Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5EKİM1997PAZAR
10 HABERLERIN DEVAMI
Kocasli 17 Trabzon
Çanakkale PB 18 Gıresun
izmlr
Y 23 Dıyarbakır PB 24
Y
Y 24 Ankara
_Y 2A_ Şanlıurfa
Y 15 Mardin
PB 19Manısa Y 24 Eskişehir 17 Siirt PB 21
Aydın 25 Konya 20 Hakkân PB
Denızlı 22 Sıvas Y 15 Van PB 18
Zonguldak Y 16 Antalya Y 26 Kars PB 16 •
Butun bolgelenmız çok
bulutlu, Marmara'nın
doğusu, Guney ve Iç _ .
Ege. Karadenız. Iç Ana- j - ; s
; 0
dolu ıle Doğu ve Gü-
13
Helsınkı Y 11
neydoğu Anadolu'nun Stockholm Y 13
batısı yağmurlu yer yer | _ o n c j r a y
sağanak yağışlı geçe- . . . w
cek.Havasıcakhğıyur- A m s t e r a a r T 1 Y
dun kuzeybatısında
hıssedılır derecede ol-
mak üzere bütün yurtta
azalacak.
J9
18
Brüksel Y 20
Pans B 21
Bonn Y 18
Münın Y 16 Mılano
Berhn
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
Y
PB
PB
PB
PB
PB
PB
Y
1/
15
20
15
20
12
24
24
PB 23
Taşkent
'Tahran
ASYA
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Baku
Bişkek
Tıflis
Kahire
Y
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
7 -
32
27?
315
26 2
2 8
Î
22.*
3 0 ;
Şam PB 29
O*" i Parçalı Duknlu Ss ^ Çok buijtlu > Yağmur
G L H V C E L CÜNEYTARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
le "bir hükümet krizine yol açmayı" düşünmüyor.
Türk halkını AB üyeiıği ya da olmamak sorunu
ne ölçüde ilgilendiriyor acaba?
Yoksa toplumun giderek tükenen, tükenmese
bile hızla daralan yaşam olanakları mı başta gelen
sorunu?
Anket uzmanlan sorsunlar deneklere; enflasyo-
nun aşağı çekilmesi mi başta gelen dilek? Yoksa
AB'ye gırme uğraşılarını mı destekliyorlar, destek-
leyecekler?
Açıklanan son rakamlara göre, "tüketici eylül
ayında yüzde 7.3 fazla ödemiş". Yüzde 7!
ABD'de. Aimanya veya Ingıltere'de "yıllık enflas-
yon" bu oranda çıksa kıyamet kopar.
Yeni bütçe i!e birlikte enflasyon sancıları yine ön
plana çıkıyor. Yüksek Planlama Kurulu'nda hükü-
metle bürokratlar baş başa vermiş, toplumu rahat-
latacak formül arıyorlar.
Bürokrat kesimı çeşitli senaryolar hazırlıyor. Dev-
let Planlama Teşkilatı. Maliye ile Hazine Müsteşar-
lığı'nın "ortaksenaryolan" pazartesi eleahnıyorve
hükümet üyelerinin "karşı senaryolan" ile birlikte
yenı bütçe ve enflasyonun "1998 ayarı"nm sapta-
nacağı söyleniyor.
Gelmiş geçmiş, ya emekliye ayrılmış ya da Çan-
kaya'ya tırmanan bütün başbakanlar gibi, Mesut
Yılmaz da "hükümetinın birinci derecede önem
verdiğı sorunun enflasyonu 'aşağı çekmek' oldu-
ğunu '' her fırsatta söyleyip duruyor.
Örneğin. işçi kesiminden gelen kimi ıstekleri.
"yüksek enflasyon" gerekçesiyle geriye itiyor.
Kuşkusuz, bır teselli veriyor" topluma. Kesin
güvenceler vermiyor; ne ki, bireylerin omuz silkti-
ği umutlar dağıtıyor.
Bürokratiarın ortak senaryolarının ilki, bugünkü
ekonomi siyasetınin surmesı. Üzerinde durulmu-
yor bıle. Ikinci senaryo; "istikrar önlemlerini -tabıi
başta yeni zamlan- zamana yayarak yaşama ge-
çirmek". Senaryonunadı: "Yumuşak tedbirler po- •
litikası".
Üçüncü öneri dehşet verici: "İstikrar önlemleri-
ni daha şertleştirmek!"
Ya başka rakamlar?
Enflasyon yüzdesi hükümetin görüşleriyle bü-
rokratiarın saptamaları arasında yüzde 50 ile yüz-
de 60 arasında gidip geliyor.
Sankı zamlar dışında program veya enflasyon
yüzdeleri gerçekleşecekmiş gıbi.
Hükümetin ekonomiyi yürüten kurum ve kişileri
arasında bır de ağız birliği olsa... Sorun kalmaya-
cak!
Senaryolarının çeşitlendiği gün, Yüksek Planla-
ma'ya "alternatif bütçe" sunacaklarını söyleyen
Işın Çelebi, önümüzdeki dönemde "acı reçetenin
söz konusu olmayacağı" güvencesini veriyor. -
Hangi görüşe inanacağız? '
Enflasyon kadar önemsenmesi gereken siyasal
saplantıları ızlemeye devam ediyoruz. Bakanların
ve hele başbakanların "seçim bölgelerini ihya et-
mek huylarından" vazgeçmeyişleri artık daha çok
göze batıyor.
Bu konuda; dehşet verici manşetler peşinde ko-
şan medyamızın ilgisıni çekmeyen çarpıcı rakam-
lan. bir süre önce CHP Genel Sekreteri Adnan
Keskin kamuoyuna duyurdu. Ne ki üzerinde du-
ru'madı. eleştiriye bije layık görülmedi.
A>dnan Keskin, ll Özel Idareleri Fonu'ndan acil
destek programı çerçevesinde yapılan devlet yar-
dım listesınde başı, Başbakan'ın seçim bölgesi
olan Rize'nin çektiğini açıkladı.
Temmuz ayından başlayarak çeşitli zamanlarda
hükümetin Rıze'ye gönderdiği "acil destek" 800
mlyarın üzerinde.
Nle yazık ki. "yüksek acil destek" başka illerle kı-
yeslanınca çarpıcı. ama şaşırtıcı bir sonuç ortaya
çıkıyor.
^ize'ye 800 milyar yardım gönderen hükümeti-
mzin. aynı zamanda kalkınmada öncelik ve ivedi-
liktanıdığı Güneydoğu'nun beş iline iayık gördü-
ğ ı "acil desteğın" miktarı toplam 310 milyar!..
Neredeyse Rize'nin üçte biri.
•VJalet bu rakamların neresinde?
Askeri birlik kaza geçirdi
• Baştarafı 1. Sayfada
ğiıdekı Kürdistan Yurtse-
veier Birliği (KYBi Tür-
ki e'yı. Mesut Barzani li-
delığindekı Irak Kürdistan
Dtnıokratik Partisi'ni
(I5.DP) silahlandırarak
bKgedekı güç dengesini
bconakla suçladı.
M\as - Tokat kırsalında
teıiristlere yönelık operas-
ycılara destek \ermek
arıacıyla Kars'ın Sarıka-
m> ılçesınden geçıci gö-
re le gelen 5. Piyade Alay
Kımutanlığı 'na ait bir araç.
öneki gece Divriği'ye bağ-
lı uncan beldesınin Dıkili-
tamevkiinde virajı alama-
yrak şarampole ymarlan-
dı Kazada. piyade uzman
ÇÎ.UŞ Cihan Yıldız, piyade
onaşı Cömert Selamet ile
pıade erler Mehmet Bilgin
ve Sezgi Tokuş şehit oldu.
Kazada yaralanan Al-
parslan Boytar, Fatih Lök,
Oktay Ceyjan, Selami Dar-
ca, Sedat Özkan, Alp Ka-
ğan Baydur, Şadan S'ağcı,
Serdar Burhan. Adem Aş-
çı, Ramazan Oztürk, Şiikrü
Demircan. Hacı Gökmen,
Gökhan Özay, Kâzım Do-
ğanadlı erler ile kimlıği tes-
pitedilemeyen 1 uzman ça-
vuş. Divriği Devlet ve Sıvas
Askeri Hastanesi'ndeteda-
vi altına almdı.
ÎKDP'nin Sesı. TSK/nin
operasyonu başlatmasın-
dan bu \ana 450'nin üze-
nnde PKK'linin öldüğünü.
teröristlere ait bir seyyar
hasîanenın ortaya çıkanldı-
ğını, 200 el bombası. 8 bın
çeşitli çapta merminin de
ele geçirildiğini belirtti.
TEMA Başkanı Karaca: Katfl aramızda
İstanbul Haber Servisi - TEMA
Vakfı Ba$kam Hayrettin Karaca.
TBV1M tarafından geçen y ıl onayla-
nan. uluslararası düzeyde 170 ülke-
nın taraf olduğu Uluslararası BKolo-
jik Çcşitliliği Koruma Anlaşması'na
taraf olmanın sorumluluğunun yeri-
ne getirilmesini istedi. Karaca. eroz-
\onun neden olduğu göçü durdur-
manın en önemli \olunu da "tanmı
teşvik etmek" olarak gösterdi.
TEMA Vakfi verilerine göre or-
man. mera. makilık ve fundalık alan-
lann yitirilmesiyle ortaya çıkan eroz-
yon nedenn le. geleceğimiz ıçın çok
önemli olan kaynaklan kaybediyo-
ruz. Kırsal fakirlik. tanmsal ve hay-
vansal üretim faktörlerinin yok ol-
ması ve terör nedeniv le her yıl büyük
kentlerimize. 1 milyon 200 bin nü-
flısluk göç yaşanıyor.
Kentleri korumaya giden yol, ül-
ke ınsanını ve doğasını korumaktan
geçiyor. TEMA'nın başanlı pilot ça-
hşmalan örneğinde olduğu gibi iilke
çapmda meralann ıslah edilmesiyle.
yüz binlerce yurtta^ın doğduğu bü-
yüdüğü yerde işe, aşa kavuşması
mümkün.
TEMA Vakfı her yağmurda sel-
lerle milyonlarca "tabut dolusu kat-
ledilmişvatan toprağının cenazesinin
kaklırıldığından*' vakınıyor. TEMA,
her yıl Kıbns Adası'nın yüzeyini 10
santimetre kaplav acak hacimde top-
rağımızı akirsulara ve denizlere akıt-
tığımızı \urguluyor. Erozyonla mü-
cadele için başlattığı pek çok kam-
panyada kamuoyuna "erozyonu ya-
ratan kim" sorusunu yönelten TE-
MA Vakfı. kendi yanıtını ise şö>le
veriyor: "Yanrt açık, katil aramızda.
Eroz>onun sorumlusu kişiscl yüküm-
lülüklerini yerine getiıme\en. sijaset-
çüerden hesap sormaj-an bizleriz. Çö-
züm ise bellL çare elintak."
TEMA \akfı, yurttaşlara "Üzeri-
nize vazife olmayan işlere kanşın"
çağnsında bulunarak başta başbakan
olmak üzere. tüm siyasi parti lider-
lerinevemilletvekillerine "başsağlı-
ğı"fakslan çekilmesıni önen\or. TE-
MA'nın bır süreden ben devam eden
kampanyasma katılmak isteyenler
içın TEMA Vakfı'nın telefon numa-
rasışöyle:(0212.283 78 16-5 hat)
5 trilyona ihtiyaç var
İstanbul Haber Senisi - Ağaçlandırma v e
Eroz\on Kontrol Genel Müdürü E^ref Gir-
gin. erozyonla mücadele ıçin iki yıl önce
oluşturulan fona kaynak aktanmının tam
olarak gerçek!es,medığini belırterek genel
müdürlüğün yıl sonuna dek 5 trilyon 775
milyar liraya ihtiyacı olduğunu söyledi. Gır-
gın, devletin erozyonla mücadeledeki uygu-
lamalanyla ilgıli sorulanmızı şövle vanıtla-
dı:
0 Devletin. Kö> Hizmetieri Genel Mü-
düriüğü (KHGM), Devlet Su İşleri (DSİ).
Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüğü gibi birbirinden farklı metotlar
uj gulayan birçok kurumla eroz>onla müca-
dele etmesi başansızlığa neden oluyor mu?
9 Ağaçlandırma ve erozyon lıizmetlcn-
nin genel müdürlüğümüzün koordinatörlü-
ğünde tek elden yürütülmesı en etkin ve isa-
betli yaklaşımdır. Bu konuda organize olmuş
tek teşkilat da genel müdürlüğümüzdür. Kal-
dı ki DSİ ve KHGM'ningözlegürülür etkin
birçalışması dayok. Sadece çok yüksek ma-
lıyetlerle sınai tesisler yapıp geçici olarak
sellerin zararını önleyebiliyor.
# Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kont-
rolü Seferberlik Kanunu rafa mı kaldınldı.
>oksa işliyor mu?
• Yasa istenilen sonucu vermemıştir. Dü-
ş.ünce olarak güzel olmasına karşın kavnak
akışını tam olarak sağlayamamıştır.
9 Erozyonla mücadele için genel müdür-
lüğünüzün bümesindeoluşturulan fona ka>-
nak aktarmakla vükümlü kummlar bunu
yapıyor mu ?
# Bu kurumlar Orman Genel Müdürlü-
ğü. Maliye Bakanlığı. Orman Ürünlen Sa-
nayi Kurumu Anonim Şirketi. Çevre Bakan-
lıâı. Turizm Bakaniıöı. Karayollan Genel
Müdürlüğü. DSl ve KHGM'dir. DSİ. Kara-
yollan Genel Müdürlüğü ve KHGM'-nin
fona aktarması gereken hiçbir kaynak iki
yıldır fona gelmemiştir. Nerede ve hangi ça-
lış,mâ\,a harcadıklan bılinmemektedir. Hal-
buki yasayla ayrılması öngörülen miktarla-
rın doğrudan doğruya Ağaçlandırma Fo-
nu'na aktanlması halinde hem kaynak isra-
fı olmayacak hem de daha etkin çalışma ya-
pılabilecektır. Bu yönde bır vasa değişıkli-
ğine ihtiyaç vardır.
# Orman Genel Müdüriüğü'nün kuru-
munuza 4 trihon lira borcu olduğu iddiası
doğru mu?
# Orman Genel Müdüriüğü'nün geçmiş
dönemlerdeki fon borçlannın kesin mikta-
nnın 30 E> lül'e kadar tespit edilmesi karar-
laştınlmıştir. Yeni Orman Bakanlığı yöneti-
mi olarak fonun Orman Genel Müdürlüğü
kanadının düzenli çalıştınlması için her tür-
lü tedbiri aldik.
# Peki fonda ne kadar olması gerekirdi?
# Bir hektar (10 dönüm) erozyon kont-
rolü çalışmasıntn 199*
7
yılı yaklaşık ortala-
ma maliyeti 150 milyon üra. Yıl sonuna ka-
dar 1.5 tnlyon erozy^on kontrolüne. 4 trilyon
275 milyon lira ağaçlandırmaya olmak üze-
re toplamı 5 trilyon 775 milyar liraya ihtiyaç
vardır.
'Çağdışı tarım
terk edilmeli'
İstanbul HaberSenisi -İs-
tanbul Üniversıtesi Orman
Fakültesı Öğretim Üyesı ve
Orman Mühendisleri Odası
Şube Başkanı Prof. Dr. Er-
tuğrul Acun. Türkiye"nın
topraklannın suyla birlikte
akıp gıttiğinı vurgulayarak.
ülkemızde her yıl mutlaka
300 bin hektarlık alanın
ağaçlandınlması gerektiğmi
söyledi. Acun, çağdışı tan-
mın erozyona davetiye çı-
kardığına dikkat çekerek. bir
an önce sulu tarıma donül-
mesinin zorunlu olduğunu
belirtti.
Anadolu topraklannın or-
talama 7 bin yıldan bu vana
kullanıldığını anımsatan A-
cun. bu süre içerisinde bi-
linçsızce yapılan her tarım
ve ormancılık faaliyetınin
de erozyonu hfzlandırdığını
belirtti. Şiddetli erozyonun
Türkiye'nin ait toprakların-
dan yüzde 25'ini, üst toprak-
lanndan da yüzde 75'inı de-
nıze sürüklediğinı vurgula-
yan Acun, Çoruh Nehri'nin
Türkiye'nin topraklannı Ba-
tum'a taşıdığını. Mezopo-
tamya'nm ise Dıcle ve Fı-
rat'ın taşıdıgı topraklarla
meydana geldığini anımsat-
tı. Acun. Türkiye'de sadece
1950-55 yıllan arasında 60
milyon dönüm ormanm yok
edilerek tarlaya dönüştürül-
düğünü belırterek. bır o ka-
dar otlak ve meranın da sü-
rülerek tarla yapıldığını dile
getırdi. Prof. Acun. erozyo-
nun önlenmesi ıçın ülkenin
vüzde 73'ünde ormancılara
görev düştiiğünü belırterek.
erozyonun önlenmesıne yö-
nelık önenlenni şöyle özet-
ledi: # Sulu tarıma dönül-
meli. • Yılda 300 bin hek-
tar ağaçlandırma yapılmalı-
dır. # Tanm alanı ve 3 mil-
yonluk kayalık ve kumullu
arazi ağaçlandınlmalıdır. #
Özellikle baraj havzaların-
da, yamaç arazilerde ağaç-
landırma yapılmalıdır. #
Barajlar çoğaltılmalı, or-
manlar daha ıleri bir tekno-
lojiyle işletilmelidır.
Nadas büyiik zarar veriyor
• Baştarafı 1. Sayfada
nadasa bırakılan aîanlardaki
yıllık toprak kaybının hektar
başına yaklaşık 300 ton oldu-
ğu belirtildi.
Tarım arazilerinde yaygın
olarak uygulanan "tahıl-nadas
sistemi*'nin yarattığı erozyon-
la milyonlarca ton toprağın yok
olduğu sa\unuldu. Ondokuz
Mayıs Cniversitesı (OMÜ) Zi-
raat Fakültesi kurucu Dekani
Prof. Dr. Fahrettin Tosun. "ta-
hıl-nadas sistemi"nin terk edil-
mesi gerektiğini belirterck.
"Tarlanın bir yıl tahü yetiştiri-
lerek ertesi yıl sürülüp çıplak
bırakılması erozyonu şiddet-
lendirmekte. toprak kaybını
kat kat arttırmaktadır. Nadasa
bırakılan bir hektarlık tanm
arazisindeki \ ıllık toprak ka\ -
bı yaklaşık300 tondur. Erozyo-
nu önlemek için toprak çıplak
bırakıunamah, yemeklik bak-
lagiller ve yem bitkiieri ekilmelidir"
dedi.
"Tahıl-nadas'* sistemınde tarla-
da bir yıl tahıl yetiştirildiğini, erte-
si yıl toprağın sürülüp. otlannın öl-
argısız
İnfaz.
Toprak^
TEMA Vakfi verdiği ilanlarla kamuoyunu uyarmayi sürdüriiyor.
kaydetti. Sistemin. iki yılda birdürüldüğünü ve nadasa bırakıldığı-
nı belirten Prof. Dr. Fahrettin To-
sun. bu yöntemle toprakta besin
maddesi ve su depo ederek daha
yüksek verimın amaçlandığını
ürün alınmasıyla rekolte düşüklü-
ğüne de neden olduğuna da dikkat
çeken Tosun. şunlan söyledi:
"Tanm alanlan boş bırakılma-
malıdır. Üzerinde bitki yetişti-
rilen arazilerde erozyon az; ol-
may anlarda çok daha şiddetli-
dir. Arazi nadasa bırakıldığı
yıL toprak yüzey inde bitki bu-
lundurulmadığından ve sürü-
lerek kabartılmış olduğundan
erozyon çok fazla olmaktadır.
Yapılan bir denemede, yüzde
8'lik bir meyile sahip arazidc
değişik bitkiler ekildiğinde
erozyonla kaybolan toprak
miktarlan çok farklı olmuştur.
Nadasa bırakılan tarlada yıllık
toprak kaybı 282 tondur. Bu
sonuç. erozyonun yonca ekilen
alana göre 45.5, mısır ekilen
araziye göre de 27.7 kat daha
fazla olduğunu göstermekte-
Türkiye'de 1980'li yıllarda
nadas alanlannın 8 milyon
hektar olduğunu. yapılan ça-
lışmalarla bu arazilerin 5 mil-
yon hektara düşürülebildiğini
anımsatan Prof. Dr. Fahrettin To-
sun. nadas yerine bu arazilerde ye-
meklik baklagıller veya yem bitki-
lerinin yetiştinlmesiy le erozyonun
önleneceğini belirtti.
Erozyon çölleri kapıda
c*, .J» Sı.lu kar Gok 9'jrultulJ»
G U N D E M MUSTAFA BALBAV:
• Baştarafı 1. Sayfada ^
ormanm önemini anlayacaklar. Böylece ormanla-Z
nmız daha iyi korunmuş olacak." '"
Taranoğlu, bakanlığa gelişinin hemen sonrasın-
da başlayan orman yangınları için ciddi çaba har-
camış, yapılması gerekenlerle doğrudan kendisi il-
gilenmişti.
O günlerde ormanlara ilişkin bir soruya şu kar--
şılığı vermişti: ,
"Bakanlığa geleli20 gün oldu. Durun bakahm,",
konulan yeni öğreniyorum." '•".
Görünen o ki Taranoğlu ormancılığı öğrenmeye '
biraz tersten başlamış.
TEMA Vakfı Başkanı "Erozyon Dede" Hayret- ;
tin Karaca'nın güzel bir saptaması var:
"Topraklan değil, toprağın verdiğini paylaşalım."
Bunu ormanlarımıza da uyaıiayabiliriz. Orman-
ları. köylülere paylaştırmak yerine, ormanları iyi ko-
ruyup verdiklerini paylaşmak...
Karaca'nın verdiği bilgiler karacadan öte kapka- '
ra:
- Türkiye dünyadaki kara parçalarının 192'de bi-':
rine sahip.
- Dünyada erozyon yüzünden yılda 24.5 milyar;
ton toprak kaybediliyor.
- Türkiye'nin yıllık kaybı ise 1 milyar 200 milyon^
ton toprak. Bu rakam, tüm dünyada kaybedilenini
20'debiri... c
Yöneticherimizin beynindeki erozyon, ağaç ve> ı
ormanla doğrudan ilintili toprak kaybının sonuçla-^
nnı görmelerini engelliyor. M
Orman deyince aklına ilk "kereste" gelenlere buA
sözcüğü aynen iade edip devam edelim... ?.
Yangın ormanları...
Çevre sadece Türkiye'nin değil, dünyanın soru-.'
nu. Haber sonrası "hava durumunda" ne diyor: -
- Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava... ı
- Basra Körfezi üzerindeki alçak basıncın etki-^
siyle... •'
Çevre sınır tanımıyor. Bir ülkedeki değişikliğinB
öteki ülkeyi etkilememesi olanaksız. Vize koyup, '
"izinsiz giremezsin" diyemiyorsunuz... •'
O zaman çevreyle ilgili olumlu-olumsuz gelişme-
:l
ler de sadece bir ülkenin değil dünyanın ortak ka- •
deri...
Endonezya'da günlerdir devam eden orman
yangını felaketi var. Yangın, haber sıralamasının ait
bölümlerindeydi. Uçak kazası olunca, ilk sıraya'
çıktı. '-
Endonezya. "yağmur ormanlan "diyeadlandın- '
lan kuşakta. Bu kuşağın en büyüğü Amazonlar.^
Kuşak, Orta Afrika ve Madagaskar'la devam edi-,
yor, Güney-Güneydoğu Asya'yla dünyayı sarıyor.'}
Yeryüzüne düşen yağmurun yansı bu ormanla-'
ra ait. ''
Kuşağı sayarken. Güney-Güneydoğu Asya da
dedık... Bu bölge tçin daha çok, "Yağmurormâft-
m
larına sahip..idi" demek uygun olur.
Filipinler, ormanlannın yüzde 70'ini kaybetti. Tay-;
land da yarıyı geçti.
Hindistan. Bangladeş, Sri Lanka ise tümünü,"
evet tümünü yitirdi. Bu ülkelerde sel felaketlerininî'
birinci nedeni bu.
Amazonlar tüm saldırılara karşın şimdilik direni-»
yor. Yeryüzündeki 250 bin bitki türünden 90 bini-^.
ne sahip Amazonlar'da, henüz özellikleri bilinme-^
yen 30 bin bitki var. Bu gidişle, belki de çoğu keş-^
fedilemeden tükenecek. Zira, Amazonlar'da daki-
J
.
kada 250 metrekare orman yok ediliyor. "
Endonezya'daki yangınla kaybedilen orman
miktarı henüz net olarak bilinmiyor. Doğa yağmur,
verirse, toprak sahibi olmak isteyenlerin çıkardığı,,
yangın sönecek!
Bu gidişle yağmur ormanlanna da artık, "yangın"
ormanları demek gerekecek. Türkiye'de ve dün-^
yada orman haberleri artık, "...kadar hektar alan •
kül oldu" diye bitiyor.
Aslında orman yangınlannı "hektaha" ölçmek.
de ayrı bir sakat bakış. Bu, trafik kazasında ölen-
leri toplayıp, "Şu kadar kilo insan öldü" demeye
benzıyor.
Kim bilir o hektarın içinde kaç can. kaç türiü ya-_
şam vardı?.. ~
Konuyu bağlayalım...
Acaba, Sunay Akın gerçekten haklı mı? 1
insanoğlu yeryüzü için kanser hücresi mi? .,
• Baştarafı 1. Sayfada
Sönmezışık, kaybetti ğimiz
toprak miktannın Avnıpa.
Afrika ve Avustralya'nın
yıtirdiklerinin toplamından
fazla olduğunu vurguluyor.
Orman Mühendisleri Oda-
sı Genel Başkanı Salih
Sönmezışık'ın verdiği bil-
giye göre. erozy on!a birlik-
te yitirilen kaynaklarımız
özetle şöyle sıralanıyor
# Erozyon sırasında
toprağın taşınmasının yam
sıra toprağın içindeki orga-
nik maddeler de kayba uğ-
nıyor. Bu nedenle toprağm
verim gücü azalıvor.
0 Toprağın verim gücü-
nün arttınlması için toprak
gübreyle destekleniyor.
Türkiye'de 1970 sıhndabir
ton buğday elde etmek için
44 kilogram gübre gerek-
liyken bu rakam, günü-
müzde 169 kilograma çık-
tı. Bunun ülkemize getirdi-
ği ekonomik yük ise yakla-
şık 150 trilyon lirayı bulu-
yor.
# Bir başka önemli kay-
bımız ise barajlar. A\ru-
pa'da ortalama 500 yıldan
fazla olan baraj ömrü, ülke-
mizde 50 yıla kadar düşü-
yor. Baraj a taşınan sularda
bulunan toprak, baraj göl-
lerini kısa sürede doldunı-
yor. Çubuk Barajı şimdi-
den çamur deryasına dönü-
şiirken, Keban ve Karaka-
ya barajlan için de aynı teh-
like söz konusu.
# Toprağın zayıfladığı
Türkiye "de yağışlar zaman
zaman sele dönüşerek in-
san ölümüne ve katrilyon-
luk mal kaybına neden olu-
yor.
# Bitki ve hayvan çeşit-
lerimiz de erozyon sırasın-
da azalryor. Ülkemizde bu-
lunan 11 bin 675 bitki ve
1034 hayvan türü erozyon
nedeniyle yok olma tehlike-
siyle karşı karşıya bulunu-
vor.
îşsizi, emekliyi düşünen yok
Anlaşma onay bekliyor
.Avrasya eylemcilerinin kııskıılu firarı
Haber Merkezi - Rıyya'nın Çeçenıstan
ö:nndeki baskılannı protesto etmek için.
^A-as>a feribotunu Trabzon limanından ka-
Q-meylemcilerden ikisinin cezaevinden fi-
rretrikien ortaya çıktı.
îvlemcilenn 8 yıl 10 aya kadar hapis ce-
z^ına hükümlü lideri Muhammet Tok-
«aın geçen perşembe günü Dalaman Yan
j£i\ Cezaev ı'nden firarettiği. ancak olaym
caevı görevlilerince saklandığı belirlendi.
"Tscan'ın firan. aynı eylemden hükümlü
<;en uyruklu \isan Abdurrahmanov'un
<£>:eki gece firar etmesinin ardından yetki-
l:rce doürulandı. Abdurrahmanov'ıın sa-
nlık teşhisiyle 29 eylül günü kaldığı İmralı
Açık Cezaevi'nden Bursa Devlet Hastane-
si'ne getirildıği ve önceki gece hastanenin
imaniye servisinden görevlileri atlatarak
kaçtığı bildirildi. Tokcan'ın kaçışı ile ilgili
ise aynntılı bilgi edinilemedi. Her iki sanı-
ğın firannda da Adalet Bakanhğı'nın bü-
yük ihmalinin bulunduğu ileri sürülürken.
Abdurrahmanov'un firan konusunda açık-
lama yapan Bursa Nöbetçi Cumhuriyet Sav-
cısı. "Sanıkyan açık cezaevinde kaldığı için
vanında askerbulundurmuyorduk. Yanında
iki infaz memuru •vardı. Görevlilerin bir an-
hk dalgınlığından y ararianarak kaçtı" dedi.
• Baştarafı 1. Sayfada
laşması" TBMM'de onay
bekliyor.
1992'de imzaya açılan ve
26Aralık !996"dan itibaren
resmen kabul edilen anlaş-
ma, 40 madde ve 4 ekten
oluşuyor. Onaylayan ülke-
leri hukuken de bağlayıcı
kılmayı hedefleyen anlaş-
mada çölleşmeden etkile-
nen ülkelerin, dolayısıyla
Türkiye'nin sorumluklan
özetle şöyle sıralanıyor: a)
Çölleşme ile kuraklığın et-
kilennin azaltılmasına ön-
celik verilecek ve şartlara
göre gereken kaynaklar te-
min edilecek. b) Çölleşme
ıle mücadele ve kuraklıgın
etkilenni azaltmak için sür-
dürülebilir kalkınma plan-
lan çerçevesinde stratejiler
geiiştirilecek. c) Çölleşme
altında yatan sebeplere eği-
nilecek ve çölleşmeye yol
açılabilecek sosyo-ekono-
mik faktörlere önem verile-
cek. d) Bu yolda bölgesel
halkın özellikle kadınlann
katkılarını sağlayacak bir
bilinçlendirme sağlanacak.
e) Mevcut ilgili yasalarda
gerekli düzeltmeler vapıla-
rak sağlıklı birçalışmaorta-
mı sağlamalı ve eksikliği
duyulan kanunlar çıkanla-
rak. uzun vadelı politikalar-
la eylem programlan oluş-
turulmalıdır.
I Baştarafı 1. Sayfada
Emekli Sandığı'nda 1.8. Bağ-Kur'da
2.1 düzeyınde olduğu kaydedildi. Si-
gorta kollanndan sağlanan yardımla-
nn. özellikle emekli aylıklannın tat-
min edici duzeyde olmadığı belirtildi.
Pakette. hızlı nüfus artışı, yüksek
enflasyon ve politik müdahalelerin sis-
temin önünü tıkadığı. aktüeryal denge-
leri bozduğu belirtilirken, 1997 yılı iti-
banyla bütçeden SSK'ye 384 trilyon
lira. Bağ-Kur'a 161 trilyon lira. Emek-
li Sandığf na da 229 trilyon lira trans-
fer gerçekleştirileceğinin tahmin edil-
dıği kaydedildi. Raporda. bu yıl 3 ku-
ruluşa bütçeden yapılacak aktatimın
gayri safi ulusal gelirdeki payının yüz-
de 3.05 olduğu. bütçe açıklan içinde-
ki paymın da yüzde 34 olduğu belirtil-
di. Mevcut sistemin olduğu gibi sürdü-
rülmesı durumunda ILO raporuna gö-
re açığın 2000 yılında 6 milyar 815
milyon dolara çıkacağı anımsatıldı.
Sosyal güvenlik paketinde kuruluş-
lann sorunlan ve sisteme getırdikleri
mali yükler şöyle sıralandı.
Erken enıekİilik: Emeklilikte yaş sı-
nmnın kaldırılmasıvla genç emekliler
kıtlesi oluştuğu savunulurken. "Çahş-
ma gücünü kay betmeden pasif sigorta-
lı durumuna geçen bu genç emeklilerin
büyiik bir kısmının ikinci işlerde çalış-
maları, işgücü piy asalannda ve işsizlik
üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmak-
tadır" denildi. Bağ-Kur'da fiilen yap-
tığı işi bırakmadan emekli olmaolana-
ğı verilmesinin sosyal güvenlik ama-
cıyla bağdaşmadığı kaydedildi. Borç-
lanmayasalanylaemeklilikkoşullan-
nın kolaylaştınldığı. bu durumun pa-
sif sigortalı sayısını hızla arttırdığına
dikkat çekildi.
Kayit dışı istihdam: Ücretli olarak
1996 yılında istihdam edilen 7 milyon
300 bin kişiden en az 2 milyon 400 bi-
ninin sigortasız olarak çalıştırıldığı
tahminineyervenlırken. sigortasızis-
tihdamın yüzde 32 düzeyinde olduğu,
özel sektörde bu oranın yüzde 37'ye
çıktığı bildirildi. Kayıt dışı istihdamın
SSK gelirlerinde önemli bir kayba ne-
den olduğu belirtildi.
Sosyal yardım zammı: Sosyal yar-
dım türündeki bu ödemenifl devlet ta-
rafindan gerçekleştinlmesi gerekirken.
prim karşılığı olmaksızın SSK ve Bağ-
Kur'a yüklenmesinin aktüeryal den-
geyi olumsuz etkilediği kaydedildi.
SSK'de sosyal yardım zammı ödeme-
lerinin toplam ödemeler içindeki payı-
nm 1995 yılında yüzde 63.1 "e kadar
yükseldiğı. 1997 itıbanyla da yüzde
17.3 düzeyinde bulunduğu: bu oranın
Bağ-Kur'da bu yıl yüzde 33.2 olduğu
biidirildi.
Prim tahsilat oranı: Bu konuda
Emekli Sandığı sıkıntı çekmezken;
SSK'nin 1996 yılı itibanyla prim ala-
caklarının yüzde 85.3'ünü, Bağ-
Kur'un da yalnızca yüzde 55'ini tah-
sil edebildığine dikkat çekildi. Bağ-
Kur'un içinde bulunduğu mali darbo-
ğazın temel nedeninin prim toplaya-
mamasından kavnaklandığı belirtildi.
Prim toplanamamasının nedenlen. "si-
gortalılann gelirdüzeyinûı düşüklüğü.
sigortalılann prim afn beklentisi, kişi,
bazında takibin güçlükler arzetmesi,'
taşra teşkilatının sadece il merkezinde
örgütlcnmiş olması, personel sayisının
yetersizliği'' olarak sıralandı.
Prime esas kazanç tavanı: SSK'de'
yeterince yüksek tutulmadığı belirti-'-
İen prime esas kazanç tavanının 1989 -
yılında asgari ücretin 6 katına denk ge-
lırken, bu yıl itibanyla 1.8 oranına ge-1
"'
rilediğine dikkat çekildi. -''
Af/tahkim yasalan: SSK ve Bag-\
Kur'un tahsil edemediği prim alacak-'j
lan için bugüne kadar 3 kez af yasası^
çıkartıldığı. ancak bunun tahsilatta^j
önemli bir artış sağlamadığı gibi yû-'..
kümlülerin borçlannı ödeme konusun-^
daki duyarlılıklannı da ortadan kaldır-, „
dığı vu'rgulandı. REFAHYOL döne^
minde çıkanlan af yasasıyla SSK ve,r,
Bağ-Kur'un. özel sektörün ödenme-f
yen primlerin faizlerinden doğan yak-J
laşık 100 trilyon liralık alacağı ile ka^j
mu kuruluşlanndan alacağı yaklaşıW»
200 trilyon liranın silindiği bildirildi.S
Devletin katkısı: Devletin sisteme ta-;J
raf olarak değil. "açık kapatma" biçi-O
minde katkı verdiği. bu sorunun SSKO
ve Emekli Sandığı'nın yanında Bağ-d
Kur için daha büyük önem tas, ıdığı bil- ?•
dirildi. •'•;
Yapılanma: SSK. ve Bağ-Kur'un [
kaynakJarının büyük kısmı çahşan ve'!
çalıştırandan toplanan primlerden- '
oluşmasına karşın. devletin ağırlığının-
giderek arttığına dikkat çekilirken, ida-"
ri ve teknik altyapılannın da yeterli dü-'
zeyde olmadığı belirtildi.
ru