25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 1996 CUMARTESİ HABERLER Tiipk-Alman îşadamları toptantısı • Haber Merkezi - Türkiye Arastırmalan Merkezi'nden yapılan açıklamada. Dortmund Bağlantı Bürosu'nun girişimiyle Ruhr Bölgesi Türk lşadamlan Derneği ile Emscher Lippe lşadamlan Birliği üyelerinin geçen çarşamba günü Gelsenkirchen'de bir araya geldikleri belirtildi. Emscher Lippe lşadamlan Birliği'nin verdiği yemekte Türk ve Alman işadamian, yakıniaşma ve işbirliği konulannda görüş birliğine vardılar. Toplantıyia Türk ve Alman işadamlannın, örgütsel düzeyde ilk kez bir araya geldiklen belirtildi. 30 dakikada toplusözteşme • tZMİT(Cumfauriyet)- Kocaeli'ne bağlı Kandıra Belediyesi, toplu iş sözleşmesini 30 dakikada sonuçlandırarak bir rekora da imza attı. Kandıra Belediye Başkanı Ercüment Şahin ile Belediye-fş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Remzi Polat arasında yapılan ve 87 maddeden oluşan toplusözleşme, 30 dakikalık bir süre içinde müzakere edildi ve anlaşmayla sonuçlandı. Öte yandan Petrol-lş Sendikası, 17 Nisan 1995 tarihinden beri grevde bulunan Gebze'deki Polisan işyeri için Kocaeli Valisi FCemal Nehrozoğlu'ndan çözüm girişiminde bulunmasını istedi. Aydınlar: "Rehineyiz" • Istanbul Haber Servisi - Aralannda sanatçı, gazeteci, yazarlann da bulunduğu 350 aydın, Türkiye'de yaşananlar nedeniyle kendilerini 'rehine' gibi hissettiklerini içeren bir bildiri yayımladılar. "Doğduğum ve yasamakta olduğum coğrafyada devletin rchinesiyim" sözleriyle başlayan biidirilerinde aydınlar, yaşama haklannın devletin görevlileri tarafından tehdit edildiğine işaret ederek yaşamlannı diğer insanlara emanet ettiklerini söylediler. Rus gazetesinde Türkiye yorumu • MOSKO\A(AA)- Rusya'nın önde gelen gazetelerinden "Nezavisimaya Gazetta"da yer alan bir yorumda, "RP'nin etkisinin güçlenmesi, komşu ülkelerin, Ankara'ya karşı yaklaşımlannda değişikliklere yol açacak" yorumuna yer verildi. Gazetede. "Islamcılargüç topluyor" başlığı altında yayımlanan yazıda, "RP'nin dini etkinliğinin, BDT ülkeleri ve özerk cumhuriyetlerde de sorun yaratabileceği" yorumu yapılarak Türkiye'nin, çevresindeki devletlerle ilişkilerinin geleceğini, büyük ölçüde kendi iç gelişmelerinin belirleyeceği görüşü dile getirildi. Postacılar îsyan etti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay, posta dağıtıcılannın maaşlannın. skala ayarlaması yolu ile arttınlabileceğini belirterek "Başbakan Çiller'in Devlet Personel Başkanlığı 'na vereceği talimatla postacılann maaş sorunu kolayca çözümlenebilir" dedi. Konfederasyon Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen Resul Akay. ağır şartlarda çalışan postacılann ayda 12-13 milyon lira maaş aldığını, haftada 40 saatin üzerinde çalışmalarda da fazla mesai ücreti verilmediğini ifade etti. 1990 yılından bu yana emekli olan personelin yerine yeni personel alınmaması nedeniyle beş postacının yapacağı işi bir postacının yaptığını savunan Akay, böyle bir uygulamanm, dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmadığını ileri sürdü. 8 PKK'Iİ öldÜPÜMü • DtYARBAKIR/SIVAS (Cumhuriyet) - Mardin'in Midyat ilçesi ile Tunceli kırsal kesiminde düzenlenen operasyonlarda 6 PKK'li öldürüİdü. 1 PKK'linm sağ >akalandığı operasyonlarda çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi. Sıvas'ın Zara ilçesinde sürdüriilen operasyonlarda da 2 PKK'li öldürüİdü. Sıvas kent merkezinde 5, Balıkesir'in Bandırma ilçesinde de 2 kişi DHKP-C örgütü üyesi olduklan gerekçesiyle tutuklandı. Yenilgi hesaplaşmasmm sürdüğü CHP'de muhalifler Baykal'a rest çekti Susunve çeldfiTÜREY KÖSE ANKARA-CHP Parti Meclisi (PM) top- lantısında yönetime sert eleştirileryönelten muhalifler, Genel Başkan Deniz BaykaJ'a "Susun ve çekittn" çağnsında bulundular. CHP lideri Deniz Baykal ise olağanüstü ku- rultayı toplamaları durumunda yönetimi degiştirmeşansıolmayan muhaliflere, "Ab- nan sonuç3.5 aylık yönetimin suçu dcğildir. 'Sorumluluğuüstleniyorum' sözierimyan- hş anlaşıldı.Tsteyen örgüte gider, örgüte be- sap veririm" diye meydan okudu. Parti Meclisi, hükümet konusunda gö- rüşme yapmak için Baykal'a yetki verir- ken "RP'ye kesinlikle 'hayır' denilmesi, ANAP-DYP-DSPkoalisvonunun zorlanma- Orgiite hesap veririm' CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 3.5 aylık genel başkanlığı sırasında en büyük sıkıntısının 4 yıllık iktidar olduğunu söylerek eleştirilere, "Örgüte hesap veririm, isteyen örgüte gider" sözleriyle yanıt verdi. sı" benimsendi. CHP PM'nin önceki gün yaptığı toplan- tıda parti içi muhalefetin temsilcileri ses- lerini yükselttiler. Alınan bilgiye göre bazı üyelerin toplantıda dile getirdikleri eleşti- riler ve görüşler şöyle: Hasan Fehmi Güneş: Sorumluluğu üst- lenenler hesabını vermeli. Seçimler acele- ye getirildi. Anayasa Mahkemesi'ne giden arkadaşlar horlandı, aşağılandı. Bu arka- daşlar ve Cumhurbaşkanı sayesinde bazı düzeltmeler oldu. Simdi, "Seçim sistemi törpülendi"diye övünülüyor. CHP, bugün- kü sayısal gücüyle hiçbir hükümetin orta- ğı olamaz. aksi sayı tamamlamak üzereya- naşma bir koalisyon ortaklığı olur. Biz dü- zene muhalefet misyonunu yüklenmeliyiz, düzene dolgu maddesi olursanız, adına "Ve- ni CHP" de deseniz bir şey yapamazsınız. Yeni CHP saçma sapan bir çıkış. Emniyet'in yaptırdığı araştırma sonucu: Şiddet düşkünü polisler tasfiye edilsin Polis, imajından şikâyetçi • Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, 'polisin imajı' konusunda, Analitik Bilimsel Araştırma Şirketi'ne yaptırdığı ankette, halkın yüzde 74.6'sında 'polis' denince 'toplum düzeni ve asayiş', yüzde 10.9'unda 'sadece bir meslek', yüzde 11.5'inde ise 'rüşvet alan, kabadayılık yapan kişi' imajının uyandığı belirlendi. EVtN GÖKTAŞ ANKARA - Emniyet Genel Müdürlüğü'nce yaptınlan bir araştırmada, otorite ve şiddet düşkünü polislerin ya tasfiye edilmesi ya da pasifgörevlere çekilmesı önerildi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün. "halkın polis imajrnı saptamak amacıyla Analitik Bilimsel Araştırma Şirketi'ne yaptırdığı ve 1995 yılında örgüt içinde sonuçlan yayımlanan ankette, ilginç bulgular ortaya çıktı. Toplam 20 ilde 5 bin 524 kişi üzerinde yapılan ankette, "polis" denince halkın yüzde 74.6'sında "toplum düzeni ve asayiş". yüzde 10.9'unda "sadece bir meslek". yüzde 1I.5'inde ise "riişvetalan, kabadayılık yapan kişTimajının uyandığı belirlendi. "Polis" denince halkın yüzde 60'ının "karakol polisi"ni anımsadığı, yüzde 65.7'sinin de polisin görev. yetki ve sorumluluğunu bilmediği ortaya çıktı. CMUK anlatılamamış Ceza Muhakemeleri Usul Yasası'nda (CMUK) yapılan son değişıklik konusunda halkın yüzde 68'nin bilgi sahibi olmadığı. yüzde 9.8'inin polisin yetkilerini arttırdığına, yüzde 22.2'sinin ise azalttığına inandığı saptanan araştırmada. "Bir polis evinizi aramak isterse ne yaparsına" sorusuna. şu yanıtlar verildi: "Arama izni ollıp otanadığını soranm" yüzde 76.5; "İçeriyebuyurederim" vüzde 16.6; "Evimi aramaya hakkı olmadığını söylerim" yüzde 4; diğerleri yüzde 2.3. Halkın çoğunluğu giiven içinde yaşamıyor Araştırmada. suçlulann yakalanması ve cezalandınlması konusunda halkın yüzde 60"ının yasalann yetersiz olduğuna inandığı; yurttaşlann yüzde 25.9'unun güvensiz; yüzde 39.3'ünün güvensiz ancak kötü değil; yüzde 32.6'sının da güven içinde yaşadığı ortaya A r a ş t ı r m a r a p u r o n d a k i ö n e r i l e r # Otoriteye düşkün ve ölçüsüz şiddet kullanmaya yatkın polisler tasfiye edilsin ya da pasif görevlere çekilsin. # Mesleğe alışta kaliteli insanlar seçilsin. # Öğrenciler ile kendisini 'sosyal eşitlikçi ve laik' olarak tanımlayanlar nezdinde polis imajını iyileştirmeye özel önem verilsin. # Polisler ince ve kibar bir dil kullanmaya özen göstersin. # Önemli işler yapmış, kahramanlık göstermiş polis memurlannın yaşam hikâyeleri ciddi ve etkili biçimde hikâye, roman ve film konusu yapılsın. # Polis imajının ölçülmesinde, polise karşı radikal bir yaklaşım benimseyen gruplann tavrı referans ahnmasın. HaliIÇulhaoğlu: Hizipçilikyaptınız. Bir- kaç uzlaşanı ve arkadaş grubunuzu parla- mentoya taşıdınız. Hedefiniz. ilkeniz yok. Kadrolannızyetersiz. "Temiztoplum" de- niyor. BireyseJ rüşvetin dışında en vahim ola- nı; tüzelkişilerin, dost ilişkilerinin, arkadaş gruplannın ilişkileri içindeki kayırmaca rüşvettir ve bu, rüşvetlerin en büyüğüdür. Çillerile görüşmenizde kusatılmışlık tespit ettiniz. Sizin de etrafınız kuşatılmış. Aday listeleri Dışişleri Bakanlığı'nda gizli oda- larda hazırlandı. Herkes sorumluluğımun ge- reğini yapmalı. Erol Çevikçe: Yanlış mı yapıldı? Orası da devletin kurıımu değil mi? Aysel Baykal: Yüzde 10.5'emazeret ara- ma bakış açısı içinde olma- yahm. "Yeni soJ, yeni CHP" ifadesi medyatik birifadedir. Belli sloganlar kolaydır, ama önemli olan altının nasıl dol- durulacağıdır. Çok dar bir gnıp, seçimleri götürdü. Med- yada sadece genel haşkan var- dı. Sizin seçime götürdüğü- nüz her dönemde parti en dü- şük oyu aldı. "3^ aj'lık genel başkanım" demeyin. Siz 20 yıldır sosyal demokrasiye ipo- tek koydunuz. Hep potansi- yel genel başkandınız. Polisin gösterilerde gereksizyere siddetin dozunu arürması çoğu kez sert eteştirilere neden oluyor. kondu. Polisin eğitim, bilgi ve beceri bakımından tamamen yeterli olduğuna ınananlann yüzde 14.3 olduğuna işaret edilen araştırmada; polisin tamamen yetersiz olduğunu inananlann yüzde 34; "idareeder, ancak daha rvi olması gerekriğine" inananlann oranının da yüzde 49.4 olduğu belirlendi. Terörün faturası Araştırmada. terör olaylannın artmasında deneklerin çoğunluğunun "baa siyasilerie basın organlannı suçlu gördüğü" belirlendi. Terör olaylannın artmasında halkın yüzde 20'sinin herkesi sorumlu gördügü; yüzde 19.6'sımn emniyet güçlerinin yetersiz kaldığına inandrğı anlasıldı. "Polis, insan haklaruun koruyucusudur" diyenlerin oranının yüzde 71.4; "Düşmanıdır"diyenlerin yüzde 5.1; "Hiçbir ilgisi yoktur" diyenlerin oranının da yüzde 22.3 olduğu tespit edildi. Polisin kötü davrandıklan Son 6 ayda polise işi düşen yurttaşlann yüzde 4.5'inin karakol ya da emniyet birimlerinde kötü muamele gördüklerinin saptandığı araştırmada. "Polis yardımcı oldu'' diyenlerin oranının yüzde 8.3; "Neiyi,ne kötü, normaJ davrandıiar" diyenlerin Göstericilere karşı aamasızca şiddet uygulavan polisin bu tavn, imaj sorununun temoli. oranının >oizde 8.9 olduğu anlasıldı. Operasyonlardaki yargısız infazlar konusunda deneklerin yüzde 68.3'ünün polisin haklı; yüzde 18.5'inin polisin hatalı olduğuna inandığı belirlenen araştırmada. "Polis obnak ister mhdiniz?" sorusuna şu yanıtlar verildi: "Güzel bir meslek, isterdim"yüzde 40. "Zor ve tehlikeli, istemezdim"yüzde 48.6. "Parası az, istemezdim" yüzde 8.8. "Şehit olan polisler hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna da şu yanıtlar alındı: "Kardeşim ölmüş gibi üziiKirüm" yüzde 73; "Bence normal" vüzde 23.2; "Pek üzüldüğümü söyleyemem" yüzde 2.8. Araştırmada. "Komşu evde teröristlerin yasadığından şüphelensenû ne yapardınız?" sorusu üzerine sorulan yanıtlayanların yüzde 89.5'inin "İhbarederdim"; yüzde 7.6'sının ise "Ihbaretmem" dediği belirlendi. Siyasi partilere giiven Araştırmada. hangi kurumlara daha çok güven duyulduğunu saptamak amacıyla yöneltilen sorulara alınan yanıtlardan, yurttaşlann en çoktan en aza doğru güven sıralamasınm şöyle olduğu ortaya çıktı: ^Silahlı Kuv>etler. Emniyet Teşkilarj. Diyanet İşleri BaşkanlığL mahkemeler, Emekli Sandığı-SSK, memurlar, TB.VIM, eğitim sistenıi. scndikalar. basın, büvük şirketier ve shasi partüer." Sonuç: Şiddetçilere tasfiye Araşattrmanın "sonuç" bölümünde şu önerilerde bulunuldu: - Öğrenciler ile kendisini "sosyal eşitlikçi ve laik' olarak tanımlayanlar nezdinde, polis imajını iyileştirmeye özel önem verilsin. - Polis imajının ölçülmesinde. polise karşı radikal bir yaklaşım benimseyen gruplann tavn referans alınmasın. - Polisler ince ve kibar bir dil kullanmaya özen göstersin. - Polis imajını geliştirmek için, önemli işler yapmış, kahramanlık göstermiş polis memurlarının yaşam hikâyeleri cıddi ve etkili biçimde hikâye, roman ve film konusu yapılsın. - Mesleğe alışta kaliteli insanlar seçilsin. Otoriteye düşkün ve ölçüsüz şiddet kullanmaya yatkın polisler tasfiye edilsin ya da pasif görevlere çekilsin. 'Susun ve çekilin' Kenan Çoşar: Gazeteci Metin Ööktepeöldürüİdü. Biz de hükümet ortağıyız. Doğal olarak sorurrJuluğumuz var. Hükümet üyeleri olarak so- rumlusunuz. Niçin susuyor- sunuz? Adnan Keskin: Nutuk çe- kiyorsun. Kenan Ç'osar: Görüşleri- mi anlatıyorum. Cezaevlerin- de yargısız infaz yapıldı, hü- kümet üyeleri gereğini yap- sın. Genel başkan bize ku- rultayda "Hiç olmazsa iki yıf susun" demiştı. keşke susa- bilseydik. Şimdi sizin sus- manız gerekıyor. Sorumlu siz ve arkadaşlannızsınız. Susun ve çekilin. Orgütün ve parti- nin önünü açın. MHP bıle iç hesaplaşmasını yaptı. Bizim PM daha yeni toplandı. Sizi kutlanm, bütün arkadaşlan- nızı milletvekili seçtirdiniz. Ama bu partiyi güven parti- sine çevirmeye kimsenin gü- cü yetmeyecelrtir. CHP. soJa açildıği zaman büyür. Şahap İnce: Siz kurultay- da dediniz ki: "Ben de bu par- tiye genel başkan olacağım, seçim kaytoedincegideceğinı.'' Seçim kaybetriniz. Yapın bu- nu. Deniz BaykaJ'm savunması Deniz Baykal: " Sorum- luluğun gereğini yerine geti- ririm' sözlerim yanlış anla- sıldı. "Bu sonucun hesabını örgüte veririm' dedim. tste- yen örgüte gider, ben örgü- tü inandırabileceğime ina- nıyorum. Sorun, yönetim- den kaynaklanmıyor. Ben 3.5 aylık genel başkanım. Bulunduğu sırayı beğenme- yince görevini yerine getir- meyenlerin timsah gözyaş- ları dökmeye hakkı yoktur. En büyük sıkıntı 4 yıllık ik- tidar ortaklığında oldu. Bu 4 yılın izlerini silmek için çok uğraştık, ama olmadı." PM'de daha sonra hükü- met konusunda görüşmeler yapma konusunda Baykal'a yetki verildi. PM, Baykal'ın RP lideri Necmettin Erba- kan'la yapacağı görüşmede "Kesinİikle hayır" yanıtını vermesini kararlaştırdı. Baykal'ın, hükümetegiril- mesine karşı görüşler üzeri- ne de "Erbakan işi yaymaya çalışıyor. Tansu Çiller'e de çarşamba gunüne kadar sü- re vermiş. Biz yetkivle gidip "Hayır. PM'miz istemiyor1 demekistiyoruz.ANAP-DYP- DSP koaüsyonunu sonuna ka- dar zoriayacağız. DSP'yi hü- kümetesokmak, biz mûhale- fette kalmak istiyoruz" gö- rüşlerini dile getirdiği öğre- nildi. Seçim onuçlan Baykal ekj- bi içinde de çatlağa yol açtı. Genel Sekreter Adnan Kes- kin ile Genel Başkan yardım- cılan ,\li Topuz ve Erol Çe- vikçe'nin ilişkilerinin son de- rece gergin olduğuna dikkat çekildi. ORUŞ/TÜRKKAYA ATAÖV rerorizmin herkesçe benimse- nen bir tanımı yok. Ama sıra- dan kişi ne kastedildiğini bili- yor. Terorizm birkişiye. birgru- ba ya da bir otoriteye yönelti- len bir şiddet eylemidir. Uzun süreli bir amacı olsa bile, birini ortadan kaldırmak. para koparmak, dikkatleri çekmek ya da kamu düzeninin bozulduğu inancını yaymak gibi kısa süreli hedefi de var. Terörist ola- yı "dost" ya da "düşman"güçlerce yapıl- dığı gerekçesiyle ikiye ayınp ayn ayn de- ğerlendirmek gereksiz bir karmaşaya yol aç- maktır. Terorizm başka türlü muhalefetten yöntemiyle ayniıyor. Tüm terörist eylem- leri birleştiren de bu yöntemdir. Terörün kaynağı zaaftır! Terörist kamuoyunun çok ufak bir yüz- desini simgeliyor -on binde bir, yüz binde bir- gibi. Onu şiddete yönelten de bu ufak- lıktır. Ama ne yazık ki. terörist toplumun ken- dine özgü gelişme \e değişme kurallannı bir yana iterek kendi tercihlerini simgesel biçimde ön plana çıkarabiliyor. Bunu ya- parken cinayetlerden neredeyse mucizeler bekliyor. Böylebire>lemde toplumubam- başka birmihvere oturtacak bir keramet ol- madıktan başka, kendi haline bırakıldığın- da doğal sonuçlanna ulaşabilecek toplum- sal güçlerin de önü tıkanmış olur. Hele "top- lumsaJ kurtuJu^" gibi hedeflere de sahip çı- kar görünerek tüm ulusun bir çeşit kaderi- ne egemen olmaya çalışması, amaçla araç arasında tam bir uyumsuzluğu sergilemek- tedir. Terör şiddet yolunu yeğler, çünkü ama- cını başka yoldan gerçekleştiremeyeceği inancındadır. Terörist eylemin aklındaki amaca hizmet edebileceği çok kuşkuludur. Ama gene de bir avuç insanla gizli bir sa- vaş yürütür. Trafik kazalannda bile terörist eylemlerden çok daha fazla insan yaşamı- nı yitiriyorsa da. terorizm örneğinde olağan yaşama doğrudan bir müdahale var. Üste- lik, bu müdahale acımasızlığı, kurbanlan- nın sayısı, coğrafi dağılımı ve medya etki- leriyle gitgide artıyor. Ne varki, ortaçağ simyacılannın nadırat- tan olan altını suni yollardan bulma çaba- lan gibi, çağdaş teröristin toplumu cina- yetlerle değiştirme çabası da keramete, mu- cizeye bel bağlamaktır. Hele ahlaki yönden bir çeşit "Ben öMü- rüyorsam, nedeni sensin!" demesi, ölçüle- rin tepetaklak edilmesidir. Son eylemin de öncekiler gibi, kimseye yaran yok... CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Ayaklanma Hakkı Öylesine sindirilmiş, ürkütülmüş bir toplumuz ki, "ayaklanma" ve "hak" kavramlarının birlikte anılma- sı bile kimilerimize ürkütücü gelebilir. Oysa "İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi"n\n başlangıç bölümün- de, insan haklannın hukuk düzeniyle korunmadığı durumlarda "insanın zorbalık ve baskıya karşt son bir yol olarak ayaklanmaya başvurmak zomnda" kala- bileceği; daha özet bir deyişle, ayaklanma hakkının varlığı, açıkça kabul edilmektedir... Ayaklanma, isyan; acı getireceği için, gerçekten de "son bir yol" olarak görülmelidir... Fakat zorbalık ve baskı karşısında edilgenliğin yol açacağı yıkımlar da- ha büyüktür. "Sağlıklı Toplum" adlı incelemesinde Erich Fromm, baskı altındaki insanın iki seçeneği bu- lunduğunu anlatır: Ya boyun eğerek yozlaşacak, ve- rimsizleşecek, kişiliğini yitirecek, ya başkaldırarak kendini yeniden yaratacaktır... Zorbalık ve baskıya kar- şı isyan, hem insan olabilmenin temel bir özelliği, hem de toplumların gelişme dinamiğidir... Aydınların başkaldınya daha eğilimli, halk kitleleri-, ninse edilgen olduğu düşünülür genellikle. "Boris Godunov" adlı tragedyasında Puşkin, halka ilgili ola- rak bunun tersini söylüyor: "Halk gizlice ayaklanma- ya eğilimlidir..." Gözlemlerim birçok kez, bana bu saptamanın doğruluğunu gösterdi... Halk insanlann- daki öfke birikimlerine, bir kıvılcımla alevienmeye ha- zır isyan potansiyellerine birçok kez ve şaşırarak ta- nık oldum... Ve bunlar çoğu kez, herhangi bir siyasal bilince de sahip olmayan kimselerdi... Buna karşılık aydınlar da, başkaldın konusundaki isteksizlikleriyle beni hep şaşırtagelmişlerdir... Gençlik, doğası gereği, toplumun en dinamik ke- simidir. Araştınr, sorar, tartışır, başkaldırır. Katıldığım çeşitli toplantılarda, gençlerle buluşmalanmda, genç- liği bu özelliklerinden koparmak, onu edikjenleştirmek için sürdürülen sistemli çabaların başarısızlığını mut- lulukla gö'rüyorum. Ülkemizde dinamik bir gençlik var. Cezaevterindeki başkaldın ve kazanılan başan da, sonuçta bir gençlik hareketi ve bu hareketin başan- sıdır... Cezaevlerindeki baskıcı uygulamalara karşı son bir yol olarak ayaklanmaya başvurmak zorunda ka/an bu genç insanlar, insan olma onurunun en zor koşullarda da nasıl savunulabileceğini göstererek de- mir parmaklıklar dışındaki bizlere bir demokrasi der- si verdiler... (Birkaç gün önce yayımlanan yazımdaki soruyu yineliyorum: Şiddet yanlılannın göruşteri ağır- lık kazansa ve cezaevlerindeki direnişler şiddet kul- lanılarak bastınisa, bugün acaba nasıl bir noktada bu- lunacaktık?) Gençlik başkaldınyor, ayaklanıyor... Halk kitleleri, için için kaynıyor ve sorularına yanıt, sorunlanna çözüm anyor... Günümüzde Türkiye toplumu, "InsanHakJa- n Evrensel Bildirgesi'nde sözü edilen "ayaklanma hak- kı"nı kullanmanın eşiğindedir... Sistem ise bir ikilem içinde kıvranıyor. Birkaç gün önce Istanbul Adliyesi önünde tutuklu yakınlarına coplarla saldıran, korun- masız yaşlı anneleh ağır hakaretler savunarak yerler- de sürükleyen polisle, Metin Göktepe'nın cenaze- sindekibinlercekışinin "Katilpolis", "Katildevlet"hay- kınşlanru sessizce izieyen polis arasındaki karşrtiık, buikilemin çarpıcı fotoğrafıdır... Adaletsizlikler ve yolsuzluklaria çöken bu sistemi, hiçbir zorba güç, hiçbir yalan daha fazla ayakta tu- tamaz. Demokrasinin genişletilmesi, bütün toplum- sal kesimterin uygarca örgütlenmesinin önündeki en- gellerin kaldınlması; insanlanmızın mutluluğu ve top- lumsal dönüşümlerin en az acıyla gerçekleşmesinin zorunlu koşuludur... Af kapsamına girîyor Ağca'ya şartJı talıliye olasılığı • Ağca'ya, teknik oiarak "şartlı tahliye" olanağı gözüktü. Ağca'nın avukatı, Italya Cumhuriyeti'nin 50'nci kuruluş yıldönümü dolayısıyla af ilan edileceğinden de umutlu. ANKARA (AA)-Papa II. Jean PauTe suikast girişiminde bulunmaktan mahkûm olan Mehmet Ali Ağca'ya, teknik olarak -şarrJı tahliye' olma imkânmın gözüktüğü bildirildi. ıtalya'da yayımlanan haftaJık magazin dergisi 'Cbi'nin dünkü sayısında yer alan bir yazıda. Papa Jean Paul'e suikasta teşebbüsten 15 yıldır hapiste bulunan Mehmet Ali Ağca'nın serbest bırakılabileceği duyuruldu. 'Ornek mahkûm' Dergi. suikastı gerçekleştirdiği tarih olan 13Mayıs 1981'denberi tutuklu olan Ağca'yı 'örnek mahkûm' olarak nitelerken toplam 1260 günlük (3.5 yıl) ceza indiriminin biriktiğini belırtti. Italyan yasalanna göre, tutuklular, iyi hallerinin saptanması halinde, her 6 ayda 45 gün ceza indirimi alıyorlar. Papa'ya suikast suçundan ömür boyu hapse mahkûm edilen Ağca'nın, bugüne kadar bütün ceza indirimlerinden faydalandığı bildiriliyor. Halen Ancona'nın Montacuto Cezaevi'nde bulunan Mehmet Ali Ağca, yattığı süre olan 15yıla eklenen 3.5 yıllık indirim hakkı ile bu süre zarfında yapılan diğer aflardan doğan toplam 4 yıllık indirimle şu anda 20 yıllık bir süreden beri hapiste gözüküyor. Ağca'nın af talebi Ağca. Italyan yasalanna göre. bu durumda "şarth tahliye* isteme hakkına sahip bulunuyor. Ağca, bu konuda "Adam öldürmekten müebbet hapse mahkûm olan Kıztl Tugayiar teröristieri bile hapisten çıktı. Kutsal Papa. beni affetti. İtaJyan adaleti neden affetmesin?-" yorumunu getiriyor. Ağca'nın avukatı Marina MagistreUi ise Ağca'nın Türkiye'de bir hapishaneye nakli ya da af talebi gibi birtakım hukuki koşullar oluşmadıkça, Ağca için şartlı tahliye istemeyi düşünmediğini açıkladı. Magistrelli'nin geçen sene mayıs ayında Ağca için şartlı tahliye talebi istediği, ancak bu talebinin hapishane yönetimi tarafindan kabul edilmediği bildiriliyor. Avukat Magistrelli'nin, Ağca'yı hapisten çıkarma stratejisindeki diğer bir önemli noktayı ise Italyan Cumhuriyeti'nin, bu yıl 50'nci kuruluş yıldönümünün olması dolayısıyla "af ilan etme" olasılığı oluşturuyor. Avukatın, bu durumda, af isteyebileceği belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle