23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EKİM 1997 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAM 15 istanbul Edırne _ Y 1 9 Sinop PB 19 Adana PB 24 Y 21 Samsun PB 21 Mersin PB 24 Kocaelı Y 19 Trabzon PB 20 Diyarbakır PB 19 Çanakkale Y 21 Giresun PB 21 Şanlturfa PB 21 izmır Manısa Y 22 Ankara ~2T Eskışehir Y 19 Mardin PB 18 18 Siirt PB 20 Aydın Y 24 Konya Y 17 Hakkâri PB 15 Denızlı 20 Sıvas Zonguldak Y 18 Antalya PB 15 Van Y 23 Kars PB 14 PB 8 Yurdun batı kesımle- ri çok bulutlu, Mar- mara, Ege. Batı Ka- oslo radenız'in batısı, Iç . Anadolu'nun batısı h e l s l n K I AV10PA PB ile Batı Akdeniz yağ- Stockholm Y mur yer yer sağanak Londra B 13 yağışlı, dığer yerler Amsterdam az bulutlu geçecek. Brüksel Havasıcaktığıbatıda Y PB 11 12 bıraz artacak, doğu- R da değışmeyecek. D O f m pğ T2 PB 14 Münih Berlin Budapeşte Madnd Viyana Belgrad Sofya Roma Atina HB PB PB PB Y Y Y Y 9 11 20 10 14 14 21 21 4 Mılano Y 20 TaşVent Tahran Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire Y PB PB PB PB PB Y PB 4 26 23 26 18 25 19 27 Şam PB 24 C T V ^ Parçalı bulutlu i Sıslı k Çok bulutlu ı Yağmurtu Karlı Sulukar ı Gok gürjltülC G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK H Baştarafi 1. Sayfada nıklan var, ama sanıklardan da öteye önemli tanık- ları... Tanıklardan biri; Emniyet Genel Müdürtüğü eski Is- tihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı. Son duruşmada "TSK'ye ait yazışmalardan oluşan 50 sayfalık bır dosyayı" mahkemeye veriyor ve şim- di dikkat buyurunuz: "50 sayfa tutanndakı bilgi ve belgelerin kendisi- ne 'posta' ile geldiğini" beyan buyunjyor. Bu denli basit açıklama bir zamanlar namı istih- baratçıya çıkmış olan bir eski polise, bürokrata ya- raşıyor mu? Üstelik gerçekleri açıklamaktan kaçmaya çalışan bir insan izlenimi de veriyor. Eski tanhlerde araştırmacı gazeteciler, sır diye ni- telenen resmi kimi yazışmalan açıkladıklannda "dev- letin gizli belgelerini ifşa etmekten" mahkemeye ve- rilirierdi. O sıralar bu suçlamaylaağır cezalık olan ki- mi gazeteciler, yayımladıklan belgelerin "postadan çıktığını" öne sürerierdi. Tabii inandıncı olamıyorlardı. Zaman geçti. Basın Ahlak Yasası uyannca artık mahkemelerde ve savcılıklarda verdığimız ifadeler- de "belgelerin kaynağını meslek gereği açıklaya- mayacağımızı" söylemeye başladık. Böylece gülünç olmaktan da kurtulduk. Üstelik mahkemenin KKK'ye ait olan 50 sayfalık belgelerin "postadan çıkageldiğine" inandığını var- sayabilır miyiz? Bir diğer olay, hükümet içinde enerji darboğazıy- la başlayan kavga. Enerji kısıtlamalarının başlayacağını Başbakan Yılmaz söylüyor. Gökova'yı hizmete sokmaya kim karşı çıkıyor? Özal döneminde Gökova'ya evet di- yen bugünkü Çevre Bakanımız Imren Aykut. Gö- kova'nın hizmete girmesini Imren'e karşı savunma göreviyse Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'e düşü- yor. Hükümet içinde çözüm yerine kavga başlıyor. Ne hazin! Geçer mi geçmez mi? Oysa asıl sorun başka: Rakamlı makamlı bütün uyarılara karşın ülkenin enerji darboğazına girmesi- ne -bilınçlı olarak- yol açanlara ne yapılıyor? Hiç! Devlet hızmetınde "ihmal" suç değil mı? Bir kerecik olsun, ama bir kerre: Örneğın enerji gi- bi bir sorunda yıllardır ihmali görülenleri Yüce Di- van'a gönderebilsek... , Çağdaşlığa uzanan yolun dörtte birini geçmiş ola- ; cağız. Daha, daha... Batı'da, Doğu'da aydın çevrelerin ayağa kalktığı şu gunlerde Başbakan Yılmaz'ın son açıklamalarından sonra Eşber Yağmurdereli için CHP'nin hazırladığı af yasa önerisinin akıbeti ne -oluf? Yarntlamakta zortuk çekmeyeceksiniz. Çünkü Başbakan Diyarbakır'a gıderken uçakta bir yığın medya mensubu arasından bu hafta "seçtıği üç dört gazeteciye" bakınız ne diyor: "Bu olayı doğru koymak lazım. Yağmurdereli geç- mişte terörsuçundan mahkûm olmuş. Infazdan ya- rartanıp şartlı tahliye olmuş. Ancak tekrardan aynı suçu ışlemiş. fşlediği suç bir fıkir suçu da değil. Teröriste kah- raman, onlarla mücadele eden güvenlik güçlerimi- ze ve askerlerimize işgalci kuvvetler diyor. Böyle bir beyan fıkir suçu olamaz. Durum bu olmasına rağmen biz iki gözü âmâ bi- rinin cezaevinde kalmasını yine arzulamayız. İnsan olarak onun serbest kalmasını isteriz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı ve diğeryetkililer de söylüyor. Ama adamın serbest bırakılması için 'piş- manım' deyip af talep etmesı lazım. Adam böyle bir talepte bulunmamak için direniyor. Dahası, adeta meydan okuyor ve kışkırtıcılık ya- pıyor. 'Ben buradayım, polis gelsin beni yakalasın' diyor. Bu olay hakkında bizi eleştirenler bütün bunlan dikkate almak durumundadırlar." Eğri oturup doğru konuşalım. Meclis'in yapısal bünyesi, hele terör-af ilişkilerindeki tutumu biliniyor. Başbakan Yılmaz CHP'nin af girişimine karşı olan- lara, doğru olanlan söylediğini ifade ederek karşı gerekçeyi daha bugünden veriyor. Başbakan böyle konuştuktan sonra Batı'nın göz- de konusu "düşünce suçları" yasası ile Yağmurde- reli affı TBMM'den geçer mı geçmez mı? Varın sizin hesap edin! Avrupa Birliği'nde Türldye tartışması LÜKSEMBURG(AA)- Avrupa Birliği (AB) üyesi 15 ülkenin dışışleri bakan- lan, biriığın genişleme sü- reci ve aday ülkelerin be- lirlenmesı konusunda uz- laşma sağlamak amacıyla dün Lüksemburg'da bır araya geldi. Toplantıda Fransa'nın, aralarında Tür- kıye'nin de bulurtduğu tüm aday ülkelenn. 15 AB ül- keshle düzenlı olarak bır araya gelmelenni ve bılgı- lendirilmeleri amacıyla sü- rekli Avrupa konferansı düzenlenmesını önermesı tartışmalara neden oldu. AB Dönem Başkanı Lüksemburg'un Dışişleri Bakanı Jacques Poos top- lantıda genel bır uzlaşmaz- lık bulunduğunu belirtir- ken Türkiye'nın sürekli Avrupa konferansına katıl- masına ıtirazlar olduğunu bildirdi. Konsey'de AB'nin ge- nişleme sürecı ile ilgilı si- yasi sorunlan ele aldıklan- nı belirten Poos. gelecek haftalarda Türkıye ile 3 önemli temaslan olacağını kaydetti. Sorunlara AB Zırvesı'nden önce çözüm bulmayı umduklannı söy- leyen Poos, Türkıye ile ya- pılacak temaslarda Anka- ra'ya aktanlacak mesajlar konusunda da bir uzlaşma sağlanamadığını belirtti. Lüksemburg'da çeşitlı delegasyon kaynaklan, Türkiye'nın sürekli Avru- pa konferansına katılımı- na. Yunanistan ve Alman- ya'nın karşı çıktığını be- İirttıler. Türkiye'nin sürek- li Avrupa konferansına ka- tılımına karşı olduklanmn söylenemeyeceğini belir- ten Almanya Dışişleri Ba- kanı Klaus Kinkel. bu kon- feransm niteliklerinin dahi bilinmediğini anlattı. Kin- kel, "Türkiye için özel bir yol bulmalıyız. Içeride tut- mamız lazım. Bi/ MEDA ve mali işbirliğiııin serbest bırakılmasını önerdik. 'Gümrük birliği +' formü- lü verimli olur" dedi. Kinkel, bır eazetecinin "15+11+1" formülünün benimsenmesı halinde. Türkiye'nın kendisini di- ğer aday ülkelerle aynı ko- numda göreceğıni söyle- mesi üzerine. bu tür bir al- gılamanın yanlış olacağı yanıtını vererek "Türkiye farklı ve diğer adaylardan mesafeli bir ülke" ıfadele- rinı kullandı. Çözüm verimli ve temiz enerji • Baştarafi 1. Sayfada sadece GAP projesinin yıllık hid- roelektrik enerji üretim potansiye- li Avrupa'nın toplam potansiyeli- nin yüzde 3.5'i seviyesınde oldu- ğu kaydediliyor. lnşaat halindeki 30 adet, kurulu gücü 3 bin 252 me- gavat olan hidroelektrik santralı- nın tamamlanmasıyla ortalama yıl- lık üretimin 10 milyon 302 bin me- gavatsaat artarak potansiyelin an- cak yüzde 37'sinin değerlendiril- miş olacagı belirtihyor. Potansiye- lin tamamının değerlendirilebil- mesi için ise 381 hidroelektrik santral daha yapılması gerekiyor. Kendi özkaynaklanmızla enerji açiğımız rahatlıkla giderilebilecek- ken, hükümetlerin nükleer santral yaptmındaki ısrarlan, meslek ör- gütleri ve bilim çevrelerinde ulus- lararası lobilerin baskısı sonucu yapılan 'politik tercüV olarak de- ğerlendıriliyor. TMMOB Mete- oroloji Mühendısleri Odası'ndan İsmail Küçük'ün hazırladığı rapo- ra göre. inşaatı devam eden hidro- elektrik santrallar tamamlandığın- da 11 bin 775.7 megavatt güçte 41 milyon 768 bin megavatsaatlık enerji üretmek mümkün olabile- cek. Maden Mühendisi Ömer Ün- ver'in 'TermikKaynaklar' adlı ça- lışmasına göre kömür ile çalışan termik santrallar. ortalama yüzde 56.6 oranında verimsiz çalışıyor. Ünver, 13 termik santralın toplam gücü 2 bin 500 megavatt ve yıllık üretim kapasitesi 16.3 milyon me- gavatsaat olan termik santrallann acilen inşası, aynca kömür ile ça- lışan mevcut santrallardan sağla- nacak verim artışı ile yılda toplam 33 milyon megavatsaat ek üretim yapılabileceğini, bu değerin Türki- ye'deki elektrik üretiminin üçte bi- ri olduğunu belirtiyor. TMMOB'nin 'UlusalEnejjiPo- ütikası' konulu araştırmasında, Türkiye'de sıcaklığı 102 dereceyi bulan 900'ün üzerinde sıcak su kaynağı bulunuyor. Jeotermal enerji tüketıminin yüzde 87'sinin ısıtma amaçlı olduğu ve sahalann yüzde 95'inin ısıtmacılığa uygun sahalar olduğu. ancak Türkiye'de- ki mevcut jeotermal enerjinin he- nüz onda bırinin kullanıldığı kay- dediliyor. Alternatif enerjiler dikkate abrunadı Haber Merkezi - Gülnur Şenocak'ın başkanı olduğu alternatif enerjıyle ilgili ça- lışmalar yapan daıre kapatıl- mayıp hazırlanan raporlara bir göz atılsaydı bugün belki de nükleer santral tartışması gündemimizden çıkmış ola- caktı. Şenocak'ın hazırladığı üstelik kendi kurumunun dergilerinde yayımladığı al- tematif enerjideki durumu- muz ve nelerin yapılması ge- rektiği şöyie sıralanıyor: Su enerjisi: Özellikle planlı kalkınma dönemıne ginldıği yıllarda, elektnk eldesi amaçlı kulla- nım için yurdumuzun küçük su potansiyelinın saptanma- sı \ e değerlendırilmesi uzun yıllar kalkınma programla- nnda ve icra planlannda yer almış. bu konuda basanlı ça- lışmalar yürütülmüstür. An- cak daha sonralan, kalkınma planlanmızda küçük su po- tansıyeliyle ilgili tedbirler nispeten gözardı edilmış ve bu potansiyelin enerji üreti- mımizdekı yeri giderek yok olmaya başlamıştır. Nitekim şu anda elektrik dağıtım mü- esseselerinin elinde olup ça- lışmayan 12.3 mw'lık su santralı bulunmaktadır. Ça- hşmayan bu santrallann yıl- lık toplam proje üretim ka- pasitesi 56.918.620 kvvh'dır. Bu. ülkemizde kışi başma 1 kvvh civannda bir üretim ar- tışı anlamına gelmektedir. Çalışmayan küçük su sant- rallanmızın çalışnıama ne- denleri saptanmalı ve rehabi- lıtasyonu ile bunun yanısıra henüz yeterince değerlendı- rilmemiş küçük su potansı- yelimiz ivedilikle değerlen- dirilmeli, böylece bugüne ka- dar henüz gerçek anlamda sahıplenilmemiş olan küçük su potansiyelimiz sahiplenil- melıdir. Rözgâr enerjisi: Ülkemızın elektrik enerji- sı amaçlı rüzgâr potansiyeli henüz sağlıklı olarak saptan- mamış olmakla beTaber Çev- re Bakanlığı Dev let Meteoro- lojı Genel Müdürlüğü'nün klimatik amaçlı verilerinden hareketle, Elektnk Işleri Etüd Idaresi, TtfBtTAK. Marma- ra Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Merkezi gibi ku- ruluşlartarafindan yürütülen çalışmalar yoluyla yöresel sonuçlar alınmış bulunmak- tadır. Ülkemizde rüzgârener- jisine ilişkin çalışmalarda bü- yük bir birikim sağlanmış ol- masına karşın bu büyük biri- kim, ne yazık ki devlet eliy- le uygulamaya geçırileme- miştir. Yapılacak ilk iş, en azından Türkiye Enerji Mas- ter Planı Tasansı'nda yer alan tedbirlerin ivedilikle yaşama geçırilmesi olmalıdır. Güneş enerjisi: Dünyaya yansıyan bir yı1- lık güneş enerjisi, dünvadaki çıkanlabılir fosil yakıt re- zervlerirun tamamının ener- jisinın yaklaşık 15-20 katına eşdeğerdir. Ülkemizde ise elektnk enerjisi amaçlı teorik güneş enerjisi potansiyeli 8.8 milyon TEP'tir. Bu potansi- yelin elektrik enerjisine dö- nüştürülen kısmı ne yazık ki halaar-ge niteliğindedir. Oy- sa ar-ge kuruluşlanmızda ya- pılan araştırmalar. özelliİde güneş pillen konusunda seri imalata geçilebılecek duru- ma gelindiğini göstermekte- dir... Bukaynaktanyararlan- mak üzere gerekli girişimler desteklenmelı. her türlü yer- li gelişmış mamulün satın alı- nabilmesınde destek sağlan- malıdır. Jeotermal enerji: Bugün Türkiye'de jeoter- mal enerjıden elektnk enerji- si eldesi için kullanılan tek- noloji: sıcaklığı 180 derece- nin üzennde olan sahalar için geçerlidir. Birjeotermik sant- ralın tesis süresı ile maliyeti- nin kömür ve su kaynaklı santrallara göre daha düşük olması. bu kaynağın değer- lendirilmesinde ana tercıh nedenlerinı oluşturmaktadır. BKoküÜe enerjisi: Yapılan araştırmalar so- nucunda, ülkemizde hay\ an- sal dışkı orijınlı biyokütle enerjisi potansıyelinden 2.8- 3.9 milyar metreküp biyogaz Nüideercüerin çifte standardı üMJrroTAN Türkiye'nin de aralannda bulundu- ğu gelişmekte olan ya da geri kalmış birçok ülkede nükleer santral kurmaya çalışan gelişmış Batı ülkelen, alterna- tif enerji "kaynaklannı geJeceğin umu- du olarak görüyor. Başta ABD olmak üzere birçok ülke, alternatifenerji kay- naklan için yatrnmlara destek verirken Türkiye'de 1993 yılında TEK'e bağlı olarak kurulan Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Müdürlüğü aradan iki yıl geçmeden sessiz sedasız kapa- tıldı. Yıllardır nükleer santral deyip baş- ka söz etmeyen yetkililer eskimiş na- kil hatlannda kaybolan elektriği gör- mezden gelip enerji darboğazı masal- lanylakamuoyunuyanıltıpelektrikke- sintisi korkusu yaratırlarken alternatif enerji kaynaklanyla ilgili yaklaşımla- n da hep tebessümle karşıladdar. Oy- sa bizim de suyumuz, güneşimiz, rüz- gânmız var, Üstelik bu enerji kaynak- lanmızla ilgili verilerin büyük çoğun- luğu devlet kurumlannın dosyalan ara- sında ve öylece duruyor. Devlet Su Iş- leri Genel Müdürlüğü ile Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanlığı'nın resmi ra- porlanna göre Türkiye'nin 350-400 milyar kwh/yıl hidroelektrik poJansiye- lı var. Türkiye, güneşi yüzde 90 eğimle alabilen şanslı ülkelerdenbin. tTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, TÜBtTAK ve çe- şitli kuruluşlann çıkardıklan Türki- ye'nin rüzgâr haritasına göre rüzgâr verimi, yılda 2000 saat olarak hesap- lanıyor. Rüzgâr alan bölgelere tamamı yerli malzemeyle kurulacak olan rüz- gâr türbinleriyle yılda 60.000 mw'lık birpotansiyel sağlanacağı da somutbi- çimde ortaya çıkanlıyor. OECD'nin ra- poruna göre 80 milyon ton çiftlik güb- resi, tarun ve orman aüklanyla Türki- ye, biyomas enerji potansiyeli bakı- nundan dünyanın en zengin ülkelerin- den biri olarak görülüyor. Gelişmiş ül- kelerin gördüğünü bizim yetkililerimiz inatla görmezden gelip "ille de nükle- ersantral" derken bize nükleer satmak ısteyen ülkeler başta olmak üzere Ba- tı'da alternatif enerji kaynaklanna yö- neliş büyük hızla sürüyor. ABD'nin 1980-87 yıllannda kurduğujeotermal, rüzgâr ve güneş birimleri 12.457 mw enerji sağhyor. Bu rakam 14 adet nük- leer santrala eşdeğer enerji kapasite- sinde. ABD'de 2010 yüına kadar bir milyon eve güneş elektriği panelleri ta- kılacak. ABD 1989 yılında yenilenebilir enerji kaynaklanndan yararlanarak petrol ithalatının yüzde 34'ünüoluştu- ran 1 milyar 175 milyon 500 bin varil petrol almaktan kurtuldu. Yalnız Kali- forniya eyaletindeki 16 bin 661 rüzgâr türbini 1.437 mw elektrik üretimiyle ülkemizi zehirleyen Yatağan ve Yeni- köy termik santrallanndan çok daha fazla elektrik üretti. ABD 40 yıl için- de kullanacagı enerjinin üçte ikisini ye- nilenebilir kaynaklardan sağlamak üzere planlama ve yatınm yapıyor. Atatürk'ün sevdiği türküler Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği türküler, O'nu anlatan şiiıier Cumhuriyet'in 74. yıh nedeniyle bir kez daha sunuldu. 29 Ekinı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen 'Mustafa Kemal türkülerim' şiirsel etkinliği Kadıköy Beledivesi Kiiltür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı. Tanju .\kerman. Aytûl Dinler ve Nurcan Çeiik'in Âtatürk ile ilgili şiirleri okuduğu etkinliğin müziklerini Hakkı Çopuroğju gerçekleştirdi. Resitalde, Cumhuriyetten bugüne kadar geçen zaman diliminin anlatüdığı bir multh izyon gösterisi de yer akü. (SAADET USLU) KızılayMa 6 Halk Balosu'na RP engeK • Baştarafi 1. Sayfada Anakent Belediye Meclisi'nin "Kızı- lay'da şolcn düzenleneceği'" gerekçe- siyle getirdiği yasağı "karamizah ör- neğj" olarak değerlendirdi. Kendilerinin programı kesinleş- mişken engellenmek istendiklerini belirten Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, "Ulusal bayTamımı- n kutluyoruz diye. kim hakkımızda suç duyurusunda bulunacaksa bu- yursunbulunsun" diye konuştu. Kut- lamalann Kızılay'da mutlaka yapıla- cağını belirten Taşdelen, tüm Anka- ra halkını beklediklerini kaydetti. Şenlikler için yasal başvurunun 6 ay önce yapıldığını ve valilikten izin alındığını belirten Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, "Bugüne değin akıl edilmemiş de dört gün ka- la ve bizim programımız kesinleşmiş- ken mi akıllanna gelmiş? Yapılması gereken şey. dü/enlenmesi bitmiş bir şenliği saboteetmek değil, yeni bir şen- Bği başka bir alanda düzenlemektir. Demokratik olan budur" dedı. Altınpark'tan saat 18.00'de hareket edecek "feneralayı"nın Kızılay'agel- mesi ile başlayacak olan şenliğin su- numunu tiyatro sanatçısı CüneytTü- rel yapacak. Taşdelen, sanatçı Kaya- han tarafından bir konser verileceği- ni ve havai fişek gösterisiyapılacağı- nı kaydetti. Taşdelen. "Ozgür 'kı>r a- fetlerinizle mutlaka orada olup vals vapmanızı istijoruz" dedi. üretılebilecegi anlaşılmakta- dır. Bu potansiyelin petrol değeri 1.4-2 milyon ton/yıl. elektrik enerjisi cinsinden de- ğeri ise 24.5 milyon kvvh'dir. Sadece hayvansal atık kö- kenli biyogaz potansiyelinın değerlendırilmesıyle toplam ülke enerji tüketiminin yak- laşık yüzde 5'i karşılanabile- cektir. Kırsal kesimde hay- van dışkılan, kentsel kesim- de ise insan dışkılanran bi- yogaz enerjisine dönüştürü- lerek, bu enerjınin de elektrik üretiminde kullanılması. sek- töre dikkate değer ölçüde katkı sağlayacaktır. Ancak kalkınma planlanmızda yer aldığı halde biyogaz eldesi için yapılan çalışmalar ne ya- zık kı pılot uygulamalardan ve ünıversıtelenmizdeki kı- sıtlı olanaklarla yapılan ça- lışmalardan öteye gideme- miştir. Kan atık enerjisi: Elektrik enerjisi eldesinde yakıt olarak kullanılacak en düşük çöp miktarı 300 tonygün olarak hesaplanmış- ' t»r Buna göre en kötü -tah* • minle 6 ıl merkezimizde çöp santralı kurulmasına olanak verecek mıktarda çöpe sahip olduğumuz görülmektedır. Bu illerimiz tstanbul. An- kara, İzmır, Adana, Bursa ve Gazıantep'tir. Kuzey ülkele- riyle kimi güney ülkelerinde çöp, kazaruma girecek nıte- likteki maddelerin geri kaza- nımının yanı sıra içindeki ya- nıcı maddelenn modern te- sıslerde yakılarak elektrik enerjisi veya termik enerji el- desinde yakıt olarak kullanıl- maktadır. Dahası. \ akma ışleminden arta kalan kül de briket yapı- mında değerlendirilmektedir. Böylece kentlerde temız ve sağlıklı bir görünüm de sağlanmaktadır. Ancak bu konu ülkemizde kentlerde en çok şikâyet edilen konular- dan biri olmasına rağmen he- nüz hıçbir kentimiz bu çağ- daş çözüme kavıışmamıştır. Oysa çöp. yerli, yenilenebilir bir kaynak olarak ele alınıp elektnk enerjisi üretimıne katkı sağlanmalıdır. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada "Ecel gelmiş cihane, trafık kazası bahane..." Son olarak Konya-Adana Karayolu'nda meyda- nagelen kazanın ardından "fraff/cferö/ı;"tanımı da yetersiz kalıyor. Bunun adı düpedüz iç savaş... Savaş sahası, bütün yurt... Kullanılan silahlar, her türlü araç, alkol, yorgun- luk, uykusuzluk, dikkatsizlik, ustalık, bütün bunla- n besleyen eğitimsizlik... Savaş süresi sınırsız her gün 24 saat... Dost-düşman, belli değil. Her an herkes olabi- lir... Yasasını çıkardık, olmadı. Cezalan arttırdık, ol- madı... Ceza, suçu önleseydi, idam her şeye ilaç olur- du. Bakanlar Kurulu, bir önceki toplantısında konu- yu görüştü. Acil müdahale merkezleri açılmasj, yüksek kurul oluşturulması gibi önlemler günde- me geldi. Ama sorun bunlarla da çözülecek gibi değil. Akla gelen çözümlerın tümü, kazanın son- rasına yönelik. Aslolan öncesi. Yani kazanın olma- masını sağlamak. Ne yazık ki pek çok konuya olduğu gibi trafik ka- zaları sorununun çözümüne de "çarpık" bakıyo- ruz. Bir kaza sonrası neler olur, anlatmaya çalışalım. Öncelikle, kriz merkezi kurulur. En ustaca yap- tığımız işlerin başında bu geiir. Biz çok iyi kriz mer- kezi kuranz. Merkezin başında oturanlar da kaza- nın nedenleri-niçinleriyle değil, nasıl basanlı çalış- tıklannı anlatırlar. Ekranda boy göstenrler: "Efendim hemen duruma müdahale edilmiştir. Ekiplerimiz, yaşamını yitiren yurttaşlan özel so- ğutmalı araçlarla memleketlerine göndermiştir. Aynca bir bilgilendirme servisi kurulmuştur. Yara- lılann durumu yakınlanna anında bildirilmektedir." Yurttaş hayattayken can güvenliği yoktur ama, ölünce sapasağlam memleketine gönderilir... Sonra her kazanın bir kahramanı olur. Biz sorum- lular aramaya değil, kahramanlar yaratmaya me- raklıyızdır. En son Konya-Adana Karayolu'nda meydanagelen kazadada yaşadık. Haber bülten- leri, otobüs şoförü Muammer Çiçekyurt'un ne kadar başarıyla kazayı önlemeye çahştığından dem vuruyordu. Çiçekyurt'un anlattıklan acıklı-gül- dürüden başka bir şey değil: "Karşıdan gelen araçla aramızda yüz metre me- safe kaldığında bizim şeritte olduğunu fark ettim. Selektör yaparak uyarmak istedim. Olmadı. Ya uyuyordu ya sarhoştu. Şarampole girmeyi düşün- düm. Yolculara bir şey olur diye korktum. Sol şe- ride geçtim. 10-15 metre kala tanker sürücüsü uyandı. Kendi şeridine geçmek istedi..." Otobüs sürücüsü, yolcularyarâ ahrdiye korkup, tümünün yanarak ölmesine neden olacak bir adı- mı seçmiş. Hayatta kalan bir-iki yolcu da otobüs sürücüsü- nün bu başansından söz ediyor. Çok yönlü soruştumna Altını çizmeden geçemeyeceğimiz bir başka ba- şanmız da böylesi olayları "çok yönlü" soruştur- mamızdır. Ben hiç, tek yönlü soruşturma gömne- dim. Tümü çok yönlü oluyor. Trafik kazalarından sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Şevket Ayaz da kazadan sonra olay yerine geldi. Içimizı rahatlatan açıklamayı yaptı: "Olay çok yönlü soruşturuluyor." Sadece trafik kazası değil, tüm büyük felaketle- rin önemli bir sonucu da "ucuz atlatılmış" olması- dır. Biz her felaketi ucuz atlatınz. Örneğin önceki günkü otobüs-tanker kazası da ucuz atlatıldı. Ya çarpışma, bir yerleşim yerinden geçerken olsay- dı... Trafik kazalannı önlemek için girişilen çabalarda slogan olarak "Içinizdeki trafik canavannı durdu- run" denildi. Ama bu yaşama şöyle geçti: "Içinizdeki trafik canavanyla kudurun..." Hayatın alabildiğine pahalı, canın yok pahasına ucuz olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ayırdındayım, pazar gününe uygun bir yazı değil. Ama çoğu üni- versite öğrencisi 48 kişinin bir anda yok olduğunu duyunca... Tatsız haber almamak için tatsız olaylan ciddiye almalıyız... 6 Eşber içerde Çeçenler dışarda' B Baştarafi 1. Sayfada yolculardan oluşan A\Tasya feribotunu 16 Ocak 1996'dakaçırmışlardı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü V'aleri Nesteruşkin de "The MOSCOTV Tımes" gaze- tesıne yaptığı açıklamada, Avrasya fenbotu- nu kaçıranlann art arda firar etmelerinı şaş- kınlıkla karşıladıklannı belirterek "Fırarlar dikkat cekki çünkü o kadar kısa bir dönem- de gerçekleşti ki bunun rasuann olduğunu düşünmek gerçekten çok zor" dedı. Türkiye ve Rusya arasında terörle müca- deleyi öngören bir anlaşma bulunuyor. Adlı yardımlaşma anlaşması ise henüz imzalan- madı. İstanbul DGM. Avrasya feribotunu ka- çıranlann eylemini terör kapsamından çıka- rarak adi suç çerçevesinde ceza vermişti. Kuznetsov, mahkûmlann yan açık ceza- evınden kaçmalan ile ilgili olarak bu hafta içinde Dışişleri Bakanlığı nezdinde gayri res- mi girişimde bulundu. Büyükelçı. Mosko- va'dan gelecek talimata göre resmi girişim- de de bulunacağını belirtti. Eylemcilerin terör suçlusu kapsamından çıkanlmalan nedeniyle iki ülke arasındaki terörle mücadele anlaşmasının nasıl ışletile- ceği konusunda Moskova'dan talimat bekle- diğini belirten Kuznetsov, şöyle dedi: "Kaçanlar arasında Çecen asülı bir Rus vatandaşının bulunması nedeniyle bir girisi- mimiz olabilir. Mahkûmlann yan açık ceza- evine konmalan da Uginç. Ancak onlann ka- çışlannda devletüi parmağı olmayabilir. Av- rasya feribotu ve Çeçenlere yardım eden sem- patizanlar olabilir." Kuznetsov. zengin Hazar havzası petrolle- rinin Türkiye üzerinden Batı'yapazarlanma- sını engellemek amacıyla Rusya'nın Karade- niz'de PKK'yi örgütlediği yolundakı haber- leri ise "fantezi" olarak nitelendirdi. SSCB'nin dağılması ile kurulan Sovyet ardılı cumhuriyetler ile oluşturduğu Bağım- sız Devletler Topluluğu (BDT) aracılığıyla Kafkasya ve Orta Asya'da asken. sıyasi ve ekonomik varlığını meşrulaştırma arayışla- nnı sürdüren Rusya, bu amaçla Gürcistan adına Türkiye ile sınır anlaşması yapılması önerisini yeniden gündeme getirdi. Rusya. bu yöndeki öneriyi, 9 Ekim tarihin- de Gürcistan sınırında konuşlu bir MI-8 he- likopterine Türk sınırlan içine girince ateş açılması olayını gerekçe göstererek getirdi. Helıkoptere Türk sınırlan içinde ateş açıl- ması olayını bakanlığa çağırdığı Türkiye'nin Rusya Büyükelçisi Bilgin Unan nezdinde protesto eden Rusya, Türk büyükelçisine, Türkiye ve Gürcistan arasındaki smırda ko- nuşlu Rus askerlerinin varlığı nedeniyle, as- kerlerin davranış ilkelerini belirleyen bir sı- nır anlaşması yapılması önensıni de getirdi. Unan ise "Rusya ile kara sınınmız yok, muhatabunız Gürcistan'dır" diyerek Rus- ya'nın devletler hukukuna aykın olarak Türk sınırlanna yeniden yerleşme planını geri çe- virdi. Gürcistan ve Ermenistan ile yaptığı as- keri işbirliği anlaşmalan çerçevesinde bu ül- ke sınırlannda asker ve silah bulunduran Rusya, Türkiye ile Tiflis ve Erivan adına sı- nır anlaşması yapılması yolunda 1995 Ma- yısı'nda da bir öneri getirmişti. Kuznetsov. Rus helikopterine ateş açılması olayıyla ilgi- li olarak Cumhuriyet'in sorusu üzerine "Sı- nırdald makamlar konuyu aralannda görü- şüpçözmüşlerdi. Ancak olay sonradan basına sıâdı. (Olayı önce Rus basını duyurmuştu)" demekle yetindi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle