Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 HAZİRAN 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Dev insan heykelleriyle iinlii Pasifik adasının efsaneleriniseyretmek istemez misiniz?
Y
önetmen
Kevin
Reynolds,
birkaç filmini
yönettiği yakın
arkadaşı,
Hollywood
megastan Kevin
Costner'in
parasıyla, dünyadan
soyutlanmış Pasifik
ada halkının
yaratılış ve kurtuluş
efsanelerine ilişkin,
Romeo-Jülyetvari
bir gönül
hikâyesiyle de
harmanlanmış, göz
alıcı, ama kof bir
seyirlik kotarmış.
Hotıı Matua'nın torunlanııa dair
'Dünyadaki en uzak adalar' olup kap-
4tan Roggeveen'in kotnuta ettiği Hollan-
dalı sömurgecılerce 1722'de keşfedilen
Büyûk Okyanus'taki Paskalya adası,
özellikle üstündekı anıtsal tapınakiar ve
yekpare taştan kesilip oyulmuş dev insan
heykelleriyle ilgi çekeröteden beri.
1970'li yıllarda çok satan kitaplar ya-
zarak tnoda olan, insanın hayalgücünü
törpüleyıp sömüren, çalçene ve bezırgân
.yazarlardan Eric Von Daeniken'in, böy-
lesine büyûk kaya ve taş kütlelerinın,
alet-edevatsız, sadece kol gûcüyle; nasıl,
nerden getirilip adaya dikildiği meçhul
bu dev insan heykellerini, dünyanın akıl
sır ermez işlerinden biri olarak niteleye-
rek kalemine takıldığı Paskalya adası,
Polinezya'nın en renkli turistik köşele-
rinden olagelmiş bunca zamandır.
Zaten volkanik yapıda, lcurak ve çorak
bir coğrafyaya sahip olan ve az sayıdaki
agaçlann telef edılip gitgide kaynaklan-
nı lcurutarak zamanla çoğalıp iyice kala-
balıklaşan bu ada sakinlerinin yarattığı
kültür ve uygarlığın egzotik ve dayanıl-
'rnazçekiciliğine kapılmış yönetmen Ke-
vin Reynolds, birkaç fîlminı yönettiği
yakın arkadaşı, Hollywood megastan
Kevin Costner'in parasıyla, dünyadan
soyutlanmış bu ada halkının yaratılış ve
kurtuluş efsanelerine ilişkin, Romeo-Jül-
yetvari bir gönül hikâyesiyle de harman-
lanmış, gözahcı, ama kofbir seyirlik ko-
tarmış.
Batılı kâşiflerce Paskalya adası, yerli-
lerinceyse Rapa Nui adı verilen adanın
geleneİc-göreneklerine çok düşkün sa-
Jdnlennin ınandığı efsaneye göre, adalı-
lann atası Hotu Matua, günün birinde
beyaz bir tekneyle geri gelerek kaynak-
lannı tüketip darlığa düşmüş tonmlannı
yeni dünyalara, ruhlar âlemine dogru gö-
türiiyor.
Sıkı sıkıya batıl itıkatlanna bağlı Ho-
tu Matua'nın torunlan, kabaca ıktidarda-
ki yönetici sınıf uzunkulaklar ve 'Moai'
denılen dev heykellen yapıp süreklı ça-
lışan, yoksul emekçı kesimı kısakulak-
lar olarak ıki kampa bölünmüş Hollan-
ELVEOA CENNET
(Rapa Nui):
Yönetmen: Kevin
Reynolds / Senaryo:
TunRose
Price,K.Reynolds/
Kamera: Stephen
VVindon/Müzik:
Stewart Copeland /
Oyuncular: Jason Scott
Lee, Esai Morales,
Sandrine Hoit, Zac
VVaJlace, George
Henare, Nathaniel Lees,
Pete Smith /
1993 ABD(Avşar
Film) Beyoğlu
Fitaş, Nişantaşı
AFM,
Altunizade Capitol
sinemalannda.
dalılar adaya gelmezden önce
Gaddarbüyücü-rahibıyte bırlıkte ıktı-
dannı sürdüren yaşlı kral, kısakulakJar-
dan güzel Ramana'yı seven ve denıze
açılıp geri dönmeyen kral babası gibı ok-
yanusun ötesinı merak eden, toplumu-
nun kimi tabulannı kırmak isteyen genç
prens Noro, uzunkulaklann baskıcı yö-
netimine başkaldırmak için fırsat kolla-
yan, çocukluk arkadaşı prens Noro'nun
da körkütük âşık olduğu Ramana'ya ev-
lilik öneren, emekçı kısakulak Make,
Noro'nun aşkı uğruna 6 ay mağaraya ka-
panan kısakulak güzeli Ramana. heykel
yapımında bile isteye ezılen, kırgın us-
tabaşı Heke, korktuğu içm denize açıla-
mamış. eski kralın yoldaşı, genç prensın
de hem dostu hem de kayınpeden olan.
Ramana'nın babası, kano-kayık yapım-
cısı, feleğin çemberinden geçmiş, yaşlı
bılge, vb. gibi kahramaniann öne çıktı-
ğı, Paskalya adasına ve sakınlenne iliş-
kin egzotik bir masal gibı bir çırpıda tü-
ketilıvenyor "Rapa NuL"
Egzotik bir masal boyutlannda
"Elveda Cennet" (ya da "Cennete Ve-
da") adıyla gösterilen "Rapa Nui"de.
Paskalya adası mitoslannı, günümüzde-
ka ezen-ezılen, kuzey-güney çatışması,
\b. türünden çağdaş dünya sorunsallan-
nı da çağnştınrcasına ele alıyor. kaptan
Cousteau'nun Paskalya adasıyla ılgılı
belgeselını seyrettıkten sonra bu yöreye
sevdalanmıs. yönetmen Reynolds.
Yüzmeden dağcılığa, çiplak ayakla
snn kd>alarda koşturmacadan kuş yu-
murtasını kırmadan taşımaya ve itiş-ka-
kışa kadar. kanlı ve köpekbalıklı birma-
ratona dönüşen yanşmadan çeşitli kabi-
lelerin seçkin şampiyonlanyla kısaku-
laklann temsilcisi, şanssız Make'yi de
geride bırakarak galıp çıkan genç pren-
simiz Noro'nun finalde küçük kızı ve
kansıyiakaytnpederininevlilikarmağa-
nı kanosuna atlayıp babasınm yolunda
denize açılmasıyla sonuçlanan "Rapa
Nui"de, önceleri taş devnne özgü zorlu
yaşam koşullannda mücadele eden ada
halkının çatır çatir İngılızce konuşması
ve yıyecek kıtlığına karşın herkesin güç-
lü, sağlıklı bedenlere sahıp olması biraz
gülünç, hatta yadırgatıcı kaçıyorsa da,
film ılerledıkçe, ılkellığın çekıciliği ve
özellıkle yeşılsı? ama cennetımsı, egzo-
tik mekânlar, seyirciyı içine çekiveriyor
giderek.
Saglam bir yapıdan yoksun derme çat-
ma dramatik yapı, Hollyvvood usulü bas-
makalıp senaryo ve hiç de doyurucu ola-
mayan mitolojik mavallara karşın en
azından görüntüleri ve üç başrol oyun-
cusunun (daha önce Bruce Lee'nin ha-
yatını aktaran filmdeki Bruce Lee rolüy-
le, "İnsan Yüreğfaıin HaritasTndaki es-
kınıo yorumuyla sempatı toplamış, Bru-
ce Lee'yle benzerlıkten öteye, herhangi
bir kan bağı bulunmayan Jason Scott
Lee, Amenkan yapımlannda genellikle
kötü adam rollerine talim eden Meksika-
lı Esai Morales ve gerçekten cennetten
çıkma bir huriyi andıran Sandrine Holt)
sayesinde rahatlıkla seyrediliyor"Rapa
Nui".
Entnkası laf kalabalığına boğulmuş,
çok klişe bir yaklaşımın ürünü film, Pa-
sıfik'te, öykünün geçtiği yörede çekilmiş
alımlı panoramtk görüntüleriyle olduk-
ça spektaküler! Ancak sonuçta, bildik il-
kellik ve eski efsane çeşitlemesı - aşk
masalıyla, rengârenk bir antropoloji seç-
kisinin görüntüleri arasında gidip gelen,
Amenkan sinemasına özgü bir beceriy-
le tezgâhlanmış, özenli ve cilalı bir se-
yirlik olmaktan pek öteye geçemiyor
doğrusu
Paskalya adasmdaki iktidar-muhale-
fet çekışmesi, şiddetin de bulaştığı gele-
neksel yanşma ve ilkel efsanelerle be-
zenmiş, düşündürücü olmaktan çok va-
kıt geçıncı, egzotik bir masal boyutlann-
da karşımıza gelen "Rapa Nui", malum
Hollyvvood bakış açısıyla gerçekleştiril-
miş, naıf bir aşk hıkâyesi versiyonu sa-
yılabılir.
Ölümcül bir virüsün yarattığı bulaşıcı bir salgının ABD'yi tehdit ettiği film.
Acaba virüs mü5
general mi daha tehlikelidir?Hayatı sanata meze-malzeme yapma-
sını çok iyi beceren, aktüaliteyı ve her
alandaki gelişmeleri yakından izleyerek
anında fılme dönüştürmesıni gerçekten
çok ıyi kıvıran Hollyvvood'un kısa süre-
de insanı ölüme götüren, AIDS'i çağnş-
tıran Ebola adındaki yeni bir bela-vırii-
sün, Zaire'de azraile fazla mesai yaptır-
dığı şu günlerde, becerili tanıtım kam-
panyalanyla tanıtıp pazarlayarak alela-
cele tüm dünyada gösterime çıkardığı
"Outbreak-Tehdit'', Amerikan sinema-
sının medyayı diledığince kullanabilme
yeteneğini de örnekliyor bir kez daha.
Ebola virüsünün Zaire'de ortalığı kı-
np geçirdiği. şimdilik çaresiz ve dehşe-
tengız yeni bir salgma (salgınlara) yol
açtığı günümüzde, vizyon zamanlaması
bakımından kuşkusuz gişe hasılatını iki-
ye katlayacak şekilde, tüm medyanın
gündemine yerleşip insanın içine korku-
lar salan yeni bir tehdit olarak karşımıza
gelen Ebola'dan esinlenilmiş korkunç bir
virüs hakkındaki "Outbreak" giderek
top-tüfekten daha etkili bir silaha dönü-
şecek, gelecekteki korkunç biyolojik si-
lah tehlikesini de içeren bir film.
Ebola'yı akla getiren virüs kadar, Pen-
tagon şahınlerinin de günün birinde, ma-
zallah büyük felaketlere neden olabile-
•ceğini düşündürten "Tehdif, 1967 Tem-
muzu'nda ortalığın barut fıçısına dön-
dügû Zaıre'deki garip, ateşli bir hastalı-
ğın savaşı bile bastırdığı askeri bir kamp-
ta başlayarak günümüze kadar uzanıyor.
İnsanın "evrendeki en tehJikefi düşmanı"
sayılan virüse karşı kahramanca savaşan,
genektiğinde astronot giysisine benzer,
san muşambalar içinde, aynlmış olduğu
eski kansını kurtarmak uğruna elinden
ğelenı ardınakoymayan askeri doktor-vi-
•rolog rolünü üstlenmiş ve "Zoraki Kab-
J
huoaan"dan beri hayranlannı özletmiş-
f
Duısaıı Hoftraan'ın yanı sıra, Clint East-
'vvo-od'a "In the Line of Fire-Ateş Hattın-
' d a " eşhk eden, dilber Rene Russo, "Bob-
jha'*' adındaki ılginç bir filmle yönetmen-
liğir. de hakkını veren, usta zenci aktör
JVfoışuı Freeman, yenilerden Kevin Spa-
Tcey, Patrick Dempsey ve fılmın "kötü
'adan" rolünde, kendini yineleyen Do-
TEHDİT
(Outbreak) Yönetmen.
Wolfgang Petersen /
Senaryo: Laurence
Dworet, Robert Roy
Pool / Kamera: Michael
Ballhaus / Müzik:
James Newton-Howard
/ Oyuncular: Dustin
Hoffrnan, Rene Russo,
Morgan Freeman,
Donald Sutherland,
Kevin Spacey, Patrick
Dempsey, Cuba Goodin
Jnr, Malick Bowens /
1995ABD(WB)
Beyoğlu Emek, Maslak
Mövenpick, Şişli Kent,
Çemberlitaş Şafak,
Etiler Akmerkez,
Ataköy Prestij,
Kadıköy Süreyya,
Bakırköy 74, Pendik
Oscar, Altunizade
Capitol sinemalannda.
naJd Sutherlandvb. gibi oyunculann boy
gösterdiği, Hollywood'a kendini kabul
ettirmiş, "Das Boofla 1980'lenn başın-
da parlamış Alman VVolfgang Petersen'in
yönettiği fılmın mutlu sonunda. tabii ki
ortalık süt lımana dönüyor, artık alışıldı-
ğı ve bekJendiği üzere!
Gerçek birolaydan kaynakJanan film,
maymun aracılığıyla bulaşan, soğuk al-
gınlığı belirtilenylebaşlayıp kısa sürede
insanı öldüren bir virüsün Afrika'dan
ABD'ye, California'nın küçük bir ken-
tine taşınarak bütün ülkeyı tehdit eden bir
salgına dönüşmesı ve bu kâbusun önüne
geçmek amacıyla umutsuzca koşuşturan
"küçükdev adam" Dustin Hoffman'ımı-
zın kahramanhğı çevresinde gehşıp so-
nuçlanıyor.
Her an, her yerden bulaşabilecek bu
habıs virüsün yol açabıleceği korkunç
salgınla mücadelede, karanlık emelleri
uğruna. bazı gerçeklen örtbas ediveren
ABD hükümeti ve ordusunun kimı yet-
kilılennin. geliştirdiklen ölümcül silah-
lann (virüslerin) selameti bakımından
kolayca insan harcama yoluna saparak
üstlendikleri suçluluğun ve sorumlulu-
ğun altını çıziyor "Tehdit", o Amerikan
sinemasına özgü, bildik eleştin ve "kıs-
sadan hisse" kalıplan içinde.
Atına, pardon helıkopterine atladığı
gibi, zamana karşı yanşarak, sonunda
hem virüsıin hem de küçük kentın aha-
lisıni çoktan gözden çıkarmış "şahin"
generalin hakkından geliyor kahramanı-
mız tabıı ki ve Amenkan ruhunu kurta-
nyor!
Nazi gaddarlığını kuşanmış hain bir
general kompozisyonu çizen Donald
Sutherland, toptan yok edilmesıne karar
verdığı. kısa sürede mükemmel dona-
nımlı, askeri ve tıbbi bir ordu tarafından
ışgal edilmiş küçük California kentı hal-
kı ıçin kolayca "Buinsanlarsavaştelefa-
ü, canım hepsine madarya vermeli!'' der-
ken kahramanımız altta kalmayarak
"GeneraL generaL sadece bu kenti değiL
Amerikan ruhunun büyük bir parçasını
da ökJürüvorsunuz!" dıye cevap vererek
filmin sinir katsayısını yükseltiyor...
Bu tür güncelliği malzeme yapan bir-
takım gösterişli Hollyvvood yapımlanna
özgü bildik kJişeleri, beylik heyecan ve
genlim öğelerinı birtakım son dakıka
rastlantı lanyla allayıp pullayarak yinele-
yen yönetmen NVolfgang Petersen, tedır-
ein birfabl'dan sürüklevici bir "action"
türüne kadar uzanan kalıcı olamasa da
sürükleyici ve oyalayıcı olabilen, yeryer
rahatsız edici bir seyirlik kotarmış.
Kahramanlık misyonunu üstlenmiş,
üstelik finalde onu bırakmış eski kansı-
nın sevgisıni de yenıden kazanan bir bi-
lim adamı-askeri doktorun inanılmaz
macerasını aktaran "Tehdit". sonuçta,
"iyi bir film potansheünesahip bir konu-
nun, koia>cı \e ölçülü biçili, bü\ük stüd-
yo formül leriv le nasıl budanıp özünün ÇH
kanJmasına ilişkin, tipik birörnek" oluş-
turuyor. Wolfgang Petersen'den çok tipik
bir stüdyo filmı sayılacak bu uzun ve
beylik, tıbbî serüven filmi, ünlü oyuncu-
lan, başanlı görüntüleri, teknik düzeyi ve
fantastik-kurgusal özellıkleriyle bir çır-
pıda tüketıliveriyor. Ama hepsı o kadar
işte.
KEDI GOZU
VECDÎ SAYAR
Dosflar Alış Verişte...
Bizim kedi milletinin en temel dertlerinden biri ulus-
lararası itibanmızın yerferde olmasıdır.Vahşiliğimiz-
den tutun, eğitimsizliğimize kadar nice iftiranın kur-
banıyızdır. Yıllardır, çırpınır dururuz adımızı temize çı-
kartmak için.
Denemediğimiz yöntem, çalmadığımız kapı kal-
mamıştır bu işi düzeltmek amacıyla. Ama, nafıle.
Hakkınızda hüküm verilmiş bir kez. Değiştiremezsi-
niz.
Peki, sakın bir yerde yanlış yapıyor olmayalım de-
di geçenlerde bir sevgili dostum, Yıllardır Türkleri ör-
nek alınz kendimize. Onlann da bir arpa boyu yol al-
dıklannı görmedim.
Doğrusu, bu sorudan epey işkillendim. Ya, yanlış
yolu seçmişsek? Dünyanın en uysal, en cici yaratık-
lan olduğumuzu kanrtlamak için verdiğimiz sayfalar-
ca ilan boşa gıdıyorsa. Kimseleri kandıramadığımız
gibi, bu resmi propagandalarla daha da sevimsiz ha-
le getiriyorsak imajımızı?
Türklerin tanıtım için döktükleri paranın hiç de
azımsanmayacak boyutlarda olduğu bilinryor öyle
ise, neden bu kadar sonuçsuz kalıyor çabalan? Bir
bakıyorsunuz, bınlerceTürk, ellerinde küçük bayrak-
larla New York caddelerinde yürüyüşe geçmişler. Bu
amaçla bir uçak dolusu adam gelmiş Türkiye'den.
Aralannda, politikacısı, sanatçısı, silah meraklısı n6
ararsan var. Türkiye'yi iyi tanrtmak ıçin hiç bir feda-
kâriıktan kaçınılmıyor. Sanatçılar mı kim? Bu da so-
rulacak soru mu şimdi? Tarkan da sizi tatmin etmi-
yorsa, başka söyleyecek söz bulamıyorum.
Tanıtım amacıyla daha neler yapılmıyor ki? Ameri-
ka'nın taşrasında, Houston denen kovboy kentinde
bir Türk Festivali yapılıyor. Buraya yapılan çıkartma-
nın boyutlannı öğrensenız dudağınız uçuklar. Pop
müzik dünyasının bütün isimferi orada. Türkler, Ame-
rikalılar'a pop müzik nasıl olurmuş bir ders verdiler
kı sormayın gitsin. O gün bugün Amerikan popçula-
n kendılerini toparlayamıyor.
Geçen hafta Cannes'daydık biliyorsunuz. Bu ko-
nuyu aklıma taktım ya, gözümü dört açıyorum. Baş-
ka milletler nasıl yapıyor tanrtımını diye. Türklerin de
pazarda bir standı olduğunu söyleyenler olduysa da
orada ne yaptıklannı anlayana rastlayamadım. Dost-
lann alışverişte görmesinin iyi olacağını birileri söy-
lemiş olmalı.
Her gün ayn bir sayısı basılan beş, altı meslek der-
gisini kanştınyorum. Türklerden bir tek satırla bile
söz eden yok. Parasız yayınlanan listeterde bile yer
almıyorlar. İyice kuşkulanmaya başlıyorum. Sakın
Türkler bu işi bilmiyor olmasın? Oraya bir stand kur-
makla, bir iş halledilemeyeceğini birileri onlara söy-
lemeli. Elalem ne yapıyor, hiç mi görmüyorlar? Tam
sayfa ilanlar, afişler, duvar panolan ile sürekli olarak
kendılerini hatırlatan çeşitli ülkelerin sinema kuruluş-
lanndan haberleri yok mu? Bu kadar paramız yok di-
yenlere inanmayın. Para gerektirmeyen, hatta para
ile elde edemeyeceğiniz unsurlan var tanıtımın. Ama
Türklerin bir özelliği var ki, bütün doğrulann önüne
geçiyor. Bilginin önemini bir türiü kabullenmek iste-
miyoriar. Göçebe toplumun bir özelliği midir dersiniz?
öteki ülkelerin ne yaptıklanna hiç mi bakan yok?
Yunan sinemasının bu olanağı nasıl etkili kullandığı-
nı, bir sanatçılarının başansını ülkelerinin prestıji adı-
na nasıl değerlendirdıklerıni görmüyorlar mı?
Tarihinın en zor günlerinı yaşayan, her gün yeni ci-
nayetleri gazetelerin birincı sayfalanndan eksik oJma-
yan Sırplar'ın bile bir film festivalini "imaj temizle-
mek" adına nasıl kullandıklannı gören yok mu?
Galıba yok. Çünkü Türk büyüklerinin sanat anlayı-
şı arabeskle Tarkan arasında bir yerlere sıkışıp kal-
mış. Oradan çekip çıkaracak kimse de görünmüyor
ortalıklarda. Türkiye'nin tanrtımı adına milyonlarca
dolan yabancı şirketlerin emrine vermekle iş yaptığı-
nı sanan bu büyükler, gerçek sanatçılann uluslarara-
sı arenada verdikleri zorlu mücadelenin arkasında
durmayı ve lojistik destek sağlamayı bir akıl edebil-
seler... Ne gezer?
Hacca gidenler konut fonundan muaf olacak, ulus-
lararası bir festivalde ülkesini temsil eden bir sanat-
çı 100 dolan bastıracak.
Sanatçının "kullanılamayacağınr, ama ürününe
sahip çıkıp ona destek sağlandığı takdırde elde ede-
ceği uluslararası başandan daha etkili bir tanıtım ola-
mayacağı gerçeğini bir türlü kavrayamıyor Türkler.
Biz de kalkmış onlan kendimize örnek alıyoruz. Şu
kedi milleti hiç akıllanmayacak.
GÖSTERİMDEKİ
FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
• Altın Toplar / Huevos de Ora I Bigas Luna
•k-k Arslan Kral / The Lion Kıng
• Elveda Cennet / Rapa Nui I Kevin Reynolds
Forrest Gump / Robert Zemeckıs
• Gizli Gerçek / Just Cause I Arne Glimcher
* Gün Doğmadan / Before Sunrise I
irir Hazır Giyim / Pret-a-Porter I Robert Altman
ir Ihtiras Ruzgârlan / Legends of the Fall I
• Nell / Michael Apted
• Kika / Pedro Almodovar
• • • Sevginin Gücu / Leon I Luc Besson
• Sekizinci Saat / Cemal Gözütok
itir Tebessüm / Le Sourire I Claude Miller
• • • •
Ucuz Roman / Pulp Fiction IQ. Tarantino
• Vahşı Nehır / The River Wild IC. Hanson
* • • •
Yagmurdan önce / M. Manchevski
• Tehdit / Outbreak IW. Petersen
("Elm Sokağında Son Kabus", "North", "Ölümsüz Savaşçı
3", seyredılmediğı için değerlendinlmeye alınmadı.)
* * • • : Başyapıt, • • • : Kaçırmamalı, ••: Ilginç, •:
Seyredilmese de olur, -k: Uzak durmalı.
TtYATRO FESTİVALİ
BUGÜN: Taksim Sahnesi: 21.15 Marat/lzmir Devlet
Tiyatrosu (Türkiye)
Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi: 18.30/21.15 Pazar
Keyfi/Ankara Sanat Tiyatrosu (Türkiye)
AKM BŞrhn Sahnesi: 18.30 Bina/îstanbul Devlet Ti-
yatrosu (Türkiye)
Aya trini: 21.15 Montserrat/fstanbul Belediyesi Şehir
Tiyatrosu (Türkiye)
YARIN: Taksim Sahnesi: 21.15 Marat/lzmir Devlet
Tiyatrosu (Türkiye)
Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi: 18.30/21.15 Pazar
Keyfi/Ankara Sanat Tiyatrosu (Türkiye)
Aya trini: 21.15 Montserraf Istanbul Belediyesi Şehir
Tiyatrosu (Türkiye)