28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 1995 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 17 PENCERE H Baştarafı 2. Sayfada Her oruç tutan, kurban kesen, namaz kılan Müslü- man, şeriatçı olamaz. Şeriatçı olup da Atatürk'e söven, laikliğe düşmanlaşan siyasal örgütler, tarikatlar, dernek- ler, vakıflar çok çalışıyoıiar; ama halkın, sağduyusunu koruyacağına inanıyoruz. "Ülke şeriatla yönetilmeli" diyen yüzde 11 'le, şeriata karşı olan yüzde 89, bir ârada barış içinde yaşamasını öğrenmelidir. Alevilerin yüzde 100'ü şeriata karşıdır; Sünnilerin de çok büyük çoğunluğu şeriat hukukuyla Türkiye'nin yönetilmesini istemiyor. Ama Müslümanlığm siyasetini ve ticaretini yapan şe- riatçı; örgütlü, paralı ve hırslı... • Türkiye'nin geleceğinde "Anadolu aydınlan" ile "Anadolu Müslümanlan r Mustafa Kemal Atatürk'ün laik cumhuriyetini el ele savunacaklar... Bubirliğedikkat!... Aydınten halktan tecrit etmek isteyenlerin oyunlan- na gelmekten sakınmalıyız. Aımenizi ıınutmayınANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) - Bugün kal- binizdeki sevgiyi bir demet çiçek ya da küçük bir öpü- cükle annenize sunmayı sa- kın unutmayın. Bugün, se- nede sadece bir gün kendi- lenne aynlmış olsa da her zaman için kalbimizde özel bir yere sahip olan anneleri- mize koşacağız. Çünkü bu- gûn 'Anneler Giinü.' Küçü- cük bir çocuk olanımız da 50 yaşında olanımız da her zaman bızim içın sevgiyle çarptığını bildiğimiz 'osev- gi dolu yürek'e sığınacak KJmimiz telefon açarak. kı- mimiz bir demet çiçek ala- rak ya da küçük bir hediyey- le onu *ne kadar çok sevdi- ğimizi' anlatacağız. Anne- mıze duyduğumuz sevgıvi anlatmak için ille de hediye almaya gerek yok tabiı. Sü- rekli olarak bizim mutlulu- ğumuz için uğraşan ve giyi- mimizden sağlığımıza ka- dar pek çok konuda çaba harcayan annemizi, güzel birakşam yemeği hazırlaya- rak ya da tüm günümüzü ona ayırarak da mutlu ede- biliriz. Çünkü, bugün onla- nn sevgi günü. Annesine duyduğu sevgiyi farklı yol- lardan anlatmak isteyenler, dilerlerse gazetelerdeki özel köşelere ilan vererek de on- lara duyduklan sevgiyi an- latabilirler. Belki de bugün bazı anne- ler ilk kez kendileri için ay- nlmış olan bu günü yaşama- nın mutluluğunu duyacak- lar. Annesini kaybedenler ise pek çoğumuzun aksine bugün büyük bir hüzün ya- şayacaklar. Ona sanlıp, öpe- memenin kahredici hüznü- nü kalplerinin derinliklerin- de yakıcı bir ateş olarak du- yacaklar. Ama yine de o çok uzakta da olsa içindeki ya- kıcı ateş nedeniyle bugünü çok dolu olarak yaşayacak- lar. Çünkü, o kutsal varlık- larla geçmişin derinlikleri- ne doğru uzun bir yolculu- ğa çıkacaklanndan hiç şüp- hemiz yok. Bugün, annesi olanlar ka- dar mağazalar da büyük bir heyecan yaşıyor. Bütün ma- ğaza vitrinleri, annelerine hediye almak isteyenler için pek çok seçenekle donatıl- mış durumda. Annelerini mutlu etmek isteyenler için her keseye uygun hediyeler mağaza vitrinlerinde alıcı- lannı bekliyor. Anneler Günü nasıi doğdu? Türkıye'de ılk olarak 1962 yılında kutlanan An- nelerGünü, ABD'nin Phila- delphia kentinde doğdu. Bu kentte yaşayan Aıuıa Janis adlı bir kad'ın 9 Mayıs 1906 yılında annesini kaybeder. Janis. annesine duyduğu sevgi ve şükran borcunu ifa- de etmek amacıyla 8 Mayıs 1908'de bir anma töreni dü- zenleyerek, bu günü kendi- si için Anneler Günü ilan eder. 1912 yılına kadar sa- dece Philadelphia kentinde kutlanan Anneler Günü, res- mi olarak 1914 yılı Mayıs ayının ikinci haftası ABD'de resmi olarak kutlanmaya başlar. Daha sonra diğer ül- kelerde de kutlanmaya baş- layan Anneler Günü'nün sembolü ise temizliği ve sevgiyi ıfade eden "Beyaz Karanfil" olarak kabul edı- lir. Cumhurbaşkanı Demırel. Anneler Günü nedeniyle ya- yımladığı mesajında Türk toplumunun insanca değer- lere dayanan sağlam bir ai- le ve toplum yapısına sahip olduğunu belirtti. Demi- rel'in mesajı özetle şöyle: "Bu. toplumumuzun ma- vasını karan annelerimiz $a- yesinde bövledir. Toplum olarak diriik ve huzurumu- ziı annelerimi7e borçluyuz. Annelerimiz, çocuklanmızı ve gençlerimizi yetişrirerek geleceğimizi teminat altına almaktadırlar. Hayatımız için böytesine büyük bir gö- rev üstlenmiş olan anneteri- mize ne kadar değer versek, bunu ne kadar göstersek de onlar için yaptıklanmız yi- ne de yetersiz kalacaktır. Zi- ra, insanın hayatta borcunu ödeyemeyeceği tek kişi anne- sidir. Bütün annclcre bu gü- zel ve aniamlı günde iyi dt- leklerinji, sevgi ve selamlan- mıiletiyonım.* Çiller'in mesajı Başbakan Çiller de mesa- jında sevgi ve şefkarin, her insan için su kadar, hava ka- dar, ekmek kadar vazgeçil- mez bir kavram olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Anne ve çocuk arasuıda- kisevgi bağı ise kuşkusuz he- pimiz için çok önemli, hiçbir şeyle ölçülmeyecek kadar değerli. Bugün bütün dün- yada herkes, beş yaşındaki- ler de, annesinin gözünde hâlâ çocuk olan yetişkinler de bir sevgi yumağı oluştu- nıyoıiar. Ben de bir anne- yim. Hem Berk'in ve Mert'in hem de Türkiye'de- ki bütün çocuklann \ e genç- lerin anncsi>im. Bütün ço- cuklanmızı, en az kendi an- neleri kadar çok se\iyonım ve onlarla gurur duyuyo- rum. Başbakan olarak, bir ana olarak rüm evlatlanma, bu güzel vatanda murluluk içinde, gururia, güvenle ya- şayabilecekJeri bir gelecek yaratmak için azhnle,hiç yıl- madan sevgiyle çalışacağun. Bütün anneleri ve evlatlan- mızı sevghle kucaklıyo- rum." Devlet Bakanı Aysel Bay- kalda yayımladığı mesajda "Anneye olan saygı ve sevgi- yi tek bir güne sığdırmak mümkiin değildir. Bu mutlu günde rüm anneleri sevgi ve saygıların en vücesiyle se- lamlryorum ve kutluyorum" dedi." istanbul Trafik kazası: 3 kişi yaşaıııım yitirdi tstanbul Haber Servisi - tstanbul'da meydana gelen trafik kazasında 3 kişi öldü, 8 kişi yaralandı. Topkapı-Edirne otoyolunda saat 18.30'da meydana gelen kazada Mehmet Beffl (18) yönetimindeki 34 FUL 33 plakalı özei otomobil. 34 M 0430 plakalı minibüsle çarpıştı. Kazada özel otomobilde bulunan Mehmet Belli, Boğaç Morgül (20) ve ismi henüz belirlenemeyen bir kişi yaşamım yitirirken, minibüste bulunan sürücü Aydoğan GSIer, Nuri thtiyar, Sibel Daldal, Fadime Kırver, Server Vazıcı, Şule Macit, Ca\it Macit, AIi Gölrtaş yaralandı. Yarahlar IÜ Çapa Tıp Fakültesi ve Haseki Hastanesi'nde tedavi altına alındılar. Olay yerine gelen polis ve itfaiye ekibi kazada yaşamını yitiren kişılen araçtan çıkanrken yoğun çaba sarf ettiler. Cesetler, elektnkli testerelerin yardımıyla ancak 45 dakikada çıkanldı. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada taşıyor. Pek çok kişi, o günlerle bugü- nü karşılaştırıyor. Ancak arada bir kuşak var. Kayıp ku- şak. 1975-80 döneminin gençliği... 1968'le ses uyumu açısından '78 kuşa- Ö/'dadiyebiliriz. Ben Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'nda 1977-1981 yıllan ara- sında eğitim gördüm. Üniversitenin ge- nel havası içinde öğrenci hareketlerine katıldım. Öntelikleşunu vurgulamalıyım ki ben, 1978 kuşağını irdeleyecek etkinlıkte ve yetkinlikte değilim. Sadece içinde yaşa- dığım bir dönemin sağlıklı degerlendi- rilmesi gerektiğinı düşünüyorum. 1968 nostaljik, 1978 trajik... 1968'i greyderle kürediler, 1978'i bul- dozerle ezdiler... 1968'i 12 Mart'la sersemlettiler, 1978'i 12 Eylül'le komaya soktular... 1968 30-40 kayıp verdi, 1978 beş bin... 1968'in üzerine tazyikli suyla yürüdü- ler, 1978'i siyanürlezehirlediler... 1968'in yası tutulacak kahramanları oldu, 1978kayboldu... Bu karşılaştırmalan, bir kuşağın diğe- rinden önemsiz ya da daha önemli ol- duğunu vurgulamak için degil, sadece gerçek durumu ortaya koymak için yap- tım. 1978 kuşağı her gün kanla ve gözya- şıyla burun buruna yaşadığı için o gün- ler, ne yazık ki sadece terörle, kanlı ey- lemlerle anılıyor. Oysa o kuşağın da öz- lemleri, en az 1968'liler kadar dünyayı değiştirmek. yeryüzündeki tüm haksız- lıklan ortadan kaldırmaktı. 1970'ler dünyada soğuk savaşın en acımasızca sürdüğü, karşılıklı silahlan- manın hızla arttığı bir dönemdi. ABD ve SSCB için yeryüzünün en ücra köşesin- de bile bir adım öne geçmek önemliy- di. Soğuk savaş beraberinde, ideolojik savaşı da getirdi. Sosyalist ülkelerin 'eşitlikçi' anlayışı, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin insanları için özlem olmuştu. Buna karşılık ABD, sosyalist ülkelerden bir kişinin bile Batı'ya 'kaç- ması' için milyarlar verebilirdi. Türkiye hem soğuk savaştan hem de ideolojik çekişmeden payını aldı. Konunun bu yönünü sağlıklı ve dengeli incelemek uzmanlann işi. Ancak o günün gençli- ğinin hareket noktası bunlar değil, Tür- kiye'nin kurtuluşu için bir şeyler yap- maktı. Bunu özleyenler, karşılarında MHP'li gençliği buldular. O günlerde Demirel hükümetinin içişleri bakanının şu de- meci, hükümetin olaylara bakışını orta- ya koyuyordu: "Üniversitelerde iti ite kırdınyoruz." MHP'liler her gün onlarca genci kat- lederken (bu ıddialann birçoğu daha sonra mankemelerde doğrulandı) De- mirel'in şu demeci de gençliğe bakışını sergiliyordu: "Bana, 'Milliyetçiler suç işliyor1 de- dirtemezsıniz..." 1978 kuşağı hem 12 Eylül öncesinde 1978 Kuşağı... hem de sonrasında darbe yedi. Pek çok kişi yurtdışına kaçtı. Içeride kalanları, 5 yıldan başlayan hapis cezalan bekliyor- du. 12 Eylül döneminde gözaltına alınan ve fişlenenlerin sayısı 600 bin. Ortala- ma her yüz kişiden biri fişlenmiş. 12 Ey- lül'le birlikte cezaevine konanların çoğu, 1980'lerin ortasından itibaren cezasını çekip çıktı. Benim tanıdıklanm arasın- da sağlıklı çıkanların sayısı çok azdı. Bir kısmı topluma küstü, bir kısmı geçmişi tümüyle reddedip o günlerin adını bile anmak istemedi... Lavrion kampı Yurtdışına gidenlerin de mutlu oldu- ğu söylenemez. Ege sahillerinden ka- çanlann çoğu Yunanistan üzerinden Av- rupa'ya gidiyordu. Bir kısmı, Atina ya- kınlanndaki Lavrion kampında kalıyor- du. 1992'de bu kampa girtim. Yıllarca burada kalanlar vardı. Kampın kantini tıpkı 1977-80 döneminin Ege Üniversi- tesi kantinleri gibiydi. Marks-Engels- Lenin resimleri, tepede kırmızı zemin üzerine biryazı: "Hiçbirsorun yoktur ki içinde çözümü de banndırmasın..." Önce benimle konuşmak istemedi- ler. "Cumhuriyet de burjuvazinin gaze- tesidir. Söylediklerimizi yazmazsın" de- diler. Israrettim. "Komiteyi toplayıp ka- rar alalım. Bekleyin" dediler. Komite, teyp kullanılmaması ve söylenen her şe- yin 'aynen' not edilmesi koşuluyla ko- nuşma karan aldı. O notlan saklamıştım. Çok iyi saklamışım ki bulamadım. Gençlerden birisinin şu tümcesi kulak- larımda: "Mültecilik içimizi boşalttı. Bunu mut- laka yazın ki kimse mülteci olmasın..." Yanılmıyorsam, 1978 yazıydı. Maden- Iş Sendikası'nın grevleri vardı. Üniver- siteden topluca grev ziyaretine girtik. Dönüşte, kantinde oturup sohbet eder- ken bir arkadaş, yüzünde çocuksu bir gülümsemeyle araya girdi: - Devrimden sonra Kordonbo- yu'ndakı apartmanlara maden işçileri- ni yerleştirelim. Bir diğer arkadaş çıkıştı: - Bence tekstil işçıleri orayı daha çok hak ediyor, Sonunda, Karşıyaka'daki evleri de devreye sokup orta yolu bulduk. Soh- bet, kendi doğallığı içinde 'devrimin ne zaman gerçekleşeceği' konusuna gel- di. Bir arkadaş "Ikiyıl'"dedi. Diğerleri er- ken buldular. Bazıları beş yılı geçmeye- ceğini söylediler. Bana sordular. Başımı cıddi ciddi sallayıp karşılık verdim: - Arkadaşlar gerçekçi olun. Devrim için nereden baksanız 7-8 yıl var... Insanlık hayal edebildiği her şeyi ya- şama geçirmiş. Jules Verne, 'Denizler Altında 20 Bin Fersah'ı yazdığında he- nüz denizaltı bulunmamıştı. Fransız Devrimi, ilk ışık yakıldıktan onlarca yıl sonra yaşama geçirilebildi. Sözün özü, "Biz de devrimi çok sev- miştik"... Ve sevmeye devam ediyo- ruz... Bugünkü koşulları göz önüne ala- rak ve "Her şey değişti", "Yeni dünya düzenini kabul etmeyen dinozordur" boyalarını tırnaklanmızla kazıyarak... Niüdeer kaçakçıbkta PKK parmağı • Baştarafı 1. Sayfada gerçekleştiriliyor. V'iya- na'daki dava Almanya'nın da devreye girmesiyle ulus- lararası bir nitelik kazandı. JnterpoFün kırmızı liste- sinde yer alan Baybaşin'in Almanya'da da kesınleşmiş 800 günlük bir hapis cezası bulunduğu öğrenildı. Bay- başin'le ilgili tüm suç dos- yalannın V'iyana'daki dava- da birleştirileceği bildirildı. Büyük operasyon PKK ve nükleer madde kaçakçılığı ilişkisini günde- me getiren belgeler Viya- na'da gerçekleştirilen uyuş- turucuoperasyonuyla gün ı- şığına çıktı. Avusturyapoli- si, Baybaşin denetiminde PKK militanlannca ttal- ya'ya 18 milyon mark ttıta- nndaki 300 kilo saf eroin kaçınlacağı duyumu üzeri- ne harekete geçti. Konuya ilişkin Cumhuriyet'e açık- lamalarda bulunan Alman ve Avusturyalı yetkililer, gerçekleştirilen operasyona polisin yanı sıra gizli servis ajanlannın da katıldığını açıkladılar. Operasyonun başlangıç- taki hedefinin Baybaşin ol- duğunu belirten yetkililer. Viyana'da lüks bir otelde ka- lan Baybaşin'in otel odasına ve telefonuna dinleme ci- hazlan yerleştirildiğıni be- lirttiler. Konuşmalann din- lenmesiyle sadece eroin de- ğil atom bombası yapımın- da kullanılan nükleer mad- delerin pazarlığının yapıldı- ğı belirlendi. Harekete ge- çen polis, Baybaşin ve De- mirbilek'i yakaladı. Avus- turya polisinin denetiminde gerçekleşen uluslararası o- perasyon sırasında şebeke- nin Rusyave diğer eski Sov- yetler Birliği ülkelerinden Avrupa'ya "atom bombası yapımında kullanılabilen nükleer madde kaçakçılığı" yapıldığına daır belgeler bu- lunduğunu açıkladılar. Soruşturmanın güvenliği açısından adının açıklanma- sını istemeyen Avusturya \ e Alman yetkililer, olayda PKK ıle bağı hem Türk ma- kamlannca hem de Alman makamlarca belgelenmış olan Baybaşin'in resmı kayıtlarda "PKKfınansö- rii, uyuşturucu kaçakçısı" olarak geçtiğine dıkkat çek- tiler. PKK'nin nükleer ka- çakçılık olay ına da kanşma- sı üzerine örgütün bu alan- daki faaliyet ağını belirle- mek içın Almanya \ e A\ us- turya'da özel bir istihbarat birimi oluşturulduğu öğre- nildi. Avusturya'da yakalanan Baybaşin hakkında Cumhu- riyet"in sorularını yanıtla- yan resmi makamlar, sanık hakkında Türk polisinden de bılgi alındığını açıkJadı- lar. Türk polisi tarafından verilen kayıtlarda Bayba- şin'in "PKK mensubuve ör- gütün fuıansörü. u\ uşturu- cu kaçakçısı ve silah tüccan. 1984öncesiyasadışı Kürdis- tan l lusal Kurtuluş Cephe- si - Türkiye Kürdistan De- mokrat Partisi Cephesi (KUK/TDKP-C) örgütleri- ne aktif üye ve üst düzey yö- netici" olarak tanımlandığı belirtildi. Operasyon sıra- sında tutuklanan Mehmet Şerif Baybaşin'in odasında 10 adet sahte pasaport bu- lunduğu da açıklandı. Tu- tuklama tutanaklanna göre sahte evraklar konusunda uzman olan sanığm tüm pa- saportlannda sahte isim ol- duğu bildirildi. Yakıntakip Elde edılebilen büyük ka- zançlarsayesinde uyuşturu- cu ve silah kaçakçılığını bi- le sollayan "nükleer madde kaçakçılığı" sonucunda ö- zellikle lran gibi ülkelerin \e terör örgütlerinin atom bombasına sahip olabilme- leri endişesi yüzünden son gelişmelerin dikkatle takıp edildiği öğrenildi. Batılı güvenlik uzmanla- nna göre uyuşturucu ticare- tinden bile daha büyük bir gelir kapısı olan nükleer madde kaçakçılığı olarak bi- linen Uranyum-238 ve plu- tonyum piyasasını ele geçir- mek için Rus mafyası ile Türk mafyası ve PKK ara- sında kıyasıya bir savaş ya- şandığı belirtildi. Konunun uzmanlannca. Rus mafyası- nın nükleer maddeierin ele geçirilmesi konusunda şans- lı olduğu belirtılmekte. Bu- na karşılık uluslararası alan- da ve büyük miktarlardaki uyuşturucu ticaretini uzun yıllardır elinde bulunduran Türk maryasmın tüm Avru- pa çapındaki çok geniş bir lojistık altyapısı ve akraba- lık bağlanyla güçlenmiş personel ağı sayesinde avan- tajlı durumda oldugu belir- tildi. Baybaşin'in Almanya'da da nezdinde uyuşturucu ve sahte belge düzenleme suç- lanndan kabank bir dosya- sı olduğu belirlendi. 13 Temmuz 1984'te Frankfurt- Würzburg otobanında 32 kı- lo eroinle yakalanan ve 7 se- neye mahkûm olan Bayba- şin, 4 yıl hapis yattı. Hapis- haneden çıkınca av ukatlan- nın "PKK üyesi olduğu >-e Türkiye'ye iade edilirse iş- kencegöreceği'' savlamasıy- la Türk makamlanna teslim edilmeyerek Çekoslovak- ya'ya sınırdışı edildiği bildi- rildi. Baybaşin'ın serbest kalmasından sonra sahte pa- saportla Almanya'ya tekrar giriş yaptığı ve Quicbronn kentinde 14.5 kilo eroinle tekrar yakalandıgı ögrenil- di. Alman makamlanndan alınan bilgileregöre Bayba- şin 1990'da son anda polisin elinden kaçmayı başardı Resmi kayıtlara göre halen Almanya'da turuklama em- riyle aranılan ve 800 gün ke- sinleşmış hapis cezası bulu- nan Mehmet Şerif Bayba- şin, ay nca Diyarbakır'da ya- kalanan 66.6 kilo eroin ne- deniyle Interpol tarafından da kırmızı bültenle aranı- yordu. Baybaşin hakkında yapılan arşiv araştırmalann- da 1979 senesi Nisan ayı ile 1980 senesi Mayıs aylan arasında PKK finansörünün Avusturya'nın Tiröl bölge- sındeki bir silah fabrikasın- da "satış temsilcisi" olarak çalıştığı belirlendi. PKK'ye finans sağlamak amacıyla Pakistan'dan çu- vallarla yüklenen 3 ton 100 kilo ham eroin maddesini gemınin etrafı Türk güven- lik birimleri ve Amerikan uyuşturucuyla mücadele ör- gütü DEA elemanlan tara- fından sanlınca 18 Aralık 1992 günü telsizle gelen emir sonucu tayfalarca batı- nlmasıyla günlerce dünya kamuoyunu meşgul eden Kjsmetim-l olayının başrol oyıınculanndan olan Bayba- şin ailesinın Avrupa'da da tanındığı bildirildi./ , OLAYLARIN ARDEVDAKI GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada Ancak anne sevgisi her in- sanın yüreğine doğal ola- rak işlenmekle birlikte, yer- yüzünde nice talihsiz an- nenin yaşadığını unutma- mak gerekir. 'Anneler Gü- nü'nde yalnız kendi anne- mizi düşünmek yerine çev- remize de bakabilmeliyiz. Bugün dünyada büyük bir dram yaşanıyor; açlık böl- gelerinde çocuklarına süt bulamayan annelerin tra- gedyası gün geçtikçe bü- yüyor; nüfus patlamasına karşı doğum kontrolü, ka- dın hakları ve özgürlükleri savunuluyor; zengin ülke- lerle yoksullar arasındaki uçurumun derinleşmesi, kimi yerde annelerin mut- suzluğunun yoğunlaşma- sına yol açıyor. Annelikle kadınlığı, ka- dınlıkla kadın haklarını, ka- dın haklanyla ınsan hakla- rını birbirinden ayırmaya olanak yok!.. Her annenin kişıliğinde ve anneliğin gü- zelliğınde, bütün annelerin yazgısını düşünmek zo- rundayız. Anneler Günü, yalnız an- nemize sevgi bağının bir dışavurumu değil, sencil bir yaklaşımla, bütün dün- ya annelerini kucaklayıcı biriçerik kazanmalı... Annelik insanhk tarihiyle yaşıttır, öylesine doğal bir gücü içerir ki, en ilkel hay- vandan başlayarak en uy- gar aşamadaki ınsana de- ğin, özünde yavruya dö- nük duygular, türün deva- mını sağlayan içgüdüyle pekişir. Uygarlık geliştikçe, çocuk ile anne arasındaki ilişkıler inceden inceye örülmüş, karşılıklı seve- cenlik yumağına dönüş- müştür. Bugün sevgili annelere verilecek armağanların ya- nı sıra dünyadaki bütün annelere dönük gerçekçi düşüncelerin durum tartış- masını da unutmayalım. Çünkü anneye sunulan anmağanın tekilliğine, tüm annelere yönelik sevginin çoğulluğunu eklemek, ça- ğımızın insanına daha çok yakışmaktadır. •k-kf Yanlış eğitimin • Baştarafı 1. Sayfada intihar ettikleri vurgulanı- yor. Çocuk mahkemelerine yansıyan, istismara uğramış 118 çocuk üzerinde bir araş- tırma yapan ÇlKORET Baş- kanı Oğuz Polat. Türkiye'de çocuk istismannın çok yo- ğun olarak yaşandığını söy- lüyor. Araştırmaya konu olan çocuklardan 68'ıni kız, 50si- nı erkek çocukların oluştur- duğuna dikkat çeken Polat. kız çocuklann erkeklere gö- re daha çok istısmara ugradı- ğinı belırtiyor. Çocuk istis- marlannın yoğun olarak ya- şanmasında cinsellikle ilgili bilgı yetersizliğinin büyük bir etken olduğuna işaret e- den Polat. aynı zamanda ya- şanan olayın gizli tutulması- nın da bu tür olumsuzlukla- nn sık sık meydana gelmesi- ne neden olduğunu ifade edi- yor. Sıcaklığın ve sevginin ek- sik olmadığı bir yaşam biçi- mı olarak değerlendirilen ai- le hayatı, bazen çocuklar için kâbus olabiliyor. Polat'ın yaptığı araştırmaya göre, ço- cuklann yüzde 10.2'si kendi evınde yakınları tarafından istısmara uğruyor. Araştır- maya konu olan 51 çocuktan yüzde 43.2'sinin evinin çev- resinde. 29 çocuktan yüzde 24.6'sının saldırganın evın- de, 26 çocuktan yüzde 22. l'inin ise evinden uzak bir yerde ırzına geçildığinı belirten Polat. ırzına geçılen çocuklann 3 ıle 18 yaş ara- sında değiştiğini ifade edi- yor. Cinsel istismara uğramış çocuklardan yüzde 82.2'si- nin anne ve babasının sağ ol- duğunu. yüzde 17.8'inin ise anne babasından birinin ve- ya ikisinin öldüğünün görül- düğünü vurgulayan Polat, " Saldırgan ve saldınv a uğra- yan çocuklann yaşlanna gö- re yapnğunız incelemede ise 15 yaşından küçük kızın ırzı- na geçen saldırganın 15 ile 60 yaş arasında. 15 yaşından kü- çük çocuğun zoıia ırzına ge- çen saldırganın 15 ile 50 yaş- lan arasında, 15 yaşından kü- çük kızın ırzına tasaddi ya- pan saldırganların 15 ile 45 yaş arasında, 15 yaşından bü- yük çocuklann ırzına geçen saldırganların da 15 ile 35 yaşlan arasında olduğu orta- ya çıknnştır"diye konuşu- yor. İstismara uğrayan çocuk- lann kızgınlık ve ümitsizliğe kapılarak depresyona gırdik- lerinı vurgulayan Polat, bu durumun çocuklann davra- nış ve sosyal reaksiyonlann- da bozulmalara neden oldu- ğunu belirtiyor. tstismar ne- deniyle öz güvenini kaybe- derek suçluluk duygusuna kapılan çocuklann. akranla- nyla iyi ilişkiler kuramadık- lanna değinen Polat, "Bu ço- cuklar,yaşadıklan depresyon nedeniyle okuldan ve evden kaçmaya çalışırlar" diyor. Yataş her çeşit eski yorgan, nevresim ya da yatak örtünüze 300.000 TL ödûyor. Yerine Yataş'tan yepyeni bir yorgan, nevresim, yatak örtüsü veya yorgan ve nevresim takımından oluşan bir uyku setini, hemen teslim ediyor. Hem de uykunuzu kaçırmayacak odemelerle. İster peşin, ister taksitle... PUFFY YATAK Puffy Yoffm Mevsmfk Yorgan (Tek krçılrk) Mevsmüı Yorgan 'Ç.fl kışıikt EBAT •95x215 ÇokAT-açJı Pıfce Yorgar (Tek kışjiuo 155x215 Çok A.Tiaçi Ptke Yo'gar (Çrfl kj^ıl: Pully Baza FırtK* Uyku Satl Tek Kış:l* lYeoeksız)' Çıfl Kısil* (Yedeksu," Tek Kış*k (Yedeta)" Çıft Kgrt* (YedeMı)— d! 195x215 TAKIMLAKI PEŞİN 2400 000 2845 000 1830 000 2210 000 4 665 000 5 52SOOO 5860 000 7 175 000 Puffy NavrMtm Takmu (Nevr&SKn, çarşaf yastok hilıft) Te*Kişı6k Ç»*şılik Puffy Yatak Öttflsü Sorbon Yastıki' (Tek ta^bkı Boobon Yasnklı (Çrf! k*ş*k) 160x220 160x240 (50x70)x1 200x220 240x240 (5Ox70)x2 180x240 240x240 2.165 000 2 880 000 2 725 000 3 420 000 PEŞİNAT 475 000 495 000 375 000 360 000 810 000 960 000 985 000 1210 000 445000 510 000 475 000 600 000 TAKSIT 470 000x5 475 000x6 355 000x5 370 000x6 780 000x6 925 000x6 985 000x6 1205 000x6 420 000x5 480 000x6 455 000x6 570 000x6 TOPLAM 2825000 3345 000 2 150 000 2600 000 5 490 000 6500 000 6895 000 8440 000 2545 000 3390000 3205 000 4 020.000 1 y«gan (196x215) 1 n»garH 155x215) 2 tatak» (170x260), 1 ç»5al ;!6Ox2«>). 1 n S * l « f50x70> 1 bazaMrı (210x280), 1ç«J«l (240X240), 2 yaS*kıMı(50»7O] 1 MzaMn (170x280), 2 ce>»af (160x240). 2 yesU U* (50.70; 1 b>2a Iırtırı (210x260). 2 çwşa( (240x240) 4 »ası* tol* (50x70! 1 braMn Kompanya sabrt softf hyotı garanttsıyte yapılmohodır Kampanya 1 Temmjz 1995 torıhınde sona erecektır Y«*« Yaldc v* Y«raan San. Tk AJ&. T C Sanayı ve fıcaref Bakanlığı 'nm 25 Mayıs 1994 gün VE 21740 Jayıfc tebliğine uygun olarak dvzeolenmıftir. Kanal Coo No 31 Yakacık Kortc) • laaniıul DANIV** MBtKIZlBri: İSTANMJl Tel (216) 309 54 10 (7 Hal) 451 49 40 (7 Hol) • ANKAM Tel (312) 351 38 00 {5 Hal) • KAKŞBM Tel 1352) 233 50 74 |4 Hal) • İZMİ» Tel (232) 237 53 75 |4 Hofl, 253 56 56 (4 Hol) • AOANA Tel (322) 359 50 10 (10 Hd) • MHSİN Tel |324| 358 57 24 • ANTA1YA Tel (242) 243 02 03 • SAMSUN Tel {3621 420 05 49 (2 H«t • A M M Z M H Tel {264) 278 10 79 • ANTAKYA Tel. (326) 213 50 52 • KONYATe! |332) 251 04 14 |2 Hol) • lAUKHİR Tel (266)245 93 14 242 31 31 • OAZİANTCP Tel (342| 231 02 84 231 97 41 • MA1ATYA Tel |422) 321 26 66, 322 76 66 • MYAUAKIK Tel {412)221 50 60,221 24 49 • iSKİftHh Tel (222)231 58 98 • 11AZIĞ Tel |424) 233 06 40, 218 34 72 • TRAIZON Tei |462|32I 17 36 • OİKSUN Tel ı454| 212 48 43 • EtZUIHİM Tel |442) 218 82 02 • EKZİNCAN Tel (446| 223 63 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle