02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 1995 CUMA HABERLER İHD'den kayıplana karşı kampanya • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - IHD, "kayıplann bulunması ve sorumlulann yargılanması" için kampanyabaşlattı. İHD Genel Başkanı Akın Birdal, 17 Mayıs'ı "Kayıplarla Mücadele Günü" ilan ettiklerini açıkladı. Birdal, özellikle son yıllarda gözaltında kaybolma olaylannın giderek arttığını behrterek, "Türkiye'de gözaltında kaybetme olayı 1990'lardan sonra sistematikleşmiştir" dedi. Birdal, 1980-1990 yıllan arasında 13 kişinin gözaltında kaybolduğunu, bu rakamın 1995'in ılk üç ayında 77 olduğunu bildirdi. KöylütePden oturma eylemi • TOSYA(AA)- Kastamonu'nun Tosya ilçesine baglı 9 köyün muhtarlan ile köy halkı, köylere hızmet veren 500 abonelik telefon santralının Inebolu'ya nakledileceği yolundaki haberler üzerine oturma eylemi yapıyor. Kilkuyu merkez köyüne bağlı 26 mahalle ve 8 köy ile bu köylere baglı yaklaşık 60 mezrada oturan köy halkı, önceki akşam Kilkuyu PTT binası önünde oturma eylemi gerçekleştirdi. Eylem sırasında açıklama yapan Kilkuyu Köyü Muhtan Cemal Esentepe, "Bizim ihtiyacımıza cevap vermeyen santrahn bir başka yere nakledilmesi haberi bizi şoke etmiştir" dedi. Sayıştay'ı Gönül temsiletti • ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Dünya Sayıştaylar Birliği Örgütü'nün (INTOSAD) Özelleştirme Denetimi Çalışma Grubu'nun 2. toplantısı dün Ankara'da başladı. Sayıştay Başkanı Vecdi Gönül toplantı öncesi gazetecilerin "Sayıştay Başkanlığı" konusundaki sorulannı yanıtladı. Gönül, TBMM Başkanvekili Kamer Genç'in Adalet Komisyonu'na gönderdiği yazının anımsatılması üzerine, "Sayın Genç'in böyle bir ilanı yok. sadece bir yazışma, muhatabı da Adalet Komisyonu, ben değilim. Satıştay 5. Daire Başkanı Fahri Yılmaz da değerli bir arkadaşım. Kendisiyle başkanlık konusunda hiçbir konuşmam olmadı" dedi. yasası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Sakarya Milletvekili Ersin Taranoğlu. vergi ve sigorta prim borcu bulunanlann milletvekili adayı olmamalannı önerdi. TBMM Başkanlığı'na sunulan ve Anayasa Komisyonu'ndâ görüşülecek olan Milletvekili Seçimi Yasası'nda değişiklik öngören yasa önerisi, seçim tarihi itibanyla son 5 yıl içinde vergi ve sigorta primi borçlannı düzenli olarak ödemeyenlerin milletvekili adayı olamamalannı hükme bağlıyor. Öneride, kamu bankalanna olan borçlan nedeniyle haklannda kesinleşmiş icra takibi bulunanlann da milletvekili adayı olamamalan öngörülüyor. Avcılar için • Haber Merkezi - TMMOB Mimarlar Odası tstanbul Büyükkent Şubesi Bakırköy Temsilciliği. Avcılar'ın kentleşmesini konu alan bir panel hazırladı. 2 hazirangünü 14.00-18.00 saatleri arasında Özer Saray Fatih Sokak No:4 Avcılar adresinde yapılacak olan panelin birinci oturumuna konuşmacı olarak Doç. Dr. Gülten Erkut, öğretim görevlisi Ali Kılıç; ikinci oturumuna ise Avcılar Belediye Başkanı Tahsin Salihoğlu ve siyasi partilerin Avcılar ilçe başkanlan katılacak. Paneli Yük. Müh. Mim. M. Übeyt Devrim yönetecek. r± Hri" \ I Çfller, de\ieli kuHamyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Hatay. Erzincan. Samsun ve Zonguldak'a yaptığı gezilerde kendisine yakın bürokratlan da yanında götüren Başbakan Tansu Çiller. Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütüklen Hakkında Yasa'nin kesin hük- münü çığnedı. Seçim beldelerine Başba- kanlığa ait özel ATA uçağı ve devletin "•Skorsky" helıkopterlenyle ulaşan Başba- kan Çiller, kamu olanaklannı siyasi propa- ganda için kullanmaktan çekinmiyor. Ko- alisyon ortağı CHP'nın lideri ve Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin ıse partisinin THK'den kiraladığı özel uçaklarla seçim gezilerini sürdürüyor. Başbakan Çiller, her yöreye ayn vaat yağdınrken, devlet olanaklan ve bürokrat- lan da kullanarak seçim yasaklannı çigne- di. Çiller'in, Hatay. Erzincan, Samsun ve Zonguldak'ın beldelerine yaptığı gezilere Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da katıldı. Ağar, miting sırasında güvenliği sağlamakla görevli resmi polisleri bizzat yönetti. Çiller'in Erzincan ve Samsun ge- zilerinde Başbakanlık Özel Kalem Müdü- rü Akın tstanbulhı ile Başbakanlık Basın Müşaviri MehmetBican da bulundu. Bican, Zonguldak gezisinde de Başbakan'a eşhk etti. Mitıngler sırasında, çevre kentlerdeki DYP örgütlerinden gelen partililere ait yüz- lerce aracın arasında resmi plakalı devlet araçlan da görüldü. Hikmet Çetin ise parti olanaklanyla ki- ralanan özel uçaklar kullanarak gezilerini sürdürüyor. Çetin'in, seçim yapılacak mer- kezlere günübirlik gidiş-dönüşlerinde kul- lanılan THK uçaklan için ÇHP, bir saatte 1800 dolar ödüyor. Kilis gezisi için de. Ma- sair'den 10 bin dolara ayn bir uçak kiralan- dığı belirtildi. Seçimlenn Temel Hükümleri ve Seçmen lCütükleri Hakkında Yasa'nın. "Başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklar" başlığı altın- da sıraladığı ve Yüksek Seçim Kurulu'nun da aynı ifadelerle 'seçim yasaklan' arasın- da saydığı hükümler şöyle: Madde 65 - Seçim propagandasının baş- langıç tarihinden oy verme gününü takip e- den güne kadar olan süre içinde Başbakan ve bakanlarla. milletvekilleri, yurtiçinde yapacaklan seçim propagandası ile ilgili gezileri makam otomobüleri ve resmi hiz- mete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar. Bu maksatla yapacaklan gezilerde. proto- kol ıcabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verile- mez. Madde 66 - Seçim propagandasının baş- langıç tarihinden oy verme gününü takip e- den güne kadar geçen süre içinde Başba- kan, bakanlar, milletvekilleri ve adaylann seçim propagandası ile ilgili olarak yapa- caklan gezilere hiçbir memur katılamaz. Çiller, vaat yağmurunda bulunduğu se- çim bölgelerinin özelliklerine göre mesaj vermeye de özen gösterdı. Çiller, Alevi kö- kenli yurttaşlann ağırlıklı olduğu ve CHP oylannm yüksek bulunduğu Erzincan'ın Akyazı. Yoğurtlu ile Çağlayan beldelerin- de. "Herkese daha fazla dcmokrasi diyo- ruz. Daha fazla özgüriük diyoruz. V'ar mı- sınız? Biz düşünce özgürlüğünden yanayız. Ne diyorsunuz? Herkesedaha fazla demok- rasi için birükte olacağız ve laik Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşataca- ğız"dedi. Evci ve Kocamanlılar ilk kez bir başbakanı yakından gördüler Samsun <da ibre DYP 1den yanaCEMİLCİĞERİM SAMSUN - Evcı ve Ko- caman, Terme ilçesine bağ- lı iki komşu belde. Evci 1970'te. Kocaman da 1990'da belediye oldu. 27 Mart seçımlerinde Evci'de DYPlı RamazanKaya. Ko- caman'da ise DYP'lı Salih Duran. belediye başkanı se- çıldıler ve o günden ıtıbaren çalışmalannı birbirleriyle dayanışma içinde yürüttü- ler. Ancak bu dayanışma kö- tü yazgıyı da beraberinde getirdi. Seçildikten üç ay sonra gittikleri Ankara'dan aynı otomobille dönerken geçirdiklen kaza sonunda ı- ki belediye başkanı Azrail'e yenik düştü. Kazada ölen 2 başkanın yeri için 4 haziranda yapıla- cak seçimler. bu iki beldede trafiği oldukça sıklaştırdı. Bakanlar. genel başkanlar, milletvekilleri günlerini bu iki beldede geçirmeye baş- ladılar. ANAP lideri Mesut Ydmaz ve RP lıden Nec- mettin Erbakan'ın geldiği Evci ve Kocaman'ın son ko- nuğu ise Başbakan ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller oldu. Evci ve Kocamanlılar, ilk kez bir başbakanı bu ka- dar yakından görme olana- ğına kavuştular. Ve Başba- kan Çiller'den ilçeolma'sö- zünü almayı da unutmadı- lar. Evci ve Kocaman; DYP, ANAP, MHP, RP ve DSP'nin bayrak ve pankart- lanyla baştan başa süslen- miş vaziyette. Seçime gir- melerine karşın CHP ve İP'nin bır tek bayrağının bi- le asılı olmaması dikkat çe- kiyor. CHP iddialı olmadığı için aday gösterdiği halde çalışma yapmıyor. Hatta Samsun'a gelen Sanayi ve Ticaret Bakanı Hasan Ak- yol'un, programında olma- sına karşın "Gitmemizin faydastyok" denilerek her i- ki beldeye olan ziyaretinin iptal edildiği belirtiliyor. Evci, belediye olduğu 1970 yıhndan 1994 seçim- lerine kadar hep 'bagunstz' kalmış. İsmet Arslan 1970'te bağımsız aday ol- muş, kazanmış. 12 Eylül 1980'de terk ettiği koltuğu- na 1984 seçımlerinde yine 'bağımsız' olarak oturmuş. 1989 seçimlerinde de bu kez Hasan Ocak gibi Rıdvan Karakoç da benzer şekilde öldüriÜerek gömüldü Katiller aynı yöntemi kullandı İstanbul Haber Servi- si - Beykoz Buzhane Kö- yü yakınlanndaki orman- da işkence yapılmış cese- di bulunan Hasan Ocak'ın ardından yine gözaltında kayıp savıyla aranan Rıd- van Karakoç'un da aynı şekilde öldürülüp. aynı ye- re atıldıktan sonra, Ocak gibi Altınşehir Kimsesiz- ler Mezarlığfna gömüldü- ğü anlaşıldı. Karakoç'un ailesi mezar yerini sapta- mak için araştırma yapar- ken Mezarlıklar Müdürlü- ğü kayıtlannda. 16 Aralık 1994-25 Mayıs 1995 tarih- leri arasında Adli Tıp Ku- rumu'ndan gönderılen 103 tane kimliği belırsiz cesedin daha kimsesizler mezarlığına gömüldüğü ortaya çıktı. Gözaltında kayıp savla- n birbirini izliyor. 12 Ey- lül 1980'den sonra yoğun- laşan gözaltında kayıp ya da kaybedildiği savlarına en son Hasan Ocak eklenmiştı. Gazi Ma- hallesi'nde meydana gelen olayla- nn ardından polis tarafından gö- zaltına alındığı savlanan Ocak'tan bir daha haber alınamamıştı. Aile- sinm yurtiçı ve yurtdışında yaptığı tüm başvurulara karşın İstanbul Emniyet Müdürlüğü. Ocak'ı gö- zaltına almadıklannı açıklamıştı. Ancak 21 mart tarihinde gözal- tına alındığı savlanan Ocak'ın ce- sedi işkence yapılmış olarak Bey- koz'un Buzhane Köyü yakınlann- daki ormanlık alanda bulundu. An- cak Adli Tıp Morgu'na kaldınlıp 28 gün bekletilen Ocak'ın cenaze- si kimse gelip sahıp çıkmadığı ge- rekçesiyle Kimsesizler Mezarlı- ğı'na defhedildi. Ailesi bir ihbar üzerine yaptıklan araştıma sonu- cunda Adli Tıp Morgu'ndaki fo- toğraf kayıtlanndan çocuklannın cesedini tanıdı ve Altınşehir'deki Kimsesizler Mezarlığı açılarak O- Alünşehlr Kimsesizler Mezarlıgı'nda gömüldüğü anJaşılan Karakoç'un mezannı ağabeyi Mehmet Karakoç, avu- kadan SeUm Okçuoğlu. yakınlan ve Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüsevin Ocak birtikte araşürdılar. cak'ın cesedi alınıp Gazi Mahalle- si'nde ikinci kez toprağa verildi. Karakoç da aynı yerde Bölücü örgüt üyesı olduğu sa- vıyla DGM tarafından hakkında gıyabi tutuklama karan bulunan ve pol is tarafından aranan Rıdvan Ka- rakoç'un kaderi de Hasan Ocak'tan farklı olmadı. Kara- koç'un ailesi çocuklannın gözal- tında kaybedilmek istendiğini öne sürerek yetkililere başvurdular. Ancak aynı Ocak olayında olduğu gibi emniyet güçleri Karakoç'un gözaltınaalınmadığını açıkladılar. 20 Şubat 1995 tanhinden itıbaren kendisinden haber alınamayan Ka- rakoç'un cesedi yine aynı Ocak olayında olduğu gibi 2 Mart 1995 tarihinde Beykoz'un Buzhane Kö- yü yakınlanndaki ormanlık alanda bulundu. Adli Tıp kayıtlanna göre Karakoç'a da Ocak gibi işkence yapılmış ve boğazı tel ya da iple sı- kılıp boğularak öldürülmüştü. Ce- set Adli Tıp Morgu'nda bekletil- dikten yine Ocak olayındaki gibi kimse sahip çıkmadığı gerekçesiy- le Altınşehir Kimsesizler Mezarlı- ğı'na defhedildi. Ocak ile Karakoç olayının birbirine benzemeyen tek yönü ise emniyet yetkilılerinin par- mak ızi karşılaştırması yapmasıy- dı. Karakoç'un ailesi bu gelişme- den sonra cesedin gömüldüğü me- zann tespit edilmesi amacıyla dün yasal işlemleri başlattı. Kara- koç'un ailesi ve Avukat Seiim Ok- çuoğlu tarafından sürdürülen me- zar arama ve tespit çalışmalanna, Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüseyin O- cakda katıldı. Rıdvan Karakoç'un gömüldüğü mezarlığı bulabilmek amacıyla ilk olarak İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü'ne giden aile, burada acı gerçekle karşılaştı. Mezarlık- lar Müdürlüğü'ndeki kayıtlardan, Rıdvan Karakoç'un da gözaltında kayıp iddiasıyla aranırken işken- ceyle öldürülmüş olarak bulunan Hasan Ocak'la aynı mezarlığa gö- müldüğü ortaya çıktı. Ocak'la ay- nı yerde ve benzer bir şekilde öl- dürülmüş olarak bulunan Kara- koç'un, Mezarlıklar Müdürlü- ğü'ne, Adli Tıp Kurumu'ndan da- ha önce söylendiği gibi 26 Mart'ta değil 22 Mart 1995'te geldiği öğ- renildi. Kimsesiz cesetier Mezarlıklar Müdürlüğü'ndeki kayıtlar incelendiğinde 16 Aralık 1994-25 Mayıs 1995 tarihleri ara- sında Adli Tıp Kurumu'ndan 6'sı bebek. 103 kimliği belirsiz cese- din geldiği ve bunlann da Kimse- sizler Mezarlığı 'na gömüldüğü or- taya çıktı. Edinilen bilgilere göre bu cesetlerden yüzde 60'ının nor- mal olmayan ölüm olduğu savlan- dı. bir başka 'bağımsız" Rama- zan Kara aday olmuş ve ka- zanmış. Kara, 1994 seçim- lerini de DYP adayı olarak kazanmış. 4 haziran için DYP'nın adayı, belediye fen memuru Hasan Kuru Belediyenin DYP'li başkan vekili Ahmet Kurt da RP'den aday oldu. Bu zorlu yanşta, oldukça ıd- diah olan MHP de FevziGü- ner'i aday gösterdi. Ev- ci'nin siyasi temelınde ke- mikleşmiş oylan olan eskı belediye başkanı İsmet Ars- lan, destek verdiği ANAP'tan aynlarak DYP'yi destekleyince DYP. güçîü konuma geldı. Ancak 'kafa koparma' olayı, DYP'yi bi- raz sarsmış. Tanm ve Kövış- leri Bakanı Refaiddin Şahin. Evci'de halka hıtaben yaptı- ğı konuşmada "Bir söz var- du Mum dibine tştk vermez diye. Şimdi o eskide kaldı. Arok elektrik var, dibine ışık veriyor 1 " şeklınde sürdürün- ce. Cemil Vüdız adli bır va- tandaşın "Geç bunlan. tlkel mahalledeoturuyoruz. Köp- rümÜ2 bile olmadığı için ananu sırtımda taşıvonım" diyerek müdahale etmış. bu- na sınirlenen Bakan Şahin de "Devlet vatanıkurtarma- va çalışıyor. bu ahlaksız tah- ta köprîiden söz edivttr. Bu ahlaksızın kafasını kopar- mak lazun" karşı lığını ver- miştı. Işte bu kafa koparma olayını diğer partıler, kendi- lerine 'siyasi malzeme' yapıp kullanınca DYP, biraz sarsıl- mış: ama kendilerini topar- lamışlar. Kocaman ise 1990'da belediye olmuş Ilk seçimi ANAP adayı Sezai Nevik kazanmış. 1994'teise belediye DYP'ye geçmiş. Kocaman'da Amanvermez ve Fidan aileleri büyük oy potansiyeline sahıp. Koca- man'da' DYP'yi RP ve ANAP zorluyor. Evci: Sandık sayısı 9. seç- men sayısı 2 bin 344. Adaylar: Ali Zorlu (ANAP), Hasan Kuru (DYP), Abdulkadir Ergin (CHP), Kadir Ydmaz (D- SP), Süleyman Gervan (tP), FevziGüner(MHP). Ahmet Kurt (RP). Nevzat KUim (Bağımsız). Kocaman: Sandık sayısı 6, seçmen sayısı 1.485. Adaylar: Sezai Nevik (ANAP). Mehmet Beşirli (CHP}, Mehmet Atalay (DSP), Yüksel Günalp (DYP), Temel Nucumiyıl- maz (tP), Ahmet Hapa- kas(MHP), Ahmet Uzun (RP). NOTLAR / ORAL ÇAUŞIAR atv'de geçen cuma ge- cesı yayımlanan, bizim de katıldığımız, "Siyaset Meydanı*' programında, Ahmet Kabakb. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesini savunurken, bir açıklama okudu. Bu açıklama, PKK'nin Güneydoğu'da 10 yıldır süren eylemlerini bir kurtuluş savaşı olarak gören fikirler içeriyordu. Kabaklı, memi okumayı sürdürürken, Ali Kırca mü- dahale etti ve şunlan söyledı: "Ahmet Bov, aman dikkat edin, bu şekil- de okumavı sürdürürsenİA başımız belaya gjrebilir." Ali Kırca, kntik bir noktaya dik- kat çekiyordu. Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi- nin 1. fıkrasındaki, "Hangiyöntem,maksat ve düşünceyle olursa olsun" ibaresi, Ahmet Kabakh'nın bu metni okumasıyla uygula- maya rahatlıkla gırebilirdi. Çünkü bu mad- deye göre. suç olan bır metain yayılmasına hangi maksat ve düşünceyle olursa olsun yol açmak suç sayılabilirdi. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı, geçen günlerde söz konusu iba- reyı anayasaya aykın gördüğünü belirten çok önemli bir iddiada bulundu ve bu iddi- asını sonuçlandırabilmek amacıyla mahke- meye başvurdu. DGM savcısının başvurusu İstanbul DGM savcılanndan Aytaç To- lay'ın imzasını taşıyan iddianame, yargı ku- nımunun Terörle Mücadele Yasasf ndaki çarpıklığa tepkisiydi. Tolay, iddianamesinde anayasanın 90. maddesindeki bir hükme dikkat çekiyordu. 9O.maddenin son fıkrasında şunlar belirtv- liyor: "Usulüne göre yürürlüğe konuhnuş niilletterarası anlaşmâlar kanun hükmün- dedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırüık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvuru- lamaz." Tolay. bu hükümlerden yola çıkarak Tür- kiye'nin bugüne kadar imzaladığı uluslara- rası sözleşmeleri bu açıdan irdeliyor ve Te- rörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinde- ki "hangi yöntem, maksat ve düşünceyle olursa olsun" ibaresinin anayasanın 90. maddesindeki hükümlere aykın olduğunu belirtiyor. Bu başvuru, sorumlu bir hukuk adamı- nın, ciddi bir hukuki sorunu dile getirmesi ve Türk Ceza Yasası'nın anayasadaki hü- kümler açısından gözden geçirilmesi çağ- nsıdır. Tolay. TMY'nin 8. maddesininin başlan- gıç kısmının ne anlam ifade ettığinı şöyle vurguluyor: "Hangi yöntem, maksat ve düşünceyle olursa olsun..." şeklindeki genelleme; "Dü- şüncev i açıklama ve anlatun hak ve özgür- lüğünü demokratik bir toplumda zorunlu tedbir olarak öngörülen kısıtlamanın öte- sinde, bu hak ve özgüriüğünün özünü zede- leyecek ve ortadan kaldırabilecek bir hü- kümdür. Basın hukukunun bir gereği olarak haber alma, haber verme, elestiri ve yerine göre ağır elestiri, yorum yapma ve kamuoyu oluşturma gibi hususlann gözönünde turiıl- nıası ve basın suçunun oluşması için gereken hukuka a> kınlık unsuru ile suç kastının be- lirttiğimiz bu hususlara göre belirienmesi gerekmektedir." Savcı Tolay, bu şekilde verilen hükümle- rin adalete olan güven sarsıcı durumlara yol açtığına da dikkat çekiyor. TMY'nin 8' 1. hükmünce 2 yıla mahkûm bir sanık olarak dosy am 21. Haziran'da Yar- gıtay 9. Dairesinde ele alınıyor. Savcı Tolay'ın sözünü ettiği ibare nede- niyle mahkûm edildim. İstanbul DGM'de tam da bu nedenlerle yargılan- dım. Türkiye, altına imza attığı ve anayasa- smca kanun hükmünde kabul ettiği sözleş- melere uymak zorundadır. Bu çarpıklığa yargıçlar dikkat çekiyor ve düzeltilmesi çağnsında bulunuyor. Bu önemli bir aşama- dır. Dansı diğer yargıçlara... Bu yazıyı yazarken avukat arkadaşlanm yeni bir karardan söz etti. İstanbul 3 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, 26 Mayıs 1995 tarihinde "Expres" dergısiyle ilgili açılan davada beraat karan verdi. Kemal Burkay'la yapılan söyleşi nedeniyle Terör- le Mücadele Yasası'nın 8/1. maddesinden açılan davada verilen kararda şunlar belir- tiîiyor: "Cezanın manevi unsurlanndan en önemlilerinden biri kasıttır. Bu olayda sam- ğui suç kastı olmadığı, habercilik amacıyla bu yazının yavınladığı anlaşılmakla. yükle- nen suçtan her iki sanığın tH'raatlerine..." Bu da bir mahkeme karan. Parlamento- nun çözemediği demokratikleşme sorunu- na yargıçlar çözüm anyor. Eh, bu da Türki- ye'nin paradoksu, ne denir? BIR BAKIMA SERVER TANİLLİ Tarih, Umut Etmek İçindip de... İgnacio Ramonet, Görüş Biçimi adli derginin son sayısına yazdığı Umut İçin Bellek başlıklı -o pek öz- lü- başyazısının bir yerinde şunlan söylüyor: "Eski Yugoslavya'da, Kafkasya'da, Ruanda'daya da başka yerferde, sadizmlerin ve barbarftklann zin- cirlerinden boşanması, çağımızın fılozoflannın kar- şısına, şu sorunu koyuyor bir kez daha: Insanlığın durumu! Etnik "temizleme'Ver ve "arındırma"/ar, doğrudan doğruya demokrasi düşüncesini hiçe sa- yıyor ve Aydınlıklar'ın iflasını kanıtlıyor. Son olarak, bu trajedilerden sakınma ve özellikle Bosna'nın hak- sız yere bölünüşünü engelleme konusunda Avru- pa'nın gösterdiği güçsüzlük de, ortaklaşa bir top- luluk kurma yolundaki tasansının altını oymaktadır." Şiddetin, sadece Bosna'da insana ettiğine bakı- nız siz: 140 binden fazla ölü, 70 bin sakat, 3 milyon sığınmacı... Ne adına? Gözü dönmüş milliyetçilik, akıl almaz bölünüp parçalanma, yakıp kavuran kin! Kanlı bir yüzyıl biterken oluyor bunlar! Hiçbir şey ders vermemiş, öğretmemiş sanki... Bosna'da gök, şimdi yeniden zifiri. Bu ayın başında ateşkesin bozulması ve Sırplann Saraybosna'ya ateş yağdırmaya başlamalannın ar- kasından, tutup bir de yığınla Banş Gücü askerini rehin almaları, BM ile NATO'yu şaşkınaçevirdi. Bos- na için savaşmanın önemi karşısında şimdi ne ola- cak tutumlan? Bugüne değin olduğu gibi isteksizlik, pısınklık, ça- resizlik mi? Yoksa karaıiı davranıp işe gerçekten el koymak mı? Dünyada, bu arada Bosna'da banşı özleyenleri pek ilgilendirmiyor bu sorulann yanıtlan. Ama en başta da bizi, biz Türkiyeli insanlan. Çünkü tarihimizden ve kültürümüzden bir parça: dıroradasaldınyauğrayan; aynca, Müslümanın "ha- rim-i ismet"\ne kadar uzanmaktadır da el, kayıtsız kalamayız. Beni daha da bilinçlendiren bir kitap oldu. Nedim Gürsel'in Balkanlara Dönüş adli eserinden söz etmek isterim. Bir ayağı Fransız bir ayağı Türk kültüründe ofan bu değerli yazarımızın Can Yayınlan'nda çıkan şu son kitabı, Balkanlar'daki gerçekliğe bütün boyut- larıyla eğilen pek önemli bir çalışma. Tarihle günümüzün harman oluşu... Gezi edebiyatımızın da en güzel örneklerinden bi- ri. Nedim Gürsel, "belii kurallar içinde yapılan birsa- vaştan çok, ınsanlık dışı bır barbaıiığı", bizim gibi, ekranlarda "elimiz kolumuz bağlı, çares;z"izlemek- le yetinmemiş, Saraybosna'ya kadar gitmiş; "Avru- pa'nın göbeğinde, tüm uygar düyanın gözü önün- de" can çekişen bu kenti, "Sevgilim Saraybosna"y\ anlatıyor önce. Bir uygariıktır yok edilen aslında. Ve insanın, insanın kurdu haline gelişini görüyor- sunuz. Müslümanı, Katotiği, Ortodoksu ve Musevisiyie, üç dinden toplulukların barış içinde yaşadıklan na- dir yerterden biriydi Saraybosna. "Oysa bugün Ar- navutlar Sırplardan, Sırplar Hırvatlardan, Hırvatlar Müslümanlardan, Müslümanlarsa herkesten nefret ediyor. Yine de en hoşgörülü, en açık, en banşse- ver tarafm, şimdilik Müslümanlar olduğunu söyfe- meliyim" diyor yazar ve soruyor: "Ama ne zamana kadar?" Evet ne zamana kadar? Ve ne adına Bosna'daki haksızlık, hele hele Mös- lüman halka karşı girişilen soykınm? "Büyük Sırbistan" adına! Ama onunla kalmayacak: "Büyük Amavutluk", "Büyük Bulgaristan" var gündemde. Öyle olduğu için de, yazarımızın şu saptaması alabildiğine önem taşıyor: "Avrupa'nın ortasında fılizlenen, Milose- viç'/'n 'Büyük Sırbistan' hayalleriyle güçlenen faşiz- me 'Dur!' denilmezse yann bir başka yerde yeniden başlayabılir bu soykınm." Kulak vermeliyiz bu uyarıya! Kitapta, ta Selânik'e kadar uzanan bir Makedon- ya yolculuğunun izlenimleri de var. Rumeli'de bir kökenden gelen yazann kişisel anılannın da kanştı- ğı, tarihimizle iç içe, ilginç gözlemlerin yeraldığı say- faiar... "Balkan Savaşı Mezalimi'ni görmüş atalann ço- cuklan olarak, bizim, bütün Balkan halklarının kar- deşliğini arzulamaktan başka bir düşüncemiz ola- maz. Bu bakımdan, ülkemizin güdeceği dış politika pek önemlidir; ve bu arada, Türkiye ile Yunanistan arasında -bir türlü gerçekleştiremediğimiz- banş günlerine dönmek de... Nedim Gürsel'in kitabı bir katkıdır bu özlemlere. Tarihle günümüzün gerçekliğini yoğurduğu ese- rinde, ufkumuzu genişletirken belleklerimizi de umu- da açmıştır yazar. Tarih, umut etmek içindir de... Milletvekilleri baskıya hazırlanıyor II yapma yetkisi hükümeti terletecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Meclis'ten il ve ilçe yapma yetkisini alan koalisyon hükümeti, bu yöndeki baskıları bir yıl süreyle göğüsleyecek. Uz- manlanna Anayasa'ya uy- gunluğu açısından incelet- tiği belirtilen yasayı Cum- huhurbaşkanı Süleyman Demirel'in imzalamasına kesin gözüyle bakılıyor. Bazı milletvekıllerıne göre hükümet, muhalefet partisinin, Anayasa Mah- kemesi'ne götürerek yetki- yi iptal ettıreceği inancıyla hareket etti. Eğer Anayasa Mahkemesi'ne götürül- mezse hükümet, bır yıl sü- reyle milletvekıllerinin yo- ğun baskısıyla karşı karşı- ya kalacak. Meclis'te Yetki Yasası'na olumlu oy kulla- nan ANAP ise bu tavrın- dan dolayı pişmanlık duy- du. Iktidar ve muhalefet gruplanna üye bazı millet- vekıllen, hükümetin, Yetkı Yasası'nı yalnızca bu se- çimlere yönelik aldıgını öne sürdü. Milletvekillen, Yetki Yasası'yla ilgili şun- lan söylediler: "Hükümet, Yetki Yasası'nı ahp Kins'i ü yapacaktı. Muhalefet parti- leri de nasıl olsa Anayasa Mahkemesine giderek iptal ettirecekti. Hatta muhalefe- ti bu yönde teşvik etmek ve dikkatini çekmek için yetki süresi de çok uzun tutukhı. Anavasa Mahkemesi'nden iptal karan çıkmadan da Kilis il yapılacaku. Böylece. Yetki Yasası iptal olsa bik bu, Kilis'i etkilemeyecekti. Hükümet de bundan sonra il ve ilçe yapma sözü verdiği yerlere 'Ben sızi il yapa- caktım ya da ilçe yapacak- tım, ama muhalefet beni engelledi' diyecekti. Bun- dan sonra, Meclis'e 219 beldenin ilçe, 63 ilçenin de il olması için yasa önerisi veren gerek iktidar gerekse muhalefet milletvekilleri, hükümetin yakasına yapı- şacak. Bu durumda, genel seçimler yaklaşırken hükü- met, talepleri karşılamaya çalışırken memnun ettiği yerden çok daha fazlasım küstürme durumu ile karsı karşıya kalacak."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle