08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25ŞUBAT1996PAZAR CUMHURİYET SAYFA 13 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK Tefc 0.212.512 05 05 M K 0.212.512 4417 IMecatî Cumalı ve Emine ve Sezen Aksueçenlerde tetefonu çalıyor Necati Cumalı'nın... Açıyor, telefonun öteki ucunda tanı- madığı biri... Raks şirketinden anyoriarmış... Telefondaki kişi, Necati Cumalı'nın Sezen Aksu tarafından bestelenen birşiirini Levent Yüksel'in seslendirdiğini anlatıyor... Kasedin yakında çıkacağını söylü- yorve "Sezen Hanım bestelediği 'Emi- ne' şiiriniz için size telif ödemek istiyor. Siz kaç para istıyorsunuz?" diye soru- yor. Daha önce beş-altı şiirinin beste- lendiğini ve hiçbirinden metelik alama- dığını anımsıyor Necati Cumalı... Sezen Aksu'nun bu davranışı karşı- sında duygulanıyor ve "Bilmiyorum. Is- terse 10 kuruş versin, karan Sezen Ha- nım'a bırakıyorum" diyor. Yanm saat sonra telefon tekrar çalı- yor. Aynı kişi anyor: - 50 milyon lira sizce uygun mu? Necati Cumalı "Teşekkür ederim" di- yor. Aynı gün bu kez kapısı çalınıyor. Söz- leşme imzalamak üzere Raks'tan geli- yorlar... Ellerinde de içi para dolu bir poşet... Imza faslından sonra poşetteki pa- raları çıkartıyorlar: - Biz size 50 milyon demiştik ama Sezen Hanım 100 milyon lira ödeme- mizi söyledi. Hatta '100 milyon da az1 dedi. Lütfen 100 milyonu sayar mısı- nız... Necati Cumalı, daha da duygulanı- yor... Daha çok paradan değil, sanatçıya gösterilen saygıdan, verilen değer- den... Üstelik para saymışlığı da yok: - Bana saydırmayın. Herzaman yan- lışsayarım... Parayı sayıp masanın üzerine bırak- tıklarında Necati Cumalı, 'Emine'yi yazdığı 1947 yılının anılanna dalıp gi- diyor... SjESSlZSEDASlZ miRİKURTCEBE Emine N ecati Cumalı, Sezen Aksu tarafından bestelenen şiiri Emine'yi 1947 yılında yazmış. 1951'de yayımlanan Güzel Aydınlık kitabında ilk kez günışığına çıkmış bu şiir... Güzel Aydınlık'ın beşinci baskısı geçenlerde yapıldı... Ve işte Emine: Abanozdaki Emine Onyedisinde düştü Afron'un eline Şimdi yaşı yirmibir Eridi gitti dört senede Ipek saçlan vücudu bozuldu Ela gözlennin ateşi söndü Kalmadı eski neşesi A!:ştı zamanla küfüre tütüne Zamanla etrafına uydu Isındı evin adetlerine O içimizden b/rinin kızı Birinin kardeşi Aşık birine Mert Ali Başarır'dan SÖZDEYİŞLER Yasaklar ayıplann örtüsüdür. Universitelerde yürürlükte olan kural: Ben yaptım oldu I ki mektup... Ikisi de üniversite- lerle ilgilı... ilkini ODTÜ'den bir master öğrencisi yazıyor. Harç- lar konusundaki çarpıklık, artık komediye dönmüş durumda: "ODTÜ'de master öğrencisıyim. Dö- nemlık harç tutanmız 10 milyon lira. Bu parayı 1993-94'ten önceki arka- daşlanmız ödemiyordu. O dönemden kayıtlı olanlar hâlâ da- ha ödemiyor. Diğer okullar için 5 milyon lira olan bu para niçin bizde 10 milyon lira? L Cihan Demirci 'den j ^ A F O R İ Z M A L A K Suni gülen insanlar da bir çeşit kalpazandır... Çûnkü onlar da kahkahayı sahte basarlar! O zaman hocalarımıza daha fazla maaş verilsın! Hem master yapan hem de asistan olanlar ODTÜ'de 5 milyon lira veriyor- lar. Geçen yıl böyle bir aynm yoktu, bu yıl niye var? Benim maliyetim 10 mil- yon ffraysa onlanrY nasıl 5 milyon Itra oluyor? Ûdeme kolaylığı niçin gösterilmiyor? Geçen dönem aylık yüzde 12 olan ge- cikme zammı bu dönem nasıl yüzde 15'e çıkanldı. önceki yıllarda bu oran yüzde 7'ydi, Bütün bunlann ötesinde, bu oranlar nasıl belirleniyor? Yasalara göre ücret- siz olması gereken yüksek lisans nasıl paralı oluyor?" Ikinci mektubu. Istanbul Hukuk'tan bir öğrenci yazıyor: "Süresi içinde okulumu bitiremedi- ğim için 1995'te çıkan aftan yararian- dım. Bize kasım ve ocak olmak üzere iki sınav hakkı verildi. Bu iki sınavda, ders sayımızı 5'e indirmemiz gerektiği ve bu durumda iki yıl daha sınav hak- kı verileceği belirtildi. 8 dersim vardı. Bunu 3'e indirdim. Okula başvurduğumda yaşadığım şoku tahmin edemezsiniz. Bu sınâvda tüm dersleri geçmeyenlerin hakkı ol- madığını, tek bir ders bile kalsa ancak yeni bir af beklememiz gerektiğinı söy- lediler. Bunu baştan söylememişlerdi. Bize kanunla tanınan bu hakkın, yenı ve ne amaçla verildiği belli olmayan bir kararla nasıf elimizden alınabildiğini merak ettim. Dekanlığa ve rektörlüğe konuyu sorduk. fakat bir yanrt alama- dık." Gerek ODTÜ'deki gerekse Istanbul Hukuk'taki bu komediyi açıklayabile- cek bir yetkili var mı acaba? Yoksa, universitelerde "ben yaptım oldu" kuralı mı geçerli! Diinyamn garipliklerle dolu iilkesi: Avustralya s on 30 yılda, 50 kez yurtdışına gitmiş, 122 ülkeyi gezmiş Or- han Kural... Bir söz vardır, "yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat" diye, Kural da gör- düklerini yazmış, kitap yapmış: Dünya Döndükçe Insan Gördükçe... Gördüğü en garip ülke Avustralya ol- malı... Avustralya'dan tuttuğu kısa notlara baksanıza... Böyle ülke mi olur: "Otobüslerde, ister şehir içinde ister şehir dışında arka koltukta bile, emni- yet kemeri takmak şart. Taksilerde de durum aynı tabii. Takmayanın cezası 40 Avustralya Dolan. Işin hoş yanı şu: Cezayı sürücüden ve taksi şoföründen değıl, kemeri bağlamayan yolcudan alıyorlar." "Çalışmayanlara verilen işsizlik para- sı oldukça yüksek. Asgari ücret 800 dolarken, işsizlik parası 480 dolar. Bu durum belki de bazı insanlan ister is- temez çalışmamaya yöneltiyor." "Kilise ile meyhane bu sakin kıtada karşı karşıya. Kilisenin kapısına bir ya- zı asılıyor: isa'ya dönün ve kurtulun. Ertesi gün, meyhanenin cephesinde bir yanıt: Daha çok bira için ve kurtu- lun. Kilise mesajını her ay değiştiriyor: Ruhunuzu yüceltmek için bize gelin. Meyhanenin yanıtı birkaç saat sonra hazır: Neşenizi bulmak için bize gelin. Yıllardır süren tatlı bir atışma bu. Ne meyhaneciyi tehdit eden, camlarını taşlayan ya da meyhaneyi kundakla- yan var ne de kiliseyi bu işten vazge- çirmeye çalışan. Son haberlere göre, papazın kızı meyhanecinin oğluna var- mış. Nikâh da o kilisede kıyılmış." "Avustralya'da pıkniğe giderken ne mangal götürüyorsunuz ne de kömür. Çünkü sayısız piknik yerlerinde hepsi hazır olarak sizi bekliyor. Piknik alanla- nndaki sabit barbeküler ya elektrikle ya odunla çalışıyor. Bazıları paralı ama çoğu parasız." "Bu büyük ülkenin her köşesinde kraliçe Victoria'nın adı var. Aslında bu ünlü kraliçe, Avustralya'ya hiç gelme- miş. Ama Ingiliz mahkûmlannın bura- ya gönderilmesi onun pariak fıkri." "Ulkeye geleliaitı ay geçtiği halde iş bulamamış bir yabancı mısınız? Yurt- taş falan olmanıza gerek yok. Merak etmeyin, insanca yaşamanıza yetecek kadar gelir devletten. 60 yaşını geçmiş bir kadın ya da 65'ini geride bırakmış bir erkek misiniz? Emeklilik hakkınız olmasa bile üzülmeyin, devletin vere- ceği yaşlılık aylığıyla ölünceye kadar rahat yaşayabilirsiniz." "Bir gazetede okudum. Avustral- ya'da yaşayan bir Türk'ün eşi doğum yapmış. Sıra anneyi ve bebeği doğumevin- den çıkarmaya gelince sorunlar başla- mış. Anneyi ve bebeği eve nasıl götü- receksiniz diye sormuşlar babaya. Adam gayet sakin 'arabamla' yanıtını verince, 'Peki arabanızda bebek koltu- ğu var mı?' diye sormuşlar bu kez. Ha- yır yanıtını alınca da, 'Oyleyse götüre- mezsiniz' demişler. Baba 'Yahu bebek benim değil mi? Istediğim gibi götürü- rüm' demişse de yakasını kurtarama- mış yetkililerden. Çaresiz bir bebek kottuğu almış ve ancak bundan sonra evinin yolunu tutabilmiş. Eve ğefdikten sonra huzur bulmuş mu peki? Ne gezer! Yanm saat sonra bir telefon: Burası mahallenizin çocuk bakım merkezi, bebek nasıl, ne zaman bize getirecek- siniz, annenin evde yardımcısı var mı, elemanlanmız gelip anneye yardımcı olabilirler." 92. gün (belediye sessiz, tarihi köprü çığlık çığlığa)Aradan 92 gün geçti... Hıncal Uluç, Sabah'ın kaçak binasına ilişkin belge görmek istiyordu... 92 gün önce bu belgeleri gördü. 92 gündür sesini çıkartamıyor. llginçtir, koskoca kaçak binaya ve kamu arazisini işgale belediye de 92 gündür sesini çıkartmıyor. Vurdumduymazlık derecesindeki bu sessizlik bir başka şekilde bozuluyor. Sabah'ın arkasındaki Ayamama deresi üzerinde bulunan Mimar Sinan'ın yaptığı tarihi köprüden çığlıklar yükseliyor... Bildiğiniz gibi, geçen yıl dere taşmış ve Sabah'ın matbaasını su basmıştı. Şimdi dereyi basmışlar! Hem de derenin üzerindeki tarihi koprüyü... Üç gözlü tarihi köprünün, üçüncü ayağının önünü kapatmışlar ve Sabah'ın arsasının içine katmışlar... Özetle, dere yatağından iki metre kadar alanı kendi mülkleri gibi kapatmışlar... Hıncal Uluç bu konuda da belge istiyorsa, pencereden dışan baksın. Belge tarihi köprünün üstünde duaıyor! ADİLCEVAZ KADASTRO MAHKEMESİ DosyaNo: 1990/398 Davao karakol köyii tüzel kişiliği tarafından davah Hasan Çevik ve müdahil davacı Hazine aleyhine mahkememiz- de açılan kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sırasında: Davalılardan Ahmet kızı Memnüme (Çevik) Korkmaz'ın tüm aramalara rağmen aynntılı adresinin tespit edileme- diği anlaşıldığından mahkemece ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Duruşmanın atılı bulunduğu 133.1996 günü saat 09.30'a kadar davah olarak mahkememizde hazır bulunmanız ve- ya bir vekille kendinizi temsil ettirmeniz, aksi takdirde duruşmanın yokluğunuzda yapılacağı ilan olunur. Basın: 71401 ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl H A R B İ SEMtH POROY GADDAR DAVUT NURIKURTCEBE TfriATOO fa&ffi* B/DE 4 •yuTT BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇİ MIRMIRLAR IĞURDVRAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN TALAT PAŞA'MN K£MIKL£RI. 1943'TT 8U6İİM, irriHtr i/E ES/Cİ OSM4MJ SADıZAZAMI MEHMEr TAistT Mrşrr. I. oüur/l . 4Lİ S4/r , M '£>£ X4£AKIC£H BİR İ (ŞO6OM0M TALLEgYAM) rARAF/NDAN SİLAHU SAlP SOMUCU ÖPÜeÜ£g£K 7V&: ME2A&1/&M4 6ÖMÜ MÜŞTÜ. 2-2 r'L SOK1&4, TÜ&KİYE'NİM Gİ&ŞİM/rL£,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle