Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 EKİM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR
Ödül veren. ödül alaııNobel Edebiyat Ödülü'nün
îtalyan tiyatro sanatçısı Dario
Fo'ya verilmesi sevındiriciydi
bu yıl. Solcu, anarşist eğilimle-
ri olan, aydın bir yazar ve oyun-
cu Dario Fo. Tabulara, kimi do-
kunulmazlık örtülerinin ardına
sığınanlara dokundukça doku-
nuyor yazdıklannda. Kilısenin,
politikanın, ordunun, polisin.
burjuva ahlakının, pop kültürü-
nün tozunu atıyor. Doğaçlama-
ya açık metinler yazdıldan. Bu-
nun yanında (doğaçlamaya açık
olduklan için) sıkı bir disıplin
ve uğraş istiyor onlan sahnele-
mek. Bu açıdan bakarsak bir Da-
rio Fo sahnelemenin gûçlûkJeri,
bir Beckettoyunu sahnelemenin
güçlükJerinden az değildir. Ödü-
lûn Fo'ya verilmesi iyi oldu bir-
çok bakımdan. Gerçekten aykı-
n bir sanatadamı.
Bu yıl adaylann arasında Bob
Dylan da varmış. O da tutarlı bir
seçim olurdu bence. Büyük bir
yazar, büyük bir şair ama şarkj
söylediği için yazarlığı gizleni-
yordu nicedir. Ya da ben öyle sa-
ruyordum ama Nobel Edebiyat
Ödülü'nün adayı olduğuna göre
yazarlığıru ciddiye alanlarda var
Dylan'ın. Geçenlerde -uzun bir
aradan sonra- yeni yapıtlannı
(şiirlerini) ıçeren plağı çıktı.
Olağanüstü onbir şiirini beste-
lemiş. Plağın son parçası High-
lands on yedi dakikalık bir mo-
nolog. Yine Beckett'e gönder-
me yaparsak, Bob Dylan bu ya-
pıtında olağanüstü yoğun, acı
verici ama ince, aynntılardan
mürekkep bir şiiri sunuyor orta-
ya. Beckett'in son işleri gibi.
Benim Nobel Edebiyat Ödü-
lü adaylanm ıse memleketim-
den ikı üç güzel insandı. Yaşar
Kemal hak ediyor bu ödülü. Me-
lih Cevdet Anday hak ediyor.
Aslına bakarsak şunu da sorabi-
liriz belki: Bu yazarlar Nobel'i
hak ediyorlar ama Nobel Ödülü
obel Edebiyat
Ödülü'nün Dario
Fo'ya verilmesi
sevindiriciydi bu
yıl. Adaylann
arasında Bob Dylan
da varmış. O da
tutarlı bir seçim
olurdu bence.
Benim Nobel
Edebiyat Ödülü
adaylanm ise
memleketimden iki
üç güzel insandı.
Yaşar Kemal hak
ediyor bu ödülü.
Melih Cevdet
Anday hak ediyor.
Aslına bakarsak
şunu da sorabiliriz
belki: Bu yazarlar
Nobel'i hak
ediyorlar ama Nobel
Ödülü bu yazarlan
hak ediyor mu?
bu yazarlan hak ediyor mu?
Öyle ya, son yıllarda Nobel
Edebiyat Ödülü'nün dağılımın-
da bırtakım yazın dışı kuşkular
belirdi diyor "uzmanlar". Yete-
ri kadar kadın yazar ödüllendı
mi? Yeteri kadar Asyalı yazar?
Yeteri kadar Afrikalı yazar? Ya-
pıttan çok sosyo-politiko-coğra-
fı nedenlerin öne çıktığı oluyor.
Demek istediğim şudur temel-
de: Yaşar Kemal'in, Melih Cev-
det Anday'ın yapıtlan Nobel
Edebiyat Ödülü'nden daha
önemli ve değerlidir.
Ödülün tarihine bakarsak son
derece eğlendirici bir manzara
çıkıyor ortaya. Jorge Luis Bor-
ges ve Graham Greene'e veril-
memiş ödül. Bu iki yazann se-
veni var, sevmeyeni var. Ama
Nobel Edebiyatjürisinin ıskala-
dığı bir lıste var ki, inanıhr gibi
değil.
Toktoy, Anton Çehov, Maksim
Gorki'yi ödüle değer bulmamış-
lar örneğin. Joseph Condrad,
H.G. Wells, James Joyce, VTrgi-
nia VVoolf da ıskalanmış. Franz
Kafka, Federico Garcia Lorca,
BertoJt Brecht'e de verilmemiş
Nobel Edebiyat Ödülü. Marceİ
Proust, Henrik Ibsen ve bütün
zamanlann en önemli Isveçli ya-
zan Strindberg'e de vermemiş-
ler ödülü.
Kafka'ya yazın ödülü verme-
yen bir kurul düşünün! Hayat-
tayken çok az yapıt yayımlamış-
tı Franz Kafka, belki bundan
ötürüdür önemsenmemesi. Ra-
iner Maria Rilke'yi de ıskala-
rruşlar. D. H. Lavvrence'ı da.
Yukandaki liste (Nobel Ede-
biyat Odülü'nü alamayan yazar-
lar listesi) yırminci yüzyılın en
büyük yazarlannı içeriyor. Peki
kimlere verilmiş bu ödül!
R. C. Eucken, Paul Heyse,Ver-
ner von Heidenstam! Bu ünlü
yazarlann arasına şu üçlüyü de
katabilirsiniz: K. A. Gjelkrup,
Henrik Pontoppidan, W. S. Rey-
mont! F.K. Sillânpaa'yı ve ünlü
Ingiliz yazan NVinston Churc-
hiD'i de katabilirsiniz Nobel
Edebiyat Ödülü'ne değer görü-
lenler listesine.
•
Eğlendirici bir ikilem bu!
Gabriel Garcia Marquez'e, WD-
liam Faulkner'e vermişler ödü-
lü. Cortazar'a vermemişler.
GoMing'e vermişler. John Fow-
les'a vermemişler. Önünde so-
nunda bir avuç tsveçli akade-
misyenin zevkine, dünya görü-
şüne, o yıl esen politik rüzgârla-
ra bağlı kalıyor her şey.
Yine de Nobel Edebiyat Ödü-
lü'nü küçümsememek gereki-
yor. Hıçbir ödülü küçümseme-
meliyiz bence.
Buysa, her ödülü kabul etme-
liyiz anlamına gelmez. Yaşar
Kemal'in her zamanki cömertli-
ğiyle geçenlerde söylediği gibi.
"yeryüzünün en büyük yazaria-
nndan biridir Sait Faık." Saıt Fa-
ik Ödülü'nü almak. kimi zaman
Nobel'i almaktan daha önemli
olabilir.
Önemli olan; ödülleri verenler
değil, ödülleri alanlardır belki!
6
Ağır Roman' ağır bela oldu!CUMHUR CANBAZOĞLU
"
i
Yolcu"dan bu yana dört yıldır
setlerde gözükmüyordu Müjde
Ar. Televızyon dünyasındakı tez-
gâhta yitıp gitmemek için seçici
de davranınca sınemayla bağlan-
tısı TÜRSAK'ın (Türkıye Sine-
ma ve Audiovisuel Sinema Vak-
fı) başkanlığıyla sınırlı kalmıştı.
Müjde Ar başkanlığında önemli
işler yaptı TÜRSAK; kurslar açıl-
dı, yıllıklarçıkanldı, yabancı yö-
netmenler getirildi, Bodrum'da
Çevre Filmleri Festivali düzen-
lendi.
Müjde Ar setlerde yoktu bir-
kaç yıldır ama, yapımcılığını üst-
lendiği Metin Kaçan'm Ağır Ro-
man projesmi ağır ağır gerçek-
leştirmeye çalışıyordu. Yönet-
menler değişıyor, senaryo için
görüş alınıyor, para bulunmaya
çalışılıyordu...
Sonunda Mustafa Alöoklar'ırı
yönetmenhğinde yola çıkıldı ve i-
ki ay süren çekimler sonunda fılm
bağlandı.
Başrol Okan Bavülgen'e veril-
miş, Müjde Ar, Bayülgen'in can-
landırdığı Gıli Gıli Salih'in sev-
gılısı Tina rolünü üstlenmiştı. 14
Kasım'da gösterime çıkacak fil-
min müziklerini de Attila Özde-
miroğhı hazırlamıştı. Çekimler
geciktiği için Ağır Roman sezo-
nun ilk festivallenne yetişeme-
miş, Kaçan, Altıoklar, Bayülgen
gibi üç popüler isimle birleşen
Müjde Ar'ın kanzmasının filmi
nerelere taşıyabileceği, romanın
fılmı ne derece ileriye taşıdığı öl-
B
çülememişti...
- Ağır Roman daha gösterime
girmeden, senaryo sorunlan, set
öncesi haarlığı ve sette yaşanan-
lanyla Yeşilçam'ın olay filmleri
arasına girdi bile. Filmin çeldm
öyküsüyİe başla\alım._
- Filmi önce Mahinur Ergun
çekecekti ve bambaşka bir senar-
yo vardı elinde. Oynamak iste-
mediğimı söyledim. filmin o dö-
nemkı Yeşilçam'da dolaşan para-
larla çekılemeyeceğini görmüş-
tüm. Sonra Metin Kaçan'la Ma-
hınur da vazgeçti projeden. Bir
süre sonra Metin geldi, beraber
yapmayı teklif etti. Oturduk he-
sap yaptık, filmin bir milyon do-
lardan aşağı çıkamayacağına ka-
rar verdık. Senaryoya el atınca ne
zor bir işin içine düştüğümüzü
anladık. Defalarca yazılıp çizil-
dı, birçok yönetmen devreye gir-
di. AüfYılmaz çekecekti, olmadı.
öyle bir film
bela, Dolapdere'de
fılm çekmek ayn
bir bela. Bir de
Mustafa'nın özel
bir yaşam tarzı
var, programlı
çalışamıyor. O
daha popüler
yaklaştı konuya,
farklı bir görüş
yaşandı. Beş
senelik bir proje
fazla sıktı beni. İlk
defa film setinde
zorlandım, tuhaf
duygu, hem
oyımcu, hem
yapımcı olmak.
Umur Turagay başlayacaktı, as-
kerlik meselesi çıktı. Bu arada
Mustafa geldi. çekmek istediğıni
söyledi.
Filmin prodüktörü de ister iste-
mez ben oldum. Sabahattin Çe-
tin'le göriiştük, daha önce Yol-
cu'da çalışmıştık, inatçı bir adam,
Yeşilçam'da böyle heyecanlı ya-
pımcı az kaldı. Sabahattin de pro-
jeye katıldı. Eurimages'a müraca-
at ettik, televizyona sattık. Men-
3 0 y ı l l ı k b i r ö y k ü : T ü r k â n Ş o r a y
'Sultanın en büyükaşh seyirdsi'
Kültür Servisi -Türkân Şoray'ın sanat ve
özel _yaşamının konu edildiği "Otuz YıDık
BirÖykü: Türkân Şoray" konulu panel Pi-
mapen Kültürevi'nde gerçekleştirildı. Pa-
nele Şoray"la uzun yıllar birlikte çahşan yö-
netmen AnfYılmaz, eleştirmen ve "Sümbül
Sokağtn Tutsak Kadını" isimlı kitabın ya-
zan Atilla Dorsay ve yazar Selim tkri ka-
tıldı.
Nevval Sevindi'nin yönettiği panelde ko-
nuşan Atilla Dorsay, yaşadığırruz kolektif
çılgınlık döneminde degişen her şeye rağ-
men Türkân Şoray'ın bazı temel değerlen
koruduğunu ve bu değerlerin simgesi hali-
ne geldiğıni belirterek Şoray'ın erdem,
edep, alçakgönüllülük, yardımseverlik gibi
nitelıklerinden söz ettı.
Şoray'ın toplumla olan mesafesini her za-
man iyi ayarladığını söyleyen Dorsay, Şo-
ray'm bu sayede uzun yıllar yüzünü eskit-
meden gündemde kalmayı başardığını be-
lirtti. Türkân Şoray'ın yoğun çahşmalan-
nın bedelini ödediğini söyleyen Dorsay. o-
nun en bü>ük aşkının bir erkek değü de se-
yircisi olduğunu da sözlerine ekledi.
Türkân Şoray'ın önemini "AaHayat" fıl-
miyle kavradığını açıklayan Selim Ileri de
Şoray'ın duygulannı dışa vurmayan. içine
kapanık bir insan olduğunu ve aradan geçen
uzun zaman içinde onu daha iyi tanıma fır-
satı bulduğunu anlattı. 1leri, Türkân Şo-
ray'ın aynı zamanda sosyolojik bir olayın da
simgesi olduğunu ifade ederek, "Türksne-
masuun o dönemki seyircisi daha çok ev ka-
dınlanydı. Türkân Şora> onlann biraz tek-
düze, biraz btktıncı dünyalanna büyük bir
hayal kaüyordu. Aynhyorlardı. Neden in-
sanlar kendi dünyalanndaotama>Bcak hikâ-
yelere bu kadar yakınlık duyuyoriardı? Ba-
na göre Türkân Şora>, fılmlerde oynarken o
kadmlann hayalindeki kadın olmayı başan-
yordu. Sinema zaten bir hayalken Türkân
Şoray bu ha> al içinde tekrar bir hayal olabil-
miştir* dedi.
Türkân Şoray'la uzun yıllar çalışan yönet-
men Atıf Yılmaz da sanatçının sinemada
uzun yıllar öpüşmeme, senaryoyu önceden
isteme gibi bazı kurallan olduğunu ve bun-
lann "Türkân Şoray Kanunlan" olarak anıl-
dığını anımsattı. O dönemlerde yılda 200-
250 film çekildiğinden söz eden Yılmaz,
Şoray'ın senaryoyu önceden istemesinde
haklı olduğunu belirtti. Türkân Şoray da pa-
nelin sonlarına doğru kültürevine gelerek
sevenlerine bir sürpnz yaptı. Kendisine so-
rulan sorulan yanıtlayan Şoray. "Hatala-
nmla sevaplarunla hakkında konuşulacak
biri haline geldiğim için çok mutiuyuırT de-
di ve senaryosunu Selim lleri'nin yazdığı
yeni Fılm projesinden söz etti.
met Soyarslan ortak oldu ve böy-
lelikle paranın 400 bin dolannı
bulduk.
- Mustafa Altıoklar nasıl yönet-
men olarak tercih edildi?
- Mustafa inadıyla filmin yö-
netmeni oldu, çok istiyordu fil-
mi. Ama bana sorarsan işin içine
girince nasıl bir belayla karşı kar-
şıya kaldığını anladı. Biz senar-
yoyu yazarken Dolapdere'de do-
laşmıştık. Böyle bir fılm bela,
Dolapderetie film çekmek ayn
bir bela. Bir sokağın ortasında
100 kişilik ekip, iki ay böyle geç-
ti. Bir de Mustafa'nın özel bir ya-
şam tarzı var, iş yaparken o tarz-
dan vazgeçemiyor, programlı ca-
lışamıyor. Yanlış anlaşılmasın
kimseden şikâyetim yok ama beş
senelik bir proje fazla sıktı beni.
tlk defa fılm setinde zorlandım,
tuhaf duygu, hem oyuncu, hem
yapımcı olmak. Bir de Dolapde-
re'de ikı ay yaşadıklanmı daha
önce yaşamış olsaydım Ağır Ro-
man değil, oradan başka bir öykü
yakalardım.
. - Çekimlerin planlanan süreyi
aşüğını gördük. Sonuçta kaç pa-
raya çıkt film?
- Film altı haftada bitecekti, on
haftada sonuçlandı. Tüm maliyet
bir buçuk misli katlandı. Bir mil-
yon üç yüz bin dolara ulaştı har-
camalar. 275 kutu negatif kulla-
nıldı, beş fılmlik negatif bu. Ta-
bii bu uzunluk stüdyo masrafina
da yansıyor. Şimdi ya iş yapmaz-
sa diye uykulanm kaçıyor. Benim
fabrikalanm yok ki. bu parayı set-
lerde, sahnelerde biriktırdim. Ay-
nca Eurimages'ın verdiği para da
mılletin parası sonuçta.
- Kafanızda olu^muş başka
proje var mi?
- 1962'de çocuk tiyatrosuyla
başladım, yedi yaşından beri or-
tahktayım. Artik olmayacak bir
sürü şeyi en başından görüyorum.
fena bir duygu bu aslında. Onun
için bu tecrübeyle kendim bir şe>-
ler yapmayı planlıyorum. Bir ba-
ka>Tm. ne çıkacak. Politik bir fılm
yapmak istiyorum. Orneğin Tan-
su ÇiDer fenomeni çok ilginç ge-
liyor, nasıl böyle bıri yaratıldı di-
ye; ardında çok dramatik bir ya-
pı da var Çiller'in. Al sana işte
hem politik, hem de kadın filmi.
Ancak kiminle yapacaksın; yö-
netmenler hayattan kopuk, gün-
lük modalar yaratıp onlann üze-
rine gidiyorlar, senaryocular da
öyküden çok resim düşünüyorlar.
Ne zaman ki sinema ciddi ciddi
oturup öykü anlatmanın peşine
düşecek, sorunlar o zaman çözü-
lecek. Ben Banş Pirhasan'dan
çok umutluyum; bundan sonra da
popülist yaklaşmayan. farklı ın-
sanlar çıkacaktır ama biz görür
müyüz, onu bilmiyorum.
Müjde Ar, hem oyuncu hem de yapımcı olduğu filmde, ilk kez sette zorlandığını belirtiyor Betiln- Brandenburg
idtap Haftaları
Açılışı
Yaşar Kemal
yapacak
GÜNERYÜREKLÎK ~
BERLtV - Alman Yayıncı-
lar Birliği'nin bu yılki "Banş
Ödülü"nü alan yazar Yaşar
Kemal, bugün Berlin'de, Ber-
lin-Brandenburg Kitap Hafta-
lan'nın açılışını yapacak. Ber-
linli yazar Aras Oren'in yöne-
teceği açılış töreninde Yaşar
Kemal'in yapıtlanndan bazı
bölümleri Alman Tiyatrosu
(Deutsches Theater) oyuncula-
nndan Otto MelBes okuyacak.
Yaşar Kemal'in kitaplannın
Almanca çevirilerini basan Is-
viçre'nin Unionsverlag adlı
yayınevinde kısa bir süre önce
çıkan "DerBaumderNarren"
(Deliler Ağacı) isimli yazann
hayat hikâyesini anlattığı son
kitabımn da tanıtımının yapıla-
cağı toplantıda konuklarla bir
de söyleşi düzenlendi.
Yaşar İCemal geçen hafta pa-
zar günü Frankfurt'ta tarihi Pa-
ul Kilisesi'nde düzenlenen
ödül töreninde yaptığı konuş-
mada, Almanya'mn yabancı-
lar politikasını sert bir dille
eleştirmiş, "Hitler gibi bir geç-
mişioianözeflikleAlmanya'mn
demokrasrye ve insan haklan-
na diğer üİkelerden çok daha
fazJa önem vermesi gerekir"
demişri. "Ahnan NobeUi" ola-
rak nitelenen Banş Ödülü töre-
ninde Yaşar Kemal. Türki-
ye'deki insan haklan ile Kürt
sorununa da değinmiş. Avrupa
ülkelerini Türkiye'deki de-
mokratikleşmeye yardımcı ol-
maya çağırmıştı. Törende Ya-
şar Kemal için övgü konuşma-
sını yapan ünlü yazar Günter
Grass da, eski Almanya Cum-
hurbaşkanı Richard von Weiz-
saecker, Meclis Başkanı Rita
Süssmuth ve Kültür Bakanı Is-
temihan Talay ile Bonn Büyü-
kelçisi Volkan Viıral gibi seç-
kin konuklar önünde yaptığı
konuşmada. Almanya'mn ya-
bancılarpolitikası ile yabancı-
lan sınır dışı etme yöntemleri-
ni sert bir dille eleştirmiş, "AJ-
manlıgımdan utaruyorum" de-
mişti. Grass'ın bu sözleri gün-
lerce Alman medyasını meş-
gul etmiş, konuya ilişkin ha-
berler birinci sayfadan ve man-
şetten, iç sayfalarda da çok ge-
niş bir şekilde verilmişti. Bu
gelismeler üzerine Yaşar Ke-
mal'in bugün Berlin'de katıla-
cağı Berlin-Brandenburg Ki-
tap Haftalan açılış töreninin ve
düzenlenen panelin de büyük
ilgi çekmesi bekleniyor.
Dali'nin yapıtlanna
427 bin dolar
• Salvador
Dali'nin
gömülü
olduğu
tspanyol
Teatro Müzesi
yapılan açık
arttırmada
sürrealist
ressamın
gençlik döneminde
yaptığı 12 yapıtına
toplam 427 bin dolar
ödedi. Yapıtlar satışa
sunuluş fiyatlannın üç
katma kadar
yükselirken Müzenin
müdürü Margarita Ruiz
Conbalia, Dali'nin 18
yaşında ürettiği
örnekJerin de
müzelerinde
bulunduğunu bu
nedenle
koleksiyonlanna bu
yeni yapıtlan
eklemekten çok mutlu
olduklannı belirtti.
• Cattıerlne
Deneuve
Amerikalı
yönetmen
Albert Brooks
ve Portekizli
yapımcı Paulo
Branco Viyana
Film
Festivali'nde.
130 filmin
gösterildiği festivalde
Robert Mitchum ve
James Stewart anısına
da filmler gösterilecek.
• Jerome Savary
Francıs Huster'la
"Cyrano de Bergerac"ı
yeniden sahneliyor.
Oyun Theatre de
Chaillot'da
sahneleniyor, aynca
tiyatroda oyunun 100.
yıl sergısi açılıyor.
• The British
Lİbrary nın okuma
salonu dün kapandı.
1857 yılının mayıs
ayında açılan okuma
salonu bugüne kadar
aralannda Karl Marks.
Lenın. George Bernard
Shaw, Thomas Hardy
gibi isimlerin
bulunduğu pek çok
kişiye ev sahipliği
yapmıştı.
• Roman
Polansklnin .
"Fearless Vampire" ya
da "Pardon Me but
Your Teeth are in my
neck" isimli kısa
metrajlı filmi yeniden
gösterimde. Filmin
müzikleri Jim
Steinman'a ait.
• Carlos Saura
İspanyol İç Savaşı
üzenne bir fılm
çekeceğini açıkladı.
Savaş başladığında dört
yaşında olan Saura
bugün hala Madrid'de
yaşadıklannın
kabuslannı gördüğünü
ve çekeceği filmle bu
günlerin acısından
kurtulmak istediğini
belırtiyor. Trajedinin
insani yönünün
vurgulanacağı filmin
bütçesi on milyon dolar
olarak belirlendı.
• Janis
lan'ınyenı
albümü çıktı.
ispanyol
sanatçınm
"At
Seventeen'
adlı parçası
uzun süre
dillerden
düşmemişti.
• The Full
Monty
tngiltere'de
rekora gidiyor.
Ingiltere'nin
kuzeyinde
yaşayan beş
işsiz arkadaşın
öyküsünü
anlatan bu
düşük bütçeli komedi,
daha şimdiden Hugh
Grant'li 'Four
Weddings and A
Funeral'ın (Dört Nikah,
Bir Cenaze) gişe
başansma ulaşmak
üzere. Filmdeki tek
önemli ısım ise
Trainspotting'den
tanıdığımız Robert
Carlyle.
• Amerikalı
tenor Frederic
Kalt'ın Paris
Operası'ylaolan
kontratına, Puccini'nin
Turandot eserinde
canlandırdığı
Prens Calaf
rolündeki
başansızlığı
nedeniyle son
verildi.Paris
Operası'nın
yetkilileri
konuyla ilgili
olarak;
sanatçının
operanın provalan
sırasında yetersiz
olduğunu belırttiler.
Kalt'ın yerine Rus
tenor Vitaly
Tarashenko'nun
Bastille Operası'ndan
izin alarak 12 Kasım'a
kadar operada rol
alması düşünülüyor.
• Frank
Sinatra'mn, efsanevi
fılm yıldızı Marilyn
Monroe'yu içine
gırdıği bunalımdan
kurtaımak amacıyla,
kendisıyle evlenmeyi
planladığı öne sürüldü.
Sinatra'nın, Daily Mail
gazetesinde dizi
halinde yayirnlanmaya'"
başlayan
biyografisinde, ünlü
sanatçının bir
arkadaşının. 'Monroe,
Bayan Sinatra olmayı
kabul etmiş olsaydı,
kimse onunla
uğraşmaya cesaret
edemezdi' sözlerine yer
verildi. J. Randall
Taraborrelh'nin kaleme
aldığı "Sinatra:
Efsanenin Arkasındaki
Adam"
adlı dizi yazıda, Sinatra
ile Monroe arasındaki
ilişkinın 1954'te
başladığı bildiriliyor.
Sinatra'nm,
Monreo'nun
ölümünden bir hafta
önce bir arkadaşma.
'yeni bir yaşama
başlaması için
Monreo'ya cesaret
vermeye çalıştığını'
söylediği belirtilen
yazıda. ancak
Monreo'nun bu teklifî,
"Neden? Uzun süre
burada kalmayacağım"
diyerek reddettiği
belirtiliyor.
• MİSS
Doubtfirem
>önetmeni
Chris Columbus
ve Robin
Williams yeni
bır fılm için
bıraradalar.
Filmin adı The
Interpreter.
CumhuriYet
kitap kulübü
Taksim Sergi Salonu
\m ÂYI ı
PEN Yazarlar Derneği-British Council
Işbirliğiyle
SOYLf
EDEBİYATTA SANSÜR
Peter Porter (Şair-ingiltere)
Alpay Kabacall (PEN Yazarlar Derneği)
All Cengİzkan (Edebiyatçılar Derneği)
Zeynep Alİye (T. Yazarlar Sendikası)
Konur Ertop (PEN Yazarlar Derneği)
2 Kasım PazarSaat: 18.00
Cumhuriyet Kitap Kulübü Söyleşi Salonu
Adres: Istikial Cad. (Aksanat Karşısı)Taksım