Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 1996 CUMARTESİ
12 DJHYA21
Sınır Aşan Sular Sorunu ve Türkiye
Suriyeli ve Iraklı
hukukçular, Fırat
Nehri'nin 'sınır
aşan su' tanımı
yerine
'uluslararası su'
kavramı
içinde yer alması
gerektiğini öne
sürmektedir
(yanda büyük
resim). Türkiye ve
Gürcistan
arasında akan
Çoruh Nehri de
sınır aşan sular
arasındadır
(küçük resim).
UlkelerarasındasusavaşlanProf. Dr. İLHAN AVCI
İTÜ Inşaat Fakültesi
Hiidmlik Anabilim Dalı
-3-
Yirminci yüzyıl başlanna kadar insan-
lann pek kullanmadığı "su hakkı". "su
ihtilafı" ve "su hukuku" gibi kavram-
lar, yüzyılın ilk yansından sonra toplum-
lann ve ülkelerin sözlüklerinde ve gün-
demlerinde iyice yerini almış durumda.
Ülke içindeki birey ve topluluklardan
çok, son elli yıldır, ülkeler veya ulusla-
rarası bir boyut kazanan bu kavramlan
kolayca tanımlayabilmek için. önce bu
kavramlann ortaya çıkmasına neden
olan "su kaynakları"nın konum ve
özellikleriyle ilgili tanım ve terminolo-
jinin yapılması yararlı olacaktır.
Uluslararası sular
İki kıyısı, ıki ayn devletin topraklan
içinde kalan, diğer bir deyişle, iki devle-
tin sinınnı çizen sulardır. Bu sular. ula-
şım dışındaki kaynak kullanımı yönün-
den ilgili iki ülke tarafından payfaşıma
tabidirler ve payIa$ım sınin olarak uygu-
lamada "talveg hattı" denen bir nevi
orta çizgi esas alınır.
Ülkemizdeki Meriç (Türkiye-Yuna-
nistan) ve Arpaçay (Türkiye-Ermenis-
tan) nehirlcri bu tür sulara birer örnek
oluşturmaktadırlar.
Sınır aşan sular
Bir ülkeden kaynaklanan (doğan) ve
bu ülke topraklan üzerinde aktıktan son-
ra bir veya birden çok ülkenin sınırlan-
nı aşarak akışını sürdüren akarsulardır.
Fırat (Türkiye-Suriye-Irak), Dicle (Tür-
kiye-Irak) ve Çoruh (Türkiye-Gürcistan)
nehirleri bu tür akarsulardır.
Yukanda yapılan tanımlamalar, ulusla-
rarası bir su hukuku oluşturmaya yöne-
lik çalışmalarda genelde kabul edilen ta-
nım olmasına rağmen, Arap ülkeleri ve
Fırat Nehri'nin topraklanndan geçtiği
Suriyeve Irak'taki hukukçular buna kar-
şı çıkarak, "sınır aşan su" diye bir tanı-
mın yapılamayacağını, bu tür sulann da
"uluslararası su" kavramı içinde yer al-
ması gerektiğini öne sürmektedirler.
Her ne kadar Meriç örneğinde olduğu
gibi. birakarsu hem uluslararası su. hem
de sınır aşan (Bulgaristan-Türkiye-Yu-
nanistan) su tanımına girebiliyor ise de.
bu iki kavram farklı özellikleri taşımak-
tadır.
Kıyıdas ulkeler
İki ülke arasında sının teşkil eden
ınır aşan bir su olan Fırat Nehri için, Türkiye
yukarı kıyıdaş ülke, Suriye ve Irak aşağı kıyıdaş
ülkeler sayılırken; Suriye için, Türkiye yukarı
kıyıdaş ülke, Irak da aşağı kıyıdaş ülke
konumundadır. Türkiye'de uluslararası sular için
sadece Meriç ve Arpaçay örneği varken, sınıraşan sular
konumunda çok sayıda akarsu bulunmaktadır ve bunların
çoğu da Güneydoğu Anadolu'da yer almaktadır.
F
üzyılımızda uluslararası boyut kazanan ve "su
ihtilafı" olarak tanımlanan anlaşmazlıkların
çoğu, "sınır aşan sular"la ilgilidir. Bu
uyuşmazlıklar, havzaların değişik özellikleri ve
ilgili ülkelerin jeopolitik konumları açısından ayrı
nitelikte olmakla birlikte, esas olarak, sınır aşan suların,
uyuşmazlığa taraf olan ülkeler arasında hangi ölçütler
çerçevesinde tahsis edileceği üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Asi, Fırat ve Dicle Havzaları.
TÜRKİYE'DE SINIR AŞAN SULAR
Nehir Adı
Menç Irmagı
Asi Nehri
Afrin Çayı
Nizip Çayı (FıraCın Kolu)
Fırat Nehri
Habur Çayı (Suriye
(Res-ul-Ayn Pınarlan)
Nusaybin-Çağ-Çağ Pınarları
Dicle Irmağı
Hezil Çayı (Dicle'nin Kolu)
Zap Suyu (Dicle'nin Kolu)
Şemdinli Çayı (Zap'ın Kolu)
Sarısu (Gürbulak sınır kapısında)
Aras Nehri
Kura (Kür) Çayı
Çoruh
ilgili Ülkeler (Membadan Mansaba Doğru)
Bulgaristan-Türkiye-Yunanistan
Lübnan-Suriye-Türkiye
Türkiye-Suriye-Türkiye
Türkiye-Suriye '
Türki-Suriye-Irak
Çağ-Çağ Suyu ve yeraltı su rezervi
Türkiye'de
Yazın Nusaybin kullanıyor; kış sulannı
Suriye biriktiriyor (Türkiye kış sulannı
biriktirecek proje geliştiriyor)
Türkiye-Suriye(smır)-lrak
Türkiye-Irak sınır suyu
Türkıye-Irak
Türkiye-Irak
Türkiye-Irak
Türkiye-Azerba\can-İran
Türkiye-Gürcıstan-Azerbaycan
Türkije-Gürcistan
"uluslararası sular"ın kıyısında bulu-
nan ülkeler.
Ömeğin Meriç Nehri "ne göre Türki-
ye ve Yunanistan birer kıvıdaş ülkeler-
dir.
Yukarı/aşağı kıyıdas
(sınırdas) ülkeler
Sınır aşan sular için kullanılan kav-
ramlar olup, bu tür sulann akış yönüne
göre yukarı havza
konumundaki ülke-
ler "yukarı kıyı-
daş (ya da sınır-
daş) ülke". aşağı
havza konumunda-
ki ülke ise "aşağı
sınırdas ülke" ola-
rak tanımlanmakta-
dır. Örnek vermek
gerekirse, bir sınır
aşan su olan Fırat
Nehri için, Türkiye
yukan kıyıdaş ülke,
Suriye ve Irak ise
aşağı kıyıdaş ülke-
ler olmaktadır. Su-
riye için ise, Türki-
ye yukan kıyıdaş
ülke, Irak da aşağı
kıyıdaş ülke konu-
mundadır
Bir akarsuyun
herhangi bir nokta-
sına göre, akış yu-
kansına "mem-
ba", akış aşağısına da "mansap" den-
diği için. yukan kıyıdaş (veya sınırdas)
ülke "memba ülkesi", aşağı kıyıdaş ül-
ke de "mansap ülkesi" olarak adlandı-
nlabilmektedir.
Türkiye'de uluslararası sular için sade-
ce Meriç ve Arpaçay örneği varken. sı-
nır aşan sular konumunda çok sayıda
akarsu bulunmaktadır ve bunlann çoğu
da Güneydoğu Anadolu'da yer almakta-
dır.
Sınır aşan sularla ilgili
anlasmazlıklar
"Uluslararası sular" tanımına uyan
sulardaki kıyıdaş ülkeler arasında genel-
de çok fazla bir sorun çıkmadığını görü-
yoruz. Kaldı ki, bu su kaynaklan, kıyı-
daş. ülkeler için aynı zamanda sınır oluş-
turduklan için, sınır anlaşmazlıklanyla
ilgili uluslararası hukuksal düzenlemeler
çerçevesinde kolaylıkla çözüme gidile-
bilmektedir.
Su kaynağının bir akarsu olması duru-
munda, zaman zaman ortaya çıkan kıyı
ve yatak erozyonu sonucu "talveg hat-
tı"nın yer değiştirmesi sorunu da, her i-
ki ülke tarafından beraberce planlanan ve
inşa edilen kıyı koruma yapılan vasıta-
sıyla çözülebilmektedir.
Ortak sının oluşturan ve bazen ikiden
çok ülkeyi ilgilendiren "göl" yada"de-
niz" gibi uluslararası sulardaki su mik-
tan, su ürünleri ve yeraltı zenginlikleri-
nin kullanılması konusunda ortaya çıka-
bilen sorunlar ise bu yazımızın kapsamı
dışında kaldığından burada değinilmeye-
cektir.
Çağımızda uluslararası bir boyut kaza-
nan ve hukuk dilinde "su ihtilafı" ola-
rak tanımlanan anlaşmazlıklann hemen
tamamına yakın bölümünün "sınır aşan
(yeraltı ya yüzeysel) sular"la ilgili ol-
duğunu görüyoruz. Türkiye'nin de ağır-
lıklı olarak yaşamakta olduğu bu tür so-
runlann içerigini daha kolay anlayabil-
memiz için, ozellikFe son elli yıl içinde
yaşanan ve değişik kaynaklar yanında,
TC Dışişleri Bakanlığı Bölgesel ve Sını-
raşan Sular Dairesi yayınlannda da yer
almış olan olaylan ve getirilen yaklaşım-
lan özet olarak gözden geçirmekte yarar
var.
Dünyanın birçok bölgesinde sınıraşan
sularla ilgili çeşitli uyuşmazlıklar bulun-
maktadır. Söz konusu uyuşmazlıklar,
havzalann değişik özellikleri ve ilgili ül-
kelerin jeopolitik konumlan itibanyla
ayn nitelikte olmakla biriikte, esas ola-
rak, sınıraşan sulann. uyuşmazlığa taraf
olan ülkeler arasında hangı ölçütler çer-
çevesinde tahsis edileceği üzerinde yo-
ğunlaşmaktadır.
Bu bölümle ilgili kaynaklar:
TC Dışişleri Bakanlığı Bölgesel ve Sınıraşan
Sular Dairesi, ' Ortadoğu da Su Sorunu'',
Ankara, 1994.
TC Dışişleri Bakanlığı EİVK-UI. ' Sınıraşan
Sular'', Ankara.
Hacettepe Üniversitesi ve Friedrich-Na-
umann-Foundalion (Ankara) tarafından 4-8
Ekim 1993 tarihinde Ankara da düzenlenen
"Water As an Element ofCooperation and
Development in the Middle East'' konulu
konferans teblığleri kitahı, Ankara 1994.
John Kolars. ' The Euphrates Riverand The
Soulheasl Anatolia Development Project",
Southern IHinois L'niversity Press, 1991.
Yarın: ABD-Meksika
arasındaki su ihtilafları
'Akrebin Tonsaha Oyunu..•9
Prof. Dr.NUKHETGUZ
Günlerden bir gün akrep ile timsah nehrin ötesine
geçmek üzere pazarlığa tutuşur. Timsah suyun öte ya-
nına geçecektir. Akrep de. suyun öte yakasına geç-
meyi istemektedir: ancak akrebin karşıya geçmesi,
timsahın yardımına bağlıdır. Timsah. akrebe güven-
memektedir. akrepin sokacağından korkmaktadır.
Akrep, türlü oyunlara başvurarak timsahı kandınr ve
karşıya geçmek için timsahı ikna eder. Karşılığında
timsaha. sokmayacağınadairgüvence verir. Yolun ya-
nsına vardıklannda, timsah neye ugradığını şaşınr.
Sözünde durmayan akrep yolun yansında timsahı
sokmuştur. Timsah akrebin "kamikazeliğine"ınan-
mak irtemeyen bir sesle bağınr. Iş işten geçmiştir. ak-
rep kendi sonuyla birlikte timsahı da aynı sona sü-
rüklemiştir.
Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Diğer se-
çimlere oranla daha sessiz geçti bu seçimler. Tansi-
yonu, coşkusu düşük bir seçim. bir anlamda "İlle de
seçim" mantığının doğurduğu bir sonuçtur. Kuşku-
suz bu, bizlerin artık belli bir olgunluğa eriştiğini
göstermektedir.
'95 seçimlerinin en hazırlıklı, coşkulu yeri ise med-
ya idi. Televizyon kanallan, RTÜK'ün gölgesine kar-
şın seçim için özel programlar hazırlayarak Türk seç-
menine sonuçian anında kavuşturma çabası içerisin-
deydi. Yalnızca Türk seçmenine değil tabii ki; TRT,
çağcıl yayın anlayışına uygun bir hizmetle "inter-
net" aracılığıyla seçim sonuçlannı tüm dünyava du-
yurdu. Dünyanın öbürucundan 152 bin kişi TRT'den
internet aracılığıyla sonuçlan izledi. Televizyon ka-
nallannın tümü seçim sonuçlannı yorumlanyla bir-
likte sundu. Türkiye seçim tarihinde, belki de ilk kez
sonuçlar bu denli erken alınabildi. Oy verme işlemı-
nin en son saaı 16.00'da sona ermesine karşın. ilk so-
• Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Diğer seçimlere
oranla daha sessiz geçti bu seçimler. Tansiyonu, coşkusu
düşük bir seçim, bir anlamda "Ille de seçim" mantığının doğurduğu
bir sonuçtur. Seçimlerin olaysız geçmesi, kuşkusuz bizlerin artık
belli bir olgunluğa eriştiğini göstermektedir.
nuçlan ancak. saat 21.00'den sonra yayımlanabile-
cekti. Seçimin yerel seçime oranla rahatlığı. sonuç-
lann daha erken ortaya çıkması. bu karann saat
20.00'ye çekilmesine yol açtı.
Böy lesi sınırlamalar işin düzeni ve disiplini için ge-
rekli: ancak, gereksiz karar ve uygulamalarda da ıs-
raretmenin biranlamı yoktur. '95 seçimlerinin med-
ya yönünden başanlı geçtiğini söyleyebiliriz. '95 se-
çimlerinin ilginç uygulamalanndan biri de kamuoyu
araştırmalanna getirilen yayımlanma yasağı idi. So-
nuçta gazeteler. toplatma kararlanna karşın. araştır-
ma sonuçlannı yayımlamayı göze aldılar. Televiz-
yonlann başında ise DemokJes'in kılıcı gibi sallanan
RTÜK. tartışılması gereken diğer bir konu. Toplat-
ma. ekran karartma "95 seçimlerinde medyanın ba-
şını ağntan olaylar. Ancak hukuk devletinde yaşama-
nın getirdiği yükümlülükleri de yerine getirmek ge-
rekir. Yasa tanımazlık ya da yasayı işine geldigi gibi
yorumlamak, sorumlu birey düşüncesiyle bağdaş-
maz.
Seçim sonuçları
'95 seçimi için insanın "Sonu baştan yaşamak.
iyidir" diyesi geliyor. Resmi kesin sonuçlara göre
Refah Partisi birinci, ANAP ikinci, DYP üçüncü, D-
SP dördüncü ve CHP beşinci parti konumunda. Re-
fah Partisi "nin yüzde 2l"lik oy oranını, açıkçası, ba-
şan biçiminde değerlendirmiyorum. 1994 yerel se-
çimleri düşünüldüğünde Refah Partisı'nin önemli bir
ılerleme kaydettiğini söyleyemeyiz.
Buna karşılık ANAP ve DYP. beklenenin tersine
birgelişim sergiledi. Özellikle DYP'ye ilişkin yapı-
lan yorumlarda bu denli oy alamayacağı yönünde bir
düşüncc yaygındı. Ancak seçim sonuçlan bu görüş-
lerin gerçekleri yansıtmadığını gösterdi. Uygulama-
lan ile eleştirilen Çiller, beklenenden daha iyi bir oy
aranıylaçıktı.
ANAP, '95 seçimlerinin en şanslı görülen partisiy-
di. Ancak sonuçlar. ANAP'm beklentilerine yanıt ve-
recek düzeyde gerçekleşmedi. Her iki merkez sağ
partide görülen yoğunlaşma RP'yi öne çıkardı.
DYP'li seçmenlerden. ANAP'a doğru bir yönelim
gerçekleşseydi ya da tam tersi bir durum yaşansay-
dı, Refah Partisi. ikinci parti konumuna düşebilirdi.
Ancak seçmen her iki merkez sağ partiye de birbiri-
ne yakın oranda ilgi gösterdi. Biliyorsunuz, yazımı-
zın başında akreple timsahın öyküsü vardı. Bu öykü-
yü de '95 seçimleri için CHP ve DSP'ye ithaf ediyo-
rum. Sosyal demokratlann sosyal demokratlara yap-
tığını. akrep akrebe yapmıyor. CHP. CHP olalı böy-
lesi bir bozguna uğramamıştır. Buna karşılık DSP
nasıl sevinebilecektir?.. Yaşananlardan ya da yaşana-
caklann vebalinden kendini nasıl uzak tutacaktır?
Aklıma ister istemez Orhan Veli'nin şiiri geliyor. Ve
'95 seçimleri için 'An zavallı sol elinT diyorum da
başka birşey demiyorum. "Hem kendini hem kar-
şısındakini nasıl yok edebilirsin" diye bizim sos-
yal demokratlara sormak gerekiyor. En iyi yanıtı sa-
nınm onlar verebilir.
Birbirlerinin kuyusunu kazdılar. Ve sosyal demok-
rat seçmenlerin onca özlemlerine, istemlerine karşı-
lık verememenin sorumluluğunu, suçunu taşıyorlar.
Bağışlamayacaktır bu halk, ne CHP'yi ne de D-
SP'yi... Bugünkü tablodan hiç kjmsenin şikâyet et-
mesine ve gocunmasına gerek yok. Önce kendi elin-
deki tencerenin karasına bakmak gerekir. Suçlu ara-
mak gerekiyorsa. burada payın en fazla sosyal de-
mokratlarda bulunduğunu söylemek yanlış olmasa
gerek...
Ulusal irade parlamentoya yansımadı
Seçim sistemı ve yasası konusundaki rahatsızlık-
lanmızı daha önce dile getirmiştik. Sonuçta bu yasa-
nın getirdiklerinin kamu vicdanında önemli yaralar
açacağı ortada. Yüzde 8.5 gibi bir rakama ulaşan
MHP. ülkebarajının kurbanı olmuştur. Yine HADEP
yüzde 4 oranında oy almasına karşın yüzde 10 bara-
jını aşamadığı için parlamentodışındakalmıştır. Ulu-
sal iradenin tamamıyla parlamentoya yansıması ge-
rekirdi. Oysa şu an görünen o ki yüzde 12'lik seçmen,
sokakta kaldı. Ve hiç kuşkunuz olmasın, bu yüzde
12'lik dilim siyasal iradesini sokaklarda gösterecek-
rir. Oysa Meclis çatısı altında her göriişün, temsil et-
tiği seçmen oranınında yer aiması gerekirdi. En azın-
dan böylesi daha sağlıklı olurdu. Artık olan olmuş-
tu. Yolun yansında akrep, dayanamayıp timsahı sok-
muştu. Aİcreple timsahın bir daha şanslan olamaya-
cak ne yazık ki. Ancak bizler umanm bir dahaki se-
fere akrebin ovıınuna gelmeyiz ve doğrudan, iyiden,
güzelden yana karar veririz. Bu arada hepinize '96
yılı sağlık, mutluluk. banş getirsin...
POLntKAVEÖTESİ
MEHMEDKEMAL
Cinayetler Zinciri...
Birgünde kaç cinayetyar. Sabancı Holding'in gök-
deleninde üç kişi öldürüiüyor, bir gazetecinin cesedi
parkın duvarı dibine atılıyor. Bir cinayeti teröristler
üstleniyor, parkta bulunan gazeteciyi öldüren polisi
mi? Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı'na göre
otopsi raporu öyle gösteriyor. Her iki olaya polis el
koymuştur. Soruşturmada elbette çifte standart ol-
mayacaktır.
Sabancı Holding cinayetiyle ülke çalkalandı. Gaze-.
teci cinayeti ise ağırdan yüaiyor, araştınlıyor.
Terör azgınlığını yitirmiş görünüyordu, doruğa tır-
mandı. Kuş uçmaz, kervan geçmez gökdelenlerin gö-
beğine oturdu. Büyük holdingler elbette tedirgin ola-
caklar, gerekli önlemleri alaçaklar. Ekonomi dünyası
bir kıyım şokuna girmiştir. Ülkemizdeki açlık-tokluk
çelişkisi vargücüyle işliyor. Tabanın en dibinden baş-
layalım:
250 gram ekmek 13 bin liraya çıkmıştır. Bu artış fa-
kir fukaraya zor geliyor. Zaten ekmek fiyatları fakir fu-
karaya ne zaman kolay gelmiştir? Ekmek paralının ağ-
zında, bir lira iken de zordu, şimdi 13 bine çıktı gene
zordur. TV ekranında konuşan yurttaş, "Ben on ku-
ruşa alırken de zorluk çekiyordum" diyor.
Birkaç ay var ki ülke başbakansızdır. Ancak bir ka-
pitalisti öldürüyorlar da akla hükümet boşluğu geli-
yor; bakanlar kurulu toplanıyor.
Teröriste kuç uçmaz, kervan geçmez gökdelen de
vız geliyor. Giyıniyor, kuşanıyor, gökdelene giriyor. Eli-
ni kolunu sallayarak dolanıyor. En yüksek katlarda ci-
rit atıyor. Sakıp Bey, Demirel'e bu gökdelenle övü-
nüyordu.
Bu eylemciler kim, nerelerde eğitiliyor, nereden çı-
kıp geliyorlar?
Bu eylemciler, yahut teröristler üstüne bir rapor var.
Bunun bir özetini Enis Berberoğlu yayınladı. (Hürri-
yet):
"Sol örgütlerin yüzde 5 V eğitimsiz. Yüzde 21V ilko-
kul, yüzde 13'ü ortaokulmezunu... Yüzde35'ilisebi-
tirmiş... Yüzde 26'sı üniversite bitirmiş... PKK'liler,
Dey-Sol, TİKKO, TEKP'liler de var. "
Ötekiler şöyle sıralanıyor: [
"Her 100 eylemciden 43 'ü işsiz. ;
12'si öğrenci, 20'si işçi ve memur. !
25 V serbest meslek okulu... !
Çoğu fakir aileden geliyor. '
25 'nin ailesi boşta... :
Yüzde 24 'ünün anası, babası çiftçi...
Yüzde 14'ü emekli."
Rapora göre aşağı yukarı böyle sıralanıyorlar.
Çoğu eğitimini içerde alıyor. Gerilla olarak eğitiliyor.
Koğuşlar okula çevrilmiş...
Zengin mahkûmlardan haraç alınıyor. Sabah oldu
mu ilk ışıkta herkes dersinin başına koşuyor. Zengin
mahkûmlardan milyarlık haraç alınmış. Bunlann için-
de Göknel'in Edes'in yeri var.
Katilleri bilinmeyen ve bulunamayan cinayetler var.
Şatolar gibi gökdelenlerin içinde saklanıyorlar. Çağı-
mızın en modern yöntemlerıyle bunlar aranıyor, bir
türlü bulunamıyor.
Düşünün bir kez, bu donatılmış şatolardan yarım
saati bile bulmayan bir süre içinde girilıp, türlü asan-
sörlere binilip üç adam öldürüldükten sonra çıkılıp gi-
diliyor.
Gördük öğreneceğiz!..
Bir ülke, bir kuyunun içine düştü mü kurtarması da,
kurtulması da zordur.
B O L M A C A SEDATY\ŞMAN
1 2 3 4 5 6
SOLDAIN SAĞA:
1/ Belirli nesneler-
den görme ya da
dokunma yoluyla
doyum sağlamaya
yönelik cinsel sap-
ma. 2/ Nitelik,
özellik, ölçü... Ye- 4
mek. 3/ Güneydo- c.
ğu Asya 'da yetışen
ve mobilya yapı- 6
mında kullanılan -,
bir cins kamış...
Oylumlu. 4/ Ikaz 8
etmek. 5/ Trab-
zon'un bir ilçesi...
Kültürsüz bilgisiz kimse. 6/
Tüysüz şeftali de denilen bir
meyve. II Eski Mısır'da gü-
neş tannsı... İçine antlaşma
ve padişah mektuplarının ko-
nulduğu metal kutu. 8/ Halk
dilinde tohuma verilen ad...
Gösteriş, caka. 9/ Faruk Na-
fiz Çamlıbel'ın üç perdelik
manzum oyunu... Alkolsüz
içecek, meşrubat.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yolcu katarlanna efdenen
eşya vagonu... Baryum elementının simgesi. 2/ Sıkıntı ver-
me, üzme... Gevrek bir eima türü. 3/ Eskiden Karagöz oy-
natılan kahvelere verilen ad... '"Abdest alsan aldın demez /
Namaz kılsan kıldın demez ' — gibi haram yemez / Şeytan
burun neresinde" (Dertli). 4/ lyılik. lütuf... Ha>-vanlara vu-
rulan damga. 5/ At arabası tekerleğine takılan demir çem-
ber... Ingiltere ve ABD'de kullanılan alan ölçüsü birimi. 6/
Parola... Bir tür deniz taşımacılığı. 7/ Birbinni tutma, uyum
sağlama. 8/ Güney Amerika'nın çöl bölgelerinde yaşayan
ve Patagonya tavşanı da denilen kemirici hayvan... Yarar-
lı. 9/ Danışıklı dövüş... Kısık sesli küçük keman.
BAŞBAKANLIK TAPU VE KADASTRO
GENEL MÜDÜRLÜGÜ KIRKLARELİ
TAPU SİCİL MÜDÜRLÜGÜ
Kırklareli ili Merkez Karakaş Mahallesi Kuyumcular So-
kağı'nda bulunan 72 ada 64 parseli teşkil eden 0030 me-
trekare miktartı dükkân vasıflı taşınmaz, kamulaştırmacı i-
dare ICırklareli Belediyesi'nce kısmı kamulaştırmaya tabi tu-
tulmuş olup, belediyenin talebi ile 0003.75 metrekare mik-
tara isabet eden kısım, 2942 sayılı kanunun 12. maddesi
gereğince ifraz edilip, malikleri Ahmet 2'8, Nazire 1 8. El-
mas I '8. Cemal 2/8, Hakkı 2/8 adlanna 72 ada 64-A parseli
olarak tescili ile 2942 sayılı kanunun 31 b maddesi gereğince
29.12.1995 tarih 5092 yevmiye ile şerh verılmiştir. Işbu
tebligat adj geçen kışilerin tapuda adresi bulunmadığından
ve kamulaştırmacı idare tarafından adresleri tespit edileme-
diğinden, Tebligat Kanunu'nun 28. maddesi gereğince ila-
nen teblığ olunur. Basın: 65689
KUMLUCA SULH HLKUK MAHKEMESİ
EsasNo: 1995 13
Davacı Aptil Şengönül vekili tarafından davalılar Hava
Koca mirasçılan Bekir Koca, Murat K.oca. Rahime Koca
(Güçlü), Münire Koca (Bıçakçı). Türkan Koca (Cephaneci-
oğlu), Emine Esin (Koca) ve İnci Koca aleyhine açmış bu-
lunduğu gayrimenkul satış vaadınden doğan cebri tescil da-
vasında. davahlardan Bekir Koca, Rahime Koca (Güçlü),
Münire Koca (Bıçakçı), Türkan Koca (Cephanecioğlu).
Emine Esın (Koca) ve İnci Koca'ya adreslerinin tespiti müm-
kün olmadığından, dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ
edılememiştir.
Işbu ilanın gazetede yayımlanmasını müteakip 15 gün
içerisinde tebligat yapılamayanlann mahkememize muraca-
at etmesi veya davanm duruşması olan 13.2.1996 tarihli du-
ruşma günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunma-
ları. kendilerini temsil ettirmeleri veya bir vekille temsil et-
tirrneleri, aksi halde yargılamaya yokluklannda devam
edileceği ve karar verileceğı hususu. davetiye yerine geçer-
lı olmak üzere dava dilekçesi ve duruşma günü ilanen teb-
liğ olunur.
Basın. 65565