08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 SUBAT 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER ANAP lideri Yılmaz, başkanlık divamnı toplayarak ANAYOL'un koşullannı belirledi Iiderler de Irifidi açamadıANKARA (Cum- huriyet Biirosu) - ANAP ile RP arasında 2 haftadır süren koalis- yon pazarlığı. anlaş- mazlıkla sonuçlandi. ANAP lideri Mesut Yıl- maz ve RP Genel Baş- kanı Necmettin Erba- kan dün gerçekleştır- dikleri 5. görüşmede ko- misyon toplantılannda ortaya çıkan pürüzleri aşamadılar. Liderler, başta Maliye ve tçiş- Jeri bakanhklan olmak iizere ekononıı ve özelleştirmenin yönetimi ile devlet bakanlıklanna bağlı Vakıflar Genel Mü- dürlüğü. Diyanet Işleri Başkanlığı'yla il- gili anlaşmazlığı gideremediler. ANAP ile RP arasındaki göriişmelerin kesilmesin- den sonra, ANAYOL yeniden gündeme geldi. Gaziantep MiIJetvekili Mustafa Taşar'ın evinde dün gece ANAP Grap Başkanvekili ÜlküGüney ile DYP Grup Başkanvekılı Yalun Erez bir araya geldi. Görüsmede, ANAP Başkanlık Drvanı 'nda alınan karar doğrultusunda ANAP'a en az 2.5 yıllık öncelik ve ekonominin yö- netiminin bırakılması koşuluyla ANAYOL hükümeti kurulması önerisı tamşıldı. Sıkıpazarük ANAP lideri Yılmaz'ın 3 şubatta aldı- ğı hükümet kurma görevi çerçevesinde 4 kez bir araya geldiği RP Genel Başka- nı Erbakan'la hûkümetin çatısı konusun- da uzlaşmasından sonra oluşturulan ko- misyon, öncekı gün çalışmalannı tamam- ladı. Ancak komısyon, Kültür ve tçişle- ri bakanhklan ile Diyanet Işleri Başkan- lığı'nın yanı sıra Maliye Bakanlığı ve ekonomiyi yönlendiren Hazine ve Dış Ticaret müsteşarlıkJan, Özelleştirme ve Topiu Konut idareleriyle para muslukla- n olan kamu bankalannın yönetıminin hangi ortakta olacağı konusunda kilit- lendi. Hükümetlenn "kadro kaynağı" olarak nitelenen Tanm ve Köyişleri Ba- kanlığı da anlaşmazlık konusu oldu. Komisyon, toplam 20 saate yakın sü- ren toplantılannı. bir yandan lıderlere de danışarak ve yenı stratejıler belirleyerek 3 gün boyunca devam ettirdi Anlaşmaz- lığın aşmılmasından çok perçinlendıği hertoplantıda, komisyonun üye sayısı da arttı. ANAP'a bırakacağı ekonomi yöne- Kurııı\vuniarua nkanan pa/ariığj çözmek için Erbakan ile Yılmaz dün yeniden bir araya gelerek görüştüler. timinde söz hakkı isteyen RP, Taksim'e cami yapmak isteyen belediyelerinin ha- reket yeteneğıni kısıtlayan SİT alanlan- nı geçersiz kılabilmek için Kültür Ba- kanlığı'ru, dini çevrelerde tam egemen ola- bilmek için de Diyanet Işlen Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı 'nı istedi. ANAP kurmaylan ise ekonomi yönetıminde tam sorumluluk almak, Kültür ve Maliye ba- kanlıklanyla Diyanet Işleri BaşkanlığTnı RP'ye bırakmama noktasmdan gen adım atmadılar. Taraflann ısrarlan, görüşme- leri sık sık kopma nokıasına getirdi. Liderler, kurmaylanyla yaptıkJan son bir değerlendırmeden sonra dün yeniden bir araya geldiler. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve RP lideri Necmettin Erbakan'ın TBMM'de baş başa yaptıklan görüşme iki saat sürdü. Alınan bilgiye göre görüşmede Erba- kan, başbakan yardımcısının Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun başkanlığını da yürütmesini istedi. Ancak, Yılmaz bu- nu kabul etmedi. Liderler de komisyon toplantılannda çözüme kavuşturulamayan anlaşmazlıklan gideremediler. Görüşmeden sonra, liderierayn ayn ba- sın toplantısı düzenlediler. llk açıklama Yılmaz'dan geldi. Yılmaz, Erbakan'ı in- citmemeye özen gösterdiği açıklamasın- da, "Türkiye'ye bir yaran olmayacağmı ve ülke sorunlanndan çok kendi arasın- daki sorunlan çözmeye yönelecek bir hü- kümet sorumluluğuna girmemeyi karar- laştırdıklannr açıkladı. Erbakan ise ön- ce namaz kıldı, daha sonra Yılmaz'ın ba- sın toplantısını TV'den izleyerek, ardın- dan görüşlerini açıkladı. Yılmaz'ı sert olmayan bir üslupla eleştirirken kırma- maya dikkatetti. Anlaşmazlık açıklama- sının ardından ANAP Grup Başkanveki- li Ülkü Güney, "Eümizdengeleniyaptık, içimiz rahat. Herkesin öcü dediği bir par- tiye bile gittik" dedi. ANAYOL'a yönetiş Mesut Yılmaz, bugün randevu isteye- ceği Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel'e görevi iade etmeyebilecegini söyler- ken ANAYOL'un yeniden gündeme ge- lebileceğini bildirdi. Yılmaz, RP ile görüşme sürecinde res- mi olmayan kanallardan DYP ile yapılan temaslar olduğunu belirtirken görevi ia- de etmeden yeniden ANAYOL'a yönele- cekleri işaretmi verdi. Yılmaz, DYP'den gelen mesajlan değerlendirmek için açık- lamasının hemen ardından başkanlık di- vanını topladı. ANAP Başkanlık Dıvam'nda, DYP ile yeniden masaya oturmanın koşullan be- lirlendi. Buna göre, ANAP dönüşümlü başbakanlıkta ilk sıra ve ekonominin yö- netiminden vazgeçmeme karan aldı. ANAP Başkanlık Divanı. DYP ile işbir- liğinin asgari koşulunu, ekonominin yö- netimiyle birlikte, dönüşümlü başbakan- lıkta önceliğin en az 2.5 yıllık süreyle Mesut Yılmaz'a bırakılması olarak belir- ledi. Yılmaz'ın yakın çevresiyle yaptığı de- ğerlendirmede de DYP lideri Tansu Çil- ler'in esnek bir tavır sergilemesi halinde ANAYOL'un gündeme gelebıleceğini vur- guladığı öğrenildi. ANAP ve DYP''liler görüştü ANAP ile RP arasındaki göriişmelerin kesilmesinden sonra, ANAYOL yeniden gündeme geldi. Gaziantep Milletvekıli Mustafa Taşar'ın evinde dün gece ANAP Grup Başkanvekili Ülkü Güney ile DYP Grup Başkanvekili Yalım Erez bir araya geldi. Yaklaşık 3 saat süren görüşmeden sonra taraflar evden aynlırken gazeteci- lerin sorulanna aynntılı yanıt vermek- ten kaçındı. Erez, ANAP'lılarla bir araya gelme ne- denini soran gazetecilere, "Mustafa Bey yemeğe çağırdı. Birlikte yemek yedik, du- rumu değerlendirdik" dıye konuştu. Ya- lım Erez, ANAYOL ve olası bir DYP- ANAP ortaklığinın dönüşümlü azınlık şekîinde mı, koalisyon şeklinde mi ola- cağı yolundaki sorulara, "O benûn yet- kimiaşar" karşılığını verdi. Ülkü Güney ise ısrarlı sorulara "3 ar- kadaş bir araya gelip yemek yiyemez mi- yiz?" diye karşılık verirken Mustafa Ta- şar da gülerek "Bayram yemeği yedik" de- mekle yetindi. Görüşmeden sonra Ülkü Güney ile Mustafa Taşar, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın konutuna geçerek. Ya- lım Erez'leyaptıklan toplannya ilişkin bil- gi aktardılar. Alınan bilgiye göre, Ülkü Güney, görüş- mede Yalım Erez'e, ANAP Başkanlık Divanı'nın karannı iletti. Baykal. görüs belirtmenin erken olduğunu söyledi Ecevit:ANAP tiderinin vardığı sonuçsevindirici ANKARA (AA) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ANAP-RP koalisyon görüşmelerinin anlaşmazhkla sonuçlanmasını değerlendirirken, "Sayın Mesut Yılmaz, kendisine sağlanan başbakanhk olanağına rağmen bu sonuca varmakla, kendisi ve partisi açısından bir özveri örneği vermiştir'' dedi. Ecevit, hükümet sorununun esenlikle aşılabılmcsi için, benzeri bir özverinin de DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'den beklendiğini ifade etti. DSP lideri Ecevit, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan arasında yapılan ve anlaşmazhkla sonuçlanan koalisyon görüşmelerinin ardından yaptığı açıklamada şunlan söyledi: "ANAP Genel Başkanı Sayın Mesut Yılmaz'ın, RP Ue koalisyondan ülkemiz için doğabilecek sakıncalan • Ecevit: Sayın Yılmaz, kendisine sağlanan başbakanhk olanağma rağmen bu sonuca varmakla, bir özveri örneği vermiştir. Şimdi, hükümet sorununun esenlikle aşılabilmesini kolaylaştırmak için, DYP lideri Sayın Çiller'den de benzer bir özveri beklenir. CHP lideri Deniz Baykal, ANAP ve RP arasında yürütülen koalisyon çalışmalanndan bir sonuç ahnamaması üzerine. görüş belirtmek için erken olduğunu söyledi. sağlıklı biçimde değerlendirerek vardığı sonuç sevindiricidir. Sayın Mesut Yılmaz, kendisine sağlanan başbakanhk olanagına rağmen bu sonuca varmakla, kendisi ve partisi açısından bir özveri örneği de vermiştir. Şimdi, hükümet sorununun esenlikle aşılabilmesini kolaylaştırmak için DYP Genel Başkanı Sayın Tansu Çiller'den de benzer bir özveri beklenir." CHP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Deniz Baykal, ANAP ve RP arasında yürütülen koalisyon çalışmalanndan bir sonuç ahnamaması üzerine, görüş belirtmek için erken olduğunu söyledi. Bayram tatilini Antalya'da geçıren Baykal, konuya ilişkin soruya. "Sabah olsun. Olayın olgunlaşmasını bekleyelim. Şu anda konuşmak için henüz erken " karşılığını verdi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART OTLAR I ORAL ÇAUŞLAR Siyasi Islamcılann hoşgörüsü (!)" W ^ k P, koalisyonun büyük ortağı m M olmaya hazırlamrken, siyasi M-^ç Islamcıçevrelerdehavalarde- m % gişmeyebaşladı. RP'ningay- JL. ^ - ri resmi yayın organı Milli Gazete'dekı iki köşe yazısının başlığı, bu çevrelerdeki ruh halini yansıtması ba- kımından ilgi çekici. Gazetenin 3. sayfasında "AnkaraNot- lan'' başlıklı köşenin yazan Zeki Ceyhan makalesine, "Hizaya Geü\orlar" başlığı- nı koymuş. Kim hizaya geliyor: Tabii ki ANAP ve DYP. Ceyhan. yazısının birye- nnde şöyle diyor: "Yani hepsi de hiza>-a gdhoriar. Bu hizaya gelişleri elbette hak- kı ve hakikan görmek için değildL Bu, bir- birierinin başansmı önJemek içindL. Ya- nn daha makul ve mantıklı bir çizgi>e ge- fecekkrinden kuşkumuzyok. Zamanla da- ha çok hizaya gelecekler." Bir siyasi partınin seçimlerden başa- nlı çıkması ve bu başansının keyfini çı- karması onun en doğal hakkı. RP'lilerde iktidar ortağı olmakJa istedikleri kadar övünebilirler. Ama nedense bu sözler, demokrasiyi ve çağdaş bir yaşam tarzını savunan çev- ıclerde iticı ve irkiltıci birtepkiye neden oluyor. RP'lilerin yürüttüğü iktidar pa- zarhklannda ve bu pazarlıklar sırasında yapılan açıklamalarda samimiyetsizli- ğin ve Şark kurnazlığının izleri hemen göze çarpıyor. Milli Gazete'nin başyazan Sadık Al- bayrak'ın yazısının başlığı ise "Sindire sindire geüyor (mu?)" Albayrak, bu ya- zısında ordunun kendilerine karşı oldu- ğu şeklinde yayılan spekülasyonlara ce- vap veriyor. "HahŞle ayağmın altındaki toprağın v^avaş vavaş kaydığını görenlerin ve halktan kopuk bir marjinal cephe>e doğru kaydığının farkına varanlann böy- le bir tavır sergilemeleri doğal karşdan- malıdır." RP'liler, iktıdara adım adım geliyoruz ve hepinız bize mecbursunuz diyorlar. Çok tartışma götürür bir iddıa bu. Ülke- nin içınde bulunduğu olağanüstü koşul- lardan yararlanan ve sistemin çürümesı- ne olan tepkiyı kendi peşine takmayı ba- şaran RP, bu yükselişinin devam edece- ğini ve katlanacağını sanıyor. Halbuki oynak zeminde poiitika yapıyorlar ve Türkiye'deki siyasi dunım her an değiş- kenlik gösterebilir. 1973 seçimlerinde 12 Mart askeri dar- besinin hızıyla Erbakan'ın o zamanki partisi MSP yüzde 11.8 oy almıştı. Ar- dmdan 1974'lerde demokrasi hareketi yükseldi ve MSP hızla oy yitirdi ve oy- lan yüzde 8.6'ya düştü. RP'nin yükselişinin asıl nedeni anti- demokratik" ortamdır. Halk hareketinin ezilmiş olmasıdır. Bu böyle devam eder- se yükselişi sürebilir. Arna, Türkiye'nin uzun boylu bu baskıcı ortamı kaldırabıl- mesi mümkün değildir. Türkiye, mo- demleşme sancılan çeken bir ülkedir. Banş özlemi hızla yükseliyor. Işte bu yö- neliş, RP'nin uzun vadeli hesaplannı kı- racaktır. RP, Türkiye'nin modernleşme ve de- ğişim çabasından nasibini alıyor. RP için- de değişim isteyen ve çağdaş Türkiye imajma kendısini ahştırmaya çahşan bir güç boy veriyor. Çünkü Türkiye'de Islamcı siyasi bir gücün büyüyebilmesinin ve çoğunluğun onayını alabilmesinin yolunun, onun ken- disini çağdışılıktan uzakJaştırmasından geçtiğini bazı RP'liler görmeye başladı- lar. Ama çağdaşlık ve hoşgörü, siyasi Is- lamcılann meşrebine ne kadar uyuyor. Bu çok tartışmalı. Örneğın RP ıçindekı değişim eğilimi- nin etkıli isimlennden Bahri Zengin, hâ- lâ parti içinde geri planda tutuluyor. Par- tinin en etkili fikiradamlanndan birisi ol- masma rağmen, zar zor milletvekili se- çildi. Öte yandan RP içinde şahinlerin söz- cülen olarak bilinen Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan, koalisyon pazarlıklan- nın önde gelen isımleri olarak sivriliyor- lar. Asiltürk'ün ve Kazan'ın kurulacak hü- kümette etkili görevierde bulunacaklan kesin. Asiltürk'ün, Erbakan'ın yerine Başbakan yardımcısı olacağı belirtiliyor. Hoşgörü ve demokrasi, siyasi Islam- cılann çok sözünü ettikleri, ama bir tür- lü içlerine sindiremedikleri iki önemli sözcük. Bu yönde bazı adımlar atıyorlar ama, kritik dönemeçler geldiğinde hemen gerçek eğilimleri ortaya çıkıyor. Terörle Mücadele Yasası değişirken RP'lilerin gösterdikleri olumsuz tavır hâ- lâ belleklerde. 1974 yılında Af Yasası çıkarken TCK'nin 141-142. maddesini kapsam dışı bırakan oylara ellerini kal- dıran MSP'lileri unutmak mümkün mü? Siyasi İslamcılann etkili yayın organ- lanndan Zaman gazetesinde Sıvas'ta köy boşaltmalar üzerine çıkan bir yazı, hoş- görü sözcüğünün bu çevreler için hâlâ ne kadar eğreti olduğunu göstermesi bakı- mından ibret verici. İdrisGürsoy, "CMavlann İçinden" baş- lıklı köşesinde Sıvas olaylanyla ilgilı şunlan söylüyor: "Devtetin 'bölgedeki Alevi köylerine baskı yaptığı, köyleri boşalttığı' propagandası>apıbyor. Güven- Kkgüçleri veözeDDde operasyonlarda ba- şanlı olan özel tim zan altında bıralohr- ken, Alevi örgüner,vatandaşlar sokağa dö- külmek istenivor. Örgütier özel timin çe- kümesini isthor, bunda da bir ölçüde ba- şanh oluyorlar. Bölgedeki yasadışı örgüt- lerin nasıl calışhğını, halka nasıl baskı yapbğını görmeven bir kısım medva ve si- yasiler, maaiesef örgütlerin ekmeğinev'ağ süren açıklamalar yapıj'or, haberler ya- yunuvoriar. Vaü veemniyet güçleri hedef anıuyor." Zaman gazetesi yazannın bu sözleri- ni Fethullah Hoca'ya armağan ediyorum. Hem sivil toplumculuk ve hoşgörü üze- rine ödüller verip hem de vatandaşı ezen, köy boşaltan devlet güçlerine ve özel ti- me arka çıkan yazılar yazan gazeteler yayımlamak bize özgü bir durum olsa ge- rek. Kendi lerini kutluyorum, ben de Fet- hullahçılara, en büyük hoşgörü ödülünü armağan ediyorum Allah işlerinı rastgetirsin, tutruklannı altınetsin(l) POLTltKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Fırtına...Bulutlar uçuşuyor muydu, yoksa gökyüzü bir ma- vi yalnızlığı öfkeyle mi karşılıyordu?.. O sırada aynaya baktı... Shakespeare'in bir dizesi geldi usuna farkına var- madan: "Yaşlısın deselerde bana inanmam aynalara/Genç- lik ve sen aynı yaştasınız ya!" İçinde bir derin sızı, yüreğini alıp götürdü bilinme- yene doğru... Bir şeyler yazmak istedi. Biraz Yannis Ritsos'tan okudu... Gülümsedi. Kırlangıçlar havalandı karşıkı evin ça- tısından. Usulca "Nasıl da güzelsin" dedi. Durdu, odanın içinde gezinirken ekledi: "Korkutuyor beni güzelliğin. Açım sana, susadım sana..." Mavi gökyüzü yalnızlığa tutsaktı o anda... Yannis'le konuşuyordu artık. Onun dilini konuşu- yordu. ince bir gül tacı bir bardak temız suda duru- yordu. Hiç kimseler duymuyordu söylediklerini. Hiç kim- se o sevişmelerin tadına varamıyordu. Hiç kimse o esen fırtınanın sesini işitemiyordu... Bir batık kent görmüştü bir gece düşünde. Kaçış- lann acısıyla hiç kımıldamadan durmuştu... Bir kez daha baktı aynaya... Okumaya başladı.. "Biliyorsun, ölüm diye birşeyyok, diyor adam ka- dına/Biliyonım, evet, öldüğüme göre, diyorkadın./lkı gömleğin de ütülendi, çekmecede./Sadece küçücük bir gül benim özlediğim." Aynaya baktı bir kez daha... Canı lımonlu votka istiyordu... Pencereye doğru yöneldi. Hamburg, bir gece ya- nsı sarhoşluğunu yaşıyordu... Sarı saçlı bir dilber, zenci gemicilerle pazarlık yapıyordu. Mavi gökyüzünün yalnızlığı takıldı aklına. Nedense gece yarısının farkmda değildi... Yeşil koltuğa gömüldü... Pablo Neruda'dan yanm kalmış bir öyküyü dinle- meyı yeğledi: "Gözlerim arar onu, çağınr yanıma./Yüreğim ça- ğınr, ama yoktur bu sefer./Böyle gecelerdeydı, be- yazlaşırdı ağaçlar./Gayrı ne biz eski biziz ne de ge- celer." • • • Yıldızlar, gece yansı buluşmalannı sever mi? Bir masal kahramanının avuçlarına saklanan acı karanlığı sever... Koltuktan kalkıp pencereye yöneldi. Limonlu vot- kadan bıryudum aldı... Attila Jozsef ince tül perdenin arkasından bakıyor- du: "Muhtacım sana, çalışan kalabalık/Nasılişe, ekme- ğe, özgüriüğe muhtaçsa/Ve nasıl avuntuya muhtaç- larsa kuşatıldıklannda/Çünkü gelecek doğmadı da- ha acılardan." Birden gözlerinden yaşlar boşandı Hamburg sokak- larında... Koşmak istedi, koşamadı. Bağırmak istedi, bağı- ramadı... Diyordu ki: "Bıktıran yaşamımı! Daha eğil uzenme, tehditkâr başınla;yıkılışımdangumıiu, hatıriayarakactyarak, ona birzamanlaro olana. Bir daha!" Kendini James Joyce'a benzettı... Birlikte, geceyle ıç içe, yatıyorlardı toprağa... " ' " Durmadan, bıkıp usanmadan soruyordu: "Beni seviyor musun, beni seviyor musun?..' "' Ne diyecekti bilmiyordu... Tek bildiği şuydu: Gel teslim oluyorum. Daha da eğil üzerime! Bur- dayım. Boyun eğdiren bırakma beni, koru beni, te- selli et beni, ah esirge beni!" Bir fırtına sesini duymuyordu o. Bir kaçışın için- deydi o... Ama nereye kadar kaçacaktı? Karanlık yakınlığıyla kör eden bir yalnızlığın ıçine gö- mülmüştü... O otel odasında tek başınaydı... Bir daha baktı aynaya, saçlarına düşen aklan gör- dü... Çalıkuşlarını yosunlu bir tünekte tanımıştı çocuk- luğunda... Alsancak gannda tütün işçisi kızlarla tanışmış, son tren bekçilerinin hüznüyle buluşmuştu... Hamburg hem sarhoş hem de saygısızdı... Mavi, laciverte yenik düşmüştü. Sokak lambalan donuk sarı bakıyordu... Loise Bogan'la o akşam selamlaştı... Loise, "Dönsen bulutlar ülkesinden" dedi ona gü- lümseyerek. Elini omzuna koyup kulağına bir şeyler fısıldadı: "Şimşeklerseni getirse/Tutsak kentlerin içinden/Se- ni yıldızlar bir bilse/Böyle yakamazdı yürekten." İçinde fırtınalar koptu... Ve yanıt verdi Loıse'ye kendi dilinden: "Dumanlargerisinde sen belirsen/Sen belırsen de yaksan tekmıl ışıklan/Sen bir gece yansı bekledi- ğim/Getirsen el değmemiş sevdalan" • • • Sabahın sisi kente ininceye kadar pencereden dı- şarıyı seyretti... Bir kırfangıç sürüsü havalandı kırmızı kiremitli ah- şap binanın çatısından... O, gökyüzüne bakıyordu... Bulutlar ötesindeki sevgiliyi düşündü... Büyücek uzaklığın erimesini bekledi.... Susmuşlar ülkesinde bir garip yolcuydu sanki... Bir 'dost' mektubunu okudu uzun uzun... Çılgın sevişmelerin içine doğru koşmak istiyordu.... Yüzünde rüzgâr ve güneş vardı dışanya çıktığında... Sabahın sisi yitip gitmişti. Bulutlar uçuşmuyor, ma- vi gökyüzü yalnızlığı kovalıyordu... Yaşamı delice seviyordu. Bunca çılgınlıklardan son- ra uslanmak bilmiyordu... Aynaya bakmak için bir tuvalete girdi... Ama aynaya bakmadan dışan çıktı... Beklediği sevgiliyi ardına kadar açık kapılarda aramaya koyuldu... Neyazıkkiyoktu... Kısa... Kısa... Kısa... Kısa... Kısa... • Bayram tatilini Istanbul Levent'tekı evinde geçırmeyı tercih eden Demirel'i dün Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz ziyaret etti. • 0-1 Karayolu Cevizlibağ mev kiinde kaza vapanlara yardım amacn la duran Mehmet Sevgin adlı bekçi, otomobiline binerken Topkapı istikametinden gelen bir aracın çarpması sonucu havatını ka>bctti. • Hızmet-lş Sendikası tstanbul Şubesi'ne üye konut işçileri, Bizimkiler dizisınin yapımcılannın kendilerinden özür dilemesini istediler. • Haydarpaşa l.imanı'nda, liman işçileri tarafından, Toprak Mahsülleri Ofisi binastnın vanındaki boş kontevTierlerden birinin içinde, 25-30 yaşlannda kimliği beiirsiz bir ceset buhındu. • Şımak Taşkonak'ta bölücü terör örgütüyle çıkan çatışmada şehit olan er Aytaç Ermiş'in cenazesi. dün Edirnekapı Şehitliğı'nde toprağa verildı. • TBM.M Başkanı Mustafa Kalemli, iç tüzüğü değiştirerek Meclis'te sürekli görev yapacak "siyasi ahlak komisyonu" kurulmasını önerirken A!NAP"lı Oitan Sunguriu da volsuzluk iddiaJannı incelemek üzere bir komisyon kurulmasını istedL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle