Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM 1997 PA2AR CUMHURİYET SAYFA
15
Telsim
Vatandaş, j
0.542'li Telsim L
kartı ile cep telefonu al-
mış. işlemlerini ta-
mamladığı halde o gün
konuşamamış. Aradan
bir hafta geçmiş yine
konuşamamış. Bir ay
geçmiş, iki aya yakla-
şıyor hâl⧧ konuşamı-
yor. Telefon, acil çağn
. dışında hat vermiyor.
Telsim'den söyledikleri
"santralda arıza" oldu-
ğu... Tesadüfe bakın,
vatandaşın telefon nu-
marasının devamında-
kiler de konuşamıyor.
Numaralar dışandan
arandığında "geçici
olarak servis dışıdır"
mesajı veriliyor. Yoksa
"anza"nın adı, santral
kapasitesinin üzerinde
kart satıp numara ver-
mek mi oluyor? Sonuç-
ta ne oluyorsa yine va-
tandaşa oluyor... Va-
tandaş, iki aydır konu-
şamamasına karşın
Türk Telekom, 1.5 mil-
yon sabit ücretini tıkır
tıkır alıyor... Ödemese,
hat vermeyen telefonu
hepten kesilecek!
Elektronik posta: Deniz.Som@raksnet.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Yıllık enflasyon
vüzde 90'a vurmuş...
"Aman Güneş Taner'in
purosuna cammasın da!"
mm ••
Ataturk llke ve Inkılapları Enstitusu açılamıyor
ir öğretim üyesi, Marmara Üniversitesi
Rektörlüğü'ne verdiği dilekçe ile üniversi-
te bünyesinde Ataturk llke ye inkılapları
Enstitüsü açılmasını istiyor. Öğretim üye-
si, dilekçesinde mevcut durumu saptarken, •'Ders-
lerde Atatürkçü lüşüncenin bilimsel dayanaklarını
ortaya koyabilmek ve öğrenciyi motive edebilecek
programları uygulamak yerine, ilkokuldan bu yana
tekrarlanan ve adeta 'hamasi edebiyat' diye adlan-
dırılan bir tarz yeğlenmektedir" diyor.
Enstitünün açılmasına isterken de, Ataturk llke-
leri ve Inkılap Tarihi dersinin tüm fakülteierin tüm bö-
lümlerinde zorunlu olduğunu fakat nitelikli öğretim
elemanı bulunmadığını hatırlatıyor ve ayrıca uygu-
lanacak yüksek lısans ve doktora programlanyla bi-
limsel çalışmalara olanak sağlanabileceğini belirti-
yor.
Dilekçe, üniversite senatosunda kabul görüyor
ve gereği için YÖK'e gönderiliyor. YÖK de uygun
görürse enstitünün açılması Bakanlar Kurulu'nun
kararına kalacak. Ancak öneri YÖK'ten geri dönü-
yor. Hem de haklı bir gerekçeyle:
"Marmara Üniversitesi Rektörlüğü bünyesinde
Ataturk ilkeleri ve Inkılap Tarihi Araştırma ve Uygu-
lama Merkezi'nin yer aldığı, hizmetin bu merkez ile
yürütülebileceği dikkate alınarak, söz konusu tek-
lifin uygun olmadığına karar verilmiştir."
YÖK'ün bu yazısı üzerine Marmara Üniversite-
si'nde bir "merkez" olduğu ortaya çıkıyor!
Ortada bir "merkez" olduğu için de enstitü kurul-
ması söz konusu olamıyor.
Ne ki, YÖK'ün yazısı üzerine üniversitede 1985 yı-
lında kurulduğu görülen bu "merkez"in aslında kâ-
ğıt üzerinde bir "merkez" olduğu kısa sürede anla-
şılıyor.
Çalışma yapacakyeri bulunmayan, bırakın bilim-
sel çalışmayı bir panel bile düzenlememiş, yönet-
meliği olmayan ve bir "yönerge" ile kâöıt üzerinde
yıllarca idare edilen "Ataturk İlkeleri ve Inkılap Tari-
hi Araştırma ve Uygulama MerkezP'ni kapatmak ise
açmaktan daha zor olduğu için 50 bin öğrencisi
olan Marmara Üniversitesi bünyesindeki fakülteler-
de. Ataturk İlkeleri ve Inkılap Tarihi dersi eskisi gibi
devam ediyor: "Dayısının çiftliğinde kargaları kova-
ladıktan sonra..."
r PALAS PANDIRAS
Artık, kesinlikle bir
konuyu aşmamız
gerekiyor; hangi
televole daha
gerzek?
—t Möfh Bozacı \-
Bu gece ve her gece
saat 21.00'de
Sürekii Aydmlık İçin
1 Dakika Karanlık
SESStZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE İstanbul Belediyesi ve 6 Ekim
Yarın, istanbul'un kurtuluş günü...
Bir zamanlar Fatih'in aldığı kent, 16
Mart 1920'de işgal edilmiş; Fatih'in
torunlarından Vahdettin, fstanbul'u
kendi eliyle düşmana teslim etmişti.
Istanbul'da artık başka bayraklar
dalgalanır olmuştu.
istanbul, Mustafa Kemal'in ön-
derfiğindeki Kurtuluş Savaşı sonrası
6 Ekim 1923'te kurtarıldı...
Ne acıdır ki. kendıni Fa-
tih'in torunları sanan birgrup
aymaz, 6 Ekim'leri unutur, 29 Ma-
yıs'larda "fetih" naralarıyla tepinir! Ve
ne hazindir ki. bu yıl da İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi'nin Kültür Işleri
Daire Başkanlığı'nın ekim ayı progra-
mında istanbul'un kurtuluşuyla ilgili
birteketkinlikyok...
Daha da ilginci 29 Ekim de yok!
Belediyeyi iki ay düşündüren soru
Söz İstanbul Büyükşehir Be-
lediyesi'nden açılmışken Re-
fahlı başkan Recep Tayyip ın
her fırsatta Baltalimanı'ndaki
arıtma tesisi ile övündüğünü yaz-
mış ve 27 Nisan'da sormuştuk:
- Pislik içindeki tuvaletine sifon
yaptırdığını söyleyip her fırsatta bu-
nunla övünen kaç kişi vardır?
27 Nisan'da sorduğumuz soruya
belediyenin basın danışmanlığından
4 Temmuz'da yanıt geldi... 27 Ni-
san'dan 4 Temmuz'a... Düşünüp ta-
şınıp. verecekleri yanıtı ancak iki ay-
da hazırlamışlar... İki ayda hazırlanan
yanıtın yayımı ise ancak üç ay sonra
bugüne kısmet oldu. Yanıta gelince:
Övünmeye devam!
ÇED KÖŞESÎ
OKTAY EKİNCİ
Bursayı seviyor musunuz?
j( Önce. BursaBüyükşehirBeledi-
*-ye Başkanı Erdem Saker'i dinle-
Burada para kazannorsu-
IUZ beyler. Kentin değerlerine
karşı sorumlusunuz. Bu salonla-
n doldurmak zorundasınız. Bur-
sa O\asının göbeğine fabrika
nbgini/ zarar, yaptı-
îz ihracattan şu kadar milyon
lolar fazladır.."
!* Şimdi de Vali Orhan Taşan-
! lar'a kulak verelim:
İ£ "Hepgözükapalıatılaniınza-
5|ar yüzünden kent bu hale geldi.
^.Kimsenin Bursa'nın çevresini
kirletmeyc hakkı yok. Soguk ha-
ia deposu diye nıhsat alıp çi-
mento fabrikası kuruyorlar. Bu-
f na izin veremeyiz..."
Bu konuşmalar. Makina Mü-
hendisleri Odası'nın eınşimleri\-
-fc 25-27 Eylül I997günlenarasın-
ıjia düzenlenen "Bursa'da Sana-
njileşme ve Çağdaş Kentleşme
ıŞempozyumu"nun beklentılerini
-de özetliyordu. TMMOBye bağ-
jiı diğer odalann da katılımıyla Tay-
nasıl açıklanabilirdi?..
Katılımcıların ortak özlemleri-
ne bakıldıgı zaman bir tür "Bur-
sa'yı sevenlerin dertleşmesi" top-
lantısına da dönüşen sempozyum-
da güncel tartışmalan ilgilendiren
konulardan biri de "kaçak vapı-
laşma" sorunuydu. Çünkü fstan-
i
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ
ruhsatsızlann yanı sıra "planh ve
projeli kaçak yapılar" dönemi
başlamıştı. Kent ve çevre değerle-
rini "gözden çıkararak" hazırlan-
mış sözde irnar planlanyla tanm-
sal alanlan ve tarihi dok'ulan tah-
rip eden gösterişli yapılar, "ruh-
sath" ve "lüks" bile olsalar. top-
lumsal haklar karşısında "kaçak"
değiller miydi'
1
Hele bunlar arasında. örneğin
imar planlan ve ruhsatlan mahke-
mece "iptal edilmiş" olmasına
rağmen. geçenlerde Cumhurbaş-
kanrmızın törenle attığı kaçak te-
meller üzerinde yükselen " Yeşilşe-
hir"(!)gıbi yeşile\e yasalarasay-
gısız projeler ise sadece hukuka de-
ğil. Bursa'nm geleceğine karşı da
Öursa'nın onurlk eski e\leri sessizce ölümü beklerken, Ova'da
(yağma siteleri kuranlar acaba gerçekten "Bursalı'mıdırlar?..
yare Kültür Merkezi'nde yapılan
föplannlarda biraraya gelen "Bur-
'Şa'yı se\enler". sanayileşme adı-
"fla yok edilen kentlerini kurtarabil-
tnek için çareler aradılar. Başkan
Jsaker'indeyimiyle "Bursa'ya za-
gîar vererekpara kazananlar" ise
-kentlerini değil "rantı sevdikleri'*
-H;in salonda yine yoktular...
3& Belki bir ay kadar önce. kimi çok
fcfetışlı gazetelerdeki "Bursa Dün-
"?a Kenti Oluyor" manşetini gö-
Mnce. doğrusu çok heyecanlan-
rnıştım. Demek ki artık bu kentin
''tarih ve doğa zenginliği" dünya
"sahnesıne de çıkıyor: "Avrupa
kenti" onuru e\Tensel düzeye tır-
Ohanıyordu...
R
Sürmanşetin altinı okuduğumda
1se sevincim kursağımda kaldı.
"^ursameğerltalya'daki "Tr)rino"
gibi oluyormuş. Otomobil parça-
,lan artık burada üretilip diğer ülke-
afere pazarlanacağı için "dünya
ienti" deniyormuş...
-- Yer seçimlerindeki aymazlıklan
Rhizünden aslında Bursa'yı nere-
"âeyse "dünyadan silmeye" bile
"îday olan bu fabrikalann. hiç de-
jjilse yeni yatınm alanlannı nasıl
belirlemeleri gerektiğine de ışık tu-
, lan bir sempozyuma ilgisiz kalma-
(j^n, elbette ki yine •'Bursa'ya il-
q|isiz kalmalan" demekti. Peki.
Q4nca ünlü "Bursah" politıkacının
^eyatınmcınındakimi ilçe\ebel-
"9e belediye başkanlanyla birlikte
aynı ılgisizlik içinde olması. acaba
"sorumsuzluk" içindeydiler...
Şimdi Bursa'yı gerçekten sev-
diklerini kanıtlamak isteyen ve bu
kentten "zengin \e ünlü" olduk-
ları için de Bursa'ya "vefa borcu"
bulunan politikacı ve yatınmcılar
artık bir "insanlık göreviyle" kar-
şı karşıyalar.
C>rneğin tanm alanma konut si-
lolan yapmakta direten Bursalı
Cavit Çağlar. acaba Yeşılşehir gi-
bi "takıyye" ısimlerle göz boya-
mak yerine. kentin yok olmaya yüz
tutmuş geleneksel evlerini ele ala-
rak. eski semtlerde ister turizm
amaçlı, isterse yine konut amaçlı
olsun, restorasyona dönük bir "ta-
rihi şehir" projesinin sahibi ola-
maz mıydı? Ya da 2200 yaşındaki
Bursa'yı Italyanın "fabrikalar
kenti" gibi görmek isteyenler. To-
rino yerine bir Venedik gibi. bir
Floransa gibi olmayı düşleyemez-
ler mi?..
Yine de bütün ajTnazhklar için-
de Bursa'da olumlu adımlan atılan
"Yerel Gündem 21" çalışmalan
\e belediyede yeni kurulan "Tari-
hi Çevre Şube Müdürlüğü" gibi
çabalar. Meslek odaları \e diğer
gönüllü kuruluşlann da etkinlikle-
ri, le birleşerek. umutlann sönme-
sine engel oluyor. Tarih de zaten
bu tür insandan yana çabaları "uy-
garlıksa>falarına" şazıyor. Insa-
nın yaşam kaynaklarına göz diken-
lerin rant projelerinı ve parlak gös-
terilerini değil...
HARBİ SEMtH POROY
BULUT BEBEK
MIRMIRLAR LĞIRDLRAK
TARİHTE BUGÜ> MVMTAZARIKAS 5 Ekim
DONKİŞOT'UN MJMT/C/S/
fS4?'OE BUGÜN, İSPANyOL YAZA£LARIN/H EN
ÜMLÛSÜ MIGUEL DE CERVANTES gAAYEC»»*,
İSPAHyA'O4 ALCATA 'CA DO6DU.MAD8ÎTÜNİ-
ÇOK SEBÜYEA/Ü S/# YAŞAM&£Çİ/?C>/. 8U AM-
DA /MEBAtm DŞ/VİZ SAK4ÇlNDAı HAÇL/ KUV-
VETLEfiİYL£ ei&JKTE, 7İİ#KL£/£E K4£$f SA-
l/A$/e/<£M SOC KOUJSAAATlANb/. DAHA 6ON-
CEMMTES i/d AT; \
İLE rELD£&eM£M-\
LBKİNESAUHZAH
UVHaUMHI t
DÜŞ7İİ I/E BEÇ Y/L C£2AYlG'PE yAŞAA*** 2O-
RUNDA KALOt. yu&DLMO4 6BÇİ&&/ĞİSOAl
YtLL4/?WO4 BÛYÜH BİRZOM4N YA2&.&U RO.
MAfJ DONKİ$Or'7V(ÖCN QaiXOT£): YA2AK,
YAPmYLA/PÜNYA EO£g/»trWA KİİJT
LARMDAN
GÖRÜŞ/^DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Fransa'mn Onuru
Yıllar önce Düsseldorf-Paris arası bir tren yolcu-
luğunda tanıştığım genç bir Fransız aydınıyla, ülke-
sinin Almanya ile yakın tarihteki ilışkileri üzerine ko-
nuşurken onun, "Fransa, onurunun kurtarılmasını
bekliyor" dediğini duyduğumda çok şaşırmıştım.
Bizim bir "kültür beşiğı" olarak bellediğimiz ve si-
yasal literatüründe halkını "Grand Nation (Büyük
Ulus)" olarak tanımlayan Fransa'mn bir "onursoru-
nu "yaşadığını bilmiyordum. Paris'in banliyölerinden
birinde tarih öğretmenliği yapan Jean Louis Luc yol
boyunca bana Fransa'mn II. Dünya Savaşı sırasın-
da, "Yahudi asıllı Fransız yurttaşlarına karşı işledıği
insanlıksuçlarını" anlatacak, ertesi gün Paris Saint
Germain'de, Cafe Dalton'da buluşup bu "mono-
log" ağırlıklı söyleşimizi orada sürdürecektık. Genç
öğretmen dostum. "özgürlükçü ve demokrat" bildi-
ği ülkesinde öğrencilerine, "gerçeği anlatamama-
nın" bunalımını yaşıyor, sıkıntılarını daha dün tanış-
tığı bir yabancıyla paylaşmak ihtıyacını duyuyordu.
• • •
HrHer Almanyası'nın işbirlikçisi Mareşal Philippe
Petain'in Vichy'de kurduğu "resmi" Fransız hükü-
meti, savaş yıllarında yaklaşık 80 bin Yahudi yurt-
taşını Alman Gizli Devlet Polisı'ne (Gestapo) teslim
etmiş, bunlardan ancak 2 bin 600'ü ölümden kur-
tulabilmişti. Yalnizca 1940-1941 yılları arasında Ya-
hudi asıllı Fransız yurttaşlarına ait yaklaşık 30 bin iş-
letme ve 12 bin gayrimenkul "anndınlarak" ellerin-
den alınmış ve bunlar nasyonal sosyalizm yanlısı
"saf/(an"Fransızlar arasında paylaşılmıştı. Bu ışlet-
meler ve taşınmazlar, savaşın bitimınden sonra da
eski sahiplerine ya da onların mırasçılarına gen ve-
rilmedi. Charles De Gaulle'den François Mirter-
rand'a kadar tüm devlet başkanları ve hukümetler.
"resmi Fransa"n\n kendi yurttaşlarına karşı işlediği
insanlık suçlarını ağıza almaktan kaçındılar. Birçok
eski Nazi işbirlikçisi 5. cumhuriyet döneminde si-
yasette, ekonomide ve devlet içinde çok önemlı
görevlere geldiler.
• • •
Nasyonel sosyalist işgalcilere ve oların işbirlikçi-
lerine karşı direnişin simgesı olan General De Ga-
ulle'ün bu "an/aş;/maz" tutumu daha sonra, "Gene-
ralin iktidannı sağlamlaştırmak için bu ışbirlıkçiler-
den yararlandığı ve bu unsurları sürekii denetım al-
tında tutmak için kırli geçmışlerıni bir baskı aracı
olarak kullandığı" şeklinde açıklandı. François Mit-
terrand ise "sosyalist" olmadan ve Dıreniş Hareke-
ti'ne katılmadan önce, öğrencilik yıllarında radıkal
sağcı öğrencilerle birlikte işbirlikçi Vichy hükümeti-
ni destekleyen gösterilere katılmış, hatta Vichy hü-
kümetinin en yüksek nişanı olan "Francisque" ile
ödüllendırilmişti. Bu konuda bir kitap yazan gaze-
teci Pierre Pean gibi gözlemcilere göre "kendıgeç-
mişınin deşılmesinden duyduğu endişe nedeniyle"
Mitterrand, Fransa'mn o dönemde işledıği suçların
üzerine gitmiyor, sessız kalmayı yeğliyordu. Devlet
başkanlarına toz kondurmak istemeyen kimi Fran-
sız sosyalıstleri ise Mitterrand'ın geçmişıyle ilgili bir
sorunu olmadığını, kendisinin "o dönemde de Dı-
reniş Hareketi içinde olduğunu ve hareket adına ıki-
li oynadığını" savunmuşlarsa da bu, Mitterrand'ın
daha 1986 yılına kadar Vichy Polis Örgütü'nün ge-
nel sekreteri Rene Bousquet'le zaman zaman bu-
luşup birlikte yemek yemesi gibi "anlaşılması zor
özel ilişkileh"ne bir açıklık getirmemişti.
• • •
- Fransa'nm yakın tarihinde işlediği insanlık suçla-
rı "restni" olarak ilk kez temerküz kamptnagönde-
rilen Yahudileri anmak için 1995 yılında düzenlenen
bir toplantıda, "Fransız devleti Yahudilere karşı be-
deli ödenemeyecek kadar ağır bir suç işlemıştır"
sözleriyle, Devlet Başkanı Jacques Chirac tarafın-
dan dile getirildı. Fransız kamuoyu iki yıldır bu söz-
lerin giderek nereye varacağı konusunu tartışırken,
geçen temmuz ayında ülkenin yeni sosyalist baş-
bakanı Lionel Jospin, "Bu suçlarFransızlartarafın-
dan planlanmış, Fransızlar tarafından ışlenmiştır"
diyerek "resmi itirafçılar cephesi"r\\n başına geçti.
Eğer Fransız Parlamentosu hükümetin önerisi doğ-
rultusunda bir karar alacak olursa, yasal olarak 2004
yılına kadar "askeri sır" olarak gizli tutulması gere-
ken Vichy belgeleri "derf7a/"kamuoyuna açıklana-
cak. Böylece Yahudi soykırımının sorumlusu olarak
gösterilen üç beş "fıgür"ün dışında bugüne kadar
kendilerini gizlemeyi başarmış çok sayıda Nazi iş-
birlikçisine de yargı yolu gözükecek. Fransız kamu-
oyu ayrıca Yahudilere ait onbinlerce işletmeyi. ma-
lı. mülkü kimlerin "iç ettiğini"çok merak ediyor. Giz-
li belgelerde bunların da adlan var.
• • •
Geçen haftaki DerSpıegel'de "Fransa, Nazi işbir-
likçisi Papon'la hesaplaşıyor" başlıklı yazıyı okuyun-
ca Jean Louis Luc'ü anımsadım. Jospin bu ışı ba-
şarabilirse, sosyalist dostum müthiş keyıf duyacak,
"Fransa'mn onurunuyine bizimkiler kurtardı'1
diye-
cek.
Ben de onun adına sevineceğim.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM
SOLDAN SAĞA:
1/ Ege Bölge-
si'ndebırdağ...
Dilbilgisindeki
sözcük türlerin-
den bıri. 2/ Ku-
zey Ameri-
ka'nın beş bü-
yük gölünden
bıri... Yaprakla-
n salata olarak
şenen kokulu
bir bitkı. 3/ 8
Uzaklık işare- „
ti... İki takım
arasında top ve sopayla
geniş bir çim aianda oy-
nanan o\un. 4/ Ulusla-
rarası Çalışma Örgü-
tü'nün sımgesi... Os- 3
manlı devletinde kadı-
lara ve müderrislere \ e-
rilen ad. 5/ Bir yapıda
dış kapıyla odalar ara-
sındaki giriş bölümü. 6/
Aruz ölçüsünde. kısa
okunması gereken bir 9 [
heceyı kalıba uydurmak
için uzatma... Kişınin öz benliği. 7/ Genellikle çiğ ot ve
sebzelerle hazırlanan yıyecek... Karaciğerin salgıladığı
acı sıv ı. 8/ Bir dinsel törende Kuran'dan okunan on ayet-
lik bölüm... Masonlann toplantı seri. 9/ Cila işlerinde
kullanılan bir cins reçine... Yanağın ait kısmı.
YUKAR1DAN AŞAĞIVA: 1/ Insan ve hayvanlara öz-
güdoğal yetenek... L'laştırma. 2/Asyaile A\rupa"yı ayı-
ran dağ sırası... Küçiik şe\ leri tutmaya yarayan kollu
araç. 3/Nikelin simgesı... Birerkeğın nikâhsızolarak ya-
tağına aldığı cariye. 4/ Bir kadeh içkı... Akdeniz Bölge-
si'nde bir akarsu. 5/ Bir kumar aracı 6/ Yükselme. yü-
celme... Ingiltere'de çok sevilen bir bıra ceşıdi. II Bir yer-
de oturanlar, sakinler... "Güzelliğın par'etmez, Bu
bendeki aşk olmasa" (Âşık Veysel). 8/ Ad ka\ mı hüküm-
dan Şeddad tarafından cennete benzetılerek yaptırılan
efsanevi bahçe... Tarhana. bulgur yapmak için kullanı-
lan kabuğu soyulmuş ve kırılmış buğday. 9/ Tıcaret ma-
lı... Bir şeyin yoğunlaştığı yer.