Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MAYIS 1995 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 17
PENCERE
H Baştarafı 2. Sayfada
Her oruç tutan, kurban kesen, namaz kılan Müslü-
man, şeriatçı olamaz. Şeriatçı olup da Atatürk'e söven,
laikliğe düşmanlaşan siyasal örgütler, tarikatlar, dernek-
ler, vakıflar çok çalışıyoıiar; ama halkın, sağduyusunu
koruyacağına inanıyoruz.
"Ülke şeriatla yönetilmeli" diyen yüzde 11 'le, şeriata
karşı olan yüzde 89, bir ârada barış içinde yaşamasını
öğrenmelidir. Alevilerin yüzde 100'ü şeriata karşıdır;
Sünnilerin de çok büyük çoğunluğu şeriat hukukuyla
Türkiye'nin yönetilmesini istemiyor.
Ama Müslümanlığm siyasetini ve ticaretini yapan şe-
riatçı; örgütlü, paralı ve hırslı...
•
Türkiye'nin geleceğinde "Anadolu aydınlan" ile
"Anadolu Müslümanlan r
Mustafa Kemal Atatürk'ün
laik cumhuriyetini el ele savunacaklar...
Bubirliğedikkat!...
Aydınten halktan tecrit etmek isteyenlerin oyunlan-
na gelmekten sakınmalıyız.
Aımenizi
ıınutmayınANKARA/İSTANBUL
(Cumhuriyet) - Bugün kal-
binizdeki sevgiyi bir demet
çiçek ya da küçük bir öpü-
cükle annenize sunmayı sa-
kın unutmayın. Bugün, se-
nede sadece bir gün kendi-
lenne aynlmış olsa da her
zaman için kalbimizde özel
bir yere sahip olan anneleri-
mize koşacağız. Çünkü bu-
gûn 'Anneler Giinü.' Küçü-
cük bir çocuk olanımız da
50 yaşında olanımız da her
zaman bızim içın sevgiyle
çarptığını bildiğimiz 'osev-
gi dolu yürek'e sığınacak
KJmimiz telefon açarak. kı-
mimiz bir demet çiçek ala-
rak ya da küçük bir hediyey-
le onu *ne kadar çok sevdi-
ğimizi' anlatacağız. Anne-
mıze duyduğumuz sevgıvi
anlatmak için ille de hediye
almaya gerek yok tabiı. Sü-
rekli olarak bizim mutlulu-
ğumuz için uğraşan ve giyi-
mimizden sağlığımıza ka-
dar pek çok konuda çaba
harcayan annemizi, güzel
birakşam yemeği hazırlaya-
rak ya da tüm günümüzü
ona ayırarak da mutlu ede-
biliriz. Çünkü, bugün onla-
nn sevgi günü. Annesine
duyduğu sevgiyi farklı yol-
lardan anlatmak isteyenler,
dilerlerse gazetelerdeki özel
köşelere ilan vererek de on-
lara duyduklan sevgiyi an-
latabilirler.
Belki de bugün bazı anne-
ler ilk kez kendileri için ay-
nlmış olan bu günü yaşama-
nın mutluluğunu duyacak-
lar. Annesini kaybedenler
ise pek çoğumuzun aksine
bugün büyük bir hüzün ya-
şayacaklar. Ona sanlıp, öpe-
memenin kahredici hüznü-
nü kalplerinin derinliklerin-
de yakıcı bir ateş olarak du-
yacaklar. Ama yine de o çok
uzakta da olsa içindeki ya-
kıcı ateş nedeniyle bugünü
çok dolu olarak yaşayacak-
lar. Çünkü, o kutsal varlık-
larla geçmişin derinlikleri-
ne doğru uzun bir yolculu-
ğa çıkacaklanndan hiç şüp-
hemiz yok.
Bugün, annesi olanlar ka-
dar mağazalar da büyük bir
heyecan yaşıyor. Bütün ma-
ğaza vitrinleri, annelerine
hediye almak isteyenler için
pek çok seçenekle donatıl-
mış durumda. Annelerini
mutlu etmek isteyenler için
her keseye uygun hediyeler
mağaza vitrinlerinde alıcı-
lannı bekliyor.
Anneler Günü
nasıi doğdu?
Türkıye'de ılk olarak
1962 yılında kutlanan An-
nelerGünü, ABD'nin Phila-
delphia kentinde doğdu. Bu
kentte yaşayan Aıuıa Janis
adlı bir kad'ın 9 Mayıs 1906
yılında annesini kaybeder.
Janis. annesine duyduğu
sevgi ve şükran borcunu ifa-
de etmek amacıyla 8 Mayıs
1908'de bir anma töreni dü-
zenleyerek, bu günü kendi-
si için Anneler Günü ilan
eder. 1912 yılına kadar sa-
dece Philadelphia kentinde
kutlanan Anneler Günü, res-
mi olarak 1914 yılı Mayıs
ayının ikinci haftası ABD'de
resmi olarak kutlanmaya
başlar. Daha sonra diğer ül-
kelerde de kutlanmaya baş-
layan Anneler Günü'nün
sembolü ise temizliği ve
sevgiyi ıfade eden "Beyaz
Karanfil" olarak kabul edı-
lir.
Cumhurbaşkanı Demırel.
Anneler Günü nedeniyle ya-
yımladığı mesajında Türk
toplumunun insanca değer-
lere dayanan sağlam bir ai-
le ve toplum yapısına sahip
olduğunu belirtti. Demi-
rel'in mesajı özetle şöyle:
"Bu. toplumumuzun ma-
vasını karan annelerimiz $a-
yesinde bövledir. Toplum
olarak diriik ve huzurumu-
ziı annelerimi7e borçluyuz.
Annelerimiz, çocuklanmızı
ve gençlerimizi yetişrirerek
geleceğimizi teminat altına
almaktadırlar. Hayatımız
için böytesine büyük bir gö-
rev üstlenmiş olan anneteri-
mize ne kadar değer versek,
bunu ne kadar göstersek de
onlar için yaptıklanmız yi-
ne de yetersiz kalacaktır. Zi-
ra, insanın hayatta borcunu
ödeyemeyeceği tek kişi anne-
sidir. Bütün annclcre bu gü-
zel ve aniamlı günde iyi dt-
leklerinji, sevgi ve selamlan-
mıiletiyonım.*
Çiller'in mesajı
Başbakan Çiller de mesa-
jında sevgi ve şefkarin, her
insan için su kadar, hava ka-
dar, ekmek kadar vazgeçil-
mez bir kavram olduğunu
belirterek şunlan söyledi:
"Anne ve çocuk arasuıda-
kisevgi bağı ise kuşkusuz he-
pimiz için çok önemli, hiçbir
şeyle ölçülmeyecek kadar
değerli. Bugün bütün dün-
yada herkes, beş yaşındaki-
ler de, annesinin gözünde
hâlâ çocuk olan yetişkinler
de bir sevgi yumağı oluştu-
nıyoıiar. Ben de bir anne-
yim. Hem Berk'in ve
Mert'in hem de Türkiye'de-
ki bütün çocuklann \ e genç-
lerin anncsi>im. Bütün ço-
cuklanmızı, en az kendi an-
neleri kadar çok se\iyonım
ve onlarla gurur duyuyo-
rum. Başbakan olarak, bir
ana olarak rüm evlatlanma,
bu güzel vatanda murluluk
içinde, gururia, güvenle ya-
şayabilecekJeri bir gelecek
yaratmak için azhnle,hiç yıl-
madan sevgiyle çalışacağun.
Bütün anneleri ve evlatlan-
mızı sevghle kucaklıyo-
rum."
Devlet Bakanı Aysel Bay-
kalda yayımladığı mesajda
"Anneye olan saygı ve sevgi-
yi tek bir güne sığdırmak
mümkiin değildir. Bu mutlu
günde rüm anneleri sevgi ve
saygıların en vücesiyle se-
lamlryorum ve kutluyorum"
dedi."
istanbul
Trafik kazası: 3 kişi
yaşaıııım yitirdi
tstanbul Haber Servisi - tstanbul'da meydana gelen
trafik kazasında 3 kişi öldü, 8 kişi yaralandı.
Topkapı-Edirne otoyolunda saat 18.30'da meydana
gelen kazada Mehmet Beffl (18) yönetimindeki 34
FUL 33 plakalı özei otomobil. 34 M 0430 plakalı
minibüsle çarpıştı. Kazada özel otomobilde bulunan
Mehmet Belli, Boğaç Morgül (20) ve ismi henüz
belirlenemeyen bir kişi yaşamım yitirirken, minibüste
bulunan sürücü Aydoğan GSIer, Nuri thtiyar, Sibel
Daldal, Fadime Kırver, Server Vazıcı, Şule Macit,
Ca\it Macit, AIi Gölrtaş yaralandı.
Yarahlar IÜ Çapa Tıp Fakültesi ve Haseki
Hastanesi'nde tedavi altına alındılar. Olay yerine
gelen polis ve itfaiye ekibi kazada yaşamını yitiren
kişılen araçtan çıkanrken yoğun çaba sarf ettiler.
Cesetler, elektnkli testerelerin yardımıyla ancak 45
dakikada çıkanldı.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
taşıyor. Pek çok kişi, o günlerle bugü-
nü karşılaştırıyor.
Ancak arada bir kuşak var. Kayıp ku-
şak. 1975-80 döneminin gençliği...
1968'le ses uyumu açısından '78 kuşa-
Ö/'dadiyebiliriz.
Ben Ege Üniversitesi Basın Yayın
Yüksekokulu'nda 1977-1981 yıllan ara-
sında eğitim gördüm. Üniversitenin ge-
nel havası içinde öğrenci hareketlerine
katıldım.
Öntelikleşunu vurgulamalıyım ki ben,
1978 kuşağını irdeleyecek etkinlıkte ve
yetkinlikte değilim. Sadece içinde yaşa-
dığım bir dönemin sağlıklı degerlendi-
rilmesi gerektiğinı düşünüyorum.
1968 nostaljik, 1978 trajik...
1968'i greyderle kürediler, 1978'i bul-
dozerle ezdiler...
1968'i 12 Mart'la sersemlettiler,
1978'i 12 Eylül'le komaya soktular...
1968 30-40 kayıp verdi, 1978 beş
bin...
1968'in üzerine tazyikli suyla yürüdü-
ler, 1978'i siyanürlezehirlediler...
1968'in yası tutulacak kahramanları
oldu, 1978kayboldu...
Bu karşılaştırmalan, bir kuşağın diğe-
rinden önemsiz ya da daha önemli ol-
duğunu vurgulamak için degil, sadece
gerçek durumu ortaya koymak için yap-
tım.
1978 kuşağı her gün kanla ve gözya-
şıyla burun buruna yaşadığı için o gün-
ler, ne yazık ki sadece terörle, kanlı ey-
lemlerle anılıyor. Oysa o kuşağın da öz-
lemleri, en az 1968'liler kadar dünyayı
değiştirmek. yeryüzündeki tüm haksız-
lıklan ortadan kaldırmaktı.
1970'ler dünyada soğuk savaşın en
acımasızca sürdüğü, karşılıklı silahlan-
manın hızla arttığı bir dönemdi. ABD ve
SSCB için yeryüzünün en ücra köşesin-
de bile bir adım öne geçmek önemliy-
di.
Soğuk savaş beraberinde, ideolojik
savaşı da getirdi. Sosyalist ülkelerin
'eşitlikçi' anlayışı, gelişmekte olan ve
geri kalmış ülkelerin insanları için özlem
olmuştu. Buna karşılık ABD, sosyalist
ülkelerden bir kişinin bile Batı'ya 'kaç-
ması' için milyarlar verebilirdi. Türkiye
hem soğuk savaştan hem de ideolojik
çekişmeden payını aldı. Konunun bu
yönünü sağlıklı ve dengeli incelemek
uzmanlann işi. Ancak o günün gençli-
ğinin hareket noktası bunlar değil, Tür-
kiye'nin kurtuluşu için bir şeyler yap-
maktı.
Bunu özleyenler, karşılarında MHP'li
gençliği buldular. O günlerde Demirel
hükümetinin içişleri bakanının şu de-
meci, hükümetin olaylara bakışını orta-
ya koyuyordu:
"Üniversitelerde iti ite kırdınyoruz."
MHP'liler her gün onlarca genci kat-
lederken (bu ıddialann birçoğu daha
sonra mankemelerde doğrulandı) De-
mirel'in şu demeci de gençliğe bakışını
sergiliyordu:
"Bana, 'Milliyetçiler suç işliyor1
de-
dirtemezsıniz..."
1978 kuşağı hem 12 Eylül öncesinde
1978 Kuşağı...
hem de sonrasında darbe yedi. Pek çok
kişi yurtdışına kaçtı. Içeride kalanları, 5
yıldan başlayan hapis cezalan bekliyor-
du. 12 Eylül döneminde gözaltına alınan
ve fişlenenlerin sayısı 600 bin. Ortala-
ma her yüz kişiden biri fişlenmiş. 12 Ey-
lül'le birlikte cezaevine konanların çoğu,
1980'lerin ortasından itibaren cezasını
çekip çıktı. Benim tanıdıklanm arasın-
da sağlıklı çıkanların sayısı çok azdı. Bir
kısmı topluma küstü, bir kısmı geçmişi
tümüyle reddedip o günlerin adını bile
anmak istemedi...
Lavrion kampı
Yurtdışına gidenlerin de mutlu oldu-
ğu söylenemez. Ege sahillerinden ka-
çanlann çoğu Yunanistan üzerinden Av-
rupa'ya gidiyordu. Bir kısmı, Atina ya-
kınlanndaki Lavrion kampında kalıyor-
du. 1992'de bu kampa girtim. Yıllarca
burada kalanlar vardı. Kampın kantini
tıpkı 1977-80 döneminin Ege Üniversi-
tesi kantinleri gibiydi. Marks-Engels-
Lenin resimleri, tepede kırmızı zemin
üzerine biryazı: "Hiçbirsorun yoktur ki
içinde çözümü de banndırmasın..."
Önce benimle konuşmak istemedi-
ler. "Cumhuriyet de burjuvazinin gaze-
tesidir. Söylediklerimizi yazmazsın" de-
diler. Israrettim. "Komiteyi toplayıp ka-
rar alalım. Bekleyin" dediler. Komite,
teyp kullanılmaması ve söylenen her şe-
yin 'aynen' not edilmesi koşuluyla ko-
nuşma karan aldı. O notlan saklamıştım.
Çok iyi saklamışım ki bulamadım.
Gençlerden birisinin şu tümcesi kulak-
larımda:
"Mültecilik içimizi boşalttı. Bunu mut-
laka yazın ki kimse mülteci olmasın..."
Yanılmıyorsam, 1978 yazıydı. Maden-
Iş Sendikası'nın grevleri vardı. Üniver-
siteden topluca grev ziyaretine girtik.
Dönüşte, kantinde oturup sohbet eder-
ken bir arkadaş, yüzünde çocuksu bir
gülümsemeyle araya girdi:
- Devrimden sonra Kordonbo-
yu'ndakı apartmanlara maden işçileri-
ni yerleştirelim.
Bir diğer arkadaş çıkıştı:
- Bence tekstil işçıleri orayı daha çok
hak ediyor,
Sonunda, Karşıyaka'daki evleri de
devreye sokup orta yolu bulduk. Soh-
bet, kendi doğallığı içinde 'devrimin ne
zaman gerçekleşeceği' konusuna gel-
di. Bir arkadaş "Ikiyıl'"dedi. Diğerleri er-
ken buldular. Bazıları beş yılı geçmeye-
ceğini söylediler. Bana sordular. Başımı
cıddi ciddi sallayıp karşılık verdim:
- Arkadaşlar gerçekçi olun. Devrim
için nereden baksanız 7-8 yıl var...
Insanlık hayal edebildiği her şeyi ya-
şama geçirmiş. Jules Verne, 'Denizler
Altında 20 Bin Fersah'ı yazdığında he-
nüz denizaltı bulunmamıştı. Fransız
Devrimi, ilk ışık yakıldıktan onlarca yıl
sonra yaşama geçirilebildi.
Sözün özü, "Biz de devrimi çok sev-
miştik"... Ve sevmeye devam ediyo-
ruz... Bugünkü koşulları göz önüne ala-
rak ve "Her şey değişti", "Yeni dünya
düzenini kabul etmeyen dinozordur"
boyalarını tırnaklanmızla kazıyarak...
Niüdeer kaçakçıbkta PKK parmağı
• Baştarafı 1. Sayfada
gerçekleştiriliyor. V'iya-
na'daki dava Almanya'nın
da devreye girmesiyle ulus-
lararası bir nitelik kazandı.
JnterpoFün kırmızı liste-
sinde yer alan Baybaşin'in
Almanya'da da kesınleşmiş
800 günlük bir hapis cezası
bulunduğu öğrenildı. Bay-
başin'le ilgili tüm suç dos-
yalannın V'iyana'daki dava-
da birleştirileceği bildirildı.
Büyük operasyon
PKK ve nükleer madde
kaçakçılığı ilişkisini günde-
me getiren belgeler Viya-
na'da gerçekleştirilen uyuş-
turucuoperasyonuyla gün ı-
şığına çıktı. Avusturyapoli-
si, Baybaşin denetiminde
PKK militanlannca ttal-
ya'ya 18 milyon mark ttıta-
nndaki 300 kilo saf eroin
kaçınlacağı duyumu üzeri-
ne harekete geçti. Konuya
ilişkin Cumhuriyet'e açık-
lamalarda bulunan Alman
ve Avusturyalı yetkililer,
gerçekleştirilen operasyona
polisin yanı sıra gizli servis
ajanlannın da katıldığını
açıkladılar.
Operasyonun başlangıç-
taki hedefinin Baybaşin ol-
duğunu belirten yetkililer.
Viyana'da lüks bir otelde ka-
lan Baybaşin'in otel odasına
ve telefonuna dinleme ci-
hazlan yerleştirildiğıni be-
lirttiler. Konuşmalann din-
lenmesiyle sadece eroin de-
ğil atom bombası yapımın-
da kullanılan nükleer mad-
delerin pazarlığının yapıldı-
ğı belirlendi. Harekete ge-
çen polis, Baybaşin ve De-
mirbilek'i yakaladı. Avus-
turya polisinin denetiminde
gerçekleşen uluslararası o-
perasyon sırasında şebeke-
nin Rusyave diğer eski Sov-
yetler Birliği ülkelerinden
Avrupa'ya "atom bombası
yapımında kullanılabilen
nükleer madde kaçakçılığı"
yapıldığına daır belgeler bu-
lunduğunu açıkladılar.
Soruşturmanın güvenliği
açısından adının açıklanma-
sını istemeyen Avusturya \ e
Alman yetkililer, olayda
PKK ıle bağı hem Türk ma-
kamlannca hem de Alman
makamlarca belgelenmış
olan Baybaşin'in resmı
kayıtlarda "PKKfınansö-
rii, uyuşturucu kaçakçısı"
olarak geçtiğine dıkkat çek-
tiler. PKK'nin nükleer ka-
çakçılık olay ına da kanşma-
sı üzerine örgütün bu alan-
daki faaliyet ağını belirle-
mek içın Almanya \ e A\ us-
turya'da özel bir istihbarat
birimi oluşturulduğu öğre-
nildi.
Avusturya'da yakalanan
Baybaşin hakkında Cumhu-
riyet"in sorularını yanıtla-
yan resmi makamlar, sanık
hakkında Türk polisinden
de bılgi alındığını açıkJadı-
lar. Türk polisi tarafından
verilen kayıtlarda Bayba-
şin'in "PKK mensubuve ör-
gütün fuıansörü. u\ uşturu-
cu kaçakçısı ve silah tüccan.
1984öncesiyasadışı Kürdis-
tan l lusal Kurtuluş Cephe-
si - Türkiye Kürdistan De-
mokrat Partisi Cephesi
(KUK/TDKP-C) örgütleri-
ne aktif üye ve üst düzey yö-
netici" olarak tanımlandığı
belirtildi. Operasyon sıra-
sında tutuklanan Mehmet
Şerif Baybaşin'in odasında
10 adet sahte pasaport bu-
lunduğu da açıklandı. Tu-
tuklama tutanaklanna göre
sahte evraklar konusunda
uzman olan sanığm tüm pa-
saportlannda sahte isim ol-
duğu bildirildi.
Yakıntakip
Elde edılebilen büyük ka-
zançlarsayesinde uyuşturu-
cu ve silah kaçakçılığını bi-
le sollayan "nükleer madde
kaçakçılığı" sonucunda ö-
zellikle lran gibi ülkelerin
\e terör örgütlerinin atom
bombasına sahip olabilme-
leri endişesi yüzünden son
gelişmelerin dikkatle takıp
edildiği öğrenildi.
Batılı güvenlik uzmanla-
nna göre uyuşturucu ticare-
tinden bile daha büyük bir
gelir kapısı olan nükleer
madde kaçakçılığı olarak bi-
linen Uranyum-238 ve plu-
tonyum piyasasını ele geçir-
mek için Rus mafyası ile
Türk mafyası ve PKK ara-
sında kıyasıya bir savaş ya-
şandığı belirtildi. Konunun
uzmanlannca. Rus mafyası-
nın nükleer maddeierin ele
geçirilmesi konusunda şans-
lı olduğu belirtılmekte. Bu-
na karşılık uluslararası alan-
da ve büyük miktarlardaki
uyuşturucu ticaretini uzun
yıllardır elinde bulunduran
Türk maryasmın tüm Avru-
pa çapındaki çok geniş bir
lojistık altyapısı ve akraba-
lık bağlanyla güçlenmiş
personel ağı sayesinde avan-
tajlı durumda oldugu belir-
tildi.
Baybaşin'in Almanya'da
da nezdinde uyuşturucu ve
sahte belge düzenleme suç-
lanndan kabank bir dosya-
sı olduğu belirlendi. 13
Temmuz 1984'te Frankfurt-
Würzburg otobanında 32 kı-
lo eroinle yakalanan ve 7 se-
neye mahkûm olan Bayba-
şin, 4 yıl hapis yattı. Hapis-
haneden çıkınca av ukatlan-
nın "PKK üyesi olduğu >-e
Türkiye'ye iade edilirse iş-
kencegöreceği'' savlamasıy-
la Türk makamlanna teslim
edilmeyerek Çekoslovak-
ya'ya sınırdışı edildiği bildi-
rildi. Baybaşin'ın serbest
kalmasından sonra sahte pa-
saportla Almanya'ya tekrar
giriş yaptığı ve Quicbronn
kentinde 14.5 kilo eroinle
tekrar yakalandıgı ögrenil-
di.
Alman makamlanndan
alınan bilgileregöre Bayba-
şin 1990'da son anda polisin
elinden kaçmayı başardı
Resmi kayıtlara göre halen
Almanya'da turuklama em-
riyle aranılan ve 800 gün ke-
sinleşmış hapis cezası bulu-
nan Mehmet Şerif Bayba-
şin, ay nca Diyarbakır'da ya-
kalanan 66.6 kilo eroin ne-
deniyle Interpol tarafından
da kırmızı bültenle aranı-
yordu. Baybaşin hakkında
yapılan arşiv araştırmalann-
da 1979 senesi Nisan ayı ile
1980 senesi Mayıs aylan
arasında PKK finansörünün
Avusturya'nın Tiröl bölge-
sındeki bir silah fabrikasın-
da "satış temsilcisi" olarak
çalıştığı belirlendi.
PKK'ye finans sağlamak
amacıyla Pakistan'dan çu-
vallarla yüklenen 3 ton 100
kilo ham eroin maddesini
gemınin etrafı Türk güven-
lik birimleri ve Amerikan
uyuşturucuyla mücadele ör-
gütü DEA elemanlan tara-
fından sanlınca 18 Aralık
1992 günü telsizle gelen
emir sonucu tayfalarca batı-
nlmasıyla günlerce dünya
kamuoyunu meşgul eden
Kjsmetim-l olayının başrol
oyıınculanndan olan Bayba-
şin ailesinın Avrupa'da da
tanındığı bildirildi./ ,
OLAYLARIN
ARDEVDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
Ancak anne sevgisi her in-
sanın yüreğine doğal ola-
rak işlenmekle birlikte, yer-
yüzünde nice talihsiz an-
nenin yaşadığını unutma-
mak gerekir. 'Anneler Gü-
nü'nde yalnız kendi anne-
mizi düşünmek yerine çev-
remize de bakabilmeliyiz.
Bugün dünyada büyük bir
dram yaşanıyor; açlık böl-
gelerinde çocuklarına süt
bulamayan annelerin tra-
gedyası gün geçtikçe bü-
yüyor; nüfus patlamasına
karşı doğum kontrolü, ka-
dın hakları ve özgürlükleri
savunuluyor; zengin ülke-
lerle yoksullar arasındaki
uçurumun derinleşmesi,
kimi yerde annelerin mut-
suzluğunun yoğunlaşma-
sına yol açıyor.
Annelikle kadınlığı, ka-
dınlıkla kadın haklarını, ka-
dın haklanyla ınsan hakla-
rını birbirinden ayırmaya
olanak yok!.. Her annenin
kişıliğinde ve anneliğin gü-
zelliğınde, bütün annelerin
yazgısını düşünmek zo-
rundayız.
Anneler Günü, yalnız an-
nemize sevgi bağının bir
dışavurumu değil, sencil
bir yaklaşımla, bütün dün-
ya annelerini kucaklayıcı
biriçerik kazanmalı...
Annelik insanhk tarihiyle
yaşıttır, öylesine doğal bir
gücü içerir ki, en ilkel hay-
vandan başlayarak en uy-
gar aşamadaki ınsana de-
ğin, özünde yavruya dö-
nük duygular, türün deva-
mını sağlayan içgüdüyle
pekişir. Uygarlık geliştikçe,
çocuk ile anne arasındaki
ilişkıler inceden inceye
örülmüş, karşılıklı seve-
cenlik yumağına dönüş-
müştür.
Bugün sevgili annelere
verilecek armağanların ya-
nı sıra dünyadaki bütün
annelere dönük gerçekçi
düşüncelerin durum tartış-
masını da unutmayalım.
Çünkü anneye sunulan
anmağanın tekilliğine, tüm
annelere yönelik sevginin
çoğulluğunu eklemek, ça-
ğımızın insanına daha çok
yakışmaktadır.
•k-kf
Yanlış eğitimin
• Baştarafı 1. Sayfada
intihar ettikleri vurgulanı-
yor. Çocuk mahkemelerine
yansıyan, istismara uğramış
118 çocuk üzerinde bir araş-
tırma yapan ÇlKORET Baş-
kanı Oğuz Polat. Türkiye'de
çocuk istismannın çok yo-
ğun olarak yaşandığını söy-
lüyor. Araştırmaya konu olan
çocuklardan 68'ıni kız, 50si-
nı erkek çocukların oluştur-
duğuna dikkat çeken Polat.
kız çocuklann erkeklere gö-
re daha çok istısmara ugradı-
ğinı belırtiyor. Çocuk istis-
marlannın yoğun olarak ya-
şanmasında cinsellikle ilgili
bilgı yetersizliğinin büyük
bir etken olduğuna işaret e-
den Polat. aynı zamanda ya-
şanan olayın gizli tutulması-
nın da bu tür olumsuzlukla-
nn sık sık meydana gelmesi-
ne neden olduğunu ifade edi-
yor.
Sıcaklığın ve sevginin ek-
sik olmadığı bir yaşam biçi-
mı olarak değerlendirilen ai-
le hayatı, bazen çocuklar için
kâbus olabiliyor. Polat'ın
yaptığı araştırmaya göre, ço-
cuklann yüzde 10.2'si kendi
evınde yakınları tarafından
istısmara uğruyor. Araştır-
maya konu olan 51 çocuktan
yüzde 43.2'sinin evinin çev-
resinde. 29 çocuktan yüzde
24.6'sının saldırganın evın-
de, 26 çocuktan yüzde
22. l'inin ise evinden uzak
bir yerde ırzına geçildığinı
belirten Polat. ırzına geçılen
çocuklann 3 ıle 18 yaş ara-
sında değiştiğini ifade edi-
yor.
Cinsel istismara uğramış
çocuklardan yüzde 82.2'si-
nin anne ve babasının sağ ol-
duğunu. yüzde 17.8'inin ise
anne babasından birinin ve-
ya ikisinin öldüğünün görül-
düğünü vurgulayan Polat,
" Saldırgan ve saldınv a uğra-
yan çocuklann yaşlanna gö-
re yapnğunız incelemede ise
15 yaşından küçük kızın ırzı-
na geçen saldırganın 15 ile 60
yaş arasında. 15 yaşından kü-
çük çocuğun zoıia ırzına ge-
çen saldırganın 15 ile 50 yaş-
lan arasında, 15 yaşından kü-
çük kızın ırzına tasaddi ya-
pan saldırganların 15 ile 45
yaş arasında, 15 yaşından bü-
yük çocuklann ırzına geçen
saldırganların da 15 ile 35
yaşlan arasında olduğu orta-
ya çıknnştır"diye konuşu-
yor.
İstismara uğrayan çocuk-
lann kızgınlık ve ümitsizliğe
kapılarak depresyona gırdik-
lerinı vurgulayan Polat, bu
durumun çocuklann davra-
nış ve sosyal reaksiyonlann-
da bozulmalara neden oldu-
ğunu belirtiyor. tstismar ne-
deniyle öz güvenini kaybe-
derek suçluluk duygusuna
kapılan çocuklann. akranla-
nyla iyi ilişkiler kuramadık-
lanna değinen Polat, "Bu ço-
cuklar,yaşadıklan depresyon
nedeniyle okuldan ve evden
kaçmaya çalışırlar" diyor.
Yataş her çeşit eski yorgan, nevresim ya da yatak örtünüze
300.000 TL ödûyor. Yerine Yataş'tan yepyeni bir yorgan,
nevresim, yatak örtüsü veya yorgan ve nevresim takımından
oluşan bir uyku setini, hemen teslim ediyor. Hem de uykunuzu
kaçırmayacak odemelerle. İster peşin, ister taksitle...
PUFFY
YATAK
Puffy Yoffm
Mevsmfk Yorgan (Tek krçılrk)
Mevsmüı Yorgan 'Ç.fl kışıikt
EBAT
•95x215
ÇokAT-açJı Pıfce Yorgar (Tek kışjiuo 155x215
Çok A.Tiaçi Ptke Yo'gar (Çrfl kj^ıl:
Pully Baza FırtK* Uyku Satl
Tek Kış:l* lYeoeksız)'
Çıfl Kısil* (Yedeksu,"
Tek Kış*k (Yedeta)"
Çıft Kgrt* (YedeMı)—
d! 195x215
TAKIMLAKI
PEŞİN
2400 000
2845 000
1830 000
2210 000
4 665 000
5 52SOOO
5860 000
7 175 000
Puffy NavrMtm Takmu (Nevr&SKn, çarşaf yastok hilıft)
Te*Kişı6k
Ç»*şılik
Puffy Yatak Öttflsü
Sorbon Yastıki' (Tek ta^bkı
Boobon Yasnklı (Çrf! k*ş*k)
160x220
160x240
(50x70)x1
200x220
240x240
(5Ox70)x2
180x240
240x240
2.165 000
2 880 000
2 725 000
3 420 000
PEŞİNAT
475 000
495 000
375 000
360 000
810 000
960 000
985 000
1210 000
445000
510 000
475 000
600 000
TAKSIT
470 000x5
475 000x6
355 000x5
370 000x6
780 000x6
925 000x6
985 000x6
1205 000x6
420 000x5
480 000x6
455 000x6
570 000x6
TOPLAM
2825000
3345 000
2 150 000
2600 000
5 490 000
6500 000
6895 000
8440 000
2545 000
3390000
3205 000
4 020.000
1 y«gan (196x215)
1 n»garH 155x215) 2 tatak»
(170x260), 1 ç»5al ;!6Ox2«>). 1 n S * l « f50x70> 1 bazaMrı
(210x280), 1ç«J«l (240X240), 2 yaS*kıMı(50»7O] 1 MzaMn
(170x280), 2 ce>»af (160x240). 2 yesU U* (50.70; 1 b>2a Iırtırı
(210x260). 2 çwşa( (240x240) 4 »ası* tol* (50x70! 1 braMn
Kompanya sabrt softf hyotı garanttsıyte yapılmohodır Kampanya 1 Temmjz 1995 torıhınde sona erecektır Y«*« Yaldc v* Y«raan San. Tk AJ&.
T C Sanayı ve fıcaref Bakanlığı 'nm 25 Mayıs 1994 gün VE 21740 Jayıfc tebliğine uygun olarak dvzeolenmıftir. Kanal Coo No 31 Yakacık Kortc) • laaniıul
DANIV** MBtKIZlBri: İSTANMJl Tel (216) 309 54 10 (7 Hal) 451 49 40 (7 Hol) • ANKAM Tel (312) 351 38 00 {5 Hal) • KAKŞBM Tel 1352) 233 50 74 |4 Hal) • İZMİ» Tel (232) 237 53 75 |4 Hofl, 253 56 56 (4 Hol) •
AOANA Tel (322) 359 50 10 (10 Hd) • MHSİN Tel |324| 358 57 24 • ANTA1YA Tel (242) 243 02 03 • SAMSUN Tel {3621 420 05 49 (2 H«t • A M M Z M H Tel {264) 278 10 79 • ANTAKYA Tel. (326) 213 50 52 •
KONYATe! |332) 251 04 14 |2 Hol) • lAUKHİR Tel (266)245 93 14 242 31 31 • OAZİANTCP Tel (342| 231 02 84 231 97 41 • MA1ATYA Tel |422) 321 26 66, 322 76 66 • MYAUAKIK Tel {412)221 50 60,221 24 49
• iSKİftHh Tel (222)231 58 98 • 11AZIĞ Tel |424) 233 06 40, 218 34 72 • TRAIZON Tei |462|32I 17 36 • OİKSUN Tel ı454| 212 48 43 • EtZUIHİM Tel |442) 218 82 02 • EKZİNCAN Tel (446| 223 63 19