Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 1995 CUMA
HABERLER
İHD'den
kayıplana karşı
kampanya
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
IHD, "kayıplann
bulunması ve sorumlulann
yargılanması" için
kampanyabaşlattı. İHD
Genel Başkanı Akın
Birdal, 17 Mayıs'ı
"Kayıplarla Mücadele
Günü" ilan ettiklerini
açıkladı. Birdal, özellikle
son yıllarda gözaltında
kaybolma olaylannın
giderek arttığını behrterek,
"Türkiye'de gözaltında
kaybetme olayı
1990'lardan sonra
sistematikleşmiştir" dedi.
Birdal, 1980-1990 yıllan
arasında 13 kişinin
gözaltında kaybolduğunu,
bu rakamın 1995'in ılk üç
ayında 77 olduğunu
bildirdi.
KöylütePden
oturma eylemi
• TOSYA(AA)-
Kastamonu'nun Tosya
ilçesine baglı 9 köyün
muhtarlan ile köy halkı,
köylere hızmet veren 500
abonelik telefon
santralının Inebolu'ya
nakledileceği yolundaki
haberler üzerine oturma
eylemi yapıyor. Kilkuyu
merkez köyüne bağlı 26
mahalle ve 8 köy ile bu
köylere baglı yaklaşık 60
mezrada oturan köy halkı,
önceki akşam Kilkuyu
PTT binası önünde oturma
eylemi gerçekleştirdi.
Eylem sırasında açıklama
yapan Kilkuyu Köyü
Muhtan Cemal Esentepe,
"Bizim ihtiyacımıza cevap
vermeyen santrahn bir
başka yere nakledilmesi
haberi bizi şoke etmiştir"
dedi.
Sayıştay'ı Gönül
temsiletti
• ANKARA
(Cumhumet Bürosu) -
Dünya Sayıştaylar Birliği
Örgütü'nün (INTOSAD)
Özelleştirme Denetimi
Çalışma Grubu'nun 2.
toplantısı dün Ankara'da
başladı. Sayıştay Başkanı
Vecdi Gönül toplantı
öncesi gazetecilerin
"Sayıştay Başkanlığı"
konusundaki sorulannı
yanıtladı. Gönül, TBMM
Başkanvekili Kamer
Genç'in Adalet
Komisyonu'na gönderdiği
yazının anımsatılması
üzerine, "Sayın Genç'in
böyle bir ilanı yok. sadece
bir yazışma, muhatabı da
Adalet Komisyonu, ben
değilim. Satıştay 5. Daire
Başkanı Fahri Yılmaz da
değerli bir arkadaşım.
Kendisiyle başkanlık
konusunda hiçbir
konuşmam olmadı" dedi.
yasası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Sakarya
Milletvekili Ersin
Taranoğlu. vergi ve sigorta
prim borcu bulunanlann
milletvekili adayı
olmamalannı önerdi.
TBMM Başkanlığı'na
sunulan ve Anayasa
Komisyonu'ndâ
görüşülecek olan
Milletvekili Seçimi
Yasası'nda değişiklik
öngören yasa önerisi,
seçim tarihi itibanyla son
5 yıl içinde vergi ve
sigorta primi borçlannı
düzenli olarak
ödemeyenlerin
milletvekili adayı
olamamalannı hükme
bağlıyor. Öneride, kamu
bankalanna olan borçlan
nedeniyle haklannda
kesinleşmiş icra takibi
bulunanlann da
milletvekili adayı
olamamalan öngörülüyor.
Avcılar için
• Haber Merkezi -
TMMOB Mimarlar
Odası tstanbul Büyükkent
Şubesi Bakırköy
Temsilciliği. Avcılar'ın
kentleşmesini konu alan
bir panel hazırladı. 2
hazirangünü 14.00-18.00
saatleri arasında Özer
Saray Fatih Sokak No:4
Avcılar adresinde
yapılacak olan panelin
birinci oturumuna
konuşmacı olarak Doç. Dr.
Gülten Erkut, öğretim
görevlisi Ali Kılıç; ikinci
oturumuna ise Avcılar
Belediye Başkanı Tahsin
Salihoğlu ve siyasi
partilerin Avcılar ilçe
başkanlan katılacak.
Paneli Yük. Müh. Mim.
M. Übeyt Devrim
yönetecek.
r± Hri" \ I
Çfller, de\ieli kuHamyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Hatay.
Erzincan. Samsun ve Zonguldak'a yaptığı
gezilerde kendisine yakın bürokratlan da
yanında götüren Başbakan Tansu Çiller.
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütüklen Hakkında Yasa'nin kesin hük-
münü çığnedı. Seçim beldelerine Başba-
kanlığa ait özel ATA uçağı ve devletin
"•Skorsky" helıkopterlenyle ulaşan Başba-
kan Çiller, kamu olanaklannı siyasi propa-
ganda için kullanmaktan çekinmiyor. Ko-
alisyon ortağı CHP'nın lideri ve Başbakan
Yardımcısı Hikmet Çetin ıse partisinin
THK'den kiraladığı özel uçaklarla seçim
gezilerini sürdürüyor.
Başbakan Çiller, her yöreye ayn vaat
yağdınrken, devlet olanaklan ve bürokrat-
lan da kullanarak seçim yasaklannı çigne-
di. Çiller'in, Hatay. Erzincan, Samsun ve
Zonguldak'ın beldelerine yaptığı gezilere
Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da
katıldı. Ağar, miting sırasında güvenliği
sağlamakla görevli resmi polisleri bizzat
yönetti. Çiller'in Erzincan ve Samsun ge-
zilerinde Başbakanlık Özel Kalem Müdü-
rü Akın tstanbulhı ile Başbakanlık Basın
Müşaviri MehmetBican da bulundu. Bican,
Zonguldak gezisinde de Başbakan'a eşhk
etti. Mitıngler sırasında, çevre kentlerdeki
DYP örgütlerinden gelen partililere ait yüz-
lerce aracın arasında resmi plakalı devlet
araçlan da görüldü.
Hikmet Çetin ise parti olanaklanyla ki-
ralanan özel uçaklar kullanarak gezilerini
sürdürüyor. Çetin'in, seçim yapılacak mer-
kezlere günübirlik gidiş-dönüşlerinde kul-
lanılan THK uçaklan için ÇHP, bir saatte
1800 dolar ödüyor. Kilis gezisi için de. Ma-
sair'den 10 bin dolara ayn bir uçak kiralan-
dığı belirtildi.
Seçimlenn Temel Hükümleri ve Seçmen
lCütükleri Hakkında Yasa'nın. "Başbakan
ve bakanlara ilişkin yasaklar" başlığı altın-
da sıraladığı ve Yüksek Seçim Kurulu'nun
da aynı ifadelerle 'seçim yasaklan' arasın-
da saydığı hükümler şöyle:
Madde 65 - Seçim propagandasının baş-
langıç tarihinden oy verme gününü takip e-
den güne kadar olan süre içinde Başbakan
ve bakanlarla. milletvekilleri, yurtiçinde
yapacaklan seçim propagandası ile ilgili
gezileri makam otomobüleri ve resmi hiz-
mete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar.
Bu maksatla yapacaklan gezilerde. proto-
kol ıcabı olan karşılama ve uğurlamalarla
törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verile-
mez.
Madde 66 - Seçim propagandasının baş-
langıç tarihinden oy verme gününü takip e-
den güne kadar geçen süre içinde Başba-
kan, bakanlar, milletvekilleri ve adaylann
seçim propagandası ile ilgili olarak yapa-
caklan gezilere hiçbir memur katılamaz.
Çiller, vaat yağmurunda bulunduğu se-
çim bölgelerinin özelliklerine göre mesaj
vermeye de özen gösterdı. Çiller, Alevi kö-
kenli yurttaşlann ağırlıklı olduğu ve CHP
oylannm yüksek bulunduğu Erzincan'ın
Akyazı. Yoğurtlu ile Çağlayan beldelerin-
de. "Herkese daha fazla dcmokrasi diyo-
ruz. Daha fazla özgüriük diyoruz. V'ar mı-
sınız? Biz düşünce özgürlüğünden yanayız.
Ne diyorsunuz? Herkesedaha fazla demok-
rasi için birükte olacağız ve laik Türkiye
Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşataca-
ğız"dedi.
Evci ve Kocamanlılar ilk kez bir başbakanı yakından gördüler
Samsun <da ibre DYP 1den yanaCEMİLCİĞERİM
SAMSUN - Evcı ve Ko-
caman, Terme ilçesine bağ-
lı iki komşu belde. Evci
1970'te. Kocaman da
1990'da belediye oldu. 27
Mart seçımlerinde Evci'de
DYPlı RamazanKaya. Ko-
caman'da ise DYP'lı Salih
Duran. belediye başkanı se-
çıldıler ve o günden ıtıbaren
çalışmalannı birbirleriyle
dayanışma içinde yürüttü-
ler. Ancak bu dayanışma kö-
tü yazgıyı da beraberinde
getirdi. Seçildikten üç ay
sonra gittikleri Ankara'dan
aynı otomobille dönerken
geçirdiklen kaza sonunda ı-
ki belediye başkanı Azrail'e
yenik düştü.
Kazada ölen 2 başkanın
yeri için 4 haziranda yapıla-
cak seçimler. bu iki beldede
trafiği oldukça sıklaştırdı.
Bakanlar. genel başkanlar,
milletvekilleri günlerini bu
iki beldede geçirmeye baş-
ladılar. ANAP lideri Mesut
Ydmaz ve RP lıden Nec-
mettin Erbakan'ın geldiği
Evci ve Kocaman'ın son ko-
nuğu ise Başbakan ve DYP
Genel Başkanı Tansu Çiller
oldu. Evci ve Kocamanlılar,
ilk kez bir başbakanı bu ka-
dar yakından görme olana-
ğına kavuştular. Ve Başba-
kan Çiller'den ilçeolma'sö-
zünü almayı da unutmadı-
lar.
Evci ve Kocaman; DYP,
ANAP, MHP, RP ve
DSP'nin bayrak ve pankart-
lanyla baştan başa süslen-
miş vaziyette. Seçime gir-
melerine karşın CHP ve
İP'nin bır tek bayrağının bi-
le asılı olmaması dikkat çe-
kiyor. CHP iddialı olmadığı
için aday gösterdiği halde
çalışma yapmıyor. Hatta
Samsun'a gelen Sanayi ve
Ticaret Bakanı Hasan Ak-
yol'un, programında olma-
sına karşın "Gitmemizin
faydastyok" denilerek her i-
ki beldeye olan ziyaretinin
iptal edildiği belirtiliyor.
Evci, belediye olduğu
1970 yıhndan 1994 seçim-
lerine kadar hep 'bagunstz'
kalmış. İsmet Arslan
1970'te bağımsız aday ol-
muş, kazanmış. 12 Eylül
1980'de terk ettiği koltuğu-
na 1984 seçımlerinde yine
'bağımsız' olarak oturmuş.
1989 seçimlerinde de bu kez
Hasan Ocak gibi Rıdvan Karakoç da benzer şekilde öldüriÜerek gömüldü
Katiller aynı yöntemi kullandı
İstanbul Haber Servi-
si - Beykoz Buzhane Kö-
yü yakınlanndaki orman-
da işkence yapılmış cese-
di bulunan Hasan Ocak'ın
ardından yine gözaltında
kayıp savıyla aranan Rıd-
van Karakoç'un da aynı
şekilde öldürülüp. aynı ye-
re atıldıktan sonra, Ocak
gibi Altınşehir Kimsesiz-
ler Mezarlığfna gömüldü-
ğü anlaşıldı. Karakoç'un
ailesi mezar yerini sapta-
mak için araştırma yapar-
ken Mezarlıklar Müdürlü-
ğü kayıtlannda. 16 Aralık
1994-25 Mayıs 1995 tarih-
leri arasında Adli Tıp Ku-
rumu'ndan gönderılen
103 tane kimliği belırsiz
cesedin daha kimsesizler
mezarlığına gömüldüğü
ortaya çıktı.
Gözaltında kayıp savla-
n birbirini izliyor. 12 Ey-
lül 1980'den sonra yoğun-
laşan gözaltında kayıp ya
da kaybedildiği savlarına en son
Hasan Ocak eklenmiştı. Gazi Ma-
hallesi'nde meydana gelen olayla-
nn ardından polis tarafından gö-
zaltına alındığı savlanan Ocak'tan
bir daha haber alınamamıştı. Aile-
sinm yurtiçı ve yurtdışında yaptığı
tüm başvurulara karşın İstanbul
Emniyet Müdürlüğü. Ocak'ı gö-
zaltına almadıklannı açıklamıştı.
Ancak 21 mart tarihinde gözal-
tına alındığı savlanan Ocak'ın ce-
sedi işkence yapılmış olarak Bey-
koz'un Buzhane Köyü yakınlann-
daki ormanlık alanda bulundu. An-
cak Adli Tıp Morgu'na kaldınlıp
28 gün bekletilen Ocak'ın cenaze-
si kimse gelip sahıp çıkmadığı ge-
rekçesiyle Kimsesizler Mezarlı-
ğı'na defhedildi. Ailesi bir ihbar
üzerine yaptıklan araştıma sonu-
cunda Adli Tıp Morgu'ndaki fo-
toğraf kayıtlanndan çocuklannın
cesedini tanıdı ve Altınşehir'deki
Kimsesizler Mezarlığı açılarak O-
Alünşehlr Kimsesizler Mezarlıgı'nda gömüldüğü anJaşılan Karakoç'un mezannı ağabeyi Mehmet Karakoç, avu-
kadan SeUm Okçuoğlu. yakınlan ve Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüsevin Ocak birtikte araşürdılar.
cak'ın cesedi alınıp Gazi Mahalle-
si'nde ikinci kez toprağa verildi.
Karakoç da aynı yerde
Bölücü örgüt üyesı olduğu sa-
vıyla DGM tarafından hakkında
gıyabi tutuklama karan bulunan ve
pol is tarafından aranan Rıdvan Ka-
rakoç'un kaderi de Hasan
Ocak'tan farklı olmadı. Kara-
koç'un ailesi çocuklannın gözal-
tında kaybedilmek istendiğini öne
sürerek yetkililere başvurdular.
Ancak aynı Ocak olayında olduğu
gibi emniyet güçleri Karakoç'un
gözaltınaalınmadığını açıkladılar.
20 Şubat 1995 tanhinden itıbaren
kendisinden haber alınamayan Ka-
rakoç'un cesedi yine aynı Ocak
olayında olduğu gibi 2 Mart 1995
tarihinde Beykoz'un Buzhane Kö-
yü yakınlanndaki ormanlık alanda
bulundu. Adli Tıp kayıtlanna göre
Karakoç'a da Ocak gibi işkence
yapılmış ve boğazı tel ya da iple sı-
kılıp boğularak öldürülmüştü. Ce-
set Adli Tıp Morgu'nda bekletil-
dikten yine Ocak olayındaki gibi
kimse sahip çıkmadığı gerekçesiy-
le Altınşehir Kimsesizler Mezarlı-
ğı'na defhedildi. Ocak ile Karakoç
olayının birbirine benzemeyen tek
yönü ise emniyet yetkilılerinin par-
mak ızi karşılaştırması yapmasıy-
dı. Karakoç'un ailesi bu gelişme-
den sonra cesedin gömüldüğü me-
zann tespit edilmesi amacıyla dün
yasal işlemleri başlattı. Kara-
koç'un ailesi ve Avukat Seiim Ok-
çuoğlu tarafından sürdürülen me-
zar arama ve tespit çalışmalanna,
Hasan Ocak'ın ağabeyi Hüseyin O-
cakda katıldı. Rıdvan Karakoç'un
gömüldüğü mezarlığı bulabilmek
amacıyla ilk olarak İstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Mezarlıklar
Müdürlüğü'ne giden aile, burada
acı gerçekle karşılaştı. Mezarlık-
lar Müdürlüğü'ndeki kayıtlardan,
Rıdvan Karakoç'un da gözaltında
kayıp iddiasıyla aranırken işken-
ceyle öldürülmüş olarak bulunan
Hasan Ocak'la aynı mezarlığa gö-
müldüğü ortaya çıktı. Ocak'la ay-
nı yerde ve benzer bir şekilde öl-
dürülmüş olarak bulunan Kara-
koç'un, Mezarlıklar Müdürlü-
ğü'ne, Adli Tıp Kurumu'ndan da-
ha önce söylendiği gibi 26 Mart'ta
değil 22 Mart 1995'te geldiği öğ-
renildi.
Kimsesiz cesetier
Mezarlıklar Müdürlüğü'ndeki
kayıtlar incelendiğinde 16 Aralık
1994-25 Mayıs 1995 tarihleri ara-
sında Adli Tıp Kurumu'ndan 6'sı
bebek. 103 kimliği belirsiz cese-
din geldiği ve bunlann da Kimse-
sizler Mezarlığı 'na gömüldüğü or-
taya çıktı. Edinilen bilgilere göre
bu cesetlerden yüzde 60'ının nor-
mal olmayan ölüm olduğu savlan-
dı.
bir başka 'bağımsız" Rama-
zan Kara aday olmuş ve ka-
zanmış. Kara, 1994 seçim-
lerini de DYP adayı olarak
kazanmış.
4 haziran için DYP'nın
adayı, belediye fen memuru
Hasan Kuru Belediyenin
DYP'li başkan vekili Ahmet
Kurt da RP'den aday oldu.
Bu zorlu yanşta, oldukça ıd-
diah olan MHP de FevziGü-
ner'i aday gösterdi. Ev-
ci'nin siyasi temelınde ke-
mikleşmiş oylan olan eskı
belediye başkanı İsmet Ars-
lan, destek verdiği
ANAP'tan aynlarak DYP'yi
destekleyince DYP. güçîü
konuma geldı. Ancak 'kafa
koparma' olayı, DYP'yi bi-
raz sarsmış. Tanm ve Kövış-
leri Bakanı Refaiddin Şahin.
Evci'de halka hıtaben yaptı-
ğı konuşmada "Bir söz var-
du Mum dibine tştk vermez
diye. Şimdi o eskide kaldı.
Arok elektrik var, dibine ışık
veriyor
1
" şeklınde sürdürün-
ce. Cemil Vüdız adli bır va-
tandaşın "Geç bunlan. tlkel
mahalledeoturuyoruz. Köp-
rümÜ2 bile olmadığı için
ananu sırtımda taşıvonım"
diyerek müdahale etmış. bu-
na sınirlenen Bakan Şahin
de "Devlet vatanıkurtarma-
va çalışıyor. bu ahlaksız tah-
ta köprîiden söz edivttr. Bu
ahlaksızın kafasını kopar-
mak lazun" karşı lığını ver-
miştı. Işte bu kafa koparma
olayını diğer partıler, kendi-
lerine 'siyasi malzeme' yapıp
kullanınca DYP, biraz sarsıl-
mış: ama kendilerini topar-
lamışlar. Kocaman ise
1990'da belediye olmuş Ilk
seçimi ANAP adayı Sezai
Nevik kazanmış. 1994'teise
belediye DYP'ye geçmiş.
Kocaman'da Amanvermez
ve Fidan aileleri büyük oy
potansiyeline sahıp. Koca-
man'da' DYP'yi RP ve
ANAP zorluyor.
Evci: Sandık sayısı 9. seç-
men sayısı 2 bin 344.
Adaylar: Ali Zorlu
(ANAP), Hasan Kuru
(DYP), Abdulkadir Ergin
(CHP), Kadir Ydmaz (D-
SP), Süleyman Gervan (tP),
FevziGüner(MHP). Ahmet
Kurt (RP). Nevzat KUim
(Bağımsız).
Kocaman: Sandık sayısı
6, seçmen sayısı 1.485.
Adaylar: Sezai Nevik
(ANAP). Mehmet Beşirli
(CHP}, Mehmet Atalay
(DSP), Yüksel Günalp
(DYP), Temel Nucumiyıl-
maz (tP), Ahmet Hapa-
kas(MHP), Ahmet Uzun
(RP).
NOTLAR / ORAL ÇAUŞIAR
atv'de geçen cuma ge-
cesı yayımlanan, bizim
de katıldığımız, "Siyaset
Meydanı*' programında,
Ahmet Kabakb. Terörle
Mücadele Yasası'nın 8.
maddesini savunurken, bir açıklama okudu.
Bu açıklama, PKK'nin Güneydoğu'da 10
yıldır süren eylemlerini bir kurtuluş savaşı
olarak gören fikirler içeriyordu. Kabaklı,
memi okumayı sürdürürken, Ali Kırca mü-
dahale etti ve şunlan söyledı:
"Ahmet Bov, aman dikkat edin, bu şekil-
de okumavı sürdürürsenİA başımız belaya
gjrebilir." Ali Kırca, kntik bir noktaya dik-
kat çekiyordu.
Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesi-
nin 1. fıkrasındaki, "Hangiyöntem,maksat
ve düşünceyle olursa olsun" ibaresi, Ahmet
Kabakh'nın bu metni okumasıyla uygula-
maya rahatlıkla gırebilirdi. Çünkü bu mad-
deye göre. suç olan bır metain yayılmasına
hangi maksat ve düşünceyle olursa olsun
yol açmak suç sayılabilirdi.
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi
Savcılığı, geçen günlerde söz konusu iba-
reyı anayasaya aykın gördüğünü belirten
çok önemli bir iddiada bulundu ve bu iddi-
asını sonuçlandırabilmek amacıyla mahke-
meye başvurdu.
DGM savcısının başvurusu
İstanbul DGM savcılanndan Aytaç To-
lay'ın imzasını taşıyan iddianame, yargı ku-
nımunun Terörle Mücadele Yasasf ndaki
çarpıklığa tepkisiydi.
Tolay, iddianamesinde anayasanın 90.
maddesindeki bir hükme dikkat çekiyordu.
9O.maddenin son fıkrasında şunlar belirtv-
liyor: "Usulüne göre yürürlüğe konuhnuş
niilletterarası anlaşmâlar kanun hükmün-
dedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırüık
iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvuru-
lamaz."
Tolay. bu hükümlerden yola çıkarak Tür-
kiye'nin bugüne kadar imzaladığı uluslara-
rası sözleşmeleri bu açıdan irdeliyor ve Te-
rörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesinde-
ki "hangi yöntem, maksat ve düşünceyle
olursa olsun" ibaresinin anayasanın 90.
maddesindeki hükümlere aykın olduğunu
belirtiyor.
Bu başvuru, sorumlu bir hukuk adamı-
nın, ciddi bir hukuki sorunu dile getirmesi
ve Türk Ceza Yasası'nın anayasadaki hü-
kümler açısından gözden geçirilmesi çağ-
nsıdır.
Tolay. TMY'nin 8. maddesininin başlan-
gıç kısmının ne anlam ifade ettığinı şöyle
vurguluyor:
"Hangi yöntem, maksat ve düşünceyle
olursa olsun..." şeklindeki genelleme; "Dü-
şüncev i açıklama ve anlatun hak ve özgür-
lüğünü demokratik bir toplumda zorunlu
tedbir olarak öngörülen kısıtlamanın öte-
sinde, bu hak ve özgüriüğünün özünü zede-
leyecek ve ortadan kaldırabilecek bir hü-
kümdür. Basın hukukunun bir gereği olarak
haber alma, haber verme, elestiri ve yerine
göre ağır elestiri, yorum yapma ve kamuoyu
oluşturma gibi hususlann gözönünde turiıl-
nıası ve basın suçunun oluşması için gereken
hukuka a> kınlık unsuru ile suç kastının be-
lirttiğimiz bu hususlara göre belirienmesi
gerekmektedir."
Savcı Tolay, bu şekilde verilen hükümle-
rin adalete olan güven sarsıcı durumlara
yol açtığına da dikkat çekiyor.
TMY'nin 8' 1. hükmünce 2 yıla mahkûm
bir sanık olarak dosy am 21. Haziran'da Yar-
gıtay 9. Dairesinde ele
alınıyor. Savcı Tolay'ın
sözünü ettiği ibare nede-
niyle mahkûm edildim.
İstanbul DGM'de tam da
bu nedenlerle yargılan-
dım. Türkiye, altına imza attığı ve anayasa-
smca kanun hükmünde kabul ettiği sözleş-
melere uymak zorundadır. Bu çarpıklığa
yargıçlar dikkat çekiyor ve düzeltilmesi
çağnsında bulunuyor. Bu önemli bir aşama-
dır. Dansı diğer yargıçlara...
Bu yazıyı yazarken avukat arkadaşlanm
yeni bir karardan söz etti. İstanbul 3 No'lu
Devlet Güvenlik Mahkemesi, 26 Mayıs
1995 tarihinde "Expres" dergısiyle ilgili
açılan davada beraat karan verdi. Kemal
Burkay'la yapılan söyleşi nedeniyle Terör-
le Mücadele Yasası'nın 8/1. maddesinden
açılan davada verilen kararda şunlar belir-
tiîiyor:
"Cezanın manevi unsurlanndan en
önemlilerinden biri kasıttır. Bu olayda sam-
ğui suç kastı olmadığı, habercilik amacıyla
bu yazının yavınladığı anlaşılmakla. yükle-
nen suçtan her iki sanığın tH'raatlerine..."
Bu da bir mahkeme karan. Parlamento-
nun çözemediği demokratikleşme sorunu-
na yargıçlar çözüm anyor. Eh, bu da Türki-
ye'nin paradoksu, ne denir?
BIR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Tarih, Umut Etmek
İçindip de...
İgnacio Ramonet, Görüş Biçimi adli derginin son
sayısına yazdığı Umut İçin Bellek başlıklı -o pek öz-
lü- başyazısının bir yerinde şunlan söylüyor:
"Eski Yugoslavya'da, Kafkasya'da, Ruanda'daya
da başka yerferde, sadizmlerin ve barbarftklann zin-
cirlerinden boşanması, çağımızın fılozoflannın kar-
şısına, şu sorunu koyuyor bir kez daha: Insanlığın
durumu! Etnik "temizleme'Ver ve "arındırma"/ar,
doğrudan doğruya demokrasi düşüncesini hiçe sa-
yıyor ve Aydınlıklar'ın iflasını kanıtlıyor. Son olarak,
bu trajedilerden sakınma ve özellikle Bosna'nın hak-
sız yere bölünüşünü engelleme konusunda Avru-
pa'nın gösterdiği güçsüzlük de, ortaklaşa bir top-
luluk kurma yolundaki tasansının altını oymaktadır."
Şiddetin, sadece Bosna'da insana ettiğine bakı-
nız siz: 140 binden fazla ölü, 70 bin sakat, 3 milyon
sığınmacı... Ne adına? Gözü dönmüş milliyetçilik,
akıl almaz bölünüp parçalanma, yakıp kavuran kin!
Kanlı bir yüzyıl biterken oluyor bunlar!
Hiçbir şey ders vermemiş, öğretmemiş sanki...
Bosna'da gök, şimdi yeniden zifiri.
Bu ayın başında ateşkesin bozulması ve Sırplann
Saraybosna'ya ateş yağdırmaya başlamalannın ar-
kasından, tutup bir de yığınla Banş Gücü askerini
rehin almaları, BM ile NATO'yu şaşkınaçevirdi. Bos-
na için savaşmanın önemi karşısında şimdi ne ola-
cak tutumlan?
Bugüne değin olduğu gibi isteksizlik, pısınklık, ça-
resizlik mi?
Yoksa karaıiı davranıp işe gerçekten el koymak
mı?
Dünyada, bu arada Bosna'da banşı özleyenleri
pek ilgilendirmiyor bu sorulann yanıtlan.
Ama en başta da bizi, biz Türkiyeli insanlan.
Çünkü tarihimizden ve kültürümüzden bir parça:
dıroradasaldınyauğrayan; aynca, Müslümanın "ha-
rim-i ismet"\ne kadar uzanmaktadır da el, kayıtsız
kalamayız.
Beni daha da bilinçlendiren bir kitap oldu.
Nedim Gürsel'in Balkanlara Dönüş adli eserinden
söz etmek isterim.
Bir ayağı Fransız bir ayağı Türk kültüründe ofan
bu değerli yazarımızın Can Yayınlan'nda çıkan şu
son kitabı, Balkanlar'daki gerçekliğe bütün boyut-
larıyla eğilen pek önemli bir çalışma.
Tarihle günümüzün harman oluşu...
Gezi edebiyatımızın da en güzel örneklerinden bi-
ri.
Nedim Gürsel, "belii kurallar içinde yapılan birsa-
vaştan çok, ınsanlık dışı bır barbaıiığı", bizim gibi,
ekranlarda "elimiz kolumuz bağlı, çares;z"izlemek-
le yetinmemiş, Saraybosna'ya kadar gitmiş; "Avru-
pa'nın göbeğinde, tüm uygar düyanın gözü önün-
de" can çekişen bu kenti, "Sevgilim Saraybosna"y\
anlatıyor önce.
Bir uygariıktır yok edilen aslında.
Ve insanın, insanın kurdu haline gelişini görüyor-
sunuz.
Müslümanı, Katotiği, Ortodoksu ve Musevisiyie,
üç dinden toplulukların barış içinde yaşadıklan na-
dir yerterden biriydi Saraybosna. "Oysa bugün Ar-
navutlar Sırplardan, Sırplar Hırvatlardan, Hırvatlar
Müslümanlardan, Müslümanlarsa herkesten nefret
ediyor. Yine de en hoşgörülü, en açık, en banşse-
ver tarafm, şimdilik Müslümanlar olduğunu söyfe-
meliyim" diyor yazar ve soruyor: "Ama ne zamana
kadar?"
Evet ne zamana kadar?
Ve ne adına Bosna'daki haksızlık, hele hele Mös-
lüman halka karşı girişilen soykınm?
"Büyük Sırbistan" adına!
Ama onunla kalmayacak: "Büyük Amavutluk",
"Büyük Bulgaristan" var gündemde. Öyle olduğu
için de, yazarımızın şu saptaması alabildiğine önem
taşıyor: "Avrupa'nın ortasında fılizlenen, Milose-
viç'/'n 'Büyük Sırbistan' hayalleriyle güçlenen faşiz-
me 'Dur!' denilmezse yann bir başka yerde yeniden
başlayabılir bu soykınm."
Kulak vermeliyiz bu uyarıya!
Kitapta, ta Selânik'e kadar uzanan bir Makedon-
ya yolculuğunun izlenimleri de var. Rumeli'de bir
kökenden gelen yazann kişisel anılannın da kanştı-
ğı, tarihimizle iç içe, ilginç gözlemlerin yeraldığı say-
faiar...
"Balkan Savaşı Mezalimi'ni görmüş atalann ço-
cuklan olarak, bizim, bütün Balkan halklarının kar-
deşliğini arzulamaktan başka bir düşüncemiz ola-
maz. Bu bakımdan, ülkemizin güdeceği dış politika
pek önemlidir; ve bu arada, Türkiye ile Yunanistan
arasında -bir türlü gerçekleştiremediğimiz- banş
günlerine dönmek de...
Nedim Gürsel'in kitabı bir katkıdır bu özlemlere.
Tarihle günümüzün gerçekliğini yoğurduğu ese-
rinde, ufkumuzu genişletirken belleklerimizi de umu-
da açmıştır yazar.
Tarih, umut etmek içindir de...
Milletvekilleri baskıya hazırlanıyor
II yapma yetkisi
hükümeti terletecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Meclis'ten il ve
ilçe yapma yetkisini alan
koalisyon hükümeti, bu
yöndeki baskıları bir yıl
süreyle göğüsleyecek. Uz-
manlanna Anayasa'ya uy-
gunluğu açısından incelet-
tiği belirtilen yasayı Cum-
huhurbaşkanı Süleyman
Demirel'in imzalamasına
kesin gözüyle bakılıyor.
Bazı milletvekıllerıne
göre hükümet, muhalefet
partisinin, Anayasa Mah-
kemesi'ne götürerek yetki-
yi iptal ettıreceği inancıyla
hareket etti. Eğer Anayasa
Mahkemesi'ne götürül-
mezse hükümet, bır yıl sü-
reyle milletvekıllerinin yo-
ğun baskısıyla karşı karşı-
ya kalacak. Meclis'te Yetki
Yasası'na olumlu oy kulla-
nan ANAP ise bu tavrın-
dan dolayı pişmanlık duy-
du. Iktidar ve muhalefet
gruplanna üye bazı millet-
vekıllen, hükümetin, Yetkı
Yasası'nı yalnızca bu se-
çimlere yönelik aldıgını
öne sürdü. Milletvekillen,
Yetki Yasası'yla ilgili şun-
lan söylediler: "Hükümet,
Yetki Yasası'nı ahp Kins'i ü
yapacaktı. Muhalefet parti-
leri de nasıl olsa Anayasa
Mahkemesine giderek iptal
ettirecekti. Hatta muhalefe-
ti bu yönde teşvik etmek ve
dikkatini çekmek için yetki
süresi de çok uzun tutukhı.
Anavasa Mahkemesi'nden
iptal karan çıkmadan da
Kilis il yapılacaku. Böylece.
Yetki Yasası iptal olsa bik
bu, Kilis'i etkilemeyecekti.
Hükümet de bundan sonra
il ve ilçe yapma sözü verdiği
yerlere 'Ben sızi il yapa-
caktım ya da ilçe yapacak-
tım, ama muhalefet beni
engelledi' diyecekti. Bun-
dan sonra, Meclis'e 219
beldenin ilçe, 63 ilçenin de
il olması için yasa önerisi
veren gerek iktidar gerekse
muhalefet milletvekilleri,
hükümetin yakasına yapı-
şacak. Bu durumda, genel
seçimler yaklaşırken hükü-
met, talepleri karşılamaya
çalışırken memnun ettiği
yerden çok daha fazlasım
küstürme durumu ile karsı
karşıya kalacak."