Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 25 ŞUBAT 1996 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Universitelerin Yeni Parlamentodan Beklentileri
Frof. Dr. ÖVSEV DÖRTLEMEZ Gazı Ümversıtesı
öğretım C\ elerı Derneğı Başkanı
T
ûrkıye, 550 mılletvekılının ve musamaha besleyen medenı bırer ın-
ant ıçmesıyle 20 yasama
dönemıne gırdı Ulkemızı
21 yuzyıla taşıyacak olan
bu yenı donemın ulusumu-
za yararlı olmasını dılıyo-
r_c Bu dıleklenn ışığında, bütun ıyı nı-
ye ve olumlu duygularla 1995 genel se-
çmlennın yarattıgı Meclıs'tekı tabloyu
ırcelemek, bu tabloda yer alan sıyasal
paiılenn partı programlanna goz atmak,
pr»gramlardakı \aatler arasında "yükse-
kc§retinı"ın ele alınışını ıncelemek ve
ûllemızın çağdaş bır yuksekoğretım sıs-
tenunden beklentılennı dıle getırmek ıs-
tıyaruz
995 seçımlenne bakıldığında, seçı-
leTİerle ılgılı bazı özellıkJenn, 1983 son-
raa vapılan öbür seçımlerden farkJı ol-
dugunu görmekteyız Bunlardan ılkı,
Tûrkıye ılk kez parlamenter sayısını
55)'\e çıkanvor Ikıncısı parlamento-
nıu O
o56 kadan ılk kez seçılen mılletve-
kılerındenoluşuyor Uçuncusu ıse, yıne
heıuz kesınleşmemış \enlere gore, 1983
seçımlen sonunda %6 5, 1987 seçımlen
sotunda %5 7 1991 seçımlen sonunda
% 10 0 olan akademık kanyer sahıbı mıl-
letvekıllennın oranı %16 3'e çıkıyor
"^uksekoğretımle ılgılı bekJentılennuz
adtna. halen TBMM'de temsıl edılen 5 sı-
ya<ı partının programlannı ınceledık
Daıa sonrakı duşuncelenmıze yardımcı
olnası amactv/la, partı programlannda
"ÜMİversıteler" ve "yuksekoğretinT ıle
ılgılı göruşlennı ozetle aktanyoruz
Anavatan Partisi: Geleceğın temınatı
olan çocuklanmızın ve gençlenmızın
modern \e ılen Tûrkıye ıdealıne, Ata-
turk; ve ınkılablanna bağlı, mıllı \e ahla-
kı değerlenmızı benımsemış, bılgılı, ıl-
mı duşünceye sahıp, herkese karşı sevgı
san olarak yetışmelennı mıllı eğıtımın
esası sayanz Yuksekoğretım kuruluşla-
nmızda musbet ılımler, sosyal ve mane-
vı ılımler ıle bırlıkte teonk ve uygulama-
h araştırma ve gehştırme faahyetlenne
onem venlmesını, bu kuruluşlanmızın
sınaı, ıktısadı, sosyal ve dığer konularda-
kı pratık araştırma ve gelıştırmeye yonel-
melennı teşvık ıçın gereklı tedbırlenn
alınmasını faydalı goruruz
Cumhuriyet Halk Partisi: CHP done-
mınde unıversıteler, en ılen ve en yuksek
duzeyde eğıtım ve bılımsel araştırma ya-
pan, bılgı ûreten, bılgıyı hıçbır baskı ıle
sınırlama olmaksızın serbestçe yapabı-
len, ozerk bılım ve eğıtım kurumlan ha-
lıne getınlecektır CHP bu amaçla kökJü
bır ûnıversıte reformu yapacak, YÖK. sıs-
temını kaldıracak, unıversıtelere bılımsel
ve yonetsel ozerklık tanıyacaktır Unı-
versıtelenn faalıyetlennı duzenleyecek
çerçeve nıtelığınde bır yasa çıkanlacalc
her ûnıversıte kendı yapacağı yonetme-
lıkler çerçevesınde, ıçlennden seçecek-
len organlarelıyle yoneltılecektır Perso-
nelın ve öğrencılenn de vonetıme katıl-
malan sağlanacaktır
Demokratik Sol Parti: Ûnıversıte
ozerkhğıne gerçeklık kazandınlırken.
ogretım uyelennm ve öğrencılenn, yone-
tıme ve program duzenlemelenne de-
mokratik ve yapıcı katılımlan sağlana-
caktır Eğıtım her yaşta herkese açık, sü-
reklı ve parasız olacaktır Gençlenn, ye-
tışeceklen alanlan seçme ozgurluğü ge-
nışletılecektır
Doğru Yol Partisi: llmın hümyet orta-
mında gelışebıleceğı, hûr duşuncenın ıse.
yaratıcılığın kaynağı olduğu gerçeğını
dıkkate alarak unıversıtelenn ılmı çalış-
ma ve araştırmalannı serbestçe yapabıl-
melen ıçın bılımsel ozerklığe sahıp ol-
malan gerektığıne kanıız Ozerklığı be-
lırttığımız maksat dışmda, devlete karşı
bağımsız veya onun denetımıne tabı ol-
mama şeklınde anlamayız Unıversıtede
çeşıtlı s'Stem ve fıkırlenn tanıtılması ve
tartışılması tabııdır
Refah Partisi: Dın eğıtımınde aydın dın
alımı kadrosu yetıştınlerek ıhtıyaçlan-
nın karşılanması, dın gorevlılennın ter
fıh edılmelen ve sayı bakımından mılle-
tımızın ıhtıyacını karşılayacak sevıyeye
enştınlmesı lüzumuna ınanıjoruz
Yukanda özetle aktanlan partı prog-
ramlarının yanı sıra "7. BeşYılkk Kalkın-
ma Plam -1996-2000" taslağına baktıği-
mızda "Mevcut Durum" başlığı altında
asağıdakı tespıtler >apılmıştır
"Oğretım programlannın bılımsel
esaslaragöregelıştınlmesındeveterlıge-
lışme sağlanamamıştır Oğretmen ve oğ-
retım üyesı sayısındakı yetersızlıkler ve
dağılımındakı dengesızlıkler ımkân ve
fırsat eşıtlığı yanında eğıtımın kalıtesını
de olumsuz şekılde etkılemıştır Yeterh
fızıkı ımkân ve oğretım elemanı temın
edılmeden yenı yuksekoğretım kurumla-
nnm açılmaya devam edılmesı, kaynak
dağılımını eğıtımın kalıtesını olumsuz
etkılemekte ve unı\ersıteler arasındakı
nıtelık farkmı da arttırmaktadır Yenı
meslek turlenyle ılgılı çalışmalarda ye-
terlı gelışme sağlanamamıştır'
Aynı dokumanın "Amaçlar, İlketer ve
Potitikalar" başlığı altında ıse asağıdakı
önenler gelıştınlmıştır
"Eğıtımde amaç, demokratik laıkve
sosyal hukuk dev letı olan Turkıve Cum-
hunyetı'ne karşı görev ve sorumlulukla-
nnın bıhncınde ozgurveözguvenı olan
bılgı çağı ınsanını yetıştırmektır Eğıtım,
bu plan donemınde en oncelıklı sektör
olacaktır Eğıtıme ayrılan ka>naklann
arttınlması, ozel sektor kaynaklanndan
da yararlanılması ve bu kaynaklann akıl-
cı şekılde kullanılması sağlanacaktır Oğ-
retmen ve oğretım uyelennın sayı ve nı-
telıklen arttınlacak, başanlı ve ustun ye-
teneklı öğrencılenn bu alana yönlendınl-
mesı sağlanacaktır Oğretım uyesı ıhtıya-
cının gıdenlmesınde, yurtdışı ımkânlar-
dan da yararlanılacaktır Unıversıtelere
bılımsel ozerklık kazandınlacaktır Ûnı-
versıte ve araştirma gorev lılen ve öğren-
cılenn yonetıme katılmalannın sağlan-
ması ıçın düzenlemeler yapılacaktır "
Yukanda aktanlan sıyası partılenn
programlanyla, kalkınma planlannda
eğıtımın ele alınışı ve yukseköğretıme
ılışkın onenlere bakıldığında asağıdakı
oğelenn onemının süreklı olarak vurgu-
landığını gormekteyız Ancak bugun gel-
dığımız noktada bu oğelere bakıldığında
* Ulkenin, Ataturk ilke ve devrimteri-
ne bağiı, onu sa\unan ve çağdaş insan \e-
tiştirmeye vonelik eğıtım programlannın
her geçen gûn biraz daha yok okJuğunu,
* Unıv ersıtelenn hıçbır ıdan \ e akade-
mık altyapı olmadan sıyasal ıstekler ve
gorûşler doğrultusunda açıldığını, geçen
yasama donemının sona ermesıyle 'ka-
duk olan" üniversite istek listesinin ina-
nılmaz sayıda olduğunu,
* Akademık kanyer ıçın aranan nıte-
lıklenn her geçen gûn bıraz daha azaldı-
ğını.
* Bılımsel yeterlılık ıle duşunsel bır-
lıktelık arasındakı dengelenn gıderek
ıkıncıler lehıne bozulduğunu,
* Yapılacağı vaat edılen koklu bır ûnı-
versıte reformunun bır turlu yapılamadı-
ğım,
* Unıversıtelenn faalıyetlennı duzen-
leyecek çerçeve nıtelığınde bır yasanın
hâlâ çıkanlamadığını,
* Her unıversıtenın, kendı bunyesınde
yapacağı yonetmelıkler doğrultusunda,
kendı ıçlennden seçeceklen organlarla
hâlâ yonetılemedığını,
* Öğrencılenn, yonetıme katılacakla-
n vaat edıldığı halde gerçekleşemedığı-
nı,
* Nıtehkh öğretım ûyesı yetıştırmek
uzere yurtdışına gondenlen öğrencılenn
seçımının ulke ve ûnıversıte gereksınımı-
ne yönelık bır seçımden çok, değışık
amaçla kadrolaşmaya yonelık bır aynm-
la gerçekleştınldığını,
* Bır kısım unıversıtede çağdaş anlam-
da bır kütuphane olmadığı. olanlardakı
bılımsel yayınlann ıse her geçen gun ar-
tan kısıtlamalarnedenıyle adeta kurutul-
duğunu, unıversıtelenn bılgı ve yayın ge-
reksınımını karşılamak amacıyla kuru-
lan YÖK Dokumantasyon Merkezı'nın
araç, gereç ve kaynak açısından "yok-
luk" içinde olduğunu gönnekteyiz.
Gunümuzde unıversıtelenmız ve çağ-
daşlığa gonül v ermış ûnıversıte mensup-
lanmız, yuksekoğretımde her geçen gûn
bıraz daha yıten, sadece ünıversıtelen de-
ğıl aynı zamanda tum ulkemızı karanhk-
lara sürukleyen mantığın onune set çeke-
cek bır bırlığın mutlak bır surette yaşa-
ma geçenlmesı noktasmda bırleşmekte-
dırler Bubırlığe, şımdıTBMM'dekıora-
nı %16'lan geçen akademık kanyer sa-
hıbı mılletvekıllennm de önderlık etme-
lennı ve unıversıtelenn özlenen duzeye
gelmelen yönunde katkıda bulunmalan-
nm kendılen ıçın de bır zorunluluk oldu-
ğuna ınanıyoruz
Akademık kanyer sahıbı sayın mıllet-
vekıllen Akademık ve ıdan sonınlan-
nın çozumunde, dun çeşıtlı nedenlerle
yetennce etkın olma şansını yakalaya-
madığınızı duşûndugunuz unıversıteler
ıçın, bugun yasamadakı ışlevınızle yenı
olanaklar sunma şansmı yakaladınız Öz-
lemını duyduğumuz, Ataturk ılkelenne
bağlı, ozgur, ozerk, laık, demokratik ve
ulke gereksınmelenne yönelık olarak
planlanmış unıversıtelenmızın yenıden
yapılanma ve yaratilmasında katİulannı-
zı esırgemeyınız
ARADABIR
EMEL AKKUŞ KocaeU Ünı İİB
Fak Öğr Gör
Umutları Yitirmemek İçin...
192O'lı yılların başında çağdaş, uygar bır ulke ol-
ma yolunda cesur ve guvenlı adımlar atan, bu hede-
fe doğru ılerlerken ınışlı çıkışlı çetın bır sureç yaşa-
yan Tûrkıye, 199O'lı yıllarda, bırbınnı ızleyen çırkın ve
karanlık goruntulerle sarsılıyor Ustelık bu karanlık
goruntulerın arkasında oz kendısının (bızzat) devle-
tın kendısının ve onun guvenlık guçlennın olduğunu
fark etmek, bu hu susta guvenılır duyumlar almak, soz
konusu olayları daha da kotuleştınyor
Demokratik ve çağdaş bır ulkede varlık nedenı o
ulkenın ınsanlannın huzur ve mutluluğu olması ge-
reken bır devletın, bızım ulkemızde vatandaşlanna
karşı son derece acımasız, guvensız ve şuphecı ol-
duğunun ayırdına varmak, bızlerı bır kez daha sar-
sıyor
Ulkesını oluşturan ınsanlann ozgurce duşunmesı-
nı, duşuncelerını serbestçe dıle getırmesını, sanat-
çılannın, aydınlarının, gazetecılerının guvenlı bır oz-
guriuk le araştırmasını, yazmasını ve konuşmasmı ıçı-
ne sındıremeyen bır devlet Hâlâ, 9O'lı yıllarda, ay-
dınlarının goz gore gore yakılmasına goz yuman, du-
şuncelerınden, kıtaplarından, yazılarından dolayı on-
lan cezaevlerınde alıkoyan, mahkemelerde sorgula-
yan bır yonetım Gozaltına alınan gençlenn ve ga-
zetecılenn "faılı meçhul" olumlerını açıklayamayan,
herkesın bıldığı gerçeklen gızleme ye çalışan bır gu-
venlık orgutu
Hıç olmazsa 2000'lı yıllarda çağdaş ve gelışmış bır
ulke olma umudunda olan Turkıye'de, bu umut ve
ınancı, sağlam bır bılgı tabanına dayalı olarak genç
ınsanlara aktarmakla yukumlu olan ve daha da
onemlısı ulkenın bılımsel uretımıne katkıda bulunma
sorumluluk ve yukumluluğunu taşıyan ve duyumsa-
yan (hısseden) çok sayıda oğretım elemanı gıbı bız
de bu ortaçağ goruntulen karşısında ulkemıze olan
tum ınancımızı, gelecek umudumuzu temel dayana-
ğımız olan ıdealıstlığımızı yıtırmek tehlıkesıyle karşı
karşıya bulunuyoruz
Bu tehlıkeye karşı koyabılmek ıçın ıse ulkemızın
gerçek anlamda demokratik ve uygar bır ulke ola-
bılmesı nın onundekı en buyuk engelı oluşturan soz
konusu karanlık ve çırkın olaylann, açıklanamayan,
açıklanmayan cınayetlerın aydınlatıla cağı, sorumlu-
lann sorumluluklannı yenne getıreceğı hususundakı
umutlanmızı korumak ıstıyoruz Anlaşılabılmek dıle-
ğıyle
Medya ve İktidar
Gunümuzde medya, çıkar çatışmalannın, kışısel sürtüşmelenn, kavgalann
alanı halıne geldı
NAZİFE GÜNGÖR, Gazı Um tletışım Fakültesı
menın yanında yonlendırme ışle\ı de gerçekleş-
mektedır Yanı burada medyanın kamuoyu oluş-
turma ışlevı ortaya çıkmaktadır
Medyanın bu yonlendırme etkısınden ve ışle-
vınden dolayı da her donemde yonetenlenn kıt-
le ıletışım araçlanna (medyaya) karşı gozetleyı-
cı, hatta denetleyıcı bır tavır takındıklan gorul-
mektedır Bu denetım ve gözetım tek >anlı olma-
dı elbette Medya da yonetıcılere karşı aynı tav-
n takındı Ustelık de medya toplum adına. yuk-
lendığı kamusal sorumluluk ışlevı adına bunu
yapmak dunımundaydı
Sıyasal sıstemlerde, ana sıstem ıçmde yer alan
farkh alt sistemlcr, eşgudum ıçınde çalışırken ay-
nı zamanda bırbırlennı denetleyerek sıstemdekı
dengelenn korunmasına katkıda bulunmalan ge-
rekmektedır Med>a ve sıyasal ıktıdar arasında-
kı karşılıklı gozetım ve denetımın ozunde de as-
lında boyle bır gereklılık olduğunu kabul etme-
lıyız
Ne var kı, bırtakım çıkarlar soz konusu olun-
ca kurumlararası denetım v e gözetım ışlev len de
toplumsal dengelenn konınması, kamusal yara-
nn sağlanması amacından sapmayabaşlar Bırey-
sel çıkarlar toplum çıkarlannın önune geçer ve
tum dengeler altust olabılır
Turkıye'de de son gunlerde bunun orneklennı
sıkça yaşamaya başladık İktidar ve medya ara-
sındakı karşılıklı denetım ve gözetım ışlevının
çok yönlu çıkar çatışmalanna ve bunlardan kay-
naklanan kavgaya dönuştuğunu gönnekteyiz Bu
çatışma ortamında üç onemlı boyut gundemde
Bır yanda medyayı kendı çıkarlan doğrultu-
sunda kullanma yanşı ıçınde olan yonetıcı ko-
numdakıler arası çıkar çatışmalan ve bundan do-
ğan kavgalar obur yanda ıse sıyasal erkı elınde
bulunduranlara yakınlaşarak bırtakım çıkarlar
sağlama yanşı ıçınde bulunan medya sektöru
ıçındekı kavgalar Ve hepsınden onemlısı de ge-
T
oplumlar, varlıklannı surdurebıl-
mek ıçın devlet adı venlen »ıstem-
ler bıçımınde örgutlenmışlerdır
Toplumdakı tum orgutlenmelen
kapsayan bu "devlet" adı venlen
ana sıstemın altında bırçok alt sıs-
temler yer alır Bu alt sıstemler, değışık ışlevler-
le farklı bıçımlerde yapılanmış kurum ve orgut-
lerden oluşur Bırtoplumun yaşamını sağlıklı bır
bıçımde surdurebılmesı, bu kurum ve orgütler
arasında ışlevsel anlamda gereklı ve yeterh du-
zeyde bır ışbırlığı ve eşgudumun sağlanmasıyla
olanaklıdır Çunkü, toplumdakı tüm kurum ve
orgütler, toplumun varlığının surmesıne bellı açı-
lardan katkıda bulunmak amacıyla oluşturulmuş-
lardır Bu ortak amaç doğrultusunda varolmala-
n nedenıyle de ustlendıklen rollenn gereğı olan
ışlevlen yenne getınrken ışbırlığı ıçensınde ol-
mak zorundadırlar
Sıyasal ıktıdar ve medya da toplumdakı ıkı
onemlı alt sıstem ya da kurum olarak ele alına-
bılır Bunlardan bın, yanı sıyasal ıktıdar toplum-
da yonetıcılık gorevını ustlenmış bır kurumdur
Öburû ıse toplumda her tur bılışım (enformas-
yon) akışını yurütmekle görevlıdır Bu bılışım
akışında onemlı bır boyut da toplumdakı yone-
ten kesımle yönetılen kesım arasındakı bılgı alış-
venşını sağlamaktır Burada ıkı kurumun ışbırlı-
ğı soz konusudur Sıyasal ıktıdar vonetımsel dü-
zeyde bırtakım kararlar oluşturmaya ve onlan
uygulamaya çalışırken medya da ıktıdann karar
ve uygulamalan hakkında toplumu bılgılendırme
ışlevını yurutur
Burada, medyanın yonetenle yönetılen ara-
sında bır tur arabuluculuk rolu gundeme gelmek-
tedır Medya bır yandan yönetımın uygulamala-
n hakkında toplumu bılgılendmrken bır yandan
da toplumun ıstek ve beklentılen hakkında yo-
netımı bılgılendınr Burada salt bılgı aktanmıy-
la sınırlı kalındığı da söylenemez Bılgılendır-
çen gunlerde tanık olduğumuz Mesut Yılmaz ve
Zafer Mutlu kavgası orneğınde olduğu gıbı sıya-
sal erk sahıplen ıle medya profesyonellen arasm-
dakı kavgalar
Denetım ve gozetım gereklıydı Ama toplumsl
sorumluluk bılıncı doğrultusunda kamu yaran
on plana alınmak koşuluyla Oysa gunümuzde
medya, çıkar çatışmalannın, kışısel sürtuşmele-
nn kavgalann alanı halıne geldı Acaba medya
artık ulke sorunlannı tartışarak, toplumsal ya-
şamdakı karmaşayı sorgulayarak ızleyıcısıne ka-
ramsar tablolar sunmaktan vazgeçmek nıyetınde
mıdır
9
Onun yenne sıyasette, basında ad yap-
mış, oyunculuk yeteneğı olanlann rol aldığı, ar-
go kültürumuzun zengınlıklenyle de donatılmış
pıyesler oynatarak ızleyıcıyı eğlendırmeye, gül-
dürmeye mı karar verdı
9
E\et, televirvon sevrederken, gazete okurken
iyi eğ)enı>oru7 doğnısu. Pekı ama bır yuzu kome-
di olan bu eğiencenin trajedi olan öbörvüziınû da-
ha ne kadar gornıewlen gelecegu? Ashnda karşı
karşıva bulunduğumuz tablo otdukça karmaşık,
çelışkılerle dolu bır gorunum sergüij'or. Turkı-
ye'de bozulan bır şejter var. Sıstemın can dama-
n nıtelıgındekı kurumlar rollennden, ışlevlenn-
den sapmış durumdalar Sıyasetçılenmız kamu-
sal çıkarlan unutmuş bıreysel çıkarlannın ardın-
dan koşturuyorlar Medya çalışanlan kamusal ya-
rar adına denetım ve gözetım gorevlennı bır ya-
na bırakmış, ıktıdar ve muhalefet kavgasında ta-
raf olma havasına kapılmışlardır Medyada bılgı
verme. aydınlahna, eleştırme ışlevlennın yennı
karalama, yuceltme, yanı yargılama ışlevı almış
Kısacası hem sıyasal kurumlar hem de basın ku-
rumu gerçek ışlevlennden sapmış durumdalar
Oysa bır sıstemde dengelenn bozulmaması,
sıstemın, varlığını aksaksız surdurebılmesı ıçın
toplumdakı tum kurumlann, ustlendıklen rolle-
n ve ışlevlen gereğı gıbı yenne getınnelen zo-
runludur Tersı tutumda sıstemın varlığına zarar
verecek sorunlar ortaya çıkabıhr Tûrkıye de bu
yönde bır sorunlar sürecının eşığınde bulunuyor
sanınm Bu eşığın aşılmaması ıçın bır an önce her
kurumun, ûstlendığı sorumlulugu anımsamasın-
da yarar var
TARTIŞMA
Basınımızdan, Çağdaş Bir Leyla ile Mecnun Hikâyesi
CAGDAS YAYINLARI
Necati Cumalı
VİRAN DAĞLAR
Makedonya 1900/2.Kitap
Kecati ('uınalı
VÎRAN DAĞLAR»,. frt*»- - *. u.
CUMALI vuzyılm başında vaşanan gerçek bır
MAKEDO\ YA DESTANIsunuyor bu mmannla
350 000 TL (KDV ıçınde) 478 sayfa
Cumhuriyet Kitap Kuiübü Çağ Pazariama A.Ş.
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinızden alınır.
Tel.: 554 08 04
zel bır
televızyon
kanalının
sunucusu,
babacan ve
şefkathbtr
yuzle telefonun obur
ucundakı Sarah gelıne
soruyor "Sarah, hamiksin.
Çocuğunu doğurmak
istiyor musun?" "Evet_
Doğurmak istiyorum"
dıyor mıllı gelınımız Sarah
Yırmı bınncı yüzyıla
gırerken yenı bır 'Leyla üe
Mecnun' hikâyesi
yaşatıyor bıze basınımız
Sarah gelın on üç yaşında
Akranlan henuz sekız
yıllık ılkokulu okuyorlar
Ama Sarah gelın, gönlunu
yağız bır Turk gencıne
kaptırmış Belkı de yoksul
aılesının kendısıne
alamadığı, konuşan bır
bebeğı olacak bır müddet
sonra Artık onunla oynar
mıllı gelınımız
Çocukluğunu ve genç
kızlığını yaşamadan anne
olacak, K.ahramanmaraş'a
gelın gelecek
"Sayın izlcviciler yann size
millı gelınimiz Sarah'd an
bilgi vermeve devam
edeceğiz''dıyor
televızyonun şefkatlı
sunucusu Iyı olur Çok
ıhtıyacırnız var Bılelım,
öğrenelım, ne haldeymış
gelınımız Sarah° Bır de on
uç yaşında gelınlen olacak
K.ahramanmaraşlllara
soralım bakalım, nasıl
hazırlanıyorlar, nasıl
karşılayacaklar gelınlennı
Hatta bır kamuoyu
araştırması yapalım,
mılletımız ne düşünüyor
mıllı gelınımızın zorla
lngiltere'ye götürülmesı
hakkında9
Aynı yaşlarda
ılkokula gıden kız
çocuklan olan babalara
soralım henuz evcılık
oynayan kuçucuk kızlannın
başka bır ulkeye "mflli
edilmesi"nı ısterler mı
9
Belkı de "şefkaüi"
televızyon sunucusunun da
aynı yaşlarda bır kızı
vardır Kendısı nasıl
karşı lar boyle bır olayı
9
Benzer bır olayın bır Turk
kızının başına gelmesı
halındc ortalama
ınsanımızın davranışının
nasıl olacağının >>omut
örneğını aslında geçen yıl
Fransa'da yaşadık
\nılardadır ama ben gene
de bır anımsatayım olayı
Yırmı vaşında bır Türk
gencı, Fransız arkadaşıyla
dolaşan kızkardeşını
aılesının karan ıle boğarak
oldurdu Katıl oldu Kardeş
katılı K.ız kardeşı henuz on
altı yaşındaydı Yanı ıçınde
yaşadığı toplumun değer
yargılannı anla>amayacak
kadar kuçuktü Fransa
kamuoyunu günlerce
dehşete duşuren bu olayın
yargılaması sonucu, kardeş
katılı, yanlış
anımsamıyorsam, on beş
yıl ağır hapıs cezasına
çarptmldı Mahkeme
salonunun önünde katılın
annesı ve yakınlan, hayret
ve kızgınlıkla, bu cezanın
haksız olduğunu, çünkü
bızım geleneklenmızde bu
tur şeylenn zorunlu
görulduğûnu ve venlen
cezanın Turk orf ve
âdetlennı engellemek
uzere kasten ağır
tutulduğunu bağıra çağıra
Fransız gazetecılenne ve
televızyon programcılanna
anlatıyorlardı Oysa Turk
Ceza Yasası'na gore aıle
fertlennden bınnı
öldünnenın cezası ıdamdır
Boğularak oldurülen bu
zavallı kızımızla ılgılenen
"şefkatü" bır televızyon
kanalı çıkmadı Kardeş
katılıyle canlı telefon
bağlantılan kurulmadı
Olay sessızlığe gömuldu
Fransız bır gençle
dolaşarak aılesının
onurunu ayaklar altma alan
kız kardeşını boğan katıl
ıse herhalde çevresınde
kahraman oldu
Ne mıllı gelın Sarah olayı
ne de yukan>a aktardığım
olay bu konularda ılk
değıller, muhtemelen son
da olmayacaklar Amâ beş
yaşında bır kız çocuğu olan
bır baba olarak benı
dehşete duşüren. olayın
kendısı değıl kımı basın ve
vayın kuruluşlannda
çalışan, her akşam
mılyonlarca ınsana
seslenen bazı basın
mensuplannın yaklaşımı
ıdı On üç yaşında bır
çocuk olgun bır davranış
gosterebılır mı9
Boyle bır
çocukluk hatası nasıl
günlerce kamuoyuna
duygulu bır aşk hikâyesi
gıbı sunulur0
Hıç zahmet edıp Turk Ceza
Yasası'nın, bu yaşta bır
çocuğun hangı koşullarda
olursa olsun ığfal
edılmesını nasıl
tanımladığını ve
cezalandırdığını neden
araştırmadılar9
Yaptıklan,
açıkça, suç sayılan bır fııle
methıye duzmektır Bu
koşullarda olayı yargılayan
mahkeme etkı altında
bırakılmıyor mu°
Bızım tarafimızdan yapılan
her turlü eylemı hoş görüp
bunu allayıp pullayıp
kamuoyuna sunan bır basın
ahlak anlayışımız olursa
ışımız ış Ne onemı var on
uç yaşında bır ılkokul
oğrencısı ıle on sekız
yaşında bır gencın arasında
geçenlenn
9
Bu yaşta
çocuklann duygu ve
davranışlan sureklı aynı mı
kalır9
Neden kamuoyunun
dıkkatı bu yanlış "aşk
hikâyesi^uzenne çekılıyor
9
Sarah gelın Maraş'a
donerse hukumet mı
kuruluyor' Ege'de anlaşma
mı oluyor
9
Açlık ve
yoksulluktan kendını
çocuklanyla bırlıkte tren
altına atan anne ve
çocuklan gen mı gelıyor
9
Gözalhnda kaybolanlar,
faıh meçhul cmayetleT,
boşaltılan köyler, öldûrûlen
gazetecıler, velhasıl bu
ulkenın tum acıl sorunlan
çözüme mı ulaşıyor9
Sarah on uç yaşında Bu
yaşta çocuklanmız
Beyoğlu'nun arka
sokaklannda rıner
kokluyor Sarah, daha bır
çocuk Benım beş
yaşındakı kızımdan ancak
bırkaç yaş buyük
Televızyonda yuzûne
bakıyorum, şaşınyonım,
mıllı gelınımız oldu
Sarah tngıhz değıl de
Turk olsaydı kımı
ılgılendınrdı
9
Çocuk da olsa bır Ingıhz
kızının bır Türk gencı
tarafindan hamıle
bırakılması, anlaşılan
kımılennm mıllı
duygulannı kabartmış
Lütfen on uç yaşında kız
çocuklan hakkındakı
düşüncelennızı ıçmize attn
Yoksa bır baba olarak
televızyonda sızlen
gordukçe çocuğumun
geleceğınden korkmaya
başlayacağım
YÜCELTOP/
Brüksel
PENCERE
Çağrışım
Çağnşım çoğu zaman ınsanı geçmışe goturur, ım-
gelen tespıh tanelen gıbı çeker bellek
- Sıgara"?
-Evet
Çakmağın ateşı çocukluk yaşında hohlanmış gaz
lambasının alevını anımsatır, anne elını uzatır, lamba-
nın fttılını kısar, ders krtabının açık sayfasına duşen
soluk aydınlığa uykunun golgesı vurur
Sıgaranın dumanıyia dağılır ımgeler
Gunun her yaşantısında, çağnşımın tuzağı 'geç-
mış' ıle 'şımdı' ık'lemınde dennleşır
Ya gelecek?
•
Eskı bır camının avlusunda yuruyup mınberine
ulaşmak ıçın aşılan yol, zamanı algılayan bınsınde
yuzyıllara yayılabılır, ama, zamanlan bır anda ıç ıçe
yaşayabılmek yetısı, ınsanı gerçekyaşamdan da ko-
parabılır, geçmışın ozlemıyle geleceğın kuşkusu ara-
sında ezılen kışı, ıçınde bulunduğu 'an'ın tadından
yoksunlaşabılır
Çunku geçmış, ne denlı duyumsanırsa duyum-
sansın, şımdıkı zamanla yarışamaz
Iyı kı yanşamaz
Beş gun once gozunu yaşartan soğanın kokusu ya
da damağını yakan bıbenn acısını bugun anımsaya-
bılırsın de olayı yenıden yaşamak olanaksızdır
Uç yıl once karnından bıçaklanan kışı, yaralandığı
'an'ı, mutfakta ekmek keserken kafasında çağnştır-
dığı zaman eşıt olçekte yaşasaydı, hastaneye kaldı-
nlırdı
Işkence odasının havasına, her çağrışımda daya-
nabılecek yurek var mı?
Kahkahadan kırıldığımız dakıkaları, daha sonra
anımsadığımızda, kahkahalar atmayız
•
Çağnşım, yazının, romanın, sınemanın, oykunun
akışkanlığında kullanılan yontemlerden bınsı, belkı bı-
nncısı Marcel Proust'un "Geçmış Zaman Peşınde'
dızısı, adından anlaşılabıleceğı gıbı çağnşımlardan
oluşan bır akarsuya benzer, kahramanımız şımdıkı
zamanda sureklı geçmışı yaşatır, bırfıncan çaya ba-
tırdığı bıskuvının ağzında bıraktığı tat, çocukken tey-
zesının evınde yaptığı kahvaltılan canlandınr, bırote-
lın doşeme taşlarında ayağının kayması, Venedık'te
San Marco Kılısesı'nın vaftız yenndekı doşeme taş-
lannı anımsatır
Çağrışımlar zıncınnın halkalanyla oluşturulan kur-
gu, nıce şıın şıırieştınr
"Bır eskıcıyle gıder,
Guleç yuzlu zaman
Yaldızlı saat gıder,
Gıder akrep ve yelkovan
Odaya duşmuş,
Oturmuş orta yenne
Guneş gıder
Gıder ıskete, saksağan
Patto gıder, gıysı
Servı sandık kokan
Sımle ışlenmış gelınlık,
Mangal gıder, kılım,
Kılımın gullen
Bır sıcak gıder"
Sabahattın Kudret de gıttı, bıraktığı boşluğun sı-
caklığı daha soğumadı
Suruyor.
•
Çağrışım yaşam boyu peşımızı bırakmaz, ama
çağrışımlaria da yaşanmaz, çunku geçmış ne denlı
duyumsanırsa duyumsansın, şımdıkı zamanla yan-
şamaz Geçmış sevdalann çağrışımı, kışıye mutlu-
luk değıl huzun taşır
Tanh, yınelenmez, yenılenır
Yaşam da oyledır
Yaşamı sureklı yenılemek gerek yaşamak ıçın
Ya yenıleyemezsen?
O zaman "olum hoş geldı
Sefa geldı"
tt Ç A & D A Ş Y A Y1 N L A Ft İ
İLHAN SELÇUK
ÜSÜDUVARIN ÜSTÜNDEKİTİLKİ
3 BastÇıktı!
230 000TL (KDV ıçınde)
AKLIN YOLU BİRDİR
KİTAP DOSTLARI
Sıze venlecek ış adreslenne gıderek yenı kıtap dostlanyla
tanışırken ortak üretımı hakça bolûşmeye ne dersınız'
Iyı yaşamak ıçın kazanmak zorundaysanız
Gehp bır haftalık satış eğıtımımıze katılarak zamanı
dürüst yollarla en kısa sürede paraya çev ınn
Boş zamanı olan emeklıler, lıse mezunu baylar-bayanlar,
GELBAL Basın Yayın Ltd. Şti.
tstıklalCad Kuçukparmakkapı Sok 10 1 Beyoğlu
(Zıraat Bankası'nm karşı sokağı)
Başviirular sah gunu saat 17 00'ye kadar geçerlıdır
Başka Türkiye Yok.
Haydi Fidan Dikelim.
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON
KONTROLU.
GENEL MUDURLUĞU