29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14MAYIS1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA 11 ErmenîstanMan işbirliği çağrısı ÇİZGİLİK KÂMtL MASÂRACI • Ermenistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan'ın danışmanı Libaridyan, güdülen yanlış siyasetten sonra günümüzde daha gerçekçi siyaset oluşacağından ümitli olduğunu söyledi. Prof. Dr. PARS TUĞLACI MADENATARAN -Teodos- ya'daki (Kefe) Ayvazovski Vak- fi tarafından aldıgım resmi bir davet üzerine gittiğim Girit'te bir süre kaldıktan sonra, oradan 3 nisan günü Ermenistan'a ge- çip 4 nisanda Dünya Ermenile- n Eçmiadzin Gatoğıgosluğu (Başpatrikliği) geleneksel seçı- minde hazır bulundum. 19 nisanda Madenataran'da- yım. yani dünyanın en zengin Ermenice elyazmalan kütüpha- nesinde. Kütüphanenin anı-im- za defterini gözden geçiriyo- rum. Bir de ne göreyim! Türki- yeCumhuriyeti'nin 6. Cumhur- başkanı Fahri Korutürk'ün Tür- kiye'nin Moskova Büyükelçıli- gi görevinde bulunduğu sırada (1960-1964) gıttigı ve 10 gün süreyle kaldığı Erivan'da Made- nataran'ı ziyaret etmiş ve bu kültür merkezinin anı defterin- de şu satırlan kaleme almış: "tz- lenimlerim çoktur. Erfvan Kü- rüphanesi ve Ermenistan'ın bi- limsel gelişme düzeyi, >apılaşma boyııtian ve halkın > üksek kiil- türfi karşısında şaşırdım. Erme- nistan'ı ziyaretimden çok mem- nunum. Ermeni halkı büyük so- runlarla karşı karşı>a bulun- makta veonlann üstesinden gel- mek için çaba göstermekte, önemliişleryapmaktadır. Bende özellikle en bü\ük izlenim \ara- tanlar, bizi hararetle kabul eden sade, alçak gönüllü insanlar ol- du"(24Mart 1964). Evvelce aldıgım bir randevu üzerine Madenataran'dan Dışiş- leri Bakanhğı'na yöneliyorum. Erivan'ın belli başlı caddelerin- den birine ulaşıyorum. Adı Ma- reşal Pağramyan Caddesı. Ya- yan yoluma devam ediyorum. Yolun sağında ve solunda Rus- ya, Amerika Birleşik Devletle- ri, Fransa, Almanya, Mısır, Yu- nanistan. İran, Çin vb. büyükel- çıliklen ile Birleşmiş Milletler Temsifciliğini görüyorum. Bu arada Türkiye Büyükelçili- ği 'nden bir eser olmadığı dilcka- timi çekiyor. - tlişkiler konusundaki hal-i hazırdaki eğilimler eskisine na- zaran daha iyi. Belirli süre önce güdülen yanlış siyasetten sonra günümüzde daha gerçekçi siya- sete yönelme egiliminin oluşa- cağı hakkında ümitliyiz. Ger- çekten bu, gelecek için başanlı ilişkiler doğurabilir. Bildiğınız gibı. bız daha ilk günden ılişki- lerimizin önkoşulsuz kurulması konusundaki dıleğimizı dile ge- tirdik. Azerbaycan'a bağlı ve ay- nı zamanda iç kamuoyu ile ilgi- li sorunlann bulunduğunu bıli- yoruz. Ancak bu sorunlar her- keste var. Fakat ılerleme kayde- dılmıştir. Aramızdaki ilişkilerin gelişmesınin başka sorunlara bağlanmamasının doğru olaca- ğını sanıyorum. llişkılerimizin düzenlıce süreceğınden umutlu- yum. - Son zamanlarda Türk bası- nında Ermenistan'ı Türkiye'ye bağlayan \ollann yeniden açıla- cağına ilişkin >azüar \ a> ımlandı. Bu konudakİ söylenriler, sizin Ankara'ya yaptığınız son ziya- retten sonra arttı. Buna ne der- siniz? • Libaridyan, gelecekte daha başanlı ilişkilerin doğabileceğini kaydederek "Biz daha ilk günden ilişkilerimizin önkoşulsuz kurulması konusundaki dileğimizi dile getirdik" dedi. rüyortar. Bu konuya açıkbk ge- tirebilir misiniz? - Bu kınamalann ciddiyetle asla bağdaşmadığını söyleyebi- lirim. Bugüne kadar bu konuda hiç kimse ciddi bir kanıt ibraz et- miş değildir ve hiçbir ciddi ka- nıt mevcut değildir. Maamafih, bız düzenli bir hukuk devletiyiz ve bizde bu çeşit şeyler olmaz. Bu tür kınamalan biz ciddiye al- mayız. kâğıt üzerinde kalmıştır. Tica- ret, bilim, kültür alanlanndaki işbirliğine karşı tavır alacak bir insanın olabilecegini sanmıyo- rum. Ne var ki ülkelerin birbir- lerine abluka uyguladıklan bir ortamda bunun şimdilik başan- ya ulaşabileceğini tasavvur et- mek güç - Karabağ çarpışmasının ola- geldiği jörede \aklaşık bir >ıl- dan beri süren ateşkesi nasıl de- ğeriendiriyorsunuz? Eninde so- nunda cefakâr Güney Kafkas- ya'da beklenen banşın gerçek- leşme günü sizce yaklaşmış mı- dır? - Önce şunu belirtmek iste- rim. Güney Kafkasya'daki so- run, yalnızca Karabağ değildir. Karabağ'da banşın gerçekleşe- ceğine dair umut ifade etsem da- hi, başka yerlerde nelerolacağı- nı kestıremem. Biryıllık ateşke- si doğuran sebebin, salt savaşan karşıt taraflann yorgun düşmüş olmalan sebebiyle onlardan bi- rinin veya ötekinin stratejik iş- lemlere yeniden girişmesini zor- laştırdığı açıdan izahı mümkün- dür. Maamafih bu ateşkes Azer- Prof. Tuğiacı Libaridyan ile ikili iiişkileri görüştü. İyi ilişkiler Nihayet Dışişleri Bakanlı- ğı'na vanyorum. Resmi gıysile- riyle bir mihmandar tarafından karşılanıyor ve az sonra Erme- nistan Cumhuriyeti Dışişleri Ba- kanı Sayın Vahan Papazyan'ın huzuruna çıkanlıyorum. Sami- mi bir görüşme sırasında özel- likle ülkemizle komşumuz Er- menistan arasında bir süreden beri askıda kalan ilişkiler konu- su ele.alınıp tartışılıyor. Bu tar- tışma sırasında Sayın Bakan, son derece ileri görüşlü ve olum- lu bir devlet adamı olduğu izle- nimini yaratıyor bende. lki kom- şu ülke arasında her türlü ilişki- nin bir an önce kurulup gelişti- rilmesinın taraflara yarar sağla- yacağı konusundaki inancını de- falarca belırten Papazyan"dan aynlarak Ermenistan Cumhuri- yeti Cumhurbaşkanı Levon Ter- Petrosyan'ın başlıca danışmanı Jirayr Libaridyan ile buluşmak ilzere görkemli Cumhurbaşkan- lıgi binasına vanyorum. Ama- cım Libaridyan'ı soru yağmu- runa tutmak. Nihayet buluşuyo- ruz ve sorulanmı yöneltiyorum: - Sayın Libaridyan, Ermeni- Tiirk ilişkUerinin haM hazırda- ki dnrumunu nasıl değeriendiri- yorsunuz? - Bundan önceki sorunuza verdiğim cevabın de%amı olarak şunu ifade etmek isterim. lki de\ let arasında bağlantılann ku- rulması açısından yollann açıl- masının normal olduğu kanısın- dayım. Bu, karşılıklı yarar sağ- layıcı temellere dayandınlarak uygulandığı takdirde her ikı ta- raf için yararlı olur. Yollann ya- kın bir gelecekte açılacağını umuyorum. Bizım birlikte yaşa- mayı öğrenmemız gerektiği ka- nısındayım. - 1992*den beri Ankara hükü- meti, Ermenistan'a giden \olla- n tek yanlı olarak kapama kara- n aldı. Tarafsız bir gözlemci ola- rak sizce bu engeller ne gibi so- nuçiar yaratmıştır? - Sanınm bu engeller tama- mıyla olumsuz sonuçlar doğur- muştur. Eğer güdülen amacm, Ermenistan'a baskı yaparak si- yasetıni değiştirmeye zorlamak olduğunu düşünsek bile. bunun başanlı bir sonuç vermediği açıktır. - Karadeniz Ekonomik İşbir- liği Topluluğu'na ü\c olan Er- menistan ile Türkije'nin bilim ve kültür alanlannda ve özellik- le ekonomi konulannda işbirüği yapmalannda fayda görüyor musunuz? - Karadeniz Ekonomik tşbir- liği Topluluğu henüz gerçekleş- memiş olup, şimdilik daha çok baycan tarafından ihlal edilme- dikçe. Ermeni tarafının savaşa girişmeyeceğini söylemek iste- rim. Öte yandan biz hal-i hazır- daki durumdan pek memnun de- ğiliz. Ateşkesin devamının kalı- cı bir banşa dönüşeceğini umu- yorduk. Bu olmadı. Bu. hoş bir şey değil. - Son zamanlarda Ermenis- tan'da Rus askeri birtiklerin yer- leşmesi hakkında anlaşma imza- landı. Batı'da >e özellikle Türki- ye'de, bunun bir Rus stratejik ile- ri adım denemesi olduğu yolun- da endişe duv uldu. Buna ne der- siniz? - Söz konusu anlaşma, yasa gereği. evvelce fiilen mevcut olan durumu yasalaştırmaktadır Bu açıdan yenilik yok. Ancak günümüz şartlarıyla Ermenis- tan'ın kendi güvenlik düzenine sahip olması gerekmektedir. Bi- zimle diplomatik ilişkiler kur- mamış olan komşulanmız var. Bazen tehditkâr sesler işitiliyor. Böyle bir ortamda pek tabii so- run ciddiyet kazanır ve Erme- nistan kendi güvenliğini ciddi- yetle düşünmek zorunda kalır. - Ülkemizde Ermenilerin ve Ermenistan'ın KürtterörisHeri- ne yardım ettikleri konusunda kınamalardurmuyor. Fakat Er- menistan'a gelen bizim Türk ga- zeteciler, bu kınamalar için pek kanıtlar bulunmadığını ileri sü- Karabağ sorunu - Karabağ sorununa döneiim. Sonuç olarak Karabağ kime ait? Bu sorunda sizce haklı taraf kimdir? Bu soruna tarih açısın- dan kısaca deginmevc ne dersi- niz? - Mesele şudur. Sovyet yöne- timinin ilk yıllannda o bölge ta- nh gereği Ermenistan'ın birpar- çası durumundayken ve nüfusu- nun yüzde 97'si Ermenilerden oluşmaktayken, statüsü def işti- rilerek haksızca başka bir devle- tin yönetimine terk edildi. Pe- restroyka döneminde Kara- bağ'da ve Sovyet Ermenista- nı'nda insanlar, ekonomik re- formlara koşut olarak başka de- ğişikliklerin de yapılacağına inandılar. tnsanlar burada Kara- bağ' ın yeniden Ermenistan'a bağlanacağını düşündüler. Ama bu olmadı. Sovyetler Birliği, kendi varlığmın ilk döneminde olduğu gibi. bu kez de bu soru- na hakkanıyetli birçözümgetir- medi. Sovyet cumhuriyetlerinin ba- ğımsızlıklanna kavuşmasından sonra Karabağ'ın Ermenistan ile birleşme ıstemı, birdevletin baş- ka bir devletten toprak ıstemin- de bulunması şeklınde değerlen- dinlebılirdi. Ve bizim bu soruna yaklaşı- mımız Karabağ halkının özgür ıradesini kullanma hakkına sa- hip olabıleceği bakış açısı doğ- rultusunda oldu. Şimdi Dağlık (Nagorno) Karabağ sorunu biz- ce sürmektedir. Karabağ halkı, kendi anayurdunda sakin, emni- yette v e özgür yasama hakkına sahıp olmalıdır. Bizim için te- mel sorun budur. - Ülkelerimiz arasında diplo- matik ilişkilerin zorunluluğu hakkındaki düşüncenizi öğre- nebilir mi\im? - tki komşu devlet arasında diplomatik ilişkilerin var olma- masını ben düşünemem. Diplo- matik ilişkilerin olmaması ha- linde değışik alanlarda ışbirli- ğinden söz etmek mümkün mü? Bu durumun nasıl çözüleceğini kestirmek zor. - Bizim ülkemizde Ermenile- rin "Büyük Ermenistan" veya "denizden denize uzanan Erme- nistan" istedikleri, kimi çevre- lerce iddia edilmektedir. Bu ko- nuya getireceginiz açıklık, kamu- oyumuzun avdınlanmasına ya- rartı olacaktır. - Sizde buna benzer daha pek çok yorumlar, anlamsız ıddialar süredurmaktadır. Bunda bir nebze "Sorumsuz gazetecilik" gözlenmektedir. Benim anlama- dığım bir şey var. "Ermeni- ler"den kasıt ne? Bu ne demek oluyor? Ben her türlü "gazeteci- lik tahrikJerine" cevap verme- nin gereksiz olduğunu düşünü- rüm. Kaldı ki. bu konuda devlet başkanımızın Ermenistan'ın Türkiye'den herhangi bir toprak talebinde bulunmayı düşünme- diğine dair resmi beyanatı var. 15 milyon Müslüman Fransa, İngiltere ve Almanya'yı rahatsız etti Müslümanlar Avrupa'ya yayılıyor Çeviri Senisi- Avrupa, sosyal bünyesi içinde yer alan Müslümanlardan daha sık yakınmaya başladı. Yakınmalarda bunlann belirli yerlerde işçi olarak yoğunluk oluştur- duğu, ancak zamanla sayılannın artması ve işsizlerin çoğalması sonucu refah düzeyi de- ğişik yerli toplumla bu göcmen nüfus ara- sındaki ilişkilerin her gün biraz daha sert- leştiği ve sürtüşmeye dönüştüğü belirtiliyor. Avrupa'nm bütününe dağılmış olan 10-13 milyon Müslümanın en yoğun olduğu ülke- ler Fransa, Almanya ve Jngiltere. Bunlardan Fransa'ya yerleşen Müslümanlann, çoğun- lugu Kuzey Afrika'dan gelme. eski sömür- ge halkından olan insanlar oluşturuyor ve sayılan 5 milyonu buluyor. Çoğu ülkenin güneyinde Marsilya ve çevresine yerleşmiş olan bu insanlar bir yandan belirli yerlerde ekonomik yapıya tamamen egemen olurken öbür yandan işsizlerin sayısı da artıyor. Bu artış her şeyden önce asayış yönünden çe\Teyi güvensiz hale getirirken aynı za- manda uyuşturucu kullanımı alışkanlığını da yaygınlaştınyor. Kendisiyle görüşülen bölge sakini bir Fransız, geceleri buralara otobüs işlerme- nir bile tehlikeli olduğunu, taksiyle oralara gitmenin ise hiç göze alınamayacağını söy- lüyor. Amabirgazetecinin bu konudakı gözlem ve saptamalan, aynı çevrede yaşayan Fran- sızın söyledıklerinden daha ilginç. Gazete- cinin dediklen özetle şöyle: "Cumhurbaşkanı adayı Le Pen, Marsilya ve Metz bölgesinde oylann yüzde 20'sini al- dı. Çünkü kampanya boyunca bölgedeki Af- rikalılann geldikleri yere gönderileceklerini ve sayılan 3 milvonu hulan bu insanlann ye- rine 3 mihon işsiz Fransızın >erlestirileceği- ni de\amlı olarak \ urgulamıştı.'" İngiltere'deki göçmenlerin çoğunu, Fran- sa "dan farklı olarak Pakistanlı, Bangladeşli ve Karayipliler oluşturuyor. Bunlar da tıpkı Fransa"da olduğu gibi Londra'nın ve başka şehirlerin belirli kesimlerine toplu olarak yerleşip sefaletin sergilendiğı birer gece- kondu bölgesi oluşrurmuşlar. Oralan artık İngiltere'de biryerolmaktan bile çıkmış. Fransa'da yerleştikleri yerlerde dükkân levhalanndan yol işaretlerine kadar Arapça-Fransızca kanşımı bir dil kullanan- lar gibi İngiltere'dekiler de kendi anadille- rini lngilizcenin önüne geçirmişler. Lond- ra'nın Brick Lane bölgesinde yaşayan göç- menler arasında işsizlik viizde 27"yi bulu- yor. Bu da ülkedeki genel işsizlik oranının tam 2.5 katı. Ama bazı Pakistanlı gruplar arasındaki işsizliğin yüzde 50'yi bulduğu anımsanırsa sorunun boyutlan daha iyi an- laşılır herhalde. tş bulmak için gidip büyükçe bir çokluk oluşturan topluluklardan biri de Alman- Ç^Jj / —\ HARBİ SEMİH POROY \ / C ıı «4R BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇ! ya'daki Türkler. Bu ülkedeki 2 milyon ya- bancının 1.9 milyonu TürkJer. Bunlarla il- gili olarak bir işsizlik yüzdesi verilmiyor; ama Berlin, Köln, Hamburg, Frankfurt, Mü- nih gibi kentlerde neo-Nazilerin ya da ge- nel tanımlanışlanyla dazlaklann Türklere karşı sürekli saldın halinde oluşlannın ne- denleri arasında bunlann çalışma alanlann- dan uzaklaştınlmalan ve ekonomiden dış- lanmalan asıl etken olarak göstenliyor. Ay- nı ülkede 250 bin kadar da Bosnalı göçmen bulunduğu halde onlann aynı derecede ra- hatsız edılmemelen çok küçük bir topluluk oluşturmalanyla açıklanıyor. Nereye varacağı henüz kestirilemeyen bu sürtüşme ve çatışmalann temelde Müslü- manlar arasındaki köktendincilik, keskin çizgili kültür farklılığı ve bu iki etkenden kaynaklanan aşın sertliğe dayandığı ileri sü- rülüyor. Bu açıklamada söz konusu insanlann kendi ülkelerinde çaresiz duruma düşüp el- lerinde olanı da elden çıkanp yaşamak için gittikleri ülkede yeni bir çaresizlikle karşı karşıya gelince bugün yaşanan olaylardan başka ne beklenebileceğine değinilmiyor, ama Herald Tribune'daki yazıda anlatılan yaşama koşullan, işsizlik oranlan ve yerli toplumun bu yabancılardan kurtulma plan ve çabalan herhalde görmezlikten geline- mez. Şu "Trafik Canavarı"da TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 14 Mayts HOLLANDA'DA BLITZKRIB6Î. 194O'rA auSUN, NOLLAMDA'OA NAZl IŞSAU Trt- MAMLANMlŞrt.U-DUMYA SAl/AÇl'UIN SAŞLAHtNDA- İ POLONYA SALDıRtStNt (1933} İZLÇYEN PANİ- AIiACA VE NORVEÇ H/4*£>CArLs4Rr*JDA ALAAAN- ÇOK SAÇAmiLl OLMUŞTV.SlR/IM FHANSA . ANCAK "MAGlNOr'ÇMAJİNÖ) HATTl Ol- ye BıuNesı BMGEU-E^ DUŞUNULB/ZEK. , SE- ÇJÇ YEfZl İÇİN HOLLAUDA VE BELJÇIKA YEĞ- LENMtŞn. İO MAYISTA NAZl KUWE71.EtZİ UOL- LANOA 'YA SreMıÇ, DÖSr GuN tÇiUPE ÜUCE- NıfiJ IŞGALI BırıK/Ut/EeM/çri ( SOM DEISECE UIZLI LtAGEtier E&EM ALMAtJLAR IN Su SA VAf METOCHJMA', "BUTZKKIES"(yii-DtKlM SAVA- $0 ADI i Oğlumuz dünyaya geldi. Ailecek çok mutluyuz. 13 Mayıs 1995 Ankara DERYA-MEHMET KIRICI Hülya Arıcı ile Kâzım Ekmekçi nişanlandılar 13.03.1995 ISPARTA KÜLTUR • SANAT UJ Beyoglu ALKAZAR (245 73 83) @U¥IR STONE FİLMLERİ KATİL DOĞANLAR 12, 14. 16, 18 Mayıs CESTNET ve YEBYÜZÜ 13, 15, 17 Mayıs S e g n s l a r : 1 1 . 3 0 ) 4 . 0 0 - 1 6 . 5 0 1 9 . 0 0 - 2 1 . 3 0 î CEMALREŞFTREYKONSEflSALONU •İSTANBUL HUYUKŞEHİR BELEDİYESİ S İS Mans 199S Piaartesi Saat: 19.30 Yaşam ile Olüm Arasındaki Seçim YAGMURDAN ÖNCE"Before The Rain" YÖNETMEN MlLCHO MANCHEVSKI GREGOIRE RADE KATRIN COLIN SERBEDZIJA CARTLIDGE 19 Mayıs'tan itibaren Sinemalarda 1994 VENEDİK FİLM FESTİVALİ ALTIN ARSLAN ÖDÜLÜ 1995 EN İYİ YABANCI FİLM OSCAR ADAYI U u u <> <> <> n <> Kültür Sanat ilanlarınız için. 293 89 78 (3 hat) Istanbul Devlet Sentonı Orkcstrası (Ek Program) Şef. Erol Erdınç Solıst ZevnepYamantürK (Pıvanoi Borusan'ın Oio'nun Katkılan\1a Bılet Fiyatlan 300.000-250 000 TL ***** 16 Mavıs 199S Salı Saat: 19.30 YAYGARA '70 Mözlkal 2 Bölûm ı Ek ?roj;ranı Yazan Erol GunaMjın Muzık. Cemal Reşıt Rev 1 Dekor Ergun Işıldar Kostün) Ersın Öklen Müak Dırektoaı Serpıl Toparlak Yoııeten. Haldun Dormen Ovnavaıılar Ist t'ııı De\le! Konservatınarı Tıyatro Bölunıu BUeı Fnatlın 200 000-H0 OOO II ***** r Ma>is 1995 Çarsamba Saal: 19.30 S 7 "AKŞAM EN GÜZEL MASALDIR" MUzik: Göniil Paçacı Seslendırenler Serap \Iutlu Akbulut Dersaadet Oda Miızığı Topluluğu Boğazıçı L'nıversıtesı T \i K. Topluluğu Bıieı Fnaüan lîO.000-100 000 TL 18 Ma>is 1995 Persembe Saat: 20.30 OTIS GRAND AND THE BIG BLUES BAND "Maıor Mûzik Organızas\on işbırlıSıvle Bılet Fıyatlan. 350 000-300 000 TL İndınm Yapılmaz CRR Konser Salonu: 246 06 96-240 50 12 AKM Konser Gışesi: 251 56 00 CAPITOL Altunızade: 39119 30 / 333 S,ılnnumıi7un tumfi\afkjdnnL'k-nmic f^rtuıuiı-oğrı.nu- cmtklı \e Bmiikşehir BdediMM roraMipİJnnj '. iil cıı a; M) kj^ılık sruplara \ 10 ıminm lapılmakudır TtREBOLU ASLlYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN 1994-115 Davacı Tirebolu ilçesı Işıklı Köyü nüfusuna kayıtla Âdetn kızı Nazan Horoz tarafından davalı. aynı köyden Osman oğlu Yakup Horoz aleyhine açtığı boşanma davasının yapılan açık dumşmasın- da; Davalı adına çıkanlan teblıgatın davalıya teblığ edılemedıgı. uzun araştırmalara rağmen adresınin tespıt edilmesı mümkün ol- madığından mahkememizde 16.5.1995 günü saat 10 lO'dayapıla- cak duruşmada bızzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekılle temsıl ettırmedığinız takdirde yokluğunuzda vargılama yapılacağı ve karar verileceğı da\a dılekçesı duruşma günü teblığ yerıne ge- çerlı olmak üzere ılanen duvurulur. Basın. 8322 KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1995 132 esas Davacı Necmettın Göral vekılı tarafından davalı Remzi Yel- man aleyhıne mahkememızm 1995/132 esas sayılı dosyası ile açılan Karışyaka Turan mahallesı 25M-11 A pafta. 36730 ada, 15 parselde kayıtlı taşmmazın taksımen \eya satılarak ortaklı- ğın gıdenlmesi ile ılgilı da\ada. davalı Remzı ^'elman'ın ad- reslerınde bulunamamış olmakla. duruşma günü olan 8.6.1995 günü saat 10 00'da duruşmada hazır bulunması. aksi halde yok- lukluğunda davanın sonuçlandınlacagı ılanen teblığ olunur. 5.5.1995 Basın: 21517
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle