28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 MAYIS 1995 PAZAR 10 DIZIYAZI A3 LJ1\ LJ£ .* Üzerine binlerce şiir, binlerce kitapyazılan, yedi tepesinden ilhamfışkıran htanbul... Yüzyıllardır kim karnını doyurmaya, kim başını sokacak biryer bulmaya geldiyse geri çevirmemiş bir kent. Onun tüm güzelliğiyle sergilediği bu cömertliğini hep birlikte hovardaca kullanmayı basardık.. Bugün, sınırlannı zorlamaya başlayan, güzelim Boğaz 'ı gecekondularla çevrilen, sokaklan çöpten geçilmeyen, laşın nefes bile alınamayan, trafık çilesinin yanı sıra Bir kentin drcınu... trafık terörü hergün artan, aç kaldığı için topladıkları zehirli mantaHarı yiyerek ölen insanların yaşadığı bir harabeye dönen "htanbul 'u nasıl kurtaracağımız " sorusuna yanıt aramaya başladık Her seçim öncesi siyasilerin oy avcılığına kurban edilen bu kentin kurtulması için herkesfarklı bir öneri getirdi. Kimiyeni biryönetim modeli istedi. Kimi, kente giriş vizesi konulsun dedi. Kimi, kent vergisi getirilsin dedi. Tarüşmalar belki daha yıllarca sürüp gidecek. Göç ise durmadan devam edecek. Peki bu insanlargelmesin mi? Yaşamakya da daha iyiyaşamak, bu ülkede herkesin temel hakkı değil mi? Kentleşme, gelişmişliğin olmazsa olmaz koşuludur. Ancak bugün Türkiyede yaşanan çarpık kentleşmedir. Belki Anadolu da başka çekim merkezleri yaratılsaydı htanbul 'a bu kadargöç olmayacaktı. Buyazı dizisinde Fatih Sultan Mehmet 'in htanbul 'ufethiyle zorunlu olarak baslatılan göçün, daha sonra htanbul 'un başına ne dertler açtığını okuyacaksınız. Dönem dönem alınan kimi kanlı önlemlerin bile bu sorunu çözemediğini... İnsanlar her dönemde değişik nedenlerle htanbul 'a gelmişler, hâlâ da gelmeye devam ediyorlar. Peki htanbul 'u kim, nasıl kurtaracak? Çağınrsıngelmez 1 öç MtmezL kovarsıngitmez... f• Istanbul'a ilk büyük göç hareketi Fatih Sultan Mehmet'in fethiyle başladı. Fatih, nüfusu 50 bin dolayında olan kenti 'kalkındırmak' düşüncesiyle göçü özendiren kararlar aldı. Ancak sonuç alınamadı. Bunun üzerine Anadolu'dan ve Rumeli'den Türkler, Rumlar, Ermeniler ile Ispanya'dan çıkarılan Araplar ve Yahudiler istanbul'a getirildi. • Göçle ilk ciddi mücadele 1. Mahmud zamanında görüldü. "Işsiz- güçsüz takımının sürekli huzursuzluk çıkarmasından endişeeden" 1. Mahmud, Yeniçeri Ağası Hasan Paşa'ya, İstanbul'un her tarafını teftiş edip yabancı ve kuşkulu gördüğü şahısları derhal öldürmesini emrediyordu. Ancak tüm çabalar boşa çıkacaktı. Şehr-i azam kim binası gerçi ma 'ü tıyndedür Ya anun üstündedür cennetyahud altmdadur Bu haber kim sövlenür hem zahir ü batındadur Re\nakı bu kainatun şehr-i Konstantindedur (I) Yıl 1743... Tam 252 yıl önce... Istan- bul'da yaşayanlara getirilen vergi mu- afîyeti. Anadolu ve Rumeli'deki savaş- lar, isyanlar... Işte bu koşullar, o dönem "huzur" ve "'refah'" içindeki lstanbul'u en çekici yerleşim merkezi durumuna getiriyordu: Osmanirnın bütün azınlık- larıyla nüfusu henüz 100 binlerde bir doğa harikası.. (ilk Cumhuriyet hüküme- tince 1927'de yapılan sa- yımda Istanbul'un nüfusu 690 bindi). Kentin kaderi yaklaşık üç yüzyıl önce çizilmişti san- ki!.. Göçle ilk ciddi -hatta kanlı- mücadele 1. Mah- mud zamanında görüldü. "İşsiz güçsüz takımının sü- rekli huzursuzluk çıkarma- sından endişe eden" 1. Mahmud, Yeniçeri Ağası Hasan Paşa'yı yanına çağı- rarak Istanbul'un her tarafı- nı teftiş edip yabancı ve kuşkulu gördüğü şahısları derhal öldürmesini emredi- yordu. Ancak tüm çabalar boşa çıkacaktı. tstanbul öylesıne çekiciydi ki, kanlı mücade- leler ya da şehrin kapılanna yapılan misarırhaneler bile göçün önüne geçemeyecek- ti... Çok değil, bundan 250 yıl önce, Istanbul 100 bin nüfuslu, insanların kente gelmesi için özendirilen bir yerieşimdi. Ancak süreç içinde kente hızlı bir nüfus akışı başladı. Cumhuriyetin ilk nüfus sayımında, 1927'de 690 bin olan kent nüfusu, 1950'lerden sonra hızla artmaya başladı. Zorunlu göçlerin en büyüğü Gedik Ahmet Paşa döneminde (1475) görül- dü. Ahmet Paşa, Kınm'ı Osmanlı ülke- sine kattıgı zaman Kefe'den 100 bin Müslüman Türk ile 40 bin Ermeniyi İs- tanbul'a yerleştirdi. Müslümanlar Ke- fevi'ye, Ermenilerin bir kısmı Edirne- kapı ile Balat arasına, bir kısmı da ken- di adıyla anılan Gedıkpaşa semtine yer- leştirildi. Istanbul artık bir "cazibe" merkezi oluyordu. Bundan sonra göçlerin arttı- ğını çeşitli belgelerden öğreniyoruz. En önemli göçlerden biri, Yavuz Sultan Se- lim zamanında görüldü. Sultan Selim, Çaldıran seferinden dönerken Iran ve dan sonra yaklaşık 300 bin kişinin İs- tanbul'a geldiği sanılıyor Balkan ve Kafkas insanı için bir kavşaktı tstanbul. Daha doğrusu bir umut kaptsı... 15. yüzyılın ikinci yansı ile 16. yüz- yılın ilk yansında Osmanlı hükümdar- lan ve devlet ricali Istanbul'un iman ve şehrin nüfusunu arttırmak için büyük çabalar harcamışlardı. Hatta Istanbul'da yaşayanlar vergiden muaf tutuluyordu. Ceri gönderme Bir süre sonra bu zoraki göçe. Ana- dolu'da ve Rumeli'de yaşanan savaş ve isyaniardan kaçan halkın da eklenme- timi önlem almalıydı. tlk olumsuzluk, 1730'larda patlak veren Patrona Halil isyanında görüldü. Yapılan araştırma- lar, bu isyanın çıkmasında kente göç- lerle gelen insanların etkisinin olduğu yönündeydi. 1. Mahmud, göçü durdurmak için vi- layetlere emirnameler gönderiyor, İs- tanbul'a iş takibi ya da davalannı gör- mek üzere gelmek isteyenlere bile en- gel olmak için her ilçe ve kasabaya bu işlere bakacak mutemetler tayin ettiri- yordu. Ancak önlemler arzu edilen düzeyde başanlı olamıyordu. 1. Mahmud döne- minde şöyle bir çözüm düşünüldü: Zorunlu göç YAĞMA Boğaz 'ın hvısmda, aydınhk Pencerelerde -her bulutun yolu- Bir mevsim, seninle başbaşa kaldık, Yaşadıktı bir zaman tstanbul 'u Akan suda kuş gibi gemilerie, Eski evler ve tenha sokaklaria, Şarh gibikrle, düş gibilerle Sarmaş dolaş... Olmaz gibi birdünya. Mutlulukiar şehri bir Istanbul 'du. Şiirier. buluşmalar, aşklar... şimdi Akşam olan birgün gibi son buldu: Ne şiir kaldı, ne aşk, ne beklenti. Tığ gibi minareleriyle, kendi Kendisinde güzel, tek, yüce, kutlu Bir ölümsüzlükler, zaferler kenti Bugün yenilgilerle, yasla dolu. Bir songürt hali, bir taş taş üstüne; Hem mide, hem ruhta bir açlık, ejder Ömegi saldırmada dört biryöne; Toz, duman, inilti, akıntılar, çöpler... Ahmet Muhip Dıranas ÎSTAXBUL Istanbul nüfus un 12.000.000[ (Yaklaşık) artışı 1927 '35 '45 '50 '55 '60 70 75 80 85 '90 '95 Salkım salhm tan yelleri estiğinde Mavi patiskaları yırtan gemilerinle Uzaktan seni düşünürüm tstanbul Binbir düvkli Haliç 'inde akşam Adalannda bahar Süleymaniye 'nde güneş Hey sen ne güzelsin kavgamızın şehri Ve uzaklardan seni düşiindügüm bugün- lerde Bakışlanmda akşam karunlıgın Kulaklanmda sesin Istanbul Ve uzaklardan Ve uzaklardan seni düşiindügüm bugün- lerde Sen şimdı haramilerin elindesin tstanbul Plajlannda karaborsacılar Yaglı gö'vdelerini kumlara sermiştir Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılannda Balıkpazarı nda depoya kaçırılan fasulyanın Meyvesini birlikte devşihrler Sen şimdi haramilerin elindesin htanbul Vedat Türkali Padişahların "kanlı" önlemleri de yetmiyordu. Şu gerçek de vardı: Istan- bul'daki erkekler askere alınmıyordu. Padisahın çözümü. Istanbul'un dışında misafirhaneler yapılmasıydı. Istan- bul'da işi gücü olmayan. tanıdığı bu- lunmayanlar buralarda bir-iki gün mi- safir edildikten sonra gen gönderiliyor- du. lstanbul'dan aynlanlann kendilerini uğurlamaya gelenlerle vedalaştıkları yer, bugünkü Kadıköy'deki Selamiçeş- me'ydi. Bostancıbaşı. tarihi Bağdat yo- lundan gelenleri burada kimlik kontro- lüne tabi tutardı. Ancak önlemler yetersizdi. İstan- bul'a "'sızanlar" hıç durdu- rulamıyordu. Padişah da ferman çıkartıp Istanbul'da- ki tüm erkekleri savaşa gön- denyordu. Istanbul "a ilk büyük göç hareketi Fa- tih Sultan Mehmet'in fethiyle başladı. Fatih Sultan Mehmet, nüfusu 50 bin dolayında olan lstanbul'u "kalkındır- mak" düşüncesiyle göçü özendirdi. Bu nedenle devlet malı ilan edilen Bizans binalan başlangıçta halka ücretsiz ola- rak dağıtıldı. Bu girişim çeşitli neden- lerle etki yaratmadı. Acaba, Bizanslılar yeniden lstanbul'u ele geçirirler miydi? Bu kuşku. boş mahallelere bir talip ya- ratmadı. Evler boş kaldı. tstanbul'un her türlü özendirmeye karşın nüfusu arttınlamayınca Anado- lu'dan ve Rumeli'den Türkler, Rumlar, Ermeniler ile Ispanya'dan çıkarılan Araplar ve Yahudiler şehre getirildi. Azerbaycan'dan yüzlerce bilim adamı. sanatkâr, aydın Türk Müslümanını, Do- ğu vilayetlerinden de 40 bin kadar Er- meniyi getirtip Samatya ve çevresine yerleştirdi. Kanuni Süleyman döneminde de Belgrad'dan tstanbul'a insanlar nakle- dilmeye devam ediyordu. 3. Selim za- manına gelindiğinde Istanbul'un nüfu- su 400 bini aşmıştı. Umut kapısı Osmanlı Imparatorluğu'nun sınırlan genişledıkçe, işgal edilen yerlerden bü- yük nüfus kitlelerinin İstanbul'a göçü sürüyordu. Rus ve Balkan savaşların- siyle İstanbul'a göç istenmeyen bir noktaya geliyordu. Acaba göç bilinçsizce mi körükleni- yordu? Çünkü sorun olmaya başlamıştı insanlann İstanbul'a gelişi... Padişahlar göçü durdurmak için harekete geçiyor- du. 3. Ahmed (1703-1730). göçün önü- ne geçmek için birçok ferman yayımlı- yordu. Bu fermanlarla değil şehrin içi- ne girmek, çevresinde dolaşmak bile yasaklanıyordu. tstanbul. denızyolu ve demıryolu ile artık Batı'nın bir kavşak noktasıydı.. 18. yüzyılın ilk çeyreğinde impara- torluğun çeşitli yörelerinden gelen ve işsiz olan nüfusun artması Osmanlının endişesine yol açıyordu Osmanlı \one- "Özeliikle Kiirt ve Arnavutlar kentten çıkanJsın." Bununla da yetinilmiyor Istanbul'da 10 yıldır ikamet etmeyenler geri gön- deriliyordu. Üsküdar, Kadıköy. Kartal. Bostancı, Pendık gibi yerlerde yabancıların ve şüpheli görülenlerin bir kısmı da kentin dışına çıkanlıyordu. 1. Mahmud, işsiz güçsüz takımından endişeliydi. Çünkü bu "bimekân" takı- mı, kentin huzurunu bozuyordu. 1743'lerde 1. Mahmud, Yeniçeri Ağası Hasan Paşa'yı yanına çağırarak Istan- bul'un her tarafını teftiş edip yabancı ve kuşkulu gördüğü şahısları derhal öl- dürmesini emrediyordu. Cumhuriyet döneml Anadolu'nun işgalı ve ar- dından Kurtuluş Savaşı sıra- sında Istanbul'un nüfusu geriliyordu. Cumhuriyetin kurulmasından sonra Anka- ra'nın başkent seçilmesi nü- fusun azalmasında önemli bir rol oynuyordu. 1923- 1950 döneminde tstanbul henüz bir "çekim merkezi'' değildi. Toplumsal ve ekonomik gelişme ağırlık gösteriyor, planlı sanayi yatırımları Anadolu'nun çeşitli yörele- rine dağıtılıyordu. 1930'la- nn sonunda çıkan 2. Dünya Savaşı, 1945'lere kadar göçte bir durgunluğa yol açıyordu. 1946... Savaş bitmiş, Av- rupa kalkınma sürecine gir- mişti. Türkiye, tek parti ik- tıdarının sıkıntılannı yaşı- yordu. Ancak toplumsal ve ekonomik Özellikler 1950'den itibaren değişecek- ti. Bu değişiklik, şimdilerde içinde ya- şadığımız canavar kentin ilk tohumlan- nı da atıyordu... Yarııi: Cöç dalgası başlıyor (1) Istanbul'un fethi nedeniyle Ay- ni'nin XV. yüzyılda yazdığı şiirin ilk dörtlüğü. Şehr-i a'zam: Ulu kent Ma'ü tıyn: Su ve balçık Zahir ü batın: Görünürde olan ve görünmeyen Revnak: Süs ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Demokratçılık Oyunu... Adama sormuşlar: - Cumhurbaşkanı olur musun? diye. . .. - Olmam! demiş. £v_ - Neden? - Terfisi yok! yanrtını vermiş. Süleyman Bey de Çankaya'da sıkılmaya başla- dı; bir yere yükselmesi olmayan yerde oturuyor. Hacı TO de sıkılmıştı da "Ne yapıp etsem de şu politikaya bir ucundan bir daha dalsam" diye dü- şünüp durmuştu ölümünden önce. Hoş, politika- dan hiç ayrılmamıştı, hiç yansız olmamıştı. Süley- man Bey de öyle. Alışmış bir kez, bırakamaz politi- kayı, partizanlığı da. Kendi kendıme düşünüyorum, ne işi vardı Ağa Ceylan'ın yatında, neyde? Yakışır mıydı? Aylar oldu, anlattılar da yazmadım o zaman. Ankara'da bir üniversitede, bir öğretim üyesinin hakkı yeniyor. Sonradan öğreniyor ki, etki çok yu- karılardan gelmıştir. Bu öğretim üyesinin geleceği yere, Ağa Ceylan'ın ricası üzerine, Diyarbakır'dan biri atanıvermiştir! Bugün 14 Mayıs, 45 yıl önce, çok partili yaşamda ilk kez özgür seçimlerle, iktidar el değiştirdi. 27 yıl- lık CHP iktidan yıkıldı. yerine beş yıllık DP geçti. O gece, Istanbul'da gencecık bir üniversite öğrencisi, sabaha değin gözyaşlannı tutamıyor, ağlıyordu! - Demokrasi bu değil! diyordum. 14 Mayıs'ta, 45 yıl önce, demokrat olmadıklannt çok geçmeden öğrenecektim. "Demokrat Parti'nin devamıyız!" diye kurarak "Kırat"\ simge olarak alanların da demokrasiyle uzak yakın ilişkileri olma- dığı görülecekti. Hacı TÖ demokrat biri miydi? Sü- leyman Bey'in bir ilişkisı var mı? Neden kişi kendi- ne "baba" dedirtir, hiç usum almaz bunlan... Necdet Uğur'un Yapı Kredi Bankası Yayınları arasında çıkan "İsmet Inönü" yapıtını şu gibi oku- dum. Ondan söz edeceğim. Ben bugün asıl, Tarih Vakfı Yayınları'nda çıkan Haldun Derin'in "Çanka- ya ûzel Kaleminı Anımsarken" adlı yaprtından söz etmek istiyorum. Yapıtı yayına Cemil Koçak hazır- lamış. Krtabı, kitapçılarda bulamayanlar, Tarih Vakfı Ankara Temsılcıliğı'nde Ülkü Özen'den sorup satın alabilirler. Ulkü Özen, vakfın Ankara temsilcisi (Tele- fonu:426 16 54). Kitapta Süleyman Bey'in kardeşlerinin çıkarını korumak için, Haldun Derın ile Yüksek Denetleme Kurulu üyelerinin "ayaklannı kaydırma" olayı da var satır arasında. Kitabı okuyun, daha neler var neler? Kitabın daha açar açmaz beni asıl ilgilendiren ya- nı, 1950'ye nasıl girildiğiydi. Inönü ile görüşen Ingi- liz tarihçi Toynbee, verdiği demeçte şöyle demişti: - Köytü ile kentli arasında büyük uçurum açmış- sınız. Buluşabildiğim erkek ve kadınlar arasında Batılılığı özümsemeyl hazmedememiş tipler gör- düm. Toynbee, Inönü ile görüşmesi sırasında da Do- ğu'da demokrasinin olup olamayacağı noktasında kuşkusu bulunduğunu dile getirdi. Tereddüdünün nereden kaynaklandığını şöyle açıkladı: "Doğu'da iktidara gelen allem ediyor, kallem ediyor, bir daha gitmeye yanaşmıyordu." (S. 228) Haldun Derin şöyle diyor: - Iki yıl sonra, 14 Mayıs 1950 seçimlerini yaşayı- şımızın ardından, Toynbee 'nin değehendlrmesini merakla bekleyecektim. 14 Mayıs seçimlerinden bir yıl önce, İsmet Paşa, Cumhurbaşkanı olarak Izmir'e gider, Yeni Asır ga- zetesi Demokrat Parti'nin organı gibidiç Zaten de- mokratlar iktidara gelince, Yenı Asır örtülü ödenek- ten payını alıp palazlanacaktır. Yeni Asır, Inönü aleyhine haberler yayımlar. Izmir'in "Recep Pe- ker'e sıyasi mezar olduğu" benzetmesi yapılarak, Inönü için de "tekin olmadığı" üstü kapalı çiziktiril- mektedir. inönü, duygusunu tenhada şöyle belirtir - Garp Cephesı Kumandanı olarak girdığim Iz- mır'de, şimdi benden pasaport soruyohar. Bursa'da inönü'ye "yuha"çekileceginin duyulma- sı üzerine. şöyle konuşur: - Bütün ömrüm, ta okuldan beri, hep külhanbey- lerle mücadele içinde geçmiştir. (S. 235) 6 Ağustos akşamı Izmir'de, Ikiçeşmelik'te Çakır Mustafa nın kahvesindedirler. Demokratlann alabil- diğine sömürdükleri bir konu, bir yurttaşça dile ge- tirilir. Yurttaş sorar: - Amerika'da çiftlikleriniz varmış, ne dersiniz? - Bütün memleketin bilmesini istiyorum ki, Ame- rika'da ne benim ne de kardeşlerimin bir metre arazisi vardır. Isviçre 'de bir frank param yoktur. Memleket dışında herhangi bir bankada, herhangi bir müessesede para olarak ve Türkiye dışında hemangi bir ülkede bir dönüm arazi variığım mev- cut değildir. (S. 237) (İsmet Paşa'nın Cumhurbaşkanı olarak bu yanrtı ajans aracılığıyla tüm Türkiye'ye duyurulur. Gönül ister ki açıklamanın bir benzerıni Tansu Çiller, Özer Uçuran, Süleyman, Şevket, Hacı Ali ile Yahya beyler de yapsınlar!) Haldun Derin, Reşat Nuri Güntekin'in "Tan- ndağı"adh bir oyunundan soz eder. Oyun, diktatör- lüğün iyi başlayıp kötü bittiğı görüşünü bir ölçüde işlemektedir. Oyunun kahramanı Kantemel, yaptır- dığı seçimı sonradan geçersiz sayıp "prova" olarak niteler. Buradaki prova, "Serbest Fırka" o\ma\\. Şer- best Fırka prova, Demokrat Parti oyunun kendisi... 12 Mart'la 12 Eylül gibi... BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Vere\ ya da düz biçilmiş bir 1 kumaşın. alt kıs- p mı üst kısmından daha geniş olan, 3 az çok belırgin . kıvrımı... Arıt- ^ metik hesap yap- 5 makta kullanılan, birçok devıngen 6 parça dizısiyle j donatılmış düze- nek. II Başıboş 8 gezen hayvan sü- g rüsü... Çekik ka- nnlı bir av köpeği. 3/ Bakı- rın sımgesı... Alışılmış olan. normal. 4/ Arapçada "ben"... Merhale. S/ Büyük sopa. 6/ Bir ilımız... Yigıt, kahraman. 7/ Yerdeki kann yüzünde buz tutmuş olan tabaka... Çıt. perde. 8/Türlü bitkılenn yaprak ve kabuk- ları ile kokulandırılmış acımtırak bir içkı... Rivayet eden. söyleyen. 9/Çamaşırı. iki parçaiinı elde bırbirine sürterek yıkama işi... Güzel kokulu merhem. YLKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Tarhana, bulgur yapmak için kabuğu soyulmuş ve kı- rılmış buğday... Bir yerde bınken sıvılan dışanya akıt- makta kullanılan boru ya da oluk. 2/ Mevki, makam... Yapısına gırdiği sözcüğe "yarı. yarım" anlamı katan ya- bancı önek. 3/ Adın durum eklerınden bın... Tutsaklık. 4/ Yankı... Teklıf. 5/ Ince pıde halinde ekmek. 6/ Elçılik uz- manı... Bir ışı yaptırabılme gücü. 7/ Ölü doğan kuzunun, "astragan" da denilen kürkii... Utanma duygusu. 8/ En büyük, ulu... Briçte kazanılan her ele venlen ad. 9/ Saç ve ellen boyamakta kullanılan toz... Sigorta için ödenen üc- ret.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle