29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎARALIK1996PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çekiç Güç'e yenî ad: Tetik Gücü Çekiç Güç'ün yerine geçecek yeni yapılanmaya ilişkin siyasi anlaşmanm hazır olduğu, ancak uçuş kurallanna ilişkin pürüzlerin sürmesi nedeniyle askeri alandaki görüşmelerin devam edeceği belirtildi LALE SARIİBRAHİMOĞLU •ANKARA- Incırlık'te konuşlu Çekiç Güç'ün yerine yalnızca hava unsurlan ile Kuzey lrak üzerinde denetim •uçuşlan yapması öngöriilen yeni .yapılanmaya büyük olasılıkla ."Constant Vlgü-SiirekJi Tetik Gücü" adının venlmesı öngörülüyor. Hükümetin, görev süresi 31 aralıkta sona erecek olan Çekiç Güç konusunda yeni düzenleme için yetki isteyeceği tezkerenin sah günü TBMM'ye sunulması bekJenıyor. Hava unsurlanyla sınırlı yeni gücün faaliyetlerine ilişkin siyasi metnin Iıazır olduğu, ancak uçuş kurallanna ilişkin görüşmelenn "uçuş sayısı ve uçaklann taşıv acaklan silahlar" konusundaki pürüzler nedeniyle gelecek yıla sarkacağı belirtildi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Büyükelçi OnurOymen ile ABD'nın Ankara Büyükelçısı Marc Grossman, jeni gücün faaliyetlerine ilişkin temel jlkelen ıçeren metın üzerinde önceki "SÜreklİ Tetik CÜCÜ" İncirlik'te konuşlu Çekiç Güç'ün yerine geçecek yeni yapılanmaya konulacak olası isimler arasında "Constant Vigil-Sürekli Tetik Gücü" de bulunuyor. "Kuzey Irak üzerinde etkinliğimizi önleyecek uçuş sayısına karşıyız" diyen koalisyon ortaklan, Türk tarafının uçuş sayısının daha da azaltılması önerisine karşı çıktılar. gün görüşme yaptılar. "Sürekli Tetik Gücü" olarak anılması bekJenen yeni gücün faaliyetlerinin siyasi boyutlannı içeren ve anlaşma ya da mutabakat belgesi olarak ortaya çıkması öngöriilen metni Öymen'den alan Grossman'ın Washington ile danışmalarda bulundugu belirtildi. Anlaşmada neler var? Bir anlaşma ya da mutabakat belgesi olarak taraflarca onaylanması ve bağlayıcı nitelik taşıması istenen temel ilkeler belgesinde, Türkiye şu unsurlann yeralmasını istedi: - Incirlik'in kara unsurunu oluşturan ve Türkiye'nin PKK teröristlerinin yanı sıra Kuzey Irak'ta Kürt gruplannın Bağdat yönetimi ile diyaloğunu önleme görevi yürütmesinden yakındığı Zaho'da konuşlu Askeri Koordinasyon Merkezi'nin (MCC) kalktığı ve bır daha dönmeyeceği güvence altına alınacak. - Türkiye'nin PKK gibi zararlı unsurlara dolaylı destek vermesinden rahatsızlık duyduğu gönüllü kuruluşlann (NGO) bölgedeki faaliyetlerinin önemli ölçüde sınırlandınldığı vurgulanacak. (ABD kendi NGO'lannı bölgeden çekerek Kuzey Irak'a yaptığı yardımlann Birleşmiş Milletler kuruluşlan tarafından gerçekleştirilmesine karar verdi.) Çekiç Güç'ün diğer ıkj ortağı Ingiltere ve Fransa'mn da üzerinde çalıştığı belgenin büyük olasılıkla salı günü TBMM'nin konuyla ilgılı olarak toplanmasından önce hazır hale getirilmesi bekleniyor. Koalisyon hükümetinin. Kuzey Irak üzerinde denetim uçuşlan yapması öngöriilen yeni gücün görev süresınin bundan böyle TBMM'de by-pass edilerek Bakanlar Kurulu tarafından onaylanması planını uygulamada iktidar millefvekillerinden gelen tepkıler nedeniyle zorlandığı bildinldi. 'Uçuş sayısını azaitamayız' Yalnızca hava unsuru ile Kuzey Irak üzerinde keşif uçuşlannı sürdürmesi öngöriilen Çekiç Güç'ün yerine geçecek yeni yapılanmanın askeri uçuş kurallanna ilişkin olarak yapılmakta olan görüşmelerin gelecek haftaya yetişmeyeceği bildırildi. Türkiye, Kuzey Irak üzerinde günlük uçuş yapan Çekiç Güç uçaklannın sayısının daha da azaltılmasını isterken koalisyon ortaklan bölgede denetim uçuşu yapmak için gerekli olduğunu söyledikleri uçak sayısının altına inmemekte direniyorlar. Çekiç Güç'e destek \eren ülkelerden bir diplomat Cumhurivet'e. "Kuzey Irak üzerinde denetim için gerekli asgari uçuş sayısının alüna inmeyeceğimiz gibi, uçaklarda kendimizi sa\ unacak silahlar bulundurmakta da karaıiıyız" dedı. Türkiye'nin istemi üzerine Çekiç Güç'ün uçuş faaliyetlerinde yüzde 30'luk indirim yapılmış ve günde 28 ila 36 Çekiç Güç uçağının ayda 18 kez olmak üzere Kuzey Irak üzerinde denetim uçuşu yapmasına izın verilmışti. Yeni gücün angajman kurallanna ilişkin müzakerelerde yaşanan ikinci pürüz de Türkiye'nin uçaklarda saldın amacına dönebilecek misket bombası gibı silahlann bulundurulmaması istemıne diğer ortaklardan tepkılenn gelmesıydi. Rizespor'un şenliğinde ANAP lideri ile görevden alınan Emniyet Müdürü'nün ortadan kaybolmalan kuşku yarattı YılınazrYazıcıoğlu Rizespor gecesinde ı İstanbul Haber Servisi - ANA P Genel Başkanı Mesut Yılmaz ile görevden uzaklaştınlan İstanbul Emniyet Müdürü Kemal , Yaacıoğhı'nun, Çaykur Rizespor'a yardım amacıyla düzenlenen geceye farklı saatlerde gelerek bir ara ortadan kaybolmalan, gızlıce görüştüklen kuşkusunu doğurdu. Çaykur Rizespor'un önceki akşam Ceylan • Intercontinental Otel'de yardım sağlamak amacıyla diizenlediği geleneksel şenliğe, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın yanı sıra Susurluk kazasıyla ilgilı bilgileri tçişlen Bakanlığı yerine muhalefet liderine sızdırdığı gerekçesiyie görevden uzaklaştınlan eski istanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu da katıldı. Eşi Hülya Yazıcıoğlu ile bırlikte saat 20.30'da otele gelen Kemal Yazıcıoğlu, iki bölümden oluşan gecenin kokteyline katıldıktan sonra, yemeğe kalmadan kulis kapısından aynldı. Yaklaşık bir saat sonra ğelen Mesut Yıhnaz da gecenin ılerleyen saatlennde, Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan, Fatih Belediye Başkanı Sadertin Tantan\c otelin sahibi Mahmut Ceylan ile yemek salonundan aynlarak kafeteryaya geçtiler. Korumalar ve otelin güvenlik görevlilerince gırişi engellenen kafeterya kapısından yalnızca Yaşar Okuyan, Sadertin Tantan ve Mahmut Ceylan'ın görülmesi, bu sırada yan tarafta, Yılmaz ile Yazıcıoğlu'nun gizlice buluştuğu kuşkusuna neden oldu. Yaklaşık 100 mılyar lıralık bağışın toplandığı gecede, ANAP lideri Mesut Yılmaz ile eski Fenerbahçe Yönetim Kurulu üyesi Şadan Kalkavan. ışadamı Kadir Has ile armatör Gündüz Kaptanoğlu, kulübe 5"er milyar lira bağışta bulundu. Yılmaz, ikinci Futbol Ligi'nde mücadele eden Rizespor'un Birinci Lig'e çıkmasını istedi. Aslında Galatasaraylı olduğunu belirten Yılmaz. bütün Türkiye'nin desteğini almak için "Rizesporluvum" demesi gerektiğıni söyledi. Çaykur Rizespor Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz 30 mılyar lıralık alacağını kulübe bağışladığını açıklarken, ANAP Trabzon Milletvekili Eyüp A$ık bir, fstanbul Milletvekili Şadan Tuzcu ile Yalova Milletvekili Yaşar Okuyan da ikişer milletvekili maaşını bağışladılar. Geceye, Rize Valisi Erdal Ata, Rize Belediye Başkanı Hızır Hop. Rize Emniyet Müdürü Hamdi Güngör Bahçelievler Belediye Başkanı Saffet Bulut ve Şişlı Belediye Başkanı GüJay ADğda katıldı. * * t t i Gecenin sürprizi HüJya Avşar'dı. Avşar, bir ara şarküanna eşlik e- C I U denYümaz'ıöpmekistediğini söyledi. Yılmaz'ın kulağına fisılda- dığı sö/Jerden sonra gülerek "Siz ne zaman isterseniz" diyen Avşar, öpmekten vazgeçti. Gece boyunca gergin göriı- nen Yılmaz'ın, Hüha Avşar'ın gazeteciler önündeki rahat tavırlanyla daha da sıkıntılı anlar yaşadığı gözlendi. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) DENIZ BAYKAL SAMSUN'DA 'REFAHYOL üniversitelerden öç alma peşinde' CEMİLCİĞERİM SAMSUN-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. hükümetin _ jYÖK üzerindeki etkısını erttırmaya yönelik yasa 'değişikliği girişimini sert birdille eleştirdi. . Hükümeti, "başından beri öç alma girişimi içüıde olmakla" suçlayan Baykal, "Cnhersiteleri devlet dairesi halinc dönüştürme arayışı içinde olan hükümet, Silahlı Kuvvetler'le de gizli hesaplaşma hareketi içerisinde" dedi. CHP hden Baykal. Vezirköprü, Merzifon ve çevresindeki gezisinin ardından önceki akşam CHP il örgütünce Samsun'da düzenlenen "dayanışma yemeğjne" katıldı. Partısınin son genel "seçimlerden bu yana yükselişe geçtiğıni söyleyen Baykal, sosyal demokratlardaki dağınıklığın giderilmesi gerektiğini dile getirdi. Birlik çağnsı yapan Baykal. şunlan söyledi: "Bugün meydan başkalanna kaldıysa bu, onlaruı gücünden değiL bizim dağınıklığunızdan Jiaynaklanmıştır. Bizim bir |orumluluğumuz var. CHP, bu sorumluluğun aJtından kalkmak durumundadır. fiirbirimize dudak bükmeyi bir tarafa bırakacağız. Bu nedenle laik, demokratik cumhuriyete inanan tüm insanlan CHP'de 'gönül bütünleşmesine" çağınyonım.'' Gazetecilerin. YÖK yasa tasansına ilişkin sorulannı da yanıtlayan Baykal. "Ünjversiteleri, REFAHYOL zihııiyetinin etkisi alüna alma teşebbüsüdür" dedı. Baykal, şöyle devam ettı: "Ünivershelerden öçalma girişinıidir. Başuıdan beri bu hükümet böyle bir öç alma içine ginniştir. Silahlı Kuvvetler'le de gizK hesaplaşma hareketi içerisindek'r. Üniversiteleri de bir devlet dairesi haline dönüştürme arayışı içindeler. Buna karşı siyasi, hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Ama zannediyorum, bu plan işlemeyecektir." DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Çekiç Güç kaygısını dile getirdi Tiili Kürdistan kunılacak'ELAZIĞ (Cumhu- 'riyet)- DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit, I ABD'nin"ÇekiçGüç" I adı altında 6 yıldır böl- gede sürdürdüğünü belirttiği Hu- zur Harekâtı düzenlemesinin çök- tüğünü belirtirken. "yerine başka bird üzenlemegetirilmediği için böl- gedeki otorite boşluğunun tehlikeli ölçülere varacağını veya fîili bir Kürdistan devleti kurulacağını" söyledi. Ecevit, Elazığ'da yaptığı konuş- mada, Susurluk olayı ve ardındakı gerçeklerin unutulmaması, devlet her türlü kirden anndınlıncaya ka- dar konunun Türkiye gündeminde- ki öncelikli yerini koruması gerek- tiğini belirterek "Ancak, Türkiye'vi hem içinden sarsan hem de dışından kuşatan başka ağır sorunlann da bulundugu gözardı edilmemelJdir" dedi. Ece\ it, ülkenin sorunlannı sı- ralarken, özetle şu görüşleri dile ge- tirdi: - Bölücü terörün iç ve dış kaynak- lan kunjtularnamıştır. - Güneydoğu'daki halkımızın bü- yük çoğunluğu yoksulluğun ve iş- sizliğin çaresizliği içindedir. - Boşalülan köylerin insanlaruıa yardum eli uzanmamıştır. O yüzden yüz binlerce insanımız perişan du- rumdadır. - Yıllardır bölgede 3 bın okul ka- palıdır, açık olan okullann da 2 bin öğretmen açığı vardır. Bu ortamda yetişen çocuklardan, gençlerden bazılan PKK'nin tuzağınadüşebil- mektedır. - Güvenlik önlemlerindeki \an- hşlıklar, hem bölgedeki terörün ön- lenmesini güçleştirmekte hem de bölge halkınj ezmektedir. Köy koru- culuğu. halkı ezen ve bölgevi geri bı- rakan feodal yapıyı büsbürün kök- leştirmiştir. Dev letin silahlandırdığı aşiret reislerinden bazılan şimdi devleti tehdit edebüiyor. - Bölücü terörün dış kaynaklann- dan biri, Körfez Savaşı ardından Kuzey Irak'ta yaratılan otorite boş- luğudur. O sayede PKK buraya yer- leşmiş ve Türkiye'ye kitlesel sız- ma olanağı elde etmiştir. Başbakan Erbakan. "ÇeldçGüç"ün 31 aralık- ta Türkiye'den gideceğını söylüyor. Oysa gerçek öyle değıldir. Gerçek şu kı ABD'nin altı yıldır Kuzey I- rak'ta uygulamaya çalıştığı sözde "Huzur Harekâü" çökmüştür. Ye- nne başka bır düzenleme getinlme- diğı için de. buradakı otorite boşlu- ğu şımdi büsbütün tehlikeli ölçüle- re varacaktır veya bir süre sonra bu- rada bır fiili Kürdistan devleti ku- rulacaktır; PKK'nin Kuzey Irak'ta- ki etkinliğı de, o yüzden büsbütün artacaktır - Çöken "Huzur Harekâtı" dü- zenlemesinin yerine yeni bir plan hazırlamak, öncelikle Türkiye'nin görevidir. Fakat Demokratik Sol Parti bu yıl 15 nisanda "Huzur Ha- rekâtı" yerine geçecek bir "Bölge- sel Güvenlik Planf'hazırladığıhal- de, devletin hâlâ öyle bir hazırhğı yoktur. DSP'nin hazırugı da, RP- DYP hükümeti kurulduktan sonra rafa kaJdınlmıştır. - Gümrük birliği konusunda DYP-CHP hükümeti. yıne DSP'nin uyanlanna kulaklannı tıkayarak, çok yanlış bir tutum izlemiştir. Tür- kiye'nin büyük pazarlık gücünü kullanamamıştır. - Kamu göre> lilerine toplu pazar- lık gücü hâlâ tanınmamıştır. Geçen yıl anavasada vapılan değişiklik de bu açıdan çokyetersizdir. O >üzden kamu görev lilerinin de voksullaş- ması sürmektedir. - Toplusözleşme hakkına karşın, ışçılerde gitgide yoksullaşmakta ve ışsizlık yaygınlaşmaktadır. IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Bu dördüncü gün. Milli Gü- venlik Kurulu'nun, kestirmeden "Kürtsonınu üstüne öngörvler ve önlemler paketi" diye ad- landırabileceğimiz raporu ga- zetelere, TV kanallarına uiaşalı tam dört gün oldu. Kimi gaze- te büyük kullandı, kimi küçük, kimi görmezden geldi. Kimi TV birinci haber yaptı, kimi değin- medi bile. Raporu okuduktan sonra bir yurttaş olarak (haydi bakalım, gelin dilinizin ucuna ilk gelen sözcüğü kullanın burada)... Bir yurttaş olarak... Biryurttaş ola- rak ürktüm. (Yoksa "Dehşete düştüm" mü deseydim? Ya da "Utanç bastı" deseydim ne olurdu acaba?). Yurttaş şapkamı çıkarıp ga- zeteci şapkamı giydim. Meslek ahlakı ve ilkeleri bu konuda yazmamı buyuruyor. Madem bana bu gazetede bir köşe emanetedilmiş, madem "Olup bitenler üstüne söyleyecek sö- zün varsa söyle bakalım " den- miş, mutlaka ama mutlaka bu MGK raporu üstüne düşün- düklerimi, duyduklarımı yaz- mak yükümündeyim. Aklım- dan ve yüreğimden geçenleri Kendini Çoğaltan Bir Korku Cumhuriyet okuruyla bölüş- mek zorundayım.. diye düşün- düm. Şakası yok. MGK raporu, ül- kede Kürt kimliği ile tanımla- nan nüfusun 2010 yılında top- lam nüfusun yüzde 40'ına, 2025 yılında ise yüzde 50'nin üstüne çıkacağını tahmin edi- yor. Ardından da bu demogra- fik yapının parlamentodaki nü- fus dengesini değiştireceğini, kendini Kürt kimliği ile tanımla- yanların 'çoğunluk'a dönüş- mekten aldıklan cesaretle ülke için tehlikeli tercihlere yönele- bilecekleri değertendirmesi ya- pılıyor. Onun da ardından Do- ğu ve Güneydoğu Anadolu'da çok çocukluyu vergilendirip, az çocukluyu ödüllendirerek siya- sal amaçlı bir nüfus planlama- sına gidilmesini öğütlüyor. Dahası da var. Anayasa Mahkemesi'nin denetiminden geçmiş, devletin resmi kurum- lannca bir siyasi parti olarak et- kinlik gösterme hakkını kazan- mış bir partinin, HADEP'in P- KK'ye mılitan yetiştiren bir 'o- cak'a dönüştüğü vurgulanıyor. Dahanın da dahası var. Ozel timin Emniyet Genel Müdüriü- ğü'nden (Içişleri Bakanlı- ğı'ndan) alınıp Genelkurmay'a bağlanması öngörülüyor. Bu üç önemli noktada, MGK raporu üstüne söylenecek sö- züm var. Oysa bu dördüncü gün ve hâlâ tek satır yazama- dım. Lafı evirip çevirmeye ge- rekyok. Elim titriyor. Birkaç kez yazmaya başladım. Elim bilgi- sayann tuşlannda, aklım DGM ya da basın savcılarında. "Şu- nu sorarlarsa şöyle ifade ver- sem; bunu sorarlarsa öyle ifa- de versem..." diye ince hesap yapıyorum. Alçakgönüllülüğe de yer yok. Ödlek filan değilim. Mesleğe adımımı attığımdan beri savcı iskemlelerinden, mahkemeko- ridorlarından, sivil ya da aske- ri hapishane ranzalarından çok geçtim. Ama bu kez bile bile lades olacak. Elbette lafı dolandıra- rak, benzetmeler, dolaylı anla- tımlar, imalar, bilinçli olarak ge- çiştirilmiş kimi noktalar, sözcük cambazlıkları, kavram jonglör- lüğü filan yaparak bir yazı ya- zabilirim. Savcılara uğrasam bile hapishanede volta atmak zorunda kalmadan "iş"i geçiş- tirebilirim. Ama... Ey okuyucu, ben bu konuda düşündüklerimi elim titreme- den, sözcükleri savcı korku- suyla değiştirmeden, aklımın erdiğini, dilimin döndüğünü ol- duğu gibi aktarmak ve sizlerle bölüşmek istiyorum. Tapu Kadastro Genel Mü- dürlüğü'nde bir yolsuzluk ya- kalamış olsam haberi de yoru- mu da nasıl yazacaksam öyle, o rahatlık ve özgürlükle yaz- mak istiyorum. Sözcüklerle de- ğil, 'sorun'la didışmek, bu ra- porda kendini açığa vuran zih- niyeti elim titremeden ve hak- kını vere vere tırmıklamak isti- yorum. !yi kötü hukuk eğitimi gör- düm. Yargının bağımsız oldu- ğunu, bana ceza verilecekse bunun mahkemelerce verile- ceğini biliyorum. Milli Güvenlik Kurulu'nun biryargı kurumuol- madığını, Milli Güvenlik Kurulu üyelerinin yargıç olmadıklannı biliyorum. Hukukun egemen olduğu bir ülkede Tapu Ka- dastro Genel Müdürlüğü ile MGK, Tapu Kadastro Genel Müdürü ile MGK üyeleri arasın- da "yargılama ve cezalandır- ma"bağlamındahiçbirfarkol- madığını biliyorum. Ama dört gün oldu. Ben bu yazıyı yazamıyorum. Ödlek ol- madığımı biliyorum. Ama ben bu yazıyı yazamıyorum. Bir korku, bu bildik korku, hepinizin bildiği (en azından anladığı) bu korku kendini bü- yüterek, kendini üreterek üstü- me çöktü. Düşündüklerimi, duyduklanmı tam olarak yaz- dırtmayan bir korku bu... Ama bu korku yurttaşlık onu- rumu, meslek onurumu yaralı- yor. Çok derinden yaralıyor. Ne yapacağımı, ne yazaca- ğımı bilemiyorum. Dört gün oldu. Görüyorsu- nuz. Hâlâ MGK raporu üstüne bir satır bile yazabilmiş deği- lim. Ne ayıp!.. POLİTİKA GUNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Derin Sevişmeler... Dışa düşmüş bir yaşam değişmez, ama acı ve- ren anılarla bütünleştirir sevgiyi. Derın sevişmelerin ötesinde yapayalnızlık sını- rı, akşamüstülerin kahverengi buluşmalarıyla çok hızlı bir gidişin gölgesini çağrıştınr... Kadın, ellerini düşünür adamın; göğüs kafesi al- tındaki titreşimi. Erkek, bir çemberin orta yerinde, kulak memelerine dokunur kadının... Kadın, buz kesmişyalnızlıkların ortasında konu- şur: "Bir yana gözyaşlarını koy/Benimkileri de ekle- yerek /Coşkularımızı ve kaygılanmızı/Kıskançlık ve üzüntüleri/Güvensizlik ve korkulanJBunlann hep- sini topla /Ve gör ne denli ağır bastıklarını/Sevinin verdiğı kısacık mutluluklar yanında." Kavgalar bitip tükenmez... Yitip giden sevgidir aslında... O uzun boylu sevişmeler, o anlatılan masallar, tüm yalanların paçavraya dönmüş parçacıklandır... Ronald Duncan sevginin ölçüsünü anlatır bü- yük hınçlann, öfkelerın. kaçışlann sokağında... Umut bir boşvermişlik için midir? Gözyaşlannda birleşen hüzün, şu solmuş çi- çekler bir gece yarısı sevişmedir... Bir el uzanır perdelere, bir ei yürek olup çıkıp gi- der... Acılar bir yalaz gibi sarar gövdeleri... Bir şiir okur Andrey Voznesenski, ince başak sapı gibi sapsarı saçlı kadına... Der ki: "Kilometreler ayıramaz insanı inan, Birleştirir telefon telleri gibi; Ama milimetrelerse avıran, Bağışlanmaz biryazgıdır bu beterin beteri." Birden insan gölgeleri çoğalır, kaçışlar başlar hiçbir şey yaşanmadan... Dışa düşmüş bir yaşam derin sevişmeleri hatır- latır... • • • Kadın diyor ki erkeğe: "Ne çileler, ne üzünçler umurumda..." Erkek hiç konuşmuyor, yanıt vermiyor. Kadınsa durmadan konuşuyor: "Bil ki tek düşüncem, yarın..." Voznesenski uzaktan ızliyoronları... Bir ışık süzülüyor odaya... Sandalyeler, masalar gidip geliyor can sıkıntısın- dan... Bırileri bir şeyler mırıldanıyor o sırada: "Ne acı bu denli geç rastlamak sana Ve böylesine erken ayn kalmak sonunda." Kadın kayboluyor ansızın... Sadece bir resim kalıyor duvarda... Bir kördüğüm gevşeyip kanatlanıyor... Yalnızlık ve yüreksizlik içinde kalıyor erkek... Işte o zaman da konuşmaya başlıyor: "Yaraladım seni sevgilim, hırpaladım seni..." Pablo Neruda, boş gözlerle bakıyor adama... Bir tutam çiyli yasemin, bır öpüş derin bir uçu- ruma düşürüyor sevdayı... Düşleri dalgalanıyor o anda... Üzüntü ve öfke düşman ellerde kilitleniyor... Adamsa farkında bunun... Ateşin ve kadının yaşam içinde buluştuğu sa- atleryaklaşıyor... Sessiz bir çığlık yayılıyor çevreye: "Seni seçtim tüm kadınlann arasından yineleyesin diye yeryüzünde yüreğimi ki dans ederler püsküllerte ve amansız dövüşür gereğinde." • • • Birdenbire kaybolan kadın, dışa düşmüş bir ya- şamın içinde 'derin sevişmeleri' düşünüyor o sa- atlerde... Kadın buz kesmiş yalnızlıkların içinde "Sevoe- ni, gülümse bana" diyor... Bir gül ve yasemin kokusuyla dolu evren köpü- ren bir sesle şaklayarak tüm mevsimleri geriye yolluyor... Şair tam bu sırada sesleniyor: "Siz büyük aşkı arayan kızlar büyük aşkı, büyük ve korkunç aşkı ne oldu size, kızlar?" Bir uzun yolculuğun yorgun kurbanı deniz, Art- hur Rimbaud'un gözlerinde büyüyor... Yüzlerde gizemli kokular oluşuyor benek be- nek... Gümüş güneş, buzullar, gökler, fildişi sular Dışa düşmüş bir yaşam acılarla bütünleşir mi gerçekten? Karanlık bir körfezde gemiler karaya vurur mu bizlerden habersiz? Şımdi derin sevişmeler zamanıdır, bırakın hü- zünler kıskansın!.. Yaşam sizın, tüm engelleri kaldırın... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (g Planet.com. TR Hikmet Cetinkaya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle