05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8EYLÜL1996PAZAI 2 OLAYLAR VE GORUŞLER Insan, Bu Değişmeyen! • SNÜ A. GOKSEL u öniinde olan yok mu? O, yalancı. uydurucudur. Te- metsiz. boş şe> leri birbirine ekler. yakıştınr ve üzerini yatdudar. Yalanlardüzerve sana. senin büemeyeceğin Iuberler"geririr. Onun doğrusunda bile eğriük kiri ve bıuaşığı vardır. Onun ger- çeği yalana çalar. Şu yanındakine gelince, nefsine düş- kiin. açgözlü, obur. mundann biridir. Onun gözünii yalnıztoprakdoyurur. On- iaki açlıgı yalnız toprak giderir. Yemek - erken parmaklannı yutar. kapları kalay- ar gibi yalar ve hiçbir şevden hiçbir za- nan doymaz.' Hiç kimse yukandaki satırlan. bugün dünyada varolan bıriîlkeye. ya da bu gü- nün dünyasındakı bir ülkede yaşayan bi- rilerine yakıştırmaya çahşmasın. Çünkü tu satırlar günümüzden yaklaşık bin yıl cnce söylenmiş. bin y ıl önce yazılnııştır. Yazan. Batılılann verdiği adla "Avicen- na", tam adı ile "Ebu Ali el-Hüseyin bin AbduUah bin Sina". yani bizim bıldıği- rniz "İbn Sina"dır (1). Bin yıl önce bu sözlerin söyienipyazıldığı ülke ne mi ol- rnuş? Parçalanmış. O ülke devleti ne mi o'muş' 1 Batmış. İbn Sina bilim adamıdır. bilgindir, he- k mdir. Dünya tıbbına vüz yıllarca dam- gasını v urmuş bir hekimdir. Hipokratgi- bı. Calinos gibi. tıbbın görkemli kubbe- sini taşıyan ana sütunlardan biridir Ama bugünün tıbbı ile tartılabilir mi hiç ibn Sina? Tıbbın. genelde tüm bilim dallan- nın. değil yüzyıllar içinde. her hekimin kendi ömrü içinde bıle tanık olduğu ge- lişme. vardığı aşama. vaat ettiği gelecek gözler kamaştırmıyor mu? Pekiy. bilimin \e tekniğin bu gelişme- sine koşut olarak insanda da aynı hızda olumlu birgelişme oldugunu söyleyebi- liyor muyuz? Ne yazık ki hayır, söyleye- miyoruz. Söyleyemiyoruz. çünkü IbnSi- na'nın vaklaşık bin yıl önce lanımladığı gibi önümüze düşenleryalancı. yanında- kiler obur, açgözlü hâlâ. Neden böyle acaba? Bilimi yapan. bılimi bugüne ge- tiren de insanın kendisi değil mi?! Binlerce. on binlerce canlı türleri ara- sında. insan türü*'HomoSapiens" mağa- radan çıktı dünyaya. dünyanın aydınlığı- na. Üzerine mağaranın karanlığı bulaş- mıştı. Gözleri kamaştı aydınlığa çıkınca. Korktu. kapadı gözlerini. dönüp mağara- nın karanlığınasığmdıyine. Ozamandan beri binlerce yıldır. zaman zaman mağa- ra karanlığında güvence arar. güvence bulur insan. Ama yenemedi merakını. çıktı yine dünyaya. dünyanın aydınlığı- na. Çevresine bakındı. Böylece "bilim"in tohumu düşmüş oldu yüregine: Merak etmek. araştırmak. öğrenmek. gerçeği bulma tutkusu... Ve o zamandan beri bu merak. bu araştırmak. bu. gerçeği bulma- ya çalışma uğraşı, binlerce yıldır süregel- di. Binlerce. on binlerce canlı türleri için- de insan, varlığının, varoluşununbilinci- ne varan tek yaratıktır. Mağaranın karan- Iıgından. dünyaya, dün>a aydınlığına çı- kınca vardı bu bilince. \'arhk bilinci yok- luk bilincini. varoluş bilinci yokoiuş. bi- lincini de içinde taşır. Düşündü o zaman: Neden " l var"dı? Böylece felsefenin "Varük Kuramr doğmuş oldu. Ve dü- şündügünün ayınmına vardı insan. Se- % indi. düşünen tek canlı idi çünkü. Ama neden *var"dı? Ve neden "yok" olacak- tı? Var olduğuna göre onu "var"eden, "yapan" biri, birileri. olmalıydı. Onu " var" eden ya da edenler onu "yok"ede- ceklerdi. Güçsüzlügünün ayınmına var- dı, korktu, ürktü. kendi gücünün üstün- de bir güce sığınmak zorunluluğunu duy- du. Bu gücü "Doğa"da gördü önce. ona sığındı. Böylece dinler tarihi başlamış oldu. Güneşe. şimşeğe. fırtınaya. çevre- sinde lav püskürten yanardağa sığındı. güvendi, tapındı. Güneş doğarken yüzü- nü ona dönüp secdeye kapandı. Öğleyin tepedeyken güneş. zenit noktasında iken, ellerini gökyüzüne kaldırdı, yardım iste- di ondan. Yanardağ iav püskürünce ona döndü. secdeye kapandı. Mısırlılartaşlar- dan dev gibi yaratıklar yaptı Tann olarak. Kedi başlı kocaman bir kadın, kocaman birSfenks... Mezopotamyalının tannlan kuş başlı adamlar, aslan başlı kadınlar, yan insan. gerçek dışı yaratıklardı. Hep- si kocaman, genellikle korkunç. Eski Yu- nan'da tannlar tümüyle insan figürlerine dönüştü. Her şeyin, her duygunun. her doğa olayının ayn ayn tannlan vardı. Bu tannlar yalnız biçim olarak degil tüm davranışlan ile insan gibi idiler. Birbir- leri ile kavga ediyorlar. aralarında dost- luk, düşmanlık kuruluyor, Zeus, ölümlü genç kızlarla kansı Hera'yı aldatıyor. He- ra kıskançlıkla o kızlan yılana çeviriyor- du. Bundan sonraki dönemde heykelle- rin yerini doğrudan doğruya insan aldı. Kral Allahlar dönemi başladı. Böylece insanlar tannlaştınldı. Ve nihayet "tek Tann dinleri" doğdu. Doga dinlerinden tek Tann dinlerine kadar tüm dinlerin or- tak yönleri Tann'ya insan gözü ile bak- malandır. Tann "da, insanda, yani kendi- sinde olan nitelikleri, yetenekleri, özel- likleri görür. onda insan da\Tanışlannı var sayar. Tann. ya da Tannlar sever, kı- zar. affeder, ödüllendirir. cezalandınr. Gönlünü almak için kurbanlar verilir Tann'ya, tannlara. En belirgin insandav- ranışı, tanrılann, ya da Tann'nın konuş- masıdır. "Önce Söz Vardı" söylemi bu- nun en belirgin örneğidir. tannlar ya da Tann insana ya da insanlara vereceği ile- ti (mesaj) için neden söz'e gereksinim duysun ki? Tann'da insan niteliklerini görmenin nedeni. insan beyninin, duyu- lannötesindebirvarlığıalgılamagücün- den yoksun olmasıdır. Aklın gücü sınır- sız ve sonsuz olmadığı için sınırsız ve sonsuz olan bir varlığı ve gücü algılaya- maz, kav rayamaz. Dinlerin başka bir ortak yani doğa din- lerinden tek tanrı dinlerine kadar tüm dinlerde Tann'ya kulluk yapılırken. be- dene belirli bir biçim verilmesi, belirli hareketler yapılması, belirli yöne dönül- mesidir. Kıbleyedönülür, yedi kollu şam- dana dönülür. İkonaya. Madonnaya. fsa'nın heykeline dönülür. güneşe dönü- lür. Diz çökülür. secdeye vanlır. avuçlar birbirine yapıştırılır. gökyüzüne açılır. Görkemli tapınaklarda mimari. süsleme. müzik. dans sanatla dıni bütünleştirir. Dünyanın Yedi Harikası'ndan biridirDi- \-ana Tapınağı. Tekbir-i ilahi ile Naat-ı Şerif ile Mevlevi Semai ile ftri'nin bes- teleri dalgalanırgörkemli kubbelerde. Ya da Haendel'in Mesih'i. Mozart'ın Requ- iem'i. Tüm dinlerin en önemli ortak yönü hepsinde, Tanrı ile kul ya da kullarara- sınabirilerininginnesidir. Doga dinlerin- den tek Tann dinlerine kadar, bü>ücüler girmiştir, bakjcılargirmiştir, rahiplergir- miştir. Azizler, imamlar. papazlar, ha- hamlar, mollalar. sınagog, kılise. papa girmiştir ve nihayet kulla Tann arasına girmeyi kendısinin görev i sanan yetki- siz, biİgisiz kimseler girmiştir. Böylece, "Din, tarih boyunca. tüm insanlık tarihi boyunca, tüm dünyada amaç için kulla- nılan araçlardan biri olmuştur. HaJkın ne zaman boyundurukaltındatutulmasıge- rekri ise, din, kitieleri etkilemek için tüm ahlaki araçlann ilkini ve başlıcasını oluş- turmuş. Hiçbir dönemde hiçbir felscfe. hiçbirdüşünce, hiçbirgüç onun yerini sü- rekli olarak alamamıştır" (2). Tüm dinlerin, din ögretilerinin teme- linde, iyilik, dürüstlük, başkalannın hak- bir dıişünun... her anla kını yememe. kendi hakkına razı olmak. açgözlü olmamak vardır. Tüm dinler ya- lan söylemeyi, açgözlülüğü yasaklar. la- netler. Din-Bilim ikilisinin en önemli or- tak çizgisi. dürüstlüktür, yalana yer ver- memektir. Ama!.. Evet, ama insan mağaradan çıktı dün- yaya. Dünyanın aydınlığına mağara ka- ranlığından çıktı. Etinde. kemiğinde, beyninde mağara karanlığının bulaşığı var. Din. bilim, töreler. yasalar. eğitim, bu bulaşığı anndırmayı amaçlar. Zordur bu amaca erişmek. Çünkü tüm bu uğraşla- nn karşısında anndınnaya engel olan. in- sanın kendi yarattığı bir başka Tann var- dır. Kimdir? Nedir bu Tanrı' 1 İnsan mağaradan çıkınca, kendisi gibi başka insanlann da var oldugunu gördü. Dünyasına onlann da ortak oldugunu gördü. Dostluk. düşmanlık, alışveriş iliş- kileri kurdu onlarla zorunlu olarak. Ön- celeri kendi gereksinimi için ve gerekti- ği kadar üretirken sonralan gerektiğin- den fazla üretip. kendi ürününü başkala- nnın ürünleri ile değiş tokuş yapmaya gi- rişti. Böylece ilkel ticaret başladı. Bir kuşku düştü içine: Kendi ürünü karşılı- gında aldığı ürün, kendi ürünün değen- ni karşılıyor muydu acaba? Bunu düzen- leyen birdeğerbirimi olmalıydı. Ve 'pa- ra'yı icat etti insan. 'HomoSapiens', *Ho- mo Economkus'a dönüştü. k Para' güç- lüydü, etkindi. her şeyi satın alabiliyor- du. Tanrılaştırdı 'para'yı. Önünde diz çöktü. secdeye kapandı. 'Para\ ona sa- hip olanı da tannlaştınyordu. Tanrılaş- mak için daha çok. daha çok malı mül- kü, parası olmalıydı. Bu çokluk başkala- nnın sırtından. başkalannın emeğinden. başkalannın hakkından kazanılamaz mıydı 0 "Homo Economicus, görünmez bir el tarafından. asunda istemediği bir hedef yaratmak zonında bırakıldı" (3). İnsan sömürgen oldu, 'insan yiyen yara- tık' oldu insan. Para karşılığında satıl- mayacak, satın alınamaya- cak şey kalmamalıydı. Marks'ın, ürünü oluşturan öğelerden birinin emek ol- dugunu. emeğin de para kar- şılığında satılıp alınabilece- gini. y ani bir meta oldugunu söylemesinden binlerce yıl önce, köle ve serflik dönem- lerinde bile *Homo Econo- micus' dürüstlüğün, onurun, erdemin de meta oldugunu, para karşılığı satılıp alınabi- leceğini keşfetti. ibn Sina'nın bin_yıl önce söylev ip yazdığı "Önümüz- deki \alanci insanla. yanın- daki doymak bilmez açgöz- lü olan insanın bu bin > ıl için- de neden bilimin gösterdiği gelişme\e koşut. olumlu bir değişme gösteremedigi soru- sunun yanıtı işte bu gerçekte yaıar. Etine, kemiğine, bev nine bulaşan mağara karan- -rhğuıdan arınamamışolanla- nn yazgısıdır bu yalancılık, açgözlülük, doymazlık. sal- dırganlık, şirretlik, erdem- sizlik.- Dinler tarihi. bilimler tari- hi, din-bilim ikililiği insa- nın. 'Homo Sapiens'in bey- nine bulaşan bu mağara ka- ranlığından kurtuluş için verdiği savaşımın tarihidir. 'Homo Sapiens' mağaradan uzaklaşabildiği. mağara ka- ranlığından arınabildiği oranda 'İnsan' sayılır. Kalite anlatılmaz, yaşanır! Çizgisinden en küçûk ayrıntısına kadar, her anlamda 388, Ericsson kalitesiniyansıtır... Size, iletişimde dünya kalitesini yaşatır. Şimdi düşünün... 388 gibi hayatınıza her anlamda kalite katacak bir ürünü "Uüet'den başka size kim sunabilir ? ERİCSSON Tûrkıye fetku, Drstribütörlen: 6EN-PA Tel 0212 287 17 17 (20 hat) • K.V.K. Tel 0216 410 85 00 (Pbx) (1) İbn Sina. 'Hay Bin Yakzan ', Yapı Kredi Yayın- lcırı. Istanbul 1996. Savfa 32-33. (2) Frederich Engels. 'Ütopik Sosyalizm ve Bilim- sel Sosvalizm in Ingilizce Baskısı Için Özel Giriş ' (20 h'isan, 1892). Sol Yavınlan, Ankara 1993. Savfa. 45. 46, 52,53.54. (3) Erich Fromtn. Adam Smith ten Alınn. Çağımızın ÖzgüHük Sorunu' L'çüncü Baskı. Gündoğan Yavınlan. Ankara 1995. Savfa 100. ÇORLU ASIİYT HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994 343 Davacı Nazmi Taylan tarafından davalı O'mer ve Zeyfun'dan olma 16.6.1948 D.lu Fatma Tavlan aleyhine açılmış bulunan böşanma dava- sında: Davacı tarafından ve- rilen dilekçe ile davalı ile 1977 vılında evlen- diklenni.'1978 yılında Murat isimli bir erkek çocuklannın oldugunu. ancak daha sonra arala- nnda geçimsizlik çıktı- gını ve mahkememizde 1978 158esassayılıbo- şanma davasını açtığını 18.9.1979 aunü 1979 443 K.ijedavası- nın reddedildiğini. an- cak eşinin o tarihten bu yana evine gelmediğini v e nerede oldugunu da bilmediğini beyan ile boşanmalanna karar verilmesini talep ve da- v a etmiştir. Davalının yapılan bü- tün adli ve idân tahkika- ta rağmen tebligata ya- rar açık adresî tespit edilemediğinden kendi- sine iJanen tebligat ya- pılmasına karar~vefil- miş olmakla: 20.09.1996 günüsaat 11.00'deki duruşmaya bizzat gelrnesi veya kendisinl bir vekifle temsil ettirmesi, aksi takdirde yargılamaya vokluğunda devam edi- leceğı hususu davalıya dava dilekçesi yerihe kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. Basın: 105848 A İTHAL KLASİK CD • LER PERAKENDE 280.000, TL. TOPTAN 200.000. TL. ÜCRETSİZ BROŞÜR GÖNDERİÜR. MfZtK ADRES SELANIK. CAD 28/23 06650 K1ZILAY-ANKARA TELEFON 419 43 78-79 FAKS 419 43 80 Ankara Sanat Tiyatrosu YAŞAMA^ Oynavan: Ahan Erkekli KAKŞIYAKA AÇKHAVA TİY.ATROSI 6-13EYLÜLSAAT:21.15 J}işe Tel: (0-232) 362 6l 61 yaîan-yoneten tas; metinbalav Bilet Satış Yı Karşıyaka Bra1 Karşıyaka Ayı Alsancak Avnntı Konak Temmuz Konak Ercan Kitabevi EYLUL KONSERİ .,.. , 0 , (Eğitime kqtkı) Bülben Ui HOFMANN '/' • "*. H * q (Arpist) ARP KONSERİ Zeynep YURDAKUL (Piano) ODA MÜZİĞİ Ülkü KOPER (Keman) GRUBU Berna TUNCER (Viola) KONSERİ AYA İRİNİ19 Eylül 1996 Perşembe 19.30 Davetiye için VAKKORAMA Beyoglu (0212 251 15 71 ).ÇYDD (0212 275 50 82) Turistik pansiyona öğrenci Tel: 517 73 39 ÖNCE OKUYAN VE YAZAN İNSAN, SONRA DÜŞÜNEN VE AYDrNLANAN TOPLUM İÇÎN IŞLEVSEL YETÎŞKİN OKURYAZARLIĞI KURSLARINA DESTEK VERİN. sk ç e v Cumhuriyet Cad. No: 18 Kat: 4 Elmadağ/İstanbul Tel: 0212 225 00 63/64 MOMENTJEANS ONLY MIIME ACtL JEAN SERVİSİ YAZINDIRIMI SOYAOI MUMIM1 ««»•> ıımı.lrtl.vılHa o»çptimn
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle