06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 1997 PAZAR 10 KULTUR Bu yıl, Haluk Bilginer'in önce tiyatroda sonra sinemada ödül yılı oldu 'Türldye'de sanatffldkez kutsal!'• Ingiltere'deki uzun yıllar süren başanlı oyunculuk sürecinden sonra Türkiye'de 'seksi Türk' olarak tanıtılan Haluk Bilginer'in oyunculuğu ancak on yıl sonra keşfedildi! Nedeni, sanatçıya göre 'ülkemizde genel ilginin sansasyona yönelik olması'. Oyunculuk dışında birçok sorunla da ilgilenmek zorunda olan Bilginer, Türkiye'de koşullann sanatı iki kez kutsal kıldığını vurguluyor. GÜL ERÇETÎN 1997, ödüllerle, başanlarla dolu bir yıl Haluk Bilginer ıçın. TiyatroStüdyosu'nun "HJsteri" adlı oyunuyla Afıfe Jale Tıyat- ro ödüllerinde En Iyı Erkek Oyuncu se- çilen sanatçı son bır ayda Zeki Demırku- buz'un "Masumiyet"indeki Bekir tiple- mesıyle Altın Portakal En lyı Yardımcı Er- kek ve Altın Koza En 1yı Erkek Oyııncu ödûllerinı kazandı. Tiyatro, sınema ve te- levizyon dallannda yorulmak bılmeyen üretimı, her rolde gözettiği nitelik kaygı- siyla dikkat çeken sanatçı, nedense geç keş- fedildi ülkemizde! Ingıltere'de uzun yıl- lar süren başanlı oyunculuk kanyennın ar- dmdan burada yıllarca Tiyatro Stüdyo- su"nda başanlı oyunlar sergıledı, tele\ iz- yon dizilerinde, filmlerde oynadı. Son dönemde "Usta Beni Öldürsene". "Nihavend Mudze r ve "Masumiyet'' film- lerinde rol alan Bilginer. yıllardır tiyatro ve televizyonda da çok çeşitlı kişılıklen canlandırdı. Şımdı de aldığı ödüllerle oyunculuk üzenne tartışmalar başlatıldı. Yeteneği, değeri neden ancak on yıl sonra fark edılmıştı Bilginer'in? Yanıtı düşündürücü: "Sebebi Türkhe. Türki- ye'de genel ilgi sanata ya da kaliteye degiL sansasyona yönelik.". "On yıl İngiltere'de tiyatro, sinema ve televizyondarolalnıama karşın hiç kim- se bir Türk oyuncunun başarısı> la ilgUen- medi. İngiltere'de bir dergi beni kapak ya- pıp "Seksı Türk " dive başlık atınca tanın- dım Türkiyeye. Türk basını "bizim bır sek- si Türkümüz varmı^'" diye mutlu oldu. Senin orada on \ıldır oyunculuk yapan bir sanatçm vardı. Aklın neredeydi o gü- ne kadar! Türkiye'ye döndükten sonra insanlarseksi Türkün a> nı /amanda oyun- cu olduğunu fark ettiler. On yıl geçti. Bu süreç de Türkiye'deki her şey gibi yavaş 'Sanatyapma nedenimiz çok önemli' Sanatı zaten Türkiye 'de hep birşey- lere rağmen yaptüdannı vurguluyor Bilginer. Odeon Sineması 'nın yan- masının ardından salonsuz kalan ve aütyülık emekierinin karşılığmıyiti- ren Tiyatro Stüdyosu her şeye karşın oldukça başanlı bir sezon geçirdi bu yü. TiyatroStüdyosu'nunsalonuonar- mak için Halk Sigorta 'dan destek bul- masuta karşın belediyenin tahliyeda- vası nedeniyle salon onarılamıyor. "Amayûmadık veytimayacağız" di- yor Bilginer: "Başkatüriü sanatya- püamtyorçünkü. Sanatıyapma nede- nimiz çok önemli. Bir derdi olan sa- natyapar. Sadeceticaretamacınıgû- düyorsanız bile birtakım şartlara uy- manız, bir kaliteyi tutturmanız gere- kiyor." Hep bir nitelik ve sanat kaygısıyla yola çıktığı televizyon dizileri, sinema ve tiyatroyapaları Bilginer'in oyun- culuk güdüsünde birleşiyor. Sanat dallannın anası olarak tanunladığı tiyatro,onun için vazgeçilmez bir tut- ku. Sahnede izleyiciyle aynı anda bir şeylerpaylaştığı ikisaan bambaşka bir tecrübe, sinemada ise kameranınye- teneklerine, neleryapabileceğinehay- ran: "Ttyatroda oyunculuk neşterle ameuyatsa, sinemada lazerle ameli- yat" Bilginer için reklam filmlerinde asüamaç, dbettepara kazanmak. Bu- na karşınyine de isin kalitesinikoru- maya özen gösteriyor. Türkiye 'de sa- natçuann reklamfûmlerinedeyb'nel- mek zorunda kaldıklanna değinerek, "L'marım birgün gelecek,tiyatrove sinemadan başka işyapmak zorunda kalmayacağız " diyor. yavaş ilerledL" "Masumiyet"'in çekimlerine başlama- dan önce "C Blok"la adını duyuran Zeki Demirkubuz'a sonra da senaryoya güve- nen. yönetmenin daha sık sinema yap- ması gerektığinı düşünen Haluk Bilginer, Demirkubuz'un kendinı t *Masumiyet~le kanıtladığı görüşünde. Bilginer. Altın Portakal'da En Iyı Yar- dımcı Erkek Oyuncu seçılirken aynı rol- le Altın Koza'da En lyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazanmasını toplumdakı alışı- lagelmiş bir anlayışın jüriye yansıması olarak değerlendiriyor: Toplum olarak hep bir şey lerin niceliğine bakmamızdan kaynaklandı bu durum. Başlangıçta bu tartışmadan uzak durmak istedim. Ma- gazin yönüne ağuiık verikü çünkü. Ancak Yasemin Alkaya'nın ödültörenindeki ko- nuşması iyi bir noktanın alunı çizdi ben- ce. Jürinin beni yardıma erkek ovuncu ola- rak değerlendirme nedeni filmin yansın- da ölmem. Bir oy uncunun değerine ma- tematiksel açıdan bakacak olursak jüri çok hakİL Öte yandan niteliğe bakacak olursak başrol ve yardımcı rol aynmını da kabul etnüyorum. Başrolde belirieyici şey, karakterin olayın kurgusu içindeld yeridir. On dakika görünen bir oyuncu da başrolde olabilir." Şu anda "yardımcı değil başrol oyun- cusuydum"un kavgasını vermiyor ama bu çelişkınin bazı konulann tartışılıp ko- nuşulmasına açmasının olumlu bır gelış- me olduğunu belirtıyor. Bilginer için, filmin bır başka önemi de " Paramız yok. Sinema yapamıyoruz" ba- hanesine de son vermesi. 75 bin dolarlık bir bütçeyle tamamlanan film, her şeyin para olmadığmı kanıtlıyor. Haluk Bilginer'ı Türkiye'de en çok üzen konu, sanatın sürekli ekonomik konula- nn arkasına itilerek ikinci, üçüncü mese- le olarak görülmesi ve ülkenin bir kültür politikasmın olmaması: "Uygarnğı bep yanbş yerterde anyoruz. Önce karnımız doysun sonra sanatla ilgileniriz diyerek bir yere varamayız. İnsan olarak \ aşama- yı tercih ediyorsak sanat vazgeçiunez bir öğe olmalı yaşamımızda. Sanat insana in- san oiduğunu hatırlaur. Kişi başuıa düşen milü gelirimiz 25 bin dolar olsa ancak si- nemanın,tiyatronun,güzel sanatlann du- rumu değişmese: yazarlar, aydınlar ha- ptshanede çürüse, sanatçılara pasaport verilmese kalkınmış mı oluruz?" 'Üreterek borcumu ödüyorum' Peki bütün bu olumsuzluklara karşın ln- giltere'de başanlı bir oyunculuk kanyeri- ne sahip olan Bilginer'i Türkıye'ye dön- dürenneydi? 1987'de"Gec«ıinÖtekiYü- zü"nde Zuhal Okay'la bir araya gelen Bilginer, bu ılişkinin vazgeçilmezliğinı gördükten sonra Ingiltere'deki planlannı Türkiye'ye yöneltiyor. Ama daha önce de hep Türkiye'de bir şeyler yapmak is- temiş: "tnsanın kendi diliyie, kendi insanına kendini anlatabilmesi çok güzel bir du\- gu. İngiltere'deyken de büyük keyifle yü- rütüyordum işimi. Ama yalnaca oyuncu- luğumun üzerine odaklanıyordum. Bu- raya geküğinizde oyunculuk dışında sia il- gilendiren ve UgUenmeniz gereken oyun- culuk drşında pek çok şey giriyor devre- ye. Ben şimdi sadece oyıınculuğu değiL belediyeyle olan mahkememi de. Türk ti- yatrosunda durum nedir. sinemada ne olu- yor diye de düşünmekzorunday ım. Bütün bunlar Türkiye'de yapılan işi iki kez kut- sal iatayor. Oncelikle bu halkınıza olan bor- cunuzu ödüyorsunuz. Bu tophımda eğitim almış herkesin bir borcu vardır. Burada üreterek bu borcu ödüyorum.'' Türkiye'ye döndükten sonra ıçinde bu- lunduğu ortamdan hıç pişman değil. Bü- tün belirsizliklere karşın Tiyatro Stüdyo- su'nun yeni oyunu üzerinde çalışıyor. Je- an Genet'in "Balkon" adlı yapıtını sah- neleyecek olan topluluk 15 Aralık'ta pro- valara başlıyor. Başar Sabuncu'nun yöne- teceği oyunda Haluk Bilginer, Zuhal 01- cay, DeryaAiabora, Cdal Perk.Ahmet Le- vendoğlu rol alacak. Tomris Giritlioğlu ile önümüzdekı günlerde "Salkım Hanı- mın Taneleri" başlıklı bir televizyon pro- jesine başlayacak. Ama Türkiye'de her an her şeyin değışebileceğinı bıldiği için daha uzun vadeîi planlanndansoz edemi- yor Haluk Bilginer. İstanbul Müzik Şenliğî^nde değişik tuıılar DesteKtems Derneği'nce OGOLLA LUTSUZLUK Kültür Servisi - Pozitif ve Açık Radyo tarafin- dan düzenlenen "İstanbul Müzik Şenliği'" çeşitli etkınlıklerle bugün de sürüyor. Program kapsamında bugün Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesı Büyük Konser Salonu'nda saat 11.00-11.45"te. 1993 yılında kurulan Boru- san Oda Orkestrası bir klasik Batı müziği konse- ri verecek. Saim Akçıl yönetiınindeki orkestra- nın çoğunluğu genç Türk ve yabancı sanatçılar- danoluşuyor. Saat 12.30-13.45'teTürkiye'ye_"Big Band" ruhunu taşımayı amaçlayan Şenova Ulker Caz Orkestrası, saat 14.00-14.45'te değişik ülke- lenn halk müzıklenne ilgi duyan ve 1989'dan son- ra folklor araştırmalan üzerine yoğunlaşan Mu- ammer Ketençoğlu ve arkadaşlan, saat 16.30- 17.15'teKeremGörsev- Volkan Hürsever ve sa- at 18.00-18.45"te orkest- ra şefi Erol Erdinç yö- netiminde dört oktavlık sesi ile Yddız İbrahimo- va bir konser verecek. Aynca Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi Büyük Konser Salo- nu'nda gece konserlen kapsamında klasik Hint müziği konusunda eğitim görmüş, saf yorumu ve lirik sesiyle yorumladığı Hindistan ve kamatik şarkılannm yanı sıra kendi besteleriyle de ses getiren Sumitra Guha ve gru- bu yer alacak. Sanatçı, Gandharva Veda Müzi- ğı'nden de ömekler sunacak. Yeşil Salon'da saat 12.00-12.45'te kendi dil ve müziklerine yön ver- meyi, böylece geçmişleri ile birköprü kurmayı ve Sefarad müziğini yaşatmayı amaçlayan Los Pa- şaros Sefaradis, saat 13.30-14.15'te arpist Bülben Uz Hofmann, saat 15.00-15.45'teünlücazsanat- çılannın parçalannı özgün bir şekilde yorumlayan, melodi ve armoniler için yalnız piyano, vokal ve kazu kullanan AyşeTütüncü "Pîyano-Perküsvon" Grubu, saat 16.30-17.15'te saz eserleri ve fasılla NecdetYaşarTopluluğu, saat 18.00-18.45'te 1996 yılında Armağan Kulualp, Hakan BaycıİL Burak Şentürkve Emrah Şener ürafindan kurulan Grup Kapsülve 19.30-20.15'te YesuaAroyoyönetimin- dekı istanbul Oda Korosu bir konser verecek. Top Teşhir Salonu'nda bugün atölye çalışma- lan yoğunlukta. Saat 11.00-12.30'da vûcut den- gesinin yerçekimi ve başka bedenlerle olan iliş- kisi üzerine "DansFabrikası'". 13.00-14.00'teke- sintisiz soluma ve ses üretme teknikleri ile diciri- du çalmak üzerine Feza Tansuğ, 14.30-16.00'da Rumba ve Çaçaça danslan ile Avilene Çakn Ar- rindeU, 16.30-17.30'da sınırsız Berlin-tstanbul buluşmalan kapsamında "Berlin Skyscraper" ve 18.00-19.00'da koral parça çalışmalan ile tstan- bul Oda Korosu yer alacak. Kırmızı Oda'da ise yine müzıkli söyleşiler var. Saat 11.3O-13.0O"te Gandharva Veda Müziği üze- rine Sumitra Guha, 13.30-15.00'te Karadeniz mü- ziği üzerine tbrahim Can ve M. Naci Keskin. 1530-17.00'de Müzik Kapitülasyonlan ve AllaTur- ka Müzik başlığıylâ Süteyman Erguner, 17.30- 19.00'da klasik Türk müzığıran çağdaş yorumu üze- rine thsan Ozgen ve çağdaş caz üzerine Mehmet Uluğ-Vbikan Terzioğlu'nun yer alacağı söyleşi- dinletiler gerçekleştırilecek. Konferans Salonu'nda ise saat 11.30-13.30'da Ruhi Ayangil, İncila Bertug, Doğan Hızlan, Ersu Pekin ve MutiuTonın'ıın katılacağı "Günûmüz- deGdeneksel Türk Müziğinin Üretimi" konulu pa- nel, 14.00-15.30'daOrhanGencebay'ın katılaca- ğı "Arabesk ve Pop Müziğin İlişkisi'" konulu söy- leşi, 16.00-18.00'de Sadettin Davran, Önder Fo- can, Can Kozfaı, Neşet Ruacan, Hüha Tunçağ ve Cem Yegül'ün katılacağı "Tûrİdye'de Caz Müa- ği" konulu panel ve 18.30-20.00'de TÜMATA'nın (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) gerçekleştireceği "Türk Müziğinin Terapi Dege- ri" başlıklı müzildi söyleşi yer alacak. 'iı ftliıi {)'» A B D İ J P E K Ç İ 3 1 / E K İ M / 1 9 9 7 ; îjiir • : üi'ıiı lıiln J;11' S P O R S A L O N U CUMA S A AT: 1 9 . 3 O Düz*nl*y*ıt! »«llkto» Ç.t.O.O. U U | 175 50 21 - I t t 42 1 * 'LadyDi: Çokyüdü av tanrıçası' SIRMAKÖKSAL Ingiliz kültürü ile Türk kültürü pek birbirine ben- zemez. Hele diller arasın- daki aynm, olsa olsa uçu- rum sözcüğü ile tanımlana- cak boyuttadır. Yine de, Di- ana için İngiltere'de söyle- nenler, şaşırtıcı biçimde Türkçe'deki birtakım deyiş- lere tam karşılık geliyordu. Ingiliz resmi makamlan, - aralanna Marilyn Monroe için yaptığı parçayı son an- da apartıp Diana'ya uyarla- yan EltonJohn'u da katıyo- rum- ona İngiltere'nin Gü- lü adını taktılar. Bunu ya- parken kuşkusuz Türkçe 'de- ki bir yerin gülü ohnak de- yişinden habersizdiler. Tıp- kı, av tannçasınm adını ta- şıyan Diana'nın, paparazzi- lere av olduğunu söyleyen er- kek kardeşı EarlSpencer'ın yine Türkçe'dekı "Avagiden avlanır" diyen atasözünü bil- mediğı gibi. Ne yazık ki bu ıkı deyiş de Türkçe'de pek iyi anlamlar taşımıyor. Böylece diller ara- sındaki benzer sözlenn bu farklı anlamlar taşıması ol- gusu, tuhaf bir biçimde Di- ana'nın ölümünden sonra iyice tarüşma konusu olan ki- şiliğine ve durumunahertüt- lü yorumla denk düştü. Ya- ni. "İngiltere'nin gülü Diana ava giderken aviandı" özeti- ni, ister Ingiliz resmi ma- kamlannın iyi niyeti ile oku- yarak iki çocuk annesi, mutsuz, sa- nşın, soylu ve çok sevi- lendulunpa- parazziler ta- rafındanhun- harca ölüme sürüklendiği yolunda bir yoruma ulaşın, isterseniz Türkçe'nin dil zenginliği ara- cılığı ile, tüm dünyayı kendi özel av saha- sı sanan, daldan dala konan uçan tngiliz kadınının bo- yundan bü>ük işlere kalkış- tığında bu işlerin altından kalkamadığı yolundakı gö- rüşünüzü pekiştinn. Yapı Kredi Yayınlan, My Lady Di(es) adlı kitabında bu çok yüzlü av tannçası- nın kim olduğundan çok, ne olduğu konusuna yanıt bul- maya çalışıyor. Bir yanıt bul- maktan daha çok ashnda, bu konuda Türk gazetelerinde yayımlanmış neredeyse tüm yazılan, Ingiltere'deki res- mi yayınlan ve birtakımyoTum yazılarını bir araya getirerek, tarafsızbirtar- tışmanın orta- mını yaratma- yı deniyor. Yorum yazı- lan arasmda ise, Camilla Paglia, Sal- man Rush- die, Marc Auge. Phiüp- pe SoHersgibi bırbırinden çok farklı isimler yer alıyor. Enis Batursunuş yazısın- da ise şöyle diyor. Efsane'nin mantığını, gerekçelerini bü- tünüyle kavramak, onu ya- ratan tnsan'ın harcı değil an- laşılan. Doğu'nunyadaBa- tı'nın, Dün'ün ya da Bu- gün'ün herhangi bir efsane- kişisini seçin ve onu bileş- kelerine ayırmaya çalışın: Oradabekkyenin kim oldu- ğunu görmenizi olanaksız kılan. gerçekte tek bir var- lıkla karşı karşıya olmama- nızdır: Binbir imgeden, bin- bir suretten oluşan bu yara- tık aslında kendisi değil, on- dan hareket eden kolektifbir bilincin ve bilinçaltının bir toplam-ürünüdür. Onu hiç bir zaman kahra- man olarak benimsememiş olanlann bile 20. yüzyılın en önemli fenomenlerinden biri olduğunu kabul etmek zorunda kaldıklan Diana'nın belki de böyle kapsamlı bir ele alınışı hakettıği gerçeği ile karşı karşıyayız. Tek bir kişinin, istediği kadar taraf- sız kalmaya çalışarak ele al- sın, tamamını kapsamakta her zaman Enis Batur'un gösterdiği gerekçelerle yeter- sız kalacağı bir efsane- ka- dının böyle birçok imzadan oluşan bir kitaba konu yapıl- ması belki de en gerçekçi yaklaşım. KÖŞEBENT ENİS BATUR Sizinki de Kapsama Alanı İçinde Fazıl Say'ın, Cemal Reşit Rey'deki konserinde, bir cep telefonu olayı yaşandığını gazetelerde oku- muşsunuzdur Konsantrasyonu bozulan Say kon- seri yanda kesmiş, güç bela yeniden piyanosunun başına dönmeye ikna etmişler. Dönmüş olmasını an- lıyorum; dönmemiş olsaydı, onu da anlardım. Cep telefonunu açık bırakan kişi nasıl bir insandı acaba diye düşündüm: Çok dalgın biri miydi, etka- falı mıydı, patavatsız ve saygısız mı? Açıkçası, ye- rinde olmak istemezdim: O anda bütün satonun dik- katı üzerinde toplandı hemalde, yer yanlsın istemiş- tir. Gene de, fotoğraf çekilmeliydi bence, basına da- ğıtılmalıydı: Konser salonunda cep telefonu çalan adam diye komşulanna, iş arkadaşlanna, aitesinegös- terilmeliydi. Salondaki utanç yükü arttınlmalıydı. Bunu, ucakta ve deniz otobüsünde, kaza riziko pa- yını yükseltmeyi göze alarak ısrarla cep telefonu kullanan yurttaşlanmızı düşünüp söylüyorum: On- lar, komşulannı öldürmeye niyetliler, biz niye sorum- suz yüzlerini teşhir etmeye niyetli olmayalım. Telefon aleyhine yazdığım yazılara biryenisini ek- lemek zorunda kaldığım için gerçekte tedirginim. Cep telefonu edinmediğime bakarak beni çağdışı ilan edenlere, çağdaşım araçların çoğunu kullandığımı anımsatmak ısterim. Gelgelelim, teknotojinin "aile ter- biyesi" almamış kişilerin elinde birsaldırganlık gizil- gücü oluşturmasını sindirmeye niyetim olmadığmı da belirtmek durumundayım: Uzay aracına da bin- dirilse maymun maymundur. Çağdaş araçlar, kişisel kullanım kolaylıklan sağ- lamanın ötesinde, kolektif düzlemde ciddi sorunlar yaratıyorlar. Ademoğlu uygar olmadıkça teknoloji- yi silah kavrar gibi tutup kullanmıyor mu? En ölüm- cül kazalan en gelişkin araçlann direksiyonlanndan yönetenleri gözünüzün önüne getirin yeter. Ama so- runlar bir tek ölürken patlak vermiyor, onlaria daha çok yaşarken iç içeyiz. Toplumsal yaşama müdahale açısından, araçlar- la başımız dertte. llen teknik düzey bir nitelik yük- selmesi beklentisiyle sağlanıyor sözümona, oysa onu kullananın perspektrfı farklı: CD-player'ından "in- ce bir ses" elde etmek değil ki tasası, geceyansı so- kaklan ve uykulan delikdeşik etmeyi bir kudret sim- gesi sayıyor adam. Cep telefonu konusunda da durum aynı. Önem- li bir buluş şüphesiz, ozellikle yoğun iş trafiği içinde yaşayanlar açısından büyük kurtancı olduğu tartı- şılmaz gerçek. Ne ki, kullanıcılann pek çoğunda baş- ka bir işlevi yerıne getirdiğı gözlemleniyor: Yalnızlık hastalığından sıynlmak, iletişim seraplan yaratmak, hepten boşboğazlık yapmak için çekiliyor silahlar. Lokantadasınız, başbaşayemekyiyecek, özel bir sohbet tutturacaksınız; olanaksızı zoriuyorsunuz: Sırayla ya da hepsı birden, çevre masalardaki tele- fonlar ışe koşuluyor. Yüksek sesle kof konuşmalar, tizdüdükler, herkes masanızdasanki. Sinemadası- nız, otobüste gece yolculuğundasınız, yolda yürü- yorsunuz: Herkes silahına davranıyor, çantasına da- lıyor, cebine hücum ediyor. "Cepten ara beni" diyor biri. "Cepleşelim" diyar öbürü. "Cebin yanında mı?" diye telaşla arkadaşı- na danışıyor bir üçüncüsü. Her şey acil anlaşılan. Hemen konuşmazsam ölebilirim. Şu anda biri ara- mazsa çıldınnm. Nerede olduğum, çevremde kim- lerin ne yaptığı önemli değil. Gövdeme bir telefon taktırtmalıyım. Yann o da olacaktır Hâmiş: Şimdi Bilbao'nun olağanüstü bir Mo- dem Sanat Müzesi var. Istanbul'a sıra gelecek mi? Diversity Ödülleri verildi • Kültür Servisı - Multicultural Motion Picture Assocıation'un düzenlediği "Diversity" ödülleri sahiplerini buldu. Aktör Ricardo Montalban Amerika'da yaptığı Ispanyol kültürünü ve sanatmı tanıtıcı çalışmalannan dolayı "Üstünlük ödülü"nü aldı. Montalban bugüne dek 150 film ve televizyon porgramında ve aynca "Fantasy Island*" isimli bir dizide rol aldı. Actor Joe Pesici de sabıkahlann resimlerinin bir araya toplandığı bir galeri açtığı için "De Vinci Ödülü"ne layık görüldü. Pesici "Goodfellas" fılmindeİci rolüyle Oscar kazanmıştı. Kanadalı sanatçılardan konser • Kültür Servisi - Kanada Büyükelçiliği Kültür Bölümü'nün davetlisi olarak ülkemize gelen Kanadalı sanatçılar Marc Andre Hamelin ve Jody Karin Applebaum bugün saat 19.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda piyano konseri verecekler. Concond Ödülleri sahibhU buldu • Kültür Servisi - Concord Ödülleri önceki gün Compoamar Tiyatrosu'nda yapılan bir törenle sahiplerini buldu. Rus müzisyen Mstislav Rostropoviç ve tngiliz müzisyen Sir Yehudi Menuhin haksızlığa, bilgisizliğe karşı verdikleri savaş ve başanlı çalışmalanndan dolayı ödüle layık görüldüler. Guatemala başkanı Alvaro Earzu da banş için yaptığı uluslararası çalışmalardan dolayı ödüle layık görüldü. Meksika Gitar Orkestnası AKIVTde • Kültür Servisi - Meksika Gitar Orkestrası 27-28 . Ekim tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde konser verecek. Meksika'run Xalapa kenti Devlet Senfoni Orkestrası kadrosunda bulunan topluluk, çalışmalannı AJfonso Moreno'nun yönetiminde sürdürüyor. Topluluk, lstanbul'dan sonra Antalya'da da bir konser verecek. BASSO, 29 Btimde Antalya'da • Kültür Servisi - Bilkent Senfoni Orkestrası, '1997-98 Konser Sezonu' kapsamında Cumhuriyet'in ilanının 74. yıldönümünde Antalya'da bir etkinlik gerçekleştiriyor. 29 Ekim Çarşamba günü saat 21.00'de Cam Piramit Toros Salonu'nda gerçekleştirilecek konserde BASSO, Süher ve Güher Pekinel kardeşlere eşlik edecek. BUGUN • CEMAL REŞİT REY Konser Salonu'nda saat 19.30'da 'Schindler'in Listesi' filminin müziklerinin yorumcusu Gioria Feidman ve dörtlüsü bir konser verecekler. • TARİH VAKn DARPHANE ETKtNlİKLERİ kapsamında saat 14.00'te trfan Unutmaz'ın 'Gezi Anılanm-2' başlıklı saydam gösterisi ve söyleşi yer alıyor. • İDIL KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00'da 'BulutsuzlukÖzlemi'nin konsen izlenebilır. • CUMHURhET BAYRAMI KUTLAMA ETKİNLİKLERİ kapsamında Kadıköy Belediyesi Nikâh Salonu'nda saat 17.30'da 'Nutuk 1927'den Türkiye 1997'ye' başlıklı panel, saat 19.00'da resital yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle