchamp ve Francis Pkabia ile birlikte New York Dada ku- rucusu olarak değerlendiriliyor. Duchamp birkarşı yaratıcı, Pica- bia ihtiraslı bir yıkıcı, Man Ray ise kötümser ve hicivci bir ıcat- çıydı. Sergide gösterilen "Board- walk' (Tahta Gezinti Yeri) adh yağlıboya asemblaj yapıt, New York Dada'nın marİcası olarak adlandınlmış. 'Neo-Dada'ola- rak değerlendırilen akımı etkile- yen 'tşlevsiz Makine' Man Ray'in hiciv dolu bir icadı. Man Ray'in fotoğraflan. fo- toğrafın 'sanatyapın' olarak de- ğerlendırilmesine öncülük et- miş. müdahale edihniş fotoğraf tekmğirun gelişmesine neden ol- muş. Rayogram adını verdiği, kamera kullanmadan, nesneleri fotoğraf kâğıdının üstüne yerleş- tirip aydınlatarak ürettiği fotoğ- raflar ise, resimde şiirsel bir ala- nm açılmasını sağlamış. 1922'de sergılediği bu diziye "Nefis Kır- lar" adını vermiş Man Ray. Sergide 53 fotoğraf ve rayog- ram, 7 desen, 21 heykel yer alı- yor. Man Rav ve solarize aletL KÖŞEBENT ENİS BATUR En Çok Satmayan Kitaplar'ın Okuru Yeryüzündeki pek çok gazetede, dergide yer alıyor "En Çok Satan Kitaplar" listeleri; kültürey- er açan televizyon kanallannda da. Epeydir, Tûr- kiye'de de tüketicilerin gözde başvuru kaynakla- nndan biri bu: "Gündem"de olan, herkesin üze- rinde konuştuğu kitapları izlemek istiyorlar. Kitap okuma alışkanlığının, tutkusunun yaygın olmadığı bir ülkede bu listelerin, yönlendirmelerin yararianndan söz etmek doğru olur, gibi geliyor ba- na: Okumaya "çok satanlar"\a başlayanlann bir bölüğü, zaman içinde o sınırlann dıştna da pekâ- lâ taşabiliıier. "Tûketici"der\ söz ettim demin; bu bağlamda, tamıtamına "okur" sayılamaz müşteri. Bir bakıma modayı izlediği gibi izler kitaplan da. Nobel, Bo- oker Prize, Pulitzer, Goncourt kazanmış kitaplann satışı birden fıriar örneğin; seçilmiş, salık verilmiş, gösterilmiş kitapla ilgili toplumsal ilişkilerçerçeve- sinde insana kolaylık sağlayacaktır. "En Çok Satan Kitaplar" listesinin yarariarı ka- dar sakıncaları üzerinde de durulabilir sanınm. Bu listeler, en çok satan kitabın daha da çok satma- sına neden olarak bir tür kısır döngü yaratıyoriar. O kitaplan edinen tüketicilerin çoğu "en iyi kitap- lann " da onlar olduğu kanısını taşıyor, sanısına ka- pılryorlar. Kesin bir doğru elbette değil oysa bu: En çok satan kitaplann ortak noktalan çok satıyor olma- ları yalnızca. Yoksa, aralannda "çok iyi", "iyi" ki- taplara rastlandığı gibi "vasat", "sıradan" kitapla- ra da rastlanabiliyor. Kişiyi "kitap tüketicisi'nden "kitap okuru"nata- şıyan bazı ölçüler var. Tüketici genellikle yönlen- dirilmeyi bekliyor da, okur seçmeyi yeğliyor. Okur, iyi okur yönlendırilmeye kapalı değil şüp- hesiz. Yakın çevrenin tavsiyeleri, eleştirmenlerin yaklaşımlan, kitap tanıtım organlannın saptama- ları, seçimlerinde etkili olabıliyor. Bir kitabın çok satması değil de başka kimi özelliklerinin olması (değerli, önemli, iyi, kalıcı, vb.) anlam taşıyor onun gözünde. En Çok Satan Kitaplar'ın, öbür kitaplar karşısın- da ciddi avantajlan oluyor kısa erimde: Vitrinler- de, raflarda geniş yer aynlıyor onlara; yazarlan te- levizyona, basına sık konuk ediliyorlar; afişleri, ilanları ikide bir karşımıza çıkıyor. Bir de dezavantajlan var, öte yandan: En Çok Satan Kitaplar'ın hepsi değil ama, bir bölüğü ke^ lebek ömüriü oluyor: Sanki en çok sattıklan süre-ı ce yaşıyortar da, listeden düşünce kayboluyorlar. Bugün Eugene Sue'nün, Walter Scott'un, Keıv me Nadir'ın pek çok kitabını bulmakta güçlük çe- kiyoruz. Gene de, en çok satan kitapların korunması için kaygılanmamız gerekmiyor pek: Pazar, gerekli gör- düğü sürece onlarla ilgili önlemleri zaten alıyor. . Korunması gereken, en çok satmayan kitapla- nn yabana atılamayacak bir bölümü, özellikle, d^ Türkıye gibi ülkelerde. Bunlann bazıları doğru dü- rüst dağıtılamadan, okurun karşısınaçıkmaolana- ğı bulamadan sırra kadem basıyor. Bazılanysa, satış şansı görülmediği için ya basılmıyor ya da da- ha kötüsü, yazılmıyor bile. Bugün, kitapçılarda, Cenab Şahabeddin'in şi- irterini bulamazsınız. Muhrttin Sebati'nin resim- lerini içeren bir kitaba da rastlayamazsınız. llhan Usmanbaş'ın müzikle ilgili yazılan kitaplaşma- mıştır. Dahası. yeni çıkan kimi kitaplara ulaşmanız da çok güçtür: Mehmet Taner'ın bu yıl çıkan şiir ki- tabını, Hüseyin Ferhad'ın çiçeği burnunda düz^ yazı kitabını bütün kitapçı dostlan seferber etme-, me karşın tek bir kaynaktan edinebildim: Kendi-; lerinden. En Çok Satan Kitaplar'la bir alıp veremediğim yok. Diyorum ki: Gazeteler, dergiler, en çok sat- mayan kitaplann okuruna biraz daha fazla ilgi gös- tersinler. küçük İskender ve Bennu • Gepede'nin sinema sohbeti : • Kültür Servisi - 'Ağır Roman'ın önemli rollerinden bırini canlandıran şair küçük İskender ve set fotoğraflannı çekerken fılme de katılan oyuncu - Bennu Gerede, bugün saat 17.00'de sinema ve televizyon yazan Ali Hakan'ın Beyoğlu j Sineması'nda yönettiği 'Sinema Sohbeti'ne konuk oluyor. "Hepımiz ayn birer mısraydık ama ne güzel, ki kafıyemiz tuttu" diyen küçük İskender, j oyunculuk tecrübesinden, sinema-edebiyat ~ ilişkisinden söz ederken Bennu Gerede film üzerine^ görüşlerini ve Dolapdere'deki set anılannı anlatacak. Kîtle ketjşim Ödüneri Cumhuriyet ve TRT Ankara Radyosu'na • Kültür Servisi - Son iki yıldan beri Ankara ^ Uluslararası Film Festivali tarafindan verilen iki 'Kitle? lletışimi .\raştırma Ödülü'nün birine bu yıl gazetemiz, diğerine de TRT Ankara Radyosu uygun görüldü. Ödül. her yıl "sinema'ya geniş yer ayıran, olumlu katkıda bulunan, sinemanın sadece zihinsel ve popüler yam ile değil. sanatsal değerleri ve toplumsal etkileri ile de ilgilenen kitle Uetişim araçlanndan ikisine veriliyor. Ödüllerin ilki gazete ve dergilerden birine, diğeri de radyo ve televizyonlardan bir başkasına dağıtılıyor. 1-10 Mayıs 1998'degerçekleştirilecek 10. festivalin açıhş töreninde sahiplerine teslim edilecek bu ödülleri Dünya Kitle îletişimi Araştırma Vakfi Yönetim Kurulu seçiyor. Kurul, Türk sinemasınnı olduğu kadar dünya sinemasınm da nitelikli yapıtlannın tanınmasına, değerlendirihnesine ve sorunlannın incelenmesine katkıda bulunan Cumhunyet'in ve TRT Ankara Radyosu'nun ödüllendinlmesine karar verdi. Ankara Uluslararası Film Festivali'nin her yıl dağittığı 'Aziz Nesin Emek Ödülleri' ise önümüzdeki günlerde açıklanacak. Birol Kutadgu'nun resim sergisi • Kültür Servisi - Bugüne dek beşi yurtdışında olmak üzere on üç kişisel sergi açan Kutadgu, üçü yurtdışında gerçekleşen beş de karma sergiye katıldı. Birol Kutadgu'nun karalama defterinden 'Resim, yaşamın belli bir döneminde/belli bir yerden bellekte kalmış/'imgelerden oluşuyor/bu bir piyano, bir şarap bardağv' ya da bir kahve fıncanı ; sandalye ya da bir yatak olabilir' notunu ahntı yapan Ferit Edgü, 'Hiç kuşkusuz olabilir; nesneleri yaşıyor ve tuvalinizde birer resim öğesi olarak yaşatabiliyorsunuz. Birol Kutadgu işte bunu başanyor" yorumunu yapıyor. Kutadgu'nun resim sergisi 7-28 Ocak tarihleri arasında Garanti Sanat Galerisi'nde sergilenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle