Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8EYLUL1996PA2AR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
KUS BAKISI MEMET BAYDUR
Yabancı Kardeşin GölgesiPrinceton Üniversıtesi'nin üılü tarih bi-
lirıcisı.Ortadoğu ve İslamuzmanı Bernard
Lmis'.n son kitabını. Ortadoğu: Son İkibin
Yrim Kısa Tarihi'ni okurken aklım 1988 vı-
1 ında yavımlanan bir başka kitabına gitti. Is-
lam'ın Politik Dili adlı son derece ilginç bir
yapıttır bu da. Arayıp bulcum kitaplığın bir
köşesinde. satıraltİançızümiş.sayfa kenar-
larna notlar alınmış duruyor iste.
Geçen hafta. memleketimizdîki anti-laik.
şeriatçı. köktenci akımlann sanıldığından
çok daha önce. Demokrat Part zamanında
başladığını; 196O'Iı yıllann onalannda çe-
şitli hükümetlerin aldıklan kararlarla ivme
kazandığını; gericilik hareketınin güçlen-
mesinde takkeli. küJahlı. cüppeli. çember
sakallı cahillerden çok. ta<ım elbiseli. bo-
yur.bağlı. fötrşapkalı gericlenr önemii rol-
îeroynadığını yazmıştım, Sayır CahitKay-
ra'nınotobiyografisindenalıntılaryaparak.
Bu hafta ise Bernard Levis'ir yapıtlann-
dan alıntılar yaparak meselenin bir başka
yöniine dokunmava çalışaeagnn. Belki de
yüreğine. Öyle ya. 'diT söz konusu. Islam'ın
siyasal dılı.
Kitabının daha üçüncü sayfasnda 'laiklik'
kavramının Islami söylem ıçinde hiçbir an-
lamtaşımadığını söylüyor Levvis. Dini İslam
olan hiçbir ülkenin de bu kavramla uğraşma-
dtgını. ılgilenmediğini eklıvor. "Bu duru-
mun birtek oiağanüstü istisnası \anlır: Tür-
kiye Cumhuriyeti. Birinci Cumiıurbaşkanı
Mustafa Kemal Atatürk'ün rehberliğinde,
1920'li yıUarda bir dizi kanunu kabul ederek
(^)din iledev leta.vrunınt hukuksaJ bir teme-
le oturrmuştur TürkJer." Bunu ûa kitabının
dördüncü sayfasında yazıyor Levvıs. Sonra
devlet okullannda din derslerinin zorunlu
hale getırilmesiyle ve sivast partilerin köy-
lü oylannı toplamak için habire dine el ve
ayak atmasıyla, laiklik kavramı az da olsa
Bernard Levvis. 'Islam'ın
Politik Dili' adlı son derece
ilginç yapıtında 'laiklik'
kavramının İslami söylem
içinde hiçbir anlam
taşımadığııu söylmor. Dini
İslam olan hiçbir ülkenin de
bu kavnunla ufraşmadiğnu,
agilcmnediğini efchvor.
anlamını vc oııemını yıtırmeve başladı de-
meye getiriyor Bernard Levvis 1988 yılında.
Bernard Le\vis sorunun çok katmanlı ve
çok karmaşik olduğunu ve çok geniş bir ala-
m kapsadığını bilivor. Müslüman ülkelerın
çogunda (hepsinde) din. grup kimltginin ve
o kimliğe sadık kalmanın tek kaynağı. Müs-
lüman olarak yalnızca kendinizi değıl. kar-
şınızdakinin kimhgini de belirliyorsunuz.
Ben ve o. Biz \e onlar. Kardeş \e yabancı.
İnanç. kımliği belırlemekle kalmıyor, sizın
inandıgınıza inanmayan kişınin kimliğini de
belirliyor. Etnik kimligınız. diliniz. vaşadı-
ğınız ülke filan değıldır burada belirlevici
olan. Kimliği bdirleyenyalnızcadini inanç-
tırbu mantığa göre. İnanmavan kâfirdir. ya-
bancıdır. barbardır ve düşmandır. Levvis'in
yapıtınındenn vezengın, metarorlarvegön-
dermelerle. ınce bağlantılarla kurulu örgü-
sünün içinden çıkmaya çalışırken Kuran'da
adı geçen bir devim. bir tanılama çıktı kar-
şıma: al-Şirât al-Müstakım. Doğru Yol de-
mekmış! Doğru Yol aynı zamanda bir par-
tininadıdır. Bir zamanlarsembolükırat olan
birpartinin. Neyse. konudan uzaklaşmava-
lım. yukarıdaki Arapça taınlamada geçen
'şirât' sözcüğü. Latince 'strata'dan geliyor
Levvıs'e göre. İngilizcesı •street" olan. >ol
demek.
Islam'ın politik dilini biraz daha okuyun-
ca. dil üsfüne bir şölene ugramiş uıbı oluyor
okuyucıı. Hükümet sözcüğünün Ingilızcesi
'goverment' va. eski Yunanca bir kelime ile
bir fîilin bıleşiminden ibaretbukavram. Dü-
PİCASSO VE SEVCİLİLERİ-1
atı dillerinde,
mitlerinde, din
kitaplannda yolculuğun
düşsel dünyası hep deniz
yolculuğudur. Homeros'tan
günümüze kadar böyledir bu.
İslam dünyasında ise bütün
önemii yolculuklar karadan
yapılır. Denize girilmez.
Karadan gidilir ve en
önemlisi at sırîında gidilir bir
yerden bir yere gidilecekse.
Doğal olarak 'süvari'
önemlidir bu külrürde, kaptan
değil. Bu nedenlerden ötürü
belki. siyaset, seyislikten
kaynaklanır. At ise yakın
siyasi tarihimizin en önemii
sembollerinden biri olur.
men ile dümencilik demekmiş kaynaklan.
Devlet 'gemisinin' yönetimi. bu denizcilik
terimleriylekarşılanmışönceeski Yunan'da,
sonra bütün Batı'da. Hükümet, onlara göre
bir gemidır.
Simdi. bizde sıyasa, siyaset olarak adlan-
dırılan ve ülkeyönetimi anlamınagelen söz-
cüğün kökenıne bakalım. Siyaset. Müslü-
man ülkelerde kullanılan Arapça kökenli bir
sözcük. Seyislikten geliyor. At yönetimin-
den. Osmanlı. atkuyruğunu otoritenin sim-
gesi olarak kullanırdı. Osmanlı >önetimın-
de bazı yüksek bürokratlar 'Üzengi Ağası'
idiler. At üstündekı kişı en vüksek otorite) i
temsil ederdi. Filan.
Ezanı Türkçeden Arapçaya çevirip. de-
mokratı da demir kırata dönüştüren, kır atı
Bedri Baykam
sembol edinen. sonundaysa "doğru yol'u( al-
Şirât al Müstakim'i) seçen vatandaşlarımız
ve yöneticilerimiz tutarlıdırlar.
Batı dillerinde. mitlerinde. din kitaplann-
da yolculuğun düşsel dünyası hep deniz yol-
culuğudur. Homeros'tan günümüze kadar
böyledir bu. İslam dünyasında ise bütün
önemii yolculuklar karadan yapılır. Denize
girilmez. Karadan gidilir ve en önemlisi. at
sırtında gidilir bir yerden bir yere gidilecek-
se. Doğal olarak 'süvari* önemlidir bu küi-
türde, kaptan değil. Bu nedenlerden ötürü
belki. siyaset. seyislikten kaynaklanır. At ise
yakın siyasi tarihimizin en önemii sembol-
lerinden biri olur.
Levvis, bu oiağanüstü yapıtında bir başka
konuya da dikkat çekiyor. Güneş ve gölge
meselesi. Batfda. örneğin Fransa'da kral.
Güneş Kral (Le Roi Soleil) olmaktan. böy-
le adlandınlmaktan hoşnuttur. Oysa Ortado-
ğu'da güneş pek matah bir şey değildir. Ya-
kıcı. kavurucu, yok edicidir. Dolayısıyla Do-
ğu'da hükümdann sembolü güneş değildir.
Gölge'dir. İnsanlan, acımasız veaydınlatıcı
güneş ışığından koruyan. onlara koruyucu
bir gölge saglayan yönetici, yani Sultan ya
da Padişah. yeryüzünde Tann'nın gölgesi-
dir. Herkes. doğal olarak bu serinliğe sığı-
nır.
Moğollar, Hülagii Han'ın lıderliğinde
Bagdat'ı ele geçiriyorlar. Sene 656. Bu ta-
rihten eili yıl sonra >azan bir Irak tarihçisi
şunlan anlatıyorokuruna: "Hülagü, Bagdat
şehrindeki okur-vazar takımını topladı ve
bir fetva vermelerini istedi. Hlema, bir tek so-
ruva yanıt verecekti: Dii rüst ve adil, ama tan-
ntanımaz bir sultan mı daha iyidir, yoksa
adil olmayan, üçkâğıtçı, astığı astık. ama
Müslüman bir sultan mı?"Bu sorunun
yanıtı. bugün bile koruyor önemini. Ne
vazık ki.
Genç bohem Pablo, Paris'te aşkı keşfediyor!Son Nevv >r
ork sevahatimde. günlük ko-
şuşturmalar ve çağdaş sanat galerileri ara-
sında. Modern Sanat IVfüzesindeki "Picas-
so ve Portreler" sergisini ihmal etmek üze-
reydim. AİIah'tan birarkadaşım ısrarettide
birgünümü ayınp bu suçun vebalıni üzerim-
de taşımaktan kurtuldum. Çünkü. ne zaman
bir Picasso sergisi gezsem, ıçimi daıma re-
sim yapma heyecanı ve çeşitli boyasal ma-
cera arzuları kaplar. Her defasında da
"Aman Tanrım, şu sergiyi kaçırabilirmi-
şim!'" diye korkuya$anm.
Picasso'nun, ömeklerini 1895'ten itibaren
bildiğimizresimlerinde I973'e. vaniömrii-
nün sonuna kadar kullandıgı tekniklen, üs-
luplan. dokulan bir arava toplarsak esasın-
da zannedilenden çok daha dar bir alanda
yol aldığımızı görürüz. Picasso'nun işlerın-
de yeni, şaşırtıcı malzemeler. akıtmalar. fo-
toğraflar, yerleştirmeler ve büyük imkânlar
yok. O. tam tipik bir tuval ressamı. Şövale-
sinin başına neredeyse her gün sabırla, ça-
lışkanlıkla. elinde fırçalanyla geçen ve o
günkü hedefine ulaşmak için ilk günkü he-
yecanıyla işe koyulan bir "genç ressam".
Tuvalini bıraktığı ve biraz değişik tatlar ara-
dığı anlarda da, yine bir fuzenle bir deseni
veya bir litografi atölyesindeki emeğıyle bir
kâğıtlar dizisini servete çev irerek günlerini
doldurmuş bir ebedi genç.
Picasso. bir insanı "genç" yapan özellik-
leri gerçekten hiçbir zaman kaybetmemış.
Kendi hayatına, kadınlanna. resimlerine ba-
kışındaki uçanlık, degişkenlik arzusu. ılk
çarpıntı duygusu, hep birdelikanlınınki gi-
bi kalmış. Ama öte yandan. bu delikanlı,
yüzey üzerinde fırça ile öyle dinamik. kont-
rastlı. değişken ve zengın izler bırakıyor ki.
aradan seksen yıl geçtikten sora bile bu re-
simler çekiciliğini kavbetmivorlar
| Sanatçı sevgililerin kalıcılığı
Çok açık konuşalım: Neden yaratıcılığı v e
sanatçılığı ön plana çıkan insanlann büyük
çoğunluğu "çapkın" olurlar? İşte Jean Paul
Sartre, işte Nâzım Hikmet. işte Roman Po-
lanski, işte \VUlem de Kooning, işte Nedim
Giirsel, işte AtıfYılmaz, işte Francis Picabia,
işte Jackson Pollock, işte Picasso... Bu isım-
ler, hepinizin ek'eyecegi bir diğeriyle uza-
dıkça uzar. Bunu açıklamak. tabii ki "herer-
keğin en azından potansiyel çapkın olması.
bir sanatçının da önündeki fırsatlann bollu-
ğu"şeklinde geçiştirilemez. Sanatçının kar-
şı cinsten aldığı titreşimlerin. kendi benliği-
nin çeşitli derinliklerine erişmesine yardım-
cı olduğu veya kendi içinde var oian daha
aralanmamış yeni kapılan bu sayede açabıl-
diği kesin. Aniden birşiire, birresme. birfil-
me dönüşecek olan esin kaynağının yarattı-
ğı "stimulus"un, karşı cinsin taze birbaşlan-
gıcının bizde yarattığı aşk veya şehvet çar-
pıntısı ile çok büyük paralellikler gösterdi-
ğini biliyoruz. Kİmi zaman rü\a. kimi za-
man hayal. kimi zaman sıkıntı. kimi zaman
da "euphoria" olarak artistlenn yaşantısına
giren insanlann bir aniık bakışlan. bir do-
kunuşlan veya bir sevişmeden sonraki söz-
leri. sanat tarihine v ön verebiliyor. Böylece.
sanatçı eş ve sevgilileri. en zengin milyar-
derlerin çok önünde bir kalıcılığa terfi edi-
yorlar.
Bu örnekler arasında Picasso'nun bam-
başka bir yeri var. Çünkü, nerede>se Picas-
so'nun tüm sanatsal yaşantısına aşk hayatı-
nın yansıması olarak bakabiliriz. Yani. sa-
natçıyı "Mavi Dönem", "Pembe Dönem",
"Analhik / Sentetik Kübist Dönem".
u
Ser-
best Figürasyon Dönemi" gibi başlıklarla ele
almak yenne. özellikle 2. Dünya Harbi 'nden
sonra "Olga Dönemi"*, "Dora Maar Döne-
mi", "Marie - Therese VValter Dönemi" gi-
bi kesitlerle ele alabiliriz. Picasso'nun ego-
santrik. zor baş edilir ve harta çoğu zaman
çekilmez kişiliği>le yıllarca muhatap olnıa-
yı kabul eden yedi kadın biliniyor. Bunlar
Fernande, Eva, Olga. Marie-Therese, Dora,
Françoise ve Jacqueline. Tabii bu isimler,
sanatçı) la aylar, haftalar. günler veya birkaç
saat geçirmeyi de kâr sayan >-üzlerce kadı-
nın dışında kalan, bu dönemlere damgasını
"V Teden yaratıcılığı ön
I^Lİ plana çıkan insanlann
-L ^1 çoğunluğu 'çapkın'
olurlar? İşte Nâzım Hikmet,
işte Polanski, işte Sartre, işte
Nedim Giirsel, işte Atıf
Yılmaz ve işte Picasso.
1 1 fsane ile birlikte
rH birkaç saat yalnız
* J
kalabilmeleri için,
sanatçının şoforü Marcel
düzinelerle genç kızı
Picasso'nun şato-atölyelerine
götürür getirirdi.
v urmayı hak edecek kadar sabırlı u
ana" ka-
dınların listesi. Ro> McGregor-Hastie"Pi-
casso'nun Kadınlan" isımli kitabında. ef-
sane ile birkaç saat yalnız kalabilmeleri ıçın
sanatçının şoforü Marcel'in nasıl düzineler-
le genç kızı sanatçının şato-atölyelerine gö-
türüp getirdığinı anlatıyor.
| Casagemas ve 'Mavi Dönem'
Nevv >'ork Modern Sanat Müzesı'ndeki
son "*Picasso ve Portreler" sergisi. herne ka-
dar başlığına sadık kalmaya çalışıyorsa da
esasmda sanatçının sevgililen, eşleri \e met-
reslerı ile olan ilişkilerini ele alıyor. Aradan
geçen dolu dolu bir yüzyılda. Picasso etra-
fında açılan onca müze sergisi. çıkan onca
dev kitap, oluşturulan eşsiz ilgi; hiçbin in-
ve dolaysız ponrelerıdır. Yağlıbova ve de-
senlerle gerçekleştirdiğı. çoğu 1896-1908
arasına sığan bu portrelerde. sanatçı fotoğ-
raf makinesinın devreye girmesiyle makine-
nin beceremeveceğı işleri. sanatı aracılığıy-
la aramaya kov ulnıuştur. Sanatçı. bu dönem
işlerinde özellıkle kâğıdın boşluklannda
kullandıgı fuzen. pastel ve boyanın verdigi
farklı tatları. o günlere kadar alişılmamış bir
varatıcılık ve ustalıkla birleştınyordu. Sirk
çalışanları. akrobatlar, ressam arkadaşları
sanatçının bu ilkciddi dönemindekonu ola-
rak sık sık kullandıgı portrelenn kahraman-
ları... Picasso'nun en fakir. en zor geçen ilk
gençlik yıllanndaki yakın arkadaşı ressam
CarlesCasagemasdır. İki genç Paris'te, Ma-
laga'da. Madrid'de. Bar>elona'da uzun ire.
>acak. bu intihan ömür boyu hazmedeme-
yecek. Casagemas kadar yakın bir arkadaşı
artık olmayacaktır. Picasso'nun, Casage-
masın ölümünden sonra yaptığı resimler,
belki de hayatının en yoğun ve acı duygu-
salhğını yansıtan işlerdir. Bu resimler, aynı
zamanda sanatçının ünlü "Mavi Dö-
nem"ininenbelirginolduguyapıtlardır. Fa-
hişeler. gece havatı, marjinaller, yazarlar ve
bunlar arasında Pıcasso'nun hayatında bü-
y ük yer tutacak olan Abmroise Vbllard gibi
bir sanat taciri ve Günev Amerika'da geçe-
cek uzun vıllardan sonra sekreterliğini ya-
pacak olan Jaime Sabartes isimli başansız
bırşair... Bu senaryonun içerisinde, seyahat
etmekten ve bir göçebe hayatını otellerde
geçirmekten yorulan sanatçı, 1900'lerin ba-
1- Pablo Picasso 5 bis rue Schoelcher'deki atöhesinde. (1915-1916), 2- Fernande Olivier, Bateau Lavoir atölyesinde. Fotoğraf: Pi-
casso. Picasso müzesi. Roland Penrose hediyesi. 3- Avignon'lu bavanlar 1907. Tuval üzerine yağlı boya. (240x230 cm) .Nevv Yörk
Modern Sanat Müzesi koleksiyonu. 4- Casagemas'ın öliimü. 1901. Sunta üzerine yağl) bova (27x35 cm) Picasso müzesi, Paris.
sanların Picassodan bıkmasına neden ol-
mamış. Tam tersine. Nevv Yorklular ve sırf
bu sergi için Nevv York'a gelmiş turistler.
sergi>i görebilmek için saatlerce kuvrukta
beklıyorlar. Biz "Picasso ve Portreler" isım-
li bu sergiyi. "Picasso ve Sevgilileri" isimli
yazı dizisının temelı ve alrvapısı olarak ele
alıp dönemlerinin sanatçının özel hayatı>la
olan bağlantılannı didikleyeceğiz.
Picasso'nun, özellikle kariyerinin başın-
da kendi portresini de sık sık yaptıgını gö-
rüyoruz. LeonardodaVlnci "Sanatçı zaten
hep kendi portresini yapar" der. Ama.
bunlar aynı genç sanatçının çok keskin kla-
sik stili ve "İzlenimcilik Sonrası" dönem
arasında gidip geldiği. çoğunluHa gerçekçi
çoğu zaman beraber mücadele ederek ken-
dilerini sanatçı olarak dünyava kabul ertir-
menin ilk savaşlannı verirîer. Pablo. o vıl-
larda. parasızlığı veyaaçlığı. kendi küîtürü-
nün doğal akışında. utanılacak hiçbir yönü
olmayan birşe) olarak görme vürekliliğme
sahıptir. Ancak, 1901 Ocakayında Picasso.
Madrid'de kalırken Casagemas. biraz yoru-
lan bu ilişkiden kısaca uzaklaşmak ıstevip
önce Barselona'ya oradan da tekrar Paris'e
gıder. Ha>atına girip çıkan kızlardan biri
olan Germaüıe'nin onu terk edışi. alkol. pa-
rasızlık ve valnızlık genç sanatçının Picas-
so ile beraber gitmeyi en çok sevdiği kah-
velerden birinde intiharetmesine neden olur.
Picasso. bu boşluğu ömür boyu doldurama-
şındatanhe "Bateau-Lavoir"atölyesi olarak
geçecek olan. Montmartre'da 13,rueRavig-
nan'daki efsanevı bina>a taşınıvor. O yılla-
ra kadar annesi Maria'ya çok bağlı olan ve
çoğunlukla onunla dolaşmayı seven Picas-
so. Bateau-Lavoir'den itibaren tüm yaşamı-
na yön verecek olan dişilerle daha sıkı fıkı
düşüp kalkmaya başlayacak. Gündüzleri hiç
çalışmıyorgözüken Pablo'nun başında, da-
ima birçok Ispanyol vardır. Daha sonra ay-
nı mekâna taşınacak olan Andre Salmon'a
taşı> ıcı ikaz eder: "Onlara gidivorsun, ama
Picasso veçetesine dikkat et, onlaragüv en ol-
maz!" (1)
Bateau-Lavoirbinasında birçok başka sa-
natçıyla beraber bohem bir kader birlikteli-
gı yaşayan Picasso. Femande'la. yağmurlu
birgün.korıdordayolunukesipgülümseye-
rek elıne bir yavru kedi verdikten sonra ta-
nışır. Fernande. hayatına ve atöl>esine hız-
la hâkim olduktan sonra. her yeri temizle-
yip düzene koymaya ve ateşlı dişiliğiyle Pi-
casso'yu elinde oynatmava başlar. Bunun
sonucunda Picasso. sakinleşip evcilleşece-
ğine. arada kıskançlık krizlerine girer.
Cezanne'ın resimlerinin etkisını yadsı-
mayan sanatçı. aynı zamanda sürekli olarak
ilgilendiği ve topladığı Afrika sanatının kü-
çük heykelcikleri ve maskeleriyle haşırne-
şirdir. Femande'la beraber önce "Mavi Dö-
nem ",ardından "PembeDönem"başlar. Pi-
casso, bir yandan edebiyat dün>asından ar-
kadaşlan olan Andre Salmon. Max Jacob v e
Cuillaume Apollinaire'Ie yakın günlük iliş-
kiler içindedir. Kübizm, Negro heykellerin-
den, Afrika ve Okyanusya'nın yerlilerinin
işlennin sanatçı tarafından hızla benimsenip
tuval üzerine yorumlanmasından doğarken
bu üç >azar, bu akımın ilk desen ve tuvalle-
nne sık sık konu olacaklardır. Yüzvıl başı-
nın ünlü sanat tacirlerinden Daniel Henry
KahnvveiJer de. Pablo'nun "dealer"ı olmak
dışında. meslektaşı VoUardgıbı 1910 yılın-
da Kübist-Geometrik parçalanmadan nasi-
bini alacak ve tuval üzerinde de ölümsüzle-
şecektir.
Picasso'nun bu dönemde gerçekleştirdi-
ğı ve halen Nevv York Modern Sanat Müze-
si'nde olan işlerden biri, bugün modern sa-
nat tarihinin en önemii ve en pahalı işi ol-
muştur. tlk adı "FilozofikKerhane"(Le Bor-
del Philosophique) olan bu resim, Fernan-
de'ın modellik yaptığı bazı nü desen çalış-
malannın üst üste alınan, bir çeşit bileşi-
minden doğar. Bu resmin değeri bugün Mo-
na Lisa ile boy ölçüşür. Picasso'nun birçok
sanatsal sorunu aynı anda ele alıp çözümle-
meyi hedeflediği ve üç boyutlu temsili res-
mın düz bir yüzeyde en canlı renklerle çe-
şitli figürleri ele aldığı bu yapıt. gerek Kü-
bist doğumun, gerek Modern Sanat Tari-
hi'nin değişik nedenlerle en kilit yapıtı ola-
rak anılacaktır.
| Feraande ve 'Pembe Dönem'
Ancak, ne var ki Fernande, böyle bir say-
gın genç bir çıftin yaşadığı bu evde. böyle-
sine "acavip"birrandevuevi sahnesinin sü-
rekli olarak salonun göbeğinde görülmesine
homurdanmaktadır! Ele güne karşı böyle
saçma çıkışlann açıklanamayacağını düşün-
mektedir genç kadın. Aynca. Kübist yapıt-
larda kendini tanınmaz şekilde paramparça
görmek, Fernande'ı ciddi olarak kızdırmak-
ta ve genç kadın "Pembe Dönem''in roman-
tizmini mumla aramaktadır.
Zaten. Kübizm'in satış şanslannı da Fer-
nande çok sorgulamakta. bu harekete şüp-
heyle bakmaktadır. Fakat. bu yeni akıma
olan ilgi de günbegün artmaktadır. Fernan-
de, zaten "Pembe DönenT'in tüm kola> sa-
tılırbaşansınm arkasındaki gizli güçrür. Ay-
rıca. Picasso'nun kimlerle dostluk kuracağı
konusundaki dtkkatlı seçimleri de. sanatçı-
yı ihya etmektedir. Böylece birkaç yıl önce-
sine kadar Bateau-Lavoir'daçamaşırcılık ya-
parak yaşayan Frenande. bırden kendini ar-
tık dev aynasında görmeye başlar. Genç sa-
natçının artan süksesi onun da başını dön-
dürmüş ve genç kadın kendisini neredeyse
bir eleştirmen olarak addetmişti. Mc Gre-
gor-Hastie, kitabında Fernande'ın kendi dö-
neminin sonunu getiren hatasını şöyle açık-
lıyor: "Herkesin ona söyleyebileceği gibi,
zengin ve ünlü bir kocan ve çok güzel bir
arkadaşın varsa onların hiçbir zaman
karşılaşmamalarına dikkat edeceksin.
Dikkat etmezsen büv ük ihtimalle her iki-
sini de kaybedersin." (2) Ressam Marco-
ussis'in eserlerini tanıtmaya çalışan Fernan-
de. onu ve sevgilisi Marcelle'i (Eva) yeme-
ğe davet etme gafletinde bulunur.
(1) LeBateaıı-Luvoır. Jeaıüne ü'arnod. Edi-
tions Mayer. Paris. s: 21.
(2) Picasso 's Women. Roy Mc Gregor-Has-
tıe. Lennart Pııblislung. 1988. England. s: 68.
SÜRECEK
Suhandan Özay,
Almanya'da konferans
veniyor
Kültür Servisi - Dokuma sanatçısı ve
9 Evlül Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesı öğretim üyelerınden
Suhandan Ozay Stuttgart'taki Linden
Müzesi "nde düzenlenen Sonbahar
Kültür Etkinlikleri kapsamında bir
konferans verecek. Türkiye Stuttgan
Başkonsolosluğu Kültür Âtaşeliği.
Türk Kadınlar Bırliğı ve Linden
Müzesi'nce gerçekleştinlecek
etkinlikler arasında ver alan Özav 'ın
"Eski ve Modern Dokuma Sanatı'
başlıklı konferansı 24 evlülde
yapılacak. Müzede bırde sergı
açacak Özay. "Lif Sanatı Dokuma
Resimleri' adlı sergisini San
Fransisco Craft and Folk An
Müzesi'nde. 1995'te İskenderiye ve
Kahire'de. 1996 Martı'nda ise
Hamburg ve Yiyana'da açmış.
•Çağdaş Türk Dokuma Sanatı'
üzerine konferanslar vermişti.
Mahmut Makal'ın imza
günii
Kültür Servisi- Söke Hoca Halil Paşa
Halk Kitaplıgı. 1996 97 kültür
etkinliklenne 10 eylül salı günü
Yılmaz Sunucu ve Mahmut Makal'ın
söyleşileriyle başlavacak. "Tatil
Çeşitlemelerf başlıklı sövleşi
sırasında Makal ve Sunucu nun
kitaplanndan örnekler okunacak. her
iki vazar kitaplannı ımzalavacak
Ücretsiz tiyatro kursu
Kültür Servisi-Kadıköv vaka>ının
21 yıldır ücretsiz ov un sergileyen ve
ücretsiz iki vıllık tivatro eğıtimi
veren Kadıköv Halk Eğitimı Merkezı
Deneme Sahnesi. yetiştırmek üzere
veni tiyatro kursiverlerı alacak.
Kursiverlere 6 kişilık bir ögretmen
kadrosu tarafından 2 v ıllık bir eğitim
sonunda eğitimini başarıyla
tamamlayanlara Millı Egitim
Bakanlığı tasdikli diploma verilivor.
Egitim süresınde dünva tiyatro tarihı,
Türk tiyatro tanhi. vorum bılgisi,
oyunculuk tarihi. minıik. diksiyon.
vücut egitimı. Shakespeare
oyunculuğu. Stanislavvskı
ovunculuğu. absürd ovunculuk. epık
ve deneysel ovunculuk den»leri
venliyor. Kayıtlar eylül avı >onuna
dek hafta ıçi'her gûn 10.00-15.00
saatleri arasında Kadıköv Halk
Eğitim Merkezı'nde vapılıyor.
Bulutsuzluk Özlemi
Türkiye turnesinde
Kültür Servisi - Bulutsuzluk Özlemi.
11 ekımden başlavarak Türkiye
turnesineçıkıvor. İzmır Atatürk Spor
Salonu'nda başlayacak turne 12
ekimde Denizli Açıkhava Tiyatrosu.
18 ekimde 2. L'luslararası Eskişehir
Festivali çerçevesinde A.Ü. Kampusu
Spor Salonu'nda. 26 ekimde ise
Adana Açıkhava Tiyarrosu'nda
devam edecek. Grup. tarihinin.en
genış çaplı turnesıni kasım-aralık
aylan içinde İstanbul. Bursa. Antalya.
Ankara. Gazıantep. Erzıncan. Sınop.
Samsun. Trabzon. Edirne. Konva.
Mersin. Tekirdağ. Giresun. Sıva.s.
Çanakkkale. Balıkesır. Bandırma.
Zonguldak'ta sürdürecek.
Tiyatpo biletleri
zamlandı
.Ankara(.\>K,4)- Dev let Tıvatroları
biletjerine rekor düzevde zam
yapıldı. Ekim ayında perdelerini
açacak olan dev let tiyatroları biletleri
yüzde 150 oranında bir artışla 250
bin lira oldu. Çarşamba günleri
geçerli olan ındirimli fivat
uygulaması da kaldırıldı. Yapılaflbu
yeni düzenlemevle indirimlı bilet ve
balkon tam biletı 150 bin lira. loca
800 bin lira. müzıkal ovunlarda tam
bilet 350 bin lira. balkon 200 bin lira.
loca ise 1 milyon lira oldu.
Halıcı-midi '96
finalistleri belirlendi
Kültür Servisi -Bılgısavar ve müzık
dünyasının büyük ilgisinı çeken
Halıcı-midi '96 Bilgisayarla Beste
Yanşması'nın finalistleri belirlendi.
Atilla Özdemıroğlu. Emrehan Halıcı.
Faruk Eczacıbaşı. Garo Mafvan.
Hakan Özer. Izzet Öz. Mete
Sakpınar. Sedat Ergin ve Sinan
Bökesoy'dan oluşan yarışma jürisince
belirlenen finalde varışacak beste
sahipleri veeserleri şunlar: 'Çelişki'
Erkin Hadimoğlu. "Dandini" Ömer
Göksel, 'Derviş' T. Ufuk Kıral.
"Dreaming" Emırlşılav. Hera' Bora
Egemen. 'Kapadokya'dan Bir Kuş
Geçti" Borga Parlar. "Kolaj' Ercan
Yenal. 'Randevu' Mehmet Sungur.
"Turkuaz" Emin Mecnun.
'Titreşimler' Selçuk Yusuf Ergen.
Halıcı-midi "96 Bilgisayarla Beste
Yarışması final ve ödül töreni 20
eylül euma günü saat 20.30'da
Harbı\e Askeri Müze Kültür
Merkezi'nde yapıla"-k.