Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 MART1996SALI
14 KULTUR
1. TÜYAP tzmir Kitap Fuarı'nda karikatürist Semih
Balcıoğlu'na 'Şükran Ödülü' verildi 'Özgür ve çağdaş
bir tophımda barış'
evgi Özel yönettiği"Çağdaş Toplumda Basın,
Bilim, Sanat ve Birey" paneline, Mustafa
Ekmekçi, Aysel Ekşi ve Şükrü Erbaş
konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmacılar,
çağdaşhğın özgürlük olduğunu vurgulayan
konuşmacılar, özgür düşünce ve duygularla bir şey
üretemeyen toplumlann çağdaş olamayacağmı
EBRU KAŞLI
'50 yıllık lıüzüıılü
gülümseyişe' ödül
İZMÎR (Cumhuriyet Ege
Bürosu)- Ana teması "Mizah ve
Kitap" olarak belirlenen 1.
TÜYAP Kitap Fuan'nda,
karikatürist Semih Bakıoğiu'na
TÜYAP tarafından "Şükran
Ödülü"verildi.
Mizah agırlıklı etkinliklerin
sürdüğü fuarda, "Semih
Bakıoğiu Karikatür SergisTnin
yanı sıra, Kankatürcüler
Derneği'nin düzenlediğı
"Nasreddin Hoca Figürieri
Sergisi". İsmail Gülgeç ve
Muhittin Köroğlu'nun karma
"Çevre SergKİ" ve Semih
Poroy- Kamil Masaracı
Karikatür Sergisi de açıldı.
TÜYAP tarafından verilen
"Şükran Ödülü"nü alan Semih
Balcıoğlu için bir söyleşi ve
ödül töreni yapıldı. Bilgi
Yayınevi de Balcıoğlu'na
"Alnn Fırça" ödülü verdi.
Ödül törenine katılan Semih
Poroy, Alpay Kabacalı ve
Turgay Gönenç, Balcıoğlu'nun
eserleri hakkında bilgi verdiler.
Konuşmacılar. Balcıoğlu'nun
eserleri sayesinde karikatürün
sanat niteliği kazandığını
vurguladılar.
Karikatür sanatınm siyasi ve
toplumsal çarpıkJann biribiri
üzerine yığılmış bir ülkede
önemli ses getirdiğini
vurgulayan Kabacalı,
"Demokrasflerde, karikatürün
önemli bir yeri vardır. Halk
köşe yazısında okuduğu politik
• TÜYAP tarafından verilen
"Şükran Ödülü" ve Bilgi
Yayınevi adına Muzaffer
Izgü'nün verdiği "Altın
Fırça" ödülünü alan Semih
Balcıoğiu, Izmir'de
düzenlenen bu ilk kitap
fuannda ödüle layık olmanın
heyecanını yaşadığını söyledi.
Balcıoğlu, "Yaşamımda her
zaman ödüllerden yana
olmuşumdur. Ödül
hatırlanmaktır, başannın
takdiridir. Ödüle layık olmak
için daha çok çalışmak
gerekir" dedi ve 1996 'da
Nasreddin Hoca'ya daha fazla
sahip çıkmamız gerekliliğini
vurguladı.
yorumu unutabtlir ama
karikatürü unutmaz.
Karikatür daha akıida kalıcı ve
etkilcyicidir. Balcıoğlu'nun
eserlerinde de bunu çok net
görcbiliriz. Karikatür,
polMkaya halkm gözünden
bakar" dedi. Balcıoğlu'nun
yapıtlannın 50 yıllık hüzünlü
gülümseyişler olduğunu
vurgulayan Gönenç,
Balcıoğlu'nun eserlerini çağın
önemli tanıği olarak
değerlendırdi. Gönenç,
u
Balcıoğlu, estctik kaygı fle
çağına tanıklık eder.
Eserlerinde günlük olaylan ek
alır ama hiçbir zaman içinde
değecierini ve anlamlannı
yitirmeyen eserierdir. Güncel
karikatürlerine süreklilik ekler.
Çağın tanıklığını yaparken
geçmiş kültürel birikimleri
gözardı etmez" dı>e konuştu.
Poroy da, Balcıoğlu'nun
Türkiye'de üç boyutlu
karikatürün ilk uygulayıcısı
olduğunu anımsatarak,
karikatür sanatına borcunu
ödediğini söyledi.
TÜYAP tarafından verilen
"Şükran Ödülü" ve Bılgı
Yayınevi adına Muzaffer
Izgü'nün verdiği "Altuı Fırça"
ödülünü alan Balcıoğlu da,
tzmir'de düzenlenen bu ilk
kitap fuannda ödüle layık
olmanın heyecanını yaşadığını
söyledi.
Balcıoğlu. "Yaşamımda her
zaman ödüllerden yana
ofanuşumdur. Ödül
hatırlanmaktır, başannın
takdiridir. Ödüle layık olmak
için daha çok çaüşmak
gerekir"dedı. "Nasreddin Hoca
Yüı" olarak belirlenen 1996 da
Hoca'ya daha fazla sahip
çıkmamız gerekliliğini
vurgulayan Balcıoğlu, "Bizler
onun torunlarryız. Ona layık
olmak için çahşıyoruz. Yurt
dtşında en çok tanınan
Türk'tür Nasreddin Hoca. Biz
de onun yaratılanna sahip
çıkmalryız. Akşehir'de
Nasreddin Hoca Kültür Sitesi
kurulmasını isrivoru/"dıye
konuştu.
İZMİR-1. TÜYAP İzmır
Kitap Fuan'nda, "Mizah ve
Kitap" olan ana temaya
"banş" da eklendi. Fuann ilk
iki gününde yapılan
etkinliklerde yazarlann ortak
dileği, özgür ve çağdaş bir
toplumda banş dolu günler
oldu.
Ümit Yayıncılık tarafından
düzenlenen -Çagdaş Toplumda
Basın, Bilim, Sanat ve Birey"'
panelini, Sevgi Özel yönettı.
Panele, Mustafa Ekmekçi,
Aysel Ekşi ve Şükrü Erbaş
konuşmacı olarak katıldı.
Çağdaşlığın özgürlük olduğunu
vurgulayan konuşmacılar.
özgür düşünce ve duygularla
bir şey üretemeyen toplumlann
çağdaş olamayacağmı
vurguladılar. Paneli yöneten
Sevgi Özel. bilim adamlannın
ve sanatçılann dünya
platformunda önemli başanlar
kazansalar bıle, toplumsal
açıdan bakıldığında birey ve
örgüt olarak suskun ye tepkisiz
kaldıklannı bclirttı. Özel.
günümüzde yaşanan en büyük
ayıbın ise, politikacılann
kendılerinı sanatçılardan ve
bilim adamlanndan daha üstün
görmeriyle yaşandığını söyledi.
Şükrü Erbaş da.
Fuarda nükleer
karşın bir stand
da yer alıyor.
SOS Akdeniz
Derneği'nin
çevreyte ilgili
kitap ve dergi
çeşidi
yayınlannın
bulunduğu
standda, nükleer
karşıb sloganlar
içeren rozet,
çanta, kartpostal
ve afişler de yer
alıyor. Stand
yetkilileri en
büyük UgİNİ
çocuklardan
gördükkrini,
belirtryorlar.
(Fotoğraf:
ÜMlTOTAN)
çağdaşlaşmanın teknolojik
gelişımlerle ölçülemeyeceğini
belirterek. "İnsanlann özgür
olmadığı. kendi söz haklannın
bulunmadığı, vaıiıklannı özgür
aianlarda eşitçe sürdürcmediği,
sanatsal faalivetlerin kontrol
alhnda tutulduğu bir ülkc ne
kadar çağdaşür''dedi. Mustafa
Ekmekçi ıse, kendileriyle
banşık toplumlann çağdaş
olabileceğini belirterek, basının
gücünü doğru yönde
kullanması gerektiğını
vurguladı. Ekmekçi, Kardak
Adası krizine değinerek,
"Basın haberi yaratmaz, haberi
halka duyurur. Ama malesef
bugün TV kanallan haberleri
büyük paralar vererek, sabn
alıyorlar" dedi.
"Milli Mücadele Basını'paneli
İzmir Gazeteciler Cemıyetinin
düzenlediği "Milli Mücadale
Basuıı" panelinde de Kurtuluş
Savaşı sırasında basının
bulunduğu zor durum ve Hasan
Tahsin hakkında son
zamanlarda basın ile TV
kanalında yayımlanan
suçlamalar üzerinde duruldu.
Yaşar Aksoyun yönettiği
panele. Prof.Dr. Ergun Aybars,
Prof.Dr. BUge Umar, Prof.Dr.
Zeki Ankanve Türkmen
Parlak konuşmacı olarak
katıldılar. Basının gücünün
çeşitli yaptınmlara neden
olduğunu belirten Aybars, Türk
basının Birinci Dünya
Savaşı 'na kadar özgür
olduğunu ve sansür
uyguiamalannın başlamadığinı
söyledi. Aybars, "Osmanh
Devleti savaşa girince sansür
karmaşasına girdi. Basın gerek
işgalci devletler gerekse
Osmanlı hükümetinin
baskısındaydı. Kâğıt yokluğu,
okuma-vazma oranın çok
düşük olması ve gazetelerin her
yere ulaşamamasma karşın
Kurtuluş Savaşı'nda basın çok
önemlidir. Devletten hiçbir
maddi destek almadan, büyük
ga\ retleıie gazetelerini
çıkaranlar savaşın asıl
kahramanlandır"dedi. Aksoy
da, Hasan Tahsin'in Kurtuluş
Savaşı sırasında unutulmaz bir
kahraman olduğunu belirterek,
Tahsin hakkında yapılan
suçlamalan kınadığını söyledi.
tzmir'in simgesi Hasan
Tahsin'in attığı ilk kurşunla bir
kıyımı başlattığı ıddialannın
doğru olmadığmı söyleyen
Aksoy, "Hasan Tahsin, Izmir'in
simgesidir. İlk kurşunu atmışür.
Bugün basında Tahsin'e
yönelik, 'aslında ilk kurşunu
Tahsin atmamıştır. O sahte bir
kahramandır. ideolojısi
bozuktur. Yunan ordusu
tüfeklerinin üzerinde
karanfillerle karaya çıkmışhr.
Tahsin'in ilk kurşunu bir kıyımı
başlatmıştir' suçlamalannı
yapan basın ve TV
kuruluşlannı kınıyorum. tslam
dininin .vüceliğini savunarak,
yayınlannda Tahsin'i yerin
dibine banrmak, kimseve
yalaşmaz
r>
diye konuştu.
'ÇoksesK' bir şairin gölgesmde...
Antonio Tabucchi
KültürServisi-AırtonioTabucchi, Ital-
ya'nın en çok tanınan yazarlartndan biri.
Özellikle de Portekiz'de. Portekiz hükü-
metinin 1987 yılında şövalye nışanı ver-
diği Tabucchi, 1991 yılında yayımladığı
onuncu romanı "Reqıriem"i (Ağıt) Porte-
kizce yazdı. Romanını, neden 20'li yaşla-
nnda ögrenmeye başladığı Portekizce
yazdıgı sorulduğunda ise, "Roman, akb-
ma Portekizce geJdi" diyor. Tabucchi'nin
Portekiz ve Portekiz diline olan ilgisi, Pa-
ris'te bir sahafta bulduğu, Feroando Pes-
soa'nın şiirlerini okuduktan sonra başla-
mış. Postmodernizmin 'peygamberlerin-
den' biri sayılan Fernando Pessoa. mo-
dern psikologlann 'kişilik bozukluğu' ola-
rak adlandırabileceği, "çoklrîşilikfi", sıra-
dışı bir şairdi. Sayısız sahte isim kullana-
rak yazmış, hepsine farklı birtarz ve tarih
uydurmuştu.
Bunlann arasında, Glasgovv'da deniz
mühendısliği eğitimi görmüş fütürist Al-
varo de Campos ile 1919 yılında Brezil-
ya'ya kaçan Portekizli bir monarşı yanlı-
sı RkardoReisde vardı. Bu sahte kimlık-
ler Pessoa için neyse, Pessao da Tabucchi
için o olmuş. Siena Üniversitesı'nde Por-
tekiz Dili ve Edebiyatı profesörü olan An-
tonio Tabucchi, Pessoa'nın çoğu yapıtını
ltalyanca'ya kazandırmış. Pessoa'nın so-
luğu, Tabucchi'nin yapıtlannda da hisset-
tıriyorkendini. Kimı öykülerinde bir mas-
kenin ardında gösteriyor kendinı... Ta-
bucchi'nin Türkiye'de de yayımlanan
"Requiem" adlı romanı da yazann, Tagus
nehri kenannda bir geceyansı şaırle olan
buluşmasını konu alıyor Yazann yçni ça-
lışması "Fernando Pessoa'nın Son ÜçGü-
nü" de, ünlü şairin aşın alkolden kaynak-
lanan rahatsızlığı nedeniyle hastanede ge-
çirdiği son günlerini anlatıyor
"Pessoa'nın St. Luis dos Franceses has-
tanesinde «ecirdiği son günleriyle ilgili hiç-
bir şe> bilinmhor" diyor Tabucchi. "Pes-
soa'nın son günlerini hayalgücümû kulla-
narak kurguladım."
Yazar bu yapıtını, sahneye de uyarla-
mış. Mılano'daki Piccolo Teatro'da şu sı-
ralar sahnelenen oyun, Pessoa'nın ölüm
döşeğinde hayal kişileriyle olan diyalog-
lan üzerine kurulu. ltalya nm önde gelen
tiyatro yönetmenlerinden Giorgio Streh-
ler'ın yöneteciliğini üstlendiği PiccoloTe-
atro'nun bu sezon en çok ilgi gören oyun-
lanndan bın, "Fernando Pessoa'nın Son
Üç Günü". Strehler ile Gkıvanni Detto-
ri'nin yönettiği oyun, Pessoa'nın 'çokld-
şilikliğfni vurgulamak amacıyla, tek bir
oyuncu tarafından oynanıyor. Kostüm de-
ğişimlen bile, sahnede. izleyicilerin önün-
de yapılıyor.
Pessoa'yla neden bu denli ilgilendiği
sorulduğunda, şöyle diyor Tabucchi:
"Modernizm krizini tek bir perende ata-
rak çözümlendi Herkes romanın sonu gel-
diği üzerine kaygılanadururken, Pessoa
20. yüzyıhn en büvük romanını şürle vaz-
ch."
Tabucchi de yaşamında benzer bir pe-
rende attı: Yazarlık tutkusunu, farklı bir di-
lin, farklı bir kültürün süzgecinden geçe-
rek ortaya koydu. "Ben her zaman akın-
Oya karşı kürek çekmevi yeğledim. 1960'b
yıllarda, Avrupa'nın kiyısmda unutulmuş
bir ülkcyken Portekiz'İe ilgilenmeye baş-
lamam da büyük ölcüde bu nedenle oldu.
O zamandan bu yana Portekiz çok geliş-
me gösterdi Sivasal balomdan sözgelimi,
İtaha'dan çok daha tutarlı bir ülke duru-
munda" diyor Tabucchi.
Adam Sanat'la birlikte
'Şiirimizde Geçen Yıl'
Kültür Servisi - Adam Sanat'ın mart sayısı Mehmet
Doğan'ın hazırladığı '1996 Şiir Yıllığı' (Şiirimizde Geçen
Yıl) başlıklı kitabıyla birlikte yayımlandı. Bu sayıda. Memet
Fuat, geçen ay yitirdığımiz, "Beykozlu" şair Ercüment Uça-
n'yı anlatıyor "Dönüp Dolaşıp Beykoz" başlıklı yazısmda.
Uçan'yı, şiırlerinden ömeklerle ve anılarla, ilk kitabından ölü-
müne kadar geçen zaman içinde anlatıyor Memet Fuat. Ken-
disine ters gelen bir şiir anlayışının adamı olduğunu belirtiyor
Memet Fuat, ama şiırlenni gönlüne
göre yayımlamak için her zaman
büyük özen gösterdiğini belirtiyor
ve yazısını şu sözlerle bıtıriyor: "Şi-
ire bağhhğuıdaki içtenlik beni hep
etkilemiştir. Şiir için her şeyden vaz-
gecebilirdi."
Mehmet Doğan "Şürce" köşesin-
de polemiklere ve Bflge Karasu'ya
değinıyor. Uğur Kökden'in uzun
yazısı ise "ltalya Albenisi" adında.
"Dinler, külrürîer. tutkular, savaşlar,
cinayetler. sürgünler ve uygartıkla-
nn harman yeri; sayısız göç yolu-
nun kaçınılmaz kavşağı. o kiıtsal
mavi çukur" olarak nitelediği Ak-
deniz'in çekiminden bahsederek gınyor yazıya Kökden ve
ltalya'da yaşayan, bulunan sanatçılann izinde Italya'yı anla-
tıyor. Umberto Eco'nun da bir yazısı yer alıyor bu ay Adam
Sanat'ta. "Sayılann SonsuzGüzeUiği" başlıklı yazı, Pisagor'la
hayali bir konuşma. Adam Sanat'ın bu sayıdakı ressamı ise
Max Jacob. Gürhan Tümer'in "Max Jacob Ressam" yazısıy-
la tanıtılan Jacob'un desenleri de yer alıyor. Bu sayıda yer alan
şairler ıse tskender Fikret Akdora. Salatı Birsel, Vfecihi Tûnıı-
roğlu,Teoman Aktürel, Nurer Uğurlu, Veşim Salman. tnci Ase-
na, Müslim ÇeBk, Abdûlkadir Budak, Ergin Yıldızoglu. Meh-
met Yajın, Suat \ardal, Mete ÖzeL Küçük tskender, Ali Asker
Banıt, Nur, Hakan Savh ve Nazmi AğıL
Kadm yönetmen de şiddet fîhni yapar
KültürServisi-Geçenyıl Londra Film Fes-
tivali'ne start veren 'Strange Dav's'in ilk gös-
tenmınde başrol oyunculan Ralph Fiennesve-
Angela Bassett'ın yanında boy gösteren uzun
boylu, esmer güzelı bir kadının kım olduğu-
nu sormuştu birbırine herkes. Bond kızlann-
dan aşağı kalır yanı olmayan bu çekıci kadın.
fılmın yönetmeni Kathryn Bigeİow'dan baş-
kası değildi. Son yıllarda admdan söz ettıren
Bigelovv, bol şiddetlı, hareketli yapımlara im-
za atması ile dikkatleri topluyor.
8 yıldır 'action' filmı yapan Bigelovv'un
son filmi 'Strange Days'in senaryosu, 'The
Abyss', 'Terminator' gibi fılmlerin senaryo
yazan ve aynı zamanda yönetmenin eski eşi
James Canıeron'a ait. Yüksek teknoloji öğe-
lerini bol bol kullanan bir hareket ve macera
filmi olan 'StrangeDays'. ırk aynmı, tecavüz,
şiddet gibi konulan bir kadın yönetmenin gö-
zünden aktarması bakımından hayli iigı göre-
ceğe benzer. Ingiltere'de gösterime gıren
'Strange Days'i, eleştirmenler 'bağınp çağır-
mayan bir korkufilmi'olarak değerlendiriyor-
lar. Fılmın başansının en önemli nedeni ola-
rak Ralph Fîennes'in göz dolduran oyunculu-
ğu göstenhyor. 1999 yılında, ya da yenı bir
yüzyıhn eşiğinde artık tam bir çöplük halın-
deki Los Angeles kentinde geçen öykünün kahra-
manı Lenny (Fîennes),arabasıyla şiddetin kol gez-
diği, küçük kızlann fahişelık yaptığı ve polisin
tanklarla dolaştığı Los Angeles sokaklannda do-
laşırken, radyodan dinlediği şarkılar değıştıkçe
kent de bır başka kımlıge bûrünür. (Bigelovv, PJ
Harvey'ın müziğini kullanarak filmın cazibesını
arttınyor.) Farklı ırk, renk ve dıllerden insanların
bir arada yaşadığı Amenkan toplumunda şiddet
kaçınılmaz olarak toplum yaşamına damgasını
vurmaktadır...
'Strange Dajs'in yönetmeni Kathryn Bigelovv, son yıllarda
bol şiddetlı, hareketli yapımlarda admdan söz ettiriyor.
43 yaşmdaki Bigelovv 'a göre. bu tür fılmleri yal-
nızca erkek yönetmenlenn yapabıleceğinı savu-
nanlarbüyük bırhatayapıyor. Fılmı hakkında eleş-
tırmenlerin. "Hollyvvood'da bir kadın yönetmen
tarafından çeldlen en fazla şiddet sahnesine yer ve-
ren film*' görüşünü paylaşmıyor Kathym Bigelovv.
Quentin Taranrino ya da John VVoo'nun yaptığı
filmleri ömek gösteren kadın yönetmen "FihnJer
şiddete yol açmıyttr.. çünkü asıl şiddet toplumun
içinde" diyor.
Kaliforniya doğumlu Bigelovv, San Francısco
Güzel Sanatlar Enstitüsü ve Whıtney Muse-
um'da öğrenim gördükten sonra, Ingiliz per-
formans grubu An and Language ile çalış-
mış bir süre. Sinemaya yönelışıru görsel sa-
natlara olan ilgısının bır uzantısı olarak de-
ğerlendiren Bigelovv. 'The Lovetess' (1982),
'Near Dark' (1987), 'Blue SteeT (1990) ve
Patrick Svvayze ile Keanu Reeves'i başroller-
de ızledığımız 'Poûıt Break' (Kınlma Nok-
tası) gibi filmlere imza attı. Etkilendiği yö-
netmenler arasında Peckinpach, Kubrick,
Fulter ve Scorsese gibi ustalan sayan Bige-
lovv'a en çok sorulan sorulardan birisı de ne-
den kadın yönetmenlerin 'action' filmı yap-
madıklan.. "Bu konu benidedüşündürüyor.
Kadmyönetmenlersadece "kadın-erkek ıliş-
kıleri' ve 'aşk'ıanJatan fîlmler yapıyor. Ben
de kadın mcslektaslanma. benim tarzunın
bir kadın yönetmen için hiç de zor olmadığı-
nı anlaöyorum. Fakat, kendimi yine de yal-
nız hissediyorum.'"
Hollyvvood'un son dönemde büyük ticari
başan İcazanan kadın yönetmenlennin (Bak
Şu Konuşana'nın yönetmeni Amy Hecker-
lingyada Wayne'nın Dünyası'nı yöneten Pe-
neiope Spheeris) Bigelovv'a yaklaşımı fark-
lılıklar gösteriyor. Onunla çalışmış olanlar
Bigelovv'un dısiphnınden söz ediyorlar.
"Umuyorum ki yakın gelecekte kadın yönetmen-
ler kendilerinden daha sık söz ettirecekler. Biz ka-
dınlar, geniş bir hayal gücüne sahipolduğumuz hal-
de kendimize sınırlar koyuyonız. Bu sınırlan, ön-
yargılan ortadan kaldırmak gerek" dıyen Bige-
lovv'un son projesi, Fransızlann ulusal kadın kah-
ramanı Jan Dark'ı konu alan bir film. 'Sightand
Sound' adını taşıyacak yapım, yönetmenin deyi-
şiyle öncekilenne göre 'daha saküT bir film ola-
cak.
YAZI ODASI
SELÎM İLERİ
Öğpetmenim Günyol
Eskişehir Atatürkçü Düşünce Derneği'yle Anado-
lu Üniversitesi lletişim Bilimleri Fakültesi ortaklaşa bir
Vedat Günyol günü düzenlediler. Cumartesi ger-
çekleşecekti. istanbul'da buiunmam gerektiğinden
bu güzel şağrıya katılamadım.
Birkaç satır bir şeyler çiziktirdim, okunur umuduy-
la:
"Böylesi birgünde Vedat Günyol severierin yanın-
da bulunamadığım için çok üzgünüm.
"Üzüntümü, bir ölçüde azaltan, Günyol'un eseriy-
le bir otuz yıldır birlikte yaşıyor olmamdır.
"Önce Dile Gelseler; edebiyatımızda yaratıcı eleş-
tiriye bu yetkin örnek, hocamızdan okuduğum ilk ki-
taptır. 1940 sonrası kaleme getirdiklerini imbikten
geçire geçire, ancak bir yirmi beş yıl sonra kıtapta
derleyen Günyol, çok iyi hatıhıyorum, o değerti kita-
bı Dile Gelseler için bile endişeliydi. Adeta yayınlan-
maya değmez buluyordu.
"Oysa bu önemli eserde Yakup Kadri, Hüseyin
Rahmi, Sait Faik üzerine yazılar eşsiz niteliktedir.
"Sonra hocamız yine gönülsüz tutumla Yeni Tür-
kiye Ardında 'yı yayınladı: Cumhuriyet dönemınin si-
yaset, düşünce, kültür hayatını odak alan bir öbek
deneme.
"Vedat Bey o zamanlar Fransızca öğretmenimdi.
Herhafta üç gün dersimize giren bu aydın, iyicil, du-
yarlı insanın aynı zamanda soylu bir yazar olması be-
ni çok heyecanlandmyor, ben de kendi kendime,
günün birinde yazar olma düşleri kuruyordur. ı.
"Yazariık konusundaki düşlerim bir ölçüde ger-
çekleşti. Ama hocam Vedat Günyol ölçüsünde dü-
rüst, iyiliksever, aydın, ölçülü, zarif ve ülkü dolu ol-
mayı ne yazık ki bugüne kadar üstlenemedim. Ho-
camın eserinı dikkatle okuyorum, ondan öğrenilecek
şeylerin bitmeyeceğini usul usul kavramaktayım. Bu
eserin aralıksız okunmasını salık veririm.
"Sevgili hocamın ellerinden öperken, şu çiziktir-
melerimi dinleyen herkese saygılarımı sunuyorum."
Bunları yazıp bitirince geçen zamanın başka anı-
lan sökün etti.
Sözgelimi Mühürdar'da bir gece. Liseyi yeni bitir-
miştik. Hocamıza tutkun yedi sekiz genç, Mühür-
dar'da bir kır gazinosunda onun söyleşisini dinliyor-
duk. Akşamdı. O günlerin dingin Mühürdarı'nda gü-
neş batmış, hava esmerfeşmiş, derken gazinonun
renkli ampulleri yanmıştı. Üstelik votkalı bira içmiş-
tik...
... Hayata hazırlanıyorduk, hepimizın hayalleri, öz-
lemleri, umutlan vardı. Günyol'a gelince, hocamız, bu
hayaller-özlemler-umutlar yumağına uygar bır dün-
ya için ülküler armağan etmişti. Kişisel ısteklerimizi,
aydınlık ve duyaıiı sözlenyle daha başka, topluma ya-
rarlı bir düzleme çekiyor; bizden umduklarım dile ge-
tiriyordu.
O akşamı, o geceyı unutamam.
Kimier yanıldı?..
Hocamızın sözlerini elbette sözcüğü sözcüğüne
hatırlayamıyorum. Ama biranlam birikimi kalmış bel-
teğimde: "Dünyada tek kişilik mutluluk olamaz." Böy-
le bir şey.
Her birimiz tek kişitik mutluluklanmız için düşler
kurarken Vedat Günyol sanki tersini söylüyordu. İn-
sanların birlik içinde mutlu olabılmelerinin yordamı-
na çekip götürüyordu bizi.
Mühürdar'daki son kır gazinosunda yaz gecesini
bir arada geçirmiş bizler, çok yıllar ortasında savru-
lup gittik. Arkadaşlarımın neredeyse hepsini kaybet-
tim: Neredeler, ne yapıyorlar, bilmiyorum. Kımıleyin
dolaylı bir haber, kimileyin sağda solda gelgeç bir
rastlayış.
Kaçımız tek kişilik mutluluklanmız konusunda di-
rettik? Kendi adıma, yaşım kırka varıncaya kadar di-
rettiğimi itiraf edebilirim. Gerçi benimkiler yalın, ço-
cuksu isteklerdi ama, yine de kişisel hırslaria örülüy-
dü: Yazarlıkta başan, beğenilmek, okunmak isteği.
Sonra hepsinden bıktım. Böylesi masum istekle-
rin bile git git anlamsızlaştığını nihayet ayırt edebıl-
dim.
Geçen zamanda hocamızla dostluğumuz hep sür-
dü. Hırslanmız bizi yaşlandırdıkça onun hep genceJ-
diğini gördüm. 1968 Haziranı'ndaki geceden bugü-
ne yaklaşık otuz yıl: Kimbilir kaç genç insana Vedat
Günyol tek kişilik mutluluğun olamayacağmı anlattı
durdu.
Dediğim gibi, kır gazinosunun yeşil, kırmızı, sarı ve
mavı renkli ampulleri birdenbire yanmıştı, yaz gece-
sinde, yedi sekiz arkadaş, hocamızla bir arada mut-
luyduk. Mutluluğu, hayatımın sayısız kırıklığı arasın-
dan hâlâ sürüyor o gecenin. Masadan kalkmış, top-
rak yolda yürümüştük, iki yanımızda taflanlar. Mut-
luluk orada saklıydı.
Kimier yanıldı?
1. TÜYAP İZMİR KİTAP FUARI
12.00- Söyleşi: "Gecenın Neresındeyız?'/ tskenderÖzturan-
lı. Düzenleyen: Ümıt Yayıncılık.
14.00- Söyleşi: Avusturyalı Yazar Barbara Fnschmuth ile
Buluşma Prof. Dr. Gertrude Durusoy, Barbara Fnschmuth.
Düzenleyen: Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisı
16.00- Panel: Kankatür ve Kitap/ Ismaıl Gülgeç, Muhittin
Köroğlu. Eray Özbek, Cem Koç. Ercan Dtnçer. Düzenleyen:
Cartoon Yayıncılık- Gülgeç Yayınlan- Kankatürcüler Der-
neğı.
18.00- Okurlarla Sohbet/ Cezmı Ersöz. Düzenleyen: TU-
YAP
BUGÜN
SÖYLEŞİ
FüruzaıTın 'Parasız Yatılf adlı kıtabının yayımlanışmın 25.
yılı dolayısıyla düzenlenen söyleşi saat 18.30'da Yapı Kredi
Kültür Merkezı Sermer Çıfter Kütüphanesı'nde. Atilla Bir-
kiye'nin yöneteceği söyleşiye konuşmacı olarak Füruzan ve
Feridun Andaç katılıyor.
SERGt
'Profesyonel Tanıtım Fotoğrafçılan Dernegi Sergisi', İMKB
Sanat Galensi'nde bugünden başlayarak 6 nısana dek izle-
nebilir.
MÜZtK
Türkıye-Polonya Dostluk Bilim ve Kültür Derneği'nin ha-
zırladığı
1
"GelenekselChopinResitali"saat 19.00'daAtatürk
Kültür Merkezi'nde sunulacak. Resitale piyanist Gülseren
Sadaksolıstolarak katılacak. FranzLizstOdaOrkest rası'nın
konsen saat 19.30'da Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nda.
Janos Rolla yönetımındeki orkestra Mozart, Mendelssohn ve
Çaykovski'nın yapıtlannı seslendırecek.
TtYATRO
Ankara Sanat Tiyatrosu, Yeşim Dorman'ın yazdığı, Rutkay
Azız'in sahneye koydugu 'Kardeş Sofrası' adlı oyunu saat
18.30 ve 21.15'te Kartal Hasan Ali Yücel Kültür Merke-
zi'nde sahnelıyor.
ANMA TOPLANTISI
Son kitabı 'Yırtıksız Sözler'ı göremeden, kısa bir süre önce
aramızdan aynlan şaır Ercüment Uçan, şaırlenn okuyacağı
L'çan şiirleriyle anılıyor. Velı Bar'da saat 20.30'da Küçük Is-
kender'ın sunumuyla başlayacak şıır okuma gecesine arala-
rında Merih Akoğul, Engın Turgut, Enver Ercan, Turgay Fi-
şekçi, Vural Bahadır Baynl. Metın Celal, Hüseyin Alemdar,
Nurullah Can. Oğuzhan Akay. Elıf Sorgun, Haydar Ergülen
ve Cezmi Ersöz'ün bulunduSu 34 saır katılıyor. (251 18 93)