14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 1997 PA2AR OLAYLAR VE GORUŞLER îstanbul'un Yağması... METİNERKSAN O smanlı Türkçesinde kullanılan "Yağma'" sözcüğü. Farsça bir sözcüktûr. "Yağma" bir malın birden fazla kışilerce zorla alınma- sı, zorbalıkla ele geçirilmesi, yasa dışı edinilmesi demektir. Farsça; "Çapul", "Taton" gibi sözcükler "Yagma" söz- cüğüyle eşdeğer anlam ıçerirler. "İstanbul'un Son Yağması",30 Ekım 1918'de saltanat ve hilafetin imzaladı- ğı Osmanlı Devleti'nin paylaşılmasını saptayan Mondros Bırakışması'yla (Mütarekesıyle) başlanuş, 10 Ağustos 1920'de saltanat ve hilafetin imzaladı- ğı ve Osmanlı Devleti'nin yok edilme- sini kesinleştiren "Sevrr anlaşmasıyla pekişmiş ve sürmüştür. Bu dönem "kurtancı Atatürk" komutasındakı Türk Ordulan'nın 2 Ekim I923'te Is- tanbul'u tûmüyle ele geçirmesiyle bıt- miştir. Beş yıl süren bu karanlık dönem. Istanbul'u işgal eden yabancı güçlerle ışbirliği yapan saltanat ve hilafetin, sal- tanat ve hilafetle kan bağı ve para bağı olan kişilerin, işgal güçleriyle işbırliği yapan işbırlikçi yurt hainlerinın. lstan- bul'da yerleşik yabancı uyruk ve azın- lıklann, Istanbul'a dışardan gelen azın- lıldann Istanbul'u yağma etmesı döne- midir. Bu dönem, îstanbul'un yağması üzerine ahkâm kesen Istanbul uzmanı görünümündekı düzmecilerin (sahte- karlann) özellikle bilmeleri gereken ve üstünde hıç bir araştırma yapılmamış olan bırdönemdir. Türkiye Cumhuriye- ti Devleti'nin kurulması bile bu yasa dı- şı, bu uygarlık dışı "yağma"ya engel olamamıştır. Bu barbar ve yabanıl (vah- şi) "yağma" hiç durmadan sürmüştür. Içinde bulunduğumuz yıl olan 1997'de bu kıyıcı "Yağma" donîk noktasına çık- mıştır. 21. yüzyıl bu ~ İstanbul diişma- nı" "Yağma"nm "Aitm Dönemi" ola- caktır. "Sevr" anlaşmasının 36. maddesi şöyledir: "Bu anlaşmanın tüm madde- lerinin buyruklan saklı kalmak koşu- luyla bu anlaşmayı imzalayan bağlaşık devletler (miittefik devletler), Osmanlı Devleti'nin İstanbul üstiındeki haklan- nı onarlar (kabul ederler). Osmanlı Hü- kümeti ve padişah tstanbul'da oturabi- lir ve fstanbul'u "Başkent" yapabilir. Osmanlı Devleti bu anlaşmanın buy- ruklanna ve bu anlaşmayı bütünleyen öbür anlaşmalann buyruklanna. özel- likle soy (etnik), din, dil azınlıklannın haklarına dürüst bir biçimde saygı gös- termekte kusurlu davranırsa, bağlaşık devletler. Osmanlı Devleti'nin İstanbul üstündekı haklannı değiştirmeyi kesin- likle saklı tutarlar. Osmanlı Devleti bu konuda alınacak kararlara uymayı şim- diden yükümlenir." "Sevr" anlaşmasının bu maddesi uyannca Osmanlı Devleti'nin başkentı istanbul, Osmanlı Devleti'nin yöneti- minde değıldir. istanbul "yabancı güç- lerin" egemenlıği, yönetimi ve deneti- mi altındadır. Bu yabancı güçler "Hıris- tiyan devtetienlir." Osmanlı padışahı ve tslam halifesi Yahdettin. Osmanlı Dev- leti'nin ve halifeliğin başkenti Istan- bul'u Hıristiyanlara veımiştir. Türk pa- dişahı Vahdettin. Türklerin başkenti İs- tanbul'u Hıristiyanlara vermiştir. Bir süre sonra bir düşman gemisine binip, Ülkesinden, Ulusundan ve Devletinden kaçacak olan halife ve padişah Vahdet- tin, tstanbul'da bir "korkuhık" gibı, sa- rayında bir tutsak gibi yaşamayı kabul- lenmiştir. istanbul almdığında oluşan bir söy- lence vardır. Söylenceye göre Fatih, Ay- vansaray'daki l4 TekfurSarayı"(Blaher- nai)'na gider. îstanbul'un alınışı sıra- sında Bizans lmparatoru bu sarayda ya- şamaktadır. Saray yıkıntı ve yoksunluk (mahrumiyet, sefalet) içindedir. Sara- yın bu konumu kuşatmadan ve savaştan ötürüdeğildir. Istanbul'a giren Türkor- dusu sarayı korunağa almıştır. Saray yıl- lardan beri bu konumdadır. Sarayın bu acınacak durumunu gören Fatih üzüle- rek ünlü şiirini söyler: "İmparatorun sarayında örümcek perdecilik yapryor. Baykuş nöbet borusu çalıyon" Hıristiyan devletlerin yönetimindeki istanbul 'da, Islam halifesinin ve Osmanlı padişahı- nın oturduğu saray maddesel yönden görkem içinde olmakla birlikte, ruhsal yönden Tekfur Sarayı 'na benzer bir "za- vallılık ve güçsüzlük" içindedir. Islam halifesinin ve Türk padişahının Hıristi- yan devletlere verdiği Istanbul'u, kur- tancı Atatürk. Hıristiyan ordulanyla sa- vaşarak kurtarmıştır. istanbul beş yıl (1918-1923) düşman devletlerin yönetiminde, düşman ordu- lannın işgalinde kalmıştır. Bu konum Islama göre "Darülharp" konumudur. Darülharp konumu içinde düşmanla sü- rekli savaş yapmak tslamın baş buyruk- lanndan birisidir. Bu beş yıl içinde is- tanbul camilerinde cuma namazlan kj- lınıp cuma hutbeleri okunmuştur. Peki bu hutbelerde İstanbul 'daki düşman iş- gali için neler söylenmiştir. Bu hutbe- lerde Anadolu'da düşman ordulanyla Atatürk'ün komutasında savaşan Türk- lslam ordulan için neler anlatılmıştır. Cuma namazından sonra camiden çı- kan Islam cemaat. düşman güçlerine karşı nasıl bir davranışta bulunmuştur. Bu dönem içinde Istanbul'da, Anado- lu'daki ulusal güçlerle işbırliği yapan, lstanbul'dan Anadolu'ya savaş araç ge- reçleri kaçıran müthiş bir "yeralü ondu- su" da vardır. Bu cuma hutbelerinde söylenenler, cuma namazından sonraki davranışlar bugüne kadar hiçbir araş- tırmanın konusu olmamıştır. Yoksa bu cuma hutbelerinde yalnızca "Arapça Dualar" ve dualann çevirileri mi okun- muştur. Saltanat ve hilafetin imzaladığı "Sevr" anlaşmasını unuttuk. Osmanlı- Türk devletini 130.000 km. kareye in- diren "Sevr" anlaşmasını unuttuk. Türk-Yunan sınınnı Terkos gölü, Bü- yükçekmece gölü arasında bir utanç ve ağlama duvan konumuna getiren "Sevr"anlaşmasını unuttuk. Atatürk'ün savaşla, kanla, boğuşmayla yırttığı ve çöpeattığı "Se\r" anlaşmasını unuttuk. Bu tarihi Türk Ulusu'na unutturanlar "YurtHainTdir. Bu tarihe "resmitarih görüşü" deyip, özel girişimci, ikinci cumhuriyetçı, padişahçı, şahçı, hilafet- çi, şeriatçı. tarikatçı, dinci. bilimsel bil- gı dışı. bir uydurma tarihi gündeme ge- tirenler "Yurt Haini"dir. "Yurt Haini" sözü neden ınsan haldan dışı, neden kullanılması yasak bir söz olsun. Bu yadsımacılara (inkarcılara). bu bilerek unutanlara ve unutturanlara "Yurt Ha- ini" denmeyecektir de, kime denecek- tir!.. "Yurt Haini" sözü yerinde kulla- nılması zorunlu ve gereİdi bir sözdür. "Yhrt Haini" sözünden "Yurt HainlerT ürker ve korkar. Farsça iki sözcükten oluşan "Ham Yağma" deyişi "Yoksullar Sofirası" de- mektir. Cstü kapaklı (a) harfiyle "han" sözcüğü, Farsça "Sofra"ya da " Yemek" anlamını içerir. Tevfîk Fikret (1867- 1915) bu deyişi, bir şiir adı olarak, acı bir yergi olarak kullanmıştır. Fikret'in şiirinde " Yoksullar Sofrası"™ "Zengin- ter" yağmalar! "Han-ı Yağma" (Yok- sullar Sofrası) deyişi fstanbul'a ilişkin bilgiler yazan allamelenn (her şeyi bı- lenler) bugüne dek yazmadığı toplum- sal bir olgunun adıdır. Fakat bu "Han-ı Yağma" deyişi bu olgu kapsamında kı- saltılarak "Yağma" olarak kullanılırdı. tstanbul'un semt pazarlannda bir za- manlar, şimdi uygulanıp uygulanmadı- ğını bilmedığimbirtöre vardı. Pazarda- ki alımsatımı. pazardaki fiyatlan, pa- zann düzenini sürekli denetleyen "Pa- zarbaşı" alacakaranlık başlayıp pazar- daki alışveriş azalınca, pazann çeşitli yerlerinde yüriiyerek "Yağma" dıye ba- ğınrdı Pazarbaşının "Yağma" bağın- şından sonra alım gücü olmayan yok- sullar yaş sebzelenn, meyvalann o gün satılmayanlannı gereksinımlen kadar "para ödemeden" alırlardı. "Yağma" bağınşından sonra hıç bırzengin ücre- tini vermeden sebze-meyva almaz; hiç bir fakir de gerektiğinden fazla sebze- meyva almazdı. "Yağma" bağınşıyla birlikte sebzelerin-meyvalann dışında- ki günlük yiyeceklerin yoksullara veri- lecek bölümünü pazar esnafının kendi- si saptardı. istanbul zenginlerin. yoksullann. blok apartmanlann, holdinglerin, gök- delenlerin, kooperatif evlerinin, uydu şehirlerin, villalann. yalılann. gecekon- dulann, ne idüğü belirsiz sitelerin, pa- lavra kentlerin bu kesimlerle işbirliği yapan seçilmiş ve atanmışlann durma- dan usanmadan yağmaladığı bir kenttir. Doğu Roma'run başkenti olan istanbul. Batı Roma'nın başkenti olan Roma gi- bi "Barbarlann Saldınsına ve Yerieşi- mine" uğramıştır. Barbarlar Roma'yı nasıl yok ettilerse. Istanbul'u da yok edeceklerdir. Hiç kuşkunuz olmasın, İs- tanbul bir gün kesinlikle yok olacaktır. Ünlü Fransız Kentbilimci Mımar Paris- liHenri Prost (1874-1959). Atatürk dö- neminde çağnlı olarak 1935'te lstan- bul'ageldi. Istanbul'da on altı yıl kaldı. H. Prost, düzenceli (disiplinli) bir çalışmayla îs- tanbul'un başvuru kaynak planını, ts- tanbul'un düzenleyici (nazım) planını. Îstanbul'un arkeolojik bölge planını. sosyo-ekonomik planını. Îstanbul'un ulaşım planını, Îstanbul'un mülkiyet- tapu planını, yeşillik alanlannın planı- nı, sekiz ciltlik bir kitap oluşumunda düzenledi. H. Prost'unbuplan çalışma- lan içinde iki önerisi olağanüstü yet- kinlikte iki başyapıttır(şaheserdir). Ni- şantaşı Karakolu'ndan, Dolmabahçe'de denıze kadar uzanan büyük ve geniş ko- yak (vadi) içinde "Ulusal Park." Bay- rampaşa surlanndan Yenikapı denizine kadar uzanan büyük ve geniş koyak içinde "UlusaJ Park." H. Prost, bu ''Ulu- sal Park"Ian istanbul şehrinin "tki Ak- eiğeri" olarak tanımlamıştır. Çeşitli tür- de büyük ağaçlar altında, çeşitli türde hayvanlann banndığı, çeşmelerinden sular akan. ıçinde-üstünde binlerce ki- şinin gezeceği, kır gezileri (pıknik) ya- pacağı doğal bir örtü. doğal bir yeşil- lik... Birbirini izleyen dönemler içinde. devletin ve değişken sıyasal yetkelerin yönettiği "fstanbul'un Yağması",bu iki "Ulusal Park"ı yok etmiştir. Bir kez daha yineliyorum, istanbul (Yeni Roma), Roma (Eski Roma) gibi barbarlann saldınsına ve yerleşimine uğramıştır. Geçmiş olsun. PENCERE SITKI OLÇAR Çini Sergisi 23 Ekim • 9 Kasım'97 ADTİ6AN ŞAKAYIK SOKAK NO. 54/1 NIŞANTAŞ1 / TEL • 247 90 81 Hadi Çaman YEDİTEPE OWNCULARI - yt Yazjr PeterShaffer «fHEffT'» 21.00-24.00 arası Tîrk Sanat Miziği Fasıl'ıGazeucı Erol Derne* Sok No 1S* Beyoğlu-ISTANBUL Reı: (0212) 252 47 67 (Allas Sineması Çıkışı) .-• Yöneten: Şakır Gürzumar I*» 1 Perşembe. Cuma: 21.00 :,"**• Curnartesi: 15.30-21.00 i Î A ,,^f Pazar: 15.30 Hadı ÇaraanTiyatrosu A VNİ DİLÜGİl Teşvıkiye Cad. No. 160 YüınEnlp Ojunu Ödülii , YAŞAM '97 ' yUm Oyunu Ödalü EFES Pilsen'in kuliur ve sanata k?tki!ar: ar—' ~" : ~ EFES Piben 'in UMın sanau katküan artarak sürecek. FİVATRCDTEK Toplu bilet rezervasyon: (0-212) 292 39 00/111 AKM Oda Tiyatrosu c 212 £45 25 90 Hafcaıçı: 20.00. Cumartesı: 15.00-20.00. Pazar: 15.00 T.C. Kultur Bakanlıgı İSTANBUL DEVLET OPERA ve BALESI ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'NDE F. Tüzün MİDAS'IIM KULAKLARI opero 2 bölu m Orkestra Şefı Smdtr YALÇtN ' Sahneye Koyan Bozkurt KURUÇ 25 Ekım Cumanesı 15.30 _ 6 Kısım Perşembe 20 00 ' 18 Kasım S»lı 20 00 _ C3. Bizet CARIV1EIM opera 4 pardv Orkestrs Şefi AmooKJ PIROL1J ' Sahneye Koyan Yıkta KASA 28 Ekım Salı 20 00 i-11 Kasım Salı 20 00 ' 15 Kasım C tesı 15 30 / 20 Kasım Perşembe 20 00 G. Verdi AIDA opera A parde Ortestra Şefi Orhan ŞALUEL / Sahneve Koyan Yvkta KARA 1 Kasım Cumartesı 15 30 P.l. Çaykovski KUĞU GÖLÜ t>ale A perde Koreografi ve Sahneye Koysn Dmt OEAME / Orteslra Şefc Bşıd BAGIROV 5-12-19 Kasım Çarşamba 20.00 / 8 Kasım Cumartesı 15.30 R.Rodgers / O.Hammerstein II KRAL VE BEIM muzikal 2 perde Ofkestra Şefi' S«rdar YALÇIN / Sahneye Koyan Hakfcın DORMEN 13 Kasım PerşeTibe 20 00 / 22 Kasım Cumartesı 15 30 BALEDE ÇEŞİTLEMELER GELBENİBUL BEYAZ TAŞİKARDİ BAYRAMSABAHI <of»graf Koffografı Koreoçrafı Konografı SMKASAPOĞLU Haldui rBHCAN EntalUĞum.U NİB8KAN 7Kas.mCuma 19 00 Bıletler Atattırk Kultur Merkezt gıselerinde saMmaktadır A K M gise tel: <0212( 251 10 23 / 251 56 00 17 hat) 254 AdaJet Ağaoğln / Melih Cevdel Anday Ybneten: Ayşeıul Şamlıo^lu KOZALAR/ ÖLÜLER KONUŞMAE İSTERLER 28.30,31 Ekun,l,2Kasım 1997 Daıio Fo - Franca Rame / Yöneten: Tıjen Par KADINIiARDAN KONUŞALIM 4.5,6,7,8,9 Kasım 1997 Taksim Sahnesi (0-212) 249 69 44 :;ı: 20 X. Curr.ai-e5i.15.00-20.00.Pazar: 15.00 Haldnn Taner / Yöneten: SelçukYöntem AYIŞIĞINDA ŞAMATA 28,29.30,31 Ekım, 1,2 Kasıın 1997 Roberto Cossa / Cevuen: Esen Çamuıdan/Yöneten: AlevSezer BABAANNEMYÜZYAŞINDA 4,5,6,7,8,9 Kasıın 1997 Aziz Nesin Sahnesi;0-212) 245 25 so Hafta ıcı: 20.00 C .r.-.îrtesı: 15.00-20.00 Memet Baydur / Yöneten: OsmanVVöber KAMYON 28,30,31 Ekun,l Kasım 1997 iıthnrMüler Çeviren: Yüdınm Tüıkeı / Yöneten: Arsen Gûrzap OREESTRA 4,5,6,7,8Kasunl997 AKM Büyük Salon (0-212) 245 25 90 Pazar 15.00 TİYATROTEK ÇOCUK KULÜBÜ DÜŞLIR ÜLKBSİ Yazan : Oeniz Kurtuluş, Murat şen YOneten: Murat Şen Koreografi: Emre Torun C u m a r t e s i - Pazar : 1 1 .OO Kadıköy Halk Eğitim Merkezi ı 3-4 Kasım Saat. 19 00-21 15 Kadıkoy Halk Eğıtım Merkezi Tel. 346 98 99 11-12 Kasım Saat 19 00-21 15 Yunus Emre Kültur Merkezi Tel 661 38 95 Toplu bıletferde ındınm uygulanır EFES Pilsen 'in kulturve saıuta katkılan artarak sürecek (OPERA) SANAI GALERISI Grup Resim ve Heykel Sergisi 27EWm-15Kasım'97| Hanciye ttonağ Sk Soğlık Apt No 1 Taksim le! 0212-249 92 02 RUZİN GERCİN MEHMET PESEN SÜLEYMAN SAİM TEKCAN ÜNSAL TOKER ÖZER AKTAS Nâzun Hikmet / Yör.eten: Ergm Orbey KUVAYÎ MİLLİYE 2,9,16 Kasım 1997 EFES Pilsen irt kültürTC sanata katkılan artarak sürecek. üç sanatçı üç mekan 7 Ekim - 10 Kasım 1997 MİNE SANAT GALERİSİ Balranye Cd Sokulhj Sk No 1 Kadıkoy Tet 216045 &4 40 - Fac 21E»346 78 10 MEKSİKAGİTAR ORKESTRASI 'Emperyalizmin Politika Ayağı: YDD!..' Bir hastayı iyileştirmek için önce hastalığa tanı (teşhis) koymak gerekmez mi?.. Bir siyasal parti de kapitalizme karşı çıkıyorsa, önce 21 'inci yüzyıhn eşiğindeki dünyamızdageçer- li olan sermaye düzenine tanı koymak zorunda... Dünyamız hasta!.. Savaş, terör, eşitsizlik, açlık ve sosyal adaletsiz- likten kıvranıyor insanlık... ÖDP (Özgürlük ve Dayanışma Partisi) başkent- te 1 'inci olağan büyük kongresini yapıyor; yaşadı- ğımız dünyaya nasıl bakıyoriar ÖDP'liler: "YDD 'nin (Yeni Dünya Düzeni) gezegenimizi bü- yük sosyo-ekonomik eşitsizlikler, savaşlar, göçler, soykınmlar, açlık ve ekolojik yıkıntılariçinde bir fe- lakete doğru sürükleyişine tanık oluyoruz." 1 'inci kongresi nedeniyle ÖDP'nin çıkardığı "Ûz- gürlüğe, Dayanışmaya, Banşa Koşuyooız" adlı ki- tap "Partı Meclisi Çalışma Raponı "dur. Bu rapor- da "Dünya" bölümünü okurken altını çizdiğim sa- tırlan köşeme alıyorum: "... 20'nciyüzyılda iki büyük savaş gören, sos- yalist devrimlere ve ulusal kurtuluş savaşlanna ta- nıklık eden dünyamız, kapitalizme karşı bu güçlü meydan okuyuşlara karşı 21 'inci yüzyıla kapitaliz- min egemenlıği altında giriyor. Bunun anlamıysa çokaçık: 21 'inci yüzyıl insanlığın eşitlik. özgürlük, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemini gerçek- leştirmek uğruna vereceği mücadelelerte geçe- cek. Üstelik kapitalizm bu kez karşımıza tüm dün- yadaki mal ve hizmet üretim süreçlerinin piyasa egemenliğine terk edilmesi anlamına gelen 'küre- selleşme ideolojisi'y/e ve doğayı tahrip etmekten, yaşadığımız gezegeni riske atmaktan çekinme- yen, daha da bütünleşmiş bir sistem olarak çıkı- yor. Emperyalizmin politika ayağı ise YDD (Yeni Dünya Düzeni) kavramında ifadesini buluyor." • ÖDP'nin 'Parti Meclisi Çalışma Raporu'nu oku- maya devam edelim: "Yeni Dünya Düzeni (YDD) biryandan ABD'nin bütün uluslararası kurumlar üzerinde hâkimiyet kurmasını sağlayıp Biheşmiş Milletler'i ABD'nin stratejik karahannın noteri durumuna düşürürken, öte yandan emperyalist yeniden paylaşım müca- delesini kışkırtarak bir dünya savaşının kapısını aralamaya başlıyor. Küreselleşme kavra- mıyla ifade edilen kapita- lizmin yeniden yapılanma stratejisi, sermayenin ye- ni kâhılık alanlanna kaya- bildiği; az gelişmiş ülkele- rin işçilerini köle ücretle- riyle çalıştınrken, bu ola- nağı merkez ülkelenn ça- lışan sınıflarına karşı bir sopa olarak kullanıp onla- nn pazartık güçlerini, ka- zanılmış sosyal ve sendi- kal hakJarını budamaya '_ girfstiği amansı'z bir ğülf- ' yasistemi olarak işledl." Yüzyıl sona ererken tüm insanlığın ortak ürünü olan teknolojik gelişmeler, dünya insanlarına daha mutlu ve güvenli biryaşa- mın olanaklannı sunabile- cek düzeye geldi. Oysa teknolojinin gücü insanla- nn yaşamına daha yüksek işsizlik, düşen ücretler, kitlelerin üretim süreçle- rinden ve giderek yaşam alanlarından dışlanması biçiminde yansıdı, (...) aç- lık veyoksullukyaygınlaş- tı. Özellikle iletişim ve bil- gisayar teknolojisindeki atılımlar insanlığa bilgi kaynaklanna kolaylıkla eri- şebilmenin, rutin işleri makınelere devredip da- ha az çalışarakyaratıcı et- kinliklere daha fazla za- man ayırabilmenin, tem- silidemokrasi yerine doğ- rudan demokrasiyi haya- ta geçirebilmenin ufukla- nnı açıyor. Kapitalizmi aşan adil, paylaşımcı, ka- tılımcı dünya özlemi 'ger- çek bir sosyalizm' arayışı insanlığın önünde hâlâ en büyük kurtuluş umudu olarak duruyor." Yöneten: ALFONSO MORENO \ Kültür \Sanat İ jlanlarınız i İçin: \ 293 89 78 • (3 hat) m Biletler: ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ gişelerinde ATATÜRK KULTUR MERKEZİ'NDE 27 ve 28 Ekim Saat:19'da ikikonserverecek İSTANBUL FİLARMONİDERNEĞİ ÖDP'nin günümüz ka- pitalizmine bakışına kim katılmaz!.. YDD'yi emper- yalızmle özdeşleştiren parti, çatısı altındaki sos- yalistleri doğal bir potada kaynaştırıyor; çünkü 'sö- mürücü' ve 'emperyalist' olmayan bir kapitalizm karşısında sosyalizme de gerek kalmaz. Peki, dünyamızın hasta- lığına gerçekçi bir tanı ko- yan parti, kongrede hangi kararlan alacak?.. Sorunun yanıtı bugün belli olacak. ANTALYA5.İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖRNEK 49 NO'LU ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ Dos>aNo 1996'4475 Alacaklr Yapı ve Kredi Bankası AŞ Vekili A\ Melıke Alpan Borç'lu Önder Kosere Orüs Müessese Müd. Antalya Borç miktan: 87.223.038 TL bor- cunuzu. 31.10 1996 tanhınden tahsılıne kadar aylık%17.5 temerrüt faızı, faızın %5 gider vergisi. % 10 avukatlık ücretı ve bu üeretın %5 gider vergisi ve ta- kip gıderlen ıle birlikte ödenmesi. Takıp mesnedr Alacaklı bankanın bireysel bankacılık birimı nezdınde açılan 4506-3410-4705-9075 no'lu kredi kartı hesabı, kredı kartı ûyelik sözleşme- sı, kart ihtamamesı. hesap özetlen Yukandakı adı \e adresı yazılı borçlu hakkında yapılan ıcra takibinde, borçlunun bılinen adresıne çıkanlan örnek 49 no'lu ödeme emn, adresten taşındığından,'/ ismen tanmmadığından bahısle bıla teblığ ıade edılmış. yapılan adres araştırmasından da netıce alınamadığından öde- me emnnın borçluya 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 29-30 ve 31. maddeleri gereğınce ılanen teblığine karar verilmiştir Kanunı sürelere 7 gün ilavesi ıle yukandakı yazılı borç \e masraflannı ılanın gazetede yayın tanhınden ıtıbaren (14) giın içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklı- nın takibat icrası hakkında bir ıtirazınız varsa, senet altındaki ımza size ait değılse yıne bu (14) gün içinde aynca ve açıkça bildırmeniz, aksı halde icra taki- binde bu senedın sızden sadır olmuş sayılacağı. ımzayı reddettigimz takdirde mercı önunde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki ıtı- razınızın muvakkaten kaldınlacağı senet \e>a borca ıtırazınızı yazılı veya sozlü olarak icra daıresıne (14) gün içinde bıldirmediğmız takdirde aynı müddet için- de 74. madde gere|ınce mal beyanında bulunmanız. aksı halde hapısle tazyık olunacağmız. hıç mal beyanında bulunmazsanız veya hakikate aykın beyanda bulunursanız. hapısle cezalandırılacagınız, borç ödenmez veya ıtıraz edilmezse cebn ıcraya devam edileceğı, takıbc itiraz ettiğiniz takdirde, ıtirazla birlikte tebliğ giderlenni ödemeniz ıhtar ve tebliğ olunur. (lc. If. K. 60) Basın 46908 MERStN 2. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 996 777 Gülşen Umay ıle davalı Tahsın Umay arasındaki boşanma davasının ya- pılan yargılaması sonunda davalıya daha e\"sel adresı tesbıt edılememesı sebebı ile dava dılekçesı ve duruşma eunü ılanen tebliğ edılmış olup bu ke- re mahkemcmızden verilen 26 6 1997"tanh ve 996 777-/ 997'492 sayılı ka- rann teblığının de ılanen yapılnıasma karar \enlmış olup, Karar ğereğınce, I - Davanın kabulü ıle Içel-/ Merkez Bahçe Mah. 002- 15 cilt. 54 sayfa \e 791 kütük bira numarasında nüfiısa kayıtlı davacı Gül- şen Uma> ıle aynı yerde nüfusa kayıtlı davalı Tahsın Umay'ın boşanmala- nna. 2- Vaki ıstek uyannca davacı tarafından vapılan yargılama gıderlen- nin ûzennde bırakılmasına ve davacı ıle davacı vekili yaranna herhangi bir takdire mahal olmadığına. 3- Alınması gereken 430.000- lıra harçtan pe- şin alınan 248.300 - lıra harcın mahsubu ile kalan 181.700 lıra harcın dava- lıdan alınmasına. Ya.sa yollan açık olmak uzerc davacı vekilının yüzüne karşı, davalının yokluğunda karar venlmış olup mahkeme ılamının teblığı yerine kaım ol- mak üzere ılanen tebliğ olunur. 3.10.1997 Basın 45582 HÜKÜM ÖZETİ İLANI ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLAN OLUNUR EsasNo: 1997/984 Zeyiınburnu Sulh Hukuk Mah- kemesi'nce verilen 8.10./ 1997 tarihli 1997/984 esas, 1997/1080 karar sayılı karar ile Cüneyt Demırcan hacır altına alınarak Cüneyt Demircan'a annesı Hanıfe De- mırcan vasi tayin edılmıştir. Bu husus ilan olunur. 8.10.1997 Basın: 47309 Asken kımlığimı ve ehliyetimıkaybettim.Hükümsüzdür. HALİL TOPAL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle