14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART1996CUMA 14 KULTUR Ölümünün üzerinden bir yıl geçen Nejad'm resim sergisi bugünden itibaren 26 marta dek Galeri Nev'de Dohı bir yaşamnı resimleıi AHU ANTMEN Nejad Melih Devrim'in ölümünün üzerinden bır yıl geçti. Serüvenli yaşa- mının son durağı Polonya'nın, küçük, sessiz Nowy Sacz kentinde, geçen yıl 28 şubatta, 72 yaşındayken öldü sanatçı. 1950'li yıllarda Pans'tekı gerçekten par- lak yıllanna kıyasla, unutulmuş denile- bilırdi. Bir sanatçı için unutulmak, son ölümden önce gelen ölümdür. Söyleşilerinden anlaşıldığı üzere, "sükse" sözcüğünü sıkça kullanırmış Nejad Devnm. Türkiye'deki 'sükse'si, Paris'teki süksesine benzemiyordu, hat- ta ülkemizde yeterince tanındığı bile söy- lenemez. Galeri Nev, 1993 te Istanbul ve Ankara'da açtığı Nejad sergilerinden sonra, sanatçıyı bir kez daha gündeme getiriyor. Galeri Nev'de bugünden itiba- ren 26 marta dek görülebilecek sergi, Ne- jad'm Paris'e gitmeden önceki figüratif döneminin Matisse'ı çağnştıran "Hafi- karnas" resimlerini, Bizans mozaikleri ve tslam hat sanatından esinlenerek ("Bi- zans ve Kaligrafr diye adlandırmıştı sa- natçı, bu dönemini) yaptıği, bir eleştir- menın sanatçıyı "esİd dünyanın doruk noktası" olarak tanımlamasına neden olan resimleriyle bu dönemden sonra ge- len ve sanatçının "Paris Ekolü Renkçiii- ğTdiyeadlandırdığı Paris'te 1950'li yıl- lann önde gelen soyut sanatçılan arası- na adını yazdırdığı ve Nejad Devrim'in tüm dönemleri içinde başı çeken resim- lerinin örnekleri yer alıyor. Sergi, daha sonra Ankara'da da açılacak. Avrupa'da bilinen adıyla Nejad' ı tanımak. yeniden tanışmak, yeniden değerlendirmek için kaçınlmaz bir fırsat. Sıradışı bir yaşam Sıradışı bir yaşamdı yaşadığı: Türki- ye'nin, kapsamlı bir biyografiyi çoktan hak eden, ünlü Şakir Paşa aılesinın sanat- çı çocuklanndan bıriydi. Büyükada'daki Şakir Paşa Konağı'nda, zengin bir sanat ortamı içinde yetışti. Bazı eleştinmenle- rin, Nejad Devnm'in çocukluğunu ve ilk gençliğinı geçirdiği bu konağı, formas- yonunun bir parçası sayması boşuna de- ğil: Birdönemin ünlü yazan İzzet Melih Devrim ije daha sonra yaptığı ikinci ev- liliğiyleÜrdünKraliyetAilesi'nekatılan ünlü ressam. "Prenses" Fahrelnissa Ze- Id'in çocuğu olarak dünyaya gelen Ne- jad Devrim'in teyzesı yine ünlü ressam Aliye Berger, dayısı Halikarnas Balıkçı- sı Cevat Şakir -kı sanatçının Halikarnas dönemi, dayısının yanında geçirdiği yaz tatıllerinden esinlidir-, kız kardeşi tiyat- ro sanatçısı Şirin Devrim, kuzeni ünlü seramik sanatçısı Füreya Koral'dı. 1946 yılında, Istanbul-Marsilya sefe- rini yapan "Ege" vapuruyla Türkiye'den aynlan, bir daha da hiç dönmeyen (yal- nızca bir kez ziyaret ediyor Türkiye'yi, 1980'lerde) Nejad Devrim'in bu ülkede tek özlediği, galiba çqcuklu|unun o Şa- kir Paşa Konağı'ydı. Ölümünden birkaç yıl önce yaptığı bir söyleşide, "Şakir Pa- şa Konağı olmadıktan sonra biz ne yapa- nz ki?" demışti. Sanatçının Büyükada tutkusunu, çocukluk arkadaşı ressam Ti- raje Dikmen de anlatıyor. Bundan birkaç yıl önce yaptıklan bır telefon görüşme- sinde, Nejad Devrim'in sürekli Büyüka- da'yı sorduğunu; adayla ılgıli en ince ay- nntılan anımsadığını; köşklenn, konak- lann yenı sahıplerini sorduğunu söylü- yor. 1980'li yıllarda Türkiye'ye geldi- ğinde ise adada kalacak, çalışacak bir yer aramış sanatçı. Ama hayalkınklığı için- de Polonya'ya geri dönmüş. Bu, ölümünden birkaç yıl öncesine rastlıyor. Öncesınde ise hiç dönmemişti oraya. Şakir Paşa Konağı'nda. sanatın soluğuyla yaşanıyordu, ama her biri ken- di alanlannda bırer sanatçı olan bu aile- nin içindekı "muazzam ek'ştiriden, mü- cadeleden" de söz ediyor kimi kaynak- lar. Nejad Devrim, bağımsız kişiliğinin de etkisıyle ailesiyle bu ortamla bağlan- nı kopardı. Bağlannı kopardığı kişiler 19S0'li yıllarda Paris sanat ortamında gençkuşak soyut sanatçılan anısında . önemiibir yerioian Nejad'm, I948tarihü bu "Paris Ekolü" dönemi resmide Galeri Nev'deki sergideyer ahyor. arasında annesi ressam Fahrelnissa Zeid de vardı. Hangisinin daha iyi ressam ol- duğu tartışılır durur. Kesin olan şu ki, bir ana-oğul'dan çok. iki ressam gibiydi iliş- kileri. Nejad Devrim ıle ilgili kaynaklar- da bu konu üzennde nedense pek durul- mamış. Nejad Devrim'in yaşamının özel bır alanı olsa da bu, sanatçının komp- leksli sayılabilecek kişiliğinin oluşumun- da, sanatına itici bir güç oluşturmuş ol- masında rol oynamış olsa gerek. Her iki ressamı da tanıyan Vahşi Ba- raz, Fahrelnissa Zeid'le bır konuşması sırasında Nejad Devrim'in adını günde- me getirince sanatçının "Beni ügilendir- miyor" dediğini anlatıyor. Aile fertlenn- den Füreya Koral ise "Annesine karşı bü- yük bir kompleksi vardı muhakkak" dı- yor: "İkisidezannedryorum birbirlerin- den daha iyi olmayı farkında olmadan da olsa istiyorlardı. Nejad'm bütün aksilik- leri, bana kalırsa bundan kaynaklanıyor- du." Koral. Nejad Devnm'le Polonya yıl- lanna dek iyi bir diyaloğu olduğunu an- latıyor. 1960'lardan sonra gittiği Polon- ya'da ise gerçekten "sessizce" yaşamını sürdürüyor Devrim. Bir 'müze sıçanı' Nejad Devnm, en parlak dönemini Pa- ris'te yaşadı. Sanat tarihçısi Lydia Ha- rambourg'un yazdığı 1992 tarihli "L'Ecole de Paris /1945-65" başlıklı ki- tapta Nejad'm da adına rastlanması, sa- natçının Pans döneminin asla unutulma- vacağına işaret ediyor. Nejad'm, soyut Nejad MeBh Devrim, 1990 yıhnda grrtigi Kopenhag'da. Resimleri Danimarka'da çeşitii mûzelerde bulunan Nejad. kısa bir sfire bu ülkede de kalmıstı. (Fotoğraf: YAHŞİ BARAZ) sanatın nıtelıkli örneklerini verdiği bu dönemde yaptığı resimler, kendi deyi- miyle "eski hat yazılanndan üham ola- rak, onlardan bir nevi soyut tat çıkardı- ğı" işler. Nejad Devrim'in, İstanbul'da. akademide Leopold Levy'nin öğrencısi olduğu yıllardaki figüratif döneminden soyuta geçışi, kimi ressamlann aksine yavaş yavaş değil, aniden oluyor. Onun zengin, kalıplara sığmayan, 'doludizgin' kişiliğinin ve dünyayı algılayış bıçimi- nın, soyut sanatta ifade bulmasına şaşma- mak gerek: Nejad Devrim de "diiz bir çtgiyleyürüyüşe çıkan " Klee gibi, fırça- sını dızginlememeyi seçti. Renklerin farklı duyumlara açılan dünyasında, ren- gârenk bir doğa kurdu tuvalinde. Ama bu, resmin kendi doğasıydı. Sık sık yolculuklaraçıkan Nejad Dev- rim'in resminde bu yolculuklann etki- siyle çeşitii değişimlergözlendi. Çin ge- zisı ardından gelen resımlen söz gelimi, başlı başına farklı bir dönem sayılabilir sanatında. "Resim, resim üzerine büyür" lafina inanırdı.Yaşamı boyunca resim üzerine düşünmekten 'beslenmekten' vazgeçme- dı, Fransızlann kendine taktığı lakapla "bir müze sıçanı" gibi gezdi durdu. Hâ- lâ da mûzelerde... Nejad Devnm'in re- simleri, İstanbul Resim Heykel Müze- si'nin yanı sıra Paris Modem Sanatlar Müzesi'nde, Varşova Ulusal Müzesi'nde ve Avrupa'nın başka kentlerindeki mû- zelerde sergileniyor. Nejad Devrim'in Paris'ten aynlarak Polonya'ya yerleşmesi, sanatı açısından yaptığı bir hata olarak değerlendiriliyor bugün. Nejad, Paris'i terk etti; bu dö- nemden sonra bir anlamda Paris de Ne- jad'ı. Bu dönemden sonra bir 'durakla- madevri'ne girdiği söylenebilir. Ancak, Füreya Koral'ın da işaret ettiği gibi "her döneminde, hem iyi hem kötü resimler vermiş bir sanatçı" Nejad Devrim. Sonyıllan-. Nejad Devrim'in son yıllan, zoryıllar- dı. Aşın ölçüde alkol içiyordu (Kahval- tıda bir konserve kutusu pateyle, votka). Geçim sık-ntısı çekiyordu. 18 yaşındaki kızının trajık intihan da sanatçıyı derin- den etkilemış olmalı. "Cambaz gibi bir hayattr yaşadığı, kendi deyimiyle. Şa- kir Paşa Konağı 'nın kalabalık, neseli, ha- reketli sanatortarrundan Polonya'nın kü- çük kenti Nowy Sacz'a dek uzanan, Av- nıpa kentlerinin yanı sıra Sovyetler'e, Çin'e, Amerika'j;a uzanan binbirdurak- lı bır yaşamdı. Onceliği, hep resimdi: "Ben asıl sanabmla evlendim." Uzun lafın kısası, bir sanatçı gibi yaşadı ve öldü Nejad Devrim. Emeç, babasınut* anısına çalacak Küfrür Servisi - İstanbul De\ let Senfonı Orkestrası bu haf- ta sonu vereceğı konserleri gazeteci - yazar Çetin Emeç anısı- na düzenliyor. Simenon Kogan'ın yöneteceğı konserlere solist olark Emeç'ın kızı, pıyanıst Meh> n eş Emeç katılacak. Bu akşam sa- at 19.00 ve yann saat 11 .OO'de gerçekleştirilecek konserlerde Schumann'ın 'Manfred L'vertürü' ıle pıyano konçertosunu ve Çaykovskf nın ^4 numaralı Senfoni'sinı seslendirilecek. İlk konserinı 5 yaşında veren Mehveş Emeç, Avusturya'da 'Mo- zart' ve 'Bösendorfer', Fransa'da 'Ravel' ödüllerini kazanına- sının ardından çok genç yaşta konser kariyenne başladı. Al- manya'da yayımlanan 'Westde- utsche Zeitung' gazetesı, Emeç'ten "Hayran olunacak teknikte inci benzeri bir tuşe" dıye söz ederken, diğer müzik otoriteleri de genç piyanist hakkmda "tnsanı baştan çıka- ran bir yorumu van_ O, dinle- yeni ağtaürken gülümsetiyor" şeklinde yorumlar yapıyor. Mehveş için piyanoya do- kunmak zamanla vazgeçilmez bir tutkuya dönüsmüş. Genç sanatçı müzikle bütünleştiği anlan 'duyulabilecek en bflyük haz' diye niteliyor. 1992 yılm- dan bu yana Londra'da ünlüpe- dagog Maria Curdo'nun a«s- tanlığıru yürüten Emeç, b»yü konser sezonunda Söıu- mann'ın yapıtlanndan o h ^ ı resital dizileriyle, müzık^pri- telennın beğenısını topladı. Londra Wigmore Hall kona^sa- lonunda bu yapıtlardan derlenen bir CD kaydı yapıldı. Meh- veş Emeç, İstanbul Belediye Konservatuvan'nı sınıflaryjüa- yarak 14 yaşında bıtırerek, Avusturya hükümetınin bursl> ile Salzburg'daki ünlü Mozarteum MüzikAkademisi'nde ögrepim gördü. 1988 yılında Konser Piyanistliği ve Müzik Pedagejisi bölümlerinden master derecesı ıle mezun oldu. Aynı yıl Fran- sa'daki Ravel Akademisı'ne davet edildi ve burada Türkiye'yi temsilen katıldığı yanşmada en iyi Ravel yorumcusu seçildi. P O R T R E Nejad Devrim, 192i yılında İstanbul'dadoğdu. İstanbulGüzel Sanatlar Akademisi nde Leopold Levy'nin atölyesinden 1944yılında mezun oldu, bu dönemde kaligrafi ve Bizans sanatı üzerine çalışmalar yaptı. 1946yılında Paris'e verleşti. 1955yılında Tristan Tzara'nın "Le Temps Naissant", 1960yılında Paul Eluard'ın "Sens de Tous Les Instants " şiir kitaplarını desenledi. Dünyanın çeşitii ülkelerinde 40 'ı aşlan kişisel sergi açan Nejad Devrim, I948yıhndan itibaren Paris 'te Mayıs Salonu ve Yeni Gerçeklikler Salonu, 1954-62 yıllan arasında da Paris Ekolü sergilerine katıldı 1952'dekurucularından olduğu Ekim Salonu 'nun baskanlığım yaptı ve bildirgesini hazırladı. Nejad'myapıtlan, dünyanın çeşıtlı kentlerınde mûzelerde ve özel koleksiyonlarda bulunuyor. NEJAD'I ANLATTILAR FÜREYA KORAL Nejad gerçekten entelektüel bir insandı, çok iyi bır ressamdı. Diyebilinm ki Pans'te o genç kuşağın soyut sanatçılan arasındakı en iyi ressamlardan biriydi. Pans'te yaşamını sürdürmüş olsaydı, bence sanat tarihinde şimdi bambaşka bır yen olurdu. Pans'e gitmeden önce Bodrum'da yaptığı resimleri de lyıdır. Ben, bır de Çın'e gıttıkten sonra yaptığı resimlerini çok sevenm. Nejad'm hastalıklı bır kişıliği vardı, etrafinı kollayamadı, arkadaş edinemedi. Sonra da gıtti Polonya'nın küçük bir kasabasına yerleştı. Insanlan kendinden uzaklaştıran bır kişıliği vardı. Benı de uzaklaştırdı, ki ben ona çok yakındım. TlRAJE DİKMEN Nejad, kendımi bildim bıleli tanıdığım kişılerden bindir... Çocukluk yıllanmızda. özellıkle Büyükada'da aynı çevrede bulunuyorduk, beraber oynardık; kışlan da Taksım Bahçesı'nde. Resim çahşmalanna çok genç yaşta başladı, büyük bır heyecanla. Bu heyecanı yaşamının sonuna kadar da sürdürdü. Nejad iyi bır ressamdı. Yaşama nedeni, gerçekten resimdi. Resim onun ıçın bır araç değıl, hedeftı. 1950'li yıllarda Pans'te non- figüratıf akımın en önde gelen ısımlerindendi; çok başanlı bir başlangıç yapmıştı orada. Hayalgücü ve fantezisi zengin bir kişiliğe sahipti. 'Tekçizgi insanı' değildi, tekdüze bir yaşantı da yapısına uymuyordu. GÜZİN DİNO Abidin'le bırlikte resimlerini beğendiğimız bir ressamdı. 1950'li yıllann Paris sanat ortamında öne çıkmıştı. O dönemdeki lirik soyut resimleri özellikle dikkat çekiciydi. 1993 yılında Türkiye'ye geldiğimde resimlennı yeniden gördüğümde yine çok se\ miştim. YAHŞİ BARAZ Nejad Devrim, benim tanıdığım en görgülü insanlardan biriydi. Sanatının çok önemli olduğuna inanmıştı, gerçekten de Türk resmi içindekı en büyük yeteneklerden biridir. Özellikle soyut sanatın önde gelen ressamlanndandır. Fakat, bir taraftan resim yaparken bir taraftan da büyük kişisel problemleri vardı; sürekli korku içinde yaşardı. Aslında, kapsamlı bir kitabın konusudur Nejad'ın yaşamı. Yeşflçam, tarihe merak sardı CUMHL'R CANBAZOĞLU Yerli sinema sektörü Avrupalılar- la ortak yapımlarda tarihi konulara önem vermeye başladı. Daha çe- kım aşamasında kamuoyunun bü- yük ilgisını toplayan İstanbul Ka- natlanmın .AJtında'ya son rötuşlar yapılırken Pierre Loti'nın yaşamı- nı işleyecek fılm ile Fatih'in Istan- bul'u fethi döneminde geçen bır başka proje gündeme geldi. Proje- lerle ilgili son durumu aktaralım: 15 mart tarihinde gösterime gire- cek İstanbul Kanatlanmın Altın- da'nın montajı Madnd'de sürüyor. Filmin yönetmeni Mustafa Alüok- lar, Hezarfen Ahmet Çelebi'nin ki- şiliğinde şekillenen öyküyü (28 bin metre fılm çekmiş) 117 dakikaya indireceğini belirtiyor. Ankara ve İstanbul uluslararası fılm festival- lerine katılacak yapıt ülkemizi Cannes Fdm Festivali'nde de tem- sil edecek; hangi kategoride kabul göreceği daha sonra belli olacak. İstanbul Kanatlanmın Altın- da'nın özgün müziği Tuluyhan L'ğuriu'ya ait. Uğurlu'nun yazdığı kompozısyonlann toplandığı al- büm de filmin gösterime girdiği gün markete sunulacak. Bu filmin yapımcı firması Umut Sanat Ürünleri Fransızlar'la ortak, Pierre Loti'nin yaşamını anlatacak bır fılm üzerinde çalışıyor. Çekim- lerine sonbaharda başlanacak filmi yönetecek en kuv \etli aday Fransız Vagnier. Onun kabul etmemesi ha- linde Corneau'nun gündeme gele- bileceğı konuşuluyor sinema çevre- Mustafa Alboklar ErsinPertan Pierre Loti lerinde. Aynı dönemi işleyecek İs- tanbul Kuşatma Altında adlı bir proje de yaşama geçmek üzere. Bü- yük olasılıkla yine Mustafa Altıok- lar'ın yöneteceği fılm, Kurtuluş Sa- vaşı sırasında ışgal altında yaşayan İstanbul'da geçecek ve Pierre Loti için üretilecek birçok kostüm ve de- koru kullanarak maliyetleri düşü- recek. Ersin Pertan ise tanhe yolculuk- ta daha eskiye gidip Fatih'in Istan- bul'u fethı sırasında yaşanan biraş- kı Kuşatma Altında Aşk adlı fılm- de anlatacak. Çekimlerine ağustos ayında başlanacak fılmi Ersin Per- tan, Özer Film, Macar ve Yunan ya- pımcılar finanse edecek. Euroima- ges'in desteği ve Kültür Bakanlı- ğı'nın mini katkısıyla filmin büt- çesi dokuz milyon franka ulaşacak. Jale Ankan, Erdal Uğurlu, Halü Ergün, Rasirn Öztekin, Erdinç Ak- baş, Tomris İnceer. Hikmet Kara- göz'den oluşan zengin oyuncu kad- rosuna sahip fılmde neler anlataca- • Çekim aşamasında bile kamuoyunun büyük ilgisini toplayan "İstanbul Kanatlanmın Altında"ya son rötuşlar yapılırken Pierre Loti'nin yaşamını işleyecek film ile Fatih'in İstanbul'u fethi döneminde geçen bir başka proje gündeme geldi. ğını Pertan şöyle özetliyor "Olaym hem Rum tarafina hem de Osman- h tarafina bakma\a çahşacağız. Gü- nümüze çağrışım \apacak şekilde bir olay örgüsü geliştireceğiz. Gü- nümüz Avrupa-Türkiye-Yunanis- tan Uişkücrini. biraz uzaktan da ol- sa,çağnşüracak bir fılm olacak bu." Ersin Pertan'ın Kuşatma Altında Aşk'tan sonra çekmeyi planladığı İşgal ise Altıoklar'ın yöneteceği fılm gibi 1915-1923 arası yaşanı- lanlan anlatan bir çalışma olacak. Underground grubu Agathocles'tan konser Kültür Servisi - Avrupa ve dünya underground müziğinin en çok sözü edilen topluluklanndan ^ Agathocles, Kod Müzik'in davetlisi olarak 9 mart cumartesi günü Staras Stüdyolan'nda bir konser verecek. Türk grup Radical Noise'un arduıdan sahne alacak Agathocles, punk, metal, hardcore, noise etkilen taşıyan müziği ile geçen 11 yıl içerisinde oldukça üretken bir topluluk izlenimi veriyor. Kısa zamanda hardcore müziğin kahplannı zorlayarak ekstrem uçlara kayan gnıbun sert pvolitik söylemli besteleri dikkat çekiyor. Faşizm karşıtı, anti- materyalist, vejetaryen tavıılan, gnıbun söyleminin temel taşmı oluşturuyor. Felsefı alanda Sartre, Heidegger, Vandeloo, Kropotkin ve Proudhon gibi yazar ve filozoflardan etkilenen Agathocles, bas ve vokalde Ian, davulda Burt ve gıtar/vokalde Matty'den oluşuyor. (244 24 22). Didem Ünlü resim sergisi Londra'da Kültür Servisi - 1993 yıhndan bu yana resim çalışmalannı Londra'da sürdüren Dıdem Ünlü, 3-25 mart tarihleri arasında Londra Cafe Gallery'de bır resim sergisi açıyor. 1966 İstanbul doğumlu olan sanatçının gerçeğe dayah bır anlatımın gözlendiği resimleri, konulannı çocuk oyunlanndan alıyor. Eleştirmen Philıp Rovvland'a göre hıçbır şekilde bağıra bağıra ılgi çekmeyen bu resimler, bu yüzden daha sarsıcı ve etkileyici. Temalan çoğu kez rutuklayıcı biçimde sessiz, alçakgönüllü ve aldatıcı bir yalınhkta olan bu resimler, bir anda yumuşak bir kavrayışa dönüşmeyi de içlerinde banndınyorlar. Yine Rowland'ın deyişiyle, onlan dolduran bu masum gızin ruhu çözümlenemiyor ve rahatsız edici olan da bu. Ve bu, onlan böylesine gerçek ve insan kılıyor. DİSK, karikatür sanatçılarını destekliyor Kültür Servisi - DİSK, 'İnsan haklan ve kayıplar' konusunu ele alan bir sergi için hazırlıklara başlayan Karikatürcüler Derneği'nin çalışmalannı destekleme karan aldı. DİSK, bu çerçevede, 8 mart cuma günü açılması planlanan ve 'Beni Burada Arama Anne' olarak adlandınlan bir karikatür sergisi ile İnsan haklan ve kayıplar' konulu karikatürlerden oluşan bır albüme destek vermeyi kararlaştırdı. Beşiktaş Atatiirk Anadolu Lisesi'nde Atatiirk etkinlikleri Kültür Servisi - Beşiktaş Anadolu Lisesi, 43. yıldönümünü "Atatürk'ü konu alan etkinliklerle kutluyor. 4 mart günü düzenlenen etkınlıkler çerçevesinde AKM Konser Salonu'nda Prof. Necla Arat, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı ve Doç. Dr. Süheyl Batum'un katılacağı '21. yüzyıla hazırlanırken Atatürk ilkeleri' paneli düzenlenecek. Okuldan mezun olan sanatçılann yapıtlanndan oluşan bir sergi, AKM Konser Salonu Fuayesi'nde açılacak ve saat 19.00'da Devlet Sanatçısı Hüseyin Sermet. AKM Konser Salonu'nda bir resital verecek. Tarık Tolunay'dan İnadına' karikatürler :..u ^ Kültür Servisi - Çizer Tank Tolunay'ın İnadına* başlıklı karikatür sergisi. yann saat 16.00'da Kadıköy BEKSAV'da açılıyor. 1970 doğumlu olan çizer, Izmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ndeki eğitiminı yanm bırakarak Gırgır, Pişmış Kelle gibi mizah dergilerinde çalıştı.Tolunay halen Kurtuluş gazetesinde çiziyor. Zafer Diper, Aksanat'ta Dava'yı salıneliyor Kültür Servisi - Zafer Diper, Kafka'nın aynı adlı yapıtından yararlanarak oyunlaştınp yönettiği 1 Dava'yı 8 marttan başlayarak Aksanat'ta sahneliyor. Zafer Diper, Nazan Diper. Ceyda Aşar ve Pınar Öğünç'ün rol aldıklan oyun, 'kanun'un aslında nice bir 'kanun' olduğu, hükümlerin nelerden oluştuğu, kanunun neleri yasaklayıp neleri buyurduğu, suçlandırmanın içyüzü, suçun ya da suçsuzluğun ne olduğu gibi kavramlar sorgulanıyor. Oyun cuma günleri saat 19.30, cumartesi günleri ise 15.00 ve 19.30'da sahneienecek. "Uluslararası Kısa film Günleri" ANKARA (ANKA)- tstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği (İFSAK) ile Fransız Kültür Merkezi'nin 8 yıldır aralıksız olarak düzenlediği "Uluslararası Kısa Film Günleri", 4-9 mart tarihleri arasında gerçekleştinlecek. Kısa Film Günleri'nde Ispanya, Italya, Avusturya, Almanya, İsveç, Fransa, Belçika, lngiltere, Hollanda ve Türkiye'den toplam 65 film gösterilecek. Tüm fılmler, geçen yıllardan farklı olarak her gün dört kez tekrarlanacak ve bu yıl önceden alma yöntemıne dönülerek kapılardaki yığılmalar önlenmeye çalışılacak. Kurmacalı ve canlandırma türii fılmlerden oluşan gösterilerin son günü olan 9 martta ise İFSAK Kısa Metrajlı Film Yanşmasf nda ödül ahnış kişi ve yönetmenlere plaketleri dağıtılacak. Aynca değışik ülkelerden gelen yabancı yönetmenler de filmlerinın gösterilerine katılarak ızleyıcilerin sorulannı yanıtlayacaklar. K Ü L T Ü R t Ç t Z t K K Â M Î L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle