29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MAYIS 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Özel sektöpün internet yarışı • İSTANBUL (ANKA) - TOBB ile TÜStAD arasında Anadolu'yu kaptirmama savaşı, teknoloji yanşına sıçrayarak devam ediyor. TUSIAD'ın Anadolu'daki SlAD'larla bilgisayar agı kurma ve internete bağlanma çalışmalannı sürdürürken TOBB internet bağlantısını tamamladı. Oyeleri arasında ticaret borsalan bilgi ağı sistemini kuran TOBB, borsa bilgilerini dünyaya ulastırmak amacıyla Reuters ile anlaştı. Tekstilcilep umudıı kesmedi • BURSA (AA) - Uludag Ihracatçı Birlikleri (UlB) Başkanlar Kunılu Başkanı Orhan Yıldınmçakar, Avnıpa Birliği (AB) ile gümrük birliğine girilmesinin Türk tekstıl sektörü için büyûk bir kazanç olacağını söyledi. Yıldınmçakar, AB'nin tekstilde 5, konfeksiyonda da 10 ürün gnıbuna Tûrkiye'ye kota uyguladığını hatırlatarak, gümrük birliği ile kotalann kaldınlacağıru, bunun da sektörün ihracatının artmasını sağlayacağmı belirtti. Yıldınmçakar, kota ve sayısal sınırlamalann, "ihracatta bürokratik işlemlerin artması", "yabancı sermayenin yatınmdan kaçınması" gibi olumsuz yan etkileri de bulunduğunu sözlerine ekledi. Şeker ittıalatı kaçmılmaz • ANKARA (ANKA)» Şekerpancan üretıminin cazip olmaktan çıkması nedeniyle şeker ihracatçısı Türkiye, ithalatçı durumuna düşüyor. Bu yılki şekerpancan ekim açığına bağlı olarak gelecek yaz en az 600 bin tonluk şeker ithalatımn zorunlu hale geleceği bildirildi. Pancar ekicileri kooperatiflerinin üst kuruluşu Pankobirlik yetkilileri, hükümetin yeni aldığı 250 bin tonluk şeker ithalatı karannı daha çok "ihtiyati tedbir" olarak değerlendirirken asıl dışa bağımhlığın 1996'da gündeme geleceğini belirttiler. Şırnak linyitJeni ihaleye çıkıyor • ANKARA (ANKA) - Şırnak Valiliği, Türkiye Kömür fşletmeleri'nin işletme hakkın kendisine devrettiği kömür sahalannı özel sektöre açıyor. Valilik, söz konusu sahalanndan 1 l'ini, özel sektörce işletilmesi için ihaleye çıkardı.Hukuku halen TKl'nin bünyesinde bulunan kömür ocaklannın her birinin yıllık üretim kapasitesi 12 bin olarak belirlendi. Bu sahalardan ton fîyatı I milyon 250 bin liradan yılda 15' milyarlık üretim yapılacağı hesaplanıyor. Hava-İş Sendikası yetkilileri, Yazeks'in Çelebi ile ortak hizmet vermeye başladığmı iddia ediyor Havaş-Çelebi dayanışmasıEkonomi Servisi- Havaş en büyük raki- bi Çelebi ile omuz omuza. tşçileri ile bir türlü toplusözleşme masasına oturmayan Havaş, 'kaçak işçi skandalının' ardından şimdi de müşterilerine Çelebi Havayollan ile birlikte hizmet vermekle suçlanıyor. Hava-Iş Sendikası yetkilileri Havaş'ın yükleme hizmetlerini Çelebi ile ortaklaşa yürüttüğünü iddia ederek Yazeks'i tekel- leşmeye hizmet vermekle suçluyorlar. Havaş'taki özelleştirme sancısı bir türlü bitmek bilmiyor. Yaklaşık üç aydır süren grev nedeni ile satılma aşamasında müşte- rilerini Çelebi'ye kaptıran ve bu nedenle Ulaştırma Bakanı MehmetKöstepen'i isti- faya kadar götüren Havaş' ın şımdi kendi n- zası ile Çelebi'ye gittiği ileri sürülüyor. Havaş'm yeni sahibı Turgay Ciner'in iş- çilerle bir türlü toplusözleşme masasına orurmaması grevin de uzamasına neden oluyor. British Ainvays, Delta, Kalem ve • British Ainvays, Delta, Kalem ve Air France gibi dev havayolu şirketlerinin grev bitmeden Havaş'a dönrnek ıstemediklerini beîirten Hava lş Sendikası Eğitim Sekreteri Osman Ateş, bu fırmaîara Havaş ve Çelebi'nin birlikte hizmet vermeye başladıklannı söyledi. Air France gibi dev havayolu şirketlerinin grev bitmeden Havaş"a dönmek istemedik- lerini beîirten Hava-lş Sendikası Eğitim Sekreteri Osman Ateş bu firmalara Havaş ve Çelebi'nin birlikte hizmet verdiklerini tespit ettiklerini söyledi. Ateş, Havaş'ın yükleri arabalarla taşıdı- ğını, Çelebi'nin de yükleme işini yaptığını belırterek "Havaş zaten bir süredir apron- da kaçak işçi çalışümordu. LzeHerinde iş dbiseteri dahi oimayan kişiler burada görev- lendiıiliyor. Sendika olarak kaçak işçiyi tes- pit ettiğimiz gibi Çelebi ile ortak hizmet ver- diğinide betirtedik.Ancak nedense Havaş'ta olanlan üst düzey yetkilüerimiz gormezlik- tengeHyor"dedi. Öte yandan Havaş'ın yeni sahibi Turgay Ciner'in Çelebi ile olan yakınhğı farklı yo- rumlara da neden oluyor. Yazeks'in Çelebi'nin piyonu oldugunu iddiaeden Osman Ateş, Yazeks'in kendi el- leri ile Çelebi 'yi tekel konumuna getirdiği- ni söyledi. Ateş, Turgay Ciner'in bir yandan Çele- bi'nin tekelleşmesine yardım ederken diğer yandan da Havaş'ı tasfıye aşamasına getir- meye çalıştığını ileri sürerek. "Yazeks'in Çelebi'ye hizmet etmesinden şüpheleniyo- ruz. Bizce Yazeks Havaş'a, tasfiye aşaması- na götürmek için talip oklu. Aksi takdirde son gelişmelerin nedeni anlamamız imkân- sız. Sendika ileanlaşmakdururken bir yan- dan kaçak işçi çahşhnp diğer \ andan Çele- bi ile ortaklaşa hizmet vermenin başkâ bir açıklaması olabilir mi? Özelleştirmenin amacı verimli çalışma ortamı yaratmak de- ğil mi\ di? Bu nasıl özelleştirme, nasıl verim artışı? Artık birileri çıkıp Havaş'ta ne olu- yor diye bakmalı" dedi. Bilındiği gibi Havaş'ın yüzde 60 oranın- daki hıssesi Özelleştirme Yüksek Kuru- lu'nun aldığı karar gereği. 17 Nisan 1995 tarihinde en yüksek teklifi veren Yazeks'e satılmıştı. Bu tarihten itibaren Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu Işverenleri Sendika- sı'nın (TÜHlS) üyeliği sona erince işveren temsilciği Havaş'ın yeni yönetimine geçti. Ancak daha önce grevin bitmesi yönünde çagnlar yapan Yazeks'in bu tarihten sonra hiçbir şekilde toplusözleşme masasına ya- naşmaması dikkat çekiciydi. İSO Başkanı Hüsamettin Kavi, Eximbank'ın ihracatı destekleme amacından saptığını ileri sürdü u Exüııl)aıık ticari bankadan farksız'tSTANBUL (ANKA) - Istanbul Sanayi Odası (tSO) Başkanı Hüsamettin Kavi, Eximbank kredilerinin tica- ri banka kredilerinden farkı kalmadığını, bankanın ihra- catı destekleme amacına u- laşması için yeni anlayışa kavuşturulmasının şart ol- dugunu söyledi. Kavi, Eximbank'ın sigorta siste- mine geçmesi gerektiğini de bildirdi. tSO Başkanı Hüsamettin Kavi yaptığı açıklamada, sanayicinin artık Eximbank kapısında beklemedığini söyledi. Eximbank'ın ticari bankalardan farklı koşullar ortaya koyamadıgını kayde- den Kavi, "Sanayici artık Eximbank'ın kapısında beklemiyor. Çünkü kredi koşullan artık ticari banka- lar ile aym durumda. Ticari bankalar 100 birim ihraca- ta karşınk 100 birim kredi veriyor. Eximbank, ihraca- tın yüzde 70'ine çıktT diye konuştu. Eximbank yetkilileriyle bir görüşme yaparak koşul- lan aktardıİclannı ve bir öneri sunduklannı anlatan • ISO Başkanı Hüsamettin Kavi, Eximbank'ın gerçek anlamda ihracatı destekleme hedefine ulaşabilmesi için TL ve döviz kredilerinde yeni anlayışa kavuşması gerektiğini bildirdi. Kavi, bankanın, TL ve dö- viz kredilerinde yeni bir an- layışa yönelmesi gerektiği- ni söyledi. Kavi, Exim- bank'ın. kredi sistemi için- deki yerini dengelerin otur- masıyla birlikte ticari ban- kalara bırakacağını vurgu- layarak. u Ama bu değişim süreci içinde 'sanayiciyi kredilendirmeli. ihracatta teşviği ve kaynaklan Exim- bank'ta toplayalım, finans- man desteğini üretim aşa- masında sağlayalım' dendi. Bu faizlerle ihracat flnans- man desteği nasıl sağlana- cak"şeklinde konuştu. Kavi, Eximbank'ın, ihra- catın finansmanınt ticari bankalara bırakarak sigorta sistemini getirmesini ıstedi. thracatın Eximbank tara- fından sigorta edilmesi ge- rektiğini anlatan Kavi, öne- rilerinin Eximbank Genel Müdürü Volkan Ersoy tara- fından olumlu karşılandığı- nı söyledi. Kavi, birçok ülkede a>Tiı sistemin uygulandığını anımsatarak, "Exim- bank'ın asli görevi bu olma- u. Türk sanayicisinin Türki- ye'nin potansiyel hedefleri- ne göre yaptığı ihracatı Eximbanktaranndan sigor- ta edilmelidir. Yetkililer de bizimle aynı fikirdeler, an- cak bizinı ülkede işler her zaman yavaş yürüyor" diye konuştu. TÜKETİCt KREDtLERİNDEKlt GELİŞİM Kullanım amacı 1993 1994 Otomobil alımı Beyaz ve elekt.eşya Konut Ev eşyası Mesleki amaç Eğitim Tatil Yakıt Gıda Giyim Diğer Genel toplam 14.679.772 2.689.257 4.896.901 2.493.766 700.451 214.395 250.780 27.250 18.486 17.471 8.799.207 34.787.736 9.547.035 2.922.099 5.378.173 1.180.249 451.871 121.340 200.590 49.585 70.212 68.948 4.436.728 24.426.830 Tüketici kredileri krizin izlerini taşıyor ANKARA (AA) - Ma- li piyasalarda geçen yıl yaşanan kriz. tüketici kre- dileri üzerinde de etkisıni gösterdi. Uygulamanın başladığı 1989 yılından itibaren büyük ilgi gören tüketici kredilerinde ge- çen yıl gerileme kaydedıl- di. Bankalar Birliği verile- rine dayanarak yapılan he- saplamalara göre geçen yıl kullanılan tüketici kre- dileri tutan, önceki yıla göre yüzde 29.8 azaldı. 1993'te 34 trilyon 787 milyar lira düzeyinde ger- çekleşen tüketici kredisi kullanımlan, geçen yıl 24 tnlyon 426 milyar lirada kaldı. Tüketici kredisi kulla- nanlann sayısı da 1993 yı- lında 1 milyon 1565 bin 322 iken, geçen yıl 213 bin 489 kişiye düştü. Öte yandan tüketici kre- dilerinin otomobil, ev eş- yası, tatil, eğitim gibi har- camalann yerine, gıda, gi- yim ve yakıt gibi temel harcama gruplanna yö- neldiği belirlendi. Otomobil kredilerinde kullanım yüzde 34.9 ora- nında düşerken, ev eşya- sında yüzde 52.7, eğitim- de yüzde 43.4, mesleki amaçlı kredilerde yüzde 35.4, tatil kredilerinde yüzde 20 azalrna oldu. Buna karşılık gıda har- camalan için alınan kre- diler yüzde 279.8. giyim harcamalan için alınan krediler yüzde 294.6. ya- kıt harcamalan için alınan krediler de yüzde 8.19 ar- tış gösterdi. Dış borca dolar darbesiANKARA (ANKA)- Doların, diğer paralar karşısında büyük ölçüde değer yitirmesi. borçla- nnın büyük bölümü mark ve yen gibi parala- ra dayanan Türkiye'nin dış borç stoku- nu şişirdikçe şişiriyor. Türkiye'nin dış borç stokunun 1994 sonundaki döviz kompozisyonu dik- kate alınarak yapılan hesaplamaya gö- re, dolann yıl başından bu yana diğer paralar karşısındaki değer kaybı. sto- kun sadece bu nedenle 65 milyar do- larlık bir artış kaydetmesine yol açtı. 1994 sonunda Türkiye'nin dış borç stokunun 81 milyar 665 milyon dolar- lık bölümü dolar olarak alınan borçlar- dan oluşuyordu. Türkiye'nin mark borçlan 34 milyar 513 milyon mark, • Dolann, diğer paralar * karşısında değer kaybetmesi, Türkiye'nin dış borç stokunu giderek arttınyor. Yıl başından nisan sonuna kadar sadece kurdaki değişim yüzünden dış borç stokunda 6 milyar dolardan fazla artış yaşandı. yen borçlan 1 trilyon 344 milyar yen düzeyinde bulunuyordu. 1994 sonu kurlanyla, mark borçlan 22 milyar 235 milyon dolar; yen borç- lan ise 13 milyar 481 milyon dolar ola- rak hesaplanıyordu. 8 Mayıs 1995 kur- lanyla ise mark borçlan 25 milyar 168 milyon dolar, yen borçlan da 16 mil- yar 4 milyon dolar düzeyine yükseldı. Sadece kurdaki değişim yüzünden mark borçlan 2 milyar 933 milyon do- lar, yen borçlan ise 2 milyar 523 mil- yon dolarlık artış kaydetti. Diğer para- larla alınan borçlarda da bu nedenle 607 milyon dolarlık artış yaşandı. Türkiye'nın dış borç stokunda geçen yıl da kur farklanndan dolayı 4 milyar 301 milyon dolarlık bir artış kaydedil- mişti. Bu nedenle toplam 6 milyar 56 milyon dolarlık net birödeme yapıldı- ğı halde, dış borç stoku 1993 sonuna göre sadece 1 milyar 355 milyon dolar azalmıştı. Bu yılın ilk dört ayında sadece kur farklan yüzünden kaydedilen 6 milyar dolarlık artışla birlikte. 1994 sonunda 65 milyar 601 milyon dolar olan dış borç stokunun nisan sonunda 70 mil- yar dolann üzerine çıktığı tahmin ediliyor. Kıize sadece buzdolabı dayandı ANKARA (AA)- Buzdo- labı dışındaki dayanıklı tüke- tim mallarının satışı geçen yıl yüzde 1.2 ile yüzde 52.5 arasında değişen oranlarda düştü. DPT verilenne göre 1993 yılında 1 milyon 254 bin 957 adet olan buzdolabı satışı, geçen yıl yüzde 2.5 artarak 1 milyon 286 bin 887 adete yükseldi.Geçen yıl satışında en fazla düşüş görülen mal video oldu. 1993 yılında 18 bin 266 adet video satılırken geçen yıl bu rakam 8 bin 671'e düştü. Satışlar, çama- şır makinesinde \iizde 15, fı- nnda yüzde 28.3, elektrik sü- Ürünler Buzdolabı Çamaşır makines Fınn Elektrik süpürgesi Dikiş makinesi Telev izyon Video Müzik seti 1993 1.254.957 İ983.084 630.041 729.008 173.474 1.908.567 18.266 93.276 1994 1.286.887 835.429 ; 451.557 448.760 140.252 1.495.003 8.671 92.122 MHİDeğişim (%) 2.5 . -15.0 -28.3 . -38.4 -19.2 -21.7 -52.5 -1.2 pürgesınde yüzde 38.4, dikiş makinesinde yüzde 19.2, te- levizyonda yüzde 21.7 ve müzik setinde de yüzde 1.2 geriledi. 1994 yılında satış- lardaki düşüşe paralel olarak dayanıklı tüketim mallannın üretimi de geriledi. Buzdola- bı üretimi yüzde 0.4, müzik seti üretimi de yüzde 3.5 art- tı. Geçen yıl, çamaşır maki- nesi üretimi yüzde 20.4, finn üretimi yüzde 28.8, elektrik süpürgesi üretimi yüzde 35.2, dikiş makinesi üretimi yüzde 30.1, televizyon üreti- mi yüzde 20.5, video üretimi de yüzde 52.5 azaldı. YORUM OZTİN AKGUÇ Gelişmiş Toplum Olmak Gelişmiş toplum olabılmek için, yatırım yapmak, te- sisler kurmak, kalkınmış ülkeleıie gümrük birliğine girmek hatta ekonomik bütünleşme hareketlerinde yer almak yeterli değildir. Gelişmiş endüstriyel bir toplum olabilmek için bireylerin davranış bıçimlerinin, değer yargılannın değişmesi gerekir. • Gelişmiş toplum, belirli amaçlar için savaşıma- dır; suskun, adamsendeci değildir. Toplumda ulaşılmak istenen amaçlar, korunmak istenen birtakım değerler olmalıdır. Hukuk devleti ol- ma, siyasal erkin geniş kitlelerin elinde bulunması, ki- şilerin doğal ye toplumsal haklannın korunması, öz- gürlük, kişilerin temel gereksinimlerinin karşılanma- sı, yarın kaygısı olmadan biryaşam, bunlar uğrunda savaşım verilecek amaçlar, mevcutsa korunması ge- reken kazanımlardır. • Gelişmiş toplum, bilinçli, irdeleyicidir. Gelişmiş toplumlarda bireyler, önlerine konulan gö- rüşleri, savlan hatta bilgileri irdelerier, bunlara kuşku- cu yaklaşırlar. Önsel (apriori) olarak bazı görüş, sav ve bilgileri doğru olarak kabul ederek davranışlanna yön vermezler. Bu nedenle endüstriyel gelişmiş bir toplumu, istenmeyen yönlere doğru çekmek, baskı altında tutmak zordur. Toplumun bireylerinin büyük bölümü, skolastik düşünce yapısından kurtulmuştur, daha hür ve geniş düşünme, olaylan değeriendirme yetisine sahiptir. • Gelişmiş toplum olaylar arasında illiyet bağlan- tısı kurar, kaderci değildir. Gelişmiş endüstriyel toplum, yalnız doğal olaylar, fiziki olaylar arasında değil; ekonomik, siyasal kısa- cası toplumsal olaylar arasında da neden-sonuç iliş- kisi arar. Her an bir mucize, her olayın çözümünü ila- hi birgüçten beklemez. Insanlardaki inanç (itikat), çö- zümleri sürekli ılahi bir güçten bekleme kolaylığına götürmez. • Gelişmiş toplumlarda görev sorumluluğu yük- sektir. Bireyler, görevlerini üstünkörü, gelişigüzel, rastge- le değil; görevlerinin amaçlannı bilerek en iyi şekilde yerine getirmeye çalışırlar. Görev yapıyor görünmek değil, görevi yerine getirerek yararlı olmak veya üret- mek önemlidir. • Gelişmiş toplumlarda başanlı olma rutkusu yük- sektir. Başannın salt ölçüsü, para kazanmak veya belirü unvanları almak veya belirli orunlara (mevkilere) gel- mek değildir. Topluma değişik aşamalarda katkıda bulunmak, üretkenlik, sömürücü olmamak, oJanak ölçüsünde yaratıcılık, başanlı olma tutkusunun so- nudarıdır. • Kurallara uyma, başkalannın hak ve özgürlük- lerine saygı, toplumsal yaşamın temel ilkelerinden- dir. Gelişmiş endüstnyel bir toplumda kurallar, boz- mak, sakatlamak için değil; uymak için konulur. Ki- şilere göre farklı uygulamalaryapılmaz. Herkes, han- gi orunda olursa olsun, ne düzeyde bir ekonomik güce sahip olursa olsun, kurallara uymak, başkala- nnın hak ve özgürlüklerine saygı göstermek gereği- ni duyar. Gelişmiş bir toplumda ayncalık, keyfilik yok- tur. • Gelişmiş bir toplumda çevreyi koruma bilinci gelişmiştir. Bireyler, kısa süreli kişisel çıkarlarını değil, toplu- mun hatta insanlığın geleceğini düşünerek hareket ederler. Doğayı, çevreyi bozmak, kirletmek bir top- lumsal suçtur. Toplum, çıkarcı, sözde çevreci gözü- küp de çevreyi tahrip edenlere büyük tepki gösterir. Gelişmiş bir toplumda hoyratlık, zorbalık, şiddet gi- derek azalır. Gelişmiş endüstriyel bir toplum olmak için ekonomik yapının yanı sıra eğitim sistemjnin de- ğişmesi de gereklıdır. Belki günümüzde bu riitelikle- re sahip gelişmiş bir endüstriyel toplum yoktur. An- cak toplumlar, bu nitelikleri kazanmak için çabagös- termelidirler. Yaşar Holding, uçuşa geçti ANKARA (ANKA) - Yaşar Grubu, özel sektörün yoğun ilgi gösterdiği hava- yolu taşımacılığınadael at- tı. Yaşar Grubu, havayolu taşımacılığı yapmak ama- cıyla tzmir'de şirket kurdu. "Bintur Ha\ ı acıhk, Taşıma- cüık ve Ticaret AŞ" adı ve- rilen şirketin sermayesi 1 milyar lira olarak belirlen- di. Şirkette YaşarGrubu şir- ketlerden Yapaş Tüketim Mallan Pazarlama AŞ, Ya- şar Dış Ticaret AŞ ve DYO Boya Vernik ve Reçine Fab-, rikalan AŞ 300'er milyon, Yaşar Holding ile Bintur Turizm ve Seyahat AŞ 50'şer milyon liralık pay edindi. Şirketin havayoluyla yük ve yolcu taşımacılığının ya- nı sıra, kara ve deniz yoluy- la da aynı işi yapacağı bil- dirildi. Yönetim kurulunda, Selçuk Yaşar ile Pınar Süt'ten AhmetArsan,Yaşar Dış Ticaret'ten de Halit Tapkan görev aldı. Konuk Yazar Gümrük birliğinin dinamik sonuçlan/2 Doç. Dr. ERİNÇ YELDAN (*) Gümrük birliğinin uzun dönemdeki so- nuçlan, 30-35 yıllık bir zaman dilimi içeri- sinde ele alındığında, yavaş yavaş artan bir kazanç sergilemektedir. Ulusal ekonomide- ki kısa dönemde yaşanan zararlar 9 senelik bir dönem sonucunda net kazanca dönüş- mekte, 35 yıllık bir "durağan hal" perspek- tifi altında da yaklaşık yüzde 3 düzeyinde kararlılık göstermektedır. Kısaca özetlemek gerekirse, konumuz dı- şında kalan bütün sosyal-ekonomik değiş- kenleri sabit tuttuğumuzu varsayarsak, AB ile gırmeye hazırlandığımız gümrük birliği, ekonomik yapıda tekstil, hafif makine sana- yii ve gıda sektörleri lehine bir genişleme- yi; kimya ve taşıt sektörlerinde de büyük boyutlarda daralmayı öngörmektedir. Ulusal ekonominin etkinlik göstergeleri, yaklaşık 10 senelik bir dönem boyunca net kayıp gös- terrnekte, daha sonra da yüzde 3 dolayında kazanca dönüşmektedir. Kısa döneme özgü, **karamsar" yönleri ağır basan bu tablo, ka- nuyu başka boyutlarda inceleyen çalışmalar- da d i rapor edilmiştir. Örneğin, Dünya Ban- kası yayın organlanndan The World Bank Ecoıomic Review dergisinde Harrison, Rut- herford ve Tarr tarafından yayımlanan bir araşırma, Türkiye'de sektörler arasında var- olan koruma farİclılıklan ve uygulanan yük- sek ihracat teşvıklerinden dolayı gümrük birli|ine yönelik politikalann ulusal ekono- mi a;ısından refah kaybına yol açabileceği- ni sgvunmaktadır. K.asik iktisat kuramının önermelerine ters Jüşen bu karamsar sonuçlar nasıl açık- laaasılır? Bu soru üzerine gerekli ipuçlan- nırk, /azının başında belirttiğimiz piyasa ya- pılan ve fiyatlama davranışlannda yattığını düşünüyorum. "Gümrük birliği" stratejisi- nin ana unsuru olan tanfe ve ithalat fonlan- nın düşürülmesi, özü itibanyla sadece üre- tim fiyatlannın düzeyi ile ilgili bir işlem ni- teliğindedir; ancak -gerek yerli, gerekse Av- rupa kaynaklı- tekellerin fiyatlama davranış- lannda nitel bir değişimi öngörmemektedir. Ürün çeşitlemesine dayalı eksik rekabetçi - tekelci- işletmeler, koruma oranlannın dü- şürülmesine karşın, tüketici gruplan arasm- da fıyat farkhlaşmasım sürdürebilmekte ve kaynaklann "etkuı" (verimli) dağılımını sı- nırlamaktadır. He- men belirtelim ki, bu sonuç sadece Türk sanayıindeki tekelci yapılardan değil, Avnıpa işlet- melerinin Türk pa- zarlannda tekelci fıyat uygulayabil- me olanaklanndan da kaynaklanmak- tadır. Bu sonuç bizi doğal olarak, güm- rük birliğini takip eden ikinci adıma. AB ile ürün piya- salarında tam en- Toplam reel tüketim tegrasyon seçene- ğinin irdelenmesine götürmektedir. Türkiye ile AB arasında sadece ticari bir gümrük bir- liği anlaşması değil, daha kapsamlı sonuç- lanyla birlikte tam entegrasyon neler doğu- rabilir? AB pazarlanyla eklemlenen Türk sanayiinde üretim ve ışgücünün dagılımı ne şekilde yapılanabılir? Araştırmanın geri ka- lan bölümünde bu sorulara yanıt arayacağız. Ancak öncelikle yazı boyunca sürdürdüğü- müz uyanyı burada da yinelemekte fayda görüyoruz: Bu noktada sorunumuz "AB'ye üye olabilir miyiz,olamaz mıyE?" tartışma- sı açmak değil, politik ve sosyal tüm faktör- leri bir an için veri kabul edersek, bu tür bir adımın Türk iktisadi ilişkilerine -bilhassa sanayi sektörlerine- ne tür etkiler getirece- ğinin kuramsal düzeyde metodolojik bir analizinı yapmaktan ibarettir. tktisat kuranıı içinde sorunu gene kısa ve uzun dönemli olarak iki aşamada inceleyeceğız. Tam en- tegrasyon sürecinin, kuramsal düzeyde ko- numuz açısından anlamı, AB ve Türk pazarlan ara- sında tek fiyat sis- teminin işlemesi ve fıyat farklılaştınl- ması olanaklannın kaybolmasıdır. Bu da tek bir ortalama fıyat üzerinden sa- tiş yapma konu- munda kalan ve- rimsiz işletmelerin yerlerini daha etkin çalışan işletmelere bırakması anlamı- na gelmektedir. 1 No'lu şekilde ser- gilenen toplam üretimde etkinlik kazancı eğrisi bu süreci tasvir etmektedir. Görüldüğü gibi entegras- yon seçeneği kısa dönemde yüzde 6'dan baş- layan etkinlik kazancı getirmekte, 35 sene- lik uzun bir zaman ufku içinde de bu kazanç yüzde 15'in üstüne çıkmaktadır. Tüketim potansiyeli de şekil 2'de görüldüğü gibi yıl- da ortalama yüzde 2 artmaktadır. AB ile sa- dece "gümrük birliğiv 'ne dayanan bir iktisa- di çerçevede elde edilemeyen bu kazanç. ta- mamıyla tekelci fiyatlama davranışlannın sınırlanabilmiş olmasından doğmaktadır. Dolayısıyla Türk ekonomisinin dış dünya ve özellikle AB ile ilişkilerinde verimlilik ve refah kazancınm, tekelci fiyatlama biçimle- rinin kontrol altına alınıp alınamamasına bağlı olduğu görülmektedir. Entegrasyon sonrası üretici faaliyetleri genel olarak güm- rük birliği sürecindeki gelişmeleri izlemek- tedir. Tekstil, hafif makine sanayii ve gıda sektörü kazançlı durumunu korumakta, ay- nca bu gruba ek olarak kimya sektörü de ka- tılmaktadır. Entegrasyon altında tek daralan sektör olarak taşıt sanayii kalmaktadır. Kuramsal düzeyde öngördüğümüz bu so- nuçlann gerçek yaşamda geçerliliği elbette araştırma kapsamı dışında bıraktığımız bir dizi faktörün etkileşimine bağlı olacaktır. Ancak bu yaz boyunca vurgulamaya çalıştı- ğımız, Türk ekonomısı üzenne kehanet he- saplan yapmak değil, kamuoyunda ve ku- ramsal iktisat yazınımızda üzerinde yeterin- ce durulmayan bir konunun -gümrük birliği ve AB ile tam entegrasyon politikalannın Türk iktisadi yaşamında uzun dönemli etkı- lerinin neler olabileceğinin- iktisat disiplinı açısından araştınlmasını sergilemekten ıba- rettir. AB ile olan ılişkilerimizde iktisadi net kayıp ve kazançlanmızın neler olabıleceği. iktisat ögrencilerinin ve araştırmacılannın önünde son derece önemli bir gündem mad- desi olarak durmaktadır. Bu yazı da, kullan- dığı metodolojik tahlilin bu tür yeni çalışma- lara örnek oluşturarak çeşitlendirildiği ve gi- derek diğer sosyal disiplinlerle zenginleşti- rildiği ölçüde amacına ulaşmış sayılacaktır. ( ) Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü, ve Minnesota Üniversitesi misafir öğretim üvesi İHRACAT, BÜROKRASİ ÇARKINDAN KURTARILIYOR ARTIK İHRACAT RfJ İ M İ f ^ t AVRUPA BIRLIGI NORMLARI UYGULANACAK SİZ PROJE ÜRETİN, KAYNAĞI TÜRKİYE TEKNOLOJİ GEÜŞTİRME VAKFISAĞUYOR CAHİT NOMER: SİGORTA ~~ SEKTÖRÜ HUKUKUNU ARIYOR BİLGİSAYAR DÜNYASININ GELECEĞİNİ İNTERNET BEÜRLEYECEK ÖOSttî BANKABİANÇOUU» NAS». W€HENİR?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle