06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EKİM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 Devletlü... jzzetlü... İsmetlü... Araştırmacı yazar Zeki Büyüktanır, 100 yıl önceki Tercümanı Ahval'de yayımlanan Osmanlı'nın atama haberierini anımsatıyor, günümüz siyasilerinin yaptıkları atamalara atrfta bulunarak: "Su Nazırı izzetlü Halit Beyefendi mabeyini hümayunu mülukanece diğer hizmete tayin buyrulmuş olduğundan Su Nezareti devletlü ismetlü Valide Sultan hazretlerinin kahvecibaşısı sabık Musa Ağa'ya tevcih olunmuştur." "Devletlü ismetlü Fatma Sultan aliyyüşşan hazretlerinin kethüdalık hizmeti aliyeleri Meclisi Vala azasından utufetlü Hüseyin Beyefendi hazretlerine ihale ve tevcih buyrulmuştur." Anlayana... Bektronflt posta: Deniz.Som©raksrtetcorn Te): 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mesut Yılmaz. birkaramame /7e Eşber Yağmurd&reli'yi kurtaracakmış... "Kendisini kurtaracak olmasın!" BRT'den Kanal 7'ye... Ve bir mahkeme kararı B ilindiği gibi, Sosyaldemokrat Halkçı Partili Nu- rettin Sözen'in Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında, Ekim 1989'da belediye- ye bağlı Istanbui Küttürve Sanat Hizmetleri A.Ş. kuruluyor. Bu şirket de daha sonra Belediye Radyo Te- levizyonu'nu (BRT) kuruyor. Belediye Meclisi'nin Ekim 1992'deki karanyla BRT için 5 milyon dolara araç ge- reç aJınması karariaştınl.ıyor. Ardından bir ihale açılarak en son teknoloji araç ve gereçler yurtdışından getirtili- yor, televizyon yayını başlıyor. Bu arada Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Re- cai Kutan'ın da aralannda bulunduğu bir grup partili be- lediye seçimlerinden önce Şubat 1993'te Yeni Dünya Ite- tişim A.Ş.'yi kuruyor... Nisan 1994'te çıkan Özel Radyo ve Televizyon Yasa- sı, belediyelerin televizyon yayıncılığı yapmalannı yasak- layınca, Büyükşehir Belediye Başkanhğı'na yeni seçi- len Refah Partili Tayyip Erdoğan, BRTyi tüm teknik do- nanımı, stüdyolan ve vericileriyle birlikte aylığı 200 mil- yon liradan 49 yıllığına Yeni Dünya lletişim A.Ş.'ye kira- lıyor. BRTyi kiralayan şirket, bir süre sonra Kanal 7 adıy- la televizyon yayıncılığına başlıyor... Buraya kadar olan gelişmeleri kamuoyu biliyor... Bilinmeyeni, dün akşam Kent TV'de Hikmet Çetin- kaya ve Ümit Zileli ile birlikte hazıriadığırnız "Dönemeç Özel"de, avukat Berra Besler açıklıyor. Bir mahkeme kararından söz ediyor Besler... Yargıyı etkilememek için medyaya hiç yansıtılmamış bu dava- da, Sözen döneminde belediye hizmetlerinden yararla- namadığını iddia eden bir grup yurttaş belediye kaynak- lanndan BRT'ye yapılan harcamalara itiraz ediyor. 18 Ara- lık 1992'de, Istanbul 2 Numaralı Idare Mahkemesi'nde dava açılıyor. Mahkeme 10 Mart 1994'te, Belediye Mec- lisi'nin BRT için aldığı kararlan ve işlemleri iptal ediyor. Belediyenin parasıyla alınan BRT'nin tüm teknik do- nanımını Yeni Dünya lletişim A.Ş.'ye (Kanal 7) kiralayan yeni Başkan Tayyip Erdoğan, 21 Haziran 1994'te mah- keme karanna itiraz ediyor ve Danıştay'a başvuruyor. Danıştay 6. Dairesi, 25 Şubat 1997'de mahkeme kara- nnı yerinde buluyor. Belediye tashihi karar yoluna git- meyince Mayıs 1997'de karar kesinleşiyor. Şimdi, ortada kesinleşmiş bir yargı karan var. Buna göre, BRT için yapılan trilyon liralık harcamanın tekrar belediye bütçesine girmesi ve bu paranın belediye hiz- metleri için kullanılması gerekiyor. Kanal 7'nin ayda 200 milyon lira ödemesiyle bu pa- ranın 49 yılda bıle geri alınması mümkün değil... Belediye Meclisi'nin kesinleşmiş mahkeme karanna göre geregini yapması, yapmazsalçişleri Bakanlığı'nın harekete geçmesi bekleniyor. Kanal 7'nin kullandığı BRT mallannın Hazine'ye devri bile söz konusu olabilir! r PALAS PAND1RAS -, Gazete bayileri ile zücaciyecilehn rekabet halinde olduğu başka bir ülke var mıdır acaba? —iMüfitBozacı I — SESSİZ SEDASJZ (!) NURÎKURTCEBE Trafik kazası oldu; emanette ne oldu? Ankara'da Vakıflar Bankası Genel Müdürlüğü'nde üst düzey yönetici olarak çalışan Nevzat Mazlum, Kızılay'a düzenli kan bağışlayan bir yurttaş olduğunu belirterek annesinin ilgisizlik ve kan kaybından öldüğünü anlatıyor: "20 Eylül'de Konya-lsparta karayolunda trafik kazası geçiren annem Elmas Mazlum ilgisizlikten bir saat yolda kaldıktan sonra Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne kaldınlıyor. Şalvarlı köylü kadını anneme 2.5 saat kaldığı hastanede de ilgi gösterilmiyor ve annem kan kaybından yaşamını yitiriyor. Benim, bir daha kan vermemin anlamı ne?" Mazlum, anlatmaya devam ediyor "Annemin cenazesini hastaneden bir çarşafa sarıp verdiler. Tabii, sardıkları beze çarşaf denebilirse... Ankara'da kardeşimin düğününden köye dönen annemin üzerinde, 80 milyon lira, beş bilezik, alyans, saat ve öteki kardeşimin düğünü için 8 bin mark para vardı. Arıcak, cenazeyi aldıktan sonra baktık ki hastanenin emanetinde bunlar yok. Elbisesi bile yok. Hastanenin çöplüğiinden annemin kanlı ayakkabısını bulduk o kadar..." Nevzat Mazlum, 1920 yılında şehit olan dedesinin üzerinden çıkan bir adet tütün tabakası ve mendille 35 kuruş paranın üç yıl sonra köye gönderildiğini söylüyor... Ve: "O zamanki ve şimdiki emanet bilincini kamuoyunun dikkatine sunuyorum." Emanet... Allah'a emanet! ' Bu gece ve her gece saat 21.00'de Sürekli Aydınlık İçin 1 Dakika Karantık ÇED KOŞESI OKTAY EKİNCİ Gökova'ya cenaze töreni... Haberi okuduğumda inanama- dım; listeye yenıden baktım. tşletme haklan devredilen ter- mik santrallar arasında Kemer- köy de var. Yani, "Gökova cana- van" artık özel sektöre emanet ediliyor. Mavi Cennet'imizi cehen- neme çevirecek bir tesisten böyle- ce "daha fazfa kazanç" elde edil- mesi bekleniyor... Elektrik Mühendişleri Odası ve sendikacılar, kamuoyunu uyarı- yor: "Santrallar 2 yıllık kârları karşılığında 20 yıllığına devredi- liyor. Ekonomik ömiiıieri zaten 18 yıl. Bu, hukuka aykındır, ade- ta bağışlamadır..." Pekı, acaba gelırin tümünü dev- let alsa bile, yine de Gökova için bu işlem hukuka uygun olabilir mi? Yaklaşık 15 y ıldır sürdürülen bir "toplumsal muhalefet" bu hükümeti de etkilemese bile. orta- leşmişlerdi: "Gökova, çok özel bir doğa koruma bölgesidir. Bu körfezin kıyısında. arıtmalı bacası da ol- sa. termik santral çalıştırmak hem hukuka hem de insanlık ah- lakına aykındır..." Kenan Evren bıle sonunda da- yanamarmş, sagcısıyla solcusuy- la yüreğinde "yurt sevgisi" olan hemen herkesin bu santraldan "nef- ret" ettiğini görünce, dışanda kal- mak istememişti: "Bana helikopterden göster- dikleri yer burası değildi. Yok- sa, ben de evet demezdim..." Hele. şu son yıllarda "yetkili- lerin" söyledikleri?.. Sevgili Say- nur Gelendostun "Galiba bizi kandırıyorlar, bunlar santralı çahştıracaklar" diyerek ölüm oru- cuna başladığı günlerdeki açıkla- malan hatırlayınız: "Canım, deneme üretiminde- Saynur Gelendost ve çocuklar, yıllar önce Gökova Santrah'- nı karşı "fidan dikiyorlar." Şimdi o çocuklar da biiyüdüler, fidanlar da. Ya sartralı çalıştıranlar?.. dı Muğla Barosu'nca açılan da- vadaki "kapatma kararı" var. Özel sektöre; "al bunu sen işlet, yırgıyı bana bırak" diyebilen bir aılayış devleti temsıl edebilir mi?.. Muğla Barosu Başkanı Av. Bir- dal Ertuğrul, haklı olarak yerin- de duramıyor: "Danıştay. Enerji Bakanlı- ğı'nın itirazını da reddetti. Ar- fck Göko\a santralını çahştır- nak suçtur. Refahvol bu suçu tyedi: Anasol-D'nin işlemeyece- ğni umuyoruz." Dostumuz Ertuğrul bir hukuk- çı olarak böyle umadursun, biz atık •'ummııyoruz." Çûnkü yar- g karannm bu hükûmete de VTZ gel- dğini gösteren bir başka haber da- hı alnoruz. Yine Gökova'yı düşü- nip. yine "ürpererek" okuyoruz: "Kemerköy Termik Santra- L'nın baca gazı arıtma (desülfü- rzasyon) tesisinin temeli. 31 E kiın 1*77 Cuma günü Başbakan Me- srt Yıfanaz tarafından atılacak~" Demek ki Gökova için "cena- x töreni" de işte 5 gün sonra ya- placak. 14 trilyon liraya malola- ağı söylenen "arıtma" (!) da cıunca, artık bu tesisi, 5 yıl önce taşka yere taşıyacağız" diyen Cemirel bile kapatamayacak. Yar- g kararlan isehâkimlerin vicdan- iffinı rahatlatmaktan başka hiçbir k yaramayacak. Bir de, kâğıt üs- tindeki çevre hukukunun, yine kâ- p. üsıûnde gelişmesine... Veler söylenmişti? Oysaki bugiine dek üretilen tûm hlimsel raporlar. tüm bilirkişi gö- lişlen. tüm duyarlı seslenişler ve tim politik söylemler, son olarak ytrgı karanyla da "hüküm" ha- be gelen şu gerçek etrafinda bir- yiz. Çalışıp çalışmadığını gör- meden parasını nasıl ödeyelim? Sonra da zaten kapatacağız, bel- ki de çevre miizesi yaparız..." Aklı fıkri "rantta" olan birile- ri de bu sözler üzerine ortaya atı- lıp "En güzeli otel yapalım, ba- cası da döner lokanta olsun" de- memişler mıydi?.. Şimdi bütün bunlar geride kal- dı. Yargı kararlan da dosyalara kal- dınldı. Kemerköy'ün işletmesi 20 yıl- lığına devredildi. Antma tesisine bile temel atma günü belirlendi. Enerji Bakanı televizyonda hiç çe- kinmeden diyor ki: "Kemerköy hakkında mahkeme kararı ol- duğu için Yatağan ve Yeniköy'le birlikte ihale ettik..." (23.10.1997 -NTV) Anlaşılan, bakanlıktaki hukuk- çulann da görevi hukuk devletinı korumak değil, onu yıkmak iste- yenlere yol göstermek. Yoksa. böy- lesıne bir "atlatma" oyunu kimin aklına gelebilirdi? Bilmem ki, bundan böyle Gö- kova santralını yapanlar, yaptıran- lar, çalıştıranlar ve işletenler için artık ne söylenebilir! Şu son geliş- meleri "terbiye sınırları içinde" yorumlamak benim sabnmı ve ye- teneğimi aşıyor... Yine de 31 ekimdeki cenaze tö- reninde antma temelini Yılmaz'ın değil, "Demirel'in atmasmı" bek- liyorum. 1992"de Rio'daki çevre zirvesine gitmeden önce "taşıya- cağız" dediği santralın şimdi "Gö- kova'ya saldınya geçögini" de gö- rürse. hem kendini hem de bizi an- cak yine Demirel rahatlatabilir. Nasıl mı?.. "Şimdiye kadar bu- radan sadece balık çıkıyordu; ar- tık elektrik çıkacak" diyerek... HAYVANLAR ISMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK f'Se. £°L- işÇ'Sf... ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 26 Ekim SAMPIYONJOELOUfS YENİÜYORL lasi'oesueü*/,ÜMM DUNYAAĞIRS'IICLETeo*sŞAM PİYOMJ (P*Of:£SraM£L.) -JOE LOUIS, İTALYAN ASILLI 8OCKY MA/XMfJO(ROCCO MAKCHE&İAMo) TARAFtH- DAH 8.RAUNPM NAICAVTEOİLPİ. BOKSU /</' YIL BlMKTTKTAAJ SON8A BÜYÜKBİK YANU$UK YAM- RAK YEKIİDBN RİN6S ÇJKAN JOE LOU/S, EFSAfJE- VI GÜNLB8İHPEN ÇOK UZAVCTIA8T7K. 77*M 12Y/L YENİL&Sİ2 OLA&AK DÜNYA AS/GSİKl£r BOKS ÇAMPİYONU K4L4N KABA BOMBfl JOE LOUIS, M4PI- SON SQUAR£ GAROEN 'OA NAKAVT OLPUĞUNPA AÂARCIANO'NUN ÇAUÇng/C/S/ ÖVÛNUEYE YEL- TEhlMİSTİ.ANCAK,İZLEYİCİL£BDEH BİRİ ONU SUSTURDU: "SE/vffJ ÇOCUK BürûKJoe toaes'i DEĞİL, ONUU 6ÖLSBSİNI YENDİ YAU//2C^.'" 7 A N C * , İ GÖRÜŞ DENİZ KAVUKÇUOĞLU 'Bir Ötekinîn İçinde Erimek../ ya da M.'nin Öyküsü M. on beş yaşında sarışın, mavi gözlü, çelimsiz bir çocuk. Karadeniz'in dağ köylerinden kopup istanbul'a göçmüş babası tarafından dört yıl önce terk edilmiş. Bu acımasız kentin tuzaklanna tutsak olan babası "gö- zünden çıkartmış" M.'yi. M. de onu yüreginden sö- küp atmış; adını bile anmak istemiyor. M. geceleri "surd/b/"ndeaynı yazgıyı paylaştığı üç arkadaşı ve köpeğiyle geceliyor. Gündüzleri Beyoğ- lu'nda Bekâr Sokak'ta, imam Adnan'da, Süslü Sak- sı'da "av bekliyor". Yollannı şaşırmış, yaşıtı öğrenci- lerin ellerinden sandvıçlerini kapıyor. Bir panter ka- dar çevik. M. on dört milyonluk İstanbul kentinde yaşayan bin- lerce "sokak çocuğu"nöar\ biri. Partal ceketinin sırt dikişlerini özenle sökmüş, sandviç kaparken daha çe- vik olabilsin, ıki elini daha rahat kavuşturabilsin di- ye. Bir avucunda tinerli üstüpü var M.'nin. Tinerin o uyuşturucu hazzını, kendir liflerinde toplanan zehiri iki avucunu birleştirerek koklarken "daha bir başka" duyuyor. M. tinerle soluk alıyor, tinerle soluk veriyor. M., "e^erşansıyavergiderse" belki dahaon yıl ya- şayacak. Geçen yıl sur dibinde beş kişilermiş, biri öl- müş. Ölen arkadaşlannın cesedi kaldınlırken uzak- tan gözlemişler. Birara, "den/zeafa//m"diyedüşün- müşler, sonra vazgeçmişler. "Deniziçokseverdi" di- yor M.... Arkadaşının ardından ağlamak istemiş, ağ- layamamış. Dört yıldır ağlamayı unutmuş. Kendisini zoriasa da ağlayamıyor M. M.'nin iki yıl önce sur dibinde "ırzına geçmişler". Dört kişilermiş, karşı koyamamış. Direnişinin bede- lini sağ kasığının üzerindeki bıçak yarasıyla ödemiş. "Anüs"ü üç gün kanamış M.'nin; bıçak yarasını "ti- nerle yakarak tedavi etmiş". Izini ise sonu yenilgiyle biten direnişinin "onuru" olarak taşıyor. M. geceleri köpeği ile yatıyor. Köpeği ile ısınıyor. Köpeğı ile sevişiyor. Köpeginin içinde eriyor. M., OlegKulik'itanımıyor. Büyükbirolasılıklahiç tanımayacak. Oleg Kulik, 5. Uluslararası Istanbul Bienali çerçe- vesinde "kavramsal sanat" yapıyor. "Estetik üretime farklı biyolojik türlerin katkısını eklediğimizde yeni bir Rönesans'ın, bugün hayal edemeyeceğimiz ölçüde bir estetik patiamanın yaşanacağına" inanıyor. Oleg Kulik, "bunu kanıtlayabilmek için" köpeği Buck'la yemek yiyor, onunla sevişiyor. Oleg Kulik bunun için ödüllendiriliyor. Oleg Kulik, "ancak ötekinin içinde erimekya da öte- kinin içinde eritmek suretiyle insanlığın ve dünyanın kurtanlabileceğini" düşünüyor. Oleg Kulik'in menajeri "o/ay"a siyasi bir yorum da getiriyor. "Bakın" diyor, "Rusya'da beş tane komü- nist parti var, her birinin liden komünistleri temsil et- tiğini söylüyor. Kulik de politika yapıyor işte, ama o hayvanlan temsil ediyor. Hayvanlan temsil edecek bir başkası çıksa, rekabetten de hoşlanırama bugün bu alanda bir tek Kulik mücadele ediyor!" Oleg Kulik, Istanbul'da geçici. Bienal sona erince Rusya'ya geri dönecek. M. ise isımsiz köpeğiyle is- tanbul'da kalacak ve belki on yıl daha yaşayacak. Oleg Kulik'in "bio-estetikperformansı"n\ kaçınrsa- nız, sakın üzülmeyin. Menajeri farkında olmasa da onun burada binlerce "rakibi" vari Oleg Külik'i "rakipsiz kılmak" ise sizin elinizde! 0212-259 89 91'i arayın; karşınıza Türkiye Sokak Ço- cuklan Vakfı çıkacak. M.'yi kurtarmak, yaşanma- mış ömrüne "insanca" yaşanacak yıllar katmak için hâlâ şansınız var! BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Gelinin çeyi- zi... Başlıca, te- mel niteliğınde olan. 2/ Cera- hat... Su akan 3 musluksuz bo- ru. 3/ Bahane, neden... Evcil 5 olmayan hay- vanlan vurma ya da yakalama işi. 4/ Keman yapımıyla ünlü bir ltalyan aile- si... Yapraklann düz ve parlak bölûmü. 5/ Kara batmamak için aya- ğatakılanbirçeşitörgü- 2 lüayaklık. 6/Yalnızbir 3 birey ya da türde görü- . len... Mesaj. 7/ Bakınn simgesi... Kazak baş- kanlanna venlen ad. 8/ 6 " Naci": Ünlü res- samımız... Bir Avrupa ülkesinin başkenti. 9/ Osmanlılarda acemi oca- ğına bağlı olanlara verilen ad... tnatçı. YUKARmAN AŞAĞIYA: 1/Yeteneği ve saygınhğıy- la ünlü kadın opera şarkıcılan için kullanılan sözcük... Iddia, bahis, lades. 2/ Faiz... "Gizli yer"' anlamında ar- go sözcük. 3/ Küçük kitap... llkel benlik. 4/ Bir çokluğu oluşturan varlıklann her biri... Gösteriş, caka. 5/ Tica- rette kullanılması hemen mümkün olan paraya verilen ad. 6/ lngiltere'de çok sevılen bir bira cinsi... Jüpiter ge- zegeninın bir uydusu. 7/ Asker... Dağlalesi de denilen ve mor renkli çiçekler açan otsu bitki. 8/ Biriyle eğlen- me, onu küçümseme... Cehennem. 9/ Bulgaristan'rn pa- ra birimi... Ayak direme. 1998 KÜLTÜR AJANDASI ÇIKTI! /Kültür-sanat-edebiyat kişileri (fotoğraf ve yapıtlanndan örneklerle) /Kültür-sanat yaşamı ve etkinlikleri ile ilgili bilgiler (Özel günler-haftalar) /Kültür-sanat kuruluşlan ve iletişim kurulabilecek -önemli- telefonlar /Kuşe kâğıda basılı, spiralli, I2xl7 cm. boyutunda (çantada taşınabilir) özel kutusu içinde Nâzım Hikmet Kültiir ve Sanat Vakfı Gcneral Yazgan Sok. Mehti Bey Apt. No: 10/10 Tünel-lst. Tel: (0212) 252 63 14-15 (31 Ekim-9 kLasım arası Tüyap KiUp Fuan-Ah Kat 9. Sokak'Hyu)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle