Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 HAZİRAN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
ReKabet
Yasası'nın umudu
Affde
• ANKARA (ANKA) -
jGümrük birliğınin yaşama
geçirilebilmesi için
"hayati" önem taşıyan
düzenlemelerden Rekabet
Yasası'nın TBMM'den
geçmesine karşın kaynak
yokluğu nedeniyle
uygulanamaması tehlikesi
doğdu. Durumdan kaygı
duyan Avrupa Birliği
' Komisyonu, Türkiye'ye
nasıl bir destek
' sağlanabileceğini
araştırmak üzere
Ankara'ya uzman
gönderdi.
Daçe: Önce
dersnui
çalışacağım
• ANKARA (ANKA) -
'Özelleştirme Yüksek
' Kurulu"nda Ali Şevki
Erek'in Ulaştırma
Bakanlığı'na getirilmesiyle
biriikte boşalan yere atanan
Devlet Bakanı Bekir Sami
Daçe, özelleştirme
konusunda yeni bir
program oluşturmadan
önce "dersini çalışacağım"
'•^elirtti. Bakan Daçe,
bugüne kadar yapılanlarla
ilgili olarak bilgi alma
""sürecini yaşadığını belirtti.
"Paçe, hazırlanan raporlan
'inceledikten sonra bir
program oluşturmaya
yöneleceğini ifade etti.
TtSK-Türk-İşin
konsensus
arayışı
• ANKARA (ANKA) -
TtSK ve Türk-lş
yöneticileri ile görüşen
TBMM Sağhk ve Sosyal
lşler Komisyonu Başkanı
-Ahmet Küçükelin
önümüzdeki hafta işçi ve
"işveren kuruluşlan ile bir
-yemek yiyeceği ve bu
yemekte emeklilik, işsizlik
sigortası ile iş güvencesi
tasanlanyla ilgili
""konsensus" arayacağt
bildirildi.
Teşvüdî
yatıpımlapda
hnJı arüş
• ANKARA (ANKA)-
' Teşvik belgesi kapsamında
- gerçekleştirilecek
-yatınmlarda hızlı bir artış
yaşanıyor. Ocak-nisan
döneminde teşvik
belgesine bağlanan
yatınmlann tutan 177
trilyon 885.9 milyar liraya
ulaştı. Teşvik kapsamına
alınan yatınmlar, geçen
yılın aynı dönemine göre
yüzde 178 oranında artış
kaydetti.
ŞİRKETLERDEN
• DUFY Gömlekleri,
Belçika, Hollanda ve
Almanya'da bulunan
mağazalar zinciri Private
Company'le ihracat
anlaşması imzaladı.
• BAŞAKSİGORTA
liderliğini yaptığı bir
konsorsiyumla "Izmir
Hafif Rayh Sistemi /LRTS
Metro tnşaatını"
sigortaladı.
• CEYLAN HOLDlNG
Aralık 1994 ayında Taksim
Otelcilik'e ait 20 katlı otel
binasını bünyesıne katarak,
dûnya turizm devleri
arasında yer alan Inter
Continental oteller zincirini
20 yıl aradan sonra tekrar
Türkiye'ye getirdi.
• VAKIFBANK Kredi
kartı hamillennin
kullandığı itibar kredisini
yüzde lOOarttırdı.
• EMEKHAYAT
StGORTA kanser, felç,
böbrek yetmezliği, kroner
yetmezliği, enfarktüs
geçiren ve by- pass
amelıyatını gerektren
durumlarda sigortalılanna
maddi yardımda bulunacak
"Önemli Hastalıklar
TemınatTgeliştirdi.
• RAY SIGORTA çalışma
ortamı ve hızmette
kalitenin arttınhnası
amacıyla "Kaliteli İş
Ortamınının Geliştirilmesi"
adlı semınenn ardından
, Rota Danışmanlık Işbirliği
; ile "ZamanYönetimi"
konulu bir seminer
düzenledi.
:
• FINAR ET tş ve İşçi
; Bulma Kurumu ışbirliğiyle
[ "ICasaplık Kursu" açıldı.
Hafianm beş günü günde
altı saat olmak üzere
toplam 40 ış gûnü eğitim
alacak 11 kursıyer Pınar Et
tarafından seçıldi.
• SPECTRUM
öğrencilere kame hediyesi
olarak "akilı * armağanlar
kanpanyası düzenliyor.
SpKctrum, kame hediyesi
olarak çocuklanna
bil gisayar almayı düşünen
aildere yüzde 25-30
. in«±nm uyguluyor.
Bayramda üç büyük ilde yok satan kurbanlıklar, bir gerçeği yine gündeme getirdi:
Hayvan varhğı tükenmek üzere
Ekonomi Servisi - Kurban bayramında
üç büyük ilde kurbanhklann yok satması,
hayvan varlığımn giderek azaldığı gerçeği-
ni bir kez daha ortaya çıkardı. Devlet Ista-
tistik Enstitüsü'nün rakamlanna göre 1991
yılında 65.178.987 baş olan Türkiye'deki
toplam hayvan varhğı, 1994 yıhna gelindi-
ğinde 6.337.987 baş azalarak 58.841.000
başa düştü. Yanlış politikalarla dışanya
muhtaç hale getirilen Türk hayvancıhğının
gümrük birliği sürecinin başlaması ile bir-
iikte tamamen yok olacağından endişe du-
yulurken, ithalattan alınan fonlann düşürül-
mesi yeya kaldınlması bu süreci hızlandın-
yor. Özellikle 1980'li yıllarda hiçbir kurala
bağlanmadan yapılan hayvan ihracatı, sek-
törde onanlması zor yaralar açarken, Doğu
hayvancıhğına da en büyük darbeyi terör
vurdu.
Sektörde yaşanan en ilginç gelişme ise
hayvan varlığımn giderek azalmasına rağ-
men et entegre tesis sayılanmn her geçen
gün artması. Bu da sektörün ithalatla yürü-
düğünün bir göstergesi olarak kabul edili-
yor. lçinde bulunduğumuz dönemde ise et
sanayiinin kritik bir dönemden geçtigine
dikkat çekilirken, gerekli önlemlerin alın-
maması halinde özellikle 2000'li yıllarda
çok daha önemli sorunlann doğacağı vur-
gulanıyor.
Buarada geçen yılın temmuz ayında et ve
sütteki fıyat arttşlannın enflasyonu körük-
• DİE rakamlanna göre 1991 yılında 65.178.987 baş
olan Türkiye'deki toplam hayvan varhğı, 1994 yıhna
gelindiğinde 6.337.987 baş azalarak 58.841.000 başa
düştü. Yanlış politikalarla dışanya muhtaç hale getirilen
Türk hayvancıhğının gümrük birliği sürecinin başlaması
ile biriikte tamamen yok olacağından endişe duyulurken, ithalattan alman
fonlann düşürülmesi veya kaldınlması bu süreci hızlandınyor.
lediğini belirten hükümet, çareyi fonlan dü-
şürerek ithalat kapılanm açmakta ararken,
et ve süt fıyatlan enflasyonun üzerine çık-
tı. 1994 yıhnın temmuz ayında hammadde
olarak 4 bin liradan giren sütün 14 bin lira-
ya, etın de 70 bin liradan 170 bin liraya çık-
tığını belirten sektör temsilcileri, fîyatlann
enflasyonun üzerindeki seyrine devam ede-
ceğini belirtiyorlar.
Neteroldu?
Türkiye 1970 yıhnda Dünya Bankası des-
teği ile damızlık gebe düve ithalatına baş-
ladı. Ancak siyasi baskılar nedeniyle düve
dağılımı uygun yerlere yapılmadı. Altyapı-
sı uygun olmayan yem üretimi yetersiz, el-
de edilecek ürünün pazarlama imkânlan
dikkate alınmadan düvelerin her isteyene
verilmesi kısa bir süre sonra bunlann kesil-
mesine neden oldu. 1984 yıllında fıyat ar-
tışlanrun önlenmesi amacıyla ithalat kolay-
laştınhrken üreticiye destek sağlanmaması
sektörü önemli çıkmazlann içine soktu.
Bunlarla biriikte yine 1980'li yıllarda kont-
rolsüz olarak yapılan canlı hayvan ihracatı
sonucu iç piyasada ihtiyaç karşılanamaz ha-
le geldi.
Hayvancılığın desteklenmesi ve et üreti-
minin arttınlması amacıyla 1993'te 'smrfa-
izü beskilik kredisi' uygulamaya konuldu.
Ancak, yapılan yanlışlıklar ve yeterli kay-
nak aktanlmaması, besicilerden banka temi-
nat mektubu istenmesi ve düşük kapasiteli
projelere izin verilmemesi uygulamanın ba-
şansızlıkla sonuçlanmasına neden oldu.
Hayvansal ürünler dış ticareti açısından
da Türkiye'nin en fazla etkilendiği Avrupa
Birliği ülkelerine göre. farklı tarifeler uygu-
lamış olması, hayvancılık sektöründe önem-
li bir gerilemeye neden oldu. Söz konusu ge-
rileme son 10 yılda, sığır varlığının yüzde
28, koyun varlığımn yüzde 11, keçi varlığı-
nın yüzde 39 ve manda varlığının da yüzde
60 olmak üzere ortalama yüzde 30 oranın-
da yok olması, tüm hayvansal üriin ithalatı-
nın 300 kat artarak, 2 milyon dolardan 600
milyon dolara çıkmasıyla etkisini gösterdi.
Aynca geçen yıl hayvan yemi fıyatlan da
canlı hayvan fiyatlanndan daha fazla arttı.
Canlı hayvanda 1994 yıhnın 10 aylık döne-
minde fıyatlar yüzde 68.8 artarken, hayvan-
sal ürünlerde yüzde 93.1 arth. Bu karşıhk
yem fıyatlanndaki artış yüzde 98.1 oldu.
Tüm bunlara karşılık 1994 yılında hayvan-
sal üretimi geliştirmeye yönelik olarak ba-
zı önlemler alınmasına rağmen bunlar ge-
nellikle kâğıt üzerinde kaldı. K.öylü, üretti-
ği et için kilo başına 4 bin, süt için de 2 bin
lira primini alamadı. Toprak Mahsulleri
Ofısi, dış piyasalara tonu 55-65 dolardan
yemlik arpa satarken, üreticiye yem konu-
sunda herhangı bir destek vermedi.
Uretim desteklenmeU
1993 yıhnın temmuz ayında ham sütün
litre fiyatının 4 bin lira ve karkaset fıyatı-
nın 35 bin lira olduğunu söyleyen Setbir
Başkanı Doğan Vardarü, "1994 Temmu-
zu'nda ise fiyatlar karkasette 200 bin, ham
sütte ise 13 bin liraya çıkn, 1995 yılı sonun-
da ise rakamın sütte 20 bin ve karkasette
300 bin liraya çıkacağmı düşünüyoruz. Do-
layısı ile et ve sütün enflasyonist etkisi çok
yüksek. Bu tüketiche \ansı\ıor. Dolasrylâ et
vesütfiyatlan enflasyonu arrüran etki >ara-
üyor" diye konuştu.
Krize neden olarak girdi fiyatlan, kaldınlan devlet desteği ve pazar sorunu gösteriliyor
Et ambarında bııııalmı yaşanıyor
KENANBtLİZ
ERZURLM (Cumhuri-
yet) - Türkiye'nin et amban
olarak bilinen Doğu Anado-
lu Bölgesi, son yıllarda yaşa-
nan sorunlar nedeniyle bü-
yük kriz yaşıyor. Atatürk
Universitesi Ziraat Fakültesi
Tanm Ekonomisi Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Tayyar Ay-
yıldız, son yıllarda bölgede-
İci hayvan sayısında büyük
düşüş yaşandığını belirterek,
"Bölgede halkın yüzde 70"i
geçiıninitarun ve hayvancılık
sektöründen karşdnor. Bölge
1980-83 arasında 12 miŞon
hayvana sahipti. Maalesef bu
rakam şu an 5Ü mflyona düş-
müş durumda" de-
di.
Zootekni Bölüm
Başkanı Prof. Dr.
Ayhan Akso>' da,
hayvan yetiştiricilerinin en
önemli sorunlanndan birisi-
nın, mera ve otlaklann tahri-
biyle ortaya çıktığını belirte-
rek şöyle konuşuyor:
u
Me-
ralar azatanca
beslenme dunı-
mu kötüleşti. L -
cuz şekildt besks
mc, hayvancüıkta
önem taşır. O>sa v«m \ediğer
girdi (î\arianmn sürekli art-
ması, hayvancılığa sürekli
darbe vuruyor. OrJak alanla-
n yalnızca yüksek dağlann
tepeterinde kakü."
Hayvancılıkta krizin baş-
ka bir nedeni olarak devlet
desteğinin kalkması gösteri-
liyor. Erzurum Ziraat Odası
Başkanı Hulusi Aksu. 1985
yılından itibaren devlet des-
teğinin kalktığını belirtti.
Aksu, ha>
r
vancılığı destekle-
mek amacıyla 1994'te Ta-
Et fiyatlan
tam gaz
Ekonomi Servisi- Hayvancılık sektöründe krizin
derinleşmesi, et ve süt fiyatlannı körükledi.
1994 yılı sonunda 10 bin liradan satılan bir litre
süt, haziran başında 15 bin liraya çıkarken, 130
bin lira olan etin kasap kesim fıyatı 210 bin
hraya yükseldi.
SETBIR'den yapılan açıklamada hayvancılık
üretimindeki yapısal bozukluğun giderilmesi
gerektiğine dikkat çekilirken. önlem
ahnmaması halinde fiyatlann artmaya devam
edeceği vurgulandı.
Artan talebe karşın üretimde gözle görülür bir
azalma olduğunu açıklayan
SETBİR yetkilileri, yıl
sonu iübanyla etin kesim
fiyatının 300 bin liraya,
sütün litresinin 20 bin
liraya çıkmasının
kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Hayvancılık sektöründe hammadde fiyatlannın
hızla yükseldiğıru anımsatan yetkililer, et
fiyatlannı körklüyen diğer etkenleri şöyle
sıraladı:
"Terör nedeniyle doğu bölgesinde
hayvancılığın tamamen bitmesi, mevcut
hayvan potansiyelinin değerlendirilmeyişi,
nakliyattaki aksaklıkların giderilmeyişi."
Kasapta kıymanın kilosu 280 bin lira ile 300
bin lira arasında değişirken, kuşbaşı etin kilosu
ortalama 300 bin liraya, biftek 320 bin liraya
yükseldi. Doğu bötgesindeki terör ve meralann giderek azalması hay\ancılığa sekte vuruyor.
Yayla yasaklı bölgeye destek kredisi
NİZAMETTtN KAPLAN
Dh'ARBAKIR - Güneydoğu'nun birçok böl-
gesinde güvenlik nedeniyle konan '^•aylayasağı"
devam ederken hükümetin hayvancıhğı geliştir-
mek amacıyla hazırlıklar başlatması ve ilk etap-
ta 1 trilyon 250 milyar liralık hay\ ancılık destek
kredisi kararnamesi çıkarması. "hayvancdığmne-
rede >apılacağı~ sorusunu gündeme getirdi.
İç ve dış kaynaklardan sağlanacak fınansman-
la 6 trilyon liraya ulaşması beklenen desteği eleş-
tiren yöre çiftçileri, Î989'da başlatılan yayla ya-
sağınm yıllar ilerledikçe genişlediğini ve bölge-
de hayvancılığın yapılamaz hale geldiğini belir-
terek "1991'den bu yana da terör nedeniyle köy-
ler boşaltdmaya başİandL Teşvik edikn hayvancı-
hğın bu şartlarda nerede vapılacağınj merak edi-
\0ru2. Bu projenin başanya ulaşması istenhorsa
öncetikle kövlünün köyüne
dönmesi içingerekli şartlar sağ-
lanmahdır" dediler.
Projeye bir eleştıri de Diyar-
bakır Ticaret ve Sanayi Oda-
sfndan geldi. TSO'nun hazırladığı raporda, pro-
jenin bu haliyle ülke hayvancılığını geliştirmeye
hiçbir katkı yapamayacağı, konuya yüzeysel ba-
kıldığı ve hafıfe alındığı, daha şimdiden bakan-
lıklar arasında uygulama paylaşımına yol açtığı
kaydedilerek "Kurarsın bir müsteşarbk, getirir-
sin besi matervaDerinL dağıhrsın polhika çevrene
ve istcdiklerinc, bö>iece de 'ülke \e Doğu ile Gü-
neydoğu hayvancıliğT gelişir. Kahn haüarnla bu
şekflde özetlenebUecek bu vaklaşınun beklenilen
sonuçlan vermeyeceği çok açıknr" görüşü savu-
nuldu. Kırsal gelıştirme-kalkınma projelerinin
eğitim-yayım, izleme, değerlendirme gibı saha-
da yürütülmesi gereken boyvıtlannm, saha örgü-
tü bulunmayan bir bakanhkla nasıl yürütüleceği-
nin de sorulduğu raporda, genetik yapı açısından
Diyarbakır büyükbaş hayvancıhğının son derece
geri bir yapıda olduğu anlatılarak şöyle denildi:
"Türİdye'de yalnız havvanalıkla uğraşan aile-
lerin yüzde 21 'i GAP bölgesinde buhınmaktadır.
GAP bölgesi için günümüzde ha>\ ancılık önem-
lidir ve bu önemini gelecekte de arrnrarak sürdü-
recektir. Bugün Türkive ha>
r
vansai üretimint kat-
kıa yüzde 8.2 olup, bitkiseİ ürvtimdeki katkısına
yakın değerdedir. Bölgede ha>\ ancılık -özellikle
küçükbaş- toplumsal ha>atta önemli bir yer tut-
maktadır. Ancak son yıuarda bölgesel nedenkrle
meralann kullanılamamasu ha>-\ ancılıkta gerile-
metere neden olmuştur. Arz ve talebe göre ohışan
ha>-\ancılığa ilişkin hammaddevemamulkrin pa-
zar fiyatfarL, bu savınu/j doğrular niteüktedir."
nm Orman Bakanlığı'nca sı-
fır faizli kredi uygulaması
başlatıldığını vurgulayarak
tanm il müdürlükleri aracılı-
gıyla başlatılan uygulama-
dan, 1 yıl süresince D.Ana-
dolu Bölgesi'nde yararlanan
çiftçi olmadığını söyledi.
ICrediye EBK'nin aracılık
yaptığını belirten Aksoy da
devletın ciddi bir hayvancılık
politikasının olmadığını ifa-
de etti. Bölgede faaliyet yü-
riiten özel sektöre ait 37, dev-
lete ait 20 kombina faaliyet-
lerine son verdi. Çalışır du-
rumdaki 17 et kombinası ise
kapasitenin yüzde 50 altında
faaliyetini sürdürüyor.
Bölgede hayvancılığın
olumsuz yönde etkilenmesi
için neden çok. Devlet deste-
ğinin kalkması, ithalat ve ıh-
racatın durmasının yanı sıra
bölgedeki terör de hayvancı-
hğı olumsuz yönde etkiliyor.
Hayvan ölümkri
Ayhan Aksoy, hayvan
ölümlerinin küçümsenmeye-
cek boyutta olduğunu belir-
tirken kayıtlara göre bu ka-
yıp, hayvansal üretimin yüz-
de 30'una denk. Hayvancılı-
ğın önemli sorunlanndan bi-
ri de pazar sorunu. Aksoy
şöyle devam etti: "Saban-
a'nın satnğı su, sütten daha
pahalı. Vatandaş geleneksel
ha> vancüığı sürdürmek için
son çırpımşlannı yapıyıır. Bc-
siciler. kahramanlık yapıyor-
lar aslında. Hayv-anını satıp
parasını faizeyaoran var. Me-
ralar tahrip oldu, besici yük-
sek fiy atiayem ahyor. Ekono-
mik kriz hay vancıhğı hahalı-
yor. son zamlarla yem fıyatla-
n artü. Bu artış; et süt ve di-
ğer ürünkre yansımadL Ar-
nşlardan sonra etin fıy aü 200
bin liradan az olmamahy dı."
1980 öncesı bir hayvana 4
hektar mera düşerken bugün
1 hayvana ancak 1 hektar me-
ra düşüyor. Bu rakamın en az
8 hektar olması gerekiyor.
Yine hayvancıhğı olum-
suz etkileyen baska bir neden
de küçük işletmeler. Türki-
ye'de 4 milyonun üzerinde iş-
letme bulunuyor. Bu rakam
ABD'de 2 milyon. DlE'nin
araştırmalanna göre Türki-
ye'de işletme başına 3 hay-
van düşüyor. Verimliliğin
sağlanabilmesi için en az 30-
50 hayvan düşmesi gereki-
yor. 1 kilogram yem 5 bin li-
ra ve 8 kilogram yem de 1 ki-
logram canlı ağırlık yapıyor.
Bir kilogram ağırhğın yansı
et. Girdi fıyatlan ele alınarak
yapılan araştırmalara göre 80
bin liraya mal olan 1 kilog-
ram et, 95 bin liraya satılıyor.
Konuk
Yazar
Tamıuıı Uuuıııııu bümeyen îktidar
Prof. Dr. REŞİT SÖNMEZ
Siyasal partıler, seçimlerde ilan ettikleri
programlan uygulamak ve vatandaşlara ver-
dikleri sözleri yerine getirmek için iktidar
olurlar. Ancak ne yazık ki, bilgisizlikleri ve
başansızhklan yüzünden memleket işleri
içinden çıkılmaz hale gelince. bu üzücü du-
rumu milletin gözünden kaçırmak ve halkı
kandırarak oylannı tekrar almak ve saltanat-
lannı sürdürmek için akıl almaz "bilun ve
tekniğe ters, dünyada beozeri görülmeyen"
işler yapmaya kaÛcarlar. Bilgisizlıklerinin ve
hatalannın faturasını zavallı mıllete çıkanr-
lar. Kendileri o kadar pişkindir ki, gözler
önünde duran başansızlıklanna karşın, hâlâ
sizi kurtaracaklannı söylerler. Ekonomi pro-
fesörü Başbakan "Ekonomiyi bilmiyor" di-
yenler haksız mı? Yoksa "•Yüzde 150 enflas-
yon, yüzde 200 enflasyondan daha iyidir"
dercesine, "Ben bu millet için bir şansun"
buyuran Başbakan mı haklı?
Türk tanmının ve Türk çifçısinin yaşadı-
ğı sorunlar gözardı edilmeyecek kadar bü-
yüktür. Çiftçilerimizuı büyük çoğunluğu her
gün biraz daha fakirleşiyor, alım gücü düşü-
yor. Bu yüzden köylerini terk edenler, şehir-
lenmizi korkunç biçimde kuşatan gecekon-
dulara sığınıyor. Tanmm en önemli kolu olan
hay-vancılık, "perişan bir durumda". Nere-
sinden bakarsanız yürekler acısı. Eski yıllar-
da canlı hayvan ve et ihraç eden Türkiye,
şimdi başta et olmak üzere her tiirlü hayvan-
sal gıda maddesi ithal ediyor. Gazeteler bir
yandan Edirne gümrüğünden giriş yapan ya
da gemi ile limanlara gelen "ithal hayvanla-
n" ve öte yandan köylerini terk eden Ana-
dolu çiftçisinin "boş bıraküklan ahırlan"
görüntülüyor. (Güneydoğu olayı bunun dı-
şında ayn bir konudur.) Böylece son yıllar-
da artan nüfusumuza karşın, "toplam hayvan
sayunızın 10-15 milyon azakhğını" üzülerek
görüyoruz. Emeğinin karşılığını alamayan
Türk köylüsü hayvancılıktan kaçıyor. Sanki
petrol zengini bir ülke imişiz gibi habire it-
halat yapıyoruz.
Oretıcilerimizi hayvancılığa heveslendi-
recek bir politikamızın bulunmadığı bir ger-
çek. Piyasayı dengelemek için yaptığımız it-
halat, üretıcilerimizin belini büküyor. Üreten
değil, aracılar daha çok destek görüyor.
Ureticilerimizi eğiterek ve örgütleyerek
onlann kendi güçleri ile ayakta durmasını
sağlayacak "bir devlet desteği"; Ortak Pa-
zar'da olduğu gibi. "serbestpiyasaekonomi-
si düzeninde tanmın korunmasu bıraküma-
ması temel poütikasT ile bılim adamlanmı-
zın ve araştırmacılanmızın büyük emekler-
le ortaya koyduklan "Türkiyeekolojisinc uy-
gun bitkisel ve hayvansal damızlık materya-
Kn" kıymetmi bilerek bu materyalın "uygu-
lama projeleri ile yaygınlaştınlması görüşü"
şu anda Tanm Bakanlığımızda ne ölçüde
egemen? İthal teknolojiye ve ithal damızlı-
ğa bu kadar bel bağlayan politikacılar, *ya-
paraköğrenmeyöntemiiletanmı idareetme-
yeçalışıyorlar.'" Başansız olunca da suçlu an-
yorlar. Sayın Tanm Bakanımız "tanmuı ger-
çek bflimsel ve teknik tanımını bfliyor mu?"
Duyduğumuza göre. hayvancıhkta başan-
ya ulaşmak için "hay^vancılık bakanhğı ya da
hiç degüsc hayvancılıktan sorumlu bir müs-
teşarfak" kurulması için kanun tasansı hazır-
lanıyormuş. Birkaç yıl önce Ankaracîa bir
toplantıda o zamanın Tanm Bakanı Sayın
Necmettin Cevheri sormuştu: "Acaba Bao
ülkelerihay-vancılıkta başanyi nasıl sağfamıs-
lar." Ben de kendısine şu yanıtı vermiştım:
"Onlar, tanm işletmesinin bütünlüğünü ko-
ruyarak bitkisel ve hayvansal üretimin aynl-
maz beraberliğine riayet ederek ve çiftçüeri
örgütleyerek bu başanyı sağlamışlardır.77
îsterseniz bu sözlerimize başka bir tanık
gösterelim: Bundan yıllarca önce Italya Mil-
li Zootekni Kürsüsü Direktörü Prof. Dr. B.
Maymone şöyle diyordu: "Hayvansal ve bit-
kisel ürünlerin birbirini tamanılaması vc iş-
letmenin ekonomik reaütesindemalgama teş-
kil etmesi karşısında bu ürünlerin ayn ayn i-
ki yönetim elinde bulunmasuu düşünmek
mümkün değfldir."
Birşey daha ekleyelim: lngilizce kitaplar-
da "Animal Agricumıre", yani "Hayvan 7i-
raaü" deyimini görürsünüz. Yani hayvancı-
lık, ziraattır. Bu kanun teklifıni hazırlayan-
lara soruyorum: Dünyanın neresinde " h ^ -
vancüık bakanbğı" ya da "hayvancılık müs-
teşarhğı'" vardır? Lütfen söyler misiniz, biz
de öğrenelim!.. Sandıktan çıktınız diye "mB-
leti aldatmak" hakkına sahip değilsiniz!..
YORUM
OZTtN AKGUÇ
Çözümü Politikada
Aramak
Türkiye'nin bugünkü durumu, ülkeyi seven, ülke-
nin geleceğini düşünen, T.C.'nin varolmasını isteyen
geniş kitleleri kaygıya düşürüyor. Türkiye'de bir gü-
vensizlik duygusu egemen. Vatandaşlann büyük bir
bölümü, TBMM'ye, kendi seçtiği milletvekillerine gü-
venmiyor, günümüzün Meclisi belki T.C. tarihinin en
itibarsız, en az güven uyandıran Meclis'i. Anketler,
kamuoyu araştırmaları, geniş kitlelerin partilere,
medyaya, güvenlik güçlerine, yargtya hatta Başba-
kan'a, Cumhurbaşkanı'na güvenmeöiğini ortaya ko-
yuyor. Bu, son derece kaygı verici bir gelişme. Hiç-
bir terör, hiçbir eylem, dış baskı, dış tehdit bir ülke-
de güven duygusunun yftirilmesi kadar, ülkenin te-
meilerini sarsamaz.
Hepimizin, toplumumuzun eksiklikleri olduğu açık.
Ancak bu eksikliklerimizin, 1980 sonrasının yükse-
len değerieri ile daha da arttığı, yozlaşma sürecinin
hızlandığı da kesin. Vızyon sahibi olarak yutturulan
lider veya liderlerin hangi konulardavizyon sahibi ol-
dukları daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.
Adını demokrasi koyduğumuz bir oyun oynuyoruz.
Bir siyasal düzen düşününüz, sendikalar politikaya-
pamaz, dernekler politika yapamaz, üniversite genç-
liği politika yapamaz, memur politika yapamaz, yük-
sek bürokrat politika yapamaz, hatta üniversite öğ-
retim üyeleri politikayapamaz, özel kesimde çalışan-
lar patronla aynı siyasal çizgide değilse fıilen politi-
ka yapamaz, böyle bir düzene de gerçek demokra-
si denemez. Sözde demokrasi, şibih demokrasi de-
mek dahi zordur. Bu düzen, her türlü ileri görüşten,
köklü bilgiden yoksun 1980 darbecilerinin, bazı iç ve
dış çevrelerin ayartılanyla Oğvaları) ülkemize bırak-
tıklan bir siyasal kalıntıdır.
Bu kadar kısıtlamanın, sınırlamanın olduğu bir si-
yasal düzende, TBMM'nin düzeyini, itibarsızlığını ya-
dırgamamak gerekir. Aksi olsaydı belki eşyanın ta-
biatına aykın düşerdi. Bunun çözümü, geniş kitlele-
rin, özellikle gençlerımizin, bazı riskleri göze alarak
etkin bir şekilde politikaya girmeleridir. Yazmak, der-
nek kurmak, söyleşiler düzenlemek, bildiri yayımla-
rnak iyidir ama, yeterli sonuç alıcı değildir. Etkili ola-
bilmek için geniş kitlelerin desteği ile siyasal erki ele
geçirmek gerekir. O zaman istenen değişiklikler ya-
pılabilir.
Siyaset için verilecek adres CHP'dir. Bu öneri, bu
salık verme, duygusal gelebilir, tebessüm uyandıra-
bilir. CHP'nin diğer partilerden ne farkı var diye so-
rulabilir. Doğrudur; bugün CHP'nin, ondan önce
SHP'nin sergilediği tııtum güven verici olmamıştır.
Düzenin koltuk değneği, yedek lastiği (stepnesi) iz-
lenimini vermiş, terim yerinde ise parti sünepeleşmtş-
tir. Bu, CHP'nin tarihsel kimliğine, tarihsel işlevine uy-
gun olmayan bir görüntüdür. Partiyi, köklerine, te-
mellerine oturtmak, devrimci kimliğine kavuşturmak
gerekir.
Bağımsızlık, özgürlük, laiklik, demokrasi, insana
saygı, kalkmma, hakça paylaşım, üretkenlik, vazge-
çilmez amaçlar ise, bunlar yaşama bir değer katıyor-
sa, bunun yolu CHP'de politikaya atılıp, CHP'yi ta-
rihsel kimliğine oturtmaktır. Partileri, kişilerden soyut-
lamamız gerekir.
DYP ve ANAP türü partiler; rengi, kişiliği, toplum-
sal işlevleri belli olmayan partilerdir. Bunlar, yerine gö-
re muhafazakâr, yerine göre milliyetçi, yerine göre
Batıcı, Amerikancı hatta mandacı, yerine göre de-
mokrat, yerine göre diktacıdır. Muhafazakâriığın, mil-
liyetçiliğin erdemleri vardır. Bunlar 0 tür erdemleri cfe
sergileyemezler. Politikayı, belirti kişilere, çevrelereçı-
kar sağlamak için yapartar. Günümüzde din ticareti,
din istisman konusunda Refah Partisi ile rekabete
girmiş durumdadırlar. Kanımca Refah Partisi, DYP
ve ANAP türü partilere göre daha erdir. Hiç olmazsa
çizgisi, yönü oldukça bellidir.
Gençlerin, ülke için heyecanını yitirmemiş daha
yaşlı kuşaklann, ülkenin sorunlanna çözümü politi-
kada aramalan, siyasal erki demokratik bir düzen
içinde ele geçirmek için çaba harcamalan, savaşım
vermeleri gerekir.
Savaşım, çaba, özveri olmadan sorunlanmıza çö-
züm buîamayacağımızın bilincinde olmalıyız.
Ege Tanm Platformu oluşturuldu
Lobicüik
tarlaya iniyor
MERtHAK
İZMİR-Son yıllarda hü-
kümetin tanm sektörü için
aldıği kararlarda iş çevrele-
rinin yaptığı lobi çalışma-
lanna üreticiler de katılıyor.
TARİŞ Genel Müdürü Ci-
han AJbBÖz, Ege Tanm
Platformu'nun, tanm so-
runlannın ilk önce günde-
me sokacağını ve ardmdan
da siyasiye doğru olanlan
anlatacağını belirterek, "Si-
yasikararvericibdepkrimi-
zi kabul etmezse, Ege'nin
gündemindeki bir konuyu
reddetmiş olacak. Ancak bî-
zim arkamızda en az 2 mü-
voninsanınuıvarfağuııda bi-
İecek" dedi.
Yaşadıklan sorunlan ku-
nıluşlan aracılığıyla
sağlıklı bir şekilde
dile getiremeyen
üreticinin bürûndü-
ğü sessizliklik, Ege
Tanm Platformu'yla
biriikte bozuluyor.
En son, pamukta yaşanan
ve ihracata getirilen 60
centlik fon yüzünden özel-
likle tekstil ve konfeksiyon-
cularla karşı karşıya kalan
üretici, bu dönemde yaptığı
tüm girişimlere karşın fonu
kaldırtamamıştı.
Geçen yıl yaşanan bu
olayın ardından üreticiler
daha güçlü olmanın yolunu
"birleşınede'' buldular. TA-
RİŞ Genel Müdürü Cihan
Amnöz, Türkiye'de nüfusun
yüzde 50'sinin tanm ve ta-
nmsal sanayi kolundaçalış-
tığını ancak GSMH'den
yüzde 13 pay aldığını söy-
ledi. Bunun ciddi bir hak-
sızlık olduğunubelirten Al-
tınöz, tanm kesiminin par-
lamentoda temsilcilerinin
de çok az olduğunu belirtti.
Tanm kesiminin Türki-
ye'de sesini duyuramadığı-
nı vurgulayan Altınöz, ya-
pılan çalışmalardan bir so-
nuç aluıamadığını vurgula-
dı. Tanm kesiminin bugün-
lerde iki önemli sorunla
karşı karşıya bulunudunu
belirten Altınöz, "Birindsi,
gümrük birliğine giriyoruz.
Tanm kesimi buna hazu*
mı? Destekleme alımlan
kalkıyor. Buna hazır mıyH?
Bu hanrlıklar tamamlan-
mamış ve devletten de ge-
rekli yardım gelnıiyorsa biz
ne yapabiliru? Bu aşamada
dedik kL öyle bir güç oluştu-
rahm ki, sorunlanmızj, is-
teklerimlzi önce Ege'nin
sonra da ülkenin gündemi-
ne taşıyalım. Kgeli tanm in-
samna böyle bir destek ya-
pümazsa onlann bir
süre sonra büyük
kentlere akacağuu
herkesbflmett" diye
konuşru.
Oluşturulacak ya-
pının doğru tespitler
ve doğru sonuçlarla siyasi-
lere gitmeleri dunımunda
sorunlann çözümlenebile-
ceğini dile getiren Altınöz,
şunlan söyledi: "Bu du-
rumda siyasfler iknaotecak-
ür. Siyasi karar vericüere
diyeceğizki, *bak kardeşim,
biz EgeTanm Lobisi olarak
şu şu kuruluşlardan oiuşu-
yoruz. Bizim kitkmb, 1.5-2
milyon insana hitap ediyor.
Buinsaalarbu konuda dert-
live beklentisi de bu. S izden
bu karan bekliyoruz.' Böy-
lece bir siyasi baskı grubu
olarak çahşnuş olacak. Bu
da btze, doğru olarak istedi-
ğimiz kararlann çıkmasını
sağlayacak Bunu başlatbk.
Vakıfya da dernek oiuşumu
kazandınlacak platforma.
ÇeşhM etkinlikkre başfaya-
cağız."