04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5EKİM1997PAZAR 10 HABERLERIN DEVAMI Kocasli 17 Trabzon Çanakkale PB 18 Gıresun izmlr Y 23 Dıyarbakır PB 24 Y Y 24 Ankara _Y 2A_ Şanlıurfa Y 15 Mardin PB 19Manısa Y 24 Eskişehir 17 Siirt PB 21 Aydın 25 Konya 20 Hakkân PB Denızlı 22 Sıvas Y 15 Van PB 18 Zonguldak Y 16 Antalya Y 26 Kars PB 16 • Butun bolgelenmız çok bulutlu, Marmara'nın doğusu, Guney ve Iç _ . Ege. Karadenız. Iç Ana- j - ; s ; 0 dolu ıle Doğu ve Gü- 13 Helsınkı Y 11 neydoğu Anadolu'nun Stockholm Y 13 batısı yağmurlu yer yer | _ o n c j r a y sağanak yağışlı geçe- . . . w cek.Havasıcakhğıyur- A m s t e r a a r T 1 Y dun kuzeybatısında hıssedılır derecede ol- mak üzere bütün yurtta azalacak. J9 18 Brüksel Y 20 Pans B 21 Bonn Y 18 Münın Y 16 Mılano Berhn Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Y PB PB PB PB PB PB Y 1/ 15 20 15 20 12 24 24 PB 23 Taşkent 'Tahran ASYA Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Baku Bişkek Tıflis Kahire Y PB PB PB PB PB PB PB 7 - 32 27? 315 26 2 2 8 Î 22.* 3 0 ; Şam PB 29 O*" i Parçalı Duknlu Ss ^ Çok buijtlu > Yağmur G L H V C E L CÜNEYTARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada le "bir hükümet krizine yol açmayı" düşünmüyor. Türk halkını AB üyeiıği ya da olmamak sorunu ne ölçüde ilgilendiriyor acaba? Yoksa toplumun giderek tükenen, tükenmese bile hızla daralan yaşam olanakları mı başta gelen sorunu? Anket uzmanlan sorsunlar deneklere; enflasyo- nun aşağı çekilmesi mi başta gelen dilek? Yoksa AB'ye gırme uğraşılarını mı destekliyorlar, destek- leyecekler? Açıklanan son rakamlara göre, "tüketici eylül ayında yüzde 7.3 fazla ödemiş". Yüzde 7! ABD'de. Aimanya veya Ingıltere'de "yıllık enflas- yon" bu oranda çıksa kıyamet kopar. Yeni bütçe i!e birlikte enflasyon sancıları yine ön plana çıkıyor. Yüksek Planlama Kurulu'nda hükü- metle bürokratlar baş başa vermiş, toplumu rahat- latacak formül arıyorlar. Bürokrat kesimı çeşitli senaryolar hazırlıyor. Dev- let Planlama Teşkilatı. Maliye ile Hazine Müsteşar- lığı'nın "ortaksenaryolan" pazartesi eleahnıyorve hükümet üyelerinin "karşı senaryolan" ile birlikte yenı bütçe ve enflasyonun "1998 ayarı"nm sapta- nacağı söyleniyor. Gelmiş geçmiş, ya emekliye ayrılmış ya da Çan- kaya'ya tırmanan bütün başbakanlar gibi, Mesut Yılmaz da "hükümetinın birinci derecede önem verdiğı sorunun enflasyonu 'aşağı çekmek' oldu- ğunu '' her fırsatta söyleyip duruyor. Örneğin. işçi kesiminden gelen kimi ıstekleri. "yüksek enflasyon" gerekçesiyle geriye itiyor. Kuşkusuz, bır teselli veriyor" topluma. Kesin güvenceler vermiyor; ne ki, bireylerin omuz silkti- ği umutlar dağıtıyor. Bürokratiarın ortak senaryolarının ilki, bugünkü ekonomi siyasetınin surmesı. Üzerinde durulmu- yor bıle. Ikinci senaryo; "istikrar önlemlerini -tabıi başta yeni zamlan- zamana yayarak yaşama ge- çirmek". Senaryonunadı: "Yumuşak tedbirler po- • litikası". Üçüncü öneri dehşet verici: "İstikrar önlemleri- ni daha şertleştirmek!" Ya başka rakamlar? Enflasyon yüzdesi hükümetin görüşleriyle bü- rokratiarın saptamaları arasında yüzde 50 ile yüz- de 60 arasında gidip geliyor. Sankı zamlar dışında program veya enflasyon yüzdeleri gerçekleşecekmiş gıbi. Hükümetin ekonomiyi yürüten kurum ve kişileri arasında bır de ağız birliği olsa... Sorun kalmaya- cak! Senaryolarının çeşitlendiği gün, Yüksek Planla- ma'ya "alternatif bütçe" sunacaklarını söyleyen Işın Çelebi, önümüzdeki dönemde "acı reçetenin söz konusu olmayacağı" güvencesini veriyor. - Hangi görüşe inanacağız? ' Enflasyon kadar önemsenmesi gereken siyasal saplantıları ızlemeye devam ediyoruz. Bakanların ve hele başbakanların "seçim bölgelerini ihya et- mek huylarından" vazgeçmeyişleri artık daha çok göze batıyor. Bu konuda; dehşet verici manşetler peşinde ko- şan medyamızın ilgisıni çekmeyen çarpıcı rakam- lan. bir süre önce CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin kamuoyuna duyurdu. Ne ki üzerinde du- ru'madı. eleştiriye bije layık görülmedi. A>dnan Keskin, ll Özel Idareleri Fonu'ndan acil destek programı çerçevesinde yapılan devlet yar- dım listesınde başı, Başbakan'ın seçim bölgesi olan Rize'nin çektiğini açıkladı. Temmuz ayından başlayarak çeşitli zamanlarda hükümetin Rıze'ye gönderdiği "acil destek" 800 mlyarın üzerinde. Nle yazık ki. "yüksek acil destek" başka illerle kı- yeslanınca çarpıcı. ama şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkıyor. ^ize'ye 800 milyar yardım gönderen hükümeti- mzin. aynı zamanda kalkınmada öncelik ve ivedi- liktanıdığı Güneydoğu'nun beş iline iayık gördü- ğ ı "acil desteğın" miktarı toplam 310 milyar!.. Neredeyse Rize'nin üçte biri. •VJalet bu rakamların neresinde? Askeri birlik kaza geçirdi • Baştarafı 1. Sayfada ğiıdekı Kürdistan Yurtse- veier Birliği (KYBi Tür- ki e'yı. Mesut Barzani li- delığindekı Irak Kürdistan Dtnıokratik Partisi'ni (I5.DP) silahlandırarak bKgedekı güç dengesini bconakla suçladı. M\as - Tokat kırsalında teıiristlere yönelık operas- ycılara destek \ermek arıacıyla Kars'ın Sarıka- m> ılçesınden geçıci gö- re le gelen 5. Piyade Alay Kımutanlığı 'na ait bir araç. öneki gece Divriği'ye bağ- lı uncan beldesınin Dıkili- tamevkiinde virajı alama- yrak şarampole ymarlan- dı Kazada. piyade uzman ÇÎ.UŞ Cihan Yıldız, piyade onaşı Cömert Selamet ile pıade erler Mehmet Bilgin ve Sezgi Tokuş şehit oldu. Kazada yaralanan Al- parslan Boytar, Fatih Lök, Oktay Ceyjan, Selami Dar- ca, Sedat Özkan, Alp Ka- ğan Baydur, Şadan S'ağcı, Serdar Burhan. Adem Aş- çı, Ramazan Oztürk, Şiikrü Demircan. Hacı Gökmen, Gökhan Özay, Kâzım Do- ğanadlı erler ile kimlıği tes- pitedilemeyen 1 uzman ça- vuş. Divriği Devlet ve Sıvas Askeri Hastanesi'ndeteda- vi altına almdı. ÎKDP'nin Sesı. TSK/nin operasyonu başlatmasın- dan bu \ana 450'nin üze- nnde PKK'linin öldüğünü. teröristlere ait bir seyyar hasîanenın ortaya çıkanldı- ğını, 200 el bombası. 8 bın çeşitli çapta merminin de ele geçirildiğini belirtti. TEMA Başkanı Karaca: Katfl aramızda İstanbul Haber Servisi - TEMA Vakfı Ba$kam Hayrettin Karaca. TBV1M tarafından geçen y ıl onayla- nan. uluslararası düzeyde 170 ülke- nın taraf olduğu Uluslararası BKolo- jik Çcşitliliği Koruma Anlaşması'na taraf olmanın sorumluluğunun yeri- ne getirilmesini istedi. Karaca. eroz- \onun neden olduğu göçü durdur- manın en önemli \olunu da "tanmı teşvik etmek" olarak gösterdi. TEMA Vakfi verilerine göre or- man. mera. makilık ve fundalık alan- lann yitirilmesiyle ortaya çıkan eroz- yon nedenn le. geleceğimiz ıçın çok önemli olan kaynaklan kaybediyo- ruz. Kırsal fakirlik. tanmsal ve hay- vansal üretim faktörlerinin yok ol- ması ve terör nedeniv le her yıl büyük kentlerimize. 1 milyon 200 bin nü- flısluk göç yaşanıyor. Kentleri korumaya giden yol, ül- ke ınsanını ve doğasını korumaktan geçiyor. TEMA'nın başanlı pilot ça- hşmalan örneğinde olduğu gibi iilke çapmda meralann ıslah edilmesiyle. yüz binlerce yurtta^ın doğduğu bü- yüdüğü yerde işe, aşa kavuşması mümkün. TEMA Vakfı her yağmurda sel- lerle milyonlarca "tabut dolusu kat- ledilmişvatan toprağının cenazesinin kaklırıldığından*' vakınıyor. TEMA, her yıl Kıbns Adası'nın yüzeyini 10 santimetre kaplav acak hacimde top- rağımızı akirsulara ve denizlere akıt- tığımızı \urguluyor. Erozyonla mü- cadele için başlattığı pek çok kam- panyada kamuoyuna "erozyonu ya- ratan kim" sorusunu yönelten TE- MA Vakfı. kendi yanıtını ise şö>le veriyor: "Yanrt açık, katil aramızda. Eroz>onun sorumlusu kişiscl yüküm- lülüklerini yerine getiıme\en. sijaset- çüerden hesap sormaj-an bizleriz. Çö- züm ise bellL çare elintak." TEMA \akfı, yurttaşlara "Üzeri- nize vazife olmayan işlere kanşın" çağnsında bulunarak başta başbakan olmak üzere. tüm siyasi parti lider- lerinevemilletvekillerine "başsağlı- ğı"fakslan çekilmesıni önen\or. TE- MA'nın bır süreden ben devam eden kampanyasma katılmak isteyenler içın TEMA Vakfı'nın telefon numa- rasışöyle:(0212.283 78 16-5 hat) 5 trilyona ihtiyaç var İstanbul Haber Senisi - Ağaçlandırma v e Eroz\on Kontrol Genel Müdürü E^ref Gir- gin. erozyonla mücadele ıçin iki yıl önce oluşturulan fona kaynak aktanmının tam olarak gerçek!es,medığini belırterek genel müdürlüğün yıl sonuna dek 5 trilyon 775 milyar liraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Gır- gın, devletin erozyonla mücadeledeki uygu- lamalanyla ilgıli sorulanmızı şövle vanıtla- dı: 0 Devletin. Kö> Hizmetieri Genel Mü- düriüğü (KHGM), Devlet Su İşleri (DSİ). Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü gibi birbirinden farklı metotlar uj gulayan birçok kurumla eroz>onla müca- dele etmesi başansızlığa neden oluyor mu? 9 Ağaçlandırma ve erozyon lıizmetlcn- nin genel müdürlüğümüzün koordinatörlü- ğünde tek elden yürütülmesı en etkin ve isa- betli yaklaşımdır. Bu konuda organize olmuş tek teşkilat da genel müdürlüğümüzdür. Kal- dı ki DSİ ve KHGM'ningözlegürülür etkin birçalışması dayok. Sadece çok yüksek ma- lıyetlerle sınai tesisler yapıp geçici olarak sellerin zararını önleyebiliyor. # Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kont- rolü Seferberlik Kanunu rafa mı kaldınldı. >oksa işliyor mu? • Yasa istenilen sonucu vermemıştir. Dü- ş.ünce olarak güzel olmasına karşın kavnak akışını tam olarak sağlayamamıştır. 9 Erozyonla mücadele için genel müdür- lüğünüzün bümesindeoluşturulan fona ka>- nak aktarmakla vükümlü kummlar bunu yapıyor mu ? # Bu kurumlar Orman Genel Müdürlü- ğü. Maliye Bakanlığı. Orman Ürünlen Sa- nayi Kurumu Anonim Şirketi. Çevre Bakan- lıâı. Turizm Bakaniıöı. Karayollan Genel Müdürlüğü. DSl ve KHGM'dir. DSİ. Kara- yollan Genel Müdürlüğü ve KHGM'-nin fona aktarması gereken hiçbir kaynak iki yıldır fona gelmemiştir. Nerede ve hangi ça- lış,mâ\,a harcadıklan bılinmemektedir. Hal- buki yasayla ayrılması öngörülen miktarla- rın doğrudan doğruya Ağaçlandırma Fo- nu'na aktanlması halinde hem kaynak isra- fı olmayacak hem de daha etkin çalışma ya- pılabilecektır. Bu yönde bır vasa değişıkli- ğine ihtiyaç vardır. # Orman Genel Müdüriüğü'nün kuru- munuza 4 trihon lira borcu olduğu iddiası doğru mu? # Orman Genel Müdüriüğü'nün geçmiş dönemlerdeki fon borçlannın kesin mikta- nnın 30 E> lül'e kadar tespit edilmesi karar- laştınlmıştir. Yeni Orman Bakanlığı yöneti- mi olarak fonun Orman Genel Müdürlüğü kanadının düzenli çalıştınlması için her tür- lü tedbiri aldik. # Peki fonda ne kadar olması gerekirdi? # Bir hektar (10 dönüm) erozyon kont- rolü çalışmasıntn 199* 7 yılı yaklaşık ortala- ma maliyeti 150 milyon üra. Yıl sonuna ka- dar 1.5 tnlyon erozy^on kontrolüne. 4 trilyon 275 milyon lira ağaçlandırmaya olmak üze- re toplamı 5 trilyon 775 milyar liraya ihtiyaç vardır. 'Çağdışı tarım terk edilmeli' İstanbul HaberSenisi -İs- tanbul Üniversıtesi Orman Fakültesı Öğretim Üyesı ve Orman Mühendisleri Odası Şube Başkanı Prof. Dr. Er- tuğrul Acun. Türkiye"nın topraklannın suyla birlikte akıp gıttiğinı vurgulayarak. ülkemızde her yıl mutlaka 300 bin hektarlık alanın ağaçlandınlması gerektiğmi söyledi. Acun, çağdışı tan- mın erozyona davetiye çı- kardığına dikkat çekerek. bir an önce sulu tarıma donül- mesinin zorunlu olduğunu belirtti. Anadolu topraklannın or- talama 7 bin yıldan bu vana kullanıldığını anımsatan A- cun. bu süre içerisinde bi- linçsızce yapılan her tarım ve ormancılık faaliyetınin de erozyonu hfzlandırdığını belirtti. Şiddetli erozyonun Türkiye'nin ait toprakların- dan yüzde 25'ini, üst toprak- lanndan da yüzde 75'inı de- nıze sürüklediğinı vurgula- yan Acun, Çoruh Nehri'nin Türkiye'nin topraklannı Ba- tum'a taşıdığını. Mezopo- tamya'nm ise Dıcle ve Fı- rat'ın taşıdıgı topraklarla meydana geldığini anımsat- tı. Acun. Türkiye'de sadece 1950-55 yıllan arasında 60 milyon dönüm ormanm yok edilerek tarlaya dönüştürül- düğünü belırterek. bır o ka- dar otlak ve meranın da sü- rülerek tarla yapıldığını dile getırdi. Prof. Acun. erozyo- nun önlenmesi ıçın ülkenin vüzde 73'ünde ormancılara görev düştiiğünü belırterek. erozyonun önlenmesıne yö- nelık önenlenni şöyle özet- ledi: # Sulu tarıma dönül- meli. • Yılda 300 bin hek- tar ağaçlandırma yapılmalı- dır. # Tanm alanı ve 3 mil- yonluk kayalık ve kumullu arazi ağaçlandınlmalıdır. # Özellikle baraj havzaların- da, yamaç arazilerde ağaç- landırma yapılmalıdır. # Barajlar çoğaltılmalı, or- manlar daha ıleri bir tekno- lojiyle işletilmelidır. Nadas büyiik zarar veriyor • Baştarafı 1. Sayfada nadasa bırakılan aîanlardaki yıllık toprak kaybının hektar başına yaklaşık 300 ton oldu- ğu belirtildi. Tarım arazilerinde yaygın olarak uygulanan "tahıl-nadas sistemi*'nin yarattığı erozyon- la milyonlarca ton toprağın yok olduğu sa\unuldu. Ondokuz Mayıs Cniversitesı (OMÜ) Zi- raat Fakültesi kurucu Dekani Prof. Dr. Fahrettin Tosun. "ta- hıl-nadas sistemi"nin terk edil- mesi gerektiğini belirterck. "Tarlanın bir yıl tahü yetiştiri- lerek ertesi yıl sürülüp çıplak bırakılması erozyonu şiddet- lendirmekte. toprak kaybını kat kat arttırmaktadır. Nadasa bırakılan bir hektarlık tanm arazisindeki \ ıllık toprak ka\ - bı yaklaşık300 tondur. Erozyo- nu önlemek için toprak çıplak bırakıunamah, yemeklik bak- lagiller ve yem bitkiieri ekilmelidir" dedi. "Tahıl-nadas'* sistemınde tarla- da bir yıl tahıl yetiştirildiğini, erte- si yıl toprağın sürülüp. otlannın öl- argısız İnfaz. Toprak^ TEMA Vakfi verdiği ilanlarla kamuoyunu uyarmayi sürdüriiyor. kaydetti. Sistemin. iki yılda birdürüldüğünü ve nadasa bırakıldığı- nı belirten Prof. Dr. Fahrettin To- sun. bu yöntemle toprakta besin maddesi ve su depo ederek daha yüksek verimın amaçlandığını ürün alınmasıyla rekolte düşüklü- ğüne de neden olduğuna da dikkat çeken Tosun. şunlan söyledi: "Tanm alanlan boş bırakılma- malıdır. Üzerinde bitki yetişti- rilen arazilerde erozyon az; ol- may anlarda çok daha şiddetli- dir. Arazi nadasa bırakıldığı yıL toprak yüzey inde bitki bu- lundurulmadığından ve sürü- lerek kabartılmış olduğundan erozyon çok fazla olmaktadır. Yapılan bir denemede, yüzde 8'lik bir meyile sahip arazidc değişik bitkiler ekildiğinde erozyonla kaybolan toprak miktarlan çok farklı olmuştur. Nadasa bırakılan tarlada yıllık toprak kaybı 282 tondur. Bu sonuç. erozyonun yonca ekilen alana göre 45.5, mısır ekilen araziye göre de 27.7 kat daha fazla olduğunu göstermekte- Türkiye'de 1980'li yıllarda nadas alanlannın 8 milyon hektar olduğunu. yapılan ça- lışmalarla bu arazilerin 5 mil- yon hektara düşürülebildiğini anımsatan Prof. Dr. Fahrettin To- sun. nadas yerine bu arazilerde ye- meklik baklagıller veya yem bitki- lerinin yetiştinlmesiy le erozyonun önleneceğini belirtti. Erozyon çölleri kapıda c*, .J» Sı.lu kar Gok 9'jrultulJ» G U N D E M MUSTAFA BALBAV: • Baştarafı 1. Sayfada ^ ormanm önemini anlayacaklar. Böylece ormanla-Z nmız daha iyi korunmuş olacak." '" Taranoğlu, bakanlığa gelişinin hemen sonrasın- da başlayan orman yangınları için ciddi çaba har- camış, yapılması gerekenlerle doğrudan kendisi il- gilenmişti. O günlerde ormanlara ilişkin bir soruya şu kar-- şılığı vermişti: , "Bakanlığa geleli20 gün oldu. Durun bakahm,", konulan yeni öğreniyorum." '•". Görünen o ki Taranoğlu ormancılığı öğrenmeye ' biraz tersten başlamış. TEMA Vakfı Başkanı "Erozyon Dede" Hayret- ; tin Karaca'nın güzel bir saptaması var: "Topraklan değil, toprağın verdiğini paylaşalım." Bunu ormanlarımıza da uyaıiayabiliriz. Orman- ları. köylülere paylaştırmak yerine, ormanları iyi ko- ruyup verdiklerini paylaşmak... Karaca'nın verdiği bilgiler karacadan öte kapka- ' ra: - Türkiye dünyadaki kara parçalarının 192'de bi-': rine sahip. - Dünyada erozyon yüzünden yılda 24.5 milyar; ton toprak kaybediliyor. - Türkiye'nin yıllık kaybı ise 1 milyar 200 milyon^ ton toprak. Bu rakam, tüm dünyada kaybedilenini 20'debiri... c Yöneticherimizin beynindeki erozyon, ağaç ve> ı ormanla doğrudan ilintili toprak kaybının sonuçla-^ nnı görmelerini engelliyor. M Orman deyince aklına ilk "kereste" gelenlere buA sözcüğü aynen iade edip devam edelim... ?. Yangın ormanları... Çevre sadece Türkiye'nin değil, dünyanın soru-.' nu. Haber sonrası "hava durumunda" ne diyor: - - Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava... ı - Basra Körfezi üzerindeki alçak basıncın etki-^ siyle... •' Çevre sınır tanımıyor. Bir ülkedeki değişikliğinB öteki ülkeyi etkilememesi olanaksız. Vize koyup, ' "izinsiz giremezsin" diyemiyorsunuz... •' O zaman çevreyle ilgili olumlu-olumsuz gelişme- :l ler de sadece bir ülkenin değil dünyanın ortak ka- • deri... Endonezya'da günlerdir devam eden orman yangını felaketi var. Yangın, haber sıralamasının ait bölümlerindeydi. Uçak kazası olunca, ilk sıraya' çıktı. '- Endonezya. "yağmur ormanlan "diyeadlandın- ' lan kuşakta. Bu kuşağın en büyüğü Amazonlar.^ Kuşak, Orta Afrika ve Madagaskar'la devam edi-, yor, Güney-Güneydoğu Asya'yla dünyayı sarıyor.'} Yeryüzüne düşen yağmurun yansı bu ormanla-' ra ait. '' Kuşağı sayarken. Güney-Güneydoğu Asya da dedık... Bu bölge tçin daha çok, "Yağmurormâft- m larına sahip..idi" demek uygun olur. Filipinler, ormanlannın yüzde 70'ini kaybetti. Tay-; land da yarıyı geçti. Hindistan. Bangladeş, Sri Lanka ise tümünü," evet tümünü yitirdi. Bu ülkelerde sel felaketlerininî' birinci nedeni bu. Amazonlar tüm saldırılara karşın şimdilik direni-» yor. Yeryüzündeki 250 bin bitki türünden 90 bini-^. ne sahip Amazonlar'da, henüz özellikleri bilinme-^ yen 30 bin bitki var. Bu gidişle, belki de çoğu keş-^ fedilemeden tükenecek. Zira, Amazonlar'da daki- J . kada 250 metrekare orman yok ediliyor. " Endonezya'daki yangınla kaybedilen orman miktarı henüz net olarak bilinmiyor. Doğa yağmur, verirse, toprak sahibi olmak isteyenlerin çıkardığı,, yangın sönecek! Bu gidişle yağmur ormanlanna da artık, "yangın" ormanları demek gerekecek. Türkiye'de ve dün-^ yada orman haberleri artık, "...kadar hektar alan • kül oldu" diye bitiyor. Aslında orman yangınlannı "hektaha" ölçmek. de ayrı bir sakat bakış. Bu, trafik kazasında ölen- leri toplayıp, "Şu kadar kilo insan öldü" demeye benzıyor. Kim bilir o hektarın içinde kaç can. kaç türiü ya-_ şam vardı?.. ~ Konuyu bağlayalım... Acaba, Sunay Akın gerçekten haklı mı? 1 insanoğlu yeryüzü için kanser hücresi mi? ., • Baştarafı 1. Sayfada Sönmezışık, kaybetti ğimiz toprak miktannın Avnıpa. Afrika ve Avustralya'nın yıtirdiklerinin toplamından fazla olduğunu vurguluyor. Orman Mühendisleri Oda- sı Genel Başkanı Salih Sönmezışık'ın verdiği bil- giye göre. erozy on!a birlik- te yitirilen kaynaklarımız özetle şöyle sıralanıyor # Erozyon sırasında toprağın taşınmasının yam sıra toprağın içindeki orga- nik maddeler de kayba uğ- nıyor. Bu nedenle toprağm verim gücü azalıvor. 0 Toprağın verim gücü- nün arttınlması için toprak gübreyle destekleniyor. Türkiye'de 1970 sıhndabir ton buğday elde etmek için 44 kilogram gübre gerek- liyken bu rakam, günü- müzde 169 kilograma çık- tı. Bunun ülkemize getirdi- ği ekonomik yük ise yakla- şık 150 trilyon lirayı bulu- yor. # Bir başka önemli kay- bımız ise barajlar. A\ru- pa'da ortalama 500 yıldan fazla olan baraj ömrü, ülke- mizde 50 yıla kadar düşü- yor. Baraj a taşınan sularda bulunan toprak, baraj göl- lerini kısa sürede doldunı- yor. Çubuk Barajı şimdi- den çamur deryasına dönü- şiirken, Keban ve Karaka- ya barajlan için de aynı teh- like söz konusu. # Toprağın zayıfladığı Türkiye "de yağışlar zaman zaman sele dönüşerek in- san ölümüne ve katrilyon- luk mal kaybına neden olu- yor. # Bitki ve hayvan çeşit- lerimiz de erozyon sırasın- da azalryor. Ülkemizde bu- lunan 11 bin 675 bitki ve 1034 hayvan türü erozyon nedeniyle yok olma tehlike- siyle karşı karşıya bulunu- vor. îşsizi, emekliyi düşünen yok Anlaşma onay bekliyor .Avrasya eylemcilerinin kııskıılu firarı Haber Merkezi - Rıyya'nın Çeçenıstan ö:nndeki baskılannı protesto etmek için. ^A-as>a feribotunu Trabzon limanından ka- Q-meylemcilerden ikisinin cezaevinden fi- rretrikien ortaya çıktı. îvlemcilenn 8 yıl 10 aya kadar hapis ce- z^ına hükümlü lideri Muhammet Tok- «aın geçen perşembe günü Dalaman Yan j£i\ Cezaev ı'nden firarettiği. ancak olaym caevı görevlilerince saklandığı belirlendi. "Tscan'ın firan. aynı eylemden hükümlü <;en uyruklu \isan Abdurrahmanov'un <£>:eki gece firar etmesinin ardından yetki- l:rce doürulandı. Abdurrahmanov'ıın sa- nlık teşhisiyle 29 eylül günü kaldığı İmralı Açık Cezaevi'nden Bursa Devlet Hastane- si'ne getirildıği ve önceki gece hastanenin imaniye servisinden görevlileri atlatarak kaçtığı bildirildi. Tokcan'ın kaçışı ile ilgili ise aynntılı bilgi edinilemedi. Her iki sanı- ğın firannda da Adalet Bakanhğı'nın bü- yük ihmalinin bulunduğu ileri sürülürken. Abdurrahmanov'un firan konusunda açık- lama yapan Bursa Nöbetçi Cumhuriyet Sav- cısı. "Sanıkyan açık cezaevinde kaldığı için vanında askerbulundurmuyorduk. Yanında iki infaz memuru •vardı. Görevlilerin bir an- hk dalgınlığından y ararianarak kaçtı" dedi. • Baştarafı 1. Sayfada laşması" TBMM'de onay bekliyor. 1992'de imzaya açılan ve 26Aralık !996"dan itibaren resmen kabul edilen anlaş- ma, 40 madde ve 4 ekten oluşuyor. Onaylayan ülke- leri hukuken de bağlayıcı kılmayı hedefleyen anlaş- mada çölleşmeden etkile- nen ülkelerin, dolayısıyla Türkiye'nin sorumluklan özetle şöyle sıralanıyor: a) Çölleşme ile kuraklığın et- kilennin azaltılmasına ön- celik verilecek ve şartlara göre gereken kaynaklar te- min edilecek. b) Çölleşme ıle mücadele ve kuraklıgın etkilenni azaltmak için sür- dürülebilir kalkınma plan- lan çerçevesinde stratejiler geiiştirilecek. c) Çölleşme altında yatan sebeplere eği- nilecek ve çölleşmeye yol açılabilecek sosyo-ekono- mik faktörlere önem verile- cek. d) Bu yolda bölgesel halkın özellikle kadınlann katkılarını sağlayacak bir bilinçlendirme sağlanacak. e) Mevcut ilgili yasalarda gerekli düzeltmeler vapıla- rak sağlıklı birçalışmaorta- mı sağlamalı ve eksikliği duyulan kanunlar çıkanla- rak. uzun vadelı politikalar- la eylem programlan oluş- turulmalıdır. I Baştarafı 1. Sayfada Emekli Sandığı'nda 1.8. Bağ-Kur'da 2.1 düzeyınde olduğu kaydedildi. Si- gorta kollanndan sağlanan yardımla- nn. özellikle emekli aylıklannın tat- min edici duzeyde olmadığı belirtildi. Pakette. hızlı nüfus artışı, yüksek enflasyon ve politik müdahalelerin sis- temin önünü tıkadığı. aktüeryal denge- leri bozduğu belirtilirken, 1997 yılı iti- banyla bütçeden SSK'ye 384 trilyon lira. Bağ-Kur'a 161 trilyon lira. Emek- li Sandığf na da 229 trilyon lira trans- fer gerçekleştirileceğinin tahmin edil- dıği kaydedildi. Raporda. bu yıl 3 ku- ruluşa bütçeden yapılacak aktatimın gayri safi ulusal gelirdeki payının yüz- de 3.05 olduğu. bütçe açıklan içinde- ki paymın da yüzde 34 olduğu belirtil- di. Mevcut sistemin olduğu gibi sürdü- rülmesı durumunda ILO raporuna gö- re açığın 2000 yılında 6 milyar 815 milyon dolara çıkacağı anımsatıldı. Sosyal güvenlik paketinde kuruluş- lann sorunlan ve sisteme getırdikleri mali yükler şöyle sıralandı. Erken enıekİilik: Emeklilikte yaş sı- nmnın kaldırılmasıvla genç emekliler kıtlesi oluştuğu savunulurken. "Çahş- ma gücünü kay betmeden pasif sigorta- lı durumuna geçen bu genç emeklilerin büyiik bir kısmının ikinci işlerde çalış- maları, işgücü piy asalannda ve işsizlik üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmak- tadır" denildi. Bağ-Kur'da fiilen yap- tığı işi bırakmadan emekli olmaolana- ğı verilmesinin sosyal güvenlik ama- cıyla bağdaşmadığı kaydedildi. Borç- lanmayasalanylaemeklilikkoşullan- nın kolaylaştınldığı. bu durumun pa- sif sigortalı sayısını hızla arttırdığına dikkat çekildi. Kayit dışı istihdam: Ücretli olarak 1996 yılında istihdam edilen 7 milyon 300 bin kişiden en az 2 milyon 400 bi- ninin sigortasız olarak çalıştırıldığı tahminineyervenlırken. sigortasızis- tihdamın yüzde 32 düzeyinde olduğu, özel sektörde bu oranın yüzde 37'ye çıktığı bildirildi. Kayıt dışı istihdamın SSK gelirlerinde önemli bir kayba ne- den olduğu belirtildi. Sosyal yardım zammı: Sosyal yar- dım türündeki bu ödemenifl devlet ta- rafindan gerçekleştinlmesi gerekirken. prim karşılığı olmaksızın SSK ve Bağ- Kur'a yüklenmesinin aktüeryal den- geyi olumsuz etkilediği kaydedildi. SSK'de sosyal yardım zammı ödeme- lerinin toplam ödemeler içindeki payı- nm 1995 yılında yüzde 63.1 "e kadar yükseldiğı. 1997 itıbanyla da yüzde 17.3 düzeyinde bulunduğu: bu oranın Bağ-Kur'da bu yıl yüzde 33.2 olduğu biidirildi. Prim tahsilat oranı: Bu konuda Emekli Sandığı sıkıntı çekmezken; SSK'nin 1996 yılı itibanyla prim ala- caklarının yüzde 85.3'ünü, Bağ- Kur'un da yalnızca yüzde 55'ini tah- sil edebildığine dikkat çekildi. Bağ- Kur'un içinde bulunduğu mali darbo- ğazın temel nedeninin prim toplaya- mamasından kavnaklandığı belirtildi. Prim toplanamamasının nedenlen. "si- gortalılann gelirdüzeyinûı düşüklüğü. sigortalılann prim afn beklentisi, kişi, bazında takibin güçlükler arzetmesi,' taşra teşkilatının sadece il merkezinde örgütlcnmiş olması, personel sayisının yetersizliği'' olarak sıralandı. Prime esas kazanç tavanı: SSK'de' yeterince yüksek tutulmadığı belirti-'- İen prime esas kazanç tavanının 1989 - yılında asgari ücretin 6 katına denk ge- lırken, bu yıl itibanyla 1.8 oranına ge-1 "' rilediğine dikkat çekildi. -'' Af/tahkim yasalan: SSK ve Bag-\ Kur'un tahsil edemediği prim alacak-'j lan için bugüne kadar 3 kez af yasası^ çıkartıldığı. ancak bunun tahsilatta^j önemli bir artış sağlamadığı gibi yû-'.. kümlülerin borçlannı ödeme konusun-^ daki duyarlılıklannı da ortadan kaldır-, „ dığı vu'rgulandı. REFAHYOL döne^ minde çıkanlan af yasasıyla SSK ve,r, Bağ-Kur'un. özel sektörün ödenme-f yen primlerin faizlerinden doğan yak-J laşık 100 trilyon liralık alacağı ile ka^j mu kuruluşlanndan alacağı yaklaşıW» 200 trilyon liranın silindiği bildirildi.S Devletin katkısı: Devletin sisteme ta-;J raf olarak değil. "açık kapatma" biçi-O minde katkı verdiği. bu sorunun SSKO ve Emekli Sandığı'nın yanında Bağ-d Kur için daha büyük önem tas, ıdığı bil- ?• dirildi. •'•; Yapılanma: SSK. ve Bağ-Kur'un [ kaynakJarının büyük kısmı çahşan ve'! çalıştırandan toplanan primlerden- ' oluşmasına karşın. devletin ağırlığının- giderek arttığına dikkat çekilirken, ida-" ri ve teknik altyapılannın da yeterli dü-' zeyde olmadığı belirtildi. ru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle