Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AYFA CUMHURİYET 15 EYLÜL1994 PERŞEMBE
HABERLER
Kenan Evren, geçen 14yılın ardından hâlâ savunuyor: Yaşama hakkını ellerinden alınm
Paşalamıen giiçlüsflahı idamdı12 Eylül askeri darbesinden sonra siyasi hükümlülerin idamına dayanak yapabilmek ve 'Tüm suçlular
cezasını çekecek" sözlerini kanıtlamak için adli hükümlüler için verilmiş idam kararlan da infaz edildi.
12 Eylül sonrası-
nda "Asmayaum da besleye-
fim mi?" diyen Orgeneral Ke-
nan Evren. darbeden 14 yıl
sonra bu kez 7. Cumhurbaş-
kanı sıfaüyla 12 Eylül gecesi
atv ekranlannda "mantığı"-
nın hiç değişmediğıni kanıtlı-
yordu.
"Ben ötöm cezasma ta-
raftanm" diyen Evren, sözle-
rini şöyle sürdürüyordu:
"Hem Müslümanlık hem
Haistiyanlıkta vardır. Yani
şuna taraftanm: İnsanlar çe-
şit çeşit yetiştirilir. Yani Allah
tarafmdan yaratümışlar,
Bazısı daha doğarken suçlu
doğar. Suç işiemekten ze>k
alırimr. Alıyor eline silahı.
otobüs geçerken cartt
canttt. tanyor, 5 kişi ölüyor.
Bir kahvehaneye giriyor
rırttt..tırttt.. tanyor, 10 ki>ı
ölüyor. Peki ne kabahati var <>
10 kişinin? O beş kişinin, hiv
bir sucu yok... Eee, bu adanı-
lar hapse giriyor; 20-25 sene
ceza verirsiniz siz buna. On-
dan sonra bir af çıkacak, o he-
rif dolaşacak. Ölenlerin yaşa-
ma hakkı ne oldu? Ne hakkı
vardı onlann yaşama hakkını
almaya? Ben de onların ya-
şama hakkını alınm..."
Adlilere de infaz
Evet, emekli Orgeneral
Kenan Evren "yaşama
hakkmın alınmasını" bövle
savunuyordu. 12 Eylül hu-
kukunun uygulandığı gün-
lerde "emir-komuta zinciri"
içinde, geriye dönüşün müm-
kün olmadığı idam cezalan
infaz edildi. 49 kişi asıldı.
Her olağanüstü dönemde
olduğu gıbı 12 Eylül askeri
darbesinden sonra da siyasi
hükümlülerin idamına daya-
nak yapabilmek ve "Tüm
suçlular cezasını çekecek"
sözlerini kanıtlamak için adli
hükümlüler için verilmiş
idam kararlan da infaz edil-
di. 12 Eylül 1980 üe 25 Ekim
1981 tarihleri arasında, yani
MGK döneminde 12 siyasi
suçlu ile bir adli suçlunun
idam cezasmın infazı yapıldı.
Danışma Meclisi döneminde
ise25 Ekim 1981 ile 14 Ekim
1983 tarihleri arasında 1 yıl 9
ay 20 günlük sürede 37 kişi-
nin infazı gerçekleştirildi.
Bunlardan 16'sı siyasi, biri
ASALA örgütü militanı.
23'ü de adli hükümlüydü. 6
Kasım 1983 seçimlerinden
yaklaşık bir yıl sonra Özal
Emir-komuta içinde yapılan yargüamalarda toplam 517 kişiye idam cezası verildi. tdam cezalannın infaz edilip edilmeyeceği ko-
nusunda ise son söz 12 EylüTün 5 generaline aitti.
döneminde ise, 1984'ün Ekim
ayında 2 siyasal idam gerçek-
leştirildi.
Darbeden sonra alelacele
gerçekleştirilen idam cezalann-
da ciddi yanlışlıklar yapıldı.
Ceza yasalanmız "18 yaşmdan
küçükler asdamaz" diyordu.
Ama Erdal Eren asıldı.
İdam cezasında hata, sadece
siyasilerde yapılmadı. O günle-
rin "tozu dumanı" içinde dara-
ğacına göndenlen adli suçlular
da oldu.
Şahabettin Ovajı 8 Aralık
1977 günü Balıkesir Ağır Ceza
Mahkemesi'nce "kan gütme sa-
iki ile adam öldürdügu" gerek-
çesiyle TCK'nin 450. maddesi
uyannca idam cezasına
çarptınldı. Karar, Yargıtay 1.
Dairesi'nce 21 Nisan 1978"de
onandı. Ve o tarihten sonra da-
rağacının gölgesinde yaşamaya
başladı Ovalı. Ovalî, onama
karanndan 4 yıl sonra, 11 hazi-
ranı 12 Haziran 1982'ye bağla-
12Eylül
Dosyası
Hazırlayanlar
DenizTeztel
HityaTonçu
yan gece Sinop Kapalı Cezae-
vi'nde asıldı. 12 Eylül gelme-
seydi belki de hâlâ yaşıyor ola-
caktı...
Ovalı, yürürlükteki yasalar-
da. u
tdam hükümlûsü olsa bile
bir başka davası süren kişi asıla-
maz" hükmüne aykın olarak
asıldı. Ovah'nın idam hükmü
onanmıştı, ama Balıkesir Ağır
Ceza Mahkemesi'nde bir başka
davası sürüyordu.
Eşber Yağmurdereli. uzun
yıllar cezaevinde kalan bir avu-
kat. Yağmurdereli son günle-
rinde Şahabettin Ovalı'nın
yanında... Çocukluğundan beri
gözleri görmeyen Yağmurdere-
li, Ovah'yla sohbet etmiş, mek-
tuplannı okutmuş. İdam hü-
kümlüsü olan Ovalı'nın ikinci
kez yargılandığını öğrenen
Yağmurdereli, Danışma Mec-
lisi'ne, Cumhurbaşkanhğı'na,
davanın görüldüğü mahkeme-
ye dilekçeler yazmış. Yağmur-
derelinin anılanndan, o günle-
re ilişkin bölümleri aktanyo-
ruz:
7 Haziran 1982: Bu sabah ha-
valandırmaya yalnız çıktım.
Şahabettin'i sabah erkenden
mahkemeye götürmüşler. So-
nunda bir gelişme. seviniyo-
rum. Öğleden sonra dönüyor
ve hücresine giriyor.
-Nasıl geçti?
-İyi geçti.
-Ne dedin?
-Savunma yapmak için esas
mahkememe (Balıkesir'e)
götürülmemi söyledim. Hakim
de "Bu ciddi bir olay, seni mut-
laka götürürler" dedi. Neyse,
yann havada (havalandırma)
konuşuruz.
8 Haziran 1982: ...Şahabet-
tin. talimatla ifadesini alan yar-
gıcın "Bu memlekette kamın
var, bu dava sonuçlaıunadan
seni asamazlar. Korkma git
yat" dediğini aktanyor. İlk kez
ben de umutlanıyorum. Volta-
da söyleşiyoruz. Şahabettin
"Hocam. bu iş tamam herhalde,
yaşay acağım" diyor. Ben de
kendimı kaptmyorum. "Şaha-
bettin seni asamazlar, seni as-
maları mümkün değu"" diyo-
rum. Birden ikimiz de duruyo-
ruz. "Asmak" sözcüğünü şu
ana kadar ikimiz de kullan-
maktan özenle kaçmmıştık.
9 Haziran 1982:.... Gelen, Si-
nop Cumhuriyet Savası Ünal
Canpoiat. Aylardır, kendi so-
runlanmı konuşmak için onun-
la görüşmeyi denemiştim, ama
mümkün olmamıştı.
....Anlatmaya başlıyorum,
kendi sorunlanma sıra gelmi-
yor. Şahabettin'in durumunu
ve gelişmeleri yineliyorum. Ak-
si bir durumda bunun adı "ci-
nayet"tir diyorum. Sadece su-
suyor...
11 Haziran 1982: Havalan-
dırmada voltadayız. Şahabet-
tin'in konuşkanlığı üzerinde.
Gün gelip de çıktığımızda beni
köyüne davet ediyor. "O gün
ikimiz de ak saçlı dedeler olu-
1117" diyorum. Yıne düşler ku-
ruyor.
'İnsan olmanın utancı'
....Derken çıkageliyorlar. Şa-
habettin'e "Savcı Bey seninle
görüşmek için odasına çağn-
yor" diyorlar. O anlıyor.
Gardiyanlara benimle görüş-
mek istediğini söylüyor. Tsteği-
ni yerine getiriyorlar. Hücre
kapıma geliyor. Yanm paket
Birinci sigarasıyla çakmağını
bana armağan ediyor. Kapının
parmaklıklan arasından elleri-
mizi birbirine değdirerek veda-
laşıyoruz.
"Hocam sana inanmıştım!
Beni sen de kurtaramadm. Hay-
di, hoşçakal..."
Götürüyorlar. Utanç bütün
benliğimi kaplıyor, insan olma-
nın utancı. Kendimı hiç bu ka-
dar çaresiz hissetmemiştim.
Gece ilerliyor.
Bir daha beni terk etmeyecek
olan bu duygu, varlığımı iyice
kaplıyor.
Sinop Kalesi, olağanın tersi-
ne, gecenin sesleriyle derinden
derine uğulduyor. Hiç bitmeye-
cekmiş, dinmeyecekmiş gibi ge-
liyor. Birden yaklaşan ayak
sesleri duyuyorum.
Birileri Şahabettin'in boş
hücresine giriyor. Kapıya da-
yanıpönündeİci boşluğa "Şaha-
bettin! Şahabettin!" diye bağın-
yorum.
Yanıt veren yok... İşleri bi-
tince çıkıp uzaklaşıyorlar....
Şahabettin Ovalı'nın davası-
nın sürdüğü Balıkesir Ağır Ce-
za Mahkemesi'nin, infazdan 3
ay 3 gün sonra verdiği, 15 Eylül
1982 tarihli karan şöyle:
"....Sanık Şahabettin Ovalı'-
nın 12.6.1982 tarihinde öunüş
olduğu anlaşıldığından, sanık
hakkındaki işbu amme davası-
nın TCK'nin 96. maddesi gere-
ğince ortadan kakunlmasına..."
7 bin kişi
için idam
'12 Eylül hukuku'nun
uygulandığı stkıyöoetim
mahkemeJeriiK
210 bin dava açıldı.
7 bin kişi için idam cezası
yerilmesiistendi.
İdamcezalannın
açiklandığıkarar
otunımunda sanıklar
pankart açarak,
slogan atarak protesto
gösterilerinde buiundular.
9 kişi hakkında idam
cezası karan verilen
THKP/C Halkın
Devrimci Öncüleri
davasında da her zaman
olduğu gibi karar
protesto edildi.
12 Eylül askeri darbesi 49 kişiyi idametti12 Eylül askeri darbesinin ardından hak-
lannda idam cezası verilip bu cezalan infaz edi-
lenler şunlardı:
Mustafa Pehlivanoğhı (Sağ görüşlü. 8 Ekim
1980'de Ankara Merkez Kapalı Cezaevi)
Necdet Adalı (Sol görüşlü. 8 Ekim 1980
Ankara Merkez Kapalı Cezaevi)
Serdar Soyergin (Sol görüşlü. 26 Ekim 1980
Adana Kapalı Cezaevi)
Erdal Eren (Sol görüşlü. 13 Aralık 1980
Ankara Cebeci Sivil Cezaevi)
Cevdet Karakaş (Sağ görüşlü. 3 Haziran 1981
Elazığ Askeri Cezaevi)
Veysel Güney (Sol görüşlü. 10 Haziran 1981
Gaziantep Kapalı Cezaevi)
Ahmet Saner ve Kadir Tandoğan (Sol görüş-
lü. 25 Haziran 1981 Üsküdar Paşakapısı Cezae-
vi)
Mustafa özeoç (Sol görüşlü. 20 Ağustos
1981 Adana Kapalı Cezaevi)
Isroet Şabin (Adli. 20 Ağustos 1981 Üsküdar
Paşakapısı Cezaevi)
Seyit Konuk, Ibrahün Ethem Coşkun ve Ne-
cati Vardar (Sol görüşlü. 13 Mart 1982 İzmir
Buca Kapalı Cezaevi)
Fikri Arıkan (Sağ görüşlü. 27 Mart 1982 An-
kara Merkez Kapalı Cezaevi)
Sabri Atay (Adli. 23 Nisan 1982 Sakarya Ka-
palı Cezaevi)
Cengiz Baktemur (Sağ görüşlü. 30 Nisan
1982 Elaağ Kapalı Cezaevi)
Şehabettin Ovalı (Adli. 12 Haziran 1982 Si-
nop Kapalı Cezaevi)
Ednan Kavaklı (Adü. 19 Haziran 1982 Tokat
Kapalı Cezaevi)
VeH Acar (Adli. 12 Ağustos 1982 Isparta Ka-
palı Cezaevi)
Ali Büknt Orkan (Sağ görüşlü. 13 Ağustos
1982 Ankara Kapalı Cezaevi)
Eşref Özcan (Adli. 18 Ağustos 1982 Kayseri
Cezaevi)
Kazrnı Ergım (Adli. 29 Aralık 1982 Akşehir
Kapalı Cezaevi)
Muzaffer öner (Adli. 29 Aralık 1982 Amasya
Kapalı Cezaevi)
Halil Fevzi Uyguntürk (Adli. 29 Aralık 1982
Afyon Kapab Cezaevi)
Adem Özkan (Adli. 13 Ocak 1983 Balıkesir
Kapalı Cezaevi)
Osman Demiroğlu (Adli. 13 Ocak 1983 Antal-
ya Kapalı Cezaevi)
HüseyinÇayIı(Adli. 13Ocak 1983 Afyon Ka-
palı Cezaevi)
Ahmet Mehmet Uluğbey (Adli. 22 Ocak 1983
Akşehir Kapalı Cezaevi)
Ali Aktaş (Sol görüşlü. 23 Ocak 1983 Adana
Kapalı Cezaevi)
Duran Bircan (Adli. 23 Ocak 1983 Denizli Ka-
palı Cezaevi)
Ömer Yazgan, Mehmet Kambur, Ramazan
Yukangöz ve Erdoğan Yazgan (Sol görüşlü. 29
Ocak 1983 İzmit Kapalı Cezaevi)
Ahmet Kerse (Sağ görüşlü. 29 Ocak 1983 Ga-
ziantep Kapalı Cezaevi)
Levon Ekmekçiyan (Ermeni ASALA örgütü
militanı. 29 Ocak 1983 Ankara Merkez Kapalı
Cezaevi)
Rıdvan Karaköse ve Cavit Karaköse (Adli. 5
Şubat 1983 Akşehir Kapalı Cezaevi)
Fatih Laçingil (Adli. 24 Şubat 1983 Keşan
Kapalı Cezaevi)
Faik Güngörmez (Adli. 24 Şubat 1983 Kilis
Cezaevi)
Mustafa Başaran (Adli. 30 Mart 1983 Edirne
Kapalı Cezaevi)
Hûseyin Üye (Adli. 30 Mart 1983 Nazilli Ce-
zaevi)
Şener Yiğh (Adli. 20 Nisan 1983 Isparta Ce-
zaevi)
Cafer Aksu (Adli. 20 Nisan 1983 Efırli Cezae-
vi)
Abdülaziz Kdıç (Adli. 25 Mayıs 1983 Edime
Kapalı Cezaevi)
Selcuk Duracık ve Halil Esendağ (Sağ görüş-
lü. 4 Haziran 1983 Buca Kapab Cezaevi)
İlyas Has (Sol görüşlü. 7 Ekim 1984 Buca
Kapalı Cezaevi)
Hıdır Aslan (Sol görüşlü. 25 Ekim 1984 Bur-
dur Kapalı Cezaevi)
SÜRECEK
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Yaşamak, Ama
Nerede ve Nasıl?
Türkiye'de yaşamanın, bir süredir yine riski hayli yük-
sek bir maceraya dönüştüğünün umarım ki farkındası-
nız.
Sürekli araba kullanıyorsanız; Güneydoğu illerine yo-
lunuz sık düşüyorsa; büyük kentlerde yaşıyorsanız; ka-
labalık mekanlarda bulunmayı seviyorsanız; barış ma-
rış gibi gösterilere katılıyorsanız; düşündüğünüzü dite
getirme ve yazma gibi bir saplantınız varsa... Veee kita-
ba mitaba merakhysanız, üstelik Toktamış Ateş'in imza
törenlerine gitmek gibi bir niyetiniz varsa...
Çokluk parçalanma biçiminde ölüm olmak üzere kol
bacak kopması ve benzeri yaralanma riskleriyle; gözal-
tına alınıp işkence görme, tutuklanma ve mahkum olma
ve üstelik hapishanede şişlenme riskiyle karşı karşıya
kalma olasılığımız giderek yükseliyor...
•••
Aslına bakarsanız, risk hayatın temel taşlarından biri.
Toplumsal örgütlenmemiz risk almaya göre düzen-
lenmiş. Risk, istenilen bir sonuca ulaşmak için kaybet-
meyi göze almak demek. Sözgelimi borsada oynamak,
kazanç ve kaybı içerir. Dağa tırmanırken aldığınız fizik-
sel ve duyusal keyfe karşılık, düşme ve yuvarlanma gibi
riskleriyle de karşı karşıyasınız.
Istanbul gibi bir büyük kentte yaşamayı seçmenizin
nedeni kolay iş bulmak; yüksek ücret almak; çok daha
büyük sosyal çevre edinmek; kentin sunduğu kültürel,
bilimsel ve sosyal etkinliklerden yararlanmak; canlı ve
dinamik bir hayatın içinde olmak olabilir.
Buna karşılık, sakin ve sessiz başka bir mekanda ya-
şamaya kıyasla hava kirliliğinden hastalanmak; egzoz
gazlarından zehirlenmek ve kansere yakalanmak; trafik
kazasında daha çabuk ölmek veya yaralanmak; saldırı-
ya uğramak; stres altında yaşayıp ölümü çabuklaştır-
mak gibi risklerle burun burunasınız.
Sigara içerken aldığınız keyfe karşılık, uzun sürede
akciğer kanserinden ölme riskini de kabul etmişsiniz
demektir.
Yaşama baktığımızda, belirli koşullarda bulunmanın
risklerini tartışmasız kabul ederek öyle yaşayanlarımız
çoğunlukta. Bu koşulların üzerine ekstra risk alanlar ise
azınlıkta...
•••
Risk, salt toplumsal bir olay değil.
Hiç risk gerektirmeyecek başka dünyalardaki birtop-
lum düzenı düşlesek bile, doğadan kaynaklanan riskler
var.
Risk sevmeyen bir insansınız, bütün önlemlerinizi de
aldınız.
Ancak doğaya bunu anlatamazsınız.
Bir deprem. sel felaketi, yanardağ patlaması bütün
hesaplarınızı altüst edebilir.
•••
Gelelim yine Türkiye'ye. .
Riski hiç sevmeyen ve almayan, veya etliye sütlüye
kanşmadan sade yaşayan bir yurttaşın bile Türkiye'de
karşı karşıya kaldığı bedeni ve mali kayıpların sıklığı ve
fazlalığı, Avrupa'dahiçbirdemokratik, parlamenter, kra-
liyet ülkesinde görülmeyecek düzeylerde seyrediyor.
Diyelim, yolunuz üzerindeki bir kitapçıya uğradmız
veya yanından geçtiniz... Tam o sırada kitap imzalayan
Toktamış Ateş'in hemen arkasındaki bir bombanın pat-
layabileceğini bilemezsiniz... Birotobüsteevinizegider-
ken, bir patates kızartmacıda yerken saatli bombanın
patlayabileceğini... otobüs durağında size kamyonun
bindirebileceğini... yaya kaldırımında dururken, arka ar-
kaya kaldırıma park eden taksinin altına girebileceğini-
zi... hesap edemezsiniz.
Bazı hesaplamalar yaptık:
Evinizden yola çıkıyorsanız, trafik kazasında ölme ris-
kiniz 1/10.000.
Trafikte yaralanma riskiniz 1/700
Terör olayında ölme riskiniz 1/47.000
Tutuklanma riskiniz 1/1800
... Peki ne yapmalı?
Riskseverler için yapacak bir şey yok. Onlara her şey
serbest.
Az riskseverler trafiğe en az çıkmalı... bomba patla-
yabilecek muhtemel yerlerde dolaşmamalı... barış gös-
terisine falan katılmamalı... kavga ayırmamalı... Kim-
seyle sinirlenip tartışmamalı... Hayatta kalmak, normal
yaşamak için yaşam etkinliklerini mümkün olduğunca
sınırlamalı...
Hiç risksevmezlerin yapacağı en iyi şey hiç evden dı-
şarı çıkmamak ve orada ölümü beklemek.
O nasılsa gelip kapıyı çalacaktır!...
Sahin:
Muzaffer Demir SHFye
gelirse istifa ederiııı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - DEP"ten istifa ettıkten
sonra bağımsız kalan Muş Mil-
letvekili Muzaffer Demir, eski
partisi SHP'ye döneceğini açık-
larken bu karar, SHP Çorum
Milletvekili Cemal Şahm'i istifa
noktasına getirdi. Şahin. "Bu
parti, PKK militanlannuı sığına-
ğı değil. O, bu partiye gelirse ben
bir gün bile durmam" dedi.
SHP'den HEP'e geçen.
HEP'in kapatılmasından sonra
kurulan DEP'ten ise istifa eden
Muzaffer Demir. bağımsız ola-
rak çalışmalannı sürdürüyor-
du. Demir, dün SHP Genel
Başkanı ve Başbakan Yardım-
cısı Murat Karayalçın ile yaptığı
göriişmeden sonra, SHP'ye ge-
çeceğini açıkladı.
Demir'ın karan. SHP Çorum
Milletvekili Şahin'i çileden çı-
vekilinin, bugün yapılacak grup
toplantısı öncesinde, grup baş-
kanvekili adaylannı belirtemek
üzere yaptığı toplantı sırasında
televızyondan, Demir'in, SHP'-
ye döneceğini duyan Şahin,
toplantıyı terk etti. Şahin'in,
"Bu parti, PKK miiitanlannaı
sığuıağı değil. Zaten boğazmıza
kadar PKK'ye batnuştz" dedıği
öğrenildi.
Şahin, daha sonra Cumimri-
yefin sorulannı yanıtlarken de
şu görüşleri dile getirdi:
"MuzafTer Demir dönüyor,
Baftnan MiUeKekiB Adnan Ek-
men grup başkanvekiUğrae aday
gösterilecek. Bunlan icinıe rindi-
remem. Mesete, partiyi kortar-
mak. Bu insantan kucağnuza
oturtmamn anlamı yok. Hali bi-
ze, "PKK'den uzak dur' diyor,
biz PKK bayrağun cekenferi
kardı. 20 dolayında SHP millet- partiye abyoruz.
r
Burçak: Ekoııonıikkriz
sayunmayı da vurdu
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Savunma Sanayii Müs-
teşan Yalçın Burçak. harcama-
lannı döviz olarak yapan
Savunma Sanayii Destekleme
Fonu'nun 600 milyon dolar
açık verdiğini, fona ek kaynak
yaratılmasının zorunlu olduğu-
nu söyledi.
Yalçın Burçak, Savunma ve
Havacıhk dergisinde yayımla-
nan demecinde, savunma sana-
yii projelerinin çeşitli zamanlar-
da uygulamaya girmesi ve
ödemelerin artmasıyla birlikte,
fon gelir-gider dengesinin
önemli ölçüde bozulmaya baş-
ladığını vurguladı. Döviz kurla-
nndaki ani artışlar nedeniyle,
1994 yılında 530 milyon dolar
olarak tahmin edilen fon gelir-
lerine karşılık, sadece kontrata
bağlı projeler için yapılacak
ödemelerin 830 milyon dolar
düzeyinde hesaplandığını kay-
deden Burçak, bütün gelirlerin
Türk Lirası olmasına karşın, gi-
derlerin dövizle gerçekleşmesi-
nin de fonu zorladığını belirtti.
Yalçın Burçak, fonun 300
milyon dolar olan acığının, de-
valüasyon karannın ardından
iki kaunaçıktığını belirterek, ek
kaynak yaratılmasının acil bir
zorunluluk olduğunu söyledi.
Fon gelırlerinin arttınlması ko-
nusunda çahşmalann devam
eitiğıni bildiren Burçak, bu
kapsamda öncelikle fon gelirle-
rinden Hazine'ye kesilen yüzde
30 oranındaki katkı payını or-
tadan kaldırdıklannı belirtti.