Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT1996 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldızhan Yayla ile trafık sorununu konuştuk
Trafîk Canavan durmuyor, gittıkçe azıyorTürkiye'de her yıl yüzlerce kişi trafik kazalanndaölüyor,
yaralanıyor; bir lasmı ömür boyu sakat kalıyor. Kazalann
çoğunun sürücü hatası, yanlış sollama, aşın sürat gibi nedenlerden meydana
geldiği bildiriliyor. Elde bir trafik yasası var. Ama kazalar azalacağına arttığı
için bunun caydıncı unsurlannın ya olmadığı ya da bu caydıncı unsurlann
hayata geçirilemediği kuşkusu yaygınlaşıyor. Bu Ramazan Bayramı'nda da
karayollanna çıkan tatilcilerin bir kısmı, bilmeden ölümlenne gittiler.
Ülkemizde çeşitli kurum ve kuruluşlar, afet boyutlanna ulaşan trafik kazalanna
karşı çözüm üretmeye çalışıyorlar; olayı çok boyutlu olarak ele alıyorlar. Bu
kurumlann önde gelenlerinden birisi de Galatasaray Üniversitesi. Üniversite
'Karayollannda Denetimin Caydıncılığı' konulu bir çahşma başlattı. Bu
çalışmayla bağlantılı olarak Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Yıldızhan
Yayla'yla trafik kazalannın nasıl caydınlabileceğini konuştuk.
Prof. Dr.
YILDIZHAN YAYLA
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOGLU
Galatasaray Üniversitesi olarak Tür-
kiye'nin trafikdurumuyla "Karayollannda De-
netim Caydıncılığı"çaltşması yapma fikrina-
sıl oluştu ?
YAYLA - Fikrin oluşması belki de bize bağh
bir şey oldu. Bize derken şu anda ünıversıtenın
başında ben vanm ve bir hukukçuyum. tdare hu-
kuku hocasıyım.
Ben trafik meselesine hep idare hukuku gözüy-
le baktım. Bu fikir de oradan oluştu. Bakın şim-
di... Şunu gökdûkbiz:
Kurallar konuyor, kararlar alınıyor. Ama bun-
lar ne yazık ki hayata geçirilemiyor. Bizim, Tür-
kiye karayollanndaki trafik durumuyla ilgili ça-
lışmamızı tamttığımız toplantıyı yapaTken de dü-
şündüğümûz buydu.
Bir üniversite, çevresinde olup biten olaylara
tavırsız kalamaz. Bu olaylann bir kısmı politik
olabilir, onlarla çok uğraşan var. Bazen de kola-
yına kaçilıyor. Bir politik olayda bir tavır alıyor-
sunuz, sonra da onu adeta unutup geçiyorsunuz.
Bir ikincisini bekliyorsunuz sanki... Olaylar böy-
le yaşanıyor. Yani fikri lakip yok. Bir şeylerin
üzerine fazla gidilmeden, aynntılanna inilme-
den, derinine inilmeden hareket ediliyor. Bu, bir
üniversite için, bir bilimsel yaklaşım için yeterli
değil.
O nedenle bir üniversitenin çevresindeki olay-
larla daha sürekli uğraşması gerekir. Nedenleri-
ni araştınp çözümlerini üretmesi gerekir diye dü-
şündük.
Çevremizde gördük ki çok ciddi biçimde can
alan, insan yaralayan, sakat bırakan, aynca bü-
yük parasal kayiplara da yol açan trafik olaylan
oluyor.
O zaman dedik ki:
Biz yeni bir üniversiteyiz. Yeni yetişen bilffiı
adamı adaylanna bir çeşit ışık tutalım. Bilimsel
terbiye, demeyeyim de bilimsel eğitim verelim.
Buna baglı olarak da böyle bir çahşma yapalım.
Asıl amacımız da yaralanmalı ve ölümlü ka-
zalann önlenmesine bir katkıda bulunmak oldu-
ğu için yaralanmalı ve ölümlü kazalann en çok
meydana geldigi alana kaydık.
• • • • Bu çalışmayı esas olarak şehirlerara-
sı trafik üzerindeyapmanızın nedeni bu mu?
YAYLA - Evet. Onun için de şehir içi trafiğiy-
le ilgilenmedik. Yollann durumu, teknoloji, ara-
balann teknik kapasiteleri gibi pek çok konu üze-
rinde zaten mühendislik fakültelen, diğer bazı
kuruluşlar, otomotiv endüstrisi çalışmışlar. Ama
biz, Türkiye'nin bu konudakı rahatsızlığı nedir,
onu araştirmak istedik. Ve gördük ki kurallar ko-
nuyor, bunlar uygulanmıyor; kurallann uygula-
namayışından kaynaklanan birçok sorun doğu-
yor. Ama bu sorunlar sankı kurallar varmış da uy-
gulanıyormş, ama buna rağmen birtakım olaylar
oluyormuş gibi v
orumlanıyor. Sebepleri başka
yerlerde arandıgı için çözümleri de sapıyor. Çün-
kü bu ısteyerek olmuyor.
Şimdi size bundan bir örnek vereyim.
Atatürk Kültür Merkezi'nin önündeki çizgili
yaya geçidi... Başında polis yok. Yaya geçidinin
üzerinde yaya varken araçlar geçiyor. Detaylar ve
fotograflarla tespit ettik İci yaya geçitleri üzerin-
de yayalar var; otomobiller var; kamyonlar var;
hatta bir tanesınde bir kepçe de vardı.
Bütün bu araçlann aynı anda yaya geçidinin
üzerinde olduğu durumlar var. Aralanndan yaya-
lar geçiyor. Üstelik tam o geçidin üzerinden ge-
çerken araç çarptıgı için yaralanan yayalar da var.
Trafik kuralı, "Yaya geçklinden emniyette geçi-
lir"diyor. Dolayısıyla yaya geçidinden yayalar
geçerİcen otomobiller duracak. Eğer çok kanşık
bir durum varsa oraya trafik lambası ve polis ko-
nulur.
• • İ B Hep trafik sorununun başının eğitim
olduğu, eğitimin daha ilkokuldan başlatılması
gerektiği söylenir. Siz buna katılıyor musunuz?
YAYLA - Evet, işin hazin tarafi da bu. Küçük
çocukJara, güvenli bir biçimde karşıdan karşıya
geçmek istiyorsanız herhangi bir yerden geçme-
yin, yaya geçidinden geçin, diye öğretiyorsunuz.
Evet. başka ülkelerde, trafik denetiminin daha
sıkı olduğu başka illerde bunu söyleyebilirsiniz.
Ama tstanbul'da nasıl söyleyebilirsiniz?
tnsan kendi çocuğuna ancak "Çocuğum, Tür-
kiye'de, hele Istanbul'da sen yol boşken karşıdan
karşıya geç. Sakın >aya geçidinden geçmeje kalk-
ma. Çünkü yaya geçidine güvenirsen başına bir
kaza gelebilir" diyebilir.
Bu kural aslında bir hukuk kuralıdır. Ama bir
yaptınmı yok. O zaman bir ahlak kuralı olabilir.
llk bakış acımız bu oldu. Terslik. sapma burada
meydana çıkıyor.
Bu bir ahlak kuralıysa o zaman yaya geçidi
üzerinde yaya varken geçen aracı ayıplamak la-
zım. Ya da din kuralı olur. O zaman da günahtır,
dersiniz. Ama hepsi bu kadar.
Biz trafikte insanlara, "tçinizdeki trafik cana-
vannıdurdurun'' diyoruz. İşte buradan da bunun
bir hukuk kuralı değil, bir ahlak kuralı olduğu da-
ha da belli oluyor. Bu ne demek? "Siz cici insan-
lar olun, içinizdeki trafik canavannı durdurun'"
diyorsunuz.
Ama bu canavar durmuyor ya, o da ayn mese-
le... Böyle söylemenin belki yüzkişidedoksan ki-
şiye etkisi olabilir. Ama geri kalan on kişi o ka-
zalan yapmaya zaten yeter.
Istatistikler de o canavann durmadığını göste-
riyor. Hatta bu propagandalar başladığından bu
yana azalmadığını, aksine arttığını gösteriyor.
tai^B^H O kadar "İçinizdeki trafik canavarını
durdurun " diye karayollanna levhalar konu-
yor. Televizyonlardayaytnlaryapûıyor.Amasiz
trafik kazalannın arttığını söylüyorsunuz? Ne-
den?
YAYLA - Artişın sebepleri belli. Bir kere tra-
fik çoğalıyor. Araç sayısı artıyor, yollar daha iş-
lek oluyor. Yeni sürücü sayısı artıyor. lhtiyaçlar
sebebıyle belki sürücülerin otobüsleri, kamyon-
lan kullandıklan saatler artıyor. ^
Ama hepsinden önemlisi, bence, bu yeni tek-
nolojiyle artan olaya karşı yollar, araç tekniği
kontrollan yetersiz kalıyor. Ve bence hepsinden
önemlisi denetim yetersiz kalıyor.
Biz denetimi. görüyorsunuz, ahlak kurallanna
terk ermişiz. Bu denetimi sürücünün kendisıne
terk etmişiz. Bu olmaz. O zaman, burada hukuk
yok demektir. Bu tıpkı şu örneğe benzer;
Adam vergısini vermıyor. O zaman bızim ver-
gi müfettişlcrimiz çalışmayacak mı? Eğer vergi
verilmesi denetimini kişinin kendisine bıraka-
caksak o zaman, "İçinizdeki menfaatçi canavan
durdurun. Lfitfen vergilerinizi ödeyin" dememiz
lazım. Bunu deyince iyi vatandaş da vergisini ve-
rir...
Güzel.. Bunlar söylenir, ama biz bununla ye-
tiniyor muyuz? Hayır. Dünya kadar insana dün-
ya kadar para veriliyor ve her şeye rağmen çok
sıkı denetim yapılıyor vergi toplanması için... Bu-
gün vergi hâlâ kaçınlıyor. Ama bu denetımler
yapılmasa belki hiç vergi ödenmeyecek.
Belki biraz abartılı gelecek, ama hırsızlıkta da
öyle... "Yapmavın. \Ienfaatdu\guIanniZLegonu-
zu durdurun. İçini/deki dürtülere kapılmayın"
diyerek insanlan uyanrsınız; ama bekçınız. po-
lısinız, güvenlik örgütünüz olmazsa hırsızlığı hiç
değılse bugünkü seviyede tutabilir misiniz? Mut-
laka artar. însanlann iyı niyetlenne hitap edecek-
1937, Izmir-Ödemiş doğumlu. Ortaöğre-
nimini Galatasaray Lisesi nde yaptı. tÜ
Hukuk Fakültesi nden mezun olduktan
sonra aynı fakültenin idare hukuku
kürsüsüne asistan olarak atandı. Uzun
yıllar bufakültede çalıştıktan sonra
1981 deyeni kurulmuş olan 1Ü Siyasal
Bilgiler Fakültesi 'ne geçti. Bufakültede
bir süre dekan yardımcılığı yaptı. Bunun
ardından Marmara Üniversitesi 'nin yeni
kurulduğu yıllarda hukukfakültesi dekan
yardımcılığı, rektör yardımcılığı
görevlerinde bulundu. Galatasaray
Üniversitesi 'nin kuruluş aşamasında
Galatasarav Lisesi Müdürlüğü görevini
de üstlendi. Üç yıldır Galatasaray
Üniversitesi 'nin kurucu rektörlüğünü
yapıyor.
YAYLA - Evet. Yağışta. kaygan yolda, yolun
durumuna göre de gitmek lazım. Gördüğümüz
kadanyla bunlann hiçbirisi denetlenmiyor. De-
netlense zaten kazalann oranı azalır.
Biz bunlan tespit ettikten sonra yabanct ülke-
lerden örnekler de aldık. Böylece gördük ki o ül-
kelerin polislen karayollannı kullanan sürücüler
üzerinde çok ciddi bir baskı yaratmışlar. Klasik
anlamda polisin davranışı gayet demokratik gibi
gözükse de, bu tür çalışmalarda pek de demok-
rasi olmaz. Burada yolun üzennde giden kişinin
hayatı söz konusu. Evet o insan. oradan gelip geç-
me hürriyetinı kullanıyor, ama trafik o hürriyet-
lenn başkalannın hürriyetlenne saygı gösteril-
mesi bakımından en tipik örneği...
Orada kırmızı ışık yandığı zaman sizin seya-
hat hürriyetiniz duruyor, ama o sırada bir başka
tarafa yeşil yandığı için ona da seyahat özgürlü-
ğü sağlanmış oluyor. Bu mekanizma içinde dü-
zen çok önemli bir unsur. Bunu yapan polisin de
abartmaması. yaptığı işte keyfiliğe kaçmaması
kaydıyla çok sıkı bir denetim uygulaması lazım.
Bizimle birlikte çalışan bir Fransız öğretim ele-
manımız var. Arkadaşlanmızla birlikte o da alan
çalışmasına katıldı ve ilk tepkisi. "Neden sizin
trafik polisiniz bu kadar şirin görünmek sevda-
sında? Fransa'da trafik polisinden korkulur. Tra-
fik polisi gel dediği zaman sürücü çekinir"oldu.
Ama bukorkununolması için şarkının "Bir ge-
ce ansızın gelebilirim" dediği gibi, ansızın karşı-
nıza çıkan bir devriye sisteminin olması lazım.
Oysa devriye arabalan, bizde belli noktalarda du-
ruyor. Zaten halkımızın da maşallahı var. Eğer bi-
risi o noktada duran polisi görmüşse, öbürlerine
işaret veriyor. Öbürleri de ona göre önlemlerini
alıyorlar. O anda kural lara uyar gibi gözüküyor-
lar; polislerin durdurduğu noktayı geçer geçmez
yine bildiklerini okumaya başlıyorlar. Adeta halk
arasında polise karşı bir işbirliği var. Kaza olun-
ca da "Yine kaza oldu" diye dövünüyoruz. Açık-
ça görüldüğü gibi. bir eğitimsizlik var. Bir yan-
dan eğitim, bir yandan da saygı meselesidir. Bir
yandan da polis, bu türdurumlara düşmemek için
önlem almak zorundadır.
• • • Peki istatistiklere göre kazalann bü-
yük çoğunluğu neden oluyor?
YAYLA - İstatistiklere göre büyük çoğunluğu
sürücü hatası ve süratten kaynaklanıyor. Yolun
durumuna göre süratin fazla olması, hatta sürat
uyan levhalanna uyulmaması. bu kazalara sebe-
biyet veriyor. Dikkatimizi çeken nokta. güzel ha-
valarda ve düzgün yollarda kazalann daha çok ol-
ması. Pazar akşamı dönüşlerinde kaza sayısı çok
daha fazla oluyor.
seniz. o zaman polısleri neden görevlendiriyor-
sunuz? Adamın evindeki paranın, mücevherin
çalınması ölümlü trafik kazasından daha mı kor-
kunç? insanlann hayatı gidiyor. Bir de bunun
maddı kayıp yönü var. Sigortalann ödediği para-
lar, uğranılan milli kayıp hesaplanırsa çok büyük
paralar gidiyor. O zaman da çok ciddi bir dene-
tim yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Denetim yapmadan, eğitim, yollann yeterlili-
ği, araçlann teknik niteliklen gibi noktalar hep
uzun vadede kalıyor. Bunlar uzun vadeye dönük
konular. Bunlar da tabii ki olacak. Siz istediğiniz
kadar denetim yapın. Yollannız çok kötü, araç-
lannız çok sayıdaysa tabii ki yine kazalar olacak-
tır. Ama belli bir oranda, hele ölümlü kazalan
azaltmak ıçın mutlaka ciddi denetim yapmak la-
zım.
Biz meseleye buradan girdik. Arkadaşlanmı
da bu yönde kanalize etmeye çalıştım. Sanıyorum
onlar da bunu çok benimsediler. Ve çalışmalan-
nı belli bir noktada yoğunlaştırdılar.
"Türkrye'de çok şeritli yollar yapılması için da-
ha çok zaman geçecek. Daha çok öieceğiz. Ama
bu kazalan azaltmak mümkün. Bugün tamanuy-
la yok edemezsiniz. Belli bir yiizde azaltsak, bir-
kaç bin kişinin hajatı kurtulur. Birkaç trilyon ta-
sarruf edilir. Böyiece insanlar şehirlerarası yol-
larda giderken içlerüıdeki canavan susturmak ye-
rine dışarda bir denetim cana\annın dolaştığını
bilsinler. Dc\ lctin polisi denetlesin. Hatta bu slo-
gam da İçinizdeki trafik canavannı durdurun.
Yoksa biz durdurmasını bıliriz' biçiminde değiş-
tirelim" dedim.
Her şeyi bırakalım, içimizdeki canavan denet-
leyelim. Olur mu? Maşallah imar canavan da ça-
lışıyor. îmardaki durumumuzabakalım.."Bizim
kültürümüz eksik. Şehirkşme hmmızçokyüksek.
Bunlar düzeimeden bu iş olmaz'" dcscydık, bunu
tamamıyla kendi haline bıraksaydık, bir mücade-
le olmasaydı belki bazı yahlan da kurtaramazdık.
Bugün belki tarihi eserler de yoktu. Mücadeley-
le hiç değilse bir kısmı kurtanlabildi. Çabalar o
noktalarda yoğunlaştınldı, sahip çıkıldı
• H ^ l Trafik eğitiminden söz ettik. Ama ga-
liba eğitimin karşılıklı olması gerek. Göründü-
ğü kadanyla trafikpolislerinin davranışlan da
kurallara uygun değil..
YAYLA - Biz bu çalışmayı yaptığımız zaman
alan çalışması da yaptık. Çeşitli trafik istasyon-
lanna gittik. Genelde bir trafik' denetiminin na-
sıl yapılması gerektiği konusundada bir fikir bir-
liği olmadığını gördük. Daha doğrasu oralardan
iyi bir mesaj alamadık.
Gördük ki bizim trafik polisi denetimini belli
noktalarda yapıyor. Daha çok kazalann yoğun
olduğu noktalarda denetim yapılıyor. Durumla-
n, araç gereç yetersizlikleri ve bana sorarsanız
bilgı ve eğitim konusundaki yetersizlikleri sebe-
biyle belli noktalarda duruyorlar.
Örneğin bir benzin istasyonu kenannda duru-
yor, araçlan orava çekiyorlar. Yollarda gidecek
başka yerleri yok gibi gözüküyor. Bizim yollar-
da acil şerıtler yeterli değil. Ama gördüğüm ka-
danyla olan yerlerde de gerekli denetimleryapıl-
mıyor. Üstelik ülkemizde seyir halinde denetimin
nedeni pek de iyi anlaşılmamış gibi geliyor ba-
na... Ya da yeterli araç gereç, personel de bulun-
madığı için seyir halinde denetimden kaçılıyor gi-
bi... Oysa ondan kaçtığınız anda önlemeniz müm-
kün değil...
Yani eski bıraraca. birtakım şeylen eksik diye
ceza yazmanız mümkün. Ya da emniyet kemeri
niye bağlı değil, diye ceza yazmanız mümkün.
Ama sürücü emniyet kemen bağlı olduğu için ku-
ral ihlali yapmıyor değil ki. Emniyet kemen bağ-
lıyken de kural ihlali yapıyor. Emniyet kemeri
belki kaza meydana geldıkten sonra ölüm riski-
ni azaltabiliyor.
Aynca emniyet kemeri, bağlı olan sürücü baş-
ka bir araca çarpmışsa. kendisinin emniyet keme-
ri öbür araçtakilerin ölümlenne de engel olmu-
yor, pek tabii ki.
Yani araçta emniyet kemerini takar takmaz ara-
cın elektronik mekanizması sizi yolun koşullan-
na, trafığin durumuna göre ayarlamıyor ki...
Türkiye'de kazalann zaten büyük çoğunluğu-
nun sebebı sürat. Sürat derken saatte 180 kilomet-
re değil... Bazen 70 kilometre ya da 50 kilomet-
reyle gıdince de sürat oluyor. Hatta bazan 40 ki-
lometre gıdilmesı gereken yerde 10 kilometre>-
le gidince de sürat anlamma geliyor. Çünkü bu
seferde arkadakileri perişan edıyor; ani sollama-
lara. bu yüzden de zincirleıne kazalara neden ola-
biliyor.
Yaniyolun durumuna göre gerekli hı-
zı mı yapmalı?
Peki bunun nedenleri nedir?
YAYLA - Burada içki de, bir an önce eve dön-
mek isteği de rol oynayabilir.
Hafta içi bazı günlerde o kadar çok kaza olma-
dığı da görüldü. Fakat bunlardan tek bir sonuç çı-
karmak kolay değil. Ama genel olarak tablo şu:
Birtakım kurallara uyulmadığı için trafik ka-
zalan artıyor.
Kazalara kesin ola"rak uyulsa da kazalar hiç ol-
mayacak anlamma gelmiyor. Ama o kurallara
uyulması için de caydıncı bir denetim yok. Biz
hep kazadan sonraki ilk yardım üzerinde duru-
yoruz: kemer takılırsa ölüm riskinin en azına in-
dırileceğini düşünerek ona göre davranıyoruz.
Ama uyulması gereken kuralian gözardı ediyo-
ruz.
Birde arkadan çarpmalarla meydana gelen ka-
zalar var.
^ • ^ B Bunlar daha çok neden oluyor?
YAYLA - Büyük ölçüde konulan tahdit mesa-
fesine uyulmamasından... Yaptığımız alan çalış-
masında birde gördük ki gelişmiş ülkelerde uyu-
lanan caydıncı trafik denetimi bizde yok. Yani şe-
hirlerarası yollarda devriye tarzı denetim yeter-
siz. Hep yine belli noktalarda nokta denetimi ya-
pılıyor. Durdurarak denetim var. Örneğin, bir tra-
fik polisi, yanınızdan geçerken hiç değilse bir
işaret yaparak sızi uyarabilir.
Diyelim kı siz emniyet kemerinızi takmamış-
sınız. Trafik polisi devriye arabasıyla yanınızdan
geçerken size bir işaret yapsa, siz anlarsınız. Sı-
zi durdurup ceza yazması hiç de gerekmez. Bu
tür şeylerin yanlış uygulandığını gördük. Şehir-
lerarası yollarda zaman zaman araçlann kenara
çekilebileceği yerlerin dahi olmadıklannı belir-
ledık. Polisin ansızın ortaya çıkacağı bir sistemin
bilinmesi. trafik polisinin baskısının hissedılme-
si lazım. Ama bunun için teknolojimiz de yeter-
li değil.
^ • ^ B Türkiye 'de radarlı araç sayısı yeterli
değilmi bu iş için?
YAYLA- Radarlı araç sayısı çok az. Bir iki ta-
ne var. Hukuken, polisin bir aracın sürat sınınnı
aştığını tespit edebilmesi için radarla belirleme-
si lazım. Araç sayısı yetersiz olunca polis bunu
neyle ıspat edecek? Polisin de bu hallerde keyfi
davranmaması gerekiyor. Dolayısıyla elde ispat
araçlannın bulunması zorunludur.
Bır de tespit ettiğimize göre trafik polisinin
elindeki telsizler de yeterli değil. tstenen mesa-
feler arasında rahatça konuşamıyorlar. Sonra,
merkezle bağlantı kuracak biçimde donanmamış-
lar. Bir başka sorun da trafik polisine kendi gö-
revi dışında başka görevlerin verilmesi. Örneğin
eskort görevi veriliyor. Bunlar karayolu devriye-
siyse, onlara başka görev vermemek lazım. On-
lar bütün gün karayolunda çalışmahdırlar. Üste-
lik araçlanna yeterli yakıt verilmesi lazım. Veri-
liyor gibi gözüküyor. ama fiüıyatta o kadar ve-
rilmediğini gördük.
Burada hem araç, hem donanım, hem yakıt ye-
tersızliği içinde oldukJannı söyledik. Türkiye'de
otomotiv endüstnsı bu kadar gelişmiş olduğuna
göre, trafik polisine araç konusunda yardım et-
mek lazım. Çünkü Türkiye'de güvenli yol de-
mek, otomobil satışını daha rahat yapmak de-
mektir. Bu otomotıv endüstrisinin de bir yerde çı-
kannı ilgilendirir. Bır örnek olarak tsveç'te Vol-
vo bu konuda çok yardımcı oluyor.
Bizim üniversitenin bu trafik çalışmasına da
TOFAŞ çok yardımcı oldu.
Alan çalışmasında bunlan tespit ettikten son-
ra ilk olarak trafik polisinin daha iyi eğitilmesi
gerektiğini söyledik. Ikincisi, araçlannın daha iyi
donanması zorunlu. Üçüncüsü, yollarda bazı dü-
zenlemeler yapmak lazım. Tabii ki bütün bunla-
n yapmak için de para lazım.
^ ^ • M Peki bu para nereden bulunacak?
YAYLA - Bunu araştırdık. Sıgorta kayıtlanna
baktık. Kaza yapan araçlardan daha fazla prim
toplayarak, kasko sigortalan primlerini biraz da-
ha yükselterek sigorta uygulamasını kolaylaştır-
mak suretiyle önemli bir fon gelişir, diye düşün-
dük. Ama bunun yönetimini de biraz daha objek-
tif biryönetici grubuna bırakmak gerekıyordu.
^ • H Örneğin?
YAYLA - Örneğin sadece İçişleri Bakanlığı,
Emniyet'in değil, üniversitelerden bazı kişilerin,
belki bazı sigorta şirketleri ve otomotiv endüst-
risi temsilcilerinin katılacağı bir kurul oluşturu-
labilirdi. Böylece oluşacak fonun denetiminde
bir şeffaflık getirilebılirdı. Böyle saydam bir sis-
tem getirilebilirse, çalışmalar da fonun kuruluş
şartına yönelebilirdi. Yani burada arnaç, fonda
toplanan paralann başka hiçbir yere gitmemesi.
Başka yeHere gerçekten gidebilir mi?
YAYLA - Gidebilir tabii. Çünkü bizim devlet
bütçesinin genelliği içinde bu paralar ister iste-
mez başka yerlere kayabilir. Buna görevliler de
engel olamazlar. Çünkü idare sıkıştı mı, çare bu-
lamaz ve el altındakı bu parayı harcayabilir.
Bir de burada bir nokta, personelin sayılannı
ve mesailerini arttırma zorunluluğu var. Çünkü
bu tür bir çahşma çok daha yorucu ve tehlikeli-
dır.
Bundan sonra gelen mesele hukuki açıHan dü-
zenleme. Orada da meseleyi iki yönden ele aldık.
Birincisi yaptınmlann arttınlması ve daha etkili
hale getirilmesi, ikincısı teşkılatın ona göre dü-
zenlenmesi. Yani trafik polisine başka hiçbir gö-
rev verilmemesi, daha güvence altına ahnması,
yer değiştirmelennde daha objektıf bir sistemin
getirilmesi... Polislenmizin sıkılarak söyledikle-
ri önemli şıkâyetlerden birisi de sürücülerin "Ben
kimim bilryor musun?" tepkısiyle karşı karşıya
kalmalan. Bu tür davranışlara karşı trafik polis-
lerine bir güvence sağlamak lazım. .Ama burada
tekrar ediyorum. Polisin de keyfiliğine engel ol-
mak lazım. Çünkü fazlasıyla güvencede olduğu
zaman eğitimi ve birtakım niteliklen yeterli ol-
mazsa o da isteyerek ya da istemeyerek keyfili-
ğe kaçabilir.
^ M ^ l Yaptınmları arttırabüirsiniz, ama uy-
gulama yine de istenen düzeyde olmayabilir.
Bu konuda ne yapmak gerekiyor?
YAYLA-Gelişmiş ülkelerde sistem kurulduk-
tan sonra polisin cezayı yazması değil, sadece tu-
tanağı turmasını sağlamak lazım. Tutanak ola-
cak, fakat cezayı belirleyecek olan yer de bunun-
la ilgili bır yargı merciı olmalıdır. Eğer yargıya
gitmezse ondan önceki bir idari mekanizma olur.
Tutanaklar, o merkeze derhal intikal edecektır. Bu
işlem, on beş, yirmi gün, hatta bır ay bile sürebı-
lir. O tutanaklar, o merkezde değerlendirildikten
sonra ceza ya da ad belirlenecek. Hatta sigorta şir-
ketine de durum bildirilecek. thlalin de bildiril-
mesi öngörülüyor. Çünkü ihlal kazaya adaydır.
Biz ihlallerle uğraşmıyoruz, hep kazalarla uğra-
şıyoruz. Gaydıncıhktan kastımız da o.
Kişinin itirazı varsa, itiraz usulüne göre mese-
leye bakacak olan da yargıç... Yani biz bütün gün
çalışabilecek bir tür nöbetçi uzman trafik mah-
kemesi kurulması gerektiği sonucuna da vardık.
• • ^ Bu proje hayata nasıl geçer?
YAYLA- Bu işi mutlaka siyasilere aktarmak la-
zım. Bürokratlar, bilım adamlan, araştırmacılar,
polisler, hatta sürücülerle fılan olmaz. Bunu Mec-
lis'te trafik yasasındaki değişikliği oylayacak
olanlara anlatmak lazım.
Bu belki hemen, üç, beş ayda olacak bır mese-
le değil. Ama bizim söylediklerimizin hepsının bir
buçuk, iki yılda gerçekleşebileceğine inanıyorum.
Hatta kısa bir süre içinde trafik nöbetçi mahke-
meleri bile kurulabilir. Yeter ki irade olsun. Şim-
di o iradenin üstüne gitmenin zamanıdır.
Çalışmayı biraz daha olgunlaştınp, eksiklenni
tamamlayıp bir tasan haline getirmek gerek. Ama
bizim önerdiklerimizin bir kısmını Trafik Daire
Başkanlığı istedi.
Elde Fransa'dan birtrafik kanunu örneği vardı.
Yeni Meclıs çahşmalanna başladıktan sonra sa-
nıyorum, bu ilgili komisyoniara gelecek. Hiç de-
ğilse kısa vadede cezalann arttınlması açısından
yine bir fayda sağlayabilir. O Fransız yasasında il-
ginç bir nokta var.
Yaralayıcı ya da öldürücü bir hatayı, yaralama
ya da ölüm olmasa bile bilerek yaptığınız zaman,
bu kendi başına bir suç sayıhyor Bunun da hapis
cezası var. Ama bu yaptınmlan uygulamak kolay
sanılmasın. Türkiye'de bunlan uygulamak daha
zordur. Dediğimiz yan sıstemler getirilmezse, iş
sonunda oradaki trafik polisiyle trafik suçunu iş-
leyen kişi arasında kalırsa, kötü nıyet isnat etmek
istemiyorum, bizde genel olarak acıma duygusu
vardır; o ve polis, o sürücüyü hoş görecektir.