23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 1996 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Naciye Sultan'ın Anılan PENCERE ÇELİKGÜLERSOY B ;r siire öıue, "diiz akılla" kavrananmacak bir akışla. vme tuhaf jirolaylar dizisi yaşandı: Neden gerekti ise Emer Paşı'nın Orta As- ya'nın çorak topraklarda kalmış kenıik kalıntılan. yurda getırıldi. Dev let törenlen yapıldı. 'tmımculann bü- yük bölümü Paşayı yücelten yazılar ve sözler ürettıler. En tuhafi. bunlara bir 27 Mav ısçı ile kimi ünifbrıru lılar da katıldı. Ben o sıralarda sustum Çünkü bu say- fa> a üç-dört haftada bir yazdıgım için ola- yıngüncelliğigeçmişolacaktı. Pekiy şim- di niye, bu kapanmış sayfayı açıyorum? Onu açıklavacağım. AITK önce bir "ter- minoloji"konusuna değineyim: Benim bildığim kadan îe çok öncelerı gitmiş bir insanın kalıntılinna. dilitnizde ve dinımizde, "naaş" denmez. O deviş. yeni ölmüş \iicutlar içın ktllanılır. Kemik- lere. hele onun da artık tozı dönüşmüş ha- line. eskı dılde. -bakiyye-i izam" denilir. Evren Paşa'nın -zor bela saptanabilmiş- madde artıklanna. tiim başlıklar "naaş" deyiverdiler. Bu yanlıştı. Sonra. olayın. >anı bu tajimaların. hadi taşındı diyelım. dev leti ayağa kaldımıanın ve -bilenlerın gözüne parmık sokarcasına- tarihi saptırmalann.. tiimüdt' yanlıştı. Bu- nu kanıtlamak üzere. bugün birinci elden bir ka>nağı gündeme getirtceğim: Paşa'nın eşi Naci>e Sultan'ın. artık ki- tap halıne getirilmî^ anılan .. Bunlar 1952 yılında Millıyet'te dizi yazı olarak çıkmış. Beyazıt'ta bir yayınevi. (dizgi \e baskı yanlışları ile baştan sona kaşını-gözünü yararakı iki yılönce bır kitapyapmış. Ye- niçeri fıkrasındaolduğu gibi ben veni gör- müş olduğum için ondaki çok değerlı bil- gileri okuyucularla paylaşayım. Once be- linmenı gereken bir şey. hanım sultanın kimliğini ve duygulannı anlayışla karşıla- makgereğidir.PadişahAbdülmecid'ınto- runu. Ortaköy sahil-sarayında kendi ken- disine yeten kapalı birsatelitte büyümüş, ancak meşrutiyet ile şehri dolaşmaya çıka- bilmiş. ev İenecek çağa geldiğinde, kendisi- ne dayatılan iiç beş ad'dan birini -resimle- rine bakıp- seçebilmiş ve bu genç subaya da temiz yüzüne kapılıp bağlanmış. sonra da ömrü acüarla geçmiş, bir günahsız ha- nım. (Bana kalsa, Enver Paşa'dan sonra Paşa'nın kardeşi ile evlenmese. daha tutar- li olurduya. neyse). Ama sonuçlannı düşünmeden verdiği bilgilerve'"masumane" açıkJadığıgizüko- nularla, bu temız kadın, yakın tarihimızde bence önemlı biryere oturmuş olmaktadır: Hanım Sultan. Paşa'nın Alman denizal- tısıyla kaçışı ile başlayan "sergüzeştini" anlatırken Alman gizli servisleri ile kocası- nın kesüıtisiz işbiıiiğinL, bütün aşamalan ile sayıp dökmekte! Alman hükümeti demeyip. gızli sen isı deyişini kullandım. Çünkü 1919 yıkıntı Almanyası'nda, ortada göze görüniir bir dev let otoritesi kalmamıştır. Kabineler is- kambil kâğıdına dönnıüş- ordu kademele- rı birbirine girmiş durumdadır. Komünist ayaklanmalar güçlenmiştir: Işçıler. gece olunca silahı alıp. baskın düzenleyen grup- lara döııüşmüştür. Ama her "devlette" olduğu gibi yine de varlığını sürdürebilen etkin bir çekırdek \ardır. Ülkesini yıkıp kaçan paşanın. ışte o odakla sürekli ilişki ıçinde olduğu, ma- sum eşinin anlattıklarıyla. ekrana. yeni banyodan çıkmış pınl pınl bir film netli- ğı ile yansıyor. Kargaşa Almanya'sına sı- ğınan bızim maceracının. parası yok. Ai- lesine Berlin'de bir ver alıp, güvence ile yerleştiremiyor. Hanım Sultan. sürgüne çıkmadan önce yok pahasına satabiidikle- rinin parası ile ancak bir kira evinde, ucu ucuna geçinebiliyor. Ama cebi boş Paşa. sürekli bir hareket halinde: O zamanlar çok çok ayncalıklı bir yol- culuk aracı olan uçakla. boyuna, Rusya'ya geçme girişimleri içinde. Bir kez. yakıt için Lıtvanya'ya inmek zorunda kalıyor- !ar. Oradaki hükümet, bu kuşkulu tipe gü- venmeyip, hapse atıyor. Paşa'nın elinden resim gelirmış. Bir şeyler yapıp satarken hapishane müdürünün dikkatini çekiyor. Evdeki Alman dadıyı. kendisinin bir AJ- man subayı olduğuna inandınp. onun giz- lice Beriin'e bir mektup uçurmasını sağb- vor. Adres: Herr VVangenheim! Istan- bul'daki eski elçi! Osmanh'yı sa\aşa sok- ma tezgâhını. Emer'le birlikte yürüten adam. Paşa. Rıga'dan onun aracılığıyla kurtu- lunca. bu kez -yıne uçakla- giderken Uk- ravna'ya inmek zorunda kalıyor ve Ingi- liz bırliklenne tutsak düşüyor. Onu ora- dan kaçıran. yine bir Alman birliği ve bir .Alman kurmav subaj ı. Şimdi, l'ğurıMumcu'nunüslubu ile so- rayım: Nedirbu "sistematik" .Alman bağ- lanbsı? Kim veriyor bu paralan? Hangi amaçla veriyor'? Batmış bir Aimanya için Orta Asva Türklerinin ayaklandınlması, neden dolav ı o kadar önemli? Binbaşılıktan çok kısa sürede önce pa- şalığa. sonra dasaravdamatlığınasıçramış bu tip, biryabancıdevletebuderecedebağ- lanmakta,niçinhiçbirsakıncabulmamışo Enver, bir seferinde Kremlin'de konukedil- miş. Bu Paşa'nın. Rusya'nın da Türk ayak- lanmalarını isteveceği inancınakapılması. saflıktan öteye, nasıl bir "patolojiyi" yan- sıtır? Devletini. sonundabatılacakbirsavaşa, sırf kendisinin ayarladığı birtezgâhlasok- tuktan sonra yine Almanları rahatlatmak için bir Sankamışcephesinide-bütün uya- nlara kulak ökayıp- açan ve o diyarda sa- vaştan değil açlıktan, kardan. buzdan ve ölümden kaçan Anadolu çoeuklannı. ta- bancası ile birer birer vuran bu Paşa'nın, son mernıiyi kendi kafasına sıkması gere- kirken trene binip payıtahta "döndüğü- nü", azıcıktarih okumuş herkes bilir Ama o herkes. bu kadar zaman sonra ve durup dururken bu adamın neden dolayı "onore edildiğini" anlamakta zorluk çekmiş olsa gerek. Düşünen zihinler. şöyle bir yorum >apsa. akla yatar mı?: "'Görevimiz Tehli- ke," T\r dizisinin giriş anlatımına uyarak yazalım: So\yetler'in çöküşünden sonra dev letlerüsfü kapital,Orta Asya'nın yeral- tı zenginliklerine girmek karanndadır. Ama Asya'nın ortası, hâlâ Komünist Par- tisi vetiştirmelerinin yönetimindedir: Ço- kuluslu kapital. bunlann artık sahneden çekilmelerini arzu eder. Bunun da yolu, o topluluklann tekrar İslamlaşonlmasından geçecektir. Bunun için fanatik Iran yerine hep "dım- lı bir İslamT uygulamış olan liberal Tür- ki>e, elverişlidir. Bu amaca en ıvı hızmet edecek araç. eğitimdir. Rusça verine İngi- lizce ile işe başlanır. Bir eroinmanı, kanın- daki kimyasından anndırmakgibi sabır ve zaman ısteyen bir politika. (Avnı kültür değişimini. geçen v üzyüdan beri Orta As- ya'ya, Rusya da zorla uygıılamışh.) Artık rüzgâr değişti. şimdi sıra milliyetı olma- yan. devletlerüstü kapıtalde. Ama bu ko- lejlerin arkasına konulan Türkiye'nin ön- ce kendisinin İslamlaşması zorunlu olur. İslamlaşma demek, ulusçuluk / banş ve üretim kavramlan yerine, ümmetçilik ve fetih çizgisine dönüş demektir. Gerçekçi Mustafa Kemal ve Misak-ı Milli sınırian yerine, "En\er. macera ve tüfeğe karşı elde kıhç çarpışma"idealleri- nin benimsetilmesi amaçlanmalıdır. Buniarda, kapital bakımından hiçbirsa- kınca yoktur. Çünkü ABD'nin petrol, İn- giltere'nin altın. Fransa'nın uranyum_ ara- dığı bir pivasaya, Türkiye nasıl olsa,en çok bisküvi satabilir.ya da inşaat yapabilir. Enver, bu çizgi üzerindeişeyararbir sim- ge olarak görülmüştür. Yazdıgım bu senaryo. çok mu "'yakıştır- ma" oldu? Naaş naklini ve törenlen, "bir Türk büyüğünegösterilensaygı" diye açık- lamak. daha basit bir gerçe'k olamaz mı? Belki de öyledir. Ona da u inşaüah öyie- dir" derim. Ama Enver. bu Türk büyiik- lüğü"nü hiç mi hiç hak etmeyen bir insan. Yakın tarihi okursanız. yanlış adam seçil- diğini anlarsınız. Yakın tarihe eğilmeyi zahmetli bulacak olanlara. günümüzden kolay bir belge sunayım: Geçenlerde Mu- rat Bardakçı.Cemal Paşa'nın Mustafa Ke- mal V çok ilginç bir mektubunu yayımla- dı. Cemal Paşa gibi bir Harb-i Imumi so- rumlusu bile EnverMecnunu'nun As\a se- ferinden ürknıüş. Türk milleti bir yaşam kavgasında iken ve savaşın Sovyet yardı- mı ile yürütüldüğü bir dönemde, Enver'in Orta Asya macerasından. o bile. dehşete düşmüş. Cemal Paşa, 1921 'de uyannuş. Dansı ba- şımıza. Kultursuzluğun Kulturu... ABDULLAH TEKİN D emokrasi. laiklik ve kültür kavram- lan bırbirını tamamlayan. birbirinı etkileyen \e zaman zaman da ortak bir payda altında yansı\an özellikler gösterir. Demokrasi kavramının içe- riğinde yeralan küJtürel etkinlik ve öğelerın yaygınlığıyla başarısında laık düşünce \e eğitımin önemli rolü vardır Demokrasi \e laikliğin ortak paydası olarak yansıy an kültür, çok degişikbi- çimlerde kullanılıp tanımlanmaktadır. Buçerçevede kültürü u> garlıkla eşdeğerlı ya da eşanlamlı görenle- rin sayısı daazdeğıldir. Ancak kültürü uvgarlığauza- nan yolun temel taşları olarak görmek daha doğru- dur. Kültür kavramı nasıl birtanım içerırse içersin. du- rağanlık yaklaşımından ırakta yansır. Içerdiği öğeler itibarıyla kültür. zamanın akışı içinde değışime tanık olur. Âslında bu tür değişımlere insanın kısa sayıla- bilecek yaşamında da tanık olması mümkündür. Dil- de yeni sözcüklenn benimsenıp kullanılması verile- cekörneklerden birıdir. YıllarönceSayın BülentEce- vit'in kullandıâı "olanak". ~olasılık"sözcüklenne bu- run kıv ıranlar. hatta hafiften alay edenler. şimdilerde bu sözcükleri en çok kullananlardan başkası değıldir. Bu tür bir değişım olgusu ve süreci için \erilecek en çarpıcı örnek. kendi kültürümüzdür. Türklenn ta- rih sahnesine çıktığından. yaşadığımız günlere uza- tılacak çizgideki kültürleriv le. Türkiye kültürü arasın- da aynmlar. bir degişimin dile getirilisjdir. Türkiye kültürü. Türklerden once veonların Anadolu'yayer- leşmelen noktasında değişikliğe uğrayarak günüöiü- ze kadar ulaşan boyutta yansır Külîürlenn birbirinı etkileyerek sürmesı olumlu bir yaklaşımdır. Kültür- lenn birbirlerini sömürme yerine birbirlerini etkile- yiptamamlamalan.doğal olduğu kadardayararlıdır. Anadolu'da kurulmuş olan Ahiliğin Islam dünyasın- daki fiitüvvet kavramını sürdürmesi örneğinde oldu- ğu gibi... Osmanlılanndevlet kurarken toplumyaşa- mını etkileyen birçok ögeyi Bizanslılardan aldıklan bir gerçektır. • • Kültürlenn zamanla değışime uğraması. içerılen öğelerin çağdaş konumlara ulaşması ne denlı doğal- sa. giderek küçülmesi ve yerlerini eğlence adı altın- dakı yozlaşmava bırakması daodenlı doğa! değildır. Yaşadığımız günlerde bu tür olumsuzluklara çok sık tanık olunmaktadır. Popüler kitle kültürü yozla- şarak yaygınlaştıkça ısıtan ve ışıtan güzel insanlann sayısı da o oranda azalıyor. Son aylarda aydın kesi- min çeşitli platformlarda "Onuncu Yıl" marşını sık sık söylemeye yöneldikleri noktayı da bu çerçevede ele alıp değerlendirmek gerekir. Bir saygın ortamın. bir düzey in. bir soylu yapılanmanın \ e bir seçkin kül- türel dokunun özlemi duyuluyor. Anımsanacagı gibi cumhunyetın ilk yıllannda dev- let kültüre özel bir önem vermıştı. Mılli Eğitim ya- yınlan bunun en çarpıcı örneğidir. O dönemin kuşa- ğı kendi kültürü yanı sıra birçok ülkenin kültürünü de ıvı biliyordu. O dönemdeki kültürel çaba ve yakla- şımlar bir aydınlanma hareketine dönüşmüş. 600yıl- lık uyuşukluk yerini dinginîiğe \e ışığa bırakmıştır. Toplum kendisine sunulan ortamın etkisiyle de- mokratik ve laik kültür sürecinı yaşamaya başlamış- tı. Laik anlayış bu açıdan büyük önem taşıvordu. Ulu- sal kültürün özümlenmesi ve giderek çağdaş uygar- lık düzeyinin üzerine çıkmasına da bu anlayış etken olmuştu. Ne yazık kı bu sürecin yeteri kadar yaşanmamast boyııtunda ulusal kültür zenginleşip boy atacağına küçülüp yozlaşmaya başlamıştır. Oysa beklenen ve özlenengelişmeler. kültür etkınlikleriningeleneksel- leşme boyutunda toplumun birçok kesimini ilgilen- dırmesi veetkilemesi biçımindeolmalıydı. Degişimin olumlu rüzgârlanyla kanatlanan kültür, çağdaş uygar- lık düzeyine ulaşabilmeliydi. Kültür; besleneceği. büyüyüp sergileneceği ortam- ların ötesinde yansıyor. Toplumda en gözde konular kumarhaneler. cinayetler, mafya.yolsuzlukvehırsız- lık... Kültür bu ortamın karanlığında kalmış. "Bacı" "Haeı'Va yaranmak için "Siyaset dinin emrindedir" buyurup, kültürün donanımlannı altüst ettiğının. po- lıtıkanın taşlarını oynattığının -bilerek ya da bılme- yerek- farkına varmıyor. Ulaşılan noktayı en iyi açıklayan örneklerden biri- ne de Adana'daki Film Festivali'nde tanık olundu ve en yoğun ilgiyle sevgiye "katil" ve "tecavüzcü" rol- ieriyle tanınan iki film oyuncusu "mazhar 1 " oldu. Kuşkusuz bu tablo Ankara'daki çürümüşlüğün uzan- tısından başka bir şey değıldir. Içindebulunduğumuz ortamın en büyük özelliği ve özlemi, kültürden politikaya uzatılacak çizgide aydın- lığı yayacak ve taşlan yerine oturtacak kadro ve yö- netimlere duyulan gereksınimdir. TARTIŞMA Aşağılık Adam E vet. kımdir aşağılık adam? Dilimizde yığınla sözcük kullanılarak, benzetişleryapılarak anlatılmaya. açıklanmaya çahşılmış zengın içenklı sözcüklerden biri de "aşagılık" sözcüğüdür. Bir şeyin alt kesimi olan •*aşağı"nın türe\ idir. sözcükler aşağılığı. adi olmak. düşük nitelikli olmak diye açıklarlar. Argoda da ıspanak. kıçı kınk. külüstür. sobalık gibi yakıştırmalaryapılır. Sözü fazla uzatmadan özetleyecek olursak. aşağılık olmak. hiç de hoş bir şey değildir. Ruhbilimsel açıdan da hoşgörülüryanı yok işin. Çünkü yıne sözcüklere göre aşağılık adamın "'gerçeklere uyan ya da uymayan nedenlerle, benliğini yetersi2 ve kuçük görmesi" hali vardır. Cumhuriyet dönenıınin hırsızlannı. uyuşturucu ve silah kaçakçılıklannı. yasa çignemelerini araştınp, hukuk süzgecinden geçirdıkten sonra halka gösteren, adalete gönderen Lğur Mumcu'vdu. Bu gazetecilik çalışmalanm. olağanüstü bir dikkat ve titiziikle yerine getirdiğinden dolayı da mahkûm edilememişti. Dava edemeyenlerden birileri. bu ender yetişen insanı. ancak bir köprüvü sav unma amacıv la ha\ aya uçurmada kullanılabılecek çaptaki bir bombayla susturabildi! Doğrulann savunuculuğuyla ünlendiğmden, Türkiye ayaga kalktı. cenazesine yurdun dört biryanından. insan seli aktı. tstatistiği bılen, devletin üst katında görev li, abur cubur olmayan. çanak yalamayanların yaptıklan hesapça. altı yüz bin kişi cenazesini kaldırmıştı. Bu aydın kesiminden birinin hesaplamasıydı... Aynı dakikalarda polis telsizi. insan selini bir milvon olarak rapor edivordu. Atatürk'ün cenaze törenine kattlmış bir başkası. "Atatürk'ten sonra en büvük cenaze Lîğur'un- kiydi!"diyordu. Gelin görün ki Uğur'un canını divet olarak ödeyip çıktığı doruğu (zirveyı) özümseyemeven (hazmedemeyen) aşağılık adam. şurada burada. karga gibi ortalığı pislemeye çalışıyor. görev i. doğruyu saptamak olduğu halde, Uğur gerçeğini gözardı ederek "Zeki Müren'in cenazesi, Atarürk'ten sonra en büyük cenazeydi" demek sahtekârlığında bulunabiliyor. Bunu konu etmemizin nedenı. Müren'ın cenazesine katılanlar azdı ya da çoktu gibi bir basitlik içın değil. çünkü Türk müziğinde kendine özgü yorumu \e sesiyle büyük kitlelere mal olmuş bir insana, ancak şapka çıkannz. ama sorun bu değil. Sorun aşağılık adamın söylediklerini. düzeltmenizolasılıgı bulunmayışındadır; öyle bir yerde söyleyip yayıyor ki düzeltemiyorsunuz. yanıt veremiyorsunuz. Bunu da bir güzel biliyor, Mumcu'nun yazdıklarından kim bilir kendisi ne kadar gocundu, kim bilir patronu ne v urgunlar kaybetti de o aşağılık kişi. Müren'in cenazesini bahane ederek Uğur'u silebileceğini sanıyor, intikam alıyor! Sonra bir de suret-i haktan (temiz yüreklı) görünerek Müren'in cinsel yaşamına da dil uzatıyor! Bir taşla birkaç kuş hikâyesı! Kısaca erişemeyeceği Mumcu'yu unutturma çabasının yanı sıra Zeki Müren'ı eleştirerek ünlenmek. kendisine "ne adammış be dedirtmek! Bu sınıflamaya giren daha başkaları yok mudur bu ülkede'.'Tonla!.. Arap işbirlikçıleri var. ngmaracı cumhuriyetçiler \ar. Atatürk'ün anısına, kendisine. ona saygı duyan biziere sövüp sayanlar, tükürenler var. yurtseverlik ve meslek gereklerini yerine getirenlere soytarılık diyenler var. var oğlu var!.. Yanı bizimki öyle bir demokrasi ki adamların laik cumhuriyeti yok etme özgürlüklen bile var! Hem de bu özgürlüklen her yerde kullanma hakl'an var. TBMM'de, TV'de, gazetelerde. sokakta, meydan mitinglerinde, salonlarda vb!.. Ama işin en matrak yanı, bizim bugibilere. u Haydi oradan aşağılık adam" deme özgürlüğümüz yok!.. AhmetYORULMAZ Ayvalık Bir Engel Var... iran'da gün saymak, mahalle kahvesinde oyna- nan tavlada zar atmak gibidir: Yek-şembe.. Du-şembe.. Se-şembe.. Cıhar-şembe.. Penç-şembe.. iran'da yıl 1417, komşumuz çağdaş dünyadan yaklaşık altı yüzyıl geride; kadınlar haremde, er- i kekler selamlıkta yaşıyorlar; oysa Firdevsi'nin, 'Şertname'sindeyazdığınagöre, bir zamanlar kom-; şumuz öylesine ileri idi ki "deve sütü içip kerten- '• kele yiyen Arap kavminin gözü, Iran'ı istila ettiği' gün gördüğü zenginlik ve uygarlık karştsında ka-' maşmıştı." Ama bugün Iran çoğu Arap ülkesini sol-' da sıfıra indirgeyecek kadar şeriat düzeninin çağ- dışılığına bağlanmıştır. Ne zaman oldu bu?.. 1979daAyetullah Humeyni liderliğinde 'Molla rejimi' kuruldu İran'da... Ancak Iran'ın başı göğe ermedi, akıl durdurucu , petrol kaynaklarına karşın geriledi, Irak'la sekiz yıl- lık savaşta yarım milyon insanını yitirdi. iran keder-; li bir topluma dönüştü, neşesi uçup gitti, kadınlar • kara koncoloslar gibi dolaşmak zorunda kaldılar... - Yazık komşumuza!.. • Iran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani Türki- ye'ye geldi, hoş geldi, safa geldi; başında sarık, ya-1 nında kara çarşaflı kızı Faezeh ve yüzlerce kişilik . heyetiyle ağırlandı. Rafsancani'nin kızı cumhuriye- tin başkenti Ankara'da çevresine bir göz attıktan sonra dedi ki: "Türkiye'yi tanıyorum, Ankara Şahlık döneminin son yıllanna benziyor." Kıyamet koptu... Bizim medyamız birtuhaftır, gazetelergarip baş- lıklar attılar: ' "Bu ne küstahlık!.." "Çirkin benzetme!.." "fnanılmaz sözler!.." t Oysa Rafsancani'nin kızı Iran Spor Bakanı Fa- ezeh, izleniminidilegetiriyor, gözlemine dayanıyor; ' Türkiye'nin "Humeyni devrimi"n\r\ eşiğinde olma- sı, bir Iran hükümet üyesi için Türklere müjde sayı- ' lır, çünkü bizi kendilerine benzetmek istiyorlar. Hem biz birkaç yıldan beri, ken.di aramızda, sıraiı sırasız tartışmıyor muyuz: - "Türkiye Cezayir mi olacak?.." ; "iran mı olacak?.." ' Kendi aramızda tartışırken iyi de Rafsancani'nin ' kızı işe kanşınca neden öfkeleniyoruz?.. • ; 'Şaibe Hanım', Necmettin Hoca'ya imam nikâ- hıyla bağlanıp 'Rehine Hanım' oldu. DYP diye bir parti yok. Hükümet dinci partinin damgasını taşı- , yor. Dinci siyaset sabırlıdır; iktidarının altyapısını : öğretim düzeninde ve iş dünyasında adım adım oluşturdu, uzun yıllar taş üstüne taş koydu; şimdi > dışa dönük bağlarını örüyor. dış ilişkilerinde Türki- i ye'yi şeriatçı devletler dünyasına kaydırmak için ı açık ya da kapalı kapılar ardında bilinçle çalış/yor. .' Türkiye neden Iran olmasın?.. Ya da Cezayir?.. Engel ne?.. '"• ,."",. '•".'•'• • ."• . . ; Bir engel var... ' 1962 yılında Iran'a geziye gitmiştim, döndükten , sonra kaleme aldığım dizi yazıyı şöyle bitirdim: , "Iran, birçok açıdan Türkiye'ye benziyor; j ama, bir aynlık var. Nedir o?.. İran, Atatürk görmemiş bir Türkiye'dir." ı Aklımızı başırnıza devşirirsek, Türkiye ne Iran olur, • ne de Cezayir... ! Arkadaşımız, ECE TEMELKURAN ile METİN SOLMAZ evlendiJer. 21 Aralık 1996 Ankara, Genç çifte mutlululdar dileriz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle