09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 25 ŞUBAT 1996 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Universitelerin Yeni Parlamentodan Beklentileri Frof. Dr. ÖVSEV DÖRTLEMEZ Gazı Ümversıtesı öğretım C\ elerı Derneğı Başkanı T ûrkıye, 550 mılletvekılının ve musamaha besleyen medenı bırer ın- ant ıçmesıyle 20 yasama dönemıne gırdı Ulkemızı 21 yuzyıla taşıyacak olan bu yenı donemın ulusumu- za yararlı olmasını dılıyo- r_c Bu dıleklenn ışığında, bütun ıyı nı- ye ve olumlu duygularla 1995 genel se- çmlennın yarattıgı Meclıs'tekı tabloyu ırcelemek, bu tabloda yer alan sıyasal paiılenn partı programlanna goz atmak, pr»gramlardakı \aatler arasında "yükse- kc§retinı"ın ele alınışını ıncelemek ve ûllemızın çağdaş bır yuksekoğretım sıs- tenunden beklentılennı dıle getırmek ıs- tıyaruz 995 seçımlenne bakıldığında, seçı- leTİerle ılgılı bazı özellıkJenn, 1983 son- raa vapılan öbür seçımlerden farkJı ol- dugunu görmekteyız Bunlardan ılkı, Tûrkıye ılk kez parlamenter sayısını 55)'\e çıkanvor Ikıncısı parlamento- nıu O o56 kadan ılk kez seçılen mılletve- kılerındenoluşuyor Uçuncusu ıse, yıne heıuz kesınleşmemış \enlere gore, 1983 seçımlen sonunda %6 5, 1987 seçımlen sotunda %5 7 1991 seçımlen sonunda % 10 0 olan akademık kanyer sahıbı mıl- letvekıllennın oranı %16 3'e çıkıyor "^uksekoğretımle ılgılı bekJentılennuz adtna. halen TBMM'de temsıl edılen 5 sı- ya<ı partının programlannı ınceledık Daıa sonrakı duşuncelenmıze yardımcı olnası amactv/la, partı programlannda "ÜMİversıteler" ve "yuksekoğretinT ıle ılgılı göruşlennı ozetle aktanyoruz Anavatan Partisi: Geleceğın temınatı olan çocuklanmızın ve gençlenmızın modern \e ılen Tûrkıye ıdealıne, Ata- turk; ve ınkılablanna bağlı, mıllı \e ahla- kı değerlenmızı benımsemış, bılgılı, ıl- mı duşünceye sahıp, herkese karşı sevgı san olarak yetışmelennı mıllı eğıtımın esası sayanz Yuksekoğretım kuruluşla- nmızda musbet ılımler, sosyal ve mane- vı ılımler ıle bırlıkte teonk ve uygulama- h araştırma ve gehştırme faahyetlenne onem venlmesını, bu kuruluşlanmızın sınaı, ıktısadı, sosyal ve dığer konularda- kı pratık araştırma ve gelıştırmeye yonel- melennı teşvık ıçın gereklı tedbırlenn alınmasını faydalı goruruz Cumhuriyet Halk Partisi: CHP done- mınde unıversıteler, en ılen ve en yuksek duzeyde eğıtım ve bılımsel araştırma ya- pan, bılgı ûreten, bılgıyı hıçbır baskı ıle sınırlama olmaksızın serbestçe yapabı- len, ozerk bılım ve eğıtım kurumlan ha- lıne getınlecektır CHP bu amaçla kökJü bır ûnıversıte reformu yapacak, YÖK. sıs- temını kaldıracak, unıversıtelere bılımsel ve yonetsel ozerklık tanıyacaktır Unı- versıtelenn faalıyetlennı duzenleyecek çerçeve nıtelığınde bır yasa çıkanlacalc her ûnıversıte kendı yapacağı yonetme- lıkler çerçevesınde, ıçlennden seçecek- len organlarelıyle yoneltılecektır Perso- nelın ve öğrencılenn de vonetıme katıl- malan sağlanacaktır Demokratik Sol Parti: Ûnıversıte ozerkhğıne gerçeklık kazandınlırken. ogretım uyelennm ve öğrencılenn, yone- tıme ve program duzenlemelenne de- mokratik ve yapıcı katılımlan sağlana- caktır Eğıtım her yaşta herkese açık, sü- reklı ve parasız olacaktır Gençlenn, ye- tışeceklen alanlan seçme ozgurluğü ge- nışletılecektır Doğru Yol Partisi: llmın hümyet orta- mında gelışebıleceğı, hûr duşuncenın ıse. yaratıcılığın kaynağı olduğu gerçeğını dıkkate alarak unıversıtelenn ılmı çalış- ma ve araştırmalannı serbestçe yapabıl- melen ıçın bılımsel ozerklığe sahıp ol- malan gerektığıne kanıız Ozerklığı be- lırttığımız maksat dışmda, devlete karşı bağımsız veya onun denetımıne tabı ol- mama şeklınde anlamayız Unıversıtede çeşıtlı s'Stem ve fıkırlenn tanıtılması ve tartışılması tabııdır Refah Partisi: Dın eğıtımınde aydın dın alımı kadrosu yetıştınlerek ıhtıyaçlan- nın karşılanması, dın gorevlılennın ter fıh edılmelen ve sayı bakımından mılle- tımızın ıhtıyacını karşılayacak sevıyeye enştınlmesı lüzumuna ınanıjoruz Yukanda özetle aktanlan partı prog- ramlarının yanı sıra "7. BeşYılkk Kalkın- ma Plam -1996-2000" taslağına baktıği- mızda "Mevcut Durum" başlığı altında asağıdakı tespıtler >apılmıştır "Oğretım programlannın bılımsel esaslaragöregelıştınlmesındeveterlıge- lışme sağlanamamıştır Oğretmen ve oğ- retım üyesı sayısındakı yetersızlıkler ve dağılımındakı dengesızlıkler ımkân ve fırsat eşıtlığı yanında eğıtımın kalıtesını de olumsuz şekılde etkılemıştır Yeterh fızıkı ımkân ve oğretım elemanı temın edılmeden yenı yuksekoğretım kurumla- nnm açılmaya devam edılmesı, kaynak dağılımını eğıtımın kalıtesını olumsuz etkılemekte ve unı\ersıteler arasındakı nıtelık farkmı da arttırmaktadır Yenı meslek turlenyle ılgılı çalışmalarda ye- terlı gelışme sağlanamamıştır' Aynı dokumanın "Amaçlar, İlketer ve Potitikalar" başlığı altında ıse asağıdakı önenler gelıştınlmıştır "Eğıtımde amaç, demokratik laıkve sosyal hukuk dev letı olan Turkıve Cum- hunyetı'ne karşı görev ve sorumlulukla- nnın bıhncınde ozgurveözguvenı olan bılgı çağı ınsanını yetıştırmektır Eğıtım, bu plan donemınde en oncelıklı sektör olacaktır Eğıtıme ayrılan ka>naklann arttınlması, ozel sektor kaynaklanndan da yararlanılması ve bu kaynaklann akıl- cı şekılde kullanılması sağlanacaktır Oğ- retmen ve oğretım uyelennın sayı ve nı- telıklen arttınlacak, başanlı ve ustun ye- teneklı öğrencılenn bu alana yönlendınl- mesı sağlanacaktır Oğretım uyesı ıhtıya- cının gıdenlmesınde, yurtdışı ımkânlar- dan da yararlanılacaktır Unıversıtelere bılımsel ozerklık kazandınlacaktır Ûnı- versıte ve araştirma gorev lılen ve öğren- cılenn yonetıme katılmalannın sağlan- ması ıçın düzenlemeler yapılacaktır " Yukanda aktanlan sıyası partılenn programlanyla, kalkınma planlannda eğıtımın ele alınışı ve yukseköğretıme ılışkın onenlere bakıldığında asağıdakı oğelenn onemının süreklı olarak vurgu- landığını gormekteyız Ancak bugun gel- dığımız noktada bu oğelere bakıldığında * Ulkenin, Ataturk ilke ve devrimteri- ne bağiı, onu sa\unan ve çağdaş insan \e- tiştirmeye vonelik eğıtım programlannın her geçen gûn biraz daha yok okJuğunu, * Unıv ersıtelenn hıçbır ıdan \ e akade- mık altyapı olmadan sıyasal ıstekler ve gorûşler doğrultusunda açıldığını, geçen yasama donemının sona ermesıyle 'ka- duk olan" üniversite istek listesinin ina- nılmaz sayıda olduğunu, * Akademık kanyer ıçın aranan nıte- lıklenn her geçen gûn bıraz daha azaldı- ğını. * Bılımsel yeterlılık ıle duşunsel bır- lıktelık arasındakı dengelenn gıderek ıkıncıler lehıne bozulduğunu, * Yapılacağı vaat edılen koklu bır ûnı- versıte reformunun bır turlu yapılamadı- ğım, * Unıversıtelenn faalıyetlennı duzen- leyecek çerçeve nıtelığınde bır yasanın hâlâ çıkanlamadığını, * Her unıversıtenın, kendı bunyesınde yapacağı yonetmelıkler doğrultusunda, kendı ıçlennden seçeceklen organlarla hâlâ yonetılemedığını, * Öğrencılenn, yonetıme katılacakla- n vaat edıldığı halde gerçekleşemedığı- nı, * Nıtehkh öğretım ûyesı yetıştırmek uzere yurtdışına gondenlen öğrencılenn seçımının ulke ve ûnıversıte gereksınımı- ne yönelık bır seçımden çok, değışık amaçla kadrolaşmaya yonelık bır aynm- la gerçekleştınldığını, * Bır kısım unıversıtede çağdaş anlam- da bır kütuphane olmadığı. olanlardakı bılımsel yayınlann ıse her geçen gun ar- tan kısıtlamalarnedenıyle adeta kurutul- duğunu, unıversıtelenn bılgı ve yayın ge- reksınımını karşılamak amacıyla kuru- lan YÖK Dokumantasyon Merkezı'nın araç, gereç ve kaynak açısından "yok- luk" içinde olduğunu gönnekteyiz. Gunümuzde unıversıtelenmız ve çağ- daşlığa gonül v ermış ûnıversıte mensup- lanmız, yuksekoğretımde her geçen gûn bıraz daha yıten, sadece ünıversıtelen de- ğıl aynı zamanda tum ulkemızı karanhk- lara sürukleyen mantığın onune set çeke- cek bır bırlığın mutlak bır surette yaşa- ma geçenlmesı noktasmda bırleşmekte- dırler Bubırlığe, şımdıTBMM'dekıora- nı %16'lan geçen akademık kanyer sa- hıbı mılletvekıllennm de önderlık etme- lennı ve unıversıtelenn özlenen duzeye gelmelen yönunde katkıda bulunmalan- nm kendılen ıçın de bır zorunluluk oldu- ğuna ınanıyoruz Akademık kanyer sahıbı sayın mıllet- vekıllen Akademık ve ıdan sonınlan- nın çozumunde, dun çeşıtlı nedenlerle yetennce etkın olma şansını yakalaya- madığınızı duşûndugunuz unıversıteler ıçın, bugun yasamadakı ışlevınızle yenı olanaklar sunma şansmı yakaladınız Öz- lemını duyduğumuz, Ataturk ılkelenne bağlı, ozgur, ozerk, laık, demokratik ve ulke gereksınmelenne yönelık olarak planlanmış unıversıtelenmızın yenıden yapılanma ve yaratilmasında katİulannı- zı esırgemeyınız ARADABIR EMEL AKKUŞ KocaeU Ünı İİB Fak Öğr Gör Umutları Yitirmemek İçin... 192O'lı yılların başında çağdaş, uygar bır ulke ol- ma yolunda cesur ve guvenlı adımlar atan, bu hede- fe doğru ılerlerken ınışlı çıkışlı çetın bır sureç yaşa- yan Tûrkıye, 199O'lı yıllarda, bırbınnı ızleyen çırkın ve karanlık goruntulerle sarsılıyor Ustelık bu karanlık goruntulerın arkasında oz kendısının (bızzat) devle- tın kendısının ve onun guvenlık guçlennın olduğunu fark etmek, bu hu susta guvenılır duyumlar almak, soz konusu olayları daha da kotuleştınyor Demokratik ve çağdaş bır ulkede varlık nedenı o ulkenın ınsanlannın huzur ve mutluluğu olması ge- reken bır devletın, bızım ulkemızde vatandaşlanna karşı son derece acımasız, guvensız ve şuphecı ol- duğunun ayırdına varmak, bızlerı bır kez daha sar- sıyor Ulkesını oluşturan ınsanlann ozgurce duşunmesı- nı, duşuncelerını serbestçe dıle getırmesını, sanat- çılannın, aydınlarının, gazetecılerının guvenlı bır oz- guriuk le araştırmasını, yazmasını ve konuşmasmı ıçı- ne sındıremeyen bır devlet Hâlâ, 9O'lı yıllarda, ay- dınlarının goz gore gore yakılmasına goz yuman, du- şuncelerınden, kıtaplarından, yazılarından dolayı on- lan cezaevlerınde alıkoyan, mahkemelerde sorgula- yan bır yonetım Gozaltına alınan gençlenn ve ga- zetecılenn "faılı meçhul" olumlerını açıklayamayan, herkesın bıldığı gerçeklen gızleme ye çalışan bır gu- venlık orgutu Hıç olmazsa 2000'lı yıllarda çağdaş ve gelışmış bır ulke olma umudunda olan Turkıye'de, bu umut ve ınancı, sağlam bır bılgı tabanına dayalı olarak genç ınsanlara aktarmakla yukumlu olan ve daha da onemlısı ulkenın bılımsel uretımıne katkıda bulunma sorumluluk ve yukumluluğunu taşıyan ve duyumsa- yan (hısseden) çok sayıda oğretım elemanı gıbı bız de bu ortaçağ goruntulen karşısında ulkemıze olan tum ınancımızı, gelecek umudumuzu temel dayana- ğımız olan ıdealıstlığımızı yıtırmek tehlıkesıyle karşı karşıya bulunuyoruz Bu tehlıkeye karşı koyabılmek ıçın ıse ulkemızın gerçek anlamda demokratik ve uygar bır ulke ola- bılmesı nın onundekı en buyuk engelı oluşturan soz konusu karanlık ve çırkın olaylann, açıklanamayan, açıklanmayan cınayetlerın aydınlatıla cağı, sorumlu- lann sorumluluklannı yenne getıreceğı hususundakı umutlanmızı korumak ıstıyoruz Anlaşılabılmek dıle- ğıyle Medya ve İktidar Gunümuzde medya, çıkar çatışmalannın, kışısel sürtüşmelenn, kavgalann alanı halıne geldı NAZİFE GÜNGÖR, Gazı Um tletışım Fakültesı menın yanında yonlendırme ışle\ı de gerçekleş- mektedır Yanı burada medyanın kamuoyu oluş- turma ışlevı ortaya çıkmaktadır Medyanın bu yonlendırme etkısınden ve ışle- vınden dolayı da her donemde yonetenlenn kıt- le ıletışım araçlanna (medyaya) karşı gozetleyı- cı, hatta denetleyıcı bır tavır takındıklan gorul- mektedır Bu denetım ve gözetım tek >anlı olma- dı elbette Medya da yonetıcılere karşı aynı tav- n takındı Ustelık de medya toplum adına. yuk- lendığı kamusal sorumluluk ışlevı adına bunu yapmak dunımundaydı Sıyasal sıstemlerde, ana sıstem ıçmde yer alan farkh alt sistemlcr, eşgudum ıçınde çalışırken ay- nı zamanda bırbırlennı denetleyerek sıstemdekı dengelenn korunmasına katkıda bulunmalan ge- rekmektedır Med>a ve sıyasal ıktıdar arasında- kı karşılıklı gozetım ve denetımın ozunde de as- lında boyle bır gereklılık olduğunu kabul etme- lıyız Ne var kı, bırtakım çıkarlar soz konusu olun- ca kurumlararası denetım v e gözetım ışlev len de toplumsal dengelenn konınması, kamusal yara- nn sağlanması amacından sapmayabaşlar Bırey- sel çıkarlar toplum çıkarlannın önune geçer ve tum dengeler altust olabılır Turkıye'de de son gunlerde bunun orneklennı sıkça yaşamaya başladık İktidar ve medya ara- sındakı karşılıklı denetım ve gözetım ışlevının çok yönlu çıkar çatışmalanna ve bunlardan kay- naklanan kavgaya dönuştuğunu gönnekteyiz Bu çatışma ortamında üç onemlı boyut gundemde Bır yanda medyayı kendı çıkarlan doğrultu- sunda kullanma yanşı ıçınde olan yonetıcı ko- numdakıler arası çıkar çatışmalan ve bundan do- ğan kavgalar obur yanda ıse sıyasal erkı elınde bulunduranlara yakınlaşarak bırtakım çıkarlar sağlama yanşı ıçınde bulunan medya sektöru ıçındekı kavgalar Ve hepsınden onemlısı de ge- T oplumlar, varlıklannı surdurebıl- mek ıçın devlet adı venlen »ıstem- ler bıçımınde örgutlenmışlerdır Toplumdakı tum orgutlenmelen kapsayan bu "devlet" adı venlen ana sıstemın altında bırçok alt sıs- temler yer alır Bu alt sıstemler, değışık ışlevler- le farklı bıçımlerde yapılanmış kurum ve orgut- lerden oluşur Bırtoplumun yaşamını sağlıklı bır bıçımde surdurebılmesı, bu kurum ve orgütler arasında ışlevsel anlamda gereklı ve yeterh du- zeyde bır ışbırlığı ve eşgudumun sağlanmasıyla olanaklıdır Çunkü, toplumdakı tüm kurum ve orgütler, toplumun varlığının surmesıne bellı açı- lardan katkıda bulunmak amacıyla oluşturulmuş- lardır Bu ortak amaç doğrultusunda varolmala- n nedenıyle de ustlendıklen rollenn gereğı olan ışlevlen yenne getınrken ışbırlığı ıçensınde ol- mak zorundadırlar Sıyasal ıktıdar ve medya da toplumdakı ıkı onemlı alt sıstem ya da kurum olarak ele alına- bılır Bunlardan bın, yanı sıyasal ıktıdar toplum- da yonetıcılık gorevını ustlenmış bır kurumdur Öburû ıse toplumda her tur bılışım (enformas- yon) akışını yurütmekle görevlıdır Bu bılışım akışında onemlı bır boyut da toplumdakı yone- ten kesımle yönetılen kesım arasındakı bılgı alış- venşını sağlamaktır Burada ıkı kurumun ışbırlı- ğı soz konusudur Sıyasal ıktıdar vonetımsel dü- zeyde bırtakım kararlar oluşturmaya ve onlan uygulamaya çalışırken medya da ıktıdann karar ve uygulamalan hakkında toplumu bılgılendırme ışlevını yurutur Burada, medyanın yonetenle yönetılen ara- sında bır tur arabuluculuk rolu gundeme gelmek- tedır Medya bır yandan yönetımın uygulamala- n hakkında toplumu bılgılendmrken bır yandan da toplumun ıstek ve beklentılen hakkında yo- netımı bılgılendınr Burada salt bılgı aktanmıy- la sınırlı kalındığı da söylenemez Bılgılendır- çen gunlerde tanık olduğumuz Mesut Yılmaz ve Zafer Mutlu kavgası orneğınde olduğu gıbı sıya- sal erk sahıplen ıle medya profesyonellen arasm- dakı kavgalar Denetım ve gozetım gereklıydı Ama toplumsl sorumluluk bılıncı doğrultusunda kamu yaran on plana alınmak koşuluyla Oysa gunümuzde medya, çıkar çatışmalannın, kışısel sürtuşmele- nn kavgalann alanı halıne geldı Acaba medya artık ulke sorunlannı tartışarak, toplumsal ya- şamdakı karmaşayı sorgulayarak ızleyıcısıne ka- ramsar tablolar sunmaktan vazgeçmek nıyetınde mıdır 9 Onun yenne sıyasette, basında ad yap- mış, oyunculuk yeteneğı olanlann rol aldığı, ar- go kültürumuzun zengınlıklenyle de donatılmış pıyesler oynatarak ızleyıcıyı eğlendırmeye, gül- dürmeye mı karar verdı 9 E\et, televirvon sevrederken, gazete okurken iyi eğ)enı>oru7 doğnısu. Pekı ama bır yuzu kome- di olan bu eğiencenin trajedi olan öbörvüziınû da- ha ne kadar gornıewlen gelecegu? Ashnda karşı karşıva bulunduğumuz tablo otdukça karmaşık, çelışkılerle dolu bır gorunum sergüij'or. Turkı- ye'de bozulan bır şejter var. Sıstemın can dama- n nıtelıgındekı kurumlar rollennden, ışlevlenn- den sapmış durumdalar Sıyasetçılenmız kamu- sal çıkarlan unutmuş bıreysel çıkarlannın ardın- dan koşturuyorlar Medya çalışanlan kamusal ya- rar adına denetım ve gözetım gorevlennı bır ya- na bırakmış, ıktıdar ve muhalefet kavgasında ta- raf olma havasına kapılmışlardır Medyada bılgı verme. aydınlahna, eleştırme ışlevlennın yennı karalama, yuceltme, yanı yargılama ışlevı almış Kısacası hem sıyasal kurumlar hem de basın ku- rumu gerçek ışlevlennden sapmış durumdalar Oysa bır sıstemde dengelenn bozulmaması, sıstemın, varlığını aksaksız surdurebılmesı ıçın toplumdakı tum kurumlann, ustlendıklen rolle- n ve ışlevlen gereğı gıbı yenne getınnelen zo- runludur Tersı tutumda sıstemın varlığına zarar verecek sorunlar ortaya çıkabıhr Tûrkıye de bu yönde bır sorunlar sürecının eşığınde bulunuyor sanınm Bu eşığın aşılmaması ıçın bır an önce her kurumun, ûstlendığı sorumlulugu anımsamasın- da yarar var TARTIŞMA Basınımızdan, Çağdaş Bir Leyla ile Mecnun Hikâyesi CAGDAS YAYINLARI Necati Cumalı VİRAN DAĞLAR Makedonya 1900/2.Kitap Kecati ('uınalı VÎRAN DAĞLAR»,. frt*»- - *. u. CUMALI vuzyılm başında vaşanan gerçek bır MAKEDO\ YA DESTANIsunuyor bu mmannla 350 000 TL (KDV ıçınde) 478 sayfa Cumhuriyet Kitap Kuiübü Çağ Pazariama A.Ş. Romanlarınız ve ansiklopedileriniz yerinızden alınır. Tel.: 554 08 04 zel bır televızyon kanalının sunucusu, babacan ve şefkathbtr yuzle telefonun obur ucundakı Sarah gelıne soruyor "Sarah, hamiksin. Çocuğunu doğurmak istiyor musun?" "Evet_ Doğurmak istiyorum" dıyor mıllı gelınımız Sarah Yırmı bınncı yüzyıla gırerken yenı bır 'Leyla üe Mecnun' hikâyesi yaşatıyor bıze basınımız Sarah gelın on üç yaşında Akranlan henuz sekız yıllık ılkokulu okuyorlar Ama Sarah gelın, gönlunu yağız bır Turk gencıne kaptırmış Belkı de yoksul aılesının kendısıne alamadığı, konuşan bır bebeğı olacak bır müddet sonra Artık onunla oynar mıllı gelınımız Çocukluğunu ve genç kızlığını yaşamadan anne olacak, K.ahramanmaraş'a gelın gelecek "Sayın izlcviciler yann size millı gelınimiz Sarah'd an bilgi vermeve devam edeceğiz''dıyor televızyonun şefkatlı sunucusu Iyı olur Çok ıhtıyacırnız var Bılelım, öğrenelım, ne haldeymış gelınımız Sarah° Bır de on uç yaşında gelınlen olacak K.ahramanmaraşlllara soralım bakalım, nasıl hazırlanıyorlar, nasıl karşılayacaklar gelınlennı Hatta bır kamuoyu araştırması yapalım, mılletımız ne düşünüyor mıllı gelınımızın zorla lngiltere'ye götürülmesı hakkında9 Aynı yaşlarda ılkokula gıden kız çocuklan olan babalara soralım henuz evcılık oynayan kuçucuk kızlannın başka bır ulkeye "mflli edilmesi"nı ısterler mı 9 Belkı de "şefkaüi" televızyon sunucusunun da aynı yaşlarda bır kızı vardır Kendısı nasıl karşı lar boyle bır olayı 9 Benzer bır olayın bır Turk kızının başına gelmesı halındc ortalama ınsanımızın davranışının nasıl olacağının >>omut örneğını aslında geçen yıl Fransa'da yaşadık \nılardadır ama ben gene de bır anımsatayım olayı Yırmı vaşında bır Türk gencı, Fransız arkadaşıyla dolaşan kızkardeşını aılesının karan ıle boğarak oldurdu Katıl oldu Kardeş katılı K.ız kardeşı henuz on altı yaşındaydı Yanı ıçınde yaşadığı toplumun değer yargılannı anla>amayacak kadar kuçuktü Fransa kamuoyunu günlerce dehşete duşuren bu olayın yargılaması sonucu, kardeş katılı, yanlış anımsamıyorsam, on beş yıl ağır hapıs cezasına çarptmldı Mahkeme salonunun önünde katılın annesı ve yakınlan, hayret ve kızgınlıkla, bu cezanın haksız olduğunu, çünkü bızım geleneklenmızde bu tur şeylenn zorunlu görulduğûnu ve venlen cezanın Turk orf ve âdetlennı engellemek uzere kasten ağır tutulduğunu bağıra çağıra Fransız gazetecılenne ve televızyon programcılanna anlatıyorlardı Oysa Turk Ceza Yasası'na gore aıle fertlennden bınnı öldünnenın cezası ıdamdır Boğularak oldurülen bu zavallı kızımızla ılgılenen "şefkatü" bır televızyon kanalı çıkmadı Kardeş katılıyle canlı telefon bağlantılan kurulmadı Olay sessızlığe gömuldu Fransız bır gençle dolaşarak aılesının onurunu ayaklar altma alan kız kardeşını boğan katıl ıse herhalde çevresınde kahraman oldu Ne mıllı gelın Sarah olayı ne de yukan>a aktardığım olay bu konularda ılk değıller, muhtemelen son da olmayacaklar Amâ beş yaşında bır kız çocuğu olan bır baba olarak benı dehşete duşüren. olayın kendısı değıl kımı basın ve vayın kuruluşlannda çalışan, her akşam mılyonlarca ınsana seslenen bazı basın mensuplannın yaklaşımı ıdı On üç yaşında bır çocuk olgun bır davranış gosterebılır mı9 Boyle bır çocukluk hatası nasıl günlerce kamuoyuna duygulu bır aşk hikâyesi gıbı sunulur0 Hıç zahmet edıp Turk Ceza Yasası'nın, bu yaşta bır çocuğun hangı koşullarda olursa olsun ığfal edılmesını nasıl tanımladığını ve cezalandırdığını neden araştırmadılar9 Yaptıklan, açıkça, suç sayılan bır fııle methıye duzmektır Bu koşullarda olayı yargılayan mahkeme etkı altında bırakılmıyor mu° Bızım tarafimızdan yapılan her turlü eylemı hoş görüp bunu allayıp pullayıp kamuoyuna sunan bır basın ahlak anlayışımız olursa ışımız ış Ne onemı var on uç yaşında bır ılkokul oğrencısı ıle on sekız yaşında bır gencın arasında geçenlenn 9 Bu yaşta çocuklann duygu ve davranışlan sureklı aynı mı kalır9 Neden kamuoyunun dıkkatı bu yanlış "aşk hikâyesi^uzenne çekılıyor 9 Sarah gelın Maraş'a donerse hukumet mı kuruluyor' Ege'de anlaşma mı oluyor 9 Açlık ve yoksulluktan kendını çocuklanyla bırlıkte tren altına atan anne ve çocuklan gen mı gelıyor 9 Gözalhnda kaybolanlar, faıh meçhul cmayetleT, boşaltılan köyler, öldûrûlen gazetecıler, velhasıl bu ulkenın tum acıl sorunlan çözüme mı ulaşıyor9 Sarah on uç yaşında Bu yaşta çocuklanmız Beyoğlu'nun arka sokaklannda rıner kokluyor Sarah, daha bır çocuk Benım beş yaşındakı kızımdan ancak bırkaç yaş buyük Televızyonda yuzûne bakıyorum, şaşınyonım, mıllı gelınımız oldu Sarah tngıhz değıl de Turk olsaydı kımı ılgılendınrdı 9 Çocuk da olsa bır Ingıhz kızının bır Türk gencı tarafindan hamıle bırakılması, anlaşılan kımılennm mıllı duygulannı kabartmış Lütfen on uç yaşında kız çocuklan hakkındakı düşüncelennızı ıçmize attn Yoksa bır baba olarak televızyonda sızlen gordukçe çocuğumun geleceğınden korkmaya başlayacağım YÜCELTOP/ Brüksel PENCERE Çağrışım Çağnşım çoğu zaman ınsanı geçmışe goturur, ım- gelen tespıh tanelen gıbı çeker bellek - Sıgara"? -Evet Çakmağın ateşı çocukluk yaşında hohlanmış gaz lambasının alevını anımsatır, anne elını uzatır, lamba- nın fttılını kısar, ders krtabının açık sayfasına duşen soluk aydınlığa uykunun golgesı vurur Sıgaranın dumanıyia dağılır ımgeler Gunun her yaşantısında, çağnşımın tuzağı 'geç- mış' ıle 'şımdı' ık'lemınde dennleşır Ya gelecek? • Eskı bır camının avlusunda yuruyup mınberine ulaşmak ıçın aşılan yol, zamanı algılayan bınsınde yuzyıllara yayılabılır, ama, zamanlan bır anda ıç ıçe yaşayabılmek yetısı, ınsanı gerçekyaşamdan da ko- parabılır, geçmışın ozlemıyle geleceğın kuşkusu ara- sında ezılen kışı, ıçınde bulunduğu 'an'ın tadından yoksunlaşabılır Çunku geçmış, ne denlı duyumsanırsa duyum- sansın, şımdıkı zamanla yarışamaz Iyı kı yanşamaz Beş gun once gozunu yaşartan soğanın kokusu ya da damağını yakan bıbenn acısını bugun anımsaya- bılırsın de olayı yenıden yaşamak olanaksızdır Uç yıl once karnından bıçaklanan kışı, yaralandığı 'an'ı, mutfakta ekmek keserken kafasında çağnştır- dığı zaman eşıt olçekte yaşasaydı, hastaneye kaldı- nlırdı Işkence odasının havasına, her çağrışımda daya- nabılecek yurek var mı? Kahkahadan kırıldığımız dakıkaları, daha sonra anımsadığımızda, kahkahalar atmayız • Çağnşım, yazının, romanın, sınemanın, oykunun akışkanlığında kullanılan yontemlerden bınsı, belkı bı- nncısı Marcel Proust'un "Geçmış Zaman Peşınde' dızısı, adından anlaşılabıleceğı gıbı çağnşımlardan oluşan bır akarsuya benzer, kahramanımız şımdıkı zamanda sureklı geçmışı yaşatır, bırfıncan çaya ba- tırdığı bıskuvının ağzında bıraktığı tat, çocukken tey- zesının evınde yaptığı kahvaltılan canlandınr, bırote- lın doşeme taşlarında ayağının kayması, Venedık'te San Marco Kılısesı'nın vaftız yenndekı doşeme taş- lannı anımsatır Çağrışımlar zıncınnın halkalanyla oluşturulan kur- gu, nıce şıın şıırieştınr "Bır eskıcıyle gıder, Guleç yuzlu zaman Yaldızlı saat gıder, Gıder akrep ve yelkovan Odaya duşmuş, Oturmuş orta yenne Guneş gıder Gıder ıskete, saksağan Patto gıder, gıysı Servı sandık kokan Sımle ışlenmış gelınlık, Mangal gıder, kılım, Kılımın gullen Bır sıcak gıder" Sabahattın Kudret de gıttı, bıraktığı boşluğun sı- caklığı daha soğumadı Suruyor. • Çağrışım yaşam boyu peşımızı bırakmaz, ama çağrışımlaria da yaşanmaz, çunku geçmış ne denlı duyumsanırsa duyumsansın, şımdıkı zamanla yan- şamaz Geçmış sevdalann çağrışımı, kışıye mutlu- luk değıl huzun taşır Tanh, yınelenmez, yenılenır Yaşam da oyledır Yaşamı sureklı yenılemek gerek yaşamak ıçın Ya yenıleyemezsen? O zaman "olum hoş geldı Sefa geldı" tt Ç A & D A Ş Y A Y1 N L A Ft İ İLHAN SELÇUK ÜSÜDUVARIN ÜSTÜNDEKİTİLKİ 3 BastÇıktı! 230 000TL (KDV ıçınde) AKLIN YOLU BİRDİR KİTAP DOSTLARI Sıze venlecek ış adreslenne gıderek yenı kıtap dostlanyla tanışırken ortak üretımı hakça bolûşmeye ne dersınız' Iyı yaşamak ıçın kazanmak zorundaysanız Gehp bır haftalık satış eğıtımımıze katılarak zamanı dürüst yollarla en kısa sürede paraya çev ınn Boş zamanı olan emeklıler, lıse mezunu baylar-bayanlar, GELBAL Basın Yayın Ltd. Şti. tstıklalCad Kuçukparmakkapı Sok 10 1 Beyoğlu (Zıraat Bankası'nm karşı sokağı) Başviirular sah gunu saat 17 00'ye kadar geçerlıdır Başka Türkiye Yok. Haydi Fidan Dikelim. ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLU. GENEL MUDURLUĞU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle