26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- 1 3 OCAK 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ Berke Barajı'nda Uzan yağması • SPK uzmanlannın hazırladığı rapora göre inşaatta ana sözleşmeye uyulmayarak ÇEAŞ zarara uğratıldı ÇETİNYlĞENOĞHJ/ ESRA YENER ANKARA/ADAİNA- Çukurova Eiekt- rik AŞ'yle (ÇEAŞ) birlikte şirketin bir kompleksı olan Berke Barajf nın yapimı- nı da de\Talan Uzan ailesinin, inşaatta da usulsüz ışlemler yaparak şirketi zarara soktuğu bildirildi. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) uz- manlan tarafından hazırlanan rapora gö- re, 1993 yılındaÇEAŞ'labirlike, şirketin bir kompleksi olan Berke Barajı inşaatını da devralan Uzan ailesi, önce inşaatı ya- pan Italstrad adlı Italyan kuruluşunun hak edişlerini vermeyerek firmanın çekilme- sine neden oldu. Raporda, inşaatı daha sonra baraj yapımı konusunda hiç dene- yimi bulunmadığı belirtilen kendi şirket- len Yapı ve Ticaret AŞ'ye veren Uzan- lar'ın. barajın yapımı için gereken çimen- tolan da daha yüksek fiyatlarla kendi fab- rikalanndan getirterek ÇEAŞ'ı zarara soktuklan belirtildi. Projeye göre 1991 'de inşaatına başlanan barajın, 1995 yılında bitmesi gereken bölümünün de yalnızca yüzde 4'ünün tamamlandığı belirlendi. Rapor, SPK uzmanlan Cclali Yılmaz ve Cevdet liruk tarafindan geçen yıl kasım ayı başında ÇEAŞ'a bağlı Berke Barajı .inşaatı içın başlatıldı.ÇEAŞ tarafından SIR Barajı'nın tamamlanmasının ardın- • dan 1991 'de inşaatına başlanan Berke Ba- rajf nun bu yıl tamamlanması öngörülü- yordu. Tamamlanmasının ardından yılda toplam 1 milyar670kılovaat/saatelektrik üretımi sağlanması beklenen Berke Bara- jı'nın yapımı için açılan ihaleyi Italvan Italstrade firması kazandı. Firma altyapı çalışmalannın tamamlanmasının ardından 1992 yılında ınşaata başladı. Berke Bara- jı'nın yapımı için de Dünya Bankası'ndan 7 yıl ödemesız 270 milyon dolar kredi sağ- landı. Dünya Bankası krediyikesti ÇEAŞ'ın 1993 yılında özelleştirme kapsamında Uzan ailesine ait Rumeli Elektrik AŞ'ye verilmesinin ardından, Berke Barajı'nın inşaatı da bu ailenin de- netımine geçti. Uzanlar yönetime gelme- lerinden 150 gün sonra Italyan Italstrade firması hak edişlerinin ödenmediği ge- rekçesiyle inşaattan çekildi. Firmanın iha- leden çekilmesinin ardından inşaat yine Uzanlar'a ait ve baraj yapımında hiçbir tecrübesi olmayan Yapı ve Ticaret AŞ'ye verildi. Rapora göre, bu gelişmeler iizerine Dünya Bankası geçen yıl mart ayında kre- di desteğini geri çekti. Raporda, ana baraj gövdesi kazı işlem- lerinin geçen yılın ekiminde tamamlan- ması ve betona başlanması gerekirken, 150 metrelik kazının yalnızca 20 metresi- nin bitirildiği belirtildi. Baraj inşaatında daha çok taşeronlann çalıştınldıgı, arazi- de görevli olan toplam 8 mühendisin de daha önce baraj inşaatı deneyimı olmadı- ğı vurgulanan raporda. "Yapılan sözkş- meye göre, 1995 yılı sonuna kadar tamam- lanmasıöngörülen işlerin sadeceyüzde 4'ü taırıamlanmıştır" dendi. Rapora göre, inşaattan çekilen Italyan fırmayla yapılan ilk anlaşmada inşşatın gecikmesi durumunda günliik 25 bin ile 30 bın dolar arasında ceza öngörülürken, Uzanlar kendi firmalan Yapı ve Ticaret AŞ ıle ımzaladıklan sözleşmede günlük ceza bedelını 3 bin dolara düşürdüler. Raporda, Adana'ya 140 kilometre uzaklıkta olan Berke Barajı inşaatında ge- reken çimentonun 80 kilometre uzaklık- taki Iskenderun veya 135 kılometre uzak- lıktaki Adana çimento fabrikalan yerine, Uzanlar'a ait Gaziantep ve Şanlıurfa çi- mento fabrikalanndan alındığı belirtildi. Çimentonun Iskenderun yerine Gazian- tep Çimento Fabrikasf ndan getirtilmesi- nin ton başına 3.4 dolarek maliyetyükle- SPK: Barajın durumu şüpheliANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Uzanlara ait olan ve baraj inşaatı konusunda hiçbir deneyimi olmayan Yapı ve Ticaret AŞ tarafindan inşa edilen Berke Barajı'nda yapılan mcclemede, ana ve yan tesisîerde yıkılma ve çatlama tehlikesimn bulunduğu ortaya çıktı. fnsaatın tamamlanması durumunda bile barajda su tutulmasının imkânı oimadığım beltrten Sermaye Piyasası Kurulu uzmanlan, "Barajda su tutulamamas haündi'. yapıldıgı nehrin aktş aşagBtnda boiuoan Aslantaş Barajı ve Ceyhan Ova» ile yerieşim birimlcrindc çok kötû sonuçlar meydana J JJ J getebilecegi endişesi . _, buhınmaktadır" dediler. SPK'ce hazırlanan ve projede 300 kilogram/ metreküp olarak öngörülen beton dozajınm, hiçbir gereksinim olmadığı halde yeni firma tarafından 350'ye çıkanidıgı belirtilen raporda. "Mühendisleriıı ve danışmanlık yapan Fransız Cayne et Ballier fınııasının açıklamalanna göre. bu IIIIB !•••• durum hidratasyon ısısımn yükselmesine ve betonda çatlakiann J JJ ohışmasına neden mmm obbüecektir." dendı. Raporda, şöyle de\'am edildi: u Ana baraj govdtsinde kullamlacak maksimıım dolgu çapu 152 milimetre iken bu çap bilinçli olarak 120 milimetreye indirümistir. Çapın azalması bu bölümde daha fazla miktarda çimento kullanılınasını gerektirmesine rağmen >apılan keşifte eski çapa göre olan çimento miktannın esas almdığı görülmüştür. Barajın tipi itibanyla hassas dengenin bozulması halinde, bazı böhlmferde gerekenden fazla, baz» böiümlerde daha az çûnenfo kullanılması nedenryk- barajın yıkılma riski önemli ülçüde artmıştm1 * İnşaat Mühendıslen Odası Başkanı Doç. Dr. Mustafa Tokyay. Berke Barajı'nm projesinde 300 kg öngörülen beton dozajmın, hiçbir gereksinim bulunmadığı halde 350 kg metreküpe çıkanlmasının betonda çatlaklann oluşmasma neden olacağını bclirttı. diğı belirtilen raporda. "ÇEAŞ'a ek taşı- ma malivctinden kaynaklanan zaran 943 bin 945 dolarolacaknr" dendi. Aynca çi- mentonun, sözleşmede belirlenenden yüz- de 100 fa2la fiyatla alındığı kaydedildi. Uzanlar'ın inşaat için ılk projede belir- tilen tünelde kullanılacak çimento mikta- nnı da 50 kilogram arttırdıklannı. bunun da baraj inşaatmda 4 bin 195.5 ton fazla çimento kullanırruna neden olduğu belir- tilen rapora, şöyle devam edildi: "Kulla- nılacakçimento miktanna ilişkin bu deği- şikliğin tüm projede uygulanması halinde ÇEAŞ'a yükleyeceği toplam ek çimento mahyeti3 milyon 788 bin 793 dolar olacak- nr.n Raporda aynca, Uzan grubunun Yapı ve Ticaret AŞ'ye ÇEAŞ'tan banka kesin teminat mektubu vermeden 22 milyon do- larlık avans verdiği de belirtildi. Raporun sonuç bölümünde, şöyle den- di: "Faaliyete geçmesi ekonomik açıdan büyük önem taşıyan Berke Barajı'nın, L'zan gnıbuna daliil Yapı veTicaret AŞ ta- rafından süresi içinde layıkıyla ve tekniğt- nemgun olarak tamamlanmasının müm- kün görünmediği ve şimdiden 3 yıl gecik- miş olan barajın. 2014 yılında doiacak olan ekonomik ömrünün tamamını inşaat için harcanmadan faaliyete geçirilmesi için, stratejik ülke menfaatieri düşünülerek ve ihalenin Napı ve Ticaret AŞ'ye usulsüz ve- rildiği ve ihale sonrasında da çeşitli usul- sü/Jüklcrin yapıldığı dikkate alınarak, mcvcut sözteşmenin feshedilip, yeni bir ihalevegidilmesLSPK Yasası'nın 24. mad- desi uyannca Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile DSİ Genel Müdürlüğü'nün bMgilendirilmesi uygun olacaktır." ÎKV Başkanı Eriş, Türkiye'nin gümrük birliği için daha çok mali yardım hak ettiğini savundu Pazarlık bitmedi^ yeni başkyorEkonomi Servisi - Gümrük birliği (GB) 1 Ocak 1996 tarihinden iti- baren yürürlüğegirerken AB ile ilişkilerde Türk özel sektörünü temsil e- den Iktisadi Kalkınma Vakfı (IKV), mali yar- d i • AB ile ilişkilerde özel sektörü temsil eden İktisadi Kalkınma Vakfı'nın yeni başkanı Meral Gezgin Eriş, Türkiye'ye sağlanacak mali kaynağın deklarasyonda belirtilenden yüksek olması gerektiğini, bunun için çalışmalar dım için Avrupa Birliği yapacaklannı söyledi. ile pazarlığa şımdi başlı- derek, bunun için gerek Ankara gerekyor. Sedat Aloğhı'nun milletvekilli- ğine geçmesinden sonra İKV Yöne- tim Kurulu Başkanlığı'na seçilen Me- ral Gezgin Eriş, Türkiye'nin beş yıl içinde alması öngörülen kredilerin, deklarasyonda belirtilen tutardan faz- la olması gerektiğini ifade ederek. "Türkiye'nin daha fazlasını hak etti- ğme de inanıyonız'" dedi. Türkiye-AB ılişkilerinin son duru- munuve I996yılındaİKVolarakya- pılması planlanan çalışmalan anlat- mak için dün bir basın toplantısı dü- zenleyen Enş, "öngörülen vardımın artbnlması, kamu ve özel sektöre tah- sisedilecek ilavefonlarsağlanması için imkânlann araştinlacağını" kayde- g g AB nezdinde çalışmalan başlattıkla- nnı dıle getirdi. Eriş, '96 yılı içerisinde yapılacak çalışmalar arasında, 5 yıllık dönem için öngörülen yaklaşık 2.5 milyar E- CU tutanndaki proje kredisinden ya- rarlanma koşullannın da yer aldığını anlatarak şöyle konuştu: "2 milyar 210 milyon ECII civannda tahmin edilen bu vardımın ne şekilde ve ne zaman işleriik kazanacağımn ve bu yardım içinde proje kredisi olarak >«- rileceklerin hangi süre ve şartiar esas alınarak tahsis edileceğinin beliıien- mesine çalışılacaktır.'" Küçük ve orta boy ışletmelere (KOBl)yönelik olarak daABülkelerindeKO- Bl'lenn yararlandıkla- n destek mekanızmala- nnın inceleneceğini belırten Enş, bu destek mekanizmalanndan Türk KOBl'lennın ya- rarlanma koşullannın araştınlacağını söyledi. Eriş, *96 yılı içerisinde yapılması planlanan diğer iki çalışmayı da şöy- le özetledi: Tirmalar, GB'nin uygulanmasın- dan kaynaklanan çeşitli soru veya so- nınlannı İKV'ye aktarabilecekkrdir. İKV, tüm yetkili kurumlarla doğru- dan işbirlijji içinde çıVüm vollannı ku- rumlara veva firmalara ulaştırma gö- revini üstlenmektedir. İKV'nin bir başka çahşması da öncelikle ihraç mallanmu) ilgilcndircbüecek sektör- lerin inceiennKSİne yönclikfir." Meral Gezgin Eriş. İKV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı'na seçi- len Dr. Mazhar L. Basmacı'yı da ba- İKV Başkanı Meral Gezgin Eriş: Öngörülen yardı- mın arttınlması için imkânlar arâşünlacak.sın mensuplanna tanıttı. Kapasite kullanımı oranı arttı ANKARA (AA) - Imalat sanayiin- de kapasite kullanımı, geçen aralık ayında yüzde 81.4'e yükseldi. 1994 yılının aralık ayında söz konusu oran, yüzde 76.8 düzeyinde gerçekleşmiş- ti. DtE'den yapılan açıklamaya göre, 1995'in aralık ayında ait sektörlerba- zında en yüksek kapasi- te kullanımı ıse yüzde 87.9 ile metal ana sa- nayıınde görüldü. Kapasite kullanımı gıda, içki, tütün ımala- tında yüzde 76.1, tekstil, gi- yim ve deri sanayiinde yüzde 82.4, kâ- ğıt, kâgıt ürünleri ve basın sanayiinde yüzde 75.8, kimya sanayiinde yüzde 83.2. taş-toprağa dayalı ürünleri ima- latında yüzde 78.5, metal eşya, maki- ne ve teçhızat itnalatında ıse yüzde 81.5 olarak gerçekleşti. Bu arada aralık ayında firmalann tam kapasite ile çalışamama nedenle- ri arasında, iç pazardakı talepyetersiz- liğı yüzde 46.6 ile ilk sırada yer aldı. İŞÇİNİNEVREMNDEN ŞUKRAN SONER Olçüyü Yakalamak 12 Mart, 12 Eylül gibi ihtilallerin baskısı attında ezilirken, terörün, siyasi krizlerin, hertürtoplum- sal kirlenmenin bir karabasan gibi tırmandığı sü- reçlerde, moralimiz bozuk, "Neden böyle olu- yor?" sorusuna yanıt ararız. - Üç gencecik insan, belli ki çok p/anlı, hiçbir insani ölçüye girmeyen, vahşi cinayetlerin, nasıl tetikçisi oldular? - Görevini yaparken gözaltına alınan gazeteci Metin Göktepe, başına vurularaknasılöyle hun- harca öldürülebildi? - Geçen dönem 130 milletvekilinin parti değiş- tirdiği, çiçeği bumunda parlamentoda bile par- ti değiştirmenin gündeme geldiği bir siyasi ah- lak çöküşü noktasına nasıl geldik? - En son ahlak dini Müslümanlık adına bayrak- tarlık yapanlar, parlamentoda Cumhuriyet'e, Atatürk ve devrimlerine bağlılık yemini ettikten sonra, kendi fanatik müritlerine dönük olarak, yayın organlarında gerek Meclis gerekse mah- keme önünde yapılan yeminlerin geçersiz oldu- ğunu nasıl savunabiliher? - Gözümüzün içine baka baka yalan söyleyen, her tür kirliliğe bulaşan kimi siyasiler, nasıl olu- yor da saygın kişiler olarak aramızda, parti yö- neticisi, parlamenter, lider, başbakan adayı kim- liğinde, yüzleri kızarmadan, tepki yerine onay alarak dolaşabiliyohar?.. Aklıma yıllar öncesinde, 12 Eylül sürecine iliş- kin bu türden sorulara yanıt aranan bir Türk-lş yö- neticiler eğitim seminerinde söylenen sözler gel- di: "İnsan hakları evrensel bildirgesinde yer alan ilkeleri reddedecek bir sendikacının bulunduğu- nu sanmıyoruyz. Ama siz Türk-lş yöneticileri, 'Sendikaların zarar görmemesi, sendikal hakla- rın korunrnası' gibi bir iyi niyetle de olsa, ihtilal hükümetine yönetici vermekte bir sakınca gör- mediniz. En sağcısı bile olsa evrensel demokra- si, sendikal haklarölçüleriniyakalamış Batılısen- dikacıların sizi bu nedenle eleştihp, Türk-lş'in üyeliğini askıya alma nedenini kavrayamadınız. Hatta kızdınız." Türk-İş'in o dönemdeki uzman dantşmanı, sen- dikacıları fazlaca incitmeden, insan haklan, de- mokrasi, sendikal haklarda evrensel ölçüleri ya- kalamanın önem ve anlamını anlatmaya çalışıyor- du. Kıyamet her zaman ve her yerde, işte bu ölçü- yü kaçırmamızdan, çıkarlarımıza, düşüncelerimi- ze göre yontmamızdan kopuyordu... - Karşıdakialtematifaday bize uygun değil. Bi- zim başkanın biraz kihenmişliği, sabıkası var. Var- sın harçlıkçılığı geçmişte kalsın, bugün işimize yarar. - Adamlar takıyye yapıyor. Bir yandan ülkeyi parçalayacak, insanlarımızı birbirine kırdıracak, ırka, dine dayalı ayınmcılığı örgütlüyor, her tür melaneti besliyor, bir yandan da banş çubuğu uzatıyorlar. İnsan haklanna, düşüncelerine say- gılı olmak, hoşgörü adına her türmelaneti örgüt- lemelehne hoşgörülü araç olmak anlamında da gelir mi? "Cezaevleri yine yönetimin şorumluluğunda, suç odağı konumuna geldi" gibi bir yaklaşımla, 4 tutuklunun ölümüne, çok sayıda ağır ya- ralamaya yol açan sorumlulara hesap sormak- tan vazgeçebilir miyiz?.. ERKAN ALTINSOY 95'ten 96'ya yeni otomobiller 1 995, otomobil pazarı için hem Türkiye'de hem de dünyada ol- dukça hareketli geçti. Türki- ye'de yerfi üreticiler, gümrük birliği- nin (GB) pazar paylarını mümkün ol- duğuncâ az etkilemesini sağlamak için verdikleri müşteri hizmetlerini arttınrken ithal otomobil satıcıları da GB'yi umutla bekledi. 1 ocakta GB'nin yürürlüğe girme- siyle birlikte oluşan fiyat karmaşası ve satışlann fiyatlar belirfeninceye kadar durdurulması, bu konuda oto- mobil şirketleri- nin yeterince ha- J zırlıklı olmadığını gösterdi. Maliye'- nin de ayın ilk günlerinde yeni sisteme henu geçilmediği içırı ithal otomobillerle ilgili ışlemleri yap- maması, işin ayn bir boyutuydu. AB ile uyumlu gümrük yasalannın çıkarılamaması da GB'nin fiilen ger- çekleşmesini zorlaştıran bir engel olarak duruyor. Buna bağlı olarak ÖTV yasa tasansı da ancak birkaç ay sonra çıkabilecek. Bu yıl yapılan uluslararası otomo- bil fuarlannda sergilenen yeni oto- mobil ve kavramsal otomobil sayısı rekor düzeye ulaştı. Sunulan yeni modellerin yanında piyasadaki mo- deller de daha sık ve daha büyük oranda yenılendi. Türkiye'de yeni yerliler Renault 19 Europa, Fiat Uno ve Toyota Corolla başanlı satış grafikleri çizdi. Özellik- le Toyota, edindiği olumlu imaj saye- sinde çabuk bir şekilde kendi sınrfı- nın liderliğine yükseldi. Toyota mo- dellerine üretimin birinci yılında Co- rolla Family adı verilen Station-VVa- gon da eklendi. Şa- hin'e çevreyi daha az kirleten (ama katalitik dönüştürücü yine de yok) daha iyi perfor- manslı Tempra moto- ru yerleştirilerek Şa- hin S adı verıldı. Son yıiiaröa Volksvvagen'ın elinin değmesiyle Skoda'da daha iyiye doğru hızlı değişiklikler görülüyor. Türkiye'de de bu yıl piyasaya sunu- lan son Felicia modeli gerçekten mo- dern bir görünüşe sahip ve mptoru yine biraz gürültülü olsa da kalite ile konfor artmış. Bu yıl atağa geçen markaların ba- şında Alfa Romeo geliyor. Yeni çı- kardığı '145' modeline kardeşi '146'yı ekleyen Alfa Romeo, klasik Spider'ın yerine sunduğu "modern klasik" olarak nitelenebilecek yeni Spider ve GTV ile büyük beğeni top- ladı. Bu arada yeterince başanlı ola- mayan 155 modeli yenilenerek ken- di sınrfında iddialı bir duruma getiril- di ki bu, yılın en iyi model iyileştirme çalışmalanndan biriydi. Audi de yeni A4 modeliyle artık Mercedes-C sınrfı ve BMW 3 serisi ile boy ölçüşüyor. Alümınyumdan üretilen lüks modeli A8 ve yenilenen A6 sayesin- de Audi, Alfa Romeo ile birlikte Avrupa'da satış- lannı en çok arttıran şir- ket oldu. Mercedesyeni 'E' sını- fını yazın pryasaya sun- du. Önde çift yuvarlak farlara sahip Mercedes'in görünüşü konusunda kamuoyu ikiye ayrılmış durumda. Bazılan otomobilin "taze" birtasan- ma sahip olduğunu söylerken bazı- lan da otomobilin ön farlar dışında genel olarak çok "anonim" göründüğü- nü söylüyor. Otomo- bildeki teknik yenilik- ler ise herkes tarafın- dan takdir ediliyor. BMW de yeni Mer- cedes'in rakibi 5 seri- sini aralıkta Almanya'da piyasaya sundu. Yeni 5 serisi de görünüş ola- rak eleştirilerden payını aldı ve yete- rince yaratıcı olmadığı söylendi. Öte yandan, yeni BMVV Z-3 Roadster "majestelerinin emrindeki" James Bond'un da yardımıyla büyük ilgi topladı. Mercedes de BMVV Z-3'ün rakibi yeni SLK modelini bu sonba- harda piyasaya su- nacak. Fiat, bu yıl yeni s- por modeli Fiat Barchetta ile büyük ilgi gördü ve spor otomobil pazanna renk kattı. Tipo'nun (ve Tempra'nın) yerine piyasaya sun- duğu 3 ve 5 kapılı iki model Bravo ve Brava Fiat'ın son yıllarda pek yanlış adım atmadığının bir göstergesi. Bu modeller otomobil gazetecilerinden oluşan bir jüri tarafından 1996'nın otomobili seçildi. Bu ödülü geçen yıl Punto ile de kazanan Fiat bu ödülü iki yı1 üst üste kazanan ilk otomobil markası oldu. Ferrari'de de son yıllarda önemli gelişmeler sağlandı. Yeni ve gele- neksel Ferrari ruhuna uygun model- ler sayesinde Ferrari'nin satışları bu yıl yüzde 25 arttı. Türkiye'de ilk kez bayilik açan Ferrari bu yıl özellikle yeni F50 modeliyle büyük yankı uyandırdı. Ford bu yıl cesur bir dış görünüşe sahip yeni Ford Scor- pio'yu piyasaya sundu. Yılın en çok tartışılan tasanmlanndan biri buydu. Ford'un artık iyice eskiyen mini oto- mobili Fiesta da yenilenerek rakiple- rine zor günler yaşatmaya başladı. Bu arada 1998'de çıkacağı soyle- nen yeni modelden önce üçüncü ve son kez yenilikler yapılan Ford Es- cort da artık eskisı gibi rakipleri kar- şısında utanmıyor ve başı dik. Bu aralar otomobil dünyasında moda olan "çok amaçlı araç" (MPV) mo- dası uyannda Ford da yeni Galaxy modelini sundu. Ford Galaxy, bu sı- nıftaki diğer otomobillerin sağladığı içi hacim ve çok yönlü kullanıma ek olarak küçük bir minibüs gibi değil de buyük bir otomobil gibi sürüş sağlamak için tasar- lanmış. Peugeot'nun yeni modeli 406 kendi- sinden önceki 405 gibi yine bulunduğu sınıfta çrtayı yukselt- meyi başardı. 406, birkaç ay içinde Türkiye'ye gelecek. 406'nın rakibi yeni Opel Vectra da yine önümüzdeki ayiarüa Türkiye'de üretilmeye başlanacak. Yeni Vectra güvenlik bakımından kendi sınıfında en iyilerden biri olacak şekilde tasar- lanmış ve yeni Ecotec motorları da çok verimli çalışıyor. Vectra'nın çok az degiştirilert dış görünüşu şu anda yeni görünse de diğer modellere gö- re daha çabuk eskıyebilir. Bu arada otomobil sporlarında, Formula 1 'de Alman Michael Schu- macher'in Benetton-Renault ekibiy- le şampiyon olması ve sonra da ina- nılmaz bir para karşılığında Ferrari ekibine geçmesi yılın en önemli olay- larıydı. Schumacher'in Ferrari'den ne kadar para aldığı açıklanmadı, a- ma bunun TL olarak 2 trilyon civann- da olduğu söyleniyor. Ferrari'nin ge- çen yılki sponsor petrol şirketi Agip, bu transfere çok pahalı olduğu için karşı çıktı. Bunun üzerine Ferrari, Shell ile anlaştı ve Schumacher'in ücretinin büyük bir bölümü Shell ta- rafından karşılandı. SADUUA USUMİ Tütünde altın yıllar geride kaldı M ilyonlarca tü- tün üreticisinin sorunlan say- makla bıtmez. Dünyanın en zor ışlerinden biri, tütün yetiştirmektir. Tecrübelı çiftçiler "Tütün üreticisine yılın 12 ayı yet- mez, 13 ay gereklidir" der- ler. Üreticilerin, işlerinden kaynaklanan zorluklara iti- razı yoktur. Seve seve kat- lanırlar. Ancak gece-gün- düz çekilen bu kadar sıkın- tının ardından emeğinin ve hakkının çalınması, onlan çileden çıkanr!.. Tütün üreticilerinin en büyük sorunu, devletin kendilerine sahip çıkma- masıdır. 15 yıldan beri hü- kümetler, üreticilen', tücca- nn önüne kurbanlık koyun gibi koymuşlardır. Üretıci- leri korumak için kurulan Tekel, yıllarca tüccar kesi- mine yardımcı olmuştur. Sonunda da Türk tütünü- nün ve üreticisinin kaderi, yabancı sigara sanayiine teslim edilmiştir!.. Tütün üreticisi bu acıyı unutmamıştır. Gelişmeler, yıllarca unutmayacağını da göstermektedir. 1980 yılından önce de yakınmalar vardı. O zaman- lar da hükümetler eleştiri- lirdi. Ama, yakınma ve eleş- tiriler daha iyiye kavuşmak için yapılırdı. Meğer, eleşti- rilere rağmen Türk tutüncü- lüğü o dönemlerde "altın yılları"r» yaşıyormuş. O günlerin değeri, bugünleri yaşadıktan sonra daha iyi anlaşılıyor!.. 1974 yılında Ecevit'in başkanlığında kurulan CHP-MSP hükümetinin Te- kel Bakanı Mahmut Türk- menoğlu, daha bakan olur olmaz ayağının tozu ile tü- tünde devrim yaptı. Daha doğrusu yeni bir dönemin sayfalarını açtı. Yabancılarla ilişkiler nasıl yürütülür, ABD'nin dev şir- ketleri ile ezilmeden büzul- meden nasıl pazariık yapı- lır, tütün piyasalan nasıl yü- rütülür, üreticiler nasıl des- teklenir, Tekel'in temel gö- revi nedir? Bütün bunlan Türkiye'ye Mahmut Türk- menoğlu öğretti. En büyük şansı, kadrosu ve Grup Ti- caret Müdürü Ortıan Özet'ti. Özet de aynen ba- kanı gibi yetenekli bir in- sandı.... Yabancı dev sigara ve tü- tün tekelleri o zamanlarda da vardı. Türkiye'den ucuz tütün almaya alışmışlardı. Ama Türkmenoğlu bakan, Ortıan Özet de Ticaret Mü- dürü olunca bir andaişlerdeği- şivermişti. Yabancı şir- ketler bu iki ka- leyi aşamadılar. Hem de hükü- metin en sıkışık zamanında. Yeni hükümet, yeni bakan, ye- ni bir kadro, tü- tün stokları oluşmuş; tü- tünler satıla- mazsa para yok, piyasa açılmak üzere, tütün üreticisi yıllarca ezilmiş, yeni hükümet- ten ve bakan- dan çok şeyler bekleniyor!.. Amerikahlar da hükümetin bu sıkışık durumunu bildik- leri için tütünümüzü ucuza kapatmak istiyoriar... Böyfe bir ortamda bakan direndi... Amerikahlar di- rendi... Sonuçta boyun eğen, yabancı dev şirketler oldu. Tekel'in istediği fiyatı verdiler ve dolarlan bırakıp gittiler!.. Türk halkının bu gizli savaştan haberi yokt- u. Yabancılardan dolarlar gelmce Ege, Marmara, Ka- radeniz ve diğer bölgeler- deki tütünlere o zamana kadar kımsenin akhndan geçmeyen yüksek fiyatlar verilebildi. CHP'li senatör ve milletvekilleri de tütün alım merkezlerini müfettiş gibi izlediler. Tam bir des- tekleme yapıldı. 1974 ıle 1980 yılları ara- sında tütünde yaşadıklan- mızın hiçbiri mucize değil- di... Hükümetlerin kendi halkının haklannı koruması göreviydi... Asıl yanlış olan, halkının sömürulmesine fır- sat vermekti... Turgut Özal ne yazık ki, halkına karşı bu haksızlığı yaptı... Hem de büyük bir süratle... Yalan yanlış sloganlarla... Ger- çekleri milletten saklaya- rak!.. İki anlayış arasında bü- yük fark vardı. Zamanın Ecevit hükümeti ve Tekel Bakanı Mahmut Türkme- noğlu ile darbeci generaller ve onların uzantısı Turgut Özal, tam ters görüş sergi- lediler... Bir taraf, dev ya- bancı şirketlere direndi... Diğerleri piyasalanmızı tes- lim etti... Böyle bir değerlendirme- den çıkacak sonuç şudur: Eğer, Ecevit hükümeti veya onun anlayışındaki siyasal kadrolar bugüne kadar iş- başında kalmış olsaydı ya- bancı tütün şirketleri Türki- ye'ye yerieşemeyeceklerdi. Yerleşseler bile piyasalarda istediklerini yapamayacak- lardı. Türk tütün üreticileri- nin de yararianabileceği bir sistemin içine girmek zo- runda kalacaklardı!.. Şımdi olan olmuş... Türk halkı, Türk-Amerikan tütü- nü harmanına alışmış... Ya- bancı şirketler trilyonlarca liralık yatırım yapmışlar... Bu durumu dikkate alarak bundan sonraTürk halkının ve ekonomisinin yararına neler yapılabilir diye düşünmek- te yarar var!.. Türkiye'nin tütün politikası- nı tespit etmek Amerikan şir- ketlerinin değil, bizim hükümet- lerin işidır. Tütün üretimimizi ge- liştirmek, ürün- lerimizi, üretici- lerimizi ve eko- nomimizi koru- mak, bize düşen görevdir... Yerli sigarala- nmızın daha faz- la satması, tütün ihracatımızın artması, ithalatı- nın da azalması için acil önlem- ler almalıyız. Örneğin, Te- kel'in ürettiği 2000 ve 2001 sigaralan, Türkiye iç piya- sasında dünyanın en ünlü yabancı markalan ile reka- bet edebiliyor... Hepsinin toplamından daha fazla sa- tabiliyor... Türkiye'de 1995 yılının 10 ayı içinde Türk-Ameri- kan harmanh yerli ve ya- bancı sigara üretimi ve tü- ketimi, 32 milyon 200 bin kilo... Bunun 18 milyon 500 bin kilosu Tekel'in ürettiği sigaralar... Geriye kalan 13 milyon 700 bin kilosu da tüm yabancı sigaralann sa- tışı... Dünya devleri arasında Tekel sıgaralarının aldığı yüzde 57.5 pay, büyük bir başan... Demek ki, istenir- se Türkiye'nin gücü ve im- kânlan bırçok şeye yetebi- liyor!.. Bunlar gösteriyor ki, Amerikan tipi büyük yap- raklı tütün ekimine, 2000 ve 2001 gibi sigara üretimine çok öncelerden başJanmış olsaydı yabancı şirketler ül- kemize gelemeyecek veya yerleşemeyecekti.... Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta daha var. Tekel'in kullandı- ğı Amerikan tipi tütün, ya- bancı sigara fabrikalannda- kinden daha çok... Buna rağmen, yabancı şirketler Türkiye'de Amerikan tipi tütün ekimine ağırlık veri- yor, Tekel ise sadece sey- rediyor!.. Ancak, bunun sorumlu- su Tekel değıi, gelmiş geç- miş hükümetlerdir... Hükü- metler Tekel'e geniş yetki ve imkânlar verse yerli si- gara üretimindeki başarıyı yabancı tütün ekiminde de gösterecektir. Yabancı sigara sanayi- inin Amerikan tipi tütün eki- mine katkıda bulunması iyi bir şeydir. Ancak, bu onla- rın görevi değildir... Yap- mak zorunda da değildir. Eğer, sigara sanayiine izin verilmişse yabancı tütün ekimini teşvik etmek, Türk devletinin görevidir... Hat- ta, yabancı şirketlerin ekim yaptırdığı bölgelerde dev- let adına Tekel'in denetle- mesi, yasalarla, yönetme- likleriesağlanmalıdır... Türk tütün üreticisinin haksızlığa uğraması önlenmelidir... Tabii, Türk ekonomisinin ve üreticisinin geleceğini yabancı şirketlerin insafına terk etmek istemiyorsak!... BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle