Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EYLUL1996FAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Nükleer santral gelecek için risk'
CENGİZ YILDKLM
Sor, g\inlerdeki "enerji krtd"
sövlemlenyle bıl;kte ülkerriz
güfldemıne yerleşen "nükleer
santral'* seçeneğınh sorunu ç5z-
meyeceği. aks ne gelecek kuşak-
lan •'önemli rislJere'' sokacag
bel irtüdi Uzrr.an.ira göre bu rQr
"knz" söylerrlens.n hemen £r-
dından rüklee- Scntralın öne sü-
rülrnesı, gelişen çevre bilinci kar-
şısında dünyaca i^nz kaian nük-
leerteknolojı sektcrünün etkisını
taşıyor. İstanbü Te<nik Ünivern-
tesi ı İTÜı tnşaı: Fakültesi Hidro-
lik Anabıjim Dal. Dğretim üyesı
Prof. Dr. İlhan.\va. planlama ve
yatınm aşamasırda yapılmıs,
önenlı hatalar sonucu bugün çev-
reye olan olurr.suzetkıleri nede-
niyle Yatağan. Göcova ve Yeni-
köy gibi önemli temiksantralla-
n n da mahkeme kararlanyla dev-
reden çıkma aşamasına geldiğını
anımsatarak. "Nıikleer santra)
teknolojisinde de tnemli riskJer
olduğu bilinmesinc rağmen yine
de bu teknolojide ısrar etmeyi
kavramak mürakiın değildir" de-
di. Bu teknoloj;ninkullanımı za-
man ıçinde "zorunluluk" olsabı-
le. gelecek kusaklan nsk altına
sokmaya gerek olnadıgını vur-
gulavan Prof. Avcı.bugünden ve
daha uzunca bir süre kullanabüe-
ceğimiz v e kendi gücümüzle de-
ğerlendirebıleceğimizdoğal kay-
naklanmızın bulunduğunu kay-
detti.
Çevre kirliliği yaratan termik
santrallara karşı kamuoyunda
oluşan ve giderek yükselen tepki-
leri ve enerji krizini gazetemize
değerlendiren ITÜ öğretim üyesi
Prof. Dr. İlhan Avcı. bugünkü
enerji sorununun. "Türkiye'nin
sürdürülebilir bir enerji master
planıolmamasından~kaynaklan-
dığını belirtti. Günümüzde şakı-
tı garanti edildiği sürece hem ilk
yatınm maliyeti hem de işletme-
ye alınabilme süreleri en düşük
olan sanrralların doğalgaz sant-
ralları olduğunu kaydeden
Prof.Dr. Avcı. şöyle devam etti:
"Bir kilo\at-saat elektrik ener-
jisi iiretimi için doğalgaza dayalı
santrallarda 700 dolar, kömüre
(linyit) dayah santrallarda 1500,
hidrolik santrallarda 1200 ve nük-
leer santrallarda ise 2700 dolar
düzeyindeyaünm yapmak gerek-
mektedir. Buna karşılık kullanı-
lan yakıtın işletme maliyeti içinde-
ki değeri isegUnümüzdedoğalgaz
ve linyite dayalı olanlarda yakJa-
şık3 bin TLÂilovat, niikker sant-
rallarda ise 1500 dolar kilovatı
bulmaktadır. En ucuz işletme ma-
liyeti ise hidrolik santrallarda ol-
maktadır."
TÜRKİYE HİDROELEKTRİK ENERJİ POTANSİYELİ VE
GELİŞME DURUMU (DSİ,
Hidroelektrik
Santral
Projelerinin
Durumu
1.1995 yılı başı ıtıbanyla
ışletmede olan
2 1995 programında olan
2.1 Inşaatı devam eden
2.2 Inşaatına geçıtemeyen
AraToplam (2.1+2.2)
Ara Toplam fU2)
3. Gelecek yıllar programına
teklıf edılecek
Top/am Potansiyel
HES
Adet
99
30
17
47
146
364
510
fl Çalışmayan kûçuk santrallann topiatm
guçıen dahil edılmıştır.
Toplam
Kurulu
Gücii
MW
9933 (')
3252
3065
6317
16250
19205
35455 C)
Ortalama
Yıllık
Üretimi
GWh/yıl
36354
10302
9527
19829
56183
69076
125259
12.3 MWolan kurulu
1996)
Yiizde Ardışık
Oranı Oran
% %
29 29
8 37
8 45
16
45
55 100
100 -
Son beş yılda Atatürk Hidro-
elektrik Santralı hariç bu alanda
önemli sayılabilecek hiçbir yatı-
rımın yapılmadığını veya başla-
nanlann bitirilemediğini. uzunca
bir süre yeni hidrolik ve termik
santral yatınmlan için **yap-işlet-
devret'" modeline ümit baâlandı-
ğını anlatan Prof Avcı, ilk aşama-
da toplam üretim kapasitesi 20
milyar kilovatı ve yatınm bedeli
6 milyar dolan bulan 20'ye yakın
santral yatınm talebi yaratıîdığı-
nı söyledi ve "•Ancak bugün inşa
halinde olan Birecik Hidroelekti-
rik Santralı da dahil olmak iizere
bu proje \e uygulamalann tiinıü
Nisan 95'te Danıştay tarafından
iptal edilmiştir. Dolayısıyla 1996
yılı içinde eksik de olsa bir siste-
me bağlanabilen bu model de kı-
sa süre içinde birçözüm olmaktan
çıkmıştır"dedi.
'Önemli hatalar'
Hidroelektrik santral yatınm-
larında, üretim-pazarlama-fiyat
ve rekabet politikalarında. yine
sınıraşan sular üzerinde yapılan
ve aynı modelle yaptınlması dü-
şünülen santral projelerinde de
aynı sorunlarvebelirsizliklerbu-
lunduğuna dikkat çeken İTL öğ-
retim üyesi Prof. İlhan Avcı. bu
hataları şö> le değerlendirdi: "Ço-
ruh nehrimiz gibi büyük bir hid-
rolik potansiyeli buiunan ve üze-
rinde uygulama projeleri bile vıl-
lardır hazır olan sorunsuz akarsu-
lanmızdaki yatınmlara da bir
türlü başlanamamıştır. Planlama
ve yatınm aşamasında vapılmış
olan önemli hatalar sonucu bugün
ortaya çıkan olumsuz çevre etki-
leri nedenjyle Yatağan, Gökova »e
Yeniköy gibi önemli termik sant-
ralların da dev reden çıkma aşa-
masına gelmeleriyle enerji krizi
iyice yakınlaşmıştir. Sonuçta ön-
celikJe değerİendirilmesi gereken
yenilenebilir (tükenmeyen) kendi
öz enerji kaynaklanmız dururken
tamamen dışa bağımlı \e üsteiik
istikrarsız üikelerin kaynaklanna
dayalı enerji yatırımlarına nıec-
bur olunmuştur. Türkiye'nin içi-
ne düştüğü bu düşündürücü tab-
loya 7. Beş \\\\ık Kalkınma Pla-
nı'nda değüıilmiş. "...son dönem-
lerde sektörde büv iiyen nüfusun
ve gelişen ekonominin ihtiyaçla-
nnı karşılamaya vönelik olarak
yapılması gereken yatırımlarda
yetersiz kalındığı" belirtilmiştir."
Prof. Avcı. dünyada işsız kalan
nükleer santral üreticisi firma ve
devletlenn de yönlendirmesiyle
her enerji krizi öncesinde nükle-
er santrallann sürekli gündeme
getirildiğıni vurgulayarak şunla-
n söyledi:
"Ancak, gelinen nokta itibany-
la bugün sözü edilen değü 10Ö0
megavatlık bir nükleer santral,
birkaç santral dahi sorunu tü-
müyle çözmeye yetmeyecektir.
Kaldı ki dünyada çev resel etkj ve
tepkiler dahil bütün somnlannı
çözmüş gelişmiş ülkeler bile yılda
bu kapasitede ve bedeli 3 nıilvar
dolan bulan ancak bir santral in-
şa edebilmektedirler. DSİ Genel
Müdürlüğü'nün verilerine göre
bugün inşaatı devam eden ancak
bir türlü bitiriletneyen 30 adet, 95
yılından bu yana yatınm progra-
mında olmasına karşın yine bir
türlü inşaatına geçilemeyen 17
adet hidroelektrik santralın top-
lam kapasiteleri bugün vapüması
düşünülen 1000megavatuk6adet
nükleersantrala eşdeğerdir. Buna
projeleri hazır olan ve yatırım
programına alınmalarını bekle-
yen 364 adet hidroelektrik santral
projesi de eklendiğinde hemen ilk
aşamada 26 adet nükleer santra-
la eşdeger sorunsuz bir potansiyel
ortaya çıkmaktadır. Bütün bu
nedenlerle önemli riskler içeren
nükleer santraida ısrar etmeyi an-
lamak mümkün değildir."
MAZLüai-DER'DEN AÇIKLAAtA
'Yüksek Askeri Şûra
kararları denetlensin'
.\NK\R4 (Cumlıuriyet Bürosul -
Yfazlum-Der Gene. Başkanı V'ılmaz
tnsaroglu. "irticai iaaliyet'* göster-
dikleri gerekçesiyle orduyla ilişıği
kesilen 12 subay ve- astsubayın hak
arama yollannın kapatıldığını öne sü-
rerek Yüksek Asken Şûra kararlan-
nın denetlenmesı gerektiğini söyledi.
Mazlum-Der Genel Başkanı En-
saroğiu, dün düzenlediği basın top-
lantısında, irticaı faaliyet gösterdik-
leri gerekçesiyle ordudan uzaklaştı-
nlan askerleri savur.du. Ensaroglu.
anayasanın 125. maddesi gereğınce
Yüksek Asken Şûrakararlannınyar-
gı denetımi dışında bırakıldığını ka>-
dederek bunun hukukun üstünlüğü
ilkesini yok ettigi iddıasında bulun-
du. Ensaroglu. bu madde hazırlanır-
ken Türk Sılahlı Kuvvetleri (TSK)
mensuplannın terfi. atama \e emek-
lilikle ilgili Yüksek Askeri Şûra ka-
rarlannın yargı denetimi dışında tu-
tulmasının amaçlandığını öne sürdü.
Ensaroglu, ordudan ilişiği kesilen 12
subay ve 4 astsubayın. yargılanma-
dan, kendilerine her türlü hak arama
yollannın kapatılarak resen emekli-
ye se\k edildığini ka>dederek bazı
subaylardan eşlerine başını açtırma
veya eşlerinden aynlma isteğınde bu-
lunuldugu iddiasında bulundu.
Yüksek Asken Şûra karanyla re-
sen emekli edilerek ordudan ilişıgı
kesilen Emekli Albay Mustafa Ateş
de bugüne kadar hiçbir dısiplinsizlik
davranışında bulunmadıklannı kay-
dederek. "inançlanndan dolayı or-
duyla ilişiklerinin kesüdiğini" söyle-
di. Ateş. bir soru üzenne. tankatlar-
la hiçbir şekilde ilişkilerinin olmadı-
gını. bu konuda basında çıkan haber-
lerin de gerçeği yansıtmadığını söz-
lerine ekledi.
'BARISA BIR ŞAIVS VERIN' PANELI
'Banş, sıcak savaşın
önlenmesi değildir'
A.\KAR\ (Cumhuriyet Bürosu)-
Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı
Prof. Dr. loanna Kuçuradi. banşın
sadece sıcak savaşın önlenmesi anla-
mına gelmedığını belirterek. "Banş,
savaşın olmaması değü. insan hakla-
nnın yerleştiği huzurlu bir ortanun
sağlanınasıdır" dedi.
Beş kuruluş tarafından ortaklaşa
düzenlenen "Banşa Bir Şans V'erin"'
başlıklı panel, Türkıve Odalar ve
Borsalar Birliğı Salonu'nda yapıldı.
Panelde konuşan Prof. Dr. Kuçuradi.
dünv anın ıki ideolojik bloka aynldı-
ğı d'önemde. insan haklan ve temei
özgürlüklere Batı Bloku. banşa ise
Doğu Bloku tarafından sahip çıkıldı-
ğını söyledi. Banşın sürekli politıka
aracı olarak kullanıldığmı belirten
Prof. Dr. Kuçuradi, "Banş günlerin-
de bile silahlar susmuyor. Sıcak bir
savaşın önlenmesi olarak aigüanıyor
banş™" diye konuştu. Çagımızda te-
mel haklann yasal güvence altına
alındığını. ancak yine de insanlann
bu özgürlükleri yaşayamadıgını sa-
\ unan Prof.Dr. Kuçuradi, banşın an-
cak temel insan haklannın sürekli \ ar
kılınmasıyla yaratılabileceğinı söy-
ledi. Hukukçu ve araştırmacı Semih
Gemalmazda banşın, haklan ve öz-
gürlükleri düienleyen bir siyasal sis-
tem olduğunu kaydetti. Sıkıyönetim
hahnin ülkelerde insanlann bazı hak-
lan için bazı özgürlüklerinden fera-
gat etmesi şeklinde algılandığını. bu-
nun yanlış bir anlayış oiduğunu vur-
gulayan Gemalmaz.
u
Toplumu bir
yandan devlet, bir vandan da ekono-
mik erk odaklan yönlendirmektedir.
Bu ortamda da banştan söz edilmesi
çokzordur" dedi.
Toplumda banşın tam olarak yer-
leşmesi için sivil toplum örgütlerine
de büyük görevlerdüştüğünü belirten
Gemalmaz. "Banş için sivil toplu-
mun. inisiyatifin. kısaca toplumun se-
sinin duvurulması gerekiyor" diye
konuştu. Panelin sonunda program
yapımcısı ve savaş fotoğrafçısı Coş-
kun Aral tarafından hazırlanan banş
konulu bir film gösterimi de yapıldı.
Hyatt Regency Oteli'nde işten çıkarılan işciler ve sendika jöneticileri birbirlerini suçlavan açıklamalar yapıyorlar..
Işçiden OLEYIS'esuçlamaİstanbul Haber Senisi- DlSKe baglı
Otel. Lokanta, Eğlence Yerleri Işçileri
Sendikası'nın (OLEYİS) örgiitlenme
çalışmalannı sürdürdüğü Hyatt Regencv
Oteli'nden atılan 20 işçi. sendikanın
kendilerine gerekli destegi sağlamadığını
belirterek yönetimi suçladılar. Sendika
ise atılan işçileri, kendi doğrulannı
sendikal örgütlülüğün önüne çıkarmakla
eleştirdi. Hyatt Regency Otel'deki
işlerinden çıkarılmalan üzerine geçen
pazartesi günü otel lobisinde eylem
yapan bir grup işçi.perşembe günü
Taksimcleki OLEYIS Marmara Bölge
Şubesi'nde açlık grevine başlamak
istemişti. Ancak yöneticilerÖren'deki
Genel Temsilciler Kuruluna katıldıkları
için sendika binasınm kilitli olması
üzerine polis müdahalesiyle
karşılaşmışlardı. Hyatt Regency işçileri
imzasıyla dün yapılan yazılı açıklamada.
OLEYİS Marmara Bölge Şubesi'ndeki
5 işçinin gözaltına alınmasından sendika
yöneticileri sorumlu tutulurken açlık
grevlerini sürdürecekleri kaydedildi.
OLEYİS Dergisi Özel Say ısı'nda
yayımlanan yazıda ise sendikanın Hvatt
Regency "de örgütlenme çalışması yaptığı
doğrulanarak özetle şu görüşlere ver
verildi: "Sendikal mücadele açısından bu
aşamada örgütsüz bir tepki veriünesi,
aceleci ve duygusal davTanmak.
örgütlenmeyi erken deşifre etmek
anlamına gelecekti. Ancak bütün bunlara
rağmen sendikamız örgütlenmeyi
sahiplenmiş. Hvatt işçilerini
örgütlenmeye katılmaya çağırmıştır. İşten
atılan işçiler ve dışandan destekçileri
açlık grevi sürdürme önerisini "sendikayı
dışlayarak kendi doğrularını sendikaya
dayatmak istemişlerdir." Bu
arkadaşlanmız ve birlikte davrandıklan
grup kendi doğrulannı sendikal
örgütlülüğün önüne çıkarmakta ısraıiı
olmuştur."
MAKU4RA ÜNİ\ ERSİTESİ NDE YURTLAR İÇİN YOĞUN PROPAGANDA
Oğrenei tarikatçı loskacmda
FİGENATALAY
Manmara Üniversitesi
Atatürk Eğitim Faküitesi 'ne
kayıt olmaya gelen öğrenci-
ler. tarikatçı yurtlann kıska-
cınaalınıyor. Öğrenci pano-
lannı bu yurtlann afişleriy-
ledonatan sakallı ve türban-
lı gençler, öğrencileri çeşit-
li yöntemlerle ikna etmeye
çalışıyor. Fakülte dekan ve-
kili Prof. Dr. İsa Eşme.
"Bunlann bizimle hiçbir il-
gisi yok. izin vermiyoruz.
Afişlerini her akşam kaldın-
voruz. Başka bir şey yapa-
mç'oruz'* derken, ünıv ersite
rektörü Prof. Dr. Ömer Fa-
rukBatırelde özel yurt ilan-
lannın izin alınmadan asıl-
masının mümkün olmadığı-
nı, izinsiz asılan afişlerin
kaldınlması için talimat ve-
rildiğini belirtti.
Grup kalabalık
Marmara Üniversitesi'nin
Göztepe Kampusu'nun bah-
çesi. bugünlerde sakallı. tür-
banh gençlerle dolu. Ünı-
versiteye kayıt yaptırmaya
gelen öğrencilerden daha
kalabalık olan bu grup, öğ-
renciler arasında dolaşarak.
tarikatçı yurtlann propagan-
dasmı yapıyor.
• Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim
Faküitesi girişindeki öğrenci panolannda
tarikatçı ^-urtlann reklamı yapılıyor. Sakallı,
türbanlı gençler, kayıt için okula gelen
öğrencileri bu yurtlarda kaîmalan için ikna
etmeye çalışıyor.
Kampusta buiunan Ata- vetesettürgiyimligenç, ka-
türk Eğitim Faküitesi kapısı-
nın önünde. üzerinde "Eği-
tim ve Teknoloji Kulübü"
yazılı bir masa bulunuyor.
Bu masada oturan gençler.
özellikle ,\nadolu'dan gelen
gençlere tarikatçı yurtlann
broşürlerini. kartlannı \ere-
rek, onlan bu yurtlarda kal-
maya ikna etmeye çalışıyor-
Iar. Bu masanın arkasında ve
karşısındaki öğrenci duyu-
ru panolan ise tamamen ta-
rikatçı yurtlann afişlerıyle
donatılmış durumda. Üfta-
de Yurdu, Osman Gazi Yur-
du. Mahmud Hoca Yurdu,
Hak Yol Vakfı Evleri gibi ad-
lar taşıyan öğrenci yurtlan.
"Milli ve manevi degerlerin
hâkim olduğu, sevgj ve kar-
deşlik ortanunda eğitim ve
öğretim görmek" isteyenle-
ri çağınyor. Fakülte önünde,
ellerinde Milli Gazete, Yeni
Şafak gibi gazeteler ya da
Islamiyet konulu kitaplarla
dolasan yaklaşık 30 sakallı
yıt için gelen erkek öğrenci-
îerle görüşerek, söz konusu
yurtlan anlatıvorlar. Yine bu
sayıda tesettürlü genç kız da
kız öğrencüerle ilgileniyor.
Velilerden teptd
Kayıt için gelen bir öğren-
cinin velisi. bu duruma tep-
ki göstererek. "Bu konuyla
ilgili olanlann. yetkililerin
uyanunasını istiyorum. De-
kanlığm, rektöıiüğün. Milli
Eğitim Bakanlığı'nın önlem
almasını istiyorum. Laikliğe,
demokrasiye. çağdaşlığa,
Atatürk ilkelerine bağlı ol-
duğunu söyleyen yetkilileri
göreve çağınyorum" dedi
ML" Atatürk Eğitim Fa-
küitesi Dekan Vekili İsa Eş-
me, Eğitim ve Teknoloji Ku-
lübü"nün Teknik Eğitim Fa-
küitesi öğrencilerince kuru-
lan kulüp ve derneklerden
biri olduğunu söyledi. Prof.
Dr. Eşme. bu konudaki soru-
lanmızı şöyle cevaplandır-
dı: "Bu afişleri her akşam
kaldınyoruz. Polise de söy-
lüyoruz. Büyük bir bez afiş
asmışlardı. Onu da kaldır-
dık. Başka bir şey \apamıyo-
ruz. Geçen vıl bina içine gir-
mişlerdi. Bu vıl dışan çıkar-
dık. Bunlann dekanlığımız-
la hiçbir ilgisi vok. Adı Ata-
türk " olan bir fakültede böy-
le bir şeye izin verilmesi
mümkün değil. Bizim izni-
miz. inisiyatifımiz dışında
afişleri asıvoriar. Kayıt bü-
rosunagelen öğrencileri, Bi-
zim yurdumuz yok" diyerek
uyanyoruz."
Marmara Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Ömer Fa-
ruk Batırel ise "Üniversite-
mizde çeşitli özel ilanlar ve
özel yurt ilanlannın rektör-
lükten izin alınmadan asıl-
ması yükseköğretim mevzu-
atınagöre mümkün değildir.
Kampus amiıiiğine izinsiz
afişdağıtınıının engellenme-
si. bu tür izinsiz asılan afişle-
rin kaldınlması yolunda sü-
rekli talimat verilmiştû-. Ay-
nca ilgili fakülte dekanlıkla-
rına da bu konuda daha ön-
ce yazılı bir talimat verilmiş
buİunmaktadır. Buna aykın
davranılması halindederhal
müdahale ediunektedir" de-
di.
PARTf İÇİ MUHAUFET YÖNETİME GÖZ KOYDU
REFAH İKTİDARINDA
SONUN BAŞLANGICI Ml?
TÜM YÖNLERİYLE FETHULLAH
ERBAŞ'IN OLAY YARATAN YOLCULUGU
BİR ENSEST FAİLİNDEN AÇIKLAMALAR
VALİLERİN GİZLİTOPLANTISINDA
NE KONUŞULDU?
TIPTA UZMANLIK SINAVI'NDA SAİBE
ORDUMUZDA MURPHY KURALLARI
TEC\\1'Z KURBANI CAROUNTN A
BAXKAUAR MARKETLERH KARSIÖRGLTLENÎYOR
KLTUR UZEMNE ÇEŞ1TLLMELER
ALMANYAHA BtR TÛRK MUCÎZESİ
NoMa Dsrsisj, intarnet Web Adre»i:bttp:'«w».m«lvatexLc<
)oı/no4t
ta
N k t D M , E-*Uİ Adre*i: nokta(bTn«i..atnl.com
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
2. Cumhupiyetçiler,
Ordu ve RP...
Orduyu temsil edenlerin "laiklik ve demokrasi"ye
sahip çıkan uyarılarına iki yerden tepki geldi: RP'den
ve numaracı cumhuriyetçilerden.
RP kendini savunuyordu. "Nasılyönetileceğine halk
kendisi karar verir" anlamına gelen bir şeyler mırıldan-
dılar.
Asıl ilginç tepki "numaracılar"\nk\ idi.
Birisı Sabah gazetesinde orduya veryansın etti. Öte-
kisi Milliyet gazetesinde -çok daha ölçülü bir anlatım-
la- orduyu eleştirdi.
Birincisini, bir zamanlar "sosyal demokrat" bir kül-
tür bakanı sağ kolu yapmıştı. Ikincisıne ise CHP'nin
bugünkü önderi, bir zamanlar Atatürk'ün partisinin
ideolojisini teslim etmişti.
• • •
Bakın, Erdal İnönü ve Deniz Baykalın kültür ba-
kanının "başdanışmanı", elıne sazı alınca ne cevher-
ler döktürüyor:
Bir... Genelkurmay Başkanı ilk sıraya laıkligı, ikinci
sıraya demokrasiyi koyuyor. Oysa laik diktatörlükler
var. ama demokrasi ile yönetilen dın devletı yok.
Iki... Kemalızm tek parti dıktatörlüğünün ideolojisi-
dir. Hem Kemalist olup hem de demokrasi yanlısı gö-
rünmek çelişkidir.
Üç... Birbirleri ile itışen camı ve kışla" arasında as-
lında fazla da fark yoktur. ikısi de demokrasiye karşı-
dır.
Ve SHP ve CHP'nin kültür bakanma "ışık tutmuş"
olan bu kafa, RP'nin TV kanalına da çıkıp benzer dü-
şünceleri yineledi. Özellikle de, Atatürk'ün getırdik-
lerine kin kusmayı ön plana çıkardı...
• • •
Yanhşları düzeltmeye nereden başlamalı?
Bir kere... Kemalizmin "tek partı diktatörlüğünün
ideolojisi" olduğu yalandır. Tam tersine; Kemalizm.
demokrasinin hiçbir koşuluna sahip bulunmayan bir
geri toplumu, demokrasiye taşımanın adıdır. (Bunu,
Duverger gibi dünyanın en ünlü sıyaset bilimcileri de
kabul edıyorlar.)
Türk ordusu. Atatürk'e ve yapıtına saygılı olduğu
için, her darbeden sonra mutlaka kışlasına dönmek
zorundadır!
Ikincısi... Laiklik korunduğu sürece, yitirilen demok-
rasiyi günün birinde yeniden kurmak olasıhğı ve umu-
du vardır. Ama laikliği yitirırseniz, demokrasiyi de za-
ten yitirmişsiniz demektir. Tartışılmayan bir "tek doğ-
ru"nun olduğu yerde demokrasi olmaz.
Demokrasi laikliğin değil, laiklik demokrasinin ön
koşuluduri
Uçüncüsü... Askerler laiklıkten yanadır, köktendin-
ciler laikliğe karşıdır. Askerler demokrasiden yanadır,
köktendinciler demokrasiye karşıdır.
"B/rbirleri ile itişen camı ve kışla" anlatımı çirkindır.
Ama aralarında fazlaca da bir fark olmadığını öne sür-
mek, insanlan aptal yerine koymakla eşdeğerlıdir.
Ancak aptallar, başkalarını da aptal yerine koyarlar.
• • •
Zırvalara yanıt vermek gerekır mi?
Her zaman gerekmez. Çoğu zaman vakit ve enerji
kaybıdır.
Ama yalanlar ve yanlışlar her allahın günü yineleni-
yorsa... Ustelik de çok satan bazı gazetelerin köşete-
rinde, az seyreditse de bazı TV'lerin ekraft)anndqjj-
neleniycjrsa... Arada bir de olsa, yanıt vermek kaçıfffl-
mazoioyör. ?-.*=• « M
Bu gerçek dışı savlar niçin yineleniı-"? . '
Hitler'in ve has adamı Göbbels'ın geliştirdıği bir
propaganda ilkesi nedeniyle... insanlarda, sürekli yı-
nelenen ve karşılık verilmeyen savların, giderek tartı-
şılmaz doğrular olduğuna inanma eğilimi bulunması
nedeniyle...
Kimisi cehaletinden "yanlış" konuşur.
Kimisi gafletınden "yanlış" söyler.
Kimisi ise hıyanetinden "yalan" uydurur!
Işsiz üniversite
mezunlanna
öğretmenlik yolu
EMİNE KAPLAN
A.NK.ARA - Mıllı Eğitim
Bakanı MchmetSağlam ın is-
teği üzenne Talim \e Terbıye
Kurulu, pedagojık formasyo-
nu olma> an ünıv ersite mezun-
lannın sınıf öğretmenı olarak
atanmasını onayladı. Buna gö-
re. Açıkögretım Faküitesi dı-
şındakı ünı\ ersite mezunları
öğretmen olarak atandıktan
sonra. pedagojık formasyonu-
nu tamamlayabılecekler. Ba-
kan Sağlam' ın karann alınma-
sı için dıretmesı, bürokratlar
arasında rahatsızlık yarartı.
Üst düzey bir yetkıli, öğret-
menlikle ilgi>i olmavan ki^i-
lere ilkokul öğrencılennın tes-
lim edilmesini doğru bulmadı-
gını belirterek, "lstersenizl50
bin yeni öğretmen atayuı. vine
açığı gjderemezsiniz. Çünkü.
dengeli dağıtun yapılamıyor"
dedi.
Başta sınıf öğretmenliği ol-
mak üzere bir çok branşta öğ-
retmen açığını gideremeven
Milli Eğitim Bakanlıgı
(MEB). "sevyar öğretmen,
emekli öğretmenlerin yeniden
görev lendirilmesi. bir öğret-
nıenin yan branşlarda da derv
lere girmesi" uygulamalarmı-
nın ardından. pedagojık for-
masyonu olmavan üniversite
mezunlannı da öğrennen ola-
rak atavacak. Talim \e Terbı-
ye Kurulu. eğitımcılenn karşı
çıkmasına karşın. Mıllı Eğitim
Bakanı MehmetSağlam'ın ıs-
ran üzerine, karan onavladı.
Buna göre. Açıkögretım Fa-
küitesi dışındaki üniversite
mezunlan, pedagojık formas-
yon belgesi alıp almadıgma
bakılmaksızın sınıf öğretmeni
olarak atanacaklar. Pedagojık
formasyon belgesi olmayan-
lar. hizmetlerı sırasında bu
eğitımlenm tamamlayabıle-
cekler.
Talim ve Terbiye Kurulu.
ayrıca okul yöneticisı sayısı-
nın çok fazla olduğunu. fazla
olan okul yönetıcilerinın öğ-
retmen olarak göre\ lendiril-
mesi. bakanlık merkez örgü-
tünde görevlendırılen öğret-
menlerin okullanna gerı dön-
dürülmesi vönünde görüş bıl-
dirdi. Talim \e Terbive Kuru-
lu yetkilileri. her üniversite
mezununun öğretmen olarak
atanmasının son çare olarak
görülmesı gerektiğini belirte-
rek. "Öğretmen atamalanna
iüşkin kurulun daha önce ver-
diği kararlar tam anlamıyla
uygulanırsa. açığın giderilece-
ğine inanıvoruz. Buna karşın.
açığın giderilmesi için diğer
üniversite mezunlannınöğret-
men olarak atanmasını öner-
dik" dediler.
Bakan Mehmet Sağlam"ın
"her ünh ersite mezununa oğ-
retmenlik" konusunda diret-
me»ı. bakanlık bürokratları
arasında rahatsızlık yarattı.
Üst düzev bir yetkıli. öğret-
menlik eğirimı almayan \e 6
yaşındaki bir çoeuğa okuma
yazmayı öğretecek nıtelikte
olmayan kışılerın öğretmen
olarak atanmasını doğru bul-
madığını kaydederek. son yıl-
lardaki çarpık u\gu!amalarla
eğıtımin kalıteden >oksun du-
ruma getirıldığini vurguladı.
Av nı \etkili. siv asilerin dev re-
ve girmesi nedenıvle illerde
dengeli öğretmen dağılımının
gerçekleştınlemedığıne dikkat
çekerek. şu görüşlerı dıle ge-
tırdı: "fsterseniz 150 bin yeni
öğretmen atayın. > ine de açığı
gideremezsiniz. Çünkü.denge-
li dağılım vapanıı\on.unuz.
İdeaUst öğretmen yetiştiremi-
vorsunuz. ^eni atanan öğret-
menler, köy lere, kırsal bölgele-
re gitmek istemivor. Sınıfa gir-
mek istemiyor,çünkü sınıfisev -
meyi öğrenmiyor. Bu nedenle
de devreye siyasikri sokarak.
evinin yamndaki okulda görev
vapmak istivor. Şimdiyekadar
denge sağlanamadı. Bu politi-
kalar devam ederse. yine ayıu
şey olacaktır. Ne yapılırsa ya-
pıİsın, öğretmen açığı giderile-
mej ecektir. Bakanlık. iş bulma
kurumuna döndü."
Bakanlık. Talim \e Terbıye
Kuruiu'nun gorüşüne göre.
aralık a> ına kadar göre\ yeri-
ne gitmeven öğretmenlerden
boşalan kadrolarla birlikte 10
bin yeni öğretmen ataması
yapmavı planlıyor.