04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5EKİM1997PAZAR-I PAZAR KOMJGU Eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlerinden Sadrettin Ağa Han Kıbrıs sorununu değerlendirdi 'Çözümsüzlük Kıbnslılan yaralıyor'Ç*T T\TT TÇ* "Krizdeki Karadeniz" adlı çevre sempozyumumınyapıldığı * 3 %J 1V t>>3 Eleftherios gemisinde. insani sorunlarlayakından ilgilenen, çevre koruması çahşmalarını son yıllarda yoğıın biçimde arttıran Sadreddin Ağa Han da vardı. îsmailiye mezhebi lideri Kerim Ağa Han 'ın amcası olan Sadreddin Ağa Han son derece ilginç bir kişiliğe sahip. Pek çok kişinin kendisiniyeğeniyle kanştırmasından şikâyetçi. Sadreddin Ağa Han 'la gemide buluşupgeniş'biryelpazede konuştuk. Türk-Yunan ilişkileri, Kıbrıs sorununu insani açılardan nasıl değerlendirdiğini öğrendik. Ona 1981 de BM Genel Sekreteri seçiltnesinin Sovyetler Birliği nce veto ediliş nedenini sorduk. Sadreddin Ağa Han 1970'li yıllarda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği görevi yaptığı için Kıbrıs 'taki, dünyanın başka bölgelerindekipek çok sorunu yakından biliyordıı. Sadreddin Ağa Han aynı zamanda Müslümandı. Onunla dünyada gittikçe artan îslam radikalizmi akımını da konuştuk. Sadreddin Ağa Han ın tslam radikalizmine reçetesi, "Demokrat olmak ve toplumdaki biitün görüşleri tek bir siyasiyelpaze içinde değerlendirmek ve hiç kimseyi dışlamamak"tı. Sadreddin Ağa Han, "İnsanları dışlarsamz onları kışkırtır, şiddete sevk edersiniz " diyordu. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Siz, BM'de çok önemli görevler al- dınız. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği de yaptınız- Hatta siz BM Genel Sekreteri seçil- diniz- Ama o zamanki adıyla Sovyetler Birli- ği sizin seçilmenizi veto etmiş, siz de Genel Sekreter olamamıştınız, Bunun nedeni ney- di? AĞA HAN - O sırada ne olduğunu gerçek- ten bilmiyorum. Bu devletler arası bir mese- leydi, üstelik BM Güvenlik Konseyi üyeleri istedikJeri doğrultuda oy kullanabilirler. Ama benım seçilmemi isteyen bazı delege- lerden öğrenebildiğim kadanyla 1981 'deki o seçimde Sovyetler Birliği beni yeterince tanı- mıyordu. Ben BM'de daha çok insani konular- la ilgileniyordum. Bu çalışmalanm"bazılan için tartışmalı olmuş olabilir. Ben her zaman insanlann sığınma haklannı destekledim. Bunun dışmda ailevi durumum onlara biraz egzotik gelmiş olabilir. Egzotik derken bura- dat>iryanlış yapmıyorum. Çünkü hatırlayabil- diğim kadanyla veto gerekçelennde aynen bu sözcüğü kullanmışlardı. Ben klasik bir genel sekreter adayı, bir bakan, bir diplomat, bir bü- yükelçi değildim. Hiçbir ülkeyi temsil etmi- yordum ve onlann gözünde kolayhkla gözar- dı edilebilirdim. Bugün tabii ki pek çok şey değişti. Ama o dönemde BM'nin bağlantısı bulunan, gelenek- sel, kariyerden bir diplomat her zaman tercih nedeniydi. mm^— Neden? AĞA HAN - Çünkü BM Genel Kurulu'nda delegasyonlara profesyonel diplomatlar baş- kanlık ederler. Daimi Temsilciler profesyonel dıplomatlardır. Ben ise BM'nin bir memuruy- dum, yani tabiri caizse mutfaktan geliyordum. Bugün ise durum daha değışik. Bundan bü- yük memnunluk duyuyorum. Çünkü şimdiki Genel Sekreter olan Kofî An- nan da BM'nin bir memuruydu ve onunla çok yakın bir çalışma arkadaşlığımız olmuştu. Çok uzun yıllar da BM'ye hizmet vermiştir. Duru- mun değişmesi de tabii ki çok iyi bir şey. M H ^ H Siz BM Mülteciler Yüksek Komise- l ri'yken Kıbns sorunuyla yakından ilgilen- miştiniz. Buradan yola çıkarak sizce Kıbrıs sorununa bir çö'züm bulunması için hangi yöntem ya da yöntetnlerden hareket edilnte- lidir? AĞAHAN-Biliyorsunuz, ben sorunlann si- yasiden çok insani boyutlanyla ilgiliydim. 1974'teki Kıbns harekâtının ardından adanııj kuzeyi ve güneyinde BM'nin yardtm ve reha- bılitasyon çahşmalarını koordine ettim. Bu çok zor bir işti. Çünkü pek çok aile bö- lünmüştü. Mültecilerle ilgili bütün çahşmala- rmda olduğu gibi Kıbns'ta da bölünen ailele- m fertlerini birleştirme görevini sürdürdüm. Eazı ailelerin. kaybolan bireylerinin nerede ol- cıklannı bilmediklerini öğreniyordum. Hem Türk, hem Rum tarafında uzun çalışmalar yap- tm. Ama şunu söylemem gerek: Kıbns'ta du- nm çok değişti, gelişti. Artık eskisi gibi de- £l. Aradan geçen bunca yıl içinde, sorunla il- gli müzakerelere katılan kişileryaşlandı, saç- lın ağardı. Ama sorun hâlâ çözülebilmiş de- Kıbns'a çözüm için kısa yoldan tedavi edi- c bir reçetem yok. Bence iki taraf arasında gü- •\sn arn^ncı önlemler hayati öneme sahiptir ve t-melsel zorunluluktur. Bence Kıbns'tayaşayan iki halkın yakınlaş- nası gerekmektedir. tki taraftan da insanlar fena birbirleriyle gerçekte sorunlan olmadığı- n söylemişlerdi. Ama Kıbns'taki durum gibi durumlarda ne yazık ki jeopolitik kaygılar ön plana çıkmak- ta, hükümetler önemli roller oynamaktadır. Bütün bunlar Kıbns'takı durumu akıl almaz bi- çimde karmaşık hale getirmıştır. Ne yazık ki Kıbns, Türk-Yunan ilişkilerinin de barometresidir. Üstelik bu, zaten karmaşık olan durumu iyıce karmaşık hale getirmekte- dir. Bütün bu unsurlan bir araya toplayınca, so- runlann insani boyutlanylayakından ilgilenen benim gıbı kişilerin üzerinde depresif bir etki yapmaktadır. ^^^mm Toplumlararası görüşmeierin Denk- taş ve Klerides tarafından dörtyıllık bir ara- dan sonra yeniden başlatılmasım nasıl kar- şıltyorsunuz? AĞA HAN - Bu yeni çabaların sonuç verme olasılıgı var. Ama bence bu bağlamda iyimser olmaya da neden yok. Çünkü geçmişi biliyo- nız. ^^^^™ İlgili bazı tarafların Kıbrıs 'ta bugün süren "çözümsüzlük çözüm " statüsünüyeğ- lediklerini düşünüyor musunuz? AĞA HAN - Bugün artık dünya çok değiş- ti. Artık geçerli tartışmalara ver yok. Özellik- le Soğuk Savaş döneminde durum çok farklıy- dı. O zaman, siyasi nedenlerle, Ortadoğu'daki SADRETTİN AGA HAN 1933 Paris doğumlu. Babası, Îsmailiye mezhebinin eski lideri Ağa Han. Yeğeni Kerim Ağa Han Îsmailiye mezhebinin şimdiki lideri. ABDde Harvard Üniversitesi 'nden mezıın olduktan sonra yıne Harvard'da lisansüstü çahşmalarım Ortadoğu Araştırmaları Merkezi 'nde tamamladı. BM'nin çeşitli birimlerinde, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Başkanı Özel Damşmam, BM Mülteciler Yüksek Komiseh Damşmam gibi görevlerde bulundu. 1965-77 arası BM Mülteciler Yüksek Komiserliği 'niyürüttü. Bu bağlamda Bangladeş, Uganda, Sudan, Şili ve Kıbrıs 'ta yurtlarım terk etmek zorunda kalan insanlann durumlanyla yakından ilgilendi. Daha sonrakiyıllarda BM Insan Hakları Komisvonu nun özel raportörü oldu. 1981 'de BM Genel Sekreteri seçildi, ancak bu seçim Sovyetler Birliği 'nin vetosuyla iptal edildi. Yerine Javier Perez de Cualler oybirliğiyle seçildi. Körfez Savaşı ve sonrasında BM Genel Sekreteri 'nin insani yardım programıyla ilgili özel temsilciliğı görevini yürüttü. 1992 'den beri de BM Genel Sekreteri 'nin özel misyon görevlisi. olur mu? 0 AĞA HAN - Size Yugoslavya'yı örnek gös- tereyim. Yugoslavya bir bütündü. ama içinde farklı etnik gruplar vardı. Bunların da ortak ekonomık çıkarlan bulunuyordu. Orada bile bölünmeden sonra bu insan mozaıği bir araya gelmeyi \e beğenin ya da bçğenmeyen, bir devlet oluşturmayı başardı. Özellikle küçük yerlerde bölünmeyı önle- mek en ıyi yoldur. Bosna felaketini bir düşü- nün. Bugün global toplum, global köyden söz ediyoruz. Karadeniz'de seyreden bu gemide (Eleftherios Venizelos) düzenlenen çevre sem- pozyumunda global çevreden söz ediyoruz. Ondan sonra da küçücük toprak parçalan üze- rinde globalleşmeyle taban tabana ters düşen olaylarla karşılaşıyoruz. O küçücük topraklar- da yaşayan insanlar, koşullar ya da bazı lider- lerinin tufumlan nedeniyle birbirlerinden ayn düşüyorlar. Üstelik bu insanlar, bir arada yaşadıklan, or- tak çıkarlan paylaştıklan topraklarda yapay olarak birbirlerinden aynlıyorlar. bölünüvorlar. Bu da bence insanlann bırbirlenyle bir arada yaşamalan için çözüm bulmaktaki yetersızhk- lerini korkutucu bir biçimde ortaya koyuyor. Sizin dediğiniz doğrultuda bir devlet yapısı düşünecek olsak, o zaman Irlanda. Isviçre gi- bi ülkelerin halleri nice olacak? Kanada gibi büyük bir federal devleti ele alalım. Orada Qu- ebec sorunu var. Belki ABD'yı bile örnek gös- terebiliriz. Herkes birbirinin boğazına sanla- cak olsa ABD kara Afrikalıların, hispanikle- rin devleti olurdu. Dünyada bugün olanlar tarihi gelişime ters düşmektir ve geriye doğru bir gidiştir. Buna "Jurassic Park" diyebiliriz. ^^^" m Peki, Amerikah kuramcı Samuel Huntington 'un "medeniyetlerin çatışması" kuramına inanıyor musunuz? AĞA HAN - Hayır. Ekonomik çıkarların. coğrafyanın paylaşımının. Huntington'un "kı- yamet günii" senaryosunu boşa çıkaracağını düşünüyorum. Ancak burada ışaret etmek istediğim bir nokta var. Ne yazık kı az da olsa bazı bölge- lerde Huntington'ın klişeleri gerçekleşti. Bun- lardan birisi eski Yugoslavya. Ama Yugoslav- ya çok özel bir durumdu. Daha doğuya gittı- ğiniz zaman Huntington'ın, etnik ve dınsel açı- durum yüzünden birtakım çözümsüzlüklerin korunması gerektiği düşünülüyordu. Ama bu- gün pek çok şey değişti. Bence Kıbns "çözümsüzlüğün çözüm göriil- düğü" kategoriye sokulmamah. Dünyanın baş- ka bölgeleri için bu söylenebilir. ama Kıbns için, hayır. Kıbns bence bugün ilgili taraflar için ger- çekten bir huzursuzluk kaynağıdır. Özellikle NATO'nun çok ilginç bir gelişme süreci içine girdiği şu dönemde bu söyledi^lerim geçerli- dir. Türkiye ve Yunanistan Avrupa'nın bir par- çası olduğuna göre Kıbns da NATO ve Avru- pa'nın bir parçasıdır. Bu nedenle Avrupa ve NATO Kıbns'a bir çözüm bulmak isterler. Kıbns'ta bu çözümsüzlüğün sürmesi esas olarak Türkler ve Yunanlılan yaralıyor, diye düşünüyorum. ^^^™ Özellikle de Türkleri... Türkler yıl- lardır Kıbrıs 'ta maddi ve manevi inanılmaz bedeller ödüyorlar... AĞA HAN - Evet. sanıyorum iki tarafin da Kıbns'ta uygun bir çözüm bulunmasında bü- yük çıkarlan vardır. ^^^m* Ama Kıbrıs 'ta bugün gerçek o'an bir durum var. Artık adada iki ayn devlet oluş- tu. tki taraf da 23 yıldır bu "defacto " duru- ma alıştu Böyle bir durumda çözüm kolay dan çok önemli değişiklikler olacağı teorisinin gerçekleşeceğini hiç sanmıyorum. Bence Uzakdogu ve Orta Asya pek çok ba- kımdan onun hatalannı kanıtlayacaktır. Ama tabii ki bunlan da zamanla öğreneceğiz. ••^•i" Siz, önemli bir dini mezhebin de üye- sisiniz (tsmailiye). Bütün dünyada siyasi ya da radikal Islamın yükselişi ve güç kazanı- . şını nasıl değerlendiriyorsunuz? AĞA HAN - Bence bu tanık olduğumuz son derece ilginç bir gelişme. Köktendinciliğin Is- lamiyet içinde nasıl oluşruğunu anlamak güç. Çünkü Müslümanlar iyi Müslümanlardır. Ku- ran ve şeriatı yorumlamalan va da uygulama- lan hep tanhe dayanır. Benım görüşüme göre Îslam köktendinc'ili- ği Batılılaşma, hatta bir "Baö cenneti" kavra- mına karşı tepki olarak ortaya çıkmıştır. Zaten bunu pek çok ülkede görüyoruz. Li- derlerinin Batı tarafından zehirlendiklerine inanmaları durumunda o liderlere muhalif olanlar "mutlaka Banlılaşma gerekmeden çağ- daşlaşmaya" yönelmeleri gerektiğını düşünü- yorlar ve şiddetlı tepkilergösterebiliyorlar. Bu- nun birörneğini Şah'ın son döneminde İran'da yaşadık. Sohra olanlan da zaten bıliyoruz. Bence mutlaka Batılılaşmadan çağdaşlaş- maya çok başanlı bir örnek Japonya'dır. Akıl- cı düşüncenin yerini şiddet aldığı zaman kan dökülüyor. Dün>ada tarih boyunca din adına kan dökülmüştür. Bunun son örneği de eski Yugoslavya'dır. Bu çok eski bir sorun. Ama bence artık böyle bir sorun çağımızda yaşanmamalı. Kendi görüşüme göre bütün in- sanlann artık bir arada yaşamayı öğrenmelen gerekiyor. Bunu yapmak için de bir nebze hoş- görü ve tahammül göstermek. başkalannın dü- şünce, davranış ve yaklaşımlannı kabullen- mek lazım. ^ ^ ^ ^ Peki, nüfusu büyük ölçüde Müslü- man, ama laik olan devletler İslam radika- lizmini bertaraf etmek için ne gibi önlemler almalı? AGA HAN - tnsanlar bir arada, huzurlu, iyi ekonomik koşullarda yaşamak isterler. Türki- ye gibi ülkelerin sorunlan ve açmazlarını çok ıyi anlıyorum. Türkiye laik bir dev let. ama nü- fusunun çoğunluğu Müslüman. Bakın. biz Müslümanlar dünya nüfusunun yüzde 20'sıni oluşturuyoruz. Bumuazzam kit- lenin yaşadığı bazı küçük yerlerde sorunlan olabilir. Ama onlar azınlıkta kalıyor. ^ ^ ^ ^ Ancak bu tür ülkelerdeyaşayan pek çok insan da radikal İslamın güç kazanma- sından fazlasıyla kaygılanıyor... AĞA HAN-Evet, bilıyorum. Hertürlüdin- sel grubun, duygulan \e düşüncelerini sadece demokratik bir çerçeve içinde duyurma ya da dile getirmeye haklan vardır. Bence Çezayir'de seçımlerin iptal edilmesi inanılmaz, talıhsız biryanlıştı. Insanlarahükü- met olma deneyine gırme izni verırseniz o za- man onlar da kendi görüşlenni parlamentoda, medyada, toplumda dile getirme hakkına sa- hip olurlar. Kendılerine belkı taraftar bulurlar, belki de bulamazlar. Ama tartışmalara her za- man katılmalıdırlar. Bence bu en doğru yoldur. Pakistan'a bakın. Çok büyük bir Müslüman nüfusu var. Ama orada insanlar görüşlerini di- le getiriyor. tartışmalara katılıyorlar. Dedığim gibi taraftar buluyor y a da bulamıyorlar. Sorun. bazı grupları dışlamaktan kaynakla- nıyor. Dışlayarak onları kışkırtır. şiddete sevk edersiniz. Türkiye örneğine gelırsek... Türki- ye, siyasi yelpazedekı Türk toplumunun bütün eğilimlerini dışlamayarak, siyasi yelpazenin bütün görüşlerine yer \ererek doğru yolu izli- yor. Bu Îslam radikalizmi sorununun çözümü bence şu olmalı: Toplum içinde ekonomik ve sosyal iyileştirmeler vapılması, topiumdaki eşitsizliğin azaltılması, din ve devlet işlerinin belirgin bir biçimde aynlması. Bunu zamanla pek çok ülkede görebiliriz. Hatta zaman içinde tran'ın buna güzel bir ör- nek oluşturduğuna tanıklık da edebiliriz. Siz, 21. yüzyılm eşiğinde bulundu- ğumuz bu çağda dini inanca sıkı sıkıya sarı- lan insan sayısının böylesine artması konu- sunda ne düşünüyorsunuz? AĞA HAN - Bence insanlar düş kınklıkla- nna uğradıklan, bir şeylere sıkı sıkıya bağlan- mak. ait olmak ihtiyacını hissettikleri için di- ne yöneliyorlar. Ekonomik. coğrafi ve ruhi olarak kendileri- ni köklerinden koparılmış hisseden insanlar, bir şeye ait olmak istediklen için kendilerine yeniden umut sağlayacak bir hareketin içine gi- riyorlar. Bu onlara güven duygusu veriyor. Bütün dinler insanlara bu duyguyu verirler. tnsanlar böyle zamanlarda nostaljik oluyor, geçmişin çok daha güzel olduğu sanısma ka- pılıyor. Kültür, kuşak uçurumlan bulunan yer- lerde bu tür durumlara sıkça rastlanıyor. Budinebağlılığınartışını bugün Hıristiyan- lıkta da görüyoruz. Bugün camilenn, kilisele- rin. sinagoglann dolu olması benı yüreklendi- riyor. Bu insanlann bir arayış içinde oldukla- nnın kanıtıdır. ^ ^ ^ ^ " Bu insanlar neyi arıyorlar? AĞA HAN - Başka bir yerde bulamadıklan yanıtlan bu kutş^al yerlerde anyorlar. AMAP'lı Bahçeköy Beldesi'ne devredilen alanlarm peşinin bırakılmayacağı belirtildi CHP'den Sarıyer talamna geçit yok İanbul Haber Servisi - Hükümete gelır gelıez yaptığı atamalarla şimşekleri üzerine çefcı ANAP, şimdi de Sanyer'de rant çevTe- lerie peşkeş çekmekle suçlanıyor. Bahçeköy Beldiyesi'nin eski DYP'li belediye başkanı iler :eclıs üyelerinin ANAP'a transfer olma- sınan 18 gün sonra Sanyer'deki mücavir alaıann üçte ikisinin Bahçeköy beldesine akrtnldıgı belirtildi. CHP Istanbul Milletve- lcilıHehmet Sevigen yasal olmayan bu uygu- lajrtnın asla peşını bırakmayacaklannı vur- gıal.arak, "Ali kıran baş kesen değil bunlar. G«^drse TB\3M'de konuyla ilgili soru öner- gesi veririz"dedi. CHP Sanyer llçe Örgütü, İstanbul millet- vekilleri Mehmet Sev igen, Ahan Öyraen, PM üyesi Bedri Bavkam. İstanbul ll Başkanı Mehmet Ali Ozpolat'ın katıldığı bir toplantı düzenledı. CHP Sanyer llçe Başkanı İzzet Bayraktar toplantıda "Sanyer'den Bahçeköy beldesine arazi transferi"nı sağlayan uygula- mayla Sanyer Belediyesi ve Büvükşehır Be- lediyesf nin mücavir alanmda bulunan 8 bın 100 hektarlık bir alanla Sanyer Belediyesi yetki alanındaki mücav ir alan dışındakı 112 hektarlık biralanm Bahçeköy'ün mücavirala- nı durumuna getinldığini kaydettı. Bayraktar, söz konusu alanlardaki büyük arazı sahıple- rinin. u kumarhaneler kralı Ömer Lütfu To- pal, ortağı Nihat Akgün, DYP lideri Tansu Çil- ler, eşi Özer Uçuran Çıller. AX\P İstanbul tl Başkanı Erdal Aksoy, işadamı Vletin Kaya Çağlay an, eski Eminönii ANAP Belediye Baş- kanı Tahır Aktaş"olmasına dikkat çekti. Bayraktar. ANAP'ın mücavir alanlarda ya- şayanlan "İmar ve tapu vereceğiz" dıye kan- dırdığını da öne sürerek '•Mücavir alanlarda yaşavanlaruı kaderleri bugün onlann ellerin- den tamamen alınıp yarın orada yaşayacak olanların emirlerine verümiştir. Sanjr er'in RP'li belediye başkanı da aklını başına alma- lıdır. Mağduru oynayarak prim kazanmak iş değildir'" dedı. Altan Öymen de Sarıyer Belediyesi'nin RP'nin elinde bulunmasıyla mücavir alanla- nn haksız yere el değiştırmesınin ayn konu- lar olduğunu belirterek "RP ile mücadele ilçe sınırları değiştirelerek değil. sandık basında yapılnıalıdır. ANAP'ın RP'ye karşıy mış gibi bir göriintü verip rantçılara fırsat sağlayan bir uygulamay a girmesi kabul edilemez" diye konuştu. SARIYER 8LCESİ CHP Sanyer İlçe Örgütü, ANAP'ın Sanyer'in ilçe sınırlannı değiştirmesiyle ilgi- li Sanyer ilçe binasında bir toplantı düzenledi. (Fotoğraf: KADER TUĞLA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle