Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYTA CUMHURİYET 1 MART1996CUMA
HABERLER
Sıvas davası
Yargıtay:
Nesin
tahrikçi
değil
ANKARA(Cumhuri>«Bü-
rwo) - Yargıtay Cumhunyet
Başsavcılığı. Sıvas'ta37 ktşı-
nin ölümüyle sonuçlanan kat-
liam nedenıyle yargılanan sa-
nıklann cezalannda, yazar Aziz
Nesin'in tahrikîe bulunduğu
gerekçesıyle ındinm yapılma-
sına itiraz ettı. Ankara De\ let
Güvenlik Mahkemesi'nce ka-
rara bağlanan davada ternyiz is-
temlerinin tebliğnamcsini ha-
zırlavarnk Yargıtay 9 Ceza
Daıresi'ne gönderen Yargıtay
Cumhunyet Başsavcılıgı, sa-
nıklara, "devletin anayasal ve
temel nizamlannı bozma" hük-
münün uygulanmaM ısteminı
ise yennde bulmadı.
Yargıtay Cumhunyet Baş-
savcılığı, Sıvas Madımak Ote-
li'nde 37 kişıniıı ölümüy le so-
nuçlanan katlıam sonucunda
açılan davada. Ankara DGM
Başsavcıhğı. sanıklar ve mü-
dahıllerın temyiz ıstemlerine
ilişkin tebliğnanıesinı tamam-
ladı. Başsavcıhk. 124 sanığın
yargılandığı davada, bazı sa-
ruklar hakkında \erilen bera-
at kararlannm bozulması, ba-
zı mahkûmiyet kararlannm da
suçun subutaermesi (oluşma-
sı-gerçekleşmesı) açısından
onanması yönünde görüş bıl-
dirdı. Başsavcıhk. aynca. ba-
zı sanıklar hakkında verılen
cezalarda da olaydakı
u
asli ve
fer'i" iştırak nıtelemelerınden
diolayı bozma \e onama yö-
nünde karar oluşturulmasını
istedi.
"Tahrikyok"
Y'argıUy Cumhuriyet Baş-
savcılıgı Aziz Nesin *in, Sal-
man Riiylü'nün "Şeytan Ayet-
leri" isiınlv kitabından alıntı-
lar yaptığı yazılarıyla "tüm
Mnstnman halkı haksız şekü-
detahrikettiği w olaylann çık-
masnıa neden olduğu ve su-
çan ağır tahrikatonda işlendi-
gi" gerekçesiyle, Türk Ceza
Yasası'nın 51-1. maddesine
göre 26 sanığın cezasında ya-
pılan 5 yıllık "tahrik" ındiri-
mini yerinde bulmadı. Baş-
savcılık. Ankara DGM Baş-
savcılığı'nın.iCK'nın, "dev-
letin anavasal ve temel nizam-
lannı bozma"" suçlarını öngö-
ren 146. maddesınden hûküm
kurulması istemini de yerinde
görmedi. Müdahil avukatlar
da aynı gerekçelerle temyiz is-
teminde bulunmuşlardı.
Başsavcılıgın teblığname-
sinin bağlayıcılığı bulunmu-
yor. Yargıtay 9 Ce/.ı Daıresi.
gerekli incelemclcn yaptıktan
sonra duruşma gününü belır-
leyecek. 9 Cc/a Dairesi Baş-#
kanı Dcmircl TaviL dosyası-
nın çok kapsanılı olduğunu ve
üyeler tarafından ıncelenme-
sine başlandığını belirterek da-
vayı en geç 1 ay içinde görüş-
meye başlayacaklannı bıldir-
di.
Davanın geçmişi
Ankara 1 \\Vlu DGM'de,
Sıvas'ta 1993 yılında meyda-
nagelen\e37kışıninölümüy-
le sonuçlanan olaylardan son-
rahaklannda da\ a açılan 33' ü
tutuklu 124sanıktan26sı 15"er
yıl, 60 sanık 3'er yıl hapis ce-
zalanna çarptınluken 37 sanık
daberaat etmiştı.
Mahkeme, sanıklardan Ca-
ferTa\yarSmkök.V1uhsinEr-
baş. Harun Ğülba.}. Bekir Çı-
nar. Murat Karataş, Erol Sa-
nkaya. Eren Ceylan. Mevlüt
Atalay. Bülent Düvenci, Ah-
met Turan Kılıç, Temel Toy,
Kenan Kak, Harun Yıldrz.Za-
fer Yelok. Faruk Ceylan, Ali
Teke. Durmuş Tufan. V'unus
Karatas,Halil Ibrahim Düzbi-
çer,ÖmerFaruk Gez, Ali Kıırt.
AhmetOfbz, Ekrem Kurt, Er-
kan Çetintaş. Yusuf Şünşek ve
Faruk Sarıkaya'yı önce
TCKnm 450-6." ma'ddesi ge-
reğince idam cezasına çarp-
tırmıştı. Mahkeme, daha son-
ra TCK'nin 463. maddesinde
öngörülen "faifi belB olmay an
şekflde adam öldünne" fiili-
ne göre bu cezalan 20 yıla in-
dirmişti. Daha sonra, Aziz Ne-
sin'in, Salman Rüşdü'nün
"Şeytan Ayetteri" isımli kıta-
bındanyaptığı almtılarla, *tüııı
Müsiüman halkı haksız şekit-
detahrikettiğiveoiaylann çık-
masuıa neden olduğu ve su-
çun agu-tahrikaltında işJendi-
ğp" gerekçesiyle, TCK'nin il-
gili indırim maddeleri de göz
önüne almarak 26 sanığa ve-
rilen 20 yıl hapis cezast, sonuç
olarak 15 yı!a ındinlmiştı.
Mahkeme ayrıca, firari sa-
nık eski Sıvas Belediye Mec-
lisi üyesi Cafer Erçakmakhak-
kmdaki davanm. tüm arama-
larakarşın bulunamaması ne-
deniyle aynlmasına karar ver-
mişti.
Davada, sanıklann eylemi-
nin "TürkiyeCumhuriyeti'nin
temv! r>'Vi'Uı r\
kışm.t' ,c..Tt C-MIIUV; dcğcr-
lendınlmemesı vetetevizyon-
lardan da yayımlanan katli-
amın "asü EaSerinin nulaııama-
010" görüşüne vanlması. yo-
• • ," " ••1'T'LlştU-
Adalet Bakanı Çilingiroğlu, 'Ne ferman ne de anayasa işkenceyi engelledi' dedi
Iskence Meclis tııtaııaidarıınlaA.NKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Adalet Bakanı Fi-
nız Çilingiroğlu, TBMM
kürsüsünde bazı işkence
yöntemlerıni anlattı ve "Ne
Tanzimat Fermanı ne 1876,
1924 ana>asalan 'işkence
yapıhyor' iddialanna engel
olabilmiştir"' dedı. Merkez
sağdaki parti sözcüleri ise
"güvenMk güçlerini koru-
mak" gereğıne dikkat çe-
kerek işkence savlannı
"münferit olaylar" olarak
nitelendirdiler. Sol partile-
rin sözcüleri ise işkencenin
yaygınlıgma dikkat çeke-
rek çeşitli uyanlardabulun-
dular.
TBMM Genel Kuru-
lu'nda önceki gün işkence
konusu tartışıldı. Adalet Ba-
kanı FiruzÇilingıroğlu'nun
"işkeiKeyi kabuflenen" açık-
lamalarmdan sonra söz alan
parti sözcüleri, görüşlerini
dilegetirdiler. DSP Kütah-
ya Milletvekıli Emin Ka-
raca, "Türkiye'de işkence
>oktur, bunlar bircvscl oiav-
tardır,diverck tşin içinden p-
kılamayacağını" söyledi.
CHP örup Başkanvekili
Önder Sav, "Abdülhamit
anayasasında bile yasaklan-
mtş olan işkenceyi artık bu
dönemdetartışmamali) H "
derken, RP Manısa Millet-
vekıli Bülent Armç ışkence-
nin öncelikle "yönetim za-
afîyeti"olduğunu ve 4.5 yıl-
dır hükümette bulunanlann
şikâyet etmeye hakiarı bu-
lunmadığını söyledi.
ANAP Yalova Milletve-
kıli Yaşar Okuyan. "12
Marttaki, 12 EylüTdeki ış-
kenceleri yaşayarak geliyo-
ruz" sözleriyle başladığı
konuşmasında, "İşkence
olaylan vardır. ama bir de
işkence olaylan iddiasıyla
devletin güvenlik kuvvefje-
rinin eiini kolunu bağJamak
gayretleri vardır
T
dedı. Oku-
yan. Manısa dakı olaylan değerlendirirken
"Raporlardan sadece 2 tanesinde, o da her
48 saatte bir \ apdan sagiık kontrollerinin en
sonuncusunda bir iki bulguj'a şahit otundu-
ğu ifade edilijor'" deyince, CHP lzmır Mil-
letvekili Sabri ErgüL "Hepsinde mi obnası
gereldrdi"diyebağırdı. DYPsözcüsü. Kon-
ya Milletvekili NecatiÇetinkaya da "mün-
ferit ola> lann lSObinpersoneUotanteşkila-
ta mal edilemeyeceğini"* söyledi.
TBMM tutanaklannagöre. Adalet Baka-
nı Firuz Çilingıroğlu'nun işkence ve neden-
leri konusundaki bazı önemli değerlendir-
meleri de şöyle:
İddiaJar engeUenemiyor: Anayasamızda
Devletin Manisa celiskisi
Içişleri Bakanı: îşkence yokANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Devletin ıkı bakanı,
gözaJtmdayken öldürülen gazeteci Metin Göktepe
olayuun ardından "gözaltmda işkence" konusunda
yeniden çeiişkiye düştü. Içişleri Bakanı Teoman
Ünüsan, Marusa'daki emniyet dosyalanndaki raporlan
kanıt göstererek ögTencilere işkence yaptlmadığıru
savunurken, Adaîet Bakanı Fkuz Çiliııgiroglu.
öğrençikrin yapılan muayenelerinde "yara w ekimof*'
buigulanna rastlandığına işaret etti ve liselilerin
hastaneye gitmelen için ikna edılmeye çalışıldığını
belirtti.
Bir sürc önce gözaltma alındıktan sonra dövülerek
öldürülen gazeteci Metin Göktepe oiayının sonrasında
yaşanan geüşmelerin bcnzeri Manisa'da lise
öğrencilerine yönelik işkence uygulamalannın
belirienmesi sırasında yeniden yaşanıyor.
Manisa'daki işkence savlan üzerine bir yazılı açıklama
yapan Içişleri Bakanı Ünüsan,
öğrencilerde-Manisa Devlet Hastanesi AdJi
Tabipliği'nce herhangi bir cebir
ya da darp izine rastlanınadığına ilişkin raporiar
Neriidigini belırtmışti.
Adalet Bakanı Çilingiroğlu ise, önceki gün TBMM'de
yaptığı konuşmada, işkencenin genellikle gözaltında
yapıldığmın gözlemlendiğini açıklayarak "Türkiye'de
maalesef, az da oba kendini bifanez insan sevgisiiiden
yoksun, işgüzar bazı görcvükr işkence ve fena
muameteye baş>nrtı>or. Tüyler ürpertici iddialar var"
görüşünü dıle getirdi. Çilingiroğlu, Manisa'daki
olaylar sırasında bazı öğrencilere verilen raporlarda
ekimoz ve yaralar bulunduğunun belirtildiğıne işaret
etti.
Içişleri Bakanı Ünüsan, Göktepe olayının ortaya
çıkmasının ardından "Gözattma aJmmadı, duvardan
diiştü" açıklamasını yapmıştı. Insan haklanndan
sonunlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen. Göktepe'nin
gözaltında öldürüldüğünün belırlendığim bildirmiş;
Ünüsan da, daha sonra yaptığı açıklamalarda, aJt
kademedeki görevlilerin kendisini yanılttıgını kabul
etmişti.
Manisa Eraniyet Müdürlüğü, terörle mücadele elemanlannı savundu
4
Işkence tekniklerini iyi bîlirler'
Haber Merkezi - Marusa Emniyet Müdürlüğü'nde 16
lise öğrencısine işkence yapılmasına tepkiler sürerken
Manisa Emniyet Müdür Vekili Fazn Sezgin "Terörie
Mücadele'de çahşan arkadaşiar işkence teknigini iyi
bilen arkadaşlarunızdır" dedi. Bu kişilerin
Amerika'da eğıtim gördüğunü söyleyen Sezgin,
işkence tekniklerinin fızıkı değil, "psikolojik
işkeoce''olduğunu vurguladı. Haftalık Akiüel dergisı,
Manisa'daki işkence olayıyla ilgili haberinde Manisa
Emniyet Müdür Vekili Fazlı Sezgin'nin görüşlerine de
yer verdi. Sezgin'in "işkence" konusundaki görüşlen
şöyle: "Bu konunun üzerine neden bu kadar çok
gklildi anlanuyorum. Emniyet Müdürii Kcmal
lskendcr, 16 Şubat 1996 itihanyla izne avnlmıştır. Biz
devletin maluu, canınj koruyoruz. Bunları yıknıayu
yönelik faaliy'etkrin önüne gecerek. sorumhılan adaktc
çıkarmak bizün görevimiz. Eğer arkadaşiar işkence
yapmışsa cezasuu çekerkr. Polisin içinde de psikırtojisi
bozuk insanlar var. Hcr binanın terncli sağlam değildir.
Çürük temelli binalar da oiur.
Bunlann kesinlikle temizfenmeâ laom. Manisa
Emniyet Müdürlüğü'nde işkence yaptkhğına inanmak
tstemryonım. Terörie Mücadek'de çahşan arkadaşiar
işkence tekniklerini çok iyi bilen arkadaşlanauzdu*.
Kime nasıl davranacaklannı iyi bilirier. Bu in«i|nlyr
Amerika'da egirim görmüşlerdir.
Hatta bu cğitimlcrinüı sonucunda sertifika
alnuşlardır. İşkence teknikleri derken bu fiziki bir
işkence değildir. Tamamen ifade almaya yönelik
psikolojik bir işkencedir. Meseia siz de şu anda bana
psikolojik işkence yapıyorsunu/- Çünkü bana sürekli
sorular soruyorsunuz. Manisa Emniyeti'nden sevk
edilen şahıslar suçlu olmasa savcılık onlan
tutuklamazdL"
ve kanunlanmızda yer alan yasaklayıcı hü-
kümlere rağmen, işkence iddialan zaman za-
man kamuyu işgal etmektedir. Ne 1839 Tan-
zimat Fermanı'nın açık metni ne de 1876
Anayasası'nın 25. maddesi "işkence yapıh-
yor" yolundaki iddialaraengel olabilmiştir.
1924 Anayasası'nın yürürlükte bulunduğu
dönemde tabutluk iddialan, 12 Mart 197 l'den
sonraki dönemlerde Ziverbey K.öşkü iddi-
alan, 1980 sonrasından günümüze kadar
gelen yakınmalar belleklerdedir. Türkiye
Cumhuriyeti, kuşkusuz işkencenin karşı-
sındadır. Mahkemelerimiz kendilerine inti-
kal eden işlerde çok hassas davranmaktadır-
lar. yapılan eylemin vehameti aranmamak-
tadır. Örneğin Yargıtay Ceza Genel Kurulu
1.6.1987 tarihlı karannda, kaçmaya başla-
yan bir sanığın arkasından "Kaçma, senin
ananı_«" diye küfreden görevli hakkında
verilen mahkûmiyet karannı onamıştır.
'Tûrkiye'de işkence var'
İşkence vanür Türkiye'de maalesef. az da
olsa, kendini bilmez, insan sevgisinden yok-
sun, işgüzar bazı görevliler, görevlerinı yap-
tıklannı sanarak, işkence veya fena muame-
leye başvurmaktadırlar. (...) Belleklerde yer
etmesi bakımından bir olaydan söz etmek
istiyorum: Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun
4.4.1983 günlü karanndan "mevcut olma-
yan, olduğu hususunda detilde
bulunmayan hayali altınlan
meydanaçıkarmak için 13 gün
gecefi gündüzlü coptama.yum-
nıklanıa şeklinde başlayıpsür-
dürülen ve son olarak da saat
03.00'te başlayıp. sabah saat
08.00'e kadar devam eden ve
cop darbeleri altında tuzlu bu-
bmaçyedinne'' olayı tüyler ür-
pertıncıdır
Savçıları işe karıştırma-
mak:Önleyicı, caydıncı, dü-
zenleyıci ve koruyucu kolluk
hızmetlerine daır görevlenn
ıfası sırasında sılah kullan-
mak zorunda kalan polıs hak-
kında, "ce/jt'ı sommluluğun
tespiti bakımından Mcmurin
Muhakematı Hakkında Ka-
nun'a göre işlem >apılır" de-
nilmektedır.
Son yıllarda kanun taslak-
lan hazırlanırken, öncelikle
cumhunyet savcısını ışe kanş-
tırmamak doğrultusunda ön-
lemlere yer verilmektedir.
Misal olarak; Bankalar K.a-
nunu, Sermaye Piyasası Ka-
nunu, KJT yöneticilerinin ce-
zaı sorumluluğunu öngören
düzenlemeler ve diğerleri sa-
yılabilir.
Gözaltında işkence: Genel-
likle işkencenin gözaltındakı
sanığa yapıldığı ıddia edil-
mektedir. Göz altında tutul-
ma sürelerinin Insan Haklan
Sözleşmesi'nin sınırlanna in-
dirilmesi yerinde olacaktır.
Cumhuriyet savcılıklanna
gönderdiğimiz bir genelgede,
"gözlem amna alınanlann 48
saatte ve herhaide 96 saatte
bir doktor muayencsinden ge-
çirilmesi istenmiş" ve Adalet
Bakanlığı Teftiş Yönetmelı-
ği'ne "müfettişlerin denetinı
ve incelemelerinde bu hususa
dikkat etmeteri" kaydıkonul-
muştur.
OHAL bölge vaüleri: Ola-
ğanüstü Hal (OHAL) Bölge
Valisi'nin yetki ve görevleri-
ni belirleyen KHK'de "hü-
kümlü veya tutuknnardan ola-
ğanüstü hal ilanına neden olan suçlann so-
nışturmasında ifadesine başvurulması gere-
kenler, OHAL Böige Yalisi'nin karanyia her
defasında 10 günü geçmemek üzere, ceza in-
faz kunımu veya tutukevinden alınabiür" hük-
müne yer verilmıştir.
Uygulamada OHAL Bölge Valisi, mad-
dedeki "her defasında" kelimesinden ya-
rarlanarak. 10 gün dolmadan veyahut dol-
duğu gün,hükümlü veya tutukluyu cezaevı-
ne iade etmeden yenı bir karar istemekte
ve almakta. böylece aldığı hükümlü ve tu-
tukluyu aylarca zabıta gözetimınde tutmak-
tadır. Bu konuyu bakanlık olarak takibe al-
dık.
işkence
raporcusu
doktora
suçlama
YAHYA KOÇOĞLU
Çorlu Cumhuriyet Savcılığı'nın
se\k ettiği bir sıyasi suç zanlısının
muajenesinde verilen "10gün işgö-
remez" raporu. Tekirdağ Emniyet
Müdürü ile Tekirdağ Tabip Odası'nı
karşı karşıya getirdi. Siyası bir suç ne-
denıyle gözaltına tutulan Vlehmet
Stddık Doğru'ya *10gün iş göremez"
raporu veren doktor Şahin Bal. Tekır-
dag Emniyet Müdürü Mehmet Böke
tarafından "Terör örgütünün propa-
gandasında kullanılmak üzere ger-
çekdışı rapor" vermekle suçlandı. Te-
kirdağ Tabip Odası. Emniyet Müdü-
rünün ıddıasını yanıtlarken olaya ko-
nu kışinın Prof. V'eli Lök'ün başkan-
lığmdakı doktorlartarafından yapılan
muayenesinde "işkence yapddîğuıa
ilişkin" rapor düzenlendiği belirale-
rek Emniyet Müdürü 'önyargıh' ol-
makla suçlandı.
Tekırdağ Tabip Odasf ndan dün
yapılan açıklamada, Doğru ile ilgili
bırbinnden farklı raporiar düzenlen-
dığmın saptandığı belırtıldı. Olay ko-
nusu kişınin "tşkencegördüğüneüiş-
kin" Prof. Veli Lök başkanlığındaki
heyetin raporu anımsatılarak bu ko-
nuda soruşturma yapılması için
TTB'ye başvurulduğunun kaydedil-
dığı açıklamada şöyle denildi:
"Biömsel dayanaklan da olan böy-
le bir araştırmayı \aptıktan sonraor-
tayaçıkangerçekleri kamum una acık-
lamayı göre> addediyuruz. Ancak so-
ruşturmadan önce de herhangi bir
hekinıi ya da hekimleri tuttuklan ka-
naat raporundan dolayı suçJamayı ve
hele isimlerira dekiare etmeyi önyar-
güı bir yaklaşıra olarak görüyoruz"
Sürgün köylülerdönmekistiyor
•ÎHD Istanbul Şube
Başkanı Ercan Kanar,
"îstanbul'da HABITAT
adıyla anılan insan
yerleşimleri ve
problemlerini konu alan
uluslararası konferansı
hazırlamaya çahşan
devlet, bir yandan da köy
yakmalara devam
etmektedir" dedi.
İstanbul Haber Servisi -
Tatvan'ın Düzcealan köyünde
yaşayan "Çacan" ailelen
köylennin 1993 yılı aralık
ayında güvenlik güçlerince
yakıldığını, bir gün süren
olaylar sırasında ise bir kişinin
öldüğünü ileri sürdüler.
Köylü aileler, 3 yıldan bu yana
tstanbul'da "sürgünr
hayatı
yaşadıklannı belirterek,
köy lerine geri dönmek
isteklerini dile getirdiler.
Insan Haklan Derneği (İHD)
İstanbul Şubesi'nde dün bir
araya gelen Tatvan'ın
Düzcealan köyünde yaşayan
'Çaçan' aileleri birbasın
açiklaması yaptı.
İHD İstanbul Şube Başkanı
Ercan Kanar ailelerden önce
yaptığı basın açıklamasında
şunlan söyledi:
"1993 arahk ayında Tatvan'a
bağh Düzcealan köyünde
yaşanan tradejiyi ögreniyor ve
ortaj a çıkanyoruz.
Bu yıllardır yaşanan bmlerce
köy yakına uygulamalanndan
sadece biridir. 1996
hadranında İstanbuCda
HABİTAT adıyla anılan insan
yerleşimleri ve problemlerini
Köylü aileler, 3 yıldan bu yana İstanbuPda "sürgün" hayatı yaşadıklannı betirterek köylerine geri
dönmek istediklerini dile getirdiler.
konu alan uluslararası
konferansı hazıriamaya çahşan
devlet bir yandan da köy
yakmalara devam etmektedir."
Kanar'ın konuşmasının
ardından söz alan Düzcealanlı
köylü aileler, köylerinin
güvenlik güçlennce
yakıldığını öne sürdüler.
Köylüler bir gün süren olaylar
sırasında Necmi Çaçan adlı
köylünün panzerin
arkasına takılarak
dolaştınldığını ve daha sonra
öldüriildüğünü belirttiler. Bir
köylü ise özel tim olduğunu
iddia ettiği bir askerin 600
dolannı aldığıru belirtti.
Köylülerden bir grup ise
güvenlik güçlerinden
"Korkmaz" soyadlı bir kişinin,
kendilerine. "Şuiıak'ı kan
gölüne çevirdim. Burayı da
çevireceğun" diye
konuştuklannı savundu.
Köylüler, 32 haneli Düzcealan
köyünûn güvenlik güçlerince
yakıldıktan sonra herkesin boş
bir alanda toplatıldığını ve
işkence gördüklerini ileri
sürdüler. Can güvenliklerinin
tehlikede olduklan
gerekçesiyle isim açıklamak
istemeyen " Çaçan' aileleri,
İstanbul"da sürgün hayatı
yaşadıkJannı ve yaklaşık 150
kişiden oluşan köylerine bir an
önce geri dönmek istediklerini
bildirdiler.
AKPM'nin Paris'te yapacağı siyasi komisyon toplantılannda 'Türkiye raporu' ele alınacak
Avrupa Konseyi, Türkiye raporu'nu tartışacak
• Macar parlamenterlerin
hazırladığı raporda, Türkiye'den
reformlara devam etmesi
çağnsında bulunuluyor.
STRASBOURG (AA)'-Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM), 4
mart pazartesi günü Paris'te yapacağı
Siyasi Komisyon toplanrısında. 'Türidye
raponı'tartışılacak. Macar Sosyalist
parlaıneııtcr Andreas Barsony tarafından
kaleme alınan rapor ve buna bağlı tavsıye
karar taslağında, Türkiye'deki yeni
seçilmiş parlamenterlerin, reformlara
devam ederek, yasalan Avrupa Konseyi
ilkc ve standartlanna uygun hale
getirmesi yolunda çağnda bulunuluyor.
Tavsiye karar taslağında, Avrupa Konseyi
Bakanlar Konseyi'nden Türkiye'nin
sorumluklannı yerine getirip
getirmediği konusunu yakından takip
etmesi isteniyor. Karar taslağında.
Terörle Mücade Yasası'nın 8.
maddesindeki değişikliklerin memnunluk
yarattığı, ancak bu maddenin tamamen
kaldınlması gerektiği ve Güneydoğu
Anadolu sorununa banşcıl bir çözüm
bulunması çağnsında bulunuluyor.
'Eski DEP milletvekiDerine aT
Taslakta, kapatılan DEP'in, cezalan
kesinleşmiş eski milletvekillerinin
cezaevinde bulunmasından ciddi endişe
duyulduğu belirtilerek bu konuda yeni bır
af yasası uygulanmastnın Türkiye'nin
demokrasiye olan taahhüdünü teyit
edeceği belirtilıyor. Barsony'nin rarx)ru,
AKPM'nin ocak ayında yapılan
toplantılannın gündemine alınmış, ancak
Türkiye'de yapılan seçimler sonrasında,
AKPM'de Türkiye'yi temsıl edecek
parlamenterlerin. TBMM'de belirienmesi
gecıktıği için nısan ayı toplantılanna
ertelenmişti. Paris'te yapılacak Siyasi
Komisyon toplantısında, söz konusu
rapor ve buna bağlı tavsıye karar taslağı
üzerinde son değişiklikler yapılacak.
Diplomatik kaynaklar, TBMM'de,
AKPM'ye gidecek Türk heyetinin hâlâ
belirlenmemesi üzerine, Pans
toplantılanna da Türk
parlamenterlerin katılamayacağını, bunun
da raporun Türkiye lehine
değiştirilmesini zorlaştıracağına dikat
çekiyorlar.
Türkiye raportörü Barsony'nin geçen yıl
hazırladığı ve AKMP'de kabul edilen
raporu ve buna bağh tavsiye karannda,
Bakanlar Komıtesi'nden
Türkiye'nin tam üyeliğinin askıya
alınması ıstenmıştı. Bakanlar Komitesi,
daha sonra yayımladığı cevap niteliği
taşıyan raporda AKPM'nin bu tavsiyesini
reddetmişti.
BIRBAKIMA
SERVER TANtLLİ
Bir Yüzyılın Sonunda...
Görüş Biçimi dergisinin, Yüzyılın Sonunda Uyuş-
mazlıklar konusuna ayırdığı son sayısına, ignacio
Ramonet'nin Akıl Almaz Değişmeler başlığıyla yaz-
dığı bir giriş yazısı var ki, dudağı uçukluyor insantn
okurken; gerçekten, "akıl almaz" değişiklikler içinde
dünyamız.
Önce bir genel tanı: "Şu yüzyılın ve binliyıllann so-
nunda, toplumlanmızaranış içinde. Devletlerin temel-
lehnden hiçbiri, biryeni sorgulamalar dalgasından ya-
kasını sıyıramamış görünüyor. Günümüz yöneticile-
ri, Ikinci Dünya Savaşı'nın arkasından kurulmuş olan
siyasal yapının beklenmedik yıkılışıyla, nereye bak-
sanız yaralanmış haldeler. Devletlerin bağnnda içsa-
vaşlar çoğalıyor. Batı'da, Aydınlıklar çağında kurulup
yerleşmiş bütün bir değerler sistemi de, soğuk sa-
vaşın bitişi ve Sovyetler Birtiği'nin çöküşüyle sarsıl-
mış durumda."
Bir "anlaşılabiliriik bunalımı" karşısındayız diyor
Ramonet.
Kesinlikler kaybolmuş ve kolektif bir tasan da yok
ortada.
Dünyayı sarsıp kanştıran başta üç şey onun gözün-
de: Teknolojideki şaşırtıcı değişiklikler, iktisadi dü-
zensizliklerin sürüp gitmesi ve çevreyle ilgili felaket-
lerin artışı. Söz konusu olgular da, şunlarla kendini
gösteriyor özellikle: Sosyal karışıklıklar, eşitsizliklerin
patlaması, yeni yoksulluk ve dtşlanma biçimlerinin or-
taya çıkışı, emek-değerin bunalımı, iktidardaki derin
rahatsızlık, kitlesel işsizlik, akla aykınlığın ileriemesi;
milliyetçiliklerin, köktenci akımlann, yabancı düşman-
lığının hızla çoğalması ve onlarla beraber etnik sap-
lantılann açılıp serpilmesi.
Bu hayal kınklıkları ve belirsizlikler ortamında, dü-
şünce biçimini yapılandıran iki yeni öge var Ramo-
net'ye göre: Bunlardan biri "iletişim"d\r ki, son iki
yüzyılın en önemli temel kavramlanndan biri olan iler-
lemenın yerini alma eğiliminde. llerteme ideolojisinin
yerine iletişimin geçmesi, siyasal iktidann da görevi-
nı karıştınp bulandınyor; iktidarla kitle ıletişim araçla-
rı arasında -gitgide sertleşen- rekabet de buradan ge-
liyor işte.
ikincı öge, "pazar"dır, piyasadır.
Her şey, son çare olarak "Pazar Efendi"n\n ölçüt-
lerine göre ayartanmak zorundadır artık. Onun "ya-
salar"\, doğanın ya da -toplumlann hareketinin genel
açıklaması olarak- tarihin yasalannın yerine geçmiş-
tir. Özel olarak da, matî piyasalar örnek olup çıkmış-
tır. Bu sistem dünya çapındadır; küreselleşmenin mız-
rağı ve çağımızın da başta gelen ve belirleyici olgu-
sudur.
Bu sistemin bağnnda yer alan da, "para"dır; ölçüt
odur, rehber odur, yüce değer odur, büyüler ve kör-
leştirır.
Kimlerdir, şu yüzyılın sonunda dünyamızın asıl sa-
hipleri?
Şurası bir gerçek ki, yöneticiler, dünya çapındaki
dev güçler karşısında güçsüz haldedirier çogu kez.
Neoliberal sözlüğe sıkı sıkıya sanlmış olan bu güçle-
rin sloganları olarak şunlan görürsünüz: Serbest mü-
badele, özelleştirme, monetarizm, rekabet, üretken-
lik.
"Bütün iktidarlar pazariarındır!" diye özetleyebiljr-
siniz bu sloganları.
Ancak şu da bir gerçektir ki, pazariar, piyasalar, kı-
sa vadenin ve doğrudan kazancın büyüsüne kapıl-
dıklanndan geleceği göremezler; insanlann ve çev-
renin yannlannı haber veremezler; kentlerin büyüme-
sini planlayamaz, sosyal çatlaklan onanp örtemez-
ler.
Bununla beraber, şu sorular da yanıt bekliyor: Her
yanından çatlayan, içsavaşlann, etnik çatışmalann
ve dinsel mücadelelerin yer aldığı bir dünyada düzen
nasıl kurulacak? Hangi fikrî araçlarla anlayacağız bu
dünyayı? Hangi ussallığa, hangi mantığa yanıt veri-
yor söz konusu uyuşmazlıklar?
Gerilere savrulmanın, dram ve trajedinin mümkün
olduğu bir dünyaya giriyoruz. Siyasal yöneticilerin
sorunlara hiç de egemen olmadıklan bir dünyadayız.
Ve korkunç bir ayaklanma birikimi, toprağın altına
gömülmüş bekliyor; 1995 Aralığı'nda görüldüğü gibi
de, homurdanmaya başlıyor.
İşte Ramonet'nin saptamaları ve düşünceleri!
Hemen eklemış olalım: Yalnız Fransa'da değildir bu
homurdanış.
Her yanındadır dünyanın.
Ve Türkiye'dedir de nicedir.
Kulaklannızı verir misiniz lütfen, bu derinden derine
yoğunlaşan ve artan uğultuya?
Manisa'da işkenceye tepki
TÎHV Başkanı: Türkiye
işkence cehennemi
ALPER BALLJ
ANKARA - Manisa'daki
lise öğrencilerine ağır dere-
cede işkence yapıldığı sav-
lan, insan haklan ve meslek
örgütleri tarafından sert tep-
kiyle karşılandı. Türkiye İn-
san Haklan Vakfı (TIHV)
Başkanı YavuzÖnen, Türki-
ye'nin son yıllarda "işkence
cebennemine dönüştüğünü"
belirtti. Çağdaş Hukukçular
Demeği (ÇHD) Ankara Şu-
be Başkanı Kazun Genç de
devletin işkenceyi sıstema-
tık bir hale getirdiğinı savu-
narak Manisa Emniyet Mü-
dürü ve Manısa Emniyet Mü-
dürlüğü Terörle Mücadele
Şube Müdürü'nün "mutla-
ka" görevden alınması ge-
rektiğıni söyledi.
_ TİHV Başkam Yavuz
Önen, vakfuı, 1990 yılından
başlayarak işkence kurban-
lanyla buluşmaya ve onlann
tedavisira yönlendırmeye baş-
ladığmı söyledi. Hazırlanan
rapor ve dokümanlann Baş-
bakanlık dahil bütün ilgilıle-
re gönderildiğini kaydeden
Önen, devlet yetkililerinın iş-
kence konusunda duyarsız-
lığını vurguladı. Önen, işken-
ce uygulamasının "pofitikbir
terdh" olduğunu anlatırken
şu görüşlen dıle getırdı:
"Bu iş gelip işkenceyi uygu-
layan en son güvenlik görev-
lisinin onıuzunda kalıyor. Bu
sistemin esas sorumlulan gö-
zardıedildL 'Sıstematık bır iş-
kence vardır' derken yöne-
tenlerin bundan sorumlu ol-
ması gerekir anlamı çıkryor.
Yalnız tedavi ettigimiz insan
sayia3 bineulaştı son 5yıliçin-
de.3 bin olayın birteksonım-
lusu yok. Açılan davalar o ka-
dar az ki, verüen cezalar o ka-
dar komik ki, caydıncı ol-
maktajı çıkryor. Ststemin ken-
(fci bu uygubunayı beffi bir hu-
kuksal şemsiye altına alıyor.
Koruyor hukuksal sistem iş-
kenceyi"
Devletin düşman diye de-
ğerlendırerek karşısma aldı-
ğı gruplara karşı şıddet uygu-
lamasını "meşnı" olarak ka-
bul ettigini savunan Önen, bu
yaklaşımın Türkiye'nin top-
lumsal tepkiden yoksun orta-
mmda doğal uygulama ola-
rak görüldüğünü söyledi.
Önen, şöyle devam ettı:
"Diyarbakır'daöJdüriilen
birgazeteci için dönemin baş-
bakanı "O gazeteci degıldf (B-
yor. Demek ki öldürülen kişi.
öldürülebilecek bir iş yapn
yor. Bu anlajiş zirvede de var
olduğuna göre işimiz bir hay-
li zor. İşkenceyi sorgulayan
kişiler hakkında soruşturma
acan devletin, bir tophımun
gençliğine cop sokulmasına,
cinsd tacize uğramasınaseyir-
ci kalmasını asla kabul edile-
mez buluyorum."
Içişleri Bakanı Teoman
Ünüsan'ın işkence uygula-
masının yapılmadığma ilişkin
açıklamasının olası tepkileri
yumuşatmaya yönelik oldu-
ğunu belirten Önen, "Polisi-
mLrin eli soğumasın, morali
yfiksek rutulsun, şevld kınl-
maan'anlayışının devletin iş-
kenceye bakışının somut gös-
tergesı olduğunu savundu.