20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EYLÜL1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 'KınalıBebek' sağkklı doğduOJMHUR CANBAZOĞLU Kayahan'ın 1989 Eurovisi- on Şarkı Yanşması'nda seslen- dirdıği "Ve Metankob" adh parçaya yapüğı vokalle müzikse- verierte tanışmıştı Demet Kaya- han'ın ardında geçen gûnlerden sonra 1993'te kendi kanatlanyla uçmaya başladı. Tek başına sah- neye çıkarak gûven ve deneyim kazandı. Sıra kaset yapmaya gel- mişti. Şehrazat'ın prodüktörlüğünü yûklendiğ) kasetin düzenlemele- rini de Uzay Hepan yapacaktı. Uzay, son yapıtlannı Demet için haarladı. Uzay'dan sonra kase- tin eksiklerini Ozan Doğuhı gi- derdi ve Demet'in ilk kaseti "Kmab Bebek" doğdu... "Kmah Bebekn in dikkat çeken ilk özelliği bir müzikal bütünlü- ğûnûn bulunması. Her tûrdcn müşteriye göz kırpmak yerine Akdeniz kokan çizgiyi koruma endişesi önemli bir artı puan şüp- hesiz. Parçalardan Uzay Hepan'- nın bestesi "Kmah Bebek" üe Se- zen Aksu'nun bestesi "Yağnam" öne çıkıyor. Demet'in bestelediği tango "Hazan Mevsinıi" de ilk dinleyişte insanı yakalayan tins- ten. Demet'in ilk adımı olumlu. Beste yapması ve söz yazabil- mesi, günden gûne yozlaşan yerli pop piyasasında onu avantajlı kılıyor. Demet gelecekten umut- lu... . - Üç yil Kayahan'm size kaset yapmasını bekkdikten sonra Şeb- razat'ın teklifini kabul ettiniz. Ka- yahan'm vokalistliğinden ayrt- bnanızda kaset sorununun etkisi oMunuı? Kayahan Ağabey benim ka- setimi yapacağıru daha doksan yılında söylemişti. Diğer arka- daşlanm da ustalannın yanından çıkıyorlardı. Bu nedenle birçok kaset teklifıne karşılık Kayahan Ağabey'i bekledim. 1993 martı- nda kasetin elimde olacağıru söy- lemişti. Ama belki yoğun oldu- ğundan dolayı o tarihte daha or- tada hiçbir şey yoktu. Ben de aynldım. - Kasetinz için Kayahan'dan beşte istediniz mi? İstemedim, açıkçası onun tek- lif etmesini bekledim. Teklif et- medi. çünkü başkasıyla kaset yaptığım için bana çok kızdı. - Uzay'ın diğerleriııden farlu neydi, kaseti ona teslim ederken neyi araaçtadmız? D emet'in 'Kınalı Bebek' adlı ilk kaseti Uzay Hepan'mn son çalışması. Akdeniz kokan kasetin en önemli özelliği müzikal bütünlüğünün olmast. Parçalardan Uzay Hepan'nın bestesi 'Kınalı Bebek' ile Sezen Aksu imzalı 'Yağmm' öne çıkıyor Uzay benim eski arkadaşımdı, gelişmesini, düşüncelerini çok iyi tanıyordum. Aynca çok yeteneİc- li bir müzikçiydı. Bir de fabrikas- yon çalışmalar yapılan piyasada özgün kalan ender insanlar- dandı. Haziran 1993'te çalışma- lara başladık. Ince eleyip sık do- kuduk. Uzay iki beste yaptı, altı tane düzenlemeyi bitirdi. Sonra da o üzücü olay yaşandı. - Sezen Aksu gibi söyieyenler ordusundan kendinizi farklı bir yere koyuyor musunuz? Ses tonum, şarkılan yorum- lamam kimseye benzemiyor. Bunu herkese soruyorum, kimse de benzetmiyor. Sezen Aksu'nun sesi gibi sesim pes değil. Sanınm bir süre sonra mûzikseverler de dinleyedinleye farkı ayırt edecek- ler. - Bu kasetin türûnü nasıl ta- nımlıyorsunuz? Kınalı Bebek yerli popa nasıl bir katkıda bulunacak? Benim türûm Akdeniz, içinde arabesk ya da göbek atılacak parça yok. Oysa YıMız Tilbe'nin "Çal Oyna"sı. Tarkan'm "Gül Döktüm YoOan"na parçası gibi her kasette muhakkak böyle bir şarkj oluyor. Ben bu nedenle belli bir kesime hitap edemeyeceğim. Kasetin ne getireceği ise bundan sonra belli olacak, ancak titiz calışarak, pro- fesyonelee davranarak düzgün bir iş yapmayı başardık sanıyo- rum. - tlk kasetini çıkartacak genç- leri ne gibi sonınlar, kontraüar Tanınmamış insanlar için ka- set çıkarmanın risk olduğunu dü- şûnen yapımalar ağır şartlar ileri sürûyorlar. Dört beş kasetlik anlaşmalar imzalatıyorlar, ilk kasetten çok az para veriyorlar. Aynca şarkıcı istediği parçayı kasete koyamı- yor, yapımcı ve süpervizörün be- lirlediği parçalan söylemek zo- runda. Ben piyasada deneyimliyim di- ye bu olaylan yaşamadım, imti- yazlıydım. Söz, beste ve arajman- lara beraber karar verdik. - Medya tüm açlığıyla sizi bekli- yor. Bundan sonra ne gibi çalrşma- lar yapılacak? Bütün günler televizyon çe- kimleriyle ve radyo söyleşileriyle geçmeye başladı. Aynca klip çe- kimleri de yapmak gerekiyor. Kanallarda gösterilmeye başla- nan "Kmalı Bebek"in klibinden sonra "Arnavut Kakfanını"nı ya- pacağız, çizginin fotoğrafa dö- nüştüğü bir klip olacak. Kaset, firma uluslararası olduğu için Belcika, Fransa, Almanya, fngil- tere ve Avustralya'da da Kınalı Bebek satışa sunulacak. 1993'te kendi kanatlanyla uçmaya başlayan Demet, gelecekten umutlu. Hollyvvood onu çokgeç keşfetmişti 80 yaşında Oscar ödülü alan Jessica Tandy, yıllardır tiyatroda saygın bir yer edinmiş, ödüllerle onurlandınlmıştı Jesska Tandy, 85 yaşındaydı. Kühür Servisi - Uzun yıllar sinema ve ti- yatroda çeşitli roller üstlendikten sonra, 80 yaşında 'Driving Miss Daisy' (Miss Da- isy'nin Şoförü) filmıyle Oscar'ı yakalayan Jessica Tandy, Connecticut'taki evinde yaşama veda etti. Uzun süredir kanserle savaşan sanatcı, 85 yaşındaydı. Oyunculuk yaşamına 1929 yılında baş- layan Tandy, 1947 yılında Tennessee WB- liams'ın Broadway'de sahnelenen 'A Stre- etcar Named Desire' (Arzu Tramvayı) oyununda 'Blanche Dubois'yı başanyla canlandırmıştı. Ancak 'Miss Daisy'nûı Şo- förü' filminde canlandırdığı güneyli dul rolüyle dünya çapında üne kavuştu. Miss Daisy ile zenci şoförü arasındaki dostluğu konu eden fılm, En İyi Film Oscan'nı ka- zanmış ve 100 milyon dolarlık bir hasılat getirmişti. Tandy, bu role seçildikten son- ra yaptığı açıklamada "Ben sûiemada bü- yük bir ısim değilim. ama gü>enilir birine gereksinim duyduklaruu biliyordum" de- mişti. Oscar'ı neden bu denü geç yakaladığı sorulduğunda ise "Oscar'a aday gösteril- memi sağlayacak bir fîlmde rol alabileceği- mi hiç düşünmeıniştinı" sözleriyle şaşkınlığını dıle getirmişti. Sinemada ûnü geç yakalayan Tandy, ti- yatroda saygın bir yer edindi ve ilki 'Blanche Dubois' rolüyle olmak üzere 3 Tony Ödülü kazandı. Sanatcı Hollywood filmlerinde hızmetçi rollerini üstlenirken Blanche rolündeki performansıyla tiyat- ronun önemli oyunculan arasına girdi. Eleştirmen Brooks Atkinson, Tandy'nın perförmansını inamlmaz ötçüde gerçek' olarak nitelemişti. Bundan yaklaşık 40 yıl sonra da eleştirmen Frank Rfch. onun için "Bu oyuncunun yaptığı her şey o denli ku- sursuz \e doğnı ki, tiyarro eleştirmenlerinin değil, y alnızca şairlerin onun hakkında y az- ması gerekir" dıyordu 80 yaşına geldiğinde 'Miss Daisy'nin Şoförü' fılmindekı yaşlı ve bağımsız k'adın rolüyle bu kusursuzluğu beyazperdeye taşıyordu. Sanatcı tiyatroda Moliere'den Çehov'a, Shaw ve Noel Coward'dan Ed- ward Albee'ye çeşitli yazarlann oyunlan- nda rol aldı. Oscar'ı kazanmasından bir yıl önce 'Foxfire'ın televizyon uyarlaması- ndaki performansıyla Emmy Ödülü'ne değer görüldü. Ciddi bir biçimde hasta- landıktan sonra bile çalışmayı sürdürerek üç filmle, iki televizyon Fılmini tamamladı. İkinci evliliğini 1942 yılında Kanada doğumlu aktör Hume Cronyn ile yaptı. Eşi Cronyn'le birlikte ilk kez 1951 yılında 'The Fourposter' oyunuyla tiyatroda seyir- ci karşısına çıktıklannda, Amerikan tiyat- rosunun en önemli ovuncu çifti Alfred Lunt ile Lynn Fontanne'uı yerini alabilecek bir çift olarak nııelendirildiler. Sahnede zaferden zafere koştular. Tandy ve Cronyn, geçen temmuz ayında tiyatroda yaşam boyu başanlanndan ötürü özel Tony Ödülü'yle onurlandınldılar. 1986 yılında Kennedy Merkezi Yaşamboyu Başan Madalyası. 1990 yılında da Ulusal Sanat Madalyası ile ödüîlendirilmişlerdi. Tandy'nin oyunculuk kariyeri boyunca rol aldığ filmler arasında Âlfred Hitch- cock'un 'The Birds' (Kuşlar) (1963) fılmiy- le, 'Fried Green Tomatoes' (Kızarmış Yeşıl Domatesler) de bulunuyor. 1909 yılında Londra'da doğan Tandy, 12 yaşındayken babasını yitirmiş, annesi onun için çalışmak zorunda kalmıştı. Tandy. 1940 "ta Amenka'ya göç etmış. 1954'te de ABD \atandaşlığına geçmişti. 180gecede 25ülkeden 1850 sanatcı • Cemal ReşitRey Konser Salonu, sezonu Azerbaycan Devlet Senfoni Orkestrası ile 24 eylülde açıyor. Konserde Cemal Reşit Rey, doğumunun 90. yılında, solistliğini Ayşegül Şanca'nın üstlendiği 'Katibim' adlı eseriyle anılacak. Kühür Servisi - Istanbul'un sayıb kültürel etkinlik mekanlan- ndan Cemal Reşit Rey Konser Salonu. 1994-95 sezonu prog- ramını açıkladı. 24 eylülde Azer- baycan Devlet Senfoni Orkest- rası'nın konseriyle açılacak olan yeni sezonda 180 etkinliğe evsa- hipliği yapacak olan CRR'nin programında Türk sanatcı ve topluluklan oldukça ağırlıklı bir yer tutuyor. Dün düzenlenen multivizyon gösterili tanıtım top- lanüsında konuşan CRR Konser Salonu yönetıasi Aydm Gön mü- zik türleri ve bunlann çeşitleri arasında taraf olmamaya özen gösterdiklerini belirterek kalite- den ödün vermemenin de ilkeleri olduğunu beürtti. AKM'nin onanma ahnması nedeniyle bazı topluluklan salonlannda konuk etiklerini söyleyen Gün, her y\\ olduğu gibi fslanbullulara zengin ve birinci sınıf bir program sun- maya çabşüklannı sözlerine ekle- di. 1994-95 sezonu programına göre toplam 27 konser ve göste- riyle tstanbul Devlet Opera ve Balesi, 5 konserle Bilkent Ulus- lararası Akademik Senfoni Or- kestrası, Çukurova Devlet Senfo- ni Orkestrası, Kültür Bakanhğı tstanbul Devlet Klasik Türk Mü- ziği Korosu, Kültür Bakanhğı tstanbul Devlet Tarihi Türk Mü- ziği Topluluğu, Kültür Bakanhğ) tstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu, Dr. Aleaddin Yavaş- ca ve Topluluğu, Süleyman Ergn- ner ve Topluluğu, Ruhi Ayangfl Orkestra ve Korosu, tTÜ Türk Müziği Orkestra ve korosu, Ana- Bu sezon CRR KonserSalonu'nda izkyeceğimiz yabancı topluluklar arasında VVilko Johnson ve Fretwork Barok Topluluğu buhmayor. tolia Topluluğu, Gönül Paçad, Mehroet özbek yönetiminde Kültür Bakanhğı Halk Müziği Korosu, Arif" Sağ-Nejat Birdo- ğan'ın katılımıyla gerçekleşecek olan "Hantari'den Veysel'e Folk- tor" konseri, Azeri Halk Türkü- leri Topluluğu ve Aşıklar Şöleni konserleri CRR'nin yeni sezo- nunda yer alacak. Bunlara tstan- bul Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası'nın sürekli konserleri, Türk müzisyenlerin keman, piya- no ve şan resitalleri de eklendiğin- de sanatseverlerin, Türk sanatcı ve topluluklannı geçen yıllara oranla oldukça fazla izleme ola- nağı bulacağı görülüyor. CRR'nin 1994-95 sezonuna 25 ülkeden 1850 sanatcı kaülıyor. Klasik müzikten caza, baleden, flamenkoya, barok müzikten blues'a uzanan 180 etkinliğe ev- sahipliği yapacak olan CRR'nin, Istanbullu sanatseverlere suna- cağı yabana yıldız sanatcı ve top- luluklar arasında Alexi Lubimov, Cecile Ousset, Till FeUner, Gri- gory Sokolov, Ayla Erduran-Vict- kor SpieOer-Tatiana Pkiazen Üçlüsü, Melos Dörtlüsü, St. Pe- tersburg Filarmoni Orkestrası, Prag Virtüözleri Oda Orkestrası, Familia Fernandez Flamenko Topluluğu, Philippe Genty Dans Topluluğu, Prag Festival Balesi, Hans Theessink, VVilko Johnson, Otis Grand gibi isimleri bulunu- yor. Sezonun en önemli konserle- rindenbirinde tdfl Biret, ilk kon- serinde çeşitli bestecilerden pre- lüdler, ikinci konserinde ise yine değişik bestecilerden uyarlama- lar çalacak. Biret, son konserinde ise Brahms'ın 4. Senfonisi'nden kendi yaptığı piyano uyarlama- sını ilk kez seslendirecek. Bu sezon senfoni orkestra- lannın başında solist olarak piya- nist Ayşegül Şanca'nın katılımıy- la açılış konserini de verecek olan Azerbaycan Devlet Senfoni Or- kestra ve Korosu geliyor. Bunun yanı sıra. Romanya Ulusal Rad- yo TV Orkestrası, Bilkent Ulus- lararası Akademik Senfoni Or- kestrası, Sofya Filarmoni Or- kestrası, Çukurova Devlet Senfo- ni Orkestrası da değişik prog- ramlarla klasik müzikseverlere seslenecek. Oda Müziği topluluklan ara- sında ise Moskova'dan "Musica Viva Topluluğu", "St. Petersburg Filarmoni Oda Orkestrası". Fransa'dan "Normandiya Oda Orkestrası" ve Judith Ulug ile Vaclav Hudecek'in solist olarak katılacağı "Prag Virtüözleri Oda Orkestrası" ilgi çekiyor. Bunlann dışında Ayla Erdu- ran-Victor SpieDer-Tatiana Pi- kayzen Üçlüsü, Amati Dörtlüsü, aralannda Ruşen Güneş'ın de yer alıdığı Türk-İsviçre Yaylı Sazlar Altılısı ve dünyanını en önemli oda müziği topluluklanndan olup 30. kuruluş yılını kutlayan "Melos Dörtlüsü" de îstanbullu müzikseverlere müzik dolu daki- kalar yaşatacak. Piyano resitalleri bölümünde izlenebilecek isimler arasında ise Alexi Lubimov, Joacquin Achu- carro, Jean Philippe Collard. Ce- cfle Ousset, Roscoe-Donohoe İki- lisı, Till Fellner, Verda Erman, Grigory Sokolov, Arın Karamür- sel ve Hakan Şensoy bulunuyor. Igor Oistrakh, Julia Krasko, Ilya Gubert, Raphael Oleg, Tedi Papavrami-Hüseyin Sermet ikilisi de keman resitalleri bölümünde yer alacak sanatçılar. Gitar resitaleri bu yıl daha da zenginleşiyor. Paco Pena, Ernes- to Bitetti, Eliot Fısk, Juan Martin bu sezon izienebilecek ünlü gi- tarcılar arasında bulunuyor. Scala sanatçısı Ludana Serra, Bolşoy Operası yıldızlanndan Elena Obrazsova ve Kashrashvili. Paris Operası sanatçısı Valentina Tsidipova. bas Ayhan Baran ve soprano Zehra Yıldız şan resital- leriyle müzikseverlerin karşısında olacak. Dans bölümünde farklı kültür- lerden ilginç topluluklar yer alı- yor. Flamenko dans türünde "Danza Fugeo" ve "Familia Fer- nandez". IDOB'un sunacağı "Coppelia" balesi, Amerika'dan "Elsa Monte Dans Topluluğu", Fransa'dan caz dans topluluğu "Guys and Dolls" ve "Prag Festi- val Balesi" değişik gösteriler su- nacaklar. Caz ve blues konserleri verecek sanatcı ve topluluklar arasında ise İtalya'dan "Bennato ve Toplu- luğu". Hans Theessink, Wilko Johnson, Duke RobiDard, Burnah Öçal-VV'olfgang Pusching-Jama- leddin Takuma Üçlüsü, Don Byron ve Otis Grand bulunuyor. Vokal müzik bölümünde ise Alp'lerden gelen "Arc-en-ciel" topluluğu ve madrigal severler için "Brasilia Madrigal Korosu" birer konser verecek. Aynca "Folklorda Çağdaş tcra" başlıkh üç gün sürecek bir de sempozyum düzenlenecek. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Bir Avrupalının Ölümû... Kimi yazarlar vardır, hangi ulustan olduklarını, hangi vatandaşlığı taşıdıklarını özellikle belirtmek insana ge- reksiz bir fazlalık, bir zorlama gibi gelir. Çünkü boyle ya- zarlar, insana sözü edilen fazlalık ve zorlama duygusunu aşılayacak kadar dünya vatandaşı olup çıkmışlardır; ya- zarlık uğraşları boyunca el attıkları konulara kazandırdı- kları evrensel kîmlik, dünyanın neresinde ve hangi sa- vaşlar, hangi çekişmeler içinde olursa olsun, hep insanı aramaktan, insana varmaktan, insanı insan kılan değer- leri savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyişleri, onlara böyle bir vatandaşlığı kazandırmıştır. Stefan Zweig ya- şamını kendi eliyle noktaladığında, "Son Avrupalı lar- dan birinin" öldüğünden söz edilmişti. Bununla vurgu- lanmak istenilen nokta, Avrupa Birliği'ni hep bir "bilim- ler ve sanatlar imparatorluğu" yapısıyla düşleyen Eras- mus'tan yüzyılımıza uzanan çizgi boyunca oluşan -ya da oluşamayan!- değerleri sahiplenmeyi amaç edinmiş bi- rinin artık dünyamızdan ayrıldığıydı. Geride bıraktığımız haftalarda bir başka dünya vatan- daşı, bir başka Avrupalı daha yeryüzü yaşamını tamam- ladı. 1905 doğumlu Elias Canetti, bir bakıma belli bir ku- şağın son temsilcisiydi Zweig'dan başka Mans Sper- ber ve Jean Amry gibi yazarları, Egor Friedell ve Arnold Hauser gibi büyük kültür ve sanat tarihçilerini yetiştiren bu kuşağın yöresel ortak noktası Orta Avrupada odak- lanması, düşünsel ortak noktası ise hep kozmopolit, başka deyişle çok kaynakh dünya görüşlerini temsil et- mesiydi. Elias Canettl'nin ölümü, bu kuşağın yazar üye- lerinin altına bitiş çizgisini çeken olay oldu. "Dünün Dünyası"n\, başka deyişle görünüşte her şe- yin toz pembe, yaşamın ise bozulması olanaksız bir din- ginlikte gözüktüğü bir dunyada yetiştikten sonra, iki dün- ya savaşını birden, hem de çok yakından yaşamak zo- runda kalmak; Montakjne'lenn Erasmus'larm değerle- rine sahip çıkışın ardmdan, bu değerlerin sanki hiç va- rolmamışcasına yadsındığına, ayaklar altına alındığına, aşağılandığına tanıklık etmek - sözünü ettiğimiz kuşağın özetleyebileceğimiz ortak yazgısı da, böyle bir yazgıdır. Vatandaşı Zweig gibi, Elias Canetti de Hitler faşizmi- nin başlangıçlarını hem kendi yurdu Avusturya'da, hem de Almanya'da, Berlin'de yaşadı. Daha İkinci Dünya Sa- vaşı başlamazdan önce bu faşizmin dünyayı nereye sü- rüklemekte olduğunu ve hangi ınsanlık değerlerinin me- zarını kazmaya başladığını doğru gördü. Henüzyirmialtı yaşındayken kaleme aldığı Körleşme adlı tek romanı, Canetti'nin bu bağlamdaki tanılarının ve saptamalarının hem görkemli, hem de tüyler ürpertici belgesi niteliğin- dedir. Bilginin ve bilme eyleminin aslında ne denli ya- şamdan olması gerektiği, yaşamı dışlayarak varolmaya çabalan bilgin kişinin nası! bir gaflet uykusuna dalmış olacağı, öte yandan dünyanın genelde kendini salt bili- me adamış olanlara nasıl düşman kesilebileceği, Kör- leşme'nin tuttuğu aynadan yansıyan gerçekler arası- ndadır. Canetti, Körleşme üzerine kaleme aldığı "İlk Kitap: Körleşme"adlı denemesinin bir yerindeşöyleder "Gü- nün birinde dünyanın artık bundan onceki romanlarda olduğu gibi, başka deyişle tek bir yazarın bakış açısın- dan anlatılamayacağını düşündüm; parçalanmış bir dünya vardı artık ve ancak onu bu parçalanmışlığıyla' sergileme yürekliliği gösterildği takdirde, bu dünyaya ilişkin doğru bir tasarımın verilmesi de söz konusu ola- bilirdi..." Canetti'nin burada sözünü ettiği parçalanmtş- lık konumu, daha sonra Anna Seghers ile Georg Lukacs arasındaki "gerçekçilik tartışmalan'mn odak noktasını da oluşturacak parçalanmışlıktır. Gerek Körleşme, ge- rekse ünlü Notlar'ı okunduğunda, Canetti'nin bu parça- lanmışlığın birincil kaynağını. insanoğlunu kendisini in- san olarak vareden değerlere yabancılaşmasında aradığı, kendiliğinden ortaya çıkar. Sözcüklerin Bilinci başlığı altında kitaplaştırdığı dene- melerinde gerçekçilik, Albert Speer'in ağzından Hitler, Konfücyüs, Georg Büchner, yazarın uğraşı, Tolstoy, Hi- roşima gibi adlara ve konulara yer veren Canetti, kepdi- ni yazarlığının yanı sıra. kendi deyişiyle. "yaşadığı za- manın tiryakisi" bir düşünür kimliğiyle de ortaya koyar. "Yazarın Uğraşı" adlı denemesinde, yazarlann asıl gö- revi şöyle belirlenmiştir: "Yazarlann asıl görevi budur kanımca. Onlar birzamanlar yaygın olan, şimdi ise felce uğramaya yargılım, ama ne olursa olsun korunması ge- reken bir yeteneğin yardımıyla, insandan insana giden yolları açık tutabilmeliler. Herkesle en küçük, en saf ve en aciz insanlarla bile ozdeşleşebilmeliler..." İnsandan insana giden yolları açık tutabilmek - bir uğ- raşın olduğu kadar, kendine özgü bir ahlakın da tanımı sayılabilecek böyle bir amaç, evrenselliğin, dünya va- tandaşlığının da öteki adı değil midir? Maltepe'de kitap şenliği Kültür Servisi- Maltepe Belediyesi tarafından Dr. Füsun Kahveci Sanat Galerisfnde 16 eylül cuma günü saat 17.00'de "' L Maltepe Kitap Şenliği" başlatıyor. Maltepe Beledhesi ile TÜRDAV tarafından ortaklaşa düzenlenen kitap sergisi 30 eylül cuma akşamına kadar açık kalacak. 'Bir Roman Yazalım' semineri Kültür Servisi- İnsancıl Kültür Sanat Dergisi. Sevim Raşa'nın yönetiminde "Bir Roman Yazalım" semineri başlatıyor. Roman yazmayı, kurallan v e bir kitabı değerlendinneyi amaçlayan seminer 16 hafta sürecek. Seminere katılmak isteyenlerin İnsanal Dergisi Mollafenari sk. Nadir Han. No: 40-42 K:5 Cağaloğlu adresine başvurmalan gerekiyor. Harrıson Ford dublör kullanmıyor LONDRA (AA)- "Star Wars" ve "lndiana Jones" fılmlerinin ünlü aktörü Harrison Ford, filmlerinde dublör kullanmayı sevmediğini açıkladı. Ford. Times gazetesine yaptığı acıklamada, seyircilerin filmde kendisini "olduğu gibi" görmesini istediğini kaydederek. "karakterle bütünleşmek. seyircinin beni korkmuş halimde de görmesini istiyorum" ifadesini kullandı. Seyircisi ile du\ gusal bir bağ kurduğunu kaydeden Ford, "onlan benimle birlikte her yere götürüyorum. Bu ilişkiyi, birçatışmanınortasına götürüyorum. Beni bu sahnelerde korkmuş görmeleri gerekir" dedi. 'Kurtuluş Savaşı Günlûğü' tamamlanıyor' Kültür Servisi- İlk üç cildi daha önce Öeretmen Dünyası Yaymlan ve Öğretmen Yayınlan tarafından basılari "Kuruluş Savaşı Günlüğü" adlı kronolojik çalışmanın 4cilt olan tamamı, bu kez Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanıyor. Zeki Sanhan tarafından hazırlanan Kurtuluş Savaşı Günlüğü, 1990"da Afet Inan Tarih Araştırma Ödülü'nü almıştı. Kitabın Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan Erzurum Kongresi'ne kadarki olaylan ele alan birinci cildi ile. Erzurum Kongresi'nden TBMM'nin açılışına kadarki ikinci cildi, geçtiğimiz günlerde Türk Tarih Kurumu Yayınlan arasında yeniden yayımlandı.TBM M'nin açıhşından Şakarya Savaşı'na kadarki olaylan içeren üçüncü cildin yeni baskısı ile ilk kez yayımlanacak olan ve Sakarya Savaşı'ndan Lozan Konferansrnın açıldığı 20 Kasun 1922'ye kadarki dördüncü cildin önümüzdeki aylarda piyasaya çıkması bekleniyor. Toplam 2500 sayfayı bulması beklenen Kurtuluş Savaşı Günlüğü'nün her cildinin sonunda bir adlar ve kavramlar dizini bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle