03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1996 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Kıssa-i Canan MELİH CEVDET ANDAY P ostacı (ıl postino) filmınde şaınn mecazlarla konuştuğu üzennde durulmuş, daha dogrusu, Pablo Neruda pos- tacıya şıınn mecazlarla ya- zıldığını ogretıyor Bızde ıse, duyguiu sozler soyleyenın şaıre ben- zetılmesı, şaınn duygusal bır ınsan oldu- ğu ınancından kaynaklanır tkısını bırleş- tınrsek, şaır mecazlarla konuşan duygu- iu bır ınsandır dıyebılınz Gerçekte şıır duygularla yazılmaz, ama şaır gene de duygularla alışvenştedır Yahya Kcmal Beyath, "Şiir, düşünceyi duygu ha/ine getirinceye kadar yoğur- makör" der Pekı, duygu halıne getınlınceye kadar yoğurulan o düşünce nedır? Şıır düşuncesıdır Şıır duşuncesının ne olduğunu ıse açık- lamaya kalkmayalım, çunku açıklayama- yız Şuncasını soylemekle yetınebılınz Şaır duygulan, duygulanmayı taklıt eder Bır taklıt sanatıdır şıır Jçtenlıkle hıçbır ılışkısı yoktur Stephane Mallar- me'nın, "Şiır sözcüklerte yazrfır" deme- sı, *duygulariayanlmazr 'anlamınagelır Üstelık çağdaş şıır, duygulan değıl, du- yulan baştacı eder Bunu bızde, ılk dıle getıren Sabahattin Eyuboğlu'dur Şaınn duygusal (ıçtenlıklı) olmadığmı soylemekJe ılen mı gıtmış oldum9 Sanmıyorum Bır şıınn guzellıgı şaınn içten olup olmamasına bağlı değıldır Yuzyılımızın en büyük şaırlennden bın olan Paul Valery, hıçbır şıınnde bulunma- dığını anlatırken, "Yalnızca Deniz Me- zarlığı adlı şıınmde kendımı bıraz kaçır- dım" dıyeyazmıştı Dıyeceğım, her şıınnde şaın aramak ve bulduğunu sanmak yanlış olur Bızım şaırlenmız ıçınde bu goruşu en ıyı kanıtlayan Orhan VeB Kanık'tır Orhan Veh'nın lınk şıırlen, başka bır deyışle, kendı konuştuğu şurlen yoktur demıyorum, ama çoğu şıınnde başkala- nnın ağzından soylemıştır Orhan, demek dramatık bır şıır kurmuştur Bunu daha once de yazdım, yınelıyorum, çunkü şıır sanatını bır adamın duygusallığına bağ- lamak yanlış olur dıye duşûnüyorum. Şa- ır bırçok kışının ağzından konuşur AH! NEYDİ BENtM GENÇLİĞtM Nerde bö>le hüzûntenmek o zaman, Içip içip ağlamak, Uzakİara dalıp şarta söylemek; Hafta sekiz ben eğlentide; Bugün saz, yann sinema, Beğenmedin aile bahçesi; Onu da beğenmedin, parka; Sevdiğiın diUere destan, Sevdiğim, Meyıl verdiğiın, Ben dizûıin dibinde elpençe drvan, Samanlık sevran. Nerde, Nerde, Nerde böyle hüziinlenmek o zaman! Bu şıırde ıçtenlık şoyle dursun, ıçten- lıkJe alay bıle var, ama aşağılayıcı bır alay değıl, sıradan ınsanın tınsel yaşamına bır bakış Çunku şaır, turlu duygusallıklan kullanır Ya da şaınmızın şu şıınne bır bakalım ALTINDtŞLtM Gd benim canımın içi, gel yanıma; İpek çoraplar aJa^m sana; Taksilere bindıreyim, Çalgılara götürevim seni Gel, Gel benim altın dişlim; Sünnelim, ondule saçkm, yosmam; Mantar topuklum, bobstiKm, geL Söylemeğe bıle gerek yok kı, altın dış- lı, mantar topuklu sevgılısı olmamıştır Orhan Veh'nın Pekı, bu usta şaınmızın doğru söyledı- ğı, Valery"nın deyışıyle, kendını kaçırdı- ğı şıırlen yok mudur9 Olmazolurmu' Bır ornek uzennde duralım Şaınmızın "Oktay'a Mektuplar" adlı uç şıın var, bunlardan II numaralısı 12 12 37 tanhını taşıyan, yazıldığı saat debelh 14 50Ankara Oktav Rifaf oyil Pans'teydı Şıırşöyle Şu anda dışarda yağmur yağıyor Ve bulutlar geçiyor aynadan Ve bugünlerde Melih'le ben Aynı kızı seviyoruz. Bu şıınn çıktığı gun, akşama doğru, Yenışehır'dekı Ozen Pastahanesı'nde otu- ruyorduk Orhan Velı ıle Hasan ÂJi Yü- cel ıçen gırdı, bızı gorunce masamıza gel- dı, oturdu, yuzumûze baktı dıkkatlı dık- katlı - Doğru mu9 dıye sordu Aynı kızı mı sevıyorsunuz9 Ve bızım yanıtımızı beklemeden ekle- dı - Neden bırbınnızı öldurmüyorsunuz9 Rahmetlı felsefecımız Prof Vehbi Er- alp'ten dınlemıştım Uluslararası bır felsefecıler toplantısı dolayısıyle Bûkreş'te ımış Konuşmalara ara venldığı bır sırada delegeler kendı edebıyatlanndan beğendıklen aşk şıırle- n okumaya başlamışlar Prof Eralp'ın okuduğu şııroybırlığı ıle bınncı seçılmış Şunu soylemeden geçmeyeyım, Vehbı Eralp'ın şıır dağan çok zengındı Işte bı- nncı gelen beyıt Kâş benim sevdiğimi sevse bütün halkı cihan Sözûmüz cümle heman kıssa-ı canan olsa. ARADABIR Doç. Dr. DURSUN KIRBAŞ Yuıftaşlık Bilinci Insanoğlunun kendısıyle ve doğayla ılışkılen, ayak- lan uzerıne bastığından ve duşunmeye başladığın- dan ben değışık evnmler geçırmıştır Çevresınde ya- şayan başka canlılan fark ettığınde, onlaria ılışkı ku- rabılmek ıçın hırıltı ıle kanşık sesler çıkarmış ve so- nunda bu seslere anlamlar yukleyerek konuşmaya başlamıştır Çevresındekı canlılardan kendıne zarar verenlen duşman, yardım edenlen ıse dost kabul etmış, do- ğanın gucu karşısında acızlığını onu tannlaştırarak gızlemeye çalışmıştır Doğanın sımnı çozdukçe de bu guçlerın tannsal ozellığını gen alarak kendı egemen- lığını genışletmıştır Dogayı kendı ısteklen doğrultu- sunda yonlendırmesı bu sureçten sonra başlar In- san/doğa savaşımı, uygarlık tanhının temel konusu- dur Insan hep egemen olmak ıstemıştır Bu egemen- lık savaşımı yaşamın butun alanlannda yaşanmıştır llkel toplumun uretım ılışkılerının basıtlıgı ıçensınde klanın başı ıle komunun uyelerı arasında, feodal top- lumda derebeyı ıle koyluler, kapıtalıst toplumda bur- juvazı ıle ışçı sınıfı, sosyalızmde (') ıse partı burokra- sısı ıle halk arasında, uluslaşma surecını tamamlaya- mayan ya da tamamlayan uluslar arasında, emper- yalızm donemınde somurgecılerie 3 Dunya ulkelerı arasında, anaerkıl aılede ana, babaerkıl aılede ıse baba ıle obur bıreyler arasında (bu soyledıklerımın "Kurtar bızı baba " ıle ılışkısı yoktur) savaşım hep su- regelmıştır Insanlığın tanhını karşıtların savaşımı ola- rak değerlendıren oğretı pek haksız sayılmaz Butun geçılen evrelerde ınsan bılıncının gelışmışlık derece- sı, yaşama damgasını vurmuştur Tanhın zıkzaklan arasında /lenye doğru bır yonelımı kabul edebılınz Iş- te yaşanılan bu sureçlerde doğayı kendı denetımıne alan tnsan, çoğu zaman da doğaya ve ınsana en bu- yuk kotuluğu yapmıştır Demokrası bılıncı, kendı dı- namıklen ıle gelışmış toplumlarda kolayca bır ust ev- reye geçerek kurumlaşırken, ıç dınamızmı buna yet- meyen, "lıder"\enn taşıması ıle "demokrası"ye ula- şan toplumlarda ıse kurumlaşma pek mumkun ola- mamıştır Bır başka guç, herhangı bır ayın 12'sınde duruma el koyup bır gun once yasal olan butun ku- rum, kuruluş ve kışılen (kendı yasalarını koyarak) ya- sadışı ılan edebılmıştır Demokratık yaşamın kural ve hukukunu ıçıne sındırememış ya da kendı yaşamının bır parçası gıbı ıçınde hıssetmış toplumlar bu gıdışe seyırcı kalmıştır Gelışmesını bıraz genden surduren toplumlarda demokrası ve sıvıl yaşam bılıncı de ya- vaş gelıştığınden, çevre bılıncı de çok genlerdedır Kapıtalızmın vahşı kurallan butun hızıyla yaşama ege- men olmakta, fabnkalardoğal su kaynaklannı, hava- yı ve çevreyı kırletmekte, ormanlar yok edılmekte, tehlıkelı atıklar, mıkroplar çevrede kol gezmekte, kı- sacası, tum yaşam kırlenmektedır Plansız endustn- leşme ve yetersız altyapı, aşırı tuketımın de pompa- lanması ıle bııiıkte trafık denılen bır canavan karşımı- za dıkebılmektedır Pragmatık felsefe, yaşamın butun alanlannda ken- dını gosterınce, "başan" fetışızmı her şeyın onune geçmektedır Başarının olçutu olan para, nasıl kaza- nılırsa kazanılsın (ıster genelev patronluğu, ıster ban- ka dolandırarak, ıster hayalı ıhracat, ısterse uyuştu- rucu ya da sılah kaçakçılığı ıle) kazanıldıktan sonra butun toplumsal değerlerı yerle bır ederek en onem- lı yere otunmaktadır Bır tarafta başanya ulaşanlar (yanı parası olanlar), obur tarafta ıse tuttuğu takımın maçlanna "olmeye" gelenler ya da Bosna'yı. Tur- kıstan'ı kurtarmayı bırıncı hedef halıne getırıp kendı- nı kurtarmayı erteleyenler Bu karmaşık orkestrayı yonlendırmeye çalışan medya ve sıyasetçıler ıse bo- ğazlanna kadar batağa batmışlardır Oluşmayan, olu- şamayan yurttaşlık bılıncını de buna eklersek tablo, son derece ıç karartıcı bır manzara gostermektedır Bıreyı tumuyle one çıkaran ya da bıreyı yok sayan oğretıler yerıne, bırey - toplum dengesını çok ıyı kur- mak ve bılıncın oluşmasına bu yonde katkıda bulun- mak gerekmektedır "Her şey toplum ıçın" felsefesı, lıder karızması ıçensınde, bıreyı feda edebılmektedır "Her şey bırey ıçındır" duşuncesı de atomıze bırey yaratmakta ve yabancılaşma surecını hızlandırmak- tadır Yurttaşlık bılıncının oluşmasında "Herşeyhem bı- rey hem de toplum ıçındır" duşuncesı, yaşamın ana dınamıklennı oluşturabılır Gelışen ve gelışecek olan yurttaşlık bılıncı, kırlenmış doğaya, çevreye, sıyase- te ve barış duşmanı şahınlere karşın yenı moral de- ğeıier yaratabılır tarih toplum KÜLTÜR TURIARI GİZEMLİÇİN FARUK PEKIN 27 Nısan- 11 Mayıs 1996 KÖPRÜLÜ KANYON - SELGE - ALARAHAN NEZIH BAŞGELEN 15-17 Mart 1996 PAMUKKALE - AFRODİSYAS NEZIH BAŞGELEN 23 - 24 Mart 1996 FEST SEYAHAT ACENTASI (0212) 258 25 73 • 258 25 89 Öğretim Birliği ve Kütüphaneciliğimiz LEMAN ŞENALP Uzman Kütüphaneci E ğıtım ve oğretım, her ülkede ekono- rruk ve sosyal gelışmenın ıkı ana öğesıdır Bu gerçeğı çok ıyı bılen Atatürk,yuzyıllar boyunca eğıtım- den yoksun bırakılmış Turk toplu- munu Batı uygariığı düzeyıne çıka- racak olan devnmlenne eğıtım ışlennden başla- mıştır Hatta daha Kurtuluş Savaşı sonuçlanma- dan 16-21 Temmuz 1921 tanhlen arasında An- kara'da "Eğitim Şûrası"nı toplamış olması, onun hem savaşm zaferle sonuçlanacağına daır olan kesın ınancını hem de eğıtım ışlenne verdığı one- mı göstermesı bakımından anlamlıdır Atatûrk'e göre Turk toplumunun gen kalışın- da en onemlı etken, geçmışte uygulanan eğıtım duzenı ıdı Atatûrk, laık bır temele dayalı, goz- lem ve deneye yer veren bır eğıtım sıstemının uygulanmasmı ve genış halk kıtlelennın bu eğı- tımden yararlanmasını ıstıyordu Yanı orgûn ve yaygın bır eğıtım sıstemının uygulanmasmı ön- gorûyordu Bu duşüncelennı 1 Mart 1923'te TBMM açış konuşmasında şoyle açıklamıştır "Ameli ve şâmil bir maarif için hudud-u vatanın merakiz-i muhımmesınde asri kutuphaneier, ne- batat ve hayvanat bahçeleri, konservBtuvarlar,da- rülmesaıler, muzeler >e sanavi-i nefise meşheıie- ri tesisi lazım olduğu gibi, bilhassa.. memleketin matbaalarla teçhizi icapetmektedir." (Ataturk'ün Söyle^ ve Oemeçieri.) Cumhunyetın ılanından kısa bır sure sonra 3 Mart 1924te "Tevhid-i Tedrisat Kanunu" (Öğ- retimin BirteştirUmesi) ile "Hilafetın Ugası Kanu- nu" yasalan aynı gunde çıkanlır Boylece laık bır eğıtımın temelı atılmış olur Artık teokratık bır devlet yapısı yenne, ınsan haklan sıstemıne da- yalı laık bır devlet duzenı getınlıyordu Ve dola- yısıyla yenı Turkıye devletının eğıtım ve kültur polıtıkası da laıkhkk butunleşen ulusal bır polı- tıka oluyordu Eğıtım alanında yapılacak duzenlemelenn, eğıtım ve oğretımın tamamlayicı kurumlan olan kutuphanelen de kapsaması kaçtnılmazdır Nıte- kım, Oğretımın Bırleştınlmesı Yasası ıle daha önce Evkaf Nezaretı'ne bağlı olan tûm okuLmed- reseve kutuphaneter Mıllı Eğıtım Bakanlığı'na bağlanmıştır 1927 yılında çıkanlan "Tekke ve Zaviyelerie Türbelerin Seddine ve.. dair Kanun" ıle dc buralarda bulunan kıtaplar, kutuphanelere devredılmıştır Bu suretle, cumhunyete kadar. vakıflann ma- ü oian kutuphaneier devlet malı olmuş; aynı za- manda, kutuphaneierin kuramsal yapısı yeni bir nKeük kazanmısür. Boylece, Turk kutuphanecı- lığınde de yenı bır çığır açılmıştır Osmanlı lmparatorluğu'ndan cumhunyet hu- kümetıne geçmış olan kutüphanelenn çoğu 'va- kıfkütûphaneleri'ydı Bu kutuphaneier de, ımpa- ratorluğun başka sosyal kurumlan gıbı çokûntü ıçındeydıler Turkıye Cumhunyetı'nın yenı eğıtım ve kul- tur polıtıkasının uygulanmasında, önce, bu ku- rumlann yenıden orgutlenmesı, geltştınlmesı ola- nakJan arandı Bu amaçla, Maarif Vekâleti Han (Kultur) Daıresı Muduru Dr. H. Zübeyr Koşav, ku- tüphanelenmızın genel durumu hakkında hazır- ladığı raporda (1925), kutuphanelenmızın nıce- lık ve nıtelık bakımından gosterdığı yetersızlık ve dağılımındakj tutarsızlığı belırterek onemlı one- nlerde bulunuyor Gelışmede adımlar atılıyorsa da ıstenılen duzey ıçın araştırmalar devam edı- yor Eğıtım ışlennın onemle ele alındığı, cumhun- yetın o ılk yıllannda, Turk eğıtım sıstemını ınce- lemek ve yol gostencı onenlennı almak üzere, Columbıa Unıversıtesı profbserlennden John De- wey, Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nca Turkjye'ye da- vetedılır Devvey, Turkıye maanfi hakkındakı ra- porunda kutüphanecılıgımızle ılgılı şu onenler- de bulunur 1) Okul kutuphaneierinin kurulma- SL, 2- Gezici kutüphanelenn kunılması ve örgüt- lenmesL, 3) Kutuphane memuriannın vetiştirü- nıesL. Oğretımın Bırleştınlmesı Yasası'nın yurürlü- ğe gırmesınden sonra, ılköğretım parasız ve zo- runlu olur Devletın olanakJan elverdığınce, ye- nı yenı okullar açılmaya başlanmış, oğrenım ça- ğında bulunan çocukJann bır an once okullara gıt- mesı sağlanmaya çalışılmıştır Yenı açılan okul- larda kutuphane kunılması gınşımlennde bulu- nulmuşsa da, kutüphanelenn, oğretım program- lanyla butunleşmesı ve orgutlenmesı gerçekJeş- tınlememıştır 1926 yılında çıkanlan "MaarifTeskilatuıa Da- irKanun"la resmı okul bınalan ıle kutuphane ve muzelenn Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nm hazırladı- ğı projelere uygun olarak yapılabıleceğı ılkesı getınlır 1925 yılında, Istanbul kütûphanelennde çalışan memurlar ıçın kutüphanecılık kursu açı- lır Kütüphanecılığımızın gelıştınlmesı konusun- da, gerçekçı bır gönışle hazırlanan raporlar doğ- rultusunda çok olumlu atılımlar yapılır Ancak, kutuphanelenmızın, yuzyıllann ıhmalıyle, her bakımdan çağın çok gensınde kalması yanında, başka büyuk bır sorun da halkın buyuk bır kesı- mının okuryazar olmamasıydı 3 Kasım 1928'de "Harf Devrimi" yapılır Devnmın amacı. Türkçeye uygun, kolay oku- mayazma sağlayabılecek bır alfabenm saptan- ması ve kısa surede Turk halkına okumayazma öğretebılmektı Bu amaçla, hemen okumayazma seferbırlığı başlatılır Gerçekten debırkaç yıl ıçe- nsınde mılyonlarca kışı okumayazma oğrenır Fa- kat okumayazmayı unutmamak ve bunun surek- lılığını sağlamak ıçın başka kurumlara da gerek- sınım duyulur 19 Şubat 1932'de halkevlen ve halk odalan açılır Halkevlen bırer kultur merkezı olarak ola- rak orgûtlenır Bu kuruluşlar, başka etkınlıkJen yanı sıra, daha çok kutuphanelen ve yayınlany- la, halk eğıtımı alanında, buyuk hızmetler verrruş- lerdır Turkıye'de "halk kutıiphaneteri' n tûrünün ılk omekJennı oluşturan bu kutuphaneier, De- mokrat Partı ıktıdannca 8 Ağustos 1951'de hal- kevlennın kapatılmasıyla darmadağın edılmış- lerdır Cumhunyetın ılk on yılında kutüphanecılık alanında çok olumlu atılımlar yapılmışsa da gü- nümüzde kütuphanelenn eğıtım alanmdakı et- kınlıklen ıstenılen ölçude sağlanamamıştır Ma- alesef, ne okul kutuphanelenmız ne halk ve ço- cuk kutuphanelenmız, sayısal yetersızlıklennın yanı sıra, kıtap koleksıyonlan, personel ve bütçe yetersızlıklen yuzünden, kendılennden beldenen hızmetı verememektedırler Tabıı boyle olunca da hâlâ kutuphanenın Turk halkının yaşamında bır yen yoktur TARTIŞMA Avrupalı Korumacılar! I B • l I rof Suat BUge'nm "Ankara- Atina-Lefkosa Üi"Çg başlıklı yazı dızısmı ızleyen Currihunyet okurlan arasında ben de vanm Hem yazan, hem de bu dızıyı yayımlayan Cumhunyetçılen kutlamak ıstıyorum Cumhunyet okuru gazetesını, kupona bağlanmış çanak çömlek dağıtımına katılmak ya da sayfalar dolusu renklı fotoğraflarla bezenmış sudan haberlen, dedıkodulan, "asparagaslan" ızlemek ıçın değıl, cıddı haber ve yorumlann ve bu dızı turunden değerlı "beyin ürûnlerinln "gazetesınde yer aldığını gormek ıçın alır Çunku Cumh'unyet okuru gazetesınır. "müşterisi" değıl, "okuru"dur, gıderek, bır çeşıt manevı "ortağTdır Sayın Dr Bılge, yazı dızısınde, uzun yıllar ıçınde bızzat yaşadığı olaylan ve bunlarla ılgılı gozlem ve çozumlemelennı anlatıyor Bır yandan deneyımlı bır dıplomata ozgu ustahkla, öte yandan hocalıkla kazanıldığı anlaşılan berrak anlatım bıçemı ıle Dızıde "Ege Sonınu" dıye bılınen sorunun kokenınde, Yunanıstan'dakı egemen sınıfın ıktıdarlannı sürdürmek ve pekıştırmek ıçın uydurduklan "Megali İdea" adı venlen polıtıka masalının yattığı belırtılıyor Gerçekten, Yunan halkına bu masalı anlatanlar, ona yenı hedefler gostenrken geçen yuzyılın başlannda gerçekleşen bağımsızlıktan bu yana, Gınt Adası, Batı Trakya, Onıkı Ada, Kıbns vb yerlerdekı toprak kazanımlannın hepsını, bu ıdealın doğruluğunun kanıtı olarak sunuyorlar Ama bunu yaparken onemlı bır gerçeğı ortüyo^ar Bu kazanımlann hepsmın ardında Yunanıstan'ın kendı ıradesı ve gücu değıl. sırtını dayadığı Avrupalı koruyuculannın (hamılennın) gucü ve dayatması yatıyor Bu koruyuculann arkadakı desteğı bıraz çekmelen halmde Megalı tdea'nm nasıl bır karabasana donuştuğunu ve bunun hem Yunan halkına hem de Anadolu'da banş ıçınde yaşayan soydaşlanna ne buyuk acılara mal olduğunu ıse 1920'lenn tanhı yazıyor Şımdı, bu egemen taktmın, yıne ıç polıtıkadakı ıktıdar hesaplanyla, Ege'dekı küçücuk ıkı kaya parçası ıçın sorun çıkarmalan ve hemen ardından da yıne Avrupalı "taamilerini" yardıma çağırmalan, aynı polıtık çızgının surdurulmesı çabasından başka bır şey değıl Bu oyunu bılen "hamiler" de kımbılır hangı çıkar hesabıyla (kuruluş belgesınde, ülkeler arasmdakı bu tur "kadastral" uyuşmazlıklara karşı tavır alınacaği hususunda herhangı bır yetkı hükmü bakınmayan uluslararası bır örgütten karar çıkartarak), hemen bu ışe bulaşıyor ve yan tutuyorlar Bu tûr yan tutma ışlennde sozü edılen hamılenn hakseverlık ve durustlük ölçütlennı neye gore "avariadıklannı" gosteren yakın bır ornekten soz etmek ıstıyorum Yıne Yunanıstanla ılgılı olan olay şu lngıltere'de "Cambridge University Press" adıyla bılınen dunyaca unlu ve çok saygm bır yayınevı, bırkaç ay once antropolojı ıle ılgılı bır kıtap yayımlamaya hazırlanıyor Yapıt(FıeIds ofWheat, Hılls of Blood), Kuzey Yunanıstan'da bulunan köylerde yapılan etnografik bır araştırmanın urunü olarak hazırlanmış Araştıımada vanlan ve yayımlanacak kıtapta da açıklanacak olan sonuçlar, Kuzey Yunanıstan'da "Slavo-Makendoıüen" bır azınlığın bulunmadığı yolundakı Yunan resmı tezıne uymuyor Daha önce de saptandığı gıbı, bu tez zaten dogru değıl, Yunan Makedonyası denılen bu bölgede halen Slav dılı ıle konuşan bır yığın ınsan var tşte kıyamet bundan kopuyor Ingılız Dışışlen Bakanlığı, yayınevıne başvurarak, sözugeçen kıtabın yayımlanmaması yolunda bır "tavsiye"de bulunuyor Bunun uzenne akademık çevreler ayağa kalkıyor ve bu tavsıyeyı "akademik özgürlüğün suurianmav'a kalkışılması" olarak nıteİıyor Bakanhk ıse yayının durdurulması ıle ılgılı tavsıyenın MI6 adıyla bıhnen Ingılız Ulusal Güvenlık Orgütu'nün ıstemı ûzenne yapıldığını, bu orgûtun bakanlığa, kıtap yayımlanırsa bunun bırtakım "terörist eytemlere" yol açacağını ve bu eylemlenn de çeşıtlı yönlerden "lngütere'nin çıkarianna ters duşen sonuçlar doğuracağmı" bıldırdığını açıklıyor Bıldığım kadanyla kıtap henuz yayımlanmış değıl Ama bu çekışme, akademık özgûrlük lehıne çozûlerek kıtabın yayımlanması ıle sonuçlansa bıle, Ingılız hukümetının, kendı ılgı alanı dışında kalması gereken bır "etaik sorun"da, tavnnı, "gerçek" adına değıl de "İngfltere'nin çıkarianna ters düşecek $onuçlar"a gore ayarlaması çok ılgınç bır saptama Bu örnek olaydan bence çıkanlacak ders ıse şu, Anlı şanlı hamiler, kendı çıkarianna dokunmadığı takdırde, ıkı ulusu bırbınyle savaşmanın sınınna getırecek bırtakım kararlan sorumsuzca ve pervasızca almakta tereddut etmıyorlar Öyle ıse tutulacak yol, onJann, hangı hesapla alındığı bellı olmayan bu tur kararlanna bağlanmak değıl, ıkı ülke arasmdakı sorunlan, ıkı tarafin dıyaloğu ıle çozmeye çahşmaktır Aydın Aybaj PENCERE ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ AÇIK OTURUM Actş Konuşması Yoneten Konuşmacılar Prof Dr Turkan SAYUN Prof Dr Jale BAYSAL Prof Dr Suna KİLİ Doç Dr Suheyl BATUM Menh SEZEN Tarıh 3 Mart Î996 Pazar Saat 14 00 Yer Sepetçıler Kasn, Sırkecı Sahıl (Adalar Vapur Iskelesını Geçınce) "LAİK DÜZENEİLKADIM: 3 MART 1924" Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Yönetim Kurulu İLAN T.C. IĞDIR ASLtVE HUKUK MAHKEMESİ Sayı 1994 500 Davacı TEK tarafından davalılar Zeynep Taşdemır ve 25 arkadaşı aleyhıne açılan tescıl davasuıın yapılan açık duruşması sonunda venlen ara karan gereğınce, Davalılar Şükrû Taşdemır, Fevzı Taşdemır, Şükrû Taş- demır, Şemsı Taşdemır, Isa Taşdemır (Iğdır ılı Hoşhaber Köyü'nden), adresı tespıt edılemedığınden dava dılekçe- sı ve duruşma günunûn ılanen teblıgıne karar venlmış ol- makla davalılar Fevzı Taşdemır, Şükrü Taşdemır, Şûkrû Taşdemır, Şemsı Taşdemır, Isa Taşdemır'm duruşmanın atılı bulunduğu 4 3 1996 gunü saat 11 20'de duruşmada hazır bulunmadığı veya bır vekıl tarafından temsıl edıl- medığı takdırde yargılamaya yokluklannda devam edıleceğı ve karar venleceğı ılanen teblığ olunur Basın 60836 Akıl, Biraz da Sola Takıl... Kımısı ellennı uğuşturuyor - Anayol lyıdır. Kımısı sevınıyor - Oh, Refah'tan kurtulduk.. Kımısı duşuncelı: - Durun helei. Kımısı. - Olur mu böyle rezalet!.. Askerie ışadamı ortak olup bastınyor, hukümetı kurduruyor. • Ilgınç olan, solun durumu!.. Pariamentoda ıkı sol partı var Ikısı de bır ağızdan: - Anayol lyıdır. - Nıçın?.. - Çunku Refah Partısı'nın ıktıdar ortağı olmasını engelleyecek yol bu.. - Ne yapmalı?. Mefkez sol partılenn lıderlen dıyortar kc - Sayın Çiller ıle Sayın Yılmaz, ozven gosterme- lı ve çekışmeyı bırakmalılar! Ulkenın çıkartan bunu gerektınyor, el sıkışmalı, anlaşmalı, bırlıkte davran- malılar... • Demek kı merkez sağ partıler, ülke çıkarlan ıçın çe- kışmeyı bırakmalı... -Evet - Ya merkez sol partıler?.. -?. - Canım DSP ıle CHP'nın lıderien ne dıyoriar? . Merkez sağ partılen ulke çıkarlan uğruna anlaşsın- lar, Çiller ıle Yılmaz anlamsız çekışmelen bır yana bı- raksınlar, el sıkışsınlar. - Evet.. - Pekı, ulke çıkarlan uğruna, somurulen emekçı- ler hatınna, ezılen halkımız adına DSP ıle CHP lıder- len el sıkışsalar, anlaşsalar, bırleşseler . -Olmaz - Nıçın olmaz''.. Şenatın karanlığı bastınyor, ulke parçalanma surecıne suruklenıyor, tekelcı sermaye demokrasıyı engellıyor, emekçı kıtlelen ezılıyor Bu gıdışe 'dur' demek ıçın sol partıler neden anlaşamı- yonar?.. DSP'nın 75 mılletvekjlı var, CHP'nın 49, top- lamı 124 eder. Partıler bırteşse, ılk yıl Deniz Baykal genel başkan olsa, sonra ıkı yıl Bülent Ecevit genel başkanlık yapsa, sonuncu yıl yıne Baykal koltuğa otursa, fena mı olur'? Eğer bu formul geçerlı değıl- se, ıkısı de çekılseler, bır uçuncu kışının genel baş- kanlığında ıkı partı bırteşse... - Saçmalama!.. - Canım bu reçetelen merkez sağda herkes doğal goruyor da merkez sola gelınce ne değışıyor^ 1 Mer- kez sağa 'anlaşın' dıyen merkez solun lıderlerı nıçın anlaşamıyorlar? - Merkez sağ nasıl anlaştı? Sen gazeteten oku- muyor musun? Merkez sol ıstedı dıye değıl, ışada- mı ıle asker ıstıyor dıye Yılmaz'la Çiller el ele tutuş- muşlar... Merkez sol partıler de bu formulu destekleyecek- ler; değıl mı? - Evet.. - Bu ne bıçım merkez sol partılen kı, hem kendi aralannda çatışıriar hem de ulkeyı şenatçılardan kur- tarmak ıçın merkez sağın bırieşmesınden medet umariar!. Merkez sağ koalısyonu, ıktıdar ortaklığın- da emekçı halkın canınaokumayacak mı? . özelleş- tırme adı altında ışçılen sokağa dokmeyecek mı?.. -Dokecek . - Pekı, Refah Partısı'nden kurtulduk dıye bugun sevınenler, yann Refah'ı muhalefette buyumuş ve guçlenmış olarak karşılannda gormeyecekler mı?.. Gorecekler • Kendı aralannda anlaşamayıp merkez sağ partı- lenn anlaşmasından medet uman merkez sol partı- lenn yonetıcılenne bız ne soyleyelım?.. Allah akıllar versın... Çağdaş Yaşamı DestekJeme Derneği Maltepe Şubesı, Ressam Salıç'ın Resım Sergısı katkılanyla 2 Mart 1994 Cumartesı saat 14 30'da açılıyor Adres: Atatürk Cad. Yenimahalle Sok. No: 1-3 Maltepe, Tel: 399 57 06 ORHAN APAYDIN DEMOKRASI BARIŞ VAKFI 1996YILIÖDÜLLERİ PROGRAM Açış Konuşması llhan Seiçuk ödûl Dağrtımı Banş Odulu - Greenpeace Ûrgutu Adalet Ödulu - Halıt Çetenk Demokrası Ödulu-Eşber Yağmurderelı Genel Değertendırme "Vakrf Ödûllen ve 1995 Yılı" Konuşmacı ErdalAtabek T»ıh 2 Mart 1996 Cumartesı Saat 1400 Yer Ist Atatûrk Küttür Merkezı KOçûkSalon GAZETECİ, KİRALIK EV ARIYOR Tel.: 512 05 05ten 455,456 Satılık VVolksvagen 1973 model 1303 S Tel (Akşam) 504 62 72 KOVANCILAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı 1990/229 Davacılar Bego Özpolat, Ismaıl Ozpolatve Azız Özpolat ta- rafindan davalılar Malıye Hazınesı ve Akmezra Köyü Muhtar- lığı aleyhıne açılan tashıhen tescıl davasının yapılan ara karan gereğınce Karar uyannca Elaağ ılı Kovancüar ılçesı Akmezra Koyu Helal kom mevtaınde bulunan doğusu 691 no'lu parsel, batısı 709,687,689 noiu parseller, güneyı 689 ve 987 no'lu parsel- ler,kuzeyı705,691 no'luparseUeriecevnh bulunan bu yerhak- kında davacılar tarafından bu yenn kendısı adına tapuda tescı- lı ıçın KovancılarAslıye Hukuk Mahkemesı'ne davaaçmış olup dava 1990 229 esasınakaydedılmışve duruşması 2 4 1996gü- nü saat 09 45 'e bırakılmış otup bu yerle ılgılı olarak uçuncu btr kışırun hakkı bulunup bulunmadığının, bulunmussa 2 4 1996 duruşma gunu saat 09 45'te KovancılarAslıye Mahkemesr nın duruşma salonunda ha2ar bulunması ve mahkemeye ıtıraz davası acması, acmadığı takdırde duruşmanın devam edeceğı vedosyanınkararabağlanacağıhususu ılanolunur 21 10 1995 Basın 68127
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle