Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 EYLÜL1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
'KınalıBebek' sağkklı doğduOJMHUR
CANBAZOĞLU
Kayahan'ın 1989 Eurovisi-
on Şarkı Yanşması'nda seslen-
dirdıği "Ve Metankob" adh
parçaya yapüğı vokalle müzikse-
verierte tanışmıştı Demet Kaya-
han'ın ardında geçen gûnlerden
sonra 1993'te kendi kanatlanyla
uçmaya başladı. Tek başına sah-
neye çıkarak gûven ve deneyim
kazandı. Sıra kaset yapmaya gel-
mişti.
Şehrazat'ın prodüktörlüğünü
yûklendiğ) kasetin düzenlemele-
rini de Uzay Hepan yapacaktı.
Uzay, son yapıtlannı Demet için
haarladı. Uzay'dan sonra kase-
tin eksiklerini Ozan Doğuhı gi-
derdi ve Demet'in ilk kaseti
"Kmab Bebek" doğdu...
"Kmah Bebekn
in dikkat çeken
ilk özelliği bir müzikal bütünlü-
ğûnûn bulunması. Her tûrdcn
müşteriye göz kırpmak yerine
Akdeniz kokan çizgiyi koruma
endişesi önemli bir artı puan şüp-
hesiz. Parçalardan Uzay Hepan'-
nın bestesi "Kmah Bebek" üe Se-
zen Aksu'nun bestesi "Yağnam"
öne çıkıyor. Demet'in bestelediği
tango "Hazan Mevsinıi" de ilk
dinleyişte insanı yakalayan tins-
ten.
Demet'in ilk adımı olumlu.
Beste yapması ve söz yazabil-
mesi, günden gûne yozlaşan yerli
pop piyasasında onu avantajlı
kılıyor. Demet gelecekten umut-
lu... .
- Üç yil Kayahan'm size kaset
yapmasını bekkdikten sonra Şeb-
razat'ın teklifini kabul ettiniz. Ka-
yahan'm vokalistliğinden ayrt-
bnanızda kaset sorununun etkisi
oMunuı?
Kayahan Ağabey benim ka-
setimi yapacağıru daha doksan
yılında söylemişti. Diğer arka-
daşlanm da ustalannın yanından
çıkıyorlardı. Bu nedenle birçok
kaset teklifıne karşılık Kayahan
Ağabey'i bekledim. 1993 martı-
nda kasetin elimde olacağıru söy-
lemişti. Ama belki yoğun oldu-
ğundan dolayı o tarihte daha or-
tada hiçbir şey yoktu. Ben de
aynldım.
- Kasetinz için Kayahan'dan
beşte istediniz mi?
İstemedim, açıkçası onun tek-
lif etmesini bekledim. Teklif et-
medi. çünkü başkasıyla kaset
yaptığım için bana çok kızdı.
- Uzay'ın diğerleriııden farlu
neydi, kaseti ona teslim ederken
neyi araaçtadmız?
D emet'in 'Kınalı
Bebek' adlı ilk kaseti
Uzay Hepan'mn son
çalışması. Akdeniz
kokan kasetin en önemli
özelliği müzikal
bütünlüğünün olmast.
Parçalardan Uzay
Hepan'nın bestesi
'Kınalı Bebek' ile Sezen
Aksu imzalı 'Yağmm'
öne çıkıyor
Uzay benim eski arkadaşımdı,
gelişmesini, düşüncelerini çok iyi
tanıyordum. Aynca çok yeteneİc-
li bir müzikçiydı. Bir de fabrikas-
yon çalışmalar yapılan piyasada
özgün kalan ender insanlar-
dandı. Haziran 1993'te çalışma-
lara başladık. Ince eleyip sık do-
kuduk. Uzay iki beste yaptı, altı
tane düzenlemeyi bitirdi. Sonra
da o üzücü olay yaşandı.
- Sezen Aksu gibi söyieyenler
ordusundan kendinizi farklı bir
yere koyuyor musunuz?
Ses tonum, şarkılan yorum-
lamam kimseye benzemiyor.
Bunu herkese soruyorum, kimse
de benzetmiyor. Sezen Aksu'nun
sesi gibi sesim pes değil. Sanınm
bir süre sonra mûzikseverler de
dinleyedinleye farkı ayırt edecek-
ler.
- Bu kasetin türûnü nasıl ta-
nımlıyorsunuz? Kınalı Bebek yerli
popa nasıl bir katkıda bulunacak?
Benim türûm Akdeniz, içinde
arabesk ya da göbek atılacak
parça yok. Oysa YıMız Tilbe'nin
"Çal Oyna"sı. Tarkan'm "Gül
Döktüm YoOan"na parçası gibi
her kasette muhakkak böyle bir
şarkj oluyor.
Ben bu nedenle belli bir kesime
hitap edemeyeceğim. Kasetin ne
getireceği ise bundan sonra belli
olacak, ancak titiz calışarak, pro-
fesyonelee davranarak düzgün
bir iş yapmayı başardık sanıyo-
rum.
- tlk kasetini çıkartacak genç-
leri ne gibi sonınlar, kontraüar
Tanınmamış insanlar için ka-
set çıkarmanın risk olduğunu dü-
şûnen yapımalar ağır şartlar ileri
sürûyorlar.
Dört beş kasetlik anlaşmalar
imzalatıyorlar, ilk kasetten çok
az para veriyorlar. Aynca şarkıcı
istediği parçayı kasete koyamı-
yor, yapımcı ve süpervizörün be-
lirlediği parçalan söylemek zo-
runda.
Ben piyasada deneyimliyim di-
ye bu olaylan yaşamadım, imti-
yazlıydım. Söz, beste ve arajman-
lara beraber karar verdik.
- Medya tüm açlığıyla sizi bekli-
yor. Bundan sonra ne gibi çalrşma-
lar yapılacak?
Bütün günler televizyon çe-
kimleriyle ve radyo söyleşileriyle
geçmeye başladı. Aynca klip çe-
kimleri de yapmak gerekiyor.
Kanallarda gösterilmeye başla-
nan "Kmalı Bebek"in klibinden
sonra "Arnavut Kakfanını"nı ya-
pacağız, çizginin fotoğrafa dö-
nüştüğü bir klip olacak. Kaset,
firma uluslararası olduğu için
Belcika, Fransa, Almanya, fngil-
tere ve Avustralya'da da Kınalı
Bebek satışa sunulacak. 1993'te kendi kanatlanyla uçmaya başlayan Demet, gelecekten umutlu.
Hollyvvood onu çokgeç keşfetmişti
80 yaşında Oscar ödülü alan Jessica Tandy, yıllardır tiyatroda saygın bir yer edinmiş, ödüllerle onurlandınlmıştı
Jesska Tandy, 85 yaşındaydı.
Kühür Servisi - Uzun yıllar sinema ve ti-
yatroda çeşitli roller üstlendikten sonra,
80 yaşında 'Driving Miss Daisy' (Miss Da-
isy'nin Şoförü) filmıyle Oscar'ı yakalayan
Jessica Tandy, Connecticut'taki evinde
yaşama veda etti. Uzun süredir kanserle
savaşan sanatcı, 85 yaşındaydı.
Oyunculuk yaşamına 1929 yılında baş-
layan Tandy, 1947 yılında Tennessee WB-
liams'ın Broadway'de sahnelenen 'A Stre-
etcar Named Desire' (Arzu Tramvayı)
oyununda 'Blanche Dubois'yı başanyla
canlandırmıştı. Ancak 'Miss Daisy'nûı Şo-
förü' filminde canlandırdığı güneyli dul
rolüyle dünya çapında üne kavuştu. Miss
Daisy ile zenci şoförü arasındaki dostluğu
konu eden fılm, En İyi Film Oscan'nı ka-
zanmış ve 100 milyon dolarlık bir hasılat
getirmişti. Tandy, bu role seçildikten son-
ra yaptığı açıklamada "Ben sûiemada bü-
yük bir ısim değilim. ama gü>enilir birine
gereksinim duyduklaruu biliyordum" de-
mişti.
Oscar'ı neden bu denü geç yakaladığı
sorulduğunda ise "Oscar'a aday gösteril-
memi sağlayacak bir fîlmde rol alabileceği-
mi hiç düşünmeıniştinı" sözleriyle
şaşkınlığını dıle getirmişti.
Sinemada ûnü geç yakalayan Tandy, ti-
yatroda saygın bir yer edindi ve ilki
'Blanche Dubois' rolüyle olmak üzere 3
Tony Ödülü kazandı. Sanatcı Hollywood
filmlerinde hızmetçi rollerini üstlenirken
Blanche rolündeki performansıyla tiyat-
ronun önemli oyunculan arasına girdi.
Eleştirmen Brooks Atkinson, Tandy'nın
perförmansını inamlmaz ötçüde gerçek'
olarak nitelemişti. Bundan yaklaşık 40 yıl
sonra da eleştirmen Frank Rfch. onun için
"Bu oyuncunun yaptığı her şey o denli ku-
sursuz \e doğnı ki, tiyarro eleştirmenlerinin
değil, y alnızca şairlerin onun hakkında y az-
ması gerekir" dıyordu
80 yaşına geldiğinde 'Miss Daisy'nin
Şoförü' fılmindekı yaşlı ve bağımsız k'adın
rolüyle bu kusursuzluğu beyazperdeye
taşıyordu. Sanatcı tiyatroda Moliere'den
Çehov'a, Shaw ve Noel Coward'dan Ed-
ward Albee'ye çeşitli yazarlann oyunlan-
nda rol aldı. Oscar'ı kazanmasından bir
yıl önce 'Foxfire'ın televizyon uyarlaması-
ndaki performansıyla Emmy Ödülü'ne
değer görüldü. Ciddi bir biçimde hasta-
landıktan sonra bile çalışmayı sürdürerek
üç filmle, iki televizyon Fılmini tamamladı.
İkinci evliliğini 1942 yılında Kanada
doğumlu aktör Hume Cronyn ile yaptı. Eşi
Cronyn'le birlikte ilk kez 1951 yılında
'The Fourposter' oyunuyla tiyatroda seyir-
ci karşısına çıktıklannda, Amerikan tiyat-
rosunun en önemli ovuncu çifti Alfred
Lunt ile Lynn Fontanne'uı yerini alabilecek
bir çift olarak nııelendirildiler. Sahnede
zaferden zafere koştular. Tandy ve
Cronyn, geçen temmuz ayında tiyatroda
yaşam boyu başanlanndan ötürü özel
Tony Ödülü'yle onurlandınldılar. 1986
yılında Kennedy Merkezi Yaşamboyu
Başan Madalyası. 1990 yılında da Ulusal
Sanat Madalyası ile ödüîlendirilmişlerdi.
Tandy'nin oyunculuk kariyeri boyunca
rol aldığ filmler arasında Âlfred Hitch-
cock'un 'The Birds' (Kuşlar) (1963) fılmiy-
le, 'Fried Green Tomatoes' (Kızarmış Yeşıl
Domatesler) de bulunuyor.
1909 yılında Londra'da doğan Tandy,
12 yaşındayken babasını yitirmiş, annesi
onun için çalışmak zorunda kalmıştı.
Tandy. 1940 "ta Amenka'ya göç etmış.
1954'te de ABD \atandaşlığına geçmişti.
180gecede 25ülkeden 1850 sanatcı
• Cemal ReşitRey
Konser Salonu, sezonu
Azerbaycan Devlet
Senfoni Orkestrası ile 24
eylülde açıyor.
Konserde Cemal Reşit
Rey, doğumunun
90. yılında, solistliğini
Ayşegül Şanca'nın
üstlendiği 'Katibim' adlı
eseriyle anılacak.
Kühür Servisi - Istanbul'un
sayıb kültürel etkinlik mekanlan-
ndan Cemal Reşit Rey Konser
Salonu. 1994-95 sezonu prog-
ramını açıkladı. 24 eylülde Azer-
baycan Devlet Senfoni Orkest-
rası'nın konseriyle açılacak olan
yeni sezonda 180 etkinliğe evsa-
hipliği yapacak olan CRR'nin
programında Türk sanatcı ve
topluluklan oldukça ağırlıklı bir
yer tutuyor. Dün düzenlenen
multivizyon gösterili tanıtım top-
lanüsında konuşan CRR Konser
Salonu yönetıasi Aydm Gön mü-
zik türleri ve bunlann çeşitleri
arasında taraf olmamaya özen
gösterdiklerini belirterek kalite-
den ödün vermemenin de ilkeleri
olduğunu beürtti. AKM'nin
onanma ahnması nedeniyle bazı
topluluklan salonlannda konuk
etiklerini söyleyen Gün, her y\\
olduğu gibi fslanbullulara zengin
ve birinci sınıf bir program sun-
maya çabşüklannı sözlerine ekle-
di.
1994-95 sezonu programına
göre toplam 27 konser ve göste-
riyle tstanbul Devlet Opera ve
Balesi, 5 konserle Bilkent Ulus-
lararası Akademik Senfoni Or-
kestrası, Çukurova Devlet Senfo-
ni Orkestrası, Kültür Bakanhğı
tstanbul Devlet Klasik Türk Mü-
ziği Korosu, Kültür Bakanhğı
tstanbul Devlet Tarihi Türk Mü-
ziği Topluluğu, Kültür Bakanhğ)
tstanbul Devlet Türk Müziği
Topluluğu, Dr. Aleaddin Yavaş-
ca ve Topluluğu, Süleyman Ergn-
ner ve Topluluğu, Ruhi Ayangfl
Orkestra ve Korosu, tTÜ Türk
Müziği Orkestra ve korosu, Ana-
Bu sezon CRR KonserSalonu'nda izkyeceğimiz yabancı topluluklar arasında VVilko Johnson ve Fretwork Barok Topluluğu buhmayor.
tolia Topluluğu, Gönül Paçad,
Mehroet özbek yönetiminde
Kültür Bakanhğı Halk Müziği
Korosu, Arif" Sağ-Nejat Birdo-
ğan'ın katılımıyla gerçekleşecek
olan "Hantari'den Veysel'e Folk-
tor" konseri, Azeri Halk Türkü-
leri Topluluğu ve Aşıklar Şöleni
konserleri CRR'nin yeni sezo-
nunda yer alacak. Bunlara tstan-
bul Büyükşehir Belediyesi Kent
Orkestrası'nın sürekli konserleri,
Türk müzisyenlerin keman, piya-
no ve şan resitalleri de eklendiğin-
de sanatseverlerin, Türk sanatcı
ve topluluklannı geçen yıllara
oranla oldukça fazla izleme ola-
nağı bulacağı görülüyor.
CRR'nin 1994-95 sezonuna
25 ülkeden 1850 sanatcı kaülıyor.
Klasik müzikten caza, baleden,
flamenkoya, barok müzikten
blues'a uzanan 180 etkinliğe ev-
sahipliği yapacak olan CRR'nin,
Istanbullu sanatseverlere suna-
cağı yabana yıldız sanatcı ve top-
luluklar arasında Alexi Lubimov,
Cecile Ousset, Till FeUner, Gri-
gory Sokolov, Ayla Erduran-Vict-
kor SpieOer-Tatiana Pkiazen
Üçlüsü, Melos Dörtlüsü, St. Pe-
tersburg Filarmoni Orkestrası,
Prag Virtüözleri Oda Orkestrası,
Familia Fernandez Flamenko
Topluluğu, Philippe Genty Dans
Topluluğu, Prag Festival Balesi,
Hans Theessink, VVilko Johnson,
Otis Grand gibi isimleri bulunu-
yor.
Sezonun en önemli konserle-
rindenbirinde tdfl Biret, ilk kon-
serinde çeşitli bestecilerden pre-
lüdler, ikinci konserinde ise yine
değişik bestecilerden uyarlama-
lar çalacak. Biret, son konserinde
ise Brahms'ın 4. Senfonisi'nden
kendi yaptığı piyano uyarlama-
sını ilk kez seslendirecek.
Bu sezon senfoni orkestra-
lannın başında solist olarak piya-
nist Ayşegül Şanca'nın katılımıy-
la açılış konserini de verecek olan
Azerbaycan Devlet Senfoni Or-
kestra ve Korosu geliyor. Bunun
yanı sıra. Romanya Ulusal Rad-
yo TV Orkestrası, Bilkent Ulus-
lararası Akademik Senfoni Or-
kestrası, Sofya Filarmoni Or-
kestrası, Çukurova Devlet Senfo-
ni Orkestrası da değişik prog-
ramlarla klasik müzikseverlere
seslenecek.
Oda Müziği topluluklan ara-
sında ise Moskova'dan "Musica
Viva Topluluğu", "St. Petersburg
Filarmoni Oda Orkestrası".
Fransa'dan "Normandiya Oda
Orkestrası" ve Judith Ulug ile
Vaclav Hudecek'in solist olarak
katılacağı "Prag Virtüözleri Oda
Orkestrası" ilgi çekiyor.
Bunlann dışında Ayla Erdu-
ran-Victor SpieDer-Tatiana Pi-
kayzen Üçlüsü, Amati Dörtlüsü,
aralannda Ruşen Güneş'ın de yer
alıdığı Türk-İsviçre Yaylı Sazlar
Altılısı ve dünyanını en önemli
oda müziği topluluklanndan
olup 30. kuruluş yılını kutlayan
"Melos Dörtlüsü" de îstanbullu
müzikseverlere müzik dolu daki-
kalar yaşatacak.
Piyano resitalleri bölümünde
izlenebilecek isimler arasında ise
Alexi Lubimov, Joacquin Achu-
carro, Jean Philippe Collard. Ce-
cfle Ousset, Roscoe-Donohoe İki-
lisı, Till Fellner, Verda Erman,
Grigory Sokolov, Arın Karamür-
sel ve Hakan Şensoy bulunuyor.
Igor Oistrakh, Julia Krasko,
Ilya Gubert, Raphael Oleg, Tedi
Papavrami-Hüseyin Sermet ikilisi
de keman resitalleri bölümünde
yer alacak sanatçılar.
Gitar resitaleri bu yıl daha da
zenginleşiyor. Paco Pena, Ernes-
to Bitetti, Eliot Fısk, Juan Martin
bu sezon izienebilecek ünlü gi-
tarcılar arasında bulunuyor.
Scala sanatçısı Ludana Serra,
Bolşoy Operası yıldızlanndan
Elena Obrazsova ve Kashrashvili.
Paris Operası sanatçısı Valentina
Tsidipova. bas Ayhan Baran ve
soprano Zehra Yıldız şan resital-
leriyle müzikseverlerin karşısında
olacak.
Dans bölümünde farklı kültür-
lerden ilginç topluluklar yer alı-
yor. Flamenko dans türünde
"Danza Fugeo" ve "Familia Fer-
nandez". IDOB'un sunacağı
"Coppelia" balesi, Amerika'dan
"Elsa Monte Dans Topluluğu",
Fransa'dan caz dans topluluğu
"Guys and Dolls" ve "Prag Festi-
val Balesi" değişik gösteriler su-
nacaklar.
Caz ve blues konserleri verecek
sanatcı ve topluluklar arasında
ise İtalya'dan "Bennato ve Toplu-
luğu". Hans Theessink, Wilko
Johnson, Duke RobiDard, Burnah
Öçal-VV'olfgang Pusching-Jama-
leddin Takuma Üçlüsü, Don
Byron ve Otis Grand bulunuyor.
Vokal müzik bölümünde ise
Alp'lerden gelen "Arc-en-ciel"
topluluğu ve madrigal severler
için "Brasilia Madrigal Korosu"
birer konser verecek. Aynca
"Folklorda Çağdaş tcra" başlıkh
üç gün sürecek bir de sempozyum
düzenlenecek.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Bir Avrupalının Ölümû...
Kimi yazarlar vardır, hangi ulustan olduklarını, hangi
vatandaşlığı taşıdıklarını özellikle belirtmek insana ge-
reksiz bir fazlalık, bir zorlama gibi gelir. Çünkü boyle ya-
zarlar, insana sözü edilen fazlalık ve zorlama duygusunu
aşılayacak kadar dünya vatandaşı olup çıkmışlardır; ya-
zarlık uğraşları boyunca el attıkları konulara kazandırdı-
kları evrensel kîmlik, dünyanın neresinde ve hangi sa-
vaşlar, hangi çekişmeler içinde olursa olsun, hep insanı
aramaktan, insana varmaktan, insanı insan kılan değer-
leri savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyişleri, onlara
böyle bir vatandaşlığı kazandırmıştır. Stefan Zweig ya-
şamını kendi eliyle noktaladığında, "Son Avrupalı lar-
dan birinin" öldüğünden söz edilmişti. Bununla vurgu-
lanmak istenilen nokta, Avrupa Birliği'ni hep bir "bilim-
ler ve sanatlar imparatorluğu" yapısıyla düşleyen Eras-
mus'tan yüzyılımıza uzanan çizgi boyunca oluşan -ya da
oluşamayan!- değerleri sahiplenmeyi amaç edinmiş bi-
rinin artık dünyamızdan ayrıldığıydı.
Geride bıraktığımız haftalarda bir başka dünya vatan-
daşı, bir başka Avrupalı daha yeryüzü yaşamını tamam-
ladı. 1905 doğumlu Elias Canetti, bir bakıma belli bir ku-
şağın son temsilcisiydi Zweig'dan başka Mans Sper-
ber ve Jean Amry gibi yazarları, Egor Friedell ve Arnold
Hauser gibi büyük kültür ve sanat tarihçilerini yetiştiren
bu kuşağın yöresel ortak noktası Orta Avrupada odak-
lanması, düşünsel ortak noktası ise hep kozmopolit,
başka deyişle çok kaynakh dünya görüşlerini temsil et-
mesiydi. Elias Canettl'nin ölümü, bu kuşağın yazar üye-
lerinin altına bitiş çizgisini çeken olay oldu.
"Dünün Dünyası"n\, başka deyişle görünüşte her şe-
yin toz pembe, yaşamın ise bozulması olanaksız bir din-
ginlikte gözüktüğü bir dunyada yetiştikten sonra, iki dün-
ya savaşını birden, hem de çok yakından yaşamak zo-
runda kalmak; Montakjne'lenn Erasmus'larm değerle-
rine sahip çıkışın ardmdan, bu değerlerin sanki hiç va-
rolmamışcasına yadsındığına, ayaklar altına alındığına,
aşağılandığına tanıklık etmek - sözünü ettiğimiz kuşağın
özetleyebileceğimiz ortak yazgısı da, böyle bir yazgıdır.
Vatandaşı Zweig gibi, Elias Canetti de Hitler faşizmi-
nin başlangıçlarını hem kendi yurdu Avusturya'da, hem
de Almanya'da, Berlin'de yaşadı. Daha İkinci Dünya Sa-
vaşı başlamazdan önce bu faşizmin dünyayı nereye sü-
rüklemekte olduğunu ve hangi ınsanlık değerlerinin me-
zarını kazmaya başladığını doğru gördü. Henüzyirmialtı
yaşındayken kaleme aldığı Körleşme adlı tek romanı,
Canetti'nin bu bağlamdaki tanılarının ve saptamalarının
hem görkemli, hem de tüyler ürpertici belgesi niteliğin-
dedir. Bilginin ve bilme eyleminin aslında ne denli ya-
şamdan olması gerektiği, yaşamı dışlayarak varolmaya
çabalan bilgin kişinin nası! bir gaflet uykusuna dalmış
olacağı, öte yandan dünyanın genelde kendini salt bili-
me adamış olanlara nasıl düşman kesilebileceği, Kör-
leşme'nin tuttuğu aynadan yansıyan gerçekler arası-
ndadır.
Canetti, Körleşme üzerine kaleme aldığı "İlk Kitap:
Körleşme"adlı denemesinin bir yerindeşöyleder "Gü-
nün birinde dünyanın artık bundan onceki romanlarda
olduğu gibi, başka deyişle tek bir yazarın bakış açısın-
dan anlatılamayacağını düşündüm; parçalanmış bir
dünya vardı artık ve ancak onu bu parçalanmışlığıyla'
sergileme yürekliliği gösterildği takdirde, bu dünyaya
ilişkin doğru bir tasarımın verilmesi de söz konusu ola-
bilirdi..." Canetti'nin burada sözünü ettiği parçalanmtş-
lık konumu, daha sonra Anna Seghers ile Georg Lukacs
arasındaki "gerçekçilik tartışmalan'mn odak noktasını
da oluşturacak parçalanmışlıktır. Gerek Körleşme, ge-
rekse ünlü Notlar'ı okunduğunda, Canetti'nin bu parça-
lanmışlığın birincil kaynağını. insanoğlunu kendisini in-
san olarak vareden değerlere yabancılaşmasında
aradığı, kendiliğinden ortaya çıkar.
Sözcüklerin Bilinci başlığı altında kitaplaştırdığı dene-
melerinde gerçekçilik, Albert Speer'in ağzından Hitler,
Konfücyüs, Georg Büchner, yazarın uğraşı, Tolstoy, Hi-
roşima gibi adlara ve konulara yer veren Canetti, kepdi-
ni yazarlığının yanı sıra. kendi deyişiyle. "yaşadığı za-
manın tiryakisi" bir düşünür kimliğiyle de ortaya koyar.
"Yazarın Uğraşı" adlı denemesinde, yazarlann asıl gö-
revi şöyle belirlenmiştir: "Yazarlann asıl görevi budur
kanımca. Onlar birzamanlar yaygın olan, şimdi ise felce
uğramaya yargılım, ama ne olursa olsun korunması ge-
reken bir yeteneğin yardımıyla, insandan insana giden
yolları açık tutabilmeliler. Herkesle en küçük, en saf ve
en aciz insanlarla bile ozdeşleşebilmeliler..."
İnsandan insana giden yolları açık tutabilmek - bir uğ-
raşın olduğu kadar, kendine özgü bir ahlakın da tanımı
sayılabilecek böyle bir amaç, evrenselliğin, dünya va-
tandaşlığının da öteki adı değil midir?
Maltepe'de kitap şenliği
Kültür Servisi- Maltepe Belediyesi tarafından Dr. Füsun
Kahveci Sanat Galerisfnde 16 eylül cuma günü saat 17.00'de
"' L Maltepe Kitap Şenliği" başlatıyor. Maltepe Beledhesi ile
TÜRDAV tarafından ortaklaşa düzenlenen kitap sergisi 30
eylül cuma akşamına kadar açık kalacak.
'Bir Roman Yazalım' semineri
Kültür Servisi- İnsancıl Kültür Sanat Dergisi. Sevim Raşa'nın
yönetiminde "Bir Roman Yazalım" semineri başlatıyor.
Roman yazmayı, kurallan v e bir kitabı değerlendinneyi
amaçlayan seminer 16 hafta sürecek. Seminere katılmak
isteyenlerin İnsanal Dergisi Mollafenari sk. Nadir Han. No:
40-42 K:5 Cağaloğlu adresine başvurmalan gerekiyor.
Harrıson Ford dublör kullanmıyor
LONDRA (AA)- "Star Wars" ve "lndiana Jones" fılmlerinin
ünlü aktörü Harrison Ford, filmlerinde dublör kullanmayı
sevmediğini açıkladı. Ford. Times gazetesine yaptığı
acıklamada, seyircilerin filmde kendisini "olduğu gibi"
görmesini istediğini kaydederek. "karakterle bütünleşmek.
seyircinin beni korkmuş halimde de görmesini istiyorum"
ifadesini kullandı. Seyircisi ile du\ gusal bir bağ kurduğunu
kaydeden Ford, "onlan benimle birlikte her yere
götürüyorum. Bu ilişkiyi, birçatışmanınortasına
götürüyorum. Beni bu sahnelerde korkmuş görmeleri gerekir"
dedi.
'Kurtuluş Savaşı Günlûğü'
tamamlanıyor'
Kültür Servisi- İlk üç cildi daha önce Öeretmen Dünyası
Yaymlan ve Öğretmen Yayınlan tarafından basılari "Kuruluş
Savaşı Günlüğü" adlı kronolojik çalışmanın 4cilt olan
tamamı, bu kez Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanıyor.
Zeki Sanhan tarafından hazırlanan Kurtuluş Savaşı Günlüğü,
1990"da Afet Inan Tarih Araştırma Ödülü'nü almıştı. Kitabın
Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan Erzurum Kongresi'ne
kadarki olaylan ele alan birinci cildi ile. Erzurum
Kongresi'nden TBMM'nin açılışına kadarki ikinci cildi,
geçtiğimiz günlerde Türk Tarih Kurumu Yayınlan arasında
yeniden yayımlandı.TBM M'nin açıhşından Şakarya
Savaşı'na kadarki olaylan içeren üçüncü cildin yeni baskısı ile
ilk kez yayımlanacak olan ve Sakarya Savaşı'ndan Lozan
Konferansrnın açıldığı 20 Kasun 1922'ye kadarki dördüncü
cildin önümüzdeki aylarda piyasaya çıkması bekleniyor.
Toplam 2500 sayfayı bulması beklenen Kurtuluş Savaşı
Günlüğü'nün her cildinin sonunda bir adlar ve kavramlar
dizini bulunuyor.