25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13OCAK1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER 11 Olüm tarihmî kendi belirledi • STRASBOLRG (AA) - Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mittenand'ın ölûm tarihini kendisinin belirlediği ileri sürüldü. Le Monde gazetesınde çıkan bir haberde, Mitterand'ın, ölümünden birkaç gün önce, özel doktoru Jean- Pierre Tarot'a, agn kesiciler dışında kanser ilaçlannı almayı bırakması halınde ne olacağı yolunda soru yönelttıği bildirildi. Gazetenin haberinde, doktor Tarot'un, eski cumhurbaşkanının haplan almayı bırakması halınde. üç gün içinde öleceğini kendisine bildirdiği kaydedildi. Mitterrand'ın ölümünden bir gün önce, nasıl bir cenaze töreni istediğine ilişkin, kendi el yazısı ıleyazdığı üç sayfalık notlan, yakın arkadaşı Andre Rousselet'e teslim ettiği bildirildi. Gorbaçev ve Jackson banka soyuyor • REICHELSHEIM (AA) - Almanya'da iki banka soyguncusu, soygunlan Amerikalı ünlü pop şaıkıcısı Michael Jackson ve eski SSCB'nin liden Mikhail Gorbaçev'in maskelerini takarak gerçekleştiriyor. Ülkenin batısındaki Reıchelsbeim kenti polis yetkililen. iki soyguncunun en az üç bankayı soyduklannı açıkladı. Polis, "Michael Jackson" ve "Gorbaçev"un önceki akşam Reichelsheim'deki bir banka şubesine gırerek, 20 kadar memur ve mûşteriyı silahla tehdit ettikten sonra 170 bin mark (vaklaşık 7 milyar TL) alarak kaçtıklannı bildirdi. Polis, bu soygunculann aynı maskeler ve yöntemlerle 1994 Ekim ayında da aynı banka şubesini ve geçen Aralık ayında ise Kranenburg kentindeki bir banka şubesini soyduklannı açıkladı. Bu iki soygunda toplam 950 bm mark çalındı. • - • Holbrooke paylaşılamıyor • PRIŞTLNA (AA) - ABD Dışışleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke'un Bosna'da banşın sağlanmasında oynadığı önemlı rolün ardından adının fCıbns sorunu ıle ilgıli olarak da geçmesi, uluslararası camiada popülaritesini iyice arrnrdı. Kosova'da yaşayan etnik Arnavutlar da Sırplarla olan sorunlannın çözümü için Holbrooke'un arabuluculuk yapmasmı istediler. Sırbistan'ın güneyindekı Kosova özerk bölgesinde yaşayan Amavutlann lideri îbrahim Rugova, dün gazetecilere yaptığı açıklamada "Kosova sorununun çözümü ıçın Holbrooke'un arabuluculuk yapmasını umuyorum" diye konuştu. ABITde yaşlrtarm intihar salgmı • NEWYORK(AA)- Amerika'da yaşlı kişiler arasında intihar olaylannın giderek arttığı ve bunda depresyon, aşın alkol kullanımı. sosyal açıdan tecnt edilme ve hastalıklann rol oynadığı bildirildi. ABD Hastalık Kontrol \e Önleme Merkezi (CDC) tarafindan yapıian açıklamaya göre 65 ve daha yukan ya^taki Amenkalılar arasındaki intihar olaylan, 1980-1992 arasında yüzde 36 oranında arttı. 65 yaşın üzerindeki insanlann ABD nüfusunun yüzde 13'ünü oluşfurduğuna dikkati çeken CDC uzmanlan intihar edenlerden çogunun 80-84 yaş diliminden oldıığunu belirtiyor. Zana için ödül töreni • STRASBOURG (AA) - "Sakharov İnsan Haklan Ödülü"nün, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda 17 Ocak Çarşamba günü düzenlenecek törenle. halen cezaevinde bulunan kapatılan DEP'in eski milletvekili Leyla Zana'ya verileceği bildirildi. Leyla Zana'ya, ödül çerçevesinde 20 bin dolar da para verileceği kaydedildi. Leyla Zana'nın ödülünü, eşi Mehdi Zana alacak. Bosnalı Sırplann şavaş sırasında 8 bin Müslüman ve Hırvat'ı öldürüp demir madenine gömdükleri iddia ediliyor Bosııalı Sırplar'ın öliiııı ıııadeııiFUATKOZLUKLU WASHINGTON - ABD'de yayımla- nan üç ayn gazete, Bosna'da dört yıla yakın bir süre devam eden ve geçen yıl ımzalanan banş anlaşmasıyla "nokta- lanan" savaş sırasında Bosnalı Sırp- lar'ın, yaklaşık 8 bin Müslüman ve Hır- vat'ı öldürüp demir madenine gömdük- lenni iddia ediyor. Sırplar'ın katlettikleri binlerce sivili, Bosna'nın kuzey-batısındaki Ljubija yakınlanndaki bir madcnc attıklan ve cesetlerin bulunmaması için üzerlerine tonlarca kum ve toprak döktükleri bil- diriliyor. Sırplar'dan toplu göç tehdidi New York Times, Houston Chronic- le ve Chicago Tribüne gazetelerinin ha- berlerinde, I992yılıyazındagerçekle- şen katliamın görgü tanıklannın oldu- gu belirtiliyor. Haberlerde köylûlerin, 8 bin Müslüman ve Hırvat'ın "Arkan" kod adıyla bilinen Zdjko Raznjatoviç komutasmdaki Sırp mtlıslerince katle- dildiklerin gördüklerini söyledikleri de kaydediliyor. Gazetelerin haberlennde Sırplar'ın, "etnik temizfik" operasyon- lan çerçevesinde öldürdükleri Müslü- manlar ile Hırvatlann yanı sıra bölge- deki toplu mezarlarda bulunan cesetle- ri de Ljubija demir madenine taşıdıkla- n belirtiliyor. Sırplar'ın öldürdükleri sivilleri, de- mirezmede kullanılan makinelerle par- çaladıklannı, daha sonra da tanınma- malan için yüzlerine kezzapdöküp, de- rin maden kuyulanna attıklannı yazan Nevv York Times, sistemli olarak etnik temizlik gerçekleştiren ve on binlerce sivili katleden Sırplar'ın. cesetler bu- lunmasın diye maden kuyulannı ton- larca toprakla doldurduklannı yazıyor. 'İki ay sürdü' Ljubija köylülerinrn, özellikle 1992 yazında aralannda çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu binlerce Müslü- man ve Hırvat'ın Sırplartarafindangö- türüldüğunü, bir daha da görmedikleri- ni bildirdikleri vurgulanan haberlerde, bir tanığın anlattıklanna yer veriliyor: "Ağzına kadar insanla dolu otobüsler gece-gündüzsüreklimadenegidiyordu. Döndüklerinde otobüsierin hepsi boş- tu. Madenden gece ve gündflz silah ses- leri geiiyordu. fîk önce tek silah sesi du- yuyorduk,ardındançok saj ıda makine- li tûfek sesi geiiyordu. Bu iki ay sürdü." Hırvatıstan Helsinki İnsan Haklan Izleme Komitesi'nden Ivan Zvonimir Cfcak, katliamlarla ilgili olarak Nevv York Times gazetesine yaptıgı açıkJa- mada "Madende8bin cesedin buhindu- ğunu tahmin ettikJerini" ve Sırp kont- rolündeki topraklarda bulunan toplu mezann en büyüğünün Ljubija olduğu- na inandıklannı anlatn. Gazete, bölge- de oturanlara Sırplar'ın aylarca evlerin- den çıkmalanna izin vennedigini, hat- ta pencereden bakmalanna bile izin ve- rilmediğini belirttiklerini kaydediyor. ABD de flgüenecek Pentagon (Savunma Bakanlıgı) söz- cüsü Kenneth Bacon, önceki gün Was- hington'da gazetecilere yaptığı açıkla- mada, ABD istihbaratının şimdiye ka- dar söz konusu madenle fazla ilgilen- mediğini söyledi ve bundan sonra ko- nunun üzerine eğileceklerini bildirdi. Dış Haberler Servisi - Bosnalı Sırplar. Saraybos- na'nın Sırp mahallelerini topyekûn boşaltma tehditle- rinde dün geri adım attılar. Bosnalı Sırplar, Bosna banş sürecini ciddi biçimde teh- likeye sokan tehditlerinde, 70 bin kadar Sırp'ın evleri- ni yakarak göç edeceklenni bildirmışlerdi. NATO Banşı Uyguiama Gücü'nü sıkıntıya sokan bu tehdıde karşılık Saraybos- nalı Sırplar, mahallelerini boşaltmak için ek süre ıste- mışlerdi. NATOyetkiliIeri- nin ek süre talebine kulak asmamalan sonucu toplu göç olayı dün kriz noktası- na geldi. Bosna îdaki sivil iş- ler koordinatörü Carl Bildt'in devreye girmesiyle Sırplar, toplu göçü bir süre erteledi. Bosnalı Sırplann parlamento başkanı Mom- cilo Krajisnik. Bildt'e Bos- nalı Sırplann televizyonu- na çıkarak insanlara evle- rinde oturmalan ve paniğe kapılmamalannı söyleme- sini istedi. ABD Başkanı Bffl CKn- ton'ın Bosna'yı ziyaret ede- ceği günde binlerce insanın yollara dökülmesi ve ma- hallelerin ateşe verilmesi gibi bir gösteri sergilemeyi düşünen Bosnalı Sırplar, Boşnak-Hırvat federasyonu yönetimine girmeyi eylül ayına kadar ertelemek isti- yorlar. NATO yetkililen ise böyle birertelemenin. Bos- na'da kalıcı bir banş sağla- yabilmek için 1996'nın so- nuna kadar süresi olan NA- TO'nun misyonunu tehlike- ye sokacağını belirtiyorlar. Saraybosnalı Sırplan ya- tıştırmakta, Sıroistan Dev- let Başkanı Sktbodan MUo- SCTTÇ ve NATO Genel Sek- reteri Javier Sotana'nın rol oynadığı sanılıyor. Federas- yon yönetimine girmek is- temeyen Saraybosnalı Sırp- lann en büyük korkusu, üç buçuk yıl kuşatma altında inim inim inlettikleri Saray- bosnahlann kendilerini ce- zalandıracaklan. Bu korku yüzünden, bir bölüm Saray- bosnalı Sırp zaten göç etmiş bulunuyor. Bir bölüm ise ölülerinı bile mezanndan çıkanp yanına alarak her an göç etmeye hazır bekliyor. ' • \\ i \J If 1 / / ı " 1/ ' • « • • • ' • • > « — » • - * = - . % ^ \ Saraybosna'da V lako\o me/ariığında bir Sırp kadın, oglunurı cesedinin mezardan çıkanhşını ağlayarak izliyor. Saraybosnab Sırplar, Müslüman vönetimi alüna girmemek için göç ederken bir yandan evierini yakıyor bir yandan mezariannı bile nakJedryorlar. Bosna'da 15 ile 20 ayn toplu mezar bu- lunduğunu söyleyen Pentagon Sözcüsü, bunlann sorumlusunun Sırplar olduğu- nun altım Çİzdi. Bu arada. Birleşmiş Milletler Lahey Savaş Suc'ulan Mahkemesi yetkilileri- nin, NATO'nun müdahalesine karşın halen Sırpkontrolü altında bulunan bol- geye giremedikleri de haberde kayde- diliyor. New York Times'ın haberinde, NA- TO banş uyguiama gücündegörevli Jn- giliz bîrlıklcnnin komutanlanndan Al- bay Benjanun Barry'nin "Bizûn işimiz askerleri ayırmak,toplu mezararamak değü" sözîen de dikkat çekiyor. dintoıı Bosna'daDış Haberler Servisi - ABD Başkanı Bill Clinton'ın bugün eski Yugoslavya topraklanna yapacağı kısa ziyaret sıra- sında Saraybosna'ya uğramayacağı bil- dirildi. Bosna'ya gelmeden önce Ital- ya'daki Aviano hava üssünü ziyaret ede- cek olan Clinton'ın buradakı Amerikan askerlerine teşekkür edecegi bildirildi. Burada askerlere hitaben bir konuş- ma yapacak olan Clinton daha sonra Bosna'ya gidecek. Bosna'da kuzeydeki Tuzla kasabasını ziyaret edecek olan Clinton'ı Bosna Devlet Başkanı Alia Iz- zetbegoviç karşılayacak. Macaristan ve Hırvatistan'a da ugrayacak olan Clin- ton'a gezisinin Zagreb durağında, Dı- şişleri Bakan Yardımcısı Richard Holb- rooke eşlik edecek. Dipomatık gözlem- ciler, Clinton'ın Bosna ziyaretınin birkaç amaca birden hizmet edeceğini düşünü- yor. Ziyaretin temel hedefi ise imajını yücelhnek ve resmi olmayan biçimde, seçim kampanyasını başlatmak. Bu hafta sonu başlayacak bu geziye Amerikan basın-yayın organlannda ge- niş yer verilecek. Clinton, hem başkan olarak hareket edecek hem de yeniden seçilebilmek için seçmenlerinin gözüne hoş görünebılecek. Clinton, "Buraya Amerikan askerierini ben gönderdiğun için, onlann nasıl olduğunu şahsen gör- mek benim için çok önemli" dcdi. Öte yandan Beyaz Saray. Clinton'ın gideceği yerler konusunda güvenlik ge- rekçesiyle aynntı vermekten kaçınıyor. S\\ sorunu BM9 deLALE SARIÎBRAHtMOĞLU ANKARA - Ortadoğu banş sü- recı çerçevesinde teröre destek verdiği için sıkışan Suriye'nin ye- niden alevlendirdiği su sorunu ko- nusunda, Fırat ve Dicle gibi suıır aşan sulann kullanımınm yasal da- yanağa kavuşmasını sağlayacak ilk Birleşmiş Milletlerbelgesi, Türki- ye'nin tezleri doğrultusunda sınır aşan sulann ortak kaynak olmadı- ğı ve paylaşılamayacağı ilkesini benimsiyor. Ekim ayında BM'de yapılacak toplantıda son şeklinı al- • Birleşmiş Milletler'in 23 yıllık çalışmasının ürünü olan ve sınır aşan sular konusunda önemli bir belge olma özelliğini taşıyan taslak metin, Türkiye'nin tezleri doğrultusunda sınır aşan sulann ortak kaynak olmadığı sonucuna vanyor. ması beklenen ve 23 yıldır üzerin- de çalışılan çerçeve anlaşması ni- teligindekı taslak metin, su israfi- nı diğer kıyıdaş devletlere göre da- ha geniş öİçüde önleyebilecek tek- nolojılcr kullansa dahı bu duru- mun o devlete daha fazla su kullan- ma hakkı vermeyeceği görüşünü içeriyor. Bu görüşe göre örneğin Suriye kendisine tahsis edilen su- yu israf etse dahi, belirlenmiş mik- tarda suyu almaya devam edebile- cek. BM Genel Kurulu, aralık 1970 tarihinde aldığı bir kararla sı- nır aşan sular konusunu incelemek üzere Uluslararası Hukuk Komis- yonu'nu (UHK) görevlendirdi. UHK, 23 yıllık çalışmasını yansı- tan taslak metni 1994 yılmda Ge- nel Kurul'a sundu. BM 6. Komis- yonu'nda ekim ayında son şeklini alması beklenen "l lustararası Su Yollannın llaşımdışı Amaçlaria Kullanılmasına İlişkin Hukuk Hakkında Madde lasanlan" baş- lığını taşıyan metin sonuçlartdığın- da F ırat ve Dicle gibi sınır aşan su- lann kullanımınm beiirlenmesinde önemli bir kaynak oluşturacak. Aralannda su sorunu bulunan ülkelerin önce ikili görüşmeleryo- luyla çözüm yöllan aramalarını öngören vc "madde tasanlan" Bitmeyen Senfoni: IrakDış Haberler Servisi - Körfez Savaşı'nın üzerinden 5 yıl geçti. Irak, savaşın sona erme- sine karşın ABD ve uluslararası toplum için hâ- lâ bir tehdit unsuru olmaya devam ediyor. ABD Başkanı Bill Clinton Irak'auygulanan BM ambargosunun kaldınlmaması yönünde kararlılığını sürdürürken Saddam'ın uluslara- rası arenada manevra kabiliyeti giderek azalı- yor. Körfez Savaşı sırasında ABD'nin öncülü- ğünde BM'nın askeri müdahalesi sonucunda Saddam Kuveyt'ten çıkartıJdı, ancak bugün Saddam hâlâ iktidarda ve iktidan bırakacağa da hıç benzemiyor. Uluslararası toplumu karşısına alan Saddam, kimyasal. nükleer ve biyolojik silahlara ilişkin uluslararası yasaklara uymamak ve silahsız- lanma konusunu araştıran yabancı gözlemci- lere yanlış bilgi vermekle suçlanıyor. ABD yönetımi Irak uzmanı Laurie Mylroie Reuter haber ajansına verdiği demeçte "Biz ashnda KörfezSavaşı'nı kazanmadık. Boşu bo- şuna kendimizi zafer hikâvcleri ile kandırma- yanm. Çünkü Saddam intikam duygulanyla dolu"diye konuşuyor. Mylroie ve bazı Ortado- ğu uzmanlan, ABD'nin taktik değiştirerek Saddamı yönetimden uzakJastırmak için so- mut çözümler üretmesi gerektiğine dikkat çe- kiyor. Ancak Bosna ve Ortadoğu banşı ile had- dinden fazla meşgul durumdaolan Clinton yö- netiminin, Saddam konusuna yeterince eğil- mediği öne sürülüyor. Savaş sona erdiği zaman dünya kamuoyu, Saddam'ın uluslararası baskılara bpyun eğip işbirliğine yanaşacağını veya iktidan bırakaca- ğını sanmıştı. Bağdat Batı'nın istediği "kıva- ma" gelinceye dek ekonomik yaptınmlann süreceği öngörülmüştü. 1994'te başta Fransa ve Rusya olmak üzere bazı ülkeler, ABD'ye baskı yaparak Irak'a uygulanan katı ekonomik ambargonun gevşetilmesi yolunda girişimler- de bulundular. Ne var ki Clinton büyük bir ka- rariılık ömeği sergileyerek Irak üzenndeki am- bargonun kaldınlması için öne sürülen koşul- lardan ödün vermeyeceğini bildirdi. Siyasi gözlemcıler, uluslararası toplumun Irak'a yönelik çıkar hesaplannda ortaya çıkan çok sesliliğin.silahsızlanma konusunda geçer- li olmadığını; BM'ye üye ülkelerin Irak'ın bi- yolojik ve nükleer silahlardan annması konu- sunda ABD'ye koşulsuz destek verdiğini be- lirtiyorlar. ABD Ulusal Savunma Üniversitesi öğretim üyelerinden Parrick Clavvson, "5 yü sonraki durum 1991"e göre bir değişiklik gös- termiyorT 'diyerek ABD'nin Körfez Savaşı so- nucunda "zafer" olarak nitelediği kazanımla- n sorgulamaktan kendini alamıyor. Öte yandan Clinton yönetimi Irak'taki yö- netim karşıtlannı Saddam'a karşı birleşmele- ri yönünde iknaya çabahyor. Son günlerde, Ür- dün Kralı Hüseyin bu doğrultudaki girişimle- rine hız vererek Irak'ın geleceğine ilişkin dip- lomatik temaslannı yoğun bir şekildc sürdürü- yor. olarak da anılan taslak metnin bir "çerçevesö/Jejmea" şeklinde orta- ya çtkması bekleniyor. UHK'nin metin üzerindeki ça- lışmalan sırasında, sınır aşan sula- nn Tahsferni değil de -payiaş*- mı"nı öngören değişiklik önerge- leri iki kez komisyonlara götürülüp geri döndü. Sonuçta Fırat ve Dic- le gibi sulann "ortak kaynak ol- madığı" sonucuna vanldı. Metin- de öngörüldüğü gibi tahsis kavra- mını benimseyen ve Fırat sulannın yüzde 80'den fazlasının kendi top- raklanndan kaynakJandığma işa- ret eden Türkiye, Suriye'nin, sula- nn matematiksel bölüşümü tezine karşı tüm ekolojık dengeleri de göz önünde tutarak u suyun tahsisi" kavramının önemine işaret edıyor. Türkiye'nin Mısır Büyükelçili- ği görevini yürüten Dışişleri Ba- kanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Yasar Yalaş, geçen yıl Dış Politika Enstitüsü ve Türkiye Uluslararası llişkiler ve Stratejik Araştırmalar Vakfı tarafindan ya- yımlanan "Sınır aşan Sulann Hu- kuki Rejinıi" başlıklı makalesin- de. son a^amasına gelen ve "Mad- deier Tasansı" olarak anılan tas- lak metin konusunda şu noktalara dikkat çekiyor: •UHK, 3- madde ile ilgili ola- rak vapOgı vorumda, kıvıdaş dcv- letlerin tasandayer alanhükümle- ri uygula>ıp uygulamamakta öz- gür olacaklan ve aynı şeküde bu hükümleri knıdaşfliduklansu yo- lunun özeUikİerine göre ujariaya- bileceklerini ifade edi\or. •Tasanda "kaydadeğerzarar" ifadesi "önemli zarar vermeme" şeklinde değiştinldi. Böylece bir uluslararası su yolunu kullanırken aşağı kıyıdaş devlete zarar vernıe olasılığı bulunan bir yukan kıyıdaş devletin sorumlu tutulma derecesi "kayda değer zarardan" "önemli zarara" vükseltilmiş oluyor. •Kıyıdaş devietlerin uluslara- rası bir su yolunun kendi ülkelerin- de kalan bölümünü hakça ve akıl- cı biçimde kuilanmalan gerektigi befirtilhor. Maddedeki ifade kulla- nan ülkeye bir sorumluluk yükle- mekle birlikte bu çerçevede kal- mak şartrvla suyu kullanmanın o ülke için bir hak olduğunu da be- lirtiyor. • Tasanda suyun optimal kul- lanımı da öngörülüyor. Bu ifade, suyun en fazla yarar sağlayacak şe- kılde kullanılması anlamına gel- miyor. Sudan sağlanacak kısa va- deli azami yarar, uzun vadeli ka- yıplara neden olursa UHK, bunun optimal kullanıma aykın olacağı- nı vurguluyor. UHK'nin, bir ülke- nin kendisine tahsis edilen bölü- mü israf etse dahi, belirlenmiş miktarda suyu almaya devam ede- bileceği yorumunu getiren bir maddeye yer vermesi, suyun hak- ça ve akılcı kullanımı ilkesiyle bağdaşmıyor. ABD, suya dokunmuyorWASHINGTON (Cum- huriyet) - Clinton yönetimi, su ve teröre verdiği destek konusunda Suriye ile ilişki- leri "krize"dönüşen Türki- ye'den yana tavır almaktan uzak durmaya çabahyor. Or- tadoğu banş sürecine Şam yönetimini de katmak ama- cıyla yoğun bir diplomatik çaba sarfeden ve tsrail'le masaya oturulmasına aracı- lık eden ABD'nin, Suriye'yi ürkûteceği düşüncesiyle An- kara'nın su konusundaki destek istemine bugün için açık bir tavır sergilememe politikası izlediği bildirili- yor. Washington'un "suyado- kunmama" yönûndeki tavn, ABD Dışişleri Bakanlıgı Sözcü Vekili Glyn Davies'in ağzmdan açıkça ortaya kon- du. Gazetecilerin Türkiye ve Suriye arasındaki su sorunu- na ilişkin sorulannı yanıtla- mak istemeyen sözcü vekili Davies "Bu konuyu geneJde Türkiye ile Suriye arasında çözümlenmesi gereken bir mesele olarak görüyoruz" diye konuştu. Davies, suyun Türkiye ile Suriye'yi "karşı karşıya getirip getirme>ece- ğj" konusunda "\merikan Dışişleri Bakanlığı binası içinde konuyla ilgili yüksek derecede bir korkunun ola- cağına ait belirtilergörmedi- guıi" sözlerine ekledi. Oysa Ankara, Şam'la ara- sındaki su krizinde ABD'den "destek" isteyerek Fırat neh- rinden saniyede 500 metre- küp yerine 700 metreküp su almasına karşın "Türkiyesu vermiyor" iddiasında bulu- nan Suriye'nin girişimlerin- den duyduğu kaygıyı Was- hington'a bildirmiş, Türki- ye'nin Clinton yönetimin- den beklentilerini dile getir- mişti. Diplomatik kaynaklar, Clinton'ın "Ortadoğu ban- şının mimarian arasında ön- de gelen isim" olarak göster- diği Dışişleri Bakanlığı Özel Ortadoğu Koordinatörü Ross'a iletilen "Şam'la su krizüıin" bu ayın sonlanna doğru Washington'da yeni- den değerlendirileceğini bil- dirdiler. Öte yandan, su sorunu Is- rail'dedegündemegeldi. Is- rail Başbakanı ve Savunma Bakan ı Şimon Peres, ve Dı- şişleri Bakanlığı _Müsteşan Büyükelçi Onur Öymen'in, Tel Aviv'de dün gerçekleş- tirdikleri görüşmede, "İsra- il'in, su konusunda Türki- ye'ye baskı yapılmasını is- tediği" yolundâki spekülas- yonlann keşinlikle yalanla- ndığı bildirildi. Christopher Surive'de Şam temkinli• ABD Dışişleri Bakanı Suriye-Israil banş görüşmelerinde kritik bir noktaya gelindiğini ve dikkatli davranılması gerektiğini belirtti. Dış Haberler Servisi - Su- rüşmenin çok olumlu geçtiğj- riye yönetimi, Ortadoğu ba- nş sürecini hızlanlandırmak için bölgedeki tüm ülkelerin işbirliği yapması çağınsuıda bulunarak ABD'nin bu ko- nudaki girişimlerini övgüyle karşıladığını bildirdi. Suriye'de hükümet yanlısı EITavragazetesinde yer alan bir haberde. ABD Dışişleri Bakanı Christopher'm ön- cülüğünde sürdürülen Suri- ye-lsrail banş gönîşmeleri- nin son derece dostça ve olumlu bir atmosferde geçti- ği belirtildi. Gazete, bu olum- lu gelişmelerin devam etme- si için Israil'in Golan tepele- rinden çekilmesi koşulunun yerine getirilmesi gerekliliği- ne dikkat çekti. Christopher, lsrail Başbakanı Şimon Pe- res ile önceki gün yaptığı gö- ni belirterek "Şu anda çok kritik bir noktaya geidik. Bu aşamada çok dikkatli olma- mız gerekijor" diye konuştu. Ortadoğu! da mekik diplo- masisini sürdüren Christop- her. Tel Aviv'den sonra Suri- ye Devlet Başkanı Hafız Esad ile görüşmek üzere Şam'a geçti. Suriye yöneti- mini fsraü'in banşgörüşme- lerininin kapsamını genişlet- me çağınsını kabul etmeleri doğrultusunda ikna etmeye çabalayan dışişleri bakanı, görüşmelerde askeri ve eko- nomik konularda uzman kişi- lerirtde hazırbulunmasını is- tiyor. Ancak siyasi gözlem- ciler, Christopher'm bu tale- binin Suriye tarafindan kabul edilmesinin çok uzak bir ih- timal olduğunu öne sürüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle