06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 1997 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Frankfurt kitap kokuyorEski sessizliğı sardı Frankfurt'u. Kitap fiıan ne de çabuk bitti! Gerçi, bütün hafta boyu caddelerde, sokaklarda uçuşan sözcüklerin, dizelerin abeceyi oluşturan tüm işaretlerin uğultusu birkaç gün daha sürdü. Süıdü sürmesine de, ardından gelen sessizlik yadırgandı. Sessizliğe dönüşü ilk kez Büyük Friedberger Caddesi'ndeki "Örchidee" de .Numan Bey'in kavradığı saptandı. Rus "barmaid" servisı yavaşlatıp sessizliği dinler gibı yapıyordu. Varrentrapp Caddesi'ndeki Yunan lokantası "Alexandr's" da Erdal Öz'ün anlattığı "Pembe Kaplumbağa" öyküsünün ardından Anl Ant'ın attıği kahkaha, sanki gitti gitti de köşedeki yapma palmiyenin yapraklannın altına saklandı. Hüseyin Gürer'in tultuğu yolun "cemaziyûlevverini anlatışındaki ve de Alpay Kabacalı'yı ürküten ünlemlerini, hadi aradınsa bul şimdi. 49. Frankfurt Kitap Fuan'nda Almanya'nm Sesi'nin (Deutsche Welle) kısa öykü yanşmasını kazanan Aslı Erdoğan'a ödülünü Yaşar Kemal verdi. Radyo oyunu dalında en iyi dereceyi alan Hidayet Karakuş da beş bin tnark tutanndaki çekini DW yöneticisi Dr. Alexander Kudasch'tan aldı. Özel övgü ödûlüne hak kazanan Fikret Doğan, Türkıye gezisi ödülünü alırken, Kültür Bakanı Istemihan Talay Tûrkiyeli siyasetçiye hiç yakışmayan (!) kısalıkta bir konuşma yaptı. St. Paul Kilisesi ise, Ulusal Meclis'in toplanarak Avusturya Arşidükü Johann'ı naipliğe seçmesinden (bana göre) daha önenıli bir olaya tanık oldu. "Edebiyatın boyun eğmeyen özgür ruhlanndan biri" olan Yaşar Kemal, Alman Kitapçılan ve Yayınevleri Birliği'nin Banş Ödûlü'nü Başkan Gerhart Kurtze'den alırken; otuz sekiz yıldır bu kentte yaşayan Çetin Süer, lmparator tkinci Friedrich'n 11 Temmuz 1240'da Frankfurt'a fiıar ayncalığıra verdikten sonra fiıara gelen tüccarian nasıl koruması altına FRANKFURT ÜSTÜN AKMEN aldığını anlatıyordu. Beş gün. beş gece kitap koktu Frankfurt. Günün her saatinde. sabahlara dek sözcükler, dizeler, abeceyi oluşturan tüm imler uçuştu Frankfurt'un üstünde. Kırni zaman Gertrug Leutenegger'in: "Bir gece uyandığımda bu kentin uzanan karaltısı üzenndeymişçesine bedenimde duyumsuyorum elimı" diyerek Zürih'i betirrîlemesı, ya da Ataol Behramoğlu'nun 1995 Ekim'indeki ses tınısıyla: "Frankfurt Kitap Fuan dev bir kitap pazan, kültür değerlerinin karşılıklı olarak pazarlandığı bir alan..." tanımlaması. Bir gece tlhan Selçuk'u duyduk. "Bilmem ki" diyordu, "çocukluğumda bir süre yaşadığım kentin eski saat kulesindeki akreple yelkovan zaman çemberinde bostan kuyusunun beygiri gibi yine döneniyorlar mı?" Nereden çıktı bilemem, August Bürger: "Uçtular... Ayın parlattığı yerlerden uzaklara uçtular, yıldızlar ve gökler başlannın üstünden silindi" deyiverdı. Aaaa... O da ne! Necati Cumalı'nın sesi: "Bir yıluı ürünûnü yetiştirmek, bir çocuğu kundaktan büyütüp evlendırmek kadar emek ister" dedı. Gabriele D' Annunzio: "Mart ona sevda getirmişti" diye iç geçirdi. Dante, cehennemden çıkmış gibiydi: "tçimin sanki taş kesildiğini duyumsadım ve artık ağlamadım" diyordu. Mihail Lermontov: "Erkeklerimiz, genel olarak, öyle kaba saba ki, onlarla oynaşmak akıllı bir kadın için katlanılmaz bir şey olsa gerek" deyince, Frankfurt'lu evcimen erkekleri galiba biraz kızdırdı. Ama Marcel Ayme'ın Valorin'sinin, Juliette'e: "Bu kadının gözü dönmûş düpedüz, saldıracak erkek anyor" demesi zamanlama açısından pek uygun bulundu. Gustave Flaubert'in Madam Bovari'deki: "Bazı güzel bir gün, sıcak bir güneş/ Düşündürür kıza bekJenen bir eş" ezgisi ise doğrusu bu ortamda biraz yavan kaçtı. Zülfü Lıvaneli bir rüzgânn ucunda geldi: "Yeni padişah, Osmanlı mülkünün imparatoru olma işini çok sevmişti, çünkü sabahtan akşama kadar dilsizler ve cücelerle oynayabiliyordu" diye anlatmaya başladı. Nikos Kazancakis: 'Zekâdır insanı hayvandan ayıran" diye insanlık adına böbürlenmekteydi. bu nedenle Honorde Balzac'ın: "...bir hırsız çetesi St. Marrin Kilisesi'nden bazı kutsal eşyalar çaldı. Bu arada kutsal bakire Meryem Ana'run heykelini de götürmüşler ve sadece büyük Hırisriyanlık diniyle alay olsun diye, yerine kendi ırklanndan ahlaksız, ama çok güzel çınlçıplak bir dişi bırakrraşlardı" deyişi gûme gitti.Emre Kongan "Ben, odamdaki tablolan kendi elimle secmiş ve yerleştirmiştim" diyerek müsteşarlık anılannı sürdürdü. Toktamış Ateş ise: "Medya olarak isimJendirilen inanılmaz güç, dayattığı kavramlar konusunda sanki tam bir 'düşünce birliği' varmışcasına yayın yapıyor" diyerek birilerine gene serzenişte bulundu. Wolfgang von Goethe'nin "Yolcu"su: "Genç kadnı! Kucagında emzirdiğin çocuğun başı için, izin ver! Şu gölgeli kayalar üzerine yükümü bırakarak yanında bir parça dinleneyim" diye sızlanıyordu. Raflarda dingin duran Erdal Atabek, Frankfurt'un gece ayazını dindirdi, sindirdi. "Önce korİcuyu yenmek" dedi. O sırada Boccaccio'nun "Decameron"undan kaçışan abeceler, Coelho'nun "O Alquimista"sıyla kanşmaz mı, ehhh seyreyleyin gümbürtüyü. Frankfurt'lular beş günlük süre içinde açılan kollanyla yaşamı ve kıvancı kucakladılar. Dansı, kasun başında Istanbul'lulann başına. Ormanyangınları orangutanları öldürüyor Borneo Adas'nın Kalimantan bölgesinde buhınan VVanariset orangutan bakım merke/indeki 4 aytak iki orangutan kardeşin >aşadığı korku dolu anlargözlerinden okıınuyor. Dünya Doğa Vakfi, Endonezya'da haftalardır süren orman yangınlan ve yoğun duman nedenryle son günlerde en az 29orangutanm öldüğfinü açıkladL Sağ kalan orangutanlar da bölgeden kaçıyor. Şanslı orangutanlar ise görevliler taranndan yakalamp bakım merkezkrinde toplaruyor. (Fotoğraf: Reuters) Andır önemli olan aslında MOSKOVA HAKAN AKSAY Nasılsın?.. Bu soruya samimi cevap vermek istediğinizde neyı düşünüyorsunuz?.. Son yıllarda nasıl olduğunuzu mu? Son aylarda veya haftalarda nasıl olduğunuzu mu? O an, yani sorunun sorulduğu sırada nasıl olduğunuzu mu?.. Hayatının temel amacmı "mutlu olmak" olarak açıklayan insanlar neyi kastediyor?.. Mutluluk. ev ve aile kurunca kolayca erişilen sabit bir düzey mi? Ya da, ömeğin. çuval çuval para kazanmak mutlu olmak için yeterli mi?.. Bir insan hıç kesintisiz kaç yıl mutlu olabilir? Bir insan hiç kesintisiz kaç gün mutlu olabilir? Bir insan hiç kesintisiz kaç dakika mutlu olabilir?.. Sahi, mutlu bir insan nasıl olur0 .. Gülümser mi? Kahkaha mı atar? Kalp çarpıntısı mı hızlanır? Kan basıncında degışikJik mi olur? Ya da, ne bileyim, kaslan mı gevşer? Bu durum (gülümseme, kahkaha, çarpıntı, basınç, gevşeme) hiç kesintisiz olarak ne kadar sürebilir?.. Bir insan - eğer olabilirse - ne kadar süre mutlu olabilir?.. Tarih üzerine, hayat üzerine, gelecek üzerine söylenen sözler ne kadar yuvarlak ve kof; hiç dikkat ettiniz mi? İnsan, sayısız an'ı birkaç sözcükle anlatmaya çalıştığında ne kadar sahtekârlaşıyor: hiç fark ettiniz mi?.. Bir güne ne kadar an sığıyor? Ruhumuzun ve bedenımizin kaç değışik biçimini yaşıyoruz bir gün içinde? Ya bir yılda? Ya bir ömür boyu? Bir ömür boyunca kaç kez mutlu olduğumuzu düşünüyoruz? Kaç kez mutlu oluyoruz?.. Sofranızın mahsun konuğu ekmekte kaç kişinin ve ne kadar zamanın binkımı gizli? Onu bir anda yok ederken şöyle bir düşünün. Beğendiğiniz bir romanı aklmıza getırin. Bir solukta okuyup bıtırdiniz. Mutlu oldunuz. Ama o bitti. tükendi. Peki, yazar ne kadar zamanda, ne zorluklarla yazdı o romanı? Ya da bir filmi ele alalım. lzlediniz ve notunuzu verdiniz. Ardından hemen unuttunuz. O film ne kadar sürede, nasıl ve kaç paraya çekildi? Sevdiğinız bir şarkıda ne kadar emek yoğunlaştı? Bırakalım başka örnekleri: Şu elinizde tuttuğunuz gazete için ne kadar alın teri döküldü? Ya siz? Ne kadar ilgilendiniz bir yığın insanın çabasının sonucuyla? Sizi suçluyor değilım. Bilinm, bazı emeklerin ömrü birkaç dakikadır. bir gündür, bilemedin, birkaç aydır. Bu olağan. Ne yazık ki olağan... Her şey, sizin kendinizi mutlu, doygun, ilginç bulduğunuz bir tek An uğruna değıl mı? Karşı cinsle ilişkinizin mıknatısında - işin edebiyat kısmını bir kenara bırakırsak - tanfi olanaksız heyacanlarla dolu bir tek an yatmıyor mu?.. Kimı gerçekleri anlamanız ve bazı kararlan almanız bir an meselesı değil mi?.. An'dır önemli olan aslında. Kaçırmayın o an'lan... Hayadanna çok sığdırmasını bilenler "özel" bir Vectra • r - • \ <• YeniVectm2.0i 16 valf Ecotec motor. ABS fren sistemi. Elektronik çekiş kontrolü (ETC). Büyük boy sürücü, ön yolcu ve yan hava yastıklan. Hidrolik direksiyon. Önden darbe durumunda bacakların yaralanma riskini en aza indiren katlanır pedal sistemi. Olağanüstü geniş iç mekanda, ergonomik koltuklar. Yük koruma ağı. Board computer. Check control sistemi. Elektriklı ön ve arka camlar. Dijital bilgi ekranı. Elektronik iklim kontrollü klima. Polen filtresi. Elektrikli. ısıtmalı yan aynalar. Deri kaplı direksiyon sirrudi. Direksiyondan kumandalı radyo -' kasetçalar. Anahtara entegre. uzaktan kumandalı merkezi kılıt Elektronik şifrelı devre kesicı (ımmobılızer). Far yukseklik ayan Orta stop lambası. Hafif metal alaşım jantlar. Ve baş dondürücu bir govde.. konfor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle