Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1996 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kıssa-i Canan
MELİH CEVDET ANDAY
P
ostacı (ıl postino) filmınde
şaınn mecazlarla konuştuğu
üzennde durulmuş, daha
dogrusu, Pablo Neruda pos-
tacıya şıınn mecazlarla ya-
zıldığını ogretıyor Bızde
ıse, duyguiu sozler soyleyenın şaıre ben-
zetılmesı, şaınn duygusal bır ınsan oldu-
ğu ınancından kaynaklanır tkısını bırleş-
tınrsek, şaır mecazlarla konuşan duygu-
iu bır ınsandır dıyebılınz
Gerçekte şıır duygularla yazılmaz, ama
şaır gene de duygularla alışvenştedır
Yahya Kcmal Beyath, "Şiir, düşünceyi
duygu ha/ine getirinceye kadar yoğur-
makör" der
Pekı, duygu halıne getınlınceye kadar
yoğurulan o düşünce nedır?
Şıır düşuncesıdır
Şıır duşuncesının ne olduğunu ıse açık-
lamaya kalkmayalım, çunku açıklayama-
yız
Şuncasını soylemekle yetınebılınz
Şaır duygulan, duygulanmayı taklıt
eder Bır taklıt sanatıdır şıır Jçtenlıkle
hıçbır ılışkısı yoktur Stephane Mallar-
me'nın, "Şiır sözcüklerte yazrfır" deme-
sı, *duygulariayanlmazr
'anlamınagelır
Üstelık çağdaş şıır, duygulan değıl, du-
yulan baştacı eder Bunu bızde, ılk dıle
getıren Sabahattin Eyuboğlu'dur
Şaınn duygusal (ıçtenlıklı) olmadığmı
soylemekJe ılen mı gıtmış oldum9
Sanmıyorum Bır şıınn guzellıgı şaınn
içten olup olmamasına bağlı değıldır
Yuzyılımızın en büyük şaırlennden bın
olan Paul Valery, hıçbır şıınnde bulunma-
dığını anlatırken, "Yalnızca Deniz Me-
zarlığı adlı şıınmde kendımı bıraz kaçır-
dım" dıyeyazmıştı
Dıyeceğım, her şıınnde şaın aramak
ve bulduğunu sanmak yanlış olur
Bızım şaırlenmız ıçınde bu goruşu en
ıyı kanıtlayan Orhan VeB Kanık'tır
Orhan Veh'nın lınk şıırlen, başka bır
deyışle, kendı konuştuğu şurlen yoktur
demıyorum, ama çoğu şıınnde başkala-
nnın ağzından soylemıştır Orhan, demek
dramatık bır şıır kurmuştur Bunu daha
once de yazdım, yınelıyorum, çunkü şıır
sanatını bır adamın duygusallığına bağ-
lamak yanlış olur dıye duşûnüyorum. Şa-
ır bırçok kışının ağzından konuşur
AH! NEYDİ BENtM GENÇLİĞtM
Nerde bö>le hüzûntenmek o zaman,
Içip içip ağlamak,
Uzakİara dalıp şarta söylemek;
Hafta sekiz ben eğlentide;
Bugün saz, yann sinema,
Beğenmedin aile bahçesi;
Onu da beğenmedin, parka;
Sevdiğiın diUere destan,
Sevdiğim,
Meyıl verdiğiın,
Ben dizûıin dibinde elpençe drvan,
Samanlık sevran.
Nerde,
Nerde,
Nerde böyle hüziinlenmek o zaman!
Bu şıırde ıçtenlık şoyle dursun, ıçten-
lıkJe alay bıle var, ama aşağılayıcı bır alay
değıl, sıradan ınsanın tınsel yaşamına bır
bakış Çunku şaır, turlu duygusallıklan
kullanır
Ya da şaınmızın şu şıınne bır bakalım
ALTINDtŞLtM
Gd benim canımın içi, gel yanıma;
İpek çoraplar aJa^m sana;
Taksilere bindıreyim,
Çalgılara götürevim seni
Gel,
Gel benim altın dişlim;
Sünnelim, ondule saçkm, yosmam;
Mantar topuklum, bobstiKm, geL
Söylemeğe bıle gerek yok kı, altın dış-
lı, mantar topuklu sevgılısı olmamıştır
Orhan Veh'nın
Pekı, bu usta şaınmızın doğru söyledı-
ğı, Valery"nın deyışıyle, kendını kaçırdı-
ğı şıırlen yok mudur9
Olmazolurmu'
Bır ornek uzennde duralım
Şaınmızın "Oktay'a Mektuplar" adlı
uç şıın var, bunlardan II numaralısı
12 12 37 tanhını taşıyan, yazıldığı saat
debelh 14 50Ankara Oktav Rifaf oyil
Pans'teydı Şıırşöyle
Şu anda dışarda yağmur yağıyor
Ve bulutlar geçiyor aynadan
Ve bugünlerde Melih'le ben
Aynı kızı seviyoruz.
Bu şıınn çıktığı gun, akşama doğru,
Yenışehır'dekı Ozen Pastahanesı'nde otu-
ruyorduk Orhan Velı ıle Hasan ÂJi Yü-
cel ıçen gırdı, bızı gorunce masamıza gel-
dı, oturdu, yuzumûze baktı dıkkatlı dık-
katlı
- Doğru mu9
dıye sordu Aynı kızı mı
sevıyorsunuz9
Ve bızım yanıtımızı beklemeden ekle-
dı
- Neden bırbınnızı öldurmüyorsunuz9
Rahmetlı felsefecımız Prof Vehbi Er-
alp'ten dınlemıştım
Uluslararası bır felsefecıler toplantısı
dolayısıyle Bûkreş'te ımış Konuşmalara
ara venldığı bır sırada delegeler kendı
edebıyatlanndan beğendıklen aşk şıırle-
n okumaya başlamışlar Prof Eralp'ın
okuduğu şııroybırlığı ıle bınncı seçılmış
Şunu soylemeden geçmeyeyım, Vehbı
Eralp'ın şıır dağan çok zengındı Işte bı-
nncı gelen beyıt
Kâş benim sevdiğimi sevse bütün halkı
cihan
Sözûmüz cümle heman kıssa-ı canan
olsa.
ARADABIR
Doç. Dr. DURSUN KIRBAŞ
Yuıftaşlık Bilinci
Insanoğlunun kendısıyle ve doğayla ılışkılen, ayak-
lan uzerıne bastığından ve duşunmeye başladığın-
dan ben değışık evnmler geçırmıştır Çevresınde ya-
şayan başka canlılan fark ettığınde, onlaria ılışkı ku-
rabılmek ıçın hırıltı ıle kanşık sesler çıkarmış ve so-
nunda bu seslere anlamlar yukleyerek konuşmaya
başlamıştır
Çevresındekı canlılardan kendıne zarar verenlen
duşman, yardım edenlen ıse dost kabul etmış, do-
ğanın gucu karşısında acızlığını onu tannlaştırarak
gızlemeye çalışmıştır Doğanın sımnı çozdukçe de bu
guçlerın tannsal ozellığını gen alarak kendı egemen-
lığını genışletmıştır Dogayı kendı ısteklen doğrultu-
sunda yonlendırmesı bu sureçten sonra başlar In-
san/doğa savaşımı, uygarlık tanhının temel konusu-
dur Insan hep egemen olmak ıstemıştır Bu egemen-
lık savaşımı yaşamın butun alanlannda yaşanmıştır
llkel toplumun uretım ılışkılerının basıtlıgı ıçensınde
klanın başı ıle komunun uyelerı arasında, feodal top-
lumda derebeyı ıle koyluler, kapıtalıst toplumda bur-
juvazı ıle ışçı sınıfı, sosyalızmde (') ıse partı burokra-
sısı ıle halk arasında, uluslaşma surecını tamamlaya-
mayan ya da tamamlayan uluslar arasında, emper-
yalızm donemınde somurgecılerie 3 Dunya ulkelerı
arasında, anaerkıl aılede ana, babaerkıl aılede ıse
baba ıle obur bıreyler arasında (bu soyledıklerımın
"Kurtar bızı baba " ıle ılışkısı yoktur) savaşım hep su-
regelmıştır Insanlığın tanhını karşıtların savaşımı ola-
rak değerlendıren oğretı pek haksız sayılmaz Butun
geçılen evrelerde ınsan bılıncının gelışmışlık derece-
sı, yaşama damgasını vurmuştur Tanhın zıkzaklan
arasında /lenye doğru bır yonelımı kabul edebılınz Iş-
te yaşanılan bu sureçlerde doğayı kendı denetımıne
alan tnsan, çoğu zaman da doğaya ve ınsana en bu-
yuk kotuluğu yapmıştır Demokrası bılıncı, kendı dı-
namıklen ıle gelışmış toplumlarda kolayca bır ust ev-
reye geçerek kurumlaşırken, ıç dınamızmı buna yet-
meyen, "lıder"\enn taşıması ıle "demokrası"ye ula-
şan toplumlarda ıse kurumlaşma pek mumkun ola-
mamıştır Bır başka guç, herhangı bır ayın 12'sınde
duruma el koyup bır gun once yasal olan butun ku-
rum, kuruluş ve kışılen (kendı yasalarını koyarak) ya-
sadışı ılan edebılmıştır Demokratık yaşamın kural ve
hukukunu ıçıne sındırememış ya da kendı yaşamının
bır parçası gıbı ıçınde hıssetmış toplumlar bu gıdışe
seyırcı kalmıştır Gelışmesını bıraz genden surduren
toplumlarda demokrası ve sıvıl yaşam bılıncı de ya-
vaş gelıştığınden, çevre bılıncı de çok genlerdedır
Kapıtalızmın vahşı kurallan butun hızıyla yaşama ege-
men olmakta, fabnkalardoğal su kaynaklannı, hava-
yı ve çevreyı kırletmekte, ormanlar yok edılmekte,
tehlıkelı atıklar, mıkroplar çevrede kol gezmekte, kı-
sacası, tum yaşam kırlenmektedır Plansız endustn-
leşme ve yetersız altyapı, aşırı tuketımın de pompa-
lanması ıle bııiıkte trafık denılen bır canavan karşımı-
za dıkebılmektedır
Pragmatık felsefe, yaşamın butun alanlannda ken-
dını gosterınce, "başan" fetışızmı her şeyın onune
geçmektedır Başarının olçutu olan para, nasıl kaza-
nılırsa kazanılsın (ıster genelev patronluğu, ıster ban-
ka dolandırarak, ıster hayalı ıhracat, ısterse uyuştu-
rucu ya da sılah kaçakçılığı ıle) kazanıldıktan sonra
butun toplumsal değerlerı yerle bır ederek en onem-
lı yere otunmaktadır Bır tarafta başanya ulaşanlar
(yanı parası olanlar), obur tarafta ıse tuttuğu takımın
maçlanna "olmeye" gelenler ya da Bosna'yı. Tur-
kıstan'ı kurtarmayı bırıncı hedef halıne getırıp kendı-
nı kurtarmayı erteleyenler Bu karmaşık orkestrayı
yonlendırmeye çalışan medya ve sıyasetçıler ıse bo-
ğazlanna kadar batağa batmışlardır Oluşmayan, olu-
şamayan yurttaşlık bılıncını de buna eklersek tablo,
son derece ıç karartıcı bır manzara gostermektedır
Bıreyı tumuyle one çıkaran ya da bıreyı yok sayan
oğretıler yerıne, bırey - toplum dengesını çok ıyı kur-
mak ve bılıncın oluşmasına bu yonde katkıda bulun-
mak gerekmektedır "Her şey toplum ıçın" felsefesı,
lıder karızması ıçensınde, bıreyı feda edebılmektedır
"Her şey bırey ıçındır" duşuncesı de atomıze bırey
yaratmakta ve yabancılaşma surecını hızlandırmak-
tadır
Yurttaşlık bılıncının oluşmasında "Herşeyhem bı-
rey hem de toplum ıçındır" duşuncesı, yaşamın ana
dınamıklennı oluşturabılır Gelışen ve gelışecek olan
yurttaşlık bılıncı, kırlenmış doğaya, çevreye, sıyase-
te ve barış duşmanı şahınlere karşın yenı moral de-
ğeıier yaratabılır
tarih
toplum
KÜLTÜR TURIARI
GİZEMLİÇİN
FARUK PEKIN
27 Nısan- 11 Mayıs 1996
KÖPRÜLÜ KANYON - SELGE - ALARAHAN
NEZIH BAŞGELEN
15-17 Mart 1996
PAMUKKALE - AFRODİSYAS
NEZIH BAŞGELEN
23 - 24 Mart 1996
FEST SEYAHAT ACENTASI (0212) 258 25 73 • 258 25 89
Öğretim Birliği ve Kütüphaneciliğimiz
LEMAN ŞENALP Uzman Kütüphaneci
E
ğıtım ve oğretım, her ülkede ekono-
rruk ve sosyal gelışmenın ıkı ana
öğesıdır Bu gerçeğı çok ıyı bılen
Atatürk,yuzyıllar boyunca eğıtım-
den yoksun bırakılmış Turk toplu-
munu Batı uygariığı düzeyıne çıka-
racak olan devnmlenne eğıtım ışlennden başla-
mıştır Hatta daha Kurtuluş Savaşı sonuçlanma-
dan 16-21 Temmuz 1921 tanhlen arasında An-
kara'da "Eğitim Şûrası"nı toplamış olması, onun
hem savaşm zaferle sonuçlanacağına daır olan
kesın ınancını hem de eğıtım ışlenne verdığı one-
mı göstermesı bakımından anlamlıdır
Atatûrk'e göre Turk toplumunun gen kalışın-
da en onemlı etken, geçmışte uygulanan eğıtım
duzenı ıdı Atatûrk, laık bır temele dayalı, goz-
lem ve deneye yer veren bır eğıtım sıstemının
uygulanmasmı ve genış halk kıtlelennın bu eğı-
tımden yararlanmasını ıstıyordu Yanı orgûn ve
yaygın bır eğıtım sıstemının uygulanmasmı ön-
gorûyordu Bu duşüncelennı 1 Mart 1923'te
TBMM açış konuşmasında şoyle açıklamıştır
"Ameli ve şâmil bir maarif için hudud-u vatanın
merakiz-i muhımmesınde asri kutuphaneier, ne-
batat ve hayvanat bahçeleri, konservBtuvarlar,da-
rülmesaıler, muzeler >e sanavi-i nefise meşheıie-
ri tesisi lazım olduğu gibi, bilhassa.. memleketin
matbaalarla teçhizi icapetmektedir." (Ataturk'ün
Söyle^ ve Oemeçieri.)
Cumhunyetın ılanından kısa bır sure sonra 3
Mart 1924te "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" (Öğ-
retimin BirteştirUmesi) ile "Hilafetın Ugası Kanu-
nu" yasalan aynı gunde çıkanlır Boylece laık bır
eğıtımın temelı atılmış olur Artık teokratık bır
devlet yapısı yenne, ınsan haklan sıstemıne da-
yalı laık bır devlet duzenı getınlıyordu Ve dola-
yısıyla yenı Turkıye devletının eğıtım ve kültur
polıtıkası da laıkhkk butunleşen ulusal bır polı-
tıka oluyordu
Eğıtım alanında yapılacak duzenlemelenn,
eğıtım ve oğretımın tamamlayicı kurumlan olan
kutuphanelen de kapsaması kaçtnılmazdır Nıte-
kım, Oğretımın Bırleştınlmesı Yasası ıle daha
önce Evkaf Nezaretı'ne bağlı olan tûm okuLmed-
reseve kutuphaneter Mıllı Eğıtım Bakanlığı'na
bağlanmıştır 1927 yılında çıkanlan "Tekke ve
Zaviyelerie Türbelerin Seddine ve.. dair Kanun"
ıle dc buralarda bulunan kıtaplar, kutuphanelere
devredılmıştır
Bu suretle, cumhunyete kadar. vakıflann ma-
ü oian kutuphaneier devlet malı olmuş; aynı za-
manda, kutuphaneierin kuramsal yapısı yeni bir
nKeük kazanmısür. Boylece, Turk kutuphanecı-
lığınde de yenı bır çığır açılmıştır
Osmanlı lmparatorluğu'ndan cumhunyet hu-
kümetıne geçmış olan kutüphanelenn çoğu 'va-
kıfkütûphaneleri'ydı Bu kutuphaneier de, ımpa-
ratorluğun başka sosyal kurumlan gıbı çokûntü
ıçındeydıler
Turkıye Cumhunyetı'nın yenı eğıtım ve kul-
tur polıtıkasının uygulanmasında, önce, bu ku-
rumlann yenıden orgutlenmesı, geltştınlmesı ola-
nakJan arandı Bu amaçla, Maarif Vekâleti Han
(Kultur) Daıresı Muduru Dr. H. Zübeyr Koşav, ku-
tüphanelenmızın genel durumu hakkında hazır-
ladığı raporda (1925), kutuphanelenmızın nıce-
lık ve nıtelık bakımından gosterdığı yetersızlık ve
dağılımındakj tutarsızlığı belırterek onemlı one-
nlerde bulunuyor Gelışmede adımlar atılıyorsa
da ıstenılen duzey ıçın araştırmalar devam edı-
yor
Eğıtım ışlennın onemle ele alındığı, cumhun-
yetın o ılk yıllannda, Turk eğıtım sıstemını ınce-
lemek ve yol gostencı onenlennı almak üzere,
Columbıa Unıversıtesı profbserlennden John De-
wey, Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca Turkjye'ye da-
vetedılır Devvey, Turkıye maanfi hakkındakı ra-
porunda kutüphanecılıgımızle ılgılı şu onenler-
de bulunur 1) Okul kutuphaneierinin kurulma-
SL, 2- Gezici kutüphanelenn kunılması ve örgüt-
lenmesL, 3) Kutuphane memuriannın vetiştirü-
nıesL.
Oğretımın Bırleştınlmesı Yasası'nın yurürlü-
ğe gırmesınden sonra, ılköğretım parasız ve zo-
runlu olur Devletın olanakJan elverdığınce, ye-
nı yenı okullar açılmaya başlanmış, oğrenım ça-
ğında bulunan çocukJann bır an once okullara gıt-
mesı sağlanmaya çalışılmıştır Yenı açılan okul-
larda kutuphane kunılması gınşımlennde bulu-
nulmuşsa da, kutüphanelenn, oğretım program-
lanyla butunleşmesı ve orgutlenmesı gerçekJeş-
tınlememıştır
1926 yılında çıkanlan "MaarifTeskilatuıa Da-
irKanun"la resmı okul bınalan ıle kutuphane ve
muzelenn Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nm hazırladı-
ğı projelere uygun olarak yapılabıleceğı ılkesı
getınlır 1925 yılında, Istanbul kütûphanelennde
çalışan memurlar ıçın kutüphanecılık kursu açı-
lır
Kütüphanecılığımızın gelıştınlmesı konusun-
da, gerçekçı bır gönışle hazırlanan raporlar doğ-
rultusunda çok olumlu atılımlar yapılır Ancak,
kutuphanelenmızın, yuzyıllann ıhmalıyle, her
bakımdan çağın çok gensınde kalması yanında,
başka büyuk bır sorun da halkın buyuk bır kesı-
mının okuryazar olmamasıydı 3 Kasım 1928'de
"Harf Devrimi" yapılır
Devnmın amacı. Türkçeye uygun, kolay oku-
mayazma sağlayabılecek bır alfabenm saptan-
ması ve kısa surede Turk halkına okumayazma
öğretebılmektı Bu amaçla, hemen okumayazma
seferbırlığı başlatılır Gerçekten debırkaç yıl ıçe-
nsınde mılyonlarca kışı okumayazma oğrenır Fa-
kat okumayazmayı unutmamak ve bunun surek-
lılığını sağlamak ıçın başka kurumlara da gerek-
sınım duyulur
19 Şubat 1932'de halkevlen ve halk odalan
açılır Halkevlen bırer kultur merkezı olarak ola-
rak orgûtlenır Bu kuruluşlar, başka etkınlıkJen
yanı sıra, daha çok kutuphanelen ve yayınlany-
la, halk eğıtımı alanında, buyuk hızmetler verrruş-
lerdır Turkıye'de "halk kutıiphaneteri'
n
tûrünün
ılk omekJennı oluşturan bu kutuphaneier, De-
mokrat Partı ıktıdannca 8 Ağustos 1951'de hal-
kevlennın kapatılmasıyla darmadağın edılmış-
lerdır
Cumhunyetın ılk on yılında kutüphanecılık
alanında çok olumlu atılımlar yapılmışsa da gü-
nümüzde kütuphanelenn eğıtım alanmdakı et-
kınlıklen ıstenılen ölçude sağlanamamıştır Ma-
alesef, ne okul kutuphanelenmız ne halk ve ço-
cuk kutuphanelenmız, sayısal yetersızlıklennın
yanı sıra, kıtap koleksıyonlan, personel ve bütçe
yetersızlıklen yuzünden, kendılennden beldenen
hızmetı verememektedırler Tabıı boyle olunca da
hâlâ kutuphanenın Turk halkının yaşamında bır
yen yoktur
TARTIŞMA
Avrupalı Korumacılar!
I B
• l
I
rof Suat
BUge'nm
"Ankara-
Atina-Lefkosa
Üi"Çg
başlıklı yazı
dızısmı ızleyen Currihunyet
okurlan arasında ben de
vanm Hem yazan, hem de
bu dızıyı yayımlayan
Cumhunyetçılen kutlamak
ıstıyorum Cumhunyet
okuru gazetesını, kupona
bağlanmış çanak çömlek
dağıtımına katılmak ya da
sayfalar dolusu renklı
fotoğraflarla bezenmış
sudan haberlen,
dedıkodulan,
"asparagaslan" ızlemek
ıçın değıl, cıddı haber ve
yorumlann ve bu dızı
turunden değerlı "beyin
ürûnlerinln "gazetesınde
yer aldığını gormek ıçın
alır Çunku Cumh'unyet
okuru gazetesınır.
"müşterisi" değıl,
"okuru"dur, gıderek, bır
çeşıt manevı "ortağTdır
Sayın Dr Bılge, yazı
dızısınde, uzun yıllar ıçınde
bızzat yaşadığı olaylan ve
bunlarla ılgılı gozlem ve
çozumlemelennı anlatıyor
Bır yandan deneyımlı bır
dıplomata ozgu ustahkla,
öte yandan hocalıkla
kazanıldığı anlaşılan berrak
anlatım bıçemı ıle Dızıde
"Ege Sonınu" dıye bılınen
sorunun kokenınde,
Yunanıstan'dakı egemen
sınıfın ıktıdarlannı
sürdürmek ve pekıştırmek
ıçın uydurduklan "Megali
İdea" adı venlen polıtıka
masalının yattığı
belırtılıyor Gerçekten,
Yunan halkına bu masalı
anlatanlar, ona yenı
hedefler gostenrken geçen
yuzyılın başlannda
gerçekleşen bağımsızlıktan
bu yana, Gınt Adası, Batı
Trakya, Onıkı Ada, Kıbns
vb yerlerdekı toprak
kazanımlannın hepsını, bu
ıdealın doğruluğunun
kanıtı olarak sunuyorlar
Ama bunu yaparken
onemlı bır gerçeğı
ortüyo^ar Bu kazanımlann
hepsmın ardında
Yunanıstan'ın kendı ıradesı
ve gücu değıl. sırtını
dayadığı Avrupalı
koruyuculannın
(hamılennın) gucü ve
dayatması yatıyor Bu
koruyuculann arkadakı
desteğı bıraz çekmelen
halmde Megalı tdea'nm
nasıl bır karabasana
donuştuğunu ve bunun hem
Yunan halkına hem de
Anadolu'da banş ıçınde
yaşayan soydaşlanna ne
buyuk acılara mal
olduğunu ıse 1920'lenn
tanhı yazıyor Şımdı, bu
egemen taktmın, yıne ıç
polıtıkadakı ıktıdar
hesaplanyla, Ege'dekı
küçücuk ıkı kaya parçası
ıçın sorun çıkarmalan ve
hemen ardından da yıne
Avrupalı "taamilerini"
yardıma çağırmalan, aynı
polıtık çızgının
surdurulmesı çabasından
başka bır şey değıl Bu
oyunu bılen "hamiler" de
kımbılır hangı çıkar
hesabıyla (kuruluş
belgesınde, ülkeler
arasmdakı bu tur
"kadastral"
uyuşmazlıklara karşı tavır
alınacaği hususunda
herhangı bır yetkı hükmü
bakınmayan uluslararası bır
örgütten karar çıkartarak),
hemen bu ışe bulaşıyor ve
yan tutuyorlar
Bu tûr yan tutma ışlennde
sozü edılen hamılenn
hakseverlık ve durustlük
ölçütlennı neye gore
"avariadıklannı" gosteren
yakın bır ornekten soz
etmek ıstıyorum Yıne
Yunanıstanla ılgılı olan
olay şu lngıltere'de
"Cambridge University
Press" adıyla bılınen
dunyaca unlu ve çok saygm
bır yayınevı, bırkaç ay once
antropolojı ıle ılgılı bır
kıtap yayımlamaya
hazırlanıyor Yapıt(FıeIds
ofWheat, Hılls of Blood),
Kuzey Yunanıstan'da
bulunan köylerde yapılan
etnografik bır araştırmanın
urunü olarak hazırlanmış
Araştıımada vanlan ve
yayımlanacak kıtapta da
açıklanacak olan sonuçlar,
Kuzey Yunanıstan'da
"Slavo-Makendoıüen" bır
azınlığın bulunmadığı
yolundakı Yunan resmı
tezıne uymuyor Daha önce
de saptandığı gıbı, bu tez
zaten dogru değıl, Yunan
Makedonyası denılen bu
bölgede halen Slav dılı ıle
konuşan bır yığın ınsan var
tşte kıyamet bundan
kopuyor Ingılız Dışışlen
Bakanlığı, yayınevıne
başvurarak, sözugeçen
kıtabın yayımlanmaması
yolunda bır "tavsiye"de
bulunuyor Bunun uzenne
akademık çevreler ayağa
kalkıyor ve bu tavsıyeyı
"akademik özgürlüğün
suurianmav'a kalkışılması"
olarak nıteİıyor Bakanhk
ıse yayının durdurulması
ıle ılgılı tavsıyenın MI6
adıyla bıhnen Ingılız
Ulusal Güvenlık
Orgütu'nün ıstemı ûzenne
yapıldığını, bu orgûtun
bakanlığa, kıtap
yayımlanırsa bunun
bırtakım "terörist
eytemlere" yol açacağını ve
bu eylemlenn de çeşıtlı
yönlerden "lngütere'nin
çıkarianna ters duşen
sonuçlar doğuracağmı"
bıldırdığını açıklıyor
Bıldığım kadanyla kıtap
henuz yayımlanmış değıl
Ama bu çekışme,
akademık özgûrlük lehıne
çozûlerek kıtabın
yayımlanması ıle
sonuçlansa bıle, Ingılız
hukümetının, kendı ılgı
alanı dışında kalması
gereken bır "etaik
sorun"da, tavnnı, "gerçek"
adına değıl de
"İngfltere'nin çıkarianna
ters düşecek $onuçlar"a
gore ayarlaması çok ılgınç
bır saptama Bu örnek
olaydan bence çıkanlacak
ders ıse şu, Anlı şanlı
hamiler, kendı çıkarianna
dokunmadığı takdırde, ıkı
ulusu bırbınyle savaşmanın
sınınna getırecek bırtakım
kararlan sorumsuzca ve
pervasızca almakta
tereddut etmıyorlar Öyle
ıse tutulacak yol, onJann,
hangı hesapla alındığı bellı
olmayan bu tur kararlanna
bağlanmak değıl, ıkı ülke
arasmdakı sorunlan, ıkı
tarafin dıyaloğu ıle
çozmeye çahşmaktır
Aydın Aybaj
PENCERE
ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME
DERNEĞİ
AÇIK OTURUM
Actş Konuşması
Yoneten
Konuşmacılar
Prof Dr Turkan SAYUN
Prof Dr Jale BAYSAL
Prof Dr Suna KİLİ
Doç Dr Suheyl BATUM
Menh SEZEN
Tarıh 3 Mart Î996 Pazar
Saat 14 00
Yer Sepetçıler Kasn, Sırkecı Sahıl
(Adalar Vapur Iskelesını Geçınce)
"LAİK DÜZENEİLKADIM:
3 MART 1924"
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği
Yönetim Kurulu
İLAN
T.C.
IĞDIR ASLtVE HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı 1994 500
Davacı TEK tarafından davalılar Zeynep Taşdemır ve
25 arkadaşı aleyhıne açılan tescıl davasuıın yapılan açık
duruşması sonunda venlen ara karan gereğınce,
Davalılar Şükrû Taşdemır, Fevzı Taşdemır, Şükrû Taş-
demır, Şemsı Taşdemır, Isa Taşdemır (Iğdır ılı Hoşhaber
Köyü'nden), adresı tespıt edılemedığınden dava dılekçe-
sı ve duruşma günunûn ılanen teblıgıne karar venlmış ol-
makla davalılar Fevzı Taşdemır, Şükrü Taşdemır, Şûkrû
Taşdemır, Şemsı Taşdemır, Isa Taşdemır'm duruşmanın
atılı bulunduğu 4 3 1996 gunü saat 11 20'de duruşmada
hazır bulunmadığı veya bır vekıl tarafından temsıl edıl-
medığı takdırde yargılamaya yokluklannda devam
edıleceğı ve karar venleceğı ılanen teblığ olunur
Basın 60836
Akıl, Biraz da Sola Takıl...
Kımısı ellennı uğuşturuyor
- Anayol lyıdır.
Kımısı sevınıyor
- Oh, Refah'tan kurtulduk..
Kımısı duşuncelı:
- Durun helei.
Kımısı.
- Olur mu böyle rezalet!.. Askerie ışadamı ortak
olup bastınyor, hukümetı kurduruyor.
•
Ilgınç olan, solun durumu!..
Pariamentoda ıkı sol partı var
Ikısı de bır ağızdan:
- Anayol lyıdır.
- Nıçın?..
- Çunku Refah Partısı'nın ıktıdar ortağı olmasını
engelleyecek yol bu..
- Ne yapmalı?.
Mefkez sol partılenn lıderlen dıyortar kc
- Sayın Çiller ıle Sayın Yılmaz, ozven gosterme-
lı ve çekışmeyı bırakmalılar! Ulkenın çıkartan bunu
gerektınyor, el sıkışmalı, anlaşmalı, bırlıkte davran-
malılar...
•
Demek kı merkez sağ partıler, ülke çıkarlan ıçın çe-
kışmeyı bırakmalı...
-Evet
- Ya merkez sol partıler?..
-?.
- Canım DSP ıle CHP'nın lıderien ne dıyoriar? .
Merkez sağ partılen ulke çıkarlan uğruna anlaşsın-
lar, Çiller ıle Yılmaz anlamsız çekışmelen bır yana bı-
raksınlar, el sıkışsınlar.
- Evet..
- Pekı, ulke çıkarlan uğruna, somurulen emekçı-
ler hatınna, ezılen halkımız adına DSP ıle CHP lıder-
len el sıkışsalar, anlaşsalar, bırleşseler .
-Olmaz
- Nıçın olmaz''.. Şenatın karanlığı bastınyor, ulke
parçalanma surecıne suruklenıyor, tekelcı sermaye
demokrasıyı engellıyor, emekçı kıtlelen ezılıyor Bu
gıdışe 'dur' demek ıçın sol partıler neden anlaşamı-
yonar?.. DSP'nın 75 mılletvekjlı var, CHP'nın 49, top-
lamı 124 eder. Partıler bırteşse, ılk yıl Deniz Baykal
genel başkan olsa, sonra ıkı yıl Bülent Ecevit genel
başkanlık yapsa, sonuncu yıl yıne Baykal koltuğa
otursa, fena mı olur'? Eğer bu formul geçerlı değıl-
se, ıkısı de çekılseler, bır uçuncu kışının genel baş-
kanlığında ıkı partı bırteşse...
- Saçmalama!..
- Canım bu reçetelen merkez sağda herkes doğal
goruyor da merkez sola gelınce ne değışıyor^
1
Mer-
kez sağa 'anlaşın' dıyen merkez solun lıderlerı nıçın
anlaşamıyorlar?
- Merkez sağ nasıl anlaştı? Sen gazeteten oku-
muyor musun? Merkez sol ıstedı dıye değıl, ışada-
mı ıle asker ıstıyor dıye Yılmaz'la Çiller el ele tutuş-
muşlar...
Merkez sol partıler de bu formulu destekleyecek-
ler; değıl mı?
- Evet..
- Bu ne bıçım merkez sol partılen kı, hem kendi
aralannda çatışıriar hem de ulkeyı şenatçılardan kur-
tarmak ıçın merkez sağın bırieşmesınden medet
umariar!. Merkez sağ koalısyonu, ıktıdar ortaklığın-
da emekçı halkın canınaokumayacak mı? . özelleş-
tırme adı altında ışçılen sokağa dokmeyecek mı?..
-Dokecek .
- Pekı, Refah Partısı'nden kurtulduk dıye bugun
sevınenler, yann Refah'ı muhalefette buyumuş ve
guçlenmış olarak karşılannda gormeyecekler mı?..
Gorecekler
•
Kendı aralannda anlaşamayıp merkez sağ partı-
lenn anlaşmasından medet uman merkez sol partı-
lenn yonetıcılenne bız ne soyleyelım?..
Allah akıllar versın...
Çağdaş Yaşamı DestekJeme Derneği Maltepe
Şubesı, Ressam Salıç'ın Resım Sergısı
katkılanyla 2 Mart 1994 Cumartesı saat 14 30'da
açılıyor
Adres: Atatürk Cad. Yenimahalle
Sok. No: 1-3 Maltepe, Tel: 399 57 06
ORHAN APAYDIN DEMOKRASI BARIŞ VAKFI
1996YILIÖDÜLLERİ
PROGRAM
Açış Konuşması llhan Seiçuk
ödûl Dağrtımı Banş Odulu - Greenpeace
Ûrgutu Adalet Ödulu - Halıt Çetenk
Demokrası Ödulu-Eşber Yağmurderelı
Genel Değertendırme "Vakrf Ödûllen ve 1995 Yılı"
Konuşmacı ErdalAtabek
T»ıh 2 Mart 1996 Cumartesı
Saat 1400
Yer Ist Atatûrk Küttür Merkezı KOçûkSalon
GAZETECİ, KİRALIK EV ARIYOR
Tel.: 512 05 05ten 455,456
Satılık VVolksvagen 1973 model 1303 S
Tel (Akşam) 504 62 72
KOVANCILAR ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
Sayı 1990/229
Davacılar Bego Özpolat, Ismaıl Ozpolatve Azız Özpolat ta-
rafindan davalılar Malıye Hazınesı ve Akmezra Köyü Muhtar-
lığı aleyhıne açılan tashıhen tescıl davasının yapılan ara karan
gereğınce
Karar uyannca Elaağ ılı Kovancüar ılçesı Akmezra Koyu
Helal kom mevtaınde bulunan doğusu 691 no'lu parsel, batısı
709,687,689 noiu parseller, güneyı 689 ve 987 no'lu parsel-
ler,kuzeyı705,691 no'luparseUeriecevnh bulunan bu yerhak-
kında davacılar tarafından bu yenn kendısı adına tapuda tescı-
lı ıçın KovancılarAslıye Hukuk Mahkemesı'ne davaaçmış olup
dava 1990 229 esasınakaydedılmışve duruşması 2 4 1996gü-
nü saat 09 45 'e bırakılmış otup bu yerle ılgılı olarak uçuncu btr
kışırun hakkı bulunup bulunmadığının, bulunmussa 2 4 1996
duruşma gunu saat 09 45'te KovancılarAslıye Mahkemesr nın
duruşma salonunda ha2ar bulunması ve mahkemeye ıtıraz
davası acması, acmadığı takdırde duruşmanın devam edeceğı
vedosyanınkararabağlanacağıhususu ılanolunur 21 10 1995
Basın 68127